23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
pencere Sehir I Yalnızlık Yağmnrn severim. Yagmurun sesini severim. Tağmur damlalarının damda çıkardığı sesi severim. Bundan otuz yıl kadar önce, şimdi unuttuğum bir Anadola kasabasmın yalnızlıgına yagm u r yağardı. Geceyle beraber, uyku geldiği zaman... Lâmbanın iitili tuhaf tuhaf göı kırpardı o saatlerde... Sonra üflenirdı ışığa... SSnen alev nereye gider bilir misiniz? Lâmbanın ışığı işte oraya gider, insanı karanlıkla basbaşa bırakırdı... Başbasa ve valnıı, Karanlıkla başbasa ve yalnız kalınca; çoğunlukla Tanrı düsünülürdü. Dama çarpan yağmurun sesi düşünceleri alır, götürür, Mukaddes Kitabın efsaneleri arasında gezdirirdi. O sayfalarda da bizim gibi ;almı ve karanlıkta kalmış insanların hikâyeleri yazılr idi. Başlangıçta demişti ki Allah : « Suretimiıde ve benzeyişimize göre insan yapalım.» O zaman insan yoktu. Tağmur ve toprak vardı. Ikisinin karısımından insanı yarattı Tanrı. Âdem yalnızdı. Tek ve yalnız başına idi evrendc. İşte bu, insanın ilk yalnızlıgıdır. Tanrı düşündü. İnsan yalnızdı. Ve «sonra Allah ons uygnn bir yardımcı aradı: « Ve Rab Allah, adamın iistüne derin nykn getirdi. Ve o uyudu. Ve Rab Allah, adamdan aldığı kabnrga kemiğinden bir kadın >aptı. Ve onu adama getirdi.» Âdem ve Havva evrende iki kisi oldolar. Bu, insanın ikinci yalnızlığıdır. Çiinkü, insanlann arasında, ve insanlarla yanyana yalnııdır Insan... Dijor ki M. Erenus: Bu hikâye yalnızlık üzerinedir Yeminler, dostluklar, dnalar içlnde Bir çocuk avnç nıatır çeşmeye Bir ışık deler snyu Suynn içinde bir taş dnrnr Talnız. Bu hikâye yalnızlık fizerinedir Sevgiler, dostlnklar içinde. Daniel de Foe edebiyatta yalnızlığın mizahını yaptı. Çünkfi, insanın yalnız kalması için ıssız bir adaya düşmesi gerekmez. lnsanlar kalabalıkta yalnızdırlar. Insanlar yalnızlığı yok etmek için çareler düşündüler. Ça relerden bir çare ısıttı yüreklerini™ Insanlar.paylaşmayı düşündüler. Sevgiyi, kederi, nefreti, korkuyu, cesareti, kini, işi, giictt ve her şeyi paylaşmayı... Esyayı paylaştılar, mülkiyet .. Kadını payUştılar, ev lilik... özgürlüğü paylaştılar, toplura... Iktidarı paylaştılar, devlet dofdu. Ve bütün bu paylasmalar, birleşmek içindi~. Talnızlıktan kartalraak için birleşmek. Fakat gene de yaşamamn her kesiminde yalnıılıktan kurtnlamadı insan... Kıraldan köleye, güçlüden güçsüze, iyiden kötüye, güzelden çirkine kadar. En kndretli sandığımız kişiler kudretlerinin büynklüğünce, yalnız kaldılar. Tarihin büyüklerl, büyük yalnıılardır. Kırallann soytarıları efendilerinin yalnızlığım avutmak için şaklabanlık yaptılar. Sarayların sofralarında, fakir sofraların ıssıılıgı fibi yenildi, içildi". Insanlık düşüncesine ışık tutaniar, döşüncelerinin vardıŞı yerde yalnız dolasmak zorundadırlar. Galile yalnızdı, Newton yalnızdı, Arsimet hamamdan: Buldnm, buldum... diye sokağa fırladıfı laman yalnızdı. Çocnklar düşüncelrrinin çocukluğunda yalnızdırlar. Büyük ler düşüncelerinin kötülüğünde yalnızdırlar. lnsanlar yanyana, nefes nefese, kncak kucağa yalnızdırlar. Derler ki: Talnız, Tanrı yalnızdır. Hayır. İnsan yalnııdır ve Tannnın yalnıılığını insanın yaltmlığı yaratır. ncf oUMHURlYET 6 Şubat 1963 llll|llllllllllllllllllllllllllllll 1111111 IIIII1II1111IMIIIII111IIII1IIIIIIIIIIII1IIIIIIIIIIIIIIII111111II I=II1B I TARİHİ BAHİSLER | ııııııı|ıııı ııniııııııııııııııiiiııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı Bir lıakta TEŞEKKÜR NAMİ ."**. ~:.T" tm 1 gubat 1963 cuma giinü ebedî istirahatgâhına edilen eşim ve babam, Ord. Prof. Dr. İng tevdı S E R D A R O Ğ L U ' nun Cenaze töreninde çok yakm ve candan alâkalarını esirgemeyen Teknik Üniversite mensupları ile törene katılan, çelenk gönderen ve mektup, telgraf, telefon ile acımıza paylaşan bütün dostlarımıza yakınlarımıza ve kurumlara sonsuz minnet ve şükranlarımızı arzederiz. Nüzhet ve Leylâ Serdaroğlu rı bir salonda baBatı kültürüYazan: * ^ * ğışlayanm adına nun bugün ulaşmış açılan bir salonbulunduğu sevıyede müzelerin da bu eserler teş hızmeti çok buhire konulmusyuktur. O memletur. ketlerde genç, ıhtıyar herkes za lur. Batı memleketleri muzelerini Umum Müdürlük ayrıca (Besim manlarının bir kısmını muzelerde ferdler kurup idare ederler. Atalay Armağanı 1962) ismi ile bir ' geçirerek gorgü ve bılgılermı arBalık me\ sımınıtı başlaması ile Buyük koleksıyonerler eserlerini de kataloğ yayınlamıştır. Bu katayangın olayları attmaya başlamış p tırırlar ve koleksıyon sahıbı me muzelere bagışlarlar; zenginler loğun başında (Milli Eğıtım Batır. Son bir hafta içinde şehrimiz Ş rakhlar, zenginler de hayatları müzelerin devamı için vakıflar ya kanlığı Eski Eserler ve Müzeler de 50 yangm olayı vukubulmuş i boyunca topladıkları eserleri bir parlar. Bütun bunların üstünde de Genel Mudürluğü, armağanlar setur. Bunlardan yüzde 54 ü söndu gün mıizelere bağışlamakla milli ferdlerin devamlı ve titiz alika risi sayı 1) ibaresi yer almaktarulmeden atılan sıgara ızmarıtın kulture hizmet etmiş olurlar. ları ile muzeler payidar olup gi dır. Bu 1 sayısının çok sayılara yükselmesini temenni ederiz. den. yuzde 28 ı gazocağı ve yağ Batı muzelerinın zengınlığıni bu derler. Bu kataloğdan öğrendığimize parlamasından gen kalan kısım yolda yapılmış bağışlar her gun tngilterede şehirlerdeki belediye ları da bacalalrın temızlenmemesı bıraz daha artırır. Bu hareketın müzeleri devlet idaresınin tama gore Besim Atalay'ın bağışladığı ile elektrık kontağından ileri gel şuphe yok ki ikı taraflı /aydaları men dışındadır. Londradaki buyuk koleksıyon arasında (silihlar, bamiştır. Yangınlardan 16 sı başlan mevcuttur. Bir defa bağış sahibı muzelerde kendi mutevelli heyet kır şamdanlar, kandiller, buhurgıç halinde söndürulmüştür. Bu nın ismi bir milli muessesede ebe leri ile ıdare olunurlar. Devletin danlar, fenerler, mutfak ve ev eşarada yapılan hesaplara gore, yan| dileşmıs olur. Daha muhimmi de bu muzeler ile olan al&kası bir yası, ahşap eserler, cam eserler, gın dolayısırle 185 bin lira eşya ; toplanmış kıymetlı eserler dağıl miktar tahsisat vermekten ibaret çiniler, dınl eserler, eski anah; maktan, kaybolmaktan kurtulur. tır. Bu itıbarla bu muzeler Maliye tarlar ve kilitler, tuvalet eşyası, ve mal kaybı olmuştur. j Bunlar herkese açık olan muzeler Bakanlığına baglı bulunurlar. Bu dokumalar, arkeolojik eserler, sıkI de ınsanlığın tetkıkine, istifadesı Bakanlık müzelerin idaresine, iç keler, el yazması çeşitli kitaplar) yer almaktadır. Halk Linyit kömürü | ne konulmuş olur. ıslerine katıyen müdahale etmez. Şimdiye kadar mıllî kütuphaneyakmaya başladı Batı memleketlerinde bu hayırlı Muzeler mutevelli heyetleri taramize müteaddit telıf eserler verKomüt Satış ve Tevzıi Müesse hareketlerın mutemadiyen tevalisı, fından idare olunur. Hatta muze miş olan muhterem ilim adamımısesi Kok kömürlerıni gununde a o memleketlerdekı ıstıkrar duygu mudurlerini de bu heyetler seçer. zın bu son hareketıni butun lamıyanlara bakıyesini şubat ayı sundan, emniyet hıssınden ılerı Batıda her şeyde bir devamlılık memleketseverlere bir ornek ovardır. Ve orada yaşayanlar busonuna kadar vermekte devam et gelmektedır. lur temennisı ile şukranla karşılımektedir. Odun depolarında gerek Oralarda hâtıralara karşı saygı nun böyle oldlığuna, degışmiyece yoruz. Bu kultur hayatımızın getıği kadar odun ve mangal kdmu gosterilir, yapılan hizmetler unu ğıne inanmışlardır. İişmesi için yapılmış en güzel hizrunün bulunmaması sebebıyle tulmaz. Koleksıyon sahıplerı buDoğuda ise insanlar, günlük ha metlerden bıridır. halk, bu yıl lınjıt kömürlerine yük emek ve para sarfı ile topla yatlarını yaşarlar. Kımse yarınını Uzun yıllardanberi muzelerimlfrağbetı artırmıştır. Komur Satış dıkları kıymetlı eserleri bir mu bılmez. Baslanılan ıslerin aynı zin Umum Müdurluğu, idare sazeye verırken bılırler kı isımlerı, hızda devam edebılmesı bir hayal hasında yetısmış zatlar tarafmdan v e Tevzi Müessesesi Müdurluğu, serbest satılan linyit kömürleri devletleri ayakta durdukça pa\ ı j d l r F e r d l e r i ı g e ç m l ş z a m a n l a r ı alâ ı<;gal edılırdı Son senelerde Umum nın nasıl yakıldığını gosteren bir dar olacaktır. Yaptıkları vakfı, Mudurlüge, Muze Mudurluklerınkırk, ellı sene sonra bırı gelıp bo kadar etmez, eski hâtıralara kıy de çalışmış, ilmi etudler yapmış de brosür bastırmıştır. met verenlerın sayı^ı da pek azramıyacaktır. Ve bu eserlerı her bir bilgin getirılmiştir. Sünnetçiler bir cemiyet turlu medeni tertıbe sahıp muze dır. Bu sebeple muzecılik anlayıYeni Umum Mudurun feyizlı çalerde, rutubetten, yangından, hır sımızda arzu edilen gelişmelerın kurdular hşmalarında muvaffak olmasını sızlıktan korunurlar. llmi kataloğ tarıhi de pek eskiye gitmez. Türkiyedexı sünnetçiler bir ce ları yapıhr. Fethı Fasanın ilk Turk muzesinı butun gonlumuzle dılerız. Şımdıye miyet kurafrak faaliyete geçmişler kurmasından sonra başlıca hare kadar çok kırtasıyeci bu zıhnıyet BaÇışta bulunan adına ayrı bir dır. Cemıjet tekâmul kurslan aça ketlı devır Hamdi Beyın Muzeler ile çalışan ve muzecılik meselelerak Anadoluda da sunnetın fenni pavyonda, salonda eserler bılgı ve Müdurluğu zamanıdır. Bu kıymet rinden uzak bulunan Umum Müzevkle teşhıre konulur. Bazan bu şekllde yapılmasını sağlıyacaktır. lı âlım ve sanatkâr, Türkiyenin es dürlüğun bundan sonra hayırlı bir llgilıler; sımdıye kadar Anadolu salonda bağıs sahıbınm bir bustu ki eserler dâvasını milletlerarası inkişaf yoluna gırmesi beklenmeda bu işi ehlıyetsiz Ssrberlerin, veya portresı de bulunur. Bağış sa bir plâna çıkarmıstır. İsmi ve ça hdır Idarecılerın verecekleri dehattâ rastgele kımseletrın kör ushıbınin çocukları, torunları ve lışmaları etrafında dunyayı alâka vamlılık ve emniyet duygusu bır koleksiyonerinmi de, sayın tura ve makaslarla bıle yaptıkları mensup olduğu mılletin ferdleri dar etmi? ve Istanbul Arkeoloji çok burayı saygı ve şukranla ziyaret Besim Atalay'ın hareketine katanı söylemişlerdir. muzesinı feyizlı çalışmaları ile caktır. îlk toplantısını yapan sünnetçi ederler. zengınleştirmiştir. Medeni sevıyenın belli başlı oller idare heyetine MumtRZ Teıel, T E Ş E K K Ü R Cumhurıyet devrınde Atatürk'un çulerınden bırı de devamlılık hissı Cevat Çetınsoy. Şukru Özkubat, j E«lm Melek Ertüzün'ün hftsve hâtıralara saygıdır. Cemiyetler, eski Türk medeniyetlerı üzerindeki Muzaffer Uğurellı, Muzaffer Ok J çalışmaları ve gosterdiği hedefler talıgını teşhls edcn dık, Nazmi Kilcıoğlunu seçmişlelr Ihizmet etmis insanları unutmaz, bilhassa arkeolojık alanda pek vehamijet sahiplerını daima aralaOp. Dr. NİHAL ÜNAL'a dır. rında yaşar bir halde tutarsa ferd rimli olmuş ve müzelenmiz eski Nüshası 25 Kuruş ve muvaffakıyetli bir amellvat Anadolu medeniyetlerinin çeşitlı Kamyon altında can lere umid ve sevk gelır ve bu gıTürklye Harlct yapan Opr. Dr. İSMAİL TÜReserleri ile dolmustur. bılerin savısı artar. Llra Kr. Lira Kr. verdi SAN'a. yardtmlannı eslrgemlyen Op. Dr. MUVAFFAK Aflr'e, Zeytinburnu Telsız MahaKe^ınde Müzelerımizde emniyeti tesis et Bütün bu çalışmalar yanında Senellk 75 00 150 00 Anestezlst Dr. Baha Ünal'», onceki akşam fecî bir trafık ka mek, onların mahfuz ve devamlı müzelere bağış geleneği kurula6 aylık 40 00 80 00 Asistan Dr. Türkân Koç ve As. zası olmuştur. Abdullah Yurt ida muesseseler olduğuna herkesı inan mamış, son on sene içinde rahmetS ayllk MOO 44.00 Dr. Nevzat Şen'e ve alâktlarını li Ruşen Eşref Ünaydm'ın Topkaresındekı temızhk ışlerıne a ıt 11373 dırmak vazıfemızdır. Bas»n ve Yayan esirgemiyen b»?ta SUIeymanlye plâkalı kamyon, 105 sokaktan ge Bız bugunku devlet muzelerin pı Sarayına bağışladığı çok kıyCumhuriyet Matbıacılık v« dofumevl Ba« tabibl Op. Dr. metli arşiv vesıkaları ve diğer Gaıetecılık Türk Anonım Şlrketi çerken 5 yaşındakı Bitcan Yapsr deki eserleri de gerektığı şekılde ŞükrO Konunılp olmak Ozere hütün doktor ve personeline arka tekerleklerın altına du^muş muhafaza edemıyoruz. Senelerden bazı bağışlar istisna edilirse bu Cağ»loğlu Halkevl Sokak No. 3941 Sahlbl tesekkürlerimt arzedertm. tur. Bırcan, karayona asılraait ıs beri rutubetten kurtulamıyan mü yolda fazla bir hareket kaydeditedığı sırada vukua gelen kaza zelerimiz vardır. Sonra muzelerı lememiştir. Em. Yb. NAZtME NADt soıvirfa çocuk herren olmuştur. mızi bir devlet dairesı halinde idaZekl Ertüzün Yalnız geçenlerde Atatürk devri re etmek ısrarındayız. Bu muzele milletvekillerinden ve değerli bilYazı lslertnı fıllen ldar» eden Bir randevu evi basıldı Meıul Müdtlr re hukmî sahsıyet vermek, mute ginlerden Besim Atalay, hayatı boCumhuriyet l«533 Ahluk polısı, onceki gece sabaha velli heyetleri k|ixnBjc. vgjonları vnnpa topladığj. **ki Türk sanaj^ VECBİ KIZILDEMİB. karşı Tarlabaşında luks b * ran vakıflar kabul eder hale getirmek eserleTflRTmnf^ftim Bakanhgrdevu eyını daha basmıştır. T E Ş E K K Ü R ANKARA Yalnız aile kadınlarınin devam sermayelerı ile kendı Kendını idaEski Eserler ve Muzeler Umum AUtflrk Bulvan Yener Ap.Yenlf.ehli Kızım Semra Alpagut teklı ettığı ve Manuk adında bir kadı re eder hale gelırlerse, devlet de MüdUTİugunun kadirbılırlıfı ile Telefon: 12 95 44. 12 0» 20, «ydır çekmekte oldufu iancılanın uzun sureden berı ışlettiğı fu buyuk külfetlerden kurtulmuş o Ankara Etnoğrafya Muzesınde ay12 09 66. J7 57 3S rına zamanında teshls koyup huş yuvasına yapılan baskında üç ameliyatını yaparak patlamnlc * çift suçustu yakalanmıştır. Yakaüzere bulunan lltlhaplı «pandlDOGl) İLLERt MERKEZ sitlnl alarak kızımı Allahın lanan kadınlardan birinın e^li plBÜROSU: yardımı Ue kurtaran duğu yapılan sorgu sırasında oğtnfintl C»dcle«ı Umen Han Dlyarbaku tenilmiştır. Ev muhürlenmiştir. Operatör Dr. Telefon: 1061 içinde 50 yaıığııı Müzeye Bağış Haluk Y. Şehsuvaroğlu HEM NALFNA MIHINA Vâizlere dair... oldu ek az gazete yazısı, dün bir Izmir gazetesinde okudağum haber kadar beni hem sevindirmi?, hem de kederlendirmiştir. Bu gazetenin neşriyatına göre evvelce tamamen başıboş bırakılmısken bn yıldan itibaren serbest vâizlerin camilcrde konusabilmeleri Emniyet Müdürlüğünün iznine bağlı tutulmustur, Böylece bazı hocalara talep ettikleri müsaa» de verilmemiştir. Gazete, Emniyet Müdürlüğünün din adamlarına baskı yapmaya kalkıştıfını ve bu davranışın halk arasında teessürle karşılandığını yazarak haberine son vermcktedir. Biz Izmir Emniyet Müdürlüjünün kararının yüzde yüz isabetli olduğuna söyliyerek fikrimizi açıklamaya başlıyacağıı. Eğer bu Müdürlükte bir kabahat aranmak Uzım gelırae böyle bir karara varmak için bn seneye kadar beklemis olmaıını ileri »üreceğiz. Serbest viizlere camilerde konuşma izninin Diyanet lslerince degil, onları matileri ve halleri ile en iyi tanıması Uzım gelen, bu hususta kâfi elemanlan bulunan Emniyet Müdürlükleri tarafından verilmesinde de isabet olduğunu ayrıca ilâve edeceğiı. Blraz oknmuş, yazmıs, düşünebilen, vatansever her Türk vatandaşının da bu konuda bizimle aynı fikirde olduğuna kani bnlunduğumuzu söylemeyi unutmıyacağız. Evet, evvelce olduğu gibi serbeıt vâirleri sabıkaaına falan bakmadan, iıtiınasıt başıboş bırakalım da. 1 Politikayı camilere kadar sokınnlar, «C.H.P. ye veya A. P. ye girenler kaflr olnrlar» deyip blz| daha da parçalaıınlar, daha da birbirftnize düşman etsinler, değil mi? 2 tnkılâplara söğüp sayunlar, bu memleketin yegine knrtalnş yolunn tıkamaya nğraşsınlar. Yeni harflerin, liikllğin, demokrasinln aleybinde bnlunsnnlar. Çarşafı, feıt lavunıunlar, 8yle mi? 3 Kendi eehillerini yayarak Türk milletini kepaıe etmeye çalışsınlar. Her türlü Batılı düsiinctye, ilmin ve fennin hükümlerine, bnlnşlarına karşı koysunlar, olur mu? 4 Nihayet viız konusu olarak «bir anne oğlunu yıkarken oğlanın peştemalı, göbeğinden kaç parmak yukarı olmalıdır?», yahut «karı koca cima halinde iken lmsik topn atılırsa ne olnr?» snallerini ortaya atarak gizll alınıp satılan şehvet romanlarına taş çıkartıcı ifadelerle din adamlarına beslememiz Uzım gelen saygıyı sıfıra indinlnler, münaıip mi? Kasaba kasaba, köy köy, caoıj cami gezen serbest vâizlerin tabiî bir kısmının bu millete yaptıklan fenalışı acaba kim yapmıstır? Bugün dinî inançlarımızm zaafından, Allah korkusunun azlığından, ibadet borcuna kavıtsızlıktan sikâvet ediyorsak bunda mesulün, kendi çıkarından başka şey düsünmiyen, kara cahil ve asıl koyu dinsiz yobazlar oldnğunu söylersek hakikatten pek uzak bir iftirada mı bulunmuş oluruz, dersiniz? Camilerde elbette yalnız hakikî din adamları konusacaklardır. Dinin emir ve nehiylerinden yalnız korkmıvacağız, aynı zamanda bn dini se\ece£iz. Dinimizi bize sevdirecekler ise sadece ve sadece sayacağımıs adamlar olabilirler, Haberin yukanda anlattığım sekilde verilmesi beni pek üs> dü. Cevat Fehmi BAŞKUT CUMHURİYET M EVLIT olümunün 40. gününe müıadlf 7.2.1963 perşembe gUnü öjle ntmazını mütaakıp Tesvlklye Camllnde merhumun aziz ruhuna lthaf edllmek üzere H. B. Nusret Yeşllçay, H. Halll Ibrahim Çanakkalelt, H. Fevxi Muır. H. Azlz Bahriyell ve arkadaşlan tarafından okunacak Mevlldl Şertfe »kraba, dost ve arzu edenlerin teerifleri rlca olunur. Oğlu: Haluk Tokay Cumhuriyet 1«43 ADNAN TOKAY'ın BOĞAZİÇİNDE ORTA OYUNU KARAGÖZ r BÜYÜK FIRSAT Her sabah on ikiye kadar müracaat: 44 93 93 44 03 45 Eyup Bulbulderesı Saya sokağında oturan Gulızar Koçak ile komşusu Zelıha Gulşen onceki ge ce alacak yüzünden kavga etmişlerdir. Munakaşa ile başlıyan kavga, Gu lızarın ekmek bıçağı ile sokağa . Cumhuriyet 1637 fırlaması uzerıne kanlı bir şekil1 de son bulmuştur Gulizar 38 yaşmdaki komşusunu bıçakladıktan sonra kendisıni yakalamak isteyenlefre de saldırmıştır. Güçlükle yakalanan kadın hakkında koğuşturma açılmış, yarah kadın tedaviye gönderilmiştir. tklnd) 1 Kadın kadını bıcakladı RUH • • • • • Aylık, renkli, resimli ve nefis baskılı Çok güzel ve faydalı yazılarla dolu olarak çıktı. Çıkaran: DUNYASI Dr. R E F E T KAYSERİLİOGLU Gt.NK* lll.KRİ MERKEZ BÜROSU : Kuçuksaat Meydanı Edıroe Hanı Adan» Telefon: 4550 ZAFER GÜNGÖR'e ve amellyatta bulunan ebe hem slre Nurten Czek'e yine haatahanenln dlğer personeline en derin minnet ve şukran duygularımiîm lletllmeslne gazetenız tavassutlannı lstlrham edertm Babası: Bedrettın Alpafut Levent'te, Eczacıbaşı fabrikası bitijiğinde, (Squib) fabrikası karsısında, Büyükdere asfaltı üstünde, cephesi (43) metre olan (17,000) kusur metrekare arsa üzerindeki dört bloktan mürekkep (1200) metrekare fabrika binalariyle birlikte satılıktır. ŞUBAT 6 RAMAZAN 11 c O Bu sayıdaki yazılardan bazıları: ALLAH + Kader Var mıdır? Iyilik ve karşılığı Ölümden Sonraki İntibalar Mevlâna'dan Bir Ses •k Hayatın Gayesi Almanya'da Tekrar DünyaDeniz Altında bir Kongre ya Gelen Kız Sabrın Lüzumu Bilgi ve Kendini Bilmek Korfculacak Bir Şey Yoktur Enteresan Telepati Olayları Ruh huzurunuzu ve saadetinizi sağlayan yazüar yalnız Gazetemlze gondertlen yazılar konulsun, konulmasın iade edılmez. Üânlardân mesuliyet kabul olunmaz * Abone ve »an l«l«n için, zartın Cumhurtyet 1649 üstUne «Abone» veya «ll«n ServiJİ» KAYIP Pasomu kaybettlm. Hükaydının konmuı liumdır. kümsüzdür. * Karagümrük Ortaokulu BU GAZETE BASIN AHLAK Y»çar Büyuktunalı YASASINA ÜYMAYÎ TAAHHÜT Cumhuriyet 1M1 ETMÎSTİR. Yenikoy Bogazisi gazinosunda Cumartesi, Paıar vt Çarsamba akçamları tertiplenen tarihl iftar »ofrası ve Turk temaşası gecelerinin gordüğu fevkalade rağbet karsısında müessese mudur • lüğü, umumî arzu üzerine Ismaıl Dümbüllü ve arkadaş larının oynadıkları orta oyunundan sonra programa kukla ve Karagozu d« ilave e t miştır. Fiatlarda bir değişiklik olmadlğı gıbı, menuler de da ha zengınleştırılmıştır. Üc retsız otobusler yıne saat 17,30 da Taksim Opera binası ö nünden kalkmakta, avdette mısafirleri tekrar oraya bırakmaktadır. (Basm 16581656) a o 5 2 n rz RUH DÜNYASl'nda V. E. ] 8 05| 13 28116.13 18 31 20 04 6.21 Cumhuriyet 1634 1 1 3 1 6 98 9.43 12.00 133 11 51 RUH Her ayın ilk haftası bir DÜNYASl • almakta acele ediniz. FİATI: 150 KURUŞTUR. Adres: P. K. 140 İstanbul. KLOB X te, Zengin Program Reklâmcılık /164S Cumhuriyet 1663 ^MIIIItlllllMIHIIIMMIIIMIIIUUIinilllllllMIIIIIIMIIIHIIIIIIIIIHIIIMIIIIIIIMIUIIHIIIIIMIIIIIinillllllllllllMIMIMIMIIIIUIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIU 5 CUMHURIYET'in Tefrikası: YilAN E l M KADlN paraları çıkardım o da mektubu getirdi. lyice baktım, benim yazdıjım mektuptn. «Ama ya kopyalarını aldıysanız» dedim. Güldü «Kinıe emniyet edip de bunu yapabilirim, böyle bir şe \\ bilip de haber \ermemek, sadece şantaja kalkmakla ben de suçlu çıkmaz mıyım sonra?» dedi. Makuldü söyledikleri. Pa rayı verip, mektubu aldım, son ra: «Parayı aldım baska bir alacağim kalmadı diye bir kâ|ıt yazıp verin bana, dedim» ttiraz etmek istedi, (akat 10 bin lira daha vereceğimi söyleyince razı oldu. Iste o zaman kâgıdı getirmek üzere dönfince onu arkasından vurdum. öldügüne kanaat getirinee avucondan verdigim paraları geri aldım. Parmak izlerimi bırakabilecegim her yeri sildim. Patırtı olmasın, belki görünmeden çıkabilirim diye sokak kapısını araya bir kâğıt sıkıstırarak kapadım .. Hepsi bu kadar. Haluk donuk bir sesle: Soğukkanlılıkla işlenmis iki cinayet, dedi. Kendimi müdafaa ettim, diyorum sana Hem sen nasıl ele verdin beni . Bn da öldflrmek değil mi? Şimdi ne yapabilirim ben? Söyle ne yaptığımı istiyorsun?» Haluk hafifçe güldü. Hiç bir fevkalâdelik istiyecek değilim, dedi, nasıl olsa sen bana söz vermistin. Ne sbzü \ermiştim? Hani ben sana bavullanmı, kapılarımı kapamış bir insan gibiyim, sade son adımı adımı atamıyorum demiştim. Sen de beni bırakmıyacagısı s6ylemlştin. Hatırlıyor musun? l«te o son adımı atmaya karar verdim. Kadın bir an sustu kaldı. Son ra inanamıyormuş gibi: Sen . dedi. Beraber ve bir hıçkırık dügümlendi bogazında, sonra birden adamın elini öpmek iıtedi. Haluk acele elinl çekti: Sade doknnma bana, dedi. Benden tiksiniyorsun.. Hattâ öyle zannediyornm ki, bn lefer seviyorsun. O güzel kadını »eviyorsnn... Her seyi ben yaptım, sen kurtulabilirsin.. Şn hal de, niçin? Adam hafifçe o müstehzi ve acı gülüsü ile fiildü: Her niçinin cevabı verilebilse idi öyle »annediy.irum ki, dnnyada her «ey halledilirdi . 59 Kadın bamoda ııplak. sanki benı bekliyordu. Her şey kolav oldu Sade mektuhn bilmi%ordum. Mektuhu alamadım. Arkadan Sara çıKtı Artık onu da öldürnıekten baska çare yok tu. Bu sefer usak mektubu sdy ledi Kadın telefonda sana okurken öbür telefonda dinlemisti. Baııa haber \erdi£i zaman korku içinde bocalıyordu. Ben de çı'çına döndüm Tehlike cok büjüktü. Bu sefer Sari'nın e\de olduğu saatleri ö$reııdim, gene cocuk knafetine eirdim Fakat o sekilde ki. nıer divenlerı çıkarken gözümden şöViük'eri cıkarıp helimde senturumla sıkarak >ukan dosru k^ldıracaiım. eteği aşağı çekerek. saçlarımı bir iki firkete ile basıma tophvarak asağı yukarı kendi halimi buldum Mak sadım, apartımandan girip çıkarken bir çocuk şö'rmeleri idi. Halbuki Sara'nın karşısına o va zivette çıkmam doŞru olmazdı. Kaoısını bir kaç kere çaldım, nihavet eeldi açtı Karsısında beni «örünce sasırdı birar. Ben soğuk bir halle «Parayı getirdim. iceri gireyim de konuşalım» drdim Pazarlıeımız kısa sürdü. 50 bine razı oldu. Ben Nlçin? Belki de sadece bir erkek gibi yasamadım. bir erkek gibi bitirmek istiyorura. Hrm artık fazla düşünraeye lüzum vok Hadi al bir aigara iç, dedi. Cebinden çıkardıgı paketten bir sigara aldı, kadının dndakla nnın arasına sıkıstırdı çakmafı çaktı. Her zamanki gibi sâkindi. Bir gün sonra idi. Hava boğucu sıcaklığını muhafaza ediyordn. Buna rağmen o eski köşkten çok nzaktaki bol çiçekli bahçenin ortasındaki modern köskün peneereleri de, perdeleri de kapalı idi. Sanki içindeki yasayan kimse dısarı ile, ha>atla alâkası m kesmek istemisti. Ve hakikaten de bu böyle idi. Radyonun karşısındaki berjerde otnran Semra saatlerden beri hemen kıpırdamıyordu bile. Ku eagında bir gazete vardı eliyle de sım sıkı tutmuştu.. Beyninde bir tokmak durmadan vuruyordn. «Haluk öldü..» (Haluk ona •eni ve sevdigini kurtaracafım demişti. Hiç yasamadım bana bir gece yaşat demişti. Son dü sttncem sen olacaksın demişti.) Haluk tam bir erkekdi, her sözü dogru idi. Bir gece yaşamışlardı, bütün bir gece.. Tek bir gece.. Şimdi artık Haluk yoktu. Hayat yokto . Telefon çalıyordn.. Çalsın aç mak istemiyordu kimse ile konusacak hali yoktu.. Fakat o yırtıcı ses devam ediyordu. Bu sesten kurtulmak lâzımdı. Birden yerinden fırladı hırsla telefonu açtı. Safinin sesi: (Arkası var) Dunkü tefrikamızda baştan 18 inci satırdan sonra bir parağraf atlanmıştır. Özür diliyerek bunu aşagıya koyuyoruz: *** «Bense ormandaki kulüV bede çok bedbahttım. Ağaçlardan, hayvanlardan, birden çıkan simseklerden, sararan havadan, bilhassa üvey babamdan korkuyordum. Üvey babam kendi aklınca sözde beni terbiye ediyordu. «Korkak bak §eni nasıl adam edecefim» diyordu. Bana çalıçırpı top latıyor, Ince dalları keserle keatiriyor, boş Mtnanlarımda silâh kullanmasını öğretiyor, hattâ torla piliçleri kestiriyordu. tnan, ilk lamanlar hayvanlar eli mln altında çirpındıkça çok fena olurdnm. O da pek eğlenirdi. Kahkahalarla gü ler, «Hadi bakalım gayret, yoksa yersin dayağı» derdi. Bir kaç kere döfmüştfl beni, annemin dayağı hiç kalmıştı onunkilerin yanında. Böylece iki seneden fazla bir zaman geçtü Bana baska türlü bakmağa başladı. Yanımdan geçerken iürtfinüyor, ötemi berimi sıkıştınveriyor, pis pis şeyler fısıldıvordu. Bir gün annem öteberi almağa şehre gitmisti » Düzeltme Sadece"ampul"veya "fluoresant" demektense EDISON isteyiniz ! Üâncılik: 9753.1621 ~ ^ i I I I I I I l i l f l I I I I I I I t l I M I l I l l l l I I I I I I l t l i l l f l l I I I I t l l l I I I I I I I M I I I I I I I f l I I I I I T l l F I I I I I i r i t t l C M I I I I I I I I I I I I I I I I I M I I l l l I I I I I M l I I I l M I I M l I I I I I I I I I I I i r i l i l t l l l l l l l l l l l l l I l l l l l I l l I I I I I I l l I I I I I l l l l l l l l l I I I I I I I I I I l l l l l l I I I I 1VS>>
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle