21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6AHÎFE ÎKİ 18 Ekim 19G5 CUMHURÎTET ••••••••••••a • •••••n OKUL AİIE İUŞKİLERİ Yazan : Ismet KUR knl ve aile, ayni amaca varmanın arzusu ve kaygusu içinde bulunan İki temel müessesedir. Her iki müessese için de amaç, «çocuk» u en İyi vatandas, en mutlu insan olarak yetiştirmenin yollarını bulmakbr. Genel bir görüsle, «iyi vatandas» sözü içinde basan, ve bireyin. en az kendisi için olduğu kadar, çevresi için de faydalı ve hayırlı olması fikri vardır. •'Mutlu insan» ayni zamanda iyi vatandaştır: fakat bunun üstüne, hayat sartlarını kendi özelliklerine göre lyice ayarlamıs kimsedir. tnsan'uı, hayat boyunca kendisi ve çevresl için hayırlı bir varlık olabilmesi, doğmadan önce başlıyacak bilgili ve bilinçli bir itinanın sonucudur. Yani çocuk'un «yapısı» nda ilk önemli rolü oynıyacak aile'dir. Çocuk, okula ban iyi ve kötü alışkanbklarla baslar.. Elbette her ana babadan, çocuk konu•unda, bir ögretmen, bir eğitimci kadar bilgili olmasını isteyemeyiz.. Onların en belirli yönleri, çocuklan için «ellerinden geleni» yapmalan, yapmağa hazır olmalan, ya da böyle oldnklannı sanmalarıdır. «Çocuklar için elden geleni yapmak» fikri ve hali, bir noktaya kadar çok gerekli, çocuğu yetistirmek için vaz gecilmez bir davranış; bir noktadan sonra da çocuğun aleyhine çalışan bir tutumdur.. Aile için önemli olan, bu «nokta» dan, mümkün olduğu kadar uzaklaşmamnktır.. Bazan, ailenin sağduyusu bir ayarlama merkezi vazifesinl görebilir.. Fakat çok defa, bilgisizlik, ya da çok sefkat sağduyuyu yener» Böyle olunca da çocuk, aşın sefkatin veya şefkatslzliğin, yahut buna benxer dengesizliklerin kurbanı olur. ŞZESSSS î " Z " i"liİl!XS£İi.mli2î ;)}jj*«**w|j 1ŞÎ.Îİ5İKI îî " 3 ş:; :::: :::: SEÇ1M \O\III,1I.IVIV (elli bir) ülkeyi çalışma programına almıstır. Bu ülkeler, Yakmdoğu, Güney Asya, Laün Arnerlka ve Afrika'dan seçUmiştir. Amerika gibi dünyanın en çok gelismiş bir Ulkesinde yetisen gençlerin, adı geçen bölgelerde iki yü sure ile gönüllü olarak calışmak istemeleri ilk bakışta pek göz alıcıdır. Üstelik bu genç kızlar ve delikanülar gideceklerl yenn yaşama koşullanna uymayı da kabulleniyorlar. Bu örgütt» çalısanların çogu bekardır ve yaş ortamlan yirml dörttür. Bu yas, yüksek okul veya üniversiteyi bltirip, tDoktoraya» hazırlanma yaşıdır. İşte, Kennedy, ulusunun gençliginin bir kısmını Banş Gönüllüsü adı altında «Master» yapmak üzere çeşitli ülkelere yollamayı başarmışbr. Çalışma alanı olan bölgelerin durumlan çok üginç. Hemen hepsi de ekonomik ve külturel yönden gelişmemiş, ya da, az gelismiş ülkeler. Her bakımdan Amerikan yardımı görmüş ve görmekta olan Ulkeler. Kennedy ile birlikte Barış Gönüllüsü fikrini benimseyenler, örgütun amacuu bir cümlecikte özetlediler: «Banşa ve Insanlıja hizmet!» Kendi ulkesinde askerlik hizmetini bile zornnluk talmayao bir ulus, naaü otur da çiçeği burnunda gencJerini dünyanın gelişmemiş. ya da az gelismiş ülkelerinde iki yıl çabştınr? Bu sonınnn karşıhğı hizmet duygusu kabank olanlan pek parlak geldi. gelmekte de. Oysa, bunun altında, Amerikabnın ince ve önemli hesaplan yatmaktadır. annki Amerikanm yönetiminde söz sahibi olacak kimselerin her bakımdan yetişkin, bilgili, görgülü, uyanık olmalannı sağlamak olan bu örgütün amacı, banşa ve tasanlıfa hizmet sloganmın siperinde en iyi bir yolla blçimlendirllmektedir. Amerikalı, gittikçe daralan dünyayı avcunun içi gibi bilmek istemektedir. Gençliğinin Cnüne dünyanın en değişik, en renkll görünümlerini sermek istemektedir. Bizim yıllar boyu okuduğumuı ve okuyacagımız, birbirinden farklı coğrafl. tarihl. sıyasi ve iktisadl durumlara, toplumsal ve kültürel etkinliklere gençliğinin dokunmasını ve bu etkinliklerin boyuUarını yerinde görmesini istemektedir. Afrika'nın, Lâtin Amerika'nin, Güney Asya'nm yaşama koşullarını bilen gencin, «Amerikan Genci» olmanın kendisine vereceği güvenl ve gururu değerlendirmesini istemektedir Kısacası, Amerika, gençliğinin çeşitli ülkelerin çeşitli durumlan hakkında «Master» yapmasmı istemekte, yarmın danışmanlannı ve gözlemcilerini yetiştirmektedir. 0, eski... Sandalbedesteni'ne hiç gitmedim. Ta da fitmişsem nnnttnm. Kapahçarşıda olduğuna göre yüksek kemerli loş bir yer olsa gerek. Bir yanda koyn renkte eski bir kürsü olmalı. Mezad» ySneten memurnn makamı. Salonun çevresinde gene koyu renkte uralar. Sıraların üstünde soy soy, cins cins insan: Alıcılar, niyetliler, tırıatçılar, açıkgözler, meraklılar, bosgezenler, boşgezenin bo» kalfası olanlar.. ötede beride mübaşir kılıklı adamlar. Asık luratlı memnrlar. Ciddiyet için tertiplenmiş eski siyah elbise, beyaz kolalı yaka ve yıpranmış kıravatlar havaya cenaze töreninden artakalmış bir kokn veriyor. Her şeyin kararmış oiauğnnu düşunüyorum. Ne yük•ek ve küçük pencerelerden sızan loş ısıklar ortaüğı aydınlatıyer, ne de tozlu ampullerden sızan sarı ısıklar... Insanların yüzlerlnde gölgeler var. Çukura kaçmış gözler, alımsatım üstüne çıkar hesaplan yapan kafaların boş delikleri. Alıtnsatım'a karsı öteden beri soğukluk duyanm. Hele etkl efya latısı hiç bosuma gitmez. Tasanmış, benimsenmi», »evilnıiş şeylerin ya bıkılarak. ya da elde olmıyarak mezada çıkarılması hülünlü doyçular yaratır. Su eins koltuk şimdi boslnkta kalan kollsriyle kimleri kucaklamıştı? Tam o koltuğun bafinds bir ayaklı lâmba vardı. O lâmbanın ışı|ını yakar, koltuğuna otnror, kitabını okurdu biri... Akşam vakti. daha gün kararmadan, çay saatinde biraz okumak âdetlydi. Elektrik ısığı, günün fon îfmlanna kanfirdı. Kimdi o? Okudnğa kitap neydi? Kimbilir? O, belki bir kadındl belki erkek. Belkl ev islerini bitirdikten sonra sıcak odada çayını yudamlıyarak koltnğunda dinlenirdi. Belki de daireden döndükten îonr» ynmnsak terliklerini giyerek koltnğa g3mülürdü. Belkl e koltuk o inıanı gençliginden ihtiyarhtına k»dar kncaklamı? ve tonra Slflm ayırmıstı ikisini Belki de o insan o koltnktan bıknu*, daba yaşarken emekliye ayırmıstı. Meıat talonn bnrası. Barada inaanı düsüncelerden dfiıuneelere gStürecek her soydan esya «atılır. Su «amdana ne deniniı? X* V eski fincanlardan kimler çaylınnı yudumlıdıltr? Şa aynada kimlerin bozulmamıs hayalleri var? 3u kalemle kimler yasdıT Biitün bu düsüneeler, inıanı, yazarlıgın bir vakitler pek moda olan yüzeylerinde kalem oynatmaya götürür. Taıarken kelay, oknrken kolay . Ben alımsatım'ı hiç levmediğim gibi bSylesine yazarlıgı da sevmiyornm. Tazarhk, yazmaya lstidatlı İnsanın kafasındakl kansıklıfı kâfıt flftüne nstahkla dökmesi deÇildlr. Çagnsımlara dayanan düşfince sıçrayışlarını seçilmis kelimelerle ve cümlelerle oknrlara snntnak zamanı çoktan eeçti. Bnçiin tstanbnldakl mezatlardan s5z aean yazann tstanbnldaki mezatlann iktisadi mekanizmasinı oktıyncB.va anlatması gerekir. Bn hikâvenin derinllgine çiremlyen yan. eski edebivatm kStü «iirleri fibl mszmnniarla knrulmns bir oynncaktır. . ki. eünrnnüıön Türklyesinde Bylesine bir yazının faydası da yeri de voUtor. Çünkü günümüzün Türkiyesinde artık madenlerin, petrollerin dSvizlerin, ihalelerin, hakların, imtiyazlann, bağım«ızlı|ın alım satımı fistüne fikirler çarpıgıyor. Türk aydını eliyle aklın ve bilimln ısıgı, Tflrk okurunan önüne bu dâvalan getirdi. Bn dSvalar konusvlacaktır. Bu dâvaların üstüne serpilen ısık, gün geçtikçe artacaktır. Bn yolda takvim yapraklarını çeriye doğrv koparmak istiyenler, bosuna cabaya kapılacaklardır. ülkemizde demokrasiyi karanlık bir mezat salonn gibi kullanmak istiyenler vardır. Onlar istiyorlar kl, bn salonun knbbesinde yalnız ve vainu : Aldım !.. Ve : Sattım !.. kelimeleri çınlasın. Ve onlar istiyorlar ki, sıralarda alıcılar, niyetliler, Rieraklılar. fırsatçılar ve her loy insan, bos gözltrle olan biteni seyretsinler. Geçti o hikâye Mezat yerinde yürürlüğe konan ve konmak istenen bütün tasarılar vaktinde ve zamanında Türk kamu oynna açıklanacaktır. Bn açıklamaları en açık ve kcsin biçimde yapabilmek yazarlı(ın birinci ödevidir. Bunun dısında yürütülecek her kalem oyununn yazarbk degil, Tflrk halkına ihanet «ayarız. Eski koltnklar gibi, eski samdanlar gibi, eski sofra takımlan gibi, o eski kalemler de çoktan mezada çıkmış ve satılmıştır. O satılmış kalemlerle Atatjirk Türkiyesinin 1965'inde okuyucuyu doyurmak mümkündür sananlar aldanıyorlar. O Yukarda föylediğimix türlü nedenlerden ötürfl veli, öğretmenin tutumunu beğenmeyebilir.. Bu durumda yapıiaeak sey, öğretmene basvurarak, anlaşılamıyan konu üstünde «çıklama rica etmektir. Öğrenciyi tanımak lljj •••• • ••• • ••• • ••• • *•• S A Öğretmenin yardımı lleye, dengeli olma konusunda en büyük yaıdımcı. hiç şüphesiz öğretmen olacaktır. Çünkü öğretmene, öğrenim süresi ve tecrübelerle dolu meslek hayatı, «dengeli olmak» i öğretmiştir. •Denge», eğitim'in can damandır. Aşın sefkatin etkisi, ya da yenl öğretlm, eğltim metodlanyle ilgilenmemiş olmak, bazan aileyi, öğretmeni anlamamak durumuna düşürür. O zaman ana bana. öğretmeni, okul yöneticilerfni, gereği kadar şefkatli olmamakla, çocuklan anlamamakla. idaresizlikle, bir şey öğretememekle, hatta bilgisizlikle suçlamağa kalkarlar.. Bu suçlamalar başlayınca da öğretmen, aileler tarafından, gerçekten yetkisiz hale getirilmiş olur. Şö>le ki: Eskiler, çocuğu mektebe götürür ve hocaya teslim ederken, «Hoca, eti senln, kemiği benim!.» derlermiş.. Bu, geçenlerde bir sayın meslektaşımın yazdığı gibi, «modası geçmiş bir sistem» değildir.. Üstelik eski okullarda öğrencinin dövülmesi de bu sözün bir sonucu değildir.. Döverîermiş, çünkü o günün terbiye aracı dayakmış.. A na babanın bu hassasiyetinl, öğretmenlerin iyi niyetle, güler yüzle karşılamaları gerektiğini söylemek bile fazladır. Çünkü öğretmeni de amacına ulastıraeak olan, yelinln bu hassaslyeti ve ilgisidir. Çocuğun, gecesini, gündüzünü birlikte geçirdiği ailesinden öğretmenin öğreneceği çok şey vardır. Tenbellik, asilik, küstahlık gibi hallerin, bazan kökleri çok derinlerde olan bir takım nedenlere bağlı olduğu bilinip gtlirken, okul aile llişkilerinin önemini mkâr etmek mümkün müdür?. Ögretmen arkadaşlar çok İyi bilirler kl, cocuğa «tembel», «terbiyesiz» damgasmı \Tiruvermek çok kolay; fakat bunlan, nedenlerinl bularak gidermek çok güçtür.. Çünkü nedenlerin pek çoğunu bulmak için çocuğun aile çevTesine, sosyal çevresine girmek gerektir... Aile çevresmi yerinde incelemek, bu kadar kalabalık sınıflara giren ögretmenler için, hele büyük sehir öğretmenlerl için imkânsızdır. O halde çocuklarcmızı, yani öğrencllerimizi tanımak için elimizdekl vasıta, mümkün olduğu kadar kendilerini föyletmek ve ana babaları okula ahştırmaktır. Tarafsra bir gözlemci olarak söylemem gerekir ki, velilerin okula sık gebnelerinden hoslanmıyan meslektaşlarım da vardır.. Bir bakrma onlar da haklı görülebilir. « M kijilik sınırU 45 dakika boğas patlartıktan. türlü problem çocukla uğrastıktan sonra bir dgara olson lcmeğe hakkımız yok mu?.. Her teneffus karşımızda bir veli görmekten bıktık, nsandık..» derler.. Haklıdırlar.. Esasen o, bir sigara Içimliği den aralannda konusmak, ne veli, ne ögretmen, ne de çocuk için fayda ssğlıyabllir.. iiii •••• :::: •••• •••• •••• •••• •••• •••• •••• :::: ••»• ••r••ı ••ı • •I :: Sonuç K Inanmak ve Güvenmek kğretmene çocugunu, «Eti senin, kemiği benim» Idiyerek teslim eden veli. • Çocuk üstünde se"nin de, en az benim kadar hakkın var.. Sana kayıtsız, sartsız inanıyorum.» demek Istemektedir ki, bu davranış, çocuk için okul hayatınm en önemli yönünü teşkil eder. Eğitilebilmesi için çocuğun, okula, öğretmene inanması gerekir. Öğretmenin de, eğitilmenin de birinci şartı, Lnanmak ve güvenmektir. Oknl'la aile arasındaki anlaşmazlıklar, özellikle bu anlasmazlıkların çocuk yanında söz konusu edilmesi, çocuğun öğretmenine olan saygı ve inancını yitirmesine sebep olacağı içiu çok tehlikelidir. Hem de çocuk bir defa büyüğe saygı göstermemeğe alışmaya göriüıı.. Bir alıştı mı. bundan, her bakımdan zarar görecek olan gene ana baba olacaktır. Çocuğunun iyiliğinj düşünen, onun istenilen amaca varmasım arzulıyan ana baba, çocuğunun yanında öğretmenin aleyhinde konuşmamağa, hatta çocuğun içine kuşku düşürecek bir söz soylememeğe pek çok dikkat etmelidir. S ÇrÖNEHEHlERIH anımızca yapıiaeak şey, öğretmenlerin, iki ayda bir olsun öğrenci velilerini unıf suuf toplayap onlarla dertleşmeleri, karşılıklı fikir alış verişiode bulunmalandır. Veliler de bu toplanblara gereken llgiyi gösterir, özellikle çocukları hakkında konuşurken «samimi» olabilirlerse, velinin de, öğretmenin de Işi, en az yüzde seksen kolaylaşmıj olur. Sadece problem çocukların ana babalarıyle zaman zaman konuşmak amaca varmak için yeterll değildir. Fakat tekrar işaret etmek isteriz ki, bu toplantılar büyük bir samimiyet ve itimat içinde yapılırlarsa umut verici olabilirler. Veli, çocuğunun kusurunu saklamağa kalkar, ya da onun sadece savunucusu kesilirse bu buluşmalar, sadece <zaman kaybı» na sebep olurlar.. Dertlerl, büyük bir açık yüreklilikle ortaya koymak ve buna beraberce deva aramak gerekir. mıf sayısı fazla öğretmenler için, bu veli toplantılarını tcrtiplcmek bir çeşit fedakârlık sayılabilir.. Fakat bu, çok faydalı ve işleri kolaylaştırıcı sonuçlar verecek toplantılar için ayda birkaç jrün ayirmaktan kacınacak öğretmen bulunmıyacağuıdan eminim Yeterkl veliler de öğretmcne gerçekten yardnncı olmanın gereğine yürekten inanmıs olsunlar.. Öğretmeni, bir not makinesi olarak görmck, kötü not verdiği zaman öğretmeni suçlamak, ana baba için her şeyden önce kendi çocuğuna karşı olmak demektir. Mademki okul ve aile, ayni amaca varmanm arzusu ve kaygusu içinde bulunan iki temel müessesedir, o halde birbirlerini scvmeleri, anlamalan ve her bakımdan iş birliği yapmalan gerekir.. Ailesine ve öğrctmenlne güvenen: onları seven, sayan çocuk, ij i vataadas, mutlu insan olma yolundadır. •••• •••• • ••• •••• • ••• I »i• •• • •••ı •*•• •••• •••• :{:: :: :: » İİİ •::: Ibrahim KANCAAL Zeytinburna C, Savcı Tardımcısı aşlığa bakıp da başka türlü çiğnenmelere deOiğer yandan, hâkhn isterse bu kadarcık para ğinileceğini sananlar olursa, yazımızı okudukcezasını dahi, tecil etmek suretiyle ortada birşey b ırakm ay abilecekt i r. lan zaman yajııldıklannı anlıyacaklardır. Zira bizim burada üzerine iğileceğimiz konu, hayatıTrafik kazalannm her türlü uyarma ve tedmızı tehlikeye sokan veya yok eden çiğnenmelerbire rağmen hızla artıj kaydcttiği bir zamanda acale ilgili olacaktır. ba, cezaevlerini izdihamdan kurtarmak endişesi mi, Resmî Gazetenin 16 Temmuz 1965 tarihli sabu çeşit suçları küçümseme yolunu açmıştır? Yokyısında yaymlanarak yürürluğe giren Cezalann Insa, bu konuda rol oynayan başka türlü görüşler fazı Hakkındaki Kanun'a göre, artık motörlü momi vardır?, Sebepleri ne olursa olsun, durumu ho» törsüz nakil araçlarınca çiğnenenlerin hukuku bir karşılamaya imkân yoktur. Zira adâlet ilmi tâyin hayli zayıflamış bulunmaktadır. Çünkü, bu kanun edilecek ceza bakunmdan, eylem ile sonuç arasıngereğince çiğneyerek bir kimsenin ölümüne sebep da tam bir dengenin tesisini emreder. Vahîm bir olmanın cezası, münhasıran para ödemekten de iba eylemin cezası ağır olacaktır. Gerçi konnmuzdaki ret olabilmektedir. eylem, ihmalî bir davranısm eseri olup, taksirli Türk Ceza Kanununun 455 inci fnaddesine göre: bir hareket şeklinde tezahür ediyor. Ediyor ama, «Tedbirsizlik veya dikkatsizlik veya meslek ve sa ortaya çıkan sonuç vahîm oluyor; bir insanın hanatta acemilik veya nizamlar ve emirler ve talimayatı sönüyor, öyle bir «onuç kl, telâfisi imkânsız. ta riayetsizlik ile bir kimsenin ölümüne sebebıyet Bu. dikkatsizlik ederek, pencereden atüğmıu bir veren şahıs, 2 seneden 5 seneye kadar hapse... mah şeyin yoldan geçenlerin üzerini kirletmeslne benkum olur.> zemez ki telâfisi mümkün olsun. Bu madde hükmüne dayanılarak taksirle bir kimsenin ölümüne sebebiyet verenlere II ay öncesine kadar mahkemeler 2 senelik hapis cezasını vermekteydiler. Sonradan, 23.7.1964 tarihinde yüŞimdi, kanun tutuyor, birl kirleten, biri ölrürlüğe giren 501 sayılı kanunla durum sanıklar düren bu iki eylemi ayni dikkatsızlığm eseri salehine değişti. Ve bu defa, sanığın kusur derecesi yıp, ayni kategoride, ayni atıfetten yararlandınyor. üzerinden hapis cezasuıın tayini cihetine gidilOysa bu tutum asıl cezayı belirten Türk Ceza Kanıeye başlandı. Böylece sanık *,ı 25 kusurlu görülnununun esprisine de aykın düşmektedir. nunı müş ise kanundaki hapis cezasmın 6 8 sı indirile• itekim, Türk Ceza Kanunu, cürmî kastm burek cezalandırıldı. Simdi bu da yctmemis gibi, llunup bulunmaması bakımmdan, suç eylemlehapis cezasuıın beher güniı 10 lira hesabiyle mün•rini kabahat ve cürüm diye ikiye ayırmış; bühasıran para cezası da \erilebilir oldu. tün taksirli suçları kabahat kategorisine aldığı halde. bir kimsenin yaralanması veya öliimii ile sonuçlanan eylemleri taksirli olmalanna rağmen, cürüm kategorisine sokmuştur. Demek ki, Türk Ceu acıklamayı ilgili kanunların cıkanlış sırasıza Kanunu, esprisi itibariyle insanın insan hayatına göre özetlersek, cezadaki hafifleme daha na karşı dikkatini azami hadde çıkanrken, ihmalikolay anlaşılır. Şöyle ki: ni asgariye indirmek istemiştir. 647 Sayılı KanuO 23 Temmuz 1964 tarıhıne kadar çii,neyerek ölü nun taksirli suçlar için para cezasını terviç eden me sebebiyet vermenin cezası. 2 sene hapis idi. hukmü. böyle bir istisnayı mahfuz tutmakla ceza @ 23 Temmuz 1964 tarihinden 16 Temmuz 1965 hukukumuzun sistemini de ihlâl etmiştir. tarihine kadar çiğniyerek ölüme sebebiyet vermeUnutulmaması gereken bir husus olarak işaret nin eezası, kusur derecesi üzerinden 2 senelik hapedelira ki, ceza, mâhiyeti itibariyle kamu oyunu sin 1/8'ine kadarı indirilebilir hale geldi. tatmin edebilmek için. ibretimüessire olmak vas^ 16 Temmuz 1965 tarihmden itibaren ise, bu fını korumak zorundadır. Bo*yle olmazsa ceza, ayni indirimie hasıl olan hapis cezasmın tamamı, para çeşit suçu işlemek istidadında olanlan ürkütmlyecezasına çevrilerek hükmedilebilir oldu. cek ve belki de gevşekliğe sevkederek zımnen teşÜstelik, bu kanunla. ödenmeyen para cezaları vik etmiş olacaktır. için hapse cevirme usulii de geniş capta kaldırılTesadüfen ölmek varken, tesadüfen yasamımış ve yerine, kamu hizmetlerinde çahştırılma yalım. esası konulnıustur. • »•I B ayın Ecvet Guresin 13.10.1965 miş Mîüetler» baslıklı makaleslntarihli Gttaün Notlan köşesindekl görüşlere samimiyetle katılıde seçtm sonuçlanmn nedenyoruz. Ancak, bunl&ra bizim de lerini arıyordu. Bunda bir çok eklemek istediğünis bazı kanılanedenler buluyor ve A.P. nin karımız olacaktır. zanma şansı üe C.H.P. nin kayBugUnkU Kıbrıs sorununa obbetme sebeplerini yonımluyordu. Jektif bir açıdan eğüecek olursak, Fakat bu yansında bir sebeba isa bunun bizi utandıracak, dünya hiç yer vermemışti. Gerek AJ>. ulusları arasında şeref ve haysiyenin ekseriyetle kazanması gerektimize dokunacak derecede aleyse CHP. nin bu kadar farkla hımize işlemiş olmasının ilk nekaybetmesinde en büyük sebep deninin, pısınklılıgınruzdan başka «DİN» dır. İnkılâplann arifesinde birsey olmadığınj görürüz ve bakapatılan dinl müesseseler hâlâ Eumzdaki büyüilerimizin de buistenilen nitelikte kendilerini topnu böyle bilip, ona göre davranlayamanuşlaroır. îslâm inançlanmalannı istiyoruz. na sahip olan bir memlekette deBiı bu vanmud», politikmnn» jenere olan eski dini müesseseler kapatılırken bunların yerine mo daki hatalan sayıp dökecek değiBz. Bunlan herkes yazdı, herkes dern şekilde tedrisat yapanlan kurmayan C.H.P. işi başmdan be söyledi, kısacası herkes için beyri kaybetmiş durumda idi. 1950 yı lik bir konu halinl aldı. Ve ululı seçimlerinde iktidan bu ana se sumuz öyle bir duruma geldl ki; insan nasıl ki, bazan rat|imlmn bebin yuzünden kaybeden CHP. bezer, ölmeji yasamaktan ho? göaradan uzun zaman geçmesine rür, bu sorun fizerindeki halkımırağmen bu ulvi sebebe kendisinl zın tutnmn da burdan farksn olvermemiş, hatta bunu seçim b * du. tşte asü korkunçluk burada. yannamelerine dahi almamıştı. Ulnsnmnzun bu hale gelmesi, hüA.P. halkın bu fikrini çok iyi kümeti aleyhimizdeki yönde etkibildiğinden bütun propaganda ko liyeceği gibi, diplomatik savaşı nuşmalanmn sonunda «TANRI» da yanyarıya degil, hatta daha da ismini zikretmişler. CBJ". ise bu fazU bir oranda kaybetmemiz dekutsal kelimeyi kullanmamış, bu mek olacaktır. O halde ulusumunun yerine «iyi geceler», mutlu zun bıkkınlığı son haddini bulgünler» gibi kelimelerle iktifa etmadan, bu soruna lehimizde bir mişlerdir çöıüm TOIU buUunazsak dahi, halBu yönden Sayın Ecvet Gürekımızın sabrının tasmamasın] sağ sin çeşitli nedenlerle yaptığı lamamıı ilk pıyelerimizdea obnayorumunda bu sebebi unutmuşIıdır. Fakat nasıl? tste bizim söytur. Türkiye'nin gerçeklerinl çok liyeoeğimiz : iyi bilmek ve değerlendirmek geİlk yol bu pısırıklılığınuzdan rektir. İslâm bir ülkede yaşıyokurtulma yollannı aramaktır. Eliruz ve halkımu islâmdır. mizden geldiği kadar karşımızda' kilere sert davranmayı amaç edin Erav SARAL meli, hiç olmazsa sert görünmeye Malî Müşavir çok dikkat etmeliyiz. Onların bu derece hızla amaçlanna yaklasma larının başlıca nedeni, bize karşı rofesör Reşat Kajnar'ın (Sitakmdıklan sert ve uzlaşmaz tayasetimizdeki Ûcalma Didışvırlaıı değil midir? Ayni tavır ve meleri ve Bugün) baslıklı sehareketi biz onlara karşı takınmıs ri yazılarını Ügi ile takip ettik. olsaydık, onlann şimdl lehlerine olan bu durum, bizim lehimize Gerçekten devlet adamlanmız olamaz mıydı? O halde, hiç olarasındaki çekişmeler, idarenin başıboş kalmasına sebep olmuş, mazsa bundan sonra, onlara karsı elimizden geldiği kadar sert memleket keşmekeş içinde bir davranmamız gerektigini katiyen türlU kalkınma yoluna girememişaklımızdan çıkarmayalım. tir. Hukuk devletinin kurulması geri kalmış; ehliyetsiz, bütun varSalim KOCAK lıklan kumazlıktan ibaret kimseöğrenci ler bu çekişmelerden faydalanarak üst kademelere yükselmiştir. Batıdan geri kalmamızın başlıca sebepleri bunlardjr. Sayın profesörün açık ve rahat anlatımı ile vesikalara dayanarak kaleme aldıgı yazılardan siyasilerimizin ibret dersi olmalan gerekir. Burhanettin BELGE aşkan Kennedy'nin gerçekleşGalatasaray İstanbul tirip uygulama alanına aktarynı konuda tktisadl ve Ticarl dığı en önemli lşlerden birl İlimler Akademisi öğrencisi de, «Barış GönüUUleri», (Peace Ergün Tander de özetle şunCorps) adı altında Amerikan genç ları söylemektedir: «Mesul kişilelerini dünyanın belirll ülkelerine rin birbirlerinin fikirlerl ile de yollama olanagını b'rgUUendirmeğil de, şahıslannın özeUikleri ile si olmuştur. 1961 yılında parlak mücadelesi toplumnmuzun maale bir görüş olarak ortaya atılan bu sef yerleşmiş kaidelerinden biriörgüt, kısa bir zaman sonra 51 dir. Fikri güçsüzlüğünü bu kaide ile gidermeye çalışanlar geri kal« mış ülkelerde her zaman için tnuvaffak olurlar. Ne zamanki toplnm şahsın aktüel durumu ile değil ileri sürdüğü fikirler üzerinde münakaşa etmeğe ve düşânmeğe alısırsa. o zaman siyasî bezirgânlann kurbanı olmaktan kurtulur. İktidar sahiplerinin geçmlsi kötüleme ve geleceği Svme suretiyle mevkilerini muhafaza edec«ğini zannetmeleri ve buna karsı çıkan» ları yok etme çabalan. her caman için hocamızın belirttiği gibi devlet adarru kıthğını doğurur.» Bir hatırlatma P Y Barış gonullulerı •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••• • •••••••••k> & B OLUM T. C. Devlet DemiryoUarı Yol Daıresl Y. Muhendislerinden Gaziantepli Arif Pasa ile Hatice Kutlar'ın oğuUarı, Dr. Mecit Barlas'ın damadı. Necip Kutlar. Nurl Kutlar, Zihni Kuüar Fuat Kutlar. Sabiha Kutlar, Ali Rıza Kutlar'ın kardeşleri, Perihan Kutlar'ın eşi, Abdullah ve Merih'in babalan, Elektrik Makına Yüksek Mühendlsi Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 18.10.1965 pazartesi (Bugun) 8fle namaıından sonrm Haeı Bayram Camiinden kaldıUrak ebedî istirahatgahına tevdi edilecektir. AİLESt Cumhuriyet 12578 italyan Kültür Merkezinin Himayesinde Rüştü APAYDIN öğretıneo ŞEHIR OPERASI LICINIO MONTEFUSCO (İtalyan Bariton) CEVAT KUTLAR TİYATROSU JEMSiLLERl KUKLALAR hâncıhk: 9330 12572 İii Kıbrıs ve • ••a • ••• • ••• >••• • ••* T. C. ZİRAAT BANKASINA MÜFETTİŞ MUAVİNİ ALINAGAK TAHSİL ŞART1: Hukuk, İktisat, Siyasal Bilgiler, Orta Doğu Teknik Üniversitesi İdarî İlimler Fakülteleri, İktisadî ve Ticarl ilimler Akademisi (Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu) ve bunların yabancı memleketlerdeki muadillerinden mezun olmak, YAŞ ŞART1: Sınava giriş tarihinde 30 yaşını geçmemiş olmak, ASKERLİK DURUMU: Askerliğini yapmış bulunmak veya tecilli olmak, SINAV TERİ: Yazıh sınavlar İstanbulda Karaköy Şubesinde, İzmirde Izmir Şubesinde ve Ankarada Genel Müdürlük hinısmda yapılacaktır. Sözlü sınava yazılıyı kazananlar Ankarada 4 receklerdir. SINAV TARİHİ: 24, 25 ve 26 kasım 1965 dir. MÜRACAAT ŞEKLİ: Müracaat 13.111965 tarihine kadar Ankarada bulunacak ve aşağıda gösterılmiş olan hususian ihtiva edecek bir tıektup veya telgrafb Teftis Heyeti Başkanlığma vapılarakür. a) Mezun olduğunuz Fakülte, Akademi, Yüksek Okulun adı ve yeri, b) Mezuniyet yılrnız, c) Okul numaranız, Ç) Halen çalışıyorsanız, Kurumun adı ve çalıştığımz yer, d) Smava nerede ve hangi yabancı dilden gireceğiniz, e) Ikâmetgâh adresiniz. DİĞER HUSUSLAR: Smava girebilme şartları, smav konuları. göndenlmesı gereken belgeler yabancı memleketlere eönderilme ve lıgeı lüzumlu konuları havi brosürümüz Ankarada Teftis Heyeti Başkanhğı Servisinden, İstanbulda Karaköy ve İzmirde tzmir Şubemizden temin edilebilir. (Basın 19448 A. 1305712Ö68) politikamız Q ayın Prol. Dr. Flahir H. Ar'^maoğlu'nun «Kıbna ve Birleş (Ankara Devlet Operası Sanatkârları) NEVİN PERE DOGAN ONAT tştirakleriyle TCHAÎKOVSKY'nin •••• AST 20 Ekimden itibaren Güner Sümerin YEV6ENI ONYEGM (Opera 3 Perde) ORK. ŞEFİ: Pino TEOST KORO ŞEFİ: Muhittin SADAK DEKOR : Metin DENİZ SAHCNEYE KOYAN: ELMAR VOİGT 1 26, 28, 30 Ekim 1965 tarihli temsillerin biletleri 18 ekim pazartesi günü saat 12 den itibaren Tepebaşı Opera gişesinde satışa çıkanlacaktır. 2 Öğrencilere her temsilde % 50 tenzilât vardır. Sonuç: BOZÜK DÜZEN Oyununu Sımar Konuk Sanatçı N: Gittikçe hafifliyor İSMET AY Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri Matine ve Suarelerde B (Basın 1946612562) Genel İstek Üzerine AYAKBACAK FABRİKASI Yalnız iki hafta daha devam edecektir Pazartesi, Çarşamba ve Per?embe günleri Matine ve Snarelerde Fiilıiilıi'\i lli'lıiiıılıyııııliiıı: Fakültemize ait, yaklaşık olarak (15) formalık bir teknik kitap, beher forması tahminen (415, ) T.L. olmak üzere, Ünıversiteler Kanunu uyannca, pazarlıkla bastırılacaktır. Pazarlık 25 Ekım Pazartesi günıi saat 10.00 da, Taşkışla binasındakı l.T.Ü. Saymanlık Müdurlüğünde yapılacaktır. tstekhler bu ışe ıiışkın özel şartname ile basılacak kitabı, çalışma saatlen" içinde, Fakülte Sekreterliğinde görebılirler. (Basm 19415/12565) IF YOU WANT a graduated engineer 33 o!d. member of a very ımportant Consultants' Group, experienced in top and mediup ınanagement, production and programınaüon techniques, PERT, plant layout, work study and incentive payment, budgetary controL speaking English, Spanish, French, İtalian, writ« to CASELLA T139, S.P.I., Milan, İtaly. (Bum 1BKS/12S64) !••••••••••••••••••••• Dr. KEMAL ÇAĞLAR S Pek î a k ı n d a Çocuk Tiyatrosu tdrar Kolları ve Tenasül • Hastalıkları Mütehassısı • Galatasaray, Turnacıbaşı Sok. pj No. 12 Ugur Apt. Saat 1012 • ve 13 18. Tel: 44 14 36 £ EELOĞLAN BOZL'K DÜZEN'in biletleri SATIŞA ÇIKARILMIŞTIR. Telefon : 17 81 71 ( H u ı S813/US7S) İle YILMAZ ŞAKAB ATLA GERSMAN Nijanlandılar 17.10.881 A ZORO'nun UMi BUGÜN MATTNELERDEN İTİBAREN Renkli, İngilizce, Sinemaskop GÖLGESİ İlânalık: 9323/12554 !••••••••••••••••• (The Shadow of Zorro) *'• FBANK LATTMORE MAR1A LUZ GALICIA. ZORO'nun gölgesi kanunlan çdgneyenler, kansık işler çevirenler üzerinde bütün korkutuculuğu ile ainen büyük bir macera fUmidir. ÖZEN PILM tUncüıkı »18/UHİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle