19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
<KJ ııiiiıııiMiııııııınıımımıı CÜMHUEÎYET IIIÇIİIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIlUIIIIIIIIUIIIIIIIIIHIIIIjllUllinillllllllllllllllllEllll 5 Subat 1962 ( GÜNÜN KONULARI | Andre Lbote Yazan: Cental Tollu Bazj îstanbul gazetelerinde An ralara doğru koşanaktan alıkcdrt Lhote'nin ölüm haberi çıktı. muştur. Üstadm yaşhca ve sonra bir kaç Andre Lhote'un bu estetigi y«yıldanberi yüksek tansiyondan şi nında, sanat şahsiyetine tesir eden frâyetçi oldugunu bildiğimizdsn, baska bir ânril de, bir f*çi rtıhiyle yanhş olmasmı arzuladıpımız bu yetışmis olmasıdır. 5 şubat 1885 te &avadi*ten üzüntii duyduk. ' Bordeaux'da doğan sanatçı, henüz Andre Lhote bizim nesılden pek on üç yaşında iken bir dekoratör çok resssmm hocası idi. Bu itibar ı hevkeltraşm yanında çırak olarak la Turk resminde birinci derecede çalısmaya başlamıstı. Aynı raman Köyü Aydınlatma Dertesiri olan bir üstaddır. Atölyesi : da, dps^uğu sehrin Güzel Sanatneği 5,000 kitap gönderdi ne girdiğim yılın i!k günü; «bu lar mektebinde tezyinî hevkeUrasve bir çok küttiphaneler •tölyenin adı (akademi) dir ama, lık smıflanna devam ediyordu. metodumuz ekonomik değildir» di [ Hayatını kazanmak için mobilyalaaçtı ye söze başlamıştı. Sonraki konuş1 nn tahta oymacıhğını yapmakta malarında ba sozün mSnasını dalve pazar günü ressamlan gibi, yal Köylülerımızin külturünü arttır ha iyı anlarmştım. «Müzelerdekı I nız bayram günlerinde yaglı boya eserlerin roprodüksiyonlarmdan | ile resım yapmayı denemekte idi. mak için her köyde bir kitaphk tefaydalanarak, üstadlarm niyetleri • Ancak yirmi bir yaşından sonra sıs etmek amaciyle kurulmuş olan ni, düşüncelerini mübalâğa etmek ' kendini tamamiyle re<:me vermis cKöyü Aydınlatma Derneğı» çalış»ureriyle renkli şemaiar yapmak j ti. î'k eserlerinde, 1910 yılma ka malanna devam etmektedir. Dertavsiye edilebihr. Bu üsradların j dar Gauguin'in tesiri görülür. Çiin nek, bir buçuk yıllık faaliyeti süustaea bir nezaketle gizledikleri | W memleketindeki bir koleksiyon resince muhtelif köylere bes bine > kaide ve nizamları yeniden bu!! da bu büyük «anatçmın bir eserini yakın kitap göndermiş ve kitaphk malıdır Unutmamahdır ki, bir a görebilmi<rt!. Sonra da roprodült lar kurmuştur. kademi; tamamlanmış, son seklini siyonlardan empresyonizmi tanıdı. Bu arada memlekptsever vatanb'jlmuş eserlerin değil, birlikte Fakat hiç bir zaman empresyoni«i daşlann Derneje pRtn ve kitap sek teerübelerin yapıldığı bir yerdir. oTmadı. Bu ekolden yalnız, yjne lindeki yardımları devam etmekÇok defa sanatçıya gore tecrübe bir inşacı olan Ceranne'd/in favda tedir. mahiyetinde olan etüdler, lcuvve lanmış, denebilir. Bir gün bize: Bu cümîeden olarak Oslo Büyiik tin zoru ıle nihaî bir eser olmuş «Empresyonizm Monet üe doğdu. Elçımiz Be*ir Balcıoğlu Norveçonunla da öidü» demlsti. Bu paralardir. Meselâ; Cezanne, Seorat ten para göndermistir. Baleıollu, gibi sanatçılar, bövle bir ılhama doksal sözde, ne de olsa bir haki 850 liralık havale i!e birilkte gönmazhar olmuş denemecüerdir. kat payı vardı. derdi^i mektupta daha yardım yaAndr£ Lohte bu sözleri île bize, j Andre Lhote'un eserlerinde dai pamamamn üzüntüsünü taşıdığım ğ ve dünyanın dort buea ma ilk sanatı olan dekoratör hey ifade etmiştir. ğından gelen yüzlerce ciğrencınin keltraşhğın tesiri hâkimdir. Son Di?er hayır^ever bir vatandas toplandığı akademi^inin ça!;«na tablolarında ren<?e, açık renk âmetodunu ve programım özetli henklerine yer verdiği raman da da Derneğe 35 adet tebiat ve fen CStiIizasyon) zevkini bırakmamş ansik!opedi«i hediye etmiştir. yordu. O, daima kübizmin getirdifi j<?o tır. metrik b^r nizama bağlı kaîdı. HaTashih günleri çok defa şovale Karadenizde mayna benzer crra endisesinin yanı sıra, stilize başından alelâcele kalkıp bir cisıın görüldü îi için, kıravatsız boynuna formlar aramaya defer verdi. Dün Karadenizde Felara burnu bir atkı bağlar ve kunduralnnnı açıklarında poyraz istikametinden Akademizme, hattâ disip!inFİ7İi£e yol açan bir emprp«yonizme giymeğe vakit bulmadan, terlik!*» sahilden tahminen iki mil mesafe. karsı oldufu halde, Andre Lothe ri ile ofomobiline atlar, atölyeve de mayna benzr bir sicim görülun eserlerini akademik bulanlar gelirdi. düjü ve ilgililere rapor edildiği v«rdı. Bu yanhs ve tek taraflt göHer zaman neseli, her fırsatta rüs yüzünden lâyık oldnfu ttibarı espriler saçarak resimlerimiji ten haber ahnmıştır. förememiştir. kid eder ve bol bo! konu«urdu. 15,000 liralık kıımaş çalındı Filhakika Andre Lhote, lâvık Kadm SŞrenpîlere çok mültefit ve Rami, Mahmudiye caddesinde, oîdufu ilgiyi topjayamamı?, haki müsamahalı oldugu halde erkek Necmi Mercan adındaki bir şahsa kf değeri tanınmsmı? oîan Fransız lere karşı bir hayli ciddl davra ait 2 numaralı manifatura dünkâ»anatınm ender yetiştirdiği "Ki«iler nırdı. Gördükleri geniş müsamahn nı, evvelki gece meçhul şahıslar den biridir. Paris Modem Sanat ya rafmen yağmur ve kar altmdn tarafından soyulmuştur. Kapı ki. Möıesini son defa gö'rdüfümde sabahın erken saatfnde. atSlye ka lidipi krrmak suretiyle dükkânda rfoknı tablosu kübistlerin bulun pmntn açı!ma<ını bekîiyen, arpla bulunan 15 bin lira değerinde kudufu salonlarda toplu bir halde rında yaslıların an bultmdufu ka maşı çalanların hüviyetleri, dun •sılmıstı. Müze idaredlerinin ona dınlar vardı. geç vakte kadar tesbit edilemeverdikleri değere rağmen, sanat Bizim orada bulunduğumuz 1928 mistir. OUyla ilgili tahkikata de. pazarı çok a?a?ı derecede olsnlara 19?2 yılları atölyenin en kalabalık vam edilm'ktedir. gösterdiği alâkayı Lhote'dan esir ve verimli devri idi. LHbte da öte yandan, dün ş^hrimizin muh I getnijlerdi. 6u eserler karjısında, en olgun çağını yaşıyordu. Reslm görebildi*im baçka memleketlerin yapıyor, makaleler yazıyor, iki a telif semtlerinde 3 hırsırlık vsbüyük müzelerinde de Andre Lho tölyeyi dolduran öğrencüeri ile kası dsha olmuştur. Bunlardan te'un eserlerinin bulunmayifinm canla basla uğrasiyordu. Beş sene ikisinin fniii. «uçüstii yakalantrıs bir hiksızlık oldufunu duşünmüş evvel riyaretine gittigim zaman olup, dijerinin arsnmisına devam : tüm. kalbinden ve tansiyon fazlabgı.i ert lmektedir. Bu korkunç pazarın işine akıl dan şikâyetçi oimakla beraber, Her ikisi de hastanelik oldu erdirmek güçtür. Belli başlı bir Bordeaııx Tıp Fakültesinin ı«r»;'Eminönundeki bir is hanında, kıç dev tanatçiya boyun eğmıve ledıgı büyük bir kompozisyonu ten içki içmek ve şarkı sjylemek yühalaşan sfolyesinde tamamîamağa nıecbur olan bu pazarcılar, çok ?ünden çıkan kavga sonunda. Ali defa genç, az tanınmı? «anatçiları Murtara Saymer adlı bir kmfek. bulup, onlardan uzun yıllar faydaHem ressam, hem de yazar o! sivon isçisi. Ahm»t Zeki Yıldırım lanmayı tercih ederler. Sonra da. | ması, Andre Lhote'a karşı koyan adındaki arkadasını bıcakia ağır * . hallnde ortalıgı saran yeni: ] a n a ] e y h i n d e fconusaniar, a r t l r . v,..^ ....,.*. surptt yanlamıştır. Kavga esnaakımlara hayran görünürler. Sa mağa sebep olmuştur. Bilhassa sında eavri'a. Ali Murtaza da, Ahnat tenkidçilerinin de yardımı ile bazı sanat tenkidçüeri onun yazı m > Zeki tarafından bobH maka. <t istismar edilecek yeni değerler ya yazmasını hoş goımezltrdi. Res msiyle haeından yaralandığı için ratırlar. samlar arasmdâ da, onun resmi bı her ikisi de hastaneye kaldırılmışAndre Lhote bu çeşit pazara dii rakıp yazı yazmasını tavsiye eden larflır. şecek kimselerden değildi. Sana ler verdi Sanat konulannda en çok Diğer taraftan, Kadıköv Koıvatını pazara ve tenkidçilerin heves salâhiyetü bir kalem sahibi ıdı. lerine uyduramazdı. Kübizm fle Onun sanat yazıları, pek çok ten tnfı mevkiinde de. bir alacnk me. başlayan sanat kaygılarını, büyük kidçiler gibi, garih bir mânası ol selesinden dolayı kavga eden Hak. sanat devirlerinin kontrolu altm mıyan. incir çekirdeğini doldurmı kı Vasar adırda blr eerır, arkndada bulundurmayı istemekten hiç yan sözler değildi. Her satırı bir sı Kâzım Şmciyi taşla yaralamış. bir zaman vazgeçmemistir. Eserle dSvayı çozen bilgilerdi. Tenkid tır. Sanık yakilanmıs olup, her rlni kuru ve yavan, lüzumundan çilerin çoğu ise güzel, edebi söz iki olayla ügili tahkikata başlanfazla entellektüel ve metodik bu lerle sti«!edikleri yazıları ile ele mıstır. lanlar tamamiyle haksız degiller aldıkları sanat eserlerinden veya di. Fakat fazla zihnl ve sistema s»natçılardan zlyade kendileri an Süt ve börekten zehirlendi Bsyazıt Fuatnaşn caddesindeki tik olmanın doğurdugu bu yavan latırlar Boş yere «oylenmis sözlıfı hos görmek icap eder. Bir lerden hoslanmıyan Lhote, öğren bir börekçi dükkânmda, süt için devrin sanatını, çeşitli yönlerden cilerin etüdlerini tashih veya ten börek yiyen Ismet Akyüz adında ele alânların müşterek çabası mev kid ederken de daima yanında ta bir genç, zehiılenmi'tir. Akyüz, olavı mütaakıp derhal dana getirir. Andre Lhote bu yön şıdığı roprodüksiyonlardan Srneklerden en zorunu, zekâ ve bileî ler vererek sözlerini tevsik ederdi. Cerrahpası hastanesine kaldınllarafını, kapital tarafını terrih »tAndre Lhote için yağlı boya bir mıs, il^ililerce gerekli tahkikata mişti. Bilhas^a, kendisini fa^lasıv resim; «tercihan «eçilmiş piktoral le hocalığa bağlayan, muhakemeli bir elemamn yardımı ile duygubir insanın lirik olmısı, ksnfîlni nun anlatılışı idi. Piktoral elem?nŞUBAT 5 ŞABAN 29 heyecanın fırtmalanna bıraknıası lar; desen, renk ve ışık gölge mümkün olamazdı. Pek ?ok ten olduguna göre, tablo bu üç eleB € c kidçilerin, bilhassa Tjazarcıiarın mandan birine kaymalıdır. Şavet z • c c onda gördiikleri kusurlarr.ı kayna bir tablo bu üç elemandan her C < ğı, sağlam bir gelenekcıük, geçmıs birine aym zamanda kaymış ise, sanatların müşterek ve Jeğijmiyen hâreketsız, nıhsuz, ifadesiz ve tekV. ] 7.0612 28|15.12 17.30,19 03 5.2J meseîelerini derinliğine tahlil ve nik yoksunu demektir.» E. 1 1 37' 8.59' 9 4312.001 1.33<11.53 izah kudreti idi. Andre Lhote. bütün ömrünü yuPicasso, Braque, Leger gibi bü karıda bazı parçalarını naklettiğiyük kübijilerden »onra, bu sannt miz sanat meselelerinin izahına lerde Türkiyedeki Fransız Kültür mekfebinin üstadları arasmda bu harcamış, cildler dolusu yazı yaz Ataseliğınin Andre Lhote'u Istanlunması ve kübizrr.in yeni pelişmp mıs. konferan^lar vermişti. bula davet edeceğini öğrenerek seleri içinde yeni bir İtlâsi'mi müMemleketimize gelmesini, eserle vinmiştik. O da, pek sevdiği eski dafaa etmesi ve yaymssi, onu bas rinden bir kaçjnın müzernizde bu öğrencilerinın arasında bulunmakka vollara sapmnktan, 7'eni mare lunmasını arzu ederdik, son gün tan bahtiyarhk duyacaktı. | DÜŞÜNCELER | ıııışıııiiiııııııııııııııııııımıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııiiiıııııııııııııııııııııııııııııiıııı Köye kitap gönderme kampanyası ütun basitliğine ra|men bir türlü yoluna konolamıyan işlerimiz arasında bir de nesillerden nesillere havale edilen bir yılan hikayesi, bir serseri köpekler dâvası bulunMastnm btsına dugnnu düşfindükçe, inanın ki, Belediye hesabına yüzfim çatışmalar vsr. Taoturdum; artık ya kızarıyor. ribimiz bir ç a 1 • zayım, dedim. Kok a n t ı halinde. Istanbolnn hangi semtine giderseniı gidin, gokaklarda defil, nular birbiriyle itiFikirler zıd kutupcaddelerde bile, Şehremini Cemd Paşa zamanındaki temizlikten şerek, hayatımız larda toplannııs; nasılsa kaçıp kurtalan üç beş köpeğin t'ölünden türemiş bir kaç gibi karmakarışık bn bir nevi divaeski derir mömessili bnlarsnnaz. ve saskın, beni çevırdüer. Ben yi hınç kendisine bir nevi cesaret eda lektik değil mi? Bak bizde de «ağBelediye arasıra silkinir, şahlanır, banlardan bir kaçının vüne ne yazayım, hangisinden başla sı vermis. Yine ortada bir takım cılar, soicnlar rar. Bizde de eskicndünü ortadan kaldınr. Fakat yinc kaçanlar kürtnlur, knyrn yayım diye düşündüm. Biraz öte kavramlar var: Vatan, Hurriyet, yeni mücadelesi var...» ğann baeaklannın arasına kıstırıp semt defiştirir. peşinden gidilde sahifeleri açık bir kitap duru Halk iradesi, ırtica; maskeli, masmediği için o tarihten sonra da bir zaman orayı haraca keser. Güldü «Senin fikir dedifin, seyor. Gozüm ona kaydı: Hücum, kesiz Komünizm ısnatları.. Köy nin çatışma dediğin azgın bir ihBüyffR gayretlerle başlanıp sonra yavaş yavaş gevşiyen bir tenkid, şikr.yet ve bir yığın karam şöyle, köy boyle imiş yaygaralan, tiras, donmnş ve kireçlesmiş bir çok isleriraiz gibi, ba iş de ezeldenberi bir gavsaklanma sar düşünce birden basıma üjüş Doğuya yardım kampanyası; zin.a, ÖI9; ynlarını bıraksaıı birbirine konusadar. tüler. Kıtabın tarıhine baktım: fuhuş, cinayet, hırsızlık, ölüm ha •aldıraeak. Fikir saldırmaz ısıtır; Yesilynrt sfikinleri adına bir vatandasın bana gönderdigi mek1912. Sahifelerde günumüzün ada berleri.. Af ve huzur teraneleri... fikir azıtmaz sökunet verir. Diyatubu okurken, tekmil Istanbnlnn sesini duyar gibi oldnm. raı konuşuyor. «Ne kadar degişme. Havadisler bir gazeteden diğer ga1 lektik düzendir, anarşi ve Kaos Böbürlene böbürlene, tnristik şehir diye ad taktığımız, yerlimisiz» dıyorum. Hep aynı ş*yler ay ' zeteye oylesme yer değiştiriyor ki lerini turistik konukseverliğin çeşitli icaplarını yerine getirmeğe ni ithamlar, aynı bağırma; aynı | karsıhklı ithamlar olmasa insan dan nefret eder. Fikir anarşiden dnrmadan dâvet ettifimiz. her sene yüz binlerce lira harcayıp çözülüş ve dajılı;; aynı klişe fi' bunları, derdi ve dünyası ayrı iki ve Kaos'dan kaçar. Bütiin hareihtilil adını bastırılan koskoca afişlerle, dısarıdan ziyaretçi dâvet ettiğimiz kirler.. Bir an kendimi bu klişeler. ayrı memleket olayları sanacak. ketleriniz inkılâp, verdiJiniı o çalkantılar fikrin desu Istanbul var ya, hani Nasraddin Hocanın köyü gibi, kaldırım içinde tutuklu gibi hissettim. Ne Gazetelerden başımı kaldırdım. taşlarının yere çakılıp köpekleri başı boş bırakılmış Istanbnl, isden «Hflrriyet» in arkasmdayız a Zihnim bir düzensizlik bir anarşi |il, sadece bir reaksiyonnn eserite onan fervadını dayar gibl oldnm. dir. Anarşiyi artırmaktan başka caba? KlİJeleşmiş düşünee için hür içinde allak bullak oldu. Bu yazı Yalnız Yejilyarddan degril, bütün mmtlerdenmiş gibi yfikseriyete ne lüzum var. Her gün de yazmak da nereden çıktı sanki. di bir grye yaratnaz. Jnganlar vardır len bu feryad, kalaklarımı tırmaladı da bu konuyu bir kere dağişen, her gün yeniîeşen fikirler ye düşundum. Evet her sey kendi fikir icin daja çıkar; inç.ıııîar varha onun için ele aldım. için hurriyet gerek. Hurriyet bi. kendisini tekrar edivor; her şey dır fikre karşı dağa çıkar. Fikre,: zım nemize; dü^ünmüyoruz ki.. ' bir solucan gibi bölünüyor; ben yani dfizen ve olns'a karşı da}» «Biz Yeşilyurd sâkinleri, diror bu mektup, her yerde olduğa bir iç tenbelHği, bir iç bezginliği ' başka türlü mü yapacaktım san çıkana «eşkiya» dcııiz. Sizdeki e$gibi, buranın sahipli ve sahipsiz köpeklerinden şikâyetçiyiz. Bü kivalar daga çıkmaya bile lüzum tün tnristlerin ve Amerikalıiarı n rağbet ettiğl bn yer, artık so»armış bizi.. ki .. Hiç bir sey değmuyor, ufukta çörmövorlar. Şehirleriniz zaptokaia çıhmanm bir eesaret meseiesi haline gelmiştir. Her gün Akhma filozof Heraklitos'un sö hiç bir belirtı, hiç bir ışık yok, lunmuş.. Et yivenlerle ot yiyenleyüzîeree çorugnn Yesilynrd Kolejine gitmek için geçtigi sahil ?u geldı: «tnsan bir nehirde iki kt «dogma»nın olmadığı yerde *te1 ri kntsal bir harmani içine almıcaddesinde herkesin bir köpeâi vardır. Bunlar, bütün gün, sahipre yıkanamaz. «Biz pekSlâ aynı lismc» olur mu? Gözlerim gazete ya çahşıyorlar.» Batan güneşi gösleri tarafından serbest bırakılır, bir çok başı boş köpeği de etnehirde yıkanıyorüî; halt etmiş lerdeki ölüm ilânlarına takıldı. 1 terdi: raflarına toplavıp, gelen «ecenin ü*töne saldırırlar. Bütün bflHeraklitos..» diyecek oldum; Ege çime bir sükunet, zihnime bir düyükler ve bütün küçükler, korknlu âıılar geçirmekteyiz. Lüli filozofun cümlesi, gözlerini aça zen sindi. Işte, dedim, tek ihtiras«Bak Tanrı Apollon günün son zumlu bir ıs için soka^a çıktığımız zaman eeplerimize taşlar dolrak, karanlık karanlık güldü: sız, kinsiz yazı; oysa ki haberlerin tnrunn yapıyor. Ba bir son defil duruyornz. Geçenlerde, bir kndaz köpegin ısırdıfı bir arkadaş «Ama yüzün gâzSn balçıh için en acısı... Bundan sonra, dinlen başlangıçtır. To'.nnu bir saniye saruhî buhranlar geçirmektedir. Hükümetin bn işi bir an önce ele nlarak, sahiplerl bnlnnan k6peklerin, basıbos bırakllmamasını, de.. Sn çok kirlenmi?.. Hem ben mek için ölüm haberleri. evlenme sır*a ona baflı dfizen ve olnş bir sahipsiz köpeklerin de ya itlSf edilmesıni, yahnt toplanarak (tnsan) dan söz açtım; sen soluca ilânları okuyacağım... anda mahvolnr.» Hayvanlan Kornma Cemlyetine hediye edilmesini, bütün Yeşil na benziycrsun; solucan hayatı ya*** Gece birden çöküverdi. Herakli\urd ve Yeşilköy sâkinleri namına riea ediyornz!» şıvorsun. Bak önündeki kitaba, bir! Neden fikirler geliçmiyor, neden tos ate?e bir zeytin kütüŞü daha adam bağırır gibi konusoyor. Şn olaylar tekrarlanıyor. Oysaki biz attı «tyle b6yle dosturn. Rk?.n soda Bu memlekette çocnklar do|du. çocuklar büyüdü, nesiller yerafdakini indir; enda da bafıran, bir «xam3nt> içinde yaşıyoruz.. E bir kere yıkanılır» dedi; bir solutisti, rejimler gcldi, çeçti. Istanbulun yüzfl bart3nba«a defi«ti, samrsın ki aynı adatndır. Düsünen fesli Heraklitos'un fikirleri düşün cana bakar gibi yüzüme baktı... tanıimıv3cak hıle eeldi. hattâ libnivetleri, çalıçma sistemlerini i adam bafırmaz. Ancak hayvanlar ceme bir daha takıldı. «Her sey Sonra baçını çevirdi.. Belli ki bedefistirip bizi dünya icaplarına uyduracagını Umdnfnmuz kos ' dır ki aym sesi tekrarlarlar. Bü bir olaş ve diyalektik içinde cere ni unutmujtu. koca bir ihti'âl yapıTdı. Ama çocuklugumdanberi sürüp giden şu ', yük lâflar etmek, düsünmek de. basıboş köpekler meselesinrîe, hâlâ, ipe sapa gelmez, pertenkeyan eder» diyen sesini duydum. Kendimi bir süprüntü gibi yolun fildir. Bak sn cildi yıpranmıs klrani tedbirlerden öteye gfçilemedi. ' Sanki bir lyonia harmanisine sa dışında hissettim. taptaki adam da bagınyor, «ikâ' Halimlze sokaktakl köpekler bile gfilüyor dedUimiz sey bunnmıs eski hevkellerden süzüleyet ediyor. İki yüz yıl önceki adur İste. Hamdi VARÖGLU ! bakıvordu. Her .şey damla kapı komsason.. Sen ölüle rek bana «olus» ve «ateş» dir, diye tekrar re benziyortan. ölüler dBsünmezler; ölüler, hiç olmazsa konusmaz etti. Bu «olos»a katılmavan çürür. •9 lar; toprak onları. onlar topratı t'nutma ki «olug» da «çflrüyü?» de yer. Tasamak, gelismektir. Sen zaman içinde cereyan eder. Zaman bir solncan eibi bölünerek kendi bir diyalektifte bağlı olmıyan fikOperatör Dr. M E V L İ T ni iekrarlıvorson. Akmıvan sn çü ri, bir diyalektiğe bağlı olmıyan olayları ve milletleri çürütür. Zarür ve kokar...» Merhum Şakır Paşa torunu. man olayları tekrarlamaz. TekrarCevat Paşa mahdumu *•* lıyorsa bu bir çürüyüjtür. «ÇürttFatıh Malta Fevzıpaşa Cad.B'< HASAN FERİDUN Sıkıldım; kalemi elirnden bırak me», «olma»nın tam zıddınadır.» kabul saatien İS 30 1836 Efesli filozof karanlık gözlerle iıtn. Kcndimi oyalamak için gareCEVAT ÇOBANLI'nın Tel: 21 54 24 teleri karıstınyorum. Her devirde «ates>e baktı. Bir zeytin kütüğünü olUiTiünUn kırkıncı gününe teatesin üstüne koydu; olduğu gibl mcmleketin ana ko kullenen sadüf eden 6 2.1962 salı gtlnü fCumhuriyet1606) nuları bir tarafa atılmı?, sahife külleri karıştırdı. Sonra bana ddn>i;.,ntaşı Mesnıtiyet Camiinde ikindi namannı mütaakıp Mevlerde bir hınç, gittikçe azıtan bir dü «8iz olaş'un dııındannız.» derlilit kıraat edilrceğinden akraba, ttiraz ettim: «lyi ama bizde de hırs konuşuyor. Bu bulsndırıcı KAOS Yazan : ^ ^ HEM Ytlan hikayesi Cahit Tanyol HAYRİ DAVAS dost ve din kardeşlerinin te|rtfi rica olunur. ÇOBANLI AtLESt CUMHURİYET Niishası 25 Kuru; Cumhuriyet 1584 SeneHk 6 aylık S «yllk Türklye H*rtel Lira Kr. Lira Kr. Ankara ve litanbolda yakında sahneye konolacak olan eser kitap halinde çıktı İNKILAP ve AKA KÎTABEVİ fstanbul. Ankara caddesl 95 Ö L Ü M Vodina eşrafından merhum Hasan Beyin kı« Mehmet Selâhattin Soydan, Zeynep Turaç'ın hemşireieri Mahiser Turaç. Mecure Erkin teyzeleri. Fatin Soydaner, Ekmel Soydaner. Revnak Tavıloğlu, Burhan Soydan. Turgut Soydaner'ln halalan Hakkın rahmetine kavu?mu«tur. Cenazesl 5.2.1962 pazartesi ögle namazından sonra Kadıköy O3manaâa Camllnden alınarak KaracaahmettFki aile kabristanına defnedilecektir. Çelenk gönderilmemetl rica olunur. Cumhuriyet 1604 75.00 150.00 40 00 80 00 22 00 44 00 Basan ve Yayan Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik TUrk Anonim S'rketl Cağaloflu Halkevi Sokak No. 3941 Sahibi Yan lslertnl fıiien ldare eden Mesul Müdür NAZİME NADt Camhoriyet 1605 HAVER SOYDANER ŞAHİN PERESE • Gazetemlze gbnderllen vaıılır konulgun, konulmasın lade edllmez. tiânlardan roerullyet kabul ©lunmaz. * Abone re llân lslerl İçin, sarfın Otttine tAbone» »eya «llân Servlsl» kaydınıo konnaıı lâzımdır. YASASINA ETMİ3TİR. BU GAZETE 1MII11000 HP Gücünde S 220 S 275 ve S 350 Tipi Sayın BELEDiYELERE ARMATÖRLERE VE SANAYıCiLERiMiZE VARER ile Y. Dekoratör YILOIRIM Kocacık'ıoğlu Nlfanlandılar 4.2.1962 Cumhuriyet 1583 SAFAK UYMAYI BASIN TAAHHÜT AHLAK SKODADİZEL MOTORLARI İçin lol mka J h« eiıt» Y E D E K PARÇAgtimiftir. itna Zerafet zincirinin en yeni halkası J H i i o o o H P G U C ^ S K O D A DIZELMOTORLARI, ELEKTROJEN GRUPLARU.DENİZ DİZEL MOTORLARI ÎM ısa tulim müddıtli teklif verilir. TERGAL MUracaat: ABDULLAH A2ER Y.Mühendis On/on Hin B4/65 Galata • lltanbul Tel: 44 3017 İlâncılık; 1745/1581 fı o alaycı tavrı almaya çalışıyordu, ama, daha bunları söylerken farkına vardı: Şlmdl dnrum değişmis, ağırlık kızdan vana geçmişti. Birdenbire, bir sey daha sezdl, içinf bir korkn basar gibi oldu. Doris ona. «Gemideyken, o sırmalı elbisen le, kızlann kızlann peşinden koştufu g9z kamastırıçı genç bir çemi doktonıydun ama, o geçti artık; şimdi sen, baranın ıklimine uymıyaa, ıırtından düsen su eski hazır elbise içinde, alelâde bir delikanlısın» der gibiydi. Kız onda boyle bir sezi nyandırdığının farkındaydı ama, gene de artık bnnonla hiç ilgilenmiyormnş gibi, konuyu değiştirdi. «Yeni elbiıemi befendin mi?» diye sordn. David, gene alayh konnstnaya çalışarak: «Fevkalâde!» dedi. «Bnradan mı aldın?» «Kumaşını dün aldık. Burada yerli işi çok güttl kumas lar var. Yirml dört saatte de clbiseyi yapıverdiler.» «\e çabuk?» Kız, gofuk bir tavırla: «üyle olması gerek> dedi. «Ne beklemeye gelebilirim, ne de umur sanmamaya. Açıhça söyliyeyim şu son iki haftadır burama geldi artıU senin şu bana karşı davranışın. Sonra, seni bnraya çafırttım diye, kırgınlıfımız çeçti sanma. Yaptıklannı zerrc kadar ho? förmüş dffilim. Seninle sonra biraz konnsmak isterim.» Gitmek üzere geri dönerkcn. hiraz yamavamısa benziyordn. Yüzü de biraz gülümser gibi olda. (Arkan var) lArKaıı y«»rj Slmli ve dQz plise etekltr: Kolay jrıkanır, Utü istemez,daima şık görünüşiüdür,katiyen buruşmaz. LON TVinsetfer, bluzlar rt erkelr tveterleri; Kolay yıkanır, çabuk kurur,tüylenmezr rengi solmaz, daima yeni görUnüçlOdür. =CJMHUKİ¥ET'in Tefrikasu 37 AtSACI Bert Holbrook, sıntarak : «Yaslı şözlerim beni aidatıyor mu voksa, (Piııdari) dcnen mübarek geminin hekimini mi çörüvorum?» diye, ynkarı doğru seslendi. Sonra sesini değistirdi: «Öteniberini z\ gel, arkadas. Bize gelivorsnn.» David Moray'ın yüreği yerinden oynadı. Demek ono nnutma mı«lardı! Hevecandan, sevinçten rengi aiarak, hetnen asagıya, kamarasına kostu. Ne «erscmce düsiinceiere kapılmıstı! Kendisini istivnrlardı e'beite, öyle olmasa aramaziardı. Res dakika «ilrmedi, resmî elbisfîini çıkarmıs, sivil riyinmiş, bavnlıınu da glmış, otomobile binmişti bile. Terli soför bavnIn arkaya koydu. Otomobil, nfnldıya n%nldıya, şchre do?rn çiderken, Bert onu niçin daha önce arıyamadıklarım anlattı: Dcpo kirslam.i isinde aksilik çıkmıs, bıınn düzeltmek »ünlerce »ürmüs. Ama, sim di anlnsma imzalanmı» ya, artık MptHkleri gibl eğlenebilirIfrmls. Ahbança blr Isvırla, çtbnk çabuk kcnttstlyarâu : «Şehrin girdisini çıktısını bir kere öjrendin mi, güzel bir yerdir borası. Bnnaîın blr! Korkonç Geeeler Sehri demlg bura«ı irin ama. bence baranın ee.,... ,„ eeleri hiç de korkunç değil. Hele yan Avrnpalı, yarı Asyalı iki hastabakıcı kız var ki... gBrsen bitersin..» Lelikanlı bnrada havaya doğrn bir SpüeOk g8nderdi. «Kendim denedim de söylüyornm, azizim. Ama, biliyorum, sen bizim Doris'ten başkasivle ilgilenmezsin. E, Dorisçik de, kızkardesim olduğa için söylemiyomm, ssbiden güzel kızdır.» Oraya buraya tekttik serpiştirilmis kulübeleri de arkada bırakıp, Çovringe Yoln'nnn geniş, kalabalık ağzından asıl şehre «irdiler; ineir sğsçlariyle yemyesil kaplanmış, yer yer birtakım çirkin atlı heykelleri kondurnlmuş genls bir alanın yanından geçtiler, gelip Kuzeydofu Oteli'nln o yilksek, kemerli kapısının önflne davandılsr. Tavanında vantilâtörler donen yüksek mermer sütnnln taslıktan yerlere kadar selâmlanarak geçtiler. Bert 6ne feeti, David'i birinci katta, kendi dairelerlnin yanında onon için tnttokları odaya götflrdü. Sonra, saatine baktı : «Simdi senî bırakıyorum, yanm saste kadar hazır ol» dedi. «Annemle babam dısardalar ama, hepimiz «tiffin» de, yani oğle yemeğinde bnlnşacağız, Davlddgim.» O glttikten «onra, Davld odaw s ..»a>cn «ıuı», uavıu uussını şdyle bir gdzden jreçtrdi. Pek muhteşem blr yerdii Geniş, aerinM yerler tarif taı döşeıımiş .. büyük, yüksek bir karyola.. fizerine lekesiz, güztl bir örtü örtülraüş, kornişli, tiril tiril bir cibinlikle ayrılmış, penereelerde de oymalı pancnrlar. Koltnk takımı filizi boyalıydı. Masanın üzerinde bir vazo giil vardı. Odanın arks tarafında banyo dairesl bnlnnuyordn : Tertemlf, pınl pırıl bir yer... havlnlar, «abun, bir de yumuşscık, beyaz bornnz.. her şeyi t«mam. David memnnn memnnn gülümsedi. Sivrisintk yuvası o ufacık, bogncu kamarasının yanında bu ne kadar bambaşka bir yerdi. Cennetii burası. Bavulnnu açtı; sonra, banyoya girip yıkandı. Saçlarını tarıyordn, kapı açıldı, içeri Doris ğirdi. Kıssca bir «Merhaba» dcdi. Uavid birden arkasına dündü. «Dorrie! Nasılsın?» «Daba ölmcdim, ona soruyorsan.» Birbirierinc uzun aznn baktılar. David he>ecan içinde. hav ran bayran; Doris hemen hemen hiç bir duytu belirtmiyen bir yüzle. Açıklı koyulu pembe bir kumastan, yepyeni, gayet şık, dar bir elbise flymisti; »yafında uu cıuısc jivm,,,,; Bysgınaa inceeik bal rengi çorap, yüksek ökee sflet ayakkabı vardı. Dndaklarına elbisesinde en çok göze çarpan pembeye oygon bir boya târmâştü, saçları da yeni rapılmıçtı. Gemidekinden bambaşka bir hall vardı: Daha sıktı, daha olgun görüniiyordu... Daha çekici, daba grörmflı, geçlr tnlş, ama.. ne yank ki, daha güç elde edilebilir bir kadına benziyordu. Süründüğü koku da David'in burnnna kadar geliyordu. Delikanlı; «Pek.. hariknlâdecin...» diye kekeledi. Kız onun gözlerinden içlni okayarak soğak bir tavırla: «Evet» dedi. «Beni gördüfüne biraz Mvinmiı gibisin.» «Biraz değil, çok. Yalnız, ben de sorayım: Sen sevindin mi beni gSrdflğfine?» Kız David'in gözlerinin içine uzun nzon baktı. Sonra gfilümsedi: «Şu anda buradasın, değil mi? Bence, sordnjnnnn karşılıfı isfe bu.» 'Jelikanlı boynonn büker gibi, «evet^ diye mırıldandı. «Beni buraya getirttiğine iyi ettin. Gemidfc öyle perişan bir haldey dim ki!» Doris bunu biliyormuş ama, aldırmıyormos gibi bir halle: «Öyle olacağını düşünmü.ştünı ben de» dedi. «Talnız, sana ce/a vermek istiyordum.'» David kıza 3nlam?.mıs gibi baktı. «O da neden?» Kız, açık konusmak istiyormuş gibi bir tavırla: «Hte örle» dedi. «Arasıra zalim davranmak boşuma gider.. David: «!»una da bak, yasına, basına bakmadan insanlara azap vermeye kalkmış!» dedi, Bir ara Doris'e karsı takındıBir ara Borıs e karşı tanınaı Yenilikte daima önde! Kadın giyiminde hiç durmadan yeni yeni hamleler yapan KAZOVA FABRİKALARI dünya moda aleminde fırtınalar yaratan OrtonveTergaigiyim eşyalarını piyasaya arzetmiş bulunmaktadır. ' / / Giyimde zerafet %f yaratan isim. MAMULLERİMİZİ KAZOVA MAĞAZAURINOAN ve BÜYÜK TUHAFİYECİLERDENISRARLA ARAYINIZ. ^ İlâncılık 1689,1573 "^ IIIIIIllIlIIfllHIIIIIIIIİIIIIIIIIIItlllflllIIIIIlllllIlllIlflIlIIIIIIIlllllllllllllllIllllllllllllJllllllllıılifiıiiifiııııuıınıııııııııuıııı ıııııııııiillllllllllllllllllllilillllllllllllllllllllllillllillllll^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle