22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5AHIFE ALTI CUMHURÎYET 24 Temmuz 1965 DC ONU OOEECEĞİM DonCamillo Moskovada •M* /' Guareschi %^Burhan Felekn Besimieyen: Ayhan BA5OĞLU yük fırtınalarda deniz yolculuğu yapmışlar, hepsi de sağ salım kurtulmuşlardır. Gemiye bındığimiz Eaman ne mülsithk yapacağınızı da merak ediyorum. Hurmetlu papaz cebinden «Lenin'in gerçekleri» kitabını çıkanp göstererek: Her şey var bunun içinde . hattâ korkuyu bnliyecek reçete bile' Sert, ve soğuk bir ruzgâr yuzunden bızım güruh gezmeden çabuk döndüler. Hiç birisınde hani çok eğlenmiş bir adam hali yoktu; ama içlermde en fazla içerlemiş görünen Curullu idi. Peppone ve Don Camillo'nun oturmakta olduğu masanın etrafı na dizüdiler. Hürmetlice bir kadeh votkayı yu\"arladıktan sonra dili çozülen Curullu yoldaş içıni döktü. Don Camillo'ya hitap ederek: Yoldaş! Biz nereden geliyoruz şimdı; bilıyor musun? dedi. Don Camillo kitabını cebine koyarken Bacciga devatnla: Bir kıliseden! Kilisede neler oldu, biliyor musun? Don Camillo boynunu büktü. tki sefıl evleniyordu. Evleniyordu. Hem de okunmuş su falan. Bütün mundar takım taklavat, hepsi tamamdı. Sonra da Scamoggio'ya dönerek: Ya sen? Hani burada bir tek papaza rastgelmiyecegiz dıyordun! Öylesine rastladık ki! Hem de nasıl? Pembe yüzlu, şişko .. sırmalı çaputlar.. bizimkilerden daha süslü! Ya yeni evliler.. görülecek şey! Ellerini kavuşturmuşlar, bizdeki «Katolik hareketlerı» teşkilâtmdaki maskaralardan beter! Görünce insanm mi desi bulanıyor. 50 MASTA.VJA.MEVe." Sovyetlerin büyük Rusyanın haşmetlu mazisine aıt her şeye karşı olan yakın alâkalan şayanı takdtrdL Eus gemi inşaatçılığının parlak geleneğıni gösteren şu yel kenli bunun canlı bir delili değil mi arkadaşlar? Don Camıllo bir müddet duşünceli düşünceli gemiye baktıktan sonra Bacciga'ya dönüp: Denizci yoldaş! Biz asırlardanberi gemi inşaatçılığında üstad geçiniriz; ama itiraf etmeliyiz ki böyle bir şaheseri görmek için de Sovyet Rusyaya gelmek lazım imiş. Bu sırada tercüman Nadıa yol r daş yaklaştı %e oradan geçen bir ışçiden öğrendiği şu malurnatı verdi: Bu yelkenli geminin adı Tovariç'tir. Sovyet bahriyesinin denız talebesine mahsus mektep gemisidir. Dort bin ton çeker. Bu sözleri dinliyen Bacciga terctıman Nadia yoldaşın karşısına dıkılıp sert bir tavırla sözlerini duzelttı: Dort bın değil, üç bin tondur. Evvelce adı Cristofora Colombo idi. Ve İtalyan denız talebesinin okul gemisi idi. Nadia yoldaş kıpkırmızı oldu ve: Affedersıniz, bzur dilerim yol daş! dıye kekeledikten sonra bir tersane yelkenlisi ıle Oregov yoldaşın geldığini görerek onların yanına gitti. Peppone, Don Camillo'yu kolundan çekerek: Yahu! Şu mübarek ağzınızı kapayamazsınız?.. Gördüniız mü yaptıfınızı? Kırdığınız potu? Pot falan degıl, mahsus konuştum! Ben bu gemıyi Giulıo Cesare gemisiyle birlikte zaptettıkleri zaman kederimden hasta oldumdu. * Bereket Bacciga oralarda idi de senator öfkesini ondan aldı: Sen de çeneni tutamaz mısın? diye çıkıştı. Naapıyim şef? Bızim gemıyi tanıdım. Kendinı bılen bir yoldaş ge miyi tanımak istemez. Ben kendini bilen bir yoldaşım şef, ama aynı zamanda bir denızciyım de! E, ne olmuş denizci isen? Hepsi de su.. ama deniz, Po nehrinden bambaşka şeydir. Ben Crıstofore Colombo'ya, senin Vıdana koprüsünun tombazlarını seyrettiğım gibi bakamam. Potemkin zırhhsının gemicileri senın gibi düşünmemişlerdi. Ama Potemkin zııhlısınm gemicileri Ceneveli değıldiler. Saat on birde Peppone ve arkadaşlarının kafaları tersaneye aıt istatistiklerle şişmiş bir halde şantiyeden çıktılar. Binecekleri vapurun hareketine daha bir saat olduğundan kafile tercüman Nadia rehberliğmde şehirde küçük bir gezi yaparlarken, To\ariç Oregov, baş yoldaş Peppone ve yoldaş Don CamUlo nhtımda işçilere mahsus bir kantinin sigara dumanı dolu büyük salonun da toplanmışlardı. Rus, günlük raporunu hazırlarken ötekiler de gitgide kararan hava ve ne taraftan estiği belli olmıyan rüzgârın artmasiyle kabaran denize bakarak vapur yolculuğunun âkıbeti hakkında endişe ediyorlardı. Kan tm çok fukara bir yer idi; ama içki nefis idi. Ikinci kadehte Peppone açıldı: Deniz tutacak diye korlruyo rum. Don Camillo cevap verdi: Benım aklıma bile gelraedi. Iki bin senedir papazlar en bü Yoldaş U Friddi üâve etti: Sovyet Busyada böyle bir pislık akıl alacak şey değil! Sicılyanın en ücra köylerinden d» kbtü! Hepsi Don Camillo'dan ce\'ap bekliyorlardı. Don Camillo da cevabı verdi: Yoldaşlar! Sovyetler Birliği anayasası vatandaşlarına dilediğı dini tatbik etmesine müsaado eder. Papazlar on sekiz yaşına kadar gençleri din dersleriyle za hirlememek şartiyle zenaatlan nı ıcrada serbesttirler. Rusyada dın aleyhtarlığı vardır söylentileri hep «Vatıkan» m uydurmasıdır. Tovariç Oregov kulaklaruıı kabartmış, tercüman Nadia vasıtasiyle münakaşayı takip ediyordu. Don Camillo, Sovyet komlserine yardım dileyen nazarlarla bakıyordu. Tercüman kadın, Tovariç Oregov ıle bır sürü lâl ettikten sonra izah etti: Tarocci yoldaşın hakkı var. Anaj'asanın 124 üncü maddesine tam nayet edilmektedir. «Ortodoks kılisesi işleri danışma kuru lu» ile «dinl kültür işleri danışma kurulu» vicdan hürriyeö hak> kmdaki kanunlann, yolunda uygulanmasmı denetler ve dinl organizasyonlarm özel meselelerinl halletmelerine yardım ederler. Bu sözlerden cesaret alan Don Camillo: İşte gördünüz ya! Mesele apaçık! Buradaki papazlar bizdekiler gibi istediklerini değil, anayasanın kendilerine müsaade ettiği şeyleri yapabilirler. Burada durum bambaşkadır, diye sözünil bağlarken güldü ve devam etti: (Arkası var) TÜRKİYE'NİN "DERNEK KRALI,, poııri*o^ ILE 259 dernek kurdu... Ve yoksulluğa düştü ADSIZ KAHRAMAN çılık yuzunden yoksul duşmuç, sırtına giyecek elbisesı bile kalmamış bir adama raslasanız r.e yapardınız? Ama nereden rashyacaksınız? Gdrmemişsınız. hat* tâ duymamışsınızdır bile adrüı.^, Bir gun yolunuz duçer de Aksaray Dolapdere arasır.da dolmuş yapan lâcıvert renklı 51 model Dodge marka bir arabaya biner' senız, dıreksiyon başındaki ırı yarı bır adam sıze 259 derneğı nasıl kurduğunu bir nefeste an* latıverecek, partıcılik gibi bol bol dernekçılik propagandası yapacaktır. Şo£or Alı Yuktel'ın oylesıne ilıklerine dek ışlemış ki su kendı deyımij le «dernekçılik» denen illet, butun varını yoğunu bu uğurda lıarcamış. Çoluk çocuğuyla yoksul duşmuş... Der* nekçılık yuzunden 1953 ten bu yana uğradığı zarar 100 bin lıranın ustunde. «Onbes bin lira bor ıu olavdan sonra Ali Yuksel cumu an yıldır bir türlü veremivorum. Çok kazandığım; sigara, 'kovu bir dernekçi olup çıkiçki, sinema, tiyatro nedir bilm.^ .. Her yerde, kahve koşelemediğim halde . Ab şn dernekrınde, sokak ortasında bnune geler!..» diyor. lene «dernekçilik» asılamış. «Bir iki konuştum mu onları zehirleSâf çocuk yuzlu, ko\lu iriM, dim gitti» diyor da başka soz etkırkına meıdıven dayamış bir mıyor. Öğunup duruyor. Tam 7 adam Alı Yuksel... Kalkmış ta yıl baskanlığını yaptığı derneâe Gıresun'un Gicora koyünden yıl yeri boş kalmasın di>e uzman larca once çah^mağa gelmis Isdernekçi yetıştirmış. «Türkiye'tar.bul'a... Kasımpasa'da Havuznin birçok derneklerine gittim. larda ısçi olarak çalışırken hep Bizden güclüsünü bulamadım..» yoksul koyü gelirmıs aklına . dıyor. «N'etmeli de şu kö\ü bi yol kalkındırmalı: işsiz. hasta köylüye Gicora Köyüne Yardım Derneği vardım yapmalı?» diye kafa yokbye okul, cami su yolları ark rarrai' . bend, çesme, köprü yaptırmış... S da 259 tane dernek kurmus bir adama rasladmız mı? Dernek iz hiç ışıni gucunu bırakıp konu ve resim: Ayhan Başoğlu Ali Yuksel önce bir yardım derneği kurmuş. Yıl 1949 muş. Bunu yürütemeyince kapatmak 7orunda kalmış. Ama dernekçıi:k bır kere yeretmis ıçınde. Vazgeçılmez bir ılke halini almı = . Bu kere cebindeki 1 lırayla «Gicora Köyüne Tardım Derne|i» n>n temelinı atmı?. Yıl 1956 ymıs. Her yeni duşuncenin karşısına çıkarlar ya, Yüksel'in de karşısma çıkmışlar. Hem de kendı koylulerinden gelmiş bu tepki... Dernek çalışmaları, kendilerıne yardım için çırpındığı köylülerce hep baltalanır olmu;. tkide bır ona «Sen bu isi yürütemen. Dernefin de, sen de batacan ..» der dururlarmış. Yıne o yıllarda dernekçilık yuzunden bası az dertlere girmemiş. Bir dernek kongresinde particilık yaptı di\e mahkemeye verilmis. Sonunda beraet etmış ama, üzüntusu ona yetmis... Koyu dernekçi Koyun tek çeşmesi başında Tanrının gunu su ıçın suregelen kanh bıçaklı döğüşler de böylece so na ermış. Dernek hummasına tutulan, ken dıni derneklere adayan Alı Yük sel, kendi köyünün derneğiyle ye tinmemiş. Kalkmış 38 koy dolaşmış. Cerre çıkan hocalar gibi koy köy dernekçıliğin yararlarmı «ayıp dökmüş. Bu gezilerde roman gibi attan mı düşmemiş, dereye mi yuvarlanmamış... Sonra tutmuş İstanbulda demek adına balolar, geceler, mesire eğlenceleri duzenlemiş... Ali Yükselin ünü dernekçi olarak yayıldıkça yayılmı=!. . Başka îl'ın koylüleri de dernek ister olmuşlar. «Bizi öne gccir» dıye yakarır dururlarmış. A!ı Yuksel de «Tanrmm verdiğini kuldan ne esirgeyim» diye işe girışir, dernek kurarmış... Milletve kıllerı bile Yüksel'in ayağına gelıp •Bizim köye de bir dernek kur bakalım» demiye başlamışlar. Ali Yuksel «Dernek Babası» olmuş bdylece .. «Ben dcmekleri devlet ten zengin görüyomm» diyor. ki, Sıvas'ın birçok köylerine dernek kurup kurup bırakmış. «Gico ra her köye bedava demek kurar ve hiç para almaz» diye yaptıklan reklâm kısa zamanda etkisini gös termiş. Böylece kurulan demeklerin sayısı 259 u bulmuş. Bu derneklerden gelen dâvet ve teşekkür mektupları 57 kiloluk bir çu valı dolduruyor. Ali Yüksel'in Gicora köyü ornıan kıyısında 2500 nüfuslu... Bunun 1500 ü îstanbulda yaşıyor, 1000 i köyde. İstanbuldaki 1500 ün 117 si otomobil sahibi. Şoförlükle hayatını kazanıyor. Türkiyede 117 ntomobili olan bir başka talihli koy yoktur. Ama kuruldu kurulah daha tek otomobil yüzü görmemiş talihsiz köy de yoktur. Gicora köyü daha otomobil tanımıyor. Yolu olmadığından... İşte der neğin en birinci amacı, köye yol vapmak. Sonra bu 117 otomobili bir giinlüğüne köye getirip geçit töreni yaptırmak. Kalan öbür köy lüleri de borç harç, krediyle arabaya kavuşturmak. Sonra küçük sanatları ilerletmek, meyvacıhğı geliştirmek, kooperatifler kurmak, ustübeç madenini işletmek, ve köy derneklerini federasyon halinde birleştirmek... Dernek kongreleri parö kongre rinden daha gürültülü patırtılı ge çiyormuş anlattıklarma bakılırsa.. Atesli konuşmacılar çıkıp, büyük buyiık nutuklar çekiyorlarmış. Ali Yüksel'in yılda 259 gecesi her dernek yılda bir kongre yapüğına göre hep bu kurduğu demeklerin kongrelerinde hazır bulunup mıtuk atmakla geçiyormuf. AH Yuksel diyor 5rf: «Demckçilik bir ceşH politikadır. Ona kendini kapruan bîr daha iflâh oimaz. Siz de girin. Sonunda benim gibi yoksulluğa dü sersiniz, sırtınıza giyecek elbise bulamazsınız ama hiç de pişman olmaz, «Sn kadar dernek knrdum ya, helâl olsun. diye diye Sğünürsünüz . » B Teklif artıyor ernek Kıralına Anadolu'nun çeşitli illerine bağh köylerden de «dernek kuı» teklifleri geldik çe Ali Yuksel sarhoş olur, kendınden geçermiş. Giresun'dan bag ka Şebinkarahisar, Konya, AkseU n T. G. DENIZCIUK BANKASI T.A.O. DAN: Bankanıız ihtiyacı olarak ŞİNYAL JENERATÖRÜ, VATMETRESİ ve MODÜLASYON ÖLÇME ALETİ satm alınacaktır. Son teklif verme müddeti 18/8/1965 dir. Şartnamesi MAL2EME MÜDÜRLÜĞÜ veznesinden temin edilebilir. (Basın: 13195/8621) Kendısini duyan olup olmadığına kulak astığı yoktu. Sozlerini şbyle tamamladı. Onun gibi degerli bir hek:m, bir yaşlı adam. beltne tekme vurularak gotürülUr mu? >Temetz: O halde onun yerıne bakan doktoru çağırm, dedi Janos yüzünü mânalı şekılde buruşturarak: Neye yanyacak? dedi. Hastanenuı başında yıne Borbas yol daş bulunuyor. Önu çağırmaya değmez. Serçe parmağmı hue kımıldatmıyacaktır. Bayan Sculz da ılâve ettı: Doktor Habny'ye onu iyılıği değil. kötuluğu dokunur. Peki, buıaöa bu işe Dakacak kıınse yok rau? Janos aynı somurtkan yuzle ccvap verdı: Hayır, eferdım, yok. Nemetz'm dıkkatme bir şey çarp iı. Amelıyathane hademesı, kendısıne iık defa olarak •yoldaş» yerıne «efendım» dıye hitap edıyordu. Bu da onun, kendisıni bir mut tefik saydığına delildı. Janos, tekrar: Yok, hıç kımse \ok, dedi. Pıo fesor Landavı geldı, ama profesör Halmy, kardeşi bile olsa deliğe tıkbrırdı. Şu sııada Budapestede tir tır titreyen tipler var. Ama Landavi onların hepsinden fazla titriyor. Eminim kı acaba BEŞİNCI KADIN Yazan: M. Fagyas Çeviren: Hamdi VAROĞLU 82 hâlâ hayatta mıyım diye emin ol bir sual sordu. Subay, ağır goz kun daha on kişı vardı. Hatta on% mak ıçin ara sıra kendıni çimdık kapaklarını kaldırdı ve bulanık bir serserı kurşun bile öldurmuj •ıyordur. Hayır. O, öz kardeşini bakışlarını doktor Halmy'ye dik olabilirdi. Buna rağmen Nemetz, bir engızisyon mahkemesi reısi gi bile kurtarmak içın ağzını açmaz. ti. Daha başka askerler. önleri sıEğer doktor, subayın bakısına, bi israrla doktorun peşme düşra bir takım gençleri sürerek meydan okuyan gozlerle mukabe muştü. Bayan Schulz sesbizhği bozdu. merdivenden iniyorlardı. Gençle le edeceği yerde başını öteye çenn en kuçüklerinin yaşı on üçten vırmiş. olsaydı belki de onu ser Bayan Meheiy'ye haber veraşağı idi. Rus subayının, bu son best bırakacaklardı. Fakat ote mek lâzım dedi. gelenleri beklemekte olduğu bel yandan, subay, A. V. O. nun adam Sahi. O neıede? lıydi. Adamlarma yüksek sesle larının, olup bitenler hakkmda Bayan Schulz: bir emir verdi, onlar da yaralıları duşündüklerini nasıl bir raporla Çocuklar koğuşunda olznalı tartaklayarak, zorla ayağa kaldır bıldireceklerinin farkında değil diye cevap verdi. Son zamanlaIri^ dılar, ötekilerle beraber çıkış ka di. Onun için bir Sovyet ordusu bebeklere bakan doktor Torda'nuı subaya el kaldırmak pısına doğru sürdüler. Bir vesti mensubu annesi evine gıtmek zorunda k?ıyerden ikı hastabakıcı kadın fır cüretinde bulunan bir kimseyi dı. Kendisi yokken yerine baktevkif etmeyi daha uygun bir haladı. Kucaklarında mantolar ve masını bayan Mehely'den rica etbattaniyeler, askerlerin tahditle reket saydı. tı. Birisi mutlaka gidıp olan b rine kulak asmadan, bunları, sırt Nemetz onun yaralı gençler ka ten işleri ona haber vermeli. larında pijamalarından başka bir filesiyle birlıkte dış kapıdan çışey bulunmayan yarah gençlere kıp gıttiğini gördü. Doktor, bır Boyle derken Janos'a bakmışdağıttılar. Doktoru hâlâ eüerinde den bire, çok yorgun düşmuş, âde ü. Amelıyathane hademesi: Hiç bana guvenmeyrn, dedi. tutan o üç asker, kendisini götür ta aptallaşmış gibi göründu. Bu mek mi, yoksa serbest bırakmak adam, yaşama iradesini bile kay Ben kımseye bu türlü haber gömı gerektiğini bılemiyorlardı. bettiğine göre, bunun sorumluiu lurmeye heveslı değilim. Zaten Gözleri subayda idi. O, harekete ğunu Nemetz'e yüklemek gereki burada da çok uzun zaman kalnezaret etmekle meşgul, onları yordu. Halmy'nin suçsuz olması mıyacağım. Ba§ hemşire sordu: unutmuça benzıyordu. Nihayet, as ıhtimali pek kuvvetli idi. Anna kerlerden biri yanına yaklaşu ve Halmy'yi öldürmüs olması müm(Arkası var) 6.25 Açıliş 6.30 Gunaydın 7.00 6 25 Açılış 6.30 Gunaydın 7.00 Turkuler ve Oyun HaTaları 7.30 Koye Haberler 7.05 Sabah Müziği Sabah Çayı 7.45 Haberler 7.55 7.30 Oyun Havaları 7.45 Haber. İstanbul'da bugun 8.00 Oyun Ha ler 7.55 Ankarada Bugun 8.00 vaları 8 15 Kuçük tânlar 8^0 Sabah Konsert 8.15 Küçuk İlânlar Bu sabah sızlnle 8.40 Şarküar 8.20 Her Telden 9.00 Haflf Mü9.00 Karışık Sololar 9.15 Türküler zık 9.30 Posta Kutusu 9.55 Os 9.30 Doktorunuz diyor kl g.40 man Türen'den TUrkıiler 10.05 Tu Bahçe ve Çiçek 9.50 Muzllc Kutu. rızm 10.10 Semra Özbay ve Mehsu 10.10 Şarkılar 10.30 Kısa Ha. met Derya'dan Şarkılar 10.30 Kısa berler 10 35 Turkuler 10.55 Şar. Haberler 10 33 ÇeşltU Müzik kılar 11.40 Beyaz perdede dinle 10.45 Bando Muziğı 11.00 Nevln dıklerlmiz 12.00 Turkuler 12.20 Akol'dan Türküler 11.15 Çeşltll Radyo Armoal Mızıkası 12.35 Ku. Turk Müziği 11.45 Konser Saatl çuk İlânlar 12.J0 Şarkılar 13.00 12.15 Klbrıs Saatl 12.25 Küçük t Hava Durumu 13.20 Neler Dlnlı. lânlar 12.30 İki Sollst söyluyor yeceksinız? 13 30 Reklâmlar Geçl. 13.00 Haberler 13.20 Kanşık Hafif dl 15.00 Kısa Haberler 15.02 Ço Muzik 13.30 Kadınlar Topluluğu cuk Eaati 15.50 Hafıî Muzlk 13.55 Kayıp Mektupları 14.00 16.00 Beraber ŞarSılar 16.30 Balet çocuk Bahçesı 14.15 Reklâm ProgMuzıği 17.00 Ana Dillmlz 17.15 ramları 15.15 Kısa Haberler Dort Ses, Dort Saz 17.30 Hafil 15 18 Cumartesi Konserl 16.15 AyMuzak 17.40 Çocuklar için 17.57 ten Zenger'den Şarkılar 16.30 Erol Kısa Haberler 18.00 Yurdun Sesi Buyükburç ve Arkadaşlan 16.45 18 25 KuçuS İlânlar 18.30 Ha An» Dilimiz 17.00 Kısa Haberler fıf Müzlk 18.40 Güllzar Ersel'den 17.03 Çocuk Saatl 18.00 İsmet Şarküar 19.00 Reklâmlar Geçldl Yazar ve Nevln Guler'den Şarkılar 20.00 Haberler, Yorum, Guaun Olay 18.25 Kuçük İlânlar 1830 Tanları 20 40 Küçuk İlânlar 20.45 golar 19.00 Reklâm Programlan Guzide Kasacı'dan Şarkılar 21.05 20 00 Haberler, Yorum, Günün Olay. Sizın İçın seçtlklertmiz 21.30 Sev. ları 20.40 Küçük İlânlar 20.45 dıfıniz Şarkılar 22.00 Reklâmlar üykudan Önce 20.50 Dündar BaU Geçidl 22 40 Hafif Müzlk 22.45 kandan Şarkılar 21.10 Çeşltll MüHaberler 23 00 Dans Edellm. Eğle zik 21.40 Esen Altan'dan Şarkılar nelım 24 00 Kapanış. 22.00 Beğendiklerlnlz lstedUdertİSTANBÜL İL RADYOSU nia 22.30 Türküler 22.45 Haber14 57 Açılış 15.00 Müzıkll Dak;. ler 23.00 Dans Müziği 24.00 Kakalar 16 00 Senfonlk Konser panış. 17.00 Hafıi Müzik 17.30 Barok ÇaANKARA İL RADYOSÜ ğra Müziği 18.00 Parls'ten Yankı14 57 Açılış 15.00 Hafif Melodllar 18 30 Dansa Dâvet 19.15 Sa. lcr 15.30 Sollstler ve Orkestralar îon Orkestralanyla Otuz Daklka 16 30 Sevilen Klâsik Eserler 19 45 Oda Muziğl 20.15 Stzüı Seç. 17 30 Her Hafta Bir Dlldcn 18.00 tıklennız 21.00 Cumartesl Konse Plâklar Arasmda 18.30 Haftanın rl 22.05 Her Geoe Buluşalım Topluluğu 19.00 Akşam Konserı 23.00 Operet MelodUerl 23.30 Dans 19.30 Haflf Melodiler 19.45 HadMüziği 24 00 Bu Gece Slzinle vo i!e İngllizce 15. Ders 20 00 Mo01.00 Kapanıs. dern Caz 20.30 Küçuk Konser İSTANBÜL A N K A R A Dâvayı kazanmış sayıhrım. karnnm revü artistliğine döneceğine dair tehditleri artık benim için bir şey ifade etmiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle