25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 Ağustos 1965 CUMHURÎYEr SAHIFE BES Moda Alcfiicılite 1 Î Sjnpmamızın iryii/ii Zanallı Scraagyo \ Jurhan GÜRKAN \ Senaryo yazarlan • zaten başlarını kaşımağa vakitleri olmadığından • doğru dürüst oynayan filmleri bile jzliyemezler... Senaryo yazan önce edebiyatçı olmalı, sonra sinemacı... Yazarüğıyla sinemacılığı birleştirmeli... Bizde ne yazar, ne sinemacı olabiliyor. Türkiye'de «Kötü kalileli mal» yapan genç bir sinema endüstrisi var... Bu endüstri, yurt yüzeyine yayılmış 800'ün üstündeki sinema salonuna hiç durmadan «fabrikasyon usulü» ucuz, bayağı, hattâ aşağılık «sudan» filmler yetiştirmekle yükümlü .. 800 sinemayı ellerinde bulunduran bölge film dafıtımcılan nasıl fiim istcrlerse o çeşit film çevrilir bizde .. Dağıtımcıların hemen hepsi • değil klâsik kültürü ortalama genel bil gisi bile olmıyan cahil, tek yabancı yönetmen adı duymamış, sadece seyirci olan bir takırn taşralı «sinema ağalan»dır... «Halk böyle is • tiyor» teranesiyle film yapıtn cüarına türlü baskılar yapıp, (rerçekte kendi kültür çizgileri oranında sulu komediler, kanlı melodramlar, vurdu kırdılı gangsterlik hikâyeleri, seks sahncleri bol göbekli, danslı aşk rezaletlerini ısrarla isterler. Ve sonunda onların istedikleri olur... Venedikten bir görünü; İtalyanm en enteresan şehri: 30 Ağustos 1926 tarîhli Cumhuriyet'ten 1 BUGÜN İKİ BAYRAM 1 KUTLUYORUZ 30 Ağustos, Istiklâl Muharebesınde kati zaferi temin eden Başkumandanlık Muharebesımn yıldönümü olduğu gibi Tayyare Bayramı olarak da tes'ıt edilmektedır. Her iki bayram da bugün bütün yurtta tezahüratla kutlanacak ve gçce fener alayları tertip lenecektir. Not defterinden senaryo Bugiin yeni gerçekçilipl ağzın dan konusturan bir Cezare 2e vapkini olmasaydı. bütün güçlü yönetmenlerine ragmen «neo • realizm» doğmazdı... Amerika'da Delton Trombo, John Howard, Lawson, Martin Wilson olmasaydı bir zamaniarın iyi Amerikan sineması da olmazdı. Jacques Pr6vert çıkmasaydı, Fransa'da bir devirde iyi filmler çevrilmezdi. Demek senaryo yazarlığı bir edebiyat türü olduğu gibi, bir sirema türüdür de... Senaryo yazannın bir de yaratıcılığı olması gerek... Bizdekilerin hangisinde var bu yaratıcılık? Hangisi kulak veriyor sinemamn sentaksına, fonetigine? Bunlann yazdıklarının sinema ile ilgisi yok. Bir takım saçmalıklan sıralıyorlar. Unutmasınlar diye ard arda diziyorlar söz leri not defterl rutar gibi... Uardım eli uzanmaııan u , nefis vir tıırizm vetdesi m ^ AMASRA cnguldak ilınin Bartın iiçesine bağlı 2500 nüfuslu bir sahil kasabasıdır Anıasra. Amasra yaz ve denizin zevkini çıkartmak istiyenlere ııefis bir piâjdır, ormandır, manzaradır hülâsa tam bir sayfiyedir. Aıra^rada Bizanshlar ve Cenevizülere ait tarihi eserler de vard.r. Amasra bu nâmütenahi imkânlanna ragmen kendi dertleri i!e başbaşadır. Turizm Ba.'*anhğı Amasrayı sadece broşürierine almış fakat buranın ilerlemesi için en küçük bir devlet alâkasını göstermemiştir. Himayesiz ve ilgisiz Amasra karınca karanna kabiiinden mahdut ünkânları ile kendi kendini tamamlamaya çahşmaktadır. Halkı kasabayı her turistin memnun olabileceği şekiîde turisük hale ?okrnuştur. Devlet sektörü Amasranın güzellik ve imkânlarından memurlarını faydalandırmak için burada kamping tesisleri kurmuştur. Orman İsletmesi ve Kara bük Demir Çelik kampingleri bunlann başhcalarındandır. Amas rada Kaptan Paşa Oteli en ijisidir. Tek 12 çift İS TL. dır. sonra sıra ile 'Beivü Palas, >Esen Palas». «Amasra Oteli», «Serdaroğlu Oteli», •Sahil Oteli>ni sayabiliriz. Bunlarda vasati fiatlar tek 67.5 ve çift 1!15 TL. arasındadır. Amasrada ayrıca «Ali Dadaylı», «Aile» panfiyonları ve pansiyon kabul eden 150'ye yakın ev mevcuttur. Amasra bir yarımadadır; bu durum burasmın büyük avantajıdır. Çünkü yarın adamn bir tarafı «büyük liman>, diğer yanı • küçük liman. adını alır, havaya göre daima sakin bir deniz. plâj imkânı böylece liazırd:r. Her iki liman da güze'.dir, p'.âj tesisleri mevcuttur. Amasraya gidsaler.15 km. uzakhktaki .Çakraz. denen piâj!ara da giderler. Amasra i e Z Kiralık kalemler Pekl neden çevrilir böyle filmler?.. Bude ne senaristler, ne de çoğunluk rejisörler, o yukar da sözünü ettiğimiz «sinema ağalan» ndan pek farklı değildir. Belırli bir dünya görüşü, sanat egilimi olmayan, dışardaki sinema skımlarından habersiz, sinemamn gelişimi yaşamıyan, hattâ kişiliği olmıyan kiralanmış bir takım kalem sahibi ya da sözde yöneticilerdir. Dağıtımcıdan aldığı emirle yapırr.cı rejisörür.e, rejisör de senariste «süratle» bu halkm tuttuğu (!) konulardan bir senaryo hazırlamasını bildirir. Bu «süratle deyimi üzerinde de biraz durmak gerekir... Batıda bir senaryo en az 3, normal olarak 5 • 6 ayda yazıldığı halde, Türkiyede bu süre 4 • 5 güne inmiştir... Bizde öyle yapuncılar var ki, bir ayda 5 film birden çırp;şt:rır. Prog ramım öyle yapmıştır. Yani 6 gür.e bir film düşer. Bu da 6 gunde bir senaryo yazılacak demektir. Yapımcı ucuza gelsın diye bir senarist kiralıyor. yalnız ona bağlanıyor çokluk... Bütün konularını ona ısmarlıyor. «Şu kadar gün içinde bitireceksin» diyor... O kim se de evine kapanıp kendi belli kaynaklarından fabrikasyon usulü senaryo yapımına başlıyor. Ya kendi senaryolarını, ya nıeslekdaşlarınm senaryolannı tekrarlıyor, ya da dışardan bol bol kopya ediyor, çalıyor... Yamalı bohça gibi Bizde çoğu filmciler senaryo kullanmayı bile gereksiz bulurlar. Senaryo yazdırmazlar. Bunlar hem firma sahibi (prodüktör), hem rejisör (!), hem de senaristtir. Hattâ içlerinde filmin önemli yerlerinde görünmeyi ihmai etmryen artistik özentisi olanlan da vardır. Sette film çevrilirken, rüzgârın esişine ayak uydurur gibi konunun gidişine göre senarj'oyu ayaküstü çiziktiriverirler. Artistler ne oynadıkları filmin konusunu bilirler, ne yapacakları hareketleri, söyleyecekleri sözleri . Ne tarif edilirse o an onlara, papağan gibi hep onları tekrarlar lar... Filmin finalini bile merak otmezler. Kanıksamışlardir artık bütün hunları... «Film bitti» derler de o zaman işlerinin de tittiğini anlarlar... Bazan da oynayan lara «çocuklar burasını nasıl bas lıyalım» diye sorulur. Onlar da eski filmlerden kalma ahşkanlıkla akıllarının yettiği. dillerinin döndüçü kadar filmin pidişine yön verir, konu üzerinde söz sahibi olurlar. Artistlerden biri hastalanır cdmezse. yerine adam aranmaz çokluk. Onun rolüne çıkıverirler. Film hittikten sonra sonunu brğenmezlerse bir ölüm, ya da birle?me sahnesi eklerler. Yamalı bohra gibi bir film çıkar ortaya. Yılda çevrilen 200 filmin 150 si böyledir. ya da vakındır buna... ece Venediğe varırsanız büyük bir şaşkınhk geçırırsiniz. Ev>r, dükkânlar oteller, her taraf su ve bu suda oynaşan ışıklar, gondoliar... Hülâsa jok değişik bir dekor. Gündüz manzara daha az şaşırtıcı fakat eğlendiricidir. Evinin kapısından gondola binerek işe giden erkekler. Bınanın beşinci katından gondol içindeki sütçüsünden çocuğuna sepetle süt çekert anneler, sonra neş'eli insanlar... Italyaya iîk gidişiniz ise otel mevzuunda bazı tavsiyeleri dinle meniz gerekiyor. Meselâ İsviçre Avusturya Almanya ve Skandinavya gibi birinci sınıf oteüe ikinci arasındaki fark sadece bir moble ve deko rasyon değişikliğinden ibaret de :::: ••»« ğildir. Değişiklik yani fark çok daha derindir. Onun için eğer otomobiliniz yoksa ve şehir içinde kalmaya mahkum iseniz az kalıp iyice otelde kalmaya bakınız. Bir dolar 625 lirettir, 50 Hret 8 cent yani 90 krş civarındadır. Venedikte yaz ayları 3 ve 4 ncü sınıf otellerde hükümetin tesbit ettiği fiatlara göre tek kişi 1900 liret yani 3.15 dolardır. Buna ragmen bazı ikinci sınıf otellerde 34 ncüler fiatına yakın yer bulmak kabildir. Bu bir sırdır, bu sırrın ahtarmı şöy'e ele alalım ve istasyon civarında yürümeye başlıyalım. Istasyondan çıkar çıkmaz sol' a doğru yürüyelim «Lista di Spag Hazırlavan: na» caddesine gelelim. tşte «TerHaluk DURUKAL minus Hotel» Lista di Spagna 116, aynı caddede 127 numarada «The Pıincipe 13€ da «Union Hotel» 146 da «Corso Continental», 166 da «Hotel de la Ville» «Hotel Austuria.» 227 de «Universo», 123'de üçün cü sınıf oteldir. «Nazionale» 158, • Capera», 219 da, «Hotel Adriatico. 224 de, 226 da da «Hotel Zurigo. vardır. Bu otellerde 2 nci sı G Kaıltaş deresinin kızıl kana boyandığı gün Bugun, şerefın denaetı parçaladığı. hakkın ceberrutu kahre'tiei, in?an!ığın şenaate galip ge'.dıği günün yıîdönümüdür. Uzun, meşakkatli, fakat harikalarla dolu Istiklâl Mücadelesini zafere isal eden günün yıldönürr.ü. büyük kurtarıcın'.n dâhiyane idaresiyle Türkün hamasetini tekrar cihana tanıttığı günün yıldönümü, feragati nefse ulvi bir misal olarak tarihe intikal eden Başkumandanlık Mey dan Muharebesinin yıldönümü.. Bugün, aziz yurdumuzu yakan yıkan. kana boyayan Yunan ordusu Türk süngüleri altında can vermiş ve Türk, düşmandan intıkamını alrrmtı. Atıf Bey/n Çerkes Azize yolladığı mektup Ankara, 28 (a.a.) Istiklâl Mahkemesi bugün emekli kaymakam Atıf beyi, Çerkes Azize gönderdiği bir mektup hakkında sorguya çekmiştir. Mektubun dikkate şayan kısımlannı alıyoruz : «Yeni Gün gazetesinin muhterem Rauf bey hakkındaki satırlarını okuyunca emin olabilirsiniz ki çok memnun kaldım. Efendilerin ihtisasatı rezilanelerini alenen dahi ilân etmeleri, Ne o, ne bu... Yukarda hep «senarist» deyimini kullandık. Vanlıs yaptık bunu... Derecelendirme Bizde henüz Batının anladısı anlamda senarist yok . Senaryo yapılsın yazarı var... Var denebilirse tabii.. Bazı filmciler.miz yapılan hir lyi bir sinema scyircisi olmak, yerli filmi pek begenirler. Bir yadikzgün cümleleri ardarda sıralarıştır başlar. 5 6 kopyası birden makla senaryo obnaz. Sinemamn yapılır hemen onun... Bazı rejikendine tizgü bir gramerı vardır. sörler kaliteli, tezli sanat filmi Bizdekiler gramerden yoksundur. yaptıkları iddıasında bulunurlar. Senaryonun çok enterasan bir diAma bunlann çalma çarpmalali vardır. Bizde dil de yoktur. Senaryonun kendine özsrii bir e rını pek kımse anlayamaz. Bir sinema literatürü olmadığından bidebi kişiligi. bir fonu. bir biçimi zim eleştirmeciler de farkında de vardır. Nasıl piyrs bir söz sanagildir bıınun. Bu yüzden büyıjk tıysa, şiir keııme, rnman anlatım. bir kopyacıhk gizli kaîır... resim renk çizçi, heykel plâsTürk sinemasma iyi senaryoyu tik sanatsa, sinema da bir jrorüneetirmek için filmler sınıflandıtii sanatıdır. Bir yerli senaryodan cümle: «Adam kıza sert bir ba rılmalı. iyi filmler az, kötü filmler çok vergi ödemeye zorlanmak'şla bakar...» Bıınun görüntü salıdır. Ama bu smıflandırma şartnatıyla ilerisi yoktur. Senaryocu tır. İsterse rıhtım hammallsrı sıinsan rejisörün yaııında söyliyecenıflandırsm bu filmleri. Bir sıği sözü olan kimsedir... mflandıran muhakkak çıksın... Bi'piin Matinelerden İtibaren mevcuttur. Yemek için çeşitli lokantalar vardır hele baltğm da bol olması gıda meselesini çok daha kolaylaştırmaktadır. Kara yolu: Ankara Amasra arası 353 km. dir. Yol Kızı'.cahamam Gcrede Karabük Safranboîu Bartın üzerinden Zonguldağa bağlanır. Muhtelif şirketlere aıt Çakraz adasında daima vasıta nıflarda tek kişi 3.15 dolar, üçüncülerde tek 2.30 dolardır. Bu cadriedeki her otel iyidir, temizdir. İkinci sınıf otellerin en iyisi «Hote! Principe», üçüncülerin en iyisi de •The Nazionale» dir. Bunlann dışmda Venedik gibi daima kalabahk ve turisti bol olan bir şehir de size kalabileceğiniz 2 nci veya 3 ncü sınıf yer tavsiye etmck zordur. Venedikte otel kadar onemli bir diğer iş de lokantadır. Onun için gene Lista Di Spagna caddesindeki 18 numarada «Tratto ria Roma», yanmdaki «Trattoria Bella Venezia», 20 numarada «Ristoronis Capeveıa» yı deneyiniz. Mükemel bir yemeği buralarda şarabı ile 1 do'.ara 625 lirete bitirebilirsiniz. Eğer acıktığınız zaman San Marco meydanında iseniz 'Hotel Royal Daniel» i sorun. B J otel 2 binadan ibarettir, bu iki (TAZISIZl bina arasındaki dar yoldan ilerleyin sokağın ismi «Calle Delle Rahergün Ankaradan otobüsler kaıDeniryolu: Hopa seferini yspan se» dir, birazdan sağ ve solunuzkar ücreti 20 25 TL. dır. îstan her gemi Amasraya uğrar, lstanda «Mario Simionato», «Concha d' buldan doğru seferle gitmek nıüm buldan mesafesi 22 saattır. Birinci Oro,» «Taverna dei Dogi» tabelâkün değildir. Mesafe 512 krn. dir. 89 ikinci 62 TL. dır. Amasrada ıslarını göreceksiniz aradığınız loİ5tanbuldan Bartına gidilir ora ke'.e olmadığı için vapur iyice sa dan otobüsle veya minübisle ak hi:e yaklaşır motörlere 125 krş. kantalardır, buralarda da azami tarma yap'.hr. Alinibüs.er 250, o vereıek karaya çıkılır. Dönüş de 1.25 dolara mükemmel yemek yiyebilirsiniz. tobüsler 175 kuruştur. aj'nı şekilde yapılır. •••• «•*• evvelâ ve evvelâ memleket nam:na falihayırdır. Yalnız beni bir şey düşündürüyor. O da Rauf beyin istifa fıkrini hayallerin den geçirip geçirmedikleridir. tstifa ederlerse, memlekete çok fenahkların gelmesine sebep olur. Beni âcizâne meslek ve içtihadımdan ötürü belki muaheze edenler bulunurdu. Ruhu habislerinin fıtratı hakikileri böyle tecelli edince o muaheze edecekler de, ki olduğunu zannetmiyorum, tashihi kanaat etmi» oldular sanırım. Seciyesiz, soysuz insanlarla çalışmanın doğru olmadığını, ikinci defa Anadoluya geçmemek hususundaki kanaatimle Yakup Şevki Paşaya ve samimi birkaç arkadaşıma söylemiştim. Sözü uzatmaktan ise kısaltmak evlâdır. Bu bedbaht memleketi alçakhğın alçaklığından dahi kurtaracağına itimadım tamdır. Azami ilkbanara kadar.> 123456789 yazın artan kısın azalan tabiat kuvveti, tersi Trakyamızdan geçen akar «ulardandır. 8 Vücuda enjeksiyon yapma 15i (eski tıp teriml), giyim esyasının"'Jnsımlarından biri. 9 Belll esaslara uygun olarak düzenlenmi» durumda. YUKARtDAN AŞAĞrVA: 1 İstanbulda Üsküdar ilçesinda bir semt. 2 Ramazan aylarında Atüslümanlara dü;en din görevlerinden, tersi «küçük torba» dır. 3 Sayı. seciye ve karakter (yeni tertm). 4 Boyca fazlalaşmak. bir takı. 5 Bir erkek adı. 6 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Tatbikat alanınîElISIK «»» teknisyen.en " yaptıklarmdan. 7 Hepimiz kendimizinkini başkalarınm kinden üstün göruruz. deniz generali. 8 Kör(Juuııacmııt kütük sarhoş. bir naıirdıııtıi* «e*ıerkeR adı S * Yatağa uzanıp uyumaya kalkıştna haruketim yapmama. Oraııgutan " zayıf lanıak için kür yapıyor Avrupa'nın en ağır siklet orseutanı ha'.en zayıflama kürü yapmaktadır. 175 Kilo ağırhğ;ndaki bu maymun. bir müddet önce Birleşik Amerika'dan getiriimış ve Hannover'in Hayvanat Bahçesine yerleştırilmişUr. Uzmanların kanısma göre, maymu nun şişmanlığı sağlığını tehdit ediynrdu. Dıger taraftan, «Andi. adındaki bu maymun, fazla sarkan yanaklanyla, hiç de güzel görünmüyordu. Bu bakımdan maymunun sıkı bir zayıfiama kü rü ile yeniden mütenasip vücut hatlarını kazanmasına karar verildi. Fakat günde bir ekmek, birkaç elma ve muzla yapılan bu zayıflama kürü >Andi» nin keyfini bir hayli bozdu. Karısı •Bayan Sandra» bile onun yanına yaklaşmaz oldu. Eskiden • evine barkma» itina gösteren • Andi» şimdi buna da önem ver memektedir. Nitekim daha önceleri, her sabsh bir su hortumu ile iyice yıkanan 'evi» ni, yorganıyla iyice kurularken, şimdi buna katiyyen yanaşmamakta ve grev yapmaktadır. Yor ganını başına çekerek bir köşe ye çekümekte ve iyi günlerin gelip çatmasını beklemektedir. SOLDAN SAĞA. 1 Hayatta mesuliyet duygusundan uzak yaşıyanlar böyle adlandırılırlar. 2 Ger.iş toprak parçaları (eski terim ve eski usul çoğul). ailenin dayandığı kök. 3 Yolda bulunmuj sahipsiz eşya. çocuk yemeğinin yarısı. 4 Kapalı birşeyi aksi hale getirememç. 5 Yas tutma işi. 6 Bir harlin okurmju. Güney Amenkad,.ki bir hükurneim başkenti. 7 Yurdumuzda ALMANCA BİLEN SEKRETER BAYAN ARANIYOR Tanınmış bir Sanayi ve İthalât Şirketi Almancayı rr.ükpmmel bilen, 5eri daktilo ve Steno yazabilen BAYAN SEKRETER aramaktadır. Ecnebi olabilir. İngilizce de bilenler tercıh edilir. Taiiplerin mufassal tercümei halleri ve bir adet fotoğrafları ile birlikte: «İ. B.» rumuzu ile P. K. 176 İstanbul adresine yazı ile müracaatları rica olunur. i jj Not: Müracaatlar gizli tı>fulacak ve fotoğraflar iade edilecektir. İlâncılık: b267/10294 * t } t \ t t i t f t i Sinemasında Bir aşk dâva?:. CLAIK fOUIPMtMT COMPANY ClflRK EOUIPMENT COMPANY I BÜYÜK DAVA İlâncılık: 8293/10296 (The story on pa^e o;ıe) Sınemaskop. Artistleri: RİTA HA\\YORTH ANTHONY FRANCIOSA Not: Abonrr.an büetlennin değiştirilmesinin son gunü, 1 eyiülden itibaren değiştirilmeyen aboncler arzu edenlere de\T edilecktir. mıcHicnn 8RITISH CRANE % EXCiVATO? CORP. LTO. İSTİF ARABALARI (Forklift) YÜKLEYİCİLERİ L ŞEYYAR VİNÇLERl K KURUMU • Tavşanîı Garp Linyitleri Işletmesi ^üessesesi Müdürlüğünden: Müessesemiz Bölgelerinde çalıştırılmak Uzere flili askerlik hizmetini ifa etmir M>kine ve Kimya Yüksek Mühendis ve Mühendislerine ihtiyaç vardır. Bunlara 4/10195 sayılı karamameye göre glrebilecekleri derece üzerinden yevmiye veya 7244 sayılı kanun hükümleri dshılinde emekli keseneğine esas barem derecelerinin iiç ü=tü üzerinden ücret ve bunun °b 1 u nisbetinde ma0 •Jenyeri tazminatı verilebilecegi gibi bugünkü mevzuat hükümlerî dairesinde ikramiye de ödenir. Ayrıca aileleriyle birlikte ikamet edeceklere lojman tahsir olunacakur. Taiiplerin mufassal hal tercümeleri ve hizme' vesikalarını bir dilekçeye bağhyarak Tavşanlıdaki müessese müdürlüğüne gönderebilecekleri gibi şahsen de müracaatta bulunabilirler. (Basnı 15808/10318) Amerikanın en modern ve mütekâmil, âstik tekerlekll, yükleyicilerl emrinlzdedlr: i/3 ila 6 i/« yarda kübe kadar kapasitell GM motoru İle mücehhez Power Shift transmisyonu Planeter tekerlek tahrikl Tork Konverter OUnyanın en büyük seyyar vinç fabrikasının mamulâtı. Türkiyede en tanınmış ve beğenllen vincl. Halen 80 kadar, muhtelif kapasitelf COLES dizel elektrik vinci Memleketimizln dört köşesinde çahşmaktadır. CLARK Istlf arabnsı (forklift) bUtUn tBhmll ve tahllye problemlerlnlzl halleder. Emsall arasında Amerlkanın en bUyük fabrikası olan CLARK rürklyede de en fazla f<»hret kazanmış olanıdır. • • • • i/3 ton'dan 35 ton'a kadar Benzlnll. Dlzelll, Akülü veya L. P. G. MUkemmel servls Bol yedek parça S ^ Tediyafta Kolaylık Derhal Teslim
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle