Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE DÖRT CÜMHURtYET 13 Kasım 1966 Osman Nizomi Paşanın kehaneti çıktık. Ddndüğümüz zaman babamı evde bulduk. Elini öpen arkadasımın o da yüziinden gözfinden öptü. Ofhım, burası senin evin saydır, ne için sık sık gelmiyor da dfivet bekliyorsun? Diye senenişte bulundu. Birinci katta Boğaz ve Galata rıhtımını kâmüen gören odalardan birinin bu gecelik Mustafa Kemale ayrılması için talimat verdi. Arkadaşım yemekten sonra İstanbula dönmek zorunda olduğunu söyledigi zaman izin vermedi: Kat'iyen olmaz, yarın Fuatla beraber dönersiniz. Hem sizi çok değerli bir erkânı harb mirlivası (tuğeeneral) ile tanıştıracağım. Kendisine senden bir kaç defa bahsetmiştim. Alâka gösterdi ve bu çocuğu ben de görmek isterim, dedi. Yarın bize öğle yemeğine gelecek. Babam sonra arkadaşı Osman Nizamî Paşa hakkında bilgi verdi. Paşa, ağırbaşlı, iyi tahsil görmiiş bir kurmay subaydı, kumandanlık tan çok kendisini fenne vermiş bir askerdi. Almanca ve Fransızcayı ana düi gibi büdiği gibi edebiyatlanna da hakkiyle vâkıftı. İnçilizceyi de hatasız konuşurdu. Biraz menfi yaradılışlıdır. Dedi. Babamın bundan neyi kasdettiçini anlıyamadım. Yalnız kendisiyle serbestçe komjşmamızı tavsiye etti. Osman Nizamî Paşa, Meşrutiyet yıllarmda Berlinde büyükelçilik, Balkan Savaşında Sait Halim Paşa kabinesinde kısa bir zaman Nafıa Nazırhgı yapmıştır. Ertesi günü öğleden evvel, Osman Nizamî Paşa ile tamstık. Da ha doğrusu Mustafa Kemal tamş tı. Babamın bn eski arkadaşım ben bir kaç defa görmüştüm. Paşa, konuşmaktan çok dinlemeyi seven bir zatU. Fakat o gün, tem kinli olmakla beraber çenesi biraz da olsa açılmıştı. Ancak ihtiyatı elden bırakmamaya gayret ediyot/lu. Konuşmalarm ruhu memleketin fenaya doğru gitmekte olan durumn idi. Osman Nizamî Paşaya göre; Sultan Hamit. vehimli ve idarei maslahatçı bir hükümdardı. İstibdat idaresinin değişeceğine, hattâ yumuşryacağına dair onda hiç bir belirti yoktu. Mustafa Kemal, Paşanın gelecek hakkındaki sözlerini hayretle ve irkilerek dinliyordu. Paşa: tstibdat idaresi bir gün elbette yıkılacaktır.. Fakat onun yerine Batılı mânada bir idare gelip memleketi her bakımdan acaba kalkındıracak mıdır? Ben buna inannuyorum. Dedi, Mustafa Kemalin hayreti bir kat daha arttı. Paşa, Sultan Hamidin adamlanndan biri olamaz mı idi? Acaba genç Harbiyelinin ağzını mı arıyordu? Bununla beraber Mustafa Kemal şu cevabı verdî: Paşa Hazretleri, Garplı m&nadaki idareler de zamanla gelişmişlerdir. Bugfin uyur gibi göriinen miUetimizln çok kabiliyeti ve cevheri vardır. Fakat bir inkılâp vukuunda bugün işbaşuda olanlar, yerlerini muhafaza etmeye kalkarlarsa, o vakit buyurduğunuzu kabul etmek lâam gelir. Yeni nesiller içerisinde ber hususta itimada lâyık insanlar çıkacaktır. Osman Nizamî Paşa buna cevap vermedi. Yüzünden de tasvip edip etmediğini anlamak mümkün değildi. Yemeğe oturduk. Bu konuşma bir daha açılmadı. Yalnız Mustafa Kemale bazı sorular sordu, arkadaşumn verdiği cevapları yakın bir ilgi ve dikkatle dinledi. Aynı güniin akşamı, Harb Okuluna dönmek fizere olduğnmuz için, Uşlıkta Boğaan serin rüzgârlariyle günün sıcağını azaltma ya çahşan iki arkadaş, Generalin müsaadelerini aunak fizere yanlarına gittiğimiz zaman Osman Nizami Paşa şu sözleri söylemiştH Mustafa Kemal Efendi oğlum, göruyorum ki, İsmail Fanl Paşa seni takdir etmek hususunda yanümamış. Şimdi ben de onunla hemfikirim. Sen, bizler gibi yalnız erkftnı harb zabiti olarak normal bir hayata atılnııyacaksm. Keskin zekân. ve yüksek kabiliyetin memleketin geleceği üzerinde müessir olacaktır. Bu sözlerimi bir komlpiman olarak alma. Sende memleketin başına gplen büyük adamlann daha genç liklerinde gösterdikleri müstesna kabiliyet ve zekâ emareleri görmekteyim. tnşallah yanılmamış o lurum. Esasen mahcup olan arkadaşım, bu medih karşısında başını nnüne eğdi: Paşa, Hazretleri, aslâ lâyık olmadığım iltifatı gösterdiniz» Diye teşekkür etti. Paşanın nzattığı eli saygı ile öptü. flTflTURK Harb Akadeni.siııde Mustafa Kemal, 1903 de 459 mevcutlu smıfın sekizincisi ola ORGENERAL ASIM GÜNDÜZ Kuzguncukta yeni yantırdıgunn binaya taşınmıştık. Bir kaç hafta sonra babam: Mustafa Kemal Efendiyi göreceğün geldi. Beklediğimi kendisine söyle ve al getir. Dedi. Büyükannemin parası ile yapılan köşk çok güzeldi. Bütün '•ileyi rahat rahat alacak kadar da bâyüktü. t'ç cephesi denizdi. Boğazdan Marmaraya kadar göriiyordu. Ben bu köşkte uzun yıllar kalamadım. Ordn saflanna katıldıktan sonre İstanbuldan uzaklaştım. 1903 yılı Haziran ayı sonlanna doğru bir persembe günü Mustafa Kemal ile beraber Kuzguncuğa geldik. Babam evde yoktu. Mustafa Kemal akşam yemeğini bizde yiyecek, yemekten sonra ts tanbula dönecekti. Harb Akademisinin birinci sınıfına geçmiş bu lunan Pirlepeli Ali Fethi (Okyar) ile randevusn vardı. Biraz istirahatten sonra Boğazda gezmeye MM1ANIN A 2 3 4 5 6 7 8 BULMACASI 9tO111213141516 Osman Nizami Paşa, Londra Konferansına Delegasyon Başkanı olarak katümıştı Albay Arif (Eskişehir milletvekiU Ayıcı Arif) rak Harb Okulunu bitlrdi. (Piyade 1474) sicil numarasiyle ve teğmen rütbesiyle Türk ordusunun şerefli bir subayı oldu. Yirmi bir yasmda idi. Harb Okulundan fistfin derece ile meznn olanlar, o zaman uygulanan rejime göre, yine aynı çatı altında bulunan ve bagönkfl Harb Akademisine esas teşkil eden erkânı harbiye smıflanna devam ederlerdi. Harb Akademisinin süresi üç yıldı. Bu üç yülık öğrenimde iyi derece ile başan gösterenler kurmay, diğerleri mümtaz yüzbaşı olarak orduya ka tıhrlardı. Ben de Mustafa Kemal ile beraber kurmay sınıflanna, ayrümıstım. Yine aynı sırada ota racaktık. Giyinişi, yürüyüşü, konusması ve her hali ile Mustafa Kemale benzemeye çaiısan ve o Öğrendi diye dansa başlıyan Arit Adana (İzmlr suikast olayında idam edilen kurmay albay Arif) de aynı sırads oturamk istiror: Valahi benden uysal arkadaş bulamazsınız. Diye ısrar ediyordu. Mustafa Kemal: Dur hele, süaya gidip döneUm. kolay. Cevabını veriyordn. Arif aims itibariyle de Mustafa Kemale çok benziyordu. O kadar ki, kardes sananlar bile vardı. Mustafa Kemal, Harb Akademl sine ayrılamıyarak tâyin edildikle ri görevleri başına gitmek üzere hazırlanan veni subay arkadaşlariyle ve bilhassa Rumeliye gideceklerle meşgul oluyor, onlarla a zun nzun konuşnyor, tavsiyelerde bulunuyordu. Bize: En müsait ıklim Makedonyadır. Diyordu. Selâniğe sılaya gittigi zaman, bu genç subaylarla temas edecek. hem kendilerinden yeni malümat alacak, hem de tavsiyelerdee bulunacaktı. Okulda knrulacak gizli teşkilât, ilk meyvalanm Makedonyada verecekti. Rumeliye gidenler, üç yd sonrası 1 çin bizlere bir vasat hazırlamıa olacaklardı. Harb Akademisinin birinci sınıfı topçu ve süvari okullanndan gelen teğmenlerle kırk fiçü buluyordu. Asım Kütahya (emekli Orgeneral Gündüz), Ahmet Borsa (Sivas Valiliçindpn emekli), Mustafa Izzet Çanakkale, Sedat Bursa (emekli Korgeneral) ve Ahmet Saraçhane gibi üstümüzdekl mnıftan haslaUklan yüzünden bizim sınıfa kalan arkadaşlar da bu yekuna dahildi. Topçudan gelenler arasmda İhsan Cihançir de vardı. thsan Cihangir, Birinci Dünya Savaşı sonlarında 6 ncı, Istiklâl Savaşında büyük taamız dan bir müddet önce 1 inci Ordu Kumandanlıklarında bulunan General Ali thsan Sâbis'dir. ttiraf «•tmeliyim ki, ne ben ve ne de Mustafa Kemal, oku] sıralannda Sâbis ile yakın bir dostmk kuramadık. YARIN Harb Akademisindeki Yeni Öğretmenlerimiz İKTİBAS VE TERCÜME EDİLMEZ Dîşi Bond MOOCSTV BLAISE VERİRKEN QEÜP OLDUO İSTANBUL SENMİSİNp 16 SOLDAN SAGA : 1) Bir parçanın ateşli ve ıhtirash bir ifade ile çahnacağını anlatan muzık terimi; binanın üstünu örten şey. 2) Osmanh İmparatorluğu devrinde gayrimuslira ahaliye verılen isim; Boş yere; Tersi: llâve. 3) Kimyada manganezın simgesi; Zaman; Sibiryada oturan Turk boylannda t#f çSlarair, raRsederek ayin yapan ve bbylece ruhlarla münasebete girerek hastaları iyi ettiklerintinanılan kimselere Avrupahlann verdikleri ad, diğer bir deyişle €?aman»; Utanma duygusu. 4) Tersi: Kimyada kalsiyumun simgesi; Uymamak (eski dil, ikı kelime). 5) Çay yapana venlebilecek emir; Emeller (eski dıl); Tersi: Bir takımda gozde oyuncu. 6) Vucuttaki şişkinlik; Matbaacıhkta kullanılan ve yatık tarzdaki yazıya verılen bir isım; Tersi: Hafif ve tatlı ruzgâr. 7) Işığın eşya üzerine çarpması ile yansıyan ışınların niteliğine göre gözümüzde meydana gelen duyumlar; peynir, tursu gibi yiyeceklerın bozulmamaları için içinde tutuldukları tuzlu »u; Bir nota. 8) Guven; Poker oyununda elinde çok iyi kâğıdı olanın veya blöf yapanın söyliyeceği bir soz. 9) Bir kenara çekilip toplumdan uzak yaşamak; Bir kurk hayvanı; Isitme duyumuzun tesbit ettiği izlenim. 10) Tersi: Tok olmayan; Tersi: Difteri hastalığının halk dilindeki adı; Tersi: Dolayısiyle anlatma. 11) Kolumuzun vücudumuzla birleştiği yer; Uzun ve yüksek »esle bağırma; Artı veya bir başka mânada fazla, gereksiz. 12) Tersi: Bir çalgı; Tahılın tarlafa atıldığı günden harman oluncaya kadarki hali; Almanyada bir şehir. 13) Tersi : Bir erkek ismi; Bir emir; Hayatın mevcudiyetl için gerekli aslî unsurlardan birisi; Tersi: 1956 da Macaristandaki ihtilâl nrasında Amerika B. Elçiliğine sığınan Macaristan Başbakanının önadı. 14) Arma'nın ortası; Tatlı sıfatı ile başlayan ve bir müzikli sahne eserine ismi konan bir yabancı kadın adı: Iskambilde iyi kâğıt; Arka'mn ortası. 15) Tersi : Bir uzvumuz; Bir nota. 16) Renk körlüğü (tıp terimi); Anadoluda yaşamıs tarihî bir Türk kavmi. TUKARIDAN AŞAGlYA : 1) Gemide direklere takıh halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan deliklı ve çubuklu levha; Dikenli ve sert pullu, kısa ve geniş, siyaha yakın esmer bir balık (balistes capriscus). 2) Odanın dışan ile irtıbatını temin eden kısmı; Tersi: Afrikada insan eti yiyen bir yamyam kabilesi. 3) Ayak; Kendini ağıra satma, bunun için sahte çekiniş; duman lekesi. 4) Bahkesir'in bir ilçesi; Tersi: Aşağılama, rezil etme. 5) Mutluluk; Bir emir; Kuzey Italya'da bir ova ve bir nehir. 6) Tersi: llâve; Istanbul'un eski isimlerinde/i. 7) Yapım isleri; Altıparmak balığının dilim dilim kesilmiş salamurası. 8) Asker ruhuna ve düşüncesine muanz olan duygu ve düşünce. 9) Kimyada sodvumun simgesi; Sayıları göstermek için kullanılan işaretlerden her biri; Politikada anlasmalan ve paktlan ifade eden birlik mânasında kullanılır; Telefonda ilk söz. 10) Bağışlama; Vüâyet; Memur ve emekli aylığı; Yiğit. 11) Tersi: Anlaşma, mukavele; Bedbahtlık. 12) Hâdise; Tersi: Bir nota; Tersi: Bir renk; Kolay'ın ortası. 13> Bir iste çok hizmeti geçmis. yaşlanmış ve tecrübe kazanmış olan kimse; Tersi: Akıllı, zekâ sahibi. 14) Tarih öncesi tanrılannm efsaneli seruvenlerini anlatan hikâyeler; Mısır tannsı. 15) Anadoluda yaşamıs tarıhi bir Türk kavmi; Herhangi bir sebeple zihni kanşmış olan; Tersi: Sonuna (s) gelirse küçük sehirlerde bayram ve panayır günlerinde yapılan eğlenceli toplantı mânasma gelir. 16) Acımazlık, insafsızlık duygusu. «25 Açılıs 6.30 Türkülrr gpçldi 7.00 KBye haberler 7.05 Köydrn kente müzik 7JO Haberler 7 45 Istanbulda bugün 7.50 Stüdyo G'dm 8 00 Saz eserlsri 815 Sabah ve müzik 8.45 Sabatı türkfl\rr\ 9 00 İstekleriniz 9 30 Çocuklann kös»«l 10 00 Pliklar dönüyor 10J0 Pazar skecl 10 55 Kısa t » b e $ « r ltOO tirtanlral B e l c d!yes\ Konıcrvatuarı konserinbı nalc len yayînı" f î M Ü ç çîzgl. Oç pTSTt saatrn olaylan 2100 Büyük stödyodan 2Î.00 Reklâm programları 22 40 Küçük ilinlar 22 45 Haberler 23.00 Sizlerle beraber 24 00 Kapanıs. İSTANBUL tL RADYOSU 9.55 Açılıs 10 00 Sizin için 10 30 Mlnyatür müzik 11.00 Hafif »arkılar 11.30 Akordeonla melo. diler 1145 Piyano soloları 12.00 Geçml» günlerin «evilcn seslerl 12.30 Öğle konsert 13 00 Tatil 12.25 Küçük llftnlar 12.30 Yur melodilerl 13.30 Konçerto saatl dun »est kadınlar korosu 13 00 14 00 Pazar melodilerl 14.30 Fıkralar v e müzik 15 00 Gençler için Haberler 13.15 San »Tolan 15 30 Caî müzlgl 1S00 Pazar kon. 13 30 Reklâm progmmlıtn 15.00 •eri 17 00 Çay saatl 17 30 KüOpera konserl 15.35 Kayıp mektupları v e küçük ilânlar 15 40 çük konser 18.00 İyi aksamlar Ayla Gürses'ten şarkılar 16 00 18 30 Senfonlk müzik 19 00 Hafif müzik 19.10 Asya Yayın Birliğl Maç yayını 16 45 Plâklarla orkesEtnik müzik festlvall 19.30 Aksam »ralar 17.15 Kltaplar arasında kon'eri 20 15 Gençlerln sevdiklerl 17.30 Oytın havaları 17.50 Rekl&m programları 19 00 Haberler 21 00 Mtlzik dünyasmdan 21 45 19 40 Küçük orkestra 20.00 Hafif mfizik 22.00 İzahlı eaz müzigl 23.00 Gece konserl 23.30 Türküler v e sazlar geçld! 2015 Sizin için seçtlklerlmiz 20 40 Ah Tatil aksaml için 24 00 Istanmet Çağan'dan sarkılar 20 55 24 bulda gece y a n s ı Kapftnıa. Garth AMK A R A Trfffany J o n e s mmmmmmmmmmmmmmmmi TIFFANY JONE 6.25 Açıhs 6.30 Günaydın dünyasmda çocuk 20 05 Mustafa 7 00 Koye haberler 7.05 Kutlu Seyran'dan »»rkılar 20 25 Muzik dünyasmdan haberler 2\M 24 Payaslı'dan sarkıla r 7.30 Haberler 7 45 Sabah müzifci 8.00 An saatin olayları 21.05 Geçen hafta 21.20 Spor dergisi 2150 Caz karada bugün 8.05Oyun havaian müziği 22 25 Sarkılar 22 45 8 20 Küçük ilânlar 8 25 Türk müziği dtaleyici ist«kleri ».00 Haberler 23 00 Hafif müzik dünTrafik 9 20 İsteklermlz mikrofon yasmdan sesier 24.00 Kapanış. ANKARA İL RADYOSU da 10 00 Pazardan pazara 10 30 9 55 Açılıs 10.00 Sabah konseri Besincî sayfa 10.50 Kısa haberler seçmeler 10 55 Özel eglence 11 55 Küçük 10.30 Albumlerden 11 00 Müzik dünyası 12.00 Öğle ilânlar 12 00 Eyfel'den müzlk konseri 12.45 Hafif melodiler 12.30 Halk müziği dtaleyici istekleri 13 30 Konçerto saati 14.00 The 13 00 Haberler 13.15 Muzikll Swingers caç topluluğu 14 30 Bale çocuk oyunu 13.35 Sevdiğiniz sesmüziği 15 15 Bir solist 15 30 ler 14.00 Çocuk bahçesi 14.15 Ames Brothers söylüyor 16 00 Reklâmlar 15.15 Kısa haberler 15 20 Nusret Ersöz'den şarkılar Dans müziği 17.00 Pazar konseri 18.00 Bir solist. bir topluluk 15.40 Çesitli müzik 16 40 Olcay Aktalay'dan sarkılar 16.5 Kısa 5 18 30 Küçuk konser 19 00 Hafta. haberler 17.00 Kadınlar toplulu. nın solirti 19J0 Plaklar arasında 20 00 Ankara'da bu hafta 21 00 ğundan türküler 17 30 Köy odası Mozayik 22.00 Caz müziji 17 50 Reklâmlar 19 00 Haberler 19 30 Müzik demeti 20 00 Sür Kapanış. MalkOÇOğlU j konuveresim:AYHAN BAŞOĞLU"] I KIZIL KULE Denizcilik Bankası T.A.O. dan Bankamız Şehir Hatlan tşletmesine ait I Ş K DUBASI kapatılmı; zarf içinde teklif alma usulü fle satışa çıkarılmıştırBu satış için son teklif verme tarihi 24/11/1966 dır. Şartnamesi Malzeme Müdürlüğü veznesinden bedeli mukabilinde temin edilebüir. (Basm 22969/13254) 71 cNe yapmı» köylül«r biliyor musunuz? Korkmuşlar! Dayıcık diyor ki, «Gokten kara bir kutu, hışşşşadak endü...» Eliyle koluyla da gosteriyor nasıl indiğini...» «Vah yavruuum...» •Ama baba, ne yapsın zavalhlar? Görmemisler. Kabahat kimin?» «Kabahat herhalde benim değil, kızım...» «Elbet senin değil bbacığım, senin elinde bir şey yok. ki:» «Yazıyorum yazıyorum yukarıya, yazdıklarım dosyalara çirip kalıyor. Düşünuyorum da su dayıcığın işini...» «Babacığım neye alıyor hazine bağlannı dayıcıkların?» «Kızım, kadastro geçmı*. Bir karar verilmiş, bu karar da kesinleşmiş. Vaktind« itiraz etme mişler... Dayıcık diyor ki. yanlıs hesap Bağdattan döner... Her şey kanuna göre be adam, nasıl doner? Anlamıyor!..» «Vah yazık...» «Kızım git şu «Haberler» i tıka. Bir başka dalgayı çevir de türkü bul...» Bir gönülde İki sevda olamaz Biri Leylâ biri Mecnun olamaz Aaaah olamaz... «Kapat, kapat!..» «Kapatırer kınrn, Semra!» kaplumbağalar fakir bavkurt «Saffet beye, «Beni bu ilçeden al, büyük bir ilçeye ver!» diyeyim dedim, çok düsündüm ama vazgeçtim. Kendikendime, Lütfiye'yle konuşmadan bu iş olmaz dedim. Tozaklı dayıcık dıyor ki, O kara kutu düştü havadan, devresi gün kadastro geldi. Bir uğursuzluk çıkacağı hppimızin ıçine doğmuştu... «Şu sezgıye bak hanım.» Ah bir saz çalabileydim hanım... Ekinler sarardı blçtik güz geldi. Hakka şükttr bn yıl bire yiiz geldi.» «Köylü türküleri ha Sırrı bey?» «Köylü türküjeri hanım.» «Babacığım, bir köye gitsek! Yanı öyle istiyorum ki!» «Geçtiiii.. a kızım.. geçti! Ne işe yaranz biz köyde?» «tnekleri sağarım sağarım, bos tanları çaparım capanm..» (Köyle olsak şimdi ayn ocaklarınız tüterdi..)» «(B07 boy torunlanmıı olurdu..)» «Lütfiye hanım, ben sızıyorum...» «Aman babacığım, daha erken vallahı!...» «Sızıyorum...» «Konuşuyorduk ne güzel..» «Sızıyorum.» «Tutun babanızı kızlar.. doğru yatağına!» Her zaman böyle oimazdı. Her zaman böyle bitmezdi. Çoğu zaman güle oynaya kalkarlar, güle oynaya giderlerdi yatağa.. O akşam, kan koca, biribırlerine sarılıp sanlıp ağlastılar. Sa baMeyin kalktığında Sırrı bey de kuş gibi değildi. Kır Abbas, öğleye doğru bulundu geldi. Yüzbir'den köye çıkana kadar ıpıslak olmuştu ter den: «Amanm bittim, bittim ula!..» diyor, başka demıyordu Evde kimse yoktu. Hemen başın daki fotörjij torbayı değneği attı. Kuşağını çSzdü. Gömleğini çı kardı. Çarıklanm çoraplarını çıkardı. Hayat bacasınm bir yeri AÇ&AKAUAA ŞU KAPIVl ne sokuk anahtan buldu. Irbiğı aldı, eli yüzünü yudu. Basını. gövdesini ıslattı, ülattı. Sılınmeden, kurunmad.m, kendini duvann dibine, hasınn üstüne attı öylece. «Vay anacığına! Ula ne bu ısıcak! Gıne cehenr.eme döndü ortalık, cehennemel.» diyordu. Boyuna terliyordu. Akşama kadar dondü durdu oralarda. Gün batarken gitti, yor ganı dürüp kaldırdı. Değneğini aldı, köye yürüdü. Köy içinden geçerken Rıza'yı gördü. Rıza koştu geldi uzaktan: «Habarların havır1 mı Abbas emmı, hemen anlat » dedi, ellerine sanldı. «Olmaz Irıza! Sdylemem yeğe nım!» dedi. «Heç söyleyemem! Akşam toplantım var. Kel Bektaş'ın evine gel. Senden istediğim: O topal masa var ya okulda. onu aldınver Bektaş'ın oraya. Sandalleyi de isterim. Unutma...» Rıza şaşırdt: «Devlet sırn mı yavu?» Ellerini çarptı biribırine. «Maraktan çatlıyoruz ula, ha şimdi söyleyiver!..» «Olamaz Irıza! Heç yüksünme bana! Olanaksızdır! Masa sandalleyi unutma sen akşama..» «Masa sandalle ne olacak?» (Arkası var)