22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AHÎFE CUMHURIYET 24 Haziran 1965 ••••••••••••••••••••••< CEZAYİR Feridun Fazıl TÜLBENTÇİ lfüharla kabararak: İşte bize böyle bir kaptan paşa lâzundır. dlyordu. Nihayet ona haber göndererek kendisini İstanbul'a çağırdı. Hayrettin bu emre uyarak Cezayir'den İstanbul'a doğru yelken açtı. CEZAYİR. OSMAJCLI İMPARATORLUĞU'NL"N BİR VÜÂYETl HALINE GELİYOR : Haçlılar, Barbaros'un Osmantı donanmasmın başına geçmesinden korkuyorlardı. Ünlü Amiral Andrea Doria yolunu kesmek için tertibat bile alraıştı. Hayrettin, Sicilya ve Sardunya sahillerini vurarak, rastladığı düşman fremilerini yakalıyarak yoluna devam etti. 27 Eylül 1533 de 18 parra kadlrga ile staııbu! limanına demirledi. Büviik torenle karşüandı. Getirdiği hediyeler arasuıda koskoca Cezayir iilkesinin tapusu da vardı. Bu mânevi tapuyu padişaha vcriyor ve Cezayir, Osmanlı lmparatorluğunun bir vilâyeti haline geliyordu. Tarihin eski iskân bolgelerinden biri olan CeBarbaros Hayrettin Pasa, i Nisan 1534 de KapKayir'in Türk tarihi ile çok sıkı bir ilişkisi vartânı Derya sıfat ve yetkileri>le Türk donanınadır. Şerefli kadiıgalar devrinde adı çok sık geç smın kumandasını üzerine aldı. 1 Ağustos 1534 de miştir. Bu ülkenin ilk Türk Sultam, Frenklerin denize açıldı. Barbarossa dcdiklcri ünlü ve büyük Türk denizCEZAYİRİN REFAH DEVİRLERİ : Osmanlı cisi Oruç Reis, ikincisi ise şanlı adı denizcilik taİmparatotluğunun ihtişam devirlerinde. Cezayir rihine seref veren kardeşi Barbaros Hayrettin Pa Be> lerbeyliği uzun refah ve saadet yılları. hatta ja'dır. asırları geçirdi. Beylcrbeyleri arasında Barbaros'un Kaderin, Akdeniz'e korsan olarak attıgi Oruç oğlu Hasan Paşa, evlâtlığı diğer Hasan Paşa. Kazdağh Salih. Kılıc Ali ve Ramazan Paşalar gibi Reis, Trablusgarp'la Tunus arasmdaki Gabis korlıer biri tarihte seçkin ad bırakan kahramanlar da fezinde bulunan küçük Cerbe adasını kendisine üs\ardi ve bunların kumandasındaki donanmalar. yapmıştı. 24 Nisan 1512 de babasının elinden tahtı Barbaros'un şanlı mesleğinde devam ediyorlardı. zorla alarak padişah olan Yavuz Sultan Selim, kardeşi şehzade Korkud'a taraftar olanlara iyi gözOsmanlı Imparatorluiundaki gerileme devri, le bakmıyordu. Ilızır. ağabeyinden dolayı Korkut'Cezayir'e de sirayet etti \e düzen bozuldu. A\rulu sayılacağından korkarak mağrip sulanna yelken pa'da kndret ve kuvvpt kazanan devletler, gözleaçtı. Çünkü şehzade vaktiyle Oruç'» bir hayli yarrini bu Türk ve müslüman ülkesine çevirdilcr. dım etmiş ve ona onsckiz oturaklı bir gemi doYavas yavas, İstanbol'un Cezayir'de nüfuzu kırılnatmıştı. mağa başladı. EZAYİRİN FETHİ : İki kardeş Cerbe adasında birleştiler. lşte bu tarihten sonra Akdeniz'de korkulu günlcr geldi çattı, Tunus ezayir, 15 inci yiizyılın başlarından itibaren sultanına ganimet tnallardan beşte bir hisse verDayı adı verilen valiler tarafından idare edinıck şartı ile Tunus'un iskelcsi olan Halkulvaat'da liyordu. Dayı'nın devletle olan ilgisi arasıra, yerleştiler ve 1513 de ufak bir filo ile ilk seferlehediye göndermekten ve seçimlerinin Babiâli tarini yaparak Kuzey Akdeniz yakalarında velvelerafından tasdik edilmesinden ibaret kalmıştı. 1797 ler yarattılar. de Cezayir Dayı'sı, Fransa'ya beş milyon frank Kuzey Afrika'daki birçok şchir ve limanlar tsborç vermiş, aynca çok miktarda hububat gönderpanyol tâcma bağlı idi. Ispanyollar Becaye'ye de mişti. Fransa ihtilâlden sonra bu boreu ödcmek çıkmışlar ve burada müstahkcm bir kale vücude istememisti. Bu ikraz meselesi uzun yıllar bâdise getirmişlerdi. Sultan yardım istedi. 20 Ağustos 1514 olmuştu. Bütün Avnıpa memleketlcrinin Mora isde dört çektiri ile denize açilan Oruç. Bccaye'de yanı sırasında Türkler alcyhine cephe alması Ceİspanyollara karşı durrauş fakat kanlı savaşlarda zayirlileri ziyadcsiyle müteessir etmişti. Fransızlabir kolunu kaybetmişti. Tek kollu kahraman iki rın Cezayir topraklarına tecavüz etmcsi ve burayıl sonra Cezayir'i alarak bu ülkede Türk hâkilarda tahkimat yapması, infiâli büsbütün arttırmiyetiniıı temelleriııi attı ve kendisini sultan ilân mıştı. Gerek ikraz konusu ve gerekse. diğer olaylar ettirdi. Telemsan'ı da aldı. karşısuda Cezayir Dayı'sı İzmir'li Hüseyin Paşa. Oruç. 1518 de İspanyollarla dövuşürken Salado esaspn kızdığı Fransız konsnlosu Dö\al'iıı : gavaşuıda selıit duştu. Ağabcyinin şchadet haberi Bizim kıralımızın sizin gibi birçok paşaları ni alan Hızır diğer adıyla Barbaros Hayrettin : Ah bütüıı Frengistanı kıluıçtan gecirsem, yi \ardıı. Demesi üzerine Hüseyin Paşa gazaba gelerek: ne kardeşlerimin intikamını alamam. Seniıı kralının benün gibi nasıl paşası olur? Dije hayıflanmıs ve intikam hisleri aleUenYıkıl karşımdan! misti. Cevabmı vermis ve elindeki ta\us tüyünden mâmul yelpaze ile koıısolosun yüzüne birkaç defa vurmuştu. Bu olay 1827 yıh Nisan ayında cereyan etmişti. Cczayir'le Fransa'nın arası açılmıştı. EsaHristiyan devletleri. Cezayir ülkesiyle beraber, Barbaros adı da kendisine iııtikal eden Mızır Re sen Fransa ötedenberi burasını istilâ için scbcp 1; ile uğraşmağa başlamışlardı. Fakat Hızır, su ve arıyordu. 1829 da bir Fransız savaş gemisiuin topa tutulmuş olması üzerine Fransa harb ilân etti. 12 ates içinde pismH bir avuç kahramanla donanmaHaziran 1830 da yüz harb ve beş yüz taşıt gemisinlara karşı duruyordu. Bir taraftan da Yavuz Suldcn mürekkep bir Fransız donanması Cezayir'in tan Selim'e kıymetli hediycler göndererek bağlıbatısında bulunan Seydiferah mevkiine gelerek lıgını arz ediyordu. Yavuz mağrip sularının bu otuzaltıbin kişilik bir kuvveti karaya cıkardı. mert ve erkck evlâdına hem savaş gemisi göndermiş, hem de Anadolu sahillerinden asker toplaTemmuzda Fransız topçulan Cezayir'i top masına izin vermişti. ateşine tuttular. Dayı o güıt tcslim olmak istediğini bildirdi ve ertesi günü Cezayir FranYıllar geçti, Barbaros Hayrettin Akdeniz'de bir sızların eluıe geçti. Babiâli, harbi göze alacak bir âfet oldu. Barbaros'un Cczayir'den denize açıldıdurumda olmadığından Cezayir'in işşralmi Fransa ğmı duyan mâruf armadalar, selâmeti {irarda arınezdinde protesto etmekle yctindi. yorlardı. Cezayir, bir asırdan fazla Fransırların talıakKanuni Sultan Süleyman. orta Avrupa'yı fetkümü altında e/.ildi. Fakat 1958 de şiddetini arttıhederek Viyana kapılarına dayanmıştı. Simdi sıra ıan hürriyrt mücadcleM /alcrle sonuç buldu. 2 deniz fütuhatına geliyordu. Ününü işittiği BarbaTemmuz 1%2 de bağımsızlıga kavujtu. ros Hayrettin'in başanlarını ilgi ile izliyor, goğsü ÜTtRİYZT MÜCADELESÎNİN ÎKİ LİDERÎ : Bu gün biıtün dunyaııın gözleri, Kuzey Af' rika'nın en büyük müslüman devletlerinden biri olan Cezayir'in üzerine çevrilmiştir. Aynı gozler yedi yıl evvel başhyan ve hakkın zaferi ile sonuçlanan hürriyet mücadelcsine de dikilmişti. Mıieadelenin liderlerinden biri bu gün dütürülmüş olan Ben Bella, diğeri ise ikinci plânda kalmakla beraber pek önemli bir rol oynayan Albay Ebu Medyan'dır. Medyan ve arkadaşlarını ihtilâle zorlayan sebepler nelerdir? Bu sorunun cevabmı kıta bir siire içinde öğrenmek mümkün olacaktır. Fakat yeni ihtilâl liderinin ne yapacağı olayların gelişmesine bağlıdır. Bu da bir hayli n m m alacaktır. e::: Bilim ve politika H ET ve SüT MESELEMiZ Doç. Dr. Osman N. KOÇTÜRK ürk toplumunun beslenmesinde aksamalara sebep olan hayvansal proteın yetersizlığini, bu yönden zen»:n be^in kaynaklarının üretimini geliştirmek suretiyle ör.leyebileceğırnize göre, bahkçıhğı inki'=af e'tırirken bir taraftan da baska kayr.aklara el atma durumunda bulunuyoruz. Balık tek başına hayvansal proteın yetersizligini karşılamaya kâfı gelmeyecektir. Asırlardır devam edegelen alışkanhklar ve etin bahkla birlikte kullanılması mecburivetı yar.ında füt bilhassa çocukların gereği gibi gehşmelerinı sağ'.ama yönünden vazgeçilmez b»si yapıtaşlarını ihtiva etmektedir. Sütte yüksek değerli proteinlerden başka, enerjetik bir değer taşıyan süt şekeri ile süt yağı, vitaminler ve mineral maddeler gibi katalitik cevherler dengeli ve ihtiyacımıza en uygun kalıplar içinde bulunmaktadırlar. Bu gün dünyanın en çok tahıl tüketen toplumu hîline gelmis ve bundan dolayı da gerilemiş olan memleketimiz, tarihi tetkik edilince çoğunlukla et ve süt ile beslenen bir miltet olduğumuz görülecektir. Tarihi kayıtlarda ecdadımızın «Hipomogolus» ve bu günkü anlama göre «M Sa^ğanlan, yahut «Laktoragns». «süt ile beslenenler» olarak isimlendirildiklerini gorüvoruz. Cezayir ve Türkler T C Elimızden nasıl çıktı? en cahil insanların elinde ilerı memleketlerde ise üniversitelere ve bihm adamlarına mal olmuç konular hahndedirler. Hayvancılık ileri topluralarda ilkel maddesi ycm, mamnlu et ve süt, isletmesi hayvan nzviveti olan bir endüstri haline gelmis, bu endüstrinin verimli bir hale getirilebilmesi için modern ilnıin bütün verilerinden faydalanılmıştır. Türkiyenin nüfusu süratle çoğahrken hayvancılığın ilkel şartlara göre yönetılmekte bulunu?u et ve süt darhğını her gıin bıraz daha cıddîle?tirmekte ve insan başına düşen pay azalmaktadır. Tanınmış ilım adamı Dr. Jouse de Castro tarafından savunulan ve bilimsel temell»re dayanan bir teoriye göre; çok tahılla beslenen ve et ile süt gibi yiyeceklerden yoksun toplumlarda nüfus, çok et yiyen memleketlere nazaran çok daha büyük bir hızla artmakta ve bu benımsenmek ıstenılmekte ve veterineTİer ise zooteknınin kendi konuları oiduğunu iddia erier.erken konu lahipsız kalmaktat ve Balık Kurumu yakın zamana kadar et konusunu arka plâna itmış ve para kazanmak için yağ komi^yonculuğu yapmaya baslamıştı. Bu teşkilâtın başına ge'.en ger.ç ve duruma vâkıf g«nel nudürün yakın gelecekte şart an değiştireceğinı umuyor ve Amerika ile soya yağı mukavelciinin feshedilmis bulunmaüinı bu bakımdan da olumlu karşılıyoruz. Bundan başka Istanbul ve <;evresinde sütçülÜEÜn biraz ?elişme>e başladıği bir devrede memleketimize bol miktarda yavan süt tozn ihraç edilmesi İle ta> vukçulnğun geliştigi günlerıle bol miktarda dondgrulmos tavuk \e hindinin kilosu flc liradan pazara çıkarılmış olmasını \e dır. E C iıo t j . Padişahın daveti 4 BARAJ1AR VE YATIRIMIAR Orhan ÖZALP Yüksek İnşaat Mühendisl eden DSt teşkilâtının durumunu ctüd edelim. '•? utün dünyada, barajlar ve tamamlayıcı tekalkınma hızına erişilcn devreyi 1963 senesini ele sisleri, memleketlerin ekonomik kalkınmaalalım. DSİ bütçesi: 728 milyondur. Daimi persosmda en kolay geri ödeme imkânı olan inneli 15.IM civarında, makine potansiyeli ve atolye $aat yatırımları olarak kabul edilrnektedir. t'retitesisleri değeri 1 milyarın üstünde rakamlarla ifalen erimiş celik tonajının mukayesesi memleketde edilmektedir. 1%3 içinde ihaleli inşaat tutarı lerin fakirlik derecesini ortaya koymaktadır. Bu harcamalar 238 milyon TL., emanet inşaat tutarı mukayese, baraj inşaatlarınuı adetleriyle ve clekharcamalar ise 117 milyon TL. nı bulmaktadu. trik enerji üretimi ile de yapılabilir. A.B.D. leriDSİ idarî makamlarımn iddia ettiği gibi yatırımni ele alalım. Irili ufaklı 500« inin iistünde baralar bütçe miktarı kadar olmayıp fiili inşaat tutajı vardır. Enerji üretiminde kurulu güc kapasiterı 356 milyon TL. dır. Bütçede geriye kalan 372 si 200 milyon kilovattır. Bizde ise baraj adedi 20 milyon TL. personel ve makine masrafı olarak teşji geçmemekte ve faal haldeki hidro \e tennik kilâtm kendine harcadığı paradır. Garip ve üziicü santral kurulu güc kapasitesi 2 milyon kilovat olan taraf şudur: Muazzam makine potansiyelinin bulunmaktadır. A.B.D. atom bombasını bugün gördüğii iş miktarı; ihaleli inşaatlarda 4.5 milyon Türkiyenin sahip bulunduğu kurulu güce sahip TL. lık kira bedeli ile. emanet inşaatlarda takritek bir barajmdan istihsal edilen enerji ile ortaben 25 milyonluk bedeldir. 30 milyon TL. lık bir ya çıkarmıştır. (Grand Coulee Dam). Fransanın iş yapan bu makineler için sarfedilen atölye ve kurulu güc kapasitesi A.B.D. nin yansına erişmişyedek parça masrafı ise ü'ı milyonun üstündedir, tir. Komünist Çin ve Fransanın atom klübüne daŞayet yatırunlardaki rantabilite unsurlarını tetkik hil olmaları ancak enerji imkânlarını arttırmaları sayesinde olmuştur. Bu imkân da. tabii su kay etrneğe kalksak acaba idarî makamlar bize bu rakamları nasıl izah edebilirler? Yatırımlarla ilgili naklarmda mevcut hidroclektrik potansiyellerin rantabilite mevzuunu bir kenara bırakarak DSİ'baraj ve santral inşasiyle istifade edilir hale genin 1964 harcamalaruıa bakahm. Bu devrede, kaltirilmesi surctiyle tahakkuk etmektedir. kınma hızının nekadar düştüğü hakkında gazetelerde selâhiyetli makamların rakam münakaşaiarını okurnaktayız. Böyle bir aksi devrede DSt'nin bütçesi 1 milyar 8 milyona ulaşmıştır. Kati ra7 kamlar heııüz ortaya çıkmamasına rağraen 1964 içindeki fiili inşaat harcamalarınm 1963 ten de geizdeki baraj inşaatlaııııın durunıuııa gelince; ri kalmış olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Belki maalesef yüzümüzü güldürecek bir tarzda inde DSİ Teşkilâtı bu devrede 100 TL harcayabilkişaf etmemektediı. tnşaat safhasındaki tamek için kendi teşkilâtma 200 TL. sarfetmek gibi lihsizliklcr ve tecrübesizlikler fakir memleketibir duruma düşnuıs olmaktadır. mizdc baraj maliyetlerini değerinin çok üstüne çıDSİ'nin kurucusu sayılan eski Gn. Md. Sayın karmaktadır. 1959 da başlıyan Kesikköprü Barajı inşaatı 1963 te bitmesi plânlanmışken, 19S6 ya Süleyman Demirelin 22 Nisan 1965 tarihli gazetelerdeki beyanatmda Türkiyt muhakkak kalkınakalmıştır. Memleketteki had safhada bulunan enercaktır. Âtimiz madenlerin gelişmesine bağlıdır. ji sıkıntısı yüzünden 1963 seııesinde Türk Milleti Milli ekonomi daha sağlamlaştınlaeaktır» denirsaatini bir saat geri almak corunda bırakılmış ve tüketimden tasarrufa gidilmiştir. 100 milyon TL. na ken tabii su kaynaklarının sahibi bir milyar bütcrli DSİ'den bahsedilmeyişi yadırganmıştır. Türbitmesi plânlanan Kesikköprü Barajı maliyeti bukiyenin Tabiî Su Kaynakları ve Barajlar konusungün 150 milyonun üstündedir. Ayrıca her sene da en önde söz sahibi bulunan Sayın Süleyman 250 milyon Kwh. lık bir imkândan mahrum kahnDemirel'in bu konuyu millî ekonomimizde fferi safnıakta. bunun değeri olan 50 milyon TL da buna lara atacağı uınulmaz, fakat şurası muhakkak ki llâve edilirse 100 milyonluk bir baraj inşaatı biDSİ'nin bugünkü haliyle, 1965 senesi içinde millî ze 3M milyonu da geçen bir porte ile karşunıza ckonomiye enerji üretimi konusunda birşeyler kçtkmaktadır. Diğer bir enerji ürctis» gayesl olan lamamış olması kendisini üzmüş olsa gerektir. Yubaraj Almus Baraiıdır. 1964 te biteceği umulurken karda arzetmeğe çalıştığım harcamalar dolayısiyle 1955 içinde de tamamlananıı> acaktır. Bu arada DS1 de, Keban idealinin tahakkuku; gösterilen yatırım Çubuk <2» Barajını bitirmiştir. Bu baraj; emanet masraflan yanında 12 misli teşkilât masrafının da suretiyle yapılmış. 23 milyon TL. na yakuı nakil fakir memleketin sırtına yüklenmesi şeklinde olaödenmiş, makine ile ilgili amortisman v.s. masraflar katılırsa 30 milyonun üstünde bir maliyete sa maz. DSt bütçesinde AID yardunlannın değeri hakkında malumatun olmadığı dhetle bunların da kahiptir. Ayni yüksekliğe sahip ve özelliklerl yakın tılmasiyle DSİ'nin mevcut imkânlarını takdirleolan Buldan Barajı inşaatı ise mart 1963 tahminirinize arzederken, yaptığı harcamalarla ilgili tezane gbre 13 milyona çıkarılabilmcktedir. da dikkat buvrulmasmı rlca ederiz. Memltketin en büjük yatırtnunı japtığını iddia •••• B Maliyetten çok ödüyoruz B karsılık Türkiyeye nazaran şartları daba kötü olan tsrailde hir inrkten bir yıld» 4330 kilo süt almak kabil olmnş bulunmaktadır. ütün geri kaimış memleketlerde olduğu gibi Türkıyçmizde de havvan ve hayvancıhkla uğraşmak küçuk ve bazen bavagı bir meşgale olarak kabul edilmiş ve bundan dolayı cahil kisilere bırakılm'stır. Genel olarak çok para kazanan mesleklerin ve bu arada hekinıTürkivede bn gün bir innana bir yılda 103 kilo süt ile 15 16 lik, mühendislik ve hukukçuluk gibi çalışma sahalarının avdın kilo kadar et düsmekte. büyük kişiler tarafından tercih edilmis sehirlerde bile süt bulmak bir 1 < olması ve hayvancılık konularımesele haline e* lmi î hulunmaknun önemli kabul edilmevisi so tadır. Et her insanın satın alannç üzerine etki yapmaktadır. mavacaîı kadar pahalı. hayvanlarımır verimsiz. otlaklarımtz UıBıı yetmiyormuş gıbı et ve süt üir. insanlarımız sibi havvanlarıüretimi ile yakından ilgilenrnesi mız da aç, çocnklarımız çelimjiıgereken Tarım ve Veterirerhk dir. çevrelerinde yıllardır aevam Açlıgın sebep olduğu hastahkedegelen bir anlaşmazlık ve çat.s lan, Avrupa veya Amerikadan ma vardır. Mahiyetı itibarıy.e yüksek fiyatlarla ilâç satın alıp bu iki meslek mensuplarınm el tedaviye çalısmak belimizi her ele ve işi bilene bırakmak surcEün biraz daha bukmekte ve pa tiyle yurütmelerı lâzım gclen ramızın 5 gibi yabancı ellere U hayvancılık çalısmaları bir kadakmasına sebep olmaktadir. Boyro ve refah kavgası haline geile olmasına raşmen sebebi ortamiş bundan dolayı bir çok medan kaldırmak kimser.in aklma seleler iki meslek arasında aspelrr.emekte ve Türkiye hay^'ancihğı dünyanın en geri ve r n il kıda kalmıştır. Çesitli hükumetlerin Tarım Bakanları hayvankel havvancılıSı olarak. a*ır!?rcılık konusundan çok bu iki m*;sca önce uyeulanan u^ullerle en leğe mensup politik şahıslann cahil ellerde yürütülmeve çalıtekliflerini incelemek ve çu sasılmaktadır. ha senin bu saha onundur demekle vakitlerini geçirmiş ve konuya eğitememis bulunuyorlar. * »tatistikler tetkik edilecek Üniversitelerimize gelince ilim olursa, Türkiyemizdeki hayadamlarımız ve hayvancıhkla yevan sayısının bayli kabarık rinde meşgul olması gereken proolduğu görülecektir. Hayvan safesörler yaz aylar.nı Avrupa yısının bn kadar yüksek olmamemleketlerinde tetkiklerde busına rağmen, et ve süt çibi haylunmakla geçirmeyi tercih etvansal yiyeceklerin kıt olusu, misler ve bir çoğu ekmeğini bu bir hayvandan alınan verimin yüzden yiyip ev ve araba sahiti çok düşük olması ile izah rdileolduklan halde hayvanla karşı bilir. Bakım ve beslenme şaıt karşıya gelmekten sakınmışlardır. larının çok kötü oluşu, havvanVeteriner Fakültesinin Türkiye larımızm et ve süt v^rimini dühayvancılığını kalkındıracak ve şürmüştür. Türkiyede bir koyıınyöneticilere ışık tutacak bir ordan ortalama olarak 12 kilo et tam ve organizasyona sahip o!almabilmektedir. Türkiyemizde madığını burada açıkça belirtbir inek bir yılda ortalama olamek doğru olur. Tarım sektorak 402 kilo süt vermekte, buna Orta Asyadan bu günün ni ve fakat eski çağın çeri kalmış ülkesi olarak bilinen Avrupaya medeniyet götüren Cengiz Han'ın askerleri atlarının egerleri altında pastırma taşıyarak seferde bununla besleniyorlar, keyiflenmek için bile üzüm suyundan yapılmış rakı değil, at sütünden yapılmıs ve proteın degeri hayli yüksek olan kımız kullanıyorlardı. Bu gün bile Ruslar atalarımızın çok kullandığı kımızı, devaî bir madde gibi kullanarak binlerce ınsanı sadece kımızla beslemekte ve tüberkülozu sadece kımızla tedavi etmektedirler. Birlesmrs Milletler nesrivatından Rusyada kımızla tüberküloz tedavisi yarjan 21 büyük sanatoryumun halen faaliyette bulunduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Geçmi=i bu gerçeklere dayalı olan Türk toplumu, çok tahıl kullanmava basladıktan sonra verenıin kırıp geçirdigi, yüzlerce çocuğu kızamıktan toprağa veren. hastalıklara karsı direnm» eiicü yitik ve riıs yardımîaTİa ayakta durabil»n hir tip'um haline celmis'İT «İ1I0İSTİH. TtJRrlYT tSRllt ÇEŞİTL1 MEMLEKETLERDE BİR İNEKTEN BİR ¥ILDA ALINAN Sİ T MİKTARI olay, sartları daha da güçlestirmektedir. Türkiyemizde kabul edilen bir kanunla doğumların ilâç kullanılmak suretiyle kor.trol altına alınması için sarfedılen çabalarm bundan dolayı etkili olmavacağını v« Turk toplum nufusunun en iyi ve en olumlu sekilde ancak hayvancılığın kalkındırılaıak et ve süt tüketiminin belırli bir seviyeve ulaştırılması ile mümkün olacağını burada behrtmek isteriz. bunların memleketimizde iirttilen süt ve tavnk etinden çok daba ueuza satılmış bulunmasınin hayvancılıfımıza büyük bir darbe indirmis bulunduçunn burada açıklamak yerinde olacaktır. Fasulyemn bile uç liray» satıldığı devirde Avustralyadan et ıth.al eduerek üç liradan ha'.ka yedirilmek istenilmes*^ı ypnlıs ve zararh bir operasyojiplarak burada kaydetmek isteriz. Eöylece iç ve dıs etkenlerin ckötü tesirlerı a;tında çok daha verimsiz bir hale gelmiş olan hayvancılığımız, muhtaç olduğumuz et ve sütü sağlamaktan âciz halde iken kaçakçılık v» yersiz ihracat. kuzu kesimi, işletme, muhafaza ve fiyat politikası hatalar; tabağımızdaki et miktannı her gun biraz daha azalmaktadır. Hayvancılık neden gelişmiyor? G«çenlerde Istanbul Üniversitesinden gençler geldiler bana: Petrol konusunda bir açık oturum yapacağız, katılmanızı istiyoruz... dediler. Bu konu didik didik edildi artık. İstanbul kaldmmları bile dile geldl petrol için... Açık oturumluk hali kalmadı... diy« ecvap verdim. Gençlerden biri: Efendim biz ilmt seviyede tartışmak Istiyoruı konuyu. . dlye itiraz etmesin mi! Petrolun yabancılara peçkes çekilmesini şiddetle savunup yahancı şirketlerin avukatlığını yapanların dilinde bu yenl laf vardır. Diyorlar ki: Petrol işi bılim konusudur. Seçim ve politika konusu değildir ::mi ve teknik seviyede tartışmah. Lâfı ayağa düşürmemeli. Bilir bilmez herkes p«trol konuşursa olur mu? Olur. Bu memleket halkı Anadoluda gaz lâmbasiyle aydınlanıvor. büyük sehirlerde gaz sobasıyla ısınıyor. kamyonuna otomobiline koyduğu da maznt ve beıızin Petrol gün gectikçe toplumun damarlarında akan kana daha da karışacak. Türkiye sanayileştikçe petrol tüketimi de artacak. Bu memleketin karayollarında adım başına bir yabancı petrol şirketi istasynnu var. Bu yabancı şirketler başına ilân yoluyla etki yapabilrlikİTİ sibi: derei. eazete. brosür çıkanp dağıtarak. tiyatro kıırarak memleket içinde propagandaya giriîmişlerdir Turizme bile el atmışlardtr. 32 milvnnun hayatına. hu kadar kanşmıs olan petrol hakkında halkın fîkri olmalıdır. Yarııı serimlerde halk. oyunu kullanacak Nasıl kullanacak? Alemleket dâvalarından biri değil mi petrol? Y'abancı şirketler Kıbrıs bnhranında Hava Kuvvetlerimize jet yakıtı vermediler. Bu da mı .i'.ni. bir tedbir idi? Hem askerlik vc hem de ikti<adî kalkınma hakımından birinci dcrecede önemli petrol konusu icin halkımızm acık ve kesin fikri olmalıdır. Petrol mesele'unin bilimsel yönüne gelince... Yalnız petrnl mesele»inin değil, bütün sanay! ve tanm me<elelerinin bilimsel >cui vardır. Ancak petrol meselesinde bugünlerde •Bilim, bilim» divr bağıranlnrm gerçek yüzlerini ortaya koymak da gerekmektedir. Çünkü asıl böyle söyliyenler bilimi politikaya ilet edenlerdir. Bilim ile politikanın cekişmesi yeni bir şey değildir. Kilise ile bilinıin ratısma^ı gercekte bir bilim politika çatışması idi. Galile'yi yaveılayan Engizisyon m.Thkemesi. zamanın siyasi iktidarına hâkim cörüşü temsil ediyordu. Toplumda hâkim sınıflar. bilimi ve bilim adaralarını dairaa etkileri altında tutmak cabasındadırlar. Amerikada daha pek yeni hir olay. atom bilgini Oppenheimer'in yargılanmasıdır. Bir ülkede bilim konusundaki gelişmelerin politikayla Hişkilerini ölçmek icin en bii>ük ornek Cin Daha dıın afyon sömürgesi olan Cin... ve halk yığınlarınm açlıktan öldüğü Çin . Bugiin atom güeüne sahip oluyor. Busiin Türkiyede >Iaden Fakültesinin petrol kürsüleri kendi yetersizliklcrini sazete sayfalarında kendiliklerinden duyuruyorlar. N'icin? Cünkü bir memleketin toplum hayatında petrol kürsüsii asistanı yarı aç dolaşacak kadar para alıru. ve gene o memlekette yabancı petrnl şirketlerine hizmetler on binlerle lirayla karşılanırsa, işte o nıemlekette petrol sanayiini kurmak da w>r olur. petrol bağmısızlıinııa ulasmak da.. S Türkiyede bilim dedikleri ?ey. hugün Türkiyeye hâkim kompra J dorların elinde oyuncak olmuştur. L'niversitelerimizln haline bakınız. J Kapitalist iktisadın propaganriası yapılır kürsülrrde .. Sosyalist eko J nominin temel eserlcrini çevirmek ve yaymak bile suç... Petrol gibi J tepeden tırnağa politika}a batmış bir koııuda bilim lâkırdısı edenler. J önce Türkiyede bilimsel Eerceklerin konuşulabilmesini sağlamalıdır • lar. Bu nıemlekette yaşıyan 3? milyon güç, eğer imkân verilirse üni • \rrsitc*ini de kurar. sanaviini de kurar. petrolünü de çıkarır ve iş ! Iftir. Ama düııyadaıı \e kenrli ülkesinden habersiz bazı öğretira i iiveleri Batırian bilir bilmez aktardıkları iki buçuk bilgiyle kürsüleri kapatmı^larta ve kapitalizmin emelîne hizmct etmekle giinlerini EÜn ediyorlarsa. o türlü kişilerin bilim kelimesini ağızlarına almaya hakları >oktur. Biz yabancı kapitalizmin ve kökü dışarıda yabancı şirketlerin hizmetine sirmiş bilim adamları istcmiyor ve bunlara inanmıyoruz. Bir adam ki yahancı petrol şirketinin temsilcisidir. adının başında Prof. ünvanı bulunsa da ne çıkar? Diktatörlere. soytarılara, yabancılara. aşağılık pnlitikacılara hizmct etmiş az mı profesör gördıık? Daha diiıı Menderes'in karşısında iki kat Ordinarynsler, bugün hâlâ almlarındaki utanç lekesiyle ünivcrsite koridorlarında dolaşıyorlar. Biz halkın hizmetinde bilim adamları istiyoruz. Ve bilim adamlarına gerıek değermi odeyecek halktan yana bir siyasi iktidar istiyoruz. Hem ıraııların ve tefecilerin ınilyonlar vurduğu bîr düwrvde bilim adamını aracılara ve tefecilere boynu eğik yaşatmak, ne insnnlıja yakışır, ne denıokrasiye ve ne de millet olarak bize... B Sayın Doktor ve Eczacılara Oysaki Oysaki bir insanın bir yılda ortalama 248 kilo tabtl tükettiği Türkivenin kövlüklerinde yılda beş defa et yemeden vasamaya ve ayakta durmaya çalışan mil yonlarca insan vasamakta veya milyonlarca insan ölmekttdir. Rundan dolayı Türkivede ortalama yas 33 yıla kadar düsmüs ve dojan 1000 çocuktan 450 si daba 13 yası idrak etmeden toprafa vcrilmekte balunmuştur. üt ıneklerinin büyük bir çoşunluğu açlık ve bakımsızlıktan veremli v». b.ııılardan elde edilen sutler bu hastalığın mıkroplan ile bulaşıktır. BCG aşısı ile tüberkülozu önlemeye çahsanlar, açlık ortadan kaîdırılmayınca, kuru ekmekle beslenen insanları tuberküloz veya diğer hastalıklarm elinden kurtarmanın mümkün olamayacasını unutmuş görünüyorlar. Komsumuz İsrail bir inekten yılda 4000 kilo süt alırken bizim buna nazaran on defa daha az süt ile yetinmemiz ve hayvancılığı bir kenara iterek ithal malı buğday ve soya yağı ile b»slenmeye çahşmamız kalkmmam'.zı geciktiren sebeplerin başında gelivor. Aîmadan vermek Tanrıya has bir is olduğuna göre, aç çocukların yasayıp geli'melerini beklemek büvük bir hata olur. önerali kabnl etti»iraİ7 hir çok önemsiz konrj ile olumMIZ tartısmaian bir kenara iterek hayvancılıfı ön plâna almak ve biljriri konuya tatbik ederek. diçer memleketlerde olduğu gibi et ve süt üretimini Ihtivacımızı karşılıyacak bir seviyeye getirmek zomndavız. Yeni BirTRANKİLİZANveSEDATİF MEPROSEDIHG ERBA • • 20 Draje ihtiva eden tüplerde 3.60 kr. Piyasaya arzedilmiştir İlâç Fab Ist Reklâmcılık 2419/^51) S •••••••HU B U G Ü N Ç I K A N ••••••••••• Bir şantajın iç yüzü : KIM SADÜN TANJU ANLATITOR: Ben «Komünist!» dedikleri adam. Bir buyük tehlike ve bir basit çare Tazan : Özcan ERGÜDER . Et ve süt kıtlığı I •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••i (Cumhurıyet : 7257) CoufsponDtnrr Jnsntutt Metoduyla JİİÜİiiiiiÜiiiiiiiiüiitHililliiiSillllliiiJiJiliiilillliiiiiiiiliiiiiiiiiiiiiiii în'ek'.eri süt verimi bakımmdan daha düşük bir memleket olarak yalnız Hindistanı tanıyoruz. Hindistanda bir inekten bir yılda ancak 220 kilo süt almabilmekte ve bu toplum bizdeki ekmek yerine bol bol pirinç ku!lanmaktadır. Danimarka ve benzeri memlek^tler dar toprakları üzerinde bîlimse] gerçeklere uygun bir hayvancılık yaparak bir inekten bir yılda 3560 kilo kadar süt almaya ve bu suretle halka su yerine süt içirmeye muvaffak olmuş bulunuyorlar. Bu toplumları bu baçanya ulaştıran ve Hindistan ile Türkiyeyi tahıl ve yağla beslenmeye zorlayan gerçekler mevdandadır. Her iki toplum da bilerek v»ya bilmeyerek, iç ve dıs etkenlerin tesiri ile hayvancılığı ihmal etmiş ve ete nazaran çok daha ucuza mal edilebilen nişastadan zengin yiyeceklerle kırınlarını sisirmeyi tercih etmij bulunuyorlsr. Bu m«mlak*tlwda ründe görev alanlar ise yem kıtlığına çare bulmadan, hayvancılık konusuna girmek istemişler v gerçekten çok dağılmışlardır. Zootekni (taayvan yetistirme) konusu bu meslek tarafından YARIN TAVUK ETt VE YUMURTA ' l a hlı o ğ r e n e b il.rHni, broşürütnuzü ı s l ı p n ı t . F O N O . İ s t i f c l a l Caddesl 213 Beyofllu • Istanbul Reklâmcılık ?316'7230) SIVEREK MALMUDÜRLÜĞÜNDEN Vergi daıremize borçlu bulunan mükelleflere ait olup şartnamede hudut ve evsafı sairesi yazılı Keçıborcu köyünde bir kıta, Tilkişehrinin tamamı, Salıçan köyünde üç kıta, Herheri köyünde iki kıta, ÇeUik köyücde iki kıta, Cinhisar Köyünde iki kıta, Taşlı köyünde iki kıta, Haçic köyünde on kıta ve Camikebir mahallesinde bir evin tamammm 6183 sayılı kanunun 88. ci ve müteakip maddelerine müsteciden açık artırma suretiyle 15 Temmuz 1965 perşembe günü saat 8 de Siverek Malmüdürlüğünde satısa çıkarılacaktır. Belirtilen gün ve saatte taliplileriıi % 7,5 teminat akçalariyle satış komisyonuna müracaatları. Birinci ihalede satış yapılmadığı takdirde ihalenin 10 cün sonraya tesadüf eden 26 Temmuz 1965 pazartesi gününe bırakılacağı ve bu husu^ta tanzim olunan şartnamenin hergün mesai »aatlerinde Vergi dairesinde görülecegi ilân olunur. 9.6.1985 (Basın 10436/7287) Rekümcüık 2444/7202 FRIKSIYON • Beyazlanmış saçlannızı Eski ve tabii rengine çevirir. • Saçların dökülmesine mani olur. • Kepeklerj yokeder. GOS Friksiyon Sizi gençleştirir, güzelleştirir. Parfumtri »e tczanelerden ısrarta arayımz. GOS Tlcjrrt v« sanayH LW. Ştl. Omtnlıit H«n No. 102 T» : 4 4 0 9 4 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle