15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 AHtPE tKl 12 Aralık 1965 CUMHURÎYET ÇOCUK DAVAMIZ Doç. Dr. Reşat D. fESAL ttrkiyemizin çözümlerini çeşitli arasında var ki, günTkonulan haklannı bir tanesi befcleyenbugünün lerde siyasî kazandıkları mutlu îst. Iktisadî ve Ticarî llimler Akademisi öğretim görevlisi bir savunma sisteminin kurulması vazifesi bize verilmişti. O zaman, bu Bakanlık elemanları tarafmdan, konu üzerinde daha önceden birçok müsbet çalışmalar yapılmış oldufunu görmüş, biz de, Birleşmiş Milletler Teşkilâtınm himmetiyle tekemmül ettirdiğimiz bilgi ve görgüye dayanarak, bu çalışmalan geliştirip bir (Çocuk Mahkemeleri Kanun tasarısı) nın hazırlanmasım başarmıştık. Bu hayırlı teşebbüsün sonuçlanmasını o vakitler, başta zamanın Maliyesinin dar görüşü, sonra da Bakanlık içinde ve Mecliste yaratılan ve daha ziyade küçük hesaplara dayanan tnenfl hava kösteklemişti. Sonradan »ynl yolda bâzı teşebbüslere daha gidildi. Fakat hepsi, daha önemli görulen bir takım problemlerin gürültüsü arasında akamete uğradı. İşin garibi, dâva, bir kısım ilim adamlarunızın, bflinmez hangi sebeplerle ileri sürdiikleri ters, konnyu kiiçümseyen mütalâaJarla da aynca baltalanmış oldu. Hüiâsa, basansızlık, eleman ve bilgi yetersizliğinden ziyade ba gibi önlenmesi mfimkün idaresizliklerden ve kasltli, kasitsiz müdahelelerden doğmaştur. Toksa, okul çocuklannın kasketlerin] bile düzen altına alan mevzuatımızda, yarının Tfirkiyesini meydana getirecek yavrulann asü dertlerini çözmeğe yarar hükümlere yer verilebilse, mevcut elemanIarla pek çok iş başarmak her zaman mümkün olur. Kaldı ki. bu mflcadelede Türtc kadınımn oynayacağı müsbet rolü de hesaba geniş çapts katmak lâzımdır. O Türk kadını ki, kendisine tanınan hakları kullanmasuu çok iyi bUmiş, bizi Iğneleyen yazıian ile tanınan bir Fransız yazannın dahi teslim etmek zorunda kaldığı gibi, Devrimlerimizin gerçekleşmesinde en müsbet rolü oynamıştır. yıldönümünü kutlamakta olan Tflrk kadınlannı ve özellikle Türkiye Üniversiteli Kadınlar Derneği (T.Ü.K.D.) nln, yurt problemleri üzerine içten bir hassaslıkla eğilmiş bulunan sayın üyelerini yakından ilgilendirir. Bu konu, çocuk dâvamızdır. Otuz yıla yakın zamandır fizerinde def'alarla dorulmnş, sayısız çözüm şekillerine bağlanmaya kalkışılmış, birçofc lâfa ve yazıya vesile teşkil etmiş bulunan bu dâva, maalesef bütün ağırlığl ile ve etkili, kesin herhangi bir çözüm şekline bağlanamamış olarak ayaktadır, karşımızdadır. Sokak kaldırımlannı dolduran dflenci. sinema karaborsacısı ve işportacı çocuklar, bu katı gerçegi toplıunmnuzun yüzüne, hergün biraz daha acılaşan bir dille haykırmakta, ilân eylemektedir. Ne Devlet eliyle alınmasına çalışılan kınk dökük tedbirler, ne hayır kurumlannın ve tahsisen, geçen yıl statüsüne suçlu çocuklar konusunu da katmayı başardığımız Çocuk Esirgeme Kurumunun gayretleri ve ne de özel yardımseverliğin yer yer gösterdiği çabaJar ba durumu düzeltememektedir. •••••••••••••a •• ••••»* DOGAN NADI Marks C.H.P. Grupunda Dünyanın trançi ansiklopedisini açsanız, adına Karl Marks denen sakallı adamı bulursunnz. Ansiklopedilerin hacmi ne kadar küçük olursa olsun muhakkak M harfine yerleşmistir Marks... Felsefede, sosvolojıde, iktisatta Sdeta bir ihtilâl yaratmıştır. Plehanov'un dediği gibi, şimdi şu anda yeryüzünde nice Üniversite, nice profesör, nice doçent, nice uzman Marks'ın fikirlerinin yanlış olduğunu ispatlamak için ter döküyorlar. Bn uğurda sarfedilen çaba, bn uğurda bareanan emek, ve bn amaca yapılan yatınmın haddi hesabı belli değildir. Sadece bn durum.Marksizmin ne kadar önemli bir nitelik tasıdıfını göstermeye yeter. Bir de bunun tersini düsunelim: Marksist fikirleri benimsemis olanlar da vardır. Adına Marksist demokrasi denen yasayıs biçimini kabollenmis toplumlar vardır. Hem bn toplumlarda, hem de fikir özgürlflğüne saygı gösteren Batı toplumlarında Marksist fikirlerin objektif incelemesine ve savunmasma «irmis bilim adamlan da vardır. Bütün bnnlardan çıkan sonuç sudor: Marksizm ister karşısında olalım, ister yanında olalım vazeeçilmesi imkânsız bir olgudnr Ve bn vazçeçilmesi imkânsız elgn Türkiyede insanlar için şu realiteyi ve şo mantığı vazgeçilmez bir bifimde ortaya çıkanyor: Eğer Marksist fikirlerin yanında olmak istiyorsak Marksist fikirleri bilmek ve 6ğrenmek gereklr. Ve eger Marksist fikirlerin karsısında olmak istiyorsak Marksist fikirleri gene öğrenmek gerekir. fnsanlar bilmedikleri şeyin karşısında olamazlar. Bilmedikleri «eye karsı mücadele edemezler. Bilmedikleri fikirlerin karşısında olan insanlar, insan dejil köledirler. Kendilerine verilmiş emirlere ve telkin edilmiş düsüncelere körükorüne boynn efen birer köledirler. Marks'ı bir kenara iterek felsefe okutmak, Marks'ı bir kenara Herek sosyoloji okutmak, Marks'ı bir kenara iterek iktisat okutmak mümkün değildir. Hic olmazsa Marks'ın fikirlerini tenkid etmek için bir bilim adamı önce Marksizmi objektif olarak 6ğrenclIerine tanıtmak zorundadır. Bu biçimde hareket etmlyen bilim adamı, bilim adamı değildir; bn biçimde ealısmayan bir Ünlversitenm Universite niteliğini tasımadığı mevdandadır. Fakat Türkiye Marksizmi kökünden yasaklıyan fikir ortamı içindedlr. Ve ortam bn kadar i?kel olduğu zaman ne olnr? Ne olacağı işte meydandadır. Adamın biri çıkar: Halk Partisi Marksist bir partidir . der. Ve Halk Partisi Grupunda Halk Partisinin Marksizme karsı durnmn konuşnlnr. Türkiye semalannda uçan bütün kuşları güldürecek bir hâle böylece düseriz. Bakmız! Cehalete ve karanlıea prim tanıvan toplumlar, gelişmiş toplnmlann karşısında köle derekesine düşmekten öteye geçemezler. Yervüzünde Marksist fikirlerin polis nezaretinde ve hapishane davarlan arkasında yaşadığı bir tek gelişmiş ülke gösteremezsiniz. Rnsvadan Amerikaya kadar .. Avrupanın kapitalist ülkelerinde kaldınm kitapçılannda satılan kitanlar Türkivede yeni veni yayınlanıyor. Ama Batılı oldnğumuzn. Batıya bağll bnlnndnjhımuzn hergün söyllyen ve gazete köşelerinde, Meclis kürsülerinde bar bar: Batılıyız, Batıya bağlıyız . dive bağıran kişiler bn sefer de: Ey polis! ey savcı! neredesin? sol neşriyat aldı yürüdü... diye feryadı basıyorlar. Sadece bn dnrnm onların »cıklı hâllerinl ;5stermeve yeter. Onlann Batıya bağlılığı, Batılı büyük devletlere köle olmak anlamınadır. tşte bn köleliktir ki Türkiyeyi Batı medeniyetinden uzaklaştmr. BB ağaların beyinleri halîs emperyalist sabunu ile yıkanıp, sömürgeci rendesivle perdahlanmıştır. Evet, cümlemiz hürriyetler içinde bir kalkınma istiyornz: Hürriyetler pahasına bir kalkınma istemiyornz... diyenlere alkıs tutnyornz, Ama ey insan sağdnynsn! Yirmi yıldan berl guya demokrasi. yani gflya özgürlük rejimindeyiz, ve hem kalkınma yok, hem de hürrivet yok! Bn ne bicim istir? Hiç olmazsa birisi olsa idi... Yani ya kalkınma olsa idi... Ya da hürriyet olsa idi. Gerçekte meselenin esası nedir: Eğer Türkiyede hürriyetler gerçekten yüriirlüğe girerse biz kalkınma yolnnn çabnk bnlnruz. HürTiyetler olmadığı zaman da birbirimize gireriz. Ve işte Marks'ın Babeufun okntulmadığı yerde 40 yüiık Camhuriyet Halk Partisi Marksist olmakla itham edilir. Paris kaldınmında satılan kitaplar Savcımn çekmeeeslyle Emniyetin mahzenlerine kilitlenir. Servetlerin. vergilerin ve kitaplann gizli oldnğn bir «çık rejimi keşfetmekle kttrsülerde övünür dururuz. Bir damanın taşları Lodos ve şair Asıl îşini unutuyor da... Neresi orası? Musikiye düşkün hayvanlar5 senede 5 inci işe başından başlamak mak tarafını bir müddet geri bı de «dikkatle» dinlemişler. rakın da piyesi oynıyalım» diyor. Böylece artık iyice anlasılıyor Ve pek yerindeki bu istek redde ki, bizim memleketin kanatlı haydiliyor. vanlan, ayn ayn zevklere sahip Yalruz reddedümekle de kabn ama, hepsi müthiş birer musikimıyor, Belediye Zabıtası kendi ti şinas. yatrosunu basıyor, kapatıyor, temişin burasmı anladık da, üstad, sile mâni oluyor. neden Cemil Beye bülbülleri, TatBöylesine bir davranışa lsün yos Efendiye kanaryalan da, zabulmak, sahiden, güç bir şeydir. vallı Haydn'e fcazlan münasip göBu memlekette, durnmlara gö rüyor? Büyük besteci hayatta olre, Maliye vergiyi geri bırakır, saydı, hiç şüphesiz, bunu hakaret Gümrük alacağını geri bırakır, sayar, belki de Ulunay"ı mahkehalledtlememi?, 5meye verirdi. geçilememiş bir derdi hattâ Adliye, hüküm giymiş bir Yoksa kazlar, Haydn'in eserine miz vardır: Ne laman bir hüku suçlunun hapishaneye girmesini geri bırakır, daha hattâ (yeni in değil de, o eserin Nacip Aşkm tamet, yahut, o hükumetin içinde faz kanuniyle) mahpuslan yan rafından icra ediliş (interprebir Bakan değişse, bütün memurserbest bırakır. Ondan sonra bir tation) tarzına mi hayran kaldılann yüreği hoplar. Acaba başımıza «bir şeyler» gelecek mi, Aylâ Algan'ın, kolayca m«nm sa lar? yılabilecek bir suçundan dolayı, diye. Bu, hep böyledir. Bu noktada mesele çatallaşıyor. tiyatro kapatılır. tçinden çıkmak için, eğer şimdiye Bütün memurlar dedim, çünkü, kadar kesip yemediyse, gitmeli, bir umum müdür değiştirilince, Necip Aşkın'm kazlanna sormalı. ona yakın olanlar, ona yakm oBaşka çare yok! lanlara yakın olanlar, yani derece derece, koskoca bir devlet *** teşkilâtında çalısanlar, kara kara düşünmeğe başlarlar. Büyük küçük memurlan bırakın, biz bir Bakan değiştirildiği zaman, Bakanlık odactlanndan Bizün Belediye MecUsl tiyatroy f azetelerin yazdığına göre, AI ^*Kanununun çıkacağı haben, birinin de işine son verildiğini la sapıttı galiba. Halbuki, en güzel hatırlanz. Zira, yeni gelen Baişliyen bu müessesesini bozacağı polisimizi şimdiden duşündürmekanın, korumak istedigi bir hemna, tepeden tımağa bozuk olan İs ge başlamış, ve zor bir duruma ferisi vardı. sokmuş. tanbulu düzeltmeye çalıssa, hiç Polisin endişesi su: Af çıkar Yeni Hükumet de, âdeta an'a şüphesiz, çok daha iyi eder. çıkmaz, suç işlemeyi tabiat ha*** ne haline gelmis, bu eski nsnle line getirmiş olanlar, şimdiye kauymakta gecikmedi. O umum dar çok defa denendiği gibi, yemüdür gitsin, yerine filân gel niden bir takım «vukuat. yapa • sin, bu nmom müdür gitsin, yecaklar. Onların peşıne düşüp yarine falfin gelsin curcunası yi^ çalıyor. Bir ses: «Nere kalamak, ve çıktıklan yere tekne başladı. • si orası efendim?» Bunlara öy rar koymak icabedecek. Ama, ne yaparsuuz? Her za • le kızıyorum ki «Neresiyse neresi, man söylerim, biz, devleti doğ size ne?» diye bagıracağım geliyor. ru durüst yerine oturtamamışız. (Hoş, bazan bağınyorum ya.) Yerine oturamamış bir devleBunun bir edebi, terbiyesi, şektin memurlan da yerlerinde o li şemaili vardır. Telefonu açtıgıturtulmuyorlar. nız zaman, aradığuuz yeri, meseTürk memurlannın çilesi bu. lâ ttü&a banka mı?» yahut cfalaBir türlfi de dolmuyor. nın evi mi?» diye sorar, doğruysa *** konuşur, değilse «affederslniz» der kapatırsınız. Zor durumda bırakan da su: Kaldı ki 1? o kadarla bitmiyor. Nasıl olsa ai çıkacak diye, suç Biraz evvel başlarken yine çaldı işlemeler, özellikle hırsızlık gibi, dulandmcıhk gibi âdıleri, son • stanbulu, ikide bir, allak bul mUbarek: zamanlarda, başa çıkılamıyacak lak eden lodos, bana her zakadar çoğalmış. man rahmetli Yahya Kemali haBunun böyle olacağı belliydi. tırlatır. Çünkü, neden bilmem, Cezaevlerinde bulunan bütün lodos hava Yahya Kemali, tam vatandaşlardan özür dılerim, famânasiyle, berbat ve perişan ekat anhyamıyorum. Adalet Parderdi. tisinin iktidara gelmesi ile onun bunun evioi soj;up 4>erişaxı Hemec de, senelerce, her akşam edenlerin, ırza geçenlerin, saf buluçtu|umuz, P««k OteHnde, irendlm? * ixa»i«ın parasını çatanlann, ve daima duzgün taranînış saçları Doğan Beyin evi. diğerlerinin alâkası nedir? Onkarmakarışık, daima traşlı yüzü Nasıl olur? ların partisi mi bu? sakallı, hattâ pantalonu bile şal Bayagı olur. Üstelik de ismi Adalet Partisi. varlaşmış bir halde görünürdü. Sizin numaraıuz kaç? Adaletin vermiş olduğu hükümBenim için, bir çeşit meteoro (Bir «lâhavle» çekip numara leri nasıl siler, kaldırır? lojı raporu gibiydi. Havanın loyı söyledim) Hakikat şudur ki, vatandaş çodos olduğunu büyük şairin bu ha Aman efendim nasıl olur? ğunluğu, bugün evinde rahat linden anlardım. Canım bunun «nasıl olur» u uyuyamamaktadır. Bılindiği gıbı Yahya Kemal Osvar mı? Burası Dogan Beyin evi, manh tarihini (özellikle Istanbunumaramız da şu. lun fethinden sonrasım) en iyi bi Halbuki, biz bu numarayı çevümiştik. Jenlerimizdendi. clstanbulun fet Her halde yanlıs çevirdiniı. hi> demezdi, sadece «fetih» der Hayır. Doğu çevirdik.., ... ve böylece tanımadığınız, bilmediğiniz bir takım adamlarla, dakikaiarca konuşmak zorunda ^ e ç e n l e r d e Büyük Millet Meckalıyorsunuz. lislnde Ulaştırma Bakanı aNe biçim iştir! Oturup bir de «telefonia konuşmak usulü» kurs çıklamıştı: Devlet Demir Yollan ları mı açmalı, ne yaprnalı, bil günde bir milyon lira zarar edimem. yormoş. Yani senede üç yüz altdi, ve giizel güzel, tath tatlı taTelefonlann kendi bozukluklan mış bes milyon zarar. rih anlatırdı. Kendi de yaşamış yetmiyormuş gibi, bir de bu sinir Cuma günkü Cumhuriyetgibi bir anlatıs tarzı vardı. tarafı var. te de Çetin Altan dostumuz acık*#* Bir akşam üstü, yakası bir taladı: Türkiye Isçi Partisi ihracat, rafta, paçası bir tarafta geldiğinIthalât, bankacılık ve sigortacılıde: «(Fetıh) denberi en uzun loğın tamamen devletlestirilmesl dos bu, diye dert yanmıştı, tam için Meclise kannn tasansı geti52 gün oldu.» riyormuş. Dayanamazdı lodosa. Galiba otnrnp, şöyle sakin kaOnun için, ne zaman gazetelerfayla, bu kansık işleri bir sıraya de «lodos vapur seferlerini aksatUlnnay, Cemil Bey mer koymak Iâzım. tı», «sandallar parçalandı» filân tanburunu bülbüllere, Evvelâ. devlet fdareslndeki bügibi haberler görsem hep Yahya Tatyos Efendinin kemanını kanar tün işletmeleri, hadi kârdan Kemal'i hatırlarım. yalara «husu içinde» dinlettikten vazgeçtik, hiç defilse, «arar etBelki de, lodossuz, bir baska mez bir hale yola sokmanın çadünyada, şimdi, rahat ediyordur. resini bulmalı. Tek tesellimiz bu. Bn ilk adımds, mnvsffak olonduktan sonra üst tarafı kolay. *#* Hattâ T.t.P. li arkadaşlanmız için daba da iyi olur. Devletin mükemmelen yürüttüğü müesseseleri misal göstere•onra, geçen haft», ortays yeni rek, tezlerini çok daha rahat ve tesirii müdafaa ederler. bir vak'a (!) attı: Yoksa, ba tasanlar kanonlaşaKeman sanatkân Necip Aşkın bir n esmi bir tiyatro sanatkân, gün Haydn'in bir sonatını çalar cak olursa, korkanm, devlet baherhangl bir suç işlemiş. İş ken etrafına kazlar topUnmış, ve banın başına, yeni yeni zarar çnUyebilir. Haysiyet Divanı bu sa çalınan eseri sonun» kadar hem kurlan açılacak. natkâra ceza vermiş. Verebîlir. Bn ceza iki maddelik. Biri para ceza • sı, diferi iki ay sahneye çıkma ' mak. Ona da eyvallah. An», insaf edin, tstanbul şehir sahnelerinin Başre.jisörü, büyük ' tiyatro adamı, Muhsin Ertuğrul ı «Para cezasını hemen tatbik edin. ı Fakat yeni bir piyes hazırladık. Bu [ piyeste o sanatçının (Aylâ Algan) rolü var. Cezasının sahneye çıkmaiçin sevgi ve rikkat gösteren yüksek in li • • •••• •*•• •«•• •••• •••• •••• •••• Bir damanın faşları •«•• •*•• :::: •••• Kayıtsız kalamayız ve felâkete, yoksuüuğa ve nihayet suç maruz küçüklerin sayısındaki artış ve durumlarındaki ağırlaşmanın çeşitli sebepleri arasında şüphesiz yenilmesi güç ve zamana bağlı olanları da vardır. Ekonomik ve sosyal dengesizlik bunlann başında gelir. Ancak, vâdell gelişmeleri beklerken, eli fcolu bağlı, daha doğrusu kayıtsız kalmak doğru olur mn? Kfiltür yönfinden, sosyal destek yönünden ve nihayet suç tehlikesine mâruz küçükler bakunından abnacak pek çok tedbfrler vardır. Degil yalnız malî, ekonomtk ve sosyal imkânları geniş memleketlerde, fakat çok yakmımızdaki az gelişmiş bölşrelerde dahi, bu gibi klâsikleşmiş tedbirlere yülardan beri baş vnrulmakta ve bunlardan müspet sonuçlar alınmaktadır. Blzden hattâ daha geri kalnuş memleketleria başardığını Türkiyemizin neden yapamadığı, sorulmaya, iizülmeye değer bir konudur doğrusu. Kimsesiz. bakımsız, sefalete ve suça terkedilmiş çocuklanmızın durumlarını düzeltecek tedbirlerin almamamasındaki sebep, bilgisizlik, yetersizlik değildir. Çocuk terbiyesi, çocuk suçlulufu ile mücadele konulannda yetişmiş pekçok elemanımız vardır. Bunlarla yeterli bir mücadele ekibi kurmak, sağLam bir sisteme dayanarak tesirii sonuçlara ulaşmak pekâlâ mümkündür. Bunun başanlamamasının sebeplerini başka yerlerde aramak lâzımgelir. :: •••• •••• 5 senede 5 inci Sonuç kili ağızlardan ve kalemlerden, Meclis komisyon ve genel kurullarında, Hükumet programlannda, öğretim kürsülerinde ve Basında uıcelenmiş ve ilân edilmiş olmakla, artık hemen de berkesin mâlumu bulunmaktadır. Burada sâdece dâvanın bütün cepheleriyle çözülmemiş olarak ayakta durduğunu belirtmek ve balledUmesi temennisini tekrarlamak istedik. Bunnn için de zamanı, iki noktadan, uygan buluyoruz. Birinci nokta, yazımıza başlarken de söylediğimiz gibi, konu ne en çok iigüi bulunan Türk kadınımn özgürlük yıldönumünde bulunuşumuz, diğeri de, yeni bir Hükumetin, Yurdun kalkınmasınj bütün cepbeleriyle ele almak inancı içinde işbaşuıa gelmiş olması hususndur. Türk çocuğunun bekasım sağlamaya yönelecek mevzuat, bilgtii ve sistemli bir çalışma ile, kısa zamanda hazırlanır ve yüriirlüğe konursa, başta kadınlarımız olmak üzere, çocuk dâvasını benimsemis bütün kuvvetlerin, bir kelime ile hepimizin bu uğurda çok eeni? yardımı olacağı ve meselenin böyle bir işbirliği ile daha kolay ve daha verimli şeküde çözüleceği muhakkaktır. yaanın hacmi, çocuk esasele incelemeğe Bulannı yenidenesasenalıp problemimizlnmflsait değildir. Bu cihet def'alarla, bir çok yet•••• ammm •••* • ••• • ••• •••• • «•• • «•• • «•• mtmm Neresi orası ? •••• •••• Lodos ve şair Başarısızlığın sebebi • « 7 ıllarca evvel Adalet Bakanhğında çalıştıfı*• mız sırada, zamanuı değerli Adliye Vekili tarafından çocuk suçluluğu konusunun tetkiki ve RUŞVET ve BUNUN SEBEPUERI Muammer Y. iSLÂMCIOĞLU ski tçişleri Bakanı Orhan öztrak'ın, sosyal ve ekonomik bir yaraya parmak basarak, rüşvet söylentilerini incelemek için (25) Mülkiye Müfettişini görevlendirmesi ve Sayın Faruk Sükan'ın Doğu Ulerimizde yaptığı son konusması üzerine; basınmuzda, bu konuda çeşitli görüş açılarından yazılar yayınlanmış; fikir ve düşünceler ortaya atUmıştır. Ancak, kaleme abnan makale veya fıkralarm hemen hepisinde de, rüşvetin yıkıcı ve bozucu niteliklerine değinilmekte; her nedense, bu suçun «unsurlan» ve «sebepleri» üstüne eğilmeye lüzum görülmemektedir. Oysaki, çözüm sekli ve yolu bekliyen mesele, rüşvetin «anlaşılması» ve buna yeltenenlerin «avlanması» değil; suçun, «ortadan kaldırüması» ve «sübuta erdirümesi» dir. Bu Ud nokta ise, «sanüdığmdan da çok zor ve oldukça çetın» problemlerdir. ::: iiiî iİİ *Î7*T\> •••••••••••••••••••••••••••• •aaBBaaaaaaaaaaaaanaaaaa E Maliye Başmüfettisi Çok kereler, numarası önceden tesbit edilen paralann, memurun masası üzerindeki kâğıt sepetinde, çekmecelerde, palto veya pardesüsünün cebinde çıkması da «rüşvet alroa» keyfiyetini iddia ve isbata yetmemekte; Yargıtay içtibatlanna göre, paranın, memurun «ceket iç ceplerine veya portfojoıne» girmiş olup ounadığı incelenmektedir. Böylece, yapılan sayısız tahkik ve tetkiklerden olumlu bir sonuç alınmamakta; zaif karakterli elemanlar, meydanı boş bulmakta; kanunsuz ve yolsuz işlemlerin de kökü kurutulamamaktadır. • ••I • ••I • ••I İşe başından başlamak BÜYÜK BİR KflYIP Fakültemizin değerU öğretim üyelerinden ve Avrupa tnsan Hakları yargıçlanndan Prof. Dr. KEMAL FİKRET ARIK bir süredenberi çektiği amansız hastalıktan kurtulamıyarak hayata gözlerüıl yummuştur. Cenazesi, 13 Arahk 1965 pazartesi günü ttğle namazından sonra Hacı Bayram Camiinden kaldmlarak ebedl istirahatgâhına tevdı edilecektir. Merhuma Tanndan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz. StYASAL BtLGtLER FAKÜLTESİ DEKANLIĞI Sebepler şüklüğü» kovalamaktadır. Toplum içinde, bilgi ve görgülerini «serbest ve özel» bir şekilde halkın hizmetine adayan, dişçi, doktor, avukat, iş takipçisi, müşavir ve mühendis.. gibi meslek erbabı; artan hayat pahahlığı karşısında, ücretlerinj diledikieri gibi artırma imkânlanna sahip olduklan halde; kamu hizmeti gören memurlar üstüne, objektif hukuk kurallan kanat germekte; onların durumlarını düzenleyen kanun, nizamname ve sair hukuk kaidelerinin toplamı, «Personel Statüsünü» teşkil etmektedir. Tamamen «tek taraflı bir idari tasarruf, bir emir ve icrai karar» ile işe ahnan memur, boynunu büküp, bu statüye uymak zorundadır. Statü ise, yürütülen kamu hizmetinin önem ve gereklerine göre, memura «maaş» verileceğinj ve tesbit edilen maaş derecelerinin de, «Genel Baretn Kanunu» esaslanna nrgnn olmasını sart koşmaktadır. Memleketimizde, Devlet memurlan ayhklannı derleyip toplayan (3656) sayılı (Barem Kanunu), 3/7/1939 tarihinde kabul edilmiştir. Aradan geçen (25) sene zarfında, 180 • 190 defa, ilâve ve değişikliklerle içinden çıkılmaz bir hâle gelen bu Yasa; memura, emeğinin karşüığım sağlamaktan çok uzakta kalmaktadır. Enflâsyon tesiriyle fiyatlann alabildiğine şahlandıfı (1959) yıhnda, 27 Mayıstan sonra (1961) de, 7244 ve 263 sayılı kanunlarla yapılan 'o 20 ve '/• 35 oranmdaki zamlar; memurlann hayat seviyelerinde, iyiye doğru en ııfak bir değişiklik yaratamamamıştır. Oysaki, (1939) senesinde 100 liraya alınan bir giyecek ve yiyecek maddesinin, bugün, 800 900, hatta 1000 liraya sağlanabildiği bususunu artık bilmeyen ve kavramıyan kalmamıştır. Başta, «geçiaı sıkıntısı» gelmekte; bunu, kumar, R üşvetin sebepleri çeşitlidir.«içki,karakter kacüna tutkunluk, safahât, ^>ii5ir ve dil• ••I •••ı • •>' •••ı İİİ • ••1 • ••I Rızaların birleşmesi •aaı • ••I •••i • ••I • ••I • •Pl ••«' • ••I • ••I • ••I • «•I Musikiye düşkün hayvanlar v Rüşvet, «memurun», görevine giren bir iş dolayısıyla, kanunen yapmağa mecbur olduğu bususu «yapmak» veya «yaptnamak» İçin; yolsuı ve haksız bir şekilde bir para, ya da mal alması, yahut herhangi bir menfaat sağlamasıdır. Kanunda, suçun alanı gayet geniş tutulmuş; memurlann (ailesi efradı), (akrabası) veya (tanıdığı) aracüığı ile, iş sahiplerinden para, eşya ve hediyeler almalan; gayri menkuUerini değerinden çok fazlaya satmalan; kıymetinden çok az seviyede bedellerle arsa veya apartman satın almalan... gibi fiil ve hareketler de rüşvet sayılmıştır. Suçun doğması, rüşvet veren ile alanın «nzalannm birleşmesi» şartına bağlı kılınmıştır. Hakh ve yasalara uygun bir işin gördürülmesi amacıyla memura rüşvet verflmesi; fertlerin onlara, dolayısıyla Devlet tdaresüıe karşı besledikleri güven ve itimadı sarsacagı ve bundan da toplum yarannm zarara uğrayacağı düşünülmüş; suça, on seneye kadar çıkan hapis cezası öngörühnüştür. Bu kadar vabim bir snçta, rüşvet alan, rüşvet veren ve bu işe aracüık eden sorumlu tutulmuş; her birine ayn ayrı cezalar tayin edihniştir. tehdidi aitında tutulan, R cezası» işlenen bir suçtur. Devlet İdaresine karşı üşvet, Türk Ceza Kanunu ile, «ağır bapis • ••I «••I • ••I • ••< • •• • «•I • •»1 • ••I •••t :::: •••• •••• •••• •••• AGIBİR KAYIP Enstitumüzün eski Genel Müdürlerinden Asıl işini unutuyor da... Prof. Dr. KEMAL FİKRET ARIK uzun süreden beri müstarip bulunduğu hastalıktan kurtulamıyarak 10JL2.1965 cuma günü hayata gözlerini yummuştur. Kederli ailesinin acılannı paylaşır; Tanndan rahmet dileriz. Türkiye ve Orta Doğn Âmme İdaresi Enstitüsü Genel Müdürlüğü N 0 T : •••• «••• ••*• *••• ^f pazartesi günü öğle namazını mütaakıp Hacı Bayram Camiinden alınarak Asrî Mezarhktaki Aile Kabristanına defnedilecektir. (Basın 24143 15.556/15274) El işi olarak işlenmiş bilumuro çeyiz, yatak ve sofra takım ve örtülerini' Ispatı çok güç evlet tdaresi aleybinde işlenen suçlar arasında, «isbatı en güç» olanlardan birisi de rüşvettir. Çünkü, veren ile alanın «rızalarının birleşmesı» hâlinde, suçu ortaya çıkannaya imkân bu1 unmamaktadır. Rüşvet konusunda açılan tahkikat sonunda düzenlenen raporlar üzerine: mahkemelerce, çoklukla, «delil yetersaliği» ya da, «vlcdani kanaat uyanmadıgı» gerekçeleriyle, beraet kararları verilegeünektedir. Rüşvete razı gibi görünen iş sahiplerinin, durumu enmiyet makamlanna bildirerek, «bir suçtistü olayı düzenlettirmeleri yoluyladır ki, suçu isbatlıyacak ve meydana çıkaracak «delil veya karinelere» kavuşulmaktadır. TEŞEKKÜR !••• •*•• • ••• • •*• • •• • •• sanlara minnettanz. Büyük acımızı türlü şekillerle paylaşan aziz dost ve yakınlarımıza sonsuz şükranlar... D Sonuç B u durumda, büyük bir çoğunluğu 500 • 600 lira aylıkla geçinen, Ud veya üç çocukln Devlet memurlannın, dayanma ve yaşama gücüne hayran kalmamak, bunu takdirle karşılamamak; en hafif bir tâbirle, «kadir ve kıymet bilmemezlik» tir. Rüşvetin önü almmak isteniyorsa, her şeyden evvel; fedakâr, çaUşkan, cefakâr ve çileli memurlarımızın, iktisaden gelişmiş ve uygar metnleketlerdeki benzerlerine yakm bir hayat seviyesine ulaştınlmaları re tekrar yıllarca bekletilmeden, «geçim sıkıntısından kurtanlmalan» zorunludur. Her zamanki nezaketi ile yaptığı menisJs ameliyatı neticesl sıhhattaıi iade eden, hekim ve insan taraflarına hayran olduğum kıymetli arkadaşım Annesi, babası, kızı ve kardeşi SARA ESKENAZİ ve Orf. Halefi ESTER PARDO'nun salonlannda bulabilİTsiniz. Istiklâl Cad. 198/3 Galatasaray Tel: 44 26 69 Dâncılık: 297/15265 OPERATÖR ORTOPEDtST Kısmet: 513/15246 Dr. ZİYA SEZGİN İle sevgili dosturn ANESTEZİST DUYDUNUZ MU Dr. CEZMİ KINOĞLU'na yakm ve sıcak alâkası ile herşeyi duşunen büyuk dost Dr. OSMAN ÜÇER'e ameliyatıma uiste eden Dr. Sabahat Derell, yattığım müddetçe şrfkatini hiç bir an esirgenüyen Teşviklye Saglık Evi hemjlrel»rine blnlerce tesekkürler. Dr. Pikret AKSOT MJÜI PİYANGO 55 dağıtacaktır. Sevgili okuyucular Nadide Çin Halısı Halen Sandal Bedesteninde teşhirde satışı 16 aralık perşembe saat 13,50 Cumhuriyet 15251 NOT: Gazetemize gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. YILBAŞINDA MİLYON LİRA Satılılc Greyderler NO. 12 ve NO. 14 Caterpülar Donaor teçhizatı ile birlikte TL; 49 24 43 Reklâmcılık 4917/15239
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle