19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE CUMHTJRIYET 18 Hasiran 19G5 .... ATON GÜCU ve SEKSÜEL 6ÜÇ undan on gün kadar önce Moute Carlo Radvosunu dinlediğimiz bir sırada belli başlı dünya meseleleri üzerine eüilme maksadı ile düzenlenmiş bir açık oturumu takip etme imkânı bulduk. Konusmacılardan biri «benım aniadıgıma göre bu günkü dünyada toplumlann güvenebilecekleri iki güç kaynağı vardır. Bun'ardan biri ileri toplumlann elir.de bulunan atom gücü ve diğeri ise geri kalmış toplumlann sahip oldukları seksüel guçtür ıdoğurtkanlık).» şeklinde fikrini izah etmiş ve kalabalık toplumlann avantajlarını bu suretle ifadeye çalısmıstır. Bu ifadeye ve sayın Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Nusret H. Fişek'in(l) bir süre önce neşrettikleri bir makaledeki beyanlarına bakılacak olursa biz sağlam, güçlü ve kalabalık hir toplum yetiştirmenin gerekçelerini heniiz iyi öğrenememiş ve bundan dolayı doğum kontroluna yönelmiş bulunuyoruz. Dr. Fişek bu yazısında aynen şu ifadeyi knllanıyor: Beş yılhk kalkmma plânının öngördüğü artı? nisbeti binde 23 tür. Şayet bu nisbete düjurülebilirse 1980 yıhnda nüfusumuz 49.9 milyon değil, 45.7 milyon olacaktır. Yâm fark 4.2 milyondur. Şimdi bunun iktisadi değerinin ne olduğunu görelim. Bir günde ekmek soğan yese 2500 kalori alabilmek için bir lira harcaması lâzımdır. O halde 4.2 milyon insanın ekmek soğan parası 1.5 milyar eder. Bu gün milli gelirimız nüfus başına 1600 liradır. Bunun yüzde 85i istihlâktir. 4.2 milyon nüfus için 5.5 milyar eder. 15 yıl sonra nüfus başına millî gelirimiz en az bu günkü miktarın bir misli olacağma göre 1980 yılında 11 milyar lira insanları yarı çıplak ve yarı tok yaşatabilmek için mi sarfedersek Türkiye kuvvetli olur, yoksa bununla sanayi kurar, •ilâh ve petrol satın alırsak mı kuvvetli oluruz? Doğumun kontrolu taraftan olarak tanınan •ayın Müsteşar Fişek böyle bir hesaplama yaparken önemli bir yanlışa düşmüş görünraektedir. Türkiyede dünyaya gelen insanların sadece ekmek ve soğan yediklerini ve hiç bir şey üretmediklerini kabul ederek hesaplamalara girismek önemli bir hata olnr. Filhakika «14 yaslar arasında insan yavrusn üretici olmaktan 7İyade tüketicidir. Fakat bu çağ aşıldıktan sonra ise eğer iyi kullanılabilirse ekseriya kendi için yapılan masrafı aşan bir miktarı topluma iade eder ve toplumlar bu suretle kalkınırlar. Günde bir liralık soğan ekmek yiyerek masraf mevzuu olacak vatandaşın yılhk masrafının 500 lira olduğunu veva ortalaınanın üstünde bir rakamla 1000 lira civarında bulunduğunn kabul edelim. Bu vatandaş 20 yaşına kadar bize ekmek soğan parası üzerinden 20.000 liraya mal olacakiır. En kötü bir ihtimal olarak bu vatandaşı Almanya veya Belçikaya işçi olarak gönderdiğimiz takdirde ayda 2 O lira kazanabilen bu güçlü Türk, O0 topluma olan borcunn 10 ay gibi kısa bir süre içinde ödeyecek ve döviz olarak bize iade etmiş olacaktır. Bu sürenin nzaması balinde ise o vatandaşın kazancı ile Türkiyede yeni doğanları besleyebiliriz. ppiiülliif İJİJİpJI ;;;;;=::::üii;i >•••;.•....... Doç. Dr. Osman N. KOCTURK B cü Dünya Savaşı bir gün patlak vcrırse atom bombalan kullanıldıktan sonra dünyanın atom gücüne sahip olan toplumları değil kalabalık toplntnları dünyada kalacak ve insan hayatı bunlarla devam edecektir. Atom gücüne sahip toplumlar karsılıklı savaş esnasında muhtemelen birbirlerini bitirecekler ve fakat kalabalık toplumları yok etmek için yeteri kadar atom bombası imal edilemeyeeek ve kullanılamayacaktır. Bundan dolayı tçüncü Dünya Harbinden sonra yeni bir medeniyetin bu gün geri kalmıs ülkeler olarak isimlendirilcn Oüney Amerika ve Afrikada yesereceğine inanan fikir adamları var. Hiç bir dünya milleti ne kadar zengin olursa olsun, dünyada yaşayanların tümünü imhı edecek miktarda atom bombası imal edemez. Çünkü bu çok pabalı bir istir. Atom gücüne karşı kpvacak ve toplumlann bekasını sağlayacak tek güç kaynağı olarak geri kalmış memleketlerde faaliyetini devam ettiren seksüel güç bundan dolayı egoist ileri toplumları korkutmuş bulunuyor. Halbuki geri kalmış memleketlerin yapacakları bir çok iş vardır. Bu memleketlerin çoğunda hesin üretim kaynakları henüz bakir bir durnmdadır. L'fak bir himmet ve meselâ tarım ve hayvancılığın mekanizasyonu. toprak ve tohum islâhı, soya tarımının geliştirilmesi, hitki ve hayvan hastalıkları ile savas gibi tedbirler üretimi bir kaç misli arttırabilir (3). Sahili olan memleketler için balıkçılık bitmek tükenmek bilmeyen bir besin kaynağıdır. Bütün bunları unutup da insanların 1380 yılına kadar soğan ekmekle besleneceklerini esas alarak hesaplamalar yapraak ve tasarruf edileoek para ile de Türkiyenin zengin petrol kaynakları mevcut olmasına rağmen petrol ithal etmeyi diisünmek ve doğum kontrolunun (5) sayılı gerekçesi olarak bunu göstermek çok yanlış oluyor. Seçimler ycıklaşırken îaatlerin çatıştığı, parlâmento üyeierine baskı yapıp onları bazı sorun!ara eğilmeye zorlayacaktı. Bir de, baskı grubu olarak crdu var. Özellikle Türk ordusu, ilerici nitcliçiyle, memleketin hayatında oLum^u etkilere sahiptir. Galip KALKAN Kundura işçisi * T. P. A. 0. Yazımıza öııceki günkü gazetelerimizde çıkan bir haberl okuya « rak başlıyalım: J «Siirtte, Türkiyenin en iyi kalitede petrolü bulundu. • T.P.A. O. nın Çelikli 3 ku>usunda gravite bakımından Türkiye • nin en yüksek evsaf!: petrolü bulunduğu açıklanmıştır. tlgilileı • yüzde 3840 graviteli petroiün dünyada istihsal edilen petroller ara • sında en iyilerinden biri oîduğunu bildiımişlerdir. 352 metre derin • likte bulunan petrol 3540 metreye fı>kırrr.aktadır.> • Böylece Türk petrolcüleri .Milli kaynaklarımızı kendimiz iş J letemeyiz, petrolümüzü kendimiz bulamayız, çıkaramayız» diye dur ; madan Istanbulda propaganda yapan lâf erbabına iş'le cevap veri • yorlar. ' Buffüne kadar Türkiyede cıkarılan yerli luım pctrolun yuzdcj 90 ı T.P.A.O. eliyle üretilmiştir. Mühendisiyle, uzmanı, teknisyeni. • işçisiyle, yöneticisiyle. Doğu illeıimizin dağlarıııda canla başla ça J lışan vatan çocukları lâf söylenıiyorlar. iş yapıyorlar. Onların güzel J emekleıinden doğan heyecan. bütün Tüıkiyeyi, Türk insanlarını sa • rıyor: • Bu petrol bizim. diye. • En büyük Türk milliyetçileri işte Doğuda Türk petıolüne sahip l çıkmak için en çetin şartlar altında almteri döken petrolcülerimiz Z dir. Onlar dağları delip. kııyıılar açar. en znr iklim ve tabiat şart i larında didişirken. İ<=tanbulda yan gelip yahaneı petrolcülerin avu Ş katlışını yapan kişilerin hâli ııediı? • Bunlar. Anadolu yayla*ında vatanlarına sahip çıkmak için uğ • raşan Kuvcyi Milliyecilerin karşısma çıkan mütareke basıııı gibidirler. • Ve bunlar kıiıyorlar Türk petrolüne sahîp çıkmak irin çabala • yan Türk petrolcülerine T.P.A.O. Genel Müdüründcn en küçük • memuruna kadar hensine kızıyorlar. İktidarm Bakanı kızıyor, ya • bancı şirketlerm ücretli adamları kızıyor. ve adının başında Prot. • ünvanı balunaıı kürsu kuşları gazetelere makale yazıp: î Biz kendi petrolümüzü bulup iş letemeyiz, bu işi ancak ya • bancı şirketler yapar . diyorlar. î Ama üç gün «onra Doğu dağlarından cevap vcriyorlar Türk pet • rolcüleri, bir yeni prtrnl kaynağuıı yurt duzeyine yükselterek. J Bakanlarıyla, politikacılanyla, yazarlarıyla, ortaya çıkıp: 1 Millileştirmeye karşıyız divenler çıldınyorlar bu tutum kar J şısında... Dişlerini gıcırdatarak: * T.P.A.O. devlet içmde devlettir... diyorlar ve T.P.A.O. Genel Z .Müdürüne çamur atmaya çabalıyorlar. S Bir kere dize çetirseler şu T.P^.O. nı... Nerede o günler? Zile Z basar önee Kurumun oaMidaki Genel Müdürü uzaklaştırırsın; sonra ! kendi adamlannı kilit noktalarına getirdin mi, kaleyi içerden fethe S der, istediğin gilıi at oynatıvüi meydanda... Önünde iki kat genel mıı a dürlerinle. menııırlarınla. ııznıanlarınla. yabancı şirketlerin dileklcri S >önünde biçime gptirirsirı ıntrol politikasını... S Bereket versin ki »rtık petrol dâvası kamu o\una mal olmuştur S ve millet millî kaynaklarına sahip çıknıa şuuru içindedir. • T.P.A.O. nın fedakâr üyelerıne gelince... J Bu insaniar tarihi bir görevin sorumunu vüklenmişlerdir. Her J biri bu milli dâvanın rilesini çekecekleri yerde yabancı petrol şir J ketlerine kapılanabilirlerdi. Ya da çalışmalarını canla başla sürdür J meseler. işi ucundan, ve dâvayı kenarından tutsalar ne lâzım eclirdi J ki?. . Türk petrolcüleri petrol savaşını yalnız Doğunun çetin tabiatı S na karşı vermiyorlar; Amerikan mandası heveslilerine, kiralıkiara " îstanbulda oturup yabancı şirkctlerin avukatlığını yapan prof. ünvaıı \ lılara, ve dünya petrol karteliniıi Türkiye sınırları içinde örgütlediği S bütün knkü dısarıda kurumlara karşı savaşıyorlar. S Bu savaş kutsal bir savaştır. S Ve gerçekten de: S T.P.A.O. devlet içinde devlettir .. bir anlamda. S Çünkü yabancı sermayenin hizmetindeki politikacılara karşı dev S letin haklarını koruyan bir devlet teşekkülüdür T.P.A.O .. Bugünkü S siyasi iktidarda eksik olan «devlet» sorumunu çok şükür ki böyle S milli kurumlarda buluyoruz, S ııta • ••• ayın Nadir Nadi'nin iyimserlikle yüklü yazısı insamn içine mutlu günlerin ışıklarım yansıtıyor doğrusu. Önümüzdeki seçim kampanyasmda seçimlerin daha gerçek bir düzeyde geçeceğine değinen düşüncelerinde ken disiyle birlikteyim. Ancak, «Halk çoğunlueu eski seçim edebiyatını artık büyük ölçüde kanıksamışa benziyor» düşüncesi biraz büyütülmüş bir söz etkisi bıraktı bende. Durumun böyle olması elbette güzel olurdu. Neylersin ki «çoğunluk» sözcüğü yaşadığımız günlerin gerçeğine uygun düşmüyor. Bu konuda halk geçmiş yıllara göre daha bir bilinçlenme ve vıyanıs göstermekle birlikte, yine de azınhkta kahyor gibi geliyor bana. «Çoğunluk» sözcüğün ceki doğruluğu ar.cak gelecek yıllarda arayabileceğiz. Bu da halkın kültür ve yurt gerçekleri konusunda aydınlatılmasıyla olacaktır. Doğruyla yanlışı ayırdedemeyen kafalann çokluğu sürdükçe. ulusıfmuz adına gerçek seçimlerin olacağını nasıl düşünebiiiriz? Halk, türlü çıkar düşüncesiyle aldatılıyor; siyasetin pençes:nde yaralan'.yorsa bu durum, kişilerin yöresini göremeyecek değin bilgisiz kalmasından gelmektedir. Ak düşünce, güzel kımıltı?ını beyinlerin çoğunda gösterdiği zaman ortaya çıkacak, kandırıcılık çabasına düşenlerin içyüzü bilinecektir. Şu var ki önümüzdeki seçim kampanyasında, partilerden çoğunun yurdurauzun ekonomik sorunları üzerinde duracaklarını bugünkü gidis göstermektedir. Sayın Nadir Nadi'nin: «Son haftalardaki parlâmentoyu. gençliği, aydınları yakından ilgilendiren, nihayet halk oyuna kadar yayılan petrol konnsu, bu hususta kesin bir işaret sayılabilir». düşuncesı gelecek günlerin birer habercisi olması yönünden önemlidir elbette. Oysa bu durum ör.ümüzdeki seçimlerde umulanı gösterme yönünden önemli olmayabilir de. Bunun bir kötümserlik değil, koşulların gerektirdiği bir durum olarak sayılması gerekir. Seçim konasundaki durumumuzun gerçek vicdan ve mantık ölçiUprine,<laya^)maşv,,halJı, çoğunluğunun olumlu düşünceye ermesine bağlıdır. Bugünkü uyanış, sorunlarımızı çözücü güçte değil. Ama ne olursa olsun yarın için atılacak yapıcı adımlar şimdiden kendisini göstermektedir. Bu adımlann güvenli olabilmesi bugünkü kültür gidişinin. yurt ve insan sorunlarının en küçük köylere dek uzanmasıyla olacaktır. Kültürel durum böylesine zayıf gidişli olursa. gerçek anlamda beklenen seçimlere erişilmesi şüp hesiz ki biraz daha zamana bağlı kalacaktır. Önemli olan, olumlu gidişe takılan çelmeleri bilim, mantık, us gü:üyle çözebilmek ve haklı yaşantıya erişebilmektir. Halkın ekonomik yönden uyanlması gün geçtikçe gelişiyor. Karşı düşünce ne denli kıvranırsa kıvransm bu dalganm önünde duramıyacaktır. Ancak, bilisiz çogunluk yeni bir eğitim ve öŞretimle beklenen güce erişemeden ulu?umuz adına daha yararlı seçirr.lere gidileceğini ssnmıynrum. Sevket TÜCFL öğretmen Maras ç Turistik cinayet ayın Doç. Cavit O. TÜS TENGlL'inDr.(Turistikyazısında Cinayet) ve ötesi, başlıklı 100 MİLYON İNSAN ürk toplumunun en verimli yatırım sahası biç şüphe yok ki gene çocuk olacaktır. Büyük Atatürk'ün «Nüfusun Tezyidi» deyimi ile formüle ettigi bu hedefe tam ulaşacağınıız sırada yabancı profesörlerin raporları ve konferansları ile seminerlerindeki tavsiyelerine uyarak doğum kontrolunun bir emri vaki haline getirilmesine razı olamıyoruı. Türkiye 100 milyon insanı Amerikada olduğu gibi üstün hayat standartlarına uygun bir sekilde besleyip yaşatabilecek imkânlara sahip bulunuyor. Bu kaynaklar gereği gibi işletillp prodüktiv bir hale getirilmeden, soğan ekmek esası üzerine yapılan hesaplamalarla ekmeğimizi doğacak çocuklarımızdan kıskanmak hiç doğru olmaz. Türk toplumu üstün bir insan topluluğudur. Bir Türkün dünyaya gelmesi sadece Türk toplumu için değil, insanlık için mutlu bir olay ve bunun önlenmesi ise bir kayıp olnr. Tılda 1000 lira soğan ekmek parası tasarruf etmek ve sonunda bununla petrol satın almak için yavruIarımızın dünyaya gelmesine engel olmak istemiyoruz. Biz bu 1000 lirayı daha fazla çalışarak, tekniği üretim politikamızın malı haline getirmek ve teknik işlerden anlamayanları bu işlerderı uzaklaştınp vatan evlâtlarına fırsat vermek snretiyle de tasarruf edebilir veya kazanabiliriz. Binlerce imkânın yattığı eski medeniyetlere yataklık etmiş Türkiyede kalkınmak için çocukları kontrol altında bulundurmak en verimsiz bir derıeme olacaktır. Zaten doğnm kontrolunn bize tavsiye edilen kaüplar içinde uygnlamaya yönelmiş olan Hindistan ve Pakistanda on yıla yaklaşık bir süreden beri her devre sekiz kat artan tahsisatla bu iş yapılmaya uğraşılmakta ve tatminkâr bir sonuç alınamadığı Birleşmiş MilIetlerce de neşredilmiş bulunmaktadır. (4) Bize geleceğin müreffeh Türkiyesini hazırlamada tek destek olacak olan ana ralımine düşmemiş yavrularîmızla ne olur oyııamayalım. Onlardan soğan ekmek paraları için vazgeçmeyelim. Î ••>« • «•* İ0 MİLYON EL yılına kadar dogumları kontrol altına | alarak doğmalarını engelleyeeejimiz 5 milvona yaklaşık çocuk, bu tarihte j u r t hizmetine girecek olan 10 milyon kudretli el demektir. Bilindiği gibi insanların doymak için bir ağızları ve fakat çalışmak için iki elleri vardır. Bu iki el hünerle süslenir ve güçlü baş bilgi ile donatılırsa doğmasından çekindiklerimiz bu gün orta yaşlı olan, 1980 yılı ihtiyarlarını da Tiirk örf ve âdetlerine uygun bir sekilde besleyecekler, doyuracaklardır. Biz petrol il« sanayi tesislerine ve dışardan ithal edilecek çeşitli vasıtalara çocuklarımızdan daha çok güvenemeyiz. Türk toplumu seksüel güç bakımından üstün bir toplumdur. Bu güçlülüğün patolojik sayılabilecek bir nisbete ulasması ile bir çok defalar izah edildiği gibi beslenme şartlanmız ile yakından ilgili bulunuyor. (2) Bu güçle oynamak ve yavru yapma şansımızı azaltacak vasıtılara başvurmak toplnmun geleceği ve üretim gücü için gerçek bir tehlike halini alıyor. Bizim gibi atom gücüne sahip olmayan ve «n tabii kaynaklarını bile değerlendirmekte bilinen sebeplerden dolayı güçlük veken bir toplumun, Monte Carlo radyosundaki konuşmacının bir değer olarak bize tanıttığı seksüel (cinsi) gücümüzü de Amerikadan ithal edilecek hap ve helezonlarla yitirmemiz hiç doğru olmaz. t'çüıı (1) Fişek, Nusret H., Mediko Sosyal Sağlık Dergisi, sayı 37, 31 ekim 1964. (2) Koçtürk, Osman N., Doğumun Beslenme ile Kontrolu, Cıımhuriyet Gazetesi, 7 agustos 1964. (3) Koçtürk, Osman N., UNESCO Ankara halk sağlığı komitesinde verilen ve Mediko Sosyal Sağlık Dergisinin arahk 19fi4 nüshasında neşredilecek hususl&r (i) FAO, Populaüon and i'ood buply, 1963. :: S kendisiyle fikir birliğinde olduğcm ve olmadığım kısımlar var. Cinayeti işliyen turisf e ilgi gösterılmesmde ölçünün kaçırıldığını kabul ediyorum. Hakıkaten (... bazan konnkseverliğimizi kötüye kullanarak, dolayısiyle ekonomimize yük olmakta) bulundukları husu = unda kendisiyle mu| » ir kaç gün ewel Türkiye'nin tabıkım. sayılı iş adamlarmdan Vehbi Ancak, Sayın TÜTENGtL'in (öksüzler) teması bana biraz Koç'un Erzurum'da verdiği besansasyonel geldi. Toplumumuz, yanât. Sayın llhan Selçuğun da bir turist tarafından değil de bir belirttiği gibi oldukça düsündüvatandaşı tarafından öldürülerek, rücü bir niteliktedir. yavruları öksüz kalan bir aileye Şöyle ki: Her vakit çoğunluğu nekadar ilji duymuşsa, burada temsil ettikleri ileri sürülen beda o kadar ilgi duymuştur. Ve kalirli partilerin önde gelenleri kennaatimce fazlasını istemek biraz dilerinden yana olan çoğunluğun fazla ve lüzumsuz olurdu. Ama kimler olduğunu defalarca kamu genel ölçülerle bu ilgi az ise o oyuna açıklayıp durdular. Bu abaşka mesele.. çıklamalara bakılırsa, öncelikle Saym TÜTENGİL'in; (KızkarDevlet Sektöründen yana değilde deşinin iki çocuklu kocasına yarÖzel sektörden yana, yani elledım eden enişte ve sıhriyet dererinde toplu parası bulunanlardan cesini bilmediğimiz öteki akraba, yana olduklarını söylediler. Ger(aile) kavramı ile uyuşturulması çi ilk bakışta, iktisat kurallanna güç bir işbirlifi içinde görünmekuygvın olarak düşünülürse. ne şetedirler). diyor. Anadoludaki (Ka kilde olursa olsun birikmiş serdın anlayışı iyice incelenirse, umayenin Kamu yararına hareyuşturulmanm güç olmadığı . anketler.dirilmesi gayet iyi bir şekil laşılacaktır. Biz hekimler hep biolarak görünür işe de Kamu yaliriz ki; hastanın (Soy ve öz geçrarına olmayan tarafı da vardır. mişini) sorarken, erkek hastaya Zira, Türkiyede Özel Sektör. hakaç kardeşi olduğu sorulduğunda kikaten Vehbi Koç'un sözlerinden sadece erkek kardeşlerinin sayısıde anlaşıldığı veçhile, kendisine nı söyler. Kadm, onun için evin evvelâ her türlü kolayhğın ve zebir eşyasmdan farksızdır, icabmminin Devlet tarafmdan hazırlan da alınıp satılabilir. Bu bakımdan ması halinde durumu yatırıma gerek kardeş olsun, gerek eş olmüsait bulabilmektedir. Özel Sek sun onunla affektif bağlantm pek törün şimdiye kadar yatırımiannı azdır. Pek tabiiki bu durumda edaima îstanbul, Ankara v e îzmir niştesiyle veyâ kayırflJirkaerîyle gibi Devlet tarafından yatırım iiçbirliği yapmak onun için bir erçin her türlü irr.kân ve kolaylıkkeklik veya mertlik gösterisinden ların yerine getirildisi yerlerde başka birşey değildir. toplaması bizdeki ozel sektör zihniyetinin kamu yararına ne dereSonuç olarak. (Uzun vadeli ece favdah olabileceğinin en beli§ ğitim çalışmalarına girisilmedikmisalidir. çe benzeri olaylarm önlenemiyeceği) kanısını paj'laştığımızı beBazı kıymetli düşünürlerim ; zce lirtiriz. de bu sütunlarda uzun uzadıya Necip KOYLC Türkiye'de Özel Sektör tem<=i1ciDoktor Isparta lerinin haühazır durumu ile örgütlenme dereceleri açıkça izah edilmiş bulunmaktariır. Türkive de ileri gelen bir Özel Sçkîör temsiicisinin verdiği beyanat. bu kıymetli düsünürlerin bizdeki Özel Sektörün durumuna deçinen ypzılarmın ne derece realist bir corüşle ele almdığını açık bir şeayın Nadir Nadi. bir yazıkilde isbatlamaktadır. Mnda, CHP'nm «Milli BaUi ler.dirmış olacaktır. Bence bu da doğru. Ancak, seçim sisteminde deçişiklik yapıhrsa, CHP'nin TİP'i koruması nasıl mümkün olacaktır? Yapılmazsa, kuvvetli hükümetler kurmak nasıl raümkün o!ur n Galiba, bu yeni akım hızla gelişir göründüşüne göre. onu korumak i?tiyenler için en akıllı iş. lnönünün»yaptığı gibi, ulu?al artık sisteminin kalmasını istemektir. Çünkü, diger partilerin şimdilik CKMP dışında renklerı belli. tutundukları kisiler sınırl:dır. CHP seçimi tek başına kazanmaktan umutlu olsa AP'nîn çağrısına çoktan icabet ederdi. Nejat FAKER Memur Doğu ve özel sektör YONİ Bl GÜN ÇIKAN SAYISTNDA AÇIKLIYOR : 3 MILLETLERARASI BÜYÜK SRANDAL . İki milyar dolar, lıan Sarayı ile Amerikan yetkilileri arasında nasıl paylaşıldı? Hangisi doğru? \ \ * î 5 • \ < j HEKİMUER ve DIŞ ÜLKEIER Dr. Refet ORAL Baskı grupları zorundadır. Zira tezkiye ve istikbâli bunlar elindedir. Halk sözünde hekim «iki tıktık, bir sıkşık> tır Tcvazu gösterse inanılıverUir, üstelik bu, aczine hukmcdilir. Kendine biraz çeki düzen verse kibirli, onurlu denir ve bilgisizliğin korku dağı zannedilir. Kolay kazanıyor, bol kazanıyor kanısı ile çekemiyeni ve her fırsatta kazık atanı çoktur. Bütün bunlara ilaveten, işin en acı tarafı hekimlcr arasında birlik ve beraberliğin olmayışıdır. İşi tıkıruıda, mutlu bir azınlık grupu. heı devirde nabza göre şerbet vermiş, meslektaşlarını basamak yapmış ve hatta çoğunluğun feryadını mahirane bir efekfle mutluluk belirtisi olarak duyurmuştur. Böylelikle hekimlik kötü duruma düşmüştür. Meslekî aşk ve şevki olanlar. bir şeyler yapma çabasında olanlar. eğet dayılan yok ise, daima itilmiş, hor görülmüs ve gelişme imkânı verilmemiştir. Asistanlık ise, kelimenin gerçek mâuâsı ile çile doldurmadır. Şairin <Biz bu vatan için neler ,\ apmadık, kiminıiz öldük, kimimiz nutuk söyledik» dediği gibi: hastanelerin yükünü çeken; ölesiye çalışan asistandır. Ve istikbâli şefinin iki dudağı arasındadır. Yönetmeliğe göre: Mütehassıs bir hekim üç senedeıı önce öğretim ve eğitim hastanelerinde Başasistan olmak için müracaat dahi yapamaz. Eğer klinik şefinden referans alırsa (Ancak bir kişiye verilir.) imtihana girme hakkını kazamr. Bu imtihanda ilk plânda aranan vasıf; yabancı dil bilınedir ve yabancı ülkeden gelenler tercih cdilir. Bu da hekimi dı; ülkeye itiş ve teşviktir. Yine yönetmeliğe göre: Başasistanlık süıesi 3 seııedir. Bu zaman zarfında îlmî ve mesleki kabiliyeti olan kimse şef muavini, yoksa öğretim hastanesi olmayan başka bir hastaneye nakledilnıesi icap eder. Halbuki 1015 scnedir başasistanlık kadrosuuu ayni şahıslar muhafaza etmektedir. Böylelikle yeni yetişenlere ve kabiliyeti olaıılara imkân sağlanamamaktadır. Elbetteki hekim mesleki tarmin ve ilerlemek için yabancı bir diyaı aramak mecburiyeti duyacaktır. Şu halde. bu ahval ve şartlar karsısında; hekimlerimizin dörtte biri dış ülkelere gitmişse, lutfen ayıplamayalım. Kalanlan da feragât, insanlık re sabırlarından dolayı daima alkışlayalım. Q ayın Ismaü Cem'in «Baskı Grupları» başlıklı yazısında dış ülkelerde örnekler göstererek bizdeki emsali baskı gruplarının yerlerine ve demokrasimizdeki yönîerine değinerek. artık (tşçinin işiyle talebenin dersiyle) uğraşmasını uj'gun gören zihniyetin aşıldığını yazıyor. Ancak, bu zihniyet ülkemizde halâ vardır. Çünkü daha bu günkü iktidarm çalışma bakanı Zonguldak olaylarınm vukuundan sonra verdiği demeçlerde işçilerin sadece işiyle uğraşıp mesleki kuruluşlardan başka örgütlerde faaliyet göstermemelerini öğütlemiştir. Bu günkü siyasî havayı memleketimize ihtilâl yapma mecburiyetinde ka'.arak getiren ve o zamanm en büyük baskı grupu o:an ordunun öncülerinden olan Sayın Cumhurbsskammızm öğrençiler için söylenen sözlerini hatırhyoruz. Türk halkırnn kendi öz çıkannı ve yarınını daha iyi görebilen Türk gençliği elbette basit men C umhuriyet Türkiyesinde Hekimlcr dış ülkelere göç edişi ve bunun bir problem halini alışı. özellikle 1950 yılından sonradır. Bu konu her fırsatta defalarca tartışılmış ise de: gerçek sebepler kamufle edilmiş veya gün ışığına çıkarılmamıştır. Hele bunun nedenlerüıi yalnız maddiyat sanıp. kazanç ve para için yapıldığını iddia etmek üzücüdür. Biraz önce de belirttiğimiz gibi. bunun 1958 den sonrasına rastlayışı hiçbir zanıan tesadüf değildir. Çünkü bu devirde mcmlekette okumuş, düşmanlığı yaratılmış ve bu düşmanlık bir çığ gibi büyütülmüştür. Gidişatın iyi olmadığını sezen ve ikaz edenler, memleketi midcsiyle değil, beyniyle duşünenler, her fırsatta ezilıniş veya tesirsiz hale sokulmuştur. Mücadelesinde devam edenler ise, aç bırakılraış ve hatta iftiranın her renşi ile kirlctilmek istcnmiştir. Bu durum ve tutum ise, aydınlar arasında şiddctli bir huzursuzluk yaratmış ve ülkelerde yaşama imkânı aıatmıştır. Branşı ne olursa olsun, bu imkânı bulan her aydın gitmiştir. Yalnız: özellikle bu konuda Hekimlerin göze batışı ve fazla oluşu; nıesleklerinin dış ülkelerde diğerlerine nisbetle daha çok ihtiyaç hisscdilınesi ve itibar görmcsidir. Yoksa; her fırsatta dendiği gibi «Neden Mühendis. Hukukçu. İktisatçı, Öğretmen v.s. değil de doktor kaçıyor» taslamaları bu bakımdan yetersizdir. Giden hekimlerin çoğu; zaman zanıan yurda dönmüştür. Fakat arzuladığı ortam ve değeri bulamayanlar, bu sefer hiç dönmemek üzere kırgın ve küskün olarak gitmişlcrdit. Değerden kasıt para, pul meselesi değildir. Zira kabul etmek lâıımdır ki, Dünyanın hiçbir ülkesinde. hatta ve hatta en ilkel kabilesinde bile hekimin yeri ve itibarı bizdc olanın fevklndedır. ye» sisteminı kaldırmada AP 'ye yardımcı olmasını diliyor. Yoksa, kuvvetli hükümetler kurulamıyacak, askıda bekliyen önemli sorunlan koalisyonlaria çozmek kolay olmıyacaktır. Zaten güçten mahrum olan ufak partilerin sun'i yollaria yaşatılmasınm anlamı yoktur. Ir.önü'nün ileri sürdüğü gibi iki büyük partinin karsı karşıya gelebilmesini tehlikel: kıiacak ortam artık Türkiyede kalmamıştır. Bence doğru. îkinci bir makslelerinde ise. yeni bir faydah akımın öncülüğünü yapan küçük TİP'in yaşatılması için CHP'nin kanatlarını germesini salık veriyor. Onu kazandırdığı ölçüde sağcı AP'ye karşı CHP' nin bulunduğu sol tarafı kuvvet Simdi Türkiyenin belli kaynaklarını harekete secirebilmek ic:n evvel emirde Devlet «ektörünün yardım bekleyen bir Özel Scktörü malum partilerimizin desteklemelerine ne gibi bir mânâ verilebilir? Memleketi top yekun kalkındırmsk mı? Eeer öyle ise yü?de kac hızla ve kaç senede. DTCrusu bunu cevaplandırmak çok T'ic. Karn^n F.v^n^i ct^i^ıni" Istanbul Tekel Başmüdürlüğünden Menıuılar, senıliUanızı kuıunuz!.. Cumhuriyet S910 etken bir hale getirilip memleket sathmda güçlendirilmesi, Özel Sektörün yukanda izah edilen tutumu sebebiyle zor olacak b(5vlece memleket iktisadiyatında özlenen ortam eskiden olduğu eihı daha uzun yıllar tesi? edilemiyecektir. A.T. Gökçeören fsçi Yaz mevsıminde Bira tüketiminin artmış olması nazara alınaıak ihtıyacın aksatı!madan teminı için gereklı bütün tedbirler alınmıs buiunmastadır. 50 santilitrelık şışeierdekı bıranın satış fiatı (100 kuruş şişe depozıtosu dahil) Bassatıcıdan bayilere 215 kuruş ve bayılerden halka 225 kuruş, 30 santilitrelık şışeierdekı biranın satış fiatı ise (65 kuruş şışe depozitosıı dahil) Bassatıcıdan bayilere 142 kuruş ve bayılerden halka 150 kuruştur. Gerek Başsatıcmın tevzi kamyonlarından bsvıiere ve gerek bayılerden halka yapılan satışlarrta bu fıatlarrlan fazlasma bir ücret ıstenildiğı veva thtıyaç tamamen temın olunmadıgı takdirrie 22 5 81 22 18 80 numaralardan bınne H te!efon edilmesi rica olıınur. (Ba^ın : in244) PP21 Istanbul Mensucat Sanat Enstitüsü Miidürlüğünden Enstitümüzde açık bulun3n 500 iira aylık ücretli kadroya imtihanla muhasebe yardımcısı ahnacakür. Yazılı imtihan 7''Temmuz/1965 Çarşamba günü saat 10 da Sultanahmet Erkek Sanat Enstitüsünde yapılacaktır. İmtihana girebilmek için 35 yaşını geçmemiş, askeıliğini yapmış, lise, ticaret lisesi veya ortaokul mezunlarmın dilekçe ve resmî vesika'arı iîe Enstitü Müuürlüğüne müracaatları. (Basın 10347) 6916 Erzurum Valiliginden 1 Vilâyetımız Hoıasan ve lspır merkez kazaiannda yaptırılacak birer adet 25ü.0il0.0!J iira «ikiyüz ellı bin liraı keşıf bedelli 50 başlık tabii tohumlanıa '.ahoratuvar ınşsatlan 2490 SJyılı kanıın hükümlerıne göre ihaleye çıkarı!nıışiıı 2 Bu işe ait ihale dosyası »âtil günleri hâriç. her şün Bsyvndırlık Müdürlüeü ka:eminde sörülebiiinir. 3 Ihaleler 28.6.1P35 oazartesi eünü Horasan için sabah saa? 10.00. lspır için saat 15.00 de B^yındırlık Müdürlüğü odasınds toplanacak komisyonda yapılacaktır. 4 thale kapalı zarf usuüvıe yapılacakur. 5 Bu işlerin muvakkat teminattarı 13.750 ?er üradır. (Onuç bin yediyüz ellişer liradır.) 6 Tâliplerin bu kadar ve buna benzeı bir ış yaptıklarına dair belgeyı dilekçelerine ek!ıye:ek ihale gününcien üç gıın evveline kadaı Erzurum Bayındırlık Müdürlüşüne müracaatlan 7 Tâlipierin yeterlik belgesini. çsçici temınat mektubunu 1965 yılına ait Ticaret Odası vesikasını ve teklit mektıı D iarın. havi kapalı zarfiarını 2490 sayılı kanunun 32. maddesıne hazırlayarak ihsle saatınden bir saat evveline kadar Komisyon Başkanlığına makfcıı? mukabili vermeleri ilân olunur. NOT: Yeterlik beleesi için telgrafla müracaat ve postada vâkı olacak gecikmeler kabul edilmez. (Basm: 9772 Ş. 230) 89071 Şebinkarahisar ve Çevresi Gecesi TEŞEKKÜR Ebediyete intikal eden aziz varlığıraız eşim, babamız, eniştemiz Mühendis Müteahhit 19 Haziran Cumartesi akşamı saat 21 de Açık Hava Tiyatrosunda bir konser tertiplenmiştir. Bu konsere Sevim Tanürek, Muzaffer Akgün, Ahmet Sezgin, Mahallî Folklor Ekiplerı, saz şairleri; daha bir çok ünlü sanatcıîar katılacaklardır. Cumhuriyet 6912 GÜÇLÜKLER ÜÇLÜ •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«••••••••••••aaaaaaaaaaaaa B ir taraftan «meslcklerin en ulvisi, tahsilin eıı uzunu, Tanrının en sevgili kulu» diye pohpohlanarak fedakârlığın her çeşidi yalnız ve yalnız hekimden beklenirken, diğer taraftan hekim kasabada ise, protokolda tahrirat kâtibinden sonra gclir. Bucakta ise uzatmalı onbasının maiyyctindedir. Adli vak'alarda savcı cmreder. Norma) lamanlardn ise. Kaymakaın. Bıınlar yctmiyormus gibi, ocak, bucak bajkanlaruıa da sirin gözükmek HASAN FEH3Iİ DİREN'in cenaze merasimine iştirak eden, evimize gelen, mektup ve telgrafla büj"ük acımızı paylaşan akraba, dost ve arkadaşlarımıza ayrı aiTi teşekküre teessürümüz mâni olduğundan gazete nizin tavassutunu rica ederiz. Allesl Sııaıliye Sahil Sitesiııiıı Plâj Kabiııeli Dairelerini llullaka lıiiriiııii/ iıiMiiHuiMiıınnıınııııuımınınımnnnnmumımııınmımııııgımMiıi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle