16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT CUMHDRİYET 5 Nisan 1965 CEL1SI GUZEV. ŞEHİRDE ve YURTTA Abdurrahman efendiler Hamdi VAROÖLU Ne zaman «biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar» sozunu duyeam, yahut bir yerde okusam, aklıma hep Abdurrahman efendı gelir. Abdurrahman efendı, jermjen, daba dogrusu yıyemiyen, hep yiyenlere bakan bır bıçare adamdı. Başkalan yer, o bakardı. Ama yukarıkı ata sozunun aksine, hıç de kıyamet koparmazdı. Hattâ Abdurrahman efendının yemeyip bakması, onu ağızlarına baktıranları eğlendırırdi bıle. Onu sık çorbası ıçmezsiniz değil mı? Abdurrahman efendi, ışkembe çorbasına bayılırdı. Fakat o çatık kaşlar ve o gurleyen sual karşısında: Içmem efendim! den başka verecek cevap bulamazdı. Kaç defa tenbıh ettik şu aşçıhaşıja Abdurrahman efendinin geldiği gunler onun sevmedıği yemekleri pışirmesın efendim! Sofrada oturanlar, Abdurrahman efendi müstesna, ağızlarını şapırda gık ziyaretlerine gıttiği bır ailenin aofrasında bır kaç defa gormüştüm. Ufak tefek, var mı yok mu anlaşılmıyacak kadar sılik, süklüm püklüm bir adamcağızdı. Bir ayağını otekinin gerısine doğru çekerek, iki elinin parmaklarını birbirine kenetler, iskemlenin mutlaka kenanna ancak ilişircesine oturur, hep yere bakar, hiç lâfa karısmaz. Yalnız bir Bual sorulsa cevap vermekle yetinir, durmadan başını sallayarak söylenılen sozleri tasdık eder, bulunduğu mecliste, kendisinden daha küçük bir sey bulunmadığı hissini uyandıracak gibi ufahr, ufahr, âdeta yok olurcasına enr bır adamdı. Onunla konuşmak bir azaptt. Bendeniz, kölenız, hâkipayiniz, velınimetim efendim, hakiriniz abdi gıbi tâbirler dilınde o kadar büyük bir kalabalık halınde dolaçırdı ki, konuştuğu kımselerin ona, durmadan, estağfurullah demekten, başka lâkırdı soyliyecek vakitleri kalmaz gibi bir şeydi. Abdurrahman efendıyi tanunayanlar onun bulunduğu bir meclise girecek olsalar, bu estağfurullah bolluğu karsısında kendilerıni tekkede zannederler, konuşsnlann ellerinde tesbih arayabilırlerdı. Abdurrahman efendi, bu yıizden, hele yemek sofrasmdaki daha buyuk ıılikhği yuzunden herkesin şamar oğlam halıne gelmiştı. Benim kendısini tanıdığım evde, çoluk çocuk bıle onun hesabına dortbaşı mamur şekilde eğlenirdi. Alay, fofraya ilk gelen çorbadan başlardı. Çorba kâsesi, buram buram aofraya konunca, ev «ahibinin kaşlan hemen çatılırdı. Yine mi işkembe çorbası? Arkaaından Abdurrahman efendlye bir sual: Abdurrahman efendi, işkembe ta şapırdata o nefıs çorbayı govdeye ındırirler, Abdurrahman efendı| ye, yalnız yutkunma payı bırakırlardı. Çorbadan sonra, sofraya soğanlı yahni gelirdı. Aynı sual sorulur, aynı cevap ahnırdı. Abdurrahman efendi soğanlı yahni yemez. Yemem efendim. Soğanlı yahni de çorbanın yanma gider, Abdürrahman efendiye yine gözleri çanağmda, yutkunmak payı duşerdi Soğanlı yahniden •onra, »ofraya hangı yemek, gelse, sorulan sual ve ahnan cevap değışmez; «Abdurrahman efendi pilâv yemez. Yemem efendım. Abdürrahman efendi börek yemez. Yemem efendim. Abdürrahman efendı tatlı yemez. Yemem efen dım.» teraneleri yemeğın sonuna kadar sürer. Zavallı utangaç adamcağızm bu hali ev halkına bedava bir eğlence vazıfesi gorurdü. Hele Abdürrahman efendinin, yemek sona erinceye kadar guruldayan mıdesinın acıklı feryatlarını elden geldiği kadar bastırmak için, önündeki ekmek dilımınden ufacık lokmalar koparıp ağzına atarak ken dinı avutmağa çallîması, sonra guya ev halkından gizlı, mutfağa uğrayıp aşçıbaşının hımayesınde, kaÇANAKKALE 12 yıl onrısanı görüşeni olmadan karın doce Mavi Deniz tatbikatından yurması, ayrı birer numara gibi donerlerken Nâra Bumu onle zevkle seyredilebilirdi. rinde Isveç bandıralı NaboAbdurrahman efendı kımdı, neciyKasap dukkânlarımn da pazar Iand şilepiyle çarpışarak badi, karın doyurmağa değıl âdeta 15 günleri tamamen kapatılması yotan Dumlupınar denizaltı gekence çekmeğe geldiği o evde isi lunda tstanbul Perakendeci Kasap mimizin 81 sehidi dun Astsuneydı? bunlan bugün dahi bilmiyo lar ve Müstahdemm Himaye Demebay gazinosu bahçesinde >apırum. j ğı tarafından alınan kararın tatbilan torenle anılmıstır. Bildiğim bir | e y varsa o da, bu I kine başlanmıştır. Torenın ılk kısmuu takıben Mügün etrafımızda «Yemem efendim» | Derneğm karan «riayeti mecburefte mayın aramatarama gemisiycı Abdurrahman efendi yerıne bir 1 ri mesleki karar» «ayıldığmdan, uy le Nâra Bumu önlerıne gelinmiş, çok «Abdürrahman efendiler» bulun j mavan kasaplar hakkında 507 Sayıduğudur. I lı Kanun hukümlerine göre kovuşturma yapılacaktır. .Dernek, bu arada karann uygulanmasını sağlamak için kontrol ekiplerı teşkil etmistir. Ancak y«, tandaşlann çoğu, karardan habersiz olduklanndan dün tor durumda Fen İşleri tamirat servisi motorlu vasıtalar için (28) kalmışlardır adet iç ve dıs lâstik satın alınması isi kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur. Muharranen bedeli (16.360) lira NİSAN 5 ZİLHİCCE 3 ve g e ç i d teminatı (1227) lira olup, ihalesi 19/4/1965 pazartesi günü saat (15.30) dadır. Şartnamesl Encumen Kaleminde görülebilir. İsteklilerin (2490) sayılı kanunun tarifaü dairesinde hazırlıyacakları teklif mektuplarını ihale günü engeç saat (14.30) • kadar Encümen Başkanlığtna V. 1 5 3812 1715 54 18 38 20 12 3 50 vermeleri ilân olunur. (Basm 4358 1. 4913/3141 CHP Kadlknv Ilçe Gençlik KJlu kongresi yapılmış ve muteşebbıs ıdare kuruiu. >ennı seçımle gelen kurula bırakmıstır Dıvan başkanlıklanna Nıhat Turel ve Osman Uluoğlu'nun seçımm den sonra Uyarı Grupu, kongreyı terketmış ve kongre bu >uzden hâPersonel Kanunu Tasarısının öğ dıse«ız geçmıstır retmenlen de memur statüsune daYeni \önetım kuruluna Asina hıl etmesı, oğretmenler tarafuıdan Yasar. Serpıl Oktav, Behlu) Kesbeğenılmemıştır. km, Ersın Koray Ulus Okan, ErTurkiye Muallımler Biı'hğı, Personel Kanunu Tasarısını ıncelemek can Uysal'ov, Ustun Akmen, Tanuzere bir toplantı duzenlemış ve sel Zılayaz, Özturk Sevınç, Ercan toplantıya bazı hukukçularla der Cçer. Tuncav Isıl, Kurum Sarıguzel, baskanlığa aa Tuğrul Erçetın nek başkanları da katılmışlardır. Muzakereler sonunda ılk ve orta seçılmışlerdır dereceli okul öğretmenlerı ıçın de O\lar kullanıldıktan sonra u'.eUniversıte oğretun üyelerme oldu ler salondan ayrıldığından konuş ğu gıbi ozel bır kanun hazırlanma mak ıçın gelen mılletvekıllerı ve sı hususunda Bakanlığa muracaata CHP yonetıcılerı de konuşma japa karar venlmıştır. mamıslardır. Karara gerekçe olarak da Barem Kanununa gore terfı ımkânlarının guçleştırılmesi tasarının bugünku halı ile öğretmenlerm maaş durumlarmı ıslâh edıcı oîmayrçı gosterılmıştır. ERGANİ Dicle ilçesınin tarihi kalesi yağışlar yüzünden yıkılmış, ' Hayrı Türkan adında bır şahıs, evı t ne duşen büyuk bır kaya parçasının altında kallarak ölmüştür. Ç6kuntü altında kalarak ölen Hayrınin kardeşı Ömer de ağır yaralı ola rak enkaz altmdan çıkanlarak hasYeniden kubbeli fırın açılmasına taneye kaldırılmıştır. musaade eden Beledıye Meclisi karanna CHP grupu vilâyet nezdinde itiraz etmıştir. 2 ay kadar önce bu konuda ahnan karar, Valı Niyazi Akı tarafm dan reddedilmiştir. Vilayetın bu ka rarı üzerine mesele tekrar AP lıler tarafından Meclise getırılmis ve eskı kararda ısrar edılmıştır. Vali Niyazi Akı, bu konuda yaptığı açıklamada yeni karann henüz kendi sıne gelmedığini belirtmis ve değısıklık bulunmadığı takdirde bu kara n da reddedeceğıni söylemiştir. Yurürlükte bulunan mevzuat, halk »ağlığı yönünden sakmcah bulunan kubbeli fırmlann peyderpey tasfıye sıni ve ekmek fabrıkalan kurulmaMEMLEKET sını öngormektedır. llıjniıııi'iıli'r ıııi'iıııır siatîisiine yinııi'lı C.H.P. Kadıköy Gençlik Kolu Kongresi yapıldı iMemiyorlar Emniyet 2.Şube Müdürü Vedat Sokullu tehdit ediliyor ^ Kaya altında kalarak öldü Kubbeli fırın açılmasına yeniden itiraz edildi Tehdit mektubu Selâhattin GÜLER Dumlupınar şehitleri ılüıı anıldı SERVİSİ burada denize çelenkler atılmış ve bır manga er, havaja ates etmıştir. 81 şehıt arasında bulunan onbası Yah>a Demirel'ın 65 yaşındakı annesı Zeynep de törene katılmıs ve «Onu bugünler için doğurdum. Vatan için dldii. Arkadaşlariyle birlikte nur içinde yatsınlar» demiştır. Gece de ıhtıfal dolayısıyle Hastahanebayın Camnnde Boğaz Komutanhğı tarafından mevlit okutulmuştur. Bahar hasreti Bahar, dun duzelen hava ile kendisıni hıssettirmiş, fakat bır gün önce yağan kar yuzunden sıcaklık ancak 11 dereceye kadar yukselmıştır. Buna ragmen havarun yağışsız olması, tâtil gezisine çıkanlarm artmasını sağlamıştır. Yukarıda guneşlenenler ve ayakkabılannı boyatanlar gorulmektedır. Kasaplar pazar giinleri kapanacak Kamyon altında kalarak öldü Fatih. Mıhçılar caddesınde yurümekte olan 13 yasında Mehmet Ali Yesıl adında bır çocuk, şofor H a san Yılmaz idaresindeki «34 DO. 619» plâkalı kamyon altında kalarak olmuştür. Şofor yakalanarak tevkıf edılmiştir «Alo. Bayaran.» «Kimsiniz?» «Ikinci Şube Müdürü.» «ölumünü bekle. öleceksın..» İstanbul E m n n e t Mudurluğu • tkıncı Şube Muduru Vedat Sokullu ile meçhul adam ara«ında geçen bu muhavererın «on kı«mında telefon kapanıvermıstı. «Tuhaf sey. Hangi muzıp bunu yaptı'» d n e konuşunca. sordum • «Ne oldu' Hayrola'» Gulmeğe başladı. Kırlaşmış saçlannı parmakları ile duzeltirken: «Olujor boyle çejler. Bu ılki değıl hattâ mektuplarla durmadan tehdit edılnoruz. Bu ı<=de yalmz tehdit edılen ben değılım Korkunç bır cinayetın faılı veya bır gangster yakalandığı zaman arkasından bir mektup, bir telefon v« tehditler » madım » Mektubu aldım ve okumaga başladım: «Vedat Sokullu. Su uyur ıntikam hı«sı uyumaz. Bırçok kımsenın canmı \aktm, ıpt gonderdm. Kâhvaoğlunu da olume gonderdın Bunlan unutmuyoruz. Yakında bunların ıntıkamı alınacaktır. Bunu unutma v« olume hazır ol .. lmza » «Silâhlanmak gerek» dedım. Doner koltuğuna bir daıre çızdıren Sokullu: «Bos =eyler bunlar. Kımbılır kım yazmış. Mektuplara ve telefonlara aldırdığımıı 3"ok. Çok defa sılâhla burun buruna geldik» dedıkten sonra kendıne has tavrı ile tekrar gulmeğe başladı. Mektup uzerınde bır parmak izı bulunup bulunmadığı daha onceden polis lâboratuvarında ıncelenmıs fakat bır ıze tesaduf edılememış. Beyoğlu Postahanesınden 13/3/1965 tanhinde posta>a verilen son mektupla telefon konuşmalan için polıs çefi son olarak: eBoyle seylere gulünur» demekle yetinmektedır. BİR MEKUP. Doner koltuğundan öne dojru eğılen Sokullu, masanın uzerındeki sumenin altmdan bır zarf çıkarttı. «Bakın işte bunlardan biri daha. Yeni geldi. Yırtıp *t İzmir Bftlttfiy* Başkanlığından: II E 110 591 5 40 9 17 12 00' 134! 9 13 r TOPLULUGU • h gece 21,30 dan itibaren Türki>e Gazetecilerinin tertiplediği İKıkku ı Toprak | altında paşapanlat gömleği giyen var rahat eder... p » 1 • '!• ı ujimw*mx*;u' S/S LÜKS ANKARA SEYYÂR SERGİ GEMİSİYLE TURİSTİK BATIAKDENİZ GEZİSİ 20 Haziran11 Temmuz Napoli (Roma, Capri, Pompei Harabeleri, Ischia) Ville Franche (Nis, Cannes, Monaco, Monte Carlo, Pans) Barselona (Bofa Güreşleri Gece Klüpleri, Madrit) Valansia (Portakal Bahçeleri İspanyol danslan) Palma. Mayorca (Şopenin ve yazar Jorj Sandın evi, yeraltı golü; Porto Grısto Plâjı) Marsilya (Şehir gezisi) Cenova (Portofıno; Santa Margarita; Asri Mezarlık) Mesina (Sicilya Adası) İstanbul I KKŞANLI ALİ DESTAN1 300. TEMSİL İKıkku gömlekleri Ijte mağaranın ağzı ELHAMRA İSTANBUL . TİYATROSU.NDA İst. As. 7. Hukuk Hâkimliğinden: 964^540 Spındo Ispıro Beyoğlu Kalyoncukulluk No. 16 Ismaıl Hakkı Keçelı tarafından Muhakemat Mudürlüğu ve Spırido aleyhlerine açılan dâva dan dolayı adresınizin meçhul olması sebebiyle dâva arzuhalı ve dâvetıye ilânen tebliğ edil mıştir; duruşma günü mahkemeye gelmediğüıizden hakkınızda gıyap kararı verilmistir; duruşma günu olan 28/4/965 saat 10 da mahkemede hazır bulunmanız veya kanunl bir vekil göndermeniz aksi halde duruşmanın gıyabmızda devam edeceği tebliğ makamına kaım olmak üzere 20 gün müddetle ilân olunur. 8/3/965 (Basın: 5205) 3738 SEYAHAT TAMAMEN VAPURDA GEÇECEK Müracaat: BASIN SARAYI İstanbul Tel: 22 l t W NOT: Seyahata katılacak tüccar ve «anayicinin sergide teşhır edilecek mallarmdan ücret alınmaz. 1965 yıh yazında Avrupa limanlarına ANKARA gemisinin bu seferinden başka runstik gezi yapılmıyacaktır. emrinizde % 67 DÜPONT Dacron n % 33 nisbetinde uzun elyaflı extra kalite pamuktan mamul Vakko • Dacroo gömlekleri : Kolay jnkanır Katiyen çekme* Astıgınu anda kurur Sararmaz Otü Istemez Dünya gömlek m<v dasınm en son ve moderD hatlarına uygun olarak ha 5 zırlaumıştır. îlerigelen tuhafiye mağazalarında ve VAKKO'da. Bütün boylar mevcuttur. şimdi I Erkek, eşine ve çocuklarına yaptığı mağrayı elindeki bıçağıtı gücüyle elde etmişti Neyyire KOÇER ı B I ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERE GURUP TENZÎLÂTI Cumhuriyet 3754 I asamak basamsk, toprafı» içine, yerin diblne iniyordunuz düpedüz. Ad»m boja derlnliğe Indinrz ml nfscık bir oyuk. Anlatılmaı bir koku hohluyor yüzünüze. Toprak, riitubet, küf, hepsi birden, ama hiç biri değil. Yeria dibinde yaşam«vnın I kokusu bu. tçine insan kansık' Mağaranın tahta ile çuvaldan ka paği kapamnca gündüz gozfi ka ranlık yntuyordu içerdelrileri. Rormeden çekrp ç*Mp gidİTorlardı gaatler. Nerinie yanyana tümseğin flstttne otuniTonu. Gecekondu insanlartnın ah ettijp ycrdir, ya kovuklsr . diyorum içimden. Eraürümlüyük, diye anlatıyor Nerin. Detonarme Ofis Binası Yapfınlacak GİJBRE FABRİKALARI T.A.Ş. MÜDÜRLÜĞÜNDEN : UMUM İskenderun Süperfosfat fabrikası sahasında yığma betonarm« ofis binası işi birim fiatı esası üzerinden kapalı zarf usulun« gore eksiltmeye konmuştur. Tahmini keşıf bedeli TL. 194570.73 muvakkat teminat TL. 12 000. dir. Eksiltme dosyası 25. lira mukabılınde Bankalar Caddesi Zaier Han kat 4 deki Umum Müdürluğumüzden almabılir. Teklif zarflan eksiltme şartnamesine göre tanzim edilmij olacak 20/4/1965 günü saat 15.00 e kadar teminatlan ile birlikte Umum Müdurluğumüze teslim edılecektir. Şirketimiz 2490 sayılı kanuna tâbi olmayıp ıhaleyi yapıp yapmamakta veya dıledığine vermekte serbesttir. ANTIDOT GRIP. NEZLE DIŞ AGRISI YANIKLAR ARIBOCEK SOKMASI ADALE ROVATIZMAS! YARALAR. KESIK PIŞIK, KAŞINTI I EttZEMA. ERGENLIK i DONUK DERI ÇATLCJKLARiNDA *£»* ı TRAŞTAN^ÖNRA Tek fiat: 8 5 lira B j ^•••a €Eis> dacron REG U S »AT OFF rzurumda is yok diye banvy» iş bulup yaşamaya telmişlerdi. Bn kovuğu ellerine çeçirmislerdi, ama para yfizfinddiblni mresiz, o soğukta, kspafı a ze bakznayıncs toprağın diyemiyordunur. çık bıraktık. Isığın bile gir bile «Benim?» rahat rahat. Başka biri daha tnek istemediği bu kovukta bildiğiniz renklrr yoktu. Talnız sahip çıkmıştı konıfa. ts bıçatoprağın, bir de çulun bozluğu. ğa dayanmıstı. Kocasını sol böğDuyarlardan birinin boyuncs bir rü De sağ kolundan TurmuşlarNejıe tümsek. Ustü çul çuvslla örtülü. dı. Az kalsın ölüyordu. Ayakucunda onun bir küçücüğıi. canı kurtnlmusru ama kolu saBunlar yatak. Bfiyüğünde karı kat kalmıştı. Eskiden t e n l çırv koca yatıyor, küçükte ikJ yaşın çı iken artık iğneyi zorlıyamıyor şişiyordu kolu. daki kızlan. Sonra aralannda. du. Kütük gibi Simdi? Şimdi, her saban yeni dağsen dokülSverecek bir paslı teldolap, nstünde rumru ynmru hastan ekmek anna çıkıyordu. KeTİn'de ne ah, ne of Erzubir iki kapkaçak. Ter toprak, du rumunu anlatıyor: rar toprak, taran toprak... Ahan burası bfarim mehle, urası erdi. Üç kisinin dun orası da onlannki. Küççükten yası. 23 yaşında bir çift in ffftrürdük birbiıimizi. Serdflk, al sanla bir çocuk burada yatıp dık. Daha . kalkıyor, yiyip içiyor, ymşıyorlar Bu «Daha» bizün «daha» deGünleri tüketiyorlardı. Günlerin ğildi. «Daha anlayadın mı?» diye belki de adları bile yoktu bura bana şaşıyordu. da. Tıpkı birbirlerl gibiydüer. Açık bıraktiğimn kapatın SRenklerini yitirmislerdi günler. tesinden, başuruzdan dofru bir Bir yüzü Tukanva, apartı Bir boz yoksullukta, gün yüzü vol geçiyor. Yukanva, apartı E Toprak altında >asayan javru evinin kapısmda manbıra doğru tırmamyor. Apartmanlar denize bakıyorlar. Kabahatlan da yok. Karulık mağaraya bakacak değiller ya. Gelen geçen bUe burada insan var demez, aklından uldan iki tümsek, bir paslı dolap ve toprak, toprak .. Bu gölge kadın ne yapardı burada bütün gün? Ne temizlenecek bir ev, ne kurulacak sofra, ne en küçük heves En yakın kovukl» «küsülü idi» ler. Çocuk ancık yerin yüzüne çıksa taşa tutuyorlardı. Sıkılmaı mısın bn karsnlık ta? diyorum. Şa^ınyor: Niye »ıhılacahmısım? Bu ço cuk var, eğlir akgama çah. Ah•am da erim var, gelir. Ben mantomun içinde Bşüyorum. Rütubet görflnmez bağlarla insanı sanki toprağa bağlıyor. Ü«â>nex misin burada freceleri? Nlye B«irmişem? Talanra Nlye nsirmişem? Taltvnn mıyım ki? Yalanız adam üşür. Geriye, çözülmemiş bir soru kalıyordu, onu da sordum: Toprağın üstüne çıktın mı vanın yören koca koca apartımanlar. Ne diyorsun içinden. bakktıkça? Boş ver, sen bakma onlara. Onlarm içi koca koca dert dolu heppisinin de . Sevüp aldın ya, at gerisini. Sevip almıştı. Mutluluk övle bizün anladığımız gibi kanşık bir sey değildi ki erinierin mafaradan çıkarken bir hoş oluyordu insan. Sanki mliyonların peşinde koştuğu, uğrunda didindiği, didistiği, boğuştuğu o «sey», o mutluluk, tnutluluk dediğimiz sey fidip bir küçük mağaraya inzlenmişti. Hayır? Mliyonların içinde bir kadın, bir loş mağarada. gençlikle a.şktan kendine bir «Yapma mutluluk» varatmıştı? Yaratmayı bilmişti? Biz Biz bilmiyorduk. Ç Ç N I K^mum ««««««• ««««i •««• •«>««««• ••««««• •«««••• «>••<«• ««««««a ««««««a >««««««• ««««••• •««««««• • « « « « •««««• K««c«cci •«««««• •««««««• •«*«(((# ^ ^ m ^^^^ ^^^^^ ^ ^ 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle