19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2? Arahk 1964 CüMHURÎTET SIRtFF BE5 TUZCU06LU YENİ BİR ELEMANIN ATOMLARI KEŞFEDİLDİ Sovyet ilim adamlannın bu keşfi ile eleman tabJosundaki numaralar 104 e çıkmış oluyor. Bildirildiğine göre, Dubna Atom Araştırma Merkezindeki Sov yet âlimleri periyodik sisteme yeni bir element daha kazandırmışlardır. 104 sıra numarah bu eieman, henüz 25 yıl önce en yüksek atom ağırlığına sahip olduğu zannedilen 92 No. lu Uranyumdar ionra 12. elemandır. Transuranların (Uran sonrası elemanlar) ilki, periyodik sistemin 93. hanesindeki Noptunium, Glenn T. Seaborg tarafında» 1940 da Berkeley'deki Kaliforniya Ünivenitesinde suni olarak imal edilmisti. Bunu, gene ilk olarak Berkeley'de teşhis edilen ve aralarında atom bombası imali için büyük ehemmiyete haiz Plutonium'un da bulunduğu 94 ten 103 e kadar «ıra numarah on eleman takip etmişti. Fakat bu sefer Rus fizikçilerınin Amerikalı meslektaşlanndan daha atik davrandıkları görülüyor. Sovyet akademi üyesi Georgi Flerow idaresindeki ekip, henüz isimlendirilmemiş 104. elemanı, Atom Araştırma Merkezinin büyük proton santrifüjünde çok yüksek enerjilere kadar hızlandırılan Neonatomlariyle bir parça Ulutoniumu bombardıman etmek suretiyle elde etmiştir Plutoniumun sıra numarası 94 tür, yani bir Plutoniura atomunun çekirdeğinde 94 proton vardır. Neon çekirdekleri ise 10 proton ihtiva ederler. Buna göre iki çekirdeği birleştirmek mümkün olursa. meydana gelecek yeni çekirdeğin (94 + 10) 104 protona sahip olması icap eder Sovyet âlimlerinin açıkladıklarına göre, 104. eleman 3/10 saniyelik bir Yarı Ömür'le radyoaktif parçalanmaktadır. Bu demektir ki, yeni maddenin herhangi bir miktan 3/10 saniye gibi kısa bir tnüddet sonunda yarıya inmis olacaktır. Bu derece kısa ömürlü bir maddenin teşhisinin ne kadar zor olduğu meydandadır, hem de Dubna'da olduğu gıbi 150 atomluk çok küçük bir mik tar üzerinde çalışmak icap edıyorsa Periyodik sıstem, henüz keşfedilmemiş elemanlarm kimyasal özellikleri hakkında tahminlerde bulunmayı mümkün kılar. Bu sebepten Atom Araştırma Merkezinde elde edilen yeni eleman atomlarımn kimyasal bakımdan Hafnium metali atomlarına benzer özellikte olması gerektiği bilinmektedir. Lâkin bu hususu deneyle kontrol etmek, maddenin uçuculuğu karşısında pek ihtimal dahilinde değıldir. Bu gidişle daima daha ağır atoralar bulunacaktır. Eleman sıralarının teorik olarak bir sınırı yoksa da, pratik sınıra, eğer hâlâ ulaşılmamışsa, yakında ulaşmak icap eder. Zira bir taraftan Transuran'lann ömürleri sıra numarası yükseldikçe gayet çabuk kısalırken. diger taraftan da daha ağır atomlann sentezi için enerji bakımından daha zengin ışınlar gerekmektedir. Bir elemanın imali için bir maridenin bombardımanında ne kadar fazla enerji kullanılırsa hasılat da o kadar az olur. Bu yüzden tesbit işi de zorla?ır. Ü'IIMII lllMIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIHIIIMinilllllHlllllllllllllllllllllllış ağır nakliyat servisi Mânası değişen kelime ? | Suç kimde? Şerbetliyiz Ceviz mevsimi İki İ «anti» arasında Bir hırsızın müdafaası = Mânası değişen kelime yerli verinde, doğru dürüst Dilimizde, uydurma olanların yaııısıra.kullanılan kelime pek kalmadı gibi bir şey. Tamamiyle gitbir şeyler aramalıdır. Zira, memleketimizde, çok sükür horoz kıtlığı yok. HER TURLü BARAJr İNŞAAT ve FABRİKA MAKİNA TEÇHİZAT ve Ceviz mevsimi ettiginız var mı, bilmem. tsmet Dikkatsöylerse, hemencecik, siyasilerimizinPaşa| ne a zında, âdeta; bir dil pelesengi olnyor. Bir za AKSAMI y EPİLEPSINİN TEDAVİSt MÜMKÜN Zamanımızın doktorları bir zamanlar tedavisi imkânsız sayılan ve herkesi korkutan epilepsiye karşı mücadelede başarı sağlamış bulunuyorlar. Böylece epilepsi ar tık, tedavisi mümkün hastahklar arasında yer almaktadır. En ağır vakalarda bile mevcut ilâçlarla tam bir tedavi ve başarı mümkün olmuştur. Fakat hastanın iyileşme si, hastalığm teşhis edilip, tedaviye başlandığı zamans bağlıdır. Bu önemli haber, bundan kısa bir süre önce Heidelberg'de toplanan Epilepsiyle mücadele> kon gresinde açıklanmıştır. Bununla beraber bu hastalığa karşı hâlâ bazı peşin hükümler mevcuttur ve epilepsiye tutulmuş kimseler bazı fark'ı muamelelere mâruz kalmaktadırîar. Bu sebepledir ki, kongre, hastahk hakkında bilgi verilip, umumi efkârın uyarılma sını kendisine vazife edinmiştir. önemli olan. hastalığın mahiyeti ni belirtmektir. Çünkü epilepsi krizi, hastalığın kendisiyle bir tu tulmamahdır. Burada çok defa bir beyin hastalığmın emareleri bahis konusudur. Bu da meselâ beyindeki bir zedelenme. bir ur veya doğuş esnasında meydana gelmiş bir hasar gibi çeşitli sebep lerden ileri gelir. Ayrıca görünürde bir sebep olmadığı halde hasta lığa karşı fazlasiyle istidat göste rildiği de vâkidir. Fakat epilepsi öyle zannedildiği gibi ne bir zihin hastalığıdır, ne de ırsi bir has talık. Epilepsi hastalarının yalnız yüzde 7 sinde ırsî kabiliyet görül müştür. Federal Almanyada bugün yuvarlak hesap 300.000 epilepsi hastası mevcuttur. Bu miktara hafif vakalar dahil değildir. Çünkü hâ lâ. birçok kimseler hastalıklarını itiraf edip, tedaviye başlamaya çe kinmektedirler. Profesör Röttgen şöyle demektedir: «Epilepsinin umumi efkâr tarafından hâlâ bir kusur olarak kabul edilmesi ve epilepsi hastalarının cemiyette, iş yerlerinde farklı muamele ile kar sılaşması şaşılacak bir şeydir.» Epilepsi, diğer hastahklar gibi bir hastalıktır ve medeni memleketlerde çok yaygındır. Epilepsi hastalarının bir müthassıs tarafından tedavi görmesi şarttır. Profesör Janz'ın (Heidelberg> bildirdiğine göre, Federal Almanyada mevcut epilepsi hastalarının yüzde 50 si kendisini te davi ettirmemektedir. Epilepsi has taları herkes gibi çalışıp hemen hemen her mesleğe intisap edebi lirler. Bunların yapamıyacakları vazifeler, şoförlük, trafik polisliği ve çok dikkat isteyen makinelerin kullanılması gibi vazifelerdir. ÎSKEHDERUN1036 Telg TUZCULARANKARA Cumhuriyet 15823 >>»..•:* ••:•••> • •>.<»>;>».*:o»:<«e4*>x*c*»3 > .»»>.• •. • • • •• •...•>»co»»î«iSw«>:<«:»»» 123865 gide, ötedenberi bildiklerimizin de mânaları değişti. Bunların en tulıaflarından birı de «kaçak» kelimesidir. «Kaçak» eskiden «gizü» yapılan bir şey demekti: Meselâ asker kaçafı saklanır, hapisane kaçaği gizlenir, yani umumiyetle. kaçak ortalarda görünmez, elini kolunn sallaya sallaya gözönünde dolaşmazdı. Şimdi öyle mi? Adam, kaııun nazarında «kaçak» olarak aldığı tasarruf bonoları ticareti için; kapısında kora koca yaftatarla. dükkânlar acıyor. Büyük şehırlerın. ana, baba, coluk çocuk; bütün caddeleri «kaçak» Avrupa ve Amerika malları satan, mağazalarla dolu. Bunları uzun boylu aramaya lüzum yok. Hepsinin kapılannda âyan beyan yaztlı. Ta, katlar? «Kaçak» kat olur muV Kibrit kutusu mu bu mübarekler, ki cebine koynp saklıvacaksın? Herkesin gnzü önünde yapılıyor. ama. yine de «kaçak». Geçen pazar. Galatasarayın yeni stadyomundaki tacia vesilesiyle öğrendik. Meier, yalnız o futbol sahası de*il, tstanbalun Belediye Sarayı da, Işçi Sişortalan Hastanesi de, Tekel binasi da. Merkez Banknsı snbesi de. hepsi «kaçak» mış. Bir gazete, Istanbulda, 459 binanın kaçak olarak vapıldığını yazıyordu. Hançi 459? 1000, 2,000, 3.459 dan ne haber? Yelhâsıl zamanımızda «kaçak» kelimesi bir mânaya büründü ki, neredeyse, ona bırakıp, usulünde yapılan isleri parmakla Rösterece manlar, Paşa «adaaaaam, sen de!» demiştl de, sağda solda. «adam sen de» den gecilmez olmuştn. Böylece, sayın Inönü, geçenlerde, C.H.P Grupunda «biz çetin ceviziz, kolay kolay kırılmayız» gibi bir şey söyledi. Ve hemen siyasrt edebiyatımızda bir «ceviz» modasıdır aldı yü rüyor. Birbirine «ceviz» diyen diyene. Hafta içinde bir sivasî, münakaşa ettiği bir diğer siyasiye, yüzfinün kırısıklığından dolayı olacak: «Ceviz gvratlı» dive baeırmıs. Bütçr karm» komigyonunda da T.I.P. nin tek senatörii Niyazi Ağırnaslı, söz düellosu yap (ığı Erzurum (Î.T.P.) milletvekili Nihad Diler'e, bir ara: «Sen ceviz kadar kafanla bu isteo anlamazsın» demiş. Herhalde, bu «ceviz» lâfının daha arkası ^elecek, ve styasi mSnakaşalar, bir çeşit, çerkes tavnğu salçasına dönecektir. Talnız bix bıkıyornz. Onun için, bunca isl arasında belki bıraz fazla olacak ama, ne yapalım. yine Pasadan rica ederiz, arada bir, yeni bir sevler bulup söylesin de. yeknasaklıktan kurtnlalım. Yoksa. fistadların kırdıkları ceviz, az sonra, kırkı aşacafa benzer! . İki «anti» arasında Daşları «ıkıştıkça, büyüklerimiz, yıllar yılı, toz" lu raflarda küflenmiş. bir takım kanunlan ortaya çıkanp. maslahatı idare etmeğe kalkarlar Meselâ, 1946 seçimleri sırasında, o zamanın C.H.P. iktidan. nereden bulduysa, 1800 bilmem kaç senesinden kalma bir «Içtünaatı Umumiye» kanunu buunuş ve seçimleri ona göre nygula»nıya çok gayret sarfetmişti. Neticenin ne olduğu, malâm. Simdi de, İstanbul tl Genel Meclisinde bir konuşmadan öğreniyornz ki, meğer bizim tller, hâlâ, 1913 tarihli bir «İdarei Umumiyei Vilâyat Kanunu» na uyularak idare edilirmis. 1913. benim doğduğum sene, aradan tam 51 yıl geçmis. Dünyayı bırakın. Türkiyede her sey kökünden değişmiş. Koskoca tmparatorlnk yıkılmış. Elden kaçırdığimız topraklarda, yeni yeni. devletler türemiş. Ve biz hâlâ «tdarei Umumiyei » oHntem ne kanununun kıskaa içinde ranı^ duruyonız. Bazı arkadaşlarınuz, topuna birden «Antidemokratik» dedikleri, kanunlann değistirUmeslne çalışıyorlar. Onlar öylece kalsın demek aklımdan bile geçmez ama, evvelâ şu Antiemperyalist (!) kanunlan ortadan kaldınp, zamana, biraz olsun, ayak uydurmamız. daha makul olmaz mı? *** a =j Suç kimde? oldu. Pelek dostumuz Olan şaşırdı.Nihayet, Burbankomşumuz, geçen da Sevimli sütun günkü yaıısında: İSTANBUL 13 ncu İCRA MEMURLUĞUNDAN Dosya No: 1964/2308 Mahcuz olup satılmasına karar verilen cem'an 9650 lira kıymetinde 1 adet yazı raakinesi, 1 hesap makinesi, 1 Hartman Braun markalı Kalmp ampermetre, elektrik kaçağını ölçme âleti, 1 volt ölçme aleti, 4 yazıhane masası, 1 kütüphane, 10 koltuk, 1 dosya dolabı; 1 kitaplık; 2 resim masasının birinci açık artırması 5/1/1965 salı günü saat 1212,30 arası halen bulunduğu Galata Bankalar caddesi Bankalar Sarayı Han No: 45 de yapılacaktır. O gün verilecdc bedel muhanunen kıymetin % 75 şini bulmadığı takdirde 7/1/1965 perşembe günü aynı mahal ve saatte ikinci satyı yapılarak en çok pey sürene peşih para ile ihale edilecektir. Tellâliye" v* ihale karar pullannm alıcıya ait olup tâliplilerin belli gün ve saatte mahallinde bulunacak memura müracaalan ilân olunur. 18/12/1964. (Basın 24265/15817) i ASTRONOMIK SAAT YAPILDI Bir mekanik harikası olan saat güneş ve ay tutulmalarını da haber veriyor Bremen şehrınde bir saatçımn vitrini önünden gelip geçenlenn hepsinı ilgilendirnvekte, herkes bu vitrinin önünde duraklamak tan kendini alamamaktadır. Herkesi meşgul eden ve dış görünü şü çok sade olan vitrindeki saatin üzerinde mat gümüş renkte iki yuvarlak vardır: Yıldızları gösteren renkli yuvarlak ile hayvan burçlannı gösteren döner levha. Nevı şahsına munhasıı olan bu saat, şehrin başlıca konuların dan biridir Çünkü Dresdenli bir saatçi tarafından yapılan ve saniyesi saniyesine doğru işliyen bu saat, Birleşmiş Milletler Teşkilâtınca alınan bir karara göre, 1967 yılında dünyanın her tara fında tatbik edilecek yeni tak v.im sistemine uygun olarak ha zırlanan ilk ve yegâne saattir. Çahşmalarına ilk defa Dres den'de başlıyan ve sonra Federal Almanyada nihayet veren 38 yaşındaki Hans Lang, «Benim kaderimi tâyin eden şey, bu saat olmuştur. Eğer o olmasaydı, öm rüm başka türlü geçecekti» demektedir. Genç saatçi, 3.500 saatlik bir çahşmayla çok küçük 128 çark, 4,428 diş ve 2 sünkron motorunu bir araya getirmiştir. Hans Lang Dresden'de saatçilik okuiunu bitirmişti. Çalışmaları eınasında muhtaç olduğu astro nomi bilgisini kendi gayret ve az miyl» edinmiştir. Hans Lang, Doğu Almanyada başladığı eseri ni, Federal Almanyaya 1955 yılın da çantasında getirmişti. Genç saat ustası, eserini tamamlıyabilmek için önce yeni bir çahşma sahası bulmaya mecburdur. Sanatkâr, astronomik saatini 1959 yılında tamamlamış, önce dostla rına göstermiş, şimdi de bütün Federal Almanyaya teşhir etmeğe başlamıştır. Strassburg Katedralinde veya İsveç'te dünyaca meşhur başka saatler de vardır. Bu saatlerin her şeyi en ufak teferruatına kadar incelenmiş, üzerinde önemle durulmuşrur. Hans Lang'ın astronomik saati sadece günün, haftayı, ayı ve yılı birdirmekle kalmamakta, güneş yücelimi, ayın yakınlık veya uzaklığı, ay veya günes tutulması hakkmda da bilgi vermektedir. * saatc•* «Türkiyede her hüküm^tin âcız kaldığı şeyler vardır. Bunların başında stadlardaki intizam gelir.» diyordu. Allah, Allah... Stadlardaki intizamla HükUmetin alâkası ne? Doğrnsu, pek anlıyamadık. Bizim bildiğimiz oralara «hükfimet» defil «başka biri» karısır. Bir stadın inşaat rubsatı var mıv tskân (yani içine girip oturma) müsaadesi alınmıs mı? Kaç ki.şilik bir staddır bu? O gün (tabii, Galatasaray stadyomundaki son hâdiseden lâf ettiğimizi anlamışsınızdır) kaç kişi girmiş içeri? Kim almış bnnları? Korknlnğnn mnkavemetsizliğinde yapı kusuru mu vardı? Köfteci ne anyordn orada? Velhâsıl bu, ve buna benzer, suallere tevap vermek, tekrar edelim; Hükflmetin de|il, «başka biri» nin vazifesi olmak gerek. Tukarıdanberi «başka biri» dediğimiz de «Devlet Baba» dır. Burada Felekle beraberiz. Hattâ bizim «Devlet Baba» nin başa çıkamadıjfcı tek iş, kâşki yalnız stadlardaki intizam olsa. Tihe eyvallab diyebilirdik. Heyhat. biz, bu, görünmiyen; ama her yerde ve her an işliyen, sihirli raakineyi bir türlü knramamısız! Bir hırsızın müdafaası r\o|rusunu isterseniz, ömrümde ilk defa olarak, * ^ bir hırsızın çaldıği şey çok hoşuma gitti. Adam, İzmir'in Göztepesinde, geçen gece, bir Trafik .temurnnun evine ginniş, ve düdüğünü çalıp kaçmış. 'Iırsızhğın da sevimlisi olur mu demeyin, böylesi, pekâlâ sevimli. İ^miri bu tarafından pek bilmiyorum, ama, bizim İstanbul meydanda. Hemen hepsi, terbiyeli, nazilı, ve sabırlı (bilhassa sabırlı!) insanar olan TrafU memurlanmız, ağızlarına düdüğü aldılar mı, göğüslerini, kollarım, yanaklannı, avurtlannı şişire şişire, baskalaşıveriyorUr. Bu, bir zevk midir, bir işaret midir, memurIar arasında bir çeşit konuşma şekli midir, kendi hesabıma, bir türlü anlıyamadım gitti. Ama, köşe başlannda, dörtyol ağızlannda, hele Karaköyde, Eminönünde falan, düdükten geçilmiyor. Öyle ki, ağrz düdüğünün böylesine çok çalındığı bir ytrui, otomobilin düdüğü olan klâkson, ne diye yasaktır, ona da akü erdirmek güç. Gelelim İzmirli düdük hırsızına. Polisten çok rica ederim, lütfen, şu noktalar üzerinde dursun: 1 Bu vatandaş otomobfl kullanıyor mu? 2 Kullanmıyorsa, taksiye, dolmuşa. veya otobüse biniyor mu? 3 Binmiyorsa, yaya olarak, dörtyol ağızlarından, meydanlardan geçiyor mu? Evet. bütün bunlara bakmalı da, eğer öyleyse, hafifietici sebepler arasında gözönünde tutmalı. Olur a, belki asâbı bozulmuştur. Çoğumuz gibi... = Şerbetliyiz *** ve Sanatkârlar KonfederasyoEsnat (haydi modaya Teşkilâtı bulundu: Bunnu uyalım: t.S.T.F.K.R.) Başkanı Hasaıı Tez, beyanatta ekmek demek Atölyede çok defa yemek tatili yapacak zaman bulamıyor. Fakat karısının hazırladığı birkaç dilim SANA'lı ekmek ona bütün gün çalışması için gerekli kuvvet ve enerjiyi verecektir. SANA, yüksek kalori değeri ve ihtiva ettiği A ve D vitaminleri ile ekmeği kat kat değerlendiren ve vücuda gerekli enerjiyi veren en mükemmel gıdadır. SANA, özellikte çalışan insanlar •cin çok faydalt bir gıdadır. dan böyle, esnaf ve sanatkârlar mesleğe yeminle başlıyacaklarmış. Temine rağmen halkı aldatanlar; ilk defa şu kadar, ikinci defa bu kadar, üçüncü defa da bilmem ne kadar cezaya çarptırılacaklarmış. Bu yemin, bizim pek alıştığımız bir şeydir. Dikkat edin. Birçoklanmızın, hemen hemen, hiçbir cümlesi «valla» sız, «billâ» sız baslamaz. Ama, arkasından söylediğinin ne kadarı doğrudur, orası belli olmaz. Zaten, galiba, yeminimiz bu kadar bol olduğu için de, birbirimize inancımız azdır. Hep şüphe ederiz. l'zağa gitmeğe lüzum yok. Büyük Meclis kürsüsünden en büyük yemini ederek işe başlıyan milletvekillerimizin bir kısmı, bu yemini tutmuş; ve Anayasamıza sadakat göstermiş olsavdılar, üç dört senedir, bunca siyasî buhranın içine düşmezdik. Esasen, yobaz bunun da bir çaresini bulmuş, yalan yere yemin edenin, meselâ bir horoz kesmek suretiyle, günahtan kurtnlacağı icadını ortaya çıkarmıştır. Onun için, sevimli dostumuz Hasan Tez, bazı esnafın bileciliğine karşı tesirli bir ilâç bulmak istiyorsa. biraz kafa vormalı, başka AKIL İÇİN YOL BİRDİR: TL s KATIP kttmsuzdflr. Puorau kaybettlm. HüButra Yarbay Cumhuriyet 15819 ;! KİRALIK J | Magaza ve Depolar \ Vücuda üaacıiut; ][ Şi?li Büyükdere Cad. No. 12 ( • ı Serdaroğlu j Apt. * > • %. *^. * .% *^, % %" . Cumhuriyet 15792 Emayetaş Toptan Satış Müdürlüğü: Tahtakale Cad. No. 13 Tel: 22 03 52 / 22 66 90 BakımTamir Serviti: Aksaray, Namık Kemal C. Kasım Bostan S. No. 18 Tel: 9 29 08 KAYIP Puomu H»yb«ttlm. Hü. kumıüzdur. Sutaa Şattn* CumburlTM U82S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle