18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHIFE n n 7 Kasnn 1965 CUMHURÎYET •••• •••• HÜK ° ¥RÖGRMI Doç. Dr. Kenan BULUTOĞLU îktisat Fakültesi öğretim üyesi millî gelirdeki payını yükseltir. Esasen Kalkınma Plânında da böyle bir artış öngörülmektedir (Tab lo 52). Kaldı ki kamn harcamalarının millî gelirdeki payının azaltılması, cebrî tasarrnf imkânlarını, dolayısiyle toplam yatınmları da azaltaeağından (çünkü kısa vâdede millî gelir artmadan gönüllü tasarrnflann artması imkânsızdır) bn tedblr hızlı kalkınma amacı ile de çelişmektedir. M lAedttİJcÂjıfkGı, •"1 DOGAN NADI :::: •••• •••• •••• Büyüklerimize kıssa! m ••• }• «• • ••• BURUNIYE O başka bu başka Hızlı hayat Bir kahkaha kurbanı Meğer hakkı varmış! Efendilerimiz nerede? Bizler nerede? nçaklarda. Bir Amerikan mecmuasında gördüm. «Bu sene çıkacak yolcu uçaklan saatte üç bin kUometre yapacakmış. Mecmnanrn hesabma göre, böyle bur uçağa, meselâ, Paristen sabah yedide binecek bir yolcu saat onda (Paris saatiyle) New York'a varacak. Halbuki New Tork'ta (New York saatiyle) saat sabahın beşi. Yani. bir bakıma, yolcu hareket ettiği saatten daha evvel gideceği yere varmış olacak. Bu arada, uçaJc sirketlerini en çok düşündüren sey, yolculara verilecek yemeklermiş. Oyle ya, uçağın gidecegl Istikamete göre (yani Batıya, veya, doğuya doğru) kalktıği saatte sabah kahvaltısı vermek lâzım, konacağı yerin saatine göre öğle yemeği, yahut tersine, kalktığı yere göre öğle yemeği vermek l&zun, konduğu yere göre sabah kahvaltısı. Şimdi şirketler, kalkmaya konManillâ'lı fAiihsî» marangozun macerasında, ben, anlablan hikâyeyi merak ettim. Adamı mezara götürecek kadar giildüren o hikâye neydi acaba? *** • Bfc Hükumeti parti grupu önünde ve Mecliste İ U programını açıklamış bulunuyor (1). Bu ••• yazımızda programın malî ve iktisadi yönünü tahlil edeceğiz. Hfikumet iktisadî »landa amaçlannı şöylece sıralamıstır: Q «Hızlı kalkınrnaya yardım edecek şekilde millî tasarrufları artırma, Q Enflâsyon, deflâsyon gibi dengesizliklerl önleme, Q Millî gelirin sosyal adalete uygun dağılımı>. Bu amaçları daha da kısa bir şekilde sıralıyabiliriz: Kalkınma, fiat istikrarı, gelir dağılımı eşitsizligini azaltma. Buraya kadar A.P. Hükfimetinin programınm bir özelliği yok; bn üç smacı sosyalist veya golcu bir hfikumet de savunabilir. Büiun mesele AP programmda belirtilen araçlarm bn amaçları gerçekleştirmek için ne derece elverişli oldnğudur. Başka bir deyişle, metele amaçlarla sraçlar arasında ve araçlann birbiri arasında tutarlılık derecesidir. Aşagıda Hükumetin bn amaçlara nlaşmak için knllanmayı vaadettigi araçlar ve bn araçların uygnnluk de»ecesi tahlil edilmiştlr. İktisadî devlet teşekkülleri rogram bu teşekküllerin daha verimli çalıstırılacagından ve böylece daha fazla kaynak yaratmalarının sağlanacağından bahsediyor. Bu araç yukardaki amaçlara aykın değildir, onları destekler. Ancak program ayrıca bn teşekküllerin «tedrlcen ve imkân olursa bir holding halinde halkın kontrol ve mülkiyetine geçirileceğinden» bahsediyor. Burada bir gizleme var ve açığa çıkarmak gerek. Bn teşekkfiller bugünkfl statüleri ile esasen halkın kontrol ve mülkiyetindedir. Halk bunlar üzerindeki denetlemesini Büyük Millet Meclisi kanalı ile ve ona bajlı Yüksek Denetleme Knrulu eliyle yapmaktadır. Bu teşekküllerin satılığa çıkarılıp özel sektöre devri ashnda onların halk mülkiyetinden alınıp bau sermayedarlara devredilmesi demektir. Bu tedbirin de üç numaralı amaca aykın oldnğu açıktır. Meger hakkı varmış! 1*1 enizcilik Bankasımn Sus va" puru 1 yıldan fazla bir «Oreden sonra, nihayet, tamirden çıknuş. Bugünlerde deneme seferlerine başhyacakmış.. Gazetelerin yazdığına göre, 1938 yapüı bu köbne gemi için, 7,5 mUyon lira sarfedilmiş. Senede bir milyon. Neresinden konuşmah? Bir gemici arkadaşım bana tngilizce bir mecmua gösterdi. Orada satılık gemilerin isimleri, yaşlan, vasıflan yazılı. Fiyatlan da var. Berabercc şöyle bir hesap ettik. 7,5 milyon lira ile, bizim Sus âyannda, aşağı yukan 3 gemi alınabiliyor. Hem Sus'a nazaran çok daha yeni gemiler. Böyle yapüsaydı, aradan geçen yedi sene içinde, bu gemiler kendi ücretlerini de ödemiş (amorti etmis) olacaklardı. Sus'un hurda fîyatı da caba. Bir de, Demzcilik tşletmesi zarar ediyor, derler. tnsaf edin, nasıl etmesin? Yedi senedir işlemlyen bir eski gemiye, 7^ milyon lira ödeyen bir müessese, zarar etmez de ne eder? *** P • ••• • ••• •••• i • •• • •• • •> ::: • •• ::: ükumet gelir vergisi tatbikatında servet beyannamesi ve vergi ilânını «iş hayatında güvensizlik yarattıgı ve ticarî mahremiyeti bozdugu» gerekçesl ile kaldırmağı vaadetmektedir. Büindiği gibi, bn iki müessese vergi kaçakçılığını önlemek için konmnştu. Az gelişmiş filkelerde gelir vergisi sistemi kaçakçılığa çok elverişli oldugnndan ve 1950 60 uygulamasında kaçakçılık artan bir seyir gösterdiginden (bn husus beyanname istatistiklerinde açıkça dikkati çekmektedir) Millî Birlik ve Inönü hükumetleri bu iki tedbiri yürürlüğe koymuştu. AJ>. Hükumeti kaçakçılıgı önlemek için «birçok Batı memleketinde oldiığn gibi, normal, ilmî ve müessir tedbirler getireceğini» söylemektedir. Ancak bu tedbirlerin neler oldugunn belirtmemektedir. Bildiğimiz kadar ynkardaki iki müessese vergi ziyaını önlemek İçin hem normal, ilmî ve müessir tedbirlerdir, hem de pek çok Batı memleketinde nygnlanmaktadır. Gelir vergisi sisteminde ticarî mahremiyet bir gerekçe olamaz, gelir vergisi mükelleflerinin bütün ticarî varhklan vergi ineelemelerine esasen •çıktır. Aynca program gene kaçakçılık konusunda «iş hayatında güvensizlik yaratarak müteşebbisleri ihtisası olmayan kişilerin mânevi baskısı altında bırakan nsullere son vereceğiz» demekle hesap uzmanlarının vergi incelemeleri kinnsunda peşin peşin mükelleflerin tarafında yer almaktadır. özetlersek, program vergi nygnlamasında kaçakçılığın takibi meselesini açıkça boşlamaktadır. Bn da gelir vergisinin yükünün kaynakta tevkif edilen matrahlar (yani esas itibariyle ücretler) toplanmasına sebep olacaktır. Bn ise gelir dağılımındaki eşitliği daha da artıracaktır ve üç numaralı amaç ile çelişmeye düşecektir. Hİ Vergi politikası Özel sektöre sermayenin temini rogramda «vatandaş sektörü ile ortaklıklar knrarak tamamen özel lektör prensipleriyle çalışan kurumların sennaye kaynaklarını takviye edecek şekilde karma teşekküllerinin kurnlmasının teşvik edileceği» söylenmektedir (2). Bn usul 1950 1960 arasında uygnlanmış ve büyük yolsuıluklara sebep olmuştur. Vergi gelirlerinin ve kamu kesimi tasarruflannın denetleme dışında kalan birtakım mülkiyeti devlette, idaresi özel ellerde kuruinşlara verilmesi, 1960'tan soDra Devlet İktisadi Teşebbüslerinin yeniden düzenlenmesi yolunda yapılan çalısmalarda çok siddetli bir şekilde tenkid edilmiş, bu tip kurulnşlarm tasfiyesl tavsiye edilmiştir. Objektif sartlar altmda ve rekabete açık bir şekilde olmak şartiyle, devlet özel teşebbüslere ancak kredi vermelidir. Toksa sözü edilen usul yolsuz servet edinmelerine elverişli, dolayısiyle üç numaralı amaca, gelir dagılımında adalet amacına aykırıdır. •••• •••• •••• •••• P İİİİ •••• ••*• •••• ••«• •••• •••• •••• nnın deyip de geçmeyin. Meydan mecmnasında okudum. Meğer, bizim nezleden nezleye alâkadar olduğumuz, burun başlıbaşına bir âlemmiş. Mecmua, tabiî, kadın bunmlanndan bahsediyor ama, bunun kadını erkeği yok, burun burundur, hepimizl ilgilendirir. Neler yok bn burun meselesinde... Buruna göre yemek perhizi bile veriliyor. Kızanyorsa şöyle, morarıyorsa böyle. Basıksa şunu yapmalı, ince ise bunu yapmalı. Hattâ elbiseleri ve saçlan bile buruna göre ayarlaraalıymış. Tarihte ve edebiyatta meşbur burunlar vardır. Bunlann en meşhuru, şüphesiz, Kleopatra'nın burnudur. Eğer, biraz daha, büyük olsaymış dünyanın manzarası değişecekmiş. Edebiyatta Sirano dö Berjerak'm burnu meşhurdur. Hiç bir aktörde, böylesine, bir burun olmadığı için, mumdan yapıp takarlar. Benc'e, Meydan mecmuası, bu meşhur burunlan toplayıp, onlartn sahiplerinin neler yiyip içmeleri, nasıl giylnip saçlarma ne şekil vermeleıî icabettiğini yazsaydı, bahis çok daha flgi çekici olurdu. B 0 başka, öu başka maya bakmadan, mflletlerarası saati (G3I.T. yi) tatblk etmeyi düşünüyorlarmış.» Bu şirketler, biraz sabırlı olsalar, galiba, iyi ederler. Çünkü, bu gidişle, havahınmasiyle yerlenmesi bir olan uçaklar çıkacak ortaya. O zaman hiç biı şey vermezler yolculara. Ve, insanlann uçmaktan yemek yemeye vakitleri kalmıyacak. Bektasilik sevimli ve eanayakın bir tarikattır. Dili, dnygusu, S mizahı, nüktesi, şiiriyle Anadolu halkının olan Bektasilik, önce ! köylüler, yörükler, göçebeler arasında yaygınlaşmış, sonra yeniçerij katlannda tutularak bir yandan Tuna kıyılanna, öte yandan Mısıra kadar uzanmıştır. Hacı Bektaş Veli, Bektaşilifin kurucusudur. Bektaşiler Halifelerden Ebubekir'e, Ömer'e, Osman'a karşı uzak, Ali'ye yakındırlar. Bektaşiliğin Hazreti Ali ile başlamış oldugunu iddia ederler. Namaz, oruç ve bac'ca pek yatkın olmayan Bektaşiler ham aofulara karşı bir hoşgörü muhalefeti yaratmışlardır. Turk mizahında Nasrettin Hoea fıkralan kadar ünlüdür Bektaşi fıkralan... Gerçi bunlar biribirinden ayrıdırlar, ama ikisi de halkın bilincini yansıttıklarından, yakınlaştıklan yerler de vardır. Bu başlangıçtan sonra bir Bektaşi köylüsünün başına gelenlerden sös açmak istiyoruz. Bektaşi köylüsü arabasına öteberi doldurnp kente doğru yollanmış. Ama yolları pek iyi bilmiyor. önce düzenli görünen yerlerde gittikten sonra önüne birkaç yol çıkmış. Baba erenler kafadan kestirip : Şu yol hem bana bem arabama en uygunu görünüyor... diye birine sapmış. Ama yol bir sarp dağ yolu çıkmış ki, amanallah... Bir yani uçurum, bir yani dağ. Öküzleri dürte dürte arabayı sürmeğe çalışırken Bektaşi, bir yandan da için için : Nereden saptık bu yola?.. diye kendi kendine veriştirirmi». Birkaç kere uçnruma gider gibi olup gene toparlanmıslar. Baba erenler umntsuz, ama çaresiz, yolun sonuna dek arabayı götürmeye gayret edermişTam dağların en sivri ve uçurumnn en derin oldnğu yerde birden s a | tekerlek kaymış... Baba erenler, hemen yapışmış arabaya... Ama taşıt ağır. Soluğnnn kesiyor adamın... Bu dnrumda ne yapsın Bektaşi! Arabanın biraz daha altına girip : Tetiş ya Allah !.. diye bağırmış. Toprak biraz daha kayıp, araba biraz daha göçmüş uçnruma.. Bektaşi, canı burnunda... bu sefer erenleri imdada çağırmış : Tetiş ya Ali !.. Nafile... Araba biraz daha yatmış uçuruma. Bektaşi nefes nefese : Tetiş ya Hasan ! Çaresiz ! Araba aşağıya doğru daha da kayar, Bektaşi yeniden kuvvet toplamak ister : Tetiş ya Hüseyin ! Fakat Bektaşi bakmış ki araba gidiyor, ve kendi de altında kalacak, ve ne Ali yetişiyor, ne Hasan, ne de Hüseyin bu işe... Hemen kenara sıçrayıp arabayı bırakmış ve Ali'ye, Hasan'a, Hüseyin'e, tümüne birden : Savulun ulan! diye bağırmış. Geliyor! Bari altında kalmayın. Bu deçirmenin suyu nereden? İİİİ !!ü• • • • •••« • ••M • ••• • ••• ••«M •••• :::: :::; ••tM • ••• :::: ••«• ••n :::: • ••a ••*• «•««a • ••• • ••• •• • •>• • ••• • ••Z • ••• • ••• •••• •••• •••• •••• üil ^ azetelerde fotoğrafı görmüş^ sünüzdür. Beş parti üderi A nıtkabirde yanyana dizilmişler. Bir başta Mehmet Ali Aybar (T.İ. P.) sivil elbiseü. Öbür başta Tür v^\ Hİ Tasarruf Bono/on P ükumet, AP Gnıpu önünde, tasarruf bonolarını «•evletin varidat kaynaklarının miisait bulunduğuna kani olnr olmaz» kaldırmayı vaadettiği halde Mecliste «dar gelirli vatandaşlar ile işçi ücretlerinden alınmakta olan tasarruf bonoları tamamen kaldınlacaktır» demiştir. Inönü Hükumeti esasen ücretlerden 500 Iiraya kadar olanlardan tasarruf bonosunu kaldırmıştı, bn sefer üst sınırı belirtilmeksizin kaldırma vaadi yapılmıştır. Bu vaad şüphesiz yukarıdaki üç numaralı amaca uygundur. Esasen ücretlilerin tasarrnf bonoları bir süredir çalıştıranlar tarafıridan muntazam dagıtılmamakta, bir sebepsiz iktisap kaynağı olmaktaydı. Devlet hizmetleri arzı rogram «kalabalık ve gelir seviyesi düşük vatandaşların eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve ulaştırma gibi ihtiyaçlannın daba geniş ölçüde karşılanacagını» söylüyor. Ayrıca daha pek çok alanda devlet hizmetlerinin ve yardımlannın artırılacagım, mükemmelleştirilecegini söylüyor. Bütün bu vaadler kamu hizmetlerinin nüfns artışından çok daha hızlı artınlmasını gerektirir. Şüphesiz devlet hizmetlerinin bu denli artınlması ve dar gelirliler lehine artınlması üç numaralı amacı, sosyal adalet amacını destekler. Oysa programda ayrıca «kamu harcamalarının yıldan yıla hem hacim, hem de milli gelire nispetle artmasının önlenecegi» söylenmektedir. Bu tedbir gelir seviyesi düşük kütlelere daha fazla hükumet hizmeti sağlamak amacı (dolayısiyle sosyal adalet amacı) ile çelişmektedir. Nüfusun da arttığı dikkate ahndığı takdirde, fakir halka daha fazla hizmet götürmek milli gelirin bir payı olarak kamu harcamalannın artırılmasını gerektirir. Millî gelir, plânda öngörüldüğü gibi, yılda yüzde yedi artsa da böyle bir program kamu harcamalarının P rogramda hemen her konuda (akla gelmiyecek konularda) bolca vaadler yapılmaktadır ve bu vaadlerin devlet eliyle (özel tesebbüı eliyle degil) yerine getirileceği söylenmektedir. Buraya sıralaması imkânsız olan bütün bu işlerin vaadedilmesi her şeyden önce Hükumetin özel teşebbüsçülük tlkesine aytmdtr. Hükumetin ozel teşebbüs ilkesine rağmen devletçi bir uygulama yapacağını düşünsek bile, bütün bu hizmetlerin görülebilmesi için gerekll devlet gelirlerl artışının nasıl sağlanacağına temas edilmemektedir. Sadece vasıtalı ve vasıtasız vergilerin gözden geçirilerek verimsizlerin kaldınla«ağından bahsediliyor. Sadece hizmetlerdeki artısı vaadedip gelirlerdeki artışın nasıl olacağını söylememek bir tutarsızlıktır. Aynca Hükumet kaçakçılıkla mücadele konusunun mükellefler lehine gevşetilece|ini açıkça belirtmis bulunuyor. Bu sartlar altında, mevcut gelirlerde bir azalma (veya eskisinden daha yavaş bir artış) beklenebi'.ir. Vaadlerin açıktan finansman ile (para basmak yoliyle) tutulması ise fiat istikrannı bozar, enflâsyona götürür. Bn da iki ve üç numaralı amaçlara aykırıdır. Aynca fiat artışları şiddetleninee kalkınma çabalan da sekteye uğrar. Sfzetlersek, Hükumet programının iktisadi ve •I malî hükümlerinde amaçlarla araçlar arasın" da çelişmeler vardır. Hükumet bu araçlan kullanırsa yukarıda belirtilen amaçlara nlaşamaz. Hükumet kesiminin millî gelir içindeki payının azaltılması ise hem beş yıllık plâna aykırıdır, hera de kalkınma için gerekli yüksek yatırım seviyesinden vazgeçilmesi, dolayısiyle hızlı kalkınmadan vazgeçilmesi pahasına olur. (1) Bu izahlarımızda A.P. Grupu önünde okunan program metni esas alınmış, fakat Mecliste okunan metindeki ufak tefek değişiklikler dikkate alınmıştır. (2) Bu «vatandaş sektörü» deyimi ile ne kastedildiğini bir türlü anhyamadım. Eğer özel sektör kastediliyorsa kamu sektörü acaba «vatandaş olmıvanlar sektörü» müdür? :•!: keş (C.K.M.P.) siyah papyon kravatlı. Ortada iki paşa (biri C.H.P. diğeri SD.P.) onların da ortasında Ekrem Alican (Y.T.P.) fraklı. Bu giyim kuşam curcunası için T.tP. ciler «Biz fakir bir milletin temsilcisiyiz. Merasimlere her gün kü elbiselerimizle k&tılmak kararı sldık» demişler. Tuhaf bir mantık. O halde, demek ki, siyah kravatlı C.KÜ.P. orta halli bir milletin temsilcisi, öteki fraklılar da zengin bir milletin temsilcileri. Yazık ki Osman Bölükbaşı (M.P.) ortalarda görünmüyor. Merasime o da iştirak etseydi, kıyafetine bakıp, partisinin nasıl bir milleti temsil ettiğini anlardık. Ama, Fransızcada «elbise adamı papaz yapmaz» gibi bir söz vardır. Hani, yalnız kılık kıyafetle, insan adam olmaz mânasma. Hızls hayat • çinde yaşadığımız «sürat asrı» • nın bazı tuhaf tarafları oluyor. Bunlann da başlıcası, tabiî, IX abataşta denizden, paket içinde, çıkarılan ceset meğer, clnayetin kendisinden daha korkunç 1^1 anillâ'da bir marangoz, arbir facia saklıyonnuş. • kadaşının anlattıgı, bir hi öldürülen adam, köyunde, bir kâyeye o kadar çok gülmüş ki, kızla imam nikahiyle evlenmiş. hastahaneye kaldırmaya mecbur Kendisini sahiden evli sanıyorolmuşlar, fakat yolda güle güla muş. Neden sonra, tstanbula gelölmüş. diğinde, öğrenmiş ki imam nikâm Bu havadisi okurken rahmetli ne erkeği ne kadını hiç bir şekilarkadaşım ömer Besim'i habrlade mükellefiyet altına solcmaz. dım. Gerçi onun ölumii gülmekten Ve, esasen, arada kadından da olmadı ama, müthiş gülerdi. Mabıktığı için, kendisini serbest llan karalan bir koyuverdi ml, bazan, etmiş. yanm saatten evvel sükunet buBöylece ortada kalan kadınm alamazdı. ğabeyisi de tstanbula gelmiş ve, Bir defa Şehir Tiyatrosunun Konamusunu temizlemek (!) İçin umedi Kısmında, öyle gülmüş, öyçarı adamı boğmuş, ayaklannı kes le gülmüstü ki Tlyatro Müdürlügü mis, paketlemiş, denize atmış. kendisini salondan çıkarmak mecAnadolumuz böyle nikfthularla buriyetinde kalmıştı. dolu. Kadın dedin mi köle. Ne Bir defa da bizim Burhan Fehakkı var, ne hukuku. Bunlara bir lek'in muzipliği tutmuş. Neredende üçlülerl, dörtlüleri katarsanız, se bir yerden Besim'e tek kelimebu toplum yarasının ne muazzam bir facia olduğu gözler önünde daha iyi canlanır. Ne tuhaf insanlanz. Kanunlanmızı (ki devlet demektir) hemen de hiç bir köye (ki çoğunluğumuz oralardadır) sokamamışız, ondan sonra, otoritesiz, bir avuç adam, büyük büyük «ortanın solu mu, sağı mı?» münakaşasiyle çene çalik bir telgraf çekmiş: Gıdık. Telgraü alınca, merbumun, bir saat lıp duruyoruz. Hadi canım sen de... kadar güldüğu aranuzda meşhurdur. Her şeyin fazlası fazla, derler. GUlmenin de öyle olacak ki, bir Ankara yolculuğunda, Şevket Rado ve Profesör Memduh Yasa ile, yemekli vagonda, gülmeyi fazla GÖZ BANYOSU kaçırdığımızdan dolayı, bir başka Tel 220495 yolcu tarafından, fena halde azarCumhuriyet 13507 lanmıştık. Bir kahkaha kurbanı 1 * •»* * l * Efendilerimiz nerede? Bizler nerede? •»•••••••••••••••••••••••••••••••••••••ıııııııımımum,, TÜLİN TANGAYA ile AYDIN IŞ1K Nişanlandılar BEBEK 6 Kasım 1965 Üâncıhk: 9711 13535 SUZAN ADtL KUNT FANSA Evlendiler 6.11.1985 nancıhk: 9716 13538 NIŞANTAŞI ŞUBEMIZıN AÇILIŞI DOLAYISİYLE DOST VE MÜŞTERİLERIMİZİN GOSTERD.GI YAKIN ILGIYE TEŞEKKUR EDER OFTALMO I Reklâmcılık: 4434/13332 TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ NGER DİKİŞ MAKİNASI çünkü 114 yıllık tecrübeye yalnız SINGER sahiptir Kumaşlan ince kalın ayırmadanidaima düzgün dikiş diker. Çeşitli kalınlıktaki iplikleri bir ayarla işler, Yük., Mak. Müh. İNCİ ABALI ile MAARIF DUVAR SAATLI Yük. Mak. Müh. METtN ÖZGÜÇ EvlendUer Orduevl 6.11.1965 Cumhuriyet 13533 MEVLID Kıymetlİ babara ız Tüccarlarından tstanbul HALİM ERKLt'nin TAKVİMÎ Pek yakında bayilere tevzi edilecektir TOPTAN Şatış Yeri: vefatının 5 inci senei devriyesi dolayısiyle 7.XI.1965 pazar (Bugün) günü iklndi namazını müteakip aziz ruhlanna ithaf edilmek üzere Yerebatan Camii Şerifinde değerli Ehli Kur'an ve Mevlithanlar tarafından kıraat olunacak Hatmi Şerif ve Mevlidi Nebeviye akraba, dost, meslektaş ve tanıcıklarla arzu eden dindajlarırnızın buyurmaları mercudur. ERKLt AlLESt Cumhuriyet 13534 J İSTANBUL MAARİF KİTAPHANESİ Cağaloğlu Yokuşu No. 38 İST. DİKKAT BAŞKA ŞUBEMİZ YOKTUR İlâncıUk: 9634/13520 TEŞEKKUR 23 senedenbcrl çektiğim Sedef (Psoriasiî) hastalığımı bir ay içinde ilâçla tedavl eden, Bakırköyde Cilt Hastalıkları Mütehassısı S I N G E R in gerçek garantisi I1 Satış sonrası bakım servisi 2 • Bütün Türkiyeyi kaplayan çok geniş teşkilâtı e<Jı!mi§ . GÜIMDE 1 5 0 tüKüŞLA Az bir peşinat ve günde 150 kuruşla herkes lstediğ ; anda bir SINGER dikiş makinasına sahıp olab ;l (Pe$inat 110 liradan ba$lar) 3 • Binlerce Sınger elemanı 4 Devamlı bol yedek parça Dr. TEKİN GÖKSEL'e sonsuz tesekkürlerimi sunarım. MAHMt'T SOYSAL Cumhuriyet 13508
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle