16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE tSİ CÜMHURrYET 6 Temmuz 1965 • • • • • • • • 'ı • • • • • • • n ÜZERİNE M TOPRAK REFORNU Z. T. Mühcndisi ran gereksiz deyişlere, lüzura bırakmıyacak kadar demokratik, akılcı ve insancıdır. Eğer yerleşim konnsnnda çekilinen halkın psikolojik yapısı ise. siyasi kişilerin belki en haklı olacakları noktaya gelmis oluruz. Halklardaki «doğup büyüme toprak» «dede yadigân tarla» gibi anlayışlar, sivasî kimseler için küçümsenrniyccck gakınca; zornmln yerleşim ve toplulaştırma (küçük toprak parçalarının birleştirilmesi) konularında da çok önemli ençellerdir. Tarım reformn ile birlikte gerçeklestirilecek, gerek toplulaştırma ve gerek yeni yerleşme noktalarının kurulmasında. o bölge halkının oyuna ve rızasına da baş vorulabilir. Bu na diinyaııın pek çok yerinde, örnegin Hindistan' ın bazı eyaletlerinde, Lübnan ve tspanya'da rastlanmaktadır. (3) kaldı ki «doğdağun yere dcğil, doydnfnn yere bak» sözü de ulusumuzun bir baska anlayış yönünü ortaya kor. Kövlerinden, topraklarmdan kalkıp nzak kentlere giden gurbetçiler, Ordu'da Sayın Basbakan Yardımcısı Demirel'e son Karadeniz gezisi «ırasında ikibin nüfuslu köyünün topraksızlıktan aç olduîunn ve «Ta bu üoyüz haneyi alın, diyar diyar götUrün, yoksa ben bu iki bin açla başa çıkamıyacağım.» dive haykıran muhtarlar. bir tarım reformunun esifinde gerek yerleşim ve gerek toplulaştırma knnusnnda. siyasî kadrolara en büyük kolaylıgı gösteriyorlar. Kooperatifleşme konusn da aynı fobi içersinde ele alınmıs. «Vatandaş fizerinden herhangi bir ba.skı eebir ihtimalini kaldırmak için, kooperatifleşmeyi mecbnri olmaktan çıkarıp, teşvik edici hale soktuk.» deniyor. Geri kalmıs hiç bir iilkede, devletin katılımı olmadan kooperatifçilik ger çeklesemez. Nitekim Mısır Toprak Reformu Kanunn, toprak dagıtımından yararlanmış çiftçilerin. kooperatif halinde örgütlenmesini zornnlu kılmıştır. llk bakışta şaşırmamak elde degii: Hem memleket yararına olacağına inanmak çünkü tesvik edilecek ve hem de zorunlu kılmamak... Rn acıkca hareketi baltalamak. çiftçiyi tüccarın ve bir kae faizcinin ovuncağı haline getirmekte devam etmek olur. Sayın Cemal Gürsel 1963 yılında «iki yıldan beri iktidarda olan hükümetler, bir toprak reformu kanunu bile çıkaramadılar.» diyordu. Oysak) sene 196S simdi... (1) (2) Cumhuriyet GazPt*si 17. Haziran lHfi.î Dr\ Suat Aküov Toprak Reforraunun Uukuki Esasları, Ankara 1364 AsyaAfıika Kötü gidiş. Bilinmiyen ve beklenmiyen birşey değildi. Daha kaç »T Sneelinden Prof. Sadun Aren : Seçimler yaklaştığı zaman sdam tutup, adam kışkırtıp Işçl Partisine karşı kaba knvvet kullanacaklardır... diyordn. Bn düşüncesinde yalııız deeildi. tşçi Partisinden olsun, olmasın çok kişi, seçimlere doğrn bu çesit tertiplerin sahneye konacaçını besaphyordu. Türkiye'deki siyasi dalaverenin içyüznnü bilenler için Bursa olayları sürpriz değildir. Ancak bazı iyimserler, geçmişten alınan derslerin sokak politikacılarına bir damlacık sağdnya ilham edeceğini de omnt ediyorlardı. ö y i e görünüyor ki, nmutlar boşa çıkmu ve sağdnyn kör dalealar arasında kaybolrauştur. 37 Mayıs öncesinde knUanılan usuller tam tertip yürürlüğe konmuştur. Topkapı, Kayseri, Uşak, Çanakkale olayları . tsmet Pasanın başına atılan taş . tnönü'nün başına taş atmak cüretini gösterenler için TtP Genel Sekreteri Cemal Hakkı'nın başını kaldırımlarda ezmek işten defildir. Alçakhk mesleğinde pervasızdır onlar . Ama Bursa olayları bir tşçi Partisi meselesi de degîldir. Anayasa dâvasıdır bu. . Seçim süvenliği olmadığı süre çok partili demokrasiden ve Vnayasa düzeninden söz açmak mânasızdır. Seçim güvenlifi i«e seçim günü sabahı başlayıp aksamı bitmez. Bugünkü ortamda »afduyn sahipleri şu endişenin kapısına çoktan gelmişlerdir: Bırakınız tarafsız seçimi; acaba seçimler yapılabilecek mi? Yapılsa bile bu şidisle meşru sayılabilecek mi? «Tarafsız seçim» ve «huzur» teraneleriyle işbasına çelenlerin bogüne kadar yürüdükleri yolun kilometre taşları biçbirimize yabancı değildir. Türkiyede artık iç ve dıs çıkar gruplarının çevirdikleri dolaplar ortaya dökülmekte ve Anayasa düzeni içinde iktisadî tartısma alanı açıimış bulunmaktadır. Toplumun «a|Iam kuvvetleri simdiden çerçekleri kavramıslardır. Bn terçeklerin halka duyurulması bir zaman meselesidir. Fikir özgürlüğü ve iktisadî tartısma hürriveti, Türkiyede karanhfın sürmesini çıkarları bakıraından yeg gören menfaat /rnplarınm aleyhine işlemeye baslamıstır. Onlar bn nyanışı dnrdnrmak için ellerinden geleni y»pacaklardır. Komünizmle Mücadele DerneŞi bu menfaat çruplannın elinde bir vasıtadır. Bu dernek devlet bütçesinden yüz binlerce lir» y»rdım çörmüstür. Ve devlet hazinesinin bestedigi bn kurum, siyasî parti toplantısı basıp. adam linç eder, insan öldürmeğe teşebbüi tdtr, Anayasayı çiğner... Devlet hazinrsinden aldıiı paralarla zorb» kuvvetlerl besleyen bu demeîin biitün yurd ölçüsündeki çalışması 21 Mayıs devrimine karşıdır. \> dernek. Zl Mayıs Sncesi hasretlilerinin hazırladığı tertipleri eylem haline sokmak için kuilanılmaktadır. 27 Mayıs ihtilâline karşı bu eylemi teshis ettifi içindir kl, C.H. P. Genel Sekreter Maavini Suphi Baykam : •Türkive bir iç harbe sürükleniyor...» diye Cnmhurbaşkanı ve Başbakana telgraflar çekmiştir. İsmet Pa«a ise diin : «Simsiyah bir Türkiye yaratılmak isteniyor...» diye konnfmuştur. tsmet Paşa öteden beri Tl Mayıs Anayasasftiın lavunucum «1muş ve bu düzen içinde dertlere çare aramak fikrinin şampiyonlnfnnu yapmıştır. Hatta bn fikirle sabırsız sağlam knvvetlere karşı (ıkmaktan da geri durmamıştır. Ancak, Anayasayı 2S Şubat ve 21 Mayısta tavunmak, Anayatayı her kesimde savnnmakla deferlenecektir. Eğer zor kullanmak istiyenlere karşı durmak bir ödev ise bn ödevin günlük siyasetle değil, Anayasa temel fikriyle bir ilgisi vardır. Nitekim bugün Anayasa yollarındao ayrıldıkları gerekçesiyle hapishanelerde gencecik Harbiyeliler yatmaktadır. Böyle bir ülkede kaba knvvetin kol gezmesine, siyasî partilerı yıkmak için hücumlar tertiplenmesine, insan linç etmeye varan lorbahklara en kesin biçimde karşı koymak dnrnmnndadır. Halk Partisi... Bunu yapmadıgı anda Anayasa s8zâ onların da afxında bir politika lâfı gibi dolaşacaktır. Bursa olaylarını tertipliyen ve tezgthlıyan sokak politikaeılarına gelince : Onlar, maşası oldukları çıkar çevrelerinin oynnlarında sahneye çıkmaktan çekinmiyorlar. Ama girdikleri yolun kendilerini götürdükleri noktada dünyalarını şasıracaklardır. Ve başıbozuk k u v vetlerin kol çezditi ülkelerde birgün halk, disiplinli ve üniformalı kuvvetlerl özlerce kabahat memleket içinde devlet disiplinini sağıyamıyanlarda olacaktır. Hikmet ALPTEKiN t yazık ki sajsol tartışması ve bu arada özellikle sol fobisi kendini her ulusal sornnda gösterdiği gibi, toprak reformu konnsnnda da göstermiştir: Nitekira Tarım Bakanı Sayın Kapanlı tarafından, Millet Mcclisi geçici komisyonuna incelenmek üzere gönderilen, üçiincü koalisyonun hazırladiğı tasarı üzerindeki değişiklikler ve bu deeişikliklerin gerekçesinde, bu nokia açıkça belirmektedir. Şöyle deniyor: «Toprak reformunu, Anayasanın kabnl ettici mülkiyet hakkını müdahale olarak kabnl etmiyoruz, Demokratik bir nizam jçinde reform taraftarı olduğumuz için, mechuri iskân kokusu veren hükümleri yumuşattığımız gibi, vatandaş üzerinden herhangi bir baskı ve rebir ibtimaiini kaldırmak için. kooperatifleşmeyi mecburi olmaktan çıkarıp, teşvik edici hale soktıık.» (1) Türkiye'de bir toprak reformu vapmayı düşünmck ve mülkiyet hakkına müdahale etmemek, denize dalmak ve ıslanmadan çıknıayı dilemek kadar imkânsızdır. Ama ikibin bes yüz. ama bes bin dekar bir toprak tavanı tanınacağına çöre, su günkü dnrnrada tavan alandan fazla toprak sahasına sahip olanların, mülkiyet hakkına mutlaka müdahale edilecektir. Bu basit gerçek bilindiği halde «mülkiyet hakkına müdahale olarak kabul etmiyoruz» r:V)i deyişler, tamameo yazının girieinde sözü edılen yersiz bir fobinin dışa vuran çörüntüleridir ki, bizi fikir kuraklıjına götürür. TÜRKIYENIN KAÇIRDIĞ! CESITLİ FIRSATLAR Kayhan SAĞLAMER CEZAYİR Türk Hariciyesi, Asya Afıika Dıjiileri Bakanlan top'.antısızun yapılmaması ve Zirve Konferansınm da ertelenmesi üzerine, «Gördüaüz mü?» deyip Hasan Işığı tam kadro ile Cezayire göndermediğinden dolayı böbürlenmekte hakh değildir. Katıîacak heyet hakkında dört defa karar değiştirmekle tam ter sme fırsatiar kaçırılmış, kayıplara uğranılmıştır. Bir takım iddialar ileri »ürülebilir ve denilebilir ki: İDDIA 1 Dışişleri Bakanımızın hayatı tehlikeye girebilirdi. CEVÂP 1 Cezayirde hükümet darbesinden sonraki durum hiç bir şekilde dış basımn aksettirdiği kadar vahim olmamıştır. Bir saat için olsun sokağa çıkma yasağı konmamış. DarelBeyda Hava Alanı ve Hmanlar trafiğe kapanmamıştır. Yazarınız altı gün süreyle pasaportsuz dolaştığı halde, başı bir defa dahi sıkıntıya girmemiştir. Devlet Radyosu 24 saat sonra neşeli Batı müziği çal mağa başlamıştır. Nihayet Işık, suikastçıları üzerine dâvet edecek sivri karakterli bir şahsiyet olmaktan uzaktır. İDDtA 2 Cezayirde Utikrar sağlanamamıştı ve yeni rejimin rengi ve istikameti sarahate kavujmamıştı. CEVAP 2 Işık Cezayire ikili müzakereler için gelmiyecekti. Cezayir ev sahibi olmaktan ibaretti. Ev sahibi Cezayir değil, bil mem Pakistan veya Kamboçya olabilirdi. Zir\e Konferansınm Cezayirin çok üstünde bir önemi vardı. IDDİA 3 Işıkı Cezayire göndermek. ne idiğü belirsiz yeni rejimi resmen tanımak anlamına gelirdi. CEVAP 3 Yeni rejim, hükümet darbesinin bir iç mese'.e, «Cum hurbaşkanı seviyesinde bir kabine değişikliği» olarak nitelemiş ve hiç kimseden tanınmasını iste memişti. Tam yelkiii Genel Sekreter Haluk Bayülkenin Dışişleri Bakanı Buteflika tarafından kabul edilmesi de Işığın Cezayire gel mesi kadar yeni rejimin resmen tanınması anlammı taşır. lDDfA 4 Yeni rejirain y««ıyacağı süpheliydi. Devrilirse yeni rejime yakınlık göstermekte aceleci davranan Türkiye, tekrar iktidara gelmesi muhtenvîl Ben Bella karşısında guç duruma düşebilirdi. Halbuki şimdi. «Zaten biliyorduk» diyebilecck durumdayız. CEVAP 4 Faraziyeye yatırım yapmak elle tutulur, gözle gorülür, meveudu kaçırrnaktan akıilıca bir davraınş değildir. Dar bir kadro ile ve Genei Sekleter seviyesinde de Cezayire t e ı m e i yeni rejimı meaınun bılaümışnr. i'akal işiü ın gelmesi ıie Uçuncu Dunyaıun ıtıoarh uyesı Cezayir tamamen ka^anılaDiıiıaı. LDDİA & İik ılân edıldığı gıbı işıa. başkanüğındalu 22 Ki>ııık kalaualık bir heyetie jialılsaydiK, fı.vaskodan sonra Turk harıcıyesı bas.n taratındaa «larıstıs seyahate çıkmak. İa »uçlanabılıraı. CtVAP 5 Tuiüiyenııı na> s.yetıı, bagımsız ve yenıajt çei.ııncie aaianaıracagımu sun dı^ pu.ıtıkası, yukarıuan aşağıya ue£il, a^agıdan yukarıya tazyikın Dir sonucudur. Dolayısıyle gereıt itamu oyu, gerekse «ag ve »oı basın Asya • Afrika Kulübune yenıden yaklaşmanın değerınde muttefiktır. İDÜİA 6 Türkıyenın yük «ek »evıyede katılması, Majtarı oı'u. Dışişleri Bakanı Kıprıyanuyu Cezayire göndermey» tahrık edebilirdi. CEVAP fi Ingüız Mılietler Canıiası (Commonwealth) Zirve Konferansmı boykota karar vermijti. Kıbrısın Commonwealth'in oybirliğiyle aldığı bir kararı • linin tersiyle bir kenara itmesi beklenemezdi. Nitekim Bayülk«n geldiği halde Kıbrıs, Cezayire tek temsilci dahi gön'ier memiştir. Davranışlarımızı Ma • karios'un tutumuna bajlamak güzel bir şey değildir. İDDtA 7 Her saat değişer. «Zirve Konferansı ertelenecek, ertelenmiyecek» karışıklık havası içinde Cezayire gelmesi, fakat fanatik Kızıl Çin ve diğer birkaç aşın solcu ülkenin Dışişleri Bakanlanyla tek başına bırakabilirdi. CEVAP 7 Böyle bir tahmin, Türk Hariciyesınin eksik veya hatah istihbaratmın acı sonucudur. Tereddütlere rağrr.en Cezayirde Amerikanın sadık müttefik ve dostları Tayland ve Filipin dahil 18 ülkenin Dışisleri Bakanlan toplanmıştır. Hatta ısrar üzerine, Commonuealth kararını çiğnemek pahasına Pakistan Dışişleri Bakanı da gelmiş ve Zirve Kooferansı komedyas:nın daha uzun sürmesini önleyerek inanılmaz ölçüde puvan toplamıştır. ö t e yandan barış içinde bir arada yaşama politikasına inanmıs bir ülkenin fanatiklerden aşın solculardan çekinmesi için ciddi bir sebep yoktur. tDDİA S Işık katılmamasına rağmen. Cezayirde hazır bulunan heyetimiz hayli »eviyeli idi. CEVAP 8 Heyetimizi teşkil edenlerden hepsinin kendi sahalarında bir değer olduğunu kabul etmiyor değiliz. Fakat ekibimiz güçlü bir hatipten, daha mühimi bir iktisat uzmanından mahrumdu. Hummah faaliyetine rağmen hâdise yarat&mamış, önemsenmış, etkili olamamış ve dikkatleri üzerine toplayamamıştır. Çünkü Isık gibi «Dışişleri Bakanı» titrini taşıyan cerbezeli bir liderden mahrumdu tDDİA 9 I f l k başkentten beş gun için uzaklaşmıs olacaktı. CEVAP 9 Doğrudur. Fakat maruz kahnacak zararlar, elde edilecek faydalar yanmda çok cılız kalacaktı. Ayrıca o sıralard» Isık'ı Ankarada beklevecek müstacel meseleler yoktu." Isığın gelmemesiyle uğradığımız kayıplara yukarıda sıraladıklarımızdan başka sunları İUve edebiliriz : O Dünya nüfusunun üçte ikisinin temsil edildiği Zirve Konferansına verdiğimiz değer ve önemi •'ispatlıyarak kendimizi kabul ettirme ve Asya Afrika Kulübune yeniden katılma çabalarımızda ileri adımlar atabilirdik. 9 10 yıl önceki Bandung Konferansında Zorlunun, Asya Afrikalılar üzerinde bıraktığı kötü intibalan hafifletebilir, alnımızdaki «emperyalizmin kuklası» damgasını biraz olsun silebilirdik. O Kulislerde Kıbrıs meselesinde daha yüksek sesle konuşabilir, bizim içtenliğimizi, Makarios'un çıkarlarına uygun düştüğü sürece Asya Afrikalı geçindıği temasını işliyerek onun sahteliğini gösterebilirdik. Buradaki intibalarımdan edindiğim sonuç şudur: Pısırık, kararsız ve gerçekçilikten uzak bir dış politika ile Asya • Afrika ailesine yeniden katılmamız ihtimali zayıftır. Dinamik olmak, ce saretle ön p'.ânda tezler ortaya atmak, hareketler jaratmak gerekiyor. Kendimizi ve dflvalanmızı kabul ettirebilmek için Batılıîan rahatsız etmek kompleksinden sıyrılmak Asyj. Afrika problemlerine daha büyük anlayış göstermemiz şart. Aksi halde sırf Asyah olduğumuz gerekçesiyle Üçüncü Dünya bizi bağnna basmaya hevesli da\Tanmıyacaktır. Yazı dizimize ikinci bir sonucu özetleyerek bitirecegiz: Zirve Konferansınm talihsizliğe u*raması Asya • Afrika ulkelerinin kendi kabahatlerinin mahsulüri;r D:s etki vc vırlahalelerın rolü pek tall kalmıştır. SON İskân durumu ynı gerekçede mecburi iskân konusuna da bu açıdan bakılmış. Okadar ki bn işin «kokusnndan» bile korkuluyor. Oysaki memleketimizde yapılacak bir toprak reformunnn, daha uyçun bir deyişle tarım rcformuııun en can alıcı noktalarından biri de hiç şüphesiz yerleşme dnrumudur. Artık memleketimizde rasyonel yerleşme ünitelerinin kumlmast kaçınılmaz hir ihtiyaçtır. Türkiye gibi olanakları sınırlı. teknik adamı az olan bir tilke, her biri sosyal yapı olarak tarımcı bir hüviyete sahip onbinlerce sözüm ona yerleşme noktalarına pek tabii ki el uzatamıyacaktır. Bn yüzden «bir lokma, bir hırka» anlayışı ile kurulmus köycükler, teknik ve akılcı bir politik anlayısla yeniden ele alınmalıdırlar. Kaldı ki 1961 Anayasasının 36 37 ve 38 inci maddeleri, bir tarım reformu çerçevesinde, kamu yararına uytun bir yerleşme konusuna inceliyecek kimseye «demokratik bir nizam içinde reform taraftarı oldufun n z için...» ribi yersiz bir kayguyu açığa vurdu A MUSTAFA KEMAl Sadi BORAK ustafa Kemal Atatürk'ten başka iki Mustafa Kemal daha var: Mustafa Kemal Gönder ve Mustafa Kemal Olgun. Birincisi deniz subayı, ikincisi avukat. Mustafa Kemal Gönder bir şjir çevirmis: «Bir Askerin Mezarı». Mustafa Kemal Olgun da iki şiir yazmış: «Kadidi tstibdat yahut Kırraızı İzler» ve Beşike Hâdisesi İçin». Bu şiirler Atatürk'e ait sanılarak uzun yıllar tarih kitaplarıııa, cdebî eserlere ve dergilcre ahnmıstır. Ayrıca, Türk Tarih Kurunıu tarafından dülenlenen yıllık konferanslar gerisinde Profesör Dr. Melâhat ö z g ü de bir konferans vererek Atatürk'e ait sandığı Kadidi İstibdat şiirini tahlil etmiştir. Bu konferans metni, diğerleri arasında Atatürk Konferansları» adı altıııda Türk Tarih Kurıımu tarafından getcn yıl yayımlanmıştır. Bu suretle aynı yaniışlığa adı geçcn kurum da katılmıs bulunmaktadır. üc N Yanlışlık nasıl başladı ? anlışlık, ^3 yıl evvel. 19 Mayıs 1942 tarihiııde başladı. Aynı gün Ankara Halkevinde Atatürk'le ilgili bir kitap sergisi açılmıştır. Burada. Atatürk hakkmda bine yakın kitap sergilenmiştir. Scrgide. Şanlı Ordu» adında bir gazeteden kesilmiş «Mustafa Krmal» imzalı «Kadidi tstibdat yahut Kırnuzı İzlcr> şiiri de Atatürk'e mal edilerek tcşhir edilmiştir. Bu şiir. o tarihten bu yana birçok tarihi. edebî eserlerde ve dergilerde yayımlanmış. konferanslara konu olmuştur. Aynı yıl (194.1. Nııreddin Artam. l'lus Gazetesinde heyecanh bir yazı yazdı ve bu şiiri övdü. Hakkı Tank Us. Vakit Gazetesinde yazdığı bir makale (1) ile bazı şüpheler ileri sürdü ve bu şiirin, Ankara'da oturan Mustafa Kemal adlı bir avukata ait olması ihtimalinden bahsetti. Bu uyarma üzerine Kadri Kemal Kap, Ankara'da a\iıkat Mustafa Kemal'i buluyor ve kendisiyle görüşüyor. Bu görüşme sonucunda da Ankara Halkevinde Atatürk'e ait sanılarak teşhir edilen şiirin avukat Mustafa Kemal'e ait olduğu meydana çıkıyor. Kadri Kemal Kap. hu koııuda yaptığı röportajı Vakit Gazetesinde yayınılamıştır (2ı. Mustafa Kemal Olgım'un anlattıkları: Avukat Mustafa Kemal Olgun, bu konuda şunları aıılatmıştır : «Ben bir tarihte Hamid'in kahnııa uğramış, müebbet kalebentlikle Sinop'a göııderilmiştim. Kalebent olmadan evvel de Sinop'ta hulunduğum sıralarda hem şiir ve cdebiyatla, hem politika ile meşgul olurdum. Benim. Mektebi Hmbiye talebeliğinden tanıdığım »Keır.nl Bey» adında bir zat vardı ki ben Sinop'ta ment'i iken bu zat da Manastır'da askeıi idadi'de edebiyat muallimi idi. Menfada bile kendisiyle gizli sıırette muhabere ederdim. Bir aralık Ankara'da jandarnıa müfettişliği yapan >f Kara Kemal adı ile tanınan bu zat tekaüt olarak sonradan İstanbul'a gitti. Şimdi tstanbul'da bulunuyor. •Kemal Bey Manastır'da iken orada «Neyyiri Hakikat» adında bir de gazete intişar ederdi. Kemal Bey delâletiyle ben de bu gazete ile münasebet tesis ettiın. Ve gazeteye muhabirlik yaptım. Orada görülen Kadidi İstibdat yahut Kırmızı Izler» manzumesi henimdiı\> Y Şii ri hangi ilhamla yazmış Bay Mustafa Kemal. şiiri hangi ilhamla yazdığı hususunda da şunlan anlatıyor: •Menfadaıı dnııüp istanbul'a geldiğimiz vakit bazı kütüphanelerin vitrinlcrinde Abdülhamid'in bir resmini gördüın ki onu kaııburca ve yürüyüş halinde gösteriyor ve ayaklarmın üzerinde kırmızı lekeler sıralanıyordu. Meşum bir hakikati ifade eden bu resim, bana, i.şte bahis mevzuu olan o nıanzumeyi ilham etmiştir. Ancak, manzumenin neşredilmis olan son seklini henüz görmedun.» Bay Mustafa Kemal. bundan sonra, manzumeEinden ezbere birkaç beyt okuyor. Kadri Kemal Kap, kupürden izliyor ve bazı bir ueyitte bazı tutrnazlık görüyor. Şanlı Orrtn gazetesindeki beyt (üyledir: Ey gazii mecruhi vega dıdeye döndük Tesmimi nefes. r.efyi ebed. sonra dcnizler. Bay Mustafa Kemal Olgun bu beyti şöyle düzeltiyor : Bir gazii mecruhi vega dideve döndük: Tesmimi nefs, nefyi ebed, sonra denizler... Koportaiın yapıldığı sırada hazır bulunan va yine o tarihlerde Mustafa Kemal. Yunus Nadi, Mustecabizade İsmet, Giresunlu Hamdi, Nuri Aziz, Fehmi Razi. tbrahim Süreyya Yiğit gibi zevatla bcrabcr Hamit devrinin zulümlerini gormiiş bulunan Bay Ferit de söze karışarak «deniz» den neyin kasdedildİJİni açıklıyor. Sonra Bay Mustafa Kemal Olgun, sözü yine şiir konusuna getirerek diyor ki: • Ben bu manzumeyi yazdığım zaman bunu evvelâ pederime verdim. O da Sultan Murad'ın mahdumu Salâhaddin Efcndiye göstermiş ve Salâhaddin Efcndi de bunu çok beğenmişti. Sultan Murat ve mensuplan da Abdülhamid'in çok zamanlar kahrma uğramışlardı. Sunu da arzedeyim ki bu manzume 31 Mart hâdisesinden epeyce evvel ve Meşrutiyetin ilânından birkaç ay sonra yazılmıstır.Bir soru üzerine Bay Mustafa Kemal ;u karsılığı veriyor: •Ben şiire 318 319 (1902 . 1903) tarihlerinde başlamıştım. O zamanlar edebiyata çok merakım vardı. Benim şiir ya/dığım sıralarda bir Mustafa Kemal daha vardı ki bu zat Bahriyeli idi ve tngilizceden tercemeler yapardı.» Bay Mustafa Kemal. bundan sonra. «İstanbullu olduğunıı, Hamit devrinde yazdığı bazı şiirlcrinin altına Erzurumlu Mustafa Kemal» diye imza attığını, bunun da ilk idadi öğrenimini Erzurum'da yapmış olduğundan ileri geldiğini» sözlerine eklemiştir. Görülüyor ki ilk drfa Selânik'te NeyyirI Hakikat Gazetesinde yayımlanıp oradan Şanlı Askeı Gazetesi tarafından aktarılan Mustafa Kemal imzalı şiir. Atatürk'e ait sanılarak 1942 yılında teslıir edilmiştir. Hakkı Tarık Us'un uyarması üzerine aynı yıl içinde bu şiirin Atatürk'le hiçbir alâkası nlmadığı kesin olarak tesbit edilmiştir. Fakat buna rağmen aynı şiir 23 yıldır edebî ve tarih! eserlerde Atatürk imzasiyle yayımlanmaktadır. Atatürk'ün 23. ölüm yıldönümü vesilesiyle Türk Tarih Kurumu tarafından düzenlenen konferanslar serisinde sayın Profesör Dr. Melâhat öxgn de »ynı hataya düşmüştiir. Yine aynı avukat, Mustafa Kemal'in •Beşika Hâdisesi İçin» başlıklı v e : Çıkıyor göklere istimdadı Samiamda vatamn feryadı. diye başlıyan S kıtalık şiiri de yine Atatürk'e ait sanılarak birçok eserlerde yayımlanmaktadır. Bu yanlışhklar zincirini, avnkat Mnstafa Kemal'Ie yapılmış olan röportajın, Vakit Gazetesinln tirajının pek düşük bir devresine rastlamıs ve bu yüzden gözden kaçmış olması sebebine de bağlıyahiliriz. Fakat buna rağmen dikkatli bir göz manzumenin Atatürk'ün uslubuna uvmadığım fark edebilirdi. Atatürk'e yakıştırılan şiirler sadece avukat Mustafa Kemal Olgun'a ait olanlar da değildir. Deniz subaylarından Mustafa Kemal Gönder'in (3) çevirdiği «Bir Askerin Mezan» başlıklı manzume de «Atatürk'ün Harbiye'den gönderdiği şiir» notu ile 1938 den bu yana birçok yayım araçlarında neşredilmektedir. Bunun hlkâyesini de aynca bahis konusD edeceğiz. Bu vesile ile de belirtelim ki Atatürkle ilgl11 yanlışhklar sadece bunlardan da ibaret değildir. Her «Mustafa Keınal.'i Atatürkle kanştırmak moda«ı yanında bir de biografisini. içinden çıkılmaz hale getiren yanlışhklar ve çelişmeler rinciri vardır. Hazin netice «u: Millî Kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk'ün bugün doğru bir biografisine sahip değiliz. H) (1) (2) '3) (4) 24 Mayıs 1942. 30 Mayıs 1942. İ959 temmuzunda vefat etmiştir. Avukat Bay Mustafa Kemal Olgun'un tesbiti hususunda gösterdiği kolay'.ıklar dolayısiyle tstanbul Barosuna ve bir yazım vesilesiyle Tarih Dünyasmda yaptığı açıklamadan çok faydalandığım sajın Sami Nabl Özerdim'e bilhassa teşekkür ederim. S.B. loproksu Niğde Ekip Başmühendisliğinden İşin yeri ve cinsi . 1 2 , 3 Niğde Merkez Gölcük Nahiyesi kanal Ulâhı Niğde Merkeı Yarhisar kö'yü Kaynak ka"al.İSİâhl Nıgde Bor Bahçeü kasabası Kaynak kana! 1Sİâh ' Keşif •»«deli Tl79.875^9 Muvakkat teminatı ihale Tl. tarihi ve saati 5.990 70 J OYA CELAL ALTUNTAŞ Kızları YEŞİM'in doğıımunn mfljdelerlet 3.7.1965 tstanbul ı n Çebekemt Hüküautlzdür. Orjal Kahraman Cumhtıriyet . 7828 KAYIP Pasomu k»ybettlm. Hü. kümsüzdür. F»tm« Jrmın Cumhuriyet . 7821 Cumhuriyet . 7827 52.102,72 3.907,70 32.915,92 2.468,69 27/7,1965 15,00 Yaz sıcaklarında 164.894,63 12.367,09 1 Yukarıda y a a h işler TOPRAKSU Niğde Ekip Başmühendisliğince grup olarak kapah zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur. Şartname ve projeler görülebilir. mesai saatlerinde dairesinde 2 3 Taliplerin C grupları muteahhitlik karnesi veya benrerı is yaptıklaruıa dair belge. 1965 yılı Ticaret Odası vesikası ile müracaat ederek 23/7/1965 Cuma •zünü saat 17.00 ye kadar ihaleye giriş belgesi almalan Iâzundır. 4 Taliplerin 2490 sayılı kanuna göre hazırlıyacaklan teklif mektuplarını ihale saatinden bir saat evveline kadar Komisyon Başkanhğma sıra No. lu makbuz mukabilinde vermeleri şarttır. 5 Postada vaki gecikmelerin kabul edilmiyeceği ilân o l u n u r (Basın 10870 A. 6722 7814 Şehirde veya yakıniannda 100 ilâ 1500 m2 büyüklükt» vasıtsların kolayca manevra yapabilecekleri KİRALIK DEPO ARANIYOR Tekliflerin P. K. 153 Karaköy adresine olunur. gönderilmesi ric« üâncıhk 7533 7810 w İLÂN Tapu ve Kadastro Genel Müdürfiiğiinden Denizli İli Belediye ıınırlan içinde Er Eğdtim Tugay Garnızon »ahasının kapsadığı taşmmaz malların 2613 sayılı kanun uyarmca kadastrosu j'apılacaktır. Keyfiyet 2613 sayılı kanunun 8. maddesi uyarmca ilân olunur. (Basın 11641 A. 7278 7817 RÜVEIDE AYTL'LUN (ERDOGMUŞ) •«• •ka «« İle REHA AYTL'LUN Evlendiler. Beyoğlu Evlendirme Dairesi 5.7.1965 Cumhuriyet 7805 I SAKARYA ASKERİ SATIN ALMA KOMİSYON BAŞKANÜGINDAN 2 nci Tümen ihtiyacı için kapah zarf usulü il« (S000) ton buğday kırdırılacaktır. Tahmini tutan 105.000 lira, geçici teminatı 6.500 liradır. Üıale 5 ağustos 1965 günü saat 11 dedir. Teklif mektupları, ihale saatinden bir saat evveline kadar komîsyonca kabul edilir. Evsaf ve şartnamesi Ankara, lstanbul Levazım Amirlikleri il« Sakarya As. S a t Aİ. Kom. B(k. lıjmda gorülebilir. B««ın TSU Baş ağrılarına karşı CLKBR İLTBR İle AHMBT ÜCKR NİeANLANDILAR ANKARA 5/7/1MI 4 saat ara He günde 3 adet atınabilir JTeni Ajans 3610 • 7819 Cumfcurty*!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle