19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AHİFE tKİ CUMHURIYET 22 Hariran 1965 YÜRURLUKTEKİ KiRAREjiMi • • • • • • Buğdaya zam! Hükünıet hububat fiyatlanna zam yaptı. Buğday, arpa, yulafa yüzde 610 oraıımda bir zam yapıldığı açıklandı. Bu yükselişin etkisi hemen ekmek fiyatlarında kendisini gösterdi. Zammın başka fiyatlara da sıçraması bekleniyor. Hububata yapılan zaınmm «seçim zammı. olduğunu gazeteler yazdılar. Yâni buğdaya yapılan zam, köylünün yüzünü güldürürse gidecek sandığa ve zamcılara oy verecek. Nice defa denenmiş ve sonuçlan da aluımış bir seçim taktiği. Yapılan zammın seçim yüzünden oluşuna bir diyeceğimiz yok bit\m... Eğer köylünün yüzü gülecekse gülsün de seçim yüzünden gülsün.. Ama gerçekte buğday fiyatlanna yapılan zam, köylüye bir şeycik kazandırraıyacaktır. Şimdiye kadar yapılan zamlar da bir seycikler kazandırmamıştır. Çünkü zamları yapanların bir elle verdiklerini öteki elle alacakları açıktır. Köylünün yıllık geliri yirmi yılda pek az değişmiştir. Aç ve scfil yaşamaktadır halkımız . Buna rasmen sceim kazanmak için zam yapanlann Maliye Bakanı bir gazcteye verdiği demeçte demiş ki: Hububata yspılan zam. sosyal adalet fikrine dayanmaktadır. Şimdi biz bu düşünccnin temelsizliğini ve yapılan zamroın köylünün cebine girmiyeceğini ispat odeceğiz. Beş Yıllık Plân kitabından çıkardığımız rakamlara göre. Türkiyede çalışanların y\ıvarlak hesap yüzde S i tarım O alanındadır. Türkiyede çalışanlar geue yuvarlak rakamla 13 milyon olduğuna Söre. bunun lfl milyonu ziraat kesiminde bulunuyor. Ne büyük kalabalığın ekmcğini topraktan sağladığı böylece anlaşılır. Az gelişmiş ülkelerin hepsinde durum. aşağı yukarı böyledir. Tüm millî geiirimiz 55 milyar olarak hesaplanmaktadır. Bunun yüzde 49 ını tarımda çalışanlar alırlar. Yâni tarımda çalışan lt milyon kişi. Türkiye millî gelirinin yüzde 40 ı olan 22 milyar lirayı paylaşıyor. Ama nasıl paylaşıyor? Devletin verdiği resmî rakamlara göre. bu 22 milyann ynzde 52 sini. gerimiııi topraktan sağlıyanlarm yüzde 10 u paylaşmaktadır. Geriye kalan yüzrte 48 ini de geçimıni topraktan sağlıyanlarm yüzde 90 ı paylaşmaktadır. Eğer rakama vurursak ortaya kaba hesap çu çıkar: Tarım kesiminde yaratılan 22 milyar liranın 10,3 milyar lirasını 1 milyon kişi paylaşıyor. Ve geriye kalan 9,5 milyar lira da J milyon kişi arasında paylaşılıyor. Şimdi bu kadar büyük bir adaletsizlik ortamında buğday fiyatlanna yapılan zammın etkileri ne olacak? Hükümetin söylediğine göre. hububata yapılan yüzde 611 oranında zam. hazineye 55 milyon liralık bir yük bindirecekmiş. Yani bu 55 milyon lira. şu yukanda dökümümi yaptığımız 10 milyon kişi arasında dağılacak. Bunun 28.5 milyon lirasını 1 milyon kişi, ve 2C,5 milyon lirasını da 9 milyon kişi hölüşecek Böyle korkunç bir adaletsizlik içinde bu kadar komik bir tedbiri: Sosyal adalet için yaptık diye yutturmak istiyenler ntanmalıdırlar. Sosyal adaleti gerçekleştirmek isteyenler. önce şu korkunç kazanç adaletsizliğini düzeltmeğe çalışırlar. Köylünün ağalar ve araeı sınıf elmde ezilmesini öıılemeğe payret ederler. Toprak reformundan kredi dağıtımına. tohumluk ve gübre işlerine kadar köylüyü gerçekten kalkındıracak temel tedbirleri alırlar. Bugün buğday fiyatl?rı, elbette köylünün belini bükeeek kadar diişüktür. ama buğday fiyatlanna bu düzen içinde yapılaeık zamlar da köylünün eline geçmiyecek. bu memlekcti sömürenlerin ceplerine «irecektir. Onlar tefecilikle ve aracılıkla köylünün cebine giren birkaç kuruşu gene spmürecekler. Bir de bu işin başka yani var: Buğday fiyatlanna yapılan zam. hemen ekmek fiyatlanna da bulaşmıştır. Başka fiyatlara da bulaşacağı tahmin ediliyor. Ytni bir de işçi. öğretmen, asker. memur gibi dar gelirliler her ay aynı parayı aldıkları halde ekmeğe ve başka maddelere daha çok para ödeyecekler. İşte gitti işçilerin toplu sözleşmelerle elde ettikleri zamlarm bir kısmı başkalarının cebine .. Görülüyor ki buğdaya yapılan zam. fakir köylüye yaraaadığı gibi. işçilere. suhaylara. memurlara, öğretmenlere de hiç yaramıyor, Peki kinıe yarar bu zam? Bu memlekette her yaDilan zam. şimdiye kadar kimlere yaramış ve kimler zensinleşmişse onlara yarar. Köylü başlangıçta bığdaya zam yapıldı diye scvinir. ve oyunu ona göre kullanır. Ama zaaaııla göriir ki sefaletteıı kuıtulamıyor. Buna karşılık zenginleşenler (Ittikçe daha zeııginleşiyorlar. Işçisi. subayı. memuru. öğretmeni de aynı oyunun lçiniedir. Işte size «sosyal adalet» için yapıldığı söylenen zamma ieyüzfi!. Dr. Kevork ACEMOĞLU B dâvası ya da tesbit edilen kira karşılığının klralra kanunu tasarısı uzuıı bir süredenberi kocıdan almmasına ilişkin bir dâvadır. misyonlarda incelendiği, bir iki kere de MecYukanda vardığı sonuçlan kısaca belirtmeğe liste görüsüldüğü halde heniiz kanunlaşabilçalıştığımız içtihatları birleştirme kararı da, aslınmiş değildir. Bir yandan Meclisin çalışma prograda Anayasa Mahkemesinin bütün kiralan serbest mının yuklülüğü, öbür yandan Mcclisin Kira kabırakmak olan amacmdan aynlmıştır. Ama biitün nunu konusuııdaki genel tutumu, tasarmın bu devkiralann yeni baştan ve günün şartlarına uygun renin sonuna kadar kanunlasabilmesi umuduııu da olarak tesbitine yol açabüeceği için, Anayasa Mahverroemektedir. Bu dururo karşısında bugün uykemesinin hiç dcğilse gerekçesine göre asıl Rulanmakta olan kira rejimini kısaca belirtmekte istediğinin gerçekleştiği de söylenebilir. Ne var ki fayda görüyoruz. bu, toplum hayatmda derin karışıklıklar doğurrnakla kalmıyacak. aynı zamanda bu konuda açılan ve acılacak onhinleree dâva mahkemeleri işleurdumuzdaki konut darlığı problcml karşısınyemez hale getirebilecektir. da 6570 sayılı kaııun, bclediye sınırları içindeBu arada içtihatları birleştirme kararınm bir ki çatılı gayrimenkuller hakkmda yapılan kiiki noktası üzerinde de durmak istiyoruz. Karar ta sözleşmelerini, yüzyılın başında hazırlanmış oMK'nun 1. maddesinden söz ettiği halde, yargılan liberal cğilirali Borçlar Kanunu prensiplerin•n kira parasını tâyin etmesini bir kaide koyma ı den oldukça ayrılarak düzenleyen hükümler ta>larak görmek imkânı yoktur. Önce, kira karşıjıyordu. Bu kanunun kurduğu rejimi şöyleee özetlığı konusunda bir sımrlama kalmış bulunmaleyebiliriz. Önce soz konusu gayrimenkullerin ki•nasını kanunda bir boşluk olarak ele almak doğra' karşılıklan belli esaslara göre dondurulmuştu. ru değildir. Burada yargıcın yapacağı yeni bir Kanunun bclirttiği sürcden sonra yapılan ya da Iııkuk kaidesi yaratmak değil, MK'nun 5. madkiraya verilen gayrimenkullerin kira karşılıklan iesi gereğince, var olan bir hukuk kaidesinin da Belediye Encümenlerince benzerlerine. bcnzerçe\Tesini takdir etmektir. leri bulunmazsa, durumuna ve ycrine göre takdir Yine kararda bu konuda açüacak dâvanın bir ediliyordu. Kanunun dayandığı ikinci esas ise, tesbit dâvası olduğu belirtilmesine rağmen yarkiralıyanın sozleşmeye son verme hakkını geniş gıcın kirayı tâyin eden hütanü, bir durumun tesölçüde sınırlaroasıydı. Kiralıyanın feshi ihbar bitine ilişkin olmayıp, yeni bir hukuki durum ya yani hiçbir sebep yokkcn sözleşmeye son verratan inşaî bir hükmUdür. mr hakkı tamamen ortadan kaldırılmıştı. Aneak, kiracı borca aykırı bir davranışta bulunur Kira karşılıklannm tesbitinde güdülecek yön(örneğin kirayı ödemezse) ya da 6570 sayılı kateme gelince. Karara göre yargıç bir bilirkisi kununda yazılı bulunaıı sebeplerden biri söz konurulu seçecek, bunlar da ücreti rayiç bedele gönu olursa kiralıyan kira sözleşmesine son verebire takdir edeceklerdir. Rayiç olağan şartlar altınlirdi. Bu sebepler de, kiralıyanın ya da kanunda da yapılan sözleşmeler ile kabul edilen kira karsayılan bclli akrabasınuı o gayrimcnkule ihfiyacı sıhğıdır. Ekonomi kurallarının gaynmenkul mal bulunması. bir de gayrimenkulün onarılmasının «ermayesine tanıdıği normal geliri aşan kira sözgerekli olması idi. leşmeleri, olağanüstü şartlarda yapılmıştır ve rayiç olarak nazara alınamaz. Rayiç kira beUi ol65λ sayılı kanunun sistemi bir de şu hükümle mazsa, büirkişUer bunu ekonomi esaslan ile hak tamamlanıyordu. Kiracı. bitiminden 15 gün önce çıkve nasafet kaideleri gereğince takdir edeceklermak istediğini bildinnedikçe, kira sözlesmesi kendir. diliğinden aynı şartlarla bir yıl daha uzuyordu. Bu, bundan önce izah ettiğimiz iki esasın tabiî bir İçtihatları Birleştirme Karannın Uygulanması gonuru idi. Kanaatimizce, bu esaslan doğru yorumlayarak. karann kira Usansı kanunlaşıncaya kadar toplumda büyük hazsızlık ve huzursuzluklar doğurmasuu önliyecek bir yolda uygulama imkânı vardır. Rayice göre, kira karşılıklarını lesbit etmek, Anayasa Mahkemesi. 26 !Mart 1963 de 67 sahem çok güç, hem de kötüye kullanılması kolayyıh kararıyla (RG. 11416) 65Î0 sayılı kanunun 2. lıkla mümkün olan bir yoldur. Kiralann tesbiti ve 3. maddelerini Anayasaya aykırı bularak iptal 6570 sayılı kanunun 3. maddesi gereğince Beledietti. Bu iptal kararından sonra genel bir tereddüt re Encürnenlerine ait iken bunun örnekleri çok belirdi. Kararın, yürürlükteki kira rejimi üzeringörülmüs ve bir bakıma Anayasa Mahkemesinin deki etkileri ne olacaktı? Anayasa Mahkemesinin iptâl kararına bu gihi uygulama haksızlıklan segayesinin biitün kiralan serbest btrakmak olduğu i>ep olmuştur. Gerçi içtihatlan birleştirme karaarıktı. Çünkü, karar kiralann artık gayrimenkulrı da kiralann tesbiti için ön plânda rayice yer lerin normal gelirlerinin altında dondunılduğunu vermiştir. Ancak bundan sonra koyduğu çok öbunun da mülkiyet hakkının özüne dokunan bir nemli prensip, karann asbnda kira karşıbklannı tahdit olduğunu söylüyordu. Ayrıca, Anayasa rayice göre tesbit etmeyi pek nygun görmediğini Mahkemesi biitün kiralan serbest bıraktığından göstermektedir. Bu prensip yukanda belirttiğıemin, buııun sosyal hayatta yaratabileceği tepkimiz üzere ancak olağan şartlar altında yapılan ki1eri önlcmck amacıyla karann yürürlüğe girmesira sözleşmelerinin rayice esas tutulabileceğidir. ni altı ay ileriye atıyor ve Başbakanlığa yazdığı Yurdumuzda ise konut darlığı vardır ve bu, oUbir tezkere ile yeni bir kira kanununun derhal hağanüstü bir durum yaratmıştır. Bu yüzden de kozirlanması gercktiğini bildiriyordu. nut darlığı varken olağan şartlara göre kuruhnuş bir kira sözlesmesi bulmak hemen hemen mümNe var ki Anayasa Mahkemesi varmak istedikün değildir. Böyle olunca, kira karşılıklarını tesği gayeye teknik bir ihmal yüzünden tam olarak ulaşamamıştı. Gerçi kiralan donduran 2. ve 3. mad bit için ekonomi esaslanna karann ifadesi ile deleri iptal ehnişti ama kiracı çıkmak istemedikçe ekonomi kaidelerinin gayrımenkul mal sermayesine tanıdığı normal gelire başvurmak gerekir. sözleşmeyi bir yıl için aynı şartlarla yenileyen 11. Yardımcı esas olarak konan hak ve nafaset kaimaddeye ilışmemişti. delerinden ise gaynmenkul sahibinin menfaati iBu durum karşısında iptal kararınm ancak yele kiracının o evden çıkmama konusundaki menni baştan kiraya verilecck gayrimenkuller için uygulama alani bulabileceği, öbürlerinde de 11. mad faati arasında, tabiî, kiracının ödeme gücü gözönünde tutularak, vanlacak muvazeneyi anlamak de lıükmü gereğince yiııe eski kiralann yiirüyelâzımdır. ceği fikri ileri süriildü. Yargıtayın III. Hukuk Dairesi de bu fikri benimsedi. Gerçekte bu fikir iptal kanmnın amacına tamamen aykın bir sonuç doğuruyordu. Ama hukuki durumu nispî bir güvenygulamada büirkişilcr genel olarak kiraları liğe kavuşturuyor, iptal kararınm yürürliiğe girsadece hak ve nasafet kaidelerine dayanarak tnesine rağmen hazırlanamıyan kira kanununun yave göz karırı ile takdir etmektedirler. Şüphelattıği boşluğu doldurmaya çalışıyordu. siz bu yol, kişiden kişiye değişebilecek şahsilikVI. Hukuk Dairesi ise, iptal karannın amacına tamamen uygun olarak kiralarm serbest olduğu, lere sebep olabilir. Bu yüzden sanıyoruz ki bizjrn teklif edeceğimiz esaslara başvurmak hem dah» hakkm kötüye kullanıltnasının sınırları dışmda âdil, hem de daha objektif olacaktır. Bunun için kiralıyanca tesbit edilebileceği göriişünü savunuönce gaynmenkulün değerini, sonra o gaynmenyordu. kuliin kiralanan kısmının değerini bulmak ve bunu 120'ye bölmek gerekecektir. Çünkü gaynmenkuller için normal kabul edilen gelir • 10'dur. « Bunu onikiye bölmek aylık kira bedelini vereceku iki daire arasındaki görüş ayrılığı. Yargıtatir. yı bu konudaki içtihadını birleştirmeye scvketti. Yargıtay, 18.11.1964 günlü ve 2/4 sayılı Burada konurauzla ilgili başka bir probiem bir içtihadı birleştirrae kararı ilc bu görüş ayrılıkarşımıza çıkmaktadır. Kiralıyan sözleşmcnin biğını her ikisinden de farklı bir biçimde çozdü. Iştiminde dâva açmaz, eski şartlara göre verilen te bugün kira sözleşmelerine uygulanan pozitif kiralan ıkabul ettikten sonra da, yılın sonunu hüküm bu içtihatları birleştirme kararıdır. beklemeden. kira karşılıklannnı tesbitini isteyeKarann vardığı sonuç şudur: bilecek midir? Bu dâvayı sadece bir tesbit dâvaa) Kiralar serbest kalmamıştır. Çünkü kiralar sı olarak kabul edersek her zaman açılabileceserbest kalmış sayılırsa kiralıyan kiracısının vereğinden şüphe etmemek gerekir. Kanaatimizce, miyeceği yüksck bir kira karşılığı isteyerek onun dâva yenilik dnğuran bir dâva sayılsa, giderek taçıkmasını sağlayabilir. Oysa böyle bir sonuç S570 yin edilen kira karşılığının istenraesine ilişkin de sayıh kanunun çıkarmayı sınırlayan ve henüz yübulunsa bile, yine de dâvanın her zaman açılabirürlükte bulunan hükümlerini fiilen işlemez duleceğini kabul etmek gerekir. Çünkü içtihatlan ruma sokar. birleştirme kararına göre, kira karşılığı hiçbir b) Eski kiralann 6570 sayılı kanunun 11. mad zaman susma ile yenilenemiyecektir. desi gereğince yenilcme yoluyla yürüyeceği de ileri sürülemez. Böyle bir iddia, Anayasa Mahkemesince Anayasaya aykınlığı tesbit edilen bir hukuki durumun devam etmesi sonucunu doğurur. Söylediklerimizi özetlersek, tasarı kanunlaşınc) Sözleşme. kira karşılığının tutarı drşındaki caya kadar yürürlükte olan kira rejimi genel çizhükümleri bakımıııdan yenilcnmiştir. Kira karşıgileri itibariyle 6570 sayılı kanunun düzenlediği lığı konusunda ise kanunda bir boşluk vardıt. rejimdir. Kiracısını çıkarmak isteyen kimse, eğer Borçlar Hukukunun genel prensiplerine göre karkiracısının borca aykın bir davranışı yoksa, ya şılıklı sözleşmelerde taraflardan birinin borcu belkendisinin veya kanunda sayılı akrabasından bili olmazsa, yargıç bunu rayici gözönünde tutarak rinin »avrımenkule ihtiyacım, ya da gayrunenkutayin eder. Bu koııuda da yargıç. MK l'e göre kilün onarılmasının gerekli olduğunu ileri sürmera parasınm sınırlanmasındaki boşluğu, bilirkişilidir. Ancak kiralıyan her zaman açabüeceği bir lerin tesbit ettiği rayiç ve bu tesbit cdilemezse dâva ile kiranın yeni baştan tâyin edilmesini isekononıi esaslan ile hak ve ııasafet uyarınca dolteyebilir. Yargıç, seçeceği biiirkişilerin takdirine duracaktır. göre, kira karşıhğını tâyin edecektir. BilirkişUer bunu gaynmenkulün değerini bulup, 120'ye böld) Yargıç bu işe ancak bclli bir dâva açıldığı mek suretiyle yapmabdırlar. zaman el atabilir. Bu dâva da ya sadece bir tesbit K TURK1YEDE PROTEİH UUİA Doç. Dr. Osman N. KOÇTÜRK akın zamana kadar kalori esasına dayalı olarak yapılan beslenme hesapları, bugün yetersiz görülmekte ve insanın yiye cek ihtiyacı hesaplanırken başta protein olmak üzere; vitamin ve mineral maddelere olan ihtiyacı da dikkate ahnmaktadır. Son günlerde diyetteki yağın cins ve miktannm da hayli önem kazandığını ve çok sert yağ kullanan memleketlerde kalb ve damar hastalıklannın artmakta olduğunu görüyoruz. Şu halde fertler gibi, top lumlann beslenmesinde de bütün bu ihtiyaçlann «nutrition» biliminin gerçeklerine ve toplumun üretim gücü ile ekonomik takatmı da dikkate almak suretiyle yapılacak hesaplamalar ve plânlamalara konu teşkil etmesi icap eder. Türkiyemizde kalori esası üzerinden bir hesaplama yapılacak olur sa çok ekmek yediğimiz için orta lama olarak bir insana bir günde 2830 kalori sağlayabildiğimiz ve Eski kira rejimi Y Y •••< •••• • ••• görülemediğinden son 1015 yü 1 çinde, bilhassa yabancı uzmanların tavsiyelerine u>ularak hareket edilmiş ve Türkiyenin her tarafın da yerden bitercesine şeker fabrikalan kurulmuştur. l i t l ı yemek ve tatlı konuşmak politikası o'.arak isimlendirilmesi kabil olan bu davraruş mevcut şartlan daha kötüye götürmekten başka hiç bir şeye yaramamıştır. Bu da yetmiyormuş gibi on yıl öncesine kadar buğday ihraç eden Türkiye, tahıl ekira sahalarını, pancar, pamuk ve benzeri endüstriel toprak üriinlerine tahsis ettiği için PL. 480 kanalı ile buğday ithal eden bir memleket haline gelmiş ve insan başına hesap landığı zaman Dünyamn en çok tahıl ithal eden memleketi olarak Hindistan ve Pakistanı da geçmiştir. Kendine teklif edilen her yardımı kabul etme eğilimi gösteren toplumumuzu biz ceketi olan ve pan tolu olmayan bir insana benzetiyonız. Bu insanın tam olarak gi için bir insanın bir yılüa tükettiği et miktarı ile, bir insanın bir günde sağladığı hay\ansal protein miktarı kullanılmaya başlanılnustır. Gerçekten ileri ve medeni toplumların çok ve fakat geri kalmış memiekctlerin az hayvansal protein tükettiklerin görüyoruz. İleri bir toplum olan Birleşik A merikada her insan her gün 65 gram, İngilterede 52 gram, Fransada 53 gram, Batı Almanyada 48 gram, İsveçte 53 gram hayvansal protein tükettiği halde, bu miktar Türkiyemizde 16 gram, Birleşik Arap Cumhuriyetinde 12 gram, Libyada 10 gram, Pakıstanda 1 gram, Hindistanda 6 grama kadar düşmekte ve milll gelirin tüketilen hay\ansal protein miktan art tıkça arttığı, azaldıkça da azaldığı müşahede edilmektedir. S u halde gcrçek ve devamlı bir kalkınnnmn temellerini hazır lamak için de hayvansal protcin kaynaklannı geliştirmeye mec bur bulunuyoruz. Tüketilen hay J.5O0 . i.ooa ?.50D Ânayasa Mahkemesinin iptal kararı 2 000• ••• • ••• 1.500 ı.aoo 500o i * M u « c E • e • u *> * • M U t> U r N 3 * * > nc c « « S t> « a e a * « 5 Uygulamada bilir kişi HAYA'ANSAL VE BİTKİSEL YİYECEKLER hayvansal ve bitkisel yiyeceklerden bir rülmektedir. Siyah sütunlar: tahıllar: kökyumrular ve tedir. Noktalı sütunlar; et; süt; balık; yıımurta ı 3 <n = ı, o • GRAFİĞİ Bazı memleketlerde tüketilen insanın bir günde aldığı kalori miktarı göH şekerden sa^lanan kaloriyi ş gibi maddelerden sağlanan kaloriyi göstermek vansal protein miktarının yeterli olmadığı, tahılla karın şişirerek dovunan memleketlerde nüfus artışının hızlı, çocuk ölümlerinin yüksek, ortalama ömrün kısa, genel sağlığın bozuk, ekonomik yapuıın zayıf olduğunu görüyoruz. Bu şartlan değiştirebilen memleketler ise sağlam bir zemin üzerinde mutlu bir hayat yaşamakta ve diğer toplumlar üzerinde politik ve ekonomik bir hegemonya tesis ederek onlan sömürmektedirler. Türkiyemizin bir çok yan problemlerinin çözümlenmesi ve özlediğimiz batı uygarhk ortamına ka vusmamız ancak hayvancılık ve balıkçılığımızı geliştirmekle başlayan bir seri çalışmanm realizas yonu ile mümkün olacaktır. tthal malı tahıl ve soya yağı yemek, tat lı yiyip tatlı konuşmakla bu seviyeye hiç bir zaman ulaşamayacağız. Çünkü insan sosyal bir yaratık olduğu kadar, temel yapısı bakımından biyolojik bir varlık niteliği gösteriyor. Besin ihtiyacı iyi bir şekilde karşılanmamış insanlann omuzları üzerinde ' ı " kalkınm» hızmı gerçekleştirmek için plânlar hazırlamak, kendi kendini aldatmaktan başka bir şey olma yacak ve umulan sonuçlara hiç bir zaman ulaşılamayacaktır. Mev cut imkânlarunızı değerlendirerek ve sadece kendi kaynaklarımıza ve kendi gerçeklerimize dayanmak suretiyîe hayvancılık ve balıkçüığı geliştirmeli protein açlığını yenmeliyiz. 3 • 3 c . « * . >•, ı> "O ^> x a • • B *" • « * >, O e « E ,w c E o M , CANÂN YUMAKOĞLU ve EROL ARVAY. Nikâhlandılar ile ERHAN EREK EvlendD« L»hey Hollanda 21.6 19M NUBAN Ü Yargıtayın kararı Sonuç şartlann tatminkâr olduğu görülecektir. Halbuki Türk halkı çok cidd' bir açlık, bir protein açlığı içinde bulunuyor. Genel olarak bir insanın bir günde ortalama olarak 70 gram proteine ihtiyacı olduğu söylenmektedir. İhtiyacın tam olarak ve dengeli bir şekilde karşılanabilme si için bu 70 gram proteinin yansının tahıllar ve baklagiller gibi bitkisel kajTiaklardan ve yansının da et, süt, balık, yumurta gibi hay\ransal kajııaklardan sağlanması gerektiğini de biliyoruz. Kalori ihtiyacını ideal miktara yaklaşık bir seviyede karşılamakta olmasına rağmen toplumumuz et, süt, yumurta ve balıktan sağlanması iktiza eden hayvansal protein bakımmdan çok güç şartlar altında bulunuyor. İyî bir şekilde beslenebilmemiz için ber insanın, her gün ortalama olarak 3035 gram hayvansal protein alması se rektiği halde Türkiyede bu miktsr 1316 gram arasındadır. Beri taraftan başta ekmek olmak üzere tahıllardan ve diğer bitkisel kaynaklardan 75 gram kadar bitkisel protein sağlayabiliyoruz. Bu durum Türkiyede bir açlık olduğunu ve fakat bu açlığa, yok luktan ziyade bilgisizlik ve plânsız bir beslenme şeklinin sebep oiduğu, niçel açlık vasfı gösterdiğini, bize gayet aşikâr bir şekilde ifade etmektedir. yinebilmesi için bir pantolona ihtiyacı vardır. Fakat dostları ona bu pantolonu temin edecek yerde kendilerinde fazla bir ceket olduğu için, bir ceket daha hediye et mekte ve gerçekte satmaktadırlar. Böylece Türkiye ceketinin üzerine bir ceket daha giymekte ve fakat bir pantolona sahip olama maktadır. Pantolona benzettiğimiz hayvansal protein kaynaklannı ge liştirmek kolay ve mümkün oldu ğu halde bu yola gidilmeyip Ame rikadan soya yağı ithali suretiyle bir ceket daha satın almaya çabaladığımızı yakın geçmişte üziilerek müşahede etmiş bulunuyoruz. Kalorifik değerden başka hiç bir değer taşımayan ve çok ekmek yediğimiz için muhtaç olma dığımız lezzetsiz bir yağ, Dünyanın en nefis ve en şifalı yağı olan zeytinyağını bol miktarda üreten Türkiyeye, tereciye tere satma mi sali satılabümiş ve sağladığırruz ka lori miktan biraz daha yükselirken hayvansal protein sağlama şartlan daha da kötüleşmiştir. ürk hallunı olumlu bir şekilde beslemek için önce ekmek me selesini halletmek isteyen yöneticiler önce Toprak Mahsulleri Ofisini, daha sonra tatlı yiyip tatlı konuşmak için Şeker Şirketini ve sonunda da et ve balık işlerini düzenlemek için Et ve Bauk Kurumu kurmuşlardır. Çok önemli ve olumlu işler yap ma durumunda ve yeteneğinde olan Et ve Balık Kurumunun son yıllarda hayvancılık ile balıkçılığı bir kenara iterek, Amerikadan ithal edilen yağların komisyonculuğunu yapmaya ve bu suretle et ve balık konusundaki başansızlığını yağ komisyonculuğundan sağ ladığı bir gelirle kapatmaya çalıştıgını görüyoruz. Et ve Bahk Kurumu ile Tarım Bakanlığının hayvancüıkU ilgili kuruluşları el ele verip, şeker şirketi ve toprak mahsulleri ofisinin ulaştığı başarı seviyesinde bir hayvancıhğı realize edebildikleri gün Türkiyenin kendi et ve balık ihtiyacını karşıladıktan sonra Avrupa ve Yakın Doğu memleketlerine hayvansal yiyecekler ihraç eden bir memleket haline şrelmemesi için hiç bir sebep yoktur. Yaz sıcaklarında T Tatlı yiyelim, tatlı konusalım politikası I YARIN BALIKÇILIK ŞEFFAF v« NUMARAL! KAT K&PI ÇEKMELERİ HER BİN&DA KULUNILİN EN SON YENİLİKTİR HIROAVATÇILARDAN İSRARLA İSTEYINIZ İlâncıbk 6772/7143 D Merhum Seyyid .^Jınıed Mazhari Anet ve merhume Vasiiye Ar.efin büyük oğlu Eczacı Süleyman Recep TaşçıoŞlu'nun kayınbiraderi NUzhet Anefin ağabeyi, Prof. Dr. Sarıra Çelebioğlu, Mevhibe Çelebioğlu ve Meliha Taşçıoğllu'nun dayıları, Emniyet mcnsuplarından Sezai Anet'in babası VEFAT TÜRKİYE KIZILAY DERNEGINDEN: Aşağıda yazuı illerde Kızılay Madensuyu Sodası Başbayilikleri ihaleye çıkanlmıştır. Şartnamesi Ankarada Kızılay Genel Mücıürlüğumüzden, illerde Kızılay Derneği şube başkanlıkları ve Ticaret Odalarır.dan temin edilebilir. Teklifler: Kızılay Afyonkarahisar Madensuyu İşletmesi Haraam Afyon adresine gönderilecektir. Teklif mektupları 28 haziran 1965 günü saat 16.30 a kadar İşletmede bulundurulacaktır. Postada vâki gecikmeler kabul edilmez. Van Adapazan Uşak İzmit Gaziantep Edirne Muş Antakya Niğde Malat>ra Diyarbakır Elâzığ Maraş Kırklareli Erzincan Tokat Yozgat Sivas Amasya Çorum. Cumhurivet 7119 SELÂHATTİN ANET (BABA) 20.6.965 de vefat etmiştir. Cenazesi 22.6.965 ealı günü Bakırköy Bahçelievler Camiinde öğle namazını müteakıp Merkçzefendideki aile kabristanına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyliye. AİLE5İ Cumhuriyet 7120 urumun yalnız Türkiyede değil, şartlan Türkiyeye benzeyen bütün geri kalmıs memleketlerde ayni olduğunu ve bilhassa çoğunluğu Müslüman olan memleketlerin çok tahıl ve az hayvansal yiyeceğe dayah bir bes lenme şekline uyduklannı gösteriyor. Genel olarak Orta Doğu, L'zak Doğu, Afrika ve Güney Amerika memleketlerinin büyük bir çoğunluğu benzer beslenme şartlan altında yaşamaktadırlar. Beri taraîtan Avrupa ve Kuzey A merikanm bilinçli toplumlan, sağ lık üzerine gayet kötü etkiler ya pan bu beslenme kalıbını tama men değiştirmişler ve az tahıl, çok hayvansal yiyecekle beslenmek suretiyle, ortalama ömrü uzatmaya, halk sağhğını düzenlemeye, doğum nisbeti ile çocuk ölüm nisbetini düşürmeye ve üretim güclerini ar tırarak ekonomik bünyelerini kuv vetlendirmeye muvaffak olmuş lardır. az gelişmiş Ulkeier ve Baş ağrılarma karşı sosyalizm fethi nacı Medeni seviyenin ölçüsü Ekonomistler ve toplum yapıtı ile ilgili şahıslar bir memleketin medeni seviyesini ölçmek için o memleketteki kağıt sarfiyatını, ba zıları ise tüketilen sülfirik asit miktarım bir endeks olarak kabul etmişler ve bu endeksleri vıllarca kullanmıslardır Bugün ise bunların hepsı terk edilmiştir Bir toplumun medeni leviyecinl ölçmek C iddi bir hayvansal protein aç lığı içinde bulunrnamıza rağ men, belirli bir besienme po litikamız yoktur T'irkıyede bvı jerçekler yönetıcUer taralından Fiyatı 7,5 lira Ödemeli isteme adresi: GERÇEK YAYINEVİ P. K. 655 tstanbul Cumhunyat 7148 4 saat ara ile günde 3 adet alınabilir Xeni Ajan» J14J/7123
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle