23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ALTJ CUMHURÎTET 3 Şubat 1963 1963 Bahar Modasının Yenilikleri Omuzlardo apolet roblarda iki kat etek, fisto işleme, incecik biyelerden yaçılmış düğmeler, tüylü siyah bere ve sağ yanında pırıl pırıl bir iğne, Bahar modasının başlıca yenilikleri Hiç akla gelir miydi?.. Kadın modasında «spor» la «giyimli» nin arasındaki sınır yıkıldı. 1963 modası, akşamlar için «spor» n benimsedi. Trençkot, redingot, pardesü, gecc zevkine uygun, yeni bir «spor» manto nesli türedi. Satenle, lame ile, kadife ile süslenip pırıldıyan basbayagı «spor» mantolar... Bayramlık kumaşta kesin, fantezisi biçim. Bu akla gelmez çelişmeden bütün zevkleri doyuran bir yenilik dogdu. Spor'la lüks, hem de en göz kamaştırılan lüks sarmaş dolaş: Yalnız mantolarda değil her şeyde... Meselâ, «Dior» un bir '«kaş sinyon» (yalnız topuzu gizliyen şapkacık) u var; bir spor bereden farksız, ama tapesinde berelerin klâsik ponponu yerine göz kamaştıran bir pımici kazağına bırakıyor. Eski bir sarayın yeni vazifeleri 1963 baharının saç modellerinden üçü. (Soldan sağ a) 1 Arka saçlar önlerden daha kısa, alnı açıkta bırakan ön tutamlar yiizü çerçeve gibi sarıyor. Bu kuvafür çok genç yüzler için 2 Olgun kadın kuvafiirü. Bütiin saçlar yiizü dalga dalga çerçevli yor. Fakat çörünüş sade, tabiî ve özentesiz. 3 Ense meydanıla, tepe kabarık, saç uçlan yanda yü ze doğru bükülii. Boyunlarının narinliğine güvenenler bu kuva fürü kaçırmamalıHır. Evvelce manastır iken 1640 da tâdil edilip Georg von Calenberg için ikametgâh haline getirilen Hannover'deki .«Leineschloss» Sarayı. şimdi de Federal Aşağı Saksonya eyaletinin Parlâmento binası olarak kullanılıyor Federal Almanya'da her başşehrin merkezini bir saray, bir kale veya bir şato teşkil eder. Vaktiyle Hannover Kırallığının başşehri bulunan şimdiki Federal Aşağı Saksonya Eyaletinin başşehri Hannover'de bu merkez «Leineschloss» tur. Bir manastır iken 1640 yılında George von Calenberg için bir ikametgâh haüne getirilen ve geçen yüzyıl içinde de ön cephesi klâsik mimarî tarzında yükselen bu saray İkinci Dünya Harbi esnasında birkaç dış duvarı müs tesna hemen tamamen harab olmuştu. Saray, son günlerde. tanınmış Alman mimarı Dieter Oesterlen tarafından mevcut dış duvarlar muhafaza edilmek suretiyle tnodern bir şekilde yeniden inşa edilerek. başka bir vazifeye tahsis edilmiştir. Bundan böyle burası Aşajı Saksonya parlâmentosunun binası olarak. yine yarım milyonluk şehrin merkezini teşkil edecektir. «Leineschloss» Hannover halkının daima çok sevip, çok takdir ettiği bir binaydı. Prens Eugen, Rus Çarı Büyük Petro, filozof Leibniz ve tngiliz «Georg Devri» kırallarının girip çıktığı bu saray, Alman tarihinin parlak bir devrini temsil etmektedir. 11.000 Metre kare genişligindeki sarayda şim'!'• 'r)7 miUetvk'ü ile 83 m° Avrupa sosvetc dedikodularına adı karısan güzellerden biri, kocaman bir «dalealı topuz» u benimsedi. lste bu da 1%3 ün deeisik bir kııvafürü Leineschlnss şatosunun 15 basamaklı geniş merdiveni ve mermer sütunlu methali mur ve müstahdetn çalışmaktadır. İkinci Dünya Harbi esnasında büyük tahribat gören Hannover şehrinde önce modern bir trafik sistemi ve 3reni mahalleler kurulduktan sonra, sıra şimdi de resmi binaların yeniden inşasına gelmiştir. Bu resmi binaların inşaatında asli !iiV" ^Hümemekte. daha ziyade mimari tarzına verilmektedir. önem Yeni bir süs, apolet c) 1963 bahannın gece ve gündüz benimsediği bir süs var. Basit, küçük bir süs: Apolet... Yukarıda, onun gecesinden bir örnek vermiştik. Gündüzleri de önçminden hiç bir şey kabettiği yok: 1962 nin düz caketlerinin boyundan kesiniz, omuzlarına kendi kumaşmdan bir çift apolet ilistiriniz, tam bel hizasındaki kenanna yıne kendi kumaşından bir bant eeçiriniz, günün s?vilen modellerinden biri ile karşı karşıyasınız. Binanın iç tezyinatıyla Aşağı Saksonya Eyaletinin ressam ve heykeltraşları vazifelendirilmistir. Bu sanatkârlar çalışmalannda mahalli zevke uymaktadırlar. Sarayın yeniden inşasında «eskiye saygı, yeniye cesaret» prensipi esas olarak slımrıs'ır Çiçek kokan bir moda rüzgârı Ve daha şimdiden: Bahar ötesi, tâ gelecek yazdan doğru, çiçek kokan bir moda rüzgârı... a) Çiçekli ketenlerden şjjpcir ye roblar ama kolları lnbctrık, yakaları geniş, bildrğimiz Mhdi halinde görünüşlerinden başka, gösterişli, fantezili bir havaları var. b) Romantik modeller: Küçük çiçekli bluzların ceketi aynı serpme çiçekli kumaştan. As tarbluz eşitliği yeni bir şey değil, fakat bunlarda d»sen çok cici. çok neşeli. Siyah Beyaz, hiçbir modanın vazgeçemediği bu eşsiz renk karması. 1963 bahannda «la başta geliyor. (Solda) Beli siyah strasla işlenmis bir rob ve (sağda) belinde ince bir fiyonk bulunan siyah etekle beyaz bluz bilir. Renkler arasında dolaşmak da bir angarya olmasa gerek. Bir metre, bilr buçuk metre çiçekli kumaş, başit bir bluzla bütün bir tayyör kazan dırabilir size. Moda yalnız ye niyi seçmek için öncü değildir, eskiyi yenilirken de en zevkli, en kestirme en işe yarar şeyi ondan alabilir insan. Mesele bir modayı ana çi^gıleri ile kavramakta. her çeşit saçın cgüzel»i moda. llle de kabarık, ille de şinyon, ille de şu bu yok. Hiç bir vakit de nlmayacak. Bütün kabarıklızı arkada toplanan, vuvarlak. ahenkli bir yüz icin en uvtun kuvafürün, ynkanda cörülen biçim oldnfrnnu söylüyor modacılar basJ hepsinden daha hoş buldu. Tıpkısını yaptUrmasanız da saç modasının son kaprislerini tanımak bir zevkinizi birkaç çizgiye esir kalmaktan kur taracağı için önemli sayılmalı. Dalgalı topuz Avrupa sosyete dedikodularına adı karışan güzellerden biri kocaman bi!r «dalgah topuz»u benimsedi. Ünlü prodüktör ve aktör Va dim'in son nişanlısı, bizde hiç akıldan geçmiyen dümdüz bir taranışı seçti. Yine gün kadınlarından biri: Bütün kabarıklığı arkada toplanan yuvarlak, ahenkli bir Kesin, dar anlayışı atınız «Bu yıl saçlar kabarık, bu yıl saçlar kısa bu yıl saçlar şöyle, böyle...» Bu kesin, dar anlayışı bilr yana atınız. Hayır bu yıl da her çeşit, her uzunlukta, her «hava»yı yara tan kuvafürler var. Bütün me sele kendi tipinin saçını arayıp bulmakta. Renk cümbüşü Zaten. bahar modasının bir renk cünbüşü ile karşımıza çıkacağı anlaşılıyor. Paris'in bir numarah modacılarından birinin şu modeline bakınız: Çağala yeşili etek, şeker pembesi ceket, bu iki renk çiçekli bluz. Ev için. bütün sabahhkların pabucunu dama atacak bir ori.İinal model: NzakDoğu'dan ilham almış daracık, topukları döven, yakasız (yaka açık lığı boynu sarıyor), kolsuz bir rob. Yanlarda bir yırtmaçı var tâ dizlerdn yukanya uzanıyor. Bu model için bir tek desen seçilmiş: tri, kocaman benekler... Ne kadar irisini bulursanız... Bizde bir saç biçimi moda oldu nıu... Geleiim saclara: Bizde bir alışkanlık var, bir saç biçimi moda oldu mu çoğunluk ona uyuyor v e bir türlü vazgeçmi yor. Bir kalabalığa girdiniz mi bir teviye kuvafürlör arasında biî bezginlik bashyor âdeta. Oysa moda hiç bir vakit böylesine sınırh değildir, olamaz da. Kadın tipleri, kadın güzelliği sayısız. smırsız bir zenginlik içinde iken moda nasıl birkaç çizgiye saplanır kalılr. Geçenler geçti, bu bahara bakalım, en uzundan en kısaya, en kabarıktan en ipek gibi dökülenine kadar Yukarıda resmi görülen ve şimdi 7 milyon nüfuslu aşağı Saksonya eyaletinin parlamentosu haline getirilen sarayda, Rus Çarı Büyük Petro, İngiliz «G«org devri» kıralları. filozof Leibnitz gibi birçok tanınmı; şahsiyetler oturmuş, misafir kalmışlardı 1963 bahan icin bir manto: Bevaz. Beyazın yeknasaklıgım örtmek, bn veknasaklıga renk katmak icin de, basta alaea bulaca bir esarn rıltı: Bir kocaman straslı top düğme. 1963 modasında, bir pırıltı bir bereden lüks şapka yaratmaya yetiyor. Etekleri iki kat roblar Çok seTİleceğini, tutulacağını şimdiden rahatça söyliyebileceğimiz bir venilik de: etekleri iki kat roblar.T. Moda bu yeniliği ile geçmişin bir. ~güzel>* liğini tekrarlıvor. Yepyeni bir sev varatmakla övünmeye belkı hakkı vok ama ona o kadar günün havasını vermiş ki... Nina Ricci'de böyle iki zarif model var: Omuzdan eteğe (üst etege) kadar bütün plili, biri daha geniş öbürü daha dar plili. Dizlerin epev yukarısmda kalan bu ilk etegin altından bîr ikinci etek uzuyor. Daracık. bir etek plilerin altmdan on santim kadar görünüvor. İnsanoğlu dünyanın dengesini bozuyor Uzun süredir bilginleri düşündüren bir konu gittikçe daha kaygı veren bir ha! alıyor: O da 5u: Atmosfer denilen şey, her gün içüıe atılaıı muazzam ölçüde zararlı ve zehirli maddelerin biriktiği bir eleman haline gelmede. Kimya endüstrisinin. ısıtma tesislerinin, yakıtla işliyen taşıtların durmadan havaya yaydıkları gaz ve tozlar... Sonra, arada sırada bir büyük devletin aklına esip yaptığı atom denenıelerinin radyo aktiv döküntüleri ekleniyor bunlara. Bütün bunların, özellikle iklim şartlarına şiddetle etki yaptığını iddia eden bılgiulerin sayısı gün geçtikçe artıyor. En yakın örnek olarak ta bütün Kuzey yarım küresinde fırtınalar içinde ve çok dü;ük ısı ile geçen ilkbahan gösterivorlar. Dünya endüstrilerinin günde aşağı yukarı sekiz milyon ton yakıt harcadıkları tesbit edilmiş bulunuyor. Bundan küçümsenemiyecek ölçüde kalo ri meydana geliyor. Bu rakam, tabii güneşten gelen kalorilerin meyanında çok zayıf, ama şunu hesaba katmak gereki yor. Suni enerjilerin yarattığı gittikçe, daha fazla sanayile sen belli merkezlerde, topla narak oradan yayılıyor, yani dünyanın çevresine etki japa nilecek mevziî ısı kaynaklan • eşkil ediyorlar. Amerikalı fizikçi H. Tellere göre. Aynı sebeplerden ötürü de bir anidrid karbonik artışı görülüyor. Bu artışın bir kısmını Okyanuslar emiyor, bir kısmı havada kalıyor. Havada gaz tıpkı yerden boşluğa doğru gönderilen. ısı ışınlarını. yan sıtan bir ser camı gibidir. Gaz havanın karışımına pek az ölçüde girer, tâ ilk buharlı makineler zamShındanberi havadaki gazın yüzde 2 nisbetinde arttığı görüldü. Işte artış 1 u bulduğu zaman, ser daha 0 da ısınacak ve H bombasını yaratan ünlü Amerikan fizikçisi Teller'e göre bu hatırı sayılır iklim değişikliklerine sebep olacaktır. Buzların çö zülmeleri, bu yüzden Okya nuslann seviyelerinin yüksel mesi gibi. Sonunda da. yeryüzündeki hayatm değişmesi de tabii. Atom araştırmalanna ve infilâklerine gelince, daha baş tanberi bunların ağır sonuçlar doğurabileceği söyleniyordu, son sistem feza araçlan, dünyanın etrafında inanılmıyacak kadar karışık bir fizik mekanizma bulunduğunu ortaya çıkardılar. Bu karışık mekanizma üstelik boş bir muhitte de değil, elektrikle yüklü parçacıklar ve dünyadaki olaylara şiddetle etki yapan manyetik alanlarla dolu bir bölgededir. Atmosferdeki bu mekaniz manın en enteresan elemanlarmdan biri de Van Allen halkalarıdır. Bu halkalar, dünyanın manyetik alanı tarafından yakalanan ve bir kısmı alt atmosfer tarafından emilen dış boşluktan gelme bazı parça cıklardan, özellikle elektron ve protonlardan meydana gelmişlerdir, parçacıklarda çok yüksek enerji var. Termonfikleer bombalannın etkileri Bir çok ilim adamları, 1961 baharında Rusyanm bu yakınlarda da Amerikanın yük«ek irtifalarda patlattıkları termonükleer bombalaıın dünya ü zerinde tamir edilmez etldler yapabileceklerini ileri sürü yorlar. Şu son yıl içindeld yüksek irtifada atom infilâkları üzerinde yapılan incelem»ler bunların manyetik alanda bazı değişmelere sebep olduğtınu ispat etti. Yine atom. denemelerinin gerçek etkileri II zerindeki tahminler çok çe şitli ve tereddütlü. Kâinatırt eşiğinde durmadan yeni yeni denemeler yapılıyor, bu denemelerin de yığınla sebebi var gibi, ama gerçekte, belki de sadece dünyadaki tabii olayları düzenliyen bu garip esrarlı, keşfedilmemiş mekanizma nin atom infilâkları ile kurcalanması sonunda neler olabileceğini anlamak merakı. Iklimlerdeki önemli değişme Bilginlerin vardıkları lonuçlan şöyle özetleyebiliriz: Bu yüzyılın başına kadar iklim lerdeki önemli değişmeleri inceliyen ilim adamları sadece tabii sebepleri gözönünde tutarlardı. Bugün durum değişmiştir. Atom infilâkları yepyeni bir problem yarattı lar: însanlarm faaliyeti atmosfer olaylarınm mekaniz masını tedirgin edebilir ve iklim üzerinde etki yapabilir mi? Mesele bu şimdi. Metereologlar diyorlar ki; mevsimlerin kaprisleri gerek fizik, gerek istatistik bakımından geçmiş yüzyılların, hiç değilse otuz, kırk yıhn tecrübe lerine dayanarak değerlendi rilmelidirler. Yoksa, bir ba kışta normal bir mevsimin nasıl geçeceği kestirilemez, her yazın mutlaka sıpsıcak. her yılbaşının da mutlaka karlı geçeceğini, bunun aksi olursa ortada endişe verici bir durum bulunduğunu düşünmek, basit olur. «Yani, buna göre, iklimlerde gördüğümüz olağanüstü değişikHklerden hemen kaygılanmamamız icap eder. Korkanç catnbazlık Fakat en iyimser âlimler bile atom çağının tehlikeli oyunlara merak saran, ateşle oym yan insanlann, tabiat kuv vetlerine hükme kalkışan eski bttyüeülere benzetiyorlar. Daha »»rsrları, açık «çık gö rfitmegt de bu korkunç cambarîığı çok bCyıik Wr difckat le Tüylü bere ve pırıl pırıl bir iğne Basit bir tüylü siyah bere, sağ yanında pırıi pırıl bir iğne. Günün, daha doğrusu gecenin güzel modellerinden biri karşınızda. 1963 akşamları, alışılmış süs anlayışından uzak kaprislerin şenliği içinde. Alışılmış, ağırbaşlı mantolar bir kenara bırakılmış. Bir «yıldız» gibi süsleniyor artık kadın. Düşününüz, siyah lameden klâsik bir pardesü ve omuzlannda asker üniformalarının apoletleri... Gece, lame pırıltısı ve üniforrnıı... Hep bir arada. Sonra, bir beyaz trençkot. Basbayağı, gündüzleri sokakları dolduran trençkotların bir eşi. Geniş yaka, belde bağlanıp uçları sarkıtılan bir kemer... Ama kumaşı beyaz saten. Yeni süsler: Fisto işleme Modada nıevsimler tabiattan çok erken başlar Modada mevsımler tabiattan çok erken başlar. Kara kış ortasında. kışın çilesini yüklenmış dünyanın bir köşesinden doğru bahar esıntileri... Daha ;lk süneşli günler için; a) Bevaz^nanto. Rengin aydınlığı yetiyor, biçim sadenin sadesi. 4 kruaze, yakasız, iki yarma cep, meselâ. Beyazın bitevıyelığinı baharın neşesine uydurmak için: Renk sıcaklığı katmak gerek. Başta alaca bulaca bir eşarp. Yeni süsler: fisto işleme. Bahar mantolarınm bile fisto işleme ile süslendiSini görecegiz. Kol kapaklan, yaka kenarlan bildigimiz fisto puan brodelerle şüslenecek. tncecik bivelerden yapılmış düğmeler: terzilerin birer çicek eibi hazırlıyacaklan bu «bive düğme> lerin önümüzdeki bir çok dügmeleri eölgede bırakacaklarını düsünebiliriz. Türkçe adı ne olacak bilmiyornz. Bugün için onu doğdnğu yerdeki adı ile tanıtacağiz «Spinnaker». Biraz velkenli, biraz paraşüt bu. Daha doğrusu, yelken, kayık, paraşütten yeni bir deniz taşıtı. Talnız, paraşütünde eşit iriliklerde, eşit azaklıklarda delikler açılmıs, bu delikler oraya girecek havayı ayarlıyorlar. Ayrıca yelkenleri de var. Denizlerin yeni tanıyacağı bn garip yelkenli paraşütün çok hızla yol alacağı tahmin ediliyor. Yakında bir gün yelkenlilerin süzülüp süzülüp gidişleri arasında kaçarrasına geçip giden, derin bir hantal torba biçiminde paraşütler göreceğiz. Bu hantal paraşütlerin altlarına gizlenmiş gibi dnran yelkenleri ancak yakınımıza sokulurlarsa fark edecefiz. Kırmızı etek, lâcivert bere b) Donuk, silik renkler göz alan renklerle canlanıp bahara yaraşacak: Geçen mevsimlerde çok benimsenen gemici ceketlerinin çok işine yaradı bu. Koyuya da beyaz eteğin yerinde bir kırmızı etek ve bir örgü lâcivert berede kırmızı ponpon. Ceketin altında bluz da yerini tam bir dik yakalı ge Son renk Varmaları da ilginç: Bejle mavi, yeşilimsi gri ile menekşe pembesi, turuncu ile yeşil bir arada. Genellikle, açık ve sıcak renklelr çok moda. Açık gri. uçuk mavi ve leylak pembesine çok yer verilmiş. Koleksi yonlar birer çiçek bahçesini hatırlatıyorlar. Yeni baharlıV larmızı seçerken (renklerin ? ' • caklığına tathlığına önem vediğiniz kadar gardrobunu? mevsime uydurmaya çalışıı ken de bu renk tathlığındaT> faydalanmalısmız. Renkleri scacık gelen, hemencecik hoşa giden bir eşarp. bi* yaka, Vir bluz, birkaç düfime snzünüzden ve modadan düşmüş dün kü elbı'penİ7İ huffün^ ııvduri Açık ve sıcak renkler moda Batan denizaltılardan kurtulma konusu, çoktan beridir çıkar yol aranan en önemli konulardan biridir. İngiliz denizcileri, şimdi buna bir çare bulmuş görünüyor. Yeni icadedilen iki kat bir kauçuk tulum bir kaza sırasında boğulmaya mahkum denizaltı mürettebatını tıpkı bir can yeleği gibi kurtarabilecek: Tulumun katları arasına sıkıştmlmış halde karbon gazı şişeleri yerleştirilmiş. Kaza sırasında bu gazlar sayesinde tulum şişiyor ve tabiî, giyeni su üstüne çıkanyor. Akdenizde bir yığın tecrübeleri yapıldı, çok iyi sonuçlar alındı. Bir kurtarma ekipi 160 metre derinlerde çalışıyordu, yeni kurtarma tulumlan giyerek suyun yüzüne çıkabildi. Hem de güçlük çekmeden. Oysa bugüne kadar bir çözülemez mesele idi bu. Sonra bnnları birleştirdiler. Böylece birleştirilen hücrelerin meydana getirdikleri dokuların hâlâ çarpmakta oldnkları görüldü. Bu son derece ilginç tecrübeden anlaşıldıfına göre, kalb hücrelerinin vurnşları ayrı ayrıdır. Kimi daha hızlı, kimi daha yavaş vurmaUta. Dakikada 10 dan 150 ye kadar. Hücreler ayrıca incecik teller uzatarrk birbirleriyle birleşiyorlar. Ve ortaya bir hücreler ağı çıkıyor, en hızlı hücreye göre çarpan bir ag. Bu ağ, sonunda, tellerden yapılmış bir «ıvuran» orgam meydana gctiriyor. Yine bu inceleme sonuçlarından anlaşıldığına göre, iki türlü kalb hücresi var: Uzun, intizamsız hücreler. Bunlar kendiliklerindcıı çarpıyorlar, belki de öbürlerini idare ediyorlar. Ikinciler: Daha küçük, yuvarlak hücreler. Bunlar ancak yönetici hücrelerle temas ettikçe çarpıyorlar. Batı Almanya'nın en geniş nehirlerinden biri olan ve üzerinde dünya çapındaki Hamburg .limanına kadar rahatça seyrü sefer yapılan Elbe Nehri, çok soğuk kış aylarında bile tamamiyle donmaz. Buna karşılık, büyüklü küçüklü bırçıık buz parçaları suda dolaşır ve senıi seferlerini ekseriya sekteye uj;ratır. Su üzerinde dolaşan buz pnrçaîarını kancaiarla «avlamak», Hamburglu gençler için bir eğlence halini almıştır. Fakat bu aracia çocukların büyük buz parçaları üzerine çıkarak bunları gemı gıbı kullandıkları ve akmtı istikamelınde sürüklendikleri de sık sık grirülmektedir. Bu tehlikeli eglcnre esnasında kayarak suya düşen vc hattâ bosulan çocukların mıktâ"rı az değildir. Çocuklar tehlikeyi iyı görüyor, fakat kendileıine heyecan veren bu eğlenceden bir türlü vazgeçemiyorlar. Bu sebeple de, düzenin koruyucusu olan polis. çocukları tehlikeli gezilerinden alıkoymak ve bazan da suya düşen bu küçük kahramanları sırıl<ıklam ve aslar hir halde buzlu sularriaıı çıkarmak için, daima tetıkte bulu Elbisenin kendi kumasından iri bir giil, bir elbiseyi ne kadar güzel eösteriyor dejil mi? Bn da 1963 hahar modasının Teniliklerinden biri Kalifornia Üniversitesinde kalb üstüne çalışmalarda son günlerde çok heyecan veren bir sonuca varıldı: Doktor Harary ve arkadasları, kalbin işleyişl ve kalb enerjisi konnsnnda yepyeni gerçekler meydana çıkardılar, Yaptıkları tecrübeler sırasında, kalbin yaşıyan doknsnndan kestikleri ince parıalardsn bSIâ çarpmakta olan hücreleri »yırtnaya mnvaffak oldnlar. nur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle