28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MHİFE tKl 15 Ocak 1966 CUMHURÎYET ••••••••••••a •••••>••• DIŞ VE İÇ POLİTİKA BERABERLİGİ Dr. NIHAT TUREL ıllarca iç politika kavgalan ve çekişmeleri içine dalmış bnlunan yurdumuzda, birdenbire milletlerarası plâna çıkan Kıbns meselesi Mbebiyle dış politika konulan da hatın sayılır blr önem kazanmış bulunuyor. öze* .kle Birleşmiş Milletler Genel Knrnlnnnn büyük bir çoğnnlnkla Kıbns'ın siyasi bünyesi ile ilgili olarak aldığı son karar, sadece Kıbns için değil, genellikle dış politika ilişkilerimiz fizerinde, politik kuruluşlanmızı çetin bir tartışmı zemini içerisine sokmnştur. Basımmızda, Millet Meclisinde, Senatoda ve dlğer çevrelerde günlerdenberi yapılagelmekte olan tartışmalarda, ortaya çıkan ortak görüş şadur : Tıllardanberi yürütfilcn Türk dış politikası, yanlış ve sorumsuz bir yörüngeye otnrtnlmuş, gelişen dünya şartlarının ve devamlı elâstikiyet gösteren milletlerarası ilişkilerin teknik ve politik normlanna yabancı kalınmıştır. Bütün bu tartışmalarda, geçmiş bakımından hatah oldnğn kabnl edilen ve gelecek yönünden dfizeltilmesi istenen Türk dış politikasına ait alternatifler bnsnsunda görüş birliği vardır demek hiç şüphesiz mümkün değildir. afiyet getirecektir. Bn yüzdendir ki, iç politika şartlarını bir tarafa bırakarak, bir devletin, kendi toplnmunun meafaatlerine en nygun dış politika alternatiflerini istediği gibi seemesi, eşyanın tabiatına aykındır. Topluma ve devlete en nygun ve en iyi gelecek dış politika altematiflerinl İç politikanın bizzat kendi şartlan tâyin eder. içimizdekiler ÂDÂM •••• İki büyük düsman tykın bir asiret ükelliğine doğrn bızla yönelmiştir. Kadercilik ve politik oportünizmin adım adım gerçekleştirme yoluna soktuğn ve geri kalmışlığın ısrarla muhafazası demek olan bn toplnmsal gevşekliğin iç ve dış ürünleri yavaş yavaş alınmağa başlanmıştır. 1918 çözülüsünden sonra, Türk aydınlannın büyük bir ıstırapla gördfikleri, çözülüşü banrlayan iç ve dış sebepler, aynen olmasa bile, bngün de vardır. Türk vatanseverlerinin 1919 yılında, îstanbulda, Fransızca olarak neşrettikleri bir broşürde belirttikleri gibi, Türk ulusunun iki büyük düşmanı hâlâ ayaktadır. Broşürde, iç düşman olarak lânetlenen ve bir menfaat şebekesi halinde teşhir edilen din, taassup ve klik yobazlığının, bu zaaftan faydalanan dış yabancı ihtiraslan körüklediği belirtilmekte, her türlü ilerici davranışa karşı direnen gerici ve menfaatçi taassubun dışarıdan nasıl desteklendiği ve teşvik edildiği uzun ysa ki, 191<narın bu yıkılan Türkiyesi, Kemalist devrimlerin hızla geliştirildiği 1934 uzun anlatılmaktadir (1). yıllarında içte ve dışta nasıl bir dinamizme, güvene ve itibara kavnsmustu. Büyük dış gücler karşısmda itibarlı Kemalist Türkiye geri kalmış iilkeler kesiminde gıpta edilecck bir ışık mevkiindeydi. Eski Millî Eğitim Bakanlanndan Tusnf Hikmet beyin dediği gibi, «Doğu ülkelerinde, samiml düşünceler arasında Türk milleti her hususta'gıpta edilecek ve taklide çalışılacak büyük bir varlık addolunuyordu..» (2) Şnnn acı da olsa söylemek zorunluluçundayız. Turkiyenin dış eüvenligi, iç gelişmesine baiSIıdır. lcerde akıl ve bilgi dışı bir siyasi ortam. dış güvenli?imizl ve bağımsızlığımızı matlaka zedeliyceektir. Ekonomisi, sosyal hayatı ve kalkınma hızı çagın süratine nydnrnlan dinamik ve gerçekten ilerici bir Türkiye, her türlü mnhafazacı ve menfaatçi klikten annmış zinde bir toplum olarak dışarıda da istediği güven ve itihan bnlacaktır. ürkiye, kısa yıllan politikada ve çözülüşT bırakıhrsa, içsüren devrimdağılışve bir tarafa le beraber çağımıza, modern teknik nygarlığa Dış politikastz, iç politika u konnya aşağıda değineceğiz. FaKat gSzden kaçan ya da yeteri kadar sçıkkkla söylenmiyen bir konnya matlaka parmak basmakta 10runlnlak vardır. Konnya bir sora ile açahm. Acaba bir ttlkedt iç politikanın genel yörüngesi ne olnrsa olsun, dış politikaya bn yörüngenin dışında ayrı bir yön ve alternatif verraek mümkün müdür? Burada geçmiş yıllara ait bir anımı nakletmek istiyorum. Irak monarşisinin, N'uri Said ve takımının bir askerî darbe ile yıkıldığı günlerde idi. Devrin iktidar partisi Demokrat Partiye ve Menderes politikasına aşın derecede muhalif ve bn muhalefetin aksiyonu içindeki bir politikacı dostnma raslamıştım. Irak'ta olanlardan bir bayli fizgün göriinfiyordn. Turkiyenin, dış politikada, bir müttefik kaybettiğinden yakınıyordn. Kendisine, dilimin döndüğü kadar, Nuri Said yönetiminin genel çizgilerini, Irakta ve diğer Arap ülkelerinde esen siyasi havanın ve politik cereyanlann ne oldnğnna anlattım. Bana cevabı şn oldn: « Kusura bakma, iç politikadan anladığım kadar, dış politikadan anlamıyorum..» O günlerde ve hattâ yakın zamana kadar politikacılarımızın büyük çoŞjnnlugnnun iç ve dış politika ilişkileri hakkındaki bilgi ve görüşlerinin bu dostnmnnkinden farklı oldağunu zannetmiyornm. Yani, çaî dışı kalmış ynrdnmnzda politika yapanların önemli bir kısmı, hâlâ sanırlar ki, dünyamızın dış politika gelişmelerini, bn gelişmelere yön veren, bnnlan kristalize eden politik ve ekonomik nedenleri ve dalgalanmaları bilmeden memleketin iç ve dış varlığını ve gelisimini sağlamak mümİ(Şn<nir. ; Yavaş'yavaş Bnüırftıze çıkan iç ve dış probleraler işlerin hiç de böyle olmadığını. yazık ki an darbelerle bize gösterir hale geldi. esinlikle gözönünde totmak gerekir ki, içinde yaşadıgımız milletlerarası düzende bir devletin dış politikası, diplomat meharetine ve inceliğine dayanan 18 ve 19 nncn yüzyıllann Talleyrand ve Meternich tekniğinden çoktan nzaklaşmıştır. Bugünün dış politikası, devletin iç politika felsefesinin ve onun dayandıçı ideolojlk temellerin dısanya yansıtılması ve bn yansımanın milletlerarası münasebetlerde diplomatik bütün inceliklerle desteklenmesinden başka bir şey değildir. fdeolojik yansımadan kastımız, hiç şüphesiz iç ideolojiyi dışarıya yaymak dejildir. Fakat bir gerçektir ki, bir devletin iç politikası ne ise dış politikası da odur. îçerde gerici ve geriletici bir iktidarın, dışarda kendi toplnmnnn ilerletici olması günümüz şartlan içerisinde elhette mümkün deeildir. Yani, içerde zaafiyet dışarda da za !•*« !••• IBBT O t*>l • •! ]•• • •m • •• • •• • •• • •• • aa • •• .111 !•• !•• !•• !••< ıaaı !••! !••! • •I • ••I • ••I • •«I • ••fe mmmr • ••ı • •• :::• :ii • 1*1 • ••I • ••I ••• •••> K ıbrıs konusn sebebiyle alevlenen dış politlka tartışmalarında çeşitü alternatiflerin ortaya atıIdıÇını yukarıda sSylemiştik. , , Bu alternatiflar içinde NATO'dan ayrılmaktan 3 üncii Dünya tarafsızlar blokuna katılmaga kadar çeşitli istekler yer yer kendilerini göstermektedir. Fakat sornmln ve ağır başlı çevrelerin fizerinde durduklan hasus, ne olacagı belirsiz bir macera politikası yerine, Turkiyenin, realist bir çüvenlik sistemi içinde şahsiyetli, başı dik ve blok deiHrtirmeden bloklar arasında iyi ilişkilere, Türk millî çıkarlarma ve Kemalist Turkiyenin karnluş amaçlanna dayanan dençeli bir dıs politika gütmesi üzerinde toplanmaktadır. Fakat bir defa daha tekrar edelim ki, içerde her bakımdan güclü, dinamik ve yaratıcı bir topInm düzenine erisemedikçe, dik baslı ve şahsiyetli bir dış politika istekleri daha nice yıllar sadece cistek» plânından öteye geçemiyecektir. (1) La Turquie devant le tribunal mondial. Istanbul, 1919 (2) Yusuf Hikmet. Yeni Türkiye Devletinin haricî siyaseti, s. 162, Istanbul, 1934 ••• • ••I ise sosyal ve tarihsel bir evrimin ayın Nadir Nadi 4 ocak 1966 sonucudur. Evrim kanunlan daitarihli başyazısında yurt ger ma geleceğe yönelmiş olduğundan çeklerini olanca aynntıları artık geriye dönüş de düşünüleile ortaya koyduktan sonra, bunlann çözümünü ve geri kalmış miyecektir. Bundan sonra diyebiliriz ki, «Beklenen Adam» olaylahk*an kurtulmanm yolunu, yurt rın bugünkü seyrinde devamı hagerçekleri karşısında uyanıp, linde ve zorunlu olarak fışkıra«Gürleyip bize seslenecek» bir cak normal olmıyan bir lider, devlet adamının «fışkırmanna> (= Devlet adamı) olacaktır. Bu bağlamaktadır. ise beklenmiyen, özlenmiyen bir Gerçekten Türkiyemizin bugün lider olmak gerekir. kü geri kalmışlıktan, nydnlnktan Biz karşımızda gürleyip sesleve rehavetten kurtulmasına, uyanecek bir KUŞAK arıyoruz. Şimnıp silkinmesine ortaya çıkacak diye kadar demokratik sistem böy güclü bir devlet adamı yetecek lesine bir knşagi yetiştiremedi midir? Gene, Türkiyemiz bunca ise, bu kuşak yarın olayların ıoru yıldır ne çekiyorsa böylesi bir ile değil, kendiliğinden fışkıradevlet adamının yokluğandan mı çekiyor? Nihayet bngünkü Ana caktır. yasa düzeni içinde devlet yönetiA. ÜMİT AYDINLAR minde §öı sahibi olan devlet aîst. Hukuk Fak. öğrencisi damlanndan biri Beklenen Lt0 Aynı konuda tartışmaya kaderin olanaklarına sabip midir? tılan î. Ü. Iktisat Fakültesi öğKammızca, bu sorulara olumlu ' rencisi Mnstafa AKSAT da özetcevaplar verebilmek mümkün dele şunları söylemektedir : ğildir. îstiklâl Savaşımız gibi u«Evet. bir adam çıkar milleüni luslann varolmak veya Sayın Natüm felâketlerden kurtarır. Türdir Nadi'nin deyişiyle «Haritai filemden silinip gitmek» şıklariy kiye tarihinde böyle üstün kişiler çok gelip geçti. Netice ne olle karşı karşıya olduklan istisnal ve olağanüstü haller dışında, he du? Yine beklenen adam, beklele geri kalmışlıktan kurtulma sa nen adam... Biz, gelen o güzide vaşında çok güclü bir lider bile insanlann davranışlannı, prensip lerini, politikalarını unutmuşsak özlençn ufuklan fethetmede tek Meselâ yazarın zikrettiği çibi, başına yeterli bir silâh olamaz. Örnek mi istersiniz... tşte 1946 «Atatürk'ün yurtta banş, cihanda banş »loganını da anlamsız bir sonrasının Ismet Paşası.. izce, özlenen; efsanevl bir deyim halinde damura nçrattık» devlet adamı değildir. Daha beklenen adamın ömrü ne olur?» ziyade yurt sorunlanna bilinçli çözüm yolları ile uzanmış, varoluşunun nedenini kavramış bir kadro, bir nesil ( = bir kuşak) in ta kendisidir. Türkiyemiz bir gün rehavetten uyanmışlığa, uyduluktan onurlu bir bağımsızlığa, geri kalmışlıktan gelişmişliğe dönecekse; ona yakın tarihindeki ikinci büyük inkılâbını artık bir tek üderi değil, böylesine güclü ve erdemli bir KUŞAK'ı ka» merikan Csleri ve tkill zandıracaktır. Anlaşmalar» başlığı altında yayımlanan Av. Sayın Ba9 Temmüz 1961 Referandum'u ile Türk halk çoğunluğunun ona ha AKEL'in bizlere ışık tutan yamını kazanmış Devrim Anayasası zılanna, bir noktası hariç, tüm Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin olarak katılıyoruz. Aynldığımız demokratik niteliğini bir kez da tek nokta: «Eğer gazetelerin yazha tesçil etmiştir. Demokratik re dığı gibi bn üslere yüksek rütbejim ise ulus'un kalkmması ve ge Ii Türk generallerinin girmesi ön.lişmesini sağlamak amaciyle ik leniyorsa, generallerin yapacafı tidara gelinmek istendiğinde ki iş, dnrmadan şikâyet etmek yerişilere değil, büyük gruplara, kad ne, yardımcı knvvetler getirip, J ıt>laia 4aqk fAnttr. Bu sebep(ed^ir 6jcse ^orla girmek. olmalilbr»; de ; ki, demokratik rejimlerda kiçiler nilmekte. Biz bıı mfllîtife^elenin* tek başlanna değil, bir siyasal en büyük yetkiye sahip olan T.B. grubun üyesi olmak sıfatlan ile M.M. nde kısa zamanda kesinlikle hizmet yolunda önemli görevler açığa çıkarılıp, çare bulunmasmı dileriz. yüklenebilirler. Yalnız bu yolda bizim de a5yAnayasamızm bugünkü rejimi S liyecek birkaç sözümüz var: Büyük dostnmnz ve yıkılmaz desteğimiz oldnğunn zannettiğimiz Amerikalılann yaptıgı silâh ve sanai yardımından tutun da giyecek eşya, süttozu, balıkyağına vanncaya kadar yapılanlan şükranla anmamak elde değildir. Bunu bugüne kadar hepimiz böyle kabul etmekle beraber, bey nimizde dolaşan bir kocaman neden, kafamızı kemirip bitirdi. öyle ya; ne onlar bizim, ne de biz onların babasının oğla değildik. Gazetelerde okudnğnmnz yarbaylann trafik kazalan! Sokaklarda tanık oldnğumnz fizücü olay lar, bn nedenleri törpü haline getirdi ise de. bizi milletçe silkeleyip uyaran büyük bir olay olmadı veva oldn da biz uyanamadık. akat çeçen yıl Kıbns semalarında yükselen jetlerimizin gürültüsü sadece Rumlan değil, milletçe bizleri de nyarmakta gecikmedi. Bn uçnşla büyük dostnmnz Amerikalılarla karşı karsıya geleyazdık. Biz öyle zannediyornz ki, büyük ve yetkili kişilerimiz de ancak bn gürültüde uyanmağa başladılar. Uyandılar demiyorum. Uyanmağa îıaşladılar. Bu büyük silkelenmek ten sonradır ki; gerek gazete sütunlannda, gerekse fikir tartışma larmda bu büyük olayın ortaya atıldığını görüyoruz. F B Amerikan üsleri ve ikili anlaşmalar A Bir yanda. Amerikan desteği o!madan yaşamamızın güçlüğünü, ne pahasına olursa olsun bu durumun devammı iddia edenlerle diğer tarafta Amerikalıların «kaşıkla verip, sapıyla gözümüzü çıkardığını» savunan iki fikir kutbu birbirleriyle çarpışıyor. Hangisinin haklı oldugunu olaylar ve zar^an günden güne açığa çıkarmaktadır. Üzülerek söylemek gerekirse. kahve kö?elerinden T.B.M.M. ne kadar uzanan bu konu henüz kesmlik bulmamıştır. Bu durumun kesinlikle açıklan ması ve milletimize duyurulmasını sayın büyüklerimize düşen milli bir görev sanırız. ALt KIZILTEPE öğretmen Adana Tartışma bölümüne gönderilen yazılarıa mümkünse daktilo edilmeşı. aJy M» fceH»»«yi avnamasını ve vazarlara degil, zarfın üzerine «Tartışma» rümuzn yazılarak, Yazı tşlerine postalanmasını rica ederiz. NOT: memleketimizin Amerika Cumhurbaşkanı Johnson, meşhnr mektubuna fByle başhyor : cSayın Başbakan, Türkiye Hükumetinin Kıbns'ın bir kısmını askerl kuvvetle işgal etmek üzere müdahalede bulunmağa karar vermeyi tasarladığı hakkında, Büyükelçi Hare vasıtasiyle Dışişleri Bakanhğmdarj aldığım haber beni ciddi surette endişeye sevketmektedir^ Bu satırlan okuyan bir kişinin aklına gelecek ilk sorn tn olacaktır : Acaba Amerikan Büyükelçisi Kıbnss askerî çıkarma yapılacağını nasıl haber almıştır? Bizim hükumetimiz çıkarmadan önce haber vermeyi mi uygnn gönnüştür? Yoksa Amerikan Büyükelçisi kendi vasıtalariyle mi almıştır bu bilgiyi? Bugünkü şartlara göre Türk Hükumetinin Amerikadan, ve NATO devletlerinden gizli kalabilecek askerî tasanlan olabilecegini sanmıyornz. Kendisi de bir knnnay olan ve Millî Birlik Komitesi zamanında doğjudan doğrnya devletin en yetkili organında görevli bnlnnan Senatör Ahmet Yıldız, bn gerçefi parlâmento kürsüsünden şn sözlerle ifade etmiştir : « Bütün kuvvetlerimizin NATO emrine verilmesi hatalıydı Bütün sırlanmızı bize düşmanlık gösteren Yunanistana verdik. Buna engel olmak isteyen generaller, bu arada zamanm Genel Kurmay Başkanı Zekâi Okan tasfiye edildi. Artık memleket için hiçbir sır kalmadı. Izmirdeki NATO Karargâhında görevü bir Yunan subayı Türkiye hakkında diğer kıt'adaki bir Türk »ubayırjdan dahs fazla bilgi sahibidir.» Amerika bugün Turkiyenin içinde üslenmiş dnmmdadır. Ve Millî Savnnmamızda Amerikanın haberi olmadan bir adım atmak kabil değildir. Askerlik alanında bir yabancı devlete bn kadar yetki vermenin ne demek oldnğnnn biz Birinci Dünya Savaşında gürdük. Osmanlı Devletinin son eünlerinde ordumnz Alman knmandanları ve uzmanları ile doldurulmnstn. Alm3n knmandaniannın ve nzmanlannın dururauna Mnstafa Kemal tahammül edemfyordn. Atatürk, silâhlı knvvetlerin Almanlarls içll • dışlı olmasını şöyle tenkid etmiştir : Türk milletini ve ordusunu gayritabiî vaziyete sokmuşlardı Bu gayritabiî vaziyet ordunun ecnebi bir heyeti askeriye eline terk ve tevdi edilmesidir. Bu noktai nazardan Almanlan ve Alman heyeti askeriyesini tenkid etmek istemem. Asıl tenkide lâyık olanlar bizim devlet reisimiz ve bilhassa devlet adamlanmızdır. Törk Ordusunun âciz ve kaabiliyetsiz oldugu kanaati ile, o heyeti, ayaklarına kadar giderek ve rica ederek memleketimize davet eden onlardı. Bu heyete Türk milletinin kaabiliyetsizliginden sarih surette bahsedilmiş, kendilerine Sdeta gelip bizi adam etmeleri teklif olunmuştur. Böyle müracaat üstüne gelen heyet, dahil oldugu muhiti ve o muhite hâkim olanlan âciz.hattS haysiyetsiz telakki ederse mazur eörülebilir. Ordunun bilâ kayd u şart, bütün esrarı ile Alman heyeti askenyesine tevdi ve teslim edilmesinden çok miiteessirdim. Dah« karar verilmeden evve!. tesadüfen bu vak'aya muttali olduğum vakit. sesimin erişebildiği makamata kadar itirazlarda bulunmayı vazıfe addermistim: itirazlanma biç kimse cevap vermedi. Atatürk işte bn konuda bn kadar açıkseçik re kesin dflşünmektedir. Nitekim Atatürk devrinde ordu hJçbir yabancı nüfnıa açık bırakılmamıştır. tkinci Dünya Savaşından sonra tse NATO'ya adeta yalvararak girdik. NATO'ya girmek ve Amerikanın himayesıne sığınmak için o zamanm iktidan öylesine*bir tavır aldı ki. Atatürk'ün deyişiyle, cböyle müracaat üstüne gelen heyet, dahil olduğu muhiti ve o muhite hâkim olanlan âciz hattâ haysiyetsiz telâkki ederse mazur gö/ülebilir.» Nitekim Amerikalılarla olan bütün ilişkilerimizde bn hava r5rülmektedir. Ankarada kuş nrss Amerikalıların bilgisi muhakkak vardır Ve elbetteki Kıbns çıkarmasından da bilgileri olacaktı. Çünkfl ordnmnznn her kademesinde elleri vardır. Oysa çıkarmanın çok f lzIİ k a I m a s ' ve baskm tarzında yapılmaa basit kaidedlr. Amerika, ve NATO'daki Ynnan subaylan. herhalde Türkivedekl askeri naz^hklan adım ad izlemekte idiler, ve izlemektedirler. Ve bir de Johnsr , I n mektnbnndaki şn satırlan oknyalım, îsmet Paşaya diyor ki Johnson : „. .*~ • b ö y l e b i r h^rekete fyani çıkarmaya) tevessül etmiyece• çınıze daır bana teminat vermeriieiniz takdirde, meselenin gizli tutulması hususunda Büyükelçi Hare'e vaki talebinizi kabul etmfyecek, NATO Konseyi ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin acılen toplantıya çagmlması mecburiyetinde kalacaSım » B» • M M n Ttlrk^sr i • ' f *l*,7, ^ ^ P™3y» teşebbns edersen. karşı tedblrlerini alsınlar dıye Tnnanistana haber verecefim demektir. Işte Johnson. Kıbns çıkarmasma böyle engel olmnştnr. Ve işte dıs politikada ve millî savunma politikasmda Atatürkçülükten «ynhşın cezasını böyle ödemişizdir. Millî ve askerî «rlanmızı işlerine gelmedigi zaman düşmanlarımıza vereoeklerini söyliyenler, bngün dost ve müttefik sıfatiyle devietımızın içindedirler. :::r HICRET ; :::K: en modern camasır makinası SINCER e HATİM DUASI Büyük Kaybımız, Sevgili :::::: :::: :::::: :::: ::::;: :::::: :::::: TOMRİS TANER'imizin vefatırun sene! devriyesi münasebetiyle yaruıki 16 ocak 1966 pazar günü saat 13.30 da Şişli. Meto Apt 165/2 deki evimizde kıraat olunacak Kur'ânı Kerim ve yapılacak Hatim Duasma kendisini seven akraba, dost ve arkadaşlannm teşriflerini rioa edenz AİLESİ Cumhuriyst ' 523 Hii • : : : " : SHs:: m •••• ir avcmın tâbiyundan ounası lâzımdır. Avcı1 lık yalnız vurmak, öldürmek demek değildir. Silâh elde, ormanlarda, sarp dağlarda. Ördek peşinde bataklık ve sazlıklarda dolaşırkcn, oralan n tabiat güzelliklerini görebilmeli ve anlamalıdırlar: Bir çok avcılanmız vurduklan bıldırcuı, çulluk, ördek ve yaban kazlan gibi mahlukatın yurdumuza nelerden geldikleri ve hangi noktaya kadar hicretlerini devam ettirdiklerini bilmezJer. Işte yukarıâa, bir avcmın tâbiyundan olması anlamı burada toplanıyor. Hicret" kuşlannın gidiş \e avdet noktalarının tesbiti hususunda, Avrupa hicret kuşları bilginleri bir asırdan beridir durınadan çalışmaktadırlar. Ve bu konuda da binlerce eser yazılmıştır. Bu serdengeçti insanlar aylarca, AvTupanın şimal memleketlennde( Atlantik ve Pasifiğin hâü adalarmda, ıssız fener bekçüerinin çile doldurdukları sahalarda. Hicret kuşları âlemini tetkik için ömür vermişlerdir. l'çtuklan ırtifalan tesbit için de (alpes) lar, (Pyrenes) ler ve (Himalaya) gibi korkunç dağlarda da hususi âletlerle yılmadan çaüşmak fedakârlığını da yapmışlardır. Hicret kuşlanmn. çıkış ve avdet yerleriai (Baguge) usuiüyle tesbit ediyorlar. Kuşları yavru çıkardıkları sahlarda zararsız halde yakalıyarak ayaklaruıa alüminyumdan bir halka takılır. Bu halkaya, yerin ismi, tarih, bir de numara yazıbyor. u usulün nereden geldiğini izah edelim: Holândalı (\an Der Boock) isminde bir avcı, 1830 da tuttuğu kaz ve ördek yavrularının ayaklarına halka takar. Bunlaruı nerelere kadar gittiklerini anlamak ister. Bir sene sonra ayağında halkaü, Holândadan gelme bir ördeğin (Cezayirde) vurülduğunu öğreuir. Bu havadis Avrupada. bir çok ilim otoritelerini iİKİlendirir. tlk (ornithologiques) Kongre 1884 de Viyanada toplanır. tkinci kongre 1891 de Budapeştede de olur. Bu son kongrede Avrupanın muhtelif yerterinde, hicret kuşlarını tetkik istasyonlan kurulmasına karar verilir. Bu istasyonlar Şimalî Rusyadan başlıyarak bütün Avrupa ve Şimalî Afrika tnemleketlerinde vardır. «Balkanlarda ise valnız Bulgaristanda var. Bu istasyonlar teşkilâtı, her memleketin avcılık kulüplerine ve ziraatçilere tamimler yazarak, vurulan veya tutulan av kuşlarmın ayaklannda halka varsa mensup olduğu memleket konsolosluklanna bildirmelerini rica eder. İşte böylece hicret kuşlarının gectiği ülkeler anlaşüıyor. 1926 senesinıle Mısırda bulunduğum bir ördek avı partisinde. arkadaşlardan biri vurducu hir (kas'kvuı) ördeğinin ayağında (Helsinki) yazüı bir halka vardı. Finlan B Avcılık ve Atıcılık Federasyonu üyesi diya nerede Kahire nerede! 1945 de Abbas Celâloğlu ile İpsalada yaptığunız ördek avında benim vurduğum bir (kılkuyruk) ördeği ayağında (Moskova) yazılı bir halka vardı. Ben Rus konsolosluğuna halkadaki numara ve yeri bildirmiştim. Halka hâlâ bendedir. üdircınlara gelelim: (C. Aubert) in (Les Migrations des oiseaux) isimli eserindeki malurr.aîtan: Bıldırcınlann çıkış ve yavru yaptıkları yerler: Orta Rusya, Kırun. Şimalî Romanya, Finlandiya, (Feroe) adaları, Bulgaristan. Hicretlerinin son noktası. Merkezî Afrika, Sudan, Mısır; hattâ Cenup Afrikası, (Cape) kadar iniyorlar. (C. Aubert) bıldırcınlann kışladıkları bu sahalarda tekrar yavru çıkardıklannı yazar. Bıldırcınlann Cenuptan Şimale avdetleri Martta başlar. Mayıs nihayetinde son buluyor. (Çulluklar) Rusya, Mazurya bataklıklan, Finlandiya, îsveç, Norveç, Polonya, Holânda, Şimalî İngiltere, İskoçya. Buraları yazın çulluklarm yavru çıkardıkları yerlerdir. Çıkış hicretlerine Eylül sonunda başlarlar. Yayüdıkları sahalar. Avrupanın mutcdil yerleri. Balkanlar en fazla (Arnavutluk). Son merhaleleri bizim topraklardır. Çulluklar Şimali Afrika sahillerinc de ender olarak iniyorlar. Şima!e avdetleri aynen Bıldırcınlar gibidir. Yaban ördekleri de çullukların şimalde yavru çıkardıklan aynı sahada yazı eeçirirler ve yavru çıkarırlar. Yalnız ördekler hicretlerini Orta Afrikaya kadar uzatıyorlar. Boz kazlar yazı ve yavru zamanını (Sibirya) da geçiriyorlar. Hicretleri Orta Avrupa ve bizim topraklara kadar. Boz kazlar Afrikaya inmezler. Boz kazlar bizim engin bataklık ve sazlıklarımi7da dahi yavru yaparlar. Yerli olarak kahyorlar. Sakarca, Gillik sibi. üçük kazlar ise tamamiyle hicretçi ve Şimalden inşilerini Kuzey Afrika sahillerinc kadar uzatıyorlar. Bu bir merhalesiz uçuş rekoru. (Pluvier Dore) dedikleri Altın Yamurcun kuşlanna aittir. Alaskadan hicrete başlıyan bu kuşlar bütün Pasifiği aşıyor. Hanoî) ve (Sandivich) adalarına iniyorlar. Mesafe (4000) kilometredir. Benam kuş âlimi (C.E. Radcliffe) dünyanm en süratli uçan kuşu şahindir, diyor. Bu kuşun avına hücum ederken süratinın 265 ilâ 390 küometreyi bulduğunu yazıyor. Hicret kuşları bi'Tİnleri, kuşların bir saniyede kaç defa kanat çırptıklannı dahi tesbit etmişlerdir. Leylek saniyede 1 3/4 defa, Martı 3 defa, güvercin 8 defa, ördek 9 defa, serçe kuşu ise hir saniyede 13 defa kanat çırpıyor. (C. Auber) rserinin son satırlarını şnyle bitiriyor: Avcılar. vurabilriiijiniz bir av kuşumın hangi ülkelerden geldiğini bilme'isiniz. Sait S. CiHANOGLU » • • • sahip olunuz :• :: S İ N C E R * c m sr a aı Kendi suyunu kabartır. kendi ısıtıp luri Denizcsük Bankası T.A.O. dan Bankamız, bu yıl deniz yoluyla Hacca gitmek isteyen Türk hacılannın nakU için TRABZON tipi bir gemisini kiralamaya karar vermiştir. Teklif şartlan DENİZYOLLAİII İŞLETMESİ KİRALAMA SERVISINDEN temin edilebilir. İlgili firmalarm mukabil tekliflerini en geç 26 ocak 1966 çarşamba günü saat 12.00 ye kadar DENIZYOLLARI İŞLETMESİ MÜDÜRLÜĞÜNE vermeleri rica edilir. * Bu tarihten sonra alman teklifler muteber olamıyacağı gibi BANKA gemiyi dUediği firmaya kiralamakta serbestür. (Basın 7785/513) B 1 L A ıv Lüleburgaz Belediye Başkanhğından: Elektrik Su İşletmemize 3659 sayüı kanunun 10 uncu maddesine göre aşağıda yazıb elemanlar ahnacaktır. Dissel Elektrojen gruplarında enaz beş sene çalışmış tecrüBeli Makina Teknikeri, Makina Teknisyeni veya Başmakinist. 2 nci sınıf ehliyetli en az beş sene çalışmış Elektrik Teknisyeni veya tecrübeli 2 nci sınıf ehliyetli şebeke âmiri. İmtihan 21 ocak 1966 cuma eünü saat 15,00 de Belediyede yapılacaktır. Taliplerin bonservisleri ile beraber 19 ocak 1966 gününe kadar Belediye Başkanlığma müracaatları ilân olunur. (Basın 7778 "î97) K Tambur sistemi sabunlu suyu do kunun derinliklerine kadar işietır ve kirden eser kalmaz. 4 düğmeye basmakîa hiç el değmeden çamaşırlarınız tertemiz olur. TESCİL I'.rrf.TÎİŞ M.^TIKADIR. 4 kilo çamaşırmızı sadece 45 cm. lik yerde yıkar, Bekiâmcüık 62/506 .:?! «Nationa!» veya emsali muhasebe makinelerinde bilfiıl çalışmış, muhasebeye vâkıf, işçi tediyat işlerini biür, tecrübeii bir bay veya bayan memura ihtiyaç vardır. Taliplerin Kazlıç<medeki MENSUCAT SANTRAL T.A Ş Personel Servisine bizzat müracaatları rica olunur. Manajans 57/504 MUHASEBE MEMURU ARANIYOR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle