04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AHİFEDÖRT 14 Şubat 1966 CTTMHTRÎYET Yaıan: :::::«::::::::: PERIDE CELÂL 91 Neden bu? Çöktüğüm için, bütün umutlarımı yetirdiğim için! Korkar. oldum kendimden. Etlerin, kemik lerin ihtiyarlaması bir yana, aklın zamansız kocaması korkunç! Hiç bir şey yapmadan olduğun yerde kalmak, öyle bir noktaya dahp kafandan kalbine kadar donarak! Adlan bile şaşvnyordum son zamanlarda.. Çocukların, Safinaz ninenin, kocamrn adlarını, düşün sen! Kapılann önünde durup "hangisine gireceğimi bilmeden, daha doğrusu hiç bir yana gidemeden! Insaniarın yüzlerine bakıp cansız resimler gibi bir sis perdesinin arkasınhn yalnızca seyrederek, gökten, buluttan denizden, yaşamaktan sıkılarak... tnanır mısın şimdi şu birkaç gündür yaşıyorum ben seninle. Korkuyla, kuşkuyla belki, acıyla, utançla, belki, ama ateşli ve sıcak, insan gibi! Seni bırakma malıydım, ne olursa olsun bırakma malıydım!. Hıçkırıklar boğuyordu sesini. Gene de yüzünü saklamadı Nuriye ha nım. Çok konuştum, neler dedim ona! Rezalet benim yapüğım! Slen dilini arıyor, yanaklarından akan yaşlan durdunnaya çablıyor, ken disini susarak dinleyen o hasta adama yüreğini apaçık göstermenin pişmanhğını duymaya başlıyordu yavaştan. Doğru mu yaptığım? Bir ayaklarına kapanmadığım kaldı! Mendili gözlerinden çektiğinde kurkuyla baktı Sahir Kurtaya. Alay ederse, ilgisizce, acıyorsa bana ! Başı döner gibi oJdu. En korktuğu şey acımış olmasıydı kendisine. O zaman kaçar giderim, o zaman her şey biter aramızda!.. Dalgm, kederli bakıyordu adam yüzüne hep öyle. Göz altlarına doğru ince bir pırıltının yayıldığını gördü Nuriye hanım onun. Kırtay yavaşca : Sen bırakmadın beni! dedi. Titreme öyle, ağlama artık hem.. Pırıltı taşıverdi gözlerinin yanından. Yaşlar yâyılıverdi yanak lanna. cAh şimdi sen ağlıyorsun!» diyecekti Nuriye hanım. Tuttu kendini. Işte onun bu gözleriydi, bu bakışıydı geçilmez olan. Benim gözlerimle bana bakar gibi! Sahir Kırtay uzanmış kolunu tutmuştu. Okşııyordu sevecenlikle. Bana dokundu, dünyalar benim oldu! Bana baktı, yeniden yaşamağa başladım! Titriyerek, ne dediğini pek bilmeden, Titremiyorum ben! dedi. Ağlamıyorum da artık! Titriyorsun Nur ağlıyorsun da.. Ağlıyoruz ikimiz de!. Hep öyle kolunu okşuyordu. Sen dünyanın en iyi insanısın Nur, bulunmaz bir kadınsm senl Hafif bir gülüş parlayıp sönüverdi dudaklarınm üzerinde. Birine, bir şeye acınırcasma, dokunaklı, bir garip gülüyordu. Nuriye hanım, daha önceleri de onun böyle konuştuğunu hatırlar gibi oldu. Eskiden, çok eskiden belki de! Kızmıştım, benimle alay ettiğini, bende bulduğu iyiliğin budalalıktan başka bir şey olmadığını düşünerek! Dinle Nur! diye mırıldandı Kırtay. Nuriye hanımın koluna tutunup kalkıp oturdu yatağın içinde. Utanıyorum yapacağım açıklamadan! dedi. Elini çekti Nuriye hanımın kolundan. Düşünceli, durgun önüne bakıyordu. Senden kaçan bendim aslında! Bütün söylediklerim yalan sana kızım bundan önce, hepsi palavra! Suçlamalanm da öyle.. Utancımdan!. Yaptığım budalalığın sonucunu senin omuzlarına yığmak, alçakca bir şey benimkisi Nur.. Bembeyaz, korkulu sordu Nuriye hanım : Beni sevmiyor muydun, sevmedin mi hiç yoksa? Budala! dedi, Sahir Kırtay. Ah budala! Seni seviyordum, sana deli oluyordum, istediğin buysa öğrenmek! Ama başka şeyler de var öğreneceğin, iğreneceksin o zaman benden.. tlk zamanlar. seni de öbürleri gibi birkaç aylık tatlı bir hikâye diye, düşünmüştüm doğrusunu istersen. Güzel kız, şöyle bir yoklayalım şunu da yok mu hani!.. Tutulduğumu anladığım gün bozuldu işler.. Bir giin baktım, daha dünkü şu yabancı küçük, kendini beğenmiş kız, hayatırmn temel direği oluvermiş! Gece gündüz kafamda Kara sevdaya benzer bir şey! Uyuyamam, saçının bir büklümü gelir aklıma. bir gülüşün, burnunu kediler gibi bir kısışm! Çalışamam, saatleri sayarım oturup buluşmaya ne kadar kaldı? diye.. Sonra senden gizlemek var duygularımı kurnazca... O kahrolası kurnazlığım benim.. Şaşkın bakıyordu karşısındaki adama Nuriye hanım. Sahir Kırtaym o sözlerle neyi açıklamaya çabaladığını anlamağa zorlamıyordu bile kendini. Mektuplarını yazmağa koyuluyordu kafasında. «Sizin artık hiçbirinizin ihtiyacı yok bana. Yarıda kalmış, durmuş bir hayatı yeniden sürdürmek için gidiyorum, hem de büsbütün! Sevdiğim insamn yanında, onun dayanacağı temel bir direk gibi güclü, onunla beraber...» Aliye anlatmak gerekirdi ayrıca: «Eğer bir gün beni özier, beni böyle olduğum gibi kabullenirsen..» Kollarımm kendisine her zaman açık olduğunu bilmeli Ali.. Kıza da açıklayacaktı her şeyi olduğu gibi. «Beni hiç sevmedin diyemem Fatoşcuğum ama, biz ikimiz, ana kız sıcaklığınj bulamadık birbirimizde. Bu ayrıhktan en az senin üzüleceğini bildiğim için..» Gene onu iğneliyecek. çekişecek miyim mektup da bile! Ah neler düşünüyorum! diye, gülüverdi. Uzanıp, adamın yasttklarını düzeltti, terleyen alnını sildi mendiliyle. Yorma kendini ne olur! Utanıyorum seni üzdüm diye.. Gözlerin öyle yorgun ki! Konuşma, artık Sahir! Uyu biraz istersen.. Ben burada kalacagım. bekliyeceğim.. Ona «Sahir!» diyebümek yıllar dan sonra! Kırk yıllık karı kocalar gıbü. Sabahlığım. terliklerim eksik yanımda Karar veriyordu : onu uyutup, usulca şu kamarayı topladıktan sonra.. doktora gidecekti. Başının ağrısmı dindirecek ilâç istemek öğüt almak için! Tansiyonunu aldırmalıyız senin, belki o kırmızı burun doktor, bir ilâç verir ağrılarını dindirecek.. Elini tutmuş bırakmıyordu Sahir Kırtay. Sıkıyordu yavaştan parmaklarını. Telâşlanma Nur! Daha iyiyim şimdi. seni göreli. Hem uyuyamam artık Su ver bana biraz. Perdeleri aç, yanıma sokul. Seninle kalmak. senin yüzünü aydınlıkta görmek istiyorum. Elini kurtarıp kalktı Nuriye hanım. Perdeleri açtı Gökyüzü kapalıydı. tçeri ölü kurşunî bir ışık yayıldı hafiften Işığı da aç! dedi, Sahir Kırtay. Işığı da açtı Nuriye hanım. Ona su verdi Çantayı eski yerine itip, biraz önce yarı karanlıkta göremediği küçük meşin bir koltuğu yatağın yanına çekti örtülerini düzeltip oturdu. Kırtay eline sarılmıştı hemen Çarşafların üzerine, yanına koyup okşamaga koyuldu Onun ne kadar bitkin, hasta olduğunu daha iyi gördü Nuriye hanım. Sapsanydı yüzü Dudaklan kabuk kabuktu. Çenesinin altına doğru eski bir yaranın nasırlı, küçücük izi parlıyordu bembeyaz. Hiç olmadığı gibi ihtiyar ve çirkin! Gözlerini örtmüş uyur gibi kıpırdamadan duruyordu yazar. Soluğu ağırdı tçki, hastalık kokuyordu. Sakalları gecedenberi uîakııştı, inceden, kir gibi tarıyordlTyüzunü. Ateşi olmalı! diye düşündü Nuriye hanım. Sıkı sıkı tutuyordu onun elini çarşafların üzerinde. Uykuda rüya gören biri gibi omuzları titriyerek derin derin içini çekiyordu Sahir Kırtay. Kaş ları çatılıyordu yavaştan, dudaklarının iki yanında iki çizgı acıyla aşağı doğru iniyordu. Gözlerini açıp kendisine baktığında soğuk bir ürperti gelip geçti Nuriye hanımın içinden. Simdi yeniden konuşmağa başlamıştı. Sesi pürüzlüydü. Duraklaya, duraklaya söylüyordu : Gerçeği bilmelisin Nur! Kaç gündür söylemek istiyorum sana bunları ben.. Utanıyorum.. Sen de birçok şeyler gibi bir araçtın sanatıma giden yolda benim için. Bir yazarın sevmesi değil, soluk alması bile sanat çabası için galiba aslında. Bir araç olmaktan çıkıp, aklıma, yüreğime oturduğun gün fcaybettin beni sen kızım. O zaman aklıma koydum seni silip atmayı hayatımdan. Anhyor musun Nur! Seni sevmediğimden değil. çok sevdiğimden, tutkulu alçağın biri olduğum için! Kendi kendime bir güc denemesi yapmaya kalktım hemen. Ben bu kannın tutsağı mı olacağım, bunu mu seveceğim bütün hayatımca? Koskocaman bir engeldin yolumda benim, tyi bir yazar yalnı? sanatına tutulmu? kalmalıvdı başarıya ulaşmak istiyorsa Bu kız mı önüme geçecek. yolumu kesecek! diye, geceleri vumruklarımı yiyerek Evet, öylesine hınçlanarak. kötüleyerek eünden güne! Seni sevdikçe, çekildikçe sana dogru. O zamanlar benden daha korkunc bir düşmanın yoktu sanırım Kıskanırdım cla üJtelik! tçimin varası. başımın belâa! diye, riiş bileyerek.. Çıınu daha ne türlü ezebilirim, ne kntülük vapabilirim! dive prtesi günı'i hfkiivprek Donup kalmıştı Nuriye hanım. Kıpırdamıyordu olduğu yerden. Bir sÖ7ü beni vaşatıyor. bir sözü beni öldüruyor! Korkmava başlıyordu. Yeniden umutlanmı vık mak, sevincimi küle çevirmek olmasın bunun niyeti? Eli onun elin deydi ama. soğukta. riizgârda kal mışcasına üşüyordu şimdi Sahir Kırtay. kendi sözlerivle canlanmış.a benziyordu Daha rahat konuşuyordu Kinim, ofkem, saldınlarım bir yana, haksız da sayılmazdım yargılarımın çoğunda senin ıçın, o da başka! Kızma Nur. ben sana hiç kımseye vapmadığım ş > e yi yapıyorum, yüreğimi açıyo rum olduğu gibi! Bir şey armağan edercesine, kendini beğenmişcesine! Içını çekıyor, kaçmasını önlemek ıstercesıne sıkı sıkı tutuyordu avuçlarında Nuriye hanımın elını. U zamanlar soylerdım sana şu aynayı kır, kurtul diye Nurl Yapamadın bir türlü! üene de öylesin. Aynanın önünde kendıne çeki düzen vermek, duygularını, düşüncelerini, sevdanı onarmak işin. Çocukların, kocan, hatta ben bile o aynanın içinden geçerek sa na vuruyoruz. Sevdiklerini tstediğin gibi göstermeyen, çarpık çurpuk keserek, bölerek yansıtan aynayla uğraş dur! Bir ınsanın mutluluğa erişebilmesı için aynaya bakacak zamanı olmalı Nur! Aynatlan geçirmeden, parlatmadan biçitnletneden eevmelı çevresindekıleri, oldukları gibi Yaşayabilmeli aralarında, çatışmaJarının, kavgalarının, gürultdsunde. Belki o zaman ihtiyarlıSı. ölümü unutmak feolaylasır Kendini unuttuğun kadar dünvanın hiçliğini, kötülüğünü de unutursun. Bu ayn konu, ama gene de bizim konumuz sayılır. Senin ken dine dönük vanın beni sana düsman etti çabucak. belki de voksa insan o kadar sevdigi Mrini kopanp atarmı zorla kendinden.. (Arkaaı var) A&tB rzı ıçı Çjısı e 7H2M<VVMd*l »:::::::::::::: N l l T l b l l S :::::h^ ^ :h•^ HH::H^^ :^ :H:•:•:::•::^^:h':Hh"h•::^ :::^'Hi:"H:::::. :^^^ :^ :1h•::::•:^^;:::^ :::•H:H^H : : : : : : : : : : Tiffany Jones Elif hanım ••••••••••*•••••••••••••••••••••••••••••••••••••*•«•••••••••••••••• '•••••••••••••«•#*•••««••••••••>•• mîî konu ve resim; Ayhan Başoglu SONDÖGÜS y I S T A N B U L 8.25 Açıli} 6.30 Günaydın 7.00 Köye haberler 7.05 Saz eserleri 7.25 Sabah melo. 7.45 Haberler 800 İstanbulda bugün 805 Türküler 8.20 K. ilânlar 8.25 Bu sabah sizinle 8.40 Istanbulun sesi 9.00 Piyano soloları 9.15 Türküler 9.30 Kadın ve ev 9.50 Müzikli oyunlardan 1005 Arkası yarın 10.25 K. haberler 10.30 Sabah kon. 11.00 Şarküar 11.20 Trafik 11.25 Türküler 11.40 Orkestra müziji 12.00 Ekrera Varol'dan şarkılar 12.35 K. ilânlar 12.40 Aylâ Büyükataman'dan 5arkılar 13.00 Haberler 13.20 K. orkestra , 13.40 $arkı1ar 14.00 Eğitim radyosu 14.45Gülcan Sevim'den türküler 15.00 Kapanış. 16.55 Açılış 17.00 Ş. Uğurluer ork. 17.15 Karma fasıl topluluğıı 17.40 Çocuklar iiçn 17.55 K. ilânlar 13.00 Reklâmlar 19.00 Haberier 19.40 K. ilânlar 19.45 Özdal Kale'den şarkılar 20.05 Oda müziği 20.25 İstanbulda bir köy 20.40 Nadir Hilkat Çulha"dan sarkılar 21.00 K. haberler 21.05 Parlâmento saati 21.35 Beraber şar kılar 22 00 Reklâmlar 22.45 Ha berler 23 00 Ünlü yonımcular 23.45 Hafif gece müz. 24.00 Kapanıs. tSTANBÜL İL RADYOSÜ 17.57 Açılış 18.00 İyi akşamlar 18.30 Senionik müz. 19.00 Çeşltli melo. 19.30 Akşam kon. 20.15 Plâklar 21.00 Bale dünyasından 21.30 Gençlerln sevdlkleri 22.00 Gece kon. 23.00 Caz saatl 23.30 Dansa davet 24.00 Sevilen şarkıcılar 00.30 Gecenftı seslenlşl 1.00 Kapanış. A NKARA 6.25 Açılıj 6.30 Günaydın 7.00 Köye haberler 7.05 Sabah müz. 7.25 Şarkılar 7.45 Haberler 8.00 Ankarada bugün 8.10 Hafif müz. 8.25 Her telden 9.00 Sabah kon. 9.15 Sorunlarımız 9.35 Çeşitli müz. 10.00 Arkası yarın 10.20 K. haberler 10.25 Gönül Söylerden şarkılar 10.45 Eğitim radyosu 11.45 Konser saati 12.15 Kıbrıs saatl 12.25 K. ilânlar 12.30 Şarkılar 13.00 Haberler 13.20 Öğle kon. 13.40 Türküler 13.55 Trafik 14.00 Dans müziği 14.20 Giineri Tecer'den şarkılar 14.40 Türküler 14.53 K. haberler 15.00 Egitim radyosu 16.00 K. llânlar 16.05 Melodiden melo. 16.35 Solmaz Teğmen'den şarkılar 16.55 K. haberler 17.00 Yurttan sesler 17.30 Radyo Halk okulu 17.55 K. ilânlar 18.00 Reklâmlar 19.00 Haberler 19.40 K. ilânlar 29.45 Uykudan önce 19.50 Hüseyin Gökmen'den şarkılar 20.10 Küçük kon. 20.25 K. ilânlar 20.30 Operetlerden seçmeler 21.00 K. haberler 21.05 Mikrofonda tiyatro 22.05 T.B.M.M. saati 22.30 Neclâ Erol'dan türküler 22.45 Haberler 23.00 Opera albümünden 23.45 Gece yarısına doğru 24.00 Kapanış. ANKARA İL RADYOSU 17.57 Açıhş 18.00 Bir «olist, bir topluluk 18.30 Oda müz. 19.00 Caz müziği 19.30 K. konser 20.00 Fransâdan melodiler 20.30 Stüdyo kon. 21.30 Batıya bakış 22.00 Gece kon. 23.00 Dünyanın dört bucağında 23.30 Gece yarısına doğru 24.00 Gece ve müz. 1.00 Kapanış. fe» denrz AYSE İLE ALi Bayındırlık Bakanlığı Karayollan Genel Müdürlüğü 1. Bölge Müdürlüğünden: 1 Eksiltmeye konulan iş: Topkapı Silivri yolu Klm. 1556 arası Banketlerine lüzumlu elenmemiş mıcır hazırlanması taşınması, vs figüresi işi olup keşif bedeU 147700.00 liradır. 2 Eksiltmesi 28 şubat 1966 pazartesi günü saat 11.00 de Istanbul Küçükyalıdaki Bölge Müdürlüğünde kapalı zarf usulü ile yapılacaktır. 3 Eksiltme evrakı Ankarada Karayollan Genel Müdürlüğü Malzeme Müdürlüğünde istanbulda Bölge Müdürlüğünde görülebilir. 4 Eksiltmeye girebilmek için: a) İsteklilerin 1965 yıluıa ait Ticaret veya Sanayi Odası belgesi ile urulü gereğince 8635.00 llrabk geçici teminat vermeleri. b) Yeterlik belgesi almak için isteklilerin engeç 22 şubat 1966 salı günü saat 16.00 ya kadar bir dilekçe ile Karayollan 1. Bölge Müdürlüğüne müracaat etmeleri müracaatta genel evrak kaydı tarihi muteberdir. Dilekçe! erine enaz bu işin keşif bedeli kadar buna benzer bir iş yaptığma dair belge eklenmesi lâzundır. Telgrafla müracaatlar kabul edilmez. 5 İsteklilerin 2490 sayıh kanuna göre hazırlayacaklan teklif mektuplarını engeç ihale saatinden bir saat evveline kadar Komisyon Başkanlığına vermeleri, lâzımdır. Postada vfild gecikmeler nazan itibare alınmaz. (Basın 8565/1610) 8 Gayet tabiî... Dışanda bıraIramaTriik ya! ' Şimdi söyleyin bana bakayun... Neden resmî idarelere haber vermediniz?.. Ve ben iddia ederim ki sizin bu hususta bir plânınız vardı... Peki, maksadınız ne idi?.. İhtiyar kadın, ayakta durmuş, kenclinden emin olarak, açık surette konuşmaya başladı: Evet, beyefendi! Bu sebebi size açıklıyacağım. Zaten, günün birinde nasıl olsa hakikati öğrenecek değil misiniz hi... Brown, çok eskiden Avustralvada evlenmiş... Zira kendisi Avustralyalıdır, ha! Kansı halâ hayattadır, ve bir tiirlü boşanmayı kabul etmetniş. Tabiî kendince makul sebepleri var... Nitekim, şu anda biz, Cöte d'Azur'ün en güzcl villâsına sahip değilsek eğer, o kadının yüzündendir. bu Ceorges SİMENON Çeviren: SEMİRAMİS nereye gidiyorttanuz bByleî Nereye olursa! Brüksel'e, Londra'ya... Daha evrel hiç araba kullannuş mıydımzT Bn snali Maifret Glna'ya sormuştn. Hayır, hiç, ama eskiden garajda arabayı yürütürdüm. Ne kahramanhk, doğrnsn!.. tnsanın sklı dnracağı çeliyor. be! Ne gidiş böyle? Bahçede ceset.. bindirilmiş araba... ve, ağir vaIizler... Maigret artık nkılmağa başlamıştı bu havadan. Misk kokusu bir yandan, abajurdan sfsaa kızılımsı ışık öteyandan. Müsaade edenenis »r« bir göı atayım. Kadınlar eskl oesaret ve guvençlerini bnlmağa başlamıslardı artık. Bn füvent belki de Maigret'nin durumn hafife almasından cesaretlenerek edinmişlerdi. Zira Maigret olaylan o kadsr tabil fekilde karîUıyordn kl... Evdeki kanşıklığın kusuruna bakmıyorsnnuz, degil mi? Hem de nasıl! Zaten buna dafımklık denemezdi ki! tgrenç bir dnrnmdu. Burası âdeta bir ine benziyordu, ki orada hayvan lar yiyecekleri ve gübreleri ortasında kendi bususi kokulariyle başbaşa yasarlar. Burası bir burjuva evine de benziyordu, azametli ve tantanaıı. Holde çivide Willlam Brown'un bir eski pardesfisfi asıhydı. Maigret ceplerini aradı, bir çift eskl eldiven, bir anahtar ve bir kntu da sakız bnldn. Sakıa mi çiğnerdiî Evet, Içtiği zamanlar, kokusunn bis anlamıyalım diye! Zira biz her zaman raâni olurduk onun tçmesine... whisky içerdi, şisevl de hep saklardı. (Arkası var) lümünü duyarsa buradaki her şeyi haczettirir! Biz de zaten bunu düşunüyoroz ya!.. Demek biz, bir hiç için kendimizi bunca sene (eda ettik... İş bununla da kalsa neyse... Benim zaten kocamdan ufak bir maaşım var... Kocam orduya mensnptu. Fakat asıl mesele ?n: Bnradaki eşyaların çoğtı bana sittir... Ama, kanun kadının lehine olduğnndan bini derhsl kapı dışarı edebilir... Tevekkell değil! Işin içinden çıkamadınız, neye karar ve O kadını hiç çordünüz mü? receğinizi de bilemediniz, ve... Hayır, Avustralyadan hiç ay eeset holde divanın üstünde yatnlmamış ki .. Nereden göreceğiz. tığı üç gün zarfında, gis de düAma, işini öylesine becermiş ki... şündünüz taşındraıı... nihayet... Nihayet adamcağıza vâsi tâyin etÜç fün değil... iki gün yattı... tirmiş. O yüdanberi onunla yaşıyoruz, ona bakıyoruz, onu tesel ikinci günü onn gömdük... Kendi başınıza iyi haltlar II ediyoruz... Sayemizde köşede beş on kuruş da var... Böyle Iş becermişsiniı... gonra da evde te... Ama eğer... kıymetli ne varsa hepsini topla Madam Brown, koeasının ö mıssınız.. Sahi, söyleyin bakalım, Size haber vermiştim ben, sekreterler dilinizden bıkmışlar bir çare anyorlar diye... / LA N Türkiye Ziraî Donatım Kurumu Ziraat Âletleri ve Makineleri Fabrikalan Adapazan Müessesesi Müdürlüğünden Müessesenin 1966 yılı ihtiyacı için 33 kalem boya malzemesi, Tozboya ve mamul boya saün almacaktır. Şartnames' Adanazannda Miiessese lvT:if1ıir|ıi5iinden. 'stanbulda Galata Rıhtım caddesinde ve İzmirde Basmane'de Türkiye Zira! Donatım Kurum.. £*ölge Müdürlükterinden bedelsiz alınabilir. İlgililerin kapalı teklif zarflanm en geç 7 tnart T966 pazartesi günü saat 17.00 ye kadar Müesseseye göndermeleri ilân olunur. Müessese artırma ve eksiltme kanununa tâbi de§ildir (Basm 8697/16051 1965 fCalkınma İstikrazı Tahviüeri Safışa Çıkcrıfmıştır 717 sayılı kanunla hazinece ihraç olunarak 3 şubat 1966 tarihinden itibaren bütün bankalarda saüşa arzedilmiş olan % 6 faizll 1965 Kelkmma İstikrazı rahvilleri her turlü vergi ve resünden muai olduğu çibi istenildiği zaman geçmlş »0nler faiziyle birlikte paraya tahvil edilebilir " e Devlet flıalelerinde teminat olarak kabu! olunabiÜT. (Basm 8404 A. 874/1609)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle