03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHÎFE t ı d 4 Şubat 1966 Devlel Başkanlığının yeni safhası Prof. Bahri SAVCI iya«il iktidan uygulama görevini yüklenmiş o'a ı AF. hükumeti, hem alt kademede hem 4e ü t ' demede türlü değişiklikler ile yerini •ağlar Taştırma yolundadır. Alt kademedekl yüksek i u . r elemanlannı değiştinneyl, kendi hukuksal ve siyasal gücü içine alıp, becercbilmiştir. Ve bu yolda da yürümektedir. Şu anda bir parti çizgisi üzcrinde yor almamış bulunan üst kademedeki Devlet Başkanlığında bir değişiklik yapması, onun gücünü aşan bir durum idi. Fakat, tüm ulus için hazin bir olay olan bir hastalık, ona, bu sansm da yolunn açmif göriinüyor. TEŞEKKUR Geçirdiğim safra kesesi ameliyatını hazakat ve titizlikle yapan Şişli Çocuk Hastanesi Cerrahî Kliniği Direktörü ••H • ••• • ••• • ••• • ••• Op. Dr. Sayın HÂZIM BUMİN'e gerek ameliyatımda bulunan ve gerekse ameliyattan sonra ilgilerini devam ettiren, Anestezi Şefi • ••• ı::: •••• :::: •••• S Yeni bir problem o sağduyu ve iyiniyet sembolü olan Gürsel'in fiziğini gittikçe artan bir şiddetle sarsan bir hastalık, artık, onun moral giicünü de yıpratmaya başlamıştır. Devlet Başkanımızın iyi. organize ve sürekli tedavilerden, fiziğini ve moralini kurtarıci sonuçlar elde etmesini herkes dilemekte ve beklemektedir. Fakat, şu da bir gerçek çözüyor ki, artık hiç kimse, fiziğinin ve moralinin kesin savaşını veren bir yaşlı ve yorgun devlet adamından, devlet yükünü daha uzun raman tasımasnıı istemiyecektir. Ve binaenaleyh, ortaya bir Devlet Başkanlığı problemi de çıkraıj olacaktır. Biz bu meselenin daha şimdiden başladığına inanıyoruz. Tiirk ulusunun, bu meseleye, bir parça tecessüs, bir parça endişe ve hattâ korku île baktığını da samyoruz. Gerçekten, böyle önemli bir yere kimin geleceğinin oldukça karmaşık unsurlarla tesbit edilecek bir durum teşkil etmesi, tecessüsü kamçılamaktadır. İdareyi, yapmakta olduğu genij operasyonlaıla egemenliği altına koymu} bulunan parti oligarşisinin, geleceğin Devlet Başkanlığnu da etkisi altına alarak, mevcut parti egemenliğini, bir parti mutlakiyeü haline getirmesl de, duyulan endişelerln ve korkulann kaynağuu teşkil etmektedir. yal kuvvetlerin toplumsal ilerleme yönümüze uyma gücünden yoksunluğundan gelmektedtr. Bu toplumsal yapı ve onun kendl içinden fışkırdığı bu siyasal kuvvetler demeti var oldukça, siyasal iktidar olayı, kısa bir süre lçinde, bir mutlakiyet biçimine düşmekten kurrulamıyacaktır. Binaenaleyh Gürsel, bugün 27 Mayıs'm tam bir gücü halinde yerinde dursa da, nihayet bir süre sonra gideceğinden, mevcut parti mutlakiyeti eğilimi, Devlet Başkanlığını, nasıl olsa kapsayacaktır. Ve artık hiç bir Devlet Başkam, mevcut tutucu politiko sosyal yapıdan fışkıran mutlakiyetçi siyasal kuvvetleri durdurma gücünü de gösteremiyecektir. Enver Paşa karargâhında.. •kincl adamı anlatırken îsmet |bey ve Enver Paşa karargâhı . üstünde biraz durmak istiyoruz, Çünkü Enver Paşa, sadece bir Genel Kurmay Baîkanı ve karargâhı sadece bir Ordular idare merkezi değildi. Enver Paşanın sahsında ve makamında, Genel Kurmay Başkanlığı ile, Devlet siyasetinin mut lak kontrolü birbirine kanştı. B u böyle olunca da, Enver Paşa karargâhında Kurmay Binbaşı Îsmet bey, tmparatorluk ölçüsünde bir askerlik ve siyaset yönetiminin şa hidi, hattâ stajiyeri olarak, hayatının büyük tecrübelerinden birini yaşadı ve bu tecrübe onu, elbetta ki bir jeylere hanrladı. Gerçi Enver Paşa, askeri v t d yasi iktidarınm zirvesine, hem ai yaseti ordudan kovarak geldi, hem onun bu gelişi, askerlikten ziyade siyaset yolu ile hattâ bir hükumet darbesi ve kanlı bir baskınla oldu. Öyle ki, 1908 ihtilâlinin hürriyet Kahramanı Binbaşı Enver bey, kı sa bir füre sonra ve aynı ay içinde bir sıra rütbeler sıçrayarak ken dini, birden iktidarm zirvesindo buldu. Onun, askeri sicllinden, m s selâ sunlan verelim: 23 kasuj 1902 Kurmay Akademisinden Yüzbaşı 24 subat 1904 Önyüzbaşıhğa terfii 30 ağustos 1906 Binbaşı lığa terfii 23 mayıs 1912 Yarbaylığa terfii 2 ekim 1913 Albaylığa terfü 21 ekim 1913 Generalliğe terfU 21 ekim 1913 Harbiye Nâzırlığına tâyini. 26 ekim 1913 Aynı zamanda Genel Kurmay Başkanı. 12 kasım 1914 Baskumandan Vekili. 9121914 arasında geçen iki sene Enver Paşayı, yalnız askeri iktidann zirvesine çıkarmakla kalmadı. Devlette de söz sahibi oldu. Meselâ onun o sıralarda durumu için söylenen şu sözlerde, zeki bir buluşun ifadesi vardır: «İmparatorluğu lttihat ve Terakkl Cemiyeti idare eder. İttihat v« Terakki Cemiyetini, Merkezi V . mumi idare eder. Merkez1 Umumi üç kişinin elindedlr: Talat, Enver ve Cemal. Bu üç kişiyi de bir kişi İdare eder; Enver Paşa!..» Hakikaten de, 19121918 arasında devlet demek, Enver Paşa demekti. 23 ocak 1913 te, şimdi Cumhuriyet Gazetesi idarehanesi ve o zaman lttihat ve Terakki Merkezi olan Öembe Konağm önünden bir ata bindi. Arkasında bir avuç fedai ve komiteci aldı. Babıâliyi bastı. Sad razamın elinden zorla istifasını alıp, bir takım cesetlerin üzerinden aşarak saraya koşup Mahmut Şev~ ket Paşanın Sadaret fermanını im zalatan oydu. 8. ekim. 1912 de patlayan Balkan Harbini, 21 temmuz 912 de Edirneye girerek o kapadı. II haziran 1913 de muhalifler, Sadrazam Mahmut Şevket Paşayı öldürünce, lttihat ve Terakkinin mut lak iktidan, Enver Paşanın da ikti dar yolunu açtı. Nihayet 21 ekim 1913 de, hattâ Padişaha dahi sorma dan kendi kendini Generalliğe ve Harbiye Nâzırlığına yükseltti. Bu olayı, o sırada Istanbula gelmiş olan Alman askeri ıslahat Heyeti Reisi Maresal Liman Von Sanders, hoş bir şekilde anlatır: •Bir Devletin orduda, siyasette, memleket idaresinde sır denebilecek nesi varsa hepsi, yabana devlet memnrlarma emanet edilmişti. Garibi şuydu ki, bu yabancı devlet, müttefik bile değildi ve dünya siyasetinde, ikiye aynlmıs taraflardan birini İdare ediyordu.» tardı. Hattâ onun bu yolda, tâ 1909 yılına inen müdahaleleri, hattâ Hareket Ordusu Kumandanı Mahmut Şevket Paşa nezdinde bir de sözcülük vazifesi vardır. Bunlan özet lemeliyinv. 1909 da Selanikte toplanan lttihat ve Terakki kongresinde en önemli konu, ordunun siyasetttm ay nlmasıdır. Bu görüşün en inançlı savunucusu Mustafa Kemaldir. lttihat ve Terakkinin fedaileri bu fikrin aleyhindedirler. Mustafa Kemal'in hedefi ise, açıkça Enver"dir. Ona göre Cemiyetin asker âzâlan, ya cemiyetten aynhp orduya dönmeli, ya ordudan aynlıp politikaya kendilerini vermelidirler. İşte bu mücadelede o zamanki Yüzbaşı Îsmet bey, Mustafa Kemal'in cephesinde yer alır. Ama asıl önemli müdahalesi, 31 mart vakasmdan sonra olur: Hareket Ordusu Istanbulu almışbr. Ama siyaset de orduyu sarmıştır. Halbuki ufukta Balkan Harbinin belirtileri görünür. İşte o zaman Istanbulda bir gizli toplantı yapan bazı subaylar, aralannda bir muhtıra hazırlarlar v« bunu bizzat Mahmut Şevket Pasaya götürme görevini en genci Kurmay Îsmet beye verirler. O, bu vazifeyi yapar. dutlanna hulul etmenin bir sınırı olraak lâzımdır. Balkan Harbi sonundaki ıslâhat hareRetle • rinde, bu sınırlar ihmal edilmiştir^» (1). înönünün, ihtilâlden önce ahlâk, cesaret, kahramanlık timsali olarak saydığı Enver Paşa, 1914 kasımında, hiç kimseye sormadan, muharip Alman gemilerini Çanakkaleden Marmaraya sokmuş, Istanbula getirmiş ve gene, ne sadrazamın, ne kabinenin haberi olmadan Karadenize çıkararak, İmparatorluğu haıbe sokmuştu. lnönü bugün, Enver Paşanın bu hareketini: «Enver Paşa, evvelden kaybedilmiş bir harbe ;irdi>. şeklinde değerlendırmiştir. ö y le ki, saflarında harbe girdiğimiz bu müttefiklerle aktedilmiş bir muahede, bugün dahi ortada yoktur. Fakat Enver Paşa karar gâhında Îsmet Beyi bu arada en çok üzen, Türkiyeyi bu harbe s o karken, Almanların, Trakya topraklarımızdan Bulgarlara, aynca bir miktar da toprak hediye etnveleriydi. lnönü şöyle anla tır: «Bunu haber aldıfımız zaman, hissiyatımız pek fena bozulmustu. Hiddet, infial ve isyan dnyguları yürefimizden taşıyordn. Büyük Harbin en fedakâr olanı, en çok nyiat vereni Türkiyenin, vücudünü parçalamakla ise başladılar^j Fakat Enveer Paşa, bu duygular içinde değildir. Înönünün şu beyanlarını da okuyalım: «Bir gün Enver Paşanın yanındayken, baskumandan vekili bana bir telcraf uzattı. Teleraf, Alman genel kurmay başkanından geliyordn. Metnin son cümlesi, bngün gibi hatmmdadır: Muzaffer olanlar, gelecekte dünyamn nasıl bir şekil alması lâzım feldigini tayin edeceklerdirj» Op. Dr. Sayın CAHİT BERGİL'e Op. Dr. Sayın MEDİH EGEMEN'e, Op. Dr. Sayın NURETTİN APAYDIN'a, Op. Dr. Sayın MELİH KAYAN'a Op. Dr. Sayın MUHStN BAŞAK'a, Op. Dr. Sayın CEVDET TtJRAN'a, Saym Dr. ALİ AKTAŞ, Sayın Dr. SÜMER TARCAN, Sayın Dr. GÜNEÎ ANDIRIÇ ile ameliyathane hemşire ve mensuplarına, âcil kat hemsiresi Sayın NACİYE METE'ye karşı şükranlarımı ifade ederken, kendilerinden derin ilgi gördüğüm Şişli Çocuk Hastanesi Başhekimi Sayın Dr. FARUK İLKER :::: •••« •••• •••• • ••• yardımcılan Sayın Dr. HİCRt DİNÇER, Sayın Dr OSMAN KAYAARASI ve 1 inci Dahiliye Kliniği Şefi Sayın Dr. ISMAIL HAKKI ARDA ile asistanlarına, aynca hastahğımla ilgilenmek nezaketini gösteren hastanenin diğer saygıdeğer hekimlerine, hemşire ve personeline teşekkürlenmi sunarım. ECVET GÜREStN (Cumhuriyet 1180) Tarihsel determiniım evlet Başkanlannm mevcut tutucu tosyal yapıdan kuvvet alan tutucu siyasal kuvvetlerin doğal olarak kuracaklan mutlakiyeti durdurmaları çabaları, siyasal oluşmanın bir yan olayı olmaktan Ueri gidemiyecektir. Siyasal oluşmanın esas olayı, «yürütme yasama birliğini, tekliğini, tckelini» eline geçirecek partilerin bütün toplum güçleriyle smırlanması olayından ibâret olacaktır. Bu toplum güçleri elvermediği, zorlamadığı, sağlamadığı müddetçe, Devlet Başkanlığı da, önünde sonunda, «yürütme yasama tekliğini, birliğini, tekelini> eline geçirmij partinin eline geçecektir. En asağı ve en az olarak da Devlet Başkanlığı, bu tekelin mutlakiyeti çemberi İçine girecektir. Türkiye'de, Devlet Başkanlığı meselesinin artık bu safhası başlamıştır, diyebiliriz. Rejimin kurncusu ve koruyucusu niteliğinde Devlet Başkanlığmdan, rejime hâkim kuvvetlerin egemenlik çemberine tâbi Devlet Başkanlığı saöıasına geçilmek üzeredir. AP., mutlakiyete düşmeme hünerini gösteremediği müddetçe, bu bir tarihsel determinizm olacaktır. D BÜYÜK KAYBIMIZ Büyük kurucumuz, hâmimiz, şirketimizin İdare Meclisî Reisi değerii insan Siyasal istikrar ÖMER SABANCrnm müptelâ olduğu hastahktan kurtulamıyarak aramızdan zamansız ayrılışı bütün BOSSA câmiasım teessür içinde bırakmıştır. BOSSA T. A. Ş. Muhterem büyüğünc ve kurucusuna Tanndan rahmet diler. H A CI Mutlak iktidar B ercekten, AP. liderlik mevkii; öncekl yazılarunızda da belirttiğimiz üzere, Türk hukukunun tarihsel gelişimini, modern demokrasinin gerçek anlamını yanlıs yorumlayarak, bir «mutlak iktidar» tezine saplanmıştır: Oy çogunluğundan çıkan siyasal kuvvetin, o kitlesel hacmından gelen briit ağırlığını, millî irâde tekeli saymaktadır. Böylece AP. eoğunluğu ile Meclis ve Millet arasında bir ayniyet iddiasını ileri sürmektedir. AP. coğunluğu da, bu liderlik mevkiinin sevk ve idâresinde olduğu için, millî irâde ile bu Uderliğin Irâdesi arasmda da bir ayniyet hâsıl olmalrtadır. Bu, sonunda, Uderliğin mutlakiyeti biçimi altında bir parti mutlaklyetlnln kurulduğunu ifâde ve tesbit etmekten ibaret bir durum meydana getirmektedir. G İşte şimdi, bu parti mutlakiyetinin, Devlet Başkanlığını da kapsaması yolu açılmıştır. Bu da, Devlet Başkanlığının pek önemli bir yer olduğu hakkında derin bir tarihsel bilinci olan milletimiz] AP. partizanlan ve mllitanları harij pek endişelendlrmektedlr, korkutmaktadır. u tafha lçinde, artık Devlet Başkanmm, ju ya da bu yol ile yürütme • yasama tekellnin icrâlannı smırlaması, durdurması mümkün olacaktır. Ber hangi bir Devlet Başkanmm yürütme yasama tekliğinin, birliğinin, tekelinin zümre çıkarlan yaranna olan icrâlannı durdurup, bu icrâlan, Anayasa içine ve kamu yaranna ircâ etme konusundakl teşebbüsleri süreksiz, etklsir kalacaktır. Bu Meclis terekküp tam, ve ona daya"hak^olan bu politiko sosyal temel yapı; Devlet Başkanı mizaç ve siyasal konsepsiyon bakımından istediği kadar demokrat ve halkçı olsun, onu, gene de, kendl mutlakiyetlne tâbi lnlacaktır. Onu, feodalite knvvetleriyle, onların çağdag müttefikl sanayi ve ticaret kuvvetlerinin çıkarlarmı önde tutan bir politiko > ekonomfk ierâya araç durumuna zorlayacaktır. Bundan sonra siyasal istikrar buna bağiı kalacaktır. Yani, yürütmeyasama birliğini, tekelini elde etmiş bir mutlakiyet halinde bir siyasal düzen kurulacaktır; Devlet Başkamnın da buna tâbi olması bir istikrar gereği olarak ileri sürülecektir. Buna direnen Dev let Başkanlığı, türlü siyasal ve sosyal manevralarla rahatsız edilecek, çekilmeye mecbur bırakılacaktır. . . ., 1 Kurmaylık ve siyaset akat Enver Paşa karargâhında bir Kurmay, siyasetin tamamen dışında kalabilir miydi? Böyle bir karargâhta, aktif bir Kurmay elbette ki yalnız askeri tertiplerle değil, memleketin, iç ve dış, kader tâyin edici bütün meseleleri ile tanışmak ve uğraşmak zorundaydı. Meselâ Enver Paşa karargâhında bir Alamarüar meselesi vardı ki bu mesele genç ve aksi yön ihtirası içindeki Türk subaylannı isyan ettiriyordu. Meselâ Mustafa Kemal, hatt» karargâh kadrosun4a olmadığı halde, bu vaziyete cephe alanlardandır. Kâzım Karabekir karargâhta bu konuda Envere karşı çıkmıştır. Mukaddes cihat ilân eden bir müslüman ülkenin ordusunun, Almanlar tarafından idaresini tenkid etmiştir. Enver Paşanın oevabı şu olmuştu: Pek iyi, Erkânı Harblye1 ümnmiye Reisi olarak kim var? Ya sen, ya Îsmet... lnönü, bu konuyu şimdi şöyle' değerlendirir. Şu sözler lnönünündür: «Bir devletin orduda, siyasette, memleket idaresinde, sır denebilecek nesi varsa hepsi, yabancı devlet memurlanna emanet edilmişti. Garibi şu idi ki, bu yabancı devlet, müttefik bir devlet de değildi. Bundan başka, dünya siyasetinde ikiye aynlmış saflardan birini idare ediyordu. Alman ıslâh heyeti, memleketin içinde olup bitenleri, günü gününe takip eder durumdaydı... Devletin idaresinde, devletin Pi» mesuliyet ve hâkimiyet hn• F Beklemesini bilen adam nver Paşa karargâhından Înönünün daha bir çok ilgi çekici hâtıralan vardır. Meselâ bu uysal ve güler yüzlü binbaşı herkesle dosttur. Odasına kapa • nıp gecelere kadar çahşışlan, hattâ ç/evresinde kuşkular bile uyandırır. Ama Enver Paşa onu tanır. Çanakkale harb sahasmda, birbirleri ile ihtilâflara düşen Aİ man mareşal ve amiralleri arasında arabulucu olarak, her zarnan onu gönderir. Çünkü o yalnız dinler, gülümser, ama hüküm vermez. Karşısındakiler ise içlerini boşaltır. Herkes memnundur. Bir defasında da onu Harekât Müdürlüğünden alıp, yerine Alman Feldmanı getirirler. Binbaşı lsm»t ona karşı da naziktir. Onunla öğle yeme.*i ölarak nasıl yoğurt yediklerini anlatır Ama, şu da olmuştur ki, bir süre sonra Feldman alınmış ve Îsmet Bey gene vazifesine iade •edilmiştir. Bu neticeyi hoş bir tebessümle nakleder, ama izahını yapmaz. Fa kat galiba şunu demek ister ki: Ben, daima beklemesini bilen adamım.» (1) Akis, No. 250. BOSSA T. A. Ş. Adana Reklâmcıhk 517/1207 E Endişeler ve korkular u endişeler ve korkular, bir bakıma pek yerindedir. Daha doğrusu, Türkiye atmosierinde bu endişeler ve korkular, önemli bir ağırlık halinde, yadsınamıyacak bir oluş olarak vardır. Fakat Türk milletine, olaylara tam cepheden ve gözünü kırpmadan bakmak gerekir. Böyle baküdığı zaman da, tüm endişe ve korkulann, basit bir Devlet Başkanlığı meselesinden çok, daha temeldeki, daha kökteki meseleden gelmekte olduğu görülür. Onun için diyebiliriz ki: Devlet Başkanlığında kim olursa olsun Türkiye'nin asıl büj yük endişeleri ve korkulan, politiko sosyal temel yapıdan, bu yapınm ileri ittiği mevcut sos Sonuç ürkiye, ancak, politiko sosyal temel yapıyı bu feodalite ve onlann çağdaş müttefiklerinin egemenliğinden kurtulacak yolda bir değişmeye tâbi tutabilirse, bu safhadan da kurtulabilir. Tutucu sosyal tabakalann ve kuvvetlerin •lindekl yürütme yasama birliği, tekliği, tekeli de, Devlet Başkanlannm direnmeleriyle değil, ancak gelişen yenl toplumsal güçlerin itişi ile kmlabilir. Onun için, gelişen halk güçlerinin bu itişi muhakkak yapacağmı bilimsel olarak idrâk etmiş olanlar; Gürsel'in kişisel âfiyetini kazanmasını can ve gönülden dilerken. onun bir gün gelip yapacağı görev devrinden de tüm bir iimitsiziiğe düşmiyecektir. BUYUK KAY1P ömrünü memleket sanayiinin hlzmetine vakfetmiş, durmadan çahşmayı kendine şiar edinen b'iyiik insan müteşebbis iş adamı, kuruculanmızdan B T ÖMER SABANCrmn zamansız aramızdan ayrılığı bizleri derin üzüntU içinde bırakmıştır. H A CI Toroslar T. A. Ş. Merhuma Tanndan rahmet diler, Sabancı aües! v» dostlannın büyük acısını paylaşır. PERŞOHEl KAHUHU VE Ö6REIMEMER A rtık gün ışığma çıkmış bir gerçek: Sağlam, •*» iyi oturtturulmuş bir ulus ekonomisi yapısı yanmda, kurtuluşa giden her yol; Millî Eğitlmden geçecektir. Anladık ki bu olmadan ne çağdaş uygarlık, ne kavi bir ulus bütünlüğü ye ne de demok ratik gelişmeler olamıyacaktır. İslâm Dünyası; prensiplerini ortaya koyarken birinci dayanağı bilimdi. Bunun gereği olarak da bilim adamlanna büyük değerler veriyordu. Batı dünyası; Rönesans hsreketlerini bilimle besleyerek işe başlamıştı. Osmanlı tarihinin büyük başlan Fatih'ler, Kanuni'ler karanlığı; aydnılann ışığıyle silmek zorunluğunu o zaman duymuşlardı. ATATÜRK, devrimlerini şehirden köye kadar öğretmen olarak ve öğretmenlerle birlikte yapabileceğine inanmıştı. Günümüzde de bu anlayışm dışına çıkılabilir mi? Du rum böyle iken: Yeni Personel Kanununu iyi incelediğimizde görüyoruz ki, en çok hakları verilemiyen meslek, öğretmenlik mesleği oluyor. Fakat zamanı gelince çocuklannuzm kusurlarında ilk sorumlu olarak öğretmenlerimizi suçluyoruz. Üniversitelerimizin ak saklığında öğretim üyelerimiz çalışmıyorlar, eser vermiyorlar, diye rahatça dert yanabiliyoruz. Köyde ve şehirde yolu kesileıı, evleri taşlanan öğretmen olaylannı, onun tabiî bir kaderi olarak saya biliyoruz. Anadolu'da belgeli bir öğrenci tarafından ödevi başında hançerlenen bir öğretmeni şehit olarak anmayı, fazla ve yersbt bir duyarlık ka bul ediyoruz. kanda sıraladığımız acı gerçekler, her gün biraz daha genişliyerek gözlerimiz önünde cereyan etmektedir. Millî Eğitime, dolayısiyle öğretmene değer vermemenin zararlan, yarnı için ön lenemiyeck kadar dikleşiyor: toplumu içten çokerte cek kadar niteleşiyor. Yönetimde: meslek değerini bulmamışsa toplum, öğretmene inaııç, saygı ve bağlılığını yitirmişse çocuklarımız körü Uörüne ona gönül verirler rai? Hele bugünün çeşitli sosyal akımları ve reaksiyonlanna hedef olan yavrulanmız! Halbuki Yıldırım Hünkâr. Emir Süleyman adlı oğlunu, hocasına karşı çekimser yetiştire bilmek için, Şehzadenin gözü önünde nıuallimin dayağım yememiş miydi? Bunu yapan XV inci yüz yılın Sultanı Yıldınm Bayezid'tir. Bugün ise admı bile kazanamamış öğretmenin her yerde hilinen adı, sadece hocadır. Öğretmen de öğrenci de bizden ve bizimdir. Rl ri yetiştirici. dieeri yetiştirilen... Aslında *ki=i iı suçsuz... O halde tüylerimiz ürpermeden olağan saydığımız bu olayların nedenlerini niçin düsün TOROSLAR T.A.Ş. Nebati Yağ Fabrikası ADANA (Reklâmcılıkr 519 12081 Altunizade Ortaokulu Müdürü miyelim? Öğretmen yetiştiren müesseselerimiz git tikçe kısırlaşıyor, bunun sonu elbet de memleket zararına olacaktır. Acaba bn işin bir çözümfl yok mudur? Şimdi her türlü meslekî menfaat düşkün lüğünden uzak ve büyük bir Içtenlikle kısaca bu çözum yoluna değinmek istiyorom. Evet, pek fazla çalışmak zorunluğunda olan memleketimiz çok fa kirdir. Devlet bütçemiz yetersizdir. Durumu, kişisel ve meslek çıkarlan dışında, yurt açısmdan gör mek hepimiz için bir ödevdir. Lâkin bütün bunlann yanmda Devletimiz, halkın hizmetinde bulunan memur sınıfmi, biraz olsun lâyık bnlnndnğu nıaddi düzeye ulaştırmak inancmı içtenlikle benim semiştir. Bu anlayış içinde uygulanması tasarlanan yeni personefT kanununda, hiç şüphesiz apayn özel likleri olan Millî Eğitim mesleğini de, onun haklarmı teslim eder nitelikte, ele alacaktır ve almalı dır. Çünkü büyük dâvanın büyük ve güçlü öğret£?eni ancak böyle yetişebilecektir. Safer OKSAL j|j| «>•• •••a •••• • ••a *••• •1914 ocak ayında bir gün Ahmed İzzet Paşa, Harbiye Nezaretine gel medi. Hasta olduğunu bildirdi. Ben ertesi sabah onu konağında ziyarete gittiğim zaman, istifaya mecbur olduğunu kendisinden işittim. Ertesi akşam Enver, Harbiye Nezaretindeki daireme geldi. Paşa üniformasmı giymiş bulunuyordu ve bana, Harbiye Nâzın olduğunu bildirdi! Zati Şahâne (Padişah) dahi yenl Harbiye Nâzırının tâyinini benden daha evvel haber almış değillerdi. Kendileri o sabah odalarında gaze te okuyorlarmış. Birden bire gaze teyi ellerinden düşürmüşler ve yan lannda hazır bulunan yâverine: Burada Enver'in Harbiye Nânrlığı yazıh! Olur şey değil! Bu vazife için o henüz pek genç değil ml? buyurmuşlar. Bu malumaün kaynağı o gün, Padişahın yanuıda hazır bulunan nöbetçl Hünkâr yS veridir ve vakanm yegâne sahidi de odur. Bundan birkaç saat sonra Enver, Padişahın huzuruna giderek, kendisinin Paşalığa ve Harbiye Nâztrlığma tâyinini arzeder...» Bu satırlar, Îsmet beyin, emir alacağı zatın durumunu ve çahşa i cağı karargâhı canlandırmak bakı ' mından önemlidir. ' YARIN Tek Adamla Kader Birliğine Çıkan Yol ACI KAYBIMIZ BUtün ömrünü memleket sanayiinin kalkınmasma vakfeden mümtaz iş adamlanmızdan, eşsiz insan, Şirketimiz kurucularmdan Hâmimiz A ranılı, bilimli. güçlü öğretmen yetiştirilmesl için yukandaki tedbir de yeterli sayılamaz. Öğret slmda mesleğin câzip hale getirilmesi, kav menin soyut yönlerden de ele almması kanısında yım. O'na, toplum içinde göreviyle ilişkin yetkiler tanımak zorunluğundayız. O'na; muhtann, polisin yetersiz himayesüıe sığınmaktan kurtarmalıyız. O'na; toplumun kurallannı, düzenini bozanlar karşısuıa çıkabilecek kadar kuvvet vermeliyiz. Bu doğrularuı yanı başında ikinci bir doğru da şudur: Yeni Türkiyenin yarmı için kendisine verilen yetki ve kuvveti kavramadan uzak bulunan bir kişiyi, asla öğ retmeıı yapmamak. Bu arada mesleğe böylesine sız mış olanlar varsa onlann hatalannı asla hoş görür lükle karşılamamak... Bu koşullar altında mesleği câzip hale getirmek hayall gerçekleşecek, lise mezu ııu çocuklarımız, kendilerine yiiksek öğrenim ararken. öğretmen yetiştiren müesses.elerin kapılannı en son değil, en evvel vuracaklardır. ^ \ ğretmenlik mesleğinin çok ayn yönlerj var^ ' dır. Konusu insan yapısı olan öğretmen, sadece ceşitli türlerde yorucu bir çalışmayla yetinemiyecektir. O; pek çok üstün yeteneklerl kendisinde bulamıyorsa. yüklendiği sorumluluk karşısmda ayak ta duramaz. İşte böylesine kendisinden görevler bekle nilen bir öğretmeni de, mevcut memur baremi dışmda ayn bir statüde düşünmek zorunluğundayız, Böyle olunca Türkiyemizde öğretmen yerini bulacak ve hayat didişmeleri onun meslek gücünü yitire miyecektir. Memlekete bol ve kusursuz öğretmen yetiştirmenin tek çaresl, Millî Eğitimln soyut ve so mut yönlerden ele almmasına bağlidır. Ulnsal lnan cımız bu olursa, kazancımn çok fazla olacaktır. (YÖRÜK ÇADiRl DEKORU İÇİNDE) 12 ŞUBAT CUMARTESİ ANKARA PALASTA ORKESTRALAR ORHAN SEZENER YÖNETİMİVDE HAVA KUVVETLERİ ORKESTRASI. YAŞAB GÜVENİR ORKESTBASI KANAT GÜR TOPLULUĞU FRANCO FORTUNA ORKESTBASI LOS ARIBENOS PABAGUAYOS ORKESTRASI OYUNEKİPLERt SİLİFKE OYUN EKİBİ BERGAMA OYUN EKİBİ KIBRIS OYUN EKİBİ ORYANTAL DANS: • NEBİLE TEKER STRİPTİZ : LİZ İKİZ BALERİNLER ve ŞANTÖ? ZALİHA Dâvetiyeler Ankara Gazeteciler Cemiyetinde Tel: 12 83 12 Cumhuriyet 1181 BALOSU ANKARA H A €I ÖlrfER SABANCI tutulduğu hastalıktan kurtulamıyarak Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Bizleri teessür içinde bırakan büyük insanı Şirketimiz hürmetle anar, Tanndan rahmet diler, kederli aile efradına başsağhği dileriz. SAPEK Koll. Sti. Reklâmcıhk 523 1U 2 9 Ismet Bey Genel Kurmayda Ssmet beyin Yemendeki vazifeI si 2 nisan 1913 te sona erdi. Ah. ı met İzzet Paşa gene Genel Kur may Başkamydı ve onu Umumi Ka ', rargâha aldırdı. 1. şubesine memur etti. Îsmet bey 16 nisan 913 te lstanbula geldi. İki yıllık fevkalâde kıdem zammı da aldı ve rütbesi Binbaşılığa yükseltildi. Bir vazifesi de, Bulgarlarla yürütülen sulh müzakerelerini düzenlemekti. Enver Paşa Harbiye Nâzırı ve Genel Kurmay Başkanı olunca, onu Karargâhta vazifeli buldu. lnönü Enver Paşayı «öyle anlatır: •İhtilâlden önce, ahlâk, eessret v* kahramanlık misali tanmmıstı. En çetin kıta hizmetleri Envere, tam ltfanatla verilmiştir. Harbiye N'ânn olunca yeni Orduyu kuran odur. Orduda hakiki bir tasfiye yaptı. Siyaseti ordudan çıkardı. Siyasetten çıkmamak isteyenleri ordudan ayırdı. Tümenlerl, Kolordulan, ordulan genç eleman lara verdl. Türk subayı, başlı başı na, kanaatı, görüşü ve tcra gücü olan bir varlık haline geldi. v.s.» I tsmet bey de, ihtilâl bitinc», askaria d* knUıtin» dötunetda» t u a t D IK K AT Sevgili Okuyucular Uzun kış günlerinin tek ümidi Yeni yıldo ikramiye miktorı ve tutarları yeniden arttırılmıştır İNGlLİZCEALMANCAFRANSIZCA k Her ders 1620 sayfa ve 1 lira, Plâklı metadlar 40120 liradır Dersleri bitirenler L O N D R A P A R İ S ve BERLİN e gBndırilir. Broşürümözü veya 2 liralık damga pulu göndererek ilk iki dersimizi isteyiniz. MEKTUPU ve PLÂKL* •••• • ••• l İ Y A B A N C I Oİ'tgP ENSTİTOSO R e k l â m c ı i ı k S'.j 1197 CUMHURİYET CAO. 13» HARBİYE • İSTANBUL OZEL AMBULANS Cankurtaran Hiiniin her saatinde emrinizdedir. tıhhl imdat haata nakil arabaları XOT: Gazetemize gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. :::: :::: Büyük ikramiye: t IIILYOI lira Toplam » : 10MİLY0IV53G hin lira (Bum Çehiliş 7 Subatta İEL>4& 6 8 8 6 Evlere<oksijen~Seromher u r t •<• **yurldifina aarvltyapıhr v« gönderilir. guruptan kan ehliyetli hemşire gece gündüz BU REKLÂMI KESİP SAKLAYINIZ. GÜNÜN BİRİNDE LÂZIM OLUR. İlâncılık: 1300/1187
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle