Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
/4O NATO SEYAHATİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ nkara, latanbal v« Ege Ünrrersitesinin çeşitli fakültelerine mensup ve yine bu şehirlerdeki bazı yüksek okullarda görevli 20 kadar fiğretim üyesinin katıldığı ve Nato memleketlerini içine alan on günlük bir Âvrupa tetkik seyahatinin düşündürdüklerini, bu seyahatten fazlasiyle yararlanan bir kişi olarak kısaca kaleme almayı, suursuz bir Batı aleyhtarlığının ve aşın sağ ve sol çığırtkanlığımn âdeta moda haline getirilmeğe uğraşıldığı şu günlerde Ifizmnln görmek kadar tabiî ne olabilir. Kişinin insanlık haysiyeti fizerlne mfieases hfirriyetlerini ve dolayısiyle demokrasi prensiplerini korumağa matuf Kuzey Atlantik Antlaşmasının, yani NATO dediğimiz teşküâtın gerçek değerini bilmeyen veya bilmezlikten gelen bir zihniyetin tahribatına karşı cephe almak, ve bu zihniyetin aldatıcı, aldatıcı olduğu kadar da çürfik, temellerini açığa vnnnak kanaatımızca her Türk aydınının en mukaddea bir vazifesi olmak gerekir. Zira şunu mutlaka idrak etmemiz icap eder ki Türkiyemizin Batı demokrasileri safından ve hâlen NATO'dan ayrüması, veya bunlara sırt çevirmesi demek Batüı demokrat memleketlerden Eiyade kendisini, beikl bir daha hiç kurtulamayacaİı korkunç bir tehlikeye atması demektir. Birleşmig Milletler teşkilâtına mensup Türkiyemizin teminatı mânâsına geIemeyeceğini hâdiseler çok iyi göstermis ve göstennektedir. Batı dünyasımn, mfişterek savunma yolunda tesis ettiği muazzam askeri, iktisadi ve Binaî potansiyele dayanan Nato birliğine, bir çok fedakârhklar bahasına dahi olsa, bağlı kalmanm memleketimiz için yegâne çare, yegâne teminat olduğunu kabul etmemiz zaruridir. Bu zaruretin şuuruna Türkiyenin siyasî tarihine ve jeopolitik durumuna az veya çok vâkıf her Türk şüphesız ki sahiptir. Ancak NATO'nun askeri ve sivil yapısmı yakından tammak suretiyle bu şuurun daha da kuvvetlenmekte olduğunu söylememiz doğru olacaktır. Kuzey Atlantik Antlaşması teşkilâtınra çeşitli merkezlerine ve bu arada Batı ve Doğu Berlin'e yaptığımız geçen haftaki seyahatin bizdeki müspet intibaı bu olmuştur. Hemen beUrtelim ki Batı demokrasüerinin hür düşünce dünyasiyle komünist blokun hür düşünceyi ve ferdiyetçiliği yok eden âlemlne mensup olmanın ne demek olduğunu Batı Berlin'den Doğu Berlin'e geçmek için harcanan bir saatlik zaman esnasında dahi anlamak mümkündür. Bu bir saatlik bekleme devresinin insanı sürüklediği tefekkür havası, Doğu Berlin'in arzettiği kasvetli, donuk manzarasından '"'"1 IplHiüiiiiilJHilllJJiiijjiHiii J« lifüiHIIIIIII IlllfIII llllll I f 11 Prof. Dr. llhan ARSEL ASGARİ MÜŞTEREK rimiz bırdır deseydı. Fakat bunu yapamadılar, çünkü demokrası anlayışları, allem edip kallem edip oy alarak iktıdarda kalmaktır. Anadoluda Alevi'lik ve Sunni'lik yüzıinden tarlalarına dahi gidemiyenleri dusünerek halkı biran önce bu huzursuzluktan kurtarmağa çalışılmaldır. SÜMMANÎ CAN Orman Fakültesi talebesi 0 Aynı konuda Ankaradaki okurumuz Hıdır Erçeri'den mektup almış bulunuyoruz. Tartışmacı Erçerı, «Ben konunun siyasî yönlerini aşarak sadece din ve Uyiklik ilkeleri üzerinde durmak istiyorum» diye başladığı mektubund» özetle şunları söylemektedir: «Sayın Baş Tazarın da işaret ettiği gibi Diyanet Îşleri Başkanı bir konuşmalarında Alevilere catmıştır. Belki de bn zihniyetinin mükâfatı olarak kendisi gibi düşünenlerden tebrik ve teşvik mektnplan da almıştır. Şunu da itiraf edeyim ki bugün yurdun her tarafında Başkanın da söylediklerinin dışında hiçbir insaf ve vicdan ölçüleriyIe bağdaşnuyan iftira ve hakaret ler Alevi kardeşlerimize yağdınl maktadır. 1300 küsur seneden beri devam edegelen bu melânetlcri Büyük önder Atatürk yanm asır evvel Cumhuriyet ve Lâiklik ilkeleriyle silmeye çalışmıstır, hızını kesmiştir ama sllememiştir.» *•• ması ve bır daha açılmaması dınin sosyal hayatı, düzenlemek ıddıasını bertaraf etmıştir. tslâm dını ve islâm hukuku. o gunden bu yana dondurulmuş kaide ve esaslarla uygulanmış bu da onun evrensel olmasım baltalamıştır Acaba kim saf ? istanbul limanına sık sık Amerikan filoları geür. Beyoğlu'nun dar sokaklarında ağını kuran muhabbet tellâlından, Dolmabahçe nhtımında çubuk, nargile, tespih satan seyyar satıcıya kadar cümle kaldırım esnafında bir faaliyet başlar. Meyhaneler, ıçkili gazinolar, birleşme evleri Coni'lere kazık atmak için birbirleriyle yarısırlar. Birahane garsonu hesap puslasının yekununa üç bes lira fazla sokuşturmak için cırpmır; bar yosması bütün marifetlerini ortaya döker ki Coni gevsesin, iki kadeb daha tçsin... tstanbul'un kaldırını açıkçözlerine töre. Amerikalılar, saf ve yolunacak kişilerdır. Gerçekte de Coni'ler. ellerinde Sultan Mehmet'in kılıcı. tncili Ibrahimin nargilesi, Şevhülislâm Fırdöndü efendinin 99'luk tespıhiyle gemilerine dönerken yorgun yüzlerinde anlamsız bir gülümseme vardır. Ve filoyu uğurlayan yerli mallan, bu şehri Stanbulun âfâkını sarmış bır zulmetı beyza içinde hisselerine düşmüş dolar'lann hesabını yapmakla avunurlar. Sanırım Türkiye'nin kaldırım açıkgözünden fırsatçı politikacısına kadar çoğu kişisinde Amerikalılara karşı aynı tutum var. Coni'lerin uzun boylarına baktıkça «insanın uzunu aptal olur» atasözüne mi inanıyoruz nedir? Bir dolar, on dolar, yüz dolar, yüz bin dolar, yüz milyon dolar... Geçenlerde ortahalli yaşlıca bir vatandaş kendisinden hiç ummadığım bir lâf etti : Alacaksın. dedi. ne kadar alabilirsen alacaksın, ne kadar vurabilirsen vuracaksın! Biz ki bezirgSnhk nedir bilmez bir millet idik, şitndi de kıt aklımızla Sam Amca'vı kazıkladığımızı sanıyoruz. öyle ya, Amerika babasının hayrına bize dolar veriyor. Ve binbir örgütü, yüzbinlerce uzmanı, memnrn, ajanı, gönüllü gönülsfiz casusu ile dünyanın kırk ülkesini kontrolü altına almış bir devletin, Turkiye içindeki davranıslannın niteliği araştınldı mı : Amerikan düsmanlığı gelisiyor... diye bağırıp çağınyoruz. Bu konuda öylesine suursuz kalmısız ki Amerikayla olan ikili anlasmalann mahiyetini yeni yeni ve güç belâ ortaya çıkarabildik. Oysa Amerika. Türkiye'ye karşı ne yapacağını, nasıl davranacağını çok iyi hesaplıyor. Türkiye'ye karsı nasıl bir çıda yardımı politikası izlivecefini çok iyi biliyor, Türkiye'nin savunma gücünü ne biçimde destekliyeceğini çok iyi biliyor, Türkiye'ye hangi şartlarla kredi açacağını inceden inceye hesaplıyor, Türkiye içindeki eelismeleri günürünflne, saati saatine baber alıp de|erlendiriyor. Gizli Istihbarat Teskilâtı (C.I.A.) ile ve açıkça çalışan resmî memurlanvla ülkemizi bastan sona denetlemesi altında tutuyor. Bugün Anadoluda kuş uçsa VVashington'nn bilmemesine imkSn yoktur. Geçenlerde Dısişleri Bakanı Çaflayandl simdive dek tekzip edilmeyen bir demeç verdi. Aynen şöyle idi o demeç : • Amerika bize denıze neden çok önem veriyorsunuz; Kara Kuvvetlerinizi gözönüne alın, size ve dolayısiyle bize denizden yapılacak bir tecavüzü 6. filomuz karşılamaya hazırdır, dedi. Bİ7 de bunun üzerine yeniden harb gemisi talebinde bulunmadık.» Bu sözlerin ne demek olduğunu Yunanistan'la aramızdaki ilişkileri askerî bakımdan «özden eeçirenler anlarlar. Amerika dünya üstündeki iliskilerini inreden inceye hesap etmesini ve çıkarlarını yedi kıt'ada kovalamasını çok ivi bilen b;r devlettir. Le Monde eazetesi «Control Data» Amerikan sirketinin yaptığı elektronik hesap makinelerinin Fransava eönderilmesinin yasak edild;tini yazmıstı. Amerikan Dısişleri Bakanlığı açıkladı ki bn elekronik hesap raakineierinin Fransava satısını Amerika hükfimeti durdnrmuştur. Cünkü bu makinelerin bir termonükleer bomha imalinde kullanılması ihtimali vardır. Amerika hesaplarını bu kadar kıh kırk yararcasına düzenleyen hir devlettir. Amerika Türkiye'yi ell altında bulundurtnak için her çareye başvuracaktır, Türkiye üstünde bir genis denetleme kurmak için elinden gelen gayreti gösterecektir. Kendimizi Amerika ve Amerikalı yerine koysak biz de aynı §eyi düsünürdiik. Bugün Türkiye'de dâva <Amerika olmazsa, biz de olmayız» diye ortaya çıkan beyni yıkanmışlarla hesaplasmaktır. Refah ve zenginliklerini Amerikayla ilişkilere bağlamış bir komprador çüruha ile karsıkarşıyayız. Kompradorlar Amerikan kapitalistleriyle elele, AHâh ne verdiyse vurmakta ve Türkiye'yi bir açık pazar haline getirmektedirler. Aklım peynir ekmekle yemis bazı saf klşiler de : Bu Amerikalılar saf insanlar, lyl niyetli insanlar, bize yardım ediyorlsr, daha ne istiyorsunuz?.. diye konnsuyorlar. Böyle kişileri omuzlarından tntup silkmek gerek : l'yan hafız!.. diye, Dolmabahçe nhtrmında nargile satıp Amerikalıyı yoldum sanan vatandaşların görüş açısına düşmiyelim. A daha menfi tesirler yaratmağa yeterlidir sanki. Bu tesirin mahiyetini kelimelerle izah ve ifade etmek ne kadar güç ise Doğu'dan Batı'ya dönmenin verdiği ferah ve rahatüğı ve sevinci anlatmak da o kadar imkânsızdır. Mümkün olsa • da Batı demokrasileri âlemine mensup bulunmanın mutluluğn ve güveni şuuruna henüz varmamış kişileri, Doğu Berlin'de dolaştırmaktan vazgeçtik, fakat sadece Batı ve Doğu Berlin'i birbirinden ayıran utanç duvanna götürsek veya onu hudut kapısından bir an için sokup çıkarsak.. öyle zannediyoruz ki bu kadarcık bir tecrübe dahi ona bu şuuru kazandırmakta fayda sağlayacaktır. er ne olursa olsun böyle bir seyahat Batı memleketlerinin insan klşiliğini mukaddes kabul eden hür havası içerisinde yasayrp da hâlâ komünist bloka ve komünizm uğruna şu veya bu çeşit diktatorya rejimlerine inanmıs kimselerin bulunmasuu insan idrak ve zekâsı adına bir tereddl, bir zül addedenleri haklı çıkaracak değerdedir. Ne yazık ki içimizde NATO'nun ne demek olduğunu, ona dahil devletler bakımından ne mâna taşıdığını, ve ne ktrvvet temsil ettiğini ve NATO'yu hırpalamanın veya kaybetmenin nelere mâl olabileceğini bilmeyen, bütün bunlann vahametinden bihaber yaşayan bir aydınlar ziimresi mevcuttur menıleketimizde, ve bu zümre Doğu bloku ile, komünist cephe ile işbirliğine girişmenin, veya hiç ohnazsa flört etmenin muhasebesini yapmakla meşguldür. KimbOir belki de Kıbns ihtilâfının başkalanna izafe olunabilecek kusurlarma bir mecra aramak gayretiyle NATO'ya yüklenme siyasetinin komünizme ve komünist blokun vahdetinin takviyesine hizmet edebüeceğini düşünememektedirler. özler göründükleri bir rejimin bu memlekette yerleşmesi halinde ise felâketin ne olabileceğini hesap etmekten ftcizdirler. :: :: !••• • ••• aaaa • ••a aaaa • aaa aaaa • aaa • !•• H aıar • üâ • ••a aaaa aaaa llll •••• aaaa aaaa aaaa aaaa aaaa aaaa aaaa :::: • aaa •taaa aaaa • ••• :: ıa 3 a • ••a • >•« •••• !••• • •a «•a «ıı • •a Sonuç lebe çalmaktadır. Büyük Atatürk'ün, 1 Aralık 1921 tarihli bir nutkunda belirtmeğe çalıştığı bu acı gerçek «Efendiler bu mületi bugün sehpayı idam karşısında bulunduran ef'al ve harekâtın menşel hayâldir, hlssiyattır» bir kere daha bizi altetmeğe çalışmaktadır. Zira NATO'yu yıpratmağa matuf gayretlerin yegâne saiki işte vazgeçemediğimiz bu hissiyattır; aklımızla yenemediğimiz bissiyat. kabul edelim kl bütün tarihimiz F*vet, sunukarakterimize hâkimmantığımızaolan •'boyunca olnıuş «His», dün olduğu gibi bugün de ga(III aaaa aaaa ayın Nadir Nadi'nin yazısını dikkatle okudum. Sayın yazar, diyor idı ki, «Anayasamızın gavunduğu ilkelerden birtekini, lâiklik ilkesini ele alalım: A f . iktidan şimdiyedek bu ilkeye ne denli bağlı kalmıştır? Seçimlerde keçi sakallı gericilerin parri hesabına din propagandası yapmasına engel olmnş mudur? Diyanet tşleri Baskanlığına getirdiği kişinin Alevilere çatarak ynrtta vicdan özgürlügünü sarsıcı davranışlan karşısında sesini çıkarmış mıdır?» Bu sorulann cevabı elbetteki hayır olacaktır. Kadifekaleye yeşil bayrağı çekenler müsamaha görürken Alevi'lere haksız olarak baskı yapılmasının elbetteki sebepleri vardır. Alevi'ler hiçbir zaman halifeliği istememişlerdir. Ibadetlerini Türkçe olarak yapıp, Kur'anın Türkçeye çevrilmesini ve ezanın Türkçe okunmasını isterler. Alevi'ler Türk dılinin Arap ve Acem tesirinden kurtulmasını isteyip demeleri ve nefesleri öz türkçedir. Alevi'ler kadınlara eşit haklar tanırlar ve «Eline, Beline, Diline» düsturunu benimsemişlerdir. Aleviler, 1mam Hatip Okullannm fesat yuvası olup yeterli olmadıklarına inanırlar. Aleviler Allahtan korkmayıp Allahı severler. Yapacakları bir jşte Allah korkusundan önce vicdanlanyla konuşurlar. Mezh^p ve din ayrılığı göstermeden insan olmasım bilmiş herkesi kardeş sayarlar. Atatürk devrimlerine inanmıs ve devrimleri harfiyen benimsemi? olup, sözde değil eylemleriyle ha kiki Kemalistlerdir. S İSLÂM DİNİ ASLİNDA yrıca İslâm dıni esaslan yan lış anlama ve yorumlama so nucunda yanlış uygulamaya uğramış, bu yüzden milletimiz çağdaş uygarlık düzeyine erişmek olanağından yoksun kalmıştır. tslâm dini aslında, yeniliğe ve terakkiye engel bir din değildir. Fakat taassup kalkanı arkasına gizlenen ve dini menfur emelleri ne âlet eden yobazların elinde din yeniliğe ve terakkiye düşman görünen bir hüviyete bürünmüştür. Kur'an uzun zaman türkçeye tercüme edilememiştir. Günümüzde dahi tercüme edilebilir mi, edilemez mi tartısmaları sürüp gitmektedir. Buna rağmen birkaç defa tercüme edilmissede bunlar tatmin edici olmaktan uzaktır. A Irtica tehlikesi TERSİNİ DÜŞÜNÜYORLAR BİR SEVAHATTEN NOTIAR M Müşavir Y. Müh. eslek hayatına gireli yirmi yıl oluyor, geçen şaat şirketleri senelerdenberi faaliyet halinde. Sosyalleşmenin esas merhalelerini idrak etmiş bir yirmi yüda bu memlekette bir çok değimemlekette sosyalleşmeyi daha ileri götüreceğira fiklikler oldu. diye ekonomik olarak verimsiz bir safhaya girilİçinde yaşarken kavranması güç olan bu değimesi endişesi ile için için meşgul iken Akdeniz siklikler, aradan zaman geçince kesin bir anlam komşumnz B. Arap Cumhuriyetini bir kaç gün için taşunaya başlıyor. ziyaret etmek fırsatı elime geçti. Orada yeni tanışMiihendisler meslekleri icabı işçiyle, köylüyle tığmı meslekdaşlarla, karşılıklı olarak memlekethaşır neşirdir. Takmdan tanıdığı için de onun dilerimizin dâvalan hakkında sohbetler ettik. Unden anlar, dertlerini paylaşır. Mesleğe girdigiOtuz milyon nüfıısu ile bir taraftan coğrafl dumizin ilk yıllarında sosyal hayatımızın her yönfl rum bakımından Afrika memleketlerinin, diğer taII. Dünya Savaşının yarattığı şartlarm damgasını raftan da hars ve kültür bakımından Arap Yaruntaşırdı. Gözümüz bunla açıldığı için başka biçim adasının temsilciliğini üzerine almış olan ve tabii olabüeceği hayalimizden büe geçmez, kendimizi kaynaklar bakımından hayli zengin bir ülkede bamevcuda intibak etmeye zorlardık. O zamanlar bazı çevrelerde köylüye, işçiye karşı tutum pek de zılan bizimkilere benziyen veya benzemiyen, bazılan geç kalmış veya daha erken tahakkuk edegeleo insanca olmuyordu. İş alanları smırü olduğu için işçi, işsiz ve aç kalmak korkusu içinde boy değişmeleri görüp anlamaya çabştım. Örnek olarak gençliğe aşılanmış olan ve her nu bükük ve mütevekkU her şeye katlanmak zofertte görülen millî şuur hissini, daha çok bizim runluğundaydı. Atatürk devrimizdeki millî suura benzettim. Sos1950 senesine doğru işçinin hakkını koruyan kanunlar çıkmıştı ve yeni formaliteler evvelâ teş yalleşmeye belki biz daha evvel başladık ama Mıküâtlarm gözünde büyüdü. Memlekette kalifiye iş sırhlar baa basamaklara bizden 5nce ulaşmışlar. çi yetişmesi bakımından bu kanunların ne kadar büyük bir önem taşıdığı bir müddet sonra anlaşıldı. Bugün bile bu kanunların şu veya bu tarafn sohbetlerden birinde, son günlerde meralanndaki aksaklıklar ileri sürülür. kımı kurcalamış olan bir konu birden karoplum daima tekâmül halinde. Buna göre şıma çıkıverdi. Büyük şirketlerin devletleştirümesi fertler de, içinde yaşamak için kendi kuranlamına gelen çapı yüz bin Mısır lirasım aşan ışdukları düzeni zaman zaman ıslâh etmek zorunda. ler (takriben iki müyon Türk lirası kadar) MısırBu işten kaçınmaktansa aksayan şeyleri düzeltda devlet eliyle yapılıyordu. mek zahmetini elbirliği Ue göze almak lâzım. Bu İnşaat işlen alanında müteahhitlik müesseseçeşit sosyal ayarlamalar ne kadar zamanında ve sinin gerektiği kadar gelişmemiş olmasından mı, isabetli başanlırsa toplum o derece dinamik bir yoksa müteahhitlik müessesesi topluma zararlı adkarakter kazamyor. dedüdigi için mi bu tedbire başvurulduğuna karar veremedim. Bunun için şartlan çok daha yakından Aym senelere ait dikkatimi çeken olaylardan tammak gerekiyordu. biri de 1949 dan sonra yeni kurulan Karayollan teşkilâtının genç mühendişjere iki üç misli ücret Bir tesadüf düşüncelerimi başka istikamete verme karan olmuştu. Bazı resmî tcşekküller bu yöneltti: Aklıma Amerikan yardımı geldi. Gelişna kıyamet koptu gibi baktılar. Halbuki yeni ku mekte olan memleketlere Amerikan bükümeti tarulan bir teşkilât, genç mühendislerin en kabili rafından yapılan bu yardımın diğer bir veçhesi de yetlüerini bünyesine çekmek istiyordu. Aradan ge endüstri mamullerine piyasa sağhyarak işsizliği önçen bir beş sene kadar sonra 1955 de çalıştığım lemek olduğuna göre süratle gelişme zorunluğunda şirkette muhafazakâr bir İngiliz mühendisi bir olan memleketlerde devletleştirme de aym makgün «Demirperde arkası olmasa gider S. Rusyada sada hizmet ediyordu. çalışırdım, zdra teknisyenlere en yüksek ücreti veDevletleştirme ekonomik bakımdan ne kadar riyorîar» demişti. Bu söze ne anlam vermek lâzım verimsiz olursa olsun bu tedbirlerle demokratik geldiğini pek anüyamadım: Benim düşünceme gö düzenin bareket noktası en çok oya sahip kitlelere memleketin şartlan ne ise fert onlara katlan re en iyi şartlar sağlanmış oluyordu. malıydı. Unutamadığım bir söz de 1956 senesinde Bütün dünyada ekonomik kriz hüküm sürerşantiyede dolaşırken Danimarkalı ustabaşının isa ken Atatürk bu memlekete devletçiliği soktu ve buret ettiği busustu: «Sizin işçinin 300 400 lira üe güne kadar yapüanlar bu sayede yapüdı. Ankarada nasıl geçinebildiğine aklım ermiyor. Da* ma devletçüik verimsiz bir ekonomik düzen nimarkada kazma kürekle çalışan bir işçi mühen*^ yarattığına göre uzun vadeli hesapta bu vedisin aldığı ücretin yansını, üçte birini alır. Hal rimsizliği dengeliyen diğer bazı tedbirlerin de übuki Türkiyede aradaki fark en az on misli» de zerinde durulması gerekiyor. Etrafıma biraz dikmişti. Pek yakın bir tarihte bir teknisyen üe ala kat edince Mısırm bizden farklı taraflarmdan biri cağı ücret miktanm tesbite çalışan yabancı bir şir gözüme çarpmaya başladı. Sosyalleşmeyi bu derece ketin muhasebecisi, teknisyene: «Lutfen bana bu taassupU .ele alan bir siyasî idare bile çekinmeden para ile neden geçinemiyeceğini anlatır mısın?» yabancı şirketlerle birlürte memleketin tabiî kaydiye sormuştu. Izahatı aldıktan sonra da teknis naklannı değerlendirmek için seferber olmuştu. yeni haklı buldu ve istediği ücret üzerinde mutaüzun vadeli hesaba göre yakın gelecekte, Asubık kaldılar. van barajından enerji, Kızüdenizden ve Batı Çöyanılmıyorsam yirml senede toplumumuzda lünden daha çok petrol istflısaline başlanmca bumeydana gelen en önemli değişme beğenmiyene ka günün verimsizlüderi yavaş yavaş amorti edilecekti. pı açık diye tehdit eden zihniyetten insana hakkını Bu raddede düşüncelerim Avrupada çalışan yatanıyan zihniyete geçiş olmuştur. Bu değişmeye is rım müyon işçimize kadar gitti. İçim acımadı deter sosyalleşme deyin, ister tarif etmek için başka sem yalan olur. bir kelime bulun. Ama asıl önemli olan değişme 1930 senelerinde (Fevzipaşa Diyarbakır), (Irdeğü, değişmelerin getirdiği kaçımlmaz yan etkimak • Füyos) demiryolu haöan yapüırken kalifilerdir. İleriye atılan bn adunlarda bu etküer de ye işçi, teknisyen, ustabaşı, mühendis ihtiyacmı hesaba katüırsa mevcut düzenin ahengi bozulmakomsu memleketlerden karsılıyan o zamanın 13 • 14 dan toplumu daha mükemmel bir düzene yöneltmüyon nüfuslu Türkiyesi 1960 dan sonra çcyrek amek kabü olur. sırlık emekle yetiştirdiği evlâtlarma iş veremediği için onlan yabancı ülkelerde doyurmak zorunda kalmıştı. Bu da tabiî kaynaklanmızı işletmek hususunda ağu* davrandığıımza bir işaret oluyordu. undan bir ay kadar evvel Meclis bütçe göAncak tabiî kaynaklarımızın işletümesine bütün rüşmeleri esnasında resmi İnşaatın geciktiği ve iyi yapılmadığı sebeplerine dayanılarak şirket kuvvetimizle girişmemiz gerektiğine olan inanç kâfi değü. Zira yaJnız gayeyi tarif etmekle iş bitler ktırup inşaatları, devletin kendi eliyle vapması ileri surülmüştü. KLmsenin şehirdeki rahatını boz miyor. Gayeyi tahakkuk ettirecek şart Atatürk devmak istemediği devirlerde memleketin en nzak kö* rinde olduğu gibi okuldaki çocuktan, tarladaki şelerinde en güç şartlar altında yol, demiryolu. köylüye, sokaktaki adamdan, en yüksek devlet mekanal, bina, köprü, liman, baraj, hava alanı inşa muruna kadar memleketine hizmet etmek şuuruederek memlekete hizmet etmiş bir özel sektör nu her ferdin taassupla benimsemesidir. Ofak şahmüessesesinin ortadan kaldınlması iyi bir şey mi* sî menfaatler karşılığı memleketin başına gelen dir, kötü bir şey mi? Bu hususta hemen karara zararlara ait örnekler işitir dururuz. Her fert her varmak güç oluyor. Katı tdeolojilere, denenmiş ve attığı adımda vatanına ne derece faydah olabüiyoraodası geçmiş diye bakan bir dünyada her mem rum diye düşünmedikçe, güzel güzel tarif edüen leket kendi bünyesine uygun sosyal düzen ile ka bu gayelerin hiç birine ulaşmak kolay olmıyacakpitalist metod karmasınm dozunu pragmatist yo! tır. er çevre, her tabaka memleketin menfaatinl, lardan bulmaya çalışırken ülı cazip gelen fikir peçinden heyecanlanarak, kurulu müesseselerimizin kendinin ve evlâtlanmn menfaati üe aynı yıkılmasına insanın kolavhkla îci elvermiyor. KaJ yönde görürse Atatürkün beklediği mucizeleri ba*ı ki bunlann yerine ikame edeceğimiz resmî in şarmak işten bile değil. Hüsameddin GÜZ • III aaaa AAısır örneği • •• • •• !•• aıa ••• • •• aaa • aa aaa aaa aaa T B aaaa aaaa aaar ayın Prof. Reşat KAYNAR «frtica tehlikesi» başhklı yazısında, günün en aktuel aynı zamanda dikenli bir meselealbuki Diyanet Işleri Başkasine vukufla değinmektedır. nı ve bazı hükumet sorumluSayın Profesör dikkat edilecek ları ise bunun tamamen tersini düşünüyorlar. Dar görüşlu noktayı işaretle, ezcümle şöyle demektedir: «Sadece biçimde ka lükten kendilerini kurtaramadık lan davranışlarla yetinmek bizi larında Aleviler Türk değilmi? amacımıza ulastıramaz. Mesele, gibi Alevi, Türk diye ayınm yap din duygusunun vicdanlardan ta maktadırlar. Alevi'ler de alınan şarak, toplum hayatını etkileyevergilerle beslendiğini unutan cek sosyal bir kuvvet haline Diyanet îşleri Başkanı memlegelmemesidir.» kette bir karde? kavgası yaratmağa ve Hazreti Ali ile Muaviye Gerçekten günümüzdeki dinin, zamanındaki külleri karıştırmak vicdanlardan taşarak sosyal hatadırlar. Sayın Başbakan ve diyatı düzenlemek amacına âlet eger hükumet sorumluları davra dilmesi, sosyal bir kuvvet haline nışlarıyla aynı fikirde olduklan gelmesi demektir ki, bunda hem nı göstermişlerdir. Istiyorlar ki. din, hem de toplumsal hayat yöTürk toplumu millî şuurunu kay nünden birçok tehlikeler ve sabedip ya Araplaşsın veya başka kıncalar mevcuttur. bir devletin küHür hâkımiyeti Günümüzde lâiklik ve vicdan altma girsin. Diyanet îşleri Başhürriyetı kabul edılmiş olup, din kanı ve hükumet sorumlulannın ile fertlerin ilişkilerı, bir vicdan dusünmedikleri veya düşünüpte meselesi haline getirılmiştir. Din benımsemedıkleri bir sorun var: ancak bu sayede, hürmet ve itiDaima baskı altında tutulan bir bar kazanacaktır. Halbuki din, topluluk örgütlenir ve baskıya dünyevî işleri düzenlemek amaparalel olarak örgütlenme de ar cına âlet edilirse, bu hal dine tar. Ve bunun sonucunda doğahürmet ve ınanç bağlarını sarsacak bir çatışma neye mal olur? bileceği gibi, din saflık ve kut KURTARMAK Ve bu ortamı hazırlayan şahıssal nitelığini de kaybedecektır. lar doğacak neticeden kendileriGünümüzde yobazlık ve geri İSTİYORSAK nin mesul olacaklannı bilmiyor cilik yeniden hortlamıştır. Bunu alkı ırtica tehlikesinden kurmı? Inanıyorlarsa neden bu kaortadan kaldırmak için gerici atarmak istiyorsak «çivi çiviyi dar şuursuz hareketler yapılıkımlan okşayan ve onlara tâviz söker» misâli din cephesinyor? Dersim hâdisesi herkesçe vermek durumunda olan zihniden gelen saldırıları, yıne dınî malumdur. Bugün Anadoluda yetle mücadele etmeli, gerici amahiyetteki mukabil tedbirlerle halk birbirinden Alevidir. Sunkımları besleyen ortam, din ve önleme yoluna giderek halkın nî'dir diye vebadan kaçar gibi politika cephelerinden alınacak Allah'la olan ilişkisini vicdanıkaçmaktadır tedbirlerle yok edilmelidir. Bunın kapsamı içine sokalım. nun için aydın din adamı yetisBunun yanında, halkı istismar KOL GEZİYOR tirmeje önem vermeli. millet eden din sömürücülerinin hurafe emlekette Nurculuk ve Su safsata ve hurafelerden uzak, ve safsatalanna karşı halkı ayleymancılık kol geziyor ve bu gerçek bir din kültürüne kavusdınlatalım. Politika cambazlarıturulmalıdır. Politik menfaatler bölücü hareketleri de hükunın, dini politik çıkarlarına âlet ufruna yapılan din istismanna met desteklemektedir. Bu duruetmeierine göz yummayahm. engel olunmalıdır. mu goren insan elınde olmadan tlköfretim seferberliğj yanınya bu sorumlular dâvayı anlaIslâm dini, ınsanları daima. da, millet çapında bir kültür ve mıyacak kadar cahiller ya da bu ij'iye, güzele, doğruya götürmek eğitim seferberligine de gidilme işte dış devletlerın parmağı var isteyen ve buna teşvik eden bir sinde zorunluluk oldnğu inancın düşüncesine kapılıyor. Bugün dindir. Fakat Hicrî 3 üncü yüzdayız. birçok devlet menfaati icabı doyılda içtihat kapısının kapatılGÜRTAN DEMİRER ğuda bır Kürdıstan kurulmasını arzu etmektedirler. Milletçe bir j liğe ihtiyacımız olduğu bir za j manda kalkıpta Milli Birliği boz mağa çahşmak, anarşi yaratmak akıllı adamın işi değildir. En azmdan vatan hainliğidir. Yapılacak iş : Beton yol inşaatı. Biz isterdik ki bir sorumlu çıKeşif tutarı : 56.800.00 lira kıp böyle birsey olamaz hepiTeminat miktarı : 4260.00 lira miz Turküz sevincimiz ve kedeEksiltme mahalli ve tarihi: 15.6.1966 çarşamba günü saat 14.00 de Belediye riyaset odasında kapalı zarf usulü ile ihale olunacaktır. İşe ait şartname ve proje 20 lira bedelle Ardanuç Belediyesinden temin edilebilir. ! ' Tâliplilerin Artvin Bayındırlık Müdürlüğünden alacaklan veterhk belgesi 1966 yılı Ticaret Odası vesikası ve teminat makbuzu Ue 2490 sayılı kanuna göre hazırlayacaklan teklif mektuplarmı ihale günü saat 12.00 ye kadar Komisyon Başkanlığma tevdi etmeleri ilân olunur. Postada vâki gecikmeler nazara alınmaz. (Basın: 13681) 5884 S H Milletimiz günümüze kadar Kur'an'ın mânasım anlamadan ih tiva ettiği esaslan bilmeden, O'nu okumuş veya dinlemiştir. Bu durumdan faydalanan da yobaz ve mürteciler olmuş, istenmeyen her yeniliği «Kur'an bnnu menetmiştir», «Şer'an câiı değildir», «Dinen küfurdür» feryatlanyla karşılamışlardır. Halk yobazlann söyledikleri bu saçma sapan şeylerin hakikaten Kur'anda da olduğuna inanmıştır. İşte halkımızı bu gafletten kur tarmak onlara dinının esaslarını doğru şekilde öğrenmek, hatta türkçe dualar okumak suretıyle türkçe ibadet etmesı ımkânları sağlanmalıdır. Bu suretle ibadetinın bılincıne vararak. mânasım anlayarak, daha müsbet ve gerçekçı zihniyetle, din kültürü taşımalan sayesinde mürtecilerin kötü etkilerinden koruyucu bir zırh taşımış olacaklardır. Kur'an'ın muhakkak surette türkçeye tercüme edilmesinde za rar değıl, yarar olduğu kanısındayız Kur'an'ı dığer uluslar kendi dillerine tercüme edip, içinde ne yazdığını okuyup öğrendikleri halde, Türk halkı neden bu olanaktan yoksun kalsın? Ayrıca «mümin dindar kisiler» ile, kişısel çıkarlarına âlet eden «yobaz ve mürteci» lerı de birıbirinden ayırmak gerekir. Her dindar kişı,. mutlaka yobaz veya mürteci olmadığı gibi, her yobaz veya mürtecinın de gerçek bir dindar olduğu söylenemez. •••••• ••••••••••••••••••••••••••••••aBaaaaJaIajajaJa, <••«>•• ••••••••? I Hi TEŞEKKÜR Bizleri sonsuz acılara bırakarak aramızdan ebediyen ayrıI"" lcıvmptli eşim ve sevgili babamız, Ratıp Yüceutuğ'un vefat Ue yakinen ügilenen Devlet İstatistik Enstitüsü Baş kanlığı, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, Ankara Hukuk Fakültesi Talebe Derneği Avcı Botları FUotilo Kumandanlığına, cenazesinde bulunmak, çelenk eöndermek suretiyle. telefon ve telgrafla acımızı paylaşan Devlet İstatistik Enstitüsü Tetkik ve Araştırma Dairesi, Teknik, Sosyal ve İdarî İşler Başkan, Memur \e bilumum mensuplarma, Ankara Üniversitesi Rektör, Profesör. öğretim üyesi ve kıymetli öğrencilerine Elçilikler erkânı ile teşekküllere, Müliyet gazetesinin İstanbul, Ankara bürosu mensuplarına, akraba, dost, arkadaş ve yakınlarımıza ayn ayrı teşekküre acımız mâni olduğundan. gazetenız vasıtası ile teşekkürü bir borç biliriz. AİLESİ VE ÇOCTJKLAR1 Cumhurivet 5901 M Inliiıııır Bpleıiiye Ba$hanlığından Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Sevir ve Hidrografi Dairesi Başkanhğından bildirilmiştir. DENİZCİLERE VE HAVACILARA 43 SAYILI BİLDİRİ 6 ilâ 8 haziran 1966 tarihlerinde 09.00 ile 12.00 ve 13.00 ile 17.00 saatlerî arasında aşağıdaki noktalan birleştiren saha içinde seyretme, demirleme, avlanma ve bu sahanın 200 metreye kadar olan yüksekliği can ve mal emnıyeti bakımından tehlikelidir. EGE DEVİZİ ÇANAKKALE BOĞAZI METHALİ 1 nci nokta : Enlemi 40 derece 02 dakika 30 sanive Kuzey Boylamı 26 derece 11 dakika 00 saniye Doğu olan E. 4850 No. lu Mehmetçik feneri. 2 nd nokta : Enlemi 40 derece 02 dakika 37 saniye Kuzey Boylamı 26 derece 01 dakika 30 saniye Doğu 3 ncü nokta : Enlemi 40 derece 08 dakika 00 saniye Kuzey Boylamı 26 derece 01 dakika 30 saniye Doğu 4 ncü nokta : Enlemi 40 derece 08 dakika 00 saniye Kuzev Boylamı 26 derece 13 dakika 30 sanive Doğu. DENİZCİLERE VE HAVACILARA ÖVEMLE DUYTJRULIIR. (Basın 137.^6/5896) SAYIN DOKTOR ve ECZACILARA | Koraciger hastalıklarının tedavisinde kullanılan yeni müstahzarımız Bütçe görüşmelerinde ISTANBÜL EMNİYET SANDIGI'ndan Bakırköy hizmet binası inşaatı fiat almak usulü ile götürü bedel ve anahtar teslimi şartiyle yaptırılacaktır. Bu işe girecek müteahhitlerin daha önce buna benzer (400.000) liralık inşaat ve mobilya ve sabit tesis, mefruşat işleri yaptıklanna dair resmf daire ve müesseselerden alrnmış bir belgeyi ibraz ederek Fen Heyetimizden ışe girme vesikası almalan lâzımdır. Bu işe girme şartnameleri vesair evrak ve projeler (100.) lira mukabilinde Sandığımız Levazım Müdürlüğünden temin edilecektir. Müteahhitlerin bu işe girebilmeleri için (30.000.) lira muvakkat teminat yatırması lâzımdır. Teklif mekruplan 4/6/1966 günü saat 12.00 ye kadar Cağaloğlundaki Merkez Binasında Levazım Müdürlüğüne makbuz mukabilinde teslim edilmelidir. Bu işe girmek ve malumat almak isteyenler her gün öğîeden evvel Merkez Binasmdaki Fen Heyetine müracaat edebilirler. (Basın 13621/5894) B Ampu Şurup PİYASAYA ARZEDİLMİŞTİR 1 ELEMAN ARANIYOR Büyük bir nakil vasıtası montaj fabrikası için Makina Mühendisi aranıyor. Bir ecnebi dil bilmesi vaşının 30 dan fazla olmaması ve askerliğini yapmış ohnası şarttır. Isteklilerin PK. 199 Şişli adresine yazı ile müracaatlan rica olunur. Herig: 129/5876 Birleşik Alman İlaç Fab. Knoll Bürosu P.K. 15 Teşvikiye İst H llllll «• İJâncılık: 3607/5879