Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAHİffK tlCf S8 Aralık 1965 CUMHÜRIYET Muhafazakâr siyasei ve çağdaş meseleler Dr. NiHAT TÜREL ağımız dünyasının modern siyaset ve teknolojik meselelerine yıllar boyu yabancı kalmış, datıa doğrusu kapalı tutulmuş olan yurdumuzda, bu yabancılaşmanın ve kapalı kalı«ın olumsuz etkileri kendilerini teker teker göstermeğe başlamıştır. Olaylar», dar ve egoist açıdan bakma alışkanlıgının ve dünya meselelerini yanlış değerlendirmenin acılarını gittikçe artan bir yogunluk içerisinde toplnm olarak görüyoruz. Bu yoğunluk, ileride çok daha mağlâk ve baskılı olarak ve dev sosyal problemler halinde karşımıza dikilecektir. Bizirn içinde bulnnduğumuz çelişiklik, toplum olarak ister istemez etkisi altında kaldığımız çağdaş meselelerin karşısına, şimdiye kadar alışageldiğiraiz muhafazakâr ve çağa kapalı görüşlerle çıkmak hususundaki direnmemizde kendisini gösteriyor. Genellikle, zannediyornz ki, gelişme dışı kalmış halkunızın, gelişmemişliğin tabiî gereklerinden olan eski ve ilkel zaaflanna yaslanarak lağlanan seçim başanları, toplumun çeşitli ekonomik, sosyal ve poliiik me9eleleri karşısında ds aynen devam ettirilebllecektir. 'Hwms •••• ••••••••••••! •••• • ••• • «•• «••• Ben Ataturk'cü aralık 1965 tarihll Cumhuriyet gazetesinde sayın Nadir Nadi'nin «Ben Atatürk'çü değilim» adll makalesini büyük dikkat ve Ugi lle okudum. Sayın yazann «TJlusal bağımsızhk, başkalannm nydusu halinde yaşamak anlamına geliyor ve halkçılık ilkesi hallnn bir mutlu azınlık elinde cennet vaadleri ile ömrübillâh sömürülmesi sayılryorsa biz Atatürk'çü değiliz.» diyor. Yazarın göriişlerine VntniTnnicin beraber ben de birkaç noktaya değlnmek istiyorıun. Son zamanlarda Atatürk'ü yerenlere, Atatürk'çü geçlnenler ve Atatürka sosyalist damgasını vuranlara da karşı durmasrnı bileceğiz. Atatürk aynı zamanda sosyalist de değildir. Atatürkün sosyalizm fikri ile ilk temaslannın kafi tarüüni tesbit etmeğe imkân yoktur. Türkiye devletinl kuran Büyük Atatürk'ün sosyalizm eğllimlerl ve sosyalist düzenle ilgili tedbirleri; üıtiyacın doğurduğu, fakat doktriner olmayan bir mâna taşımaktadır. Görülüyor ki, ne fikri gelişme ve ne ae olaylar Atatürk'ün sosyalizm doktrinl ve düzeni ile bağdaşmıs ve ona sempati duymus bir lider olduğunu göstermemektedir. Ancak bu konuda aksi yönde bir iddiayı ileri sürecekler İçin de kapının açık olduğunu hemen söylemek lsterlz. Mucize bekleyenler Devlet yönetimi denen şey eskiden halk açısından bir ilmi simya idi. Başkentlerde toplanıp tüm memleket için karar »Un klşüer sanki bir esrarb zenaatle meşguldüler ve bn sebeple : Hikmeti hükumetten »ual olunmaz... sözü dünlerden bugfine kalmıştır. Zaman geçti artık devlet idaresi denen işin bilinmeyen blr yanı kalmamıştır. Adalet Partisi iktidannm da olup olaeağı, yapıp yapacağı ortadadır. Hesap, kitap ve eldeki imkânlar meselesidir bnSüleyman Demirel iktidarı kocaman vaadlerle işbasına geçti. Boğaza köprü yapmak, tasarruf bonolannı kaldırmak gibi sdzlerin masal oldnğu daha ilk adımda anlaşılmıştır. Ama, bazı sâf kişilerin yüreğinde daha da bir umut ve bazı hayalperest kişilerin kafasında daha da bir merak : Acaba Demirel iktidarı ne yapacak? Biz söyliyelim ki, hiçbir sey yapamıyacak. Eğer evliyalar kıratlara binmiş olarak gökten sökün etmezlerse Demirel iktidan dış politika iflâsına iç politikadaki iflâsını da ekleyip ya konkordato masasına oturacak, ya da iflâsı ilân edilecek. tktidann bütçesi ortada. önümüzdeki yıl vatandaşın görüp göreceği rahmet işte bn bütçede yazılıdır. Tıpkı bir aile bütçesi gibi devlet bütçesinin de imkânları vardır. Bn imkânlann dışına devleti yönetenler çıkamazlar. Bir küçük ekmek parçasını dilediği kadar çoğaltabilen peygamberler devri çoktan kapandığına göre, mnelze beklemek zamanımızda akıllıca bir is sayılmaz. Yüksek Plânlama Kurulu bu yıl için devlet gelirlerlnl 18 milyar 360 milyon lira olarak tesbit etmiştir. Buna karşılık devlet barcamalannın tutan 18 milyar 098 milyon liradır. Aradaki fark 1 milyar 738 milyon liradır. Demirel iktidan gelirlerle giderler arasındaki 2 milyara yakın bn açığı nasıl kapatacak ve vaadlerini nasıl gerçekleştirecektir? tsmet Paşanın vergi reformu, karşısında Adalet Partisini bulmustu. Adalet Partisi, yüksek kazanclardan vergi almak politikasının karsısındadır. Adalet Partisi toprak ağasmdan vergi almak diye düsünceyi rüyasında bile göremez. Bu arada ek kaynak olarak dıs yardımlann artmıyacağı da kesinlikle belli olmuş gibidir. Amerikan Yardım Teşkilâtı : Yüzde 7 kalkınma hızı çoktur. Bunu yüzde 6 ya düşürün. Konsorsiyum size daha fazla yardım yapamaz... demektedir. Demirel iktidan bütçede câri masraflan da kısamaz. Vazgeçilmez harcamalar vardır. Memurlann, işçilerin, öğretmenlerin, subaylann maaslan verilecek; devlet daireleri odun, kömür yakacaklar, tamirat yapılacak, devlet hayatı yürüyecek.. Üstelik personel kanununa ve öteki hazırlıklara göre bu masrafların yükselmesi gerekecek. Pek lyi geriye ne kalıyor? Bir tek çıkı? yola : Yatınmlan kısmak ! Amerikan Yardım Teşkilâtının da Demirel iktidanna tavsiye ettiği budur. Diyorlar kl adamlar : Kalkınma hızını düşürün .' Bn, bir anlamda yatınmlan kısın demektir. Araa yatırımlar kısılınca Türkiye nurln nfuklara nasıl kanatlanacak? Zaten yüzde 6 kalkınma hızının yüzde 3'ü nüfusun arttyı tarafından emilmektedir. Geriye kalan yüzde 3 oranda kalkmarak mı çağdaş uygarlık seviyesine eriseceğiz? Biz yüzde 3 oranla kalkınırken, öteki ülkelerin yüzde 4, 5, t. 1. 10 ve daba hızla kalkındığını düşününüz. tlerleme, izafî bir şeydir. Gerçekte Batıya nispetle biz ilerlemiyoruz, geriliyoruz. Çünkü onlar koşuyor, biz yürüyoruz. Gittikçe daha geride kalıyornz. Ve bu gerilemeyi bize Amerikan Yardım Teşkilâtı tavsiye ediyor ! Demirel iktidan işte böyle katı gerçeklerle karşı karsıyadır. Yukan tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal... Sehir ve köy ağasmdan vergi alamaz... Dış yardımı artıramaz... Masraflan kısamaz... Yatınmlan kısarsa kalkınma diye bir şey kalmas..: tstanbul Boğazının asma köprüsü suya düştükten sonra ayakları suya eren Demirel, şimdi bir iğneli fıçının içine girmiştir. Bu arada, bazı kurnazhklara sapıp iç borçlanmalara geçmek, ya da fakir fnkaraya yüklenmek istiyor. Ne yaparsa yapsın, basan kazanamıyacaktır. Devlet yönetimi milyoner olmaktan zordnr. Demirel askerllğini 27 MayısUn aonra yapmış, 1962 de lş hayatma atılmıı ve 1964 te milyoner olmnştur. tkl yü İçinde gSsterdiği bn başany» bakanlar kendisinden «motlanmışlardı. Daha da nmutlannı kırmayanlar var... Onlar mudzeyi bekleyedursunlar, belki tabiat üstü kuvvetler kıraU kanat takaeaklardır. C Oysaki, Türkiye gibi, nüfusu 30 milyonn aşmış bir toplnmnn büyük gosyal meselelerini, bohranlarını, iç ve dış politik dengesini ampirik bir yol üzerinde hazırlıksız kafalar ve kadrolarla halletmeğe uğraşmak, matematik bir gerçek olarak imkânsızdır. tktidar. ya da mnhalefet olarak bir ayınm yapmakaızın düşünürse*. fizülerek göreeeğiz ki, politik görünüşünıüz, geçen yfiıyıllara ait teorik kavramlar yelpazesindeki yerlerinden kartulmuş ve çağın realist temellerine otnrmuş değildir. Ve nfukta henüı böyle bir flmit görüntüsü de yoktnr. Daba bir kaç ay önce işbasına gelen yeni hükumetin, çok kısa süreli lktidan içinde karsılaştığı meseleler önündeki davranıs biçiml, konulan ele alış stili, geleceğe ait yeterli işaretleri kolayhkla verebilmektedir. Batı'da ve bizde gecekondu sorunu Marsilya Belediye Başkanı Gaston Deferre'in «YENİ BİR UFUK» diye dilimize çevirebileceğimiz kitabı öniimde duruyor. Kitap, Fransanın okuldan meskene kadar türlü problemlerine eğilmis, bir takım teşhisler ve çareler sunuyor. Bu arada, Fransız şehirlerindekl mesken meselesinin ele alınış tarzını biraz da hayretle ve kendimizle kıyas ederek oknyorum. Yazar, konuya girerken şöyle diyor: Fransa gibi refah yolnnda bulunan birfllkedebinlerce erkek ve kadının çocukları lle beraber, hâlâ barakalarda, geeekondnlarda ve lefalet yuvalarında bannmağa mahkum olnşlan bir skandaldır. Vatandas, aile ve kişi olarak bn insanlan birer ynvaya, asgari konfora ve bnzura ^vavuşturmak, en acele işlerimizdendir. Deffer~ re'e göre, önümüzdeki 20 yıl içinde, bngfin şe£i|ıirlerde yaşayan 30 mllyon insana bir 15 mllyon daha katılacaktır. Bngünkü tartlar altında, diyor, yazar, Pariate en aıından 550.000, bfitfin Franga için de 2,5 mllyon meskene ihtivac vardır. Paris belediye bütçesi genel raportSrüne göre de, sadece Pariste, 4 ilft 9 nüfuslu 37000 aile tek birer odada bannmaktadır. Kitapta, mesken probleminin en en ince detaylarına kadar inen konnlara ait ilginç rakamlar ve teşhisler var. Hiç şüphesiz, Fransız hükumetlerinln bu konuda boı durduklan ıdylenemeı. Fakat yazar, asığıdaki tedbirleri aeele olarak tekllf ediyor: Bir şehir politikasının nygnlanması İçin koordinasyon ve anlayıs birliği. Vautalarm ve sorumlnlukların decentralisationn. Arga ve bina satışlarınuı kontrolfl ve spekülâsyonun 8nlenmesi. tnsaat dflzenlnin ve kaidelerinin basitlestirilmesi. Teterli finansman kaynaklannın bulunması. Mesken probleminin Fransa için bir dert sayıldığı gözönünde tutulursa, Tfirkiyedekl dnrnmnn cesameti ve çapının ne olduğunn anlamak herhalde büyük bir akıl işi değildir. Büyük şehirlerimizi fiçte bir oranında çevreleyen gecekondular, sayın Nadir Nadinin bir başyazısında belirttiği gibi (1), şehirlere doğrn yürüyen sefil köyler ve daha bn konuda nice büyük dertleri ile göz tırmalıyan Anadoln. Bn dertleri, yeterli, çagdaş ve ileri dinamizmden yoksun muhafazakâr politikanın nasıl çözme yoluna gidebileceği ise ayn ve tnhaf bir konu. lânlama ile ilgili bir konunun tartışılmasında, mnhafazakfir Adalet Partisi Hükugecekondu probleminin nış tarzının ne biçim komplikasyonlar yaM eselâ, birgeçenlerde ibretle gördük.ele alırattığını daha metinfn Başkanı layın Demirel, diğer bütün dcvl«t organlan gibi, plânlama teşkilâtı da hükumetin emrettiğini yapar, diyordu. Böyle bir görüşün, plân fikri ve plânlama tekniği ile ne kadar çatışma halinde olduğu gerçekten düşünülmeğe değer. Liberal ya da karma ekonomiler için, ekonominin plâna bağlanması bir tesadüf ve bir lüks isteğin ifadesi olmamıştır. Bu, hem çjîonomik, hem de sosyal politik zorunlnklann bir sonncn olarak ortaya çıkmış ve ister istemez geçen yüzyılın siyasî demokra•i anlayışını ve nygulanıs biçimini önemli ölçüde değiştirir hale gelmifftir. Tani, millet iradesinin temsil edildigi parISmentolardaki liyasî eğilimler ile ekonominin ve sosyal bünyenin teknik temsilcisi olan bilimsel plânlama arasındaki çelişme, günümüzde, ikincisi lehinde bir öneme ve gidişe zemin hazırlamıştır. Bugün, artık, eiddî bir politik ortam içinde, bflkumetin ve parlâmentonun plânlamaya emri, ya da plânlamanın berikilere direktifi diye bir şey bahis konusu değildir. Ancak, çağın sosyal direktiflerine nyan bir ekonomik gelişmede, kişi özgürlükleri ve bnnlann tabiî sonnçlan olan siyasi organlarla bilim ve teknik gerçeğinin makul ve lojik bir zemin flzerinde ahenkleştirilmesinden söz edilebilir. özgürlükler rejimi içinde, kalkınmak için, bnnnn başka türlüsü de olamaz. Ikincl Dünya Savaşından sonra, birinci Fransız plânımn kabulünden önce, Fransız plânımn yapıcısı M. Jean Monnet aynen, «Plân ve modernizasyon ya da mutlak çöküntü» diye haykınyordn (2)' Kaldı ki, yakın bir lüre Bneesine kadar, lktisat politikası eeonomie politiqne diye isimlendirilen, bu Isim altında bilim merkezlerinde Sğretilen ve hükumetlerin kül halinde iktisad! tedbir ve davranışlarını kapsayan deyim şekli, bngün artık isim ve nitelik değiştirmiştir. Liberal ve karma ekonomilerde şartların gerekleri içinde az, ya da çok, dolaylı, ya da dolaysız devlet müdahalelerini ve bn mfldahalelerin kannnlannı öngören iktisat siyaseti, bugün artık yerini, bn müdahalelerl bilimselleştiren ve sistematik hale getiren «La politique «konomique>« bırakmıştır. Fransız iktlsadçısı Jacqne Billy'nin deyiml İle, modern devlet, ekonominin blzzat temel yapısı üzerinde söz sahibi olma zorunlnluğundadır (3). Hiç şüphesiz, karma ekonomilerde, devlet müdahalesinin bn yenl şekli ve iktisadî politikanın sistemleştiriîmesi, sosyalist ülkelerdeki ekonominin merkezîleştirilmesi ile bir ve aynı değildir. Bnnnnla beraber, ekonomiyl daha genis anlamda dirije eden, Billy'nin dedigi gibi, başlıbaşına bir aanat ve bir tekniktlr. • ••• :::: •••• •••• •••• •••• •••• W Bu konuda, asıl garibimize giden taraf: İlgililerimizin durumudur. Şöyle ki: Gazetenin neşriyatıntian sonra Dışişleri, Çalışma Ba kanlıklarımız ile bir takım millet vekillerimizin yeni yeni kıpırdanmaya başladıklanm görüyoruz. Oysa; biz ALmanyadaki Elçilik, Konsolos ve Çalışma Ataşelerimiz gibi ilgililerin her an isçilerimizin dertleriyle yakmdan Ugüendiklerini tahmin ederdik. Anlaşılıyor ki, bn muhterem tezat, dış ülkelerdeki işçilerimizle değil, işverenlerle ügileniyorlar. Yoksa bahse konu meselelerle ilgilenmek için mutlaka bir gazete yayımnın sebep olmaması gerekirdi. Kimbilir şu anlarda daha kaç filkede kaç çaresiz kardeşimiz, zavallı Konyalı M. Ali Tok'un Köln zindanlarmda dediği gibi «BENDEN ARTIK t)MİT YOK» demektedir... Vehbi TİMUROĞLU Tapu Sicil Kâtibi Karakoçan Elâzığ *** dum. Günlük yazılanyla gazetenizin ilerici kimliğini perçinleyen Sayın Yazar, bu yazısıyla da geriye gidisimizin yürekler acısı panoramasını vennekte ve: «... Bu anormal durum Türk demokrasisindeki hastalığı teşhia et mek istiyenlere pek güzel bir inceleme konusndur..» demektedir. Doğru. Yalnız biz, incelemeyl, bu konuda otorite olduğunu sandığımız kimselere bırakarak birkaç söz söylemek istiyoruz. Evet. zaman zaman tökezleyen, böyle aydınları çileden çıkanrcasına geri giden bir demokrasinin önemli hastalıklan olmak gerek. Önce bunun üzerine eğilelim. Nedir bu hastalıklar? Bence, memleketin geriye veya ileriye gidişinde en önemli rolü oynayan yasama ve dolayısıyIa yürütme organlandır. Bunlann seçmenleri ise devrimleri bir türlü ayağına götürmediğimiz, yirminci asnn ikinci yansmda bile ahiret vaadleriyle dünya yaralannı gayet rahat sarabildiğimiz yoksul ve muhafazakâr halktrr. Hayal ve Gerçek P Ankara tkt. Tio. îlim Akad. ögr. • Aynı konuda Trabzon Devrlm Ocagı Uyesl Omer Güner, ögrencl Haluk Necdet Doğan ve Mürsel Engin'den mektup almıj bulunuyoruz. Her üç okuyucumuz da Nadir Nadl ile aynı ükirde olduklarını ifade etmektedirler. Bunlardan ömer Güner; Atatürk'ün TUrk miUeti için bir ideal olduğunu belirttikten sonra özetle şunlan söylemektedir: «Esefle belirtmek gerekir ki, bn gün, Curahuriyetimizin 42. yılında, Türkiyenin duruma yürekler acısıdır. Yolauz, susuz, okulsuı onbinleroe köy. Magara ve gecekondularda yasayan mutsuz intşin acı tarafı, bugün, Atatürk bayrak yapümak ntretiyle, Türk milleti, yine sefll, yine perisan bırakılmak istenmektedir. Kısacası, mutlu bir azınlık, çogunlugu nyut mak «uretiyle istismar etmektedir. Fikir hayatımızda daüna gerçekleri söylemek furetiyle. müstesna bir yeri olan Sayın Nadir Nadl, 16 aralık gflnlfl başyazuında, bu durumu büyük bir açıklıkla ortaya koymaktadır. «Ben Atatürkçü degillm» diyor, Sayın Nadir Nadl. Bu, gerçekler karsısmda, cesaretII bir çıkıstır. Atatürk'ün yflce adını maskara olmaktan kurtarmak için bari biz bu adamlara karşı durmasını bilelim ve göğsümüzü gere gere onlara leslenellm: Çağdaş uygarhğa sırt çevirmek Atatürkçülükse biz Atatürkçü değiliz. Hayatta en hakiki mürsit ilim değilse biz Atatürkçü değiliz. Vicdan ve fikir özgürlüğü doğruyu aramak, doğruya inanmak, inandığımızı savunmak hakkını bize vermiyorsa biz Atatürkçü değiliz. Ulusal bağunsızlık başkalannm uydusu halinde yaşamak anlamına geliyor ve halkçılık ilkesi halkın bir mutlu azınlık elinde sömürülmesi saytlıyorsa biz Atatürkçü değiliz!» *** Tuncay BAŞKAN Dış politika ve sonuç konn ele ertaya eıkan bnnlann teshis çSzüm H angl meseleler, alınına alınsın, vo farklılık biçlmleri, geçmiş yıllara kıyasla çok ve yenililik gösteriyor. Meselelerin aldıgı mo • dern şekiller, çözümlerl İçin de modern nsnller bekliyor Yeni meseleleri, eski nsullerle çözmeğe nğrasmak boşnna gayret harcamak demek oluyor. Hele b« meseleleri görmemezlikten gelmek, nyutmak, ınni tedbirlerle ortadan kaldırmak, ya da baskıUrla üıerlerine gitmek, çafınunn politik »artlanna göre ateşle oynamaktan farkrnz hale gelmiştir. Geçmis daha çok yakın yıllara kıyaıla, dıa politika görii| ve nygnlamaları bile hem bizim hem de baska ülkeler için ne kadar değişik bir tablo gösteriyor. Bloklararası münaıebetler, aynı blok içerisindekl devletlerin menfaat çatışmalan ve kisilik tezahürlerl geçen yıllara kıyasla ne kadar çok değisti. Dünyanın sadece, bn yflzeyde kalan diplomatik değişmeleri içinde, eskiye dönük ve ka> palı bir mnhafazakârlık ile nasıl barınılabilir sornsn ister isteme* herkesln aklına gelecektir. Üzülerek törüyoruz ki. çoğnnlnkla politik kadrolarımız, çağumzm modern meseleleri ve bnnlann modern çözüm usulleri üzerinde yeterince aydınlanmıs olmaktan nzak görünüyorlar. Bu gidis, devam ettiği sürece, dertlerimizin daha da muğlâklaşacagından, iç kavgalarımızın daha da artacağından hiç şüphemiz olmasınBilmek gerekir ki, Türkiyenin, halk caaHarının okşandıgı muhafazakâr yönetim anlayısından çok, dengeli, maknl ve realist bir dinamizme ihtiyacı vardır. Her iktidann Omrfl, bn ölçüler içerisine girip giremem« kablliyeti lle dogrn orantılı bir grafik çizecektir. (1) 12 arahk 1965 Cumhuriyet gazetesi. (2) Pierre Masse, Le plan ou L'antihasard, «. 146. (3) Jacque Billy, La politique economique, 8.0 ;;••; :::: ••«• >••• •••* •••• 1 t::: :!:• ew York Times'da Sovyet • Kızıl Çin ihtilâlına değlnilerek, Orta Asya'da, bu iki Ulkenln değil de, ancak Türkiye'nin hak iddia edebileceğlne dalr yv yınlanan makale Sayın Kayban Sağlamer'in de ifade ettikleri gibi birçok çevrelerde heyecan yaratmıştır. Sulzberger'in bu makalesl ve memleketlmizde yapılan yorumlan birçok çevrenln hâlâ «Turan» hayalleriyle uğraştıklarını gün ısığına çıkarrnıştır. Acı bir hakikattlr ki, bu hayaller, yabancı Ulkelere haraç veren memleketimizde, meseleler haline geürümekte, ragbet görebilmektedlr. Orta Asya'nın bugünkfl kosullar altında Türklye'ye ait olduğunu iddia edebUenler, hayalleri tebebiyle, 87 yd öncesine kadar Türtdyemizin aynlmaz bir parçan olan Kıbns'm ülkemizden kopanldığı, her şeyleriyle Türk olan ırkdaslanmızın karanlık uçurumlara itildikleri acı gerçeklerinl görememektedJrler. Aynı Turancıbk, Enver Pasa'yı I. Clhan Harbinde hayal İçinde koşturarak TUrk Ordusu'nun yok olmasma sebep olmuştu. Turancılık, ancak TUrkiye ikti•adl lstlklaline karuştuktan, büytik devletlerin medenlyet sevlyelerine ulaştıktan, hatta onlann medenlyet sevivelerini aftıktan sonradır kl, ulaşılması, bu defa gerekll bir gaye olabllecekttr. Mevlftna «Türk odur ki, onun himayesl sayeslnde köy ehli yabancıya haraç vermekten kurtulur.» diyerek TUrk'U tarif etmistir. Mevlana'nın tarifine uyan TUrk olamamakta yanşıyoruz ftdeta. Gerçekçi olup, Orta Asya TUrkiye'nlndir hâyali yerine, yabaı.cı sömürüculere dönüp «Türkiye Türklerindir» gerçeğinl haykırmanuz icabederken. M eki neden bu halk kalkar, ilerici ve halkçı aydmlar dururken hep gertcileri seçer, demeyin. Bu da bir fasid dairedir. Halka yüzyıllar boyu hep, bu dünyanın geçiciliği, asü dünyanın öbür tarafta olduğu, bir lokma, bir hırka felsefesi telkln etmişiz. O nun İçin, kürsüye cıkarken kelimei şahadet getiren adam, gözünde en makbul adam oluyor. önemli yurt sorunlannı iterek Ayasofya'nın caml yapılmasını isteyen sdamı da yürekten alkışlıyor. Halkın yoksulluğunu Tanndan bildiği bir ortamda, bunun iktisadî nedenlerinl açıklayan kitaplan toplar, tiyatro eserlerini afişten indirir ve aydın yazarlan içeri tıkarsan bu demokrasi olsa bile TOPAL DEMOKRASt olur ki, tek ayakla ne kadar ayakta durur bilinemez. Ibrahim ÖZER Istanbul Hukuk Fakültesl öğrencisi *** Öz Türkçe nedir? ayın Aykut Koç, All Kemal Balkanü'nın «Zıpçıkular» isim11 yazısına değlnerek sbyle dlyor: «DU, ber an yenileşen, anlaaan, lenginlesen bir varlıktır.» Bu tabildir. Ve daima da böyle olacaktır. Bu yenilesme ve arılasma esnasında; TUrk Dil Kurumu'nun yaptığı, memleket çapındaki «Arama Tarama» sözlüklerüıe göre anlastınlan kelimeler, umumiyetle memleketimizde anlasümakta, konuşulmaktadır. Yazı dili olarak ortaya atıldıklan zaman da anlaması ve telâffuzu kolay olmaktadır. Fakat bazı arılaştırma çabaları da var ki, yetişkln nesil anlamıyor. Duyunca da haklı olarak bir «lâhavle» çekiyor. Kimin tarafından im&l edildigi bilinmiyen bu kelimeler yazılırken hiç olmazsa «Lâhavle» çekilmemesl İçin bu kelimelerin eski yazıhşlannı da tırnak lçerlsinde belirtmelidirler. Türk Dül'nüı yabancı sözlüklerden annmasını ileri süren yazar, bunun bir özgürlük olacağını ileri sürUyor. Bunun tam aksini de biz yapıyoruz gallba.. Bazı yabancı kelimelerin dilimizdeki at oynatma özgürlUklerine de dokunmuyoruz. Bize; herkesin bilip sev diği «İstiklâl Marsı» nı, «Düddürü» haline getirmekten daha evvel önemli lşler düşüyor. Örneğin: Spiker, Skeç, Ansiklopedi, Radyofonik, Şort... Bu sözlerin saygısız misafirliğine (Özgürlüğüne) son vermek gibi!. Bu sözcüklerin anlamlannı bilen veya bilmeyen, fakat işittikleri zaman çok acaip seklllerde tebessüm eden, köylü, şehirli TCtandaşlan gördüm. Ve Uzüldüm. S Akbank Anonim Müdürlüğiinden Fethi Okyar SOYD&N Ar*. Üns. Huk. Fak. öğr. Köln zindanlan • •• •••• •••• Topal Demokrasi ••• HAMDI HAZAR 27.12.1965 günü tedavi edilmekte olduğu Tesvildy» Sağlık Evinde Hakkın rahmetine intikal ettiğini teessürMerhumun naası 28.12.1965 Salı günü, öğle namazını müteakip Bursa Yeşil Camiinden alınarak ebedl utirahatgâhma tevdl edilecektir. Kıymetli hizmetlerinl daima şükranla anacağıma merhuma Tanndan mağflret diler, kederli ailesl efradına, aziz dost ve hemşehrilerina ve Bankamız mensuplanna taziyetlerimizi arz ederiz. P i NOT: Gazetemlze gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. KKH8af!nİnfSSSKSSSK>«ana«3nB«aBa(iiaBi>BB»««(jBnaBB«BaRBaBiKSSSHnKS^^ • # « •• • • • • • • • • • « • • • • • a • • • • • • • • • • • • • •a• • • • • • •• « • • • • • • • • • •• • • • • •• # • • • • • • • • • • # • aa • • • • • «••••ıııtıtıiMHtatı ••••••••••••••fiıııiMtfMfittıaıiHiıtı«ıııııııııtıı« •••• •••• •«•• >••• •::• 5ay>n VtltKIIStK Mtıum v t t Sıftır t ı koy»Bİar<taki Işkembt karın sışkinlijjini (Meteorismus'tı) derhal bertaraf eder, hayvanı hurtanr AmbalaJ:100 cc lik, fişelerde B lo T r O 1 PİYASA YA VERİL Yeni Ajans 7633/15898 Dul Bayan Mari Şuha ve evlâtları Madleu, Ilyas ve Ferit, Bay ve Bayan Jorj Basoğlu, Du! Bayan Merro Şuha, Bay ve Bayan Fehmi Şuha ve evlâtları, Bay ve Bayan Bıtrıs Tepsi ve evlâtları, Bay ve Bayan Kerim Adem ve evlâtlan, Bay ve Bayan Amsih Terzihan ve evlâtları. Dul Bayan Roza Tazbaz ve evlâtları, Bay Alber Tazbaz ve Bay Fuat Tazbaz, Dul Bayan Roza Basoğlu ve torunları, Dul Bayan Viktorva Araz ve evlâtlan, Bay ve Bayan Jan Tecimcr ve evlâdı, çok sevgili esi habalan, <»vlâdı, kardeşleri, damadı; eni<='te!eri ve akrabalan Veni preparat Çok Acı Bir Kayıp aman, zaman önemli yurt soayın llhan Selçuk'un 17 ararunlarını röportajlar halinde, lık 1965 tarihll Cumhuriyette kamu oyuna duyuran kıymetçıkan «Demokraıimizin HasU muharrlr Yılmaz Çetiner'in talığı» baslıklı yazısını ilgiyle oku Cumhuriyet gazetesinde arka arkaya yayınlanan «Köln zindanları» adlı yazı dizisinl okuyup da, vicdanı sızlamayan bir insanın bulunacağını tasavvur etmek kabil mldir, acaba? Bizler bin türlü güçlüklerle AlAzl» büyüğümO» DDT Oer manya'ya gönderdiğimiz kardeşleBervU MüdUr M T . den emekll, rimiz, ağabeylerlmiz ve akrabalaKAHRAMAN Seçilmiş'in nnuzın her halleriyle çalışma ve Tefatl dolaysalyle cenaza merayaşantılannın teminat altında olılınlnd» bulunan, çelenk gönd». duklannı sanıyorduk. ren, mektup, telgraf Te telefoaKişi oğullan hatadan *alim ol1» Te blzzat enmlEe gelerek bü. madıklan içindir ki, daima suç is1 rulc »cımız» lftlr&k eden bMt» lemelerl de muhtemeldlr. Esas o' 1 lnel Igletme mensupUn olmak lan bu gibilerine uygulanan ceza1 Ozen btltttn akrab», doet r* taların her şeyden evvel, açık rejim , nıdıklaanmızın gOıterdlUerl c»n ÛMH aJAlcalAnnA «B derln miniçerisinde, Insan haklanna evet dl j nt» r* fuknuılanmııı cunaıiB. yen ülkelerde mümkün olduğu ka AİLBSİ dar lnsanl ve hukuken uygun olması gerekir. Daha yakın bir tarihte, Türkiye 1S901) de iki Alman ve dlğer İki Fransız turistinin uğradıklan Uzücü olayBİR ARKADAŞIMIZ larda şerefli Türk Adliyesinin verdiğl şerefli kararlarm akisleri DEDE OLDU dünya kamu oyunda henüz tazeOazeted ark&daglarımızdan liğini muhafaza ediyor kanısındaFoto Cemal Işıkael'ln kızı Sema yız. Acuner Te dunadı Altuğ AcuHal böyle lken; ötedenberl dostner'ln dOn Ankara'da bir kızlan luk duygulan beslediğimiz Alman dogduğunu memnunlukl» habeT milletinin, alın terleriyle kalkınaldık. Oenç anne ve babayı teb malanna katılan fedakâr işçilerirlk eder Tsrruya da uzun yıllar dllerken arkadasımıza da mize reva gördükleri hareketler, daha torunlar gönneslnl dllerls. dostluk ve insanlık duygulanyla ne derece bağdaşır olduğunu kestiremiyoruz. (Cumhurlyct 15883) Z S TEŞEKKÜR Ismafl ACAK Kiralık ve Satılık Meddiyeköy araaında, bir yüzfl asfalta, diğer cephesi, Guzelbahç* »okağında bulunan, ^takriben (1.500) M2 arsa içinde (18X18) •b'admda (1) aalon, (4) odalı, genif antre ve banyo ve mutfaklı villâ üt, (2) oda (1) mutfak v« banyolu müştemilâü bulunup, Dispanser Hinik Mektep, Gece Kulübfi ve saire olmaya, müsait bina acel* kiralık veya satüıktır. Şisll Çoouk HastanMİ durağmda, Tutüncü, Saffet efendiye müracaat Cumhuriyet 15882 T Tartıjma bölttmun» gSnderlleo ranlann mümkünse daktflo •dllmeslnl, Z O kellmeyl asma. S m*sını re jazarUra detil, sarfın flıerlne «Tutıpnu mmnın yazılarak Tan İşleri. na postalanmamu rlea ederlz. NOT: âni vefatmı derin teessürle bildirirler. Cenazc merasimi 29 Aralık 1965 Çarjamba günü îaat 14,30 da SENT ESPRİ Kilisesinde (Radyoevi karşısında) icra olunacaktır. , İşbu ilân hususî dâvetiye yerine kaimdir. CENAZE İŞLERİ 3ERVİSİ MANÜK ÇAPAN Tel: 44 99 01 Gece: 47 90 42 Cuaafaurly* U U | EMANUEL ŞUHA'nın MARDİN EŞRAFINDAN (TÜCCAR) Biletler5 ve10 Liradan Yeni Tiyatroda 1HH YILBAŞI EGLENCESI SporveSergi Sarayında BUGÜN YILBAŞI ÖZEL SAYISI: îçi, Dışı Pırıl Pırıl Rerikli, îlâveli. Yeni Yıla Neşeyle Giriniz! Cumhuriyet 15877 Birbirinden güzel Yılbaşı hikâyeleri, Yılbaşı şürleri, Yılbaşı Karikatflrlerf*.