09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE tKi 5 Şubat 1966 CUMHURtYET ANAYASAYI SAVUNMA ÖDEVİ nkara Üniversitesinin hukukçu ve siyasl bilimci mensupları ile yayınladığımız gericl «kımlara karşı uyan bildirlsine karşı, erdemH kisiliğini yakından tanıyıp takdir ettiğim genç ve dinamik Başbakanunızın, 30 ocak tarihli Cumhuriyette çıkan ilk tcpkisinln kalbimde sevinç ve üzüntü ile karışık buruk bir duygu yarattığını açıklama ile soze başlamak isterim. Saym Demirel'in beyanında sevindirici yön, hürriyet ülkü»üne inanç ve bağlılığmı belirten su sözleridir: «Hürriyet. çok güzel şeydir. Ben bir kişi ile aynı fikirde olmazsam dahi, başkalarmın hürriyeti için mücadeleye girmiş bir insanım.» Üzüntü doğuran sebep ise, hürriyet savaşı uğruna baş koymuş olduğunu açıklayan değerli Başbakanın aynı demecinde, Anayasayı ve vicdan hürriyetini savunma amacı dışında hiç bir ön ve art niyet gütmeyen bildirimize karşı, •Bildiriler, çok moda oldu» beyanıdır. Çok eski ve değerli arkadaşım Nadir Nadi'nin aynı günde çıkan başyazısında soyadı yüzünden ilk önde adı geçen bn makale yazannm, ne özcl, ne de kamu hayatında modaya uyma, özellikle fikir ve vicdan özgürlüğünü geçici şahıs grup ve parti isteklerine âyarlama istadad ve tabiatı yoktur ve olmamıştır. Milli Savunma stratejisi INONU Yazan : Şevket Sürevya AYDEMİR "1 Prof. Dr. Yavuz ABADAN na yüklenmis bulunmaktadır. Nitekim 1961 Anayasası, lorumluluk esaslannı titis bir dikkatle düzenlemlj bulunmaktadır. A Anayasa koruyuculuğu başlarken, yazılı veya yazısız Anayasa sadakat yemini etmeleri geleneğinden kaynak alan bu vasıf, modern Anayasalarda hnkuki mâna ve değer de kazanmıştır. Nitekim Anayasamızm 96 ncı maddesi gereğince, cumhurbaşkanlığma »eçilen zatın görevine başlayabilmesi ve her hangi bir hukuki tasarrufta bulunabilmesi Için and içmesi şarttır. Seçilen, hukuki anlamda da Cumhurbaşkanı kılan bu and formülü içinde açıkça «Anayasayı sayacağıma ve koruyacağıma and içerim» taahhüdü de vardır. Böylece Anayasa'nın korunması, Cumhurbaşkanı için sadece ahlâkl ve siyasi değil, aynı zamanda hukoki bir ödev haline gelmiş bulunmaktadır. Aynı şekilde Büyük Millet Meclisi üyeleri de 77 inci madde hükmünce, yaptıklan and içme ile Anayasayı savunma ödevini paylaşmıs ve yüklenmis durumdadırlar. 0 Şu kadar ki bu ödevin hakkı ile yerine getirilmesi şekil ve derecesi Cumhurbaşkanı ile Büyük Millet Meclisi üyelerinin şahsiyet ve sorumluluk anlayışı ile siyasi mekanizmanm demokratik usullerle işleyişine bağlı kalmaktadır. Çeşitli sebeplerle siyasi mekanizmanm nonnal işleyişini engelleyen tıkanıklık, bozukluk ve aksaklıklar, en sonunda 27 Mayıs öncesindeki acı tecrübelerin ispatladığı üzere Anayasa düzeninin koruyuculuk ödevini yüklenenler tarahndan yıkılması neticesini doğurmaktadır. Bilradiği üzere, 1924 tarihli Anayasamız da 16 ncı ve 38 inci maddelerde öngörülen «tahlif» törenleri, «Mebuslara ve Reisicumhxıra>, «Milletin bilâkay düşart hâkimiyetine mugayır bir gaye tâkip» etmiyecekleri; «Cumhuriyet esaslanna sadakattan aynlmıyacaklan» (Mad. 16), «Reisicumhur sıfatiyle Cumhuriyetin kanunlanna ve hâkimiyeti milliye esaslanna riayet ve bunları müdafaa» ödevlerinl, yerine getireceklerini, kesin, kaçmılmaz ahlâki ve hukuki yüküm olarak tesbit ve teyid etmiş bulunuyordu. 1954 ten sonra, Meclistekl ezici çoğunlukla birer birer raıa kaldınlan bu Anayasa hükümleri, düzenli bir dikta rejiminl bile gölgede bırakan şah sî ve keyfi bir idare sisteminin yerlesmesini önleyemedi. Bu gelişimde benim için en hüzünlü nokta, o güniin iktidar ve muhalefet saflanndaki toplamı Meclis kadrosunun beşte birini aşan hukukçularm tutum ve davranışları olmuştur. Devlet BaşkanlarıA nayasa teorisi açısından, koruyuculuğu* dur. nm esas vasfı, «Anayasa Eskiden beri Devlet Baskanlannın görevlerine Tek adamla kader birliğine çıkan yol Y •••• II.D Dostça ve kardeşçe bir sonuçta birleşme çaresinl bulmak ve araştırmak isterim. 0 tnsanlık haysiyet ve tereBne aykın keyfî ve kişisel yönetme eğilimi dışında kalan bir devlet idaresinin dayanıklık ve devamlıhk temeli, vatandaşların kamu oyu ile meşruluğu kabulIenip, desteklenen Anayasa düzenidir. Aslında Anayasa fiilî ve hukukî anlamda devletin varlık ve devamlılığuıı belirtip sağlıyan vazgecilmez bir temel devlet yapısuıın beliriş şeklidir. Bu görüş açısından yürürlükte olan Anayasa düzeuinin zedelenlp sarsılması, anarşiye yol açar, Anarşi ise her türlü gelişme ve ilerlemeyi hnkânoz kılan bir toplum çözülmesi başka bir deyimledağılması anlammı taşır. Bu yüzden en kötü ve ağır baskılı düzenin de, düzensizlikten daha iyi olduğu tezi, hürfiyetçilerce de savunulmuştur. Buna karşılık, insanhk haysiyetine en çok yarafsn rejimin, Jefferson'un dediği gibi, vatandaşlar üzerinde baskısını en az duyuran idare şekli olduğu da siyasi bilimcilerin kabul ettikleri kesin bir gerçektir. (2) însan haysiyet ve şerefine karşı yapılan en ağır ve incitici müdahalenin, fikir ve vicdan hürriyetine yönelen baskı olduğu, insanhk tarihinde otuz hattâ yiiz yıl süren din ve mezhep savaşlarının felâketli sonuçlan ile ispatlanmış bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu dünya çapında büyük Atatürk'ün laiklik ülküsü, Türk toplumunu, medeni bir birlik ve beraberlik havası içersinde kaynaştırıp dini inanç ve kanaat ayrılıklarınm yaratacağı korkunç musibet ihtimallerinden konıma ve kurtarma amacını gütmektedir. Hal böyle iken, Anayasamızın 2. 19. 57 nci maddeleri ve yürürlükte bulunan diğer kanunlanmız1a korunması perçinlenen lâiklik ilkesine karşı, ,#on zamanlarda başLa Diyanet Işleri çevrelerinden sızarak perde perde diğer devlet ve hükumet sorumlulanna da sirayet eden tepkilerin. yicdanlarda etki ve ürküntü yaratmaması imkânsızdır. Sayın Demlrel'in «Atatürk'ün açmış olduğu medeniyetçi lik çığırından Türkiye'yi hiç kimse ayıramaz» beyanı da her halde bu konuda duyulan kaygılara bir cevap teşkil etse gerektir. (D Şurasını açıkça belirtmek gerekir ki, bah si geçen bildiriyi imzalayanlann, sadece Anayasa düzeninl savunma ödevini taşıyan sorumlulan uyarmadan başka hiç bir maksat ve emelleri yoktur ve olanıaz. Fikrî ve siyasi bakımdan birbirinden farklı görüş ve eğilimleri temsil eden bu grupu, bir bildirinin altında birleştiren ana sebep, eğitlmci ve düşünür olarak, halkoyunu memleket sorunlan üzerinde gerektikçe aydınlatma sorumluluğunu taşımalandır. O Aslında Anayasa düzeninin, dolayısiyle laiklik ilkeslnin korunulup savunulması ödevt başta Cumhurbaşkanı ve hükumet olmak üzere Parlâmento ile Anayasa Mahkcmcsinin omuzlarıu açıklamadan sonra sayın Hükumet B kanımızın ve kardeşçe birilke ve ödevler Başbclirttiği ana konusunda dostça anlaşma ve olumlu ;;•; •••• •••• •••• •••• :::: •••• Sonuç kabiliyetll kuşak, kör kuvvetin dayanılmaz çekiciliğine kapılmıs, hakkında, adaletin de, vatandas refah ve saadetinin de bugün de moda olma yolunda görünen ve kayıtsız şartsız milli iradeyi temsil ettiği benimsenen Meclis çoğunluğunun karar ve dileklerinde belirdiği görüşü, siyasi hayatımıza hâkim olmuştur. . Büyük Millet Meclisinde pğjiim seviyesi bakj ^ mmdan en yüksek temsil oranına ulaşan bu kuşaktan bir kısmı isteyerek veya istemiyerek katıldıkları maceralı akıntının şaşkınlıgı içinde, kendilerinin eski hocaları tarafmdan zamanmda ve etkili sekilde uyanlmadıklanndan şikâyetçidirler. Dahası var: Otuz beş yılı aşan eğitim ve öğretim görevimde edindiğim tek değerli servet olan, yurdun her köşesine dağılmış otuz bine yakın eski öğrencilerimden ara sıra karşılaştıklarım vatan yüzeyinde her gecikme ve aksaklığın baş sorumlusu olarak isterse bir el işaretiyle her şeyi yoluna koyabileceğini sandıkları eski hocalarını gör mektedirler. Öte yandan asıl sorumlular gözünde bu satırlann yazarı. bir uyarma bildirisini imzalama modasma kapılmıs olma töhmeti altuıdadır. Bu çclişmeli kader, uyarıcılık misyonunu şerefli bir ödev olarak benimsemiş olanlaruı gayretlerini arttıracak en kuvvetli sebep ve niteliktedir. oğunu Ç karakteröğrenci sıralannda tanıyıp sevdiğim, ve zekâlarına umut bağladığım bu •••I • ••I • ••I • ••I :::: «••• •••• •••• •••• •••• ::: • ••! 8ÖÇ PUNI Oğuz Kâzım ATOK er ülkede, sayılmakla bitmiyecek birçok ekonomik, sosyal nedenler yüzünden köylerden kentlere göç akınlan olnr. Ne var ki, ileri ülkelerde bu göç akını, is bulma ve yerleştirme olanağına göre bilinçli isler. Geri ülkelerin geriligini bir kat daha darbeleyen bir konu da, insan gücüne egemen olmayan politikadan gelmektedir. Buralarda köyler hiçbir yönden çekimli değildir. örneğin bizim memlekette, köyde insan başına ortalama düşen yıllık gelirden (900) liraya bile kavuşamıyan, yaşama ihtiyacının hiçbirine sahip olamıyan çoğunluktadır. Köyünden karamsar bir yılgınlık içinde başını alıp gurbete dalan köylü vatandas için kentte kapıcılık, odacılık, dahası bir temizleme işçiliği bile imrenilecek refab kapısıdır. ••• •••< ««• ••• •••' ••• ••• ••«< • ••I • ••ı •••ı H Bizdeki göçlerin ekonomik gelişme ile ilgisi yok gibidir. Gerçek anlamiyle gelismekte olan bir ekonomimiz yok ki; böyle bir ilgiyi arayalım. öyle olsaydı, yüz binleri, en kaliteli şençleri dışarrya gönderir miydik? Ashnda kentlerimizde issiz kalmış on binlerce vatandas var, bunlar dururken hangi ekonomi kurumu köyün insan gücüne elini uzatır? Köylü vatandas köyden gelecek, elverişsiz yerlerde bannacak, bir çeşit sürünecek, yüz kapının ipini cekecek ki, kendine bir iş bnlabilsin. Bizdeki göç, yoksulluktan bakısları bulamklasmıs insanların bir yasam hareketidir. Iste bu hareket, gerçekler fistüne knnılu bir göç plâniyle düzenlenmediği takdirde köyü de, kenti de bunalımlar içinde bırakır... ugüne kadarki deneylerin ısığmda ve insan sücünü verimlendirme ana plânı içinde memleketimiz için bir «Göç Plânı» hazırlamanın ve titizlikle uygulamanın önemi büvüktür. Yürütme gücü içinde bir Çahsma Bakanlığı var; ana görevinin, insan gücünü verimlendirmek üzere memleketin insanına egemen olması gerekirken, isabetsiz teskilât ve görev yasaları ieinde bu dâvanın içine girememektedir. Yürütme gücünde bir tmar ve tskân Bakanlığı var; çalışmasının ağırlık noktasını bu dâvanın özünde Yoğnnlaştınnası gerekirken, birçok nedenlerden olumlu asamalara gidememektedir. Bizde bir Ziraat Bankası var; tarım kalkınma plânı olmadığından, tarım kalkınmasında ne kerte kredi destekleyicisi olduğuna bugüne kadarki soncalar göstermektedir. Banka yardımının da asağıda açıklıyacağımız çoç plânına aydurulması gerektir. Gcne bizde bir Emlâk Kredi Bankası var; knrnlus ereği sosyal mesken sağlama olduğu halde. birtakım degisik esinlcrden büyük yatınm ve lüks yapı çekiminden yakasını knrtaamamıstır, Bu bankanın kredi eücü, son kararlann çerçeve»inde, kentteki az ve dar eeürlilerin ev ve daire Mhibi olmalarını başarırBa, hiç olraazsa önemli B E. General bir ihtiyaca cevap vermiş olur. Asıl köylerden gelecek ailelerin kentlerde barınmalarına el uzatacak bir kaynak gerek. Bu bakımdan biz, devletin yardımiyle örnefin (Halk Konut Bankası) gibi bir adla salt göç plânını destekler bir bankanın kurulmasını zornnlu görüyoruz. Artık bu görüşler altında (GÖÇ PLÂNI) nı çerçeveliyebiliriz : 0 Kalkınma stratejisi ve hedefi gözönünde tutularak, her ilçe bölgesinde köyünde barınması, geçimi mümkün olan ve köyünden hiçbir nedenle aynlması doğrn olmayan aileler tesbit edilir. Köyün temellisi bu aileler, köyünde verimli kılınır. 0 Reformlar örgflsünde bile köyünde barınması, geçimi mümkün olmayan, başka bir yere göçraekten başka çaresi kalmayan aileler tesbit edilir. 0 Gerek köyde temelli kalacak, gerekse göçecek aileler listesi, illerde değerlendirilir; ilçe ve il merkezinde barınmalan, iş bnlmalan mümkün olanlar işaretlenerek, birlesik il listesi halinde Çalışma Bakanlığına sunulur. 0 Göçecek ailelerin çalışabilir gücüne iş yerini Çalışma Bakanlığı seçer. Bu Bakanlık, sanayi ve diğer iş yerlerinin knrnlnşuna, kadrosuna, genisletilme olanaklanna, yeni kurulacaklann durumuna, çahştınlanlann ve çalıştırılacaklarm bütün niteliğine, özelliğine eeemen olması gerekir. 0 tmar ve Iskân Bakanlığı, genel yerleştirme ilkeleri içinde, Konut Bankası nın olumlu atıl malariyle yerleştirmey! uygnlar. Gecekondu zihniyeti bir yana itilerek, doğrnca halk konut tipi apartman rejimine yönelinir. Bir dairesi en çok on bin liraya mal edilerek, sahibi olacak aile, on yıllık ödemeye bağlanır. 0 Bu konuda Türütme Gücünün yetkisi çenislelilir. Çalışma, tmar ve tskân, Köyişleri Bakanhkları ve Devlet Plânlama Teskilâtı müşterek bir Göç Komiiesi kurarlar. Bu komite göç listeleri fizerinden memleket ölçüsünde bir (Göç Plânı) hazırlar. Hangi ilçenin bangi köyünden, kaç nüfusln ailenin, durnmlarına göre hangi ilçede, ilde ve illeri dışında başka yerlerde ne zaman, nasıl yerleştirileceklerl, keyfe bırakılmıyacak bir titizlikle çerçevelenir, kendilerine bildirilir. örülüyor ki, kentlere her yıl bir düzen içinde getirilecek köylü ailelerinin geçimini, barınağını sağlıyan ekonomik ve sosyal deferde sıcak bir kucaklama Göç Plânının özünü teşkil etmektedir. Yirminci yüzyılın bunca ilerlemiş düzeyinde bn çok önemli konu üstünde duyarlık gösterilmezse, uygar bir devlet niteliflne ve yüceligine yakışmayan başıboş bir tntnmnn karanlıkiarından ve acı gerçeklerlnden knrtnlamayif. •••• :::• •••• ••>• •••• •••• :ssî G mış olsa bile bu mektubun yazılışmda Mustafa Kemalle lşbirliği, tnsanların hayat hikâyesi ollann dönemeçleri ve düğUm biraz şüphelidir. Nihayet İngilizkaderin mi, yoksa tesadüfnoktalan olduğu gibi, galiba lerin 19 Eylül 918 büyük taarruzu lerin mi düzenidir? Bu sohayat yolculuğumuzun da, yön ile Suriye bozgunu başlar. Ordurnnun düğümü, belki hiçbir tâyin eden, kader tftyin eden merlar, kolordular dağılır. Mustafa zaman çözüjemiyecektir. Ahaleleri var. Kemal ordusunun kalıntısım Şeria ma biz burada, Tek Adam'Şimdi, bu yazı dizisinde de, Isnehri şarkına, Aclun dağlanna ala tkinci Adam'ı, bir gün met tnönü'yü, Tek Adamla bir katarak kurtarabıldiğini kurtanr. Ha bir kader birliğine götüren der birliğine göturen yolculuğun lep istikametinde çekilecektir. Ayolu izlemeğe çalısacağız. başlıca merhalelerini toplamaya ma ne İsmet Beyden, ne kolorduBuloştuklan bn yoı kavşaçalısacağız. sundan haber vardır. Her şey bu ğına onları, kader mı, tesaarada İsmet Bey için üzgündür. O Önce, bugüne kadar çıkan yazıdüfler mi getirdi? Bunun tsırada Nablıs Mutasarnfı Faik çin ne denebilir ki?.. larımızda değindiğüniz karşüaşBeyle (Öztrak) bir toprak damın malan verelim: 1884 de îzrnirde avlusunda karşı karşryadırlar. Mus doğan Mustafa îsmet, 1881 de SeNihayet ümumî Harb patlar. Bu tafa Kemal yeis içindedir. Faik lânikte doğan Mustafa Kemalle harbde genel karargâh kurmayı Bey sorar: evvelâ 1903 te Erkânı Harbiye Mek İsmet; Çanakkaleyi ve Çanakkaletebinde (Kurmay Akademisi) ay de Mustafa Kemali sık sık gördü Pasam, hiç mi ümit yok? m çatı altuıdadır. Mustafa Kemal ğünü nakleder. Harbin sonundan Evet, her şey öyle! le a^alannda üç yaş, fakat bir sı hiç bir emin değildir ve onlara göSonra Mustafa Kemal «İsmet» nıf farkı var. Arkadaşükları var. re İttihat ve Terakki, daha dogru ten uzun uzun bahseder. Fakat so Ama şöyle uzaktan. Mizaç ve ka su Enver, kaybolmuş bir harbe, nunda bir mucize olmuştur. îsmet rakterleri İse büsbütun ayn. Mus hem de hiç teminatsız girmişlerBey, kurtarabildikleri ile, hem İntafa Kemal çalışkan, fakat asi rub dir. Ama o günlerin vazifesi, ne gilizlerin, hem âsi Arapların çemlu, gizU neşTiyat, gizli teskilât ya yapıp yapıp, harbi kazanmaktır. berini yarmıştır. Mustafa Kemalle pan biri. tnönü der ki: kucaklaşırlar. Mustafa Kemalle İsmet ise artık « Kendine göre halleri, çalun yakın silâh arkadaşıdırlar. Ve Oslan, davranışları vardı. Etrafma manlı ordusu tam 9 cephede saInsanlan toplamak, onlara yüksek vaşmaktadır! sesle, önemli şeyler anlatmak itiMustafa Kemal Çanakkale harbyadmdaydı. Ama dikkati çekmiş, lerinde üstün bir şan kazanır. Heütareke 31 Ekim gecesl immütemayiz insandı.» le Conk baym ve Anafartalar muzalanmıştır. Türkiye harbi tnönü ise sadece çalışkan ve uy harebeleri, Çanakkale savaşımn kaybetmiştir. O günler Sadsaldır. Gerçi ikisi de Namık Ke kaderini tâyin etmiştir. Iki taraf rıâzamlığa getirilen Ahmet îzzet malin Vatan edebiyatmın tesirin için 500.000 ölü ve yarahya mal o Paşanın ük işi, Albay İsmetl bulde. Fakat Mustafa Kemal bu tesi lan bu boğazlaşmanm sonu göriln durup Harbiye Nezaretı Müsteşari harekete, aksiyona götürmek müştür. Nitekim düşman Gelibolu n yapmaktır. 13 Kasımda da Musyolunda. Nitekim Kurmay Okulu yarunadasmdan çekilir. Ama o zatafa Kemal İstanbuldadır. nu bitirirken yakalanır, zındanlara man yaymlanan askeri Harb MecŞişlide yerleştiği evin bir bir'zımuasının kapağuıa konulan Al yaretçisi de îsmet Beydir. Musatılır, sürgunlere gönderilir. Hattâ bay Mustafa Kemalin resmi, En tafa Kemal bir defasında onun öaz daha mesleğini de kaybetmek tehlikesine düşer. Inönü'nün ise ver Paşanın emriyle kapaktan çı nüne bir harita sererek sorar: karüır: mektep hayatında, hiç bir anza Eğer hiç bir sıfatıra olmadan yok... « Zaferi kazanan ordudur. Anadoluya geçmek istersem, hanKimseye maledilemez!» Ikinci yol arkadaşlığı önce ugi bölge, hangi yol en elverişlidir? , Şimdi Mustafa Kemal, Edirnede zak ufuklar ardmdan başlar. İsmet Bey haritaya eğüir. Son | lki zayıf tümenlik XVI. Kolordu ra başını kaldırır: Mustafa Kemal evvelâ sürgün | bulundugu Suriyede «Vatan ve ya atanmıştır. İsmet Bey ise, Al Yollar çok! Yerler çok!.. ! bay İsmet Bey olarak, 2 Ekim Hürriyet» adında gizli bir cemiyet Nihayet bir gece ansızın, Musta ! 1915 te, Güneydoğu (Diyarbakır) kurar. Ama fiilen ve şekillere ufa Kemalin, îsmet Beyin Süleyma ! cephesindeki II. Ordu Kurmay niyedeki evine yaptığı ziyaretin ! yarak gizli tttihat ve Terakkiye Başkanlığına gider ve kendi arzu hikâyesi de, Atatürkün en renkli ! girişi Selânikte 1907 dedir. İşte Yüzbaşı îsmet Bey de aynı yıl, su ile kıta hizmetine çıkmıştır. hikâyelerinden biridir. Konuşulan ! Edirnede aynı gizli teşkilâta üye Ordu Kumandanı, gene Yemende lann son cümlesi şudur: ! ki şefi, yani Ahmet tzzet Paşadır. olur. Artık uzaktan da olsa bir yol İş başladığı zaman ramma i Ama tesadüfün eli garip oyununu geleceksin! beraberliği baslamıştır. I oynar ve Mustafa Kemal 26 Şubat ndan sonra ne günler? Ne te1916 cJa,«Qju. pephsye^ «wel«V^Vl. dirgin«ünler geçet. Mustafa Kolordu Kumandanı, sonra da 1Kemal artık Anadoludadır. Akinci Ordu Kumandan vekili ola ma ordudan çıkanlışlar, ümitsizlik rak gelir. Şimdi İsmet Beyle Mus Nitekim Rusya ile Amerika arasında bir zımnî anlaşma bulunma şu da var ki Mustafa tafa Kemal, aynı ordunun kuman ler, isvanlar, yalnızlıklar?.. îstanduğnnn geçenlerde New York Times yaımıştır... ki, bn da Mustafa Kemalle Mustafa Îsmet, Harb dan ve kurmay başkanıdırlar. A bul aydınlan ise Manda peşindeAkaderaisindeki uzak arkadaş sıl yakın silâh arkadaşlığı işte c dir. Hattâ tsmet Bey bile, bu buhOk'nn düşüncelerine knvvet vermektedir. Türkiye iç ve dış politiranlar içinde kıvranır, durur. Ama lar değildirler. 1907 sonlarına doğ rada başlar. kasında sahipsiz ve görüşsüı kalmış, fikirden nasipsia başlarla yökurtuluşa çıkan yolu seçmek koru Îsmet Beyin yolu Selâniğe dünetilmiştir. Gerçi son yıllarda uvanış baslamıştır, ama bu oyanış lay değildir ki? Mustafa Kemal bişer. Onun Harb Akademisinde en iktidar koltuklarından çok uzaktadır. le, hem de mütareke îstanbuluniyi arkadaşı ve kendisini tttihat da, eğer kabineye girer ve HarbiBu arkadaşlık, sadece bir Ordu ve Terakki Cemiyetine sokan Fethi (Okyar) Bey, Ismeti Selânikte, Kumandanı ile, kendi Kurmay Baş ye Nazın olursa, Padişahı ve gageleceğin bütün ihtilâlci önderleri kanı arasındaki arkadaşlıktan ile lip Devletleri yola getirebilecegini ummamış mıydı? ridir. Gerçi şu veya bu yazılarda uzun müddet ile tanıştınr. îsmetin bu Selânik garip nakillerle karşılaşılır. Ama, Hattâ Ankarada Meclisin açılışuV buluşmalarını ve bu arada Mustafa Kemal hakkındaki çok heyecan Sekerattaki ordu karargâhında bir dan bir kaç gün evvel bile Yunus mraııııl ••• •••••••ıı •••••••••••••••••• Nadiye: lı intibalarım daha önce bu sü gece, ve sofrada yer alan bütün tunlarda vermiş bulunuyoruz. ordu erkânı arasmda Mustafa Ke« Perapalasta konuştuklanmıSonra 1908 de Genç Türkler ihti malin, ayağa kalkıp İsmet Bey zı düşün Nadi Bey, eğer o gün kaiçin konuştuğu sözler çok başka lâli olur. Yüzbaşı İsmet, arkadaşı bineye girseydim, bugün bunlar Kâzım Karabekirle beraber Edir türlüdür (1). Sonra öyle anlaşılıoimazdı. v.s...» ne Ittihat ve Terakki Komitesinin yor ki, Mustafa Kemalle İsmet Be rürkiye İs Bankası ve Bank of America tarafmdan kvruian Diye konuşmamış mıydı? önder üyeleridir. öyle ki, bir ara yin at gezilerinde, harbin gidişi, Ama nihayet arayan yolunu buIık Ikinci Ordu Merkezi olan E harbin sonu ve Türkiyenin gelelur. Onlar da buldular. Tek biz dun'ede mülld ve askerî iktidarın ceği hakkındaki konuşmaları, bir şimdilik şu kadarını kaydedelim: İİİİ kontrolü âdeta ellerindedir. Son ordu kumandanı ile kurmay başra Mustafa Kemal ise, Makedonya kam arasmdaki resmî çerçeveden 27 Aralık 1919 da Mustafa Kemal Ankaraya vanr. 23 Nisan 1920 de da siyasi mücadeleler ıçindedir. çok daha geniştir. Zaten Albay 1908 de Selânikte toplanan kongre, İsmet Beyi bu orduda, evvelâ tü ilk Millet Meclisi açümıştır. Albay İsmet Bey, 9 Nisan 1920 de AnDIŞ TİCARET Ikinci Ordunun fikrini öğrenmek: men kumandanı, sonra da Koloriçin bir heyeti oradan Edirneye du Kumandanlığına getiren Mus karadadır ve yeni Meclisin kurduğu ilk kabineye bu Albay, Erkânı gönderir ve heyet, evvelâ Îsmet tafa Kemaldir (30 Aralık 1916). Harbiyei Umumiye Reisliği Ue BaBeyi bulur. Onu ve arkadaşlarını 1 Mayıs 1917 de Albay İsmet kan olarak girer. Bu makam, aydinler. 1909 da İstanbulda 31 Mart Bey Suriye cephesinde evvelâ nı zamanda, Meclis namına Başisyanı patlar. Hareket Ordusu kuXX. ve 19.VI.917 de III. Kolordu kumandanlık demektir. rulur. Mustafa Kemal bu orduya Mustafa Kemalle İsmet Beyin Selânikten Kurmay Başkanı ola Kumandanlıklarma* nakledilir. 7 rak katılır. Îsmet Bey ise Edirne Temmuz 1917 de ise Mustafa Ke kader birliği artık baslamıştır... Mevduatınıza"cazip ikramlyeler mal aynı cepheye VII. Ordu Kuden ve Süvari Tugayı Kurmayı imandanı olur. îsmet Beyin Kol (1) tslâm Ansiklopedisi: Atatürk vermektedir/ ken aynı orduda vazife alır. Bütün genç ihtüâlcüer İstanbulun ka ordusu gene Mustafa Kemalin em bahsi. rmdedir. Hattâ Millî Mücadele ön pısı Yeşüköyde buluşurlar. MusTürk ve İslâm Ansiklopediletafa Kemal biraz tedirgindir. O cesinin tek ve en önemli askeri rinde İnönü adına yer verilsiyasî vesikası olan meşhur 20 Eyna gbre bu isyan, İttihat ve Terakmemiştir. lül 918 tarihli mektubu (2) onlann kinin fena idaresinin eseridir ve (?) Bu çok önenüi vesikamn taordu siyasetten çekilmelidir. Mus Halepte beraber yazdıklan kaydemamı «Atatürkün Söylev ve dilir. Bu mektup, hem Enver Patafa Kemal ordu derken, tabil EnDemeçleri» serisinin son çıkan şaya, hem bir merci tecavüzü ile ver Beyi ön planda alır. Gene o FV. cildinde yer alır. Talât Paşaya gönderilmiş ve Salta:::: yıl Selânikte İttihat ve Terakkinin natın yıkılabileceğine kadar her PAZARTESİ: büyük kongresi toplamr. Hem buyük şey orada anlatılarak, harbin yeMusfa Kemal, hem İsmet Bey TEPEDEKt kongrede buluşurlar. Mustafa Ke nilgiyle biteceği bUdirilmiştir. Ama İsmet Beyin mizaç ve karakKARARGÂH! mal, ordunun siyasetten aynlması tezini şiddetle ortaya atar. Ittihat teri düşünülürse, imzasını atmaçı fedailerin gözleri onun Ustünde toplarur. Hattâ arada bir de suiİİİi kast teşebbüsü geçer. Yakın arkadaşı Halil Beye (Halil Paşa) MusSayın tüccar, sanayici, iş adamlan işleriniz ve vazifelerinİT tafa Kemali öldürmek vazifesi verilmiştir. Ama Önyüzbaşı tsmet icabı Istanbuî's geldiğiniz zaman yorucu bir iş programı ile Bey, ordunun siyasetten aynlmaÎSTANBUL: Cumhuriyet Cad. 207, Hamıye dolu gününüzün bitiminde ihtiyacuıız olan sükun, rahatlık ve smda, Mustafa Kemalle beraberkonforu evlerinizde alışüğmız huzuru ancak İstanbul'un incisi dir.. İZMİR : Cümhuriyeî Bulvarı 68 :İİi Boğaziçinde ve şehrın gürültülü atmosferinden uzak bulunan lüks turistik otelimizde bulabilirsiniz. Lüks otp.'imiz fevkalâde servis alaturka ve alafranga mutfak, hepsinde haricî telefon; hususî banyo; kalorifer; devamlı sıcak su ve müzik bulunan deniz manzarah odalarımızla 1965/ 1966 kış sezonu için sizlere indirimli tarifesini uygulamaya başonra araya büyük olaylar gilamıştır. Reklâmcıhk dli Iİ25 rer. Italyanlar Trablusa saldı2 KİŞİ FTILL PENSİON 1 1 0 ^ T.L. nrlar. Mustafa Kemal, Enver, 1 KİŞİ FULL PENSİON 65 T.L. Fethi, HalU ve diğerleri oraya koBu fiyatlara kahvaltı ve öğle, akşam yemekleriyle, banyo, şarlar. İsmet Bey ise Yemende, ısıtma, servis dahildir. hem askerlik, hem bir devlet tecNOT: Şehrin merkezine her an için vasıta mevcuttur. rübesi içindedir. Yemene fiilen ADBES: Yeni Hotel Boğaziçi Köybaşı Cad. 14 Adliye yanı muhtariyet verilmiş ve asulık YeCinu Mlktarı men isyanları durmuştur. İsmet Tahmın edılen Geçici Yeniköy îstanbul. TELGEAF: HOTELBOĞAZ YENİKÖY bu tertibin hem duşünücü, hem tutarı Lıra teminat Krş. TELEFON: 62 40 01/38 (Rezervasyon) Her gün icracılarından biridir. Nihayet Ekmek 40.00U Adet 2U.0OU 21UU.UU Balkan Harbi! Butün ihtüâlciler Cumhuriyet 1240 Koyun eti 4.500 Kg. 38.250 2Ö6B75 cephelere dağılır. Mustafa Kemal Sığır etı 4.00IJ Kg. 26.1MJ(I 195U.«ı ve Fethi Boîayırda, İsmet umuml karargâhtadırlar. Ama Fethi, tttiYukanda yazılı üç Kalem yiyeceK n.dddesl kapalı zaıl SAYIN DOKTOR VE ECZACILARA hat ve Terakki Umuml Merkezine usulü ile satın alınacaktıı thale 242'»hh ferşembe günü saat alımr ve Mustafa Kemalle arala10 da Kolej bınasında yapılacaktn ^artnamesı, ıç saatlenn nnda bir bağlantı kurulur. Balkan de okulda görülebılır. tsteklılerm l'ıcaret Odasi belşelerını Harbi sonunda Edirne gerl alırıınteminat, vezne makbuılannı kapalı zarflarına ekliyer^k *vnı ca ise, gelecekteki Millî Mücadelegün saat 9 a kadar makbuz mukabılınde okui ıdaresıne vermı» nin genç önderleri, hep tstanbulBol miktarda piyasaya arzedllmlştlr. olması sarttır. Posta gecikmesı kabul edilmp? dadırlar: Mustafa Kemal, Fethi, İsmet, Rauf, Karabeklr v« dl{er iş başladığı zaman... M , Siyasette ilk O ! C.H.P. Manisa Milletvekili Emekli Kurmay Sarbay Mustafa ı Ok'un YÖN dergisinde «Millî Savunma Stratejisi» başlığiyle çıkan uzun incelemesinden bazı parçaları köşeme alıyorum. Mustafa Ok [ dünyayı iki jeopolitik görüş içinde incelemenin mümkün oldağonn ! ve Türkiyenin çok hararetli ve dinamik bir bölge içinde bulunduğunn belirterek diyor ki : ı | Tarih gösteriyor kı, Rusyayı güneyden mağlup etmek kolay[ dır. Toprak altı ve toprak üstü hazinelerini düşünerek diyebiliriz ki, Rusyanın yumuşak karnına Türkiyeden vurulur. Suni peyk ve kıt'alararası füzeler bu kaideyi değiştırmiş değildir. O halde Rusyanın güneye karşı son derece titiz olmasını anlamalıyız. Sıcak denizlere ulaşma arzusu Katerina'dan sonra ikinci plânda kalmış, onun yerini Güneyden emin olma düşüncesi almıştır. Rusyayı yumuşak karnından devamlı rahatsız etmemiz akla uygun bir davranış değildir. Türkiyeyi atom üssü halinde bırakırsak nükleer harbte ilk hedef Türkiye olacaktır. Montgomery, «Harbte tahrip, yeniden toparlanma ve isgal olmak üzere üç safha vardır» diyor. Modern harblerde tahrip safhası çok kısa sürecektir. Ve Türkiye tahrip gafhasının temel hedeflerinden biri haline getirilmiştir. Johnson mektubundan sonra anlamaktayız ki, hiçbir ittifak sistemi millî güvenliğimiz için nihaî bir garanti sayılamaz. Politikamıza sahip çıkmahvız. Poütikamızın içinde bulunduğumuz ittifak sistemlerinin umumi pohtikasırun gerisinde bir sürüklenme haline düşmesine razı olmamalıyız. Millî güvenliğimizin antlaşmalardan çok devletlerarası dengeye, millî gücümüze ve basiretli bir politika izlenmesine bağlı olduğunu gösteren her türlü örnek ve tecrübeyi tarihimizde bulmak mümkündür. NATO'nun ilk fonksiyonu üye memleketlerin bağımsızlık ve toprak bütünlüğünün garanti edilmesidir. Üyelerden herbirine karşı yapılmış saldırı. hepsine karşı yapılmış sayılır Antlaşma bu noktada o kadar ileri gitmektedir ki, bir müttefik devletin gemi ve uçaklarına yöneltilmiş bir saldınyı dahi bütün üye devletlere yöneltilmiş saymaktadır. Antlaşmaya göre, Karadenize çıkan Amerikan harb gemileri dolayısiyle Amerika saldınya uğraı/ım dese ve meseleyi NATO'ya getirse, bütün üye devletler bunu NATO'ya saldın savmak zonındadırlar. Antlaşma hükümleri bu kadar açık iken Johnson'dan Bğreniyoruz ki, NATO temel görevini. vani dış saldınya karşı ortak savunma görevini yerine getirmiyebilir. Rus saldmsı olursa bizi korumayabilir. Demek ki özel bir durum var. Johnson istemezse NATO işlememektedir Bütün kumandanlıklar NATO Daimî Grupuna bağlıdır. Daimî Grupta Fransa, îngiltere ve A.B.D. vardır Bu üçlü grupun ciddî meselelerde Amerikanm dışında hareket edebilmesi mümkün degildir. Söz sahibi Johnson'dur. NATO'nun ne zaman işleyip ne zaman işlemiyeceğini Johnson tâyin etmektedir Türkiye. NATO'nun hangi halde işleyip hangi halde işlemiyeceğini bilemediği müddetçe toprak bütünlügünü emniyette savamaz. Emekli Kurmay Mustafa Ok, dnrumu şu maddelerde özetliyerek devam ediyor : 1 Rusyanın yumuşak karnına Türkiyeden vurulur. 2 Rusya, güneyine karsı çok hassastır. 3 Rus bombalarının ilk hedefi Türkiyedlr. 4 Rus saldırısına karşı NATO'nun İşleyip işlemiyecegi belli değildir. 5 İlk dört nokta, mülî güvenliğimizin garanti altında olmadığını göstermektedir. Bu sebeple Rusyayı tahrikten vazgeçmeli politika değiştirmelidir. Türkiye ve Ortadoğunun atom silâhlanndan tecrit edilmesi sağlanmalıdır. Johnson'un mektubunun ortaya çıkardığı başka bir önemli mesele, Amerikan askerî yardım malzemesinin kullanılışıyla ilgilidir Johnson, malzemenin onun nzasiyle kullanılabileceğini yazmaktadır. Bu durumda önemli sorular ortaya çıkmaktadır. Askerî yardım anlaşmasma çöre 1938'de olduğu gibi bir Hatay yürüyüşü yapmak mümkün müdür? Bir Molla Barzanî hareketine karşı bu silâhlan kullanabilir miyiz? Amerikan yardım malzemesini kullanmadan bu ve buna benzer meseleleri çözebilir miyiz? Üzerinde dikkatle durmamız gereken bir başka mesele 1962 yılı Küba buhranı dolayısiyle bizim sırtımızdan yapılan takastır Ruslar, Küba'dan füzelerini çekmişlerdir. Amerika da Jüpiterlerı Türkiyeden kaldırmıştır. îki büyük devletin Türkiyeyi bir muvazaa üssü olarak. kullanmalarının tehlikelerine karşı uyanık bulunmalıyız. Rusya ve Amerika uzlaşabilir. Eğer biz politikamm Rusya ve j^meriha^hKbHrjaffıan anlaşamazlar görüsp ijstjjnp, oturtursak büyuk hati işlerîz. <j *^ ' ~ ' * A Silâh arkadaşlığı »:• AMERİKAN TÜRK S BANKASI, Apartman Daireleri, Para ikramiyeleri YENİ HOTEL BOĞAZIÇI , :: :: :: Büyük olaylar arasında S Samsun Koleji Müdürlüğünden VALİDOL ımjım. (Basuı Ü231/22İJ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle