18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
« Mayw 1962 CUMHURÎYET BEŞ Emek sahipleri ve dürüst vatandaş ağır vergi yükü altına giriyor Orta tabakantn amme Mxmetlerinin masraflarına en geniş ölçüde istirah ettiği memtettet Türhiye = Bir Amerikan ptikiatr zrupu New Tork'nn göbegt sayılan Manhattan'da sekiz yıldan beri y»p. makta oldufu ineelemeyi bitinniş tir. Alınan sonnç şaşırtıcı: Manhattanlıların yalnız 'tl8 i sinir rahatsızhğı çekmiyor. *'.23,4 ise afır sayılacsk şekilde hasta. • Endü*tri metnleketlerinden grev yüzünden başı en îazla derde giren Amerika: Geçen bir yıl içinde bu yolda ondckuz mılyon iş günü kaybedilmiş. tsviçre ise tara tersme, sükun içinde çalışan bir memleket, bu bakımdar. en talihli: 1953 60 arasında sadece 83 grev olmuş. yani yedi yılda 95.432 iş günü kaybedilmiş. • Ruhr'd* bir düzine şehri bir metro bağlıyacak. Bonn hükümeti bu karan son günlerde aldı. ŞehirciliU öylesine çelişmededir ki, bir düzinesl bir site teşkil etmektedir. Bu işte 500 muhendis çalışacak, 200 milyon harcanacak ve metro gerekirse atom sığınağı olarak da kullamlaeak. • Yeni Delhi'de memurlar bundan böyle «günaydın» yerine «Jai Hind» yani «Yaşasın Hindistan» diyecekler. Cumhurbaşkanı Kennedy Alraanya'daki Amerikan kuvvetlerine zayıflama emri gönderdi: Bunun için ber »abah mecbnri olarak bir düzine egzersiz yapacaklarmış. Onu da Onu da benzettik adı üstünde. «kendi kendine Otomatik, Aynca da memnrdan, veya, işliyen» demek. işçiden tasarruf. benzettik nakaşası bir türlü bitirilemiyor: EvvelS ziraat mi, voksa, sanayi mi? Bizde meseleler, daima böyle «Ta ondadır, ya bunda» usuliyle ortaya konur. Meselâ, yeni yollar mı yapmalı, yoksa boznlmuş olanları tamir mi etmeli? Yahut, yeni abonelere telefon mu vermeli, yoksa, eskileri ıslah mı etmeli? Daha yahut yeni demiryolları mı döşemeli, yoksa, lokomotif, veya vagon mu almah? Oldum olasıya bu bep böyle gider. Adeta, iki yakamızın bir araya geimediğinin bir sembolü. Bir türlü «hem o, hem bu» diyemiyorul. tllâ «vı o, ya bu» olacak. Hem sanayi bem ziraat, dostlar, ikisi de. Zaten biri ötekisiz, öteki berikisiz olmaz. Hattâ raadenciliğimiz de, hattâ bahkçılığımız da. Bakın, bir besaba göre, 3.000 kilometrelik sahilimiz ve denizlerimizin verimi bakımından balıkçılıkta dünyada ikinci olmalıymışız. Halbuki şimdi 32 nciyiz. Ne buyurulur? * * * Galiba bir fırtına geliyor Dokunmayın arslanlara Kucaklayıp kavramah Gittikçe azıtıyor Güleriz a^lanacak... Halbuki, bakıyorunı, bizim büyük şehirlerimizdeki trafik ışıklarından, her birinin altında bir memur. Üstelik bunlar direklerin alt tarafındaki kutuları açıp, oda elektriğini yakar söndürür gibi, otomatik (!) ışıklan kendileri iöare ediyorlar. Galiba bundan dolayı olacak, lâmbalar sık sık bozuluyor. Bu bir tuhaflık. Bir de turnike bahsi var. Turnike de, malum, aşağı yukarı otomatik makine gibi bır şey. O da kontrol kolayhgı ve raemurdan tasarruf için yapılmış. Gelgelelim, bizim turııikflerin başında, vapur iskelesinde olsun, stadyumda olsun, her zaman bir memur kalabalıŞı vardır. Oalar da tnakineye müdah3İe ederler. Bazan boş, bazan da, yerine göre, tersine çevirirler. Velhasıl tıu otomatik âletleri de memleket ahvaline döndürdük galiba. Hani bir yandan demokrasi diyor, hurriyet diyor, açık rejim diyoruz, bir yanâan da Tedbirler Kanununu getiriyoruz ya... Ona benziyor. * * * Gittikçe azıtıyor /"«anınızı sıkmamak için yazmıyayım, yazmı^ yayım dlyordum, fakat lş »rtık lyicene rezalete bindi. Sonuncusu şu: Eskişehirde, 1 mayu bayraroı günü, bazı lise hocaları ögrencilerini toplayıp, bir mesire yerine, eğlenmeğe götürmü"ler. Orada, aynı maksatla gitmiş, kız talebeler de varmış. Erkek talebeler yemek çıkınlarında içki de getirmişler. Derken efendim, kafalar çekilince, yallah kız talebelerin üstüne. İki tarafın bocaları da araya girmeğe muvaffak olamamışlar. Bu tecavüz hâdisesi öylesine büyümüş ki, mesire yerine gönderilen jandarma kuvvetleri, güröltüyü patırtıyı, güç belâ bastırmı«lar. Ne biçim işdir bu oanım? Bizdekl, bu k»dın erkek münasebetlerindeki ayarsızlık daha nereye kadar gidecek? Kız lisesi kapılarında polis nöbet tutayor. O bile ayıp ya, hadi neyse. Ama, blr bayram günfi, kıra giden erkek talebe de Jandarma kordonu içinde götürillmez ki... Çaresi nedir, birbirlni kovahyan bu rezaletlerin arkası nasıl alınır, bilmem. Bildiğim bir şey varsa, o da kadın erkek münasebetIeri, memleket için, en azından Halk Partlsl Adalet Partisi münasebetleri kadar mtibim ol dn. * * * • • Galiba bir fırtına geliyor DemiryoUarı Devlet Bunun üzerıne<yani Münakalât Bakanlığı) kömür taşıma fiyatına bir miktar zam yapmış. Zonguldak tşletmesi de Londra'da Doktor Sca'.es, hastalarının rahatı için yeni bır şilte icat etti: hava yatağı. Vatican'dan bildiriliyor: Lnca Ch'en tarafından icat edilen yeni bir pnl serisinin fistiinde tsa resmi var tmt, tam Asyalı tipinde. Rusya'da yol kazalarmın önünü aimak için garip bir buluş: Araba kullananlar yolun biteviyeliğinden uyukladıkları için otomobü yolları renk renk boyanacsk. Amerika'da iki sepetli çamafir makineleri icat edildi, küçük sepette ince çamaşırlar yıkanıyor. Şeker hastalığını evde kendi kendine teşhis imkânı bulundu: örel bir kâğıt, hastahğm varhğını çiğ mavi bir renk alarak haber veri yor. Londra'da yeni bir edebiyat mfikâfatı çıkanldı: Cezaevinde yaıılan romanlann en iyisine verilecek. Paris'te bir güzellik müessesesinde Liz Taylor tipı güzeliik dağıtılıyor. Bej bin Parisli kadvn makiyajla birer Kleopatra olup çıktıİar. • Hambnrg'da bir bakkal dükkânında robot satıcı hizmet görüyor. Siparisleri alıyor, paranın üstünü veriyor, hepsi on saniye süriiyor. Washington'da belli bir telefon numarasm» çevirdiniı ml, tam 8600 il&ç üstüne bilgi edinebiliyorsunuz. • • • 1 «.. 00 T.L57.50 T.L <?Q0 T.L600 IL72Ş IL2000 T.L25OO Yılda takriben 12,500 lira kazanç.. Bu miktar, ayda 1000 lirayı biraz aşar. Türkiyede, aylık kazançlan bin lirayı dolduranlar bir hayli azdır. Fakat yabancı memleketlerde, balkın geniş çoğunluğu bu kazanç seviyesini elde etmiş bulunmaktadır. Orakırdaki istatistiklerde, gelir mukayeselerine esas tutulabileck rakamlan umumiyetle yılda 12.500 veya ayda 1,000 lira civannda kazanç sağlıyan tabakalardan itibaren bulabllmek kaabildir. Bmftakfl BMdMtret »lçflleriyle, ayda 1,MO llrs, facla ntantı çvkmeluisin yaşanabileee* »rta halll bir rellr teşkil etmektedir. Yılda U.M0 llra kassaeı olan bir tnsan, ranhtellf memleketlerde ne niıpette vergi öder? OkBjmoalarımıza, ynkanki tablo bir flkir venneye hlzmet edecektlr. Frmnsa'da, U^OO llra kamuıç, felir verrlsinden mmftır. Alnaoys'da, «701 mlktar bölfinüşündekl haksızlıklar ve ahenksizlikler de, mükelletiyetin a&ırlığında rol oynamaktadır. Tabancı tnemleketlerde, gelir vergisi umami bir karaktere »ahiptir. Diger bir ifade ile, çalışan ve kazanan sınıfta, bemen herkes gelir vergisi öder. Bizde ise, zirai nüfusun kazancı, geçen yıllarda tamaraiyle mükellefiyet dışında bırakılmıstır. Diger birçok kazançlar da, fellr mükellefiyetinin şnmnlune girmeraektedlr. Ayrıca, beyannamell sııuftan mfihim bir kısmının kaçakkazananlann mfikelleflyeti, talç denlleblle çılık yaptıfı, Meclis kflrsüsünde resmen cek derecede azdır. Amerika, Belçika ve ifade edllmişttr. Emek gahiplerinin ve düya ttalya'da 'c4 116 6 gibi nfak nispetler rtist vatandaşların afır vergi yükü altında teşkil etmekttdir. Tilrkiyede ise, '.20 gibi kalraalan, gistemin klfayetsizliğinden ileri oldnkça a|ır bir vereiye tâbi tutnlmakta gelmektedlr. tktisadi vaziyetimizde olduğu dır. gibi, devlet raasraflanna katılma payının Türk vatandaşı, daha ax kazandıfı baltâyinlnde de, aykın yollara sapanlann dade niçin fazla vergi ödemektedir? Bu hal, yalruı memleketin fakirliginaen ileri gel ha k&rlı çtkmaaı, rnaalesef acı bir hakikatraemektedlr. Avnı zamanda, vergi yükünün tir. (yani Sanayi Bakanlıjı) her çeşit kömürün fiyatını, ton başına 15 lira arttırmış. şimdi ne olacak? Mantıkan, lokomotifler kömürle işlediğine göre, DemiryoUannm yeni bir zam vapması lâzım. Bunun üzerine, aym sebepler tekrar ortaya çıkacagından, kömürün fiyatını yine arttırmalı. Kısacası, iki Bakanlık arasında acayip bir yarış. Daha sonra? Tren ve vapur yolcnlan ds zamma u|rıyacak. Bu vasıtalarla nakledilen her türlü eşya da (bilhassa meyva ve sebze) piyasa vitrinleriode zamlı alarak »rzı endam edecek. Kömürle işliyen fabrika mamullerl de •yn. Böylece, kendisi doğrudan doğmya zamma çarpılan vatandaş, vasıtalı olarak, bir takım baska zamlan da, ister istemez, kabnllenecek. Bin defa yazıldı: zam, hele bu zamanlarda, en son baş voralacak bir çaredir. Her ttirlü tedbir ahnıp da yetmezse, ancak o zaman, o da son derece ölçülfl, zam. Bizde ilk ve tek akla gelen şey zam oluyor. Çünkü kolayı o. 3 'i Güleriz ağlanacak... aşağı yukarı, doğma büyüme BabıalldeBen,yim. Gazetelerimizin, yabancı memleketlerde geçen, hiç bir hâdiseyi Elirabet Taylor Dokunmayın arslanlara • G rıiııııııııııtffifntııııııifiııtııırifHiııııııııııııııııi[iıınıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiııııııııııııııııııııııııııınııiMiııııııııiiııır= BİLOMUM BOYA İŞLER1NDE TUTB1 TARÎHTEN EVVEL 1011K \ 1111111rteiteri Yazan: H. V. nes'de yakalandıktan sonra ailesiyle beraber Tuileries sarayında bir nevi mabpus hayatı yaşarken, aynı Louis'nin aynı deftere kaydettiği en mü him hâdiseyi, kilisede sabah âyininde hazır bulunmasından ibaret saydığı görülüyotr. Sonra, 1791 senesinin ilk aylannda, Fransanın bütün ufuk larında ihtilâiin sinsi homurtuları duyuîurken, olaylar olaylafı kovalarken, toplum ha yatı şirazesinden tamamiyle çıkmışken, Louis XVI nın, def terindeki bütün yapraklarnı hep o «Hiç« kelimesiyle, hârikulâde sükuneî ifade eden c kelime ile, o akıllara durgun luk veren Kelime ile, ortalığı çüt liman gösteren 0 aynı hiç kelimesiyle rîoldutulmuş görü yoruz. O senenin yazı, Fransa için bir kanlı yaz olmutu. Payitaht çalkanıyor, Paris halkı Tuileries sarayma hücuma hazırlanıyor, ateşii ve heyecanlı günler biitbirini takip ediyor du. Bu korkunç ve kanlı günlerde, Louis XVI nın, defterine, hep aynı ince el yazısıyle ve büyük bir sükunetle, çok önemli bir hesabm hülâsasını yazar gibi, şu kaydı düştüğünü görüyoruz: «1775 senesinden 1791 senesine kadar satay dan 2636 deia çıkmışım.» Bütün bu açıkça kayıtlı *Hiç»lerden, yine Hiç mânâsı taşıyacak kadar hiçten <ayıtlarla dolu sahifelerden başka, Louis XVI nm, defter sahifelerinde, zaman zaman, bir baş ka olayın, kendisi için hayatî önemi olan bir olayın kaydı da bulunmaktadır. Kıiral için önemli, çok o'nem li olan bu olay karın doyurrna olayıdır. Kıral defterinin sahi felerine bazan da bunu 2eçmiştir: «Bugün iyi bir yetnek yedim» diye yazımayı ihmal etmemiştir. 10 ağustos sabahı halk Vîrsailles'a hücum etmeden bilr az evvel, Kıral, saravın bahçe sinde bulunuyordu. Gözü bağ h imiş gibi, hep o hâdiseler daltonizmine müptelâ imiş gibi hiç bir şey gormüyor, nıuha fız alayının harb saffı nizamında dizildiğine, pek büyük memleket için pek hayati bir hâdisenin hazırlıklalrı başladığına dikkat etmiyordu. Defteri nin o günkü sahifesinde de, günün en göze çarpan olayı olarak şu kayıt görülüyor: • Bu sene yapraklar ne kadar efrken dökülüyor.» Bu tarihten beş ay sonra Konvansiyon Meclisinin bir karan, bu son kayda bir nevi kehanet mânâsı vermişti. Meclis, Louis XVI yı vatana ihanetle suçlandmyor, gerçek ten bilr yaprak dokümü mevsi mi başlıyordu. Louis XVI nın, hakkmda ve rilen idam hükmünden sonraki sükunetini de belki bu her ;eye karşı duyduğu kayıtsuhğa bağlamak mümkündür. O gece payitahtta bulunan bütün askeri kıtalar, silâh bî şında idi. Buz gibi soğıık gsce nin karanlığında askerlefrn ayak sesleri duyuluyordu. Atların nal sesleri korkunç akıs ler yapıyordu. Pariste hiç kim se uyku uyumuyolrdu. Uyuyan tek adam, Loiıis XVI idi. Hem de derin bir uykuya dalmıştı. Günah çıkar tıcı papazı Edge\vorth de Firmont'la uzun uzun görüştjkten ve ailesine veda ettikten sonra saat yarımda uyku ya yatmıstı. Saat beşte, oda uşağı Clery Kıralın odasına gitdi, ocağı tu tuşturmaya başladı. Kıral, gü Tültüden uyanmışU. Saat beş oldu mu? di>e sordu. Şehrin bütün saatleri beçi çaldı, haşmetli. İyi uyumuşum, ihtiyacım vardı. Kıralın idam edileceği günden bir evvelki geceyi bu kada* derin ve rahat bir uyku ile geçirmesi ve ertesi sabah, bu kadar sâkin uyanması da gösteriyor ki, Louis XVI, def terinin o günkü sahifesine bi le belki «Hiç» kaydı düşecek kadar kâinata bigâne bir adamdı. eçici vazifelerle dısarıva giden heyetlerin âzası (hususiyle Denizeilik Bankasınınkiler) memlekete dönerken, Vıirer de otomobil getiriyormuş. Aİın size, snnki kıtlıgı varmış gibi, bir mesele daha: bunun önüne nasıl geçmeli? Bence, evvelâ. çeçmeli mi. geımemeli mi? Orası ayrı, Haydi diyelim ki, geçmek lâzım. Ama nasıl? Bildifim kadar, bu talihli zevat, tısanya gittikleri zaman, içerideki barem derecelerine gBre, günde bir mnayyen döviz alırlar. Ücretliler de, her halde, içerideki ücretlerine nispetlenmiş bir şey alıyorlardır, I m d i î i l i i . . . bundan, otomobil alacak kadar, döviz artar mı? Zannederim artmaz. Eger artıyorsa, demek fazla kacıyoT. Biraz kısmalt. Orası Syle ama, adam derse ki: «Efendim ben dışarıda hiç bir ev yrr^.nim. hic bir «ry içmedim. Günde iki tane simitle (oralarda şimit yoktur, fakat benzeri şeyler vardır) nefsiml körelttim. Böylece param arttı ve otomebil aldım.» O zaman ne yapılır? Acaba, dışarı gidenler için «lllâ da, iyi yemek yiyip, besleneccksin» diyen bir madde var mı? Hiç ummam. O halde. galiba. bunu olsun kurcalamamak daha doğru. Korkarım altı çapanoŞIu çıkacak. Eddi Fişer meselesi kadar yakından takip ettiklerini batırlamıyornm. Beyaz perdenin pek cicl bir hanımı oldufn resimlerinden anlaşılan Elizabet (Llı) Taylor'un bayatını tünü gününe o kadar iyi 6ğreniyoruz ki, kendimlc hatıra defteri tntaeak olsak, bu kadar tafsilStı not etmeği nnntumz. BADANA FlATINA GÖSTERÎŞLt KOLAY SÜRÜLEN TÎXOTROPİK DAHILI DUVAR BOYASI Fran.sız arşivletinde, koyu renkli bir bezle kaplı. yaprak lan çizikli bir takım cep defterleri vardılr Bunlar hiç şüphesiı, Fransii îhtilâli günlerini yaşamış Parisli bir burjuvanın defterleti dir. Fakat bunlara göz geznirenler, defter sahibinin. ihtilâlle hiç münasebeti olmayan, onun tâ göbeğinde yaşadığı halde mevcudiyetini uzaktan bile hissetmiyecek kadar ihtilâle bigâne, hattâ memleket mukadderatma bile değer ver meyen bir yabancı adam oldu ğunu zannedebililrler. Halbuki bu cep defterleri, dünyanın en büyük ihtilSlinin, başı etrafında koptuğu adama, Louis XVI ya aittir. Defterin 14 temmuz 1789 tarihini taşıyan, ihitlâlin ilk adı mım teşkil eden Bastille zindanının zaptı hâdisesinin Parisi alt üst ettiğini göstereıı yaprağında, defter sahibinin tenkler yerine, olup bitenlen görmemek şeklinde garip bir daltonizm hastalığına muptelâ olduğu hissini verecek bir bcş luk görülmektedir. Louis XVI, bu 1* tetntnuıu, muazzam kargaşalıklara geoe bu «yaklanma gününü, tek ke lime ile hülâsa etmiştir. Derin uçurumlar kadar muazzam bir boşluk, bir yokluk ifade eden bu kelime «hiç» kelimesiiUr BÜtün bir şehir halkının ayak landığı, bütün bir mtlleti *tutuşturan iki kıvılctmın çıtırdadı ğı o günü, büyük olaylann ilk gününü kaydetmek için bulabildiği kelime bu «Hiç.den ibaret kalmıştır. Sonra, yin e mutlakiyet rejiminin mukadderatiyle doğrudan dogruya ilgili bir kara; gününün sahifesinde, Jeu de Paume salonunda yemin edildiği 20 haziran tarihinde de Louis XVI nın, en önemli hât'. ra olarak, iştirak ettiği bır av partisini kaydettiği götrülür. KıJrahn, 1791 senesi temmuzu zarfında geçen muazzam olay lardan, defterinde bir iz bile. bir imâ bile, bir gölge bikyoktuT. Louis XVI, 1791 senesi temmuzunda, Fransauan kaçmaya teşebbüs ettiği sırada Varen Eddi Fişer'den bosanıyor. Beşanacak ama Fişer bırakmıyor. R. Burton İle kabsreye tittl. Dfin sokaga yalnıı eıktı, Bagün çok sinlrllydl berberiyl* fcsrg» etti. Otomobilde burnu Ineindi. Barnu incinmedi, nezle eldn. Halâsa AlUhın günü bu. Bereket versln bltim Koalisyon gibi, Af gibi bir takım menlelerimiz var. Toksa bn hanım kısın (1) Isml bİTinci sahifelerin manşetlerine kadar çıkardı. (Hoş. her şeye rağmen, ban arkadaşlar onn da yaptılar ya...) Düşünüyornm da, dunya hâdiselerlnln hiç biri, içaçıcı değil. Onlardan bahsedip oknyucuların canını sıkmaktansa, herhalde, bSyle eğlenceli bir mevzuu ele almayı tercih ediyor olmalıyız. Hattâ saşıyorum: acaba, Avrupa faıetelerl neden güzel Liz'le bizler kadar yakından alSkalanmıy»rl»r?'.. Kucaklayıp kavramah yaSağda solda. ve gazetelerde, münakaşan mü 1 pılıyor. Münakaşası yapıhyor değil de, Taksılle SATIŞLAR MEMURLARIN YAPACAGl BÜTÜN ALIŞVERİŞLER HER TÜRLÜ HAZIR GİYİM EŞYASININ EN İ Y İ S İ * EN GÜZELİ^ EN UCUZU YALNI2 MAfiAZAMJZDA AYRICA KUPON K A R Ş I U Ğ I I E D A V A BİR EŞYAYA SAHİPOLMA İMKANI OİLBERLER MAHMUTPASA 202206 ATOLIIN • ÜYO boyaları kalite bakımından rakipsizdir • DYO, en zengin boya çeşidine sahiptir İMALAT İTHALÂT MCIMESSİLLİK TESİS!: 1675 Reklimcılık 1866,55^5 ©ĞULLflfli Faal 2859/5503 AftÇEÜK Kimya Cemiyetinden Cemiyetimizin yıllık konsresi 9 mayıs 1962 çarşamba günü ssat 12.30 da Cemiyet Merkezinde yapılataktır. Ekseriyet hasıl olmadığı takdirde kongre 26 mayıs 1962 cumartesi günü saat 14.30 da Galatasaray Lisesi Anfisinde akdedilecektir. ^Tı)hterem âzamıza saygı ile bildirilir. İDAKE HEYETİ GÜNDEM: 1 Açüış. 2 Riyaset divanı seçimi. 3 Çalışma ve murakıplar raporunun okunması, İdare Heyetinin ibrası, 4 Seçimler, 5 Teklif ve dilekler. Cumhuriyet 5517 DAİMA EN İYİSİNİ İMAL EDER GAR50HYER Basın 6757/5548 SES TİYATROSUNUN FEVKALADE YENİ PİYESı NEVROL* ,CEM A'K Yürek çarpıntısı çekenler 20 damla He dtfhal ferahiar. 1 EV%ETLERİBÜRO EŞ Y ASi M ETAL DOĞRAMA tlâncılık 3754/3540 VMİ »68^5501
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle