06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHIFE IK1 25 Şubat 1966 CUMHURÎYET MIZRAP ÇOCUK Baha ARIKAN nkara Ünivereitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Profesörü Faruk Erem, faacim itibariyle çok küçük, bir buçuk sayfacık, fakat nlteliği bakunından çok önernli bir seminer broşürü yayınladı. Bir buçuk layfalık bu broşürün kapsamı, Yargıtay İkinci Ceza Dairesinin 27/10 964 tarihli bir karandır. Sonunda, Sayın Profesör, çok kısa bir kaç cflmle ile fikrini ilerl sürmcktedlr. •••••••••••••••••I •;;• •••• ••>• •••• •«•• A İrticaın şahlanırcasma bir eda ile dolu dizgin yol aldığı şu günlerde bu kararı kamu oyuna bildirmek, yerinde bir hareket olacağı gibi, Universite profesörlerinin şahlanan Irticaa karşı bir 8avunma cephesi kurmaları dolayısiyle de, bu hareketin delillerinden birisini teşkil edecektir. KARARIN KONTSU ŞÖYLEDİR: Imam nikâhı ile, yani nikâhsız bir birleşmeden çocuk dünyaya gelmiştir. Çocugun adı Mızrap'tır. Çocuk üç aylık oluncaya kadar normal olarak büyümüstür. Kanunsuî baba, o sıralarda sıkıntılı bir vaziyete düşmüş, bu sıkıntılı vaziyeti atlatabilmesi için de Allaia bir adak adamıştır. Adak, sıkıntılı vazıyetten kurtulursa, Uç aylık çocuğunu Allah yoluna kurban etmesi şeklindedır. Adam her nasılsa bu sıkıntılı vaziyetten kurtulmuş, üç aylık çocuğu Mizrap' tıpkı bir koytın kurban eder glbl, Allah yoluna çakla boğazlıyarak ÖldlirmüstUr. Kaatil hakkında âmme dâvası açılmış, mahkcme taanımüden adam öldfirmekten dolayı babayı idama ve sonra da «sanığın bir hâdlseyi atlatırsa çocuğunu Allah yoluna kurban edeceğı şekllndeki Inancı ile bu suçu işlediği anlaşıldığından» cezayı takdiri olarak azaltarak müebbet agır hapge mahkfim etmiştir. tıcı bir sebep olarak telâkki edilmesini anlıyabilmek çok güçtür. Ceza Kanununun 59 uncu maddesi, cezanın takdirt surette azaltılabileceğinl gösteren umuml bir zabıta maddesidir. Kanun, kanunen ceıanın hafifletilebilecek cihetlerini, muhtelif maddelerinde esasen göstermiş bulunmaktadır. Meselâ Sl inci madde, bir kimsenin haksıı bir tahrikin husule getirdlfi gazap veya şiddeUİ bir elemin tesiri altında suç işlemesi halinde ölüm ceıası yerine müebbet ağır hapis cezası verileceğini kabul etmektedir. İşte bu, kanunî azaltıcı bir sebeptir. Halbuki 59 uncu madde böyle değildir. Bu maddeye göre, cezanın hafiletilmesi için, suçu işliyene karşı herhangi bir haksız hareketin yapılmış olmasına lUzum yoktur. Hâkim, suçun işleniş tarzına göre, mahkeme safhalanndan edindiği intibaa nazaran cezayı azaltacak sebebi kendi vicdanmda anyacaktır. Kanuni hafinetici sebepte cezanm, kanunun emrettiği şekilde azaltılması mecburidir. Takdirt azaltıcı sebepte böyle bir mecburiyet yoktur. Bu halde mecburiyet hâkimin takdir hakkına, vicdamna, tamamiyle sübjektif olan iç âlemine yükletilmiş bulunmaktadır. Onun içindir ki, 59 uncu madde: «Her ne zaman kanuni hafifletici sebeplerden ayn olarak mahkemece bir suçu işliyen kimse lehine cezayı hafifletecek (takdlrt sebepler) kabul edilirse..» demek suretiyle ceıanın haflfletilmesi nishetini göstermektedir. Şu kısa açıklamamızı Mizrap çocuk hâdisesine uvguladığımız takdirde şöyle bir sonuçla karşılanmaktadır: Mahkeme suç faiü babayı «dini inanç» neticesi çocuğunu kurban ettiğini kabul etmekte ve cezayı indirme hususundaki takdir hakkını bu sebebe bağlanuktadır. Resmî görüşler ve 1966 mn getirecekleri Prof. Dr. Besim ÜSTÜNEL S. B. F. ÖĞRETİM ÜYESİ I ENFIASYOH Bir iktidar ki. Bir siyasi parti düşünün ki, 10 Ekim seçimlerinden önce ?8yle konuşmuş olsun : Ey sevgili vatandaşlar! Oyların/11 bana veriniı. Bakın ben iktidara gelirsem neler yapacağım, anlatayım siziere... Bir kere iktidar koltuğuna oturur oturmaz memurlan kış kıyamette hallaç pamuğu gibi dağıtacağım. Hosuma gitmiyenleri, «Gözünün üstünde kasın var» diyerek süreceğim. Savcıları da kendi keyfime göre sağa sola tâyin edeceğim. Bakanhkta iisteler düzenlendikçe, Istanbul, lımir, Ankara gibi merkezlerde oturan savcılann yürekleri titriyecek. «Acaba beni de Şarka sürerler mi?» endişesine düsenler, benim iıtedigim yold» bana şirin görünmek için çalışmağa başlıvacaklar. Kaf» tutanlann. vicdanlarının sesini dinliyenlerin icabına bakacagım. Millî kaynaklan öteden beri savunan milliyetçi genel mfidürleri uzaklastırıp, yabancı sermayenin çıkarlarına Karşı koymıyacak yumuşaklıkta kişileri yerlerine oturtacağım. Müdürler ve müiteşarlar arasında dilejimce geniş değistirmeler yapacağım. Bütün bu haksıı islemlcre karsı çıkanlar eğer mahkemeye gider de haklannı kazanırlarsa vııgelir bana... Mahkeme kararlarını ister uvçularım, igter nygulamam Keyfim bilir. 27 Mayıs suçlularını affedeceğim. Toplum içinde eskl duromlannı kazanacaklar. 27 Mayıs Devriminin getirdijti ne vars» k»rşısına çıkacağım. Radyonun bağımsızlıgını yok etmek için çalışacafım. Tıpkı iavcılar ve eenel müdürler gibi Radyo da bana itaat etmeli; benim kullanacağrm bir vasıta olmalı Bu dilegiml gerçekleştirinceye kadar Radvova hiicum edeceğim, öğretmenler arasında nifak rüzgârları estirecegim. Nerede blr devrimci öğretmen varsa. ben onun karsısındayım. Elimdeki müfettislerle eeitim knrumlarında tedhis havası yaratacağım. Servet Bevannamelerini kaldıracaSım. î a da öylesine bir b«şka biçim bulacatım ki, vergl kaçakçılıjh yapmak istiyenlerin ekBieklerine yağ sürülsün. Dini politikaya filet edeceüm. Irticaı kSrukliyecegim. Ommetçilik yolunda elimden ne relirse onu yapacafım. Meclis kürsüsüne çıkınca gercekleri gizlemek ve yalan ıSylemek meslefine sadık kalacağım. Dış politikada Johnıon nerde ben orda. «Amerika için iyi olan, benim için de iyidir» ilkesi benim dıs politikamın esasıdır. Pahalılık yaratmak, fiyatlan yükseltmek İçin elimden geleni yspacağım. Fivatların fırlaması sıhhat alâmetidir. Hele yiyecek maddelerindeki artış. halkı memnun eder. Fivat etlketlerindeki rakamlar hüvüdiikçt vatandaşlar sevineceklerdir. tsçiler bana oy verirlerse isçilerin iistiine ate? açtıracafım. Polise ve jandarmaya bn konnda Rikı talimat vereceğim. Nerede bir eösteri yiirüyüsü varsa. dağitmak için korsnn yaŞdırscağım. • Eğer Adalet Partisi 10 Ekim seçimlerinden önce böyle konuşsa idi, bes avlık iktidarı süresindc sözlerini tutmus olacaktı. Ama ne çare ki böyle konusmamıstır. Memlekete huzur getireceginden ve toplum havatına adalrti hâkim kılacağından dem vnrmnstnr. Simdi bütiin bunlardan sonra Adalet Partili milletvekllleri kendileri için açılmış 88 dâva dosvasını kapatmak için kanun çıkarmak volundadırlar. Adalet Partili milletvekllleri için açılmış dâvalardan çoğu sahtekârlık. 27 Mayısa sövmek cinayete tefvik, ıimmete para geçirme. ordnya sövmek gibi suçlardan dolayıdır. Böylece ortaya bir de hukuk meselesl çıkıyor : Kanun koyucular kendileri İçin Af Kanunu çıkarırlarsa. bu işin sona neye varır.. Demek ki iktidara eeçtin mi hir kannn çıkarıp kendi suçlarını da vok edfceksin övley»e vukarıda yazdıklarımıza bir noktayı daha katalım. Adalrt Partili politikacılar 10 Ekim seçimlerinden önce söyle konusmalı idiler : Ey seveüi vatandaşlar, oylarınızı bana verinl Çünkü iktidara geçersem kendi kfndimi affedeceğim ! Ve onlar kendi kendilerini affedednrsunlar, bakalım tarih onlan affedecek mi? iiii iii: •••• :::: •••• •••• • ••• :•:: uraya kadar yaptığımız açıkla maların ve tartışmaların ışığında 1966 yılmda da Türk ekonomisinde enflâsyonist gidişin devam edip etmiyeceğini incelemeyebiliriz, Fakat, daha evvel, bugüne kadar kaydedilen fiyat artışları hakkuıda birinci derecede sorumlu kimselerin tutum ve görüşlerini de objektif bir şeküd» eleştirmekte fayda vardır. Çünkü, 1966 da enflâayonun devarn edip etmiyeceği bu •orumluların tutumuna da önem li oranda bağlı bulunmaktadır. B rından daha fazla olduğu tesbit edi lebilmiş değildir. Bu durumda ücret artışlannm enflâsyonist etkl ya pacağı iddia edilemez. Kaldı ki, bir işçi grupunun ıştira gücündeki artışların enflasyon doğuracağını bildiğine göre, aynı sorunlulann fmdık, çay, tütün, buğday üreticileri gibi çok daha geniş bir kütlenin eline, hem de prodüktivite artışına tekâbul etmeyen bir iştira gücü artışı geçmesini niçin ve nasıl sağladıklan ciddi olarak sorulabilir. böylece enflâsyonist gidis önlenebilir. Bir miktar faıla ithalât yapmak bu denkliğin sağlanmasuıı kolaylaşürabilir. Fakat, bu kanaldan sağ lanacak imkânlara fazla güvenmemek daha doğru olacaktır. Problemin esasmı içerde alınacak tedbirlerle çözümlemek gerekecekür. ••>• •••• :•:: • ••• •••• • ••a •••• •••• «••• •••• iii: Yargıtayın kararı arın gericiliğin, gericilerin din anlayışının tarihini yazacaklar için çok kıymetli bir belge teşkil edecek olan Yargıtay Birinci Ceza Dairesi kararının aynen buraya aktarılmasında, büyük faydalar vardır. Karar diyor ki: «Nikâhsız karısından doğan Mizrap adındaki çocuğunu kurban etmek maksadiyle boğazındân keserek teammüden öldüfmekten sanık M. K. nin yapıian dumşması sonunda suçunun sübutuna ve sanığın bir hâdiseyi atlatırsa çocuğu Allah yoluna kurban edeceği şeklindeki inancı ile i ş b u s u ç u işlediği anlaşıldığından bu hususun sanık lehine takdirl azaltıcı sebep olarak kabulüne mebni Türk Ceza Kanununun 450/4, 59, 31, 33 üncü maddeleri uyarınca müebbeden ağır hapsine ve sürekll olarak kamu hizmetlerinden yasaklanmasına ve cezası süresinde hukuki kısıtlılık halinde bulundurulmasına dair Ağırceza Mahkemesinden verilen 24/9/1964 günlü hüküm re'sen temyize tâbı olduğundan 'dâva evrakı Cumhurıyet Başsavcılığı vüksek makamınca tebliğname ile Yargıtay Birinci Ceza Dairesine gönderilmekle okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği konuşuldu ve aşağıdaki karar tesbit edıldi: Toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutu kabul, olay nitelıgine ve s o ruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tâyin, cezayı azaltan sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş ve Bozrna gereği de yerıne getlrilmiş olduğundan re'sen temyize tâbi olan hükmün tebliğnamedeki düşünce Ribi onanmasına 27/10/1964 tarihinde oybirlığıyle karar verildı.» kurlarımızın âkhha Uk gelecek nokta, bu a* damın deli olup olmadıgı hususudur. Bu husustaki merakı da önlemek için şurasını açıklıyaIım ki, kaatil, Adli Tıp Müessesesinde müşahede altına alınmış, hiç bir şekilde aklen malul olmadığı hakkında rapor verilmiştir. Dcmek oluyor ki, yirminci asnn son yarısında, Türkiye Cumhuriyetinde, Atatürk Türkiycsinde aklı tam bir adam, üç aylık çocuğunu din yoluna, Allah yoluna bıçakla boğaz&varak kurban etmek dalâletine kapılabilmektedir. Sayın Profesor kararı yayınladıktan sonra: «Mizrap çocuk konusundaki sosyal felâket ve binlerce çeşit faciaların önüne nasıl geçeceğiz? Bu konuda gerçek Müslümanların anlaşmasına ımkân yoktur.» mütalâasını ekledikten sonra, «İrticaın siyaset aracı olarak kullanılmasında ne kadar ağır bir sorumluluğun bulunduğunu bu karar kadar hiç bir şey gösteremez, böylesine sorumluluğu bir dünya nimeti için yuklenebilmek cesaretinin, gerçek Müslümanda bulunması imkânsızdır» düşüncesiyle kısaca fikrini açıklamaktadır. Bizım kanımıza göre izim kanımıza göre, bu sebep, müşterek kamu vicdanı önünde, hafifletici bir takdir sebebi olmamak gerekir. Çünkü yirminci asırda bırakınız tslâm dinini, hiç bir dinde çocuğunu kurban adağı yaparak böyle bir fiili işlemek kuralı mevcut degildir. Böyle bir inanç, ancak ilk çağların mâbutlara kurban adamak, genç kızları bu şekilde mâbutlara peşkeş çekmek gibi devirlerine aittir ki, tslâm dini, ilk kuruluş günlerindenberi böyle bir âdeti en şiddetli bir şekilde reddedegelmiş bulunmaktadır. t ş böyle olunca, bir babanın çocuğunu bu şekilde boğazlamaya kadar varan hareketini, cezayı hafifletici bir sebep olarak kabul etmekte cemiyetin faydası değil, zaran vardır. Hâkim ise, takdir hakkını kullanırken cemiyet orta» mının herhangi bir İşlemi ne suretle telâkki edeceğini bilmek ve ona göre hareket etmek mecburiyetindedir. LAYIN ÜZERİNDE DUBULMASI LAZIM GELEN İKİNCİ ONEMLÎ NOKTASI: Din istismarcıugının nereye kadar uzamış olması keyfiyetidir. Mizrap çocuğu kurban olarak adayan ve boğazlıyan baba, bu fiil ve hareketini bizzat kendisinin içgüdüsü ile yapmış değildir. öyle olmuş olsa idi, Adli Tıp Mecli.si adamın deli olduğuna karar verecek, deli bir kimse ise işlediği fiilden sorumlu olmıyacaktı. Adb" Tıbbın tam akıllı nlduğuna karar vermiş olduğu baba bu hareketini din perdesi altında yapıian ve bütün memlekette yaygın bulunan dinî telkinler altında yapmış bulunmaktadır. Bizce olayın asıl faili, boynuna ip geçirilmesi Iâ7im geien kaatili, babaya din perdesi altında bu telkini yapan lihnivettir. Bırakımz Anadolunun köy ve kasabalannı, Istanbul ve Ankara camilerinde vaaz adı altında her gün çeşitli örneklerini basında gördüğümüz telkinlerin. neleri ve kimleri ne gibi facialara sürükledlği v» «ürükliyebileceğini düşttnmek, insanın aklını d • • Vracak kadar vahamet göstermektedir. 1 ::i: iii: j •| ••• || iiii Başta Maliye ve Ticaret Bakanları olmak üzere hayat pahalılığı ve artan fiyatlar konusunda görüşlerini açıklamı; olan hükumet üyelerinin sık sık deği;en, ya da çelişen bildirilerine; ya da başlangıçta enflâsyonun mevcudiyetini inkâr eden tutumlanna burada değinmiyeceğlz. Biz sadece onların fiyat artı;larını kabul ettikten sonra ileri «ürdükleri son gerekçeleri ele alacağız. Hattâ, bunlar arasında 1965 deki fiyat artışlnrını Prof. Hatıboğlu'nun etkisi Tİtında kalarak 1964 yılında izlenen oara politikasına bağlayan, veya riıser fikirlerin etkisi ile tarımda üretim artışı olmadığma, ekonomik bünyenin özelliğine bağlayan gerekçeleri de tartışacak değiliz. Çünkü. bunlan daha önce tartışmış ve geçerli olmadıklarını göstermiş bulunuyoruz. "Trend,, masalı on olarak, bir de fiyatların artış seyri trendi ve 1964 de artmamış olması ile 1965 deki hızlı fiyat artıglarını izah etme çabalarına değlnelim. Yine hükumet üyelerinden bir yctkili, basına verdiği son demeçlerinden birinde su argümanı Işlemiş tir: «1962 ve 19S3 yıllannda fiyatlar ortalama S 4 civarmda artmışt'r. Bu fiyat artıs temposu 1964 de de dpvam etse idi ki etmemiştir ve 1964 de fiyat artışı hiç olmamış tır • bu takdirde 1965 yılında fiyatların sadece *ı4 kadar artması İle buçünkü fiyat seviyesini aşmı; olur duk.» Daha açık bir ifade ile, burada denmek isteniyor ki: 1964 de iktisadi durgunluk dolayısiyle fiyat lar normal sayılabüecek fonksiyonel artışlarını dahi göstermemiş lerdi, 1965 de ise normalin iki mis li fiyat artıgı kaydedilerek sadece bu gecikme telâfi edilmiş olmaktadır; yoksa ortsda enflasyon falan yoktur. S lonuç olarak, bir önemli noktayı ıhatırlatmak isterim. Türk ekonomisi 1950 lerde enflasyon yolunu denemis ve bu yolun bir çıkmaz olduğunu çok acı tecrübelerle öğrenmiştir. 1958 ağustosunda yürürlüğe konulan «istikrar politikası> üç uzun yılda ve cok büyük güç lüklere katlanarak başarılmıştır. 1961 den bu yana da bu dengenin tekrar bozulmaması için çok büyük gayretler sarfedilmiştir. Şimdi, bütün bu fedakârlıkların ve gayretlerin bir çırpıda heba edilmesi tehlikesi ortaya çıkmıştır. Bir iki yıl sürecek bır geçici refah göstensi uğruna, bütün bu sonuçlann feda edilmesi halinde Türk ekonomlsine cidden yazık olacaktır. Böyle bir gidiş benimsendiği tak dirde, bunun dış ekonomik tepkileri de çok sert olacaktır. Bütün bun ları gözönünde tutarak, hükjimetin istikrar içinde kalkmma yolunu seçmesini ve gerçekleştirmesinl kuv vetle tavsiye ederim. Yalnız bu noktada iki önemli hususu da belirtmek isterim: S Sonuç İİİİ M ithal ma'ı Enflasyon? unlar dışında kalan en önemli Bcrekçelerden biri. Sayın Maliye Baknnı tarafından ileri sürülmüş bulunan ve fiyât artışlarının bir kısmını Avrupada, ticaret yaptığımız ülkelerde, meydana gplen enflâsyona bağlayan gerekçedir. Bu, teorik bakımdan doğru olan ve fakat fiyat artışlannın ancak çok küçük bir kısmını izah edebilen bir argümandır. iiiî • tıa • ••a B O •• • • • taa Ö Diyanet İsieri Başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkındaki 633 numarah kanunun birinci maddesi bu kurulusu, tslâm dininin inançlan, ibadet ve »hlâk esaslan ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle görevlendirilmiş bulunmaktadır. Yine bu kanunun beşinci maddesi ise aynı kuruluşun din işleri yüksek kuruluna da, çeşitli vazifeler yüklemektedir. Hutbe ve vaazların esaslarmı tesbit etmek ve örnek metinler hazırlamak, din hususunda toplumu aydınlatmak, din elemanları yetiştirmek, bu hususlan temin için tiizük, yönetmelik ve progratnlar hazırlamakla bu kurul göreviendirilmiştir. Konunun aydınlanması için 1965 Türkiyesinde bu kanaldan •ithal edilmif enflâsyon>un ne derece 6nemsiz olduğunu derlial açıklıyalım. Bir kere, Türkiyenin ithalâtı ve ihracatı toplam olarak millî hasılanın °'o 15 i civarındadır. Dolayısivle, ekonomideki etkisi ancak yedide bir. oranmda oiabHrr; eğer sız bu etkilerin büyümesi için müsait bir zemin hazırlamaz iseniz. Şu halde, dış fiyatlar ortalama o/o45 artsa, bunun Türkiyedeki fiyatlar genel seviyesini artırıcı etkisi ancak °o 0.5 çevresinde olabilir. Ka!dı ki. sıkı ticarî ilişkilerimiz bulunan ülkelerde 1965 yılmda bizi ilgilendiren mallar grupunda, fiyat artışları çok daha mütevazi seviyelerde kalmıştır. «OECD Observer de yayınlanan •Mâmul sınai maddcler toptan fiyat endeksUne göre, 1965 yılmda fiyat artışları Birleşık Amerika'da o'n2, Batı Almanyada Oo3, tngilterede »o 3.4, Japon' yada °i> 1.2, İtalyada »b 0.9, Kanada'da %2.7 olmuştur. Ham madde ve yan mâmullerde ve ithal mallarında toptan fiyatlarda kaydedilen artışlar çok dahajnutedil kalmıştır. • Bu durumda, 1985 yılında Türk ekonomisinde kaydedilen önemli fiyat artışlarının yüzde yarımını bile Avrupadaki enilâsyonla izah etmek çok güçtür. O Enflâsyonu önliyelim diye yan 115 tedbirler alarak ekonomtnin likidite dengesinin bozulmamasma; ve yeniden bir iktisadî durgunluk Bu mantığı temelinden reddetmek ortamı yaratılmamasına dikkat edil için insanın iktisatçı falan olmasımelidir. na hiç lüzum yok sanırım. Bu neA Fiyat artışlarını önliyelim ye benzer bilir misiniz. Bir hasta derken lktl«adl kalkınmayı feda adam düsünün ki, tansiyonu bir etmek yoluna sapılmamalı. Türk gün 8 e düşüyor, ertesi gün 18 e çı ekonomisinin yatırım kapasltesinl kıyor; ve bu adam iki günün ortalamasını alıp tansiyonunu 13 ola ve büyiime hızını azaltacak tedbir lcre, sırf kolay ve kısa vâdede darak hesaplıyor ve kendisinde hiç ha câzip göründükleri için basvnbir hastahk bulunmadığı kanısına rulmamalıdır. varıyor. Bu adamın mantığı ne ka dar doğruysa ve böyle düşünen bir Bu şartlar altında, bir gelişme po hastanın sağlık şartları nasıl bir litikası düzenlemek ve yürütmek gelişme gögterir ise, yukanda ifade güçtür. Fakat imkânsız değildir. edilen gerekçe ile işleri düzenleyen bir gorumlunun elinde de Türk ekonomisinin müstakbel denge şart ları 0 kadar sağlam esaslara oturtuîabilir Bir dönemde kaydedilen ekonomik durgunluğun üretimi azaltıcı etkisi, ertesi yıl enflâsyoniât bir ortam yaratılarak telâfi edilemez; bilâkis; yeni kayıpların, yeni düzensizliklerin ortaya çıkmasına zemin hazırlanılmış olur. Bunun açıkça bilinmesinde fayda vardır. •••••••••••••••••••••••••••••• ac ec BC ac « ac UJ UJ >> Ö ö 33 IAJ ÜJ G Ö IU IU U tlJ UJ \U | I I | I | I I Enflasyon devam ^ edecek mi? nümüzdeki yıl içinde Türk ekonomisinde enflâsyonist şartlann devam etmesi için, sorumlu kimselerin bugünkü tutum ve anlnyışlarını devam ettirmeieri, ve hâlen Millet Meclisinde bulunan hutçenin olduğu gibi kabul edilip. kabul edildlği şekliyle uygulanmıya kalkışılması, yeter de artar da.. Bir hastalığın tedavisinde, ya da bir problemin çözümünde hastalığın kabul edilmesi ve teşhisin doğ ru konulması tedavlnin yansı demektir. Bu bakımdan, yukandaki birincj nokta hayati bir önem ta î sî Z Z Z Z Z| S J İ İ J İ 5 | .0 o o o o o o O UJ UJ Ul UJ Ml\ ,z z z z z UJ UJ UJ UJ Sonuç akikî İslâm dininin, ilmi hüviyetiyle Uerici, daima tekâmülü hedef tutan bir din olduğunda şüphe yoktur. Bütün yenilikleri tslâm toplumu için şart koşan, Çindeki ilmi dahi aramayı tavsiye eden bir din bugün istismarcıların elinde bir gericlfk tim^ali haiine gelmiş ve yukarıya naklettiğimi» Mizrap çocuk olayını. bir babaya telkin edecek hale düsmüştür. Bütün tslâm âleminin (seri kalmıs milletler) toplumu içerisinde sayılmış olmasında, hakikî İslâm dininin değil, bu dinin istismarcılar elinde almış olduğu gerici şeklin, en büyük âmil bulunduğunda şüphe edilmemelidir. Elektriği, kamyonu, traktörü, uçağı gâvur icadı sayan. traktörün sürdüğü tarladan çıkan buğdaydan yapılmış ekmeğin haram olduğunu ileri süren, bankaya para yatırmanın dine ihanet olacağını yavan ve bütün bunlan dinî kisve içerisinde. din adına yapanlarla Türk toplumunun daha hangi uçurumlara kadar yuvarlanabileceğini tahm ; n. cidden güçtür. Resmî mahkeme ilâmiyle bueün kamu oyuna duyurmaya çalıştığımız Mizrap çocuk. bu uçurumun bir sembolüdür. Diyanet İşleri, yukarıya aktarmış olduğurauz kanunî görevierini, daha uzun bir süre geciktirdikçe daha bir çok Mızrap çocukların Allah yoluna kurban edileceğinden şüphe edilmemelidir. •o o 0 0 o o • c o « • o o o o o o o o o 01 0 0 a 1 1 UJ UJ UJ UJ UJ I I i I i Karar m iki yönü iz bu kararı kısaca ayrı ayrı iki yönden incelemek istiyoruz. Mahkemenin fail hakkında, taammüden adam öldürmek suçundan dolayı idam kararı vermesi doğru ve yerindedir. Çünkü, taammüdün kısaca tarifi, failin suçu işlemeden önce fiili tasarlaması ve bu işlemi ne suretle yapacağı hususunu soğukkanlılıkla düşünerek ka< rarlaştırmasıdır. Burada da fail, hiç bir dinin kuralında olmıyan bir hususu, çocuğunu kurban olarak adamayı soğukkanlılıkla dUşünmus. karar vermiş, sonra da yine soğukkanlıhkla icra safhasına geçerek tıpkı bir kurban keser gibi bütiin formalitelerini vapmak suretiyle Mizrap çocuğu boğazlamıştır. Başka bir deyimle, işlemde, ceza kanunnndaki taammiid şartınm bütiin uıısurları mevcut bulunmaktadır. H İİİİ • aaa • ••• 01 K 1966 ılında yap^acak çekilişten birincisinde ot a cc ac ot ae III I Ul III III İİİ İİİ t'ıJ \ll \lt \it iıl > > > > > I UJ l I I I l LJ LU UJ UJ UJ I 5i i i B Toplu sözleşmeler ve Enflasyon 965 yıhndaki topiıı sözleşmeler sonunda bazı ' s gruplarının nakdi ücretlerinm artınlmış olması da bir gerekçt olarak kullanılmaktadır. Bu da bazı şartlar altmda ve bir dereceye kadar fiyat artışlarını izah edebilir ise de 1965 yılı için bu etkinin de önemli olduğu söylenemez. Bir kerre, toplu sözleşmeler dola yısiyle kaydedilen ücret artışlarının önemli kısmı 1964 de jolmuştur. Saniyen, 1965 dekı ücret artışlarmm, ekonomideki prodüktivite artışlarından ve hayat pahalılığı artışla• ••• •••• •••• Ş'.r. 1 İkinci noktada ise uzun boylu durmaya lüzum yoktur. Çünkü, fiyatların hızlı bir tempo ile artmaya başladığı bir dönemde, değil bu derece büyük açıklarla getirilen bir bütçe, Maliye Bakanının iddia ettiği anlamdaki bir denk bütçe dahi, ekonomideki enflâsyonist gidişi hızlandıracak etkiler yapacaktır. Kaldı ki, devlet harcamaları dışında. enflâsyonist gidişi hızlandırıcı diğer bazı önemli baskılann da yıl içinde ortaya çıkacağı muhakkaktır. Çeşitli tarun ürünlerinin fiyatlan yeniden tesbit edilirken; buğday politikası, fmdık politikası, çay politikası gibi önemli konularda kararlar alınırken yaratılacak bas kıya bugünkü hükumetin sağlam bir tutumla karşı çıkması ihtimali çok zayıftır. Diğer taraftan, 1966 yılı toplu sözleşmelerin büyük bir kısmının yenilenme yılıdır; ve hiç şüphesiz işçi grupları artan hayat pahalılığını da hesaba katarak ücret gelirlerini arttırmak istiyeceklerdir. Bunların karşısma çıkmak daha da güç olacaktır. Böylece, geniş kitlelerin nakdi gelirlerini artırma yoluna gidilince, ister istemez para ve kredi arzını genişletmek zorunluğu ile karşılaşılacaktır Çünkü. böyle yapılmadığı takdirde, i; âlemi büyük bir para sıkıntısına sokulmu; olacsk ve yatırımların azalması tehlikesiyle karşılaşılacaktır. Bütün bunlardan, Türkiyenin 1966 yılında muhakkak bir enflâsyona mahkum edilmiş olduğu kanaatinin doğmaması lâzımdır. Çünkü işler gereken ciddiyetle ele alı nır ve ısabetli tedbirlere gecikmeden başvurulursa enflâsyoncu gidiş kısa zamanda durdurulabilir. Bu tedbirlerin ana hetiefi, bir taraftan reel üretim artışlan üstünde nakdi gelirlerın artışmı önlemek, bir taraftan da yatırımların reel tasarruf artışları ile finansmanmı sağlamak olmahdır. Kamu cari harcamalarmı kısarak, vergi gelirlerini artırıp hakiki bütçe denkliğini sağlıyarak ve halkın tüketim harcama larını artırıcı fiyat ve «gelir politikalarından Türk c a" a < <5 5 ; lililll î î î î i ^ J J A J 5)3235! Ul IÜ U U U MiLYON 33333 UJ Ui UJ U UJ Kararın üzerinde durulacak en önemli htısıı su, idam cezasının azaltıcı sebpple müebbet ağır hapis cezasına çevrilmesi keyfiyetidir. Adli Tıp müessesesince, aklı tamamiyle yerinde olduğu te«bit edilen bir adamın, üç avlık çocuğunu kurban etmek için karar vermesi ve soğukkanlılıkla bu kararı yerine getirmesi hususlarının. cezayı azal > > > • > DE tt ac ot Ul U l UJ UJ > UJ UJ > > UJ UJ > apartman dairesi adet | o t ot oı ot K • UJ.UJUjU, : : : : : : : : " :::::::::::::::::::::::::::::::::::::::>' Fabrika Safm Alınacaktır Cıddî ve tsmnnıiş biı macisese. azimet doiayısiyle Kum vatandaşlara ait çal'şır ve çok iyi dummda, İstanbul veya civarında, bir FABRİKA, peşin fiyatla satm almak için alâkadardır. Ciddî isteklilerin, POSTA KUTUSU NO. 55, GALATA, ISTANBUL edresire raudevu almak için yazılı müracaatlarl. Cumhuriyct 19S6 Sema Göksel'in MEVL'DI SEMA'mızm aramızdan ayrıhşının kırkıncı günü Mevlidi, Istanburiu tanınmış Hafız ve Mevlidhan Kânl Karaca'nın katılmasiyle 26 Şubat cumartesi ikindi namazından sonra Hacı Bayram Camii Serifinde okutulacaktır. Dostlara duyurulur. GÖKSEL AILESİ Nişanlandılar 24 2 1966 KENT OTEL MELTEM VSi K ile MEHMET EKSOV ariet ve ayrıca 2 6 7 0 kişiye çeşitli para ikramiyeleri i J İ î I O O OO 13333 \ 2 Z Z u y uı Cumhuriyet 1985 Ankara Ajansı: İS 1993 ELEMAN ÂRANIYOR Yabancı sermayeli büyük bir şirkefe Utanbul civaruıdaki fabrikasmda karıyer yapmak isteyen eleman arıyor: İstenilen şartlar: . çalışmak ve sanıykls 1 Askerliğini yapnış "e azamî 35 yaşında olmak, 2 Tekniker Mskıne bölümünden veya '•ise ve muadili okullardan mezun bulunmak, ?. Sanayide birnz tecrübe sahibi olmak, İtalyanca veya Fransızca bilenler tercih edilebilir. İş cazip ve modern teknikle ilgili olup ücreti Uyakata göre tesbit edilir. Tâüplerin, P.K. 676 Personel Bürosu KARAKÖY/İSTANBUL adresine kısa bir hâl tercümesi ile yazılı olarak müracaat etmeleri. Girit eşrafından merhum Hilmi Beyin ve merhume Melek Hanımın oğlu, İnayet Şeremet'in vefakâr eşi, Flliz Tarı ve Orhan Şeremet'in babası, Mihri, Fethiye, Falka, Abidin, Neriman'ın kardeşi, Avukat Zefei Yücel'in bacanağı, Kemal, Adnan, Kâmuran, Melek, Mebrure, Selahattin, Selçuk, Omit, Gaye, Mehmet'in dayısı, Halit Tarı, trfan Tarı. Aril Karaarslan'ın kayınbiraderi, Dr. Selahattin Tarı; Sezl Şeremet'in kayınpederl, eskl tüccarlardan aziz Insan VEFAT I) o o o H> « O O O O O Tasarruflarınızı arttırdığınız ölçüde kazanma şansınız d artar 546 vefat etmijtir CenaZPSİ 23.2 196(5 cuma günü öğle namazını muteakiben Teçvikiye Camiinden kaldırılacaktır. Cumhuriyet 2000 ABDURRAHMAN ŞEREMET kaçınarak 1966 nlında k ı ı 1 | a n " t u *<* ekonomisinrie va'Mtı'^npk rp^t fleklâncılık T48/1981 ka\~naklar ile onların sında bir denklik kurulabilir v« YAPI ve KREDİ BANKASI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle