05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE ÎKÎ 28 Mayıs 1966 JUMHURİYET AZ 6ELİŞMİŞLİKTEN KURTULUŞ SAVAŞI Prof. Dr. Tarık Zafer TUNAYA «Onu bfr roermer ocağının yanma gömdüler. Lfikin mezannın tizerindelçi taş, Vennonttan getirilmlsti. Gömüldüğü yerin çevresi çam ormanlanyla çevriliydi ama, tabntu Cindnati'de yapümıştı. Ona büyük bir demir madeninln yanma gömdüler, fakat tabatundaki çiviler ve mezarını kazdıklan kürek Pittsburg'ta yapıimısü. Gömfilürken giydndikleri gömlek Çhlcago'da, ceket New York'ta, pantolon Philadelphla'da, ayakkabılan da Bostonda yapılmıştı. Güneyin bn cenaze merasimine katkıBi, bir cesetle, bir çukurdan ibaretti.» Kimdlr bn gömülen adam ve nerelidlr? Bu ce»et âz gelişmiş bir «bölge»nln insanma aittir. Bu bölge de Amerika Birleşik Devletlerinin Güney bölgesl.. Bn satırlar da, Amerikalı iktisatçı Henry Gradynindir. Birleşik Amerika gibl . fert başma millî gelirden diişen pay 2300 dolârı geçen bfr mem Iekette bu tip insanlar yasarsa, doğrudan doğruya ve baştan aşajfr az gelişmlş bir ülkenin tnsanlan için ne demeli? Dünyanın tablosu şu: Az sayıda çok gelişmiş ve durmadan gelismekte olan memleket, (600 milyon insan, çok sayıda az gellşmiş ülke tarafmdan sanlmıstır (2 milyan aşkın İnsan.) Evet, 2400 mllyon insan, huanca, efendice, medenice yaşama hak laruıdan yoksnndur. Toynbee'nln deyimiyle, «Proleter milletler>dir bunlar.. Az gelişmişlik fukaralıktır. Az gelişmiş bir ülkenin insanları yüzde doksan oranmda ae sefil, bilgisiz, kültürsüz, mlıltntrit ve geri çevrelerin baskısı altında, sözde «yaşarlar.» Şüphesiz, her az gelişmiş ülke, aynı sefalet kategorisl lclnde değildir. Ne var ki az gelişmiş bir topIum felâketlerin esiridir. Türkiye de, az gelişmiş ülkeler listesi icindedir. giderek sosyal ve siyasal hayatını kontrolu altma alacaktır. Sonuç: Ax gelişmiş memleketin insanı da, yaşadığı bu çağda, kendi sırtından geçinmeye çalışan çok gelişmiş insana. isyan edecektir. irmmcl Yüzyılın tablosu işte budur. Az ve çok gelişmiş memleketler arasmdaki tlişkiler de bn gergin durumda toplanmıştır. Yeni söraürgecilik iştahlan karşısmda, yeni kurtuluş savaşlan başlamıştır. «Yeni.lik. her iki davranışın iktisadf» alanda eereyan etmelerinden doğmaktadır. Bn gerilfanler, ilişküer böylesine sürdükçe da ha da artacaktır. tlginc olan nokta odur ki. çok gelişmiş ülke, az gelişmiş ülkedeki bu sosyal uyanışı kösteklemek, onu başka yönlere götürmek ve hiç bir şey yapamazsa bu uyanışı «komünistlik» olarak damgalaına yoluna gitmektedir. Az gelişmiş memle ket içinde, tuttuğu çevreleri, aydın çevrelere karşı kışkırtmakta, iç hnzursozluklardan faydalanmafctadır. Ne kadar sürecektir bu? gelişmişlik az gelişmişlik arasmdaki diyalog, bu tempo ile devam ederse. bundan geri kalmış memleketlerin zarar görecekleri tabiîdir. Ne var ki. çok gelişmiş memleketlerin de, zafere nlaşamıyacaklan muhakkaktır. !••• II: li. • »•I • •• •>• • ••I •>•' • ••I SİLAH BAŞINA ayın Profesör Dr. Bülent Esen'in «Silâh Başı» adlı ilginç yazısını defalarca okudum. Sayın yazarın fikirlerine aynen iştirak etmekle beraber, bazı noktalara da aynca değinmek işteye ceğim. Idam cezasmdan daha ağır bir ceza olmadığına göre, idam cezaları göze alarak Devrim idealistlerine saldırmaktan çekinmeyeceği kabul edilmesi gereken bir gerçektir. Çünkü ona enjekte edilen maneviyat afyonu, bu dün yadan fazla hayâli dünyaya bağlamıştır. Bu bakımdan ağır ceza ların bu zihniyeti gelmeyebileceği kanısında değiliz. ımam Hatiplerin çıkmazı! Arada sırada elime İmam Hattp Oknllarının, ya da Yüksek İslam Enstitüleri mezunlarının dergileri geçiyor. Okuyucular yolluyorlar, ben de alıyorum. uıceliyorum. Hepsinden haberli olmak gerek Bir kere mesleğimiz icabı Türkiyede neler oluyor bilmeliyiz. Sonra insan herkesten bir şey öğrenebilir. Kimseyi küçük görmemek. kim•ieye burun kıvırmamak eerek. Babıâli basuıında adı üstada çıkmış ba'•\ kişiler küçük görmek istedikleri derçi ve gazeteleri okumaz pozun<a görünürler. ve söz açmak gerektiğinde: 1 Ben okumam bu paçavraları diye söze başlarlar. Biz üstad olmadığımız için kendimizi durmadan okumakla görevli sayıyoruz. Okunacak öyle de çok şey var ki. insan hangi birine yetiseceğini şasınyor. Ve 24 saat oluyor. 24 dakika. Saatin yelkovanıyla akrebi gözle görülür hicimde yarışıyorlar. İmam Hntip Oknllarının yayınlanna özelltkle önem veriyorum Bu fakfr mllletin vergileriyle 30 a yakın İmam Hatip Okulu açılmış. Oralarda binlerce cocueumuz okumuslar. ve okuyorlar. Onlar bu memleketin en has evlâtlan, köylü cocuklarıdir. Fikirlerfni yaymak için dergiler cıkanyoriar. Nasıl ilgil?nmezsiniz? Yıllarca okullarda dirsek çürütmenin sonucu nasıl bir düşünce zenginliğine ulaşmışlar. merak etmez misiniz? Türkiyede tslâm inançlannı temel saymıs bu yayınlann heyecanta savunduklan bazı fikirler vardır: Ayasofya minarelerinde ezan okunacak! Patrikhane dize getirilecekî Komünistlerin icabına bakılacak! Dinsizler yasatılmıyacak! Daha cok günlük siyasi olaylara paralel bicimde dalgalanan, ve çerçevesi bu kadar dar olan bir program Içinde söylenenler de pek ahım sahım seyler değildir. Bu tip düşiincelerin yanısıra Allah'a karşı inancın heyecanını dlle getiren soyut yazılar da yayınlanmaktadır. Ancak bu yazılan birbirinden ayıran iki nitelik var: Bazı yazılarda Tannya karşı duyulan sevgi. bir şefkat ve sıcaklık içinde ifade ediliyor. Yürekten gelen ve insanlan duygnlu bir inançla kapsamak isteyen bn çeşit yazıların sayısı çok azdır. Çoğunlukla Allahın adına kalemini kılıç gibi kuşanma heveslnl beniınsemiş yazarlara raslıyoruz. ve İmam Hatip Okulundan mezun olmuş cocuklanmızın birer militan gibi ortaya rıktıklarını görüyoruz. Okndnğumnz yazılarda kendini gaza'ya vermlş neferin soluğu duyuluyor. Allah ve din aşkına sefere çıkan Yeniçeri ordusunun esprisl içinde edebiyat yanılıyor. Bn felsefenin esasi şudur: İslâmra düşmanlan vardır, yok edileceklerdlr. Bu düşmanlara karşı kin. bn düşmanlara karşı husumet, bu düşmanlara karşı mücadele gerekir. Ve iste Ayasofyada Ezan okutmak, komünistleri yok etmek, Patrikhaneyi dize getirmek. bu felsefenuı lcinde yerini bulmaktadır. Kendilerinl kırmak ve gücendirmek pahasına da olsa söylemek zorundavız ki İmam Hatip mezunlarının yayınlan diz boyunu geçmiyen bir suyun sığlığı içinde kalmaktadır. İslâm, İslâm, diye heyecanla ortaya çıkıp tslâmiyetin yeni öneüleıi sıfatını benimsiyenler zor bir dâvâ karşısında, ama bir çıkmaz Içindedirler. Çünkü: Kendilerini birer İslâm mücahidi gibi hissetmelerl İslâmm tarihinden kalma bir mirastır. Eski zamanda kılıç ve kalkanla ülkeler fethedilir. blâmın bayrağı yürürdü. Ne var ki kılıc ve kalkan devri geçmistir. Dinlerin kuvvet sınama devirleri gecmisrir. O devirlerin heyecanıyla yola çıkanlar. bugün ancak tiyatro basıp. parti kongresi taşlıyorlar ki bu kadar küçük zorbalıklar İslâm tarihinin yüceliğine yakısmaz. Ve bir din adamı başkalanna duyduğu kinle güçlenemez. Öyleyse kuvvet metodunu bir yana birakro düsünceye deger vermek gerekir. Düsünceye deger verenler. Camilerde ve dergilerde halkı başkalanna karşı kışkırtmak eibi hasit küciiklükleri bir yana itip bugün yervüzünde neler oluvor diye dü«/inmelidirler. İ«lâm dünyası içinde ve tslâm dünya.4 dısındaki «elişmeler tmam Hatinlerimizi meraklsndıracak biHmde jürümektedir. Hristiyanlığın ölcüleri kapitalist tonlıımun yaşayışında kendi kendisine sağlam davanaklar hulmuştur. Daha doğru deyişle kapitalizm. hrisflyan tonlumların. ve öncelikle protestan toplumların bir ürünüdıır. KaDİtalizm, islâm toplumlarına da el atmıştır. Ama el attığmdan beri tslâm çevreleriyle süreli bir çatışma halindedir. Buna karşılık İslâm toplumlannda İslâm değer yargılanyla sosyalizm arasında bir kaynaşmavı yaratacak akımlar alabildiğine yürürluge girmiştir. Bu denemelerin gelecekte ne gibi gelişmelere yol açacaeı dikkatlere lâyıktır. Suudî Arahistan ile ElEzher arasmdaki çatısmanm temel nedenlerin! bugün hangl Imam Hatip mezunumuz biliyor? Türkiyede din adamlığmın bir sorumu olmak gerekir. Din adamı. okuyup öğrenmek zorundadır. Ve Millî Eğitimin din okulları da öğrermek zorundadır. Oysa biz tmam . Hatip Okullarınm eğitiminin bir fıyasko ile sonuçlandığını iddia edecek kadar acı gözlemler içindeyiz lyı nıyetll Imam Hatip Okulları öğreneileri de tarih ve dünya gerçeklerine yabana kaldıkça, çıkmazjnf kivda.frrpınayk başkalaruım elmde vâsıta ««ftH^ltfrrtulamıyacaydîT 1 * ^** • ••I • ••I Y • ••I S Üİİ • ••I Kolombiya Denemesi u durumdan nasıl kurtulmalı ve hangi metotla kalkmmalı? Az gelişmiş ülkelerde, ikiye, hattâ daha çok parçalara aynlış, bu soruya olum lu çözüm bulunmasını önlemektedir. örneğbı, az gelişmiş memleketlerin çok partili rejimleri, İngiitere ve Fransadaki özellikieri taşımıyor. İlericl gerid, az gelişmişlik koşullannı yok etmek Istiyenlerle, çıkarlarmı ve iktidarda kalışlannı bu şartlann sürdürülmesinde bulanlar. aynı minder üzerinde eörüşmemektedîrler. Oy aldıklan kaynaklar ve oyalma usulleri farklı.. Güney Amerikada, bu durum sık sik ihtilâller yaratmıştır. Bir Güney Aroerika Deyleti olan Kolombiyada da durum değişik değildi. İki büyük parti olan Muhafazakârlar daimî çatışma halindeydiIer. Her seferinde. Ordu, iktidara el koyuyor. sonra da sivillere devrediyordu. 1957 de böyle olmadı.. Ordu, bizzat iktidara gerti. General Rojas Pinillas diktatörlüğünü kurdu. Bir süre, huzursuzlukları gindirdlfi için halk memnun bile oldu. Bir süre sonra. istibdada samnca, sivil . asker kanşımı bir hareketle devrildl. İktidar bir junta'ya teslim edildi. Bu sırada. Liberallerin lideri Alberto Lleras ile Muhafazakârlann lideri Ospinas, diktatorya doğurucn kavgalara set çekmek İcin bir Millî Birlik Paktı bnzaladılar. Dört seçim döneminl kapsayan İS yıl lık bir süre boyunca, partiler devlet (ve hükumet) Bişkanlı&ı icin savasmıyacaklardı. Her dört yıllık dönem icin. partilerdpn birinin adayı Baskan olacaktı. Hükumet üyelikleri. iki parti tarafmdan yarı yarıya paylaşılacaktır. Bir çeşit geçici Anayasa olan Millî Birlik Paktı. 26 yıl uygulandıktan sonra, nnrmal Anayasa rejimine dönülmesi kararlnştırılmıstır. Teklifin ilk sahibl, liberal lider Lleras, ilk dönemi karşı partiye bırakmıştir. Muhafazakârlar. hiziplenme sonucu, kendisini Başkanlığa seçmişlerdir. Lleras. dönemini I%2 de bitirmiştir. Yerini karşı parti liderine bırakmıstır. Kolombiya deneyi, olumsuz bir örnek sayılamaz. Ne var ki, bu konnda henüz yeterll bilgiye sahip deiillz. Her iki parti arasmd.iki farklar, oy kaynaklan l.im olarak iıırek;ui""nrtit, Bnnunla Jıora^UL Millî Birlik J*aktı, K^lnıplıiva'v» Jtemi bir ^J*TJ|yaıandırrnış sayılmaktadır. Ve, az' gelişmiş btt*'Iİlkede. simdive kadar yapılagelen en olumlu ve belki de tek deney budur. Ve üzerinde. ne yazık ki, pek az durulmuştur. Yalnız. şunu kaydedelim ki, Kolomhiya deneyinin az gelişmiş bir ülkeyi kalkmdınp kal kındınnıvacajb hakkında ke^in hir hükme varmak. bugün İçin imkânsızdır. Millî Birlik Paktınm Kolombiyaya neler getirdiği ve ne kadar süreceğini henüz bilemiyoruz. İİİ B Sayın yazar yine vazılannda «Mütecavizin beraberinde ve baltayı taşıttırdığı oğln, balta Uşıyac»k çağda olduğnna tore. her baide ilköfretimden çeçmig Ijir kimse olduğunu belirtmekte ve anlasılıyor ki öğretim bn adan u birsey verememistir». demektedir. Evet kanunlarımıza göre o çağa gelmiş olan her vaîandaşın îlk öğretimden ?eçmesı mecbundir. Ve yine kanuna göre Arap harfleriyle öğrenim vapmak ve yaptırmak yasaktır. Fakat ne acıdır ki bütün Anadoluda aynı yaş ta olan beyaz yakilıklı iikokul öğrencileriyle, başları takke*li medrese çocuklan bir arada dolaşmaktadırlar. Sayın Profesörün «tlk öğretimin bir şey veremediğinden bahsettiği çocuk, öğretim düzeni bn şekilde olan bir ortam içerisinde yetismiştir. Belki de babasını bn suça o »ımettirmi* tir de. Unntnlmamalıdır ki. Devlet okulu girmig ve girmemiş bfltün köylerimizde bn tür öğrenim alenen vapılmaktadır.» •••• •au !••• Üçüncü Dünya A z gelişmiş memleketler, yirmincl yüzyılda * ~ âdeta «keşfedilmiş»lerdir. Gün geçmiyor ki, memleketimizde de, bn konuyla ilgill yeni bir etüt, yeni bir yazı çıkroasm. Bunlardan en yenisinl ve derli toplusunn arkadaşımız Doç. DT. Cavit Orhan Tütengil'e borçluyuz. (Az gelişmiş ülkelerin toplumsal yapısı, îstanmıl 1966). Fransada Tves Lacoste'un yaptığmı. bizde saym Tütengil üıerine almış bnlunnyor.. Bn tip »osyal yapı incelemeleri, memleket gerçeklerinl bilmek bir yana. ilun hayatında köklii değişiklikler yapacak kadar önemIi.. Hangi kola bağlı olursa olsnn, bir hukukçu. bnndan böyle, az gelişmişlik koşullannı bir yana bırakarak, olnmln eser veremiyecektir. Rejim tartışmalan. bu koşuliar ele alınmadan, bir arpa boyu bile ilerleyemez ve açıklığa kavuşamaz. Yeni incelemelerden varılan sonuç odur kl, az gelişmis memleketler, Batı ve Doğu btoklan arasında, üçüncü bir blok, daha doğrusu iiciincü bir Dünya vücııde getirmişlerdir. Bugün, dünyamızda az gelişmiş toplumların knrduklan devletlerin s.iyisı 100 ü aşıyor.. Şu da unutulmamalıdır ki, Batıda da, Doğuda da. az gelişmiş ülkeler var.. Kızıl Çin, Bulgaristan komünist az gelişmiş metnleketlerdir. İspanya, Yunanistan. Batı cephesînln az gelişmiş ülkeleri arasmdadır. Hepsi de Üçüncü Dünya içindedirler. tdeolojik yapılan ne olursa olsun.hattâ birbirleriyle savaşsalar bile» !«•• • •• • •• i:: !••• İİİ SONUÇ Atatürk'e ve onun şahsında devrımlerine yapılan saldınlara âdî bir zabıta olayı yönünden ba kılmamalıdır Bu saldınlar her ne çeşitte olursa olsun, kat'iyyen küçümsenmeyip, olayı meydana getiren etkenleri araştırıp gün yüzüne çıkararak bir daha tekerrür etmeyecek şekilde cesaretle kökünü kazıyarak kat'i ve köklü tedbirlere tev.essül olunmalıdır Vehbi TtMt'ROĞLU •ili • ••• Sosyal Uyanıs 5 m J j . z gelişmişJJ* Vlsjy dgglMlr şatfece» Aynı zamanda^ az gelişmiş bir ülke insanlaruıın «sosyal uyanısı»dır. Nasıl kalkınacağız? İçinde bulunduğumnz bu sefil durumdan nasıl kartulabiliriz? Niçin biz de, medenî. efendice, insanca yaşamıyalım? Medenilik birkaç ülkenin tekelinde mi? Bn sornlara daha birçoklan eklenebilir. Bu çağın teknik ilerlemeleri, kıt'alar arasmdaki duvarlan yıkmıstv. Herkes, bir dakikada. dünyanın neresinde ne oidnğunn öğrenme olanağına sahip... Bu top Ium uyanışı, bir biliçlenme, kalkınma heyecanı ve bunaltısı, kurtuluş hamlelerinin kaynağıdır. Ortaya çıkan gerçek de şu: Siyasi bağunsızlık yeter değil. ekonomik bağımsızlık olmazsa.. Bu bilince vanldığı anda, az gelişmiş çok gelişmiş memleketler arası ilişki de «keşfediliyor» ve tartışılıyor. Mesele odur ki, çok gelişmiş memleketin insanı. kendi büyüme ekonoraisinin bilinci içinde, az gelişmiş ülke insanlannın dertlerini anlayamaz. Ve anlamak da istemiyecektir. Onun sanayileşmesini istemiyecektir. Onu bir pazar olarak görmek lsteyecektir. Sömürmek isteyecektir. Ona yardımı, kendi çıkarlarına, hizmet ettiği oranda yapacaktır. Kendisinl efendi, onu da adamı sayacaktır. Uygarlık adı altında, onun ekonomisinl Silâh ve Ateees!., "*~ ayın Burhan Felek'in, varoluşçuluğu pislik felsefesi ve arsızlık teorisi olarak vasıfNamık ÜÇÜNCÜOGLU landırdığı (İnsan Tortuları) başİlkokul öğretmeni • GORELE lıklı yazısını okudum. îsrael'den kovulup Türkiye'ye gelen, Sultanahmet meydanmda dılenıp Ayasofya meydanında otuz liraya gerdeğe giren, gitar çalarak para toplamaya çalışan, olmazsa kendini satmaya razı olabilen serseriler yüzünden «Existentialisme» i suçlamak gerekmez zannediyorum. İnsanı işle açıklayan, eylemle tanımlayan, davranışla ayın Burban Pelek'in bekçiyargılayan varolusçuluk bir misler kanunu Uzerindeki görüşlekinlik ve eylemsizlik felsefesi rini belirten yazılanna bir kaç olamaz. Çünkü o, «Ancak eylem satır da ben ekliyecegim. içinde, iş içinde gerçeklik vardır» Yülarca önce bu memlekette der. Hattâ daha ileri gider: «înbekçiler «Pazvant adıyla anılır» san kendi tasansından başka bir mahalle muhtarlan ve heyeti ihşey değildir, kendini yaptığı, tiyariyenin emrinde, mahallenin gerçekleştirdiği ölçüde vardır, bir ferdi gibi yasar, o bizi, biz oyani hayatından, fiillerinin topnu tanır, böylece yabancıyı kolavİamından Ibarettir» diye ekler. ca teşhis edebilirlerdi Aylakhk ve rezalete düşkün Bekçiler, geceleri sıkınüya düşkimseler varoluşçuluğa dört elle müş ailenin feryadını koroiulannsanlmamalıdırlar. Veya bu kadan önce hisseder, duyar, muhtara rakterdekı kimseler varoluşçu haber verir, mahalle muhtannın da ailenin haysiyetini koruyacak sanılmamalıdırlar. Çünkü, o reşekilde, yardıma «osmasına rasızalete en az elverişli olan, daha ta olurdu. çok uzmanlara ve filozoflara has Pazvant denilen DU oekçller gebir öğretidir Fotoğraflan bile ce ve gtlndUz hastası olana dokinsanın gönlünü bulandıran bu tor, doğumu olana ebe, ölüsü olakimselerin varoluşçu olamıyacana yardım eder: düğün dernek, ğını anlamak için bu felsefenin saadet günlerinde de en güvenilir en güçlü temsilcısi Jean Paul yardımcı olarak mahallelinin hia Sartre'ın 16 kasıro tarihli LtFE metinde bir kardes. agabeyi rolün Dergısindeki resimlerini gözden de, fakat her zaman vazife b*şıngeçirmek kâfidir sanırım. Ayrıda mahallelinin derdi ile dertli, ca felsefenin tümünün yazar tasaadeti ile mesut eecinip giderrafından değerlendirildiği kadar dik önemsiz olduğu inancında değiHer gece dükkân, ev fcapılannı, lim. varsa açık pencerelerimizi yoklar, sahiplerini tehlikeden korumak 1 tlhan BASARAN çin bizlerden çok bize hizmet ederlerdi Bugünün bekçiieri kı? geceleri kaloriferli bir apartıman varsa n veva eececi kahv mf'JJ "lisin kontroj edilen hakikatte ise her türlü siyasi münakaşalar yapılan ve her türlü gerici ve nurctı yayınlar okunan ve adına vekâle denilen Tekfceler mevcuttur. Bu zavallılar aydın kişilere, ileri ci gençliğe, hür basına, sosyal Anayasaya natta kendi tuttuk. ları siyasi parti ve şahıslardan başkasına düşmandırlar. EHerinden geleceğini bilseler hepsi bir İzmirli AhmetAli olur ve balta ile heykel kafalan değil canlı sahıs kafalan uçururlar Diişman taarruzıı başladı. Gençler, aydınlar, ilericiler, hakikî din adamları haydi hep beraber ateeeşş!... cısı» anlamında, yani esas anla mından tam zıt bir manada kullamlmaktadır. HAYDAR RAI.m Izmir Kaynak: Oiccionnario ESPANOL FRANCES de Garnier Hermanos. Varolusçuluk anlaşılatnıyor S Bekpilerimizi bize bırakınız S Sonuç z gelişmiş ülke, fakir oldnğu oranda, kararsız ve yalnızdır: Hem ekonomik, hem de siyasal rejimini bulamadığı için.. Ne Marksist Leninist modeller, ne de Batılı demokratik modeller, az gelişmiş toplumlarda verimli olamamışlardır Bundan da vanlacak sonuç şu oluyor: Az gelişmiş memleket, kendi kalkınma teorisini ve siyasal rejimi. kendisi bulmak zorundadır. Kendi azmine, kararına ve heyecanma güvenmediği ve dayanmadığı sürece, çok gelişmiş (yabancı; memleketlerin dümen suyunda gitmekten, bir çeşit pazar ve <peyk> olmaktan kurtulamıyacaktır. Türk aydınlan da, bu meseleyi düşünmek ve çizmekle ödevlidirler. A >••• 7. TURİZM DANIŞMA KURUIU GEUŞMEYİ SAollYACAK Mİ? urizm çalışntalanmıza verilecek yönü ve alınacak tedbirleri görüşmek üzere Ankara'da 7. Tnrizm Danışma Kurulu toplandı. Acaba bn toplantı, memleket tnrizminin muhtaç olduğn hızlı çelişmeyi sağlayacak mıdır? Bundan önceki yıüarın çalışmalarına çöz atıldığı ve sonuçlar incelendiği zaman sornya olnmlu bir cevap vermek kolay değildir. Zayıf basannın nedenlerini knrulların iyi neticelerinin, hattâ çabalarının dışında bugünedek tntnlan sistem:n ve düzenlenen plânlann yetersizliğindc aramak gerekir. Ayn yıllarda bir kaç toplantısma iştirak ettiğimiz Kurulun âdeta nutnk baskımna nğradığını, akademik konnsmaların ilgigizce dinlendiğini üzülerek ielemişisdir. Açılış ve kapanış konuşmalarında da en azından bir düzine batip kürsüye çıkmış, sayılı günlerin kaybına sebep olunmnstur. Kurulun İhtisas Komisyonlannda da verimsiz denilecek tartısmalar yapılmıştır. Kurul toplantılannm zabıt ve kararlan incelenirse garip bazı örneklerin düsüncemizi haklı çıkardığı görülecektir. eselâ Turizm Endüstrisinin barındırma dalında otellerin knrnluşu, mevkii, bölgesi, verilecek kredi, iç ve dıs rekabet, otelcilik program ve politikası gibi konular ele alınacağı yeıde; Iüks otelde doktor bulunsun mu, bulnnmasın mı, otelde 86 randımanlı beyaz ekmek temini için fırın lâzım mı. değil mi veya yönetmeliğe orkestra yeri mi, yoksa orkestra heyeti ibaresi mi alınsın, yüzde yüz Batı müzigi mi, oda mnziği mi bnlnndurulsun? tarzında çeçen konnşmalarla bavanda su dövülmüstür. Komisyonlar kannn taslaklannı hazırlayamamışlar veya Kurnlda değerlendirememişlerdir. Üstelik Danısma Kurnlları, beklenen verimleri ile çelişircesine ve âdeta olumlu bir sonucu öneeden nzaklaştırırcasına yüzlerce kisiden ibaret mnazzam bir topluluk halinde salonları doldurmuşlardır. Yüz, iki yüz, üç yüz kisilik Danısma Kurnlları, parti delege toplantılarma benzeyerek akortsuz orkestra teşkil etmişlerdir. Böylece törenler ve hayhnylarla geçen toplantılarda tnristik hedpfler ve strateji gerektiği gibi tespit edilememiştir. ::•: •••• • •MI • ••• • ••• • ••• • ••• Rakım ZiYAOĞLU ekonomidir. İspanyada Desarrollo adı verilen bir plân uygnlanmaktadır. Bu plâna göre tutum ele alınırsa Danışma Knrnllarımızda bir ekonomik konsey niteligi hâkim olmalıdır. Yıllann yıprattığı kısır kalmış bünyenin çalışmasından vazgeçilmelidir. 265 sayılı kanuna göre kurnlan tl Turizm Komitelerine ve daimî bürolara da daba ziyade ekonomik bir hüviyet verilmelidir. ürkiye torizminin gelişmesi 6086 sayılı kanuna bağlı kalmaktadır. Bu kannnun tnristik müesseselerin kurulus ve işlemeleriyle ilgili maddeleri de kredilerin israfına sebep olmaktadır. Tnrizm endüstrisinin gelismemesinin bir sebebi de sehir içinde, meselâ Beyoğlnnda otellerin toplandığı semtte veya mahallede yeniden veya tâdil suretiyle insa edilecek otellere, lokantalara kredi, yardım ve belge verilmesidir. Aynı semtte kurnlan oteller birbiri üzerine yığılacaktır. Bnnlar birkaç yıl sonra haksız rekabetlerle birbirlerinin üstüne yıkılacak ve rantabl olmadıklanndan birbirlerini yiyeceklerdir. Böyle bir bölgede toplanacak fcnrulnşlara mnafiyet ve imtivaz vermemek lâzımdır. Taksimde Tarlabaşı'nda, Harbiye'de, Nişantası'nda, Maçka'da her büyük sermaye otel yapabilir. Sehrin merkez kesimlerinde yatırım kârlıdır ve çok kısa süre içinde amorti edebilir. Tnrizmin gelişmesi için kredi ve imtiyazlar, şehir içinde birbiri üstüne istif olacak ve piyasa zarnreti kendiliginden knrulacak tesislere değil, sehir dısma doğrn yayılması istenenlere verilir. Böylece halka halks tesisler genisler ve çevTelesir. Bn suretle Tarlabasında değil, sehrin eivarında, Rumeli Kavaih'nda yapılacak bir otele imtiyaz verilmelidir. Çünkü oraya ayak yavas yavaş alısacak. amorti gnç olacak, mevsim ve diğer sebepler müesseseyi bekletecektir. Beyoğln'nda 5 senede. Rnmeli Kavağın'nda 15 senede amortivp kavnsmak, ferahlamak mflmkfln olur. n tesvik ve yardım politikası meselfi Rnmei' Kavagi'nda bir balıkçı otell açılmasını, ötc yandan turizm nevinin değişmesini, turistik müesseselerin dar bölgeden çıkmasım, yayılmasını eelismesini sağlar ki; iste Desarrollo plânının öngördüğü tesvik ve geliştirme sistemi bndur. Her tnrizm kredisi, turizmi feliştirmez. Plânda. knrulda, komitelerde !:abnk ve çekirdek değiştirilmesine ihtiyaç vardır. ayın Bülent Nuri Esenin «Silâh başına» başlıklı yazısını ilgi ile okudum. Saym Profesörün görüsleri çok doğru ve çok haklıdır. Fakat bu, «İşin Içindekl işin» bir tarafını eös termekte diğer tarafını ise göetermekten tamamen uzak bulunmaktadır Bu^ün memleketi saran ve hergün bir yenisine şahif olacağımız irtica yuvalannı ve gericiliği Nurculuktan baska iki ana kaynak beslemekte bunlardan birisi tarikatçıl'k ki bu gizlidir birisi de bu da açıkçası komünizm le m^cadele demekleridir. Bu üç kaynak memleketteki siyasi bir partinin açıkça taraftarlığını yapmakta, bütün mensupları istisnasız gene o siyasi partinin mensupları arasmdan seçilmekte, buralarda vazifeli akıllılar kandırablldikleri cahillere aklın ve vicdanın asla kabul etmeyeceği yalanları Seyhler vâsıtasile en uzak yerlere kadar enjekte edebilmektedirler. Bugün tarikatçılık kanunen yasak ve suçtur. Fakat iddia ve hattâ ihbar ediyorum ki her kasabada ve hattâ her köyde açık açık gündüz akşamlara. gece sabahlara kadar sözde zikir S s'.zlar da aksi vönde tabanJcaMınr. böylece fideta hırsız ve aftursuzlara. sa^Tişmalan içir vardım edilir oldu Mahailemızın oeJtçı paraian toplamı muhtanmızın ifadesine eöre senede bir kaç vüz bin lirayı aşıyormuş. Bekçilerimizi hem de insanl şekilde nöbetle belirli saatlerde çalıçtıracak şekilde sayıla n arttınlsa dahi tonlanan oaranın dörtte bir buns veter de ar tar tkind dörtte biri ile mahallenln münasiD bir verinde bekcımize bir yuva kurar artam ile de yardıma muhtaç fa'irlerle bin güçlükle aylık baglatabilen asker ailelerine yardım fonıı ayırabiliriz Toplanan paranırı öteki vansım d8 devlerin dilediSi vere belâlinden verelim Lutfen bekçflerimızi oize bırakınız. onlan kus sth»ü ile beslemeye hazınz Srtta DtNÇÜREN Ankara Comprador? S İİİ: naaa BAYAN DAKTİLO ALINACAKTIR Kolej mezunu, iyi îngilizce bilmesi, daktiloda seri ve temiz yazması şarttır. Müracaat: Posta Kutnsu 68 . Şisli Hâncılık: ?588/6006 T ayın llhan Selçuk cComprador» kelımesmiD kokünün Lâtince olduğunu ve «hazırlamak, sağlamak» anlamına geldığını, sonradan Portekız ve Ispanyol lisanlarında «Compradore» biçımını aldığını yazmıştı. Günümüz tspanyolcasında • Compradore» dıye kullanılan bir kelıme mevcut değildir. Fakat yaygın olarak kullanılan «Comprador» kelımesı mevcuttur Bu ıse «Compnır» = Satın almak fcökünden gelen, • Comprador» kelımesımn karşılığı; «Satın alan, Müşterı = îştira eden» anlamına gelır Günümüzün politik edebiyatına giren bu kelime cvatan satı • •• III Daireler ödemede kolaylık Derhal Teslim Satılık Konforlu Telefon: Yazıhane: 44 24 54 İnşaat: 36 43 75 Cumhuriyet 6028 Hfl O D A da M Orta Doğu Teknik Universitesi Rektörlüğünden Universitemiz îngilizce Hazırlık Okuluna tngilizce Öğretmenleri ahnacakür. 1 Müracaat sahiplerinin en az Üniversite mezunu olmaları gerekir. 2 «Teaching English As a Foreing Language» üzerinde Masters ( M A veya M.S.) derecesi almış ve İngilizce Öğretim alanında tecrübe sahibi ol«"ilar tercih edilir. 3 Yukandaki hususlara sahip olanlar en geç 4 haziran 1966 cumartesi gününe kadar Orta Doğu Teknik Universitesi Personel Müdürlüğüne müracaat etmeli ve 6 haziran 1966 pazartesi günü saat 10.00 da îngilizce Hazırlık Okulunda hazır bulunmalıdırlar. 4 Bu hususta fazla bilgi almak isteyenlerin îngilizce Hazıılık Okulu Müdürlüğüne müracaatları. (Basın 13831 A. 6136/6025) ayın Burhan Felek'in Tasarruf bonoları ve Personel Kanunu hakkindaki yazılaruıı okuduk. 1961 tarihli anayasamızın 12. maddesi: «Hiçbir kişiye; aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaı tanınamaz» dediği halde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu bazı zümre ve sınıflara (kendi ayarlarındakine nazaran) imtiyazlar, üstünlükler tanunaktadır. Yarın da işaret ettiği gibi ve gazetelerde sütun sütun arzl endam eden cetvellere göre şöyle acaip durumlarla karşılaşmaktayız: Misaller: d İlköğretiın ve eğitim hizmetleri suııfı (ki mensuplan ilk öğretmen okulu mezunlarıdır küçümsediğimiz zannedihnesin ) 180750 göstergeleri arasında, buna mukabil aynı ayarda olan lise mezunları, icra sınıfını meydana getirmekte ve 130700 göstergeleri arasında yer almaktadır. Lise klâsik öğrenim müessesesidir, ilköğretmen okulu ona muadil bir okuldur. Bu bakımdan yukarıda belirttiğimiz fark için bir sebep bulamamaktayız. O tktisadî ve tieari îlimler Akademileri, tktisad, Hukuk, S.B. Fakülteleri mezunlan arasında (aynı okullardan mezun olanlar arasında dahi garip farklılaşmalar vardır. Bunlardan biri, şayet, kurum avukathğı, istatistik uzmanhgı. Maliye müfettişliği gibi sınıflara girerse 2259S0 göstergeleri arasında; yok eger tesadüf neticesi Y, etici, Mülkl idare âmirliği, Dış işleri meslek sınıfı gibi sınıflara intisap ederlerse 2251000 göstergeleri arasında yer alacaklardır. O Biri Fen, diğeri Edebiyat öğretimi yapan iki ayn fakülteden mezun olan iki kişiden (ikisi de 4 yıllık öğrenime rağmen, fakulte fartı sebebi ile) Fen giırupu öğretmeni oUnak isteyen 275 ile Edebiyat gunıpu öğretmeni olmak isteyen ise 225 ile işe başlamaktadır. Sınıf. meslek, vesaire bırakılıp insanlara gayret ve ehliyetlerine göre maaş verilmelidir. Ama gayret ve ehliyetlerin takdiri de subjektif değil objektif ölçülere göre olmalıdır. Kanundan beklediğimiz budur, bu olmalıdır. Altan ÖZKALE Sınıf tüziikleri usurmdair S Sayın Doktor ve Eczacılara «Hoechst» (Vaginai yeniden piyasaya ilâçlarından DEVEGAN fablet) verilmiştir. TÜRKHOEGHST A.Ş. İlâç Fabrikası Şisli Istanbul Reklâmcılık 2201/6033 Tanınmış ve BüyükBir Ticarî Şirket İçin Malî Murakıp (ROWING AUDITOR) Siyasal Bilgiler, İktisadî ve Ticarî ÜimJer AJtademisi veya muadili Okullar mezunu olması ve çok iyi İngilizce bilmesi, zamanının büyük kısmını seyahatta geçirmeği kabul etmesi, muhasebe ve kontrol tekniğine vâkıf olması, Kirk Tâbiyetinde bulunması, askerliğini yapmış olması şarttu Isteklüerin mufassal olarak şahsî durumlarını ve tecrübelerini gösterir açık adresli (varsa telefon numarasınm da yazüması sureti ile) tnektuplarını, bir adet vesikalık fotoğraflan ile birlikte Posta Kutusu 806 Karaköy «jdresine göndermeleri rica olunur. Reklâmcılık 224§/6034 Merhum Hacı Sadık Beyln ve merhume Rüveyde Hanımın kızlan, merhum Ahmet Vahit Beyin refikası, Galip Özgüner'in hemşiresi, Y. Mühendls Şekip Özgüner'in annesl. Y. Mfıhendls BUge Özgüner'ta fcayınvalldesi. Omit Ozgüner'in babaannesl ve Emekll Genera) Ramit Dotruer'üı yenged BAVAN 26.5.1966 günü Hakkın rahmetlne kavuşmuştur. Cenazes) 28.5.3966 cumartesi günü EyOp Sultan Camii Şeriflnden 5gle namazını mütcakip aile kabristanına kaldırılacaktır. AtLESİ VEFAT İsfanbul jandarma Levazsm Âmirliği Satınalfîîa Kcmisycn 32şkan!;ğsndan: Kapah zarfla (3000) üçbin kilo kalay alınacaktır Tahmlni bedeü (181500) yüzseksenbirbinbeşyÜ2 lira ohıp geÇici teminatı (10325) onbinüçyüzyirmibes liradır. Eksiltmesi 17 haziran 1966 cuma eünü saat 15 de Demirfcapıdaki Komisyonda yapılacaktır. Teklif mektuplarının ihale saatinden bir saat evvel Komisvona verilmesi lâzımdır Postadakj gecikmeler kabu] edilmez. Şartnamesi tstanbul Ankara J. Sat. A l Kom Baskanlıklan ile İzmir Ege J Dz. Bölge Komutanhğında göriilebilir. (Basm 136?9/6010> ALİYE ÖZGÜNER >••• Oysa ki turizm bir fendır, bir tezgâhtır, bir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle