28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE tKf CUMHURÎYET Averoff Tumbas TUrkiye ve KIBRIS TÜRK CEMAAT MECLİSİ BAŞKANI sıtb olarak ve evvelden hazırlanmış bir plân gereğince başlatılmış oldufn şiiphe götürmez bir gerçek olarak ortadadır. Kıbnsta yayınlanan Rnmea Patris gazetesi 21 nisan 1966 tarihinden 24 nisan 1966 tarihine kadar yayınladığı sayılarında Rnmların bn alçakça plânını bütün teferrnatı İle nesretmiş bnlnnraaktadır. Bu plâna göre Makarios, Zürih Antlaşmalannı bozmak ve enosise bir merhale olarak kullanmak için imzalamıs ve Londra Antlaşmalarından hemen sonra bu plânını uygulamaya başlamıştır. İlk merhale, bu anlaşmaların Kıbrıs meselesine âdil bir hal çaresi bulmadıgı ve defiştirilmeleri gerektiği sehabım yaratmaknuş. Cnmhuriyetin ilk iki senesinde plânın bn ilk safhası başarı ile uygulandı dendikten sonra, plânın diğer safhaları su şekilde açıklanmaktadır: «tkinci safha Anayasanmbas'm sözlerini değerlendirmek için şu yı tâdil teklifleri altında bütün anlasmaları çöhakikatleri hatırlamak kâfidir : kertecek bir ortam yaratmaktır. Anayasayı tâQ Tumbas'm hükumeti «Kıbrısa âdil bir çödıl tekliflerimiz bunun için dünya devletleri talüm yoln bulunabilmesi» için mi Adayı rafından mâkul karşılanmalıdır. Türkler bu tek10 binden fazla Yunan askerinin işgali alliflerimize karsı sert bir tepki gösterdiği takdırtına sokmuştur? de Adaya derhal el koyarak bütün anlasmaları (2) 1959'da Türkiye ile Yunanistan arasında yürürlükten kaldırmak fırsatını bulacağız. Türkvâki bir anlaşma ile Kıbnsın bağımsızlığılerin herhangi bir hareketini en sert ve en seri nı temin eden ve bu bağımsızhğı garantl yoldan önleyebilecek durumda oîmalıyız. Bu altına alan Yunan Hükumeti, garantılemiş maksatla da Teşkilât (!) kuvvetlendirilmelidir.. bulunduğu bu bağımsızhk Makarios kuv Teşkilât denilen gizll Rnm ordnları Makarios'nn vetlerinin hücumuna uğraymca, rejimi kotasvibi ile îçişleri Bakanı Yorgacis'in idaresinde ruraaya koşmamış, bilâkis, rejimi koruknrulmus ve 1963 olaylanna hazırlanmıştı. Bimak için anlaşmaların çerçevesi dahilinde lindiği gibi, Türkler, Makarios'un Anayasayı tâhareket etmek istiyen Türkiyeye mâni oldil tekliflerine sert bir tepki göstermemlşler, otumak için her tedbire ba? vurmus ve ortarup nzun bir cevap hazırlamağa baslamıslardj. ya bir Türk Yunan harbi tehlikesi atmaPlânlarının bn sekilde aksadığını jören Rnm idasını becermiştir. reciler birçok tahriklerle de Türkleri harekete @ Yunan Hükumeti Makarios'un Enosis için geçiremeyince 21 Aralık günü Türklere ilk dargirişmiş olduğu her çabayı sonuna kadar beyi Indirmek zorunda kalmışlar ve bâdiseleri desteklemiş ve «müşterek gayenin Enosisin basiatarak çenislemesine çalısmışlar ve bunda tahakknkn oldugunu» ilân etmekten çekinda mnvaffak olmnşlardır. Açıklanan plândan anmemıştır. Bu gün ortada bu gayeden vaz ladıgımıza göre Makarios her şeyi 1965 seçimlegeçildiğine dair tek bir emare yoktur. rinden çok evvel bitirmek ve 1965 seçimlerine > d s z a m a n l n Ynnan Dışişleri BaZürih'i vıkan kahraman olarak girmek istiyordn. k a n ı Averoff da, bugün Tnm1960'tan 1963'e kadar yapılan bütün tcraat ve bebas'ın Birlesmiş Milletlerde sarfettiği sözlerin yanatlar bu plânın bir parçası idi. Bunlann vakaynını kullanarak, Zürih Anlaşmasını «sürekli tinde dejterlendirilememesi ve gereken tedbirlebanş getiren, Kıbrıs halkının arzulanna ve Birrin ilk eünlerden alınmaması dâvamızı bugünkü leşmiş Milletler yasasına uygun, âdil bir çözüm çıkmazm içine sokmuştur. yolu» olarak degerlendirmişti. Zürih Antlasroasını temin etmek için Türk cenahı a y n coğrafî zemine dayanan hal çarelerinden vazgeçmiş vc tâviz verilerek «müstakil Kıbns Devletı» tecrübesine, elinden bütün kozları alınmıs olarak gidi, Patris'in yayınları ve Kıbrıstaki vudilmisti. ile teyid edilen bu bakikatın ışıgında, adaletten ve banşçı çözüm yollanndan dem vn1959'da Türklerin tâvizi sayesinde meydana ran Yunan Hükumetinin yapacagı ilk iş, 1959 anfelen bn rejimi Yunanistanın tasvibi, teşviki ve lasmalarını bozmak ve Adayı Yunanistana ilhak deıteği ile altüst eden Rnmlar simdi de, Yunaiçin ortaçaç metotlanna müracaat eden Makanistan kanalı ile, letalerine daha da tâvizler korios ile arkadaşlarını derhal saf dışı ederek Birparmak çabası içindedirler. Ve, 1959 anlasmaları leşmiş Milletler yasasının temel ilkelerine olan mevcnt değilmiş ve sanki Tnnanistan bn anlaşbaglılığını teyid etmek ve bn snretle iyi niyetli malara taraf degilmis gibl, Ynnan Dısişleri Baolduğnna ispat yoluna gitmektir. Ynnan Hükflkanı, büyük bir rabatlıkla, «sürekli bir banş gemeti bunn yapmıyor. Aksine, bn cinayetlerin fatireeek Sdil bir çözüra yoln» bnimağa çalıştığını 11leri ile toplantılar yapıp, ana siyasetin enosis açıklıyabllmektedir. olduğunn beyan ederken, diğer yandan da ikili müzakereleri yttrütrnekte bir mahzur törmüyor. Ynnanistan bn tutumundan vazgeçmedikçe «adan âdil çöziiın yolunun bulunabilmesi de letten ve sîılhçn bir hal çaresi istediğinden» Türklerin, Zürih Antlaşmalarından verebahsetmemelidir. Bu, hilekârlıktan başka bir şey eekleri tâvizlere baglanmaktadır. Adaletin ( ! ) bu defildir. kadann» ne denir, bilemem ama, bizim bildigiTürk Hükumeti bn ortam içinde ve bn şartmiz ve anladığımız adalet ilkeleri Tnmbas'ın ve lar altında 1959 anlaşmalannda verilen tâvizler•nnn yolnnda olanlann büyük bir haksızlık ve den tâviz vererek Kıbns meselesini hangi «âdil» adaletsizlik eseri meydana getirmek çabası içinsekle bağlıyacaktır, bilmiyornz. Fakat, ynkands de oldnklannı teyid etmektedir. Kıbrısı askerl izah edilen Yunan siyasetinin çerçevesi dahilinişgali altında bnlunduran ve Kıbrıslı Rnmlarla de ikili görüşmeleri nzatmakta bir faide olmadı|ı müstereken takip edilen siyasetin enosisi hedef kanaatindeyiz. Yunanistan. Adada Türkler aleygüttüğünü her fırsatta çekinmiyerek açıklayan hine gelişmekte olan fiili durumu 10 bin askerini bir devletin adalet pesinde olduguna inanmıyoknllanarak durdutabilir. Bunn yapmıyor. Askeriruı. 1959'da «ıyı niyet, adalet ve daımî banş» ni de Adadan çekmiyor. Ve, Kıbnsta. Türklerin beyanları ile imzaladığı anlasmaları 1963'te kenbag ve bahçelerine bubi tuzakları konulup, Türk di silâb ve askerlerinin yardımı ile bertaraf etkadınlarının nıahrem verlerinde silâhlar aranırmeğe çalışmıs olan ve 1966'da aynı sözlerle bu anlasmaları kendi lehine tadıl ettirmek için uğ ken. cemaatin her ferdi cörülmedik bir baskı altında yasamaja devara ederken, ikili müzakererasan Yunanistanın iyi niyetine de inanmıyornz. Türkiye ile müzakereye koşması da, bizce, iyi ni lerin âdil bir hal çaresi ile neticeleneceği ümidi Ihsas ediliyor. yet gösterisinden ziyade, lehlerine addettikleri bir ortam içinde Türk haklannı gasbetmek sevdasındandır. Ynnan siyasetine, «adalet ve sulhçu» yollarr » ize göre, Kıbrıs meselcsi, 1959'daki tâvizli dan Kıbns meselesini halletmek prensibi hâkim •** anlasmalardan yeni tâvizler verilerek halolmuş olsaydı, bn mesele 1964 yılının ilk aylarınHaklarımızı yemek için da bir neticeye bağlanabilirdi; hiç olmazsa, 1966' ledilemcz, kaybedilir. baslatılan saldırıyı tesirli bir şekilde durdurmak, nın Haziran ayında baslayan müzakereler çapeski rejimi yerine getirmek için gereken müdarasık yollardan tâvizli bir hal çaresi aramak yohalevi müstereken veya münferiden yapmak, lnna girmez, birkaç hafta içinde bir sonuca bağlanırdı. Bn müzakerelerin uza\ıp gitmesi de Yu suçluları cezalandırmak veya saf dısı etmek, ikili müzakerelerin başlangıç noktası ve temel taşı nanistan'ın Kıbnsta Makarios'un uygnlamakta olmalıydı. Bunun dısında «tâvızlerden tâviz beolduğu «2 adım ıleri bir adım gerı» si>asetine ğen> formülü seklinde sürüp giden temaslar ve Yardımcı olduğunu açıkça göstermektedir. müzakereler Kıbrıs meselesini daha vahim bir n gün, 1963 Aralık ayında baslatılan bâdiçıkmaza götürecektir. selerin Rumlar tarafından enosis için kaunan Dışişleri Bsksm Anüral Tnmbas'ın Birleşmiş Mllletlerde Kıbru konusu ile ilfili sözleri üzerinde durulmaga deger. Tumbas : «Türkıye ile Yunanistan Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Avrupa'ya sürekli bir banş getirecek ve Kıbrıs halkının arzuları ile Birleşmiş Mületler yasasına uygun düşecek âdil bir çözüm yoluna temel teşkil edecek unsurları bulmaya çalışmaktadır. Hükumetim bu görüşmelere ıyi niyetle gırmiştir ve Türkiyenin de aynı nıyeti beslediğine eminitn» demiş. Birleşmiş Milletlerdeki gözlemciler ve fiyeler bn konuşmayı «olumlu ve yapıcı» olarak değerlendirmişler. Biı, bn değerlendirmeyi sathî bulnyoruı. ••«•••••••••a *••• •••• •••• Rauf R. DENKTAŞ :::: • ••• •••• İİİİ Plânımız tatbik edilebilir mi? A ^ Mayıstan. sonra iktisadl plân Mm lama fikri yalnız tatbikata ««•• konuimakla kalmamış, aynı zamanda çok geniş bir propaganda ile halkımıza kalkınmanın ancak ik tisadl plânla mümkün olabileceği düşüncesi aşılanmıştır. Şurası mubakkaktır ki 27 Mayısın yurdumuza getirmiş olduğu en ehemmiyetli ye niliklerden biri Devlet Plânlama Teşkilâtmın kurulmasıdır. Bu teşkilâtm yapüğı ve ileriki yıllarda yapabileceği çok kıymetli hizmetleri inkâr etmek veya bu teşkilâtın lüzumluluğunu münakaşa etmek kanaatimce mümkün değildir. Ancak bu demek değildir ki mevcut 5 yıllık kalkınma plânımız ve her yıl tatbikata konan yılhk programlar sanıldığı ve propagandası yapıldığı kadar iktisadî kalkuımamız bakımm dan ehemmiyetlidir veya lüzumludur. Hattâ mevcut plânın ve plânla ma usulünün kalkınmamızı menfi yönde etkilediği dahi iddia edile bilir. Veya en azından mevcut plânın ve programların büyük ölçüde tatbik imkânı bulunmadığı ve bu sebeple plânlama teşküâtmda devamlı huzursuzluklarm mevcut ola cağı söylenebilir. bazı taraflarını düzeltmek yönünde bir plânlama gayretinin sarfedilme siydi. Plânlama gayretimizi, ihracatımızı artınnak, turizmi tejvik etmek, işletmelerin büyümesini temin etmek gibi Türkiyenin gelişmesinde çok büyük katkısı olabilecek 3 saha ya yöneltmiş olsaydık bugün milll ekonomimizin görünüşü çok başka olurdu. Halbuki bugün tatbik etme ğe çalıştığımız topyekun kalkınma plânınm nazarî kalması zarureti bir tarafa, bazı ehemmiyetli mahzurlan vardır. Topyekun pllnlamada d«ıvletin yapması istenen işlerin seçilmesi, bunlara öncelik verilmesi yâni sıraya konulması hususunda birçok zorluklar vardır. Bilhassa sosyal ya tınmlan ekonomik olarak değerlendirmek imkânsız denecek derecede zordur. Türkiyenin öyle sosyal meseleleri vardır ki bunlann ekonomik değeri ne olursa olsun devlet bu konulara el atmak zorundadır. Meselâ bütün halkımıza ilk tah sil yaptırmak, bölgeler arası farkları, korkunç gelir dağılımı farklan nı azaltmak gibi sosyal meseleleri iktisadî plân çerçevesinde mütalâa etmek zordur. Farzedelim ki devle tin yapacagı harcamalar hususunda şu veya bu şekilde karara varalım ve yine farzedelim ki devlet bu har camaları gerçekleştirsin... Acaba özel sektör yatırımı ve faaliyeti hu susunda topyekun plânlamada van lan neticelere özel sektörü nasıl yöneltraek mümkün olacakür? PLANLAMA Devlet parasını kütür için kullananlar Memleketimiz bir bakıma eğlenceli gibi görünen, ama gerçekte pek acı bir keşmekeşin göbeğindedir. Bir savcı, Atatürkün Bursa nutkn hakbnda kovuşturmaya geçer, bir gazete Atatürk'ün Bursa nutkunu Stalin'in söylediğini iddia eder. Ticaret Odalarının üniversiteyi düzeltmeye kalktığı, Sanayi Bakanının milyonerlerin torunlan için kaygılandığı bir Türkiyede yaşıjoruz. Bu arada nereden beslendiği belli veya eblirsiz bir sürü yayın her yana parasız dağıtılmakta, askerî birliklere, okuUara gönderilmektedir. Devlet hazinesi, vatandaslan karalama kampanyasına âlet edilmektedir. Bu işin ne derekeye vardığını göstennek için bugün sizlere bir kitap tamtacağım. Kitabın adı: «Komünistler». Kitabın önsözündeki iddia şudur: « ... bu Htap (...) yurdumuzcla kızıl uşaklığı yapmış olaalan topluca verebilen ilk eser sayılabılır.» Renkli bir karton kapak içindeki 70 sayfada kimler ve neler yok ki... Bülent Ecevit, Mehmet Ali Aybar, Akbaba dergisi, Aksara gazetesi, Cumhuriyet gazetesi, Müliyet, Ulus, Varhk, Yön, ve bir sıra yazar... Daha sonra yüksek öğretimdeki kurumlar takdim ediliyor: Ortadoğu Teknik Üniversitesi Fikir Kulübü, Siyasal Bilgiler Fakültesi FiUr Kulübü, Türkiye öğretmenler Sendikası. Bunun ardından dernekler başlıyor. Sosyalist Kültür Derneği, Türk DU Kununu, Devrim Ocaklaraı, Türkiye MilU Gençlik Teşkilâta. Ve en sonunda çeşitli unsurlar bölümünde: Ertugrul Muhsin, Profesör Bahri Savcı, thsan Topaloğlu ve Sabahattin Selekten söz açdıyor. Hükümetler bölümünde Atatürk çağından başlryor karalamalar .. Kitap «Türkiye Fikir Ajansı» diye bir ajansın yayınıdır. Imtiyaz sahibi: Sevim Yiğitbaş. İdare yeri: Çelikkale sokağı 13/7 Ankara. Şimdi bütün bunlardan sonra aklınuza şöyle bir soru da gelebilir: Bu biçimde bir yayının beslenme kaynaklan nelerdir? Bu soruya cevap vermek için gene sayfalan karıştırmak gerekir: «Komünistler» adlı kitabın sayfalan pek cömert biçimde devlet bankalarının ve devlet kurumlarının flânlariyle doludur. Bu pek tnüthiş eser hakkında bir fikir verebümek için içindeki vazılarla ilânlan yanyana dizmek yararbdır. O zaman devlet hazinesinin nelere para ödediği, ve komprador iktidannın elinde devlet kurumlarının ne bale düşürüldüğü daha iyi ortaya çıkacaktır. Meselâ kitap eski Çalısma Bakanı Bülent Ecevit hakkında şunlan yazmaktadır: « Acaba Bülent Ecevit, Halk Partisi içinde, komünizmin metodlarıyle çalışan ve komtmist Rusyanm emelllerine hizmet eden bir ajan mıdır?» Ve aynı kitapta tam bir sayfalık bir üan: « Yuvanız içm Türkiye Halk Bankası A. Ş.» Bu minval uzere kitabı kanştırmaya devam edelim: « Akbaba dergisini Moskovaya fayda sağlıyan bir yayın organı durumunr. düşüren. bizzat bu derginin yaratıcısı bulunan Yusuf Ziya Ortaç'tır ( ) Akbaba dergısi vasıtasiyle oynanan bu kirli oyunun ve akıulan iğrenç zehirlerin sahibi Yusuf Ziya Ortaç'tır. Ve kocaman bir ilân: « Etibank, maden. enerji, bankacılık sahalarında memleketin ekonomisine hizmet eden yegâne müessesedir.» « Milliyet gazetesi, Türkiyede komünizme hizmet ederken v« neşriyatına bu yönde devam ederken, bu korkunç faaliyetine bir de tarafsız basın organı damgasını vurmaya kalkışmıştır.» « Paranızın emniyetini bol faiz gelirini Emlâk ve Kredi Bankası sağlar.» € Milliyet gazetesinin satılmış kalemi Refik Erduran, demokrui dünyası ile komünizm arasında banş içinde yaşama politikasma taraftar değildir.» « Azot sanayii yurdun her yanında müstahsUin ve sanayinin hizmeündedir.» « Nadir Nadi'nin babası, gazetesiyle birlikte Türkiyede komünist Rusyanın poropagandasını niçin yürütmüştür?» • Türkiye Iş Bankası mılli tasarrufun sembolüdür.» « llhan Selçuk komünist cephenin en hılekârlanndan biri olarak ortaya çıkmaktadır.» « Yuvanızdaki refah ve saadet, Öğretmenler Bankasında bir hesap açmakla başlar.. « TRT yayınlarını kızıl blok çıkarlarına göre ayarlamak konusunda vazifelerini incelikle ifa etmektedirler.» « 40 yılhk bir geçmişe sahip olan Türkiye Şeker Sanayil.. « Ihsan Topaloğlu ile Muammer Aksoy petrol dâvasında komünist Rusyanın emellerine hizmet etmişlerdir.» « Sekerbank 1966 yılı ikramiye plânı 1500 000 liradır.» Bu örnekler çoğaltılabilir. Atatürk'ü ve İnönıi'yü de komünistlere hizmet etmekle suçlayan ve bu memleketin temiz evlâtlanna iftira etıtıckle pervası bulunmayan bu çeşit yayınları destekliyen devlet kurumlarına ve başlarındaki genel qıiidiirlere socuyoıuz: Halkın parasını veT devletin hazinesinj vatandaşlara küfrettirmek yolunda nasıl kullanabilirsiniz? Biz son günlerde sayısı çoğalan bu türlü yayınları adalete basvurarak kovalıyacağız. Ama devletin yetkisini vatandas sereflerini klrletmek yolunda vâsıta yapan sorumlulara da hesap sormak hakkımızdu. Prof. Dr. Zeyyat HATiPOĞLU direkt kontrollere başvurmak ka!ıyor. Bazı sahaların teşviki için kre di vermek, bazı kredi nevilerinin maliyetini ucuzlatmak, bazı malları ithâl edip diğerlerini etmemek gi bi tedbirler direk kontrollere misâl teşkil eder. Diğer kontrollerin pek çok mahzurları vardır. Bunlar demokratik değildir. Direkt kontrol ler neticesinde bazı vatandaşlann devlet tarafmdan mükâfatlandırılması kamu oyunda menfî tepkıler husule getirmektedir. Asıl mühimi direkt kontrollerin teşvik (inccentive> unsuru üzerindeki menfi tesirle ridir. Bu usuller rekabet mekanizmasını zedelemektedir. Bunlarm di ğer mühim bir mahzuru da endirekt kontrol usullerinin gelişmesine mâ ni olmasıdır. Netice olarak denebillr ki mevcut plânımızda özel sektörü Istenilen sahalara yöneltmek hususunda hiç bir mâkul görüş mevcut değildir. :: :: •••• *••• •«•• ••»* •••• •••• •••• •••• 802/ hakikatler ••*• •••• •••• •••• •••• »••• ••*• Sonııc I Plânın iki yanı •••• •••• •••• •••• :::: •••• •••• •••• •••• İyi niyet ve ispatı •••• •••• ••*• •••• •••• Tâvizler •••• •••• •••• •••• •«•» •••• •••• B IIU • • • • • • • • • • ••• ••• ••• ••• ••• ••• ••• ••• ••• ••• >••• •••• a B *•>• İ " •••• « • I • • •••• • ••• •••• •••• •••• alkınma plânımızda milli eko nomimizin bazı temel şartlarından, memleketimize has ekonomik bağlantı ve illiyetlerden hareket edilerek neticelere varılmakta ve kalkınmamızı hızlandıracak tedbirler tavsiye edilmektedır. Diğer bir tâbirle kalkınma plânının iki tarafı mevcuttur. Birincisi, tnil lî ekonomimizin temel şartlarını, memleketimize has ekonomik bağlantı ve illiyetleri tesbit etmektir. Meselâ tabiî kaynaklarımız. muhte lif mal ve hizmet talebindeki müstakbel artışlar, çeşitli yatınmlarm sebep olabileceği istıhsal artış imkânları gıbi. Plânın ikinci tarafı ise, bu iktisadî şartlara göre bir model kurup neler yapılması lâzun geldiği hususunda tavsiyeler yapmaktır. İlk 5 yılhk plân hazırlandığı zaman birinci bakımdan çok az şeyler bilmekteydik. Elimizdeki istatistikler çok eksikti. Sözü edilen konularda hemen hemen hiç iktisadî araştırma yapılmamıştı. Bu sebeple temel iktüJKiî 4«rtt3twtritıza daır çok defa hakıkate uymayan faraziyelerle yetinmek zarureti mevcuttu. Plâ nın ikinci tarafı ise, basit matematik işlemlerden ve basit bazı iktisat prensiplerinm tatbikatından ibarettir. Neticede ortaya çıkan plânın bir iktisat dersinde talebeye iktisadl plân konusunda verilecek farazî bir misalden çok ileriye gitmemesi mukadderdi. K Özel Sektör Jff zel sektörü muayyen sahalaI I ra yöneltmenin iki usulü var " dır. Birincisi para politikası ve maliye politikası usulleri gibi endirekt teşvik usulleri, ikincisi ise direkt kontroller. Birinci usulün Tür kiyede tatbik imkânı çok hudutludur. Zira para politikasını tatbik edecek müesseseler mevcut değildir. Diğer taraftan daima malî sıkıntı içinde bulunan bir devlet hazinesinin maliye politikası tatbikine imkân yoktur. Para politikası ve maliye politikasının ne demek oldu ğunu bilenler bu hususu çok iyi tak dir eder. Özel sektörü teşvik için o halde u noktaya ehemmiyetle işaret etmekte fayda vardır. Devlet Plânlama Teşküâtmda hâlen çok kıymetli elemanlar vazife almış olup, çok ehemmiyetli çalışma lar yapmaktadırlar. Bu teşkilâtı tak dir ve teşvik etmek zaruridir. Fakat bu demek değildir ki mevcut plânımız ve plânlama felsefemiz ka) kınmamm hızlandıracak niteliktedir. Plânlama Teşkilâtımızın şimdi lik yukanda işaret olunan millî eko nomimizin temel şartlanna dair araştırmalar yapmak hususunda gay retlerini teksif etmesi kanaaümce en doğru yol olacaktır. Ayrıca mil 1 ekonomimizde görülen eğilimle1 re dair hükumeti uyarması da faydah olabilir. Fakat hükumete iktisadî konularda direktif vermesi ba hiskonusu olamaz. 5 YARIN Plân Bunun Neresinde? YAZAN: Doç. Dr. KENAN BULUTOĞLU İLÂN tstanbul Florya, Çobançeşme Orman Fidanlığı Orman Kâtipliğine 21 ekim 5966 günü saat 10 da Müdürlük binasında yapılacak imtihanla 300 lira aylıkh bir memur alınacaktır. Talip olanlann Memurin Kanununda gösterilen belgelerle birlikte en geç jmtihan saatine kadar Fidanhk Müdürlüğüne başvurmaları. (Basın 21618/11955) K anaaümce Türkiye için daha eski yıllardan beri tutulacak yol, ekonomimizin aksayan MEVLİDİ ŞERİF Sonuç GRlPlN LÂBORATUVARI ile PLRO TüVALET SABUNU v e FAY FABRlKALARI sahip ve mflessisi E C Z A CI Necip Akar'n • «•I B ^ « • • • • « • • • • • • « • • • • • • nt tatftıııııt ı • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • ı t ı ı i i ıııııı t !•••••••••••••••*••••••«•••••••••••••••••••••••«•••••••••••••••••••••! Vefatının 9 uncu scnei devnyesi münasebetıyle aziz ruhuna ithaf olunmak uzere 14 Ekım 1966 cuma gunü cuma n«m«zını muteakıp Beyazıt Camii Şerifinde Hacı H. Hasan Akkuj, H. Zeki Aitın, Hacı H. Ali Gülses. Hacı H. İbrahlm Çanakkaleü. H. Aziz BahriyeU. H. Fevzl Mısır, H. tsmall Danıs, H. Kemal Erdağ. Fatihll Kardesler ve Duahan Hacı H. Nuıret Yeşllçay'm lştirakiyle okutulacak Mevlidi Seriîe arzu eden akraba, dost ve din kardeşlerimizin teşriflerl rica olımur. AİLESl YILSONU ÇEKİLİŞİNDE ceman İSTANBUL BELEDİYESİ İMÜyDNURA SON PARA YATIRMA GONÜNE ŞEHİR OPERASI KALORİSHELL KALORİSHELL Kaloriferinize İdeal Akaryakıt BÜYÜK MENFAAT DAĞITILACAK İKRAMİYELER 1* 2 20 200 200 3.000 Adet 100.000 lira 5a000 ' • 10.000 j 1.000 * ~ 500 • • 100 Tepebaşı Tiyalrosunda MANON LESCAUT Opera 4 perde Ankara Devlet Operası Misafır Sanatçıları 18 Ekim 1966 tarihinden itibaren Salı, Persembe, Cumartesi günleri saat 21 de GÜN KALDI • • • SİPARİŞ ÎÇİN:' İstanbul: Ankara: İzmir: Ucuzluk Muntazam servis Teknik yardıra Nevin Per^ Doğan Onat iştirakiyle Özcan Sevgen Güîıer Güney Attilâ Manizade Ero Uras Özer Sezer Can Koral Orkestra Şefi Pino Trost Koro Şefi: Muhittin SADAK OSMANLI BANKASİ Tel: 48 57 4547 32 772173 79 Tel: 17 56 8813 20 70 Tel: 34413 Bftklimcılık 3830/11964 Kos=tüm: Metin DENİZ Dekor: Acar BAŞKURT Sahneye Koyan: Feridun ALTUNA 1 18 Ekim 1966 da başlayacak olan temsillerin 1 haftalık biletleri 12/10/1966 çarsamba günü saat 12 den itibaren Tepebajı Opera binası gişesinde satısa çıkarılâcaktır. 2 Her temsilde öğrencilere % ^0 tenzilât vardır. Telefon: No: 44 79 58 (Basuı 21654/11949)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle