22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHtFE tBJ 18 Aralık 1965 CUMHTJRÎYET KİLİSELERİN BARIŞMA OLAYIMAKSATLI Ml? Prof. Dr. Fikret IŞILTAN eçen hafta lçinde gazetelerde Katolik ve Ortodoks kiliselerinin bir barısma teşebbü•ü hakkında haberler yer aldı. Doğu • Batı kilise kavgasının aslında, dinî maniyetinl aşan, derin •ebepleri vardır. Fener ve Vatikan kiliselerinde •ynı anda tertiplenen dinî törenlerle gerçekleştirilmesi için ilk adımlarm atıldığı bildirilen bu ı b a n ş aktı» nın, önceleri de bir çok defa tekrarlanan başansız teşebbüslerden birisi olarak kalacağı kanısrndayız. ••••••••••«•••••• AMERİKAN ÜSLERI G Olayı önce tarih yönünden ele alalun. Hristiyanlık tarihi, bütün diğer dinlerde de olduğu gibi, kendi içinde parçalanmalar, bölünmeler vakıaları ile doludur. Dinler içindeki ayrıhk ve ayrüıkların ana sebebi ise, gelişme sahalarının çoğrafî ve kültürel gartlannda, bu dinlere uyanların millî yapı ve karakterlerinde aranmalıdır. Bu şartlar ve karakterler ne kadar biribirlerine aykırı olurlarsa, dinin mezbepleri, tarikatlan arasında da o ölçüde derin ve geniş uçunımlar açılır. Hristiyanlığın serbestçe gelişme imfcâninı bulduğu dördüncü yüzyıldan itibaren Doğu ile Batı arasında, gerek bu din ve gerekse yaratıcısı İsa'nın mahiyet ve düşünceleri üzerinde birbirinden ayrı fikir ve kanaatler belirmeye başlamıştır. Bir gacete makalesinın sınırlaruu aşmamak için bunlarm tafsilâtına girmiyeceğiz. Nasturüik, Monofizitlik, YaTnıbflik VJS. ğibi sadece doğuya, Aryanüik gibl daha ziyade batıya mahsus hristiyanlık doktrinlerinin, devletin resmî inancına verdiği adla Ortodoksluk karşısında takındıklan tutum bu düşünce ve inanç şekillerinin geliştikleri coğrafi ve sosyal ortam ile sıkı sıkıya ilgilidir ve tarihi birer zorunluktur. Hristiyanlığın sadece bir formunu ayakta tutarak bunu bütün cemaate (Oikomene) kabul ettirmek çabası daima devlet veya cihanşümullük iddiasını din alanına aktarmıs bulunan Roma veya İstanbul kiliseleri tarafmdan gösterilmiş ve bununla ya siyasî bütünlüğün veya tek kilise hâldmiyetinin sağlanması gayesi güdulmüştür. Anlaşmazlıklara rağmen mparatorluğun merkezinl temsil etmek dolayısiyle İstanbul, geleneğe göre büyük havari Petrus'un kunnuş olduğu piskoposluğun vârisi sıfatiyle Roma kiliseleri, yüzyıllar boyunca, aralarında çıkması tabiî olan anlaşmazlıklara rağmen yan yana yasadılar. İtalya üzerinde hak sahibi olabilmek uğrunda kendi kiliseleri aleyhine Roma kilisesinin cihanşümullük iddialannı desteklemek suretiyle bnnda en büyük rolfl Btzans imparatorlan oynadılar. Ancak Batı'da kurulan Germen imparatorluklarının devlet olarak varhklannı korumalan nasıl Bizans'ın tek dünya devleti olmak iddiasım zayıflatmış idiyse, onuncu yüzyıldan itibaren Islâv dünyasının İstanbul Kilisesine bağlanması da Roma Kilisesinin t'niversellik düşünce ve iddialannm hiç otmazsa doğudakl temellerini yıkmıştır. Bunu takibeden devrede Bizans'da Roma aleyhtan havanın esmege başlamış olması tesadüt değildir. Dinî bakımdan tavia verme sırasımn bu sefer Papalığa gelırüs olması, birleşmelere daima durumu rayıf olanların ihtiyaç hissetmeleri kaidesinin açık bir ifadesidir. f Edebiyat Fakttlteal figretlm üyesrt bul Patrikliğine ayni zamanda kudretli ve harîs şahsiyetler hâkim olur, bu arada da iki kilisenin birliğini korumakta fayda görür tek müesseso olan imparatorlukta kararsız ve aciz bir kimse bulunursa mukadder olan ayrüığın önüne geçilemezdi. Bu şartlar onbirinci asrın ortalarmda tanakkuk etti. Batıda, sonradan Haçlı Seferlerini doğuracak olan Cluny tarikatının gerçekleştirdiği kilise ref ormunun mümessili Leo IX Papalık tahtına çıkarken (1048), İstanbul Patrikliğinde Bizans tarihinin en haris kilise şahsiyeti Mihail Kerullarios, buna mukabil İmparatorluk tahtında kudretsiz Konstantinos IX Monomakhos (1042 1034) yer almış bulunuyorlardı. istanbul Patrikliğine gelinceye kadar arkasuıda çok hareketli ve maceralı bir hayat bırakmış olan Kerullarios dinî mevkiinin erişilmez yüksekliği hakkında Papa'dan daha az inançü ve iddialı değildi. Papa'nın 1054 yılında Normaniara esir düstüğü sırada İmparatorluk ile anlaşmak üzere elçi olarak İstanbul'a gönderilen hey'etin başında bulunan Kardinal Humbertus ise Kerullarios kadar cür'etkâr, hareketlerinin ahJâki kaidelere uyup uymadığını hesaba katmadan doğrudan doğruya hedefi üzerine atılan ve yüzyıllardan beri için için yanmakta olan ihtilâf ateşinin kuUerini silkerek bütün hıristiyan dünyasuıı «ya Roma, ya İstanbul!» emri vakii karşısında bırakmıya hazır bulunan bir kimse idi. İki kilise arasındaki anlaşmazlık esasında İsa'nın ve Kutsal Ruh'un birbiriyle münasebetleri, papasların evlenme yasağı v.s. gibi önemli meselelere dayanıyordu. Ancak durunıunu müsait hisseden Kerullarios taktik bakimından münakaşayı umumi efkânn çok daha kolay benimsiyebfleceği kilise adetleri cephesinde çıkarmayı münasip görmüştü. Insan oğlunun bugünkü aydınlıği ile sadece gülüp geçeceği, kilisenin muayyen bir merasiminde mayalı veya mayasız ektnek kullanüması probleml ön plâna sürüldü. Bu garip adetler savaşuun dramatik sonucu Istanbul'da alındı. Kendi Patrik'ini Roma dostluğu için fedaya hazır görünen İmparatorun tutumundan cesaret alan Papalık elçileri 16 temmuz 1054 de Ayasofya kilisesinin mihrabvna Kerullarios ve en sözü geçen arkadaşlarını afaroz eden bir Papalık fermanı (Bulla) bıraktüar. Bu arada Patrik, killsesinin ve balkın kendisine gösterdiği sempatiye dayanarak kararsız hükümdarın tikrini değiştirmeğe ve ona kendi görüşünü kabul ettirmeğe muvaffak olmuştu. İmparatorun nzası ile o da bir Synod topladı. Bu meclis afaroza afarozla mukabele ederek Papa'nın elçilerini mahkum etti. Bu olaylann itade ettiği mânanın geniş ligini beserfyet ancak çok sonralan anladı. Av. Baha AKEL merikah dostlarımızın adli kaza imtiyazı ve gümrük muafiyeti iratiyazlan konusuna da bu arada temas etmek isteriz. Hepimizın bıldıği gibi Osmanlı Imparatorluğu zamamnda, Türklerın başına kapitülâsyonlar bir belâ olmuştu. Bu kapitülâsyonlar ecnebüere adli kaza imtiyazı, vergl imtiyazı, gumrük muafiyeti gibi bır çok imkârüar tanıyordu. Birinci Cihan Harbi ıçerisınde Osmanlı İmparatorluğu kapitülasyon lan tek taraflı ılga etti. Ne garıp tecellidir ki, müttefiklerimiz dahi, bu karan tanımaya yanaşmadılar. Ancak, Lozan anlaşmasında uzun uğraşmalar neticesinde kapihılasyonlan kaldırabüdik. Bundan sonra ilk tatbıkat Fransız bayrağını taşıyan LOTUS gemisinin Tıirk bayrağıru taşıyan BOZKÜRT yolcu gemisıne Marmara denizinde çarp ması ve bir çok kimsenın boğulması ile neticelenen deniz kazasından sonra, Lotus'un kaptanı Demon (Fransızca şeytan demektir) nın Turk adlî makamlarınca tevkifi dolayısiyle meydana çıktı. Fransızlar kaptan Demon'un tevkiflne şiddetle itiraz ettiler. Tahliye talebi reddolunca, Turk lıman lannı 'bombardıman etmekle tehdıtte bulundular. aptanı tevkif eden İstanbul Sorgu yargıcı rahmetli Hatemi Şahimoğlu, savcı yardımcısı olarak çalıştığım sırada, benim âmırimdi. Hıkâyeyi kendisinden dinledım. îdarei maslahatçı olan o zamanki Adliye Vekâleti, hâdise çıkmasın diye (Türklerin başına gelen bütün hâdiseler, daima hâdise çıkmaması endişesinden ileri gelmiştir) Pransız toptanının tahliyesini sorgu yargıcından istemiş, yargıç cevabında Türk toprakların da ve Türk karasulannda adli kaza salâhiyetinin yalnız Türk mahkemelerine ait bulunduğunu ve bir Türk mahkemesinüı verdiği kararı ise, ancak, üst derecell bir Türk mahkemesinin kaldunbileceğini ve kapitülasyonlan kaldırmak uğrunda bu miUetin yüz binlerce evlftdını şehit verdiğini ve her tehdit veya her meniaat mukabili bu hakkımızdan vazgeçmeye başlarsak, her şeyden evvel, bu şehitlerin hâtırasına hürmetsizlik edileceğini soylemiş. Netıcede, kabine topl&ntısına ça ğırılan Mareşal Pevzl Çakmak, FransiEİar Turk Umanlannı bombardıman edecek olursa, Türk ordularının da Fransızlar elinde bulunan Surlyeye hücum edecekleri cevabmı hükümete verdirince, Fransızlar işın Lahey Adalet Dlvanına götürülmesine r a a olmuşlar, Adalet Divanı Turk tezi lehine karar verdigl için adli istiKlftlimiz bu suretle fiill bir misalle de teyit edilmiş oldu. Karşılıklı menfaatlerin devamlılıgı kamu oyunun tasvibi ile mümkündür Elimde Amerikan Yardım Kuru lu Başkanlığı Hukuk Müşavirliği tarafmdan bu mevzuda yazılmıs bir kitap var. Vazifesi itibariyle çalıstığı mevkiin menfaatlerini koru maya daha ziyade meyyal görünen meslekdaşımızın bu mevzuda ileri sürdüğü gerekçe cidden dikkate değer. Bu meslekdaşımız diyor ki; «Tür kiyede suç işliyen Amerikah askerî personelin Türk Mahkemelertade duruşmalannın uzaması ve bu esnada Türkiyeden aynlmalarma müsaade edilmemesi neticesinde suç lu Amerikalı askerlerin terhisi gecikmckte ve bunlarda Anayasaları gereğince Amerikan kongre üyelerine şikâyette bulunmakta ve üzücü sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bakanlıklarmca birlikte tesbit edi lecek eşyalarının (karşılıklı olmak şartiyle) gumruk vergisinden muaf olduğunu yazar. Yukanda tarih ve numarasını verdiğimiz NATO and laşmalarmda, ve 6427 sayıh kanun la tasdik edilen kuvvetlerin statü süne dahil sözleşmelerde Amerika Birleşik Devletleri Personelinin İs timali için, hâriçten getüilecek mâ kul miktarlarda erzak, maddeler ve diğer eşyanın gümrük vergisinden muaf olduğu kabul edilmiştir. Turk Hükumetinın, Amerikanın aç tığı askerî mağazalar, kantinler subay kulüpleri gibi yerlerde tef tiş ve ttiurakabe hakkı olmadığı gi bi. bu yerlerden her hangi bir şekilde ruhsat harcı vesaîre gibi ver gi veya rüsum da alamaz. Amerikan personelı tâbirine yalnız es ve çocuklar dahil olmayıp Amerikan kanunlarma gbre, nafakası bu şahıslara mürettep kimseler de dahıldir. Bugün piyasamızda hikâyesini sık sık duyduğumuz Amerikan eşyası satan pazatlar veya Amerika eşyalarma ait kacakçıhk hikâyele rinin kaynağı bu anlaşmalardır. Her ne kadar bu statünün atıfta bulunduğu NATO sozleşmesinın 11 inci maddesinin 4 ve 5 inci fıkra lan çok daha dar hükümleri ihtiva etmekte ise de, biz Türklere has büyük bir hovardalıkla hem Türki yeye ithal edilecek gümriiksüz mad deler listesini genişletmışiz ve hem de bu maddelerden istifade edecek sahısları akrabalar, müstahdemler ve hattâ Amerika hesabını ış gören müteahhidlere kadar, teşmil etmişiz. Oysa, bütün bu anlaşmalara ışık tutması lâzım gelen, Gümrük Kanununun 18 inci maddesinde Mütekabiliyet esası vardır. Fakat bu esas anlaşmalarda ve tatbikatta unutulmus \e aynı zamanda bizzat anlaşmalarda mevcut, (makul miktarda) tâbiri de bir yana itilmistir. Madem ki bugün muafiyet yoluyla piyasaya kaçak olarak ithâl edilebilen birçok eşya bulunabilmektedir, şu halde, gümrüksüz olarak ge len eşya, makul miktarda değildir, o halde, kısıtlanması lâzımdır. Tartışma kuralı 1 A •••« •••• • ••a • •«• • •»• • ••• •••• •••• • ••• • •*• • l«l •«•a • •K* • ••« • ••• m: :: : :::: iki kötü o!ay anaatimizce, bu göriiş, çesitli yönlerden hatalıdır. Evvelâ bir suçlu askerin duruşmasının uza masi>le askerlikten terhisi arasında hiç bir bağıntı joktur. Duruşma sının devamı sırasında. Türkiyeden ayrılması kısıtlanmıs ise, bu mahkeme tarafından veriimiş bir karar ile ve suçun mahiyetinden doğan bir zaruretle ilgilidir. Kaldı ki, şi kâyet yalnız bundan ibaret ise Amerikan askerî personelinin duruşmalannın süratle icrası için tedbir ler alınabilir. Esasen Ceza Muhake melerinde duruşma tarihlerinin, za ruret olmadıkça, 8 günden fazla olmayacağı ve cürmümeşhut kanununda da miidafaa için dahi üç günden fazla mühlet verilemiyece ğine dair hükümler vardır, • 2 2 Ş iiü :::: :::: K ••>* • ••a • ••a K Sonuç ki kilise merkezi arasındaki anlaşmazlıklara çok alışümıs olduğu için o zamanda yaşıyanlar hâdiseye ehemmiyet büe vermediler. 1054 ayrüışının asıl önemi neticesinden ziyade sebeplerinde aranmalıydı. Mayalı mayasız ekmek mflnakaşası bu günün insanlan için hiçbir m l n a vw sunıyabilir; ancak unutulmaması gereken cihet, dünya görüşlerini olduğu gibi, dinleri ve bu dinler içinde ayn bir din mahiyetini artık almıs bulunan mezhepleri birbiriyle banştırmak imkanınm bulunmadığıdu. istanbul Patrikllği ve Papalık gibi iki büyük otoritenin lsteğiyle de olsa haklki bir inanç birliğinin tahakkuk etmesi duşünfllemez. Y&püan işin, sadece durumu batıya göre çok zayıf olan doğunun, hem de bu isteğine Islâv ve diğer doğu dinî makamlanmn katüıp katümadıfı da haberlerde belirtilmediğine göre yalnızca Fener kilisesinin Papahğa tavîzlerde bulunarak belirli bazı gayelerine ulaşmak hususunda destek bulmaya çalısmasından ibaret olduğiınu zannediyo İ Ya Roma ya İstanbul ncak dofcu ve hatırtaki dinl ve sosyal gelismenin yollan "iır"" 1 » birbirinden o kadar aynlmış, istanbul ve Roma arasındaki yabancılaşma o kadar derinlesmis ve yasayış şekillerinde beliren aykınlıklar o kadar yogun bir kümelenme halini almıştı ki, artık fikrî ve dinî bir birlik halinde yaşamak düşünce ve idealini ayakta tutmak imkâm kaimamıstı. Eğer Papauğa ve İstan A Oysa ki, tatbikat tamamen baska şekilde inkişaf etmekte ve neticeler Türk efkârını şiddetle rencide etmektedir. Ankarada gece yarısı içkıli olarak beraber âlem yaptık lan kadını evine bırakmaya giden Amerikan yarbayının birçok Türk askerinin ölümüyle netıcelenen tra fık kazasmda Amerikan makamları yarbay için vazife vesikası vererek kendisini kurtarmıslardır. Geçenlerde Zeytinburnunda bir suç İ9İİ yen uçak gemisi mürettebaündan birisini Zeytinburnu savcısı tevkif ettiği zaman, Amiral dahil gemi subaylan mahkemenin önüne gelerek suçluyu almıçlar ve yurdumuz dan aynlnuslardır. Acı olan sudur ki, Türkiyede Türklerin canlanna ve ntallartna karsı »uç işliyen bu sabıslara Amerikan Mahkemelerin ce ne ceza Verildi&i ve bu cezaUn n infaı edlllp edtlmediği de bildlrilmemektedir. Sonuç ruz. Kanunlarımıza dikkat edilmelidir BİR DOSTUN ARDINDAN Frenchay Hastanesinden 26.4.1965, Brlstol «Benim ısıklı kardeşim, .. Hani, gazetelerde Slfim ilânlarında geçen bir «amansız hastalık» deyimi vardır. İnsanı ürpertir, buzdan soğuk bir el geçmiş gibi alnından. O deyimi hiç sevmem ve hayata d6rt elle s a n lanları severim. Bir özledim ki şu geri, çorak memleketimi, kavruk köylülerimi, atım, eşeğini, toz toprak dolu otobüslerini .. Gelsem de hep içimde kalmış demet demet dileklerimi yeşertsem. Dilediğim gibi söylesem, yazsam, gezsem ve olgunlaşsam. Gelsem de yaptıgım yanlışlan düzeltsem, bilmezden yıktığım gönüHeri yapsam. (Ne oldu Hoca sana) diye sorarsan Otyam'cığım, derim ki; hastane odası mapusane odası gibidir, insan takma, yapma şeylerden kurtulur, dinler içini, görür ve hep, sevdiklerini düşünür.. . KAYBCTTIKLCHlMia! T. C. K. nun 3. maddesi ürk C e u Kanununun 3 üncü maddesi (Türkiyed» »uç işliyen kimsenin Türk Kanunlarına göre) cezalandırılacagını yaıar. Türk Kanunlan ise Türkiyedeki yargı yetkisini ancak Türk Mahkemelerine vermij bulunmaktadır. Ancak Lozan Muahedesinden bu yana tatbik edilmekte olan adli kaza konusunun ilk istisnasına 12/3/1954 tarihinde yayınlanan 6375 sayılı «Kuzey Atlantik Anlasması» gereğince kurulmuş milletlerarası askerî karargâhların Btatüsüne dair protokolün kabulüne dair kanunda rastlıyoruz. C Fikret OTYAM Î rak, hayatla ölüm arasındaki çizgi üzerinde sallanmak... 29 Mayıs 1965, Londrt ... Sesim birden kesildi değil ml? Korkma, temelli kesilmedi. Sadece yenl bir tedavinin cilvesi bu susuş.. Çünkü sabahtan akşama kadar bir kurşun kaplı odaya kapanıyorum; boynumda ve ensemde radium kılıcı, hastalıkla savaş ediyorum!. .. .. Ha, sakın ola beni korkak kişi sanma! İyi demiş Pîr Sultan Abdal: (Bir ben ölmeyinen clhan yıkılmaz). Hem sizleri gönneden, teypleri dinlemeden, gönlümfi ve beynimi boşaltmadan gitmek olmaz değil mi?» T mıî Bir rica: yaıacaksan, çabuk yaz olmaz Bristol • Mayıs 1965 ! însan herşeye ahşıyor Otyam'cığım, her şeye!. Hattâ ölümü koynuna ahp aylarca onun mermer dudaklanm alnında duymağa bile Ashnda o, en tabii bir şey... Kdtu taraf şurada: biz onu çok unutup ve her tnezar ve her tabuta bizım dısımızda şeylermiş gibi bakıyoruz. Daha doğrusu ölmezliğimize inanıyoruz. Otopsi sahnesini ne güzel canlandırmısın kitabında? Ben de umutsuzlann bir gününü yazmayı isterdim buradan. Fakat gücüm yetecek mi bilmiyorum. Bir de buralardan kaçıp, ne olursa olsun, toprağıma, insanlarıma dönmek arzusu içinde yanıyorum. Bana hemen yazdığın için sana minnettarım. Aziz Otyam'cıgım, görüyorsun ellerimi ellerinden ayırıp sözümü bir türlü kesemiyorum. Sanki içimdekileri bir solukta sana anlatıp bitiTeyim, yapamadıklanmın acı özlemini duyurayım istiyonım Ah Otyamcığım. tomurcuğa yetmiş bir meyva ağacı, aldığı tohumu güneşe bir selâm gibi sunmak için kabarmış ekili toprak, doğumu yaklaşan bir gebe yaratık gibi olmak, sonra.. âcız, bır yatakta yatmak ve günleri saymak; güneşle top*•>•••«•••••! itrek tıtrek, sırt üstü yatılan bir yatakta yazılan o, pırıl pırıl; insana, yaşama, öğretme, öğrenme gücü sevgisi veren mektuplann ardı kesilivermişti. Tâ Londradan hasta yatağından ilgisini esirgemiyor, kanserle boğuşurken sayfalar dolusu mektupla guç verıyor, destekliyor, Parlâmento üyelerinin ödenek ve maaşları için yaz dığım yazı dolayısiyle açılan dâvaya bakması için gönderdiği avukat dostlanna mektuplar yağdırıyor, o dost insan ilgisini kesmiyordu üzerimden. Sanra Bu protokolün 7 nci maddesinin 3 üncü bendi, askerî sahısları gön deren devlete kaza selâhiyeti bakı mından bir imtiyaz tarumaktadır. Eğer, islenen suç, resmî vazifenin ifası dolayısiyle meydana gelmis ise, gönderen devletin kaza makam lan bu suçu yargılamakta rüçhan hakkına mâlik olacaktır. Kısacası, Amerikanın Türkiyeya gönderdiği askeri (ve bu işlerls ilgili livil) personelin bir suç islemeleri halinde, bu suçun resml vazifenin ifa sı dolayısiyle işlenmesi halinde Amerikan Kaza Mercilerince dunıs maları yapüacak ve Türk Mahkemelerinin bu hususta hiç bir yetkisi olmayacaktır. Tatbikatta pek çok üzücü hâdiselere yol açan, bu maddenin yalnız Türkiye tarafından değil, Atlan tik Paktına üye olan bütün devlet lerce kabul edildiğini evvelâ belirtmek isteriz. eza vermenin belli başlı gayelerinden olan, ahlâkı düzeltmek, müessir bir ibret teşkil etmek unsurlarmın yanmda şahsi intikam fikrinl ortadan kaldıran ve devlet eliyle ceza vermek prensibinl öngören gayenin de tehlikeye girdiğini bu vesilelerle görüyoruz. Diğer bir deyimle Amerikalılarm işledikleri suçlarda bir ceza görmiyecekleri kanısma varan halk, bu cezayı ken di elleriyle vermeye kalkışmakta ve birçok misâllerde suçlu linç edılmek tehlikesiyle karşı karsıya gelmektedir. llerlde telâflsi mümkün olmayacak çok üzücü hâdisele re meydan vermemek için, şimdiden Hükumetimizüı ve Amerikah dost lanmızın bu konuya dikkatle eğil melerüıi ve hükümran devletin ce za verebilmek prenslbini gayelerlni fazla zorlamamalarmı, tavsiye etmek isteriz. Şurası muhakkaktır kl, Türk Amerikan ittifak ve dostluğundan her iki tarafın bekledlği jre nls çıkarlar vardır. Bu menfaatlerin devamlılıgı kamu oyunun tasvl biyle mümkün olur. Eğer taraflar dan birisi kendisine farklı muamele yapıldığı kanısma varırsa, tehll ke ânı geldiği zaman yapılacak fe dakârlıklar hesaplı ve smırlı olur. ürk Ordusunun ve Türk ekono misinın bugün hâriçten yardnn almaya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç gözönünde bulunduruldukta yardımın memleketimize en yarar &«••»••• h ve en az zararh bir yabancı dev letten alrnması lâzım gelir. Bugün için bu devlet, Amerika olarak gö zuküyor. Yardımın aluıması için, bazı fedakârlıklara katlanmak ve mahrumiyetlere göğüs germek lâ zun geliyorsa, bunu bağrımıza ba sarak yapmış olmak gerçekçi bir anlayışın ifadesidir. Türk milleü mâkuldür, anlayışlıdvr ve tedbirll dir. Bu gerçek durumu kamu oyu na imkânlar nisbetinde anlatmak ve onun desteğini temin etmek, hâdi seler üzerinde esrarın şüphe bulutlarını toplamaktan evlâdır. ötede beride hakkımızda bir sürü yazı çıkıyor. Yalnız bize değO, ya • zarken kalemini çıkarcılığm emrine venniyen arkadaşlanmua da ver • yansın ediyorlar. Bütün bunlann önemi yok. Bizim usulümü» söy J liyeceğhnizi açık açık söylemektir. Beğenen de olur, beğenmiyen • de. . Beğenmiyenler tersini yazarlar. Doğruları yazışarak bulacağu. " Ancak fikirlerimizi beğenmiyenlerin tetbiye dışı, mantık dışı yazüanna da cevap vermek zorunda değiliz. Okuyucularımızdan blrkaçı üsenmedeu oturmuş mektup yazmışlar, diyorlar ki: Komüriizme karşı Türk basuıı admda bir broşür dağıtılıyor. Bu broşürde Ankarada çıkan bir gazeteden iktibas edihniş bir de y a a Tar. Bu yazı gerçek midir? O broşurü ben de gördüm. Yazıyı da okudum. Hatırund» kaldlgına göre bana soıuyorlar: tlhan Selçuk bey, Karl Marks hakkında ne düşüntiyorsunum? Ve benim ağzımdan cevap da uyduruyorlar: Marks benim babamdır, Marksizm dinimdir. Taparım ben ona... Bu türlii komedilerin, bazı çe\relerde etkisi olacağuıı sanıyorlar. Eh, ellerindp para da var. Bas broşürü, dağıt babam dağıt. Eğitimden yoksun bırakılnıış vatandaşlarnnm kafasuu böylece çelip Türkiyenln uyamşır.ı geri bırakmaya çalışanlara söyliyecek sözümüı yok. Gülup geçeriz onlara... Bunlann dışmda bir takım yazarlar var ki onlar da habire httkumeti ve savcılaa imdada çağınrlar: İktidar! Savcılar! Neredesiniz? Solcular işi azıttı. Okumuyor musunuz yazılanları? Niçin daha da duruyorsunuz? Gülüp geçeriz bunlara da Daha başkalan da vardır. Babıâlinin çürümuş polemlk diliyle: Ben seııi halı gibi silker, çamaşır gibi sıkar, dersini bir iyl verdikten sonra yangın yerine mandallanm . diye ancak Hacivat'ın hayal perdesiyle, Orta Oyununda kalmış bir üslupla konuşanlar... Gülüp geçeriz bunlara da Yer yüzü tarihinde ve bütün toplumlarda yeni fikirlere karşı direruneler oKnuştur. Yeni düşüncelerin çevresinde, menfaatçilerin kin ve düşmanlık dalgalan kabarmış, kopüklenmiştir. Olacaktır bunlar... Bizim çıkarcılar da söylenecckler, hücum edecekler, sinirlenecekler, bozıılacaklar, kızacaklar, küfrcdeceklcr, yalan löyliyecekler, zaman zaman âsav bozukluğunda sayıklıyacaklar. Ama Türkiyede doğru'lann yayılmasmı engelliyemiyecekler, çağdaş fikirlerin yoğunlaşmasma güçlenmesine karşı duramıyacaklar. Bu bakımdan rahatız. Saatin tiktaklarını sükunetle dinliyoruz, tak\ım yapraklarını huzurla koparıyoruz. Çünkü Türkiye de ç«$ımızın içinde yaşamak, çağımızın gidişine uygun bir yöne girmek zorundadır. Bundan korkanlar, zaman! durdurmak gibi olmıyacak bir Işe girişmişlerdir. Kâbuslan da bu yüzden doğuyor. Ancak l>ütiin bu çevrelerin gülup geçilecek ve cevaba değmez yazılan dışmda lürkiyenin dâvalarını akıl ve bilim disiplini lçinde sa£duyııylı tartısacak kişiler çıkrmyacak mıdır? Bu bakımüaıı geleceğe doğru bir umudumuz vardır. Cumhuriyetln tartışma Mituııunda Üniversiteli gençlerin, öğretmenlerin, işçi ve memur aydınlaruı yazılan çıkıyor. O yazılan Babıâlideki meslekdaşlanmiTaı dikkatle ckumalarmı dileriz. Geleceğin neler haznrladıgı o kösede müjdelenijor. Toplum dâvalannı hepimizden daha iyi kavramıs bir kuşağuı yetişmesi insana sevinç veriyor. Cumhuriyet çok iyi bir işe girişmiştir ve Babıâli'ye tartışma disiplininde forum hazırlryacak blr hizmeti siirdürmektedir. Bu bakımdan bizim için çok önemlidlr o köşe. İşte o köşede çıkan bfr yazıya sırası gelmişken ilişmek İstiyorum. İstanbu) Hukuk Fakültesinden bir genç arkadasım benim «Yaşarkea Gömülenler» başlıklı yazımı tenkide şöyle başlıyor: Sayın İlhan Selçuk «Yaşarken Gömülenler» adli yazısında Üniversileye giriş imtihsnlanna çatmakta ve «sen kazandın, sen kasana.nad^n» diye bir tefrik yapmayı adaletten uzak görmektedir. Şinıdi genç arkadasım benim yazımı iki üç cümlede özetlemek yetkisini kendislnde görünce doğru olmak endişesinden de uzaklasmış. Ben o yaznnda Üniversite giriş imtihanlarına çatmadım. Girij untihanlanndaki adaletslzliğe, ve bu adaletsizliği ilkokuldan başlıyarak lıazırlayıp yoğunlaştıran eğitim adaletsizliğine çattun. Hukuk FaküKcsindcki genç arkadaşıma yazımı tekrar ve dikkatle okumasıuı bğütlcrlm. Tabii benim hesabıma, benim olmayan bir fikir ileri sürüldükten sonra, tartışma, yörungesinden kayıp gidecektir. Bu konuda arkadasım Doğan Avcıoğlu'nun bir güzel sözünfl hatrrlıyorunı: Biribirlerine söylemediklerini söyletrnek ve söylenmemiş sözleri cevaplandırmak gibi basırumızda sık sık görülen bir eğilime hiç değüse genç'.erimiz kendilerini kaptırmasmlar... Öteki çevrelerden umudunu kestik çoktan, gözlerünlz yeni fikirleri taşıyan yeni kuşaklardadır. Î •••••••••«••••••••••••••«•••••••••3 El işi olarak işlenmiş bilumum çeyiz, yatak ve sofra takım ve örtülerini salonlarında bulabilirsiniz. İstiklâl Cad. 198/3 Galatasaray Tel: 44 26 69 HALEFİ ESTER PARDO'nun SARA ESKENAZİ ve Ort. tlâncıhk: 297/15516 Bir ilân «Büyük Bir Kayıp, Fakültemizin değerli öğretim üyelerinden ve Avrupa İnsan Haklan Divanı Yargiçlarmdan, Prof. Dr. Kemal Fikret Ank, bir süreden beri çektigi amansız hastalıktan knrtulamıyarak hayata gözlerini yummuştur » erçek bir insanı, dostu, bilgini yitirmenin "acısım belirtmek için yazmadım bu yazıyı, çunkü imkânsız bir şey bu, beceremem. Inandırmak istiyorum kendimi, yine mektuplar gelecek insan sevgisi dolu, güç veren.. Sonra yolculuklar yapacağız birlikte, saatlerce konuşacağız, Anadolu sorunları üzerinde, bana yine güzel yollar gösterecek, etrafına iyilik saçacak... Nasıl üzüleceğimi bildiğinden teselli ediyordu son mektuplarında. «Bir ben ölmeyinen cihan yıkılmaz» dıyordu.. Duyarsan üzülme diyordu, öleceğine değil de Ölümünden üzüleceklere üzülüyordu. Gerçekten, sevgili dost, adaşım Kemal Fikret A n k öldü mü? İlân böyle dıyor da... K Köprünün altından çok sular geçti f ora misalind* Amerikan Ordusunun ricatını temin etmek için •hayatını veren veya hayatını teh likeye koyan Türk askerleri Amerl kan dostluğuna ve arkadaşlık fikrine ziyadesiyle inanmıs kimselerdi. O zamandan bu yana köprünün altından çok sular geçti. Amerika, Türkiyedeki personeli konusunda gittikçe aleyhe tecelli eden farklı durumlar ihdas etmiye başladı. Kıb ns konusunda bir harbe mânl olmak için, Türk askerlerinin yoluna çıkan Amerika, Yunan askerle rinin Kıbnsa gitmesine müsaade etti. Dikkat edilirse, bu faıklı tututnlar gün geçtikçe taraflar arasında bulunması zarnri mânevi gü cü zayıflatmaktadır. Bu bakımdan da işin yenlden gözden geçirilmesi ni faydalı buluruz. Şu kadannı ilâ ve ederek bu bahsi bitirmek isteriz. NATO devletlerinden Kanada. vazife halinin tâyinini Kanada mâ kamlarma bırakmışlardır. Diğer NATO devletlerinde ise, vazife ha Linin tesbitinde, alâkalı Amerikan makamlan dikkatll ve ölçülü dav ranmaktadırlar. Bizzat Amerika dahi adli kaza konusunda, koyduğu bu istisnalarla kazanç v» kaybını mukayese edecek olursa, kaybının çok fazla olduğunu kendisi d» anlıyacaktır. Şu kadar kl, mukabil fedakarhk Iardan bahsederken bunu sınırlan dırmak lâzımdır. Türkiyedeki üsler islnde Türk makamlarının kont rol hakkı muhakkak olmalıdır. Ak si anlaşmalar hem Anayasaya ve hem de Turk milletinin menfaatine uygun düşmez. Aksi halde, Türk milletinin istemedlği veya mecbur olmadığı bir harbe sürüklenmesi işten bile değildir. Meclis, bu hu sustaki selahiyetini hiç bir kuru la. hiç bir sahsa devredemeı. Yakın tanhimizde acı misâllni gördüğümüz, birinci Cihan Harbine girme ve Yavuz ve Mıdilli gemileri hikâyesini bir daha yaşamak istemiyorsak, Türk Toprakları üze rinde, yapılan işleri dikkatle izlemek mecburiyetindeyiz, Eğer gaze telerin yazdığı gibi bu gibi üslere yüksek rütbeli Türk Generallerinin girmesi önleniyorsa, Generalin ya pacağı is, durumdan sikâyet etmek yerine yardımcı kuvvetler getirip üsse zorla girmek olmalıdır. Bunu yapan kumandan belki vazifesini kaybetmek tehlikesiyl» karsılaşrr ve fakat Türk milletinin kalbmde daima müstesna mevkiini muhafaza eder. AdU kaza ve gümrük muafiyeti Imtiyazlan kapitülasyonlarm blr başka tarzda hortlamasmdan lbarettir. Aradaki fark bunu kabule mecbur olan devletin yalnız Türki ye olmayıp NATO ittifakına dahil devleüerin de aynı durumda bulunmalarıdır. Şu kadar kl, Türkiye ikili Anlasmalarla ve tatbikat ile, daha ağır sorumluklara girmlştir. Bunun vebali (eğer varsa) yalnız anlaşmayı yapan hükumette ol mayıp İkili Anlaşmalan itirazsız ka bul eden ve tatbikatını genişleten diğer hükumetlere de sarîdir. erçekçi bir görüşe göre; aldıfı mız askeri ve iktisadi yardım karşılığı bizlerden bazı fedakârlıklar istenıyorsa, bunlan vermeğe mecburuz. Ancak fedakârlık ların pazarlığında, kendimizi tama men âciz farzetmeğe de mâhal yok tur, zira terazinin diğer gözüne ata cak bizim de imkânlanrnız ve ver dıklerimiz bulunmaktadır. Amerikan vergi mükellefi Türki yeye yardım için para veriyor ama bunu her halde birkaç kalem malın Türkiyeye gümrüksüz girmesi veya birkaç suçlunun adlî imtiyaz dan istifade etmesi için yapmıyor. Işte bütün mesele bu durumu, ve gerçekleri Amerikaya anlatabilmek ve bu imtiyazlarm esas gayeyi bal taladığıru söyleyebilecek güç» sahip olabilmektir. Üsler konusunda ise durum hay II farklıdır. Hiç bir sekilde, topraklanmız üzerinde eg lenlik hak krmızdan Tazgeçemeyiz. Üslerl kont rolsuz bırakarak Türkiyeyi lsteme dlği veya mecbur olmadığı blr har bln kucağma atamayn ve buna kim tenin d» hakkı voktur. SON AKBANK RIZE 20 Araiık 1965 Pazartesi ŞUBESI gününden itibaren HİZMETİNİZDEDİR Bu Şubede hesap açtıranlara 50.000 LlRALIK HUSÜSİ ÇEKİLİŞ AYRICA umumî çekilişlerde kazanma şansı Açıklık yok AKBANK Reklâmcüık 5028 15525 G A aaaa aaaa aaaa aaaa !••• • ••a aaaa aaaa aaaa aaaa • ••• • tıı • aaa aaaa aaaa • ••a nlaşmada, vazife halinde bulun ma keyfiyetinin Türk makamJarınca mı yoksa, gönderen dev let makamlarınca mı tesbit edilece ğine dair bir açüdık yoktur. Bilâhare, bu mevzuda birçok ihtilâflar çıkınca, Amerikan Hükumeti ikili ve ek anlaşmalar yoluyla bu sara hatı taksıt taksit temin etmiye çalışmış, ve bugünkü durumda vazi fe halinin Amerikan maAmlarınca tâyin olunacağı neticesine vanlmış tır. Ancak, vazife tâbirinin sümulü o kadar geniş tutulmuştur ki, Ame rikan personelinin ne zaman vazife başında olmadıklan sorusunun cevabı cidden merak konusu olma ya başlamıstiT. G lliirıi) el Gazetesine TEŞEKKtJR Türk basınına daima büyük yenilikler ve biz bayi teşkilâtına yakm alâka ve hiçbir zaman teşvik ve sevgilerini esirgemiyen HÜRRİirET gazetesine, şükran ve teşekkürlerimizi alenen arzetmeyi vazife bilirken, yeni yılda da bu büyük Türk müessesesine başan dileklerimizi sunarız. Kadıköy ve Üsküdar yakası gazeteler umumî bayii teşkilâtı :::::::::::::::: MUJDE Kavaklıdere Şar«p an Ltd. Şti. Yübaşı dolayısiyle 1525 sene yıllanmış şaraplarıru 16.12.1965 tarihinden itibaren Karaköy yeraltı geçidindeki mağazasında satışa çıkarmışür. SAMRA CANEL «BUku> Ue Dz. Üstegmenl AYDIN CANEL Evlendller 17.12.965 Beyojlu Meselâ, bir pazar gunfl gezintiden dönmekte olan Amerikalılarm vapurda hâdise çıkanp «uç işleme leri üzerine bu hususta belge veren üst makamlar alâkahlarm va zifede olduğunu bildirmistir. Oyss ki, Yargıtay günün pazar olması, tâtil bulunması, mesai saati haricinde ve is yeri dışmda bulunmaları sebebiyle kendilerinin vazife başında olamıyacağı görüşüne varmıştır. Daha sonra hükumetin ikili f A A s a y ü ı Gümrük Kanunuanlasmalarla buna karar vermek i l • • i l f a z n n 18 İnci maddesinin W W W telfthlyetinl Amerikalılara bırakrn» S ttncü bendi, vwdf« Için s adli makamlann memleketimlsc gelen »skeri hevet OttmrOk va Xek*l v« Diflflad Gümrük muafiyeti Münir Harcar ve Ortaklan Reklâmcıhk: 5026/15526
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle