18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Dencere Keşmekeş nerede? şüphesiz herkesin bir derdi v»r. Şöyle maddi ve manevi mal beyanına çeksek bir insanı, söyliyeoeği şeylerden hemen çilesinin sicilini çıkarıveririz. Meselâ biri : lki apartmanım, üç arsam, üç yüz bin liram, üç arabam, bir ükserimle, bir de kaynanam var... dese, adamcağızın saadeti de derdi de ortalığa dökülmüş demektir. Süphesiz herkesin kendine göre bir derdi bir düşüncesi var. Saç ilâcımn yolunu gözliyen tepesi açılmış gençler varâır. Onlar için insanlığın saadeii bn saç ilâcımn bnlunmasına bağlıdır. Bu da dert mi?.. denemez. Dert, derttir. Geçen gün bir gazetenin okuyncu mektopları sütununda yakuııyordn bir ehlikeyf... Bu zat, €sküdar haroamına her gıdişte adamakıllı bir keselendikten ve yıkandıktan sonra havluya sarınıp so'vle az şekerli, bol köpüklü bir kahve içmeğe bayüırmıs Ama gelin görün ki Belediye, hamamın kahve ocağını kapatmış. Sayın vatandas : Bn ne iştir? Bîzim keyif yanda kahyor... diyor. Her yazar mektnp alır. Bunlann içınde türlüsü var. övgüsü, jergisi, akıl hocası, öğüt vereni, öğüt bekliyeni, türlü türlüsü . tnsan olarak kendi derdimizi buyütiip, büyütiip baş köşeye otnrtmak cğilimindeyiz. Çok az kimse kendi dâvasını, ya da ele aldığı hâdiseyi bir sisteme, bir dünya görüşüne bağlıyabilmek gficünü gösteriyor. Herkesin, olayları kendi acısından bir izah tarzı var. Şu tşsizlik meselesini ele alalım. Ankarada bir is için ikı yüz isçinin birbirine girdiğini. tstanbulda beş lira gündelikli bir vöpçülüğe iki yüz adayın basvurdnğunu gazeteler yazmıstı. Bunlar Türkiyede süregelen bnbranın belirtileri. Balunız Almanyadan mektup yazan bir okuyucum, bu konuda ne yazıyor : • Bu insanların işlerini güclerini ve yartlarıru düşunmiyerek büyük şehirlere akın etmeleri, tabiî buralarda sâhiri bir işgizlik yaratacaktır. Ayrıldıklan köylere dönerek oraUrı imar edip kendilerinden sonra gelecek nesillere iftiharla teslim edecek insanlar vatanperverdirler. Toksa şehirlerde lüzmnsuz fcalabalık edip kahvelerde bütün gün oynn oynayıp ceplerindeki para tükenince iş, is, diye bağırmak vatanperverlik değildir. Bu gibilerine taiç çekinmeden geriye marş marş çekebilirsiniu» Demek ki sayın oknyocama göre issizliğin bas sebebi vatanperverligimizin eksik oluşu. Bir başka okuyncum Ankaradan bir yiiksek miibendis ise bir başka iddia sürüyor ileriye, diyor ki : « Eski iktidar devrinde belediyeler çalıstıracak isçi butanuyorda. Cemleri, Soknllnları, Damat Ibrahimleri. Cçfincü Selimleri yere deviren kör olası kıskançlık bu trajediyi meydana getirmiştir.» Mektttbnn diğer kısısüannı da oknyunca anlıyorsnnnz ki, bn oknyocuma göre içgizligin baş sebebi, eski iktidar» duyulan kıskançlıfcın 27 Mayıs bareketini yaratması . Biri Almanyada tahsil gören, biri» de yüksek tahsilini tamamlamış (isira \e adresleri bizde saklı) iki okuyncnmun bu izah tarzian, hâdiselere bakjs ölçülerimizin tipik birer örnegi olduğundan, fıkrama aktardım. Düşiinünüı ki Almanyadaki okayocumnza göre işsizliğin baş sebebi vatanperverliğimizin eksik olusu .. Ayranımıı kabsnp da bir : Mars, marş çeksek her şey düzeleeek. Yüksek mühendis oknyucurn da jalnız bngünkü issizlifimizİB değil, bir ııra tarihi bâdisenin koklerini bir kelimeye bağlayıveriyor : Kıskançlık! Maalesef Türkiyede, mese4eleri beyle kwa \e tembel izablara bağlamak bir nastauk haline girmistir. Lnntmıvalıın ki kosyal ve iktisadi büimlerde bütün bu ola>lar için cilt cilt kitaplar yarılmıştır. Bnnlardan baberimiz olrasdan büyük konnlara el atscagımıza, bazı ehlikeyf vatandaşlar gibi Csküdar bamamında köpüklu kah\e ararsak, emin olunuz daha favdalı bir is yapnııs olnruz. Bugünkıi fikn keşmekeşimiz halktan değil, mesulnet duygusu olmıyan okur yazardan doğmaktadır. Bnnu iyi bilelim. İKİ CUMHUKtYET 3 Mayıs 1962 | GÜNÜN KONULARI | ını|ıııuıııııııuıınııııuımif!iııımııııııiiiııımııııımıııııııııııııııııııııııınııiııııııııiHiııuııımnn=ıııı Elmah Bendi tastt Denize su sahnmağa başlandı; İstanbulun bu sene sıkmtı çekmiyececi katiyetle ifade edildi Bu sene yağan yağmurlar vüzünden dolan Elmalı bendi, dun taşmıştır. Durumu oğrenen Sular Idaresi. ilk tedbir olarak Elmalı bendinden denıze su salmağa başlamıştır. Elmalı bendının su ile dolu olmasından dolayı bu sene su sıkıntısı çekilmiveceŞı açıkça ifade edilmiştir. Bunun yanında Sular tdaTesi, İstanbulun su meselesini yağışların seynnden sıyırarak kö künden halletmek ıcm çalışmalanna devam etmeıctedır Bılindiği gibı bu meselenin halledilmesi için de Sular Idaresine Belediye, daha ziyade hükıimetçe yardım yapılması zarurî görülmektedir. Hükümet, bu yardımı yapamıvacajhnı, ancak Beledıyenın diğer ihtıyaçlan için 25 mılyon verebıleceğini Maliye Bakanmın ağzından açıklamı^tır. Bu durum karşısında suya zam yapılarak elde edilecek para ile veni tesıslerin vapılması yoluna sapmaktan baska çare kalmamaktadır. Eskı Beledıye Reİ5İ Tulga, su projelerini bu esasa gbre ayarlamış ve suya vapılacak zamma «halkın içtirak payı» adını takrnıştı. Bu proje U7erinden hareıret ederek suya zam yapılması uzerindeki çalışmalara hız verildiğı nğrenilmıçtir. Yeni Belediye Başkanının. suva zam mevzuuna temas etmeden, îstanbul halkının her sene Beledivpve 88 hra ndedi§ırıı ve bu rakamın diğer Arrapa memleketleri çehirleri ile kıyas edilmiyecek depecede oldufunu «övlemis olnmsı, Halkın he'eriî hizme'tlere içtİTakini fazlalaştırmak uzere calı^tığına bir delil o'.arak gösterilrnektedır. Göltüce Dtamı r Fatma trfan Serhan da AOJUD surulerı.. Ilkıda safkan atlar.. Çıplak atın yesil ovadaki ozgürlüğu bir başka şıir.. Kara uzümle beslenmış, masajlanmış atın Onu, jirmisi yeleleri kuyrnkları rüzgârda. güneş altında kasları oynadıkça al yapız donları pırıl pırıl yanmada.. Iri sağnları hâre hâre, incecik bacakları sekili, soylu atlar.. Irkçılarm KUİakları çınlasın Evet. îzmırden eüıbeş kılometre ötede, ellenmış islenmiş alabildiğıne comert, ana gibi sefkatli topraklar arasındadır Gbllüee köyü. Iraktan bütün gordükleriniz sevindırir sızi. rahatlar guîumsersınız. Ama uzaktan olmaaaz'. Göllücevs iyıce yaklaşmca görursunüz kı koy hemen evlerinin kenanndan çevresıne kazılan bir hendekle butun bu yeşillerden, bu bereketli topraklardan ayrılmi'tır. Hendekle kusatılmış olan KÖyün içmde degil işlenecek toprak, dolacacak avlu yoktur. Hendeğın djşında, ırıyarı, bellerı tebancah, elieri kamçılı, atlı koruyucular; Hanımın koruyucuları durmadan dolaçırlar Koylunun ve hayvanlarınm kbvden dıs*rı topraklara çıkmalarını önlemek için. îçerde ddrtyüz insan vasar. tskclet haline gelmiş köylüleri. ağlamıyan, oynemıyan çocuklan, hav lamıyan sarmıyan kdpekleriyle.. Ve dışarda altı bin dekar t»pulu, yırmiiıti bin dekar tapusuz topraklarm üzerinde bir dul hanım tek basınıt hukura sürer. Içerde eve benzer ev yoktur, Hanım yaptırmaz. Mewit yoktur, Hannm yaptırmaz. Okul yoktur. Hanım yaptırmaz. Doksan haneli köy için bir tek tulumba vardır. Bir abdesthanerun yanında. Tulumbaya yaklasamazsınız. çevresinde ınsan pislifii gollenmıştir. Kovün ddrtyuı insanı ve butün hayvanları bu tulumbanm amonyak kokulu suyunu icer. Havvanları açür. Üçyüz yıldır koylunun havvan otlattıkları mer'aları Hanım yabancı koyunculara yılhBını kırc elli bin liraya kiraya verir. lnsanları actır. Köye gelen Verem Savas Derneği ekipleri Gollucelilerin yüzde seksen üçünde vercm bulmustur. 950 yüına kadar köylü bu topraklarda yancı olarak çalısıvormuş. Konusmıya urkuvorlar Golluceliler, öyleçine bir yılgınlık heosinde, gbrmeyince inanılmaz. «Ne zaman konustuysak. diyorlar, hallerimiz daha da kötülesü..» Sonunda avurtlan çokmu5. çbzleri derınd«n bakan bir ihtiyar karsımda oturuyor: «Ben devive^ reyim kızım, diye duruyor söze. ne edecekse Hanım bana etsin.. Ben deyivereyim bir bir.. Dinleyeceksen.. Benim g^lım erditi zamanlarda bu köv Hanımın babasına yarıcı ıçlerdik. Bızim butün Golluce insanlaTi.. Her evin iki uç çift öküzü vardı. Burada çıftlik fılân yoktu o vakıtler.. Hanımın b a b a s ı az biraz merhametlıydı. Onun de\rırjde biz eh pek onmasak ta, aç ta kalmazdık.. Sonra adam oldu.. Bu hanım çıktı geldi. Parası pulu yoktu. Ökuz arabasına bıner de öyle gelırdi Göllüceye.. Demokratlar hükümatı eline geçirinceyedek biz bu Hanıma da yancı işledİK. Hanımın Yılmaz adlı bir oğlu vardı. O vakitler anasıyla kusülü deçıldi. Hanım başımıza onu dıkerdı. Belinin iki yanıoda ıkı tabanca. ayaklannda çizmeler, elınde kırbacıyla tepenin üstune çıkar. düdügünü öttürdü roü çarıgımızı bağlamadan koşar sefirtir, önune sıralanırdık. Bizi boluk böluk işe salardı. Az biraz ağırdan alsak. kırbaçlanırdık. Sonra Yılmaz gitti, Hanım aldı kırbacı elıne.. Bizı yarıcılıktan, ortakçıliKtan çıkardı, işi gündelığe döktu. Eller altı lira gundelikle bizi cağırırken, o iki liraya kırbaçla işletti.. » HEM Piyasa, yüksek okianlı iyi benzme kavuşacak Haber verildiÇine göre memleket yakında yüksek oktanh iyi benzine kavuşaea'Ktır Halen kullamlan benzın 7580 oktanhdır. Bu evsaftaki yakıt i=e. motörleri harap etmekte, zamansız yıpraninalanna sebep olmaktadır. Ayrıca bizdeki düşük benzinlç rootorlerin kısmen olsun çalışabilmeleri için avans ayarlarını bozmak ve kalın conta kullanmak icabetmektedir. Komşu memleketlerde ise en âdi benzin 85 oktanhdır. Ayrıca 95 oktanh benzin de satılmantadır. Memlekette yüksek oktanh ben zin kullanıldığı takdırde arabalar daha fazla kılornetre yapabileceaı gıbi motör vedek parçalarından da tasarruf sağlanrnış olacaktır. Bütün Anayasamızm başlangıcında şu gozler vardır: «... Turkiye Cum hurıyeti Kurucu Meclis tarafından hazırlanan bu Anayasayı kabul ve ılân ve onu, asıl teminatiB vatandaşlann gd nüllerinde ve ıradelerinde yer aldığı inancıyla, hürriyete, adalete ve faziletp âsık evlâtlarının uyanık bekçiliğme emanet eder.» Gerçekten de bugun yurdumuzda hurriyete, adalete ve fazilete aykın her türlü davranışın sorum luluğu yalmzca yoneticılerın değil, belkı daha da büyük bir ölçude faziletlı ve uyanık insanlarımızın orauzlanndadır. Biz Golluce Dramını boyle bir sorumluluğun inancı ile ele alıyoruz. Bir suredPnbçrı bana cGölluce kövünu gıdip gezin dıyorlar, roman yazarısınız.» Üç gun önce gidıp gordujn Gollucevi.. Ev ev gezdim tnsanları ile gorüştüm Gölluce koyu roman olamaz. Gollucenm romanlık durumu geçmis, vitmış. Gollüce dedısleri bir çurıimuş meyve şımdi Tutulacak yönü yok. Romana koysam inanmazçmız.. Göllücede gerçek Byle^ıne insafsız, öylesıne kara. öylesme keskın rcmana al^am Gfallüccyi; benı suçlarsınız. Bir jumuşacık «Yılanların Öcü» ne inandıramadık biz kımseleri Gürsel Pasa konuşmayınca Göllücenin insanları öylesine ezılmişler kı; susmuçlar. Orada insanların hıç bir ıstedıkleri yok eay rı. Sıze bir bakışlan var Gollücelilerin. ıraktan. ılgısiz, bezgin, yorulmu? bir bakışları var.. öyle«ine çaresız bir bakıs. Katlanamazsınız.. Golluce koyunde rornancıya iş kalmamıs. Romanı çoktan asmış Gollucenin gerçeğı. Anayasayı uygulayacak devrimci joneticiyi bek lıvor Göllüce simdi Grillüce kövü kansren olmuş bir korkunç y«ra.. Gdllüeede hep aynı vere vurmu«. vuran Köve köylüye kim vurur, oğrendik a3a Ama burada bir küciicuk değişiklik var. Gol lücenın aSa^ı: bir hanım.. Dun at sırtında dulaşıyormuş topraklarını. Bugün, ^en gdrdüm. ieep'le dolanıyor. Yssı yetmiçlerde.. Evet, bızim agamız bir hanım. Acaba diye du^ünüyorutn. bugüne de|in bu Konunun ele ahnmamasmm bir neder.ı de b" muydu. Acaba aydm erkeklerimiz bir kadına karsı çıkmavı erkekliklerine yakıştıramidıklarından mı sustular bugünedek.. Bence insanları erkek'er ve kadınlar dive ikiye ayırmak, hanımhklarma beylıklerine basılarak yapılmamahdır tne bakmak gesanın, edip rek ılkın.. Toplum içindeki davranışlarına.. Göllüce körnnün ağa^ı bir hanım.. Harifmlığı,tlafea oimasmı engelleyemediŞine ?öre. beribenzer bir hanrm da değü: eüçlü alabildiğine.. Ama b'r gittik Gollucevi KÖrdük. Demeden olmaz. însanlığımıza vakışmaz susmak. Konusacağız. Anadolumun kırk bin köyünden biri bu Göllüce dedigim. Orada bir körpecik selin gördüm. adı Emine Usta.. Hamileydi. Cıplak »yakları ve yaşlı çözleriyle boynunu büküp onumde durdu. Aradan şu Kadar zaman ceçti, hâlâ duruyor önümde. Ama nnce sizlere bir resmini çizeyim Gollüce koyunün» Resmi güzeldir. Goz ahcıdır. Soyle uzaktan bakt'nız mı damla'ı pek seçilmeden.. tlkin kimliÇini okııvalırn Gollücemizin. övle pek ırak dsğildir. Izmir iline bir saat ya çeker j a çekmez otomobille.. Izrrir Aydın asialtı boyunca *VA beş kilometrelik bir vol. 'Vüfusu dört yüzdur.. Hanesi doksan.. Şdvle böyle ücyüi vaşlannda bir kocamış köydür. önceleri Tire ilçesine baghymıs, şimdt Torbalıya bağlanmıstır. Hesmine gelince: ıraktan seyrine doyum olmaz. Egenin en bereketli topraıclan üzerinde. göz »labildiğine yemyeşil tarlalar arasında, akarsuyun, Küçük Menderes ırmağının kenannda Yamaçlann Hgilendirir. Sivilceif, ilyııh' beoekll ve ge\şek nıesamelı lıulan gönııek lıakikalen Gzucu birşeydir. Halbuki tm kuçük ktısurları olmasa cidden daha taie ve daha güzel olacaklardı. Güodıız Tokalon kremioi rmıntazamsn kullanamk tıet \c kadifegibi yutnusak bir cılde nıalık olınak gajet knlaydır. Çabucak siyah beaekler, gevjek ınesaınpler, küçük sivilceler Jkaybolaralc tHiııanıen yeoi, gü^el bir cilde yer bıra |f<ırlur. Güaduz Tokalon kremmi henıen bugündeo rtecrüb« ediniz. Son derece menınun kalacaksınu. Batı Almanyaya 155 ton tütiin ihraç edildi Ticaret Odası Neşriyat Müdurluğunden aldığımız bılgıye gore dun limanımızdan yapılan ihracatın kıymeti 2 milyon 289 bin liradır. thracatın en önemlî partisini Batı Almanyaya sevkedilen 155 ton tutun te?kıl etmektedir. Bunu. Amerıkaya tavşan postu, Danimarkaya bağırsak, Çekoslovakyaya tatlı badem, Bulgaristan ve Romanyava taze balık takip etmekted; PASLN l.e METtN İNECİÖLLÜ NisanUndılar. MİIâno 2S Nlsan 1962 Cumhuriyet 5"85 TEŞEKKÜR Arannzdan ebedJyen »yrılan alle büvügümüz nun cenaze nerasimine gerek bizzat. gerek telefon ve telgraf îa lştlrak ederek kederlmlzl pavlrsan akraba. dost ve ahbaplanT.ıza ayn »yn teşekkure acımız mânı oldu|pından g%zetenlzln tavassutunu rtca eoerız Balcıoğlu Ailesi Curohurlyet 5372 AHIV1ET BAI.CIOĞLU MAYIS 3 ZILKADE 28 c o V. c £ Jfcİ M C c M • ] 4.55 12 ll|16O3 19 07 20 52 2 37 1 9.50 5 05| 8 57 12.0u 145 llâncıhk 3556/5379 E 7 31 ' = CUMHLKrYET'in Tefrikası: V I YA2ANZMAURICE SON MACERA DEKOBRA kadını kollarımın arasına alabilmek ne büyük saadet! Bn hariknlâde vücudün ılıklığını kendi vüeudümde hissetmek ne eriijilmez mutlnlnk Târabbi! öpülmek için yaratılnus bn mercan gibi dadaklan... Nino, rica cderiıa snsnn!.. Vaktinizi kaybediyortnoıız. Nino içini çekti, birdenbire ona senli benli hitap etmeğe başladı. Ama seni Syle «eviyomm ki. zaman zaman bütün vücndâ roü ateş kapladıgı «luyor. Ne var ki, kendimi tutmak zomndayım. Onan ıçin, bagin yalnıı yarı beline kadar soyunup poz veıecefcsin. Ne? Ne dedin? Nino ansızın daha miUchakkim oîmaja bafladı. Aç göÇsönü güîel Tina'cığıra. Talmz resmini çizmekle yelineteğira. Tina'nın sabrı tükenmisti. Birdenbire ayağa kalktı ve 8tke ile haykırdı. Bu maskaralık daha çok sürecek mi? Booan üıerine, Nino aabırsızlandığını gBsterrn bir el işareti yaptı. O da kalktı, genç kadınm sSzlerine aynı eda İle mnkabele etti: Senin bn BMİanman da 18 i HAM0I VAROGLU (ok sürecek mi? Beyle dedikten Mnra Tina'nın fistfine atıldı, sırtındaki siyah bluzu çekip çıkardı, onu yarı beline kadar çıplak bıraktı. Tina, fistüne a } atılraış bir yabaa kedisi fibi çırpınıyordu. öfkeden ve ntancmdan kıpkırmızı kesilmişti. Sag eliyle kendini raÂdafaaya ntraprken bmtta kalan sol eliyle Nino'nmn yüzinü tırmaladı. O zaman Nino, yüzünü yırtan sivri tırnaklann verdiği ean acısıyla ofkesi son hadditıi balmus bir balde. dişleri araundan hemnrdandı Ta.'.. Tarı beline kadar çıp lak resmini yapmamı istemiyor tan Syle mi? O halde simdi nrılçıplak poz vereceksin, kaltak. Genç kadmın etekliâini de sıkarnağa kalkıştı. Fakat Tina. sasılacak bir çeviklik sosterdi. Nino'nun clinden kurtuldn, masaya koştu, oradan. hançer scklindeki kâgıt bıçağını kaptı, uennu karşısındakinc dosrtı çcvirçrek su tebdidi savurdu Havdut herif Namnssoz alçak Rir adını daha at.ırtan. ntrki vanaeına da bu bıcafı ver sin Nino korkak adam dc^ildi Fakat tehlikevi göze alacak ka tioğ&ünüzün (ok giizel olduguna emininı, resim sahane bir ^ev olacak, venge. Güzel olsun, çjrkia alsan, o bcnim bileceğim sey. Çıpiak resmi kartpostal yapıp, rıhtımda turistlere mi »atraak niyetin desıniz? Nino somurttu, yerindea kalk tı, gelip Tina'nın yamna oturdu. Sesini alçalttı, sesine hüzünlii bir ahenk vererek: Tina vençe, dedi Size icimı dokmem lâzım tlk görüstiijümüz göndenberi ıstırap te kivornm Evet. ıstırap içinde>im. çBnkii dâsnndüm, yengem amcama ait bir kadın, onon hakkmda hiç fena bir şey düşönemrm, dedi. Halbnki bu çok eazip kadın amcama ait olmasavdı onu ben delice severdim, peneeresinin altında sarkrtar sö%lerdim Hattâ on»n ufrunda. eünde dört saat çalısmayı hile göze alırdım. Nino'nun bu melalli Nt samimî hali, Tina'nııı öfkMini mn vakkat olarak reçirdi. Genç ka dın daha sâttin bir tavırla: Bövle teyler daşinmemeniz lâıım. Nıno. dedi Gftnah Ulivonanuz. Delikanh. kendi kendine konnsnr »ibl devam etti: Ah! Tina gibl »ahsne bir dar ileri gitmedi. öfkeden gSzü dÖDraüs bu kadınla boy ölçüsmek, belki de tehlikeli bir \ ara almasiyle netieclenebilirdi. Buon dgföniinee birdenbire «âkinleçti. Tiğitlik kendisine kalsın diye işi alaya döktü, gül s»eğe başladı: $u haspaya da bakuı, bıçakla oynuyor! Sahi, seni ca»cavlak soyacak mıyun zannettinî Fakat Tina'nın ifkesi diaeceği yerde gitgide artıyordn. $imdi a\azı çıktıfı kadar bağirmağa baslatnışiı, Matilda, sesleri duymof, pürtelâf, mutfaktan koşup gelmisti, Genç kadın, bağıra bağıra: Al «a tarJını da defal buradan, dedi. Seni murdar seni! Şükret ki amcana bir şey söy. Hyeeek defilifa. îoks» teni çö. rük dal kırar gibi, belinden ikiye bölerdi. Nino, fena biten bu poı sahnesinin tek çıkar yolu ric'at oldnğunn anlaınıştı, Hiç utanma dan, zarfı aldı, agır afır, kapıva dofru vörüdö. Onnn üstelik de kasıU kasıla yürtdnfünü gören Tina çi'eden çtkrnı?tı: Hızh yürü. köpek sovu! di\e bağırdı. Yoksa bıçafı şimdi sırtına fırlatırım. Bu tehdidin. Nino üzerindeki tesiri ani oldu. Selârnetî kaçnıakta bu'.du. koşarak kapıyı tuttu \e sözden kayboldu. Tina «imdi Matilda ile jalnız Ualmıstı. Hizmetçl kadın. bcti benzi atmıs. mutfak kapısmuı e«i|inde duruvor, korkudan, snalar mırıldann ordu. Tina. hıçagı masaya saplıyarak öfkcsini aldı, sinirlerini biraz vatıv dıktan gonra MatHda'ya döndü: •^uıuıınnuıııınmmmmımmımıiHimımnniıııııtıııııııımıııı nıııuııtııııııııııııııııııııuııııııııııııııııııiiiııııııiMiıımııııııııııııııııııııııııııııııııııtııııııınııııııııııııııı Gordiin mü. Matilda, dedi, şu tcrbiyesiz berUin yaptığını gerdün mii? Tonio mernamet etmiş, bin liret parti verdi. Onu almak için baraya geliyor da, üktelik, haline bakmadan benim çınlçıplak resmimi yapmaia kalkifiyor. Zorla elbiselerini saymak istedi. Matilda Aman Yarabbi: Bizim efen dinin damı altında böyle günah işlenir mi? diye sızlaadı. Evet, Matilda, Mkak uşittrierine alışmıs, aoıcasımn evin de de kendini rıhtımda zannetti çaliba! Ne dersin »en buna Matilda? Matilda o kadar fena olmufr tn ki, ne söylediğini bilmiyor, daa yerine simdi sğzından küfiirler kaçıyordu. Hay namusjnz üergele hay! Şevtan rajjtetnıiı galıba bu herif! Sinyorina, evi tütsülemek lâzım. Fakat Tina düşünüyordu. Evi tütsülemek Uolaydı. fakat iş bununla bitmiyordo. Matildayı kolnndan tuttu, mntfağa götur dü. Akiına bir şey gelmîşti. Onu nmtfakta, bir rata yerles(irdiği Mcr^em .\nn beykeli öniine oturtlu, orada. büyük bir yemin ettirdi. Gördüfü, isittigi seyleri efendi\ e sdylemiyecekti. Toksa bir cinayet rıkaraeına. Tonîo'nuıı. veçenini öldürecceiııe hiç şüphe yoktu. Şısman Matilda, bin Tdhmrt»e, Mfrypoj hevUcliain önfinıfe diz cöktü, Tina'nın s'"nlerii?i *.özleri a.vnen tekrarlıvat.ık Mer ^ eme vanık yanık dua etti. Görüp isittiklerini kimseve iöylemi'eccSrine <!r \rmin etti. Bu i? bittikten Mi«ra sordu: Peki, »imdi ne olacak? (Arkası var Ihtiyarın sözunü kesip: «Gıtmeseydınız.» diyecek oldum.. «Gitmemek olmaz, gitmedm mi gelir senı evin den tuttu ğu gibi dışarı atar.. Bu topraklar benim babamdan kaidı, diyor. Ona da padışah baÇışlamış.. Çıkın gidin i";lemiyeceksenız benim özbeöz malımdan, divor.. Ne edelim, ama iki lira verecek. ama hiç vermiyecek işliyoruz.. Yuvamızdan çıkahfn da nereye gideMm. de bana.. Biz buna da raztydık ya, Demokratlar hükü nıatı ellerne geçirince haüerinrz busbütun bozuldu. O zamanlar Marşal yardımı diye bir iş çıttı. Bizim Hanım o zamamn ikı en buyuğunden birinia halasıdır. Pepine traktorleri, bicerdoğerleri. cipleri taktı geldi. Bize de: Haydin bakalım gayri hiç birinize gereğim yoktur, pılı pırtınızı toplavıp çıkın benim topraklarımdan dedi. Üçyüz vıldır burada vatan kurmuşut İki yıl önce gâvur icinrien çıkıp gelen göçmenleri bile kimse oturduğu yerden kıpırdataımazken biz uç yüz yıllık toprağımızı koyup nere gıdelim?.. Gidemedik.» Çevremizdeki ıcalabahkta kıpırdanma'ar oluyor, îhtiyarın »rdjndan Göllüceliler bir bir dile geliyorlar.. Pısıl fısıl, ürke ürke yakınıyorlar. Biri: «evlerimizi gostereHm size» diyor. Kalkıyorur. Hsni bir Amerikalı ressam vardır; Al Capp. Dışından destekli köy evleri çizer, yıkıldım yıkılıyorum diyen koy evleri.. Düşündürur, acındınr insanı. Güçlü bir sanatçıdır. Göllücenin evlerici gorünce Al Capp'm evleri deSerini vıtirdi benim için. Göllücenin evleri jazdan kamiftanöîT. Hemen hepsi topluca bir verlere doSru gıden. iki kat elleri bastonlu ihtiyarlara benzerler.. Goğüslerinden kol kalmlığında îopalara dayanmıştır bu evler.. Eir tanesinin eğilip icine giriyorum. Yer toprak. teoeden saplar çbpler sallamyor. Koşenirı karanlığında paçavralar içinde bir yaşlı iadın otunıyor. «Pencere de yok» diyorum. «Var, diyorlar, işte şurada». Gerçekten de varrmş. yerden dört parmak yuksekte, çitlerın arasma «ıkıştırıl'nı? el kadar inanınız ki tastamam el kadar bir c»m parça?'.. Biri vammda fısüdıyor: «Toprağm ü^tunde ev kurmaktan v»7gectık. ıçine girmemize de İ7İn vermiyor Hanım.. Ölu!erimizi gom dürmüyor.. Karjı dagın orda Bayındırlı Hasan Efendi hallerimize acıdı da bize kendi toprağında mezarhk verdi.» «Ya ihtilâl. diye «oruyorum. 27 Mayıs ihü\â\ı?» «Biz gormedık. biz biLtneyiz.. Haberimiz yoktur bizim vallaha, biz etmedik..» diye boyunlarım büküvorlar. Sorumu açiıtlayınca Vıoyun lan daha da bükuluvor. «Buralara deemedi.. Bue gelmedi o ihtilâl dediğin.» Birkaç kez hükümete hallerini bildirir dilekçeler göndermişler. Her seferinde Hanım karşılanna dikilip «Bosuna Ankaraya dilekçe göndermeyin. demis. nasıl olsa oraya gönderdiğiniz dilekçeler benim elime geliyor.» Göllüceliler de dılekçenin ardını kesmişler. 27 Mayıstan sonra Gdllücelilerin banna gelenlere inanmak daha da güç. Gelecek yazım bunlar üzerinedir. 147 lerin Ünlversiteye dönmeleriyle ortaya çıkan «kürsü direktörlüğü» anlasmazlıgı bugun toplajiaeak Senatods görüşülüp bir neticeye ba|lanacaktır. Nedlr bn anlasmazlık? Onn gündelik hayattan bir misal ile izah etmeğe çalısaİMi! Bir «ile reisi tasavvnr edinic ki zarurî bir Ulam sefeepler yüzâaden bir »üâdet ncakla&maya mecbar kaldığı evine nibayet donmüş, içeri girince kendi gaybubetine artık ahşılmıs oldufunu yeni bir düzen içinde işlerin onsuz döndürüldügünü biraz hayret, biraz da teessürle müşahade etmiştit. FaluU onu asıl iizen sey, en büyük aglunu, veya oriaacasım kendi koltuğuna kurulmuş, ev halkına emirler verirken görmesi ol mmştur. Bu delikanlı babasının içeri girdiğini farkettiği balde yerincSen kımıldamamıs, battâ koltuğn boşaltması teklifini de reddetmistir. «Temsilde hata olmaz» uesem dahi bu benzetişten dolayı bir taium itirazlarla karşılasacagımı biliyomm. «Üniversite kürsüleri tapusu tatın aluunış evlerle bir degildir, hele ktrsü direktörlüğii ile baba koltugu arasında bir rabıta kurmak büsbütün yanlıs, o direktörlüklere gelenler, ilimleri ve liyakatleri ile bunu hak eden kimselerdir, denecektir. Şayet 147 ler, üniversitelerden ilmi kifayetsizlikleri yüzünden atılmış hocalar olsalardı, bu itirazı makul karşılamak gerekirdi. Ama onların 147 H yapılmasında ilmî kıfayetsizüçin, en az rol oynadığını bilmiyen kimse kaimadığım saBmaktayız. Zaten sebep bu olsaydı 147 lerin öniversitelere iade edilmeleri imk&nı muhakkak ki bulnnanazdı. Üniversite kurraleri direktörlüklerini hâlen işgal etmekte olan ilim adamları da şüpbesiz ki, ehlijetli, liyakatli, seçkin kıymetlerdir. Onların sağduyulanna bitap ederek daba dün doçenti, evvelki gün ise talebesi olduklan bu profesör ve ordinaıvüslere karsı davranışlarını umumî efl'ârda yerleşmis bir takım şüphe leri bertaraf etmek için olsun değiştirmeleri gerektiğini söyliyecegiı. Malum ya 147 ler hidisesinin patlak verdijti günlerde banların listeye sokalmalan için kendi doçent ve asistanlarının gizli ihbarlar yaptıkları söylenmis v e bu iddialara umumî efkârca •ıim konalmasta. Simdi kârsü direktörlüklerini terketmcmekte rSsterilen direnişier, korkarız ki, bn iddialara daha çok kıymet verilmesi neticesini doğuracaktir. Kürsü direktörlüklerisden inmek istemiyen profesörler, kendiierinin arkalanndan da bir doçent ve asistan ordusu çeldiğini uaatmaoıabdırlar. Bujrünkü kürsü direktörleri içinde ilmi kndretin kürsü direktörü olmadan da bir yıldız gibi parıldıyabileceğinî bilen kıymetler bulunduğuna hâlâ inanıyoruz. G. B. Shaw «İlim ve fennin yeni 18 tane mesele çikarmadan bir meseleyi balledebildiklerini hatırlamıvorum» demis. Üniversitemizin ahşkanlıkla 147 ler meselesini de ılrai bir mesele telikki ettigini gürmekte vc kapıldıjı dalrınlıktan çabuk kurtulmasını dilemekteyiz. 14? ler üniversiteden aynlmadan önce isgal ettikleri kürsü direktörlüklerini yine uhdelerine almıyacak olurlarsa, bu, onların cez3İandırıldıkları raânasına gelen çok baksız bir işlem olacak, hele ba cezanui üniversite tarafından verilmiş bulunması, bisbütan hayret ayaBdıracaktır. CEVAT FEHMÎ BAŞKUT Bernard Shaw ın hakkı var! 9 Yıldız 626,5396 1 Kişiye Yaşadıkça Her Yıl Gelir 1 Kişiye Lüks Apartman Dairesi 1 Adat 5000 T.L. 5 0 0 0 Tl 7O * çe$itü ve zengut OkAamiueleu Son Para Yatırım Tarihi 10 Mayıs TÜRKİYE Öğretmenler Bankası Reklâmcıhk CUMHURİYET'in Ankara Bürosu Öan verecek okuyuculannın hizmetlne firmhrtir. tlânlar günü gününe telefon veya teleks ile ÎBtanbula nakledümektedir ANKARA BÜROMUZ: Atatfirk Bulvan No. 79 3 Yener Apt. Kat 1. Daire 3 Telrton: l î tS 44 12 •» «« n s 7 J5 PHILIPS PHILIPS «»« PHILIP3 mağazdsı a. i a . j CÜMHUR1YET Türklye Haıicl Lira Kr. Ura Kr. Senelik R ayhk İ ayhls 75 00 Halktan k a z a n d t ğ ı m Halk'a v e r i y o r i 2= a. tki ay içinde RÜBI'den pcşinath 2^0 hrahk vq'a daha tazl» alışvcrış yapan muşterikrimızc HER 2 5 0 LİRA İÇİN BİR KUR'A NUMARASI 150 00 80 00 Basan ve Yayan Cummırfyet Matbaacılık ve Gazetecilık Türk Anoninj Sirketl Cağalogla Halkevl Snksk No. S941 Sanlbl Va» Ulennl fiılen ıdare edcn Mesu) Mudür Nöshası 23 Kuruş ay sonunda noter huzuranda çekı.ecvk kurada talıhlılere 3 l« adel FEKRANIA fotogra^ makınesi 4 BÜBI avizekri, İSKRA u lcfonlaıı. CEZINE tencerclcri, ŞAHLAN utuleri. (UZ1B sa ı»ı(ıcıları. MUHTEL1F HFDIYELER N^ZİME NADt u. u 1 PAB1SE mçtkU bcdıva giöiş gelifc Z 3 mohtelif tiplF PHILIPS RADYOLAKI ve A i ( c r PHILIPS •unanlterı. a. X a. I O2zetemıze gönderjjen yazılaı konulsun, konnlma«ın l«4e fdılmn tUnlardan mesuiıyt kabul olunauz * Abone ve tlan l?!eri Içtn. zartın ÖKtüne «Abone» veya «llin Serviaiı kaydıniD konınuı lazımdır. BO GAZETE BASIN AHLAK YASASIKA UiMAYI TAAHHÜT ETMtŞTtB KAYHAN SAĞLAMER * 2 aylric sattş m j ^ e t i 4 Mayıs 1962 4 16.11131121962 Tafsılât RÜSİOE Tuntl. Ulıklât C«d.. 4M Tel 44 U M EVİKİZİN ZEVK KAPISIMI RUBI *ÇA« PHtUPS PHILIPS Bateş 133/5386 ııııııııt^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle