17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE İRÎ CUMHURtYET 29 Mart 1965 Millelvekili ödenekleri ve Anayasa Mahkemesi Coşkun KIRCA İstanbnl milletvekili illet Meclisi, 26 Mart 1965 günü T.B.M.M. maz. Yasama meclisleri baskanları itâ âmirliği Dilekçe Karma Komisyonunun eski Senagörevierini sadece kendi sorumlulukları altında törlerden Cemalettin Bulak'ın bir dilekçesi yaparlar. (Meclislerin Hesapları İnceleme Kolakkmda verdiği kararı kabul ederek, Cumhurimisyonları Baskanlarını T.B.M.M. üyelerinin ödeyet Senatosu Başkanını, Sayın Bnlak'a, senatörnek ve yollukları konnsnnda bir kannnla itâ lükte geçirdiği süre için birinci derecedeki hââmiri olarak göstermek de, bn komisyonların kirnlere verilen 800 liralık tazminatı ödeneğine görevi itâ âmirini denetlemek olduğuna göre, ek olarak ve bunun varısı olan 400 lirayı da yol mümkün değildir. Çünkü, Anayasamızda sözü Inğnna ek olarak ödemefe davet etmiş oldn. Bn edilen genel idare ilkelerine göre, sorumluluk karar, T.B.M.M. üyelerinin ödenek ve yolluklarıile denetçiliğin aynı şahıs üzerinde birlesmesi na zam niteliğinde değildir. Böyle bir zamtnın imkânsızdır ve Anayasaya aykırı olur.). Bu dugerçekleşmesi için, önce Bütçe Kannnuna bn ko rumda, Cnmhnriyet Senatosn Başkanının, Bay nnda ödenek konması, sonra da Millet Meclisi ve Bulak hakkında verilmis olan tesriî kararı infaz Cumhnriyet Senatosu Baskanlarının itâ âmiri etmeğe mecbnr olmadığı süphesizdir. İnfaz ettieıfatiyle bütçe ile sarfetmeğe mezun kılınacaklaği takdirde ise, imzalıyacağı tediye emri bir idarı Sdeneğin bn yolda sarfını kannna nygnn burî tasarrnf olarak Danıştayın mnrakabesine tâbilarak çerekli tediye emirlerini imzalamaları ve dir ve Danıstayca • dâva açılırsa • iptal edilebibn tediye emirlerinin yasama meclislerinin he lir. Danıştayın .vasama meclisleri ba.skanlarının •apları inceleme komisvonlarımn denetçi üyeleri idarî tasarrnflarma bakmadığı yolnndaki iddiatarafından vize edilmesi gereklidir. Demek olular da tamamiyle mesnetsizdir. Danıştayın bu yor ki, henüz böyle bir zam gerçeklesmis defilgibi kararları yeni Anayasa yürürlüğe girmeden dir ve zammı gerçeklestirmek istiyenlerin aşmaönce alınmıştır ve yeni Danıştay Kanunnnun müları gereken daha bir havli merhale vardır. zakeresi sırasında, Fransız Danıstayının içtihadına nygun olarak, bn gibi kararların Danıştay denetimine tâbi oldnğn bütttn açıklığiyle belirtilmistir. Aksini iddia etmek, Hukuk Devleti ilkeGerçekten, parlâmentanun izhar ettiği iradesini inkâr etmek demektir. nln «millî irade» olarak her şeyin östünde oldnfunu iddia edenler için, vasama meclisleri bas: ••• kanlarının bu karara uymaktan başka yapacak Kaldı ki, Bay Bulak'ın dilekçesinin Senato $eyleri yoktur. Fakat, fonksiyonlar (knvvetler) Baskanı tarafından reddedilmesinden veya bn •ynlıfı ilkesinc dayanan Anayasa sistemimizde, dilekçe için cevap verme süresi olan fiç ay geç«milli irade» dahi eerek secimlerde, gerek par• •• • meden önce bn dilekçenin Dilekçe Karma Komislâmentoda, ancak hukuk kurallanna nygun ola• •«a yonu tarafmdan incelenmesi ve böyle bir olumrak izhar edilebiür ve hukuk knrallarının bağlaln veya olumsuz red kararı aleyhine Danıstaya yıcılık vasfı verdisi ölçüde ona uyulnr. Anayagidilebileceğine göre bn hususun dikkate alınma•amızın 2 nci maddesine gSre bir «huknk devieması, yukarda sözü edilen 140 sayılı Kannna ayti» olan Türkiye Cumhuriyetinde başka türlü kırıdır. Kannna göre, Dilekçe Karma Komisyobareket edilmesi mümkün de&ildir. nn bn dilekçe konusunda tamamiyle yetkisizdir; bn konnda Dilekçe Karma Komisyonu kadar, Cumhuriyet Senatosn ile Millet Meclisi de yetkisizdirler. Böyle olnnca, yetkisiı bazı mercilerin Parlâmentoya dilekçeyie başvurma hakkının aldıklan şekil bakımından batıl kararlara yasatanındığı fonksiyonlar ayrılıgı ilkesini nygulayan bfîtün parlömantcr rejimlerde, bu dilekçeler hak ma meclisleri baskanlarının uvup uymamakta muhtar olmaları hir yana; bn eibi kararlara nykında kesinlesmis olan tesriî kararlar. bu kararmamak avrıca vazifeleri icabıdır. ların hitap ettiji idarî mercileri hiçbir suretle Yukarda da belirttiğimiz gibi, bn karara nvatoağlamaz ve bu kararlar huknk düzeninde kenbilmek için yapılması gereken seylerden biri diliğinden dahi hichir sonuç yaratmaz. Bu kararde, bütçeye ödenek koymaktır. tste, bn sırada, ların hitap ettiği idarî merciler. bu kararları kaAnayasamızın öngördügü en yüksek yargı merpnna ve maslahata uygun görürlerse infaz etmek ciinin konnyn ele alması saflanabilir. iein bir idarî tasarruf tesis ederler; infaz etmeGerçekten, bütçeye konnlan tahsisat kannn ği nyşrun görmüyorlarsa, infaz etmeme gerekçehükmü niteliğini tasır. Birinci derecede hâkim•ini Dilekçe Karma Komisyonuna bildirirler. lere veriien ek ödenegin bütçeye T.B.MJH. üyeBnnon üzerine, Dilekçe Karma Komisyonunun lerinin ödenek ve yolluklannda üstelik makabhanrlıyscagı rapor yeniden Senatoda ve Millet line şâmil bir in'ikâsı olacaktır. Bn, bütçedeki Meclisinde görüsülür; bn takdirde, aynı kararda ifadesini bir ek meblâg seklinde bnlacaktır. Bn Mrar olnnsa bile. idarî merci, hu kararı da infaz ek meblâg eğer Anayasaya aykırı ise, Anaya<ıa etmek zorunlngunda değildir. tdari mercinin bu karsn yerine tetirmemesi üzerine. vasama mec Mahkemesince iptal edilerek ynrürlükten kaldırılabilir. Eîer yeni bUtçe bn yolda hazırlanırsa, Hslerinin yapabileceği tek s«y. soru, genel görüsveni bfıtçenin Resmi Gazetede yavmlanmasından me. Meclis arastırması, rensoru ve eger bir <mç ÎS K^)eU^yînin veyş 31 «eIfnadı söz komıssyss • MeeHs sorusturm»» fitıi denetleme yollanna basvurmaktan ibarettir. Ak natörün bn konnda Anayasa Mahkemesine iptal dâvası açmaları mümkündür. Bunun gibi, CumBİni kabul etmek, Parlâmentoya tdarenin yerine hurbaskanı, partilerin T.B.M.M. grnpları ve T. •••a kalm olarak özel, sübjektif ve müşahhas karar• ••* B.M.M.'nde femsil edilen partiierle son genel •••• lar almak suretiyle idarî islemler yapabilmek milletvekili secimlerinde toplam oyların en az hskkını tanımak ve üstelik, maddi niteliği geregi yüzde onnnn alan siyasi partilerin merkez karar İdarî karar olan bn gibi teşriî kararları, Anaya•anın 114 üncü maddesinin sarahatine aykırı ola organlarının karariyle bnnların genel baskanları. Anayasa Mahkemesine basvnrabilirler. Grnprak kaza murakabesinin dısında tntmak demek larda ve partilerin merkeı karar organlarında oiur. Nitekim, hu konudaki 2fi Aralık 1962 tarih11 ve 140 savılı Kanun görüsülürken bn husus bü böyle bir müracaat icin gerekli karar yetersayısı üye tamsavısının salt çofunlufudur. Anavasa tün açıklığiyle kanun teklifinin gerekçesinde, Komisyon raporlarında ve tutanaklarda yer al rejimimİ7İn itibarı, bn yetkivi kullanacakların cıkmasına baŞlıdır ve bn yetkivi knllanacaklar mıs olup, Yüksek Hâkimler Kuruln bazı hâkimlcrin dilekçeleriyle ilgili olarak verilmis bir kı muhakkak çıkacaktır. sım teşriî kararları, Anayasamızın fonksivonlar Bütçede ver alan tahsisatın kanun hükmü niayrılığı ilkesini ifade eden 5, 6 ve 7 nci maddeteliSinde olduğuna bile bn vesileyle süphevle lerine dayanarak infaz etmemistir. hakanlara verilecek cevap ise. bnnn kararlastıracak merciin de Anayasa Mahkemesi oldnSudnr. Yasama meclisleri baskanları, Devlet idareHakkından süphc etmiyenlerin Anayasa Mahilnin (ve Hazinenin) bir kanunla parlâmento hizkemesinin kararından da çekinmemeleri ve orametleri için ayırmıs oldukları tdarenin personel va gidilmesini kolaylastırmaları böyle bir konnvasıtaları ve malî vasıtaları üzerinde birinci deda en hasit vicdanî vazifeleridir. recedeki itâ âmirlerine ait bütiin yetkileri kul(NOT: 8(H) liralık hâkim ta7minatının T.B.M. lanırlar. Bn yetkilerin kullanılmasında, ınevcnt M. üyelerinin ndenpklprinp «•V'onmo'iinin nicin mevzuat gereğince, vasama meclislerinin divanAnaya'ava svkırı olduğunu baçka bir yazımızda ları, komisyonları ve genel kurullarından emir ; Te talimat almaları söz konusu değildir ve ola *ah edeceğiz). Topuna birden. NÜRRİYETİN SINIRLAHI Prof. BAHRİ SAVCI Her bakımdan «kapalı»toplumuz celediğimiz zaman, ne kadar geni? bir Anayasa imkânı içinde olduğumuzu, hayretle göreceğiz. Gerçekten, batı demokrasisi ülkelerinin bazılarında da hürriyet yelpazesi son derece geniş değildir. Oralarda da demokrasi adına demokrasiye bir sınır söz konuyudur: Ülkede yerleşmiş demokrasiye, onun temel düşüncesine ve ana müesseselerine aykırı faaliyetlerde, siyasal hürriyet imkânlanndan tüm yararlanılamaz. Siyasal hürriyetler. oralarda, demokrasi gereklerini yıkmada kul lanılamaz. Bu maksad» yönelmiş faaliyetler, hürriyet sayılmaz, sınırlanır. 1. Hürriyetleri sınırlayan her tedbir, bizzat, demokrasinin hürriyetçi idee'sine aykırı düşer. Demokrasinin hürriyetçi idee'si, bir prülarist telâkkiden ibarettir. Buna göre, bir demokrasi varsa, bu demokrasi, kendisini, ancak, plüralizm ile ifade edebilir. Yani gerçek demokrasi, birbirine zıt fikirlerin ve onlara karşılık olan türlü siyasal faaliyetlerin bir arada mevcut olması ile mümkün olabilir, yaşıyabilir. Söz konusu tedbirler ise, demokrasinin yaşama şartı olan bu plüralizmi kaldırır. Bunun sonunda da bizatihi demokrasi idee'sini bozucu bazı fikirleri, ünanimiteyi teşkil eden birleşik değerler kıhğı içinde, empoze etmeye kalkar. Binaenaleyh tedbirler reddedilmelidir. 2. Hürriyetleri sınırlayan tedbirler, pratikte, çok kez, demokrasinin ve onun dayanağı olan değerlerin söz konusu olduğu yerde yani gerçek yerinde değil; hürriyetlerin her safhasında, her alanında uygulanma sonucuna düser. Bu suretle de, hürriyetlerin tüm kısılması sonucu doğar. Binaenaleyh tedbirler reddedilmeü dir. 3. En isabetli olduğu zaman bile tedbirler, yine pratikte çok kez. asıl kasdettiği faaliyetleri yakalayamaz. Çünkü bunlar, hemen yer altına inip orada, daha da tehlikeli olarak devam etmeye baslarlar. Bu tedbirler, çok kez birleşik cemaat duygusunu meydana getiren birleşik değerleri ve demokrasiyi geliştirecek hayati düşünceleri, hürriyetleri yakalarlar. Onlan imha sonucunu verirler. Bundan zarar gören de, demokrasinin ve birleşik değerlerin kendileri olur. Binaenaleyh, tedbirler reddedilmelidir ki, hürriyet telâkkisine aykırı gözüken fikirler ve faaliyetler bile, aleniyette belirsin, bu yüzden de kontrol altına ahnabilsin. M Her milletin unsurları Anayasaca belirtilen bir sosyal paktı vardır ökyüzünde kızamık meleklerinin uçnştuğu bir ülkedeyiz. Depremi deve kurban ederek durdurma yolu arayan bir ülkedeyiz. Demokrasinin başarısı olarak, sözde demokrasi kahramanlarının kütleye getirdiği dinci •mukaddesatçı gelenekçi fikirlere, bürriyetlere şükran duygnsnnu yine aynı deveyi kurban ederek gösteren bir ülkedeyiz. En basit isçi hakları, kendisine gereği gibi ve kanunî gereği içinde öğretilmemiş bir kütlenin, haksızIığa karşı bir direnisi olnnca aynı türden, aynı soydan Mebmetçiğin ona, silâh çektiği bir ülkedeyiz. Bnnlar olnyor bn ülkede. Bir ilkel siraat grupn hayatı tarzı, bütün aosyal siyasal • kültürel hayat mönasebetlerine, kapalı aile • Kapalı ekonomi • Kapalı kültür • Kapalı meslek sefleri görüslerini hâkim kıldıgı müddetçe bunlar olur bn ülkede. Böyle bir sosyal yapıyı, açık aileAçık ekonomi Açık meslek münasebetlerinin eereyan ettiği bir örgüye kavnştnrmadıkça, bunlar olur bn ülkede. Ve millî gelir payları hesaplandıkta büyük kitlenin geride; devlet yükünfl taşıma payı hesaplandıkta en önde kalması da sürüp gider. S Millî İrade Kanuna aykırı 2. Bu sınırlama fikrinin dayanaklan: Ülke, bir demokrasi ülkesi olmakla beraber uygulanan bu sınırlamanın kendine mahsus bazı fikrî dayanaklan vardır: 1. Her toplumun, unsurlan Anayasa içinde, Anayasa rejimi içinde bulunabilecek olan, bir sosyal paktı vardır. O, bazı birleşik moral, spritüel değerlerden kurulur. Toplumun duygusu ve düşüncesi. bu değerlerde birleşme yolu ile toplum içinde bir ünanimıte meydana gelir. Bu ünanimite de, hürriyetin yaşaması için gerekli ortamı meydana getirir. Hürriyetin yaşaması için, bu ünanimiteye, onun unsurlarına uymak gerekir. Binaenaleyh, ünanimiteye, onun unsurlarına. onun garanti ettiği değerlere sığmayan, bunları tahrip amacı olan siyasal faaliyetler, demokrasi içine giremez, demokrasi himayesine kavuşamaz. Dilekçeyle başvurma Sosyal yapının böyle bir örrüye kavusnp, sanayilesmiş bir top lum yapısını meydana getirmesinin ve onun âdil ekonomik dengesine kavuşmasının ilk şartı da, açık kültür kurallannın, daha şimdiden, her şeyin üstünde cereyanına imkân vermek; bunun için savaşmaktır. Açık kültür ve hayatı knrallarını ise, şimdilik, bilhassa, ister iktidarda, ister znn balefette olsnn, bazı siyasal kuvvet nnsurlarının; bazı ay4jn çevrelerin, bazı kamn görevlilerinin bir birleşik inancı önlemektedir. Bu inanç şndnr: Mnhafazacı cepheden teşkilâth ve ânî bir tehlike gelemez. Ama soldan, topium değerlerinl ve kadrolarını birden altüst etmeye îstidath somnt ve inî tehlikeler, her an gelebilir. O balde, ne derecede olursa olsun, »osyal muhtevaya, sols açılan fikirleri ve faaliyetleri durdnrmak lâzımdır. Tarih Sohbefleri ŞUPHE1ER KİNDEKİ TARU Y :::: :•:: Flif NACI ce 36 nci hakikî Jokond'un Aı niada satıldığını sizler de hatırlıyacaksınız. Bizim Topkapı Sarayı Müzesindeki saatler seksiyonunda öteden beri «Eflâkî Dede» nin diye tanıdığımız iki saatin ikisinin de sahte olduğunu geçen sene müzenin müdürü Hayrnllah örs meydana çıkardı ve ispat etti. Yeni çıkan tarih dergilerinde hâlâ şn «Fatih zehirlendi mi? Eceli ile mi öldü?» konnsn tartısılmakta... Osman H'nin de ölüm şeklinin bambaşka olduğunu iddia ettik. Metropoliten Müzesindeki Etrüsk lâhdinin sahte olduğu ve çok sonradan yapıldığı da açıklandı. Dahası var : Harb sonrası incelenen sanat eserlerinden Göringin koleksiyonundaki Vermerin şimdiye kadar hiç tanınmamıs iki tablosunun da foyası meydana çıktı. «tsa» ile «Zaziyeler» isimli bn iki tablodan baska klâsik üslupta yaptığı 14 tablodan 9 tanesinden 7 milyon 167 bin flori • ki, bizim paramızla galiba 23 milyon lira kadar • kazanan Holândalı ressam Has Van Meegeren yakalanraış, mahkemeye verilmis, hapsedilmi?, ve hapishanede ölmüs. Bir taraftan da sanat tarihçileri Vaymar Müzesindeki eski sandığımız Partenon tepesinin meshnr atlarını Zenedoros adlı bir heykeltraşm eseri oldnğunn ispat etmisler. Bütün dünyaca tanınmış, müzelerde kataloge edilmis eski eserlerin bn âkıbetini görüp tanıdıktan sonra hâlâ ötedenberi ezbere bellediğimiz tarihî hakikatler üzerinde hiç durmaksızın, incelemeğe lüznm görmeksizin, körükörfine bunlan kabnl etmenin ve aynı yanlışlıklan ile tekrarlamanın bngön için artık affedilmez bir kaygısızhk, hattâ bir snç olabileceğini tekrarlamak isteriz. Bakıyornz son günlerde tarih biraz da moda haline geldl. Sözün kısası, simdiye kadar güneş vflztl gfirmemlş vesikalar gahici tarib yazarlarını bekllyor. azıyornz, aynı şeyleri tekrarlıyarak. Ve bunların içinden de en iyilerini, kendimizi dev aynasında gösterenlerini seçerek. Ama tarih bu değil ki .. Putlaştırdığımız hükümdarların taksiratmı Allaha havale edip efsaneleşmis kahramanlıkları sakız çiğner gibi ağyârın önüne dökmek gayreti, bizce faydasını ve bir türlü anlıyamadığımız bir çabadır bu. Çünkü ağyâr dedikleri de bizim kadar bunları bilir ve örtmek lstediğimiz şeyiere karsı tebessüm eder. Hakikatleri daima arastırmakla görevli olduğunu unutup, sayfaları çevrilmekten yıpranmış aynı tarih kitapları ile müzelerde dondurulmus eserlere hakan bugünün bizim tarih yazarlarını biraz süpheciliğe davet etmek istiyoruz. Bir ressam adamın son günlerde tarihe fazla iltifat etmesinin bundan daha önemli sebebi de yoktur. Topkapı Sarayındaki «Şah Ismaile aittir» diye bildiğimiz tahtın Nadir Sah tarafından Mahmud I'e hediye edildiğini meydana çıkardık. Hazreti Osmanın el vazısı Kur'anlarının Osmandan çok sonra yazıldıklarını da açıkladık. Türk ve îslâm Eserleri Müzesindeki tbni Hilâlin elyazısı olarak tanıdığımız Kur'anın da ketebesi silinerek sahte bir imza konulduğunn (Prof. Rice'in gayesinde) öğrendik. Yerli ve yabancı müzelerde bulnnan bazı eserlerin çoklngnndan artık şüpheye diismemenin imkânı yoktur. Meselâ su, son Abbasî balifesi Müsta'sım'ı Billâbın hattatı ve kölesi Yakut el Müsta'sımî'nin el yazısı ile Kur'snlara bakalım. Yalnız bizim müzelerimizde değil, Avrupa ve Amerika müzelerinde sayısız esleri var. Hepsi de otantik iddiasında. Ya Mürillo tabloları. Frank Arnan diyor ki: «Mürillo hayatında her gün üç tane tablo yapsaydı yine bn yekunu bnlamazdı.» Rambrend taklitleri de öyle. Leonardo babanın meshnr Monaliza'sının çahndıktan sonra sahtesinin iade edildiğini ve bngpin Lonvre'dakinin aslı olmadığını, üç »ene ön 2. Toplumun, Anayasa içinde ifadesini bulan birleşik moral ve spritüel değerleri, bu değerlerin siyasal ifadesi olan demokratik rejim, hiç bir zaman açık tehlikelere açık bırakılmamalıdır. Bu değerleri tehdit edecek tabiattaki 4. Hürriyetin sınBların* siyasal faaliyetleri, sonsuz bir hurriyet ve demokrasi adına sergösteren realist preftsip: best bırakır isek, tehlike kapısıGörülüyor ki, batı demokrasilenı açık bırakmış oluruz. Adı ge rinde, bir yandan, bazı hürriyetçen birleşik toplum değerlerini ler, demokrasi için tehlikeli save onların siyasal ifadesi olan yılarak, sınırlayıcı tedbirlere kodemokrasiyi korumak için onları nu olabiliyor. Fakat bir yandan tehdit edici unsurlan olan faalida. böyle bir sınırlamanın, gerçek yetleri imhadan başka çare yokdemokrasi açısından dayanaksızBu inancın, gerçek değerini, bir lığı, pratik açıdan da tehlikeleri realizm açısından tartısmayı şim tur. ileri sürülebiliyor. Ülkeler, kendi Binaenaleyh, ünanimiteyi meydilik bırakıyorum. Yalnız şunu dana getiren değerleri, bu değer siyasal rejimlerini bu iki biçimsöylüyorum şimdilik: Bu inanç, den beğendikleri üzerine dayatler üzerine dayanan demokrasiyi bu fikir, hürriyetlerimizi, siyasal mışlardır. koruma hususunda alınacak tedfaaüyetlerimizi tayin ve tesbit birler. gidilecek sınırlamalar, deBiz, bu konuda, realist görüşün edecek siyasal hürriyetlerimizi, mokrasiye aykınlık teşkil etmez. ve prensipin ne olabileceğini araş ozlerini dahi ortadan kaldıracak tırmalıyız. Böyle bir araştırma Işte, bazı batı demokrasilerinkadar sınırlamaktadır. Bu hürriyaparsak, inancımıza göre, ancak de, hürriyetler, bu fikrî dayanakyet sınırlamasının pek ağır mevşuna varabiliriz: zuatı ortada durdukça, hele, de lar üzerinde bir sınıra bağlanır. Bunun, gene de demokratik bir Herhal ve kârda yasak edilebimın ışaret ettiğimiz çevrelerin bu sınırlama olduğuna inanılır. lecek faaliyetler; ancak ve ancak. sınırlamayı doğuran ve besliyen Anayasada mevcut müesseselerin inançlan toplumumuza hâkim 3. Bu dayanaklan ve sı işlemesini, tehditlere başvurarak, oldukça, kapalı kültür safhasınnırlamayı reddedici bir şiddet ve cebir kullanarak bozan, dan açık kültür safhasına ulaşakamete uğratan faaliyetler olamamız mümkün değildir. Bu ka tartışma: bilir. palı kültür ve onun tabiî ürünü Fakat, toplumdakl birleşik olan kapalı aile Kapalı meslek inancı meydana getiren değerleri, Binaenaleyh, bir fikir, soyut bir Kapalı ekonomi Kapalı sosyal fikir olarak kaldığı müddetçe, Ave onlar üzerine dayanmış demünasebetler tarzı hâkim oldukmokrasiyi korumak amacı ile da nayasadaki bir müessesenin işleça da, Türkiyenın problemlerini hi konulmuş bulunsa, siyasal hür mesini bozması, akamete uğratçözmeye ve onu çağdaş uygarlık ması söz konusu olamıyacağınriyetleri ve faaliyetleri sınırlayan düzeyine çıkarmaya maddi imkân dan, yasaklanmamak, sınırlanmatedbirlerin, batı demokrasilerinde olmıyacaktır. Aydınlarımız, bü tüm kabui edildiği söylenemez. mak gerekir. tün problemleri çözme anahtarıBatı demokrasılerinde, hürriyetKeza bir fikir, soyut bir fikir nın açık kültür hayatı gereklerilerin sınırlanmasını ve bu sınırolmaktan çıkıp, aksiyon »lanın» ne göre kurulmuş bir düşünme lama fikrinin dayanaklarını redda inebilir. Somut bir faaliyet haaraştırma deneme • uygulama deden bir tartışma, pek yaygın linde de belirebilir. Fakat, bir tarzında bulunabileceğini bilmeli, olarak mevcuttur. Bu tartışma, Anayasa müessesesinin varlığını, ve ona göre bir plüralist hürrihem demokrasi idee'si, hem de işlerliğini tehdit yolu ile, kuvvet yetçilik hareketine kalkmalıdır. bazı pratik düşüncelerle cebir yolu ile, cebir ve şiddet yolu ile Bu plüralist hürriyetçi hareket, unsuru ihtiva etmiyen fikirleri bozmadığı, akamete uğratmadığı birbirine zıt da olsa, insan kafave faaliyetleri sınırlamayı reddetakdirde, yiiM de makbul T« musmı yücelterek yaratan bütün düder ve kendisine göre, bu görüsteberdir. şünce ve prensiplere yasama imlere dayanarak şu gerçekleri orTARIN: kânı veren, davramşlarımızı dataya çıkarır: TÜRKtTENİN DUKÜMU yatacağımız kurallan bu geniş hürriyet yelpazesi içinde aramayı mümkün kılan bir hürriyetçiliktir. *** Ama, bu plüralist hürriyetçiliğin de bir smm olabilir. Lâkin, bu sınırı, herkes, kendi mizacına göre tayin edemez. Bu tehlîkeli bir yol olur. Mizaçlanmız, henüz, kapalı kültür hayatından gelen gelişmemişlik gelenekleri içinde, plüralist hürriyetçi telâkkilerin değil. korkulardan, kuşkulardan, güvensizliklerden peşin yargılardan gelen dar ölçülere esirlik safhasım atlatamamıştır. Bu sebeple, kapalı kültür hayatının ve j münasebet tarzının lahibi ve hâkimi olan menfaat mihraklannın karjısına, bilgi ile, medeni cesaretle çıkma ahçkanlığını kazan»mamıştır. Bu yüzden de, objektiviteyi yakalama şansı azdır. Bi t naenaleyh bu sınırı, biz Türkler, ' ancak Anayasamızın gerçek anlamı ve sınırları içinde bulabiliriz. Şöyle ki: Çesitli gazetelerde hakkımızda yazılanlara göz atıyornz. Dün gene bir cümlemiz orada, bir cümlemiz bnrada uçuşuyordu. Ha bereket : Solcu yazar demiş ki... solcn fıkra yazarı demiş ki... Ne demisiz: «Emniyetin emnivetini sağlıyamadan demokrasinin güvenliğine güvenemeyiz . » mi demisiz .. Geçmis knsağın bir yazarına göre tıep beraber Enternasyonal marsı gibi tekrarlanacak bir cümle imis bu .. Ne demisiz: «Hiçbir at baska bir atı sömürmedi, ama Insan insanı sömürdü. Simdi insanın insanı sömürmediği toplumlara vardı insanlık » mı demisiz... Geçmiş ve geçmemis kuşaktan yazarlar da bu cümle flstüne nznn yazılar döktürüp : Hımmm, acaba bu toplum Doğn Bloknnda mı, Batı Bloknnda mı? Yazılacak bunca konu var: TRT meselesi var... Belediye politikacılarının Sehir Tiyatrosuna el atmaları var... Bnrgiba'nın demeçlerine göre Türk Arap ilişkilerinin yornmn var... Uıay yarısması var... Kızıl Çinle münasebetler meselesi var... Kıbru dâvası var . Emniyette birbiri pesisıra intiharlar var... Millî Emniyet Kanunu Tasarısı var... Ereğli Demir Çelik'in dnmmn var... Amerikalıların Vietnamda gaz kullanmasına karşı dünyanın tepkisi var .. Petrol dâvası var... Ynnan emperyalizmi var... Petrol mücadelesine göre CENTO'nun Türkiyede oynadıjh rtlün bir anlamı var... Petrollerimizden sonra madenlerimize de el nzatmak lıtlyenlerin bir Amerikalıya «snreti mahsnsada» ve 650 bin lir» öeretle hazırlattıkları Maden Kannnn Tasarısı var... Boraks madenimize el koymuş bir yabancı şirketln eynnlan var... Türkiyenin kaderini ilgilendiren bnnca konnyn Ineeleytp flttüne yazı yazarak doğrnları arastıracak yerde : Solcn yazar demiş ki... Solcn yazar demiş kl... Solen y«lar demiş ki... Nuhn Nebi'den kalmış bornln gramofonlarls çalınan b« kırık plikları srtık kimsenin dinlediği yok. Abdülhamit jurnalcılıgı edasında ve sıkıp sıkıp suyunu çıkarsan bes para etmez kelimeeilik Ithamlariyle" yazılan bn yazılar kafa müshili Sdevinl görmekten başka işe yaramıyor. Bugün en başta Üniversite gençliği ve bir büyük oknyaen kltlesi Babıâlinin bn eski dnvarını çoktan aşmıştır. Sol ne demek, sağ ne demek, demokrasi ne demek, Türkiyenin dâvalan ne demek, birçok yazarlardan daha iyi bilmektedir. Inanmıyanlara bizim çazetenin tartışma köşesinde çıkan mektnplan oknmalannı öfütlerim. Bir insanı sol diye itham etmek içi geçmiş bir ithamdır. Millî Kurtulus Savası'nın yaprakları yeniden taalk oyn önüne çıktıkça Atatürk'ün solcnlnktan başka bir meslefe itibar etmediği daha da iyi aydınlanacaktır. Bnndan kırk yıl önce Hâkimiyeti Milliye gazetesinin temsileisi : Sağa mı, sola mı gideceğiz? diye sorduğunda Atatürk: Her halde sağa değil... diye cevap venniştir. Sağ ve sol izafî bir takım kavramlardır. Eğer Atatürk solcn olmasa devrimlerinden hiç birini yapmazdı. Sağcı ve muhafazacı olsaydı o günkü toplumu olduğu gibi muhafaza etmek, baş endlsesl olurdu. Ne halkçılıgı, ne devletçiliği, ne devrimclliğl benimserdi. Yeni yazı eskiye göre sol. şapka fese göre sol, Cumhuriyetçilik Padişahçılığa göre sol, milliyetçlllk ümmetçiliğe göre sol, lâiklik, dln devletlne göre sol. devletçilik. özel tesebbüsçülüğe göre sol, Medeni Kanun. Mecelleye göre sol. açık yüz. çarşafa göre sol, müspet bilimcilik. hurafeciliğe göre sol .. ve her yeni fikir, her eski fikre göre sol.. Türkiye gibi biraz gelismis ülke, iktisadi ve sosyal alanda sol olmazsa, bugün battığı yerde kalır. Devrim düşmanları son yirmi yılda Türkiyeyi elli yıl sağa götürmüşlerdir. Bunun içindir kl cahil polis hafiyesi edasıyla yazı yazmak, Türkiyenin geleceğine bir sey katmaz. Elle tutulur dâvâlarda fikir söyliyecek yerde, solculuk, sağcılık edebiyatıyla günü gün etmek, yazarlık değildir. Bugün Türkiyenin sol partisi olan îşçl Partisinin daha Parlâmentoda bir temsileisi yokken ve kendilerine zam yapan milletveklllerl tümüyle sağcı iken. sol konusunda bu ne telâs?. Kızıldır, soidur, Moskovacıdır, Pekincidir, Bolşevlktir gibislnden çamurlarla gazetelerin sayfalarını badana eden bu zavallı güruha söyliyelim ki, bize Rusyası da, Moskovası da vu gelir. Türk topraklarında ve bağımsızlığında kirpik boyu gözü olanların tümünün düsmanı oluruz. Ama bize Amerika da, Washington da vw gelir. Ve bu memle,, c ,te, Amerikan sirketleri uçaklannın bu memleket İçin en büyük zillct örneği olduğuna inanıyoruz. Gizli casusluk hikâyeleri ve ispatsız ithamlar peşinde değiliz. Sistem olarak insanları satın alan düzen içinde Amerikanın Türkiyedeki rolünü bir bir ortaya koyuyoruz. Amerikanofiller, açık ve bol iicretli bir menfaat düzeni içinde nasiplerini alarak durumlannı sürdürmekteler. Memleket dâvalarını ele alacaklarınaraenfaatçilerinavukatlığını ele alıp her gün hakkımızda giilünç yazılar döktürmekte olanlar, kendi kimliklerini kendi yazılarında okuyucuya teşhir ediyorlar. Devam... devam... YILIN İKİNCİ ÇEKİLİŞİNDE 1650 kişıye 250.000 lıra tutarında çeşitlı para ikramıyelen OSNANLIBANKASI Yıldız: 462,3463 Resimli Bilgi • Bugün 66. sayısı çıktı. • Eski sayılan azalmakta olduğundan eksiklerinizi süratle tamamlayınız. ISTEME YERI Batt) Bayilik T*«klllt> Cı^ıloğl» toiınbvt AÇIK ARTIRMA İLE SATIŞ 150 adet elle çalısır HESAP MAKİNESİ S nisan 1965 persembe günü saat 15 de | Karaköy Okçu Musa Caddesi No. 39/51 Arşimidis Hanm zemin X kataıda ellişer adetlik partiler halinde açık artırma ile satılacaktır X İ Değerini bulmadığı takdird», satıcı, satujı yapıp yapmamaku aerbesttir. ARŞtMtDlS MÜESSESESİ T. A Ş î Bateş Reklâro. 44/3457 *»•»•»•<>»»*•»•• llâncıhk: 5768 3443 1. Genel olarak düşünülebilecek bir demokratik sınrrlama: ginSİİ»îiH»;iiiiiiiiSİHİHHi;iifiHHiJSHÎ;HİiSS:8B;iH::i:iiii;iiiiiiiiiii»i8KH önce, bir karjılastırm» nnsuru olmak üzere, batı demokr»sl ülkelerinin bazılarında, siyasal hürriyetleri ve faaliyetleri çevreleyen bazı sınırları isaret edelim: Bu sınırlar meselesinin yarattığı, bir tartısmayı gösterelim. Sonunda da varabileceğimiz bir re aıist pıensipi kp«fe ugrasahm. BSvle vapar'ak, «onıında, resüst açıtında» Türki/«jri ia> Eşim Nuran Tosun (Kırdar) ın tedavisi ve doğumun da büyük bir gayret ve itina göstererek bizlere bir erkek evlât kazandıran müşfık ve : çok kıymetli TESEKKÜR \ Opr. Dr. ERTUĞRUL ESEN Hemşire Mâlike Kıbnslı Soeur Pierina ile İtalyan Kastahanesi personeline minnet ve sükranlarımı sunarım. CAVİT TOSU.N Cumhurivet 3460 58743442,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle