15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
/ 6AHİKE fKİ CÜMHURITET 27 Tenunuz 1965 GREVLERİN GETİRDİĞİ Doç. Dr. Haydar KAZGAN oplu sözleşme, grev ve lokavt rejimi henüz daha iki yılı doldurmamış bulunmasına rağmen, memleketimizde işçi işveren münasebetlerine zannedildiği gibi işçilerin lehine değil, is.verenlerin lehine olumlu neticeler vermiye başlamıştır. Hatta memleket ekonomisinin bu rejimden llerde büyük faydalar »ağlayacağı da iddia edilebilir. Bu lyimserllğimizi bazı işveren veya işveren rekilinin işçilere kanunlarca tanırunıj haklan tanımamakta israr etmesi asla karalayamaz. Bu arads, «Bankacılıkta da sendikacılık mı olurmuş, kim çıkardı bu iş başımıza» veya ben bu sendikacılarla toplu sözleşme masasına oturmam» gibi kanun öniinde suç teşkil eden beyanat vermekle kalmayıp taşıdıklan ünvanlarla kültür ve bilgilerinin hiç de mütenasip olınadığını göstermekten «ekinmeyen kişilrrin bulunması. buna karşılık da işçilerin ve temsilcilerinin kanunî haklarını örf ve ftdetlcre göre kabaca» müdafaa etmek istemelerini dahi bu rejim içinde normal karşılamak gerekir. Zira bu rejim sayesinde işçi haklan yüzeye çıktıği gibi, işverenlerin işgücünün değerini arttırmak, memleket ekonomisine daha faydalı olmak İçin gerekli olan tutumlarının ancak bu rejim sayesinde gerçekleşebileceği de anlaşılmış oldu. Yeni rejim yürürlüğe girmeden önce memleketimizde ilim adamlarımızın gerektiği şekilde ele almadıkları işçinin istihsaldeki payınuı ne olduğu, bu payııı yükseltilmesi için neler gerektiği gibi önemli bir hususu iki seneyi daha doldurmayan bu kısa zaman açıkca ortaya koymağa kâfi gcldi. O kadar ki. en iyi organize edilmiş ve güvenilir ldareci kadrosuna sahip olan işletmelerimiz dahi, bu rejim sayesinde işgücünün ve işletmenin verimliliğinin önemini kavramak imkânını bulduklarını İddia etmeğe başladı. En iyileri sandığımız işletmelerin yöneticilerinin toplu sözleşme masasına oturduklan zaman bu işe kendilerinden daha önce ve daha iyi hazırlanmış işçi sendikaları temsilcileri karşısında bocaladıklarını gördük. Nitekim ücret kâr tartışmalarında tarafların ileri sürdükleri iddiaları ispatlıyacak olan vesikalarm noksanlığı. işverenlerimizin çalıştırdıkları insanların verimliliği ile bunlara ödedikleri ücret arasındaki ilişkiyi. merak saikl ile de olsa, kurcalamadıklarını ortaya koymuştur. «Mevcut makinelcri kaç işçi ile çalıştırusam yatırdığım sermaycye isabet edecek olan kazanç aynı sermaycnin bir başka işe yatırılmasi halinde elde edebileceğinı kazançtan yüksek olur?» seklinde bir muhakeme yapnıanıış olan işveren, bu İhtiyacı ancak toplu sözleşme masasıııda duymuştur. Nitekim bu rejime girmemiş olsaydık böyle bir ihtiyacı duymayaıılar çoğunlukta kalacaktı. Oysa ki, özel teşebbüs ile kalkuimanın bu ihtiyacı duyanların büyük çoğunluğunu teşkil etmcleri halinde mümkün olduğunu bilmemiz gerekiyor. Helâl ve haram tartışmasının sadece dinimizde kalmasını isteyenler aynı tartışmanın kâr ücret tartışmasına girmesinden herhalde pek hoşlanDiadılar. Birçok işverenlerimiz, hattâ onlarm memur vekilleri tamamen amorti edilmiş tesis ve m<>küıelerle çalıştıklan için aynı sektörde amorti edilmemiş makine ve tesislerle çalışan firmalara nazaran kârlılıklarının yüksek olduğunu, hu scbeble de hiç olmazsa diğer benzer işletmelcr kadar ücret ödeyebilecekleıini toplu sözleşme nıasasında duytftikları zaman dünya ile ahiret işlcrini biribirine kanştıran bu rejimi fazlasiyle yadırgadılar. Sarı sendikacılık, ve diğer dolambaçlı yollarla direnme ynliarı aradılar. Fakat hu arada da birçok şeylerl öğrenmek gerektiğini. hilginin kârı •1den kaptırmamak için tek çare olduğuna da ka Teoride ve tatbikatta sosyalizm •:::: Satılık Cumhuriyet! Tlrminci yüzyılın ünlü yazarlarından Giovanni Papini'nln Gog adlı eserinden bir parça sunuvorura. Goç, Birinei Dünym SavMindan sonr» milyarder olmus bir kisi .. Diyelim isimlerini gazete iayfalarında çok duydufumuz ünlü kapitalistlerden biri... Devlet adamlariyle, Cumhurbaşkanlariyle, kırallarla, şahlarla gık sık ve yanyana adı çeçen milletlerarası zençinlerden... Diyelim ki Kongo elmas madenlerinde hissesi, ttalyan otomobil fabrikalarında ortaklıgı, Arap petrollerinde hakkı, Amerikan çazetelerinde gözü, Brezilya şirketlerinde yatınmı olanlardan... Londra ve New York borsalarından az relismiş ülkelerin kalkınma plânlarına kadar dünyanın dört bir yöresinde ilgilerini eksik etmiyenlerden... însanlık, öıgürlük, uyçarlık adına ve fakir halklann duromlarını iyilestirmek bakımmdan çalışmalar yapan... hayır cemiyetlerinde fahrî başkan... Kızılhaça verdiği yüksek çeklerle adı gazetelere nk sık geçen... arasıra oknl ve yetimhane yaptırıp halkın gözünde sevimlileşen... üniversitelere bilim için yeni lâboratuvarlar armajan eden... Kiliselere bagışlar yapmaktan geri dnrmıyan... Nerde btr savas olnrsa iki tarafa da silâh satan... Işte büyük çetenin içine girmiş biri Goç . Ama jarip tabiatlı bir kişi Aşağıdaki notlannı beraber oknyalım : « Bu ay bir cumhuriyet satın aldım. Pahalı bir heves, ama işte o kadar. Çoktandır canım istiyordu. aldım kurtuldum. İyi bir fırsat vardı ve işi birkaç günde bitirdık. Çumhurbaşkanı çok sıkışmıştı; müşterilerden teşkil edilmiş Vekiller Heyeti tehlikeli durumda idi. Cumhuriyetin kasalan bomboştu, yeniden vergi ihdası. iktidarcakilerin devrümesi, ve belki de ihtilâl için işaret vermek demek olacaktı. Zaten şimdiden önüne gelene makam ve memuriyet vadeden bir general ortaya çıkmıştı. Orada bulunan Amerikah bir acente bana haber verdi. cHacienda» nin Nazırı New York'a koştu; dört günde mutabık kaldık Cumhuriyete birkaç mılyon avans verdım ve bundan başka Cumhurbaşkanı ile Nazırlarının ve yardımcılarının aylıklarını devletten aldıklarının iki misline çıkarttım. Buna karşılık bana milletin ruhu bile duymadan gümrüklerle tekelleri verdiler. Ayrıca Cumhurbaşkanı ile Nazırlar, memleketin bütün hayatının fiilen kontroIunu bana veren bir gizli vesika imzaladılar. Oraya gittiğim vakit bir misafir gibi görünüyorsam da hakikatte memleketin mutlak hâkimi benim. Bugünlerde ordu teçhizatını yenüemek için çok mühim bir yeni avans verd:m«e de karşıhk olarak yeni imtiyazlar aldım. Manzara benim için oldukça eğlenceli. Meclisler görünüşte serbestçe müzakere ediyor, kanunlar çıkarıyorlar.. Millet, cumhuriyetin müstakil ve muhtar. ve her işin idaresinin kendi iradelerine bağh bulunduğunu zannetmekte devam ediyor. Kendilerinin olduğunu vehmettikleri her seyi, hayatlan, varlıkları ve haklan nihayet bir yabancmın. yani benim elirr.de olduğunun farkında değiller. Iştesem yarın Meclisi kapatır, Anayasavı değiştirir, gümrük tarifelerini iki misline çtkartır, mültecileri atabilirim. Keyfim İsterse iktidarın imzaladığı gizli vesikayı nesrederek, Cumhurbaşkan:ndan kâtibir.e kadar hükümeti devirebilirim ve elimde olan memlekete komşu cumhuriyetlerden birine harb ilân ettirmek de benim için imkânsız değildir Bu gizli fakat hudutsuz kudret bana birkaç hos saat geçirtti Çüphesiz politika komedyasının bütün sıkıntılarını ve mecburiyetini çekmek insanı hayvanlaştıran bir yorgunluktur. Fakat perdenin arka^ından her istediğin hareketi yapan kuklalann ipinl çeken bir k:mse olmak zevkli bir meslektir. Ben bir mütenekkir kıralım. Tehlikede bir küçük cumhuriyetin kırah. Fakat onu kolayca ele geçirışim ile ilgililerin bu sırrı gizli tutmaktaki açık menfaatlerini gözönüne getirince benim cumhuriyefımden daha büyük ve daha önemli başka milletlerin. farkına varmadan e^rarengiz yabancı hükıimdarların emri altında buna benzer bir muhtarivet içinde yasadıklarını düsünüyorum. Böylesi devletleri sat:n almak için daha çok para istiyeceğinrten. benim vazıyetımde oldugu eibi bir efendi yerine. o zaman btr tröst, bir maü sendika. mahdut bir kapitalist veya bar.ka grupu lcabeder. Fakat elimdeki esaslı malumata göre, birçok memleket fiilen pörünmiven kırallann teşkil ettikleri küçük komiteler tarafından idare edilmektedir.» GOR böyle konnsnyor... Eseri Fikret Adil Türkçeye çevirmls Mizah tabii Ama çerçeklerin mizahı... Bn gerçekleri ise yalnız Günev Amerikanın küçük cumhariyetlerinde araraak yanlış olur. Ne diyor Goç : Halkın ruhu hile dnymadan bana irntiyazlar verdiler... Halkın ruhu bile duymadan vrrilir çojn zaman imtiyazlar... •••• •••• •••• •••• •••• •••• *••• SOSYALİZMİN TATBİKİ Doç. Dr. Vural F. SAVAŞ I naat getirmls oldular kl, bu gerek özel sektör ve gerek memleket hesabuıa büyük btr kazanç oldn. .... Strateji oplu sözleşme masasmda işçilerin cârt duruma göre ek olarak teklif ettikleri ve işletmeye munzam maliyet olarak yükseltilen ücretler ile muhtemel bir grev veya lokavtın aynı işverene yükleyeceği zararların bir muhasebesini yapmak toplu sözleşme ve grev rejiminin kaçuıılmaz bir stratejik meselesi idi. Hattâ, bu munzam maliyetle işçilerin teklifi kabul edildiği takdirde tatmin edilen işçilerin daha arzıılu ve daha verimli çalışmalan neticesinde sağlanacak maliyet tasarrufları veya munzam hasılat arasında bir mukayese yapmak gerekiyordu. Fakat nerede? Vergi kanunlannın baskısı ile bir muhasebe tutuluyoriu. Ancak çok zaman bu muhasebe gerçeği aksettirmediği gibi. yukardaki muhakemelerin yapılahilmesi için de çok daha fazlasına ihtiyaç vardı. Neticede, tabii, birçok grevde işçilerin talep ettikleri yanmda grevin işverene yüklediği zararlar büyüdükçe büyüdü. Buna karşı işçiler de işverenin hesaplarına iyice niifuz edemedikleri için. onlar grev kararında aldandılar. Neticede hircok grevler memleket ekonomisine de zararlı oldu. Fakat bunun asıl sorumlusu, tekrar edelim. işverenlerimizin modern makine ve tesislerde Batılaşma yanmda muhasebe. zihniyet ve işçi haklarının kabulünde yeniden korkan bir davranıştan kurtulamamalarıdır. N'itekim işvereni daha olumlu bir şekilde temsili gereken işveren sendikaları konfederasyonlar ve saire de, bütün iyi niyetlere rağmen, işveren çoğunluğunu yeni rejimin gerektirdiği yeniliklere ve zihniyete kavuşturmağa muvaffak olnıuş sayılamazlar. İşçilere gelince. işverenlere nazaran mahdut imkânlarına rağmen toplu sözleşme ve grev haklarını biraz da işverenlerimizin hazırlıklı olmada geç kalmalan sayesinde kendileri için haşarı sayılabilecek şekilde kullanmışlardır. Fakat toplu sözleşme ve grev yoliyle işçilerin işletmeler seviyesindeki direnişlerinin daha iistün bir ıefaha kavuşabilmek için yeterli bulunmadığı, plânlama. genel iktisat polltikası ve nihayet sosyal politikalar yoliyle işçileri ve işçilerin haklarını tanıyan işletmeler ve işverenler lehine olabilecek genel bir ortam yaratmanın gerektiği de anlaşılmış oldu. Nitekim Türkiye'de bugün grevleri memleket ekonomisine zarar verecek hale getirmeniıı önüne geçebilmek için, işverenlerimizin iyi niyet ve kanunlara uynıak gereği yanmda işçilerimiziıı iyi ııiyet ve kanunlara uymak gereğine bağlı kalmalan şartlır. Ancak niyetler ne olursa olsun (oplu sözleşme. grev ve lokavt rejimi işverenleıi emeğin değerini arttıracak ve doğrudan doğruya yatırım ve istihsal ve bunlann idaresi ile il«ili her türlü tedbir almağa zorlamak bakımmdan büyük fayda getirmiştir. O kadar ki bu faydaları acemilik devresinde sayısı biraz fazla görülen grev ve lokavtın getirdiği zararlar ile millî ekonomi yönünden mukayese edecek olursak. faydalarm yine de ağır bastığinı göreceğiz. Zira yeni rejimin işçilere sağladığı direnme hakkını kötüve yorumlayan, aslında. piyasada rekabet şartları iyi işlediği takdirde zatcn piyasada tutunamayacak olan işvereııler ve işletmeleıdir. Şimdive kadar piyasa nıekanizmasını isletecek tedbirleri bir türlü alamatlık, fakat kötülerin millî ekonnrniye faaliyetleri kaynakları kötü kullannıış nlmaları sebebiyle zararlı olan işveren ve işlctmclerin tasfiyesi yönünde başarılı olan yeni rejim bilhassa bu bakıradan övgüye lâyıktır. S T osyalizm ile ilgül olarak yukarıda verdiğimız izahat, daha ziyade teorik mahiyettedir. Sa dece teorik yönden ele alındığında sosyalizmin son derece câzip bir görünüşü olduğunu kabul etmek lâzımdır. Ancak mesel» burada bitmiyor. Aksine, sosyalizmin tatbikatta nasıl gerçekleşeceğini araştırmak çok daha önemli bir konu teşkil etmektedir. YUHANİSUN 01AYURI ve KIBRIS Izzettin DOĞAN nnanistanda son günlerde vukubulan olaylar bütün düııvanın bakışlanııı üstüne çekecek bir nitelik kazanmıştır. Ordu içinde sağcı bir hükümet darbesinin bazırlanrnakta olduğu ihbariyle baslıyan siyasî kriz, gerçek nedenleri bulanık olan bir yönde gelişmeje devam etmektedir. Her ne kadar anlaşmazlığın esasını Milli Savunma Bakanı Garrufalias'ın istifa etmemesine bağhyanlar çoğnnlak teşkil etmekte iseler de, her siyasî anlaşmazlıkta oldtığu gibi Yunanistandaki ihtilâfın da, zaman içinde gaklı nedenleri vardır. Gerçekten hayatı hoyunca aşırı nçlarla (aşırı sag, aşırı sol) mücadele etmış olan Merkez Birlifi Partisi lideri Papandreu fırsat buldnkça Tunanlıları Kırallığa karşı gelip Cumhuriveti ilân etmefe dâvet etmiştir. Şubat 1964 seçimlerinde Yuııan Meclisinde büyük bir çoğanluğa dayanarak iş başına geçtigi zaman,taerkesPapandreu'nun Kırala karşı tnttHDUnun ne olacağını rnerakla beklemekteydi, Ancak Papandreu, Kıbrıs problemi dolayısiyle Kıralla arasındaki ilişkilerin aynen muhafazasında zaruret görmüş ve Mecliste ikinci büyük parti olan sağcı E. R. E' nin memnun edilmesi için de ordu üst kademeleri ve Sarayın güvendikleri Garrufalias'ı Milli Savunma Bakanlığma getirmiş, Türkiyenin Zürich ve Londra sözlesmelerine dayanarak Kıbrısa müdahalede bulunacagı ihtarı kendisini safcı bir tutum içinde bulnnmaya sevketmisti. Y Devlet Hukuku Asısunı na oygnn olarak başbakanın yetkisi dshilinde olduğunu Kırala zorla kabul ettirmek istemiştir. Ona göre çıkacak bir siyasi krizin bagün için Kıbrıs bakımmdan pek tehlikesi yoktur. Çünkü Türkiyede seçimlere gidilmektedir. Türkiyenin Kıbrıs probleminde yeni bir teşebbüse geçmesi pek beklenemez. Papandreu'nun bu tutumn karşısında Kıral için ya yeni seçimlere gitmek veya kendi düşüncelerine nygnn olarak yeni kabineyi teşkil etmek kalıyordu. Her iki balde de zafer Papandren'nnn olacaktı, Ancak evdeki hesaplar çarşıya nymamış, Meckez Birlik Partisi, lideri olmaksızın ikinci bir kabine kurmuştur. Olay Papandrea üzerinde, arkadaşlarının bareketlerini ihanet diye nitelendirecek derecede bir şok tesiri yspmış ve Papandrea bükümete karşı halkı ayaklanmaya davet etmiştir. Partisinin ikiye ayrıldığını gö'ren eski başbakanın en çok güvendigi halka miiracaat edilmesıni, yani seçimlere gidilmesi yolanda kampanya açmasını ve halkı aynı psikolojik atmosfer içinde tutup seçimleri kazanabilmek için tahriklerine devam edeceğini kestirmek mümkündür. Çünkü arka plânda dönen esaslı siyasî meseleler «ihanetten» sonra bir yana itilmiş, sahsi prestij meseleleri için Atinada kntuplar yer degiştirmiştir. Garrnfaliasın gidişiyie orda üst kademelerinin ve sağcı snbaylann tasfiye edileceği endişesi sa£cıları bagünkü Novas bükürnetini desteklemeye, solcnları ise Papandren'yu destekleyip Novascıları Amerikan aşaklıfıyla ithama sevketmiştir. Sonoç olarak denebilir ki: Papandren'nnn Kıbrıs olavlarındaki tatomu. orduda sağcı bir darbenin bazırlanmasını tahrik etmiş, ordudaki sağcıların tasfiyesi için Garrufaliası istifa ettirme teşebbüsü sonnç vermemiş, Papandren, Kıral ve partisinin bir kısmımn giivenini kaybetmiştir. Bn durnm sağcıların yeni hükümeti, solcnların ise Papandreu'vn desteklemesine ve ordadaki solcuların kaynaşmasına vesile olmustur. Böylece Papandreu'nnn Kıbrıs problemindeki tutumu önce bir kabine problemini doğnrmusken, asıl sebepleri ortaya çıktıkça büyüyerek Cumhuriyet mi, Kırallık mı sorusann ortaya atmıştır. Partisinin ikiye ayrıldığını gören Papandreu'nun seçimlere gitmeye çalışması norraaldir. Seçime gidildifi takdirde, Papandreu'nnn çalibiyeti Anavasanın tekrar fözden geçirilmesi anlamını tasıyacaktır. Bn îtibarla, Kıralın Meclisi feshederek seçimlere şidemiyeceği, normal bir davranış olacaktır. Diğer taraftan bn sartlar altında, yeni hükümetin Papandren'yn tntan balkın dikkatini halkın hassas oldnğn Kıbrısa çekmeye çalışması ve Kıbnsta yeni oyunlara girmesini sürprizle karşılamamak gerekir. Türkiyenin seçim devresine girmiş bnlnnması Novas Makarios'a olumln bir zemin intibaını verecektir. Türk Hükfimetinin bn oynnları bozacagını, ve Tonaniıtan olaylsnnın agirlıgını Kıbnsa yflklemeve mfl<aade etmlrereîirıl nman». Yunanistaııın Kıbrısa gızlıdcn gizliye asker ve silâh çıkararak adayı fiilen isgal etmesi. A. B. D. ve NATO'lu müttefiklerin de baskısıyla Papandren'ya, Türk Hükümeti ile olan ilişkilerini yumusatabileceği kanısını vermiş ve adanın fiilî hâkimiyetini eline geçirdikten sonra Papandren Türkiyeyîe müzakerelere girişebileceğini kestirmıstir. Ancak Papandreu'nun Ankara ile müzakerelere girişmeğe yanaşması, ordudaki sağcı cerejanı kuvvetlendirmiş, ve bir hükümet darbesi hazırlamağa sevketmiştir. Bu durum karşısında orduda bir temizlik hareketine girişebilmek için, Papandreu Garrufalias'ı istifaya dâvet etmiş, Garrufalias ise, istifa etmiyeceğini. kendisini azi) jetkisinin kırala ait bir hak oklutunu belirterek Kıralla Başbakam karsı karsıya şetirmistir. Yunan Anayasasının 31 nci maddesine şöre «Kıral bakanları tayin ve azleder». Kıral bir Anayasa profesörüne danı^arak Anavasanın 31 nci madde?inin kendi^ine verdiği yetkiyi kullanırken, Papandren, Kıralı Anavasanın ruhunu ihlâl etmekle suclamıs ve i'tifa etmiştir. Araştırmamıza esas olarak Demokratik Sosyalizmi aldığtmız iiçin. sosyalizme geçişin seçim yolu ile olacağım peinen kabul edi yoruz demektir. Seçim yolu ile ik tidara gelen bir sosyalist partiyi, çeşitli meseleler bek'er. Bunlara kısaca bir göz gezdirelim: A. Tazminat Problemi: Demokratik sosyalizm, devletleştirilecek istihsal faktörlerinin bedelini faktör sahiplerine tamamen ödemeyi gerektirir. Devletleş tiriiecek istihsal vâsıtaları ne kadar çok olursa, ödenecek tazminat da o derece yüksek rakamlara ula şacaktır. Milyarları bulacak böyle bir ödemenin, iktidara yeni gelmiş bir parti için ne büyük bir har.dikap olacağı açıktır. Bu durum a çare olarak bazı sosyalistler, tazminatın nakden değil, fakat hisse senetleri yolu ile ödenmesini teklif etmişlerdir. Bu teklifin sosyalizmin temel prensipleri ile bağdaşmasma esasen im kân yoktur. Çünkü hisse senetleri sahipleri hiç çalışmadan gelir elde etrne imkâmna kavuşmuş olacaklar ve dolayısiyle kapitalist sis temin «Kazanılmamış Gelirler»! sosyalizmde daha kuvvetli ortaya çıkmış olacaktır. Tazminat nakden. aksiyon yolu ile veya her iki usulü birlikte kul lanarak ödenmiş olsun, eğer miras yolu ile devretmesine imkân veril mezse yine de tam bir ödeme yapılmış olduğu söylenemez. Veraset hakkınm kaldınlması dolaylı bir şekilde tazminatın azaltılması demektir. Tazminat probleminin tatbikatı ile ilgili bir örnek vermek lâzım gelirsç İngilterede İşçi Partisi tec rübesi ile Arap Sosyalizminden bah sedilebilir. İşçi Partisi seçimi kaza nırsa bazı sektörleri devletleştire ceğini ilân ettiği ve seçimi kazanması kesinlikle belli iken, devletleştirileceği ilân edilen sektörlere ait hisse senetlerinin fiatı süratli bir yükselme göstermiştir. Suriye, Mısır ve Cezayir gibi «sosyalist» olduklarını söyliyen ekonomilerde ise özel sektör âdeta, «yangmdan çıkmış. gibi sefil ve çaresiz kalmıştır. Ödenecek olan tazminatın miktan kadar ne zaman ödenecegi de önemlidir. B. Personel Problemi: Tatbikatta sosyalizmin karşılasacağı en önemli problemlerden biri de bu sistemi yürütecek gerekli per sonelin tedariki ile ilgilidir. Dokt rinde, sosyalizme geçildiği zaman bütün iktisadi mekanizmanın sihirli bir melodiye ayak uydurmuş periler balesi gibi ahenk içinde yü rüyeceği farzedilir. Oysa ki tatbikatta mesele bambaşkadır. Devletleştirilen bütün istihsal faktörlerinin en az, eski sahipleri kadar rasyonel davranan müteşebbis ruh lu idarecilere terki esastır. Sayıları yüzleri aşacak bu tip yüksek sevk ve idare personelinin temini bilhassa kısa devrede imkânsız denecek kadar zor bir iştir. Yüksek yöneticiler yanmda işgücünün kalitesi de ayrı bir önem ta şır. İstihsal mekanizmasını daha verimli ve toplum menfaatlerine daha uygrın yürüteceği iddiası ile iktidara gelen bir sosyalist iktidar, muhtemelen yeni bazı sektörlerde faaliyete girişecektir. Meselâ yeralh ve yer üstü kaynaklan kendi işletmeye başhyacak, özel sektör tarafından rasyonel işletilrniyen işletmeleri idaresi altına alacaktır Bu tip istihsal faaliyetini verim!i olarak yürütebilmek için kalifiye işgücüne ihtiyaç olacağı açıktır. Bu üjgücünün derhal ve nerede te min edileceği cevaplandınlamamıştır. C. Merkezî Plân Problemi: Sosyalist teorinin en câzip tarafı istihsal faaliyetlerinin merkezî bir plânın kurallarına göre yürütüleceği esasıdır. Gerçekten de plân, istihsal faaliyetlerinin koordinasyonunu sağlamak, mevcut faktör teçhizatı ile mümkün olan en yük sek istihsal seviyesine ulaşmak, vukuu muhtemel değişmeleri önce den tesbit ederek ekonomik faaliyetleri buna göre taruüm etmek. ekonomide tam istihdamı sağlamak ve israfı önlemek gibi son derece önemli konularda vazgeçilmez bir tahlil ve çözüm âletidir. Sosj'alizme geçildiğinde; plânın hazırlanma ve yürütülmesinde çok önem'.i güçlüklerle karşılaşıhr. Mo dern plânlama teknikleri ile ilgili olan iktisatçıların pek yakından bildikleri bir gerçek vardır. Bu ger çeğe göre, plânm şümul sahası genişledikçe müessiriyeti azahr. Yâni plân ne kadar çok sektörü içine alır, ne kadar fazla mal ve hizmet çeşidi ile uğraşırsa o nisbette müp hem olur ve tatbiki son derece güç leşir. Sosyalist sistemde merkezî plânın bu zaafını gidermek mümkün değildir. Devletleştirmenin kısmi o! duğu sosyalist sistemlerde dahi. eğer bir merkezi plân varsa, özel sektöre terkedilen faaliyetlerin de kesin olarak bu plâna göre tanzimi zanıridir. D. Eşit Gelir Problemi: Doktrinel yönden sosyalizmin en popüler prensibi jüphesiz «Herkese emeğine göre» parolası ile formüle edilen eşit gelir dağılımı prensibi dir. Sosyalist doktrine göre, her fert toplam isühsale fiilen ne katıj'orsa, millî gelirden alacağı pay da o kadardır. Teknik deyimle emek karşıhşı Bdenen ücret emeğin m«!İin»l prodüktivitesine eşittir. T«rÛar« ttaNt dUııada h v hangi bu gelir 6demesi, esas ltibariyle, yapılmıyacak, rant, faiz ve kâr gi bi gelirler topluma mal edilecektir. Ücret haddinin emeğin marjinal prodüktivitesine göre tâyin edilme si, bütün sistem münakaşalan dı şında, iktisat ilminin temel prensiplerinden biridir. Sosyalist doktrinin bu prensibe getirdiği yenilik; çeşitli emek sahiplerinin marjinal prodüktiviteleri arasındaki farkı mümkün olduğu kadar azaltmanın çarelerini aramasıdır. Bu husus, başlıca iki türlü tedbirle gerçekleştiriîmeye çahşılacaktır. Bu ted birlerden birincisi, yaygm bir eğitim ve öğretim seferberliğidir. Kabiliyetine göre, meslek edinmek ve ihtisas sahibi olmak kimsenin inhi sarı altında olmayacak, memleketin en hücra köşesinde oturan vatandaş da eğitim fırsatlarmdan fay dalanma hakkma sahip olacaktır. Neticede, •fırsatlardan faydalanma eşitliği» sayesinde bütün fertlerin prodüktiviteleri artınlacaktır. Çeşitli emek prodüktiviteleri ara smdaki farkların eğitim ve öğretim seferberliği ile tamamen giderijemi yeceği aşikârdır. Herkes mühendis. doktor veya tiyatro sanatkârı olamaz. ve olması da beklenemez. Bu durumda bir mühendis ile bir inşaat işçisinin aynı derecede prodüktif olduğunu söylemek mümkün değii dir. Sosyalist doktrine göre, bu gibi hallerde, emeğin marjinal prodüktivitesi plâncılar tarafından yeniden değerlendirilmeye tâbi tutulur, ve farklar giderilmeye çalışılır. Bu değerlendirme hangi kritere göre yapılacaktır? Yanlış bir değerlendirme yapılırsa hangi kanaldan düzeltilmesi mümkün olacaktır? Kı sacası, fert kendi marjinal prodüktivitesi hakkmda, plâncıdan farklı bir görüşe sahip ise ne olacaktır? Mülkiyetin devletleştirilmesinden bahsederken tazminatın tam olarak ödenmesi halinde, bazı fert lerin ücret dışı gelirler elde ede ceğinden bahsedilmişti. Diğer taraftan sosyalizme geçildiğinde yüksek sevk ve idare kadrosundaki personelin yüksek gelirler elde etmeğe devam ettiği de görülmüştür. Bu sebepten. sosyalizmde tam bir gelir adaleti sağlanamadığı gibi, ücretdışı gelirler de tamamen Bu durumda fertlerin ücretleri ne bertaraf edilemez. Ücret dışı gelirlerin bir an için giderildiğini, farzetsek dahi, yine de gelir adaletini, aile bütçeleri yö nünden temin etmeye imkân yoktur. Eğer bir ailede birden fazla fert ücret geüri elde ediyorsa, o aile, sadece bir ferdi çalışan aileye nazaran daha fazla gelir elde eder. Bu durumda fertlerin ücretleri ne kadar eşit olursa olsun yine de ge lirler arasında bir eşitlik sağlana maz. Bir nokta daha var. Sosyal prodüktivitesi yüksek olan işlere yük sek ücret ödemek, sosyalist bir ekonomide fert için her hangi bir mânâ ifade etmez. Bina ve arazi üzerinde özel mülkiyet hakkı tanınmadığı ve iktisadî faaliyete mü teşebbis olarak katılamıyacağı için fert istihlak harcamalannı aşan ge lirini fiilen istediği gibi kullanmak hakkından mahrum kalacaktır. Bu durumda gelirin fazlası, muhtemelen lüks istihlak harcama larına akacaktır. Bu ise, ekonomide sermaye terakümünü besliyen kaynaklardan en önemlisinin (özel tasarrufun) kaybedilmesi neticesini verir. Eşit gelir dağılımı ile ilgili husus lardan bir tanesi de hesaplama tek niği ile ilgilidir. Marjinal prodıiktivite hesaplanması çok zor bir kavramdır. Bilindiği gibi, bir istih sal faaliyetinde emek, sermaye ve tabii kaynaklar, birlikte kullanılır. Istihsalde meydana gelen artı şm ne kadarını emeğe, ne kadannı diğer faktörlere atfedebiliriz? Bu sorunun cevabım basit problemler için bulmak mümkünse de bütün bir ekonomi bahis konusu olduğu zaman emeğin marjinal prodüktivitesini hesaplamak fsektörler için ayrı ayrı da olsa"> çok güçtür. Bu güçlük sosyalist ekonomide daha da fazladır. Çünkü bilindiği gibi, sosyalist ekonomide hem faktör fiatlan. hem de mal ve hizmet fiatlan temsilidir. Yâni, hiç bir zaman ger çek maliyeti aksettirmez. Fiatlar temsili olunca prodüktivite hesap ları da indi ve keyfi olmaktan öteye gidemez. Neticede ücretler de plâncılann takdirine bağlı kalır. YARIN S ONU Ç MEVLİDİ ŞERİF C.RİPİN LÂBORATL'VARI i!e VVRO TUVALET SABUNU ve FAY FABRlKALARI 6ahip ve müessisi ECZACI ••••••••••••.! Necip Akar' ruhuna ithaf olunmak üzere vefatınm 8 inci senei devriyesine tesadüf eden 30 Temmuz 1965 Cuma günü öğle namazım müteakip Beyazıt Camii Şerifinde H. Zeki Altın, Hacı H. İbrahim Çanakkaleli, H. Hasan Akkuş, Hacı H. AH Gülses. H. Aziz Bahriyeli, H. Fevzi Mısır, H. Kenıa! Erdağ, Faühli Kardeşler ve H. Nusret Yeşdçay'in iştirakiyle okutulacak Mevlidi Şerife arzu eden akraba, dost ve din kardeşlerimizin teşrifleri AİLESİ vica olunur. HATIRLATIYORUZ Degerli Okuyucular MİLLİ PIYANGO 31 TEMMUZ BÜYÜK YAZ ÇEKÎLİŞİNDK Yeni Ajans: 3912/8765 Lv. A. Ankara ( 2 ) No. lu Sat. Al. Kom. Bşk. lığından Ajağıda cinsi, miktarı, muhammen bedel re geçiel teminatîarı yazılı (bir) kalem (patates soyma makinesi) madd«sinin kapah zarfla eksiltmeleri hizalanndaki gün ve saatlerde yapılacaktır. Evsaf ve şartnamesi mesai saatlerinde Komisyonda ve Istanbul Levazım Âmirliğinde göriilebilir. lsteklil«rin kanuni şekilde hazırlıyacaklan teklif mektmplannı ihale «aatinden bir saat evveüne kadar ırakbuz karşılığı Komisyon Başkanhğına vermeleri. Postada geciken mektuplar kabul edilmez. C i n ı I Patates soyma makinesi Miktan 10 Adet M. bedeli G. teminatı t h a 1 e Lira Kri. Lira Krş. füntt laati 82.870. İ38fl.3 Ağuıtoı 1965 Pazarte«i 11.00 Tam 10 Milyon 370 bin lira dağıtacaktır Basın 12600 8756 J **^^^^^*^».»^*^ ESKIPAZAR DEVLET ORMAN KERESTE FABRÎKASI MÜDÜRLÜĞÜNDEN (vadeli kereste satışı) 1 Fabrikamızda mevcut aşağıda cins ve miktarlan yazılı keresteler hizalarında kayıth muhammen bedelleri ile (20) parti halinde » 5 peşin, %50 altı ay vâdeli müddetA0 siz banka mektubu karşıhğında açık artırma suretiyle satısa çıkanlmıştır. Muhammen 'ı7,5 Farti Adedi 3 1 12 4 Kerestenin Cins ve Nev'i Çam 3. sn. nor. boy. Gök » » » > Çam 4. » • > Gök 4 > > > T o p l a m Miktarı Adet 7355 3586 35892 15034 61957 (958 Basın 12232 8738) Bedeli Lira 480 480 325 375 Teminatı Lira 687U SATIŞ JLÂNI M3.dm3 189.689 70.244 709 177 233.911 '203.201 2530 17330 659ü 3332U 'ı Istanbul Defterdarlığmdan Adet 2 2 1 1 5 1 7 7 5 1 3 Cinsi Sigara sehpası birinin üstü camlı Gaz Sobası Arteknik Marka Daktilo makinesi Olivetti Marka Hesap makinesi Facit Marka ÇeUk Masa 2 sinin üstü camlı Tahta Masa camsız Vinleks MadenJ koltuk Vinleks Sandaly» Telefon cihazı 49 51 15 1 telefon lntifa hakkı 1 Çelik Dosya doiabı 2 İhale 6/8/1965 Cuma günü saat 14.00 te tdare bınannda toplanacak komisyon huzurunda yapılacaktır. 3 Bu satışa ait şartname ve lüzumlu evrak Orman Genel Müdürlüğü, Cıvar Orman Başmüdürlüklerı, tşletme ve Fabrika Müdürlükleri ile Zonguldak Orman Bölge Şefliğinde göriilebilir. 4 Ahcılar 6/8/1965 Cuma günü saat 12.00 ye kadar almak istedikleri partilerin geçici teminatlannı, banka mektubu verecek olanlann mektuplarında Fabrikamız adı ile kerestelerin cins ve kalitelerlni belirtmeleri lâzımdır. îlân olunur. (Basın: 13313/8741) t 13/8741) Kıbrıs bakımmdan tehlikesız P apandreu Kıbrıs olavlarındaki demagojik tutumuvia sevgisini kazanmış olduiu halka ve partisine dayanaraU bakanları tayin ve azil yetkisinin Anayasa ve Uemokratik rejimiıı ruhn 10 Kalemdir. Vergi borçlarından dolayı satılmalarına lüzm görülen >ukarıda cins ve adedi yazalı menkul eşya Galata Vergi Dairesi binasında 6183 sayüı Âmme Alacaklannın TahsiÜ Usulü hakkındaki kanun hükümlerine tevfikan ve pejin para ile 3/8/1965 tarihinde ve saat 14 de satdacağı ancak, verilen bedel tesbit olunan değerin % 75 den aşağı olduğu veya hiç alıcı bulunmadığı takdirde ikinci satışı 6/8/ 1965 tarihinde ayni saatte ve ayrü mahalde yapılacağı, fazla malumat almak istiyenlerin Galata Vergi Dairesi Müdürlüğüne müracaatlan ilân olunur. (Bamn: 1S431) İ754 Aşkale Askerî Satınalma Komisyon Başkanlığından: Garnizon eratı ihtiyacı için 3000 kilo zeytin tanesi kapalı zarf usulü ile satın alınacaktır. Muhammen bedeli 18000 lira olup geçici teminatı 1350 liradır. thalesi 20 Ağustos 1965 cuma günü saat 11.00 de Aşkale Komisyonunda yapılacaktır. Teklif mektuplannın ihale saatinden bir saat evvelinden Komisyona teslimi, Postadaki gecikmelerin kabul edilmiyeceği, evsaf ve sartnamenin Erzurum 3 üncü Ordu ve Aıksl» Komisyonlannda görülebileceği »Sn olunur (1078 Basın: 13348/8743)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle