16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İKİ CUMHURİYET 5 Nisan 1965 ORTAK PAZAR VE ÜÇÜHCÜ DÜNYA PİERRE MENDES FRANCE «FRANSANTN EŞKİ BAŞBAKAN'LARINDAN PİERRE MENDES FRANCE ANKARADA, FRANSIZ KÜLTÜR MEBKEZİNDE «ORTAK PAZAR VE ÜÇÜNCÜ DÜNYA» KONULU İLGİ İLE İZLENEN BİR KONFERANS VERMİŞTİR. KONFERANSI AŞAĞIDA OKUYUCULAREVIIZA SUNUYORUZ.» rtak Pazar adiyle daha çok tanınan Avrnpa mak üzere her yıl 3 milyar dolâr yardımda butktisadi Topluluğu, 179 railyon tüketiciyi içilunmaktadır. Az gelismiş ülkelere, kendi kayne almaktadır. Dünyanın en basta gelen ithanaklanna göre en fazla yatırım. nlnsal gelirinin yüzde 1,5 2'sini ba işe ayıran Fransa tarafından Iâtçısıdır ve tarımsal ve ilkel madde bakımından gerçekleştirilmektedir. Fransa bilinen tarihi sodünyanın en önemli pazarlarından birini meydarnmlulnkları dolayısiyle ba yardımın büyük kısna getirmektedir. Bu da, sınaileşmis dünya ile mını Kuzey ve Kara Afrika ülkeleri ile Madagas•z gelismiş ülkeler arasında Avrnpa tktisadi Topkar gibi ülkelere yöneltmektedir. Dünyanın bülnluğunun kalkınma alanında basrolü oynıyacatün sınaileşmis ülkeleri Fransa gibi nlnsal gelirfını açıkça göstermektedir. Bununla birlikte Avlerinin yözde 1,52'sini az gelişmiş ülkeler'e ayırrnpa tktisadi Toplnlugu (C.E.E.), ancak, bütün lalar, kalkınma sorununun çözümü büyfik çapta dünyayı kapsıyan bicimde tasarlanmıs genel bir kolaylasmıs olnrdn. Hattâ. Cenevre llaslararası kalkınma siyaseti içinde böyle bir rol oynıyabiTicaret ve Kalkınma Konferansında teklif edillir. difci gibi sınaileşmis ülkelerin. nlnsal gelirlerinin Dünva nimetlerinin yüzde 85'i dünya halkıyüzde l'ini bn amaea avırmaları dahi, baslangıç nın yüzde 15 inin elindedir. Tani dünya nüfusuiçîn büyük bir adim teskil edebilirdi. nun yüzde 82'si, kaynakların yüzde 15'inden yaAynca, yardım eden ve alan her Ulkenin ulusrarlanabilmektedir. Üçüncü Dünya ile gelismis lararası tarafsız bir kuruluşa her yıl alınan kararlar ve sınaileşmis ülkeleri birbirinden ayıran bn meve gerçekleştirilen konular hakkında birer rapor safe ise yıldan yıla artmaktadır. .. . .... , .. vermeleri istenebilir. Bfrleşmig Milletlerin, bu n:: :::::::::::::::::::•.:::::::::: Ne oldu? Büyük ilgi goren tartışma'nuı hazırlanmasmda rıazı güçlııklerle karşılaşıyoruz. Bunların düzeltilmesinde okuyucuların yardunını rica ederiz: O i'azılar, îlgili makalenin çıkraasından sonra nıünıkun olan en kısa zaraanda eönderilmelidir. Aksi takdirde, konunun aktüalitesi geçmektedir. Q Yazılaruı, mümkün olduğu kadar kısa, kabilse daktilo ile veya çok okunaklı şekilde elle vazılmasını nca ederiz. Bir büyük hastalığımız da unntkanlık! Çabuk unuturuz, nnntturmak istedikleri için unuturuz. Kozlu grevinin kanlı hikâyesini de unutmaya başladık. Kanları pahasma gazetelerin manşetlerine geçebilen maden isçilerimizin dnrnmlariyle ilgilenen kimdir? Ne tedbirler alınmıstır? Veya neler düsünülmektedir? 60 kurus için grev yapmak istiyen isçilerin üstüne ates açtırdık. tşçi düşmanı gazeteler : Komüni«t tahrıki \ar dive attılar manşeti. Ve gene isçi düşmanı Bakan'Iar : Komünist tahriki var. . diye verdiler demeei. Oldn bitti. tsçiler gene yerin altına ve aynı şartlarla .. Terin üstünde ise günler politika gevişi getirmek. MecHste «6vüşmek, maaslan 5550"ye çıkarmak, Kadyoya hücnm etmekle geçiyor. Sosyal Adalet Derçisinin Nisan sayısında Aslan Baser Kafaoğlu'nun «Komur ve îsçısı» adlı bir incelemesi var. Herkesin haberli olması gereken sayılar veriyor. Bazı satırlarını alıvornm : «1941'den bu vana kömur madenlerınde 1750 isçi ölmüstür. Madene inen her yuz işcıden 3.5u ölutne mahkum. ( ..) Ve 89.263 yarah . Bu bir savaşın zayiat listesi değildir. 1940'tan 1960'a kadar maden ocaklarında 90 000'e yakın in«an yaralandı. Orağa inen her yüz isçiden 27'si varalanmıs . 1%0'den 1960'a kadar 10 vllda yaralanan 70 000'e yakın i^çı 7 milyon gun isten kalmıştır. Yani yaralanma derecesi ortalama 100 gün isten kalacak kadar ağırdır. { ) Kaza oranı Türkiye kadar yüksek bir ülke dünyada yoktur Türkiyede ocağa inen her onbin işçiden 35'i ölümle karsılaşmaktadır. Avnı oran Pakistan'da 7, Isveç'te 4, îngiltere'de l'den bıle azdır. Türkiyedeki yaralanma olaylanndakı yüzde 27 oranı ise 1870'te tneiltere kömür ocaklanndan daha yüksektir. ( .) Amerikada bir maden isçisinin ortalama ücreti 41 50 dolârdır Avnı memlekeite en az ücret gunde 10 dolâr civarında olduguna gore maden iscisi bunun 4 katından fazla almaktadır Avnı rakamlar Fransada 74 Almanvada 65. Holânda'da 74. Belçika'da yine 74 liradır. Bızde aynı rakam sadece 11 liradır (Zonguldak bölgesinde). Sadece 9 liradır (Çeltek tsletmesinde) (.. ). Avrupada her isçiden 78 metre galeri kazmak istendiğı halde bizdeki işçiden i«tenen 9. 10 hattâ 11 metredir. Hem de elindeki aietler Avrupadakilerden kıyas kahul etmez ölçüde ilkel olduğu halde. (...) Dünyanın her yerinde kömür malivetinde en yüksek pay ücret unsuruna aittir. Kömür malivetinde isçiiigm pavı Almanvada yüzde 61, Fransada vüzde 71. Ineilterede vüzde 64, Amerikada yüzde 79.5 tur. Türkivede ise isçiliğin kömür malivetindeki payı 196n'ta yüzde 36. 1962de yü?de 31 ve 1963'te yüzde 30'dur... • Bütün bu rakamları oknrken hrpimizin vüzö kızarmalıdır. Milletini. ynrttaslarını sevmekten dem vuranlar. toprak altında calısan bn insanlanmızın üstüne ateş açtınp, sonra da Bakanlariyle ve razetelerivle : Komünist tahriki var . yalanını utanmadan ortaya atmaktadırlar. Üstelik ntanmadan daha büvük bir valanla ortaya çıkıp : Kömür tsletmesi devlet tesekkülüdür. tşte bakın devletçilik ne kötüdür . demektedirler. Sanki devlet kendilerinden baska bir varrlıkmu gibi aldatmacaya rirismektedirler. Devlet bn politikacıların sivasi partileri elindedir. Ve bu özel tesebbüsçü partilerin iktidan elindedir devlet tesekkiilleri Milletvekiilerirle. Bakanlarivie. hiikümetlerivle her türlü tedbiri alacak ve isçinin ücretini tesbit edecek kendileridir. Ama hem işçive kan kusturur, hem de iscinin 5nüne gidip : Bakın devletçilik ne kötü!.. derler. lsciler uvanmalıdır. Kötü olan devletçilik değildir. Kötü olan de\Ieti ele secirmis olan topveknn özel tesebbüsçü partilerin vönetimidir. tsci kendi sesini siyasi iktidarda duvnrduju zaman. devlet tesebbüsü de. özel teşebbüs de onu ezmek için bir adım atamıyacaktır. Çalışan insanın kendi kaderine kendisinin hâkim olması çaiısma sartlarını adalete kavnstnrabilir. Ama isçi gidcr de oyunn simdi başında bulnnanlara verirse. onlar da isçiye ateş açar ve sonra da aynı şartlarla topragın altına gönderirler. T. R. T. HAKKINDA M Mart 1965 tarihîi Cumhuriyet'te Dr. Cemal AYGEN Imzası ile yayınlanan yazıda, İhsan ATAÖV isimli bir milletvekiîinin T. R. T. için Meclis soruşturması isteyen önergesi yeriliyor. Böyle tarafsız Anayasa Mü esseseleri üzerine asılsız iddialarla bir çeşit baskı ve müdahale arzusu, demokratik nizama inanmamak olduğu belirtiliyor. Yeni koaüsyon hükümetinin kurulması ile beraber kendini Dev!et gibi gören bazı siyasilerin, yaz dıkları bir tezkerenın radyoda okunmasım istemeleri, istekleri olmayınca da T. R. T. idaresini Devlete karşı isyan halinde görmeleri, demokrasiye ne derece inandıkîannı göstermektedir. Yakın geçmişte, tarafsu Adllye Teşkilâtımızın Sorgn Yargicmdan, Isim hanesi açık tevkif müzekkeresl alanlann, Devlet radyosundan Vatan cephesi yaymlan yaptıranlann zihniyetini taşıyanlara bugünkü tarafsız müesseseleri haz metmek elbette zor olacaktır. sıl değerlendirip verimli bir hale getireceğimizi açıklamıyor. Müsaade ederlerse bunu bir kaç satırla yapmağı bız arzu ettik, saygılarım la ekliyorum: Evet, halkın (s gücünü, çalışan fertlerin Is gücü toplamını milli servet ve sermaye olarak düşünme ğe alısmalıyız. En kıymetli hazinemiz, teker teker çalışan fertlerimizm İ5 ve meslek kabillyetleridir. Bir millî geliri bilgiyle, eğitim le, plân ve kanunlarla sağlamlaştırarak arttırmalıyız. İş ve çalışma yı, bir meslekte verimli olmayı. bir fazilet, bir milli duygu, millî bir felsefe hallne getbmeliyiz. Büyük garp milletlerinin yükselme ve zenginlik şeklini kalkınmamız için ömek alamayiz. Dış yardunlara da guvenemeyiz. Birincisi artık imkânsızdır. ikincisi ise arkasında iktisadi kapltülâsyon lan beraber getirmekte, veya milleit moral çöküntüsüne sürüklemektir. J iz sadece kendi gücümüze, kendi çalışan insanlarımıza t£ anaatıma gore, kıymetli T. R. güvenerek kalkmacağız. Bu husus ta küçük milletlerden bir çok iyi ' • T. mensuplan bir karakter örnekler vardır. Meselâ tsviçre, ımtihanı geçirmektedirler. DemokÇekoslovakya, Isveç, Finlândiya, rasiye ne inanmış, ne de benimseDanimarka, v. s. gibi devletler sırf miş kimselerin, hasbelkader, bazı kendi insan güçleriyle kalkınmıspartilerin yüksek kademelerinde lardır. Üstelik bu devletlerin bibulunduğu bir memlekette, tarafzim gibi geniş ve tabii kaynaklan sız Millî Müesseselerimizde görevbol bir yurtlan da yoktur. Onlar li bulunmak bir bakıma şanssızlık hakikaten sırf kendi insanlarırun gibi görünürse de, bence tam ter iş ve meslek güçleriyle, onlara ver sme ınsana şeref ve gurur veren dıkleri iş ve meslek güçleriyle mu bir yöne de sahıptir. vaffak olmuşlardır. Önce iş ve Başında bulunduğunuz bu tarafmeslek eğitimini okul sisteminin sız Devlet Müessesesini siyasî ikbelkemıği haline getırmişler, sonra tidarların etkisinden koruduğunuz bu okullarla işyerleri arasında bağ mıiddetce biz dinleyicilcr sizlcre lantı sağlamışlar ve iyi iş ve mesminnettar olacağız. Ve sizler de lek kanunlan hazırlamışlardır. bu kıymetli müessesenize şerefini Bu milletlerin muvaffak olmuş koruyabilmiş olmanın huzur ve iolması bizim de muvaffak olabiletibarını kazanacaksınız. ceğimiz hakkındaki inancımızı kuv Malum siyasiler ise lyapılan bevetlendirmelidir. Bütün mesele İyi yanlann, iddia ve isnatların gerve doğru işliyen bir eğitim ve öğçek olup olmadığO şeklindeki soretlmdedir. ruşturmaları kendi vicdanlannda Beş yıllık plânlama hazırlık çayapacaklardır. hşmaları da gösteriyor ki, ana Neclâ ÖZGÜR problem Türk insan gücünü p'ân Ev kadını lamakta, yani plânlı olarak, iş ve endüstri hayatı için eğitebilmekte toplanmaktadır. Türk insanını her şeydea *i*b# Tü*rMy%nfn iş v e ' iiayın Nadir Nadi «tyi olmadı. başlıkh Parlâmento üyelerinin aylık ve ödeneklerine y« pılan zamla ilgili basmakalesinde, bu konuda demagojiye kaçmadan fikir ileri sürmenin zorluğundan bahsederek şöyle söylüyor: «Üstelik Parlâmento üyesi olmanın sayın senatör ve milletvekillerine yüklediği bir takım külfetler ve mecburiyetler de vardır. Bunlar, ödeneklerinin bir kısmuıı partilerine verirler, sık sık gittikleri seçim çevreierinde hatıra gelmedik nice harcamalara katlanırlar, seçim kampanyası sırasında ağır mas rafları sineye çekmek zorunda kalırlar. Toplamı birinci derecede bir devlet memurunun eline geçen paranın ancak bir buçuk mislini bulan bir odenek ve yolluk geliri ile bu masrafları karşılamak 1bette kolay dcğildir.Parlâmento üyesi oımanın yüklediği bir takım masrafları kabul ediyorum. Fakat bir Parlâmento üyesinin tekrar seçilebilmesi için yapacağı si>asi yatırımlan de\let bütcesinden dosteklempvi doğru bulmuyorum. Sayın senatör ve milletvekillerine secim masrafları fazla diye vardımda bulunurken, aynı şartlarla Parlâmento dışından scçimlere iştirak edenlere haksızIık etmiş olmuyor muyuz? Parlâmento üyesi diye niçin böyle bir imtiyaz tanuımış? üphesız Parlâmento uyeliğıni varlıklı vatandaşların tekelinde bırakmak doğru değil. Sayın ya?ar aksinin demokrasi ilkelerine uy gun bir davranış olamıyacağını söylerken, sadece çiftüği çubuğu, hanı hamamı veya başka bir geliri olmayıp da her nasılsa Parlâmentoya girebilmeyi başarmış vatandaşları düşünüyor. Ya, o lüks binaya bir üye olarak adımını atmak isteyen. belki de daha paralı oiacak olan fakat geliri seçim mas raflarmı karşılıyamıyacak durumda bulunan vatandaş!.. Yalmzca secilmiş olanların tekrar seçilme şansıru artırmak üzere mall yönden yardımda bulunmak acaba de mokrasi ilkelerine uvgun düjer mi? Milletin dörtgözle beklediği bir çok kanun tasarılan dururken, bu zam için öncelikle görüşülmesi elbette iyi olmadı ve hattâ çok kötü oldu. Parlâmentonun vatandaşlar arasında gittikçe yok olan itibannın daha da azalmasından baş ka bir işe yaradığını zannetmiyorum. Hepsi bir tarafa, üstelik Anayasanın zorlandığı da ortada. Konu mutlaka Anayasa Mahkemesinde görüşülmelidir. Az CJSİIŞmİŞ UİkG halkının gelişmiş ülke h O İ k i n i n ^ sıkıntısı T T luslararası para sisteminde de, gelişme yolundaki ülkelerin yararına olacak bir reform gereklidir. 19 unru asrın para sistemine ddnmeye değil. fakat altının >anında uluslararası para fonunun sağlıyacaği itibari bir ck değere de ihtiyaç vardır. Bilindiği gibi, son yıllarda ceşitli anlasmalarla ve özellikle 1%1 Paris anlaşmasiyle 16 milyar dolâra teksbül eden ek imkânlar saglanmıstır. Kurulacak uluslararası bir ajans, bu yenl sistem üzerinde yapacağı alımlar ve başka tedbirlerle çesitli nedenler yüzünden meydana gelecek dalgaFakat dıs yardım alan ülkeler, hareket proglanmalarda enflâsyonist ya da dcflâsyonist hareket ramlarını, yani plânlarım kendileri tesbit etmeleri önliyebilir ve gelişme yolundaki ülkelerin ihlidirler. Ancak bu sekilde, dışarıdan zorla kabul tivacı olan istikrarı sağlıyabilir. Bu fikirlerin heettirilmemesi gereken idari, malî ve baska tednüz olgunlaşmamış olmakla birlikte Birleşmis Mil Dirlerin nihaî kontrolünü ellerinde tutabilirler. letler gıda ve tanm teşkilâtı ve Birleşmis MilletYardım «ajlıyan ülkelerde ise, bazı çevreler ler içindeki cesitli tartışmalarda işlendiçi görülbovle bir nluslararası day.inısma siyasetine karmektedir. Fakat dünya fiatlarının istikrara kavus ' ft direnirler. Bu yüzden yardrrnda bulunan ülkeması ve düzenlenmesi yanında ticarî yapıların da ' ler kamu oyunnn bu uluslararası dayanısma sidüzeltilmesl ^erekmektedir. Aksi takdirde yoksul yasetini haklı kılan temel nedenlerden haberdar ülkeler üreticileri, kazançlarmı aracılara kaptıredilmesi. bu yardımı anlaması ve desteklemevi maya devam ederler. gerekiyor. özellikle Batı Avrupa'da bu konuda Sınailesme yolundaki genç ülkelerle sınaileşmis lon 10 yıldır büvük llerleme kaydedilmistir. örülkeler arasında iyi niyete dayanan müzakereler, negin Norveç halkı yoksul ülkelere yardım için anonnal rekabet sartlannın sebep olduğu «sosyal dumpinjr'e engel olabilir. Gelisme yolundaki ülSzel bir vergi ihdas edilmesini, tereddütsüz kakeler, büyük yatırım istemiyen ve Ihtisaslaşmamış bullenmistir. Bn örne^e, belli ölçüde tsveç ve bol insan gücüyle çalışan sınaî sektörle ise başlar. Fransa'vı da katabiliriz. Varlıklı ülkeler bu Kelisimi kendileri için kötü soZençin ülkelerin yoksnl ülkelere yardımları, nuçiar veımiyeoek ticarî tâvizlerle kolaylastırabitaükümet elirle doğrudan dojruya katkı, para, lir ve kendi güclerini daha modern sanayi alanlamalzeme, teknik hizmet çihi hibe ve borçlar sekrına aktarabilirler. Bu ticarî tâvizlerin başında EClindedir. Bu vardımlar ya ço^nnlnkla çörüldüSü lişme yolundaki ülkelerin mâmul ve yan mâmul gibi hükümctlerarası ikili anlasmalar, ya da yar maddelcrine pazarlannı acmak gelmektedir. Ticadımcı ülkenin. yardımı toplayan ve ihtivacı olan ret ve gümrük târifeleri genel antlaşmasi (GATT) filkelere datıtan ulnslararası bir knrnlnsa katKeçen şubat ayında Cenevre'de yaptığı toplantıda kıda bulunması seklinde yapılır. bu yönde tavsiyelerde bulunmuştur. Avrupa iktisadi topluluğu yöneticileri de. üye altı ülkeyi bu görüşü benimsemeye zorlamaktadırlar. Fakat aynca, az gelişmi; ülkeler, aralarında kendileri için zararlı rekabete son vermelidir. Bunun için de Birleşmis Milletlerin izah ettiği şekil«tktisadi Ishirli&i ve Kalkınma Teskilâtı» na de kalkınma plânları ile ihracat plânlarım diizendahil sınaileşmis ülkelerin, az gelismis ülkelere lestirmek gerekiyor. Hükümetlerin çok cesaretli olyaptıŞı yardım. son yıllarda hükümet yardımı malarına ihtiyac gösteren ve ceşitli siyasi güclüklerin ortaya çıktiği bu konuda. en mantıklı çozum olarak Mlda H nıil>ar dolârı, özel yatırım olarak bolgesel isbirliğidir. da 2 mil\ar dolârı, yani, yardım alan ülkelerin toplam olarak yılda brüt yatırım seklinde gerçekBurada. Ortak Pazarın. kendini, üyelerinin men faatini korumakla görevli kapalı bir kuruluş telaklestirdikleri 30 mil\ar dolârın 8 milyar dolârla ki etmediğini ve öteki ülkeleri. özellikle kalkınma dörtte birini bulmaktadır. Fakat bu 8 milyarlık çabası içindeki ülkeleri bilmezlikten gelmediğini yardımın çoealmadan devam etmesi, sınaî maikaydetmek isterim. Ortak Pazar ticarî anlasmalar seme fiatlarının \ıldan yıla artması dolayısiyle yanında son yıllarda Yunanistan ve Türklye ile olsz gelismis ülkeler icin yardımın çittikçe azaldujhı gibi ortaklık anlaşmalan da imzalamıstır. ması anlamına gelir. Avnca, bazı siyasi direnmeTurkiye ile varılan anlaşma, bilindiği gibi bir inti ler, Amerika"nın ödeme dengesindeki açık eibi kal devresi öngörmektedir. Aynca Ortak Pazar, mali ya da iktisadi eüclükler, bu vardımın önütütün, fındık, kuru incir ve üzüm gibi başlıca Türk müzdeki vıliarda artmasını önlivebilir. Şu hnl ihrac malları için gümrük kolaylıklan sağlamışde, 1965 \e onu izliven yıllar çetin vıllar olacaktır. İlk düzcnlemeler. Vunanistanın da tütün ve tır. ÖZPI tesphbüs vatırımlarında da son vıllarda üzüm ihracatçısı olması dolayısiyle bazı teknik ; hafif. faUat d 'zen!i hir azalma söze carpmaktagüçlüklerle karşılaşınıştır. Gelccckte anlaşmanın da ongördüğü gibi, Türk iktisadiyatı ile Ortak Pazar dır. Gerçekte de. ö'fl sermave. kalkınma volnnüyesi ülkeler. iktisadiyatı arasında daha sıkı bir daki ülkelerin hakikî ihtivaçları ile çittikçe daha işbirliği meydana gelebilecektir Bu. tedricen geraz uynsacaktır. Ülkeniz yöneticileri de bn soruncekleşecek bir amaçtır. Fakat önemli olan, bütün Ia karsılaşmıva baslamıslardır. Ayrıca, kalkınma ilgili taraflaruı bunun zorunluğunu anlamış olma yolundaki ülkeler, haklı olarak petrol, maden, ları ve bunu gerçekleştirmeye çalışmalarıdır. Turelektrik gibi iktisadiyatlarının anahtarı durukiye ile hnzalanan ortaklık anlaşmasını, çekinmundaki sektörlerin kontrolünü ellerinde tntgen olmasına ve ancak bir başlangıç teşkil etnıemak istemekte, bn da yabancı özel sermave mensine rağmen, dünya ticaretinde daha iyi bir denge faatleriyle uzlasmamaktadır. Su halde, bundan sağlama ve zorunlu olduğunu söylediğim ticarî mü böyle hükümetlerarası yardımlasma şeklini daha badele yapısını değiştirme hazırlıkları yönünde her çok hesaba katmak gerekecektir. kesin sarfetmesi gereken çabaya iyi bir örnek olduğu için bahis konusu ettim. Çünkü. smaileşmis ülkelerle gelisme yolundakiler arasındaki ilişkiler, ancak böylelikle dünya tlcaretine tedricen yeni bir «Altılar» A\rupası, ^elisme yolundaki ülkelebicim verecektir.* re 2/3'si hükümet, 1 3'i özel sektör tarafından ol nna az gelişmislerde yüksek olan nüfns artışını da katmak gerekir. Nüfns artısının ax gelismisler çıkmazında oynadığı rol, katı iktisadi yapılarla \e üretim artısındaki yetersizlikle bir araya çeldifi zaman ayn bir önem kazanmaktadır. Son 10 >ıl içinde az gelismiş ülkelerde firetim artısı coğunlukla nüfns artısının altındadır. Böylece, sınaileşmis ülkelerde adam basına nlusal gelir payı artar, yani bu ülkeler zenginleşirken. az gelişmis ülkelerde bu pay düşmekte yani bu ülkeler daha yoksullasmaktadır. Devanu imkânsız olan bn durumu düzeltmek için mu•zzam bir çaba sarfetmek gerektiği ortadadır. Fakat, az gelismis ülkelerin ulusal üretimi, dolavısiyle geliri az olduğundan yatırım için ayıracakları tasarruf da ona çöre olmakta ve gerekli hızda bir kalkınma için zorunlu yatırım yapılaraamaktadır. Bu açmazdan kendi imkânları ile kurtnlmak isti\en ülkeler halkı tasarruf için çok güç sartlara boıun eğmek zornndadır. Bu güçlüklere. az gelismislerin baslıca ihraç malı olan ilkel madde fiatlarındaki düşmeleri, askerî masrafların yüksekli£ini, borç taksitlerini de katmak gerekir. Bütün bu güçlüklcre gögüs geren ülkelerin çabalarını desteklemek sınaileşmis ülkelerin jörevi ve eerçekte temel menfaatleri geregidir. B cak yayınlar nluslararası kamn oynnan daha iyi aydınlatılmasma ve zengin ülkelere Sdevlerini yerine getirmeleri yolnnds baskıda bnlnnraasına yardım eder. Böylece yardımlar. daha iyi düzenlestirilebilir ve siyasi baskılann kötü sonuçlarından kurtarılarak daha verimli bir hale getirilebilir. Yoksul ülkelerin ihrac ettişi ilkel madde fiatlan ile ithâl ettiği islenmis maddeler fiatlan arasındaki ilişki de, çeşitli ârızî ve başka nedenler yüzündcn yoksul ülkeler aleyhine gelişmekte, fiat dalgalanmaları kalkınma plânları üzerinde kötü etkiler yapmaktadır. Bazı örneklerden kuvvet alarak, ilkel maddelerin fiatlannı yükseltip istikrara kavuşturmak, maliye fiatlan ile dünya fiatlan arasındaki farkı gidermek ve gelişme yolundaki ülkelere iktisadi kalkınmaları icin daha sağlıklı temelIpr sağlamak mümkündur. faporlara dayanarak çıkaracağı tablolar ve yapıla Özellikle siyasal kurumlann Anayasada bulunup bulunmamaları onların bu niteliklerine zarar ver mez. Fikrin yaygınlaşıp aksiyon alanına geçmesi ve toplu yaşayışı etkiliyecek bir güce sahip olması diye çok kabataslak olarak ifade edebileceğimiz bir kurum. demokrasinin varlık şartlarından olduğu halde Anayasada bulunmazsa. o yokedilmesi de çokçu özgürlüğün bir görünüşünün ortadan kaldınl ması anlamına gelebilir. Örneğin, sayın Prof. ün 1961 Anayasasında kurum olarak gosterdiği partiler, 1924 Anayasamızda yer almadıklan için kurum olma niteliklerini yitirmişler miydi \e bunlann özüne dokunulsaydı dcmokrasiden söz edilebilir miydi? Demek ki aranan gerçekçi ilke, bir kurumun ancak Anayasada varoldukça özüne dokunulamaz düşüncesinden daha ötede. •Toplumumuzun birleşik inancının ifadesi olmakla işlerllği mahfuz tutulan Anayasa müesseselerini «Cumhuriyet, Lâiklik, Genel devri oy, Çok parti, Devletin bütünlüğü, Mülkiyet, Miras ve Serbest özel teşebbüs olarak belirten değerli prof., bireyci toplumcu bir dayanağın görünüşü olan ve Anayasanın birçok maddelerinde açıkça ifadelenen toplumculuğu özüne dokunulamaz bir kurum olarak nitelendirmemekle, iktisadî gelişimin çağdaş belirtisi olan bireyci toplumcu gereklerin özüne dokunulmasına açık kapı bırakmak tadır. Yiğit DEMİRDAĞ tstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisi UI Para sisteminde reform Oğretmen okulları ve gerçekler İİİ Kötü otdu S Fiatların artması yardımı azaltır Ş N ğretmenhk sanatının bugune değm yurdumuzda gerçekleşmemesının ned»nlerinı, sayın Meh met Âdem Solakın belirttiği gibi, yurdumuzun geri, halkımızın öğretmen kavramının hâlâ Ortaçağ anlayısıyla benımsemesınde aramamalıyız. Halkımızın büyük bir teslımiyetle oğretmene sarılması, ondan çok seyler bekledi • ğinıp. ona olan inanç,butunlüğu nun kesiff bir ısaretıdir. Bevrrıçj a .f f a | i f ; S epçp f j ç y p ^ l^ljatşılamalfyız onların bu^d^ıv, şekilde ve suratle hazııiamanın ranîşlarmı. •••••••••••BBBBBBBBBBBBBBBBBBBBflBBBBBBBBBBflaB yolunu bulmaktır. O halde nedir öğretmeni sanaO halde biz her şeyden önce tından yoksun eden? YurdumuMilli Eğitim Bakanlığunızı ele alıp zun geriliği mi? Politikaya veya maksada gore plânhyabilirsek kal öğretmenler arasına sokulmak iskınmanın yarısını basarmif sayıtenen ikilik mi? Bence bunlar sölırız. nuk ihtimallerdir. Esas nnsurn, Sait YADA öçretmenliğin kendi bünyesinde aramahyız. Güçsüz bir bünveden Tatbiki Güzel Sanatlar bir şer beklenemez. Onn çüçlen Okul öğretim üyesi dirmek gerekir. Bu gücü de, onu köklii bir şekilde yetistirmekle verebiliriz. Koklü yetiştirmenin tek çıkar yolu da, ona tatbiki İzdiham dolayısiyle bu Pazartesi de temsil vardır. fl değeri olan meslekî kültür verTelefon: 44 54 02 J mek ve bu kültürü onun malı o • luncaya kadar, ona geniş bir şe20 Nisan Salı 21.30 dan itibaren J kilde bu kültürü tatbik imkânı ise saglamaktır. Ankara KONAK Sinemasında S W çık iktidar rejimlerinin belirD ir baska husus da, ögretmefl gin ilkesi olan duşünce öznin iş başında yetiştirilmesigürlüğünün ifade ve tümleme araCumhuriyet 3749 dir. Öiretmen. meslekî çalıs cı olan çeşitli hak ve özgürlüklemalannda bazı güçlüklerle kar rın sınırını tayin denemesine gırişen sayın Bahri Savcmın, iyi ni şılaşabilir. Onu, yalnıs bırak mamak gerekir. Bugün, bu da yetine rağmen, işlediği konuyu yapılmıyor. Sadece teftiş diliher yönden kavrayıcı olmaktan uyor. Rehberhk ve yetiştirilme zak bazı fikirleri savunduğu kaımkânlarından yoksundur. iç şup nısındayım. hesiz bunun da bazı nedenlerı • Hürriyetin Sınırları» adlı yazıvardır. Bunların başında, mes lannda, demokrasinin içinden çıleğin bu kademesindekilerin teda kan ve onu hedefe götüren bir övi gücüne sahip olmayısları ge ğe olarak ahnan çokçu özgürlük lir. İkinci husus. yurdumuzda e(Plüralist hürriyet) kavramınm gitim düşünürünün olmayısıdır. sınırlanmasının teorik esaslarına O halde, öğretmenı, mesleğinın işaret edip, bu sımrlama için ger sanatçısı yapmanın tek yolu, oçekçi bir ilke arayan yazar, bizim nu, yetistirici, teshısçi ve teda • için, Anayasadaki toplu inancın vici yapmaktır. Bunun için d e oyansıması olan kurumların yaşana en yüksek öğremm imkânları masını önleyici, zora dayanan faasağlanmah, kusursuz bir duruna liyetlerin bu smırlamanın tek ölgetırildikten sonra öğrencilerin çüsü olduğunu belirtmekte ve bu karşısına çıkarmslıd'.r kurumlan eksik olarak saydıktan sonra, bunların özüne dokunan faa Kemal IŞIK liyetlerin söz konusu olamıyacaMekece okulu mudurıı ğını söylemekte. Pamukova «\ llıiiiııııııi'r Karaca j S o n 2 Haf ta j HURIIIYETIK I • UYANDIRMA BAKANI £ fT»VTTVTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTTfT Ostnanlı Bankası A.Ş. Hissedarlar, esas mukavelenin 29 uncu maddesi hükümleri gereğince, 5 mayıs 1965 larihine tesadüf eden Çarsamba günü saat 12.30 da Londra E.C.2, Liverpool Street, Great Eastern Hotel (Essex Room)'da yıllık umuml heyet toplantısına dâvet olunurlar. MÜZAKERE GÜNDEAÜ 1) Komitenin 1964 hesap yılına ait raporu, 2) 31 arahk 1964 tarihinde kesıln hesapların tasvibi, 3) Temettü hissesinin tayini, 4) Komiteye âzalar tayini. Esaı mukavelenin 27 nci maddesi mucibince, umuml heyet, gerek hissedar, gerek vekil. gereks» hem hissedar, hem vekil olarak en az otuz hisseyi bir «raya getiren bütün »ahnlardan terekküp eder. Ancak, umumt heyete istirak hakkını kullanabılmek için hiss» senetlerinin ve muhtemelen vekiletnamelerin toplantı için tayin ediln tarihten en az on gün evvel aşağıdaki adr»slerden birine tevdi edilmi? olması lâzımdır: Istanbulda, tdare Merkezine, Pariste, 7 Rue • Meyerbeer (IX eme) de Bankanın M«rkeztne. Londrada, 1822 Abchurch Lane, E.C.4'de Bankanın Merkezine veya muhtelif subelerine. Yıldıı 6543756 Altıların yardımı MAX FACTOR HOLIYVVOOD DİYARBAKIR VAULIĞINDEN 1 3.925.365,16 lira keşif bedelli Diyarbakır Kolej binası, Tedris blokıı, Yemekhane, Yatakhan» inşaati 1965 jnlına sarf mukaveleli obnak 1.750.000. lirası 1965 yılında ödenmek üzere 2490 sayılı kanun gereğince kapalı zarf nauliyle eksiltmeye konulmuştur. 2 Eksiltme 29/4/1965 perjembe günü saat 15.00 de Bayındırlık Müdürlüğünde yapılacaktır. 3 İşin geçid teminatı 131.510,95 liradır. 4 Kejif şartname ve ilgili evnklan Bayındırlık Müdörlüğunde mesat günlerl bedelsiz görülebilir. 5 İhaley* katılmak isteyenler bu işin ke»if bedelli kadar (B) grupu müteahhltlik karnesi, plân v« techizat teknik personel; teahhüt beyannameleri ile kanun! konut belgelerini dilekçelerine ekliyerek 20/4/1965 günü akjamına kadar Valiliğimize müracaatla yeterlik belgeleri alinalın çarttır. 6 2490 «ayılı kanunun 32. maddesine göre (geçici teminat mektubu, Ticaret Odası vesikası; yeterlik belgesi) ni havi teklif mektubunu hazırlıyarak ihale saatinden bir •aat 5ncs İhale Komisyonu Başkanlığuıa teslim etmeleri Bin olunur. (Basın 4988 D. 98/3744) MEVLIT Kıymetli ejlm ve seveill annemiz vefatının 40 ıncı gününe tnasadüf eden 6 Nisan 1965 Mİı günü öğle namazını müteakıp Hacıbayram Camllnde Mevlidi Şerif okunacaktır. Arzu eden akraba, dost ve din kardet'erimizin teşrlfleri rica olunur. BALKANER AİLESİ î HAS: 95 375S J Şirketinin makyaj mütehassısı muhterem hanımefendilerin ŞOL MEDİKAL GÜZELLİK ENSTİTÜSÜ ne saygı ile teşriflerini rica eder. (22M»rt .14 Nisan / 1965 arasında her gün öğlen den tonra) Hanımlara modern makyaj tekniği, cill bakımı va «on moda gelismeteri hakkında bilgi verilvcektlr. Alâkadar hanımlar, kendi sahıslanna en uygun renk ve makya| ronlan <n aynca «GOzellik tekniği ve Cilt bakımı» hakkmda Ocretsiz olarak kıymetli yaıılı »av siyele* eld» edebilirler. SOl MEDİKAl GÜZELLİK ENSTİTÜSÜ (Site Sinemast karsısı, Şişli) Teb 48 01 42 Münevver Balkaner'in Tuncer ÜNEY Memur : KIRALIK Ş • Büyük depolu dukkân ve B • odalar: Karaköy meydanından J 5 30 metre. Tel: 44 66 31. g .BBBBHBBBBBBBBBBBrBBBBI Ç ayın Ismail Cem'in 23 Martta bashyarak yayınladığırnz «Az gelişmiş ülkelerde sermaye birlkimi> adlı yazısı üzerinde durmak istiyorum. Yazar biricik büyük sermayemlzin insan gücümüz olduğunu, batı milletlerinin geçtiği yoldan geçerek zenginleşmemize imkân olarmyacağını çok güzel anlatıyor. Ancak yazar, izuan fücümüzil na Az gelişmiş ülkelerde sermaye birikimı Istanbul Ticaret Odasından 14 ncü Kota âcil ihtiyaçlar kontenjanlannın ikinci devresinden talepte bulunmak isteyen mensubumuz sanayicilerin 7 Mayıs 1965 akşamına kadar Sanayi ŞubeTİze müracaatları rica olunur. (Basın 4M9 3747) (KeKiamcılı*:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle