Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE tKİ 3 Ağustos 1965 Sfih. •••• 4 •••" GÜÇIUGU D HALKIN UYANNASI Prof. Bahri SAVCI yar. Bn kaderciliği, bireysel hayatın prensipl haline getirir. Bireyler, kaderin kendilerine getirdiklerine razı olma teslimliği içinde yaşanıağa alısırlar. Fakirlik, cehalet, kenarda kalmışlık içindeki hayatlarını, bir metafizik kaynağın ilâhi düzeninin gereği sayma inancına kapılırlar. Toplumun bazı kisilerinde, bazan, aydınlanma. uvanma istidatları hasıl oldugn da görülür. Fakat o zaman da bireylerdeki bn aydınlanma, nyanma istidatları, bn sefer, bilim dışı bir konsept haline çetirilmis ve gerçek olnmln muhtevasından saptırılmış bir milliyetçilik gelenekçilik telkini ile örtülür. Komünizm ile ithamlanır. Ceza ile karsılanır. Bir kelıme ile, sanayi Sncesi ilkel ziraat hayatı biçiminin sosyoekonomik sartları da, bir kapalı bireysel ruh ve fikir durumıı yaratır. Bir kaderci eelenekçi espri meydana getirir. Böyle bir rn'nî ve fikrî halet içinde yasayan kisi de, kendi 8os>oekonomik realitesini idrak edemez. Çağdas uvgarlıgı teskil eden hedeflere ve ameliyelere direnme psikolojisi içine girer. Iste halkın nyanma güçlüfcü. bir yönü ile de bu durumdan ileri gelir. • #• • t>T»?m* • *• ÎTT^fTÎ"' ı* * *•• 7n^^^????TıBSSIS>Sî'lI"aM* :::::::;":::: ::::":::::::::::::ı:::" »::":::tnu::»:£ s^Fll W ^ 1 * > emokrasi d<\ ekonomsal ve sosyal kalkınma tla, halkın uyanmasına bağlntır. Büyük bîr uyanma ve silkinme ile, halkın demokrasiyi, ekonomsal ve sosyal kalkırunayı ister ha1P geimesi gerekir. Demokrasinin, ekonomsal ve eosval kalkınmanın gerçeklcşme sartı; bunları, uyannıış ve ister hale gelmiş bir halka dayatmaktır. Ancak uyanmış bir halk içindedir ki toplum katları tcşkilâtlanıp, kcndi fikri, ekonomik, sosyal, siyasal ihtiyaçlarına cevap veren merkezleri yaratabilir. Bu merkezler de bir «aydın • halk pücü ittifakı» kurabilir. Ve bu ittifak sayesinde de sosral, ekonomsal radikalizmlere girerek, hem ekonomsal yapıyı, hcm toplunısal değerler demetini, gerçek demokrasinin uygulanmasına elvcrisli gelismelere uğratabilir. Bir kelimeyle, esas itibariyle muhafazacı • sömürücü menfaat merkezlerinin yararına işleyen soyut demokrasiden ve yasama biçimindcn; gerçek halk dilek, ihtiyac ve isteklerini yansıtan \e halkın gerçek katüması ve deneti Ue işleven somut demokrasi ve yasama biçimine çeçmek için, halkın, ancak bunu ister hale gelecek yolda uyanması gerekir. Fakat, hilkın uyanması RÜÇ bir iştir. Halkın nvandınlması çetin bir misyondur. Halkın, bir gerçek rkonomsal ve sosyal kalkınma istemesi ve bu isteğini kendisi için, kendi jrücü ile yapması, bunun rhşında kalanı yaptırmaması zor ve çetrefil bir oluştur. 61 Anayasasının açtığı ciddi politikalar. rtavranıslar arama çağında, ancak sosyal muhtc\ab olduğu zaman «halk için» lik ve «halk tarafından» lık nitelikleri gerçekleşebilecek olan demokrasimiz içinde bu güçlüğü yenmenin yollarmı aramalıyır. Bunun için de, önce halkın uyanmasındaki güçlüğün nerelerden geldiğini teşhis edebilmeliyiz. Bize göre bu giiçlük suralardan geliyor: ASIK SURATLILAR MEMLEKETi özel Yüksek Okullardaki öğTencilerin iş bulmaları da ayn bir konudur, kısaca değınelim. Resmî Yüksek Okul ve Fakültedeki öğrencilerin ".o 99 u iş ısternesi ve aramasına mukabil ancak pek cuzi miktarda o da bazı maharetleriyle (Daktilo, Lisan) iş bulup çalışmaktadır. Özel Yüksek okullardaki oranm •• 98 ortalama % 56 sı' nın para kazanması yine varhklığvn sözü geçerhğın halk tabirıyle torpüin bu neticesidir. c) Paralı olduğundan sınıl geçme kolaylığı; Bir kere bu okullardaki öğrenciler Oniversite giriş imtihanlarında tam bir başarısızlığa uğramış yahut istediği mesleği kaabiliyet ve zek&sı ile değil de parayla elde etmeği düşünen kimselerdir. Bu iddia demogogça degil gerçek bir iddiauır. d) Baş&n nispeti, gerek dengi resml okullara kıysasen gerek burada okujan öğrencilerin hususiyetleri bakımmdan yüksektir. Yukarda da belirttiğim gibi buradaki öğrenciler imtihanlarda başansızlığa uğramış kişilerdir. S. Sungur acaba özel Yüksek Okullarda okuyan zengin kişilerin resml Fakülte ve Yüksek Okullarda okuyan kişilerden hangisi daha zor durumdadır? Maddl ve manevl fedakârlığa daha çok katlanmaktadır bunu bütün kamu bilmektedir. özel Yüksek Okullardaki öğrenci sayısı az olması Türkiye içtimai hayatının bir neticesir. Çünkü Türkiyenin zenginleri azdır. Bu okullar ne kadar caba gösterirse göstersin dengi resml okullar ayannda öğrend yetiştiremiyeceği malumdur. Mikroskop mısali ise Özel Yüksek Okullardaki tedakârlıklarla çelişme halindedir. Randımana bir misâl vermişsiniz. Ona karşı bir misal de ben vereyim. Ankara hukukta cidden çahşan gayret sarfeden öğrenciler arasında randıman sadece B i 10 du.. Özel Yüksek Okullar gerek sosyal adalet prensıbine aykınhğı gerekse tembel öğrenciler prim yollarının başı olması sebebiyle Türk içtımai hayatına menfi yönden tesir eden kuruluşlardır. Aynca Özel Okullar eğitim ve öğretimi ticarl yöne sevk etmekte bu mahsurlan bünyesinde tasımaktadır. Sencr AŞAN öğrenci Ankara Hukuk Fakültesi Turgut GÖKLER (Öğrenci) ve Nıyazi CENGİZ (Öğrenci), A. Ş. Aşkın'ın görüşüne katılmaktadırlar. 25.2.1965 tarihli Cumhuriyet Gazetesınde Sayın İlhan Selçuk «Tekniker Okullannda öğretim, liselerden veya lise dengi okullardan çıktıktan sonra uç yıldır, ancak liseden veya sanat okulundan çıktıktan sonra üç yıl okuyarak mesleğinde ilerlemış kişi, toplum hayatının her katında orta öğretim görmüş olanlarla eş tumlmaktadır. Ve o zaman üç yıllık fazla bir etitımm anlamı kalmamaktadır. Tekniker okullan, mühendis iie ustabası arasındaki kademe54 doldurmak için kurulmuştur. Bu gerekçe sa#lamsa, Tekniker eğitimine de ihtiyacımız var demektir. Ama hiç kimse fantezi olsun diye, sırf bilgisini arttırmak için üç yıl daha okula devam etmez. Bu üç yıllık eğitimın toplum hayatında bir karşılığı olmalıdır. Teknıker Devlet örgütünde, özel kurumlarda, askerlikte ve bütün kanunlarda lise ve lise dengi okulların mezunlan ile eş rutulacaksa niçin üç yıl daha okulda dirsek çürütsün? ... Teknik öğretime önem vermek gerektiğini bir ağızdan söyleriz. Klâsik burjuva eğitiminin varattığı boşluktan elbirliği ile yakınırız. Fakat 28 teknik okulun kapısına kilit asmaktan ve bu kilitleri bakandan bakana devretmek ten geri durmayız...» diyordu. 1962 yılının Milll Eğitim Bakanı Sayın Hilmi tncesulu Tekniker Okulu Talebe Cemiyeti Başkanlığına, Sayı 4280 ve 18.5.962 tarihli yazısı ile 7. Milll Eğitim Şurasının kararlann tatbık edileceğme dair, yine 1962 yılının M. Eğ. Bak Prf. Dr. Şevket Raşit Hatipoğlu' nun dertleriniz üzerinde elbette durulacaktır, çareler aranılacaktır. (9.7.962 Tarih 379/495) sayılı yazılan. En yetkili ilgililerin yıllardır yazılı ve sözlü vaatleri, Tekniker meselesini maalesef halledememiştır. Milll Eğitim Bakanı Sayın Bılgehanın 21.71965 tarihinde «Teknikerler. müjde» başlıklı Hürriyet gazetesindeki açıklamasının herşeyden önce samimi, ve siyasi bir yatırım olmadığının anlaçılması lâzımdır. Açıklamanın daha da açıklanması ve şu sorulann müsbet veya menfî olarak cevaplandırılması gerekırdi. islâm ülkelerindeki gelişme S 3 Şekillenmiş bir intelligentsivp yokluğundan gelen güçlük : Bngün Türkiye. sanayi öncesi ilkel ziraat hayatı biçiminin yarattığı bir eücler birligi ve onun kendi içinden çıkardığı bir siyasi elitin elindedir. Aynı ekonomik faktörler, ancak bir mutlu azınlıgı eğiten sistemimiz, türlü siyasi partilere bölünmüs sibi sözükmesine rasmen, avnı kadro içinde Rayabileceğimiz bir siyasi elit tabakası meydana getirmiştir. Bu siyasi elit, türlü partiler içinde gözükmrsine ragmen, a\nı sosyolekonomik ortamın mahsnlü olduğn içindir ki, neticede, bir tek tabaka teskil etmiştir. tktidarda da muhalefette de olsa. bu siyasi elit, avnı ortamın aynı nitelikteki ürününden ibarettir. Ve bn siyasi elit de. kendisinl yaratmıs bulunan, sanayi öncesi ilkel ziraat hayatı ile bunu besleyen kredi \e satıs mekanizmasının iktisadi sosyal psikolojik zihniyet ve menfaatındaq ilgisini kesip, halkı uyandırarak yeni toplumsal uvçarhk hedeflerine götürememektedir. O halde, Türkiyede halkı uvandırıp. onu. yeni uygarlık hedeflerine götürecek, mevcut sosvoekonomik ortamın eeemenliğinden. etkisinden kurtnlmus, ilerici hedeflcre dofru sekillenmis bir yeni intelligentsiya'nın kurulmasına ve halkı etkiliyerek uyarmasına ihtiyaç vardır. Bu intelligentsiya; iktisadi olay şnnruna ermis; Batıyı yaratan ve olgunlastıran fikir akımlarından ve olaşlardan haberli; okumusluk sayesinde elde ettiği mevkiin rahatlığına ve ataletine kendini kaptırmamıs; demokrasinin ve ileri bir ekonominin, ancak halka yönelmekle ve halk ile birlikte gerçekleşebileceğine inanmıs; bunun için de mevcut sosyo ekonomik ortamın değismesl zornnnnn kavramıs; bn ortamın. iktisadi olaya inmeden, şuurundan ve Batıyı olgunlaştıran fikirlerden gelen bir küllî izah yolivle desiştirilebileceîini anlamıs; bütün bn noktalarda taviı \erme7 bir aydınlar halitasıdır. Fakat neyleyelim ki. Türkiyede bn voktnr. Bn seheple, halkın nvanması, aync» büyfik bir güçlükle karsı karsıyadır. Gerçekten, henüı böyle hir avdınlar halitası yoktur. Çünkü onu meydana getirecek okumuşlarda, henüz, «iktisadi olay snnrn» hasıl olmamıştır. Türk aydınları, henüz, bilhassa 18. yüzyıldan bu yana, Aydınlıklar Ça^ının düsüncelerini bilmezler. Bunun. Amerikan ve Fransız ihtilâllerinl \e ondan doğan eskimiş liberal demokrasiyi nasıl varattıçını kavramamıslardır. Gene aynı çaîlardan beri, zamammız için eskimiş bnlunan bn liberal demokrasivi bir sosyal muhalefetin nasıl etkilediŞini ve bö>lcce bn sosyal muhalefetin haklı, âdil. üstiin bir düzeni yaratmak için nasıl bir değİMin geçirdiğini görmezler. Nasıl bir halk scvgisinin siyaseti etkilemeye giristiğini anlamazlar. lşte bu sebeplerle. Türk aydını, ekseriya, oknmushığn sayesinde yükseldigi idareci sınıf içindeki entellektüel rahatını bozmamak için, halkı uyandırma görevinde gereken enerjiyi göstermeı. A** 1 Sosyo ekonomik şardardan gelen giiçlük : Türkiyedeki hayat, genellikle tamanılaniTiamış bir sanayi öntesi, bir ilkel ziraat hayatı biçimmdedir. Sanayi dcvrimi Türkiyeye uelmemis veya tamamlanmamıştır. Bu yüzden toplum yapısı da esas itibariyle ilkel ziraat grupu yapısındadır: Herkes. esas itibariy lc, ya ilkel maddi araçlarla ve ilkel kredi \e satış şekilleri desteği Ue toprak isler; veya. temerküz etmiş bir toprak sistemi içinde toprak işçiliği yapar. Bu sistem, temerküz etmiş toprak sahipleri ile kredi ve satış mekanizmasına hâkim spekülâtörleri, iktisaden guçlü. uyanık kılar ve kamu oyunu şekillendirmede lider mevkiine getirir. Geriye kalan biiyük kitleyi de. durgun, uykulu, lâkayıt \e kamu oyu liderlerine tâbi kılar. Bu, bir kapalı ekonomi ve üretim hajatından gelen kapalı aile, kapalı meslek, kapalı sosyal münasebetlrr örgusü hayat biçinıidir. Onun içinde geleneksel değerlere dayanılarak yaşaııır gidilir. Bu şartlar ve onun içindeki bu değerler, toprağın, kredi % satış mekanizmasının, üretim e hayatının hâkimlerinin yararını arayıp bulan, konıyan, geliştiren sartlar ve değerlerdir. Halk da, halk için bir şeyler arama hususunda her yeni sosyal görüşe karşı, son derece kapalıdır. Binaenaleyh bu değerler ve onlan yaratao İlkel ziraat grupu toplum yapısı, mahiyetlerindeld Te bünyelerindeki koyu muhatazacılık ile, halkın uyanmasına engeldir. Bir ba»ka deyimle özetlemek gerekirse diyebiliriı ki: şimdiki sosyo ekonomik şartlar. gelenek*el. durgun bir toplum yapısı, ve onun içinde de üretim, kredi. satış mekanizmasına hâkim merkezlerin iktisadî menfaatlerini meydana getirir. îşte bu yapı, ve onun mahsulü olan çıkar mihrakı da, sosyal değişiklikleri ön gören, isteven halk uyanmasına karşı gelir, onu baltalar. •>•• • ••• 2 Halkın, bu şartlar tarafmdan yoğrulmuş ruhî ve fikrî haletinden gelen giiçlük : Böyle kapalı toplumsal şartlar ve ondan rioğan kapalı değerler içinde yaşayan bireylerin de, bütün ruhî ve fikrî meselekeleri, ancak, kapalı bireysel değerler yaratır ve bireyleri onlara tabi olarak yaşar. Böylece, ilkel ziraat hayatı biçimi İçindeki sosyo ekonomik şartlar \e muhafazacı sosyal gelenekler, bütün bireylerde muhafazacı, durgun, uykulu, lâkayt bir ruh \e fikirsizlik dünyası yaratır. Bu, yücelmeye, gelişmeye son dereoe engel bir kapalı kişisel dünyadır, Bu dünya, nyanma, aydınlanma, u\?arlıga açılma istidatlarını kabul etmez. Kuhi ve fikri avdınlıkları reddeder. Tersine. ancak kapalı ilkel ııraat hayatı içindeki sosyoekonomik eîemenliiii elinde tutan menfaat mihraklarının müttefiki olan metafizik inançları yavıcı merkezlerin telkinlerini kabul eder. Fikirsizliğin, aydınlıkMZİıaın üze rine bir metafizik kaynaktan eelen kaderciliği ya ayın Burhan Felek gibi ben de bizdeki asık suratlıhğı, yabancı memleketlerden yurda dönüjumde fazlasiyle farkederim. Ayrıca, karşılıkh münasebetlerimizdeki ters davranışlarımızla «Teşekkür» yetersizliği de dıkkatımi çok çeker. Hattâ bir müddet ben de, geldiğim memlekette kısa bir süre içinde edindiğim alışkanhkla, sağa sola. çoluk çocuğa bol keseden teşekkür eder, sözüm ona çığır açmak isterim. Onlar bunu yadırgarlar, özellikle çocuklar. bıyık altından bana gülerler. Ben de çok geçmeden kendimi yine yurttaki akışa kaptırır, • Teşekkür» dağarcığını kapatırım. Gerçekten biz asık suratlıyLzdır. Fakat, kanaaümce. bunu •böyt iyi oluyor» diye yapmıyoruz. Bizi bazı nedenler bu hale getiriyor, içimizden gülmek gelmıyor. Bir kere biz yiız yıllardan gelen bir terbiye anlayışı ile gülmeyi ve güldürmeyi hafife alır, güldurenleri küçümseriz. Onlara en insaflısından maskara, soytarı. şaklaban, paskal gibi adlar veririz. Gözyaşı iîe hıçkırığın borsadaki fiatı, bizde. tebessüm ve kahkahaya kıyasla her zaman yüksektir. Biz tarihimiz boyunca dert ve acının tiryakisi o'.musuz. Koca Divan edebiyatında Nedim'den başka yuzü gülen şaire rastlamazsınız. Ağhyan isterseniz, tümen, tümen .. başta Fuzulî. Tabii başka nedenler de var; çok harb görmüsüz. Gâvurlar her devirde bize karsı birlesmiş, müslümanlar her fırsatta ayağımızı çelmiş. Dinimiz her bakımdan bizlere ko laylık ve musamaha gösterdiği, müslümanları hattâ müslüman olmayanîarı hiçbir sekilde yıldırmadığı halde biz onu bir ceza ve eza mercii haline getirmişiz. U'.u Tanrı, Kullarım korkmavın, umudunuzu kesme>in, ben nıağfiret edcrim. affederim» dcdıkçe, biz cezalara el atmısız ve gozünü kırpana bir ceza donatmısız. Cohennemin neredeyse dünyada bir şubesini kuracak temsılcilığini alacakmışız. Çeşitli etkilerle tenıbelleşmisız de. Tembelleşince de fakirleşmişiz. Fakirin yüzü güler mi? Kurtuluş Savaşmda adamakıllı bir si'kindik, tepeden tırnağa yenilendık. kendimize güvenirniz arttı. neşelendik. Gelgelelim bu uzun sürmedi, çok partili demokrasi de işi yine çürüttük, hevesimiz yanda kaldı, ha'.k deyimi ile «keyf çıktı rakı tükendi». Yırmi yıldanberi uğraşıyoruz v» bir türlü yörüngesine oturtamıyo ruz. Bir de bu yetmiyormuş gibi ortaya bir lâf çıktı Az gelişmişlik». Somurtmamıza hiç bir sebep olmasa bu damga yeter. Gonul rahatlığıyla. gerine gerine gulebılmek için, guzel bir yüzü tum battal eden Halep çıbanı gibi butün mezıyetlcrimizi gölgelendiren bu mendebur damgayı sılip atmalıyız. Bunun için de çalıştnalıyız, çalışanın yüzü guler. Nizamettin ÖZBEK Memur * Teknik eğitim ve Teknikerler 1IRMTÇI ASKERIER Ama, köprülerin altından durmadan sular geçivor. Bütün güclüklere \e aksaklıklara rağmen okumusluk derecesi ve seviyesi yükselivor. Türlü fikir merkezlerindc halka vönelme ve halk sevgisi ile dolma harcketleri selisiyor. Bö\lece. halkın nvanması çüçlüklerini kıracak bir nlıı*rnA ır halkı maracak bir entellegentsi>a \aratma harekeli de gelişijor. Özel Yüksek okullar ve gerçek Sayın Rıza O. Sungur, özel Yüksek Okullara yöneltilen iddiaları red ederken hakikatları göz önüne almamış, yazısında bile çelişme ye duşmüştür. Şimdl bunları inceliyelim: O Anayasaya aykırılık: Anayasa 120. maddede Üniversitelerin ancak devlet eliyle kurulacagıru kesin olarak belirtmiş. Sayın R. Sungur bu âmir hükmü kendi görüşüne uydurmaga çalışmaktadır. a) Özel Yüksek Okullar Üniversite değUmis. Pekalâ, çeşitli llânlarla bu okullann dengi resml okullarla ayni hakka sahib olduğu belirtilmesi ne içindir. b) Kelime ve isim değişikllgl okulların karakterlerlnl değiştirmez, 3) Özel Yüksek Mimarlık Okulu ile T.Ü. Mimarlık Fakültesl ve A. Ü. Dişçilik Okulu ile özel Yüksek Disçillk Okulu arasında kelimelerin değisikliğinden başka fark var mıdır. Tıpkı içtimaî ve sosyal kelimelerinin arasındakl fark gibi Kuruluşlarını Anayasanm 21. maddesine dayandırmakta 21. madde da ise özel YUksek Okullar diye bir deylm geçraeTiektedir. Burda özel Okullar denmektedir. Bu ise 1. Özel Ana Mektepler llk, Orta, Liöe (Kollej) leri kapsadığım apaçık göstermektedir. Anayasayı meydana getirenler bir yüksek kelimesini eklemekten mi çekinmişlerdlr. Hayır 21. Md. ile 120. maddelerüı oelişme halinde bulunmamasım düşünmüç ve sağlamışlardır. Ayrıca Anayasa keîime oyunlariyle istenildıği tarafa çekilmez, tehlikelidir çünkü başlangıç hükümleri ve ruhu buna karşıdır. özel Yüksek Okullar ise aşağıda açıklıyacağım üzere yalnız zençin sermaye sahiplerıne tansil imkı^aı verdiğinden anayasanın belirt tıŞi sosyal adalet ruhuna aykındır. O Varlıklı kişilerüı faydalandığı müesseselerdir: Sayın Fungur vüzde ytiz yersizdir demekte fakat yine de akıl ve mantığuı hakim olduğu «görünen köy kılavuz istemez» mlsall »çık ve ortada blrşevı başka türlü gö»termak O*MI«UM 1) 196566 Ders yılında Yüksek Tekniker Okulu faaliyete geçırilecek midir? 2) Tekniker vey» Yük. Tekntkerlerin ders prograrnları Teknik okullann ve Teknik Üniversitelerin üst sımflarına girecek şekilde koordine edilmiş midir? 3) Hak ve selâhiyetler teminat altma alınmış çeşitli sanayi ve iş , kollannda organizasyon yapılmış • mıdır? Masa ve diploma peşinde koşmayan, bilgisi ile mütenasip iş ve selâhiyet yaptığı iş ve mesuliyetınin değerlendırilmesini isteyen, 54 yıldır memleketin kalkınmasında kalifiye eleman problemine cevap Şubat 1960 da DP. hükmetinin veren Teknikerlere verilecek ceson günlerinde çıkartılan bir kavao menfi ise kimbilir daha kaç nunla Teknikerlerin müktesep hak yıl? ları ellerinden bir anda ahnmıştı. Öğrenciler her yılki boykotuna O günden bu güne her yıl Öğdevam edecek, değişen Bakanlar renciler boykot yapar. yazılı sözlü vaatte bulunacak. AyO günden bu güne gelen Bakandın yazar ve düşünürlerimiz aralar yazüı veya sözlü vaatte bulusında olsa bu konuyu yurt menfanurlar. atleri bakımından değerlendirecek. O günden bu güne yazarlar araR«fat YAPICI sıra bu mevzuun öneminl anlatstanbul Tekniker Okulu tırlar. Talebe Cemiyeti Başkanı îslâm sosyalizmi diye adlandınlan bir akım, çeşitli Müslüman ülkelerini sarmakta. fakir halk yıeınlarını pesinden sürüklemektedir. Kuzey Afrika ve Arap Yarımadası ülkelerinin tümünü kapsıyacak çibi görünen bu akım için Türkiyede pek az sey yazılmaktadır. Basınımız ÎMüslümanlıgı daha çok hurafecilik açısından ele almıştır. Ünlü eUiyaların hikâyeleri anlatılmakta .. uydurmalar birbirini kovalamakta Helvacı Dede veya Nallı Baba safsatalannda din duysuları sömürülmekte Minarelerdeki hoparlörler için gürultü koparılmakta .. Hac şezileri ballandırılmakta .. Ama İslâm dünyasındaki büyük siyasi ve sosyal kımıldanış karşısında ne bir ses, ne bir nefes .. Türkivede cirkin politikacılar, tslâmiyeti, oy goygoyculngTi İçin kullanmışlardır, ve kullanmaktadırlar. Bunlar tslâmlıgı, halkı uyutan bir afyon gibi ileri süren emperyalistlerle isbirlifine bilerek veya bilmiyerek sirmis kişilerdir. Meselâ bir yabancı sirketin temsilcisi bir sıçramada fırladığı de\letin sorumln makamında, din duyçularmı sömürmek yolunda konnşabiliyor; ve açıkca din propagandası yapıyor. Evet Kır atın baskanı bunu vapıyor; Demirkıratın baskanı da şeyh sakalı öpüp oy toplamak yollannda az gayret sarfetraemistir. Oysa bizimkiler burada oy dilenciliei njruna Müslfımanlığı kullanmak isterken, yeryüzünün öteki İslâm ülkelerinde bir başka hikâve baslamıstır. Uzun yüzvıllar emperyalizmin boynndnrugnnda kalmı; İslâm ülkelerinde din duyîularını sömürçecilere karsı direnmenin itici sücü çibi kullanmasını bilen vöneticiler türemi«tir. Bn yöneticilerin çevresinde Dosudan ve Batıdan avdınlar ve bilim adamlan çevrelenmistir. Cezavirden Mısıra ve Yemene kadar tslâmlıgı sosyaliımin mânevi temeli gibi ele almak istiyenlerin mücadelesi yürümektedir. ünntmıyalım ki. simdiye kadar iş tersine yüriiyordu. L'znn süre Islâmlık. kapitalizmin elinde Müslüman ülkeleri sömürmek yolunda iyi bir araç gibi kullanılmıştı. Müslüman ülkelerin zenginleri, fakir halklarına : Avrupalılar dinimize dokunmıyacaklar, sn halde onlara karsı sa\asmıvalım divorlardı. Türk Kurtuluş Savasmda. Halife. çıkarcılarla Hirleserek Anadolu ihtilâline cephe almıştı. Ve Mnstafa Kemal'le arkadaşlan için ölüm fermanı çıkarılmıstı. 1857'de Hindistanda Inçilizlere karsı ayaklanma başlamıştı. Abdülmecit, sömüreeci Insilizlerin tstanbuldaki elçisine bir ferman verdi. Bnrada, bütün dünvadaki Müslümanlann halifesi sıfativle konnsuyor, Ineilizlerin Müslüman dostu oldnklarını söylüyor, onlara karsı dövüsülmemesini öîütlüvordu. Sömürücüler hütün tarih boyunca zençin Müslümanlarla birle.şerek fakir Müslüman halkı sömürmesini bilecek kadar knrnazdılar. Atatürk bu çemberi kırmıstı. Ancak çok partili rejimden hu yana Türkiyede aynı ovun oynanmakta ve sömürgecilerin Türkive içindeki temsilcileri Müslümanlıgı âlet ederek Türk halkından oy toplamağa bakmaktadırlar. Bu durum Atatürkcülüie tamamen aykındır. Lâik Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına da aykındır. Çünkü, dini politikaya âlet etmekte ve dünya tşlerine karıştırmaktadır. Eser Türkiye içindeki kapitalistlere ov toplamak için din duygularını sömürmek hakkı tanınırsa, sosyaiistlere de aynı hak tanınmalıdır. Onlar da tslâm sosyalizmini yayraak için istedikleri gibi konnsmalı ve halkın karşısına çıkarak : Ey Müslümanlar! Sosyalizm, mânevi temellerini Kur'anda bnlmaktadır. tslâm sosyalizmi Müslüman dünyasını sarmıştır, biz de snsvalist olmalıyız . diyebilmelidirler. Yervüzünde tslâm sosyalizminin eelisroesini izliyenler, Türkiyede halkın din duygnlariyle ovnamanın ne kadar tehlikeli bir kesime gelmis oldurnnu biimelidirler. Bizim kapitalistlerin dünyadan haberleri nlmadısı icin. fakir Türk halkını eskisi gibi ve eski nsullerle sömürme^e devam etmektedirler. Bıı?ün yervÜ7ünde bir t'lâm kapitaiirmi yoktur; ama bir tslâm •os\3İizmi vardır. Ve bazı tslâm ülkelerinin temel yasası haline gelmistir. Devletlerin temel yasaları haline pirmis bn teori. bizim İslâm hurafecilerinin anlıyamadıgı hir atesle halkın gönüllerini sarmakta, kapitalist emperyalizme karsı MüslümanlıÇın mânevi gücünu seferber etmektedir. Tabiîdir ki. tslâm sosyalizmi de dinl, politikaya âlet etmek demektir. Ama soruyoruz: Kapitalistlerin Türkiyede yaptıklan marifetler bundan başka nedir ki?.. ••••••••••••••»«•••«••••••••••««•••••••••ı• Teşekkür Aile buyüğumuz Prof. Dr. Tiims. KİYAZİ İSMET GÖZCÜ'nün vefatı dolayısiyle; cenazesine bizzat veya temsilci>ri ile katılanlara ve çelenk gonderenlere, cenaze törenine top arabası ve askerî birlikle iştirak eden sayın Komutanlara, hastal.ğı sırasında yakın ilgisini esirgemiyen hekim, dost ve akrabalarunıza; telefon, teigraf ve mektupla büyuk acımızı paylaşan Parti, Ceraiyet, Kurul ve mümessillerme gazeteniz vasıtasiyle teşekkür ve minnettarlıklarımızı arzederız. E v l â t l a r ı (Basın 13987) 9066 I'MIKROFONDA 25 YIL,, EE = = = = • >>• • ••• ^^ Afife ve Bâki Süha Ediboğlular için rengin bir jübile programı tertiplenmiştir. Gazeteci ve radyocu arkadaşlarından kurnlu tertip komitesi, 6 Ağustos 1965, cuma akşamı Açıkhava Tiyatrosunda yapılacak Recenin sanatçdanru sunar. 1 S S Ş =^ ZEKİ MÜREN Sarım ERMAN Tel Aviv Eski Ataşemiliteri bir kısmı olarak kabnl etmiş, kritik bölgelerde kurulacak kolonilerin kurulması ve kornnmasım da Orduya görev olarak vermiştir. NAHAL böylece doğmustur. O; Silâhiı Kuvvetleri tüketici olmaktan çıkarmış ve memleketin alın yazısına hükmedecek bir üretici yapmıştır. 5. Eğıtıra: NAHAL'ın başarısı, askerî »ıraî eğitimle kültür çalısmalarına bağlıdır. Temel esitimini tamamlıyan her NAHAL grnbn bir NAHAL kolonisine gönderilir. Orada kusursuı bir askerî disiplin altında askeri zıraî e|itime baglı tutulur. Eğitim süresi 9lî aydır, 6. lyi asker.usta ziraatçi ve mükemmel vatar.da? Askerlik gücü, ziraat bilgisi, sosyal ve kültürel anlayışı belirtilmis olan NAHAL eri, lyi bir asker, yapıcı bir kolonici ve topln miçinde müspet bir kıvmet olarak göreve hazıröır. Bu seviyeye ulasmış olan NAHAL grubn; ancak askerlik disiplin ve yapıcılığınm katlanabileceği, emniyetten yoksun ve hnzursnı, tehlikeli ve çetin tabiat kosulları altındakl hndat bölgelerine gönderilir. Bnrada, kurnlmus veya kurulmakta olan kolonilerde askerlik hizmetlerinin kalan kısmını geçirirler. özel ve genel hertürlü ihtiyaçlar koloni tarafmdan saglanır. Hiçbir ordn birliğine baglı değildirler. Sivil elbise altında askerî hizmetlerini yürütürler. Her yönden güç, fakat şerefli insanlar için o nisbette çekici bir ortamda yasarlar. Hayat mücadelesl onları kederde ve sevinçte birlestirir. Koloni hayatı, toplnm olabllmenin okuludur. Kolonide kalmak istemiyen NAHAL erlerl bir ordu birliğinde askerliklerinin kalan kısmını geçirmek hakkına sahiptirler. 7. En büyuk hizmet: NAHAL; bngttne kadar vüz elli kadar koloni kurmuş. kıraç ve vahsî tabiatı yenmis, onbinlerce genç askeri ııraatçı olarak değerlendirmis ve onlan kültürel ve sosyal potasında aynı alınyazısının insanlan yapmasını bilmistir. EnıeKİı Geneıal Orhan BORAN Mediha DEMİRKlRAN = Celâl ŞAHİN Selma ERSÖZ = Mücap OFLUOĞLU (Şehir Tiyatrosundan) B ütçe üzerinde tartısmalar sırasında Senatoda \e daha sonra Basında, Silâhlı Kımetlerin toplum çalısmalannda daha verimli kılınabilmesi yolunda dilcklere şahit olduk. Yakından tatııraak imkânını bulduğumuz lsrail Silâhiı Ku\vetlerinin kendine has bir organı olan NAHAL (Zıraateı Askerler) teskilâtını söz knnusu etmeyi bu münasebetle faydalı buldnk. NAHAL; Israil'in temelini kuraıı Zıraat Koloniciliği ile Yurt Savunmasını atnaç tutan Askerlik Hizmetini Silâhiı Kııvvetlerin bünyesinde bırlestirmis bir teşekkiüdür. Birlik sembofü, iki başak ortasmda kılıç \e oraktır. ş Nezahat BAYRAM = Orhan SENER Tülun KORMAN Şahin GÜLTEKİN Hafif Batı Müziği Sanalcıları İlham GENÇER Şevket UĞURLUEL ^ökçen KAYNATAN Metin ERSOY ve Darvaş Faydalar 1. Yurt Savunması: Pek uzun \e acık hudutlar, raanevraya elverişli olmavan dar coğrafi sabalar, her ;aman anlasma/lık halindeki komsular gibi faktörler her yönden i\i yetistirilmis muharipler tarafmdan savunulan ve düsman kuvvetlerini sınırda karşılamakla görevli hudut koloııilerinin kurulmasını ve bunlann gelistirilmesini zarnri kılmıştır. 2. Kalkmma zarureti. Ekonomik ve sosyal kalkınma ise; ıssız ve çorak çöl sahalannın yerleşmeye ve zıraata açılmasını, kolonilerin kurulmasını; zıraat ürüıılerinin çoialtılmasını, genç nesillere toprak seveisinin asılanmasım ve oııların bu sahada yetistirilmesini, çeşitli memleketlerden gelmis göçmenlerde sosyal ve kültürel beraberliğin sağlanmasım, nüfusun ortalama dörtte birinin toprakla uğrasır hale getirilmesini gerektirmiştir. 3. İki ihtıyacın birle?tirılmesi: Yurt Savnnması İle Kalkınma Çabalarının birleştirilmesi zarureti; zıraatı ve zıraat koloniriliğini askerî hizmetle ve dolayısıyle zıraat eÇitimini askerî eçitimle bir atada yürütecek teşkilâta lüzum göstermiştir. 4. Kanıın vc teskılât: tsrail Parlamentosn; ııraat eğitimini askerlik hızmetinin tamamlavıcı Gecenin Takdimcileri: DOGAN SOYLU ve FECRİ EBCİOGLU Gecenin biletleri : Açıkhava Tiyatrosunda, Tepebaj» Tlyatrosunda. » » Atlas Sinetnasında v« Necml Rıza Ma§azasında satılmaJrtadır. 60 Apartman Daıresı 5 adel 100.000 lıra 10 adel 50.00Ciıra50^del 10.000 lırs • 100 adet SO ı lıra • 500 adel . CO 1.000 lıraayncı 15000 •del 100 lira Cumhuııyet 9064 TÜRKİYE . . iniltbaliniıin BANKASI lirrlidir (Yeni Ajans: 4253, 9ÜÖ5) Mustafakemalpaşa Belediye Başkanlığından: jjj: iİ Belediyemlz için ArazozVidanjöre elverlsli 67 tonluk sase kamyon 2490 ssyılı kanun» uygun kapalı rarf usulO ile satın alınacaktır. Muhammen bedel 84000 lira olup, geçici teminatı 5450 liradır. İhale 17/8/1965 salı günü saat 15 te yapılacaktır. Teklif mektuplarının üıaleden bir saat evveline kadar Belediy» Başkanhğına verilmeleri çarttır. Şartıuuncd Belediyemlzdra bedelsiz temin edilebilir. (Basın 13537/904» HUSUSİ PLAJ STREOMOZİK MODERN BİNA BÜYÜKADA KAMPİNG IŞIK * Yörükali koyunda Te. : 516494 (Reklâmcılık: 2a^8; I