16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAfflFE 18 Mart 1966 CUMHURİYET SOSYAL OLAYLAR ve SUÇ İŞLENE Baha ARIKAN •••••••••• ••••••••! :::: •»• •••• «•; • II" :::: •••• • aaa •••i aaaa •••a S uç, hiç şüphesiz ki, ferdî ve ruhî bir olaydır. Suç işlemeğe karar veren kimse, benliğinde hnsule gelen ruhî ihtilâller dola>ısijie, iç güdülerine gem vuramıyarak, ceza hukukunun doğmatik kaidelerini ihlâl etmiştir. Bu bakımdan suç ve suçlu, psikolojişi şiddetle ilgilendirmekte, psikoloji kurallarına geniş çapta konu yaratmaktadır. Suçu bu bakımdan gören cezaî psikoloji, (psychologie criminelle) bu ilginin mahsulüdür. Suç, ayni zamanda sosyolojiyi de şiddetle ilgilendiren bir olaydır. Bu ilgî dolayısiyledir ki, cezaî sosyoloji (sociologie oriminelle) vücut bulmuş ve medenî dünya üniversitelerinde kürsıi sahibi olmuştur. Sosyoloji, insan cetniyetinde husule gelen dinî, içtimai. iktisadi, hukukî olaylan kül halinde tnceliyen bir bllim değildir. Suçu, ruhi bir olay telâkki eden mekteple, sosyolojik bir hâdise kavraraı altında inceleyen mektep arasındaki fark şudur: Cezaî psikoloji, tek bir kimsenin işlemiş olduğu suçu incelemekte, insan varlığuıı suç işlemeğe iten ruhî faktörleri ve bunlann etkilerini araştırarak, bunlardan bir takım kurallar çıkarraaktadır. Bu uğraşmanuı en öncmli sonucu. suç işleyenleri, suçun işlendiği ruhî hâlet içerisinde mütalaa ederek, cezalannı bu yönden tertiplemek, bir ceza çektirme sisteminden ziyade, tedavi etme sistemi altında ceza infazı müesseseleri vücuda getirmektir. itibariyle ahlâkî telâkkilere sahip bulunmakta ve bu suretle suç işleme üzerinde etkili olmaktadır. Memleketimizde, bilhassa Orta Anadoluda, Oturak âlemleri bir gelenek halindedir. Bu âlemlerde, âlemi tertip edenlerden birisinin dostu, yani metresi içki dağıttr. İçkiyi kadınm elinden alırken. kadının yuzüne bakmamak, gözlerini yere indirmek. o yer sosyal kaidelerinin kurduğu bir ahlâk kuralıdır. Aksi hareket, kadının efesi tarafından atılan kurşunla olmektedir. Cezaevlerimizde bugün bu suretle mahkflm olmuş kimseler vardır. İşte bu, sosyal muhitin ahlâk telâkkisinden doğma bir sonuçtur ki, sonu mutlaka suç işlemekle nihayet bulmaktadır. Fizikî ihtiyaçlar da, yine muhitin, yani sosyal olayların etkisinden doğma birer sonuç olarak görülmek lâzımdır. İhtiyaç içerisindeki bir cemiyette hüküm sürecek sosyal olaylar, hiç şüphesizdir ki, ihtiyaçları şiddetlendirecektir. Günlerdenberi aç olan bir kimsenin, fınnm önünden geçerken, fizikî ihtiyacm şiddetü tepkisi altında ekmek aşırmasını. sosyal olaylann sonucunda aramak lâzım gelmektedir. ::rf :: :: • aaa •••• •••• •••• • ••• aaaa • aaa • ••a • III • ••• :::: • aaa Meşrutiyetin TIP Fakültesi skerî Tıp mektebine mahsus olarak yapümış bulunan Haydarpaşa binasına (sivıl) leri de taşıyarak Tıp Fakültesini (1) bir universıte parçası haline getırdığı için ilk Dekan (Reis) Cemil Paşayı kartopuna tutanlar, gün geçtikçe haksız duruma düşuyorlardı. Zıra bu mektepte «Bernhard» v; «Neuyer» in Bağdasar Efendi tarafından yapılan tercume derslerıne, Demirkapıda hamamda yapılan amehyatlara, resim ve mukavva ile öğretilen atıatomi derslerine hiç benzemeyen bir hava esmeye başlamıştı. Bu ilerleme temposunu elbett» Me?ru • tiyetin ılk heyecanına borçluynz. Abdülhamid devrinde Tophane Müşiri ve Askeri Mektepler Müfettişi Zeki Paşanın himmetıyle Avrupaya göndenlen ılk kafileden Süleyman Numan, Kerim Sebati, Asaf Dervış, Ziya Nuri, Eşref Ruşen; Rieder'in seçımi ile giden ikinci kafileden Orhan Abdi, Ziya, Hamdi Suat, Tevfik Recep gibi genç kuşak hocaları askerlikten mezun sayılmışlar, fakültede derse başlamışlardı. Onlann hocaları Hann Mazhar, Şa kir, Besim Öraer, Esat, Feyzi, Rifat Hüsam^ttin, BOİTOS, Celâl tsmail Paşalar ve diğerleri kitap larını yazmışlar, kürsülerin başında idiler. Anatomi kadavraya, fizyoloji tecrübeye, klinik hastaya hakkiyle intikal etmişti. Genç, dinamik, açık ve uzak görüşlü Cemil Paşa, cerrahî kari yeri ile birlikte modern Tıp Fakültesinin temelini de şahikasına doğru yükseltiyordu. Paşa, Meşrutiyetin heyecanlı havasından faydalanıyor, iki eski tıp mektebinden seçilen istidatîar ile Avrupa veya Mısırda oturmaya mec bur kalmış değerleri teker teker topluyor, böy]ece Akil Muhtar, Kerim Sebati, Kemal Cenap ve diğerleri kadroyu kuvvetlendiriyorlar, kitaplar basılıyor, seviyeli bir fakülte mecmuası çıkıyor, ağdalı bir arapça ile fazlaca karışık olmakla beraber Türk tıbbı tedvin ediliyordu. Düşünceler  jjü • ••a aaaa aaaa • •••a • ••• • ••• • ••• • ••a • ••• itll • ••• • ••a • ••• • ••• • ••• • ••• • ••• • ••>• • ••• •••• ••l • aaa !::: Ferr/ye göre crri'nin genel sınıflandırmada saymış olduğu şartlann da, suç işlemede etkileri büyüktür. Şartlar. sosyal olaylann tabiî akışlan sırafinda meydana gelen olaylardır. Bunlan da tabiî olanlar ve tabiî olmıyanlar diye ikiye ayırmak lâzımdır. Tabiî şartlar, tabiat hâdiselerine bağlı bulunmaktadırlar. Yangınlar, depremler, su baskınları gibi hâdiselerdir ki, sosyal olaylar üzerinde etki yapmakta, bu etki sonucu olarak yeni yeni suçlann meydana gelmelerine sebep olmaktadırlar. F Cezaî sosyoloji C Tabiî olmıyan şartlar ise, bir takım suni suçlan (Delits artificiels) meydana getirirler. Faraza hükumctlerin lüzumsuz yere almış olduğu siddet tedbirleri, sosyal olaylann yönünii değişürmekte, bu tedbirlere karşı cemiyette bir reaksiyon doğurmakta, ortaya sun'î olarak suç işlemek temayülünü cıkarmaktadırlar. Bir kaç ömek verelim: İstibdat devrinde Hürriyet kelimesinin söylenmesi dahi. yasaklanmış bir suçtur. Düşünce ve Cezaî sosyolojinin kurucusu, meşhur Italyan yaratma kabiliyetini engelliyen bu yasak, yepcezacısı (Ferri) dir. (2) Bu zat suçun, muhit, şartyeni sosyal bir olay vücuda getirmekte. konalan lar, ahlâk, fiziki ihtiyaçlarla sıkı sıkıya ilgili buyasağa karşı gelmek, cezanın doğmatik kaidelefilundugu fikrindedir. Bir ilim adamı olan Ferri'nin ni ihlâl etmek ihtirasmı uyandırmaktadır. Bugünkurnıuş olduğu sosyoloji mektebinin gayesini de, kü gericilik, Nurculuk hareketleri de, şeriatın tıpkı cezaî psikolojide olduğu gibi, cezalann inne olduğunu bilmeyenlerln yarattıklan sun'î bir faz sistcminde görmek kabildir. Cezaî psikolojinin suç işleyeıı kimseyi hasta olarak kabul etmesine ve ortam olduğu gibi. aşın Demirperde gericiliği de velevki ilmi olsa dahi, fikir münakaşasını yasak infaz sistemini, ceza çektirmekten ziyade, tedavi eden sosyal ortam m sonucudur. Bu noktada bir yönüne yöneltmesine karşılık, cezaî sosyoloji. suçanımızı dile getirmeden geçmek istemiyoruz. 1937 ludan ziyade, cemiyetin tedavisine öncm vermektesenesinde Ankara Cumhuriyet Savcılığı görevini dir. Ferri'ye göre, insanı suç işlemiye iten saik, yapmakta iken, rahmetli Sabahattin Âli ile, vazimuhit, şartlar. ahlâk, fizikî ihtiyaçlardır. Bunun fe dolayısiyle çok samimî bir konuşma yapmış lçindir ki, suçludan ev\el islâh edilmeğe muhtaç idik. Sabahattin Âli, yalan soylemiyen bir adamolan husus. cemiyetteki bu faktörlerin bir düzene dı. Hayat hikâyesini anlatırken dedi ki: «Ben Kosokulmasıdır. Ferri diyor ki: «Eğer kalabalık bir münistlikten mahkura oluncaya kadar, Komünistsokakta, başka sokaklara göre, daha çok suç iş liğın ne olduğuna dair, en küçiik bir fikrim dahi leniyorsa. her şeyden önce karanlık sokağı aydınyok idi. Cezaevinde iken, elime geçen bir para latmak lazımdır. Bu hareket, hapishaneler inşa et ile. Komünizme ait Almanca bir takım kitaplar mekten müşkül olacak, daha iktisadî, daha akıllıca getirttim. Ceza müddetimi bitirinceye kadar, bu bir hareket olacaktır.» (3) kitapları âdeta ezberlercesine okudum. Ceza müdBu kısa açıklamadan sonra, sosyal olaylann suç detim bitti de sahverildiğim zaman, Komünizmin lşlemedeki rolünii daha kesin bir surette anlatmağa felsefe ve metodunu, herhangi bir kürsüde oku«fcnkan vardır. Bunun için <Je jukarıda isaret ettitacak kadar, Komünizm hakkında bilgi sahibi j^lmiz sınıflandırmayı ele ırtmnlr bu sınıflann üze idim.» rüıde kısaca durmak daha pratik bir yol olacaktır. ezaî sosyoloji, «tek kimse ile» meşgul olmamaktadır. Başka bir deyim ile, cezaî sosyoloji, tek bir kimsenin işlemiş olduğu suçla değil, sosyal olayların etkisi ile işlenilen suçlarla ilgilenmektedir. Sosyal olaylar, özet olarak, cemiyeti teşkil eden bütün fertlerin veya bunlardan bir kısmının doğrudan doğruya veya doğrudan doğruya olmıyarak, istiyerek veya istemiyerek meydana gelen olaylardır (1). tşte bu olaylar, doğmatik ceza kurallarına etki göstererek suçu meydana getirdikleri anda, cezai sosyoloji alanı açılmış olacaktır. : : ••«• aaaa llll •••• •••• • ••a • ••• • ••• aaaa • ••a • ••• :::: • ••• •••• aaaa • aaa • ••a aaaa • ••• • ••a • ••a • III aaaa • ••a •••• • aaa • III mmmm • ••a aaaa • aaa •ıı« • aaa aıa« aıaa • ••a • ••a :::: Muhit uhit. iıısanın doğup büyüdüğu, yetiştiği, terbi ye gördiiğü, şuuraltı varlığuıı meydana getirdi ği bir ortamdır. Hırsızlık, yaralamak. adam öldürmek, gasp. ırza geçmek gibi, doğmatik ceza kaidelerinin ihlâl edildikleri bir muhitte doğatı ve orada yaşayarak yetişen bir çocuğu. bu ortamuı etkisi altında gormemeğe imkân yoktur. Bu muhitin kendine mahsus sosyal olayları, kendine mahsus kuralları vardır. Ceza kaidelerinin ihlâli. keyfiyeti burada, sosyal kavramın icabı olarak, insan yaşama kurallarınııı. çok tabiî görülen birer neticesidir. Çiinkii burada doğup büyüyen kimse. bütün bu olaylan hayatı muhnfaza ve devam ettirmeııin bir icabı olarak görmüş. yaşamak için çalmaııın, yaralamanın, adam öldürmenin bir zaruret olduğuna iııanmıştır. Tıpkı bunun gibi. dinî hurafeler içerisinde yetişen bir kimsenin sosyal kavramı da, ayni hurafeleri devam ettirmek olacaktır. Bundan başka altı sene evvel, adli>ede takip edilecek bir işi için, yarıhanemize onbeş, onaltı yaMarında bir çocuk gelmiş idi. İmzasına lüzum hasıl oldu. çocuk: «Een yeni harfleri bilmem, eskı harfiorle imza atarım.» dedi. Yeni harfleri nicin bilmediği sualine karşı ise, «Onlar gâvur yazısıdır, onları öğrenmek haramdır.» cevabını verdi. Bu çocuk haklı idi. Yasadığı, nefes aldığı, vicdanını bağladığı sosyal. hava. ona bu inancı aşılamakta, şuuraltına. hurafeye dayanan bu imanı perçinlemekte idi. Memleketimizdeki gericilik ve Nurculuğun yaşayabilmesi ortamuıı, sosyal olayların bu etkisinde aramak lâzımdır. , Sonuç M Ahlâk osyal olaylan doğuran unsurlardan ahlâka gelince bu, aslmda o derece akıcı bir mefhundur ki. muayyen bir hareket noktası göstermeğe imkân yoktur. Bilhassa geri kalmış cemiyetlerdeki ahlâk telâkkisini, ileılemiş memleketlerdeki telâkki ile kıyaslamada sabit bir sonuç almak çok güçtür. Her sosyal muhit, kendi bünyesl on günlerde tutuklaııması büyük akisler yapan orta mektep öğrencisinin macerası da böyledir. Bu tutuklama ile hem o çocuk, hem de daha başkalan, akıllarından geçmiyen, büsbütün yeni bir takım sosyal etkilerin tehlikelerine maruz kalacaklardır. Sosyal olayların etkisi. büyük politika hâdiselerinde de kendisini gösterraektedir. Komşu memleketlerde sık sık tekrarlanan ihtilâlleri, sosyal olayların sun'î suç yaratan sonuçlarında aramak lâzımdır. Durup dururken. sebepsiz olarak, sokak başlanna kamyonlar dolusu zahıta kuvvetleri vığmak, sos>al olayların etkisi altında sun'î suç işlemeve itmekle müsavidir. Fikir hareketlerine karşı yapılan tazyiki de bu cümleden soymak gerektir. Düşünce hürriyetini serbest bırakan sosyal eğilim, bırakuız suç işlemeyi, suçu önlemek için tek çaredir. IS38 senesinde Yunanistana bir seyahat yapmış idim. Atina'nın parklaruıdan birisinde, bir adamm kürsüye çıkmış bağıra bağıra bir şeyler söylediğini görerek. yanımızdakinden ne olduğunu sordulc Başvekilin aleyhinde konuşuyor, dedi. Aman nasıl olur, zabıta müdahale etmez mi yolundaki sorumuza karsı. omuzlannı silkerek: «Yoo hayır, o soy'.er. istiyen dinler, istemiyen yürür gider." Ne zamanki. cam çerçeve kırmak, başkalarına taarruz etmek gibi hareketlere kalklşırsa. polis o zaman müdahale eder. Esasen bakmız, dinleyicisi üç beş kışiden ibaret.» cevabmı verdi. Bir suç siyaseti dövizi olarak Ferri'nin cHerhangi karanlık bir sokakta, başka sokaklara göre, daha fazla suç iş'.eniyorsa, sokağı aydınlatinız.» cümlesi üzerinde önemle durmak gerektir. <1) Prof. Atıf Akgüç, Ceza Hukuku NoÜan S: 15. (2) Enrico Ferri. îtalyan ilim v« politika adamı. 1929 baş'.armda öldü. (3) H. Donnedieu de Vabres. Traite ^ taire de droit criminel et de l^gislaüon penal comparee. S: 50. ::: aaa tmmm >••• ıaaa ıaaa ıaaı ıaaa ıp Fakültesi Haydarpaşada 25 yıl kaldı: Trablus, Balkan. Birinci Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşlarının hekimleri burada yetiştiler. Vatan sathına ya yılan hastane, dispanser, karantine, ordu ve türlü mücadelelerin ve sivil hayatımızın hekimlerinin bu devredeki tek beşiği Haydarpaşadır. Birinci Dünya Savaşı mütare kesinin kâbusu, bütün memleket gibi o yuvanın üstune de çöktü. Fakülteyi yandan yanya 15gal etmiş olan tngiliz kuvvetlerin den hiç olmazsa, öteki yarıvı korumak endisesi; vasıtasızlık, münakale güçlüğü gibi sebeplerle hissediJir bir tarzda düşen seviyeyi kalkındırmak emelıvle de birleşince mektehe dcirt Fransiî hoca getirildi: Sıcak memleketler hastahklan, Biokimya. Bıoloji, Ortopedi. onlann eliyle yeniden kuruldu (1921). T Şeref kurbanları B üyük zafer, yurdun ufukla • nndakı bütün kara bulutları Zorbalık zorbalığı çağınr; yasalara saygısızlık. yasalara saygısızlığa kapılar açar. Kaba kuvvetin toplumda kol gezmesi, malını canını güvenlikte görmek istiyen kişileri telâşlandırmalıdır önce. . 6/7 Eylül olaylan «Kıbns Türktür» diye başlamıştı. Araa iki üç saat geçtikten sonra Tünelden Taksime kadar Beyoğlu Caddesinde yürüyenler, kaldırımlan örten pahalı kürkleri ve âlâ kumaşl a n çiğnediler. Kurcalanmadık kapı, yıkılmadık vitrin, parçalanmadık kepenk kalmadı. Sosyoloji kitapları «öfkeli kalabalığın nerede başlayıp nerede duracağı bilinmez» diye yazarlar. Türümeye basladıktan sonra zorbalığın ve kaba kuvvetin hangi sınırlan parçalıyacağını kimse tahmin edemez. Malının ve mülkünün sınırlarını toplum aleyhine alabildiğine genişletmiş olanlar tasalanmahdırlar ki Türkiyede gün geçtikçe kaba kuvvet güclenmektedir. • Biliyoruz, birtakım vatandaslar iktisattan ve sosyolojiden hoş• lanmıyorlar. Ancak vargücleriylc sarıldıklan Adalet Partisinin oypatlak veren (Şefler vak'ası) dır g nadığı ateş, nasıl bir ateştir? Ankarada Sivasal Bilgiler Fakültesidağıttı. 1895 te Demirkapıdaki ni basıyor zorbalar, tstanbulda Türkiye Millî Talebe FederasyonuBunların dışında Profesörler mektebin odun yığınları üzerinnu işgal ediyor; parlâmentoda bıçaklı şişli, sokaklarda taşlı sopalı Kurulunca seçilen bir Dekan, ve de (Hatap Kıraathanesi) toplamp kol geziyor. Adalet Bakanlan çıkıp : umumi kâtip tarafından ıdare egörüşerek hürriyet ışığı arayan, 70 tanesi (Şeref) vapuru ile Fi dılen Fakülte DarüUünunun Mahkeme kararlarını ister uygulanm, ister uygulamam, bedığer fakülteleri gibi iyi biı zana sürülüp (şeref kurbanları) nim bileceğim iş bu!.. diyorlar. seviyede öğretim yapmış, ancak adını alan Tıbbiyelüerden seçkin Yasalara saygısızlığı meslek haline getiren Adalet Partisi binaraştırmaya pek az yer ayırmışbir grup, Meşrutiyetin tecrübediği dallan kesmektedir. tktidar kadrosu. bir muhafazakâr parti sıni de edinmışter, şimdi fakül • tır (3). gibi değil bir karsı ihtilâl partisi gibi davranmaktadır. Memleket tenin nüfuzlu hocalan idiler. Daalebe kıtaplan bakımından içinde yarattığı büyük gerilim, kendisini destekliyenleri bile telâs ima ileriyi, hürriyeti, yeni nizasayı ve öz olarak kendin içine düsürmüştür. Adalet Partisinin iş çevreleriyle köprüsü olan mı arayan bu ruhun, bütün hızı den evvelkıleri çok geçmiş Ahmet Dallı'nın geri aldığı istifası bu panik havasının işaretidir. ile kurtuluş havasına ve mkılâp olmakla beraber yine de noksanMeseleyi elle tutulur bir basıtliğe indirmek istersek şöyle kohareketlerine gonülden sarıldıdır. Hocalan, milli hudutlar dınuşmak gerekir : lar. Esasen Anadoluda Nilli Müşına bır iki kışi müstesna Adalet Partisi muhafazakâr bir partidir. cadele devam ederken öğrencileseslerini pek duyuramamışlardı. rıni o harekete yönelten, teşvık Bilhassa klıniklerin küçüklüJü Muhafazakâr bir parti olmak hakkıdır onun, Anayasaya göre eden, 5 kişilik Itilâfçı hocalar ve bınnetıce hasta azlığı, enstisol ve sağ partilerin haklan teminat altındadır. A.P. iktidan s U grupunun Darülfünundan uzak tülerin yine bir iki istısna tükonun devamını istiyecek, yeniliklere karşı direnecektir. Kurulaştırma hareketini doğru bulan ile yetersız oluşu, orijinal saluş nedeni budur zaten... da yine onlardı. haya ıntıkale engel olmuştu. tsAncak burada karsımıza asıl mesele çıkıyor. tanbul şehrinin büyük kütlesinLozan (Mılli Mısak) 1 gerçekTürkiyede bir 27 Mayıs öncesi durumu vardır... den, sosyal ve bilimsel teşekkülleştırmiş, yurtta tam bır millıyet Bir de 27 Mayıs sonrası durumu vardır. lerden uzakta, münakale vasıtahavası ve hamleci ruhun belirtıVe muhafazakâr Adalet Partisi 27 Mayıs sonrası durumanu mularından istifadefinin mahdut olen yaygın halde benimsenmişhafaza etmek niyetinde değildir. Türkiyeyi bir ihtilâlle yıkılmış !usu, üniversitenın diğer fakülti. Abdulhamıdin türlü maksatolan eski durumuna, yani Menderes devrine irca etmek için bir teleriyle ve halk kütlesiyle ilişlarla yerinı seçtiği Haydarpaşa karşı ihtilâl partisi gibi çalışmaktadır. Parlâmento içinde ve parlâkılerinin olmayışı. fakültenin kaFakültesinde Meşrutiyet hükume buğunda küçülmesini mecburi mento dışında sık sık kaba kuv\ete basvurarak yürütmek istediği ti muvakkat kaydiyle (2) fakülkıldı. politika, 27 Mayıs 1960'tan önceki ıklimi yeniden yaratma çabasınteyi yerleştirmiş ve mektep, hiç dadır. 27 Mayıstan sonra Anayasaya göre gelisen sol akımları tasbir zaman lstanbuldaa karşı ya1939 universıte reformunda kaya tam olarak taşınmamış; Far Haydarpaşa Tıp Fakültesi de lsfiye etmek, ve Menderes devri siyasi kadrosunun toplum yönetimakolojı, Doğum, Çocuk; Kadırtanbula geçırilıp üniversitenin minde itibannı iade etmek için hareketler başlamıştır. gada kalmış ve 25 yıl zarfında coğrafyası içıne alındı. Bu hareketlerle birlikte toplum içinde söylentiler de başlamışyetişen hekımler, bu dersleri o(2252 sayılı kar.un). tır. Zira son günlerde Amerika Cumhurbaşkanı Johnson ve Sarada okumuşlardır. vunma Bakanı Dean Rusk'ın sözlerinde Türkiye daima Kore, Viet(1) (Fakülte) tâbiri, ilk mülŞehiıden uzak, denız aşın, vanam, tran ve Dominik adlariyle birlikte tekrarlanır olmuştur. sıtasız, imkânsız bınada kal ' kî Tıbbiyemn diplomalarında da Amerikan Gizli tstihbarat Teşkilâtı (C.I.A.) nın Türkiye içinde yomaktansa ilk hamlede son iki sı kullamlmış olmakla beraber bu, ğunlaşan faaliyetinden bahsedilraektedir. Amerika ile imzalanmış Askeri Tıbbıyenın ılk mezunlannıfı îstanbul hastanelerine ta • bir ikili anlaşmaya dayanılarak Türkiyeye müdahale edilmesinin na verilmis olan (üstad) ünvar.ı şımak ve nakli tedricen gerçekisteneeeği ve bunun için yurt içinde bir kargaşalığa muhtaç olduğu gıbı sadece fransızcadan bir terlestırmek için Fakülte Profesöıileri sürülmektedir. Bu söylentiler son basın toplantısında Başbacümeden ibarettır. Yoksa hüvi ler Kurulunun aldığı karar, Bekana bir gazeteci tarafından açıkça sorulmustur. Cumhuriyet tayet olarak fakülte. hakıkatte ilk lediye ve Evkafça iyi niyetle rihimizde ilk defa bir Basbakan bu tarzda bir soruyu bazmetmek olarak Haydarpaşada kurulmu';karşılandı ve ıkı sınıf Haseki, durumuna diişmüstür. tur, o hüviyetle çalışmıştır ve ilk Cerrahpaşa ve Guraba Hastahanelerıne geçirildı (1925) ise de Dekan Cemil Paşadır. Biz bütün bu söylentilerı önemsemiyoruz. Ama memleket içinklinik ders tedrısatının bu üç (2) 80 yıllık hâtıralarım • Dr deki kargaşahktan, anarşiden \e sokaklarda dolasan kaba kuvvethastanede yapılması esnasında Cemil Topuzlu • 1931. ten umut beklivenlerin akılsızlığını bir daha belirtmek istiyoruz. idarede başgösteren reaksiyon ve (3) Darülfünunumuz hakkın • Adalet Partisinin kaymak tabakası kendisini yakacak bir ateşle oyanlaşmazlık bir somestr sonun da bazı mülâhazat Âki] Muh namaktadır. da bu nakli akim bıraktı. Bu de tar 1340. Anayasaya göre bır si.vasi parti muhafazakâr olabilir. Ancak fa Millet Meclisi işe müdahale YARIN: muhafazakârlığı gericilikle karıstırmamak gerekir. Hiçbir parti ederek bir kanun ile fakültenin Türkiyeyi geri götürmek ve 27 Mayıs öncesi ıklimini yeniden yabutun tesıslerıni Kadırgadakiratmak yetkisine sahip değildir. lerle beraber Haydarpaşaya Cumhuriyetin Böyle hayallere düşmüs olanlara ne sokak zorbalığı yardım nakletti. Hal 1933 temmuzuna ka Tıp Fakültesi dar böylece devam etti. edebilir, ne de Amerikan dostluğu. Milli Kurtuluş Savaşını bile duzenli ordu ile yapmış bir milletiz biz. Türklerin askerî disiplinden geçmis olmaları, sınırlan belli olmıyan bir Anadolu ihtilâlinde dahi memleket içinde disiplin sağlamıştır. Ama gene de kaba kuvvetten medet umanlara Türkiyenin kaybedecek bir seyi olmıyan çoğunlukla, mutlu bir azınlığın içiçe yasadığı bir toplum oleşrutiyetin Tıp Fakültesi Daduğunu hatirlatmakta favda vardır. rulfunun (üniversite) nın nizamları ile idare edilir, şimdiki kadar olmamakla beraber muhtar bır teşekküldür. Hocalar seçımle, muavinler müsabaka im " " " " """"•"•"••••••••mmıııııınmiMn >l : tıhanı ile alınır. Asistanları ho • calar tek rey sahibi olarak seçerlerdı. Bu fakulteye misafır olarak Fransadan «Vidal0 Labbe. Morican, Cuneo»; Almanyadan «Hiss, Mucb» gibi muhim mısafirler gelmiş, perakende imkân • lardan faydalanılarak yabancı Torışmayı kazananmemleketlere asistan ve muavinler gönderılmiş, bir defasında ların 20 Mart torihli Rokfeller hesabına 4 mutehassı^ Hürriyet. Milliyet ve hekım Avrupa ve Amerıkada gor gu ve bilgılerini arttırmak üze Cumhuriyet gazere yollanmışlardır. telerine bokmalorı. Bu fakültenin idarî tarihı ıçınde ilk anlaşmazlıklar ayni za manda Şehremini (İstanbul Belediye Reisi) olan Cemil Paşanın kursüsünden istifası, bir de Bı rınci Dünya Savaşının basında (îlâncılık: 2117> 2S71 Ord. Prof. Dr. Kâzım Ismail GÜRKAN T Fakültedeki ilk anlaşmazlıklar M ARKON SUNAR 20 Mart Pazar saat 20.30 da (ANKARA) konser salonlarında 21 Mart Pazartesi saat 19.15 de (İSTANBUL) ŞAN Sinemasında KODAK'IN İKİ MÜDÜRü TÜRKİYE'DE SAZLAR ORKESTRASI Kodak fabrikalarının Ortadofu, Asya ve Afrika yardımoı müdürü Bay Kenneth C. Raynor ile Ortadoğu satış murakıbı görevine yeni atanan Bay Francis O'Connor İstanbul ve Ankarada temaslar yapmak üzere bugün ffhrimize gelmişlerdir. Bay Raynor, ziyarct sebebini «Gayemiz Türkiye'deki Kodak müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşüamak üzere gittikçe daha iyi hizmette bvdunabilmektir.B şeklınd» izah etmiştir. Cumhuriyet 2864 MENDİ RODAN Yönetiminde ÎSRAÎL RADYOSU YAYLI S o l i s t : IDİL BİRET BACH CORELU 3EN HAIM MOZART BARTOK Biletler ŞAN Sinemasmda ve Ankara Millî Piyango bayilerinde satılmaktadsr. Reklâmeılık 1115'2857 ILMI BÜRO İOİN ÇALIŞAGAK DOKTOR ARANtYOR Dünyaca tanınmış bir ilâç flrması îstantnjrdaki fabrikasında İlmi Büroda bütün gün ça'.ışabilecek ve ilmî bultenleri hazırlayabilecek, ilml malumatı doktorlara verebilecek. klinik çalışmaları kontro! ve tıbbl mümessiUerin eğitimine yardım edebiiecek bir TIP DOKTRU araraaktadır. Muracaat edenlerde aranılan vasıflar şunlardır: 1. Tıp doktoru olmak. 2. Türkiye Cumhuriyeti tebası bulunmak. 3. İngilizce diline tam mânası ile vâkıf olmak. 4. Ddncl dil olarak Fransızca veya Almanca bilmek, 5. Askerliğini yapmış bulunmak İsteklilerin birer resimle birlik te yazacakları kısa biyografilerinl «Tıbbl Tercüme» rumuzu ile P. K. 18 Levent İstanbul adresine yoll»njaları rica olunur. Müracaatlar tamimiyle gizli tutulacaktır. Basın Organizasyonu 66.179 2850 Corrrsponöente jJnstitutr Metoduyla Sız'de Türkiye'nin her yerinde, kendi kendmize AMBER IŞIK ile Avukat TCRGAY ŞEÎJYÜZ Nisanlandılar Mersin 17J.1968 VYAN/Î JFRÂNŞİZCA IMÜHÂSEBEİ •••••••raiHHBaBHrBBBHBBHHrai öğrenebilirsiniz. izahlı broşürümüzü isteyiniz. FONO. İstiklâl cad. 213 Beyoğlu İstanbul. Reklâmeılık 11522869 İstanbul İktisadî ve Ticarî llimler Akademisi Reisliğinden: Akademimiz Spesial İktisat Kürsüsünde Doktoralaruu yapraış namzetler arasında Doçentlik imtihanı yapılacaktır. Memurlarda aranacak genel şartlardan başka 7334 sayılı kamın ve bu kanuna bağlı yönetmeliklerde aranan şartlan haiz isteklilerin gerckli belgelerle en geç 31 mart 1966 terihine kadar Akademiya müracaatları du>urulur. (Basın 9942/2859) Merhum Sikkezenbaşı Mehmet Rüştü Beyin eşi, Ayşe Sezer, Doktor Mutahhar, Hilrai. Fehmi Hız ile Hayrunnisa Okurun anneleri, Doktor Vedia Hız, Doktor Mustafa Okur, Muhsine, Kânıuran. Hadiye Hız ile Hüseyüı Kırbaşın kayınvalideleri, Ülviye Kırbaş, Eczacı Zehra Sezer, Rümeysa, Gülgün, Filiz Hız ile Ahmet Okur, Mehpare, Meliha Hız ve Nimet Kurtderenin büyükanneleri, merhum Doktor Muammer, Heyhan, Sirel. Enver Ecerlerin, Gungor'un yengeleri H A F T A L I K DERG İ KOMÜNİZM ve BUGÜNÜN GERGEKLERİ 73. SAYISI CKTI ihlişan ve eğlencenin birleştiği şehir.. Valsler diyan VİYANA. SABENA ile her Pazartesi ve Perşembe VlYANA'ya uçabilirsiniz. HATİCE HIZ 17.3 966 günu Hakkın rfthmetine kavuşmuş olup cenazesi 18 3.966 cuma gunü öğle namazını müteakip Adapazarı Orhan Camiinden kaldırılarak ebedî istirahatgâhına tevdi edilecektır. Çelenk gonderiImeme^İ rica olunur. Cumhuriyet 2866 Karar verdiğiniz anda, SABENA en çok ihtimam gören yo/cu o/mon/z için. en utak tetemjatı dahi düşünecektir. Cumhuriyet 2S65 Mülkiyeüler Birliği İstanbul Şubesinden •o in SABENA •MMurrı Mitn BEIÇIK4 HAVA YOtlARI 26 martta Hiltonda yapılacak olan 1966 Mülkiye Balosunun âayın Reisi Cumhurumurun rahatsızlığının devam ctmesi s e bebile 28 nisan 1966 perşembe günü gecesine ertelendiğini sayın dâvetlilerimize du>nıruruz. YÖNETİM KURULU Îlâncılık; L7y2, Cumhuriyet 2873
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle