Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 Mart 1965 CUMHURİYET SAHİFE BEŞ UYDURMA BİR SEBEP TJydurma bir sebep ayın BUlent Ecevit, dört sene kadar Bakanlık koltnğunda oturduktan sonra, yine, aratntıa geldi. Hoş geldi, safa geldi. Bilindifi gibi, ttstad, şiddetlice tarafından devletçidir. Mesleği böyle olnnca, tabiî yazıları da ona göre ayarlı fi diyor. MilHyet arkadaşımızda, geçen gün çıkan bir yazısında: Demokratik ortamda bir çok seyler halktan gizlenemediği için özel tesebbüsün «fırsat buldukça» nasıl devlet ve balk zararına çaIıştığının meydana çıktığma, bnndan dolayı da her şeyi devletlestirrae eğiliminin (temayülünfin) giic kazandığına isaret ediyordn. Şimdi, su «fırsat buldukça» sözüne, lütfen, dlkkat ediniz. Yazar, kimseye dalavere fırsatı Termiyelim, kanunlardaki boşlnklan dolduralım, •ergi Ise kacırtmıyalım, döviz ise dışarıda bıraktırmıyalım gibi tedbirler yolnnn düşünmüyor da, bn cfırsat buldukça» yı devletçiliğe bir haklı bahane olarak gösteriyor. Ba biıinel çelişmesi (tezadı), Ikincisi de şu: «demokratik ortamda birçok şeyler halktan gızlenemediği îçin» bn fırsatçılar ortaya çıkıyormns. Peki ya, devletçilik ortamında ne olacak? Bttlent Ecevit'in pek sikSyetçi oldugn bn fırsatlar, bir tibirli değnekle itilmis gibi, kendiliğinden ortadan kalkacak mı? Ne giizel rüys bn, bSyle!. Kalkmak şSyle dursun, bn ortamda meydan» çıkıyorsa, o ortamda, üstelik, meydana da çıkmıyacak. Çflnkfi, şimdi «fırsat buldukça» kaeırmıyan kişiler, Ise devletçilik girinee birer melâike olamazlar. Hadi, hadi! <Bix kırk kisiyiz, blrbirimizl biliriı» lâfını boşuna göylememişler. Kaldı kl, «Devletçl» devletlerln de hall ortada. Onlann «fırsat buldukça» kaçırmıyanlarından, ancak Bldürüldükleri, veva. en hafifi, eozden düşürüldükleri zaman haber alabiliyoruz. Üst tarafı gırla gidiyor. | Altına hücum Tepeden inmizm mu, j değil mi? Kendi yalanına, kendi inanıyor E| S Rejimin esası böyle olunca, gayet tabiî, ona bağlı bütün sosval müesseseler de aynı yolu takip ettiler. Ve isler lıep yukarıdan aşağı doğru oldu. Bir nevi tepetaklak. Nitekim, isçilerle ilgili kanunlar ynkarıdan aşağı geldi de, meselâ, üniversitelerin muhtariyeti asağıdan yukarı çıkmadı ki .. O da ynkarıdan tesrif etti. Belki de bn yüzden, senelerdir, terzide elbise provası yapar gibi, kollarımızı, omnzlanmızı oynatıp, bir türlü, rahatçana içine oturamıyoruz. Her neyse, bir defa böyle oldn. Şimdi, her seyi silip bozarak, şunu bir de asağıdan ynkan deneyelim demek olmaz. Olnr ama, uzun iş.. En kestirmesi, jnıkandan asağı gelislerin, asağıdan yukarıya uvandırdığı tepkileri, orta yerde, bir noktada buluşturup. durulmak. Bunnn için de, gülü sevenlerin, eğer sahiden seviyorlarsa, dikenlerine katlanmalarını beklemek Iâzım. Katlanılır, ve alısıhr elbette. *** mu, değil mi? ^ ^ = *~" = ^ ^ ^ = ^ ^^ ^ = = = ~ ^^ = = = = = = : = = = = = = = *** > Altına hücum im ne derse desin, Çetin Altan arkadasımıı da istediği gibl bn bali sevmesin ama, açıktan para kazanmak insanlann, galiba, insanlık kadar eski bir bevesi. Her yerde piyangolann, ikramiyeli satışların, sportotoların, at yanslarının, knmarın filân, 5nüne geçilmez, bir rağbet görmesi de bundan. Yalnız, is kanun dışına çıkmalara. hele topln tüfekli çarpışmalara varınca, çirkin olnyor. Konyanın bir köyünde, eski bir mezarlıkta Bizanstan kalma mnazzam bir definenin gömülü olduğn rivayeti çıkmıs. Bnna inanan 20 kadar köylfl, geçenlerde bir geee, kazmalar, kürekler, geraici fenerleri, ve bnnlann ysnı sıra, tfifeklerle, tabanealarla, kaziya çıkmışlar. Maksatlan bir geee Içinde fıçılar dolnsn altını ele geçirmek. Ondan sonra, gel keyfim gel. Dnruma jandarma kansınea ateş teatisi başlamıs. Bayagı, kfiçfik çapta bir mnharebe. Sonnnda da. gimdi, bizim «âf köylfller mahkemede, ve altınlar da hayallerinde. Konyalı vatandaşlara orada fıeı fıçı altının (tflmülfl bnlnndngnnn kim söyltmis, nereden öfcrenmis de ıSylemlş, bHemiyonıı. Ama köylüler • kadar eminmlşler kl, ellerinde definenin tam yerlni gSsteren bir plftn bile varmış. Evet, eirkin mirkln ama, ne ysparsınıı, bSvle bn lş. tnsanlann, ask kadar, eskl bir illeti. Rattft, bir eok bakımlardan, tıpkı da, aşka ben«iyor. tnsaniar, hlç ffiphesiı, sadere hayallerinde yasattıklan bir sevgiH ngrnna. bazan, ölmeyi de Sldurmeyi de g5ze almıyor, ve ba yüzden de, başları belâya girmiyor mn?. K Oankl içinden çıkamadığımıı bilmecelerlmlı *' yetmiyormnş gibi, basımızda bir de Süleyman Demirel'in masonlnğn meselesi var. Sayın Başbakan Tardımcısı mason mn, değil mi?. A d a m a , i k i d e bir, «gen M a s o n s n n » diyorlar, O da ikide bir «Ben Mason değilim» diyor. Gelin de çıkın isin içinden, Bütün dâva, galiba, Masonlnğnn ne oldnfnnnn doğrn dürüst bilinmemesinde, Bir rivayete göre Masonlar, y a l n ı ı birbirlerinl kornrlar, birbirlerine yardım ederler. Bir rivayete göre, kendi kendilerine değil, bfltön cemiyetin yardımcısıdırlar. Bir rivayete göre Tanrı nedir bilmezler, din nedir anlamazlar. Bir rivayete g6re, tam tersine, dehsetli dlndardırlar. Ve, bn rivayetler böyleee blrbirlnl ııtlayarak devam ettikçe, hele kimin Mason oldnğn, kimln olmadığı, ötedenberl, gizll tntnldnkça, dâvanın halli bütün bütün güçlesiyor. Belki de, bn Masonlan, bir kae sınıfa ayırmalı. l y i Masonlar kötü Masonlar, fakir fnkaTaya yardımcı Masonlar yardım etmiyen Masonlar, dindar olan Masonlar • dindar olmıyan Masonlar... filân diye. Bn sekilde, Süîevman Demirel bize ne tabiatte bir adam olduğnnu söylerdl, biz de onn hayalimizdeki bir münaslp Mason sınıfına koyardık, olnr biterdi. Toksa, bu acayip bilmece, katiyen çözülemlyeceğe benziyor. *** = = = Kendi yalanına, kendi inanıyor | | Muırın Sevsinler... Bir taraftan taraftan eski Kıralı Fam k ölürken, öbür yeni Muınn *** Tepeden inmizm izim îlhan Selçnk geçenki bir yazısında, Türkiyede isçi haklannın, her yerde olduğtınun tersine, asağıdan ynkan hamlelerle elde edilmediğini, ynkarıdan asağı geldigini söylüyor, ve sendikacılann daha dikkatli davranmalarını istiyordn. Elbette doğrn. Ama, işi elifbesinden ele alarak, daba bir derli topln düşünmell. Bizde demokrasl de, her yerde oldufunnn aksine, aşajıdan ynkan çıkmadı da. Yukarıdan asağı indi. B Cnmhnrbaskanı Abdülnîsır yeniden Başkanlığa seçilmis. Nasıl ieçilmiş Başkanlığa? Muthlş bir şekilde seçilmis, misli menendi görfilmemis, dnynlmamış bir sekilde seçilmis. Mısırda 7 milyon kflsur kayıtlı seçmen varmıs. Hemen hepsi de sandık basına gitmisler. Bnnca milyon oy arasından sadece « 9 tane bos, 65 tanecik de aleyhte pnsnla çıkmıs. Üsttarafı, oldnğn gibi, yaşa N'asır, varol Nâsır!. Koca koca adamların, böyle, çocnkcm lşler yapmalanna, oldnra bittim, saşarım. Canım, *nnnn şnrasına üç bes ahbap ismi daha koy, bir iki milyon oyn da onlara taksim et, bflyfik eoğunlnğn yine sen al, hiç olmazsa, oynadığın «Cnmhnriyetçilik oynnn» biraz bir seye benzesin. Dosta düsmana karşı komik olma. Hayır. tllâ tek basına kalacak. Gelin slmd), 65 tane mnhalif oya (ne kahramanlık!) 489 boşu da, öyle kabnl edip, ilâve edelim. Eder 554. Demek, 7 milyon seçtnenden, topn topn yalnız 554 kisi Nâsırı sevmiyor. Ayol, bn kadar adamın karşısına, Nâsırı değil, dünyanın en güzel kızını çırılçıplak soynp çıkarsanız, yine içlerinde, 554 ten fazla beğenmiyen bulunnr. Bn da Birlesik Arap Cumhnriyeti. Hey çidi Cumhnriyet rejiml, hey! Senin adına ne komediler oynanıyor! essiz sadasız otururlarken Taşaron Nuri: Hapşu, hapşu, hapşu! diye üç defa aksınnca boş bulunan Recep elindeki tepsiyi yere düşürdü. O tangırtıdan kedi ürktü.. peykeden yere atladı» az kalsın Eczacı Beyin nargilesi devrilecekti. Nurinin tam karşısında oturan ve elindeki çakı ile tırnaklannı düzeltmekte olan Koıısolos: Aman Nuri Beyefendi! Ağzınızı dikkat buyurun! Mik roplar bana kadar geldi. Bende mikrop yoktur Konsolos Bey! Sen merak etme! Monşer mikroplar geldi diyorum size... Ve aleykfun selâm!.. Gözünle mi gördün! Merhaba!.. Merhaba!.. Recep oğlum. Bana bir sıcak Hayır mikrop gözle görülmez; ama serinliğini hisçay getir.. galiba biraz nevazil oünuşum.. aksırıyonım... settim. Rahmi: O benim nefesimdir. Biz Karadeniz uşağıyız. So Sen de mi Hocaefendi! Hadi Nurinin yanına... Holuğumuz scrin olur. caefendi aksınrken ağzını kapıyacaksm! Sonra mikroplar Rahmi lâfa karıştı: Konsolos Beyin hâsâ meclisten dışan suratına sıçnyor. Nuri. lâfı anlamamazlıktan gelme! Aksınrken tüKonsolos: kürüklerin Konsolos Beyin yüzüne gelmış. Hilmi Beyefendi.. Ekivok konusuyorsunuz.. Sen ne karşıııysm be? Tükürük benim surat Kon Ben öyle lâf etmedim Konsolos Bey! Bana iftira solosun .. Daha sana ne oluuy? etme! Ben bir yetim çocuğum.. ben.. Konsolos: Ahmet lâfa karıştı: Rica ederim Nuri Beyefendi! Hilmi Bey benim söy Amaaan be! Bıktun bu senin yetimliğinden. Yirml lemek istediğimi daha açık ifade ettiler. Bir daha aksene ewel yetim olmuş, şimdi aklına gelmiş ağlıyor be! sınldığı sırada lutfen ağzınızı kapayınız .. Yalan mı söylüyoram. Konsolos Bey, sen ağzı kapalı hiç aksırdın mı? Doğru söylüyorsun ama şimdi bunun ne münase Aksırdım Nuri Beyefendi! Protokol icabı bulundubeti var. Konsolos Beyin de validesi, pederi vefat etmiş, ğum pek mühim yerlerde aksırmak icabedince, kendimi o da yetim. Eczacı Bey de yetim.. ünam efendi de yetutamazsam ağzımı kapanm.. tim.. Nuri . Nasıl kaparsın! Insan patlar... Benim anam sağdır maşallah.. tam 78 yasında 32 Patlamaz Nuri Beyefendi! Bakınız bendenizde hiç dişi ağzında tamam patlak var mı? Ne ise benim de kimsem yok.. bir sen misin yetim. Görünüste yok ama .. Onun orasını... Ben yetimim ağabey! Yetim var, yetim var.. hem Rahmi lâfa kanştı. ben kimsesiz yetimim! Bikes yetimim.. Konsolos Bey öy Konsolos Bey! Affedersiniz ama ben de kaç defa le mi bak maşallah şey gibi adam. Irnam Efendi de cami denedim ağzı kapalı aksıramadım .. kapısı gibi .. Eczacı Bey de ilâç kuvveti var.. sinir gibi.. Aman monşer, mendilinizle ağzuuzı kaparsınız. Ak Sen? sırdıgınız zaman luâp zerreleri herkesin çehresine fırla Ben de sinır gibiyim ama yetimim yani, bana Uişme maz. Değil mi efendim? yin!.. Bana ilişenin sonu iyi gitmez .. Ahmet: Nuri: Anladm» mı? Ulan demindenberi balayorum. Hlç L'lan sen Rahmi değil Tellibaba oldnn be!» birinizde nah şu kadar akıl yok. Adam agzını kapa diyor Olurum ya!.. Ben kandil günü doğmuşum.. sana, dudaklarını yum demiyor ki .. Nuri bu esnada: Ehmet Ağabey! Bix senin kadar anlayışlı değiliz. Hapşu, hapşu.. happpşu!.. diye üç defa daha akMendille ağnnı kapa demedi bu mübarek adam... Oyle sırdı.. bu sefer serpintileri Rahminin suratına geldi.. değil mi Rahmi: Elhamdülillâh! Yağmur yağıyor.. Nuri be! Sen ne Ben sahitlik etmeye tövbeliyim... Billyorsun ya bir lif anlamaz adam oldun! Daha şu adam» pardon şu Konkere mezarhk bekçisinin kansı İçin sahitlik ettik. Herif solos beş dakika olmadı.. sana ağzım kapa dedi.. sen» bizim pestilimizi çıkaracaktı. Rehmi .. Kafamı kızdırma!. Bu hapşınk evvelden O senin aptallığın .. Nene gerek âlemin kansı? Yani ya bana sorma.. Sen aksınrken ağnnı ka gelinun diye haber vermez ki.. Ha böyle belediye cezası gibi birdenbire gelir» Ben mendili çıkarana kadar, o patpamaya bak .. ladı.. Say ki açık idi.. say ki tnkürüklerim fırladı. Benim Patladı ama bize mikropları saçtın? ağzım pis midir?.. Zaran yok.. benim mikroptan sana sarar gelmez. Eczacı Bey lâfa kanstı: Ehb'b mikrobu ehpaba fenaluk etmez!.. Nuri. oğlutn! İnsanın ağzı pls değildir diye sen Ve o esnada Rahmi telâşla: RahmJnin tükurfiğünfi yalar mısın? Kaçıhn, kaçıbn .. Benim mendil evde... Hapşu hap Eczacı Bey! Söyleme böyle Uflar.. benim midem şu, hapsu . Kalmış da.. döner! Nuri: Taa! Senin miden döner de başkasının dönmez mi? Ağzım neden kapamadın! Sende hiç medeniyet kal Ben tüktinnedim.. aksırdım... Konsolos Bey de kusmadı mı? Konsolos Bey! Söylesene buna da.. senin Konknlandı. solosluğun hep bize midür? Kuskulanır.. mikrop saçıyorsun! Nuri Beyefendi, Hilmi Bey biraderiniz Ne mikrobu Eczacı Bey. Sen de mikrobu nerede O benUm bilâderim değildir! Yeğenümdür .. gördün? Ne ise, sözümü kesmeyin rica ederim.. önce ben.. Biz mikrobu görmeyiz, ama hissederiz. Her aksırık Ha burası da meclise benzedi.. reisten söz mü ata ya nevazil, ya grip mikrobu vardır. Ne malum senin lacağuz?.. gripli olmadığın? Ahmet: Ne malum benim grip olduğum? Oyle değil mi Eh Oğlum âdabı muaşeret vardır. Sen onu bilmez mimet Bey? sin?.. öyle değil Nuri, sen dündenberi aksınyorsun. Her Gözum ısırdı bu lakurdiyi.. sen bir defa daha bunu tarafa nfunet saçtın! Recep de hastalanmış.. sesl tasılmıs. demiştin bana!.. Onu da ben ne ettüm. Soğuk gazozlan içiy içiy .. Her fün •öylüyorum ama bundan firip buradan Sesi kısılıyv çıkıyor... Eczacı Bey: Rahmi: Çocuklar ortaklıkta grip salgını var. Dikkatli ol Ben şimdi ne olacağım? Ahmet Ağabey grip oldnm mak lizım. galiba?.. Ne edelüm Eczacı Bey! Recep lâfa kanştı: Sabahlan ağzınızı, burnunuzu tuzlu su İle yıkayın! Rahmi Bey!.. Şimdi sana bir sıcak çay vereyim. Günde üç tane de aspirin .. Bol ıhlamur, Ç»y... Bir de aspirin yut! Akşama bir boynuz çektir.. Ama kuvRahmi: vetli.. ayaklanm da suya koy.. anladın mı? Yatarken bir Bir de hnama okutursun.. o sırmda hnam içeri gl de konyaklı çay iç.. bir terlersin! Sabaha btr şeyin kalmaz. rince.. Affedersin Hocaefendi diyecektim. Bir de nefes eAhmet: der, değil mi Hocaefendi? Sakın ha!.. Oğlum sen zaten cüızsın! Boynmt falao Selâmün aleykftm! derken.. değil ml Konsoloa Bey... Ecıacı Bey... Konsolos: NEVÜZIL Yazan: Burhan FELEK Anlamadım monşer.. boynuz.. keçi boynuzn mnf Nuri: Al bundan da beş paralık... Bu konsoloslar hep böyle mîsinüz? Ne gibi Nuri Beyefendi! Yani va lâkurdiyi kurbuğundan anlıyosnnuz! Kuyruklu lâf edilirse tabii kuyruğundan da anlaş> ta, değil mi Eczacı Beyefendi. Doğnıdur, mirim! Rahmi: Ama biz kuyruklu lâf etmedik, boynuzln lâf ettfk» Konsolos gülerek: Monşer. sizin ağzınız mandıra gibi bir yer sanınmdeğil mi Nuri Beyefendi! Ovledur Konsolos Bey! öyledur. Çünkii efendim, kuyruklu ve bilhassa boynuzhı lâflar .. Tabii müskülât çekiyoruz anlamakta.. bizim kari> yerde bu gibi süjelere pek ender tesadüf edildiği için mânaları anlamakta düçarı müskülât oluyonız... Rahmi: Amma da Babıâli konusuyorsunuz Konsolos Bey» ben bile anlamıyorum... Konsolos güldü: O benim cehaletimden.. Hilmi Beyefendi ama na yapayım, altmış senedir konuştuğum dili sizin güzel ha> tırlannız için değiştiremiyorum. Çünkii sizin vokabülert» nizi bilemiyorum. Bakınız.. boynuzdan bahsediyorsunuz». ben anlamıyorum . Ahmet güldü: Konsolos Bey! Boynuz dediğimiz vantoz yok n n , hani şişe çekerler .. Haa! Vantoz.. evet! Demek boynuz bu! Mükemmel.. eveeet!.. Monşer bu Türkçe ne mükemmel lisan! Şn boynuzun ne kadar çok mânası var... Değil mi Eczact Beyefendi! övledir mirim.. hattâ boynuz baska m&nalara da gelir .. Onlan bilirim beyefendi!» Onlan bilirim» çfinkt hiciv lisanına girmiştir malumn zarafetiniz bicif literaturdan sayılır. Ne buyurulur Hilmi Beyefendi? Ben teraturu severim ama sonradan teftih ıeldikçe fena oluyor Kim o teftih buyurduğunuz? Ha ha ha! Adam değil o Konsolos Bey. teftih nasıl anlatayım» hâşâ hu7urdan geğirmek!» Yaaa! Demek geğirmenin adı şimdi teftih oldn. Ne buyurulur eczacı beyefendi .. Otedenberi teftih idi mirim. Zatıâliniz memâlikt eonebiyede buiunduğunuz için bazı İstanbul şivelerini unutmuşsunuz. . Evet efendim! Teşekkür ederim.. bendeniz» hapşu hapşu hapşn» hah, gördünüz mü Nuri Beyefendi! tşte sizin mikropları n marifeti.. tebrik ederim doğrusu çok kuvvetli mikroplannız varmış .. öyledir Konsolos Bey. Bizde her şeyin kuvvetlisl vardır. Biz Karadeniz» hapşu hapşu, hapsu .. Ahmet: Ne oluyorsunuz yahu! Biraz... Tuzlu su, bir as... Hapşu hapşu hapşu .. Rahmi: Bize oldu olanlar ağabey! Bu Nuri hepimize grip getirdi» Hay Allah .. Bak» şimdi... Hapşu hapşu hapşu. Konsolos: Bendeniz şimdi.. hapşu hapşu» hapşu... Nuri bağırdı: Ofsaytsın Konsolos Bey, hapşururken ağzını kapamadın!.. Monşer, malıruzı size iade İçin kapamadun... Değil ml Eczacı Beyefendi, oğlum. O sırada inıam efendi de iki defa aksırdıktan sonnk. Elhamdülillâh! deyip sakalını sıvazladı... Ve Ahmet de Recebe: Recep herkcse bhrer nevazil eayı yap bakahm..: Parasını Nuriden alırsm! Feda olsun» ne emniyeti var. Oyle olsun.. bugfla bana, yann sana!» dedikten sonra Rahmi ile karsüıkh devam ettiler.. o giin kahvede grip kol geziyordu. = 123456789 kısi, uygarlık etkisl altında kalmıg durumda. 8 Seslenme edatlarından, bir çeşit su yolları (çoğull. 9 Istanbulda Aksaray çevresınde vaktiyle bostanları ile tanınmıı bir lemt idi, bir sayı. YUKAREDAN ASAĞIYA: 1 «Büyücü gibl olaganüstü isler yapan kol ucu» anlamına İki soz. 2 Ka$mtı hastalığın» ugramıs kijl. b*f kıtadan biri. 3 Rusyamn kuzeyinde bir bolşj*. 4 tNihayet noktası mevcut değil» anlamına iki soz, balıkcı kapanı. 5 Tersi tçok iyl pamuklu dokuma» mânasına İki sözdür, eskl bir Tanrı * ~ ^ ^ Şişmanlayıp ta zayıflama çareleri aramak akıl kârı • ••I • ••I 21 Mart 1926 tarihli Cumhuriyet'ten Cemiyeti Akvam Türk tezini kabul etti Yunanlılarla aramııdakl »Çayada» lhtilAfını gSrüsmek Qx*r« Cemiyeti Akvam toplantııma gıden Turk murahhas heyeti relsi gükrü Kayı Beyden Hariciye Murahhaslığma (U telgraf gelmijtlr: cMeclU, Tflrk tezini kabul etmlf T« tahdidi hndut komisyonunnn faa Ujetine devam etmetlnl nygnn görmttstür Komliyon Relsi Kolonel Baker'iıı azimettnl tehlr etneıt hnrusnnda tebllgarta bnlıımuraan ric» olnnnr.» Telgraf geldigi zaman Kolonel • • Baker memleketlne bareket etmlf • bulunduğundan, durum kendlsin* telgr«fla haber verilmiştlr. Kolonel Baker on bes gün sonra tekrar gelecektlr. DENİZCİLIK BANKASI T.A.O. İstanbul Laman İşletmesi Müdürlüğünden: İşletmemiz YÜKLEME ve BOŞALTMA Servısınin çokKorlılş 44 17 18 Telefon numarası 23'3/1965 tarihinden itibaren 44 17 22 olacaktır. ^>^ rından blrinin wzam ferdl, ilâv» edil1 «Çorak bolge» «nlamına İki «Az. 2 Oldukça fena değU. gozlc lyi (ö7/urrrı mmsm mi» parça. 7 srstıri aııs' •Pek fazla san» rülen regimler böyledır. 3 Tahıl sahibl» karsıhgı grupuna gıren besi maddelerine eskıiki soz. 8 Noif karfih|ı Kadyo Plkap den böyle denilirdi. 4 «Yerleşip kalU, bilgislz kislmıs tcsiri el« geçlr ve tut!» mânaıına Dikis , Çamaf ır maklnaları ıkl «ozlü bir emir. 5 «Bir tiyatro OUnktl bulmacamo lerin oturup bos. l u ı dolabı paraıız vcrillr lâf etmelerine temsillnde görev yüklenen» karşıhğı halledilmls sekU boyle denilir. I iıtınbul . r . K . II3S » iki söz. 6 Bir «esit fotoğraf maki ÇevTilince Fransız tarihinde fermanı nesl markasl, bir takının termi. 7 11* tanınmıı bir sehir bellrir, büyükçe I Reklâmcıhk 1111/3181 Babasız dünyay» felmlj olan kutsal çapta. CUMHURtYKTin refnkmm ı 93 8OLDAN SAÖA: ı znso/av Turlc to piuıukla. BOZKIRDAKI ÇEKIRDEK Bozkırdafci Çekirdek 289 290 Bozkırdaki Çekirdek Ökkeş, tek tek konuştu: Sıkıca ateş >aksak şu köşe>e Esef Ağa .. Yığsak çıralı çam odununu Git işine akılsız . Dumanı çekecek baca hani?.. Ökkeş ürpererek ellerini koltuk altlarına soktu: Buranın her yeri baca . Şu esintiye bak .. Gercekten, mahzeni. nerden ge!i>orsa, soğuk biı esinti aralıksız yoklujordu. Bu surekli esintiyi kesemczlerse, mahzenüı bir koşesinde değil, dört köşesinde, çıralı çam kütükleri yakılsa, yerde, şiltesiz yatılamazdı. Eğitmen Murat. cipte beklenecek ambar nöbetinl yazarken, üç öğretmen Müdür Halim Akınla baş başa vermiş. yatma işine çıkar yol anyordu: Kalaslarla tahtalardan kerevetler çakılamaz mı, geçici olarak? Çakılır ama, onlar da ıslak... Olsun . Taştan iyidlr. O zaman çivilemek istemez. Kalasları alta kovup tahtaları taş.an kurtannz. Tamam! Murat Eğitmen yazıdan başını kaldırdı: Hayvanların samanı var Müdurüm, ıslanmadı. Müdür Halim Akın, sevindi : Hay Allah'. Nasıl gelmedi aklıma .. Durvn... Tamam!. Oldu bu iş .. Çnvallar da ıslanmadı. lyi ki yapmamısım aklıma geleni . Emine öfretmen merakla sordn: Neydi aklımza gelen? Gemilerden küfelerle ıslak kum boşaitan lşçiler, çuvaldan başlık yaparlar ya kendilerine .. «Dağıtayım da, çadırların su yollarını genişletirlerken baslannı örtsünler» demiştim. Sonra, çuvalla filân karşı durulacak yağmur değil, vazgectim. Evet Hemen getirsinler bos çuvallarla samanlan .. Haydi Murat bitir o isi .. Tahtaları, kalaslan nzatsınlar şuraya .. Kurnsnndan birer de bıranda getiririz samanın üstüne... Kapıya baktı: Buraya da çekelim bir bıranda, esintiyl keselim! Kazasız belâsıı tntarız sabahı... Unlan da tasrtahm buraya, nolnr, nolmaz!. Tasıtacağım Mödürüm. Çünkfi nöbetçiler eipte yatacak .. lyi... Müdür Halim Akın, ellerini keyifle birbirine sflrdü: Çok iyi .. Göreceksin Emine Hoeanım, yararlanacağız, bu kıyıcı yağmnrdan . Emine, biraı kuşkyla baktı, Müdflr Halim Akına: Ben yararlı bir tarafını gtremiyonnn. Enstitücülükte hüner: En umnlmaz dnınmlan, hele kötü durumları, yararlı kılmaktır. Dısan çıkmakta olan Eğitmen Murada seslendi: Nerdeydi bizim bayrağımız TamSrenli?. Mnrat Eğitmen kapıda dnrup anlamadan baktı: Bayrağımıı mı? Enstitünün büyük bayragı... Nolacak Mfldürflm?. Onnn serilmesi gerekmiyecek sanınm. Bırandalar yeter. Sereeeğiı demedim. Bayrağı n r bir seye, çn•allarla birlikte yolla gelgln!. Emineyle Nnri Çevik, «Nolnyor» anlamına bakıştılar. Madür Halim Akın bn br'usmayı yakaladı: Temekte n sonra anlarsım*. Hani benim masa?. Tnkanda... tndirsinler onn bnraya Nnrieiğlm! KBşelerden b!rini gosterdi: Şuraya koysnnlar. Bir şey olmadı TS, Dnmsnlı Boğaı Enstitfisflnfin maketine? Maketine mi?. Napaeaksın msketi yahn, b« kargasalıkta? GSrflrsfln! Ara kapıdan nsanıp yerde ma Yazan: KEMAL TAHIR Bozkırdaki Çekirdek 291 Yunanistan Reisicumhuru jij: istifa etti sambays sanlı dnran makete baktı, yine ellerini blrbirine sflrerek sevindi: Tamam!. Bekir Oıan boğnk boğnk Cksflrüyordn. Müdür Halim Akın'ın yüzündeki sevinç hemen •ilindi, yerini, çocofuna acıyan baba kederi aldı. Hııla yfîrüyüp elini Bekirin alnına koydu: Nasılsın yavrnm?. Şimdi ıhlamur yapacağım •ana .. Aspirini de ynttnn mn bir seyin kalmıyacak yann... Kavurma versinler mi, soğanlı kavnrma?. Yok müdürüm! Sağol Müdürüm!. Karnım ekmek istemiyor. Ihlamnr eayı elverir. Müdür Halim Akın, elini yavaşça Bekirin yanağından geçirip yan baygın yatan Hasaneığs gitti: Nasılsın Hasancık?. Ivilik Müdürfim!. Yıktı bizi domnı... Sne btlim . Yntmadık da vaktiyken san hapı... Söı dinlememenin eezası .. Hastanın altında serill bırandayı, ıslak mı, değil ml anlamak için, gizllce yokladı: Yann kalmaz bir şeyin... Köyde de tutar mıydı sık sık?. Zorlatırsam tntardı Müdörnm .. Sapanda, harmanda lorlatırsam... Zorlatmakla ilişiği yok... San hapı, iitmacv nın dediği gibi yutmadığından... Bir sigara yaktı. Yfizfindekl keder hemen gitmlş. yerine, düşüncrli bir dalgınlık gelmlıtt. Köşede, bırandayla örtülü açılır kapannr masasm tkl yanında iki lüks Umbası yanıyordu. Çocuklar, kalaslann üstüne tahtalar koyularak yapılmıs alcak sedlrlere diz çökmüş olduklanndan, Kılışlı Keşisin manastır mahzeni, eskl mmanlarm mahalle okullarma benzemtşti. Müdür Halim Akm, sesinl düzenlemek Içfaı haflfce öksürüp konusmaya başladıt (Arkaaı rar) GRİSSİNİ yiyerek endamınızı koruyunuz. Ekmek yerine ••••> ••• Atina Ajansının bildlrdiğin* »öre Yunanlstan Reisicumhuru Amir1 Kondoriotis yajının Uerl ve sıhhatinin bozuk olduganu Uerl «ürerek istlfa etmijtir. Başvekil General Fangalot, yeni secime kadar makamındı kalmasını kendlstnden rlca etmis ve derhal Reisicumhur lntlhabı hanrlıklarına başlamlmı$tır. Hazırlanan tasarıy göre Reisicıunhur nanuedinin 45 yajında aşajı ve 65 yaşından yukan olmaması esası gdzönttnde tutulacaktır. Krtnğrul Muhsm Bey Yeni bir Türk filmi Bir mttddettenberl Ruiyada Ir» lnnan kıjmetU aktristimiı Neyylre Neyyir Ranım dtin fehrunln dönmfistflr. Öte yandan Rusyada bir filim strketl De mukavele yapnuf olan Errognü Muhsln Bey, mütareke Mnelerlnde İstanbnl'da cereyan eden bir faciayı film» almaya karar vennistir. Ba mevmd« sinema operatöril Cezmi (Ar) Beyle Ktiçük Kemal Bey de kendlslne yardımcı olacaklardu. Lâtin harfleri lehinde cereyanlar ; ; S | • ! • • : • • ! • j ; Latin harflerinden bajka yaular kullanan memleketlerde bu harfler lehinde kuvvetli cereyanlar baslamıstır. Tokyo'da Japon kadmları bir toplantı yaparak baıı kararlar almıslardır. Verilen malumata göre bu kararın baçında Lâtin harflerinin kabulünün istenmesi gelmektedir. Japon kadınları •Liranımızın güçlüğü gözdnünde tutularak Avrupa medeniyetini adım adım takip edebilme lmkfinından mahrum bulunuyoruz. Bu yüzden Lâtin harfterlnln kabulünü pek lüzumlu görmekteyiı» demektedirler. Şehremaneti Abdülhak Hamit beye bir dairm kiralıyor Şehremaneti, .Şaıri Azam» Abdulhak Hamit Beye Maçka Palas'ta bir daire klralamaya karar vermlj» tir. ••'••••••••••••••••••••••••••••••ssssssssssssrSaS' : ::::::::::::::::::::::::::::::::: .i::::::::::£::: İstanbul Ticaret Odasından: üâncılık: 5297/316» KATIP 1299 No. M Pol ruhsfttımı »71 »ttlra. HOkumsüzdflr Fohml t a n 31 mart akşamına kadar ödenmiyen yülık aidatın 5590 sayılı Odalar Kanunu mucibince 1 nisandan itibaren % 50 fazlasil* ödenmesi gerekmektedir. Sayın azamızın zamlı tahsile meydan bırakmamak üzera jnllık aidatını mart sonuna kadar ödemeleri ehemmi7«tk rica olunur. (Basın 3702/3159)