Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0ORT CUMHURÎYET 19 Ağustos Osmanlı Tarihtnde Haydut Aşkları veleye verdi; görünmemiş, iaitilmc Hırısta köyu çiftliği yangını ve mis cüretti. güzel Tinke'nin kaldırılması evveJ Aradan bir müddet geçti, m»rt lâ Eskizağra kasabası ve etrafın' ortalannda, yine tek başına bir da, sonra bütün Bulgaristanda de. gece Sofya sahrasında Ormanh köManisa'dan bir tlkoknl öf retme i ümitlerle Anadolunun ücra köşe rin akisler yapmış ve şaki Bala1 yünde Ahmet Ağa adında bir zen| ni yazıyor: , lerine gider. Orada karşılaştığı ban birden büyük bir şöhret olb ü t ü n ı ginin evini bastı; ağayı, kansını ve Kutsalhğını daha ilkokulda iken ! sıkıntılara göğüs gerer. Bu muştu üç hizmetkârım kesti, bir duvara Vaka 1836 yılı eylülünün başlaöğrenen ve o idealle çalışıp bin sıkıntıların üstesmden gelmeğe ça da, nam için, şan için kan ile «Babir guçlük içinde okuyan ve 1960 • ' lışırken. ansızın gelen bir emirle,rında olrauştu, kış ağzı idi; kışlalaban» diye adını yazdı, kargacık, 1961 ders yılında mezun olan bir. aüesini, ev eşyasım bırakacak yer , n katı olduğu için bu mevsimde burgacık yazıyı Rila manastınnda bulmadan er olarak askere alınır. Balkanlarda sekavet tavsar, en öğretmen, vazife görmek için ne öğrenmişti. Bundan ötürü de maaşı kesilir. Öğ namlı haydutlar, kendilerine yatak 1837 yılı baharı pek tatlı başlalık eden dağ köylerinde kışlarlarretmen fedakârdır. Buna katlanır. mıştı, ortalık birden ısınıvermişti. dı. îki ırgat için birer at, haydutÇünkü bu bir yurt vazifesidir. BuB VL Nisan sonları idi, haydut yine tek nu her zaman seve seve yapmağa luk yolunda attıkları ilk adımda başına çıktı gitti, bu sefer dönüşü 1 2 S 4 hazırdır. Öğretmen askere gelir. i kâfi ganımet oldu, admı ve yollauzun, bir ay sürdü, tâ Varna'ya ka rını bilmediklerı dağlarda bir ay Orada «Türkçe nizanim» diyenle ] dar uzanmıştı. Orada bir çiftlik kadar dolaştıktan sonra Balaban, yan yana yatar. Onunla bütün va ertesi yıl mayıs ortalarında DerI bastı, üç kişi kesti, kanh nijanını koydu. zifeleri paylaşır. öğretmen ona da bend Hsnında bulusmak üzere izin İşte bu Varna dönüşü, mayıs son katlanır. Ama acı günler birbirini verdi, kendisı de Yuvan ve esiresi ları, Çalıkkavak dağındaki Hacı kovalar. Cebinde beş para kalma Tinke ile tslimye kasabası cîvarınSimeo'nun evine bir öğle vakti gel mıştır. Stajyerliği kaldırılmamış da Çalıkkavak dağına çekildi. mişti, yorgundu ve Tinkesini çok tır. Köyde onu bekliyen, onun yar O zamanlar Islimyenin kebelerij özlemişti, onun muattar göğsünde dımına muhtaç olan ailesi efradı ve kilimleri meşhurdu, bu kasaba' dinlenecekti. Dilber kapatmasını vardır. Bu için çöziHnü o kadar nm zengin gelir kaynağı idi; her evde bulamadı, Yuvan da yoktu, zor olmasa gerek: ya maaşımızın sene Sofyaya, Filıbeye, Eskizağraihtiyar bekçiye : verilmesinin, ya da askerlik süre ya, Vidine, Edirneye, tstanbula Bizimkiler nerede?. diye sordenk denk kebe ve kilim gönderisinin diğer aday dğretmenler gibi du. lirdı. Bu dağda, Islimyenin namlı kısa hizmete tâbi tutulup koy oBeyoğlu : kullannda geçirilmesinin sağlan kebe ve kilim tüccarlarından Hacı Bilmem.. az evvel Yuvan beSOLDAV SAĞA: Simeon'un güzel bir yayla evi varnim yanımda idi.. dereye yıkanma 1 Her gün gazetelerde ve radJ masını rica ediyoruz. dı. Pek mükellef ddşenmiş olan bu ya gitmis olabilirler.. dedi. yol»rda adı geçen Laoe'un tarafsız ev, Hacı Simeon yaşh ve hasta Dere boyu hayli uzaktı, yarım Susuz, elektriksiz prensl. 2 Yıldırım avlayıcı araç. olduğu için birkaç yıldan beri bek saatlik yoldu. Dağ evinden oraya J 3 Yonptim içlnl yapma hareketi. çi elinde boş duruyordu. Evin bekbir site Söltanat rievrindekl slvil rütbelPr. inen bir keçi yolu asırlardan beri çisi Beyoğlu lâkabı ile anılan eskı den 4 Bir soru edatı, madenden balta görmemiş bi rormandan geMeeidiyekSy'den bir çok imıa bir haydut idi, yaşı altmışını aşip 5 Bir sayı. kendinl çok beyeçiyordu, ve dere bu ormanın heile yazılıyor. mış mısır koçanı gibi adamdı. Dinen kadının yaptıklanndan. para men eteğinden, kavaklarla söğütdolabınm yansı 6 Çenginin parMecidiyeköy'de in»a edilen 850 ni, mezhebi, ırkı, milliyeti meçhul, ler arasında akıyordu; su değil, maklarına taktlğl. «adam akıllı çeklp lojmanh Emekli Subaylar blok a türkçeyi, bulgarcayı, sırpçayı, rum sanki billurdu. daha fazla uzamıyacak hale getir!» partımanlarına hâlen yerlesmiş bu cayı ana dili gibi konuşurdu! saBalaban, Gano'nun Pop'a ihaneti mânsına bir emlr. 7 «Apaçık ortaverilmesi kalı matruş, beyaz pos bıyıkları ni düşündü : «Gano bir aşifte idi. >a çıkan» karşılıgı ikl kellme. g lunan 200 kadar aile, uzun boyuna ayrıca heybet vermiş. Tinke bunu yapmaz!..» dedi, ama vaadedilen havagazı, elektrik. bilOrtaçağm baslangıcındaki goç devkara kızıl derili, çiy mâvi gözlü. scn derecede heyecan içinde idi. | rlnde GotUnn bir kısrnına başkanhk hassa sudan yoksun, Kerbelâ ha vahşi bakışlı idi. Hacı Simeon'un Her adımında bir ağacı siper edej etmlş adam. 9 «Kozadan alınmış yatı yaşamağa başlamışlardır. BüGördüğii. affedilmez suçtu. Fakat haydudu titreten, kız ile güzel yayla evini de ancak boyle mahsulün serilmiş oldugu meydan» tün ömürleri zaten bu gibi mederek ve etrafı dinliyerek gayet ih! vuvanın ağzmdan isittikleri oldu... bir bekçi koruyabilirdi. Balaban mânasına İkl kelüne tiyatlı ve talimli haydut ayağının nl vasıtalardan yoksun bölgelerde ile yanındaki kızla oğlanı hiç teYUKABIDAN AŞAĞIYA: ban Meryem Ana yüzlü Tınkesıne sessizliği ile yürüyordu. Dereyi 1 Vaktlyle cinayetler ve kaatıl. geçen bu çilekeş insanlar, yaklaş reddüt etmeden eve aldı ve o kı? bir bıçak verdi : gördü ve görmesi ile bir ağacın ar ler hakkmda derin etüdler yapıp makta olan kı? sebebiyle yolsuz için şöhretinin baslangıcındaki gençjl Ben gidiyorum, bir haftadan dında mıhlanmış gibi durması bir ortaya blr cok gerçekler çıkarmıç luktan da ne çekeceklerini şimdi hayduda yataklığı kabul etti. ı evvel dönmem.. bu sana lâzım o oldu. Gördüğünü bir başkası söyolan AvTupah filozof. 2 «Verdlğln den düşünmekte, yapılacak yolla! Balaban işte bu Çalıkkavak koş' lemış olsaydı « Alçak müfteri ! » dilur!. dedi. soztl yerlne getir!» kareılığı mürek rın, çabuk bozulacağı düşüncesiy kündedir ki Tinke ile murada er, ye üstüne atıhr ve bıçaklardı. Tinkep bir emlr. 3 Alet ve vasıta. Tinke sordu : di; güzel kız alnınm yazısına bo1 ke, boynunda Yanbolu yolu soygugorünüsü güzel fakat kokusuz çi le kısa bırakılmamasını rica et yun eğdi; kapatma bir maşukadan Ne için?... nundan getirdiği altın zincirli bir ceklprden. 4 Ince nazik ve çıt kı mektedirler. beklenen cilveleri, işveleri, türlü! lerı sallandıımak, Tınkenın o ka Beyoğlundan korkum yok.. a salip, ana doğması çırılçıplak derıldım durumd». tersl vücudumuzu CEVABIMIZ. türlü nazlau, dilbazlıkları göstere lem kalem nârin parmaklarını zum ma Yuvan!. H'«Iıyen 6udur. 5 Sonuna blr har* reye girmişti. su, maşukasınm anı ama soğuk ve somurtkan da rüt ve yakutlarla donatmak için Bir yandan mesken buhranından. Benim de ondan korkum yok, cak göbeki üstüne kadar çıkıyoreklenlree îstanbuîdakl Rum Patrtgi olmadı; yerinde güldü, türku «o\ • herşeyı yapacak. basacak, yakacak, al bıçağını Dimo!... belirlr. 6 îtal. bunun tabiî bir SODUCU olan gecedu: Yuvan da soyunmuş, üzerinde : yada bir ova vc kondu insaatından şikâyet ediyo ledi, hattâ haydut kalk oyuna derl kesecek ve soyacaktı; koy, han, Öpoştüler. yalnız bir iç donu, derenin öbürj < ' p^dı. mutfağa girdi yemek kervan. çiftlik, kasaba. değirmen, • blr akar su. a!. ruz, öteyandan, oturulur hale gelBalaban Çalıkkavak Dağına tam yakasında ayakta duruyordu, donu' türk, bulgar, hıris bir hafla sonra döndü. Atında ka ı«laktı, belli ki dereye girmiş çıki çak ve scftl. 7 miş binlerce meskene, su, elektrik pişirdi, hamur açtı, ,ekmek yoğur«Aklından çıknr du ve tekne başına geçip çama tiyan. muslüman. kadın, çocuk, o dın eşyası ve kadın saım takımı ile mıştı. Manzara haydut için mütgibi en vazgeçilmez ihtiyaçlarını sır yıkadı, bıçak altında hanım have hatırlama!» nüne ne çıkarsa, kim çıkarsa... dolu iki heybe yuklüydü. Haydut hişti. Mahbubu ile maşukasınm ( mânasına blr e sağlamakta ağır davranıyoruz. Ge nımcık kapatma oldu. Balaban Tin Îki adamına mayıs başında gel Balabanın kış ortasında Yanbolu yo kendisine ihanetleri için başka de I mir. tersl lrat cekondu dâvasının çözüm yolla keye gün günden askın bir sevgi getlren binadır rından biri bu olduğuna göre, ne ile bağlandı. Onun için, Tinke için: melerinı tenbih etmişti, sekız ay, lunda tek başına on beş kişilık lil aramaya lüzum yoktu, fakat Ba | çok geç idi, sık sık: «erken ka bir kervan çevirip soyması Hırısta labanı titreten kız ile Yuvanın a8 Oteki diln düşünüyor, ne bekliyoruz? Bunlaç, ç pandım buraya' . • dıyordu. Onnkn Çiftliği yangını kadar ortalığı vel ğızlarından isittikleri oldu. acanın yanın kanatlı rı sağlayamıyacak bir durumda i Tinke'nin o güzel uzun boynuna en .i^ıicrtiimis spkn ve masum mahincileri külçe külçe, dizi dizi! Günleri iple çekılen aylar ağır 16ku. 9 Orta yerdeki kmmlar fa. sek. inşaat müsaadesi niçin veri takmak, Tinke'nin o lâtif kulaklaı ağır gecmeye başladı. Kış ortası »ıla molalar (çogul). blr »oru takm. yoruz? nndan en muhtesem elmas küpelidi, karlı h'r gunun sabahı BalaSU GECİRMEZ CEKMEZ Oğretmenin sesi Buigar Balaban ile beş yosması 9 Çalıkavak Dağında Besamel salçası Yazan: Raufî MANYAS Salçaların başlıcalarından olan mayonezi bir yazımıza hnsusi koııu yapmıştık. Bugün çok kullanılan Besamel salçasını tarif edecek ve bazı tatbikatını sunacagım. XIV üncü Louis'nin ba.ş Maitre d'Htelliğine tâyin edilen Vikont de Bechamele saraym salçacıbasısı tarafından icat ve itfaaf edilen bir salça pek çok yemeklcrde knllanılır. Kaiın ve kalaylı bir knşohaneye iki dolu çorba kaşıfı Sana ya|ı koyarak ateşe oturtun. Ya| eriyip kızmaya başlayıaca içine iki veya üç çorba kaşığı unu yedire yedire kanstırın. Başta söylediSım ?ibi salçacılık cidden çok dikkat ve tecrübe ister. Verilecek ölçüler çok nazaridir. Beşamelde de yafea kaldırdığı kadar un ilâve etmek lâzımdır. l n hafif pembe bir renk almaya başlayınea kaynamıs soğumug 750 Gr. «ütü kaaık kaşık ilâve ederek yediriniz. Tâ ki un koyu bir krema haline gelincive kadar. Çok dikkat edilecek nokta basta ufak tel dövecekle bilâhare tahta kaşıkla hiç dnrmadan başından sonuna kadar mütemadiyen dövmek ve pürtüklenmesjne katiyen imkân vermemek lâzımdır. Bu muvaffakiyetlcr de çok itina ve tecrübe ile elde edilebilir. Kullanacağınız yemeğe göre boza veya krema kıvamına gelince artık süt ilâve etmez, biraz tuz karıstırır ve tam tecrübeli hale ^elinciye kadar hazır olnnca hemtıı kullamrstnız. Yaz >emeklerinden sevecejiniz iki tarif vereceğim. Bir yar ka tavuk alınız. güzelce ütüleyip temizledikten ve iki gün dinlendirdikten sonra tencereye koyuıı ve soyulmuş bir baş sogan. temizlenmis. dogranmış bir demet havuç, bir komposto kasıçı da tuz serperek tavngu örteoek kadar su ilâvesiyle atese oturtun. Tavuk diledi|iniz derecede, takriben 1 saat pişince indirin. Ba«ka bir tencercye 4 çay fincanı su ve ayıklanmn dört defa yıkanmıs 2 çay fincanı Bersani veya knlaklı pirinci, su kaynayınca içl ne atınız ve sekiz, en çok on dakika haslayıp indirin. Pirinçleri kevfire bosaltın ve musloğun altında sofuk so ile yıkayarak nişastasını çiderin ve tekrar kusaneye alarak hafif atcse oturtnp ajtzını kapayarak ısıtın. Tavufu da porsiyonlara bölerek kabına tekrar koyun ve ısıtın. Gerek tavak, gerekÜ pirinçler iyice ısınınca. bir C kayık tabağa alta pirinçleri, üs tüne tavuk porsjyonlarını di^iu V üstüne tolra beifamel e salçası m #ökerel«>Mfravart;»türün. Zevkle yiyecetiniz hafif bir \ emek olur. Tine besamel salçalı bir y u ycmeji: Bir ufak kuşane besamel hazırlayın ve pürtüklenmeslni önleraek için üzerine bir yağlı kâğıt koyun ve Bain Marye otartnn. Di$er taraftan kemer patlıcanlarının büyüklerinden üç, dört adet oiuk oluk soyduktan sonra Vita yaEinda dilım dilim keserek orta cierecede kızartın. Yayvan, genisçe bir çüveçe bir kat salça, bir kat kızarmış pathcanları üç kat koyduktan sonra en üste döktüfünüz salçanın üstüne rendelenmiş kaşar peyniri serperek fırına koyun. Hararet evvelâ on dakika kadar alttan verildikten sonra üstü hafif kızarıncıya kadar üstten veriniz ve üstü kızarınca fırından çüveci rıkararak hemen sofraya çötürüıı. Hafif ve lezzetli bir sebze hazırlamıs olnrsunuz. Sayın okuyuculara bu defa bir de yaz so£uklu£u Uvsiye ede ceçim. Bir kilo vişneyi bol suda yıkadıktan sonra saplarını ayıklayarak bir tabak içinde yanınıza koyun. önünüze de bir kâse alarak küçuk ve keskin bir bıçakla çekirdeklerini çıka rarak vişneleri kâseye koyun. Bir başka kâseye arznnuza eöre takriben 300 çram tor şekeri ve üç çay fincaaı su koyarak sekeri bir tahta kaçıkla kanstırarak eritin ve visnelerin özerine dökün ve tahta kasıkla biraz ve ezmeden kanstırın vr on iki saat baz dolabında bırakın ve senra svfaklak olarak sofraya ^ötüriin. Vişne çekirdeJini vişneleri ezmeden v'karan âletler vardır, faicat maales?' memleketimizde yoktur. Tacirlerimizden hiç biri bir (Art mr nager cihazları) mağazası açmaya teşebbüs etmezler ve yainız işsizlikien şikâyet ederler. Fakat ilgi bekliyen bir sürö mevzuu görmezler. Bugünkü yanmızı beşamelli iki zevkli yemekle bağlıyalim Bir kilo sakız kaba^ını temizledikten sonra bir knçük ten cereye koyun, üstJerini kapla yacak kadar su koyarak atesr otartnn. Kabaklar yuınoçayınca ateşten indirin sefasun. 230 grmm kıytnayı bir sahana koynn, içine bir büyük ba$ soğan çintin ve iki bardak su ilâvesiyle ates« oturtun ve pisirin, kıyma suyunu çekince indirin. Sogumuş kabakları uzunluguna ikiye belün ve içlerinden çekirdekli kıstmlarını çıkarıp yerlerine biraz hazırladığımız kıymadan koyun. Difer taraftan yetecek miktarda besamel salçası haaırlayıp kabakların her bir diliminin üstfinfi kaplayacak kadar salçadan koynn ve üzerlerine rendelenmiş kaşar peyniri ilâve ediniz. Bir tepsiye biraz Vita yagi sfirerek yanmssr kabakları dizin ve tepsiyi fınna vererek üstleri kızarıncıya kadar fırında tntun, kızanne» aiıp sofraya çötürün. Oilerseniz bir pasta kepçesiyle kabakları servis tabağına alarak göturebilirsiniz. Bu yemeği kercviı veya enginarla da yapabilırsiniz. Bugün vereceğim son reçete bir ziyafette, hattâ iddialı bir davette dahi on plânda yer alabilir. Boza koynlnğunda bir besamel salçası hazırlayıp üzerine yağlı kSğıt koynp (Bain Marie) ye oturtun. Misafir adedine g5re: Levrek, sinarit, dil veya plsi balığı poraiyonunu fîleto olarak balıkçıya hazıriatın. Bir bakır tepsiye bir yaglı kâjıt yararak filet»İMi yanyana üzerine dizin, sonra tepsiyi kaynar Bain Mariye oturtarak on dakika picirin. On dakika sonra balıkları zedelemeden bir çatal veya küçük pasta kepçesi ile tepsiden alarak fırına girer bir tabağa ve tereihan Pirex bir düz kaba yine yanyana diziniz ve üzerlerine birer çay kaşığı beyaz şarap gezdiriniz. Diğer taraftao bir kutu en iyisinden mantar alıp kutnyn açın ve mantarlan inee diİimler halinde doğrayarak filetolann üzerine diıin. Bu iş de bitince salçayı balıkların üzerini tamamen kaplayacak şekilde dökün ve iUerine rendelenmiş kaşar peyniri de dökerek tabağı hararet üstten gel mek suretiyle fınna verin. Tak riben 20 dakika üstü orta derecede kızannca çıkarıp sofraya götürün. Beklemesi caiz defildir. Dilerseniz mantarlarla beraber ayıklanmış biraz karides de koyabilirsiniz. Nefis bir yemek olur, bilhassa tavsiye ederim. Yazan: R. E. Koçu Resimliyen. S. Bozcalı BAY ÇOKBİLMİŞ: (Dil yandı. akıl uyandı) Trenfkotluk P 0 P L I N Solmaz INDANTHREN etiketıyte emrinizie Her yerde ısrarla arayınız AKIN TEKSTİL Fabrika satış yerı: Sultanhamam Hacopulo han No. 4 Tel 22 41 20 Ilâncılık 5989 ftün kalitenin sembolü Sayın Doktor Eczacı ve Ecza Oepocularına BAY OSCAR: Müctsesemiıin I Aguıtos IM2 tarthlnda* «tibaran , ŞİK4VET HÂN ILAÇ LABORATUARI Adı Alcmda Cafalajlu Servlll Mescit Sokak Mescıt han» nakledümif oldufunu >ayf> •!• a n «dariz. ^ = j Tclfraf: CAFEDON T«l : 22 it U • 11 22 0« Reklâmcılık 3531 10525 JANE'IN' KİZJ 239 Craen: FVES SAYOL Ceviren Ve Edmond hayretle devam etti: «Ben Mellier'in kızı değilim. Hakikatte babamın den geliyor...» Hemen deli gibi odasına koş isnıi Jean Renaut'tur. Görüyorsunuz ya bu tu ve nihayet sükunefini elde ederek oku isim, bizi ebediyen ayırmağa kâfi bir sebep du. Kız. şunları yazıyordu: «Size bir cevap teşkil etmektedir. Allahaısmarladık Mösyö; yermevi vaadetmiştim. Onun için bu satır a r t , k beni unutunuz... Bunları okuyan EdIarı yazı\orum: Zengin ve bahtiyar olsay mond. teessüriinden oraya yığılıp kaldı. Dedım: sevmek hakkıoa sahip bulunsaydım ınek Blanche babasını ödiiiren adamın kızı lıayatımı sizin yanınızda geçirmeği isterdim. idi!... Fakat ben ne zengin; ne mesudum. Sevmek için kendimde bir hak da göremiyorum. Edmond mektubu aldı ıc imzayı okur okıımn/ guzleri parladı. Blanche; dedi. Evin Greluclıe odaya; delikanhnın yanıııa koştu. Edmond: çok geçmeden kendine geldi ve hüngür hünsiir ağlıyarak: Greluclıe: dedi; mahvoldum . Ben bu kızla hiçbir zaman evlenemiyeceğim... O sırada Jerome mektubu alarak okunıuş ve her şeyi anlamıştı. Hemen deükmlıya sarılarak: Zaxallı yavrum dedi. Seni ben se\i><ırum ya.. Hemen huradan gideceğiz... Hemen... (Aıkası var) Onun söyledikleriyle gördüklerim arasındaki uçurum şaşırtıcıydı. Hâlâ da Serra'mn benimle eğlenmek için bir çok şeyleri uydurmuş olmasından kuşkudaydım. Çahşma odasmdaki kitaplığı sonradan kanştırdığım zaman kitapların arasmdaki uygunsuzluk gariYAZAN:H.MC CUTCHEON bime gitmişti biraz. Gene de orada gördüklerim Neriman Hanımın ÇEVİREAi: B . D okumasa bile kitap sevdiğini açıklıyordu pek güzel. Fildişi rengı Çok eğlendık: Bu gece de Suzıler | gur. sıyah saçlanna uzanan elıne | Garıp bir huyunu hatırlıyorunı deri kaplar içinde Balzac'lar, Marde bir partı var. Senı de çağırdı, bakıyordum. O eli Serranın saçla Adamlanna bir şey söyliyeceği za cel Proust'lar, birbirine karışmi'? bütün buradakileri...» rının arasından kapıp almak, par man hepsini ödevleriyle adlandır sanat dergileri, sayısı tükenmjs. Yukarda kumlarda ayak sesleri maklarını bir bir öpmek, göğsüm maktan hoşlanırdı. Serranm sesini bulunmaz kitaplar, neler vardı n yaklaşıyordu. Daha uzaktan sesini de saklamak geliyordu içimden. inceltip yengesini taklit edişini de raflarda! O güzel şeyleri seven bir duyuyordum Kâzım Işığın: Kendimden, isteklerimden utanı hatırlıyorum : el araştırıp toplayabilirdi ancak. « Kızlar, kızlar ne yapıyorsu yordum. Ondan geçmek için çırpı« Oğlum rica ederim gouver «Cihangir!» diyordu Serra. Teyze nuz orada bakalım!.» nırken ona büsbütün yakalanıyor nante'ı çağınr mısınız? Yusuf efen oğlunun sanattan, kitaptan, şıirden Parmaklıklara yaslanmış mutlu, dum. Serraya, Nermin hanıma, büdi lutfen garsonlara haber verir anlayışını cinse! sapıklığına verdıtasasız gülüyordu. tün insanlara hattâ dünyaya olan misiniz? Nafia hanım metrdotele | ğ ini de saklamazdı. « Macide sarhoş olmus. kus ilgim, hep bu sevdanın ateşinden Nermin Hanım. güzel yeşil gö?muş! Yüzüne baksanıza, hali ber geçip geliyordu. Bir yerde durup söyler misiniz?..» Kendini unutup Fransızca, Ingi lerinde «yalan!» dıyen, sızlanan bir bat!.» düşünmek, güneş ışığında oynaşan Ikisi de gulüyorlardı. Ikisi de toz parçaları gibi içimde kıvıl kı lizce emirler verdiği de olurdu. tasayla bakıyor uzaktan bana. Se! tasasız, sevmçh. Yeniden başlama vıl kımıldıyan duyguları tutup ya Hepsi anlar görünüyorlardı hanım sini duyar gibi oluyorum: Halbuki yalnız « Ben eskiden böyle rieğild'.m ya, içmeye, sevişmeye hazırdılar. kalamak istiyordum. Duracak va larının dediğini. Kâzım Isığın ütülu, keten gömleği kit yoktu. Sevdanın deli gözleri ile Yusuf efendi birkaç kelime Fran cicim! Ne kadar okudum bilsenız! ne, dzenle taranmış kumral saçla bakıyordum dünyaya. Şimdi uzak sızca biliyordu. Pek bağll görünür Kâzımın kütüphanesinde ne vaısı nna. dişlerınin arasına sıkıştırdığı tan geçmişi izler, olanları hatırlar lerdi Nermin hanıma. Gülüşleri hepsini eümle seçerek alıp getirküçuk kahverengi sigarına. yüzün ken gerçeği daha iyi göruyorum: donuverirdi o içeri girer girmez. mişimdir Avrupadan.. Ama F.imdi, de gulen gençliğe, iştaha bakıyor Bütün o insanların hikâyemde bi Isteğini gözünden sezmek içm çır şimdi neyin zevki kaldı kü.» dum. Kendi savrukluğumdan, ta rer figürandan başka rolleri olma pınırlardı. Kâzım Işığm kitaphğında o gü« öyle bahsiş verir ki!» derdi zelim kitaplarm arasına sıki.şıp samdan, umutsuzluğumdan utanı dığını anhyorum. Kâzım Işığa duySerra. yordum. duğum sevdanın inişleri, çıkışları kalmış bir sürü eski polis romansırasınca onlara yakın veya uzakEskiden hepsine çok baskı yap ları, tarih kitapları, kadın hiytuSerra alay ediyordu açıkça; « Ahmedin nişanlısı bu sabah tım. Serra bile, ağabeysinin yaban tığını, hastahğındanberi işi gevşet lıklarından, hattâ cinsel konular yerleşebilmek tiğini anlatırdı. Giyimi ile de eğ dan söz eden başka şeyler de varpek somurtkan ağbey! Biraz daha cı dünyasına girip geciksek kendini denizde boğacak için bir araçtan başka bir şey değil lenirdi yengesinin. Modası geçmiş dı. Hattâ açık saçık albümler bile.. mış. oyle değıl mi Kırpi hanım!.» di benim için. Kimselere bağlanmı bulurdu onu. «Bizim beyazlı ka Karışıklık şaşırtıcıydı gerçekten. « Bu Serra. bu fena kız neler yan Serranın benimle uzlaşmasma dın!» derdi. O ince ipeklerin, şifon Bir tarafta (Mariage parfait). bir gelince, Nermin hanım bunun se ların zavallmın kötü alışkanlığı tarafta kıpkırmızı deri kap.iğm soyluyor oyle Macide!» güzelım bir « Sahiden o kadar fena mıyım bebini nazikçe açıklamıştı bir gün: nın izlerini, yara. iğne yerlerini içinde özel sayılı örtmeye yaradığmı bilmezdim o za Stendhal! Bir tarafta Gide, bir taağbey!» « Bizim Serra sizi sosyeteye manlar. rafta sürü sürü siyah maskeli y;p« Ne kadar olduğunu bilmem ama. sana da iyi denmez herhalde lânse etmeye uğraşıyor cicim. Böy Çok kitap okurdu Nermin hanım. ranmış. kötü Amerikan dedektifle şeyleri de çok iyi başanr. Ahlerü. Zavaih Nermin Hanımın nakızım!.» < Polis romanı yetiştiremiyo « Meselâ sizin kadar fena mı met Amerikadan geldiğinde yeni rum ona, bütün arkadaşlanmın ki , sıl bir kafa. duygu karışıklığı içindostlarınızın arasında sizi çok deyım ağbey> taphklarını yağma ettim!.» diye j de boealadığını. gösteriş, sevda büSerra saçlannı arkaya atmış, kü ğişmiş bulacak muhakkak..» sızlanırdı Serra. Benim, masalann yüklük uğruna nelerle carpıştığını çük kırmızı ağzı iştahla açık gülüBu sözleri söylerken hafiften gü üzerinde, şurda burda gördükleri düşündükçe daha çok acıyorum yordu. beni gosterıyordu: lüyor, Yusuf efendinin beyaz eldi min çoğu ise şimdi. ı « Bakın Macideye, nasıl alay venli elinde, önüne doğru uzanan Namlı yabancı yazarların kitapDeniz kenarında, Serra'mn Kâediyor Lenimle! Bu kız akıüı! Sus gümüş tabakadan, ince süslü kâğıt larıydı hep. Ağaçların altmda, göl z'm Işığın yanında. sonbahanrı ı''k masını, dinlemesini. kendini sakla ların arasından, ızgara pilicini is gede uzun iskemlesine yaslanıp bol guneşi altında tasauzca gevezeî'k nıasını bıliyor! Bir de avukatlar teksizce alıyordu. Elinin, kolunun ipek elbiselerinin eteklerini topla edi^imizi hatırlıyorum. Kırşi", uiçin çenesı duşük derler!» ınce guzel kıpırdayışlarına imreni yarak birdenbire Baudelaire'den, mutsuz sevdiğim adamı seyrediyorSeyrcdiyordum onları. Tasasız yordum gizliden. Adamlarını işe Verlaine'den şiirler okumaya baş dunı. Kendimi unutuyorduni or.un lıkiarı oldürüyordu beni. Yalnı? suruşu, onlara dudaklarının ucuy lardı Nermin Hanım. sarı gözlennde. Serra, sevdaır.ı/ı kendılerı için yaşadıklarını düşu la sessiz verdiği emırler pek gari« Cihangirin çırağı! derdi, Ser acıklamak. sırnmıza ortak o!mak nuycrdum. Kıskançlığa benzer ga bime giderdi. Serra ne derse desin, ra. Gösteriş hepsi! Gizliden Arsen iiter gibi kahRahalarla gülüyordu. rıp duysular karıştırıyordu yüre o gdrgu kitaplarında okuduklarını lupen okur hâlâ. hem de Turkçe sebepsiz. ğımi. Kâzım Işığın, teyze kızının çok iyı bellemişti Nermin hanım. binden, sen beni dinle!.» , (Arkası var) «CUMHURİYET» in ZABITA ROMANI: 29