27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Dencere tKl CUMHURÎYET 1962 Plâncıların Dramı Zaler Bayramının 40ıncıyıldönömü hazırlıklan 30 Ağustos Zafer Bayramınıfl kutlama progtramı hazırlanra'şur. Zafer Bayramının 40 ıncı yıldönümü içîn yapılacak tören ;rf;ıt 8.30 da Orduevındcki anıta ie'.enk konmasıyla başlıyacaktır. Çelenk konduktan sonra Atatürk'ün Şişlideki evi ziyaret edilecek, aynı anda Taksim ve Univeırsite bnhçesindeki Atatürk anıtlarına da çelenk konacaktır. Ordu kumandam saat 9 dan itibaren tebrikleri kabul edecektir. Vatan caddesindeki tören sfcat 10 da başlıyacaktıfr. Kadıköyde de ayrı bir tören yapılacaktır. DÜŞÜNCELER IIIİEMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIfllllllllllllllllllllllllllllllllllllllEllll HEM Bir genç kadının ifşaatı eçen pazir bana, bir ahbap ciyareiindc fenç bir hanımı tanıttılar. Kuzey Anadolndan gelmisti. Istanbttlda bir kaç ay kalacaktı. Bir binbaştnın esi idi fakkt karıkoca şimdi ayrılmak üzere mahkemeye başvnrmnslardı. Anlattıkları o kadar enteresandı ki kendisini gittikçe dah» ratlft dlkkatl* dlnifmeye basladtm ve ««tlerine deVim «tmeti için sık sık tesvikte bulundum. Bunları şahıs ismi ve yer adı ılkrtiıflekstlln «ite de nakledeceğim. Hepiniz bilirsiniz ki bn sutunlar hikâye sütunları değildir, bnrada bir hikâye anlatıldı mı tt RttttUkB sosral bir y i r t y t deşmek ve tedavisini beraberce araştırmak için yapılır. Işte tokuyacağınll bn hikâye de öyledlf. Evvelâ tittydukllrımı oldu|M gibi anlaUyım ve «pnra beraberee düşünelim. S(hU Günft Anadoluln genç kâdına blrakıy»mm. hocamla aramızdaki bfiyilk y»ş farkına rağmen knrmaya mnvarfkk o l d a | o m u z mesu( tll« ytlVMıntn başın* geltn feilket bulunduğumuz şehirden kalkıp (efendi hazretlert) ni ziyaret etmek üzere onun bulunduğu şehre ve onun evine gitlttemizle başladı. Akrabamııdan olan efendi haıretleri DD.Y. Idaresinde bir küçük memvrdu. 'İ50 lira maaş âllyordtt, fakat yaşadığı bayat bunun 10 mitli ile, 20 misli ile temlıı edilecek bir hayat defüdi. İki katlı bir kMiftk yavrusundi otttrny»rdu. E t e girell Çık«n betll deflUi. Her Allahın Rüntt «ayııiz mİMfir geliyor, ev btlhais* geceleri kalabalık grupların tiyarttlerlne rahne oluyordu. Efendi bazretlerinln »ynca taksiIeH, blf g&tot fâbrtkasi A\ vardl. Eşime sordum. Bu adama niçin (Efendi hazretleri) diyorsunnz? Akşamı bekle, anlarsın. Efendi bazretleri 55 60 yatlarında klsa boylu, bie bir huln»iyetl olmıyan alelââe btr fedâm gibi g8rönuyordu. Yalnız derli toplu, tesirli konuşuyordu ve ufak kara gözlerinde zaman zaman garip bir ışıltı yanıp sönmekte idi. f a k ı t aMamı beklemedtn bir k»ç saal sonra 6|rendİm ki bu adam kendisine bağlanan ve içinde hâkimler, yüksek rütbeli subaylar, tacirler, memurlar, esnaf, köylüler bulnnan çok büyük bfr grupun öyeleri için her | ( y d l . (Efendi hatretleri) nin «akai kıllariyle dolu traş suyonun mürltlert aratında kapışıldı|ını ve hastalıklara iyl gvldiği kanaatlyle damla damla içildlğini ı«ylerı«m siıe bu hususta şöyle böyle bir flkir vermlı olurura »anıyornm. Ona inanifin ve ba|lını«m derec*ginl yine • gtln akrabadan bir baska ailenin efradı aratında g«çen bir rnükileme ile daha iyi anladım. Mükâleme anne, baba v e çocukları arasında geçti. Çocuklar müritlerden «lan annelerine takılıyorlardı. Blrlıl, Anne sen de pek asırı gidi yorsun, dedi, hani bn adam, koeanı, çocuklarını bırakıp bana f el dese İçime öyle dofuyor ki gideceksin. Anne lâtifeyi farketmemiı («tuktU. Oayet ciddi ve kat i cevap verdi. Efendi hacretleri emrederlerse elbette giderim. A vallahi saka edtyorsun, daha neler anne... Kim bn adam yani? Âhir zaman peygamberi mi? Daha ileri yavrum, elbett e daha ileri... Anlıyordutn, Efendi haıretleri gttll bir tarlkatin reist idi, fakat öyle bir reiı ki müritleri ne Allah emirlerlni dahi unutturabiliyordu. Namatı, orucu, abdestl kaldırmış, bu dindar muhitte tesettürü ilga etmis, hatU glzli gitll ıtiylendltlne »öre cinsi mfinasebetlerde din ve ahlik kanunlarını altip siipUrmeye kadar gitmişti. Peki ne idi bn tarikatin esasları, inançları, ibadet tekli vesairesi Bnnları anlamak için eslmin dedlfi gibi akfamı beklemem lâtımdı. » Genç kadının anlattıklarına yarın devam edeceğim. Cevat Fehmi BAŞKLT Plânlama Dairesinde çalışan kadronun, şu günlerde son perdesi oynantnakta olan bir büyük dramı var. Bn dram, Türkiyenin 27 Mayıs öncesi ve senrası siyasi tarihiyle çok yakından ilgilidir. Türkiye 1946 dan beri raubafazakâr iktidarlarla idare edildi. Bunun dışında görünen tek ilerici iktidar Milli Birlik iktidarıdır. Milli Birlik iktidarının öndc gelen niteliği. hiçbir gerici grupa ta\iz vcrmeden iktidara geçmiş halk çOCnklanndan meyda•ıa eclmegKİir. IlaMtın içinden çıkıp birdenbire iktidar koltiıguna oturatı gtnç askerler, kurmaylık eğitiminin de ttklslyle det hal plânlamaya yöneldiler. Dcvlct Plânlama Ttşkilâtmı Millî Birlik iktidarı kurmuştur. Ve rıtı tcskilStın başına ectirdlMcri KimsHer de kendi düşünce leriııc cş fikirlere sahip uzmanlar olnıuştur. 27 Mayıs iktidarının Anayasası, 1 M nncu maddesiyle plânla 2 mayı tenıcl müesseseler arasına katnııstır. Pl*nl***a. MIIH Blrlik ikttdürttıın yaptlğı en «IMmltt islerdfr biridir. Çünfcl rte kendilerinden evvelkı rte de kendilerlndeıı senraki iktidarlar bir Plânlama Dairesi kuracak kalifede ikti darlar olamaziardı. Çtinkt ne kendilerindeıı evTelki ne d« ken dilerindcn sonraki iktidarlar arasında tnuhafazakâr yapılan ba kımından hiçbir fark yoktu. Plânlama, bir komünist nnsur... Plân, demokrasive aykırı bir melod gibi nasıl on yılhk Bayar Menderes rejiminde reddedilmişse, koalisyotı hüküHietlerinin tâvicel ve bımbım politikasında da reddedilecekti. Bugünkü Parlâmenta çoğunluğunun egilitfıleri dikkate alınırsâ bn davranışı ttstelik tabii görmek gerekir. Bir başka deyişle, bugünkü Plânlama Teşkilâtı, dünkü ve bugünkü muhafazakâr politikacılara bir ihtilâl idaresinin halka dayanarak, Anayasa referandumuna dayanarak kabul ettirdiği bir ileri afemdır. tşte plSncılatın tlrftltıl bu noktada başlamaktadır. Plânlama Dairesinin elemanları elbftte Başbakanlıfa bağlı birer memur darumandadırlar. Elbette plân yaparken »iyasi tercihleri de gözönünde tutmak durumundadırlar. Ama bize öyle gçliyor ki, politikacının tercihleri son zamanlarda Anayasa prensiplerini ve sosyal devlet kavramını torlıyacak kadar ileri gitmektedir. Ankaradan çelen haberler, bn görüşttmüzü' kavvetlendirecek niteliktedir. Plâncılar, muhafaıakâr ve tavizci politikaeıların tazyiklerinde bnnalmışlardır. Hazırlanan plân, karakterini kaybetmek üzeredir. Eğer durunı böyleyse... Eğer plân, yardım almak ve memleketin ileri knvvetlerinin gözlerini boyamak için bir paravana gibi knllanılmak isteniyorsa . Eğer plân bir gerici zfimrenin politikasına perde olacaksa... Eğer sosyal devlet prensiplne aykırı tercihler önde tntnlnp, plân halkın değil memleketi on yıl soyup soğana çeviren bir mntln azınlığın işine yarıyacaksa... Eğer bn plânla sosyal adalet içinde kalkınmanın gerçekleşmesi umndu kaybolmnşsa .. O zaraan Plâncıların bir tek ödevlerl vardır : Istifa etmek. Tarih önfinde ve halk önünde kendilerlne bağlanan »mutları ve güveni saiistimal etmek istemiyorlarsa, davranıslarını kesin olarak çizmelidirler. Ben memurum, emredileni yaptıtn... matereti hiçbir sorumlulnğn ortadan kaldıramaz. Plân, millet hayatının geleceğinde bttyflk etkiler yaratacak bir vesika halini almak üıeredir. Ba vesikanın altında imzaları olanlar ister memnr, ister mfişavir, ister başka şey olsnnlar, sorumluloktsn asla kurtnlamatlar. Plân ve üıtetlet Yüz on altı yıl önce, İngıltercdc Libcraller ile Mnhafazakârlar arasında çetin bir mucadele cereyan edi Yazan: Dr. Feridun Ergin kalkınma hırını frenliyebilir. Buhâ mukabil snsy«l adalet prensip Ierinden yapıls* cak fedakârhk art tıSı nispette, daha hızlı bif mc sağlamak imkânı «Ide edilebi li« Geri kalmış ekoöOfnilerin kur naj politikacıları, bu teaiitevi «komerlcri sıkmak» terimiylc umumi cfkâra açıklamaktariırlar. İngilttte, nlçin Möh«f»iakârların rehberliği altında, plânlı bir ekonomiye yönelmektedir? 195152 arasında, Ingiltere Maliye bakanlarınm hepsi, ücretlerin fiyatlardan daha fazla zam görmesine önem yermiîlerdir. Bu devxede, Britanya ekonomisinin ttıesuliyttihl tuşımtş devlet adamlarındBn Batttr ve HettnMat Am»ry. istihsalin fiyat lardan daha süratle artmasmı s a | lamışlar ve enfllsyonist talep fazla^ının baskısını hafifletebilmislerdir. Macmillan, Thorneycroft ve Selwyn Llovd zamanlarında ise, fi yat yükselişlerine kıyasla istihsal temposundaki gelişme nispeti bir hayli düsük kalmıştır. Neticede. Biiyük Britanyanın gelişme hızı. Müşterek Pazarla boy ölçüşememiştir. Britanya hükumeti, (ücretler. diğer gelirler ve yatırımlar) arasında âhenk sağlayıcı müessir müdahale tedbirleri aramaya koyulmuştur. tşçi sınıfının menfaatini temsil eden sendikacılar. hazırlıkların temel ttma safhasından itibaren, çalışmalara katılmışlardır. Aynı problem, Türkiye İçin de bahis konusudur. Son bir vıl zarfın da muhtelif çevrelcrde lktİMdî dik tatörtüğün lüzumunu ileri sürenler. ficret ve maasların dondnrulmasını zarurî görenler. vergi yükünfln atırlaştırılmastnı istiyenler ve halktan fedakârlık bekleneceSini bildirenler, ancak felirleri plânlamakla yüzde 7 kalkınms hızına azçok yaklaşılabileceğini düşünenlerdir. Türkiyede. gelirlerin plânlanması îngiltereden çok daha fazla güçlük arzetmekte ve büyük nüfus kütlelerinin gecim dertlerini ilgilendirmektedir. Buna rağmen, plânın temel atma safhasında ne işçilerle ve ne de teşebbüs erbabiyle esaslı bir müşterek çalışma yapılmıştır. Hatah bir model üzerinde plâna kesin «ekli verildikten sonra, kısa bir isti.şari toplantı tertiplenerek başlangıçta tartışılması gerekecek meselelerin plâtonik bir müzakeresine girişmekle her şeyin hallolunacağı sanılmıştır. Sendikacılarımız da. Ingilteredeki meslekdaşlarının aksine olarak. pltnın hazırhk safhasında işçi haklarını müdafaa gayretiyle ve ilmi bir mesnede dayanarak seslerini yükseltmemişler ve belki henüz doğmamış grev tasarısına güvenerek hazırhkları pasif bir zihniyetle izliyedurmuşlardır. • yordu. Muhalefetı trmsil eden LiBu dakıkada. plân mcselesi lıakberaller, serbeşt d:ş ticaret sistemi kınrta, hükümet ve sendikalar arar.r tarHftardılar. İktidarria bulunan sında mühim bir gorüş ayrılıgı başMufaat«zakârlar ıse, lıimayecilik lıra tartışma konusunu teşkil etprensiplerini savunuyorlardı. Fa mektodir. Sendikacılar. flcretleriıı kat günün birinde, beklenmrdik plânlanacağinı. fakat riiger gelirlebir olayla kgrŞiUşıidı, Bâabakan rin konionktüre haglı olarak artaPeel, Lıberalizm doktrinıni benin> cağını ileri sürmektedirler. Bu idsediğini ilân etti. Goçen yüzyılın" dianın doğruluğuna ve yanhşlığı insanlan. prensiplerden 180 derece na, gelirleri plânlama imkânlarına döniişe alışkın değhlerdi. O çağda, ve bu imkânm hudutlarına dair aksam üzeri «himajreci» veya «dev her cepheden ayrı bir ses çıkmakletçi» hüviyetiyle yatağına girmi? tadır. Denilebilir ki, yeni pgrlıyan bir devlet adamının sabahleyin bir tngiliz iktisatçılarından fttt. Th»• liberal» veya «özel teşebbüs dos mas Wilson*un bir yıl önce haber tu» olarak gözlerini açabilecegini yerdiği noktada, problemin ilk dükimse tasavvur edeme«di. Bu ili ğümü ile karşılaştlmıstır. barla, Ir.giltere Başbakanının haÜcretlerin ve diğefr gelirlerin reket tarzı. şiddetli tepkilere sebebiyet vermişti. Disraeli. iktidar li plânlanması bahis konusu olduğu derinın âni bir karar neticesinde vakit, bir politik kararla halledil duyulacak muhalefet programını kabullene mesine ergeç raruret rek yürürlüğe koymasına şu soz görüş aytıhğı şöyle hülâsa edilelerle hücum etmişti: «Pek muh'e bilir: rem centilmen, Liberalleri derede İktisadi plâncılığm başarısı, iki yıkanırken bastırdı ve elbiselerini sartâ bağlıdır: Gelişme temposuZimmetine 180 kuruş geçirdiği id çalarak sırtına geçirdi.» nun hı?;Endırılması ve kalkınma diasiyle 1.5 senedir Birinci Ağır CeBugün Ingilterede. yine buna harekrtine istikrar kazanrîıtrılmaza Mahkemesinde yargılanmalcta olan Eyüp Belediyesi tahsildarı benzer bir mesele i!e karşılaşıldı sı. Gelişme temposunu hızlandırabilmek içm, istihsal tesislerine ya Hamdi Çavuş, dün yapılan duruş ğını düşünenler vardlr. lâîngıliz sendikacıîarı. yıllardan pılacak yU;rımIarı artırmak ma sonunda nihayet beraet etmiştir. Eyüp paîarındaki barakalar beri, Labour Party'nin iktidara ge zımdii Fakat yatırımların çoğalından ve gelirlerin kab;ırmadan kiraları toplamakla görevli lince memlekete plâncılığı sokacaHamdi Çavuş, 1,5 yıl önce 180 ku ğını tekrarhyorlarâV Onlar, bu du smri'n doğabilecek enflâsyonist te ruşu zimmetine geçirdiği iddiasiyle şüncelerinde pek haksız değillerdi. sirler bnlenemezse. kalkınma hamahkemeye verilmişti. Halen aynı Çünkü plâncılık. otoriter bir ida rel:finır istikrarı tehlikeye pi.ekolay tatbik edilebüeceğin biliir. Bu sebepten dolayıdır vazifesi başında bulunan tahsildar, rede ki, beraet kararı üzerine sevinç gözya den, sosyalizme daha uygun hüvi plânc.lar fiyat istikrarına ehemmiyet taşıyan bir sistem addolunmak j vet vermek, ekonomide enflSsroşı dökmüştür. tadır. Fakat sosyalistler iktidara Tasarruf bonolarının ilk faiz geçecekleri günü beklerlerken... j nist talep fazlası yaratabilecek şaHlara karşı müteyakkız davran Muhafazakâr hukumet, bir iktisadi leri 1 eylulde ödeniyor mak ve ücretleri kontrol altında plân hazırlamak üzere Britanya Geçen yıl dağıtılan Tasarruf botutmak mecburiyetindediler. nolarının ilk faizleri 1 Eylül cu sendikalannı ışbirliğine çağırmıştır. Muhafazakârların bu hareketi, Sosyalizmde veya her hangi bir martesi gününden itibaten ödenyüz on altı yıl öncesini hatırlatan otoHter iktisadi rejimde, gelirlerin miye başlanacaktır. bazı tepkilere yol açmıştır. Disrae plânlanması nispeten kolaydır. Fa Tasarruf Bonoları faizlerinin li'nin esprisini hatırlıyanlar v* nereden ve nasıl alınacağı hak Macmillan'ın solculara ait elbısc'.e kat Kapitalist iktisat nizamında, devletin vergiler vâsıtasiyle serkında Maliye Bakanlığı örıürcüz ri aşırdığını söyliyenlere raslan maye kazançlarını ayarlarken bal kı günlerde bilr bildiri yay;nla mıstır. talıyacak delrecede ileri gitmesi, yacaktır. 180 kuruş zimmet iddiasından, tam 1,5 yıl sonra kurtuldu Haraç alamayınca şoförü yaraladılar Sağmalcılar köyünde iki kardsş dün gece, kendilerine «ayakbastı» porası vermek istemiyen bir gelin arabasının yolunu kesereK, bıçak ve sopa ile şoförünü ygralamışlardır. Henüz hüviyetlerı tesbit eailemiyen Yaşar ve Fahrettin adlı iki kardeş tafafından yaraUnan j gelin arabasının şoförü Bahtiyarl Şentür, hastahaneye kaldırılarak tedavi altma alınmıştır. Kcçan sanık kardeşletin aranmasma devam edilmektedir. Siz de mektupla «vinizde kendi kendinize • FONO • ConrGponîJfnrr 1 instıtııtr lison ALMANCA FRANSIZCA 1 %t* \ ~ , İNGİLİZCE . Dilltrinden birini öğrenirken MAARİF VEKALETİNCE OKULLARA TAVSİYE EDİLEN Bekiâmcılık 3332/10524 V EF AT İntbolu esrafından merhum hacı Hüseyinzad,e Meljnj^t, Tevfik. i\e Saime Saniye Akarsu'nun oğulları, Mehmet Faik Çanıyarrtac'th J^ğeni, Şaı3>(« Akarsu'nun eşi, Şükran Akarsu ve Feridun Akarsu'nun babaları Keresteci Sahte hüviyetle doİandıncılık yaptı. ' Coşkun Arbak adında lise tnezun bir genç, tanzim ettiği sahte belediye takip memuru hüviyeti ile, mağazalardan taksitle mal almak iddiasından sanı^ olar»k yakalanmıştı. Nezaret altma alınan sanıkla ilgili tahkikata devam edilmektedir. kitaplorımızı do ücretsiz olarak alobilirsiniz. Izahlı broflîrümiizO isteyinizAdres . F O N O İSTİKIÂI Ccd. 213 Beyoglu İSTANBUl ACI BİR ÖLÜM Merhum Doktor Naum NjJmar.'ın eşl, Albert ve Robe^t Cnal'ın blrlcik »nnelert. Nurhan Onal'ın babaannesl. Yeğsa Bü^..m'ın kız karöesi Doğubank iş Hanı idare Amirliğinden l Doğubank İş Hanına telefon santrah tesis edilmekte olduğundan İş Hanında bulunan büro sahiplerinin telefon ihtiyaçlarını. 31.8.1962 gününe kadar İdareye bildirmeleri rica olunur. Müracaat: Doğubank İş Hanı 408 (Basın 14100/10545) 7 trafik kazasında bir kişi öldü 6 kişi yaralandı Dün şehrimızin muhteüf semtlerinde bır kişmin ölümü, altı kişınin de yaralanmasiyle sonuçlanan yedi trafik kazası olmuştur. Ölümle neticelenen kazaj BüyükdereŞişli arasında cereyan etmiş ve şoför Salih Kanal idaresindeki bir taksi, yol kenarındaki bir elektrık direğine çarpmıştır. Çarpma sonun da parçalanan taksinin ön kısmında oturan Rıza Baruter adlı bir çahıs ölmüştür. Olayla ilgili tahkikata başlanmıştır. Fatth, Kadıköy, Beşiktaş, Kartal semtlerinde vukubulan diğer kazalarda ise altı kişi muhtelif yerlerinden yaralanmışlardır. <Eiit Numan) ÎS.8.196S tarlhinde \efat «tml|tlr. Cenaze merastmt (Bugün) pazar 19 Ağustos gaat 10.30 da SUryant Kadim Ttuhanlsi Hor Episkopo» Samuel Ezbcr bıış. kanlığında Kumkapı Ay» Klryakl Rum Ortodoks kiliseslndc icra olunacaktır. tşbu ilân hususl davetlye yerlne k&imdtr. Cenaze Levazımatı vt SenUl CELİL Tel: 44 27 4» Cumhurtyet 10523 Bayan TURFANDA NUMAN Muammer A K A R S U 18 Ağustos 1962 Cumartesi günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 19 Ağustos 1962 Pazar sünü Yakacık'taki evinden ahnarak Eyüpsultan camiinde kılınacak öğle namazım müteakıp Eyüpteki aile kabristanına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. Cumhuriyet 10519 V EFAT Şirketimu ©rtaklarından Feridun Akarsu'nun babası Keresteci Muammer A K A R S U 18 Ağustos 1962 Cumartesi günü vefat etmiştir. Cenazesi 19 AJustos 1962 Pazar günü Yskacık'taki evinden almarak Eyüpsultan camiinde kılınacak öğle namazım müteakıp Eyüpteki aile kabristanına defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. Üçler Kollektif Şirketi Kiralık veya Safılık Sarnıçlı Vagonlar 77 adet sarnıçlı vagon satılacak veya uzun vade ile kiraya verilecektir. Sarnıçh vagonlar 50 M3 • 26,5 M3 24 M3 hacmindedirler. Alâkadar olanların yazı ile, posta kutusu 281 Beyoğlu Istanbul adresine müracaatları rica olunur. TEŞEKKÜR Ağustos 19 Rebiülevvel 18 DIBROM 8 V. E. Eşlmln hayatt amellyatını büyük bir başarı ile yaparak. uzun zamandanberl mustarlp bulunduğu hastalığmdan kurtaran, Kadın Hastalıklan ve Doğum Mütehas«!sı değerll 6.11 13.17 17.06 20.03:21.43 4.17 |10.07| 5.13, 9.02;12.00 1.40 8.13 İlâncılık 5988/10530 Jinekolog Operatör Dr. ONUR AYKOR'a derin mınncttarlıgımızin. asute eden Dr. Cahit Zamantıll. >.'arkozitör Dr. Necdet Terüm İle Gilzelbahçe hastahanesinln kıymetli hekimleri Dr. Sevim Sön. mezalp. Dr. Macld Ardağ ve kliniğin bütün personeline sonsuz teşekkürlerlmlzln arzına gazetenizin tavatsutunu rica ederim. Ahnıet BakırkUre Cumhuriyet 1OS1« FRANSIZ MALI Mide ve karın Korseleri KORSECİ DİLBERde îstiklâl cad. 297/1 Beyoğlu Galatasaray Tel: 49 38 64 (İlâncılık : 5955 10535) r Cumhuriyet 1052O = «CUMHUMYET» in EDEBÎ TEFRİKAS1: 8 pYerdemir Gökba Işte o zaman, karanlığı tuta tuia, yordamlıya yordamlıy» onlar evlerinden çıkacaklar, gelip bizim kapının önünde teker teker duracaklar. Onlar durmakta olsunlar. çelip yığılacaklar, gelip yığılacaklar. Sonracığıma kapıya dayanacaklar. kapıya dayandılar mı. kapı açılmıyacak. Kapı açılmadı mı, daha zorlayacaklar. Gene açılmadı mı, dnv a n delccekler. Ben bilirim, saglam kapıyı açmağa nğraşmaktansa, dnvarı delmek daha kolaydır. Ben bilirim de onlar bilmezler mi, gözömün çifte ışığı oful? Sonra içeri girince beni bir tavşan enciği gibi boynumdan tuiup dışarı çıkaracaklar. Sonra biri bir kolnmdan tutacak. biri öbür kolumdan, karın üstüne, gcce, çıkaracaklar. Ellerinde ışıklar. Köylü, çoluk çocuk, sakalıma tükürecekler. Sonra da ar kurtlar gibi üstüme atılacaklar. her bir parçam birisinin elinde kalacak.» tçini çek ti: «Yaaa, oğul, işte dağlar kartalı Koea Halilin dc oliimii bövle nlacak. Ne yapalım. kader böyle imiş der, Koca Halil. Kciv li r hn kat'ar ziyanı doktınmuş bir adamı da köylü başka türlü öldüremez ya, aynen Çnkurova ağasını avratlar nasıl parça pölük etmislerse, öyle öldürür. Adam Koca Halil gibisini öldürünce de bövle öldürmeli. ö y l e değil mi eğnl? Ama şn kocamış halimde gelip beni öldürmeseler ne olnr yani ! ö y l e değil mi, oğul?» Hacı ne diyecegini saşırmıştı. Öldüreceklcr dese, Koca Halil korkudan ölüyor, sabaha kadar yatagında tirlir titriyor, küfrediyor, inliyor. «Senden haberleri yok, seni ne yapacaklar, köylü kendi başının derdine düştü,» dese, vay, beni adam saymıyorlar mı diyor, daha beter kıyameti koparıyor. Hacı gene de yumşak, aldırmaz: «Baba, köylünün işi başından aşkın.Kasap yağ derdinde. ala keçi can derdinde. Sen deminde ol, ambarında uyn baba. Köy!ö seni ne yapacak?» Koca Halil kükredi: «Bu gece, hemen bu çecr çelecekler, beni de öldürecekler. Parça parça edecekler. Sevin Sü müklfi Hacı, sevin. Yedifim bir lokma ekmekcik de sana kalacak. sümfiklü de sümüklü..» Hacı: «Bilmem baba,» dedi bezginlikle. «Belki de gelirler. Gelirler de bizim duvarı yıkarlar. Köylünün hep çektigi senin yüzünden. Bu yıl köylüyü aç, perisan koyan sensin. köylü bunn biJmez mi? Bilir de seni parça parça edip öldürmez mi?» Koca Halil kıvanç içinde kaldı. «Oldflrürler oful, öldürürler. öldürürler gözümün ışığı. Gel yanıma da hakkını helâl et. Gel yanıma oğul. Tut elimi. Al elimi avucuna. Gelinim de, tornnlarım da gelsinler. Benim südüğümden kim düşmiişse bu köyde, hepsi gelsinler. Gelsinler de, ben gidiyorum gayri, haklarını helâl etsinler. Ba köylü beni sag komaz. En sonnncn, sen de inandın oğnl. Değil mi, oğul?» «tnandım baba, sağ komazlar.» «Gel öyleyse ofnl, beni bn sabaha sağ çıkarmaz bu köylü. Şimdiden başladılar kapımızda toplanmaya. Şimdi kapımızı çıkaracaklar. l o k , yok, duvanmı zı delecekler. Gözümün çifte bebeği oğul.» Çocnklar. gelin, Hacının bir işareti üstüne bıyık altından gü lerek ambardan içeriye atladılar. Hacı gitti, babasının elini tuttu. öteki elini de gelin tuttu. Koca Halil: «Hakınızı helâl edin yavrularım.» dedi. Sesinde yumuşacık, insanı coşturan sıcacık bir şefkat vardı. Hacı onu bildi bileli babası hiç bir zaman böyle yumnşak, höyle dost olmamıstı. «Koca Halilin de kadcri böyle imiş. Kendi köyliimüz elinde can vermekmiş âkıbetimiz.» Hacıyla gelinin ellerindeıı çek ti, çocukları tııttu. «Siz de hakkınızı helâl edin alacözlülerim.» Bir eliyle birinin, bir eliyle ötekinin saçını okşuyordu. Sonra onları bırakıp ötekileri okşuyordu. Koca Halil, Koca Halil oldu olalı hiç kimsenin saçını oksamamıştı. Bu da şaşılacak bir işti. Sahiden Koca Halil ölüyor muydu?. «Hakkınızı helâl edin.» dedi. «Belki şimdi gelirler. Ha geldiler, ha gelecekler.» önce Hacı, sonra gelin, sonra çocuklar: «Helâl olsun,» dediler, ambardan aynldılar, gelip ocağın başına otnrdnlar. Uzun bir süre hiç konuşmadılar. Ambardan Koca Haliİin iniltisi, küfürleri çeliyorön. Önn dinlediler ve 6lümü düşündüler. Geceyansının horozları etüyordu ki, Koca Halilin sesi kesildi. Usul usul, rahat, çocuklar gibi soluk alıp veriyordn. Gelinin adı Fatmaydı. Fatma kocasına: «Bu adamı bu dertten kurtarmak gerek,» dedi. «Yüreğim acıdı fukaraya. Sözleri bir de içime dokundu ki, oturup aflayacaktım az daha. Ellerini öpecektim az daha. Vyku diinek yok fukaraya. Ben onu bu dertten yarın knrtarırım.» Hacı: »Nasıl?» öive sordu. Fatma: «Yarın görürsün.» dedi. «Şimdiye kadar ben onu hiç sevmez dim de varsın çeksin diyordum. Bak, Hacı. bu adam bana bunca yıl çektirdi. tki sözde tüm yürcğimi alıvfrdi. Içimdp ona Uarşı hiç mi hiç bir kötüliik kalmadı. Bir dc srvgisini >iireeime snkuverdi. Onu bu korkudan. bu derttpn yarın. yarın sabah kurtarırım. Ya/ık fukaraya.» Yatağa girdiler. başlannı yastığa koyar koymaz uvurlular. Koca Halil, hiç namaz falan kılmazdı. Ktlmazdı ama sabab ezanı okunurken de uyanırdı. lyanır, küllenmiş ocağa ilk odunları Koca Halil atardı. Herkes nyanır bakardı ki ocakta korln bir ateş, evin içi de ılımanlık. Ama Koca Halil Çukurovadan döndükten, ambarın karaniığına yerleştikten sonradır ki, bir kere olsun ocağın ateşini yakmadı. BugUn canı ocağı öyle bir yakmak istiyordu ki. . Içine doğan bir şey vardı mutlak. Bir kedi çevikliğiyle ambardan atladı, gelıii çabnk çabuk ocağı yaktı, hemencecik ambarına gir di yattı. Bugün ama da soğuk vardı. Oeağı batasıca Sümüklü Hacı da bir fukara. bir fnkara ki şu evi ısıtacak iki baş sığır alamıvor. Sanki Koca Halil kar talının oğltı değil de, sanki 0nun belinden düşmüş değil de lapacının belinden düşmüş. Koca Halil uyandıktan az sonra da Fatma gelin uyanırdı. O pasaklı, boynu uyuz Velicenin kızı. Sonra da çocnklar, sonra da SümUklü Hacı. Sümüklü Hacı gelinle bir iyice dövüş er'crdi. Ama her sabah. Koca Halil de bundan hoşlanırdı. Alışkınlık kudurgunluktan beter. Koca Halil bekledi, bngiin kavga yok. Sabahın son horozu öttü. siin doğdu. kavga yok. Allah Allah. ne oldu bunlara? Olacak iş defil. kavşa yok. Bekledi. sabırsızlandı. Çıt yok, «Fatma. Fatma çeün.» diye scskndi. Bcklcdi. Ses yok. «Hacı yavrum.» dedi. «Ne oldn bu ^cline, ııcreyc şitti?» «tsi varmıs. erkcndcn çıktı sitti. Çok büyük hir işi varınıs. Bir şey mi diyecektin baba?» Koca Halil: (Arka«ı KİRALIK Sirkeci, Hamidiye caddcsinde DOĞUBANK İŞ HANINDA telefonlu. kaloriferli, parkeli ve asansörlü bürolar kiralıktır. Müracaat: Doğubank İş Hanı, Doğu İş Ticaret ve Sanayi T.A.ŞNo. 408 Telefon: 22 57 75 (Basın 14093/10546) CUMHURIYET Nüshası 25 Kuruş Senelik 6 ayhk 3 ayllk Tfirklye Hartel Llra Kr. Lira Kr. 75.00 150.00 40.00 80.00 22.00 44 00 Basan ve Yayan Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecilik Türk Anonim Sirketi Cağaloğlu Halkevt Sokak No. 3941 Sabibl DEVLET ÜRETME ÇİFTLİKLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN: 1 EKSİLTMEYE KONULAN İŞ : Atatürk Orman ÇıftU ğinde Merkez Atelyesi yağ amban bodrum katında yaptırılacak (192.000, ) lira keşif bedelli soğuk hava deposu yapımı işi dir. 2 Eksiltme 23/Ağustos/1962 Perşembe günü saat «15» te Ankara Yenişehir Karanfil Sokak N o : 62 de Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğü binasında Yönetim Komisyonunca yapılacaktır. 3 Bu işe ait eksiltme evrakı her gün mesaı saatlcrı riahı linde Genel Müdürlük Yapı İşleri Başmühendısliğinde ve'ya Istanbul Teknik Ziraat Müdürlüğünde görülebiliı. 4 Eksıltmeye gırebilmek için ısteklilerin usulü daıresınde (10.850, ) liralık geçicı temınat vermelerı, 1962 yılına ait Ticaret Odası ve (200.000,) liralık soğuk hava deposu ışını başart ile ikmal ederek kesin kabulünü yaptırdıklanna daır resmi dairelerden alınmış belgclerinı ve (Bayındırlık Bakanlığı eksılt melerine ıştirak talimatnamesinde) belirtilen vesıkaları dilekçelerine ekleyıp eksiltme gününden en az üç gün evvel (tatil günleri hariç) Deviet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğüne müracaatla bu ış için yeterlik belgesı almaları şarttır. 5 Isteklilerin eksiltme şartnamesinin 34 cü maddesıne göre hazırhyacaklan teküf mektuplarını ıhale günü saat «14» e kadar makbuz mukabilinde Komisyon Başkanlığına vermelerı lâzımdır. 6 Müracaatlara «4» cü maddedo yazılı belgelerin eklenmesi gerektiğinden telgrafla müracaat ve teklif mektubunun posta ile gönderılmesınden mütevellit gecikme kabul edilmez Keyfiyet ilân olunur. (Basın 13168 A. 8251/10507) NAZİME NADİ Yazı işlerini fiilen İdare eden Mesul Müdür • VECDİ KIZILDEMİR Gazetemıze gonderllen yazılar konulsun, konulmasın iade edilmez. llânlardao mesuliyet kabul olunmaz. * Abone ve liân Işlerl İçin. zarfın üstüne «Abone» veya «İlân Servisi* kaydının konması lâzundır. * BU GAZETE BASIN AHLÂK VASA5INA ITYMAYI TAAHHtTT ETMİŞTİR.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle