18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ıııiEiııııııiMiııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı=)iıı FORD Bir konuşma! ,„,.. . Pittsburgh, 24 ekim U64 Flttsburgh eskı bir sanayi şehri. Amerikan endüstri tarihinde adı ıık uk geçen bir kent. Monongahela ile Allegheny nehirlerlnln birleştikleri yerde meydana gelen uçgen ııstunde ve suları çevreliyen yamaçlarda kurulmuş. Uçgen, şehrin jeni bölümu. Gokdelenlerin bulunduğu kesim Yukanda adlarmı saydığımız nehirlerin oteki kıyılannda, yamaçlara ytik•eldıkre, eskl fakat şirin evlerin dizilerine tastlanıyor. Pittsburgh gökdcienlerine ve gösterişli binalanna rağmen bir kasaba havası içinc'e. Geceyle beraber jatağa giriyor gibi sebir, güneşle birlflrte de çalışmaya başlıyor. Gezimizin bn kısmında tercümanımız ve mihmandanmız Ayhan Kaymak. Kıbrısh bir genç Sekiz yıldan beri Amerikada. Bu sabah beraberce Pittsburgh Üniversitesinin yolunu tnttnk. Küiseyle apartıman arası garip Universite binasının bilmem kaçıncı katında, Sosyolog Dr. Morris Berkowitz karşıladı bizi. Şişman, kızıla çalar kumral saçlı, gençten bir adam. Ceketinin yakasında Demokrat Fartinin secim rozeti var. Sesi kl•ık. Özur diledi: Kusura bakmayın. scsinıizi Demokrat Partiye kiraladık... diye. Anlaşılan seçun kampanyasına katılıp, nutuk atıyor. Kısacık gezi sülesinde raslladığımız bu ikinci ilim adamı ki politikaya da önemle karışıyor. Kahveler gcidl. Tanışma ve nezaket cttmleleri söylendi. Ve konuya geçildi Ben Amerikada din problemini açtım hemen. Bizim Ulkemizde de aktualitesini ve önemini bütttn hızıyla surdürmesi bakımından Konusulmaya değerdl. Dr. Berkowitz'in de sosyolog olarak ilgilendigi konu zaten bn idt Dedi ki: Amerikada din problemi gercekten Ugi çekicidir. Her din başlangıçta bir sosyal mubalefet ihtiyacından doğar. Yayılır, yerini yapar, sonra da kalıplaşır ve yonünn degiştirir. Bizim ulkemizde dinin etkisi, sanayileşmiş bolgelerde azalmışlır. Daha çok köylerde, kasabalarda, tarım kesiınlerinde kuvvetiıü gosterir din kurumu. Sariayi bölgelerinde insanlar ister istemez endüstri hayatımn getirdiği yaşayıs tarzına uyatlar. MaHnenin yarattığı hava ı e koşnllar, değer yargılarını degiştirirler. Böylece flkirlerde ve inançlarda modern toplumun ilkelerine uygun bir degisim başlar. Şehirleşmenin ve sanayileşmenin realitesi başkalarınl yener. Amerikada 1920 den beri ba konunun sonuçtarı açık açık görülmüştur. Ve dar prensipler, genis prensıpler baline girmiştir. Bunun yanında tanında maHneleşmeye doğru gldildikçe yenl meseleler ortaya çıkıyor. Tarım işçlleri yerlerini makineye bırakarıJc şehre goc ediyorlar. Ve endüstri hayatımn gercekleriyle uyuşuııcaya kadar din dâvasını şehirlerde canlandırıyorlar. Tabii bir zaman içîn suregelecektir bn... Dr. Berkow<tz konusurken çevreme bir gbz atıyorum. Dnvarda bir kaç resim... ve kitaplar. Kitapların arasında bir kitap: «Marks, Engelj ve Sosyoloıi» Berkowitz'm söylediklcrl bana pek tanıdık geliyor. Ama Amerikan sosyologlarınııı nazariyattan çok istatistik ustüne lif ettiklerinl de biliyorum. Ba milletin tabiatı zaten teorilere pek yıız vermiyor. Dedim ki bu dlışünceler üzerine: bu söyledikleriniz Marks'ın izahlarına pek nygun. Bakınız jnrada kitabını da go'rdüm. Itirafederim ki, diye cevap verdi, Marks'ın yanılmaları da obnu^tnr, ama dehasını reddetmek için sebep değildir bu... Çalısmalarınuzla onnn yazdıkları arasında uygunluk bulunabilir. Nitekim Amerikada soylediklcrim muşahede cdilmiştir LâTı değiştirdim : Bakınız, bizim Turkiyede din meselesi baska bir kiınlikle karsunıt» çıkıyor. Islâmda bir kadercilik > bir «tevekkul» inanısı vardır. Üstellk pozitif dusüneenin kafalara yerleşmesi bizim ulkemizde gecikmiştir. Sbdn Cumhurbaşkanlarınız ikide bir Allahın adını tekrarlar, ama sizin memlekette hiç bir kamyonun ııstunde «Allah korusun» yaftasını gormedim. Makineli uygarlığın gcreklerine ujgun bir yaşayıs sirin topluma gireü çok olmus. Ve bunun karşısına bir taassup veya yanlıs tefsir çıkmamış. Bizde ise Batı icatlarının Osraanll miılkune girip girmemesi meselesi uzun tartışmalar vı» zıılasmalar doğurmuşlur. Nedendir bu fark? Dr. Berkowit2 : Bu mesele bizde Kalvinistler ve Protestanlar tarafından (özülmustiir. Katolikler daha zor ve daha geç uyanmışlardır. Protestanlar • tevekkül» ü rcddetmişlerdir. Hıristiyanlıkta reform, toplumun bu konuda nyanışını sağlamıştır. Müslümanlıkta reform yoktur. Yalnız sizinkinde degil Budlzm'de de «tcvekkul» felsefesinin toplum yasayısmda el üstünde tutulduğunu görüyoruz. Oysa Avrupa çok önceden ba meselelert halletmiş bulunuyordu. Ayrılırken genç bîlim adaznına : Din problemlerinl boyle sosyal koklere bağlıyarak belirli bir determinlzm içinde incelemek insanın inançlarını zayıflatıyor mu?.. diye lordum. GüldU ve : Biz bu işlerin yalnız yeryiızünde aldığı biçimlerle uğraşırız. Ondan ötesinc aklımız ermez... diye cevap verdi. i Günün Konuları I fil llllElllllllllllllllllllllllllllUllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllllEilll Yolları isgal edenlerdeıı kira alınacak Cadde ve sokaklarla sahillerin gazino, kahve ve emsali eğlence yerleri tarafından işgalinin önlenmesi için yapılan çahşmalar olumlu bir sonuç vermediğinden Belediye, bu gibi yerler için yenl bir kira tarifesi tesbit etmiştir. Belediye Meclisi tarafından da kabul edilerek yürürlüğe giren tarifeye göre; masa ve sandalye koyarak halkın istifadesine açık bulunan yerleri işgal eden veya satış yapanlardan, işgal ettikleri sahanın her metrekaresi için ründe 15 kıırus kira aunacaktır. TürkSovyet münasebetleri Bugiın Dışişleri Bakammız Saym Erkin'in başkanlığındaki bir Türk resmî heyeti, Sovyet hükümetinin dâveti üzerine Moskovaya hareket etmektedir. Dışişleri Bakanımızın bu ziyareti geçen Mart aymda tasarlanmış, fakat Sovyet Rusyamn Kıbns meselesin de Türkiye ^aleyhine almış oldufu tutum dolayısiyle, belirsiz bir süre için iptal edilmişti. BUyük kom şumuz bu tutumu ile yaptığı hatayı anladığı için, bir yandan Kıbns meselesindeki tutumunu değiştirerek daha objektif ve tarafsız ve Türkiye için daha tatnun edici bir davranış almaya çalışırken, bir yandan da, tasarlanmış olan ziyaretin gerçekleşmesı için teşebbüslerinin arkasını bırakmamıştır. Kruçef'in düşmesinin hemen ertesinde yeni Sovyet liderleri bu ziyaret konusuna daha ciddiyet ve ısrarla eğilmişler ve bu kere, sadece Dışişleri Bakanımızı değil, fakat aynı zamanda Başbakanımızı da dâvet etmişlerdir. L Prof. Dr. Fahir H. Armaoğlu «Akdeniz» gemisinin 1 kamarotu Beyrutta alıkonuldu Beyrutta içki içtikten sonra kavga çıkaran «Akdeniz» gemisinin 3 kamarotu hakkında kovuşturma açılnuştır. Gemi personelinden Sabri Ersan, Ferhat Solar ve Kemal Özgül, geminin Beyruta geldiği sırada dışan çıkarak içki içtikten sonra kavga çıkarmışlardır. Polisler tarafuıdan güçlükle yatıştınlan kavga sonunda Kemal Özgül nezaret altına almmış, diğer arkadaşları ise serbest bırakılmışlardır. Ekim 30 Cemazivelâhır 24 V. J 6.2711.57J14 48 17 08(18 40 4.44 I 11.18 6.48 9.3912 00 132 11,35 AKBANK NEVŞEHİR ŞUBESİ 2Kasım 1964 Pazartesı gününden itibaren HİZMETİNİZDEDİR • Bu şubede Hesap açtıranlara I T.PA.0 ıle Peîroi | Ofis akaryakıtım 1 kullanan ı nf Yatar koltuklu, | tuvaletli, 3 ayrı ( kalorifer cihazlı | ve | | | | otobüsleri | HUSUSİ ÇEKİLİŞ Umumî çekilişlerde kazanma şansı AKBANK Reklâmcıhk 4024/43270 Muntazam | Avrupa j " sefenerıne J kışın da devam j edecektir | = Muracaat jğ İOPERA yanı TAKSIM% Tel: 48 5/ 5» İ Cumhurlyet 13266 Bahmetli Şükrü Saraçoğlu'nun 1939 Eylülünde Moskovaya yaptığı ve izleri, komşumuz Sovyetler Bırliğinin Türkiyeye karşı politikasında bir kara leke gibi duran seyahatinden yirmi beş yıl sonra, ilk defa olarak bir Türk Dışişleri Bakanı Rusyayı ziyaret etmektedir. Saraçoğlu'nun seyahati, 1920 denberi devam eden Türk Sovyet münasebetlerinde kötüye dönüşün bir dönüm noktası olmuştu. Sayın Erkin'in seyahatinin ise, olumlu bir devrenin başlangıcını teşkil etmesini ümit ve düiyoruz. Bu ümit ve dileğimizin gerçekleşmesinde Türkiyeye düsen görevi iyi niyet, Sovyet hukümetine düsen görev ve sorumluluk İse, iyi niyetli, gerçekçi ve olumlu bir davranıştır. Türk hükümeti, Türk kamu oyunun komsumuza karşı kırgın bulunduğu bir zamanda bu zıyareti kabul etmekle iyi niyetinı ispatlamıştır. Bundan sonrası ve özellikle Dışişleri Bakanımızın Moskovadan hayal kınklığı ile donmemesi, tamamiyle Sovyet hü kumetıne baglı bulunmaktadır. Bu seyahate Başbakanımızın katılmaması ve Dışişleri Bakanımızın başkanlığında bulunan heyetin gayet dar tutulması ve heyetin kompozisyonu, Türk hükümetinin, yerinde ve haklı olarak, ihtiyatlı bir başlangıcı tercih ettiğini göstermektedir. Türk Sovj'et munasebetlerinin bugünkü esas meselesı, siyasal münasebetlerde karşılıklı anlayış ve itimada dayanan bir havanın yaratılmasıdır. Bu atmosfer kun.ümadıkça, diğar a. lanlarılaltl münasftıetlerin daha şimdiden ele alınması veya bu alanlara derinliğine inilmesi imkânsızdır. Sovyet idarecüerinin geçmişteki tutumları Türkiyeyi bu şekilde bir harekete zorlamaktadır. Sovyet hükümetinin 1939 1947 arasındaki gayet karanhk ve kötü davranışından sonra, Stalinin ölümü üzerine, 1953 Temmuzun da Sovyetler, Türkiye ile bir yakınlaşma teşebbüsünde bulunmuşlarsa da, istikrarsız davranışlan Türkiyede bir güven yaratamamış ve iki memleket münasebetleri, 1957 ve 1958 Orta Doğu buhranları sırasında yeniden bir gerginlik devresine girmiştir. Maamafih bu buhranlar sırasında, d zamanki Türk hükümetlerinin de bazı hatalar işlediğini kabul ediyoruz. 27 Mayıs devriminden sonra Türkiyede ortaya çıkan bazı fikir akımlannı ve eğilimleri gozönüne alan Sovyetlerın, son dört yıl içindeki genel hareket biçimleri nisbeten jumuşak olmuştur. Fakat Türk • Sovyet münasebetlerinin esas meselesi, memleketimizde kuzey komsumuza karşı duyulan güvensizliktir. Türk milletinin Sovyet halkma karşı berhangi bir kötu duygusu olmadığına göre, zorunla olan güvenin yerleştirilmesinde temel sorumluluk ve daha istikrarlı ve ciddî davranışlar, komsumuza düşmektedir. Komşumuzun iyi niyetli ve anlayışlı hiç seyahatin sonuçları, bu liderlerin hangi yola yöneltmekte olduklarının ilk işaretlerini verecektir. Burada akla gelen ilk önemli nokta, bir hareketi Türkiyede karşılıksız kalmıyacaktır. Moskova Pekin münasebetleridır. Dışişleri Bakanımızın ısrarla dâ'vet edılmesinin. Pekin ile dipDışişleri Bakanımızın Moskova lomatik münasebetler kurulması seyahati, bugünkü konjönktürde, iki bakımdan önem kazanmakta hususunda Turkiyede belirli b.r akımın ortaya çıkması ile paralel tadır. Bunların biri Kıbns meselesi, digeri de genel Türk Sov olması, ihmal edilemiyecek bir noktadır. Ankara Moskova ve yet münasebetlerinin gelişmesi imkânlandır. Hazirandan bu ya Ankara Pekin münasebetleri nana, Kıbrıs meselesindeki Sovyet sıl bir dönüş alırsa alsın, biz, Çın tutumu, Türkiyenin lehine olmasa Halk Cumhuriyetinin tanmması bıle, her halde Türkiyeyi de kız ve Pekin'le dıplomatik münasebet dırmak istemiyen nazik bir denge ler kurulması meselesini, Ankapolitikası olmuştur. Makarios'un ra Moskova münasebetleriyle bağ Kruçef rejimi ile yaptığı anlaşma lantılı olarak değil, fakat keodi nın her iki tarafça da açıklanma dış politikamız açısından değermış olması ise, Kıbrıslı papazın lendirmeli ve ona göre hareket etMoskovada her istediğini elde edememiş olduğunu göstermektedir. meliyız. Lâkin bu sonuncu meseÖte yandan, papazla yapılan an leyi ele almakta gecikmemeliyiz. laşmaya ve Türk milletinin bu an Birleşmiş Milletler toplantısının laşmaya karşı gosterdiği tepkiye yaklaştığı ve Pekin'in Birleşmiş Milletlere uye olması şansının gün rağmen, yeni Sovyet lıderlerinin bugünkü seyahat üzerinde ısrar geçtıkçe arttığı bir sırada, trenı etmeleri, Brejnev Kosigin lider kaçırıp dinamizm yoksunluğumuliğinin, Kıbns meselesinde, Tür za yeni bir delil vermekten dikkiyeyi daha fazla tatmın eden bir katle kaçınmalıyız. yol izliyeceği sanısmı kuvvetlendirmektedir. Kaldı ki, papazın Enosis dâvasını görmemek ve anlamamak için çok fazla aptal olmaya ihtiyaç yoktur İkinci olarak, Sovyetlerin ümitlerine uygun olarak, NATO'nun sağ kanadında bir çatlama olmuştur. Bunun tamiri oldukça uzun bir süre alacak tır. Nihayet, Türkiye, Birleşmiş Milletlerdeki başlangıç tutumu için tekrar bağımsızlık tezine dönmüştür. Bunlar, Kıbns konusunda Türkiye ile Sovyet Busyayı birbirine yaklaştıran ortak noktalardır. Bütün bunların üstüne, Sovyet Rusyamn, Kıbns konusunda bugünkünden daha fazla avantaj elde edemiyecefini ve Türkiyenin de Kıbns için bir çok şeyi feda edebileceğini anlaması gerekir. Yazan: Baygir 4 sllindirU Beygir 6 silindirl J MeşhurFORD PARSONS Denii Motorları ARŞİMİDİS Müessesesinde Satışa arzedilmiştir. ReklâmcUık 4046/132 1 $akir Zümre Fabrikalan Şakir Zümre Fabrikalan Kuruluşunun 40. yıldönümü ve yeni emaye tesısinin açılışı münasebetiyle yapılan törene bizzat gelmek veya mektup, telgrafla tebriklerini bildirmek lutfunda bulunan kıymetli devair, müessesat ve bankalar erkânı ile dost ve müşterilerine teşekürlerini arzeder. Reklâmcılık 4090/132' Dost ve Müşterilerinin Cumhurıyet Bayramını kutlar, mamullerine karşı gösterdikleri ilgıye teşekkürlerini sunar. Reklâmcıhk: 4090/132 Hayatınızın dengesini kendi elinizle hazırlayınız TERAZİ Burcunda Doğanlar: Türk Sovyet münasebetlerinin gelişmesi imkânlarına geünce: Soyasal munasebetlerin gelişmesi ba kımından, büyük komşumuz, Türkiyenin Batı ıle münasebetleriyle, kendisıyle olan münasebetlerinin birbırınden ayrı konular olduğunu kabul etmeli ve kendisiyle Ucili münasebetlerimizi, Batı ile münasebetlerimizle birleştirmekten kaçınmalıdır. Memleketimizde Tür kiyeyi nötralizme sürükliyecek kuvvetli bir eğilim yoktur. Fakat bütün kamu oyu, Türkiyenin Batı ittifakı içinde daha serbest ve daha çok manevra ımkânlanna sahip bir dış politika izlenmesinı istemektedir. Komşumuz bu gerçegi kabul ederse ve Türkiyenin bu biçim davranışını kolaylaştırıcı bir tutum alırsa, bugunkü seyahatle başlıyan devre, her iki memleket için de meyvalı ve olumlu sonuçlar verebilir. ŞUphesiz bu sonuçlann ilki, iki memleket arasındaki ekonomik münasebetlerin genış bir alana yayılması olacaktır. Biz, işletme ve bakım için faz la yedek parçayı gerektirmiyen kalkınma projelerimizde, Sovyet yardımının faydalı ve mumkün olacağına inanıyoruz. 1959 da Ankaranın şehir suyu için öngörülen Sakarya projesine yaptıkları 50 milyon dolarlık yardım teklifi gibi, memîeketimizin bazı önemli baraj, sulama ve elektrifikasyon projelerinde, bazı sınaî tesis ve teçhizatta yapılacak yardımların, kalkınma plâniarımızın gerçekleştirilmesini kolaylaştıracağı inancım taşıyoruz. İki memleket arasındaki kültürel münasebetlerin daha dar çerçevede kalmak zorunda olduğu, her iki tarafça da kabul edilmelidir. Fakat güzel sanatlar ve spor tıf alanlardaki temasların rolü de küçümsenmemelidir. Şüphe yok ki, bugün bütün dün yanın gözleri Dışişleri Bakanımızın Rusya gezisine çevrılmiştir. Çünkü bu seyahat, yeni Sovyet liderlerinin dış politikadaki ilk faaliyetini teşkil etmektedir ve bu 30 Unutma)ırıki cuzdanınızdaki küçuk tasarruflar sıze ergeç büyük kazançlar**sa^lıyacaktır. Sizde vadeli her 50 ve vadesiz her 100 liraya bir kur'a numarası alarak açtıracağınız hesapla ANADOLU BANKASI . Talihlılennden bıri olabihrsınız.. DAİMA BÜYÜK ŞANS DAİMA BOL İKRAMİYE ANADOLU BANKASI Cumhu piyet' mektuplar Köy okulları yardım bekliyor Vığuıtepe Koju Yd. Sb. Öğretmeni Şükrü S. A>a yazıyor: Ayrı Vilâyeti, juıdumuzun guzel fakat fakir bir koşesidir. Yazı güzel fakat kısa, kışlan ise soğuk (40°' ve uzundur. Çevredeki köy okullarımn, bir kısmı yeni, bir kısmı eski ve harap, bir kısmı da bir damdan ibarettir. Sıcak evlerinde oturanlar ve muntazam bir hayat sürenler, buradaki yurtdaşlarının çilesini gör medikçe bilemezler. Buraalrda bir eski derginin, bir eski okul kitabının. bir eski elbise veya paltonun kıymeii bilinir, fakat ne ya zık ki yok. Her şeye ihtiyacımız var: Okuüarı onarmak için nakdı paraya (cam takmak, akan ça tıları onarmak, bınaları boyamak, badana etmek, sair tâmıratiarı yapmak), öğrencileri gıydirmek için giyim eşyasını (buz üze rinde okula yalınayak gelen öğrenciler var), öğrencileri okutmak için eski mektep kitaplarına. deftere, kaleme, silgiye, velhâsıı her şeye ihtiyacımız var. Büyuk şehirlerdeki nispeten müreffeh ilkokullar, buradaki ilkokullardan bazılarını «kardeş okul> seçe rek himaye edebilirler. Bir sınema paranızı feda edin ve bu para ile yalınayak okula giden yav ruya bir çift lâstik almamızı sağlayın. Adres: Tüccar Oruç Aras eliyle Yığmtepe Köyü tlkoku!u Karaköse Cl MHI'KIYr|"in I ıfrık;,M Bir Rum valandaşın Bir acı şarkı 278 BtK r\Cl ŞARRI Amcamla, ellerini, kollarmı ovaştnrarak konnşnyor, öyle yaltaklanıyordu ki görseniz içiniı burkulurdu. öyleyken, gene de, amcam ona benim için seçtiği kumaşı gösterince adamcaln beğenmediğini beili eder gibi oldu. Baktı, elledi; sonra bir bana baktı, bir amcama: «Küçük bey beğendi?» Sıkılgan bir çocnktum, bir şey söyliyemedim elbet. tşi Leo Anıcama bıraktım. Amcam da, bemen başını salladı. «Biraz şatafatlı değil mi?» B. Sbapiro önce bir duraladı; sonra, kumaşın ucundan bir tel iplik çekti, cebinden kibrit çıkarıp çaktı, ipliği yaktı, kömüre dönen ucunn burnuna götürdü. Sonra başını kaldırıp amcama baktı. «Tünü az» dedi. Amcam pek soğuk bir tavırla başını öbür yana çevirdi. «Olabilir. Ama, dayanıklıdır.» B. Shapiro hemen başını salladı : «Güzel de biçim verilebilir. Dökümlü knmaş.> ölçümü aldıktan sonra, kumaşı sardı, sarmsladı, koltuğnnun altına sıkıstırdı. Sonra, hızlı hızh giderken, korka korka yana doğrn bir göz attı, elini ağzma koyarak, kulağıma fısıldadı : «Yıllardır bu knmaşı başından atmaya çahşıyordu.» Leo Amcam bnnları işitmiş olamazdı ama, bilmem neden, ba olay onun canını sıkmıştı; bnnn seziyordum. Bir asağı, bir yukan dolaşıp dnrnyor, arada bir de, bu konnda benimle ko «ÎOJ» ricası Adresi mahfuz bir \atandaş: 1430 tarihli anlasmanın iptal edilmesi ile normal olarak sınır dışı edilen Yunan nyruklulardan hazılannın Türkiyede kalacaklarını eazetenizden öğrendim. Meselâ: iaşı 65 ustunde olanlar. osrentiler. oğretmenler. din adamları. başka uyruklu Ile evli olanlar çi'bı. Bu şartlara bir de (Turkiyede doğmu; ve memleket dışına çıkmamış olanlar) şeklinde bir suretle evimizden, barkımızdan mahrum kalmayız. Merhametli hükümetimizin bu dnrıımn da gözonunde bulundurmasını sayın büyuklerimizden bekleriz. îmtîVfîz tani"aun7 mı ac?bT* R'j Yazan: A. J. Cronin BtK ACI ŞARKI 279 280 BİR ACI ŞARKI nuşmak istiyormus gibi, bana baknordu ama, sonunda vazgeçti. tçerisi gittikçe kararıyordn. «Lâmbayı yakayım mı?» diye sordum. «Hayır» der gibi başını salladı. Sonra, saatine baktı. Bir yere gitmek üzereydi gene. Yanıma geldi, elini omuzuma koydu: «Sen benim yeğenimsin, oğlum; onun için, seni iyi yetiştirmek istiyorum, biliyorsun. tlk gün iyi çalıstın, bakalım bundan sonra da iyi çalısacak mısın.. Talnız, unutma, bak: Bnrada para kazanmak zordur.» Omnzumn oksadı. «Ben simdi birini görmeye gitmek zorundayını. Dükkânı kapama \akti geldi.» Belindeki kangaldan bir anahtar çekip kapıyı kitledi, basamaklardan aşağı hızlı hızlı indi, ben de açır ağır ynkarı, Bn. Tobin'in yanına çıktım. Pek tuhaf, essiz bir gün geçirmiştim, basım dönüyordu. XXIII Ondan sonra, haftalar geçtikçe, açıkca anladım ki, amcam bana sabahtan akşama kadar hiç boş oturtmamaya bakıyordu; bu işlerde sık sık bir arada çahştığımız için de ba gercekten görülmemis adamı incelemeye bol bol fırsat bulnyordum. Sabahları, mektuplarının hepsini değilse de çognnu ben yazıyordnm; ne yazılacağını kabaca o söylüyor, ben düzene koyoyordum. Tazı makinesi falan yoktu elbette, bn gibi şeylerden Leo Amcam hiç hoslanmazdı çünkü. Ayrıca, amcamın isleri çeşit çesitti ama, mektnplaşmaları oldokça küçük ölçüdeydi. Mektnplannı poıtayla göndermeye de alışık değildi: Bana veriyor, yerlerine kadar ben çötürüyordum elden. Sababları bu gibi işler olmazsa, omuzumda şerit metre, knlağımın arkasında kalem, dükkânda nöbet bekliyordum. Şimdi amcam bana müsaade etmişti, o saatlerde gelecek tektük alıcılara ben kendim de mal satabiliyordum; o da, veresiye değilse. Ama, bana en çok sey öğreten, Leo Amcamla yaptıgım dolaşmalar oluyordu. Beni niye mi yamnda götürüyordn? Bir yandan beni istediği çibi kullanırken, bir yandan da içinde gizliden çizliye bir kıvılcım ısıldar gibi oluyordu bence. Ya çocukluk günlerinin belli • belirsiz bir canlanısıydı bu, ya da, anneme karşı istemiye istemiye duydnfu bir minnettarlıktı belki. Bnndan dolayı, is hayatında bilgi edinmemi, kendi isinin püf noktalarını ö^retmek istivordu. Böylece, kiraları toplamaya gene kendisi gidiyordn, ya da Annie'yi çönderiyordn ama, açtk artırmalara, rıhtımdaki elkonulmns mallar deposuna giderken artık beni de eötürüyordu. llcuz bnldn rnn, ne olsa alıvordu Leo Amcam. Topatan tüccar mah, batan gemiden kurtarılmıs kumaş falan değil yalnız, üzerinden bir ka7anç saSlıvabilece^'n' kestirdiSi herhançi bir $ey. Argyle Caddesi'nin ilerisiııde yapılan açık artırmalı satışlarda o kalabalık içinde, gürüKü patırdı arasında onun yanında dururken, hiç umul madık bir şeyi gözünü belli belirsiz kırparak elli kurus daha artırdığını görünce o, içini belli etmez solgun yüziine şaşkınlıkla bakardun. (Arkası var) Avasofyadan Ömer Mızrak yazıyor: Kucukayasofya, yeni İshakpaşa mahallesi Yabacı sohağında sentlerdenberi oturmaktayım. Sokağımıza bundan bir miiddet e\rvel muntazam ve mükemmel bir lâmba dirfği koydular. Lâmba takacaklardı. Her nedense vazgecildi. Hâlen lâmba direfi mevcuttur. Fakat cereyanı yoktur Senelerdenberi ışık yüzü görmiyen bu çıkmaz sokakta avnı zamanda su yoktur. Su bonısu sokağın 40 metre ilerisindeki eaddeden gecmektedir Vabacı sokağımn sâkinlerinden parası olanlar sakalarla su getirtiyorlar. Fakir olan aile ve çocukları da 300 40A metre Ueridekl Ayasofya caddesindeki çeşmeden istitade ederek miişkülitla au getirmektedirler. Zaten Küçük Ayasofya mahalleslnde oturan halkın ekserisi işçi ve fakir kirnMlerdir. Turistik bir bölge olan Kttçük Ayasofya dvarının sokaklan senelerdenberi tamlr yüzu görmediğlnden pek perişan bir haldedir. Camiin tamiri, dolayısiyle yollanmızı tamlre. Muya, ısığa kavustarmasını ünarcı Işçan'dan can ve göntilden beklemekteyiz. Bakımsız bir turistik semt BU FAKİR ÇOÇUK NASIL TEDAVİ EDİLECEK? 1,5 yıldanberi kansızhktan hasta ve yerinden kalkamıyacak durumda olan oğtumun sıhhl durumu her eeçen gun biraz daha kötüye gitmekte ve vücudunun alt kısmı adetâ bir felçli gibi hareket edememektedir. Ankara Kızılay Merkezinin ve İstanbul Topkapıdaki Kan Merkezinin yaptığı kan yardımı ile ve Şiş. li Çocuk Hastahanesiıün müsflk tedavileri tayesinde bir nebıe olsun ayağa kalkabildi. Fakat, doktorların ifadeslne göre, bu kat'i bir tedavl olmaktao uzak geclei bir lyilesmedir. Ben İse cok yajlı ve fakir, kundura boyacılıfı yapmakla evimin sadece knrn ekmek parasııu kazanabibnekteyim. 79 yaşında olmama rağmen bir tek foeuğmn Flkret Kılıç'ı kurtarabilmek için jece gttnduz didinmekte ve zenginlerimizüı yar dımlarını elde etmeye çalısmakta yım. Fakat binbir gtıclükle 10 lir: vermek suretiyle Bevoğlu İs Banka sında actırdığım yardım hesabıni bugune kadar gereken iljriyi eöre memem, üziıntiımU bir kat daha art tırmaktadır. Bütün ümldiııi, bir tek evlâdınn sıhhate kavuşması için çalıjan yaş lı bir babanın oe kadar izdıraı çektiğini hayırsever vatandaşlara bl kere daha hatırlatmak ister, Bey oflu I; Bankası $878? noln hesaba yanacakları yardımla bizler tekrar hayata kavuşturacaklannı bel liyorum. 18 yaşındakl Flkret Kılıçın babası İhsan Kılıç. Ev adresi : Kasımpasa Caml1 Kebir, Fınn Sok. No. 20.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle