15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE h.. CUMHtTRTYET 2 Temmuz 1965 RASAIHANEMİH 54. YIIDÖMÜHÜ Doç. Dr. Muammer DiZER (KajıdiUl Rasathanesi) ürklerin astronomi ilmine ait calışmaları daha ziyade 15. asra rastlar. Bu tarihlerde büyuk bir Türk hakanı olan, Uluğ Bey zamanın meşhur llhn adamlarını yanına toplayarak Semerkantta büyuk bir rasathaııe kuıdu. Uluğ Bey'in calışmaları Avrupadakilerle mukayese ediidiğinde. Semerkant rasathanesinde büyük ilmî faaliyet ve hattâ Avrupa üzerinde bâriz etki goze çarpar. Doğuda astronomi calışmaları bakımından en parlak bu devre Uluğ Bcv'in olümü ile sona ermektedir. Ne yazıktır ki Uluğ Be>'iıı olümiindcn »onra rasathane kısım kısırıı sokulcrek malzemesi «aray inşaatında kullanılmıştır. Bu doğunun kaderidir. , Uzun bir siire Osmaıılı İmparatorluğu içinde astronomi calışmaları hir bir iltifat gcirmedi. Fakat bu hareketsizlik 16. asırda muhim bir rasathanenin kurulması ile bo/uldu. Filhakika islâm dunyast, ıızun bir hareketsizlik sonucu. astronomi alanında liderliğini ka^betmisti: fakdt bununla boraber yine de muhim astronomi âletlcrine sahip idi. Bu tarihlerde avrupada yaşamış, nıcşhur Hollaıulalı astroııom, Thycho Brahc rasathanesi ile Istanbul rafathanesi dikkate değer bir paralcllik arzeder. Bu paralellik astronominin islam dünyasından avrupaya intikalini gösterir. Maamafih tstaııbul rasathanrsi yaşatılahilse idi bclki de bırrok astronomi keşifleri Osmaolı İmparatorluğu iıinde olacaktı. Mısırdan Istanbula gelen Takiyettin Hicri 9'9 0571) >ılmda Imparatorluğun Başastroııotnu olarak hizmcte girdi. Faal \e mcslcğinin chli olan Takiyettin, kurınak iMediği ra.sathaııe projcsi ile. Sultan Murad IH'iin hocası, Kâh>a Sadettin Efendi ve Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa ilgilcııdiler. Takiyettinin htediği 1577 yılında Sultan ve Divan tarafmdan kabul edildi. Rasathane yeri Tophane sırtInrında scçildi ve inşaatı. aletler 1577 yılında tamamlandı ve hemen rasatlara başlandı. Bu rasathanenin bahcesine. müneccim kuyusu isnıi ile maruf, 1Q5 kulaç derinliğinde yıldız gozlemleri için bir kuyu da açılmıştır. Komedi! TÜRKYUNAN DENİZ İLİŞKiLERİ Batılı olmaya özeniriz. Ikide bir Batıdaıı örnekler vermeye de pek meraklıyızdır. Batı dediğimiz de bir iki ornekle bitecek gibi değil ki... Şimdi Amerikada vergi indirimi var; isterseniz örnek alabilirsiniz. Irk ayırımı da var: isterseniz örnek alabilirsiniz. tngilterede Işçi Partisi iktidarda; isterseniz örnek alabilirsiniz. Batı Almanyada Komünist Partisi yasak: isterseniz brnek alabilirsiniz. İngiltere, Fransa. ltalya, v. b. nda Komünist Partileri serbest; isterseniz brnek alabilirsiniz. Bay Süleyman Demirel'in hem de AP Grupunda yaptığı konujmada Nâzım Hikmet'e hücum ettiğiııi gazetelerde okuyunca hem güldüm ve hem de Batı'yı hatırladım. Bugün içine düştüğümüz komikliğin haııgi derckede olduğunu daha iyi belirtecek bir başka olay yoktur sanırım. Parti Grnel Başkanı \e Başbakan Yardımcısı, millet\ekilleri huzurunda konuşurken olmıış bir şaire hücum ediyor; • Nâzım Hikmet, vatan haini midir, yoksa kahraman mıdır? Nâzım Hikmeti Türk mahkemeleri mi. yoksa başka mahkemeler mi mahkum etmiştir? ( . ) Biz komünist düşmanıyız. Komünizmle yılmadaıı mücadeleye kararlıvız.» Bay Süleyman'ı bu spzlerden ötürü tebrik ederiz. Blr kere işi kolaya benzer. Komünist düşmanı olup, komünizmle mücadeleye kararlı bir koraman siyasi parti karsısında öteki dünyaya göçrnüş bir şairden başka düşman bulamazsa, durumu bir hayli iyimserliklc karşılamak gerek. Nâzım Hikmet kimdir ki? Rir şair. Tıpkı Pablo Neruda gibi, Eluard gibi milletlcrarası üıı'e kavuşnıuş. edebiyat tarihlcriııe geçmiş bir şair. Simdi Fransada bir Başbakan veya Bakanın Parlâmento grupunda Fransız şairlerindcn birine hücum ettiğini düşünebili>or musunuz? Alimallah hangi mezhep ve mes.repten olurlarsa olsunlar, Fransız vatandaşları adamı rezil ederler. Türkiyedeki şaşkuılığın ölciileri işte şu olayda bütün çizgileriyle belirmektedir. Nâzım Hikmet, Türk dilini en iyi kullanan ozanlardan biridir Bunu kendisinden alamayız. Rizim ülkcmizde insanlarımız kelimelerden korkuyorlar. Nâzım Hikmet'ten söz açmaktan da hunun icin knrkuyorlardı. Daha da korkarlar. Şiirleri >cryÜ7ünde okunaıı. kitapları ytryüzıinde satılan bir Türk sairi işte bunun iciıı Türkbede yasaktı. Nâzım Hiknıet'in siirlerini basıp. kitaplarını çıkaranlar koskoca Türkiyeyi böyle bir ayıptan kurtarmışlardır. Nâzım'ı isteyen beğenir. isteyen beğenmez. O bir ayn fstir. Ama bir koskoca siyasi partinin Meclis grupunda Başbakan Yardımcısının öteki dünyaya göçmiiş bir şaire hücum ederek memlcket idaresine yeltenmesi. içine düştüğümüz büyük şaşkınlığın. buyük Işaretlcrindendir. Sairlere hücum etmek, yazarlan hapsetmek, romancıları tahutluklara kapatmak, ressanıları tevkif etmek, Türkiyeye yaramış bir tutum değildir. Böyle davranışlar bizi dünya milletleri önünde küçük düşürmüştür. Ama Anadoluda adam başına düşen millî gclir, bu yüzden artmamıştır. Ne Aziz Nesin'i hapsettik di>e memur maaşları yükselmiş, ne Kemal Tahir'i ieeri attık diye subaylar borçtan, harçtan kurtulmuş. ne Orhan Kemali zindana attık diye işçinin yevmiyesi artmış, ne de Rifat Ilgaz'ı prangaya vurduk diye köylü, okul yüzü görmüştür. Bırakalım hikâyeciler hikâ>elerinl, sairler siirlerini yazsınlar ve ressamlar da resimlerinl çizsinler. Biz bunlara engel oldukça memleket kötıı>e gitmiştir. Şu konıik hâlimize de hir son vcrmek zanıanı gelmiştir. Batıda komünist düşmanı kapitalist, karşısmda Komünist Partisinin Iiderini bulur: onunla uğraşır. Bizim kapitalist politikacı böyle bir şcy bulamadığından öteki dünyaya göçmü; »airleri kendisine hasım olarak gorüyor. Politikanın ıııaskaı.ilık olduğu düzeyde seçimlere gidiyoruz. I kolunda oldugu gibi astronomide de dev adımlarla yeni keşifler arasından koşarken, İmparatorluk içinde astronomi calışmaları naraaz vakitlerini tayin ve takvim tertiplerinden ilerl gidemiyordu. İttanbul rasathanesinin yıkılışından iki a«ır sonra. batı anlamında matematik ve astronomi Mühendishanei Bahri (1773) ve Mühendishanei Berri (1795ı okullannın acılması ile memleketimize girdi. Kınm harbi sıralarında İngiltercde yaptırılan büyük bir ra*at dürbünüııün Harbiye binası yançrnı ile yok olu^u yeni bir rasathane ümitlerini de ortadan kaldırdı. Tanzimattan sonra 1868 vılında PTT idaresinin telgraf şebekesiııi islâh maksadi>le dâvet edilen Coumbary telgraf şebekesinden fa\dalanarak fırtınaların bir mahalle gclmeden haber \erilebileceğine dair bir rapor verdi. Bu rapor üzerine Der^aadet Rasaihanei Amire isnıi ile bilinen rasathane kuruldu. 31 Mart 1909 ihtilâlindeıı sonraki Hükünıctin Maarif Nazırı Emrullah Efendi, Fatiıı Gökmen'i ıFatiıı Hoca) Rasathanei Amire Müdürlüğiine ta>in etti ve aynı 7amanda yeni bir rasathane için yer tesbiti ile vazifeleııdirdi. Fatin Gökmcn. Vanikoy İcadiye tepesini >eni rasathane yeri olarak tesbit etti. İstiklâl Savaşı Afif BÜYÜKTUĞRUL Amiral dı ^ira modern denizaltı arama ve ımha etme va=ıtaları, Polarıs Upı atom den:zaltılan harıç, ötekılere fazla bir başarı şansı vermiyordu. Her ne o'.ursa olsun tarallar buyük bir samimiyetle kuvvet rîurumlarına razı olaraktan ittif=k çerçevesinde »amımiyetle ç»i'smakta idı>r. ıbns meselesi bir Türk Yunan meselesi halini ahnca, NATO ittifakı çerçevesinde kalmıs olmalarına rağmen, yeni bastan bir Türk Yunan deniz meselesi ortaya çıkıverdi. Bunun sonucu olarak da iki devlet kuvvetleri arasında bir kıyaslama yapmak ve muhtemel bir savaşın neticelerini yorumlamak konusu ele alındı. Bu gun iki taraf deniz kuvvetleri söyledir : yen ve her hangi Mr savES'.a da beshyecek olan der.izyolları, istisnasız olarak bu adalarm önünden geçerler. Ithalâtımızm yüzde doksanından fazlasının der.izden gelmesi durumumuzun bütun ağırlığını ortaya koyar. Bir de bu adalarda. coğrafi ve ekonomik durumlarımızdan ötürü beraber olmamız lâzım geldıjini anlayamayıp da, Enosi« diye feryad eden bir millet yaşarsa durum daha da ağırlaşır. Ihtiyacımız olan donanma. adaların stratejik etkilerini yok edecek bir kuvvettır, Kıyılarımızın savunma ihtiyacı denizyollarının emniyetini sağlamaktan sonra gelir. Memleketimizin bu fünkii mali v e iktisadî imkânları böyle büyük bir donanma yapmağa yetmez eörünmektedir. Fakat deniz sana>ii \e ticareti alanında yapılacak bir kalkınra» taarcketi, memleketimizi yakın zamanda istenilen hir donanmaya sahip edebilir. Haritada kalmamız veya yok olmamız böyle bir harekete sıkı sıkıya bağlıdır. Yabancı memleketlerden ahnan harb ve ticaret gemileriyle her har.gi bir deniz varlığı meydana getirilemedığini yüz yıllık kendi tarihimiz eöstsrmiştir. Buna göre Millet, Donanma Cemive tine verdiği para ile kendi topraklarımızda çemî yaptırılmasını sıkı sıkıya istemeli ve vapı hareketlerini izlemelidir. Donanma Cemiyeti ise, sadece para toplamakla iktifa etmemeli, Türk milletini deniz meselelerine (Deniz sanayiı, ticareti, deniz san'atlan, deniz sporları ve denizin askeri mp'=eleleri1 yaklaştırmak için elinden geleni esirsememelidir. smanlı De\Ietinin \e Fransız fabrikalarına ısmarladığı 3 zırhlı ile diğer gemilerden raürekkep büyük donanma, Birinci Dün\a Harbinin başlaması dolayısiyle, adı geçen devletler tarafından Osmanlı donanmasına verilmemişti. Bunların yerine donanmayı Almanlardan ahnan Yavuz ve Midilli gemileri takviye etmişti. Yunanlılar da Amerikalılardan satın alaıkları iki büyuk zırhlı (Limni, Kılkıs) ile der.ız kuvvetlerini kuvvetlendırdıler. Osmanlı Devletinin yenügeje uğramasından ötürü donanma tekrar Halice bağlanırken, açıktan pay kapmak üzere 1917 yılında savaşa katılan Yunanistan îzmir'den başlıyarak batı Anadolu'da büyük Türk arazisini kendine almak sevdasına kapılmıs ve Türk topraklarma asker dökmüştü. Donanmasiyle de Türklerin dışardan yardım almasma mani olmak için Anadolu sahillerine abluka kurmuştur. lngiliz donanması da Yunanhlara yardımcı vazife görüyor, muhripleriyle Türk limanlarını göz altında tutuyordu. Halbuki Anadolu mücadelesinin denizyolu ile yardım almağa büyük bir ihtiyacı vardı. O K 54 yıl önce B Kehanet " w ™ fırsat bilen Takiyettin bir kehanette bulundu: bu olay harb halinde bulunan İmparatorluk ordularının zaferini müjdeliyordu. l'akat aynı yıllarda baş gösteren büyük bir veba salçını muhim bir çok kimselerin ve halkın olünıune sebep oldu. Bunu fırsat bilen Şeyhülislâm Ahnıot Semsettin Efcııdinin verdiği fetva uzerinc, zanumın kaptanı derya fi Kılıç Ali Paşa tarafından rasathane top ateşine tutularak yok edildi. Boylcce Takijettini destekliyen Sultanm lıocası Sadettin Eıendi ile Şeyhülislâm Ahmet Scmsettin Efendi arasıııdaki rekabet bir ilim yuvasuıın yıkılmasına sebep oldu. İstanbul rasathanesinin talırip edilmesi doğunun clinde bulunan muhim bir müsbet ilim kolunun tamamen avrupa eline geçmesine scbep oldu. Batı dünyası bir çok yeni rasalhaııelcr kurar, büvıik ilim adamları >etiştirirken, koca İmparatorluk içinde astronomi ile hiç bir kimse nıeşgul olamı>ordu. zira şeanıcttcıı korkuvnrlardı. Ne gariptir ki dun,\n\)in en kudretli do\ lctiııi kurmıış olmamıza rağmen müsbet ilim alanında tcma>üz ctmiş hiç hir ilim adamına sahip olamadık. lşte bu hal koca İmparatorluğun fclâketine sebcp oldu. Batı her rlîra ftftC'licri ramazauın ilk gecesi (15 kasım 1577) U f j g b u y u k bir kuyruklu yıldızın gorulmesiııi u gün Kandilli Rasathanesi olarak bilinen rasathane bir meteoroloji istasyonu olarak 1 Temmuz 1911 tarihinden itibaren muntazam gözlemlere başladı. Rasathanede bir tarafdan meteoroloji gözlemleri yapılırken, diğer taraftan da ycgâne astronomi calışması olarak sekstantla zaman tayini yapılıyordu. Bu rasathane cok talihsiz bir tarihte kurulmuştur, zira birinci dünya savaşı ve istiklâl savaşımız rasathanenin teşkilâtlanmasını oldukça geciktirdi. 1918 yılında siparis edilen dürbün ancak 191) yılında Istanbula gelebildi ve 1933 yılında yeni yapılan binasına yerleştirildi. Her nekadar rasathane bir dürbüne sahip oldu ise de personel azlığı, yeni binalann yapımı, âlet siparişleri vesaire sebeplerden olayi astronomi problemlerine eğilmek için daha uzun zaman beklemek icap etti. 1933 yılındaki Üniversite reformundan sonra başlayan modern astronomi eğitimi Astronomi problemi ile çalışacak gençlcrin yetişnıesini sağladı. 1947 Kandilli Rasathanesinin batı manâsında problemleri ele alarak çalışmağa başladığı tarihtir. Kandilli Rasathanesi astronomi problenıi olarak bilhassa giineş fiziği ve zaman mevzulan ile ilgilenmcktedir. Yeni gctirilen âletlerle teçhiz edilen giineşfiziği ve zaman servisi üç dbrt sene içinde proğramını tahakkuk ettirebilirse Modern bir avrupa rasathanesi se\i\esine çıkacaktır. Fakat ne yazıktır ki gençlcrin bu ilnıe göstcrdiği ilginin azlığı iııkişafı azaltmakta ve diğer astronomi problemlerinin ele alınmasını geciktirmcktedir. Kandilll Rasathanesi bir eğitim müessesesl olmaktan ziyade bir araştırma lahoratuarıdır. Zanıaıııııı daha ziyade gök ve yer olaylarının incelenmcsine ayırmaktadır. Memlcketimizde >eni rasathanelcrin kııruluşu ilerisi için büyük ıımitler vadetmektedir. Fakat rasathanclerimizin çalışma proğramlarını duzculcmek bakınıından muşterck işbiıliğini dc nn üörmektedir. Ümit ederiz ki hu eksikliğimiz Milli Astronomi komilesinin kurulnıasi> le ortadan kalkacaktır. Donanmayı Haliçten çıkarmak mümkün olmadığı için Türk denizcileri nakliyatı sılâhlı takalarla yapmağa mecbur kaldılar. İki yıl süren d e v a m ^ mücadelede Türk denizcileri* bir iki hoş taka kaybettiler: fakat içinde onbir çuval altın yuklü Enosis adlı Yunan ticaret gemisini yakalamış ve Samsun limanma getırmi'lerdi (12). Cumhuriyet devri er har.<;ı bir savaşı kazanmanın birinci basamağı, savaş esnasında millet ve silâhlı kuvvetleri besliyecek imkânları sağlıyabilmektir. Çete grupları halinde başlayan İstiklâl Savaşı muntazam ordularla zafere ulaştırılmış ise bunda denizyolu ile yapılan ikmalin de büyük etkisi vardı. Nitekım Genelkurmay Harb Tarihi daıresinin dosyalarında der.izcilenn bu hizmstlerini takdir eden pek çok vesika vardır (131. Bundan dolayı Cumhuriyet ılân eriiidiği zamanda, memleketin malî imkânları oranında bir donanma meydana getirmek Cumhuriyet hükumetlerinin ilk va^ifeleri arasına girdi. İlk evvelâ Hamidiye ve Mecidiye kruvazorlerıyle beş orta ve ufak muhripten mürekkep küçük bir donanma denize çıkartldı. Bu esnada Midilli kruvazörü batmış ve Yavuz da yaralı olarak hareketsiz duruyordu. Türk donanması 9 muhrip, 10 denizaltı gemisi, bol sayıda da mayın arama ve kıyılara mayın dökme gemilerinden mürekkeptir. Yunan donanmssında ise 8 muhrip, z fırkateyn, 2 denizaltı gemisi ve bol sayıda da çıkarma grmisi vardır. Bu çıkarma gemilerinin büyüklükleri Yunanistanın bir taşımada Kıbrıs'a bir tümeni getirecegi kanısını vermektedir. Zira Yunanistan, kendisine müsait olan imkânlardan âzamî derecede faydalanarak, yalnız Kıbrıs'a değil, sahillerimize yakın olan bütün adalara bol miktarda harb malzemesi stok etmektedir. Çıkarma vasıtalarının, ilk seferinde malzeme değil. sadece insan sücü tasıyacakları ümit edilir. Çıkarma vasıtalarının bir tümenlik kara kuvveti taşıyabileceği kanısı buradan doğmaktadır. Türk tarafı adet olarak muhripten yar.a üstün ama; Yunani?tanın elinde bulur.an muhriplprin teki Türkîerin iki muhribi ile savaşacak silâh Ve modern teknik aletler.e maliktir. SON (11) Mehmet Nihat : Rus Genelkurmav raporları (Tarih Kurumu belletenlerinde). (12) Gnkur. Harb Tarihi Dairesi 4 İstiklâl Savasının Deniz ve Hava Cephesi. (13) Gnkur. Harb Tarihi Dairesi : Balkan Savaşı Deniz Harekâtı (yayınlanmak üzere). (14) Hamidiyenin hâtıra defteri, Besiktaş'ta Deniz Müzesindedir. ••••••«»••••••^»«••••••••••••••••••••••••••a! H VAKIFLARA DAİR KAHUHIASARISI Dr. Aydın AYBAY asama oısanıııa, Mcdcııi Kanuııun «tesislcı»le ilgili bölümünü değiştiren bir tasarı sunulmuş bulunmaktadır. Teklif sahipleri ceşitli partilere mensup 28 Parlâmento iiyesidir. Tcklifin amarı. muayyen malların bir amaca adannıası ile meydana gelen «tesislerin» kurulmasını kolaylastırmak vc coğalmasıni teşvik etmektir. Teklif sahiplerine göre bunlara «tesis değil. eski hukukumuzda olduğu gibi, «vakıf» demek daha doğrudur. İstc vakıf adı verilecek bu kuruluşlarla ilgili olmak üzere Medenî Kaııunumuzuu bazı hükümlerinde değisiklikler yapılnıak istenmektedir. Meclisin gcciei bir komisyonu tarafından da incelenmek suretiyle uygun gorülen \e soıı şeklini alan tasarınm gctirdiği başlıca yenilikler şunlardır: 1) Vakıfların ijrgüdcnınesi \e denetlenmesi knııusundaki hukıım ler değiştirilmekte ve tamamlanmaktadır. 2| Mcdeni Kanunuıı «nıahfuz ıniras pa>ı oraıılarmda. \akıf kurulması hali irin. indirmcler yapılnıaktadır. 3) Vakfedilcn mallar \e vakfın işleyişi için vergi muafiyetleri tanınmaktadır. Ihtiyacımız olan donanma nado^unun hür miKetlere bakan tarafı, bu gün Yunan ışgalinde olan adalar tarafından abluka edilmiş bulunmaktadır. Türk milletini besli | İstanbul Yüksek Oğretmen Okulu ve , î Eğitim Enstiiiisü Mensup ve Mezunlarma • l Geleneksel YÜKSEK ÖĞRETMENLİLER günü 14 temmuz • 1965 ve EĞİTİM ENSTİTÜLÜLER günü 9 temmuz 1965 de I Fenerbahçe BELVÜ Bahçesinde yapüacaktır. İlgililerin teşrif1 leri rica olunur. I Yüksek Oğretmen Okulu ve Esitim • Enstitüsü Talebe Cemiyetleri A ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• Cumhuriyet 7S3O Y Tasaruıın gcrekeesine görc, miıas hukukundaki mahfuz pay sistemi ve oranı ile mirasçılarm bolücü eğilimleri, bu gibi hayır kuruluşlarıııın meydana getirilmesüıe eııgel olmaktadır. Halbuki. devietin kamu görevierini hafifletecck böyle kurumların yarntılnıasını teşvik etınek, kolaylaştırmak gerekir. Öte yandaıı, bu bolücü eğilimler yüzünden birikmiş sermaye de parçalanmakta. kurulu üretim işlct meleri bozulmaktadır. Saklı pay kuralları değiştirilerek. kanıuya yararlı vakıfların kurulması teşvik cdilirsc, hem devietin >uku azaltılır, henı de sermayenin parcalannıusı onlenmiş olur. Bu vakıilar kamu hizmeti niteliffinde işler göreceklerinc gore, hunların vcrgi bağışıklı^ından yararlanmaları da tabiîdir. Saklı miras pa>ı oranlarında k a m u u ..arnrlı vakıf yapacaklar lehine indirnıe yapılmasını göstermek için ileri surülen öbür gerekçeler de kandırıcı değildir. Mirasçılarm bolücü eğilimleri ile birikmis işletme sermayesinin parçalanması tehlikesi bütün ihtimallerde ortaya çıkacak bir tehlike değildir. Bu tehlike ancak ilkel sermaye toplanması ile toprak mülkiyetiııe dayanan işletmeler icin sbz konusu olabilir. Ilkinin parçalanmasuıda üretimc ctkili bir durum meydana gelmez. İkincisi icin i?e Medeni Kanunda zaten hüküm vardır: Tarımsal iletmeler genel paylaşma kuralları dışında. özel biikümlere bağlı olarak mirasçılara gecer. Büyük ve gelişmis teşebbiislere gelince, bunlarda sermaye nııı pay scnetlerine cevrilmesi imkânı vardır ve uymılamada da çoğunlukla bö\le yapılır. Hattâ bir kisiııin hâkimiyetindeki teşebbüslerde de durum bojledir. Boyle, pay senetleriyle temsil edilen bir i'Sİetme sermayesinin bölünmesinde. işletmeye ve üretime etkili hir sonucun doğması da söz konusu değildir. Hele, hayırsever sermaye sahibi bu senetIcrin bir kısmını bir hayır kurumuna ya da kendi kuracağı bir vakfa bırakırsa. öteki pay salıiplerinin yâni mirasçılaruı aralarında anlaşarak işletmeyi tasfiye ctmelcri tehlikesi de büsbütün önlenmiş olur. Aynca, somut duruma göre, mirasçılarm saklı paylarını gclire hasrctmek imkânı da olabilir ki, hu halde teşebbüsün bir tek elden idaresi de sağlan mış olur. Vakıf ve Vergiler Büyük Atatürk 1924 sonbaharında Hamidiye kruvazörü ve Peykisevket muhribi ile Mudanya limanından Karadeniz limanlarına doğru bir gezi yaptı. Büyük devlet adamı. gerek bu gezide Hamidiye kruvazörünün bâtıra defterine yazdığı yazı ve %erekse meclis çalısma yılını açma nutuklarında Türkiye Cumhuriyetinin deniz varlığı ihtiyacını ortaya koyarak yapılacak donanmanın raahiyeti hakkında direktiflerini de verdi (14). Derhal Bahriye Vekâleti kuruldu, Yavuz tamir ettirildi. Gölcükte ilk deniz fabrikası kurnldu. ttalyan fabrikalarına 4 mubrip, 2 denizaltı gemisi. 3 hücumbotu; Ilollanda fabrikalarına da 2 denizsltı gemisi ısmarlandı. 1930 yılınja Türk donanması modern bir deniz kuvvetine kavusmuş olnyordu. ; Yunanistan da donanma konusunda Türkiye'den geri kalmak istememişti. Kılkış ve Limnl zırhlılarını kadro dışı çıkarmasına karsılık Helli adlı ufak kruvazörünü modernleştirmiş; Italyadan da 4 yeni muhrip satın almıştı. APARTIMAN DAIRESI VEYA 4 0 . 0 0 0 , LİRA PARA İKRAMİYELERİ 2. Blok 9 No. lu Apartman Dairesi ANAFARTALAR ŞUBESİNDEN 2. Blok 10 No. lu Aparrman Dairesi 26081 NAZMİ KOÇ ANAFARTALAR ŞUBESİNDEN 2. Blok 11 No. lu Apartman Dairesi 35599 ERHAN AYBARS KARAKÖY ŞUBESİNDEN isabet etmiştir. 84T15 BEDRİ TEPEKÖY'e S H Çeşıt/i sakmcalar a>ır kuıuınlaıı nie>daııa getirmck amacı>la teşcbbtıslere ^ınse" i^' kalbli yurtldaşları teş\ik I etmek ve bu teşobbüslerini kolaylaştırnıak gerekeceğinde şiıphe yoktur. Bu gihi yararlı tesebbüslcıi engellcjen k ımııı hükunıleri varsa, bunlaıı kaldırnıak vc>a değiştirmek kanuıı koyucunun başlıta gdre\lerinden biri olacaktır. Ne var ki. bu aruarla kaııunlaıda değisiklikler yapılması yoluna gidildiğinde. yeni kuralların başka jönlerdcn sakuıcalı olup olmadığı da iyke düşünulraelidir. Hele. sozkonusu değişiklik Medenî Kanuna ilişkin bulunuyorsa, bu mesele daha da önem kazanır. Medenî Kanun bir bütün olarak. ahenkli kurallan ile kökten bağlı bir temel ilkedir. Bu esas. miras hukııkuııda kan bağhlııjfiııa \eıileıı oneme dayanmaktadır. Kan bağlılığı miras hukul;uııun ablâki \e felsefî tenıelidir. Kanun koyucu nazarıııda aile çevresi dışmdaki mirasçılık «kuralılışı» mirasçılıktır. Mirastaki saklı pay da işte bu düsünccye dayanılarak kabul edilmiş. belirli hadler dışında miras bırakanın dilediği gibi harekct etnıesinc müsaade edilmcmiştir. Kaldı ki. saklı pay oranlarının yalnız vakıf yapanlar lehine dcğiştirilmesi esascn doğru değildir. Aynı serbestlikten Kızılaya, ya da doğrudan doğruya deviete bağışta buluracaklarm neden yararlanamıyacaklarını açıklamanın inıkânı yoktur. Çunkü, bu hallerde de bir kamu yararı olduğu ortadadır. Görülüyor ki. vakıf yppma teşvik edilecek diye, mirasın saklı pay oraıılarında rastgcle değisiklikler yapılmaya kalkışilınası doğru değildir. Esasen, tasarıda kabul edilen. gc'.irin •• 20 sl ile saklı payın alınması kuralı bugünkü oranlara da pekâlâ uyeun olabilir. Mede.ıi kanun saklı payın belli bir mal olarak değil. «değer bakımuıdan» alınması IIkesini kabul etmiştiı. eliıiııiıı bir kısmı kamu hizmetlerinin görülmesiııe sarfedilecek vakfın hemen bütün vergilerden muaf tutulınası da çok tartışma götürür. Bu bağışıkhklar sayesinde kurulacak vakfa ait işletmeler, aynı çeşit mal veya hizmetleri üreten teşebbiislere nazaraıı avantajlı durumda olacaklardır. Saklı paylarını gelirin '« 20 si ile alacak mirascılar icin de bu bir avantajdır. Sonra. vergi bağışıklığı veraset vergisini de kapsamaktadır. Devietin bu yoldan kaybedeceği pay da büyüktür. Gerçi gelirin • • ' S0 i kamu hizmetine sarfedileceği için. bu kaybın önemli olmadığı söylenebilir. Ne var ki, bütün ver gi kayıpları gözönünde tutulursa, karau yararına harcanacak gelir tahsisinin pek önemli olmayaeağı sonucuna da varılabilir. Üstelik. yapılacak kamu hiz ınetinin ne çeşit hizmet olacağı vakfı kuran tarafından tayin edileceği için bıırada devietin kamu hizmetleri ve harcamaları politikasına da bir mii(iahale kabul edilmiş olacaktır. Sonuc olarak beliıtmemiz gerekir kl. bu tasarı, ortaya çıkmış nuıtlak bir ihtiyacı karşılamak için vapılmış bir tasarruf niteliğinde gözükmemektedir. Gercekten hayır işlemek isteyenler icin bugünkii hiikümlerden yararlanılmak suretiyle vakıf yanılabilir. Gerek mirastaki saklı pay oranları, gerek«e disjer güçlükler buna engel değildir. Tasarı ile kabul edilen vergi muafiyetleri, hele veraset verEisi muafiyeti. hayır işlemek niyetinde olanları teşvlk aracı nlarak kullanılmamalıdır. İyi yurdda;. kamunun hakkını verdikten. yâni kendlsine servet \apına imkâmnı sağlayan devietin payını ödedikten sonra da havır işleyen, işleyebilen kimsedir. Bunun dışında. bir takım imtiyazlar ve bağışıkhklar ile işleyen bir hayır kurumu meydana getirmeye calıvmak, ister istemez başka amaclara yorulabllecektir. Bu cesit .imarların ise toplumda artık yeri yoktur. Eski htıkukumuzun zürriyet lehine işleyen vakıfları ile. Ratının •fideikomlsleri», çağ dışı. yozInsmış ve soysuz kuruluşlardır. Bunların yeniden Ihyası ynlunu açabilecek her tesebbüs, mutlaka önlenmelldlr. 5 . 0 0 0 , LİRA İKRAMİYE KAZANANLAR ANAFARTALAR ŞUBESİNDEN ANAFARTALAR ŞUBESİNDEN AYDIN ŞUBESİNDEN ANAFARTALAR ŞUBESİNDEN 76867 38183 20188 77373 GÜNGÖR BAŞYİĞİT ERDOĞAN TORUN MÜRÜVVET ADEVIAN ŞEVKET BAYRAKTAR Türk Yunan dostluğu fürk Yunan dostluğu taraflar arasmdaki deniz silâhlanma yarışına son verilmesine sebep olmuş ve durumdan da en fazla Yunanhlar memnun kalmıştı. Bundan sonra her iki taraf da deniz kuvvetlerini, Balkan antandımn askeri konuşmalarına göre arttırdılar. Türk donanması Yavuz başta clmak üzere 8 muhrip ve 11 denizaltıdan mürekkep bir seviyeye çıkmış. Yunan donanması da eski halini muhafaza etmiştir. Bu dostluk her iki devleti beraberce NATO camiasına soktu. Amerikan yardımı da taraflar arasında knvvet eşitliğine istinaden yapılmakta idi. Türkiye Yavnz'u kadro dısı bırakırken Yunanistan da Averoff zırblı kruvazörü ile Italvadan almıs oldukları Helli adlı modern krnvazörü kadro dışı ediyorlardı. Türk donanması. der,izaltıdar yana kuvvetli idi ama; her hangi bir Türk Yunan savası mu ( vaceheçirde bu üMünliige ftzlt l . O O O , LİRA İKRAMİYE KAZANANLAR Şube İsml İSKENDERUN ÇEMBERLİTAŞ ADANA ANKARA PANGALTI ANAFARTALAR KAYSERİ BALIKESİR AYDIN ZONGULDAK DİLBER ABACI M HERGÜNŞEN ORHAN ERSEN ETİ. YARDDILAŞMA S. BOHOR E. ZANALAN SABİHA GÜRAYMAN HACI UZA1ANOĞLU KEMAL GÜLTAN İSMAİL OKTAY HÂŞİM GEDİK Şube İsmi ANKARA İSPARTA ÇEMBERLİTAŞ KAYSERİ DENİZLİ 3ALIKESİR ÎONGULDAK \NAFARTALAR \NKARA ZONGULDAK MUSTAFA ŞAHIN MEHMET BÜYtrKKAHRAMAN M. T. ÖZGÜL AYŞE ÖCALAN İFTADE CİNOĞLU DAVUT ÖZDOĞRUK NAZMİ TOPÇU SAT1LM1Ş YİLMAZ HAVVA CANBAZ HÂMİT ÖZDAĞ mukadderdir. AjTica, 720 mudi çeşitli ve zengin para Ikramiyeleri kazanmışlardır. Tasamıflarını ETİBANK Şubelerinde bulunduranlarm kârlı çıkmaları ETIBAN K (fiauş U5U A. 11*1/4t»0) ^iİMİiiimHiHiiiiiiiyiiiiiiiiiiiinüiiiiiiiiüliiiiiiiiiliiiüiiii
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle