24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFEİKt 25 Ekim 1966 CUMHÜRÎYET BİR HATIRANIH TAMAMI Suphı KARAMAN alit Aydemir'in bir gazetede yayınlaııan hâtıralanndaki jerçek dısı beyanUra, dfi•ülen tezatlara \t yasanılan ruh haletinin etkilerine deçinmek üzere aynı jaıeteye bir tekzip yazısı föndermiştim. Bu yazı o gazetede yayınlanmıstır. Bu hâtıralarla ilgili olarak baskaca hiçbir acıklamada bulnnmak niyetinde değildim. Ancak, zaman zaman 27 Mayısa tecavüzde bnlnnan bir ucuz polıtikacının hiç yoktan «17 Eylüt 1961 tarıhınde M.B K.'nden uç kisi ıle yaptığımız toplantıda Menderes'i kurtarmaya bız de çahşmıştık» diyerek devreye girmesi karsısında; bunnn da yanlış taraflannı ortaya koymak fizere o çiin (17 Eylül 1961 de) toplantıdan soııra tuttu*um hâtıraların tiimünü yaymlanmak uzcre Cnmhurivet sra7etesine verdim. Ancak ırazete bu hâtıraların aktüalite ile ilgili kısımlarını yavınlamıs, hâtıraların orta kısmında bulunan «Gumucpala'nm ve Şinasi Osma'nm kişilıkleri» ne ait ?azdı£ım kıumları, konnyu uzatmamak için, atlamıstı. Hâtıralanmızı, o gün hançi objektif öl^üler Içerisinde kaleme aldığımızın aydınlanması bakımından hunnn da vayınlanmasını Cumhuriyet gazetesi vöneticilerinden rica ettim. Bonun fiıerine o eiinkü hâtıralarımın «Ragıp Gümüspala ve Şinasi Osma'nın kisılikleri» ne ait kısımlannı da aşağıria sunnyoram. • ••• • ••• • ••• Anlamı! • ••I :::• AŞI 1 1/ ND A •••• :::: •••• •••• •••• • ••a :::: Gümüspala ve Osma 6 k Gümüşpala'yı ve parti sekreteri Şinasi Osma>ı e\velce a\nı kıt'alarda bulunmus Clarak gayet i>i tanıyordum. Gümüşpala'yı 1951 yılında 3. Ordu Kurmay Başkanı bnlnnuyorlarken gıyabi olarak tanımıştım. Kendi imzaları ile Genelkurmay'a gelen bir kısım ordu evrakında gajet cesurane davranışlarını gördükçe ordurau«un bu tip generalleri de var mı? diyerek hayret duyardım. 1954 yılı Ekim ayının 20'sinde 2. Kolordu Kumandan vekili olarak Gelibolu'da bulunurlarken bir seferberlik tatbikatında bes gün yakinen görmüstüm. Otoritesi, kavra>ısı ve tatbikat için aldırttıfı tertipleri gayet iyi idi. Ancak yabancı \e yerli müşahitler için alınan vemek tertipleri çok israflı olarak o çünlerin modası olan Nurettin Baransel düzenine girmis olma« fizüntü vermisti. Asıl yakinen tanımam, 1957 Afnstos 1958 Ağustos arasında. kendileri 7 nci Kolordu Komutanı olarak Diyarbakır'da bulnnarlarken oldu. Bu tarihlerde, 7 nci Kolordunun bir topçn taburu korautanlığına kıt'aya çıkmıstım. Fakat, emirleri ile kolordunun harekât şubesine alınmı; ve çok zaman bu şubenin müdürlüğüne vekâlet etrnistim. 7 nci Kolordu Komutanı olarak Korg. Ragıp Gümüspala, sabsı için mesai saati tanımıyan, gece ve çündüz ayakta, son derece enerjik, azimli, sebat sahibi bir komutandı. thata ve kavrayısı gayet iyi, yüksek otoritesi bulunan, idarecilik vasıfları üstün olan Gümüspala'nın iyi bir asker olduğunda aslâ süphe yoktu. Ancak. idealist olan bizler için, komuiatı olarak bazı knsurlan da raevcuttu. Bir 4efa, eiitimci defildi, talimbanrlerde, tatbikat saba"urında görülmez, buna mukabil birer şantiye haline getirdiği garnizonlarında, onu ber arayan, ancak bir inşaatın başında bulabilirdi. Plân tatbikatları ve harb oyunlannı başkaları idare eder di. Onun talimhaneler dışındaki inkâr edilemiyen yapıcılıgı ve inşaatçılığı intikal eden birliklerin süratle iskânını ve her garnizonda bir snbay lojmanının yükselmesini sağlıyordu. Bilâhare 1958 Ağustos'anda Cemal Gürsel'den sonra 3 fincü Ordu Komntanlıgına çıktıktan sonra, ken *•«• Tabii Senatör :a: disi hakkında bn insaatçılığımn fenkid edilmls HS •••• olduğunu dnymnş olacaklar ki, bn defs inşaat•••• çılıfnnın yanı sıra talimhaneleri de ibmal etmemisler ve battâ ifrat derecesine varan sıkı takipleri ile kıt'aları ve pek çok snbayı bizar hale tetirmislerdir. Oenilebilir ki, ihtilâl öncesi ve sırasında maiyeti tarafından sevilmeyişinde bnııun da tesirleri vardır. Gümüspala, insanlık va•••• •••• sıflan itibariyle de Adalet Partisi başında halka •••• ve aydınlara fena görünmüş veya gösterilmiş olmasının aksine, kâmil bir şahsiyetti. Vazifeşinas ve vatanseverliği yanınd» hakşinastı. Tardıma muhtaç astlarına her fırsatta yardım yollarını •••• arardı. ftimat ettiği kimselere aşın güven göste•••• rirdi. Erkek ve kız bes çocnğn vardı. Oğnllan ve damatlannın hepsi subaydı. Fazla takipçiliği sebebiyle kusurlu buldnğn astlarına bazan son derecede kindar da\ranırdı. Belki en büyük kusnrlarından biri ve belki de tek knsnrn kindarlığı idi. Bilhassa en yakın astlarına karşı kindarlıtı enlann istikballerine yön değiştirirdi. Çok zeki ve üstün insanî nitelikleri olan 10 nncn Tümen Komatanı Tağgeneral Zeki Üstünkaya'nın emekliliği, sonradan Yassıada'da Kayseri olavlarından yargılanan ve mahkum olan Demokrat Partinin partizan generali Tnğg. Kemal Çakın'm uzun yıllar terfi edememesi ve kendisinden sonra 7 nci Kor. Komutanlığma çelen ener•••• ••*• •••• jik, zeki ve bilgili bir asker olan Tümg. Hidayet (••• ••• Kızıldemir'in gekiz ay sonra Tetkik Kuruluna ilınması onnn kinciliğinin sonnçları idi. özellikle. ordnda «Deli Hidayet Pasa olarak mârnf buInnan sonuncusn ile mücadelesi epeyce çetin olmustur. Benim Divarbakır'da bir yıl içerisinde tanıdığım Gümüspala asli partizan defildi. Bir Demokrat Parti sempatizanı taiçbir zaman olmamıstır. Divarbakır'ın en azılı milletvekillerini ve mütaahhit akrabalarını haksız ve nsulsüz oldnkları yerlerde daima terslemis, vali ile iliskileri daima soğuk olmuv bir topçu nçağı ile Diyarbakır'a maça gelen Demokrat Partinin partizan, çizmeli l'rfa Valisini (Kadri Eroğan) terslemiş \e nçağın pilotunn hapsetmistir. Demokrat Parti tarafından 1955 ten sonra tutolmnş olması belki de rittifi yerlerdeki asırı insaatcılığmdandı. Sosyal ıliNiııri ve Sosyal Hokok nm bazı memleketleri îsviçre'nia gösterdiği uzak görürlülüğü ve kı» rakhğı gösterememişler, sosyal akımları ve yoksul kitlenin taleplerini polis ve jandarma tedbirleri ile önleyebileceklerini sanmışlar ve bunda da çok aldanmışlardır. Avrupa ve Asya'daki komunist İUtilâlleri bu anlayışsızlığın ve basiretsizliğin sonunda doğmuştur. Göller memleketi olan Isviçre'de hemen bütün şehirlerde göl kıyılannm ferdi mülkiyete konu olamadığını, bu kıyılann, geniş nhtımlar, parklar ve geziler hallnde bütün şehir halkının faydalanrr.asma tahsis edilmiş bulunduğunu ve buna karşılık Dünyanm en RÜzel sahillerinden biri olan bizim Boğaz ve Marmara kıyılarımızın çok büyük bir kısmının, sadece sayılı kişilerin mülkiyetinde bulunduğunu söylersek, İsviçre'deki ve bizdeki sosyal dengenin ne durumda olduğu kendiliğinden meydana çıkar. Bu verdiğim misal dengenin veya dengesızliğin sadece küçük bir yönünü göstermektedir. MEDENI KANUNUMUZUN SOSYAL YÖNÜ : 2 Sosyalistlik,, İle kiimiirillllillll.lll Ord. Prof. Hıfzı V. VELiDEDEOĞLU retle mâlî zaruretler ve yoksulluk dolayısiyle, bir sözleşmede, belirli bir menfaat karşılığında, kanunun kendisine tanımış olduğu Medeni hakları kullanma ehliyetinden vazgeçmi? olan bir kişinin bu vazgeçmesi hukuk bakımından muteber sayılmaz. Ayrıca Borçlar Kanunumuzun (gabin) yani (asın faydalanma) ile ilgili 21. ve bir hizınet sözleşmesinin 10 yıldan fazla bır süre için yapılmış olması halmde, işçinin 10 yıl dolunca tazminat ödemeden bu sdzleşmeyi bozabıleceğine dair 343. maddeleri, Medeni Kanunun yukarıda zikrettiğim 23 maddesini tamamlamaktadır. Medenî Kanunumuzun sosya! fiükumlerinden biri de «velâyet altında bulunmayan her küçüğe bir vasi nasbolunur.» dıyen 354. msddesi hükmüdür. 18 yaşını doldurup kenüz reşit olmavan küçukler ana babalarının velâyetı altındadırlar. Fakat bunlann her 'kısı de olmüş veya haklannda *tnyıplık kararı verılmış veya velâyet, kanundaki sebepierden biri ıle, her ikisinden de alınmışsa, ortada kuçüğün menfaatlerını koruyacak bir veli bulunmadığından, ona bir va"=i tâyın olunur. Sosyal menfaat düşüncesiyle konulmuş olan bu huküm gösteriyor kı, Medenî Kanun velâyet altında bulıın mayan bütün küçüklerin ille bir vası tarafından korunmasını anecburi kılmıştır. Ne yazık ki memleketimızde bu huküm, dığer b.r çok sosyal hükümler gibi. kâğ t üzerinde kalmakta, şehırlerımızın sokakları veli veya visisi buiunmayan bir sürü kimsesız çocukla dolu bulunmaktadır. 19., İİİİ :: :: Yüzyıldan önce ve 19. yüs yılm devammca mülkıyet 'hakkı mullak bir hak. ferde tanınmıs mutlak bir yetki olarak nitelendirilmekte idi. Fransa Ihtilâli de bu hakkı aynı şekilde mukaddes olarak ilân etü. Fakat mülkiyet hakkının, toplumun bazı fertleri tarafından kötüye kullanılması 19. Vüzyılın sonlarına doğru bu hakkın münhasıran hak sanibi yararına mutlak bir hak olmayıp, toplum yararına hizmet ettiği sürece ferde tanınmış bir hak olduğu ileri sürülmeğe baş landı. 1804 tarihli Fransız, 1815 tarihli Avusturya ve 19. Yüzyılın sonunda hazırlanan 1896 tarihli Alman Medenî Kanunlan mutlak mülkiyet hakkını kabul ettikleri halde, 20. Yüzyılm başlannda 1907 de kabul olunup 1 Ocak 1912 de yürürlüğe giren ve bizim Medeni Kanunumuzun esasını teşkil eâen Isviçre Medenî Kanunu, mülkiyet hakkma birçok kayıtlar koymak suretıjle bunu tam bir mutlsk hak olmaktan çıkardı. ls%içre kanun koyucusu 19. Yüzyılın özellikle ikinci yansmdaki sosyal fikir akımlarından yararlanmayı biinıiştı. Böylece îs\'içre Medeni Kanunun da mülkiyet hakkına konulmuş olan kayıtlamalar bu sosyal akıraların etkisi altında kanunda yer almıştL Bazı hükümler aşta yeni Anayasamız olmak üzere, Medeni Kanunumuzda ve dığer bir çok kanunlanmızda sosyal ruh taşıyan hükümler mevcuttur. Yurdumuzda bugün mevcut olan dengesizlik, bu hükümlerin demokratik bir nıh ve h^va içinde uygulanmamasından ileri gelmektedır. 1961 Anayasası Başiangıç kısmında, demokratik nukuk devletinin sosyal temellere dayanması gerektiğini, ikinci maddesuıde de Türkiye Cumhuriyetinın sos yal bir hukuk Devleti olduğunu zikreder. 36. maddede «Mülkiyet hakkınm kullanılması, toplum yararına aykırı olamaz» kaidesini koyar. Görülüyor ki yakm tarihteki sosyal fikir akımları Anayasamızı da etkisi içine almıştır. Bizim bu gün kâğıt üzerinde gelmiş olduğumuz bu merhaleye Isviçreliler bundan 59 yıl önce, 1907 de kabul edip 1912 de yürürlüğe koymus oldukları Medeni Kanunla gelmişler ve mülkiyet hakkınm «mutlaklık» nıteliğini yalnız kâğıt üzerinde değil gerçekte de kaldırarak bu hakjpn B Değinmemin sebebi âtıralarımın bn bölümünde, Gümüspala'nın kisiliğine bn derece nznn deŞinmemin sebebi, Adalet Partisi Başkanı oldnktan sonra, sahsı üzerinde yapılan isnat ve hücnmları haksız bnlduğnm içindir. Demokrat Parti gövdesi üzerinde kurnlan Adalet Partisinin Genel Başkanı olmakla Gümüşpala'yı Demokrat Parti'nin sempatizanı göstermek, sahsiyetine kusurlar yakıştırmak onn tanıyanlar indinde, hafiflik ve haksızlıktı. Gümüspala'nın ihtilâle karsı olnmln totomana da 27 Mavıs 1960 sababının ilk saatlerine ait hâtıralanmda temas etmis bnlnnnyornm. Part'nin Genel Sekreteri Sinaii Osma'ya gelince, onnnla da 1953 1954 senelerinde bir yıl Mamak'ta 5 inci Zırhlı Tugayda bulunmaştuk. TBfaşda aynı birlik içinde bnlnnmadığım için çok yakinen tanımam*. Fakat onnn sahsındaki özellik kâf! derecede tanımak için aradaki mesafeyi kapatıyordn. Benim ve benim gibilerin bildiklerine göre, asker olarak üstün meziyetleri yoktn. Çok soknlganlık ve gelisi güzel fazla konnsmak meziyetleri ile tartabilmek vasıflanndan mahrnm komntanlar nezdinde itibar sağlıyabildiği bayatının her safhasında görülür. tddialı ^e baifrrarak yaptığı konnsmalannda. biraz dikkat edilirse, esasa giremediği ve etrafta dolasıp teferrnatta kaldığı hemen sezilebilir. • ••* • •• •••• Karıştırmamalı osyal duşunce ve sosyal hukıtk bazılarınca •Sosyalistlik» ile kanştırılmaktadır. Bunları birbirine karıştırmamak lânmdır. Sosyaüzm bir teori, bir iktisat ve idare sistemini kabul eden bir dıin ya görüşüdür. Teorik bakımdan bunun pek çok çeşitleri vardır. Birinci ve ikinci dünya savaşlarından sonra çeşitli devletlerin idare ve iktisat sistemlerinde u^b gulanarak teoriden çıkıp gerçek hayata intikal eden sosyalizm, demokratik sosyalizmden totaliter komünizme kadar çok çeşitli nitelikler arzetmektedir. Aynca, demokratik sosyalizmi seçmış olan memleketlerin bünyelerinde pek çok farklargörüldüğu gıb'İ, totaliter komünizmi bir idar» ve sistemi olarak seçmiş olan memle ketlerdeki uygulamalar arasında çok çeşitli aynınlar gorülmektedır. Ancak demokratık sosyalizm ile totaliter komünizmi birbirinden ayıran en önemli fark sudur: Birin S 863. madde edenî Kanunun 863 ve Borçlar Kanununun 328. ve 333 uncu maddelerındeki hükümler de ikti&adi bakımdan zayıf olanları kuvvetlilere karşı koruduğu için sosyal hukümlerdendır. Bu kaideler iktisadi hürriyetı doğrudan doğruya sdzleşme hüırıyetine karşı koruma amacını gutmektedir. Kuvvetlinin zayıfı e omurmesıne ve onu haraca bağiamasına engel olmaya çalıştnaktadır. M J S S • • • J S " • • • • 5 S I • j J J S • •••• • >•• Halk Partisinde ortanın soln büyük bir zafer kazandı. Genç partililer inançlı bir mücadeleye giristiler, kazandılar, \e Bülent Ecevit Genel Sekreter oldn. Halk Partısi içinde âdeta bir ihtilâl gerçekleşmiştir. Bn önemli gelisme üstünde toplumculuk açısın dan durmak, ve olaylara gerçek değerini vermek gerekir. Olayla ra siyasi particilik açısuıdan bakmak, ya da sosyaliımin roman tizmine dalmak sosyalistlere yararlı olamaz. Halk Partisi içindeki mücadelenin anlamı nedir? Genel açıdan baktığımız zaman izahı kolay: Toplum olaylarının bepsinin teme Iinde sınıf çatışması vardır. Türkiyedeki sınıf çatışmasının siyasi hayatımızda yarattığı bunalım, Halk Partisinin kapısından içeri girmfşti. îki sınıftan ve çeşitli tabakalardan çevreleri çatısı altın da barındıran bir kitle partisi'nde kanadlar çatışmışlardır. Bn çatışmalann sonnnda iç çelismeleri gene devam ettiren bir geçici karara varılmış, ufak bir revizyon yapılmıştır. Ne var ki bn genelleme, düşünceleri aydınlatmaktan uzaktır Türkiyedeki sınıf çatışmasını Türkiyenin sartlanna otnrtamayan toplnmcn düşünce havada kalacaktır. Batıdaki sınıf çatısmasından sömürgelerden sömürülen değerler, işçi sınıfının ve sosyalistlerin tntumlarını yeni gerçeklere doğru itmistir. Az gelişmiş bij ülkede yürütülmek istenen sosyalist mücadele de, gene milletlerarası sömürme düzeninin, bir kelime ile emperjalizmin gerçeklerini bir yana iterek yürütülemez. Bngün Türkiyede sosyalizm, milletlerarası niteliği bulunan bir meseledir. Türkiyeyi yeryüzünde yalnız başına ya.şıvan bir toplum olarak düsünemeyız. Halkı sömürücülere karsı şnnrlandırırken «ıç ve dış somuruculer» den söz açıyoruz. Oysa bir Alman, bir Amerikan, veya bir tngiliz sosyalistı, «dıs somuruculer» den söz açarsa tutarsız bir lâf etmiş olur. Cstelik «somurucu» durumunda bulunan kapitalist toplumlarda burjn\azinin millî niteliği vardır. Türkiye gibi az gelismis ülkelerde ise bnrjuvazi kelimesinı kullanırken dikkatli olmalmz. Çünkü Batıda milliyetçiliğin bayrağını elinde tntan ve millî karakterinin çizgisini çeken bnrjnva, Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde gayrimillî bir renge bürünmüştür. Türkivedeki kompradorlara «burjuva» diye hitap etmek lüzumsuz bır iltifattır. Hele sosyalizmin, az gelişmiş ülkelerde «dıs sömürücülere» karşı da çıkması sosyalizmin milliyetçi niteliğini vermekte, ve sosyalist mücadele ile milliyetçi du>guların bağdaşmasını sağlamaktadır. Bir sosyalistin bu çerçeçe sırtını çe\irmesi kadar büyük gaflet düsünülemez. Sınıf çatışması gerçeğınin millet gerçeği içinde ve milletlerarası sömürme mekanizması alanında iki yönlü görünüşleri olduğnnn hatırdan çıkarmak doğru değildir. Bu gerçekleri iyice Kabullendikten sonra kendi kendimize sormalıyız : «Cumhuriyet Halk Partisinde olan nedır?» Bizim gördüğümüz C.H.P.: vabancı sömürücülere karsı tavır almak \e nıilli baçımsızlıçı ülkü edinmiş kurumlar arasında yerini bulmak kararını 18 ıncı Kurultay'da vermiş bulunuyor. Halk Partisinin Genel Sekreterliğine büyük çoğunlukla seçilmiş Bülent Ecevit, Kurultayı dolduran ve Anadolunun 65 ilinden gelmif 12N den fazla delegeye : « Millî Kurtuluş Savaşında Atatürk'ün öncülüğünde yabancı somuruculerı yurdumuzun ustunden kovduk. şimdı de topraklarımızın altından kovacağız* dediti zaman salon alkışlarla inlemiştir. Halk Partisinin 18. Kuru!ta\ da verdiği kararı sosyalistler iyi değerlendırmelidirler. Bu karar yalnız sınırlarımızın içinde kala* cak bir karar deîildir; milletlerarası önemi olan bır karardır. Ma«hineton*un kulajına kar sımı kaçıracak, midesini bulandıracak bir karardır. En kötü zamanmda *ı30 oy almıs bir siyasi parti, halkı yabancı sömürücülere karsı snnrlandırma faaliyetine geçerse, ve kırk yıllık otoritesınden doğan etkiyle sağlam knvvetler üstiinde gerekli teminatı yaratırsa, Türkiyenin emperyalizme karşı direnme çficü voğunlaşacaktır. Bu hesapları çok iyi yapan komprador çevreleri ve Amerikan kapitalistleri Halk Partisi Kurultayını çok iyi izlemişlerdir. Çesıtli iç oyunlar, Halk Partili bir «Süleyman Demirel» yaratılması icin sahneye konmustur. Ana sonuç. bu o^unların yenilgisidir. Bu sonucun gelecekte varatacağı tepkiler ve gelişmeler ayrıca tahlil edilmelidir. Sımdılik biz Halk Partisinin Kurnltay karannda yabancı sömiirücülerle işbirliği halinde bulunan kompradorlann kayıplarmı görüyoruz. Bu gelismede Türkiyenin tek sosyalist partisi olan T.I.P.'nin durumuna eelince .. •)••• • ••• •••a • III l«tl •••* lüğüne, fikir ve vicdan hürriyetıne dokunulmadığı halde, ikincisınde bütün bu hürriyetler ya tamamen ortadan kaldınlmış veya çok kısılmıştır. Böylece Devlet ve iü?re sistemi olarak her ikisi arasında çok derin bir fark, hattâ bir uçurunı vardır. Sosyal Hukuk ve " sosyal düşünce kapitalist bir memleketi. Fakat ılımlı sosyal bir hukuk ve iktisat politikası güdülmediği takdirde asırı fikir akımlannın memleketo yayılacağını ve kök salacağını görüyordu. Bunun için hukukun sosyal fonksiyonu ön plânda tutulmalıydı; bir hakkın kullanılması o hakkm sosyal gayesine uygun o!malıydı. Hukukun fonksiyonu ise ferdi olmayıp sosyaldi: Hukuk içtımai bir müessese idi. ^. iç kimsenin Medeni Haklardan fayda lanma ve onları kullanma ehliyet ve hürriyetinden vazgeçemeyeceğine dair 23. madde, iktısaden zayıf olanları kuvvetli olanlara karşı koruduğundan, sosyal bir hükümdür. Bu su rıyetsizliği ve bir nevi bağımlılık lır. Bu ıse ve kdleliği doğurmaktadır. Bu ıse bizzat hürriyetin ruh ve anlamına aykırıdır; kamu yararma 8 y bL ... . .. . .. , . *" ^ sozleşme humyetı de kamu varan ile tegdaştıg, sürece tanınmalıd.r Medeni Kanunumuzdaki S osy a l hükumler bugünkü ihüyaçlar için artık tam yeterli bir du'rumda değıldır. Devrımızin ve halkunızın ihtiyaçlarma kanunlara reformlar getiren yenigdre sosyal ihtiyaç olduğu şuphesizdır. YARİIM Politikacılarımızm Tarihî Sorumluluğtı ençel değil yardımcıdu. Sosyalist bilinci halk katlanna yavmak görevi İşçi Partisinindir. Ancak bu görevi yerine getirirkcn Türkîyenin'Vç Verçekleri • kadar dünva gerçeklerini de besaba katmak zornndadır. Emperya• ' i x m e k s r s ı n > ü c a d ' ' e ederken elbette sosyalizmin inşasını da sim! diden hesaba katarak yürümek gerekir. Ancak dıs sömürücülere ;•. ı. »• • . . . , . . « s • • k V ? k " V V e t '""»••»••" y»pam,,anlar, sosvalızmın inşas. iç.n ger e k l 0Iİ m v e f l r s a t l 1 a • \ '\ J"*™*? °« « k*» *»°sl. olamazlar. Bn! n n n 1f'ni" kU hedeflerımizi iyi tesbit etmek ve yolumnzn iyi seçm e k ; ^ornndayız. Toplumcnlar, yanlannda olanlan karşılanna alS m a k I o r n n < l a değillerdir. Bn yoldaki olnmln gelismeleri oiumlu ! (förmek, olnmsnzlan da yerli yerlerine koymak toplnmcn gerçekçiliğin ilk sartıdır. Bn sartı daha başlangıçta bir kenara itersek sosyalizme giden çetin yolda basan zorlasacaktır. I • <>••••*••••««•»•»••••••••••••••a S Reklâmcılık 4207/12483 ALUMINYUM LEVHA ve DİSK Satışından başka SATIŞ MAĞAZAMIZDA Ampulde tektir PARÇA HALİNDE ALUMINYUM Levhalar da satılmaktadır. PARÇALARIN FİATI: 10 TL./Kgr. dır. MUHTCLİF BOYUTTA v* KALINLIKTA OLANLARI MEVCU • R r \ B A K ELEKTROLİTIK. BAKIR vt MAMÛUERI A.5. Satıs Mağ<za*ı: Karoköy, F«rm«n«ciler ı Ali yoz.çı Sofc. No. 10T«!:4481 13 OSYAL Ht'KUKUN VE SOSYAL DÜŞÜNCENİN NE OLDUĞtHNA GELİNCE: Liberal kapitalizmin sakıncalannı gören, fakat ifratlı bir sosyalizmi de sakmcalı bulan 19. Yüzyılın bazı düşunürlen, toplumun ılımlı sosyal bir sistemle idare edilmesi taıaflısı olmuşlar ve bu yönde genış yaym yapmışlardır. İşte sosyal hukuk kavramı sivri uçlardakj bütun bu akımlar ve çatışmalar sonunda doğmuştur. Ilımh sosyal akım, sos yalızm gibi bir iktisat ve idare sistemi olmayıp, Devletın ekonomiyı plânlaması, toplum fertleri arasıada dayanışma ve yardım teşekküllerini bizzat devletin kurması ve böylece ıktisadî bakımdan zayıf olanJann kuvvetli olanlara karşı korunması esasına dayanan bir düşünce tarzıdır. Bu dü|ünce tarzınıa ı kabu! ettiği hukuka göre, pek tsbııdır kı, mülkiyet hakkı da, yukarıda belirttiğim gibi, artık t^m bir mutlak hak değil, toplum yararına aykırı olarak kullanılmama?ı şartiyle, kişıye tanmmış olan bır yetkı olmaktadır. PAKISTAH INTERHATIOHAL AIRLINES requires following staff tor immediaie employmenf. 1. Secretary cum Ground Recepiionist for Yeşilköy Airporf. 2. Secreiary for Sales OHice in the hwn. Candidates v/'ıth English shorthand knowledge need only apply personally at Cumhuriyet cad .25 • İstanbul PIA otfers attradive Salary and Servı'ce conditions. f Yen: Ajans 8383 1250O 45.000 ADET DELİKLI TUGLA SATIN ALINACAKTIR 1 Bu işe ait şartname Muesbesemi'zmJn Beykozdakl merkezındcn veya Sirkecide 5. nci Vakıfhan altındaki Toptan mağazamızdan temın edilebılir. 2 Teklıfler 7.11.1966 gunü akşamına kadar müessesemizın Beykozdaki merkezinde Muhaberat Şefliğine verllmış olacaktır. 3 Teklifler arasında ihti;. acımıza en uygun olanlar tercih edilecektir. İlâncılık 6115 12492 KAYIP ARANIYOR Ajlemızın bırîcik evlâdı Gıımülcinenın Balkan kolu Saraniça köyunden HASAN 1956 yılının Ağustos ayında Turkiye>e kaçmıştı. O zaman 14 yaşında olan evlâdımız Akhısar'da Alı Koşukavalının yanına gıdt*ceğını beyan etmıştı. O zamandanberı kendismden bir ha. ber alamadık. Oğlumuz hakkında malumatı oUnların insaniyet namına HCSEYIN MOLLA HALIL TOMBAR Odoi Ermu: 22 Komotinl Yunanıstan •dıt«in« bildirmeslnl rie« ederlm. Sabuı; Hü»«yin. ArmuJ: r»tw« Cumhuriytt 134S9 19. Yuzyılm ikinci yansmdaki sosyal fıkır akımlanndan faydalan mış olan Isviçre kanun koyucusu bdyîece Medenî Kanuna ve Boıçlar Kanununa birçok sosyal hdkum ler kotymuştur. Isviçre kapitalist bir memlekettir. Liberal bir el;onomi sistemini kabul etmiştir. Buna rağmen haklanna ve özel'ik'e mülkivet hakkınm başkalan ve top Ium zararına kullanılmasını önleyici sosyal hükümleri, hemen he j men her memleketten önce fcabul | e'miş olan ve böylece kendi topiu ! munda nıspi dengeyi ve istikrarı ' sağlamağa muvaffak olan bir mem j lekettir. Ilımlı bır ıktisadî ve sosyal poütîka toplumda bır çok aşınlıkları önler. Zira her aşırılık baska bir asınlık doğurur. Bu b'r sosyal kaidedır. Nıtekim Avrupa' Alpay Yayınları Sunar LUMBAGO VE ROMATİZMA iGRILARINA KARŞI ÜMİT'YAŞAR'ın 3 yeni şiir kitabı SENİ SEVMEK ŞîîrUtar» Sultanı'na Rubai'er • EKIMDE ÇIKIYOR OPON OPON. bas. dıs. adale. «nıı. lurabago ve tomatızma ağnlannti karsı basan ıle lculianılu OPON. gunde 6 tabtele kadca alınabılır FAYDALIDIR İNSALLAHLA, MAŞALLAHLA * Hîcıvler, TiflA* ve Ba^lar 2. cılt KAStMDA ÇIKIYOR .SEN AŞK NEOİR BİLMEZDİN , Y«n! Aik Şılrltr, İARALIKTA ÇIKIYOR TESEKKÜR Aramızdan ebediyen çok sevgıli aile reisimız ayrılan Ilâncdık: 6561 12494 RAUF SEYlVIEN'e SÜMERBANK DERİ VE KUNDURA SANAYİİ MÜESSESESİ (Basm 22145) 12496 kısa suren hastahğında her turlu imkân ve gayretı gosteren PTT Hastahanesi Noroloji Mutehassısı Dr. NEJAT BÜYÜKTÜKKERİ ile dlğer ilgiü personele ve «onsuz acımızı paylajan akraba, doit. kurum ve okullar» tejekkür ederiz, 8EYMEN AİLESI Cumhuriy** 11401 Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı DSİ. Anlalya XIII, Bölge Müdürlüğünden Bölgemİ2 merkezinde yeni inşa edilecek Katranh îp Fabrikasmda çalıştırılmak ve 10195 sayılı kararname gereğince yevmiye verilmek üzere askerilğini yapmış bir Kimya Mühendisi aranmaktadır. îsteklilerin en geç Ekim ayı sonuna kadar Bölgemize mür«e«stlan ilân oluaur. (Basın 21972/12488) Mimar Aramyor BP Petrolleri A. Ş , Guzel Sanaüar Akademisinden mezun, askerliğıni yapmış 25/35 ya^larında bır mimar aramaktadır. Gorev alâka çekicidir. Kısa tecrübe ve İngilizce lisan bilgisi tercih sebebi olabilir. İlgililerin yazılı hal tercümeJeri ve fotoğraflariyle P. K. 291 Şitşliye müracaatları. Reklâmcılık (4221) 12510
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle