19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
pencere Bir kaç nokta Sehir At arabalarının tekerlekteri lâstik olacak ııııEıuııuııımıııııımıııiiiıııııııııııııııııunımıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııijııııııııııııııııİıııı | S A N A T | llll|llllllNUIIIIIIIIIIIIIIII!HIIII||ltlltlllllllll 11II11111111111111111 j 1111 r 1111111111111111111111111111111111^1111 HEM Üstünde «Masallah», «Allah korusun», «Tannya emanet» ee«idinden rengârenk yazılar... Allı güllii çiçek resimlerl... işlemeler... bir sevimli araba... şoför... muavini... yolcular. Anadoluda otobüs gezisi bir âlemdir. Omuz omuza, diz dize, daracık kanapelerin biçimine girmiş bir sürü adam... Sesine güveneh şarkıya türküye başlar... Şoför sigara fistüne sigara yakar... Beşer, onar dakikalık birkaç mola ile onbeş • yirmi saat «direksiyon sallıyacak...» Hele gece... Gece indi mi, yolcuların başları omuzlarına düşmeğe başlar. Seşler kesilir yavaş yavaş... İşte o zaman tehlike başlamıştır : Şoförün uyuması tehlikesi. Çareler düşünülür. Direksiyonun yamndaki koltuğa, uyanık biri oturtulur. Ağzı lâf yapan cinsten... Dereden tepeden, dünya ahvalinden sualler sorulur, cevaplar verilir... Ve sigara, sigara, siçara Molalarda çay, çay, çay... Uykuya karşı oyalama mu harehesi... Belediye şehir otobüslerindeki «Şoförle konuşmak yasaktır» levhası tcrsine dönmüştür. Anadolo gecelerinin karanlık yollarında, şoförü kendi haline bırakmak tehlikcdir. Peki bu şoförler nasıl dayanır bu işe? Dayanabildiği kadar dayanır. Ve çoğu da genç yaşta çöker gider. Yorgunluk, nykusuzluk, düzensizlik, istismar... Buna bir de eksik tcknik kontrol ile trafik keşmekeşini katınız. Tehiikenin katmerlisi. Ama kim arar, kim sorar? Ve yıllardan beri de bn işler böylece yürütülür. Tannya emanet... Allah korusun... Ve kırk bin kere maşallahlarla... • Particilik yüzünden komşu komşuya, kardeş kardese düşman oldu... derlerdi. Şimdi Anadoluda işler nasıl? Söylemeğe hacet yok. İki kısım var : Birisl Nuh deyip peygamber demiyeııler tarikatı .. öteki peygamber deyip Nuh demiyenler tarikatı. . Her dört yılda bir bu tarikat mensupları seçim sandıklarına değişmez inançlarını atarlar. 27 Mayıstan sonra ne oldu? Ne değişti bu konuda? Galiba hiç! Bir okuyucum, gözü dönmüş partizanlarımızın siyasi münasebetlerini batırlatan bir masal göndermiş : Köylünün biri dağa odun kesmeye gider. Ekmeğini ve «ütünü bir yana koyup başlar çalışmaya... Vur Allah baltayı vur... Derken, fırsattan faydalanan bir yılan gizli gizli süt kabına süzülürmüş... Tam zamanında oduncu işin farkına varıp, baltayı kaptığı gibi hücuma çcçer. Tılan bakar ki iş kötü. Gömlek elden gidecek. Kurnaz hayvan, insanoğlunun huyunu suyunu iyi bilirmiş. Hemen ağzından bir altın çıkarıp köylüye verir. O andan itibaren de ikisi arasında sessiz bir anlaşma doğar. Biri her sabah süt getirecek, öbürü her sabah bir altın verecek. Gel zaman git zaman isler yürür... Tılan âlâ koyun sütü ile semizleşirken, köylü dayı da zengin olur... Ve ne yapılır zenginleşince? Hacca gidilir. Oduncu da kararını verir. Hacca gitmeden önce de oğlunu bir yana çekip sırrını açar... Oğul pek hoşlanır bu işten... Babasi olmadığı zaman yerine o gidecek. Altınları o alacak. Ama pek sabırsız bir oğlanmış. Daha dağa çıkışının ilk günü altınların topuna birden sahip olmak hırsiyle yılana hiicum eder. Boğuşma sonunda yılanın kuyruğu kesilir, oduncunun oğlu zehirlenip ölür. Köylü döndüfü zaman dnrumu öğrenir. Ah eder, vah eder, ama gene de paranın güzel yüzüne dayanamayıp bir gün dağa çıkar. Ve yılanı bulup der ki : Tılan kardeş, gene eski usnl üzre alışverişe devam edelim! Ne dersin? Hayvan : Tooook köylü dayı, diye eevap verir. Sende bu evlât acısı . bende bu kuyruk aeısı varken bn iş artık yürümez. Batı ülkelerinde sanat endişesine öncelik tanıyan resmî; yan resmî ve özel sinema salonları vardır. Baralarda »eyredilen gerçekten değerli eserler Türkiyede oynatılmaz. Biz göbek havası ile kovboy kovalaraacası peşindeyiz. Gözlerimiı gişeden başka şey görmüyor. Türkiyenin kültür merkezi iki milyonluk Istanbul, sinema sanatından nzak yaşamaktadır. Halbnki sinema, bugün en tetirli kültür ve eğitim vasıtası. Hiç olmazsa Istanbnl Belediyesinin bu konnyu tiyatro dâvası jribi ele almasının zamanı gelroiştir sanıyoruz. İyi idare edilecek bir salonun hattâ ve ayrıca gelir kaynağı olması ihtimali de uzak değildir. Relediye elindeki tiyatro salonlarının boş saatlerini bu işe ayırabilir. Ayırmalıdır da... Çünkü sinemasız tstanbnl, tivatrosBZ tstanbnl kadar büyük bir ayıptır. • SITE TIYATROSU M Ü N İ E Ö Z K U L 24 ocak 1963 perşembe matineden itibaren her gün saat 18.00 de BANA ÇİÇEK YOLLAMA Her akşam 21.15 te ŞAŞKIN DİKTATÖR Çarşamba 18.00 ve 21.15 te tenzilâth halk ve talebe matinesi Oynayanlar: Münir ÖZKUL, Stına SELEN, Senih ORKAN, Sedat DEMİR. Aysel GÜREL, Ayberk KÖLOK, Özcan ÖZGÜR, Doğu ERKAN. İlâncılık: 9596/934 BORNOVAU BATTANIYELER1 Reklâmcılık 262/898 i t ELDON KARTLAR; Yeniden ithal edümiştir. Malumat için 27 42 33 e <f telefon etmenizi rica ederiz. (l TÜRKŞİMİ Ştr. j, İlâncılık: 9560/907 KAN GRUPLARINI ve Rh FAKTÖRÜNÜ ÇOK BASİT FAKAT KATÎ OLARAK TÂYİN EDEN Plânda (Bölge Ti bir merkezden u Yazan: yatroları kurulazakiaştırıp vilâ cak) dendiğine göyetlere yayma si re artık bu teşkiyaseti yavaş ge Jâtın şu beş yıl lişti ama sonuçları . çok verimli ve Şehrimizde, tekerleklerini lâstik içinde ortaya çıkabaşarıh oldu Hele (de Gaulle) ile kaplatmıyan ath arabaların ça cağına sevinçle inanmak gerek. a lışmasına 1 mart gününden itiba Yalnız iki yönden korkumuz var: ni nöbetleşe dolaşacaklar. O çev ikinci defa iş başına geçtikten sonra Kültür Bakanı olarak getirdiği Biri son yıla kalmasından, öteki ren müsaade edilmiyecektir. rede tiyatronun uğffamadığı bir Belediyece alınan bu karar, ilgi kanunun iyi hazırlanmamasından! bucak bırakmıyacaklar. Bölge ti Malraux'nun himmetiyle sayılan iki misline çıktı. Bugün Fransa'. lilere duyurulduğu halde, araba Bu yazıda gecikmenin ve aceleye sahiplerinin henüz harekete geç getitmenin sakıncalarını saymak yatrolarının başlarına geçecek o nın kuzeyinde, güneyinde, batısınlan idealist gençler o bölgeye kül da, doğusunda ve ortasında onbir medikleri görülmektedır. Belediye istiyoruz. son defa Arabacılar Derneğine bir Bugün yurdun ancak beş şeh tür, sanat, yaşama ve çahşma zev (Milli Tiyatlro Merkezi) vardır. yazı daha göndererek bu mecburi rinde tiyatro var. Demek ancak ki götürecekler. Ora çocuklairında Örnek olarak aldığım Batı merkeuyandıracak zi Renn şehrinden başk 39 şehir yetı hatırlatmış, tekerleklerini lâs beş şehirde oturanlardan bir kıs uyuyan istidatları f e a tikle kaplatmıyan arabamn çalış mjnın ruhları besleniyor. İnsan; lar, yeni sanatçı kuşakları > etiş ve kasabayı dolaşır. ma ruhsatlarının iptal edileceğini tuhiyle, kafasiyle, kalbiyle değil tirecekler. Tek bir sözcükle külBu on bir merkezin başında tür meşalesi olacaklar, kairarmış bildırmiştir. de karnıyle, midesiyle 'ölçülürse ruhları a>>dınlatacaklar. Fransa'nın en ileri gelen sanatçıi Aynı süre içinde ath araba sahip demek beş şehirde fırın var, ötei lerı hayvanlarının gübrelerini yer kiler aç! Başka bir deyimle tiyat Topluma böylesine hizmete su ları vatdır. Ortaya konulan eseri den toplamak için gerekli malze ro halk eğitiminde okul gibi ön samış birçok ateşli genç tanıyo ler sanat bakımından Paris'teki arkadaşlannı imrendirecek değer ' meyi de temin edeceklerdir. plânda gelen bir kültür kaynağiy rum. Verilecek görev ne kadar a dedir. Nitekim bu merkezletrden gır, n e kadar güç olufsa onlann »e, demek beş şehrimizde okul başarma istekleri o kadar kamçı bir çoğu. mevsim sonunda Patis'e Ekmek sıkıntısına meydan var. Bunu nüfus sayısına vutur lanacak! Böyle kutsal bir ülkü i gidip eserlerini gösterdikleri zasak yüzde onumuz bile tiyatro verilmiyecek çin hayatını seve seve kurban ede man herkes şaşmakta ve seyircıgörmüyor. cek gençler bulacağız ve onlar ya ler dolup dolup taşmaktadır. HalFırınlara dün 3 günlük un ve Çağdaş kültür dünyasında bu, kın bu akını karşısında progtram rilmiştir. Bu bakımdan halkımı korkunç bir hesap açığıdır. Bunu nnın öncüleri olacak. larını çok defa uzatmak zorunda zın ekmek temini konusunda endi gecikmeden kapatma yoluna girkaldılar. şeye kapılmamaları istenmekte Almanlar (Tıyattro) işini gerekti meliyiz. Haik eğitimiyle, yurt kal dir. Almanya'ya kıyaslanırsa Fransa ği önemle çok eskiden beri benim Bu arada fırınlar devamlı olarak kınmasiyle ilgili kimseler önder semişler. Hohelmburg'da 12 0 de, bölge tiyatrolarında sanatçıların milletleirin kültür kazançlan hankontrol edilerek ekmek sıkıntısıbüyük özveriyle çalıştıklatı, birgi kaynaktan geliyor diye biraz Konstanz'da 1609 da, Celle'de 1674 çok yoksulluklara na meydan verilmiyecektir. katlandıklan de, Passau'da 1785 de yapılmış tieğilseler, araştırsalar, o zaman ti Bir ay içinde 4356 iş yeri yatronun önemini daha iyi kavrar yatrolar vardır. Koblenz şehri bu görülür. Fakat iş başındakiler bunu bir inanç, bir ülkü gibi göğüs kontrol edildi ve bu kör dügümü kolaylıkla çö yıl şehir tiyatrosunun 15Os Ba lerine bastıkları için kazanca, raden Baden yüzüncü yılını kutluzerdik. Belediye Sıhhi Murakabe Müyorlar. Ikinci Dünya Savaşından hata sıtt çevirmişlerdir. Yoksa her Bugün lstanbulda on altı tiyat önce her küçük şehrin, her kasaba biri Paris'te e verimli gelirlere dürlüğü, geçtiğimiz ay içinde 4356 n işyerini kontrol etmiş, bunlardan ro het gece perdesini açıyor diye nın bir tiyatrosu ve yerli toplulu konar. en zengin bir yaşama ko690 gıda maddesi nümunesi alarak övünüyoruz. Oysa ki 1597 de Lon Eu vardı. Her gece temsiller veri laylığına kavuşurlardı. tahlile göndermiştir. Kontrol ne dra, üçyüz bin nüfuslu bir şehir lirdi. Savaşta hepsi yetle bir olOn bir merkezden özellikle beşl ticesinde sağlık kurallarına uymı ken yirmi tiyatrosu vardı. Ingilte duktan sonra bu tiyatroları yenikutrulduğu günden bu yana başayan 27 dükkân sahibi cezalandırıl re neden ündedir, Almanya yer den yaptılar, ayakta kalanl'arını rıya uçmakta, (Tiyatro) kelimesimıştır. yüzünden bir çıirpıda traş edilmiş onardılar ve tıpkı eskiden olduğu ni duymamış kimselerin ayağına Aynı süre içinde 1021 esnaf sağ ken on beş yıl içinde nasıl yine gibi böİRe tiyatrolarını yeniden en olgun bir sanat topluluğunu gö lık muayenesinden geçirilmiş, 21 i en öne geçer. Uzak şarkta Japonya çahştırmaya başladılar. Bifrkaç ör meslekten menedilmiştir. neden komşularını tümen tümen nek vermek için şunları sıralaya türerek onları »ydınlatmaktadırlar. Yassıadaya tünel kazacak aşmıştır. Bu soruların derinliğine yım: 5 inersek hep (tiyatro) il e karşılaşı20 kişi beraet etti Bad Hersfeld'de merkezi 1835 de Amacını. geçmişini, kültür yayıYassıada duruşmala'i sırasında rız. On altıncı yüzyılda îngilteteden kurulan (Nordhessische Memleket mındaki önemini, başka ülkelerYenikapıdan Yassridayu tünel kaz Sahnesi) çevresindeki 53 şehir, ka mak suretiyle Adnan Mendtresl taşan tiyatrocular Fransa'nın, Ho saba, köyde temsiller vefrir. Mer deki ötneklerini ve durumunu ckurtarmak istiyen 20 ye yakm sa lânda'nın, o zaman daha kutsal kezi doksan bin nüfuslu (Castrop zetlediğim bu (Bölge Tiyatrolan) nık, dün 4. Ağır Ceza Mahkeme \ Roma devleti sayılan Almanya' Rauxel) şehrinde olan (Westfae için bizde kanun yapılırken aceley sinde devam olunan duruşmaları | nın bütün şehirlerini dolaşırlar, lisches Memleket Tiyatrosu) 650 le yanlış davranılmasından korkasonuıda beraet etmijlerdir. tiyatro zevkini aşılarlardı. Arta rım. Bende bu korkuyu uyandıran Sanıklardan Şerit Kürkçüoğlu arta bugün 14 bin nüfusu olan kü kişilik şehir tiyatrosundan başka önceki acı tecrübeler oldu: Devlet 59 kasaba ve köyde temsiller veile'Orhan Ertekinin, Cumhurbaş Çücük (Nötdlingen) şehrinde bu Tiyatrosu kanunuyla Şehit Tiyat kanına da hakaret etıı^ıri gözö Ingiliz tiyatro topluluğu 1604 de rir. rosu Tâlimatnamesi, on yıllık plân Merkezi 45 bin nüfuslu (Rends tasarısı. Bunlann yapıhşı nünde bulunduran mnhkeme. bu (Romeo Undth Julitha) oynamışsırasanıklar hakkında henüz bir karar lardı. Daha o zaman bu Ingiliz ak burg) da bulunan (Schleswig sında güdulen tutum her zaman vermemiştir. Holstein Memleket sahnesi) 683 ki yanlış bir sonuca sürüklenmeye törleri Shakespeare'in eserlerini Bir terzi gazocağından Avrupa'ya tanıtmaya başlamışlar şilik şehir tiyatrosundan başka 24 mahkumdur. Bizde olmayan yeni dı. Sonraları (Hamburg oyuncula şehir ve kasabada dolaşır. zehirlenip öldii bir çahşma alanı için 'eçileeek en Merkezi 50 bin nüfuslu (Tübin kısa yol, bunu bizden önce uygu Bakırköy Tayyarecisadık sokak frı) adı altındaki bir topluluk ilk gen) şehrindeki (Wurttemberg layan milletlerin izledikleti yol70/A sayıda terzilik yapan 50 ya defa olarak Almanca diliyle 1670 smdaki Nuri özyurt, dün sabah de (Güstrow) şehrinde (Cezalanan Hohenzollern Memleket Tiyatro dan gitmektir. dükkânmda ölü olarak bulunmuş Kardeş Katli) adı altmda (Ham su) 900 ve 350 kişilik bir şehir tiKafamızı hiç bilmediğimiz böyyatrosundan başka 38 kasaba ve tur. Aynı yerde yatan terzinin, ge let) oynuyorlardı. le bir konu ile yorup ortaya kamköyde temsiller vetrir. ce yaktığı gazocağından çıkan gaz Yukarıda sıraladığım tarihlere dan zehirlenip öldüğü Adlî Tabip bakınca, cesaretimiz kırılmasın Merkezi 23 bin nüfuslu (Bruch bur kumbur bir kanun çıkaracağı tarafından yapılan muayenesinden ama, biz bu yolda üçyüz yıl geti sal) olan (Neckar Rhein Main mıza, yıllar yılı uygulanmış, kösonra anlaşılmıştır. İlgili mahallî yiz. Darılmazsanız söyliyeyim, biz Memleket Tiyttrosu) 32 kasaba ve tü yönleri totpulenmış bir kurukarakor olaVı tahkrk :«tmekt«dir. daha uzun yıllar bu gıdasızhğa, köyde temsiller verir. merkezi kıs kanuFvımu Batıdan olduğu gibi alarak uygulamak. başarıya varöldürmeye teşebbüsten , bu gerikmeye'dayanarhayız artık! Ne.uş,s"de bulunan (Rheinisches mak iç1n!>tefc şarttır. 4 ^' Memleket Tiyatrosu) 22 kasaba ve 2 2 yıla mahkum oldu özel çıkarı, kayrılma hırsı, kaköyde dolaşır. Merkezi 32 bin nüGeçen yıl kadin yüzünden çıkan Bölge tiyatroları için bundan ön fuslu Detmold olan memleket ti zanç hesabı olmadan salt katıksız bir münakaşa sonunda, arkadaşı ce hazırlanan taslakta şöyle dübir ülkü sevgisiyle işe koyulmak Bedrettin Şentürkü öldürmeye te sünülmüştü: Merkezi Edirne'de yat*osu 30 kasaba ve köyde Dram, gerek. Böylesine ojrtak duyguyu, şebbüs eden Ihsan Yazıcı, dün 4. olan bir Trakya, Merkezi Bursada Operet, Opera temsilleri verir, birleşik kafayı, çeşitli çevrelerden Ağır Ceza Mahkemesi tarafından olan bi!r Marmara, merkezi îzmir merkezde de 736 kişilik tiyatrosu gelmiş hele bu konu ile hiç ilgivardır. 2 yıl hapis cezasına çarptmlmış de olan bir Ege, merkezi Adana Bu birkaç örnekten anlaşılacağı lenmemiş kimselerden kurulacak tır. Sanık ayrıca bin lira manevi taz veya Mersinde olan bir Akdeniz, üzere Almanya'mn bütün köy, ka komisyon üyelerinde bulmak güç minat ödeme cezasına da mahkum merkezi Samsunda olan bir Ka sab a v e şehijrlen tiyatro ağlariyle tür. İşin en gülünç tarafı, sizin de radeniz, merkezi Ankarada olan âdeta örülüdür Burada un değir katıldığınız bu toplantılarda; üze olmuştur. bir Ortaanadolu, merkezi titfrediğiniz diAyaklarına sıcak su döktü rumda olan bir Kuzeydoğu, Efrzu meninden çok tiyatro vardır. Ruh, rine didik edilir,konu öylesine oymer kafa ve kalbleri midelerinden çok dik çoğunluğun Sişli Kodaman sokak 39 sayıda oturan Emine Dalay ile komşusu kezi, Diyarbakır veya Antep olan beslenir. Oriun için de bütün sa lamasına öylesine kurban edilir ki Şâdiye arasında münakaşa çıkmsş bir Güneydoğu Bölge Tiyatrolan. nat, bilim, ticaret, endüstri ko yarın güdük, yetersiz bir kanun tır. Sinirlenen Şâdiye, ooağm ü Bu tiyatrolatın dört temel görevi lunda onlaJrı en öne iten kültür olup karşınıza dikildiği zaman siz bile saşarsınız. zerinde duran kaynar su tencere olacak: Öğretme, araştırma, yay akımına kapılmışlardır. sini alarak komşusunun ayaklan ma. hizmet! îsveç'te, Norveç'te de karla ör Halbuki tiyatro kelimesini nana dökmüştür. Emine hastaha Bunları kurmakla yalnız halk tülü dağ şehirlerine ve kasabala »ıl Batıdan almışsak bu (Bölge nevt götürülmüs vn tedavisi ya eğitimi faydalanmıyacak, tiyatro rına kadar giden böyle gezginci Tiyatrolatı) teskilâtını da yine biz pılmıştır. Komşusunu haşlıyan ka sanatı da bağımsızlığa kavuşacağı Devlet Tiyatroları vard*. den önce denenmiş yerlerden aldın. hakkında koğuşturmaya baş için alabildiğine geli.şecek, büyük malıyız. Yoksa uydurma ve yeter 4 lanmıştır. şehirlerdeki kötü geleneklerden, siz bir kanun yüzünden bu canım Fransa'da Ikinci Dünya Savaşın tasarı soysuzlaşır. esnaflıktan, alışkanlık baskısından Teknisyen hırsız çıktı yazarlat, dan sonra başlıyan bu tiyatroyu Yalovada oturan ve Karamür kurtulacak, yeni yeni Fransa'da bu büyük hareketi tek selde görevli bir Amerikalı suba yeni yeni rejisörler, yeni yeni obaşına kuran ve yöneten bür kadın yuncular ortaya çıkacak. yın eşi olan Lilian Beth, önceki ge vardır. O bu alanda bize yardımcı ce soyulmuştur. Esentepe sokak ZARİF KADININ SIRRI Bölge Tiyatroları bir yandan olabilir. 20 numarah eve gelen ve kendisini bulundukları şehrin tiyattosunda Ocak ayının şu günlerinde (Bonn) su tesisleri teknisyeni olarak ta temsiller verirken öte yandan ida (CDU) milletvekili doktor nıtan meçhul bir genç kadının kinci bir piyesle başka bir kol o Berthold Martin ve (SPD) milletevine girrlikten sonra boru bölgenin sehir, kasaba ve köyleriReklâmcılık 278/901 vekili Ulrıch Lohmar ve Niede*lara bakmış ve çıkarken de mssa sachsen Kültür Nâzın Richard üzerinde duran 150 doları alıp kaç Voigt, üçü baş başa vererek Almıştır. Lilian, tarafından verilen eşkâl üzerine hırsızm aranmasına manya'da bir (Filim ve Televizbaşlanmıştır. yon Akademisi) kurmaya çalışıyor lar. Acaba bizde de bu memleket iOCAK 20 SABAN 24 • Denleri bJtiranlerden her 40 öğrenciden 1 Oğrenci AVRUPAYA gonderilir. şini kendiletine amaç edecek her E * T! t partiden bir milletvekili buluna• Broşörüıııuzü veya 2 liralıkpul göndererek ilk iki dersimizi isteyiniz. 5 O C .•3 maz mı?. a ş • Matoduoıuzu btnzerlenle mukıyese etmeden talcip etmeyinU. Kalkınma Plânında Tiyatro Y Muhsin Ertuğrul az saati, lstanbulun elektrik sarfiyatında gflnde 12X100 kilovatlık (takriben 4,00) liralık) tasarruf gağlanmasına yarıyormuş. Bu yazılıyor da kış ortasında yaz saati icat edenlerin memurlar, işçiler, çocuklardan ne kadar hayır dna (!) sağladıkları kaydolunmuyor. Geçen çün bir fabirkanm ustabaşısı «Kadıköyfinde oturuyorum. Ancak saat 6 da yola çıkarsam Şişlideki işimin başında vaktinde bulunabiliyorum. Saat 6 demek ortalığın aydınlamaya başlamasından iki saat öncesi demektir. Kendimi geceleri çalışmaya başladım, sanıyorum. Bir garip hayat yaşıyorum ki sormayın.> diyordu. Bir kaç gün önce aldığım bir mektupta aile reisi bir Istanbul hemşehrisi acı acı feryat ediyordu. «Bakırköyde oturuyoruz. Benim isim Beykozda... Çocuk Cağaloğlundaki liseye gidiyor. Hanım Leventteki bir ilâç fabrikasında çalışıyor. Taz saati yüzünden hayatımız cehenneme döndü.» Ve nihayet ben, Esentepedekj evimin penceresinden her sabah ayni feci tabloya şahit oluyorum: Bizim evden sonra 200 300 metrelik bir boş arazi parçası, ondan sonra da seyrek oır sekilde yapılmış küçük evler vardır. Bn evlerden gece karanlığında mektebe gitmek üzere çıkan mi nimini çocuklara anaları, banaları o boş arazi parçasını geçın ceye kadar arkalirınd^ıi »««'eniyorlar: Mehmet Sle^ kckma sakın, biz buradayu... Ayşe... Bizi duyuyor mnsun kızım.. Ses ver... Telâş etme... Biz arkandan bakıyoruz. Halkın çektiği bu ıstıraba günde 4,000 liralık lasarruf için katlanılır mı? Zavallı tasarruf vehmine kurban giden çilekeş Istanbul hemşehrisi! *** Salihlide ? milyon liraya kurulan Valeks fabrikası 7 aydanberi kapalı bulunmakta imiş. Meşe palamutundan tanen çıkaran bu fabrika özel teşebbüs tarafından kurulmuş, sonradan Sümerbank yüzde elli bir hisse ile ortak olmuş1. Dahili piyasanın ihtiyacı Çanakkale fabrikasından karşılandığı için Salihli fabrikası Lstihsaline yalnız dış pazarlar kalmakta, fakat plâstik ve naylon sanayii, deri sanayiini altettiği ve böylece tanen maddefine ihtiyacı azalttığı için ihracat da yapılamamakta imis. İşte yürekler acısı bir facianın hikâyesi... İşte bilgisizliğin, dar görüşlülüfün, cehaletin hazin sonacu... işte plânsızlık, programsızlık ile patlak veren akibet Plâstik ve naylon sanayiinin nereye gittigi ve neye varacajı bundan bir kaç yıl önce mal um değil mi idi? Bizim tanene ihtiyacımızın miktarı bilinmiyor mu, memlekette para yatıracak başka sanayi şubeleri yok mu idi? Ama bu işi yapan özel le«fbbüsü nasıl kabahatli bulursunuz? Ondan çok daha bilgili, çok daha temkinli olması lâzım gelen Sümerbankın neden sonra yüzde 51 hissevi satın almasma ne dersiniz? Biz ba işleri bir türlü beceremiyeceğiz. Cevat Fehmi BAŞKL'T N1ALINA MIHINA okurken AYSEL KAKATAg İle ERDO6AN BORA Nlşanlandılar 19 Ocak 19«3 Malaty» SAYIL Ue C. Savcı Yardımcısı ZF.KAt TURAN Nişanlandılar Ankara 19 Ocak 1963 Cumhuriyet 923 Cumhuriyet 93 Bugün öğlende (saat 1213,30 arasıl TELEFONLARI ÇALDIĞINDA: «Alo» yerine «Akfil» diyenler AKFİL Kumaşlarından kazanacak... Bugün öğlende (1213,30 arası) telefonunuz çalınca : tALO» YERİNE «AKFİL» deyiniz TELEFONDA KONUŞAN: AZİZ BASMAC1 *VF> ÇAMAŞIRLARI AKFİL Kumaşı en iyi kumaş Eeklâmcılok: 324/K İNGİLİZCEALMANCAFRANSIZCA DÜNTA DİLLfKl YAT1N SERVİSİ MEKTUPLA BEKLENEN KITAP ÇIKTI a > 1 V. E. ] 8.19 13.25 15.55|18.10 19.46 \ 2.10 < 6.33 7.16 9.46! 12.00 1.36 12.23 Reklâmcılık 247/900 CUNHURIYET Nüshası 25 Kuruş Türklye Harld ECUMHURİYET'in Tefrikası: 42 Hadi yatın, uslu bir çocuk olan, Bakın size deniz kızı masalı anlatıyornm... Uzan zaman denizin ortasında yalnız kalan adamlar bir deniz kızı hayaliyle avunnrlarmış. Semra yumuşıyan bir sesle: N'için yalnız? diye söze baş ladı, sonunu getiremedi. Haluk onn bu sefer omuzlarından tutmustu, hafifçe arkaya doğru iterken: Masalın sonunu başka gün anlatırım, dcdi. Başka gün? îiemra başka bir günü hiç düsünmemişti Hayır bu evden çıktıktan sonra onu bir daha görmiyecekti.. Fazla itiraz etmeden yerine yattı. Bü yük bir gayret sarletmiş gibi yorulmuştu... ÜstSne dogru eğilmiş olan adamın gözlerini yakından görmemck için gözlerini kapadı. Haluk yavasça. Bakın gözleriniz kapanıyor... Torsunsunnz tabiî, ben de siri' rahatsız ediyornm... Si zi rahat bırakacağım şimdi... Sade bir şartla, ayumadan evvel biraz bir şey yiyeceksiniz, dedi. Semra söylenenleri pek dinlemiyordu bile. Gözlerini sıkıca kapamıştı, ama adamın nefesini yüzünde hissediyordo. Ve bn yüzünde hissettigi sıcaklık bntün vücndüne, bütün damarlarına yayılıyordn. Haluk çekilip gidinceye kadar gözlerini açmadı. Kapının kapandıgını duyunca yavaşça gözlerini açtı ve birden «gitme!> diye bağırmak istedi... Ar kadan da çılgınca bir korkuya kapıldı. Ve hütün gece bn korka devam etti... Sade Haluktan, Haluk'un ona a^ıladıfı histen deÇil. Herkesten, her şeyden korkuyordu. Aoavip, sinirli esrarlı bir hal alan Saradan. o sessiz kuru uşaktan... Hattâ göt Ierini kapamaktan. eöreceği rü yalardan korknyorda. Bana rağmen o gece artık hiç bir fevkalâdeıik olmadı. Saat 11 e geliyordu» Kapıdan içeri gitince evvelâ geniş bir nefes aldı . Kendi evinde olmak ne i^i ştydi. Sanki içi genişledi ve bu genişliğe bir rahathk yayıtdı. Geçirdiği hastalığı bile unutuvermişti. Canlı adımlarla yatnk udasma koştu soyundu. Banyoya koştu yıkandı. Tekrar yatak odasına, giyindi. Sonra mutfağa, salonaHizntetçi her halde çelnıi^, kim seyi bulamayınca gitmışii. Bu na da memnun oldu. kendini yalnız hissetmek daha da noşuna gidiyordu. Fakat ı>ve cırdi ğinder bir saat sonra yapabile ceği hiç bir şey kalmamıştı. Okumak istedi, imkânsız. Aklı başka taraflarda dolaşıvordu. Bu, hâkim olamadığı âvare bir dolaşıstı. Hep kaçıyor, okuduğu kitaptan, evinden, hattâ alışık olduğu insanlardan. Düşuncelc rine hâkim olmağa çalışırken kendine kızıyor, kızarıyor, bazan da gülümsüvordu. Bu korkak, tatlı bir tebessümdü. Aş ka, ihtirasa ilk defa bakan bir genç kızınki gibi... Hırıla yerinden kalktı. «Ne oluyorum» diye düşündü. Niçin bep o adam akhnda idi? Neden o acayip gülfimseyişli kahverengi gözleri görüyordu. Neden hâ,â kendine doğru yaıUaşıyorlarmış gibi iliklcrine kadar ürperiyordu? Bir şeyler yapmak istedi. Kendini bırakmaması lâzımdı. Boş, hareketsiz günler insana daima saçma düşünceler verirdi. Hayır artık o adamı düşünmeraeli idi. Orada iken nasıl korkmuş, nasıl evini aramış, battâ kaçmak istemişti. Evet gece kaçmak istemişti ama sabah... Sabah ayrılırlarken... Adam Sara ile alâkadar bile olmamıştı. Halbuki kendisine nasıl yakındı, nasıl en ufak teferruatla meşgul oluyor, yapacağı kısa yolculuk onu sarsaeak diye korkuyordu. Sanki senelerce beraber yaşamışlardı... Ta ayrılışları, ellerini ellerinin içinde sıkarken gözlerinin içine bakışı. «Bana telefon edin, söz verin» deyişi... Hayır artık onu dttşünmemeli idi... Ne yapıp ya pıp unutmalı idi. Bir rüya görmüştü, bitmişti. İşte hakikat, işte evi, iste sâkin rahat hayatı. Derin bir nefes almak istedi. Alamadı. Sanki hava boğazında tıkaıııp kalıyordu. Göğ. sünün içi de kabarmış. kabaf" mıştı da, dışını çatlataeak gibi ^ Llra Kr. Llra Kr. tazyik ediyordu. ^ Senellk 75.00 150.00 Birden kendini fazla şişirilip S 6 »ylık 40.00 80 00 havaya bırakılmış bir balon gi = 3 aylık 22.00 44.00 bi yalnız hissetti... Bir şeye yaŞ Baaan ve Yayan pışmak ihtiyacı ile kendi elle= Cumhuriyet Matbaacılık ve Gaıetecilik Türk Anonim Şlrketl rini birbirine kenetleyip sıktı. = Hayretle gene kendi kendine E Cağaloğlu Hallcevl Sokak No. 3941 Sahlbl «Ne oluyorum?» diye sordu. Bu onun için yeni bir histi. Talnız5 NAZİME NADÎ lığı bilirdi, üzüntüyü bilirdi, ~ * fakat bu kabartan, taşmak isti = Yazı lglerlnı fiilen İdare eden yen his ne idi? Nereden içine S Me»ul Müdür doluvermişti? Mümkün olsa e = VECDİ KIZILDEMİR lini daldırıp içindeki o fazlalığı Ş söküp atıverecekti.. = * Ayağa kalktı. Odanın ortasın^ ANKARA B C K O S U : da dolaşmaya başladı. Hep şaş = Atatürk Bulvan Yener Ap.Yenlşehlı Telefon: 12 95 44, 12 09 20, kınlık, çaresizlik içinde ellerini 12 09 66, 17 57 35 koparıyordu. Bu beklenmedik z * bir anda gelen kuvvetli bir kriz E DOGU İLLERİ MERKEZ gibi idi. Gene kendi kendine: E BÜROSU: «Sinirlerim sarsıldı her halde» = Inönü Caddesi Işmen Han Dlyarbakıl diye düşündü. «Bir sinir ilâcı ^ Telefon: 1061 almalıyım». Tam bu sırada = telefon çalmaya başladı, bir = GÜNE* îl.l.ERl MERKEZ den kalbi duracak gibi oldu, z BÜROSU : sonra delice bir hızla vurmağa E Küçüksaat Meydaııı Edime Hanl başladı. Bir an tereddüt etti, = Adana Telefon: 4550 * koştn telefonu açtı. E Gazetemlze göndertlen yazılar ko AIo, dedi. (Cevabı veren se nulsun, konulmasın lade edilmer. si duyunca evvelâ hayret etti, E llânlnrdan mesuliyet kabul olunmaz. * sonra sevindi. Tavaşçâ) sen mi Abone ve llân lşlerl İçin, zartm sin Safi? diye sordu. E Ustüne «Abone» veya «llân Servisij Safinin »esi hırçındı. ^ kaydının konması lâzımdu. • * ÇERKES ETHEM'in HATIRALARI Fiyatı: 10 Lira UMUMÎ SATIŞ YERİ Dünya idarehanesi, Cağaloğlu Istanbul Taşraya Ödemeli Gonderilir. Cumhuriyet .'.f v^ • (Arkası var) = BU GA2ETE BASIN AHLAK YASAS1NA UYMAYI TAAHHÜT ETMİ5TİR. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle