23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
pencere l 3 Şubat 1963 ıııı|MiııııııııııııııııııiMiıııııııııııııııııııııııııiMiııııııınııınniHîHHiınınııııııııınuwınııııııııııi!i|ıııı Dikkat: tehtike var! 1963 e fena girdik... Fırtına, don, kaza... DUnkü gazetelerin birinci sayfaları Ankaradaki facianın debşetiyle kararmışlardı. Ne Ortak Pazar, ne af teranesi, ne koalisyon mırıltısı... Hayayatın ölüme olağanüstü bir felâketle sürtündüğü yerde ortak duygulaıın acılarında birleşivernıişlerdi insanlar... Bir Türk atasözü: «Kader olmayınca takdir bilinmez > der. Diderot'nun bir roman kahramanı da: Ahn yazısı yavaş yavaş. açılan bir kâğıt toparlağa benzer. Bizim kafamızdaki hesapla, ezelden yapılan hesap birbirinden çok farklıdır» diye ahkâm keser. İnsan aklı. sebeplerini bulamadığı olaylartn karşısuıda diz çokmek eğilimindedir. Dün hepimizi büyük acılara sürükleyen felâketin muhasebesini daha ilk gününden yapmağa kimin cesareti var? Ateş, kan, ö'lü... Duvarlar yıkıhyor, evler çöküyor... Damlarda insan cesetleri... Yerlerde kollar bacaklar... Bir kâbus içinde bakıyorsunuz ki alıştığınız dünya umulmadık kaııunların kurallanna göre hareket etmeğe başlıyor. Toprak ve insan birbirine karışmaktadır. Sanki Hayyam'ın dörtlüğündeki gibi : Bir testici gördüm çamur içindeydi: Ayağı çarkında elindc bir testi; . Testinin başında bir yoksulun ayağı Kulpunda bir padişahın kellesi. Olüm, hiç bir fark çözetmeden gökten yere inivermiştir. İnsanlar gündelik sade hayatlarını yaşarlarken... Kimi ayakkabısını boyatırken, kimi yemek yerken, kimi evrak imzalatırken, kimi eiini yıkarken, kimi gevezelik ederken, kimi kahvesini içerken... Bir memur anlatmış: « O sırada âmirimden yarım saatlik izin almıştım. Eskimiş ayakkabılarımı tamir ettirmek için... Kuduracıya rirdim. Biraz sonra müthiş bir gürültü duyuldu. Ortalık kıpkırmızı oldu. Sonra dükkânm tavanı turuşuverdi...» Birden bire gündelik hayatın eşiğini aşıp felâketlerin ıtapısını açıveriynrsunuz. Belki o sırada dairede masa başmda idiniz. Belki kalenıinizi yontuyordunuz. Belki de gözleriniz saatinizde, akşam paydosunu bekliyordunuz. Belki de dalga geçiyordunuz. Akhnız, daktilo Melâhat hanımm yürüyüşüne kanılmıştı. Belki Hüsamettine kızıyordunuz. Durup dururken Müdür beye şikâyet etmişti sizi... Belki SporTotoda ikinci kolonu doldııruyordunuz. Belki mideııiz hafifçe bozuktu. Belki de o gün aldığınız maaşı alacakblara nasıl dağıtacağun, diye hesaplara girişmiştmiz. Doluya koyuyordunuz almryordu, bosa koyuyordunuz dolmuyordu... Canınız sıkkın: Ne haltedeceğim... diye düşünüyordunuz. Ama akluuzda ölüm yoktu. Birden bire reldi ölüm. Niçin? Hangi besabın toplamı altına bir çizgi çekmisti görünmeı bir el? • Bu sorunun cevabını bulamayan binlerce vatandas. dün başlannı sağa sola saliayıp: Allah kazadan belâdan saklasın... diye dualar ettiler. Amin... Görünmeı kazalara karjı, görünmeı kuırvetlere sığınmak eski âdetimiz. Ama şunu da unurmıyalım ki bizim elimizdeki teknik vasıtalarla başımıza gelen kaza sayuı arasında görühnemis blr orantı vardır. Türkiyede kaç motorlu vasıta var? Ankaraya günde kaç uçak iner kalkar? Elinoğlu dakikada bir uçakların inip kalktığı en büyük hava limanlarına sahip... Avrupannı bîr büyük şehrindeki motorlu vasıta adedi bütün Türkiyedekilerin sayısını aşar. Onlardaki kaza miktan ile bizdekini karşılaştırdığımız zaman ne görüyonız? Dünkü facia için henüz bir sey söylemeğe hakkımız yok. Ancak bu düzen garmısak. at nalı ve mavi boncuk »dhniyetiyle yüriiyecek gibi değildir. Biz makineli medeniyete bulastıkç» işler öyle kanşıyor ki neredeyse topyekun memleketin östüne bir levha aunak icab edecek: Dikkat tehlike var! Bugün öğlende (saat 1213,30 arası) TELEFONLARI ÇALDIĞINDA: «Alo» yerine «Akfil» diyenler AKFİL Kumaşlanndan kazanacak... Bugün öğlende (1213,30 arası) telefonunuz çalınca: «ALO» YERİNE «AKFİL» deyiniz ( TELEFONDA KONUŞAN: AZİZ BASMAC1 3 •a 3 AKFİL Kumaşı en iyi kumaş 0 Avukat Yazıhane Nakli RASİH YEGENGİL Yazıhanesini Sirkeci Doğubank İş Hanı 510 511 No. ya nakletmiştir. Tel: 22 98 27 Plânda (•) eğiPlânda temel timle ilgili genel düşünce (insanın mesele ve tedbirmidesi) olmasayler bölümünün padı yurdumuzun uragrafında üçüncü zak bölgelerinde cümle şöyle : oturanları bu öŞehtimizde elektrik kesilmeleri«Sanat değeri ve toplum eğitimizel tiyatroların çalışmalarından ni ve voltaj düşmelerini önlemek ne faydaları tesbit edilen özel tifaydalandırmak için her yıl, tâtil yol olur. Bunun hakkında hemen aylarında, kendilerini Doğu illeriiçin Altıntepe'de kurulan 35 bin yatrolar teşvik edilecektir.» Her şeyden önce söylemeden du karar verilebilir mi ve bu yardım ne göndermek, bunun içi n de topkilovatlık merkeze, Etibank'ın eramıyacağım ki, bu yazış şekli ge hemen bu yıl yapılabilir mi? Bir lu tahsisat vermek yerinde bür nerji vermesi beklenmektedir. Bir aydan beri çalışmaya hazır rektiği kadar kesin değil ve insana sonuca varmadan özel tiyatroların teşvik olurdu. durumda bulunan merkezin faali pek o kadar inandırıcf bir vaid ha , bu günkü durumlan üzerine biraz Bu özel tiyatroların yurdun uyete geçmesi ile Beyoğlu, Tünel ı v a s , vermiyor! Bu cümlenin dayan i eğilmek faydalı olacak. zak köşelerinde dolaşmaları orada • 2 j ve Karaköy bölgelefrindeki voltaj dığı iki sallantılı temel var. Biri Yanılmıyorsam bugün yurdumuz çalışanlara yeni bir yaşama gücü düşüklüğü önlenecektir. özel. bir rtiyatronun sanat değeri ve toplum eğitimine faydası olup ol da sabit özel tiyatronun sayısı on aşılıyacak, onlara Istanbulun haBoğaz atlama hattınin Kopması beşi geçmez. Bunların on biri ls vasını götürecek, en büyük eksikyüzünden merkeze cereyan veril madığı konusu, öteki de bir özel tanbul'da, biri Ankara'da! Bir o leri olan (yaşama ve çalışTna zevmesi geri bırakılmıştır. Hattın ya tiyatro nasıl ve ne yönden teşvik kadar da gezginci topluluk oldu ki) böylece ayarlanacak. Yaşamapılması uzun süreceğinden deniz edilebilir meselesi.. Bunların; yine ğunu sanmıyorum. özel tiyatrola nın bütün gayesi (mideyi dolduraltı kablolarından merkeze önü klâsik usule başvurup, tesbUi bir rın bu günkü çahşmaları binbir mak, karnı doyurmak) değildir. müzdeki günlerde ceteyan verile komisyona mı havale edilecek, yokÜ sa Batı anlamiyle gehiş düşünüle ' güçlük çemberiyle örülmüştür. Üs Shakespeare'in Kıral Lir'e söyleth cektir. rek mi hareket ölunacak! Çıkmaza telik (vergi, rüsum) ahtapotu bu tiği gibi (o zaman insan hayatının gırmemesini, maksattan uzaklas topluluklan bırkaç koldan kıskıy j hayvamnkinden ne farkı kalır?). mamasını samimî istiyorsak, elbet rak sarmı?, âdeta nefes alamıyacak, Kümesteki tavukların önüne serOtomobil distribütörlüğü te konuyu laf ebelerinin doğurtma kımıldıyamıyacak hale getirmiştir. pin yemlerini, yesinler ve yumurt» yeni esaslara bağlanıyor sına bırakmayız. Batı anlamiyle Canınız sıkılmazsa bir özel tiyatro lasınlar. Insanın yasadığı, çalıştıçeşitli zaruri mas ğı her andan zevk duyması gerek! Otomobil ve kamyon distribütör düşünürsek bir kere, dünyanın her topluluğunun lüğü belgelerinin tanzim ve veri yerinde olduğu gibi, kafamıza şu raflarını, vergi, rüsum vesairesini Yoksa çalışma zevkini yitirdiği liş esaslarını tesbit eden talimat nu sokmalıyız ki «Tiyatronun sa bir gözden geçirelim.. gün yaşama zevki de beraber ölür. Bu topluluk önce başını bir çatınarae. Istanbul Ticaret Odasına natsızı ve toplum eğitimine faydaBiz özel tiyatroların her birini, siii. yoktur.» Bir kere buna emin dan içeriye sokmak zorundadır. Tigelmiş bulunmaktadır. olduktan, tiyatronun erişkinlere bir yatronun sahibi ya bir yuvarlak ayırt etmeden, arka arkaya, en Distribütötrlerin bir tamir ve ba okul kadar yararlı olduğuna inan kira ister, yahut da, sanatçılarda uzak doğu illerimize yollarsak okım istasyonları bulunacaktır. Ay dıktan sonra artık yukarıdaki cüm çok defa para olmadığı için, oyun ra halkına en büyük kültür hizrica temsil ettikleri markanın ,as leyi söz kavaflan nasıl biçip dike gelirine bir yüzdelikle ortak olma metini yapmış oluruz. Çünkü tigari bir ünitesini teşkil edecek ve cekler diye komisyonlara sürmek ya yanaşır. En insaflı bina sahibi yatronun yaptığını, tiyatrodan baş ihtiyaca yetecek derecede yedek te fayda yoktur. bunun yüzde yirmibeşten aşağı ol ka hiç bir sanat kolu yapamaz. parçayı ihtiva edecek bir mağazatsterseniz önce yukardaki cümle masına katlanmaz. Görülüyor ki, 4 ya sahip bulunacaklardır. Sanıyor musunuz ki Anadoludan nin tersini gözönüne getirmiye ça | bir kalemde gelirin dörtte biri gitHer biletin tutarından yüz hep (mide) leOnarılmıyan mezarlar üzeri lışalım: Bir tiyatro ne zaman ve miştir.si de (eğlence resmi) adı al Istanbula göçenler Yurtlarında pari için geliyorlar? nasıl sanatsız olur, ne zaman ve de 20 ne yeni ölii gömülebilecek nasıl toplum eğitimine faydası do tında ödenir. ra kazanıp da buraya akın etmiş Bir piyesin seyirciye duyurulma zenginlerle dolu tstanbul mahalBelediye, mezarlıkları genişlet kunmaz, bunu araştıralım : mek üzere harekete geçmiştir. Me Bugün lstanbul'da on bir özel ti sı için gazetelerde ilânlara, sokak leleri kuruldu. Acaba bunlar ne velinimet zarlıklara eklenecek arsaları is yatro perdesini açıyor. Hepsinin larda afişlefre, tiyatroda program için para kazandıkları timlâic etmek için 1963 bütçesine 1 çalışma amaçlarına, oyun tarzları lara ihtiyaç vardır. Bunu da en şehirlerini bırakıp buraya göçtüna bakalım. Hangisinin sanat de az yüzde on olarak kabul etme ler? Niçin yüklerini tuttukları şemilyon lira konmuştur. ğeri yoktur, hangisi toplum eğiti miz lâzımdır. Oynanan eser ya Bu afada on yıldan beri onarıl mine faydasızdır? Hiçbiri! Bu ti yerli bir piyestir, yahut yabancı hirlerde, kasabalarda yaşamıyormayan mezarların üzerine yenileri yatroların herhangi birinde en de bir dilden çevrilmistfr. Bunlar i lar? Her halde içlerinde bir eksiknin gömülmesine izin verilmiştir. ğersiz bir piyesin en acemice oy çin de yazara veya çevirene gelir lik duydular ki tâ kundağından Onarılmayan mezarlar tesbit edi nandığını farzedelim. Değil mi ki den yüzde sekiz ödenir. Sanatçı cüz kesesiıje kadar, dedesinin melerek, sahiplerine bir aylık yeni karşısında bir seyirci sınıfı buluyor ların aylıklarından gelir vergisi zarından ilk karısının çitli damına süte tanınmıştır. ve o seyirci kütlesi piyesi sonuna olarak yüzde on ödenince özel bir kadar kişiliğinin, çevresinin gelekadar oturup, zevkle dinliyor. Eser tiyattronun kasasına giren her yüz neklerini arkada bırakıp IstanbuGazdan zehirlenen iki ve temsilin değeri ne olursa olıun, liranın (73) lirası yukarıda çesit la kapağı attılar? Onları buraya yalnız bu (oturup dinleme) olayı lerini sıraladığım çekinilmez gi aktaran ne? Basık damların üstünkişi öldü bile bir toplum kültürünün oluş derlere, rüsuma, vergiye kapanır. den esen zifirsiz, kokusuz saf haŞişlide önceki gece feci bir olay ifadesidir. özel tiyatro işleten sanatçılar el va hasreti değil her halde? Kalbdaha olmuştur. Okmeydanı TalfttGelişmemiş bir kütlenin en ayı lefrine geri kalan bu yüzde yirmi lerini daha kuvvetli ç»rptıran dağ, paşa mahallesi, Yeni yol 36 sayıda oturan, 19 yaşındaki Melek Ertürk rıcı özelliği (oturup dinleme) «lış yedi ile kavrulmak zorundadırlar. orman. ova, göl manzarası da deile akrabası 17 yaşındaki Musa Al kanlığından uzak, kalmış olması Kelime tam yerindedir. Çünkü bu Jil? Yoksa eğri büğrü sokakların doğan yattıkları odada ölü bulun dır. Bunu okullarda öğretmenler ateş bir gömlekle kavrulmak de arasına sıkışmıs günlük politika daha yakından bilirler. Çoğunun mektir. Bu geri kalandan da ısık, dedikodusunun yetersizliği mi? Ha muşlardı». sınıftaki savaşları hep bu öğrenciyır... Ne o... Ne bu! Kaç yılın tak Genç kız bundan bir hafta kadar lerin (oturup, «usup, dinleme) le j dekor, kostüm, aksesualr, ısıtma, vitnini tüketmiş bu adam, içinde önce misafir olarak evlerine gelen ri üzerinedir. Onun için herhangi ' sanatçıların, teknisyenlerin, hiz bir eksiklik duydu nihayet! Kar" . . . akrabası Musayı kendi yattığı o bir ilkel tiyatro toplulugu vatan metlilerin aylık ücretleri ödene nı tok adam, (ruh) lokması anyor daha almış ve odayı tydınlatan daşı karşısına oturtup üç ıaat bir cektir. şimdi. Uzakta oturduğu zaman her gemici fenerini kısıp yatmışlardır. konuyu dinletebiliyorsa o çatı alSannvam ki ne sanat, ne de tica. şeyi vardl. Ama Tanrı nimet daİki gencin fenerden ve odada bu tında aradığımız değerli halk sana ret alanında bu kadar korkunç ğıtımında herkese aynı dolu keplunan mangaldan çıkan gazdan tı ve toplum eğitimine faydalı bir masraf, vefrgi, rüsum, ücret öde çeyle dağıtmıyor her şeyi. Günün yen başka bir kol bulunsun! Üs birinde ruhunda açlık duydu, Iszehirlenip öldüklefri tahmin olün çalışma vardır. Inîfcnın kötüsü belki olur ama telik bu sanatçılar günde en az tanbula ruhunu doyurmsya,r katiyatronun kötüsü yoktur. Bunu i Cesetler Adlî Tabib tajrafından böyl4ce kabul ettikten sonra, gele üç saat prov a ederler, çoğu mati lâtî günİerirli tam sasdet içinde ge muâyene edildikten sönra morğa lim özel tiyatroların nasıl teşvik ne ve suvare oynadıkları için altı çirmeye geldi. Pek de iyi ettu hoş saat sahne üstünde çalışırlar. öyksldinlmışlardır. Hatırlanacağı gi edileceğine! .Bunların hepsine, bir le ki sabahleyin saat onda prova geldî, safa galdi.' Ama Istânbulun bi aynı semtte bundan 15 gün ka çok Avrupa memleketlerinde oldu için tiyatlroya giren sanatçı, gece özelliklerinden biri olan (Tiyatro) dar önce yine aynı şekilde bi!r ze ğu gibi, devlet para yardımında temsili on ikide bittikten sonra sunu biz cömertlikle bütün Anagöndermezsek hirlenme olayı daha olmuj, iki ki mı bulunacak? Şu halde kime, ne ancak evine döner. En azından on dolunun ayağına bir gün artık haklı olarak onları kadar? ölçüsünü kim ayarlıyacak? saat tiyatroda kalmıştır. şi ölmüstü. Bütün burada göreceğiz. Bu çapraşık bir gidiş olmazsa ve bir mevsimi günde iki saat Selim Yatağan beraet etti bir sürü eşitsizlik, haksızlık yarat bile temsil ışığı görmeden, bir ma S gün Dinin, ilmin, fennin, edebiyatın, Yüksek Soruşturma Kurulu ta mazsa kısa ve maksada yararlı bir den işçisi gibi, çahşır, durur. Durum acı ve acıkhd*. Üstün körü sanatın, plânın, kalkınma isteklerafından 137.569 lira haksız mal ikbile durumun acılığını çizemediği rinin, her şeyin gayesi insanın intisabı olduğu iddia olunan münfesan gibi çalışmasını ve yasamasını 5İh D. P. Ağrı Milletvekili Selim Akümülâtör Sanayiinde me eminim. sağlamak olduğuna göre biz önce Yatağan, dün Ağır Ceza Mahkememühim ilerleme Şımdi yukarıdaki cümleye döne uzun yıllardır unuttuğumuz, özel sinde devam edilen duruşması soGeçenlerde yurdumuza geldigini lim: Bu örel tiyatrolar nasıl teş tiyatrolarda çahşanların dertlerini nunda beraet etmiştir. Yatağanm vik edilecektir? Yukarıdaki kormallak'inın 137.569 liralık kısmına bildirdiğimiz Isveç TUDOR Akü kunç bilânçodan sonra ilk hatıra dinlemeliyiz. Oniara deva bulurmülâtör fabrikaları grupu teknik sak onlar, sanatlarını seve seve ukonmuş bulunan tedbir kararı kalBaskanı Yüksek Mühendis Schle gelen ve acele yapılabilecek şey zaktaki topluma ulaştırma zevkidırılmıçtır. dermann'ı, kalmakta olduğu Park olsa olsa şimdilik şu yüzd e yirmi ni içlerinde duvarlar. Bugün her be? (eğence tesmi)nin kaldınlma şeyden önce yapılacak şey, onlann İdam mahkumu, aftan istifade Otelinde ziyaret ettik. Çok begendiğini göyledigi mem sıdır. Yalnız maddi ağırlığı için imdat ziline kulak vermektir. ederek 21 yıl hapis yatacak leketimize geldijinden dolayı mem değil, tiyatroyu çerçevesinin içine Çünkü gerçekten artık dayanmak nun olduğunu ve bir haftadanberi aldığı o eğlence damgasından ve için (sanat sevgisi) sınırı çoktan Geçen yıl, kan gütme dâvası yüzünden kardeşi Süleymanı öldü Akümülâtör Sanayii mevzuunda o kelimenin lekesinden kurtarmak aşılmış. devlet ve belediyeye bağren Ali Adıyamanı Süleymaniye yaptıgı incelemelerde, yurdumuz için! Ama o verginin kalkması bi lı olmıyan, hiç yardıtn görmiyen da henüz imâl edilmiyen Strakti le bir teşvik sayılamıyacak kadar parkında tabanca ile öldüren Ra on, Stasyoner, telefon ve denizalbu özel tiyatrolarda çalışmak bir devede kulaktır. mazan Benli, dün 3. Ağir Ceza Mah tı akülerinin. isbirliği halinde bu(kahramanlık) olmuştur. kemesinde devam olunan duruçma lundukları E A S Akümülâtör sı sırasında idam cezasına mahkum Fabrikaları ile birlikte imâline ka(•) Yazarın «Plân ve Tiyatro» konusunda daha evvel yazdığı iki olmuştur. rar verdiklerini ve bunun için lümakale 6 ve 20 ocakta çıkmışAncak ağıf tahrik unsurunu göz zumlu makine ve teçhizatın 3 4 tır. önünde bulunduran mahkeme, i aya kadar memleketimize yollanadam cezasını müebbet hapse çe cagını soylemış ve devamla: Bu tip akümülâtörlerin yurdu virmiş ve sanıkın 27 Mayıs inkılibından sonra çıkan af kanunun muzda imâli halinde harice veridan da istifade ettiğini nazara ala len mühim miktardaki döviz tasarNüshası 25 Kuruş ruf edileceği gibi, henüz bu tip Arak cezayı 24 yıla indirmiştir. kümülâtörleri imâl etmiyen kom Basan ve Y«yan su memleketlere de ihracı ile döCumhuriyet Matbaacılık ve ŞUBAT 3 RAMAZAN 8 viz sağlanacağını, bu arada imâl Gazeteciîik Türk Anonim Şirketl 4 Subat Pazartesi, elinizde C»ğ»loğlu Halkevl Sokak No. 3941 edilmesine devam edilen ve hâlen • > ve hizmetinizdedir. Sahibi nakil vasıtalarında kullanılan EAS c s markah Starter tipi akümülâtör Cıkaran : a NAZİME NADİ o «5 Ü kalitelerinin de çok daha iyi bir t Dr. Refet KAYSERİLİOGLV * duruma getirilmekte oldugunu V. 1 3.0813.28 16.10 18.27; 20.01 e.24 Yazı ljlerlnı fiilen ldare eden memnuniyetle beyan etmiştir. Mesul Müdür Cumhuriyet 1506 Beyoğlundaki voltaj düşüklüğü önlenıyor •=haber eri | Tİ Y A TR0 İ IMl|llllllllllUIIIIIIII!IIIIIIHIIIIIIIIIIIIlIllllllllll||||llllllllll||HI=>lli HEM NALINA M1HINA Ozel Tiyatrolar Muhsin Ertuğrul Dnşman dostlar! JL^milleti birbirine yaklastıralım. Dost olmakta her ikisinin ["S^de büyük menfaatleri var» dedikçe onlar yapmadık müna(^sebetsizlik bırakmıyorlar. Evet, biliyoruz; Yun»n hüktimet adamları, bir kısım basın bizimle aynı fikirdeler... Fakat esefle görüyoruz ki iş onlarla bitmiyor. Bizim güler yüzümüzü aczimize mi veriyorlar, nedir, Yunan halkının ekseriyeti daima kasları çatık, başlannı bizim aksi istikametimize çeviriyor, yüreklerine işlemiş görünen sönmez kini muhafaza etmekte, keçileri imrendirecek kadar inatçı davranıyorlar. «Yâ labır» diyelim ve aşağıda anlatacagımız vak'anın dostlukla nasıl telif edilebilecefini kendilerinden soralım: Almsnyada çalışan bir yüksek mühendisin macerasıdır, bo... Adı Orhan Balem... Haydi isterseniz bırakalım da başından ge> çenleri ve geçmekte olanUrı kendisi anlatsın: 4.10.1962 günü Türkiyede senelik iznimi geçirmiş, Almanyadaki işimin başına dönüyordum. Bu maksatla Edirneye geldim. Niyetim kısa yol olan Bulgaristan üzerinden gitmekti. Edirnedeki Bulgar Konsolosluğunda transit vizesi için 48 saat beklemem söylenmesi ve birlikte yolculuk yaptığımız, Almanyada çalışan arkadaşım (Cafer Bilman) ın ısrarı üzerine Yunanistan üzerinden Almanyaya gitmeye karar verdik. Hiç şüphesiz evvelce Yunanistan üzerinden gitmek niyetinde olsaydık 180 km. daha kısa olan Tekirdağ üzerinden geçen Ipsala Meriç köprüsü yolundan gidecektik. O sırada, bizden iki gün evvel, eski mebus, müebbet mahkum Reşat Akşemsettinoğlu beyin siyasî mülteci olarak Yunanistana geçmesi sebebiyle, ototnobilimiz her iki hudutta da iyice tetkik, kontrol ve araştırmadan geçirildi. Yunan hududunda polis tarafından rica edilmesj üzerine otostopçu 2 Alman ve 2 Fransızı Selânik'e kadar götürmeye karar verdik. Onları da alarak Ferias isjmli köye geldik ve orada birlikte yemek yedik. Bu sırada yanımıza Türkiyeden geldigini söyliyen bir Rum yanaştı. Bizlerle konuştuktan sonra kendisini de arabamıza alıp Selânik'e götürmemizi rica etti. Daha evvel otostopçu Alman ve Fransızlan aldığımız için yerimizin olmadığı mazeretiyle isteğini yerine getireroiyeceğimizi söyledim. Bizlere bir yığın ikram ettikten sonra «Mademki beni otomobilinize alamıyorsunuz, o halde üstünde adresi yazılı şu paketi Selânik'e götürünüz, ben telefon edeceğim, sizin kalacağınız otelden paketin sahibi gelip alacak.» dedi. Biz de adamın ikramlarına karşılık bu küçük hizmeti yapmayı kabul ederek paketi aldık. Selânik'e geldiğimizde arabamı garaja bırakıp, gezmek için ayrıldık. Bizden sonra bir zat gelmiş, bizi sormuş, bir paket getireceğimizi söylemiş, biraz sonra gelip paketi alacağını da ilâve etmiş. Bir kaç saat sonra döndüğümüzde paketin sahibi yerine polis olduklarını sonradan öğrendiğim kimseler paketi aldılar, beni ve arkadaşımı polis merkezine götürdüler. Paket açıldığında içinde esrar oldugunu gördük. Vaziyeti ve paketin bana veriliş şeklinı polise anlatmaya çalıştım. «Paketin üzerinde gönderenin adresi vardır, tahkik ediniz» dememiz üzerine evvelâ bizi serbest bıraktılar. Fakat bir müddet sonra tevkif ettiler. Derdimizi bir türlü anlatamadık. Yunan polis ve adliyesi aleyhimize seferber oldular. Dil bilmiyorduk. Tuttuğumuz avukatlar çok çalıştılar. Fakat 15/12/1962 tarihinde Makedonia Veria şehrinde cereyan eden muhakeme sonunda; Türkiyeden kaçan Karadenizli. Egeli Rumlardan müteşekkil jürinin tasvibi ile hâkim bizi 3 sene hapse, 3 sene de âmme hizmetlerinden mahrumiyet cezasına mahkum etti. Muhakeme tam bir komedya gibi cereyan etti. Türkiyeden bu konularda sabıkamız olmadığı da bildirilmişti. Buna rağmen jüri hissi hareket etti. Şöyle ki: 1. Ferias köyünden bu paketi aldığımızı mükerreren söylememize rağmen bu cihet tetkik edilmedi. 2. Yunan polisi, meselenin içyüzünü anlamakla beraber, e! attığı bu işin fiyasko vermesini izzetinefis meselesi yaptı. Şahitlerimizi paketi aldığımız köyden dinletebilmek için bizden büyük meblâğlar istediler. Bu parayı veremedik. 3. Avukatlarımıza fazla müdafaa imkâni verilmedi. 10 adet jüri âzasının Karadenizli olanları «Nasıl Topal Osman.'ın ettiklerini unuttuk mu? Muhterem Peder Makarios'a yuha çeker misiniz? Kıbrısı ister misiniz? Yırnan balıkçılarını yakapaça eder misiniz?» gibi sözlerle hissi davranışlarını ve düşüncelerini açığa vurdular. Hâkim dahi avukatlara: «Bu Türkleri bu kadar savunmanız isabetli değildir.» demekten çekinmedi. Netice olarak şunu söyliyebilirim ki Yunan adliyesi bizi değil, mensup olduğumuz millet ve dini mahkum etmek istercisine, hiç bir kabahat ve suçumuz olmadığı halde bizleri mahkum etti. Şimdi perişan ve bigünah olarak hapishane köşelerinde çürüyoruz. Ben maden yüksek mühendisi olarak Almanyada en çok para kazanan Türklerden biriyim. Böyle bir esrar kaçakçılığı ile kendimi ve milletimi küçük düşürecek bir harekette bulunmıyacak kadar aklı başında bir insanım. Bir komploya kurban gittik. Hakkımızı arayın!» Bu vak'adan Bursalı avukat Şebip Karamollaoğlu vasıtasiyle haberdar oldum. Adresi Ipekçi han numara 12 dir. Kendisinde bu konuda daha da fazla malumat oldugunu sanıyorum. Hiç şüphesiz diğer milletler efradı gibi Türk olmak demek de memleket içinde ve dışında kendisini himave eden, adaletsizliklere, hakıızlıklara karşı onu koruyan bir hükümeti var demektir. Hariciyemizden bu dâvanın üstüne en yakın zamanda, en kesin şekilde efilmuini istemeliyiz. Ynnanlı doatlarımıza gelince dediğimi* gibi hele Hbır, tükenmesine bir şey kalmsdı ı m ı biraz daba fsbır... Cevat Fehml BAŞKVT ALPAGO ve ARKADAŞLARI Elhamra İstanbul Tiyatrosu 6 matinelerinde RUH ACELECİ K VLB Komedisini takdim eder. DİİNYASI CUMHURİYET SON İKt HAFTA 75. TEMSİLLER Y E N İ O Y U N HARPUrTA BİR AMERİKALI Yazan: CEVAT FEHMİ BAŞKUT Çarşamba hariç her gün 18 Pazartesi 18 ve 21.15 de Fiyatlar: 7,5 5 2,5 Salı, Perşembe ucuz halk günü tâncılık: 3854/1519 Akşam tklndl Yatsı VECDÎ KIZILDEMİR I CUMHUKİYET'in Tefrikası: 56 Vşak. hem de gördüğünüz yaşlı uşağı kandırmış, eline almıştı. Adam onun yani Feridenin bizim iyiliğimiz için çırpındıfını zannediyordu. Ve gene onun israrları üzerine boynna bcnim hakkımda mâlumat veriyordu. Vşak tecessüsü neticesi Minenin beni telıdit ettigini, üzdüğünü fark edince korkmuş, esrar mesclesini de bu suretle anlamış her halde. «öyle tahmin ediyornm ki daha evvel farkında değildi» ne yapacağını şaşırmıs ve derhal onunla konuşmus, tehlikeyi an Iatmıştı. Cinayetten haberi yok tu. Ancak ikinci cinayetten son ra gözü açılmış. daha doşrusn Vafi, Feridenin soförü hissetmiş ve usağa dert yanmış. Sizi de antikacı dükkânına gittiğiniz gün Vafiye takip ettirmiş. İki adam başbaşa vcrmişler. Bir üçüncü cinayetten korkmuşlar buna mâııi olmak için bana bildirmeye karar vermişler. Bu Vafi onunla birlikmi imiş? Hayır. Vafi onun adamı idi, her istediğini yaptınrdı. öyle zannediyorum ki onu bir müşkülden kurtarnnş zamaaında, sonra da elinde oyuncak et miş.. Vafinin günahı ne idi? lyi, kötü nasıl bir adamdı pek bilmem. Sade bence bir cani değildi.. Ondan korktnğu için yü 7Üne karşı bir şey söyliyememiş. Zaten her halde Vafiyi evvelâ kandırmış, Tahmin ettiğime ve nşağın anlattıklarına göre. Esrar kaçakçılığı mesele si için bir yere gideceğini ve tanınmak istemediğini söylenıiş. Aynı apartmanda aşağı yu kan onun boyunda, onun cibi uzun saçlı, ufak yüzlü, siyah scizlük takan bir kız çocnğu varmış. Vafi çocokla ahbap ol muşı, otomobille sezmeye götürdügü sırada çocuğun kıvafetine giren Feride de Minenin apartmanına sirmiş.. Sonra Vafiye, kapıyı birçok defatar ç«l giıli şeylerini orada MkUdıgım biliyordu. Şüpheleninee bir seyler bulmak ümidi İle kostu »radı ve istediklerini bnlda.» Hatuk sözüne devam ediyordu. Zaten bu mühim değil, mü him ol»n bu sefer Saranın eline düşmüştüm. Her halde uşak da bunu fark etti. Muhakkak, dıfınj fakat açtıramadıfını söy biz konuşurken öbür telcfonla lemiş. Ertesi gün gazetede kan dinledi, ve korkudan gene Fekoca kavgasını ve kocanın karideye haber verdi. Fakat dedidını öldürüp kaçtıfını okuyon. jfim gibi arkadan Sara öldürüca Vafinin pek şüphelenmek lünce ve iki adam kafa kafaya aklına gelmemiş. Sonra »ynı verip konuşunca vaziyeti anlaşekilde çocuk kıyafetine giremıslar ve bana bildirmekten rek bir »partman» daha fittiği başka, çare bulamamışlar. Vşak ni gören adam, ertesi gün ge bana anlatınca. tabii ben de ne aynı yerde bir kadının ölher şeyi olduğu gibi anladım. dürüldüğünü gazetede okuynnVe ilk düşüncem de sizi kornca gözü açılmış. Korkmaya baş msk oldu.. Kimi severseniz selamış. Sizi de takip ettirince viniz Semra, sizi ve sevdiginibüsbütün ürkmü.ş ve dedifim zi kurtaracağım.. gibi benim nşafa koşmuş. UAdam ayağa kalktı.. O np şakla konusmadan şantajdsn da uzun boyn ile dlkildi. İlk dehaberi yokmuş. Uşak da ona fa Sdet» sert bir sesle sözüne bildiklerini anlatmış. Sizin badevam etti. na geldiğiniz gün Sara telefon Görüyorsunuz ya dediğim etmiş ve şantaja başlamıştı. gibi ben bir cani bile değiüm. Hattâ Minenin benden çaldıgı Küçük, küçücük bir kadının mektubu telefonda okudu. Nabir paçavra gibi ezdifi büzdüsıl elde etti bn mektnbn bilmi fü, istediği şekle soktuğu iîyomnı? renç bir mahlukum. Bana hâSemra «huııu biliyorum diye lâ kal diyecek misiniz? Yoksa düşündü Minenin yatak odasınçekilip gideyim mi? da dnran saatin arkasındaki ka Kal! dedi Semra, ne olur tu r»bi yertien çaldı. Minenin ssn, ol kal' ;':' T .'" Yslmı bir gece Semr«w. Sade yemin ederim ıcnden lon r» hiç bir k»dın sevmiyeceSim. Senden evvel de sevmedim ıaten. Son düşüncem de sen ols caksın.. Beni de beraber götür.. be raber kaçalım. Olamaz, gideceğim yere se ni götüremem. Eğer o büyük sevginden biraz yer kaldı ise beni de saklarsın, unutmazsm büsbütün, Unutamam! dedi Semra. öyle ise beni de seviyorsun, Seni., Seni.. yalnız seni istiyorum. Birden adamın gögsüne atıldı, o acaip renkli gözleri ihtirasla parlıyor, aynı zamanda yaşlar sızıyordu yanaklarına. Hiluk evvelfi bu yaşları kuruttu dudaklan ile.. Sonra kadının bütün yüzünü öptü yav»ş yavaş ve nihayet dudakların» dadaklarını yapıştırdı bütün hırsı ile.. Birbirlerine öyle sıkı sarılmışlardı ki, tek vücut olmuşlardı ısnki ve «anki hiç aynlmıyacsklardı bir dahs. (SONUÇ) EPILOG Boğucu bir sıcak vardı. Asfalt bile kızışmış yumuşamıştı. Ortada tek tük yolcu görünüyordu. • •• • •• •.••" ' ( A r k s n v t r ) • ANKARA BÜKOSU : Atatürk Bulvarı Yener Ap.Yenlfehll Telefon: 12 95 44, 12 09 20, 12 09 68, 17 57 3î * DOGU İLLERİ MERKEZ BÜROSD: Inönü Cadd«ıi lîmen Ean DlyarbfckU Telefon: 1M1 İLLERİ MERKEZ BÜROSU : KOçÜk»aat Meydanı Edimc Hanl Adanm Telefon: 4550 • Gazeteuılrc göndertlen yazllar ko* nulsun, konulmasın lad* edilmez. tlâolardaa mesuliyet kabul olunmaz. Abone ve 11 an lşlerl İçin, larbn Ostüne «Abone» veya «Iltn Serviai» kaydının konmMi lâzımdır. * BU GAZ£TE BAS1N AHLAK YASASrNA UYMAYI TAAHHt)T ETMİŞTİB. GÜNEI 5 subat 1M3 Htlıdan itibaren BORUSUNU ÖTTÜREN (Komedi 3 Perde) Yazan: NEtLL SİMON Sshneye koyan: HALDVN DORMEN Adapte eden: LEYLA ÖNDER Dekor: DVTGC SAGlROGLV Altan ERBULAK, Metin SEREZLİ, Erol KESKİN, Nisa SEREZLİ, Lâle BELKIS, Aysel DİNMEZ, Yılmaz KÖKSAL BİLETLER SATIŞA ARZEDİLMİŞTİR. Reklâmcılık 477/1529 ATLAS SİNEMASINDA • K UIELYALI S A R İ T A ııiv^ PAZARTESİ SUAREDEN İTİBAREN Her neslin unutamadığı ve unutamıyacağı şaheser ORİJİNAL RENKLİ (UNE DAME AUX CAMELİAS) BtR K\DIA Üâacılık 9875/1528 \ M O N T İ E L ^Mmiıiııııııııııııııııııııımıııııııııııııııııımıııumıııımmıııımıııııınıııııı IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIMIIIIIIIIHMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle