09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AHİFK iKt 81 Aralık 1965 CUMHURÎYET POIİTİKA K KIBRIS ve GENE1 Prof. Dr. Edip ÇELiK büyük Devletlerden hiçbirine bağlamadan yurOtme çabasmm anlamını da bu gerçekte aramak, basansını da bu gerçekte bulmak lâzmıdır. "•3 irleşmiş Milletler Genel Kurulunda 32 ler ta•"* sarısının kabul edilmesiyle Kıbrıs meselesinin değişik bir y5ne saptığı kesindir. Bilindiği gibi, Kıbns Devleti Türkiye, Büyük Britanya ve Yunanistanla Ada'daki Türk ve Bum toplulnklarmm temsilcileri arasında cereyan eden görüşmeler sonunda varılan anlaşmalar çerçevesinde ve yürürlüğe konulan belgeler manzumesi ile kurulmuştur. 11 Şubat 1959 tarihli Zürih Anlaşması ile tesbit olunan bükümlerin Kıbrıs Anayasasına temel maddeleri niteliğinde bulunduğu ve «hiçbir surette değıştirilemıyeceği» bu Anayasamn 182 nci maddesinde açıklık ve kesinlikle be> lirtilmiş; aynca Garanti Andlasması ile Askerl lttifak Andlaşmasının «Anayasa kuvvetini haiz olacağı» hükmü gene ayni Anayasanın 181 nci maddesine geçirilmiştir. Bunlardan Garanti Andlaşmasının 4 üncü maddesinde yer alan gerek kollektif gerekse münferit müdahale hakkı, hukukdışı davranışlarla Ada'daki statuquo nun değiştirilmesinl önlemek amacıyla kabul edilmiştir ve Kıbns Devletinin Anayasa, duzenine bağU bir müessesedir. ıbrıs Anlaşmalannın yürürlükten kalkmadıgı, hukukl varbğmı yitirmediği muhakkaktır. Ancak bugün ortaya çıkan mesele, andUşmalann uygulanmasına ya da yorumlanmasına ilişkin bir hukuki anlaşmazlık ounayıp; Kıbrıslı Rum yöneticilerin, yürürlükteki düzeni değiştirmek amacıyl» yarattıklan bir liyasl anlaşmazlıktır. «Kıbns Cumhuriyetlnln bağımsızlığım, Ulke bütünlüğünü ve Anayasasını garanti eden andlaşma» nın TarafUn olan ve garanti eden Devlet durumunda bulunan Türkiye, Büyük Britanya ve Yunanistan, Ada'daki hukuk düzeninin korunması gereğinde birleşmişlerdi, şüphesiz kollektif müdahale yoluna gidilebilirdi. Fakat Yunanistan, korumayı garanti ettiği Anayasa düzeninin bozulmasına taraflıdır ve bunun öncülüğünü yapmaktadır; Büyük Britanya ise emperyalist politikası ve çıkarları açısından bu tutuma göz vummaktadır. Kollektif müdahale imkânları böylece ortadan kalkınca, Türkiye için ba.şvurulabilecek yollardan biri, münferit müdahale hakkını kullanmaktı. Bu yola gidildiginde ise karşımıza ilk çıkan Amerika Birleşik Devletleri oldu. • ••• • •!•• XJBR3S ve Q£RÇ£KC£R ıbrıs komunnds, Blrleşmlş Mületler'de ufradığımız yenilgi, sonuçlan nasıl gellşirse geIlçsin, diplomasi tarihimize büyük bir başansızlık firneği olarak geçecektir. 117 Devletin temsil edildijji Genel Kurul'da ancak dört Devletin bizimle ayni yönde oy kullanmış olmasım başka türlü yorumlamaya imkân yoktur. Derin birfizflntüyaratan bu yenilgiyi hazirhyan nedenlerden biri, gerçekleri iyi değerlendirerek çizilmiş, hedeflerl belli, sürekli bir Kıbns politikası izlenmemiş olması ise; ikincisi genel dış politikamızın ve milletlerarası ilişkilerimizin uygun Te sağlam temeller fizerine oturtulamamasıdır. Bundan sonra ne yapabiliriz Mehmet BARLAS undan Bnceki lki yızımızda, Ingiltere, Yunanistan ve Türkiye'nin Kıbns'a ilişkin men (aatlerini gözden geçirdik. Bu yacımızda ise ton durum ve muhtemel gelişmeleri lnceliyeee|iz. Bitti mi ? Biz yazılanmızı sabahları yazanz. Çünkü saat 14'e kadar Yanişleri Müdürünün masasında bulunması gerekir fıkranın . Fıkra geç kaldı mı işler karışır. Bir kere dizgici ve tertıpçi arkadaşlar fena halde boznlurlar. Haklan vardır. Çünkü ihmallerin ağırlığı eninde sonunda gelir onlann omuzlanna yüklenir. Bunun içindir ki, bütün gazetelerde mürettiphane ile yazıişleri arasında ebed! ve ezelî bir çekisme vardır. Bu çekışme Halkçılarla Kıratçılann çekişmesinden de beterdir. Mürettiphane hep yazıişlerinl kusurlu bulur, yazılar vaktinde gelmiyor diye... Yazıişleri gecikmenin suçunu mürettiphaneye yüklemek ister .. Bazan tatü, ve bazan acı olaylar ve sakalarla sürer gider bu itisme... Bugün 1965 yılının son günüdür. Sizin bu gün okuyacağınıı yanyı, ben 1965 yılının sondan bir önceki günü yazdım. Nıtekim yazı makinesinin basına sabayleyin oturduğura zaman bir yılın bitişini. ve yeni bir yılm gelisini eski devinıle «tasvir» eden bir yazı tasarladım önce .. Hani böyle günler eski dosyalardan çekilmiş gibi müstahzar yazılar vardır : tste 1965 de bitti Birbiri ardından uçusan takvim yapraklan bir daha dönülmiyecek bir sefere çıkmış geminin ardındaki köpükler gibi günlerin dalçalannda kaybolnp gittl .. Vazgeçtim sonra. Düşündüm ki yalnız tsa'nın doğuşundan bn yana 1965 yıl geçmiş. Eh, bn 1965 yıl içinde bizim söyliyeceğimiz bütün sözler söylenmiş olmalı. tnsan her yılsonu bir yazı yazsa, on yıl sonra aynı seyleri tekrar vazmak zorunda kaiır. Bunun üzerine iç politikayı ele alan bir konuyu işlemeyi yeğ gördüm. Doğrusu fena yazı da olmamıstı hani .. Ancak gazeteye vardığımda Genel Yayın Müdürü ve îazıişleri Müdürü masanın basında toplanıp kaldılar. Bir süphe . Bir tereddüt .. Uzun süren bir tartısma Ve sonuç : Bu fıkra filânca kanunun, filânca maddesınin, filânca fıkrasına göre yayınlanamaz. Peki, ne yapaüm? Aman otur bir yazı daha yaı. Ve oturdnk. Otnrduk, ama böyle durumlarda rahat bir oturus yoktur. Dakikada bir kapı açılır : Sizi bir zivaretci eörmek istivor . Tam ziyaretçi ile konuşurken, Yazıişleri Müdürü başını uzatır: Bitti mi? Ne? * Yazı. Bitiyor. Çabuk Aüahaşktna mflrettlphane bekHyor. Mürettip arkadaşlar, yazıişlerine, yazıişlerindeki arkadaşlar bana, ben ziyaretçiye: Lutfen çabuk. Ve bütün bunlar sürüp giderken kafanızda blr soru lşareti: Acaba ne yazayım? Oldu olacak, artık 1965 in son gününe dair bir beylik yazı yazayım... diye tasarlar ve başlarsıruz: Bugün 1965 in son günü. 1965 in son gününe fıkir varyetesi bakımından fakir, fakir varyetesi bakımmdan zengin bir toplum olarak ulaştık. Bu sebeple 1965 i 66 ya bağlıyanlar trene fakir fukara takımı değil, her işlerini zaten 66 ya bağlıyan zengin takımı oldu... Ve kapı açılır... Bir baş: Bitti mi? Bitiyor. Aman çabuk mürettiphane bekliyor. Devam edersiniz yazıya: 1966 ya ulaşırken önemli koltuklanmıza yerleşmlş balkabaklanna bakarak soruyoruz: Hani iki koltuk bir karpuza sığmazdı, bir bal kabağı koskoca bir koltuğu nasıl doldunıyor? Ve kapı: Bitti mi? Gene kapı: Bir ziyaretçiniz . Efendim, sizi rahatsız etmekten maksadım ... Mürettiphane bekliyor, yazıişleri bekliyor. yazı yürümSyor. Ve taman bazan ne çabuk yürüyor, ve bazan da nasıl yürümüyor Ne demiş Einstein: Güzel bir kızın yanında bir saat bir dakika gibi, kızgın bir so banm Gstünde bir dakika bir asır gibi... ? Ve kapı: Bitti mi? Bitti. İmzamı atıyorum .. Ne de çabuk bitti, 1965 yılı, ve 1965 in son yazısı... Bittikten sonra her şey ne de çabuk bitiyor. Hadi bakalım, şimdi yılın da, yazının da venisine... B Kararsız Kıbns politikası Kıbns Adası'nda Ingiliz sSmürge yönetünine direnme başladığı ve Kıbru meselesi ortaya çıktığı zaman, Yunanistanın yakın ilgi ve desteğine y^r^ılılf, Türk Dışişleri Bakam, T. B. M. M. nde, 23 Ocak 1950 günü «Kıbns meselesi diye bir mesele yoktur» diyor ve bunun gerekçesini şöyle belirtiyordu: «Çıinkü Kıbns, bugUn Ingılterenin hâkımlyet ve idaresl altındadır ve tngilterenin Kıbrısı başka bir devlete devretmek niyetinde veya temayülünde olmadığı hakkındakl kanaatimiz tam dır. Kıbnsta yapılan hareketler ne olursa olsun ve bunları yapanlar klm olursa olsun, Ingiltere HUkümeti Kıbrıa Adasını başka bir devlete terketmlyecektir.» ört yü sonra, 1 Nisan 1954 de, bir başka Dısişleri Bakanı, gene T. B. M. M. de «Türkiyenin Kıbns meselesi diye bir meselesi mevcut olmadıgı» m ilân etmekte ve «Ada'nın bugünkU statüsılnde bir değişıklik yapüması lüzumuna kani değüiz» demektedir. 1956 yilına ksdar tra gCrflşfl ssvunan Türkiye, 1957 de «Taksim» tezini ortaya atacak; 1958 de «Ya taksim, ya ölıim» politikasından geçilerek 1959 da Zürich ve Londra anlaşmalan formülü kabul edilecektir. Kıbns politikamn o Olçude kararsız ve belli bir amaçtan yoksnndur ki, uzunca bir sttre Basbakanlık sorumluluğunu taşımıs tecrflbeli bir Devlet adamı ve diplomat «Kıbns hakkında ne istediğimizi bilmlyoruz» diyebümiş; Birleşmiş Milletler kürsüsünde konuşan Dışişleri Bakanı ise yalanlandığını duymadığunız • şu sözleri soylemiştir: «Yunanıstan Enosis'ten vazgeçerse, bia de taksimden vazgeçeriz.» Dış politikamızın ve milletlerarası ilişkilerimlzin genel çizgisi içinde, Kıbns konusunda oluralu bir sonuca ulaşılmasını beklemek fazla fyimserlik olurdu. uzey Atlantik Andlaşması Teşkilfltuıa katıldığımız günden bu yana, Türkiye genel dış politikasıru bu Teşkilâta dayamak eğilimine girmlş; NATO'nun belli bedeflere yönelmiş bir «Savunma sistemi» olduğn gerçeği gözdeh kaçırılmıştır. NATO devletlerinden hiç blri, polltikasının tfimünü bu savunma sistemi içine hapsetmemiş; buna karşıük Türkiye, NATO müttefiklerine güvenmenin rahatlıgı ve fakat hatasiyle, İkinci Dünya Savaşı ertesinin milletlerarası gelişmelerine ve gerçeklerine «ırt çevirmiş, «Yeni bır Dünya» nnı kurulabilecegini ve kuruimakta olduğunu göstermistir. Emperyalbane ve sömtirgeciliğe karsı direnen, bagımsızlık uğrunda savaşan «mazlum milletler» arasındaki dayanışma gittikçe kuvvetlenirken; emperyalist ve sömürücü Devletlere karsı pariak bir bağımsızlık savaşı örneği vererek kurtulan ve kurulan Türkiye • Nato üyeliğinin sankl kaçınılmaz rereği imişçesine • «mazlum milletler» in yanında değil fakat karşısında yer almıştır. Tttrkiye'nin Nato Ile ilişkileri de yörüngeshv den çıkmış, Türkiye • Amerika Birleşik Devletleri ilişkileri durumuna girmiştir. Bu ilişküer ise dış politikamızın bağımsızlık niteliğini biiyük ölçüde sımrlamış, iç politikamn üzerinde de etkilerini göstermiştir. Nato çerçevesinde, hiçbir fiye devletin, Amerika'ya Türkiye kadar bağlanmadığını, Türkiye kadar geniş haklar, yetkiler ve imtiyazlar vermediğini söylemek, sanınz ki, gerçeği belirtmektedir. Türkiye, Amerika ile ilişkilerini Nato savunma sisteminin gerektirmediği alanlara da taşırmış ve ikili anlaşmalar sebekesiyle tüm politikasıru bu Devlete yaslamıştır. Güçleri arasında biiyük dengesizlik bulunan Devletlerin bu çeşit ilişkilerinin tiaima güçlüler yararına işlediği tarihin doğruladığı bir gerçektir ve bunun acısını en çok çekmiş olan devletlerden biri Osmanlı İmparatorluğudur. Atatürk'ün, haysiyetli ve bağımsız dış poiitikasını ıngiltere îngiltere'nin Ada'yla iliskisi artık yalnızca üsler noktasından kalmıştır. Londra bu üsleri belkı de Yunanistan'a ilhak edılmi? bır Kıbrıs'ta daha iyi koruyacağını duşünmekte ve tutumunu bu duruma gore ayarlamaktadır. îngiltere'nin poiitikasını «kalleşçe» kelimesiyle nıtelendirmek akıldan zıyade hislere dayanacak ve geçmışte olduğu gibi lüzumsuz ve devamsız küskünlüklerimiz» yol açacaktır. Ingiltere de her devlet gibi menfaatlerinl korumaya ealışmakta ve bazen imrenerek baktıfımız bir nstalıgın getirdlgi başariyle, poiitikasını yürütmektedir. Bu politikamn zararlarından korunmak, Londra'ya «küserek» veya «kızarak» değil, ancak aynı ölçüde başanlı bir politika izlenmesiyle mümkün olacaktır. Bu politikamn görüşümüze göre nasıl olması gerektiğini birazdan belirtecegiz. olsa bile, şimdi belirteceğimlz gerçekler mevcuttu v« yann da mevcut olacaktır. Bu güne kadar genellıkle birleçen gorüşler, dış politikamızın «şahsiyet sahibi» olmasım ıstiyorlar. Doğrudur; ancak gozumüze carpan husus, bu «sahsiyetli politi kay a geçişin Kıbns'ın bundan •onraki gelişmelerde leblmize döndürülmesi için» istendiğidir. Bizce bu nokta hatalıdır ve Turk dıs politikası ile Kıbns meselesini ayrı ayrı ele almak daha doğru olacaktır. Bu tezin savunulmdsında ne olçude başarıya uğrayabileceğız belli olmaz. Ancak aleyhimizdekı kararı oylayan devletlerin «bağımsızlık» için birleştıkleri; «Tür kiye'nin karşısında» veya «Yunanistan'ın yamnda» değil, «Bağımsız Kıbrıs'm arkasında» yer aldıklan apaçık meydandadır. Dış politika ın önemli nokta, bütün bu l çalısmalar sırasında Türk dış • politikasının Kıbns'a bağlı olmaktan çıkanlmasıdır. 30 milyon Turk'ün meselelerini halletmek, daıma Kıbns on şartıyle gırdığimiz milletlerarası goruşmelerde imkânsız bir hal almaktadır. Hareket esnekligine sahip bir dıs politikamn laglıyacagı daha kuvvetli Türkiye, muhakkak ki Kıbns'taki Tfirkler için de daha sağlam dayanak olacaktır. Diğer taraftan kökünü ve çapını daha önce belirttiğimiz Yunan Megalo tdea'sını gözümüzda 61çüsüz büyütmekten kaçınmamıı gerektnektedir. Bir ulus halinde birleştiğimiz misakı milll ıınırları içine, değil Yunanistan, Yunan hayalperestlerinin rüyalan bile giremez. Megaloîdea'yı gözümüzde büyüteceğimiz yerde, Batı uygarlığına ulaşan; az gelismiş ülke olmaktan çıkmış bir Türkiye için, iç politikasiyle de dış politikasiyle de çalışmamız daha doğru olacaktır. Toksa Ayasofya'yı eami yapıp, Tflrkiye'deki Rumları dışan atmakla sadece kendimizi aldatmış olacağıı. E »• •• • ••• Toprak talebi ı ıbns, butun ulvi ve haklı tarafları ile bırlıkte Türkiye I için, «sınırlar dışındaki» bir toprak parçası üzerinde «sartlı ve mahdut» da olsa bir «toprak talebi» hüviyetini taşımaktadır. Bu görüşü hatalı bularak, «Kıbrıs, Londra Zürib anlaşmalannın bize sağladığı bakların uygulanmasını sağlama faaliyetidir» diyenler de bulunabilir. Gerçekçi olmamız gereken noktalardan biri burada belirleniyor. Londra Zürih anlaşmalannın doğurduğu Kıbns Anayasası, «Işlemez» ve «zıtlıklarla dolu» bir müessesedir Birbirinin karşıtı devletler «garantdr» tâyin edilmiş, birblrine düşman topluluklar veya topluluk temsilcileri Ada'mn idaresine «tamamlayıeı sekilde» ortak kılınmıştır. Bu durumda ısrar etmek ise blr çıbanı işletmek ve uzun yıllar sürecek bir buhranın devamını istemekten başka sey olmıyacaktır. •••• •>•• ••«« • •>• •••• K K D •••• •••a •••• • ••• • «•a •••1 •«•• Yunanistan pıbns meselesindeki diğer taı raf Yunanistan ise, yüzyıl•lardan beri guttüğu dâvanm, B. Milletler karariyle gerçekleşme yoluna girdiğini gormenin sevinci içindedir. Ne varki Türkiye" nin kararlı tntumu, bu gerçeklesmeji uzak bir ihtimal olarak ele almak zorunluğunu, Atina'ya duyuracaktır. Ayrıca Lefkoşe Atına ışbırliğinin ilerideki gelişmeleri Enosis ideali için olumsuz bir yönde da sekillenebilecektir. Meselâ NATO içindeki bır Yunanistan'a ilhak, Kıbrıslı komünistlerın şiddetle karşı koyduğu hususlardandır. Nitekim Ada'da bnlnnan 15 bin Yunan askerinin ve NATO silâhlannın varlığı, Amerika'dan «Komünist tehlikesinin önlenmeei için izın alınarak» sağlanmıstır. K; :::: Sonuç 6 A ndlaşmalar yürürluktedir, Birleşmiş Millet* * lerln andlaşmalan değiştirme yetkısi yoktur» derken, bu sözleri, bir başarısızlığı örtmek yerine, karşılaşmış olduğumuz gerçekleri gözönünde tutarak kullanmamız ve değerlendirmemiz gerekir. Andlaşmalar yürürluktedir; fakat bu andlasmalarla kurulan düzen bozuhnuştur. Andlaşmalar yürürluktedir; fakat bu andlaşmalann verdiği müdahale hakkımn kullanıln»sı türlü engellerle karşılaşılmaktadır. Birleşmiş Milletler, bir yandan «egemen ve bağımsıtf Kıbrıs ülkesine yabancı müdahalesi kabul edılemez» ve «Kıbnsın birligine, toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına saygı ve müdahaleden imtina» Okelerini benimserken, 5te yandan, genel olarak müdahaleyi reddeden bir başka tasanyı, bu defa 101 iiyenin oyu ile, kabul etmektedir. Birleşmiş Milletler andlaşmalan değiştlremeı ve değiştirememişt'r; fakat müdahale konusunda» ki eğUimini açıklamıştır. Bu durura karşısında Türkiye müdahale hakkını kaçınılmaz hallerde Rullanma olanağınmı saklı tutarak Kıbns politi. kasmı, en uygun ve en gerçekçi açıdan gözden geçirmek zorundadır. rw^ürkiye Kıbrıs konusunda, asünda Enosisle, * yani Yunan emperyaüzmi ile savaşmaktadır. Değişmez hedef Enosis'l önlemek ve bu şımarık politikamn şahdamannı bir yerde kesmek olmalıdır. Bağımsız, tarafsız, Enosis kapılan kapatümış ve statüsü Birleşmiş Milletler'in garantisine bağlanmış Federal Kıbns Devleti en uygun ve gerçekleştirilmesi mümkün bir çözüm formülü olarak gözükmektedir. Ancak, bu formüle, emperyalist Devletlere güvenilerek ulaşılamıyacağmı artık anlamış olmamız gerekir. Bunun için her şeyden önce, genel milletlerarası politikaraıız uyduluk lekelerinden kurtarmamız, Atatürk'ün çizdiği haysiyetli ve bağımsız yola sokmamız ve bunun içteniiğine inandıncı davranışlan göstermemiı lâzmıdır. SSSS • ••• Milli şeref • ••a aa«a fllf K • • <•• *••• • ftaa III • ••• • ••« •••* • III •III •••a •::: :::: ttn SSS •ııı (•<• • ••a ıııı • an ıııı :::: ••*• «••••«••••»•»»•»••••••••••••••MiıııııtııımiHiııııı *»«B»*>ııaa*ar*a***Baa***B*>aa*aaaaaa**«ma*Baaat«a*>aa İIlî şeref muhakkak kl, her şeyin üstflndedir. Fakat mil|erçeklere donersek, Kıbrıs'ın li şerefi yanlış tutumla ze| bızım için bir «toprak talebi» delemek bazen çok kolay oluyor. olduğunu gorüruz. Bu talep, En yakın örnek, Pakistan'dır. tabil olarak «soydaşların himayeBu sevgili müttefikimiz, Keşmir si», «tarihi ve eoğrafi bağlılık» savaşından önce hızlı kalkınmaunsurlarını beraberınde taşımak•ını yoluna sokmuş, sırasında Atadır. merika'ya, sırasında Rusya'y» gerek öğrenci nümayişleriyle, geZamanımızdaki bütün toprak rekse Devlet Başkanı Eyüp Han'talepleri bu gibi unsurlara dayaın ağzından kafa tutabilen bir nır. Pakistan Keşmir'i; Endonezdevlettı. ya Malaysia'nın bir kısmını bu unsurlara dayanarak isterler. Fa18 gün lüren lavaş her şeyi kat, devletlerin gücsüzlüğü kadar mahvetti. On gün önce Washingdünya kamu oyu bu isteklerin ton'a zorla randevu alarak giden gerç«k olmasım »nlüyor; toprak Eyüp Han, Başkan Johnsonia göiçin savaşa girilse* bile, sefaleta rüşebilmesine bile zafer havası düşmekten başka ele geçen şey vermek zorunda kaldı. Hindistan * lhak istiyen Kıbrıslı Rumlar bulunmuyor. ise bastıran açlığın çaresini AmeI v* Yunanistan için önurnüzrikan buğdayında bulmanın zoÜstelik büyük devletlerin ba«' deki aylarda peşinden gıdılerunluluğu içinde; o zamana kakıları, ne denli umursamaz olurcek lider Makarios olacaktır. Adar karşısında olduğu Vietnam sanız olun, büyük müdahaleler» kıllıca bir politikayı yıl'.arca sumeselesini ağzıaı almaktan korkkadar gidebiliyor. Kıbns'a, anren zaman parçasında ustalıkla maktadır. lasmalara taraf olarak yaptığımıı uygulayan bu adam, muhakkak Şahsiyet sahibi politikamn olmüdahalenin bile Amerika taraki Yunanistan'ın hırslı ve mecalfından nasıl durdurulduğu hatır malıdır.. Irkdaslanmızın haklan gız politikacılarından daha başam korumalıyız .. Ve bütün bunJardan çıkamamaktadır. nh bır yol ızleyecektir. lan Türk nlusuna faydadan basEğer Kıbrıs'ta Türk nüfusu çok Şimdiden gelen baberlere göre, ka blr şey getirmiyecek olan gerbn politika nygulaması 2 3 ay olsa belki bir değısık durum ortaçekçilik içinde yürStmekten ayya çıkabılecektır. Ama sadece rılmamahyız. hk bir barış devresi ve sulh taO 'ol8 oranındaki Türk'ün bir iç saarruzuyla başlıyacaktır. Cemaat SON •••••••••••••••••••••••••••••«••••••••••••••••••••••••••••••JS vasa gırip, lehe sonuç yaratmalaler arası yakınlaşma teşebbusleri rı ımkânsızdır. ve dostça davranışlar arasında; Kıbrıs'ın tahkımı, Rumlar arası muhalefetin yok edilmesi gibi huluslar gerçekleştirılecektır. utun bu gerçekleri kenara B. Milletler karannın uygulanıtip, mılli heyecanımıza kaması ve daha sonraki «ilhak plepılmamız ve «ne olursa olbisiti» ise Türkiye'nin tutumuna sun» diyerek Kıbrıs'a yürümemiz bağlı kalacaktır. Bu arada soylede mumkundür. Devlet adamlığı, meliyiz ki, Yunanistan ve Kıbrıslı fayda zarar terazısinde memleRumlann istikbaldeki durumlaket lehine olacak ağırlığı bulmak rında zamanın getireceği değısıkdemektir. Politikacılık ise, «solikleri şimdiden kestirmeye kalkmmsuı mevkide» bulunulduğu mak, falcılıktan başka bir şey o zaman mesnetsiz konuşmak hiç lamaz. değildir. Sayın Inönü'nün açıkladığı «Federatif Bağımsıı» Kıbns tezi bızce görünurdeki akla en yakın Milletler kararından sonra şiddetli elestirilere hedet o çare olarak meydana çıkmaktadır. Kıbrıs için hiç olmazsa bunlan Türk dış politikası ve dan sonra bu tezi hedef almalı, Kıbrıs tutumumuzu da geleceğe şimdiden «ağlanmış Komünist yönelmiş şekilde ele almahyız. Blok desteğini diğer ülkelerin de Bırleşmış Milletler karannın gırecekleri bir genişliğe kavuşturgeçerliliği ya da sakatlığını ele LÎRALIK ÎKRAMİYEYİ malıyız. alacak değilız. Bu karar çıkmamış tıtanbul • Beşiktaş Şubesinde 73019 numaralı hesap sahibi Gerçek G N!I iî Makarios Devlet adamı BI Türkiye OSMANLI BANKASI 30 Arrılıh (ekilişi lalihlileri 1OO.OOO B. TAKLİTLERİNDEN SAKININI2 LİRALIK IKRAMİYELERİ Ankara Yenişehir Şubesinde 821014, îzmir Şubesinde t26t7 numaralı hesap sahipleri LtRALTK ÎKRAMÎYELERİ ÎSTANBUL KARAKÖY Şubesindt 654 981 Şubesinde 821 043 Şubesinde 652 758 Şubesinde 655 226 BEYOGLU Şubesinde 629 505 Şubesinde 636 621 Şubesinde 837 088 ÇEMBERLtTAŞ Şubesinde 82 644 OSMANBEY Şubesinde 654 503 YENÎCAMI Şubesinde 652 459 ANKARA Şubesinde 82 717 » Şubesinde 82 762 ANKARA CEBECÎ Şubesinde 82 107 ADANA Şubesinde 82 486 ANTAKYA Şubesinde 650 993 » Şubesinde 82 080 BALIKESİR Şubesinde 650 854 ÎSKENDERUN Şubesinde 820 209 MERSÎN Şubesinde 653 278 TRABZON Şubesinde 82 704 NUMARAU HESAP SAHÎPLERİ Aynca 3400 talihli 600 bin lira tntannda çeşitll para ikramiyeleri kazanmışlardır. YENİ YILIN ÎLK ÇEKİLlŞİNE KATILABİLMENİZ çlN 20 OCAK AKŞAMINA KADAR HESAP AÇTIRINIZ. HESABIMZ VARSA ARTIRINIZ. MAARIF TAKVİMİ SAATLİ CIKTI DİKKAT TOPTAN Satış Yeri: İSTANBUL MAARİF KİTAPHANESİ Cağaloğlu Yokuşu No. 38 İST. BAŞKA ŞUBEMJZ YOKTUR Ç£ (Yıidız: 2U56/16032)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle