25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DÖET CUMHURİYET 19 Subat 1962 dfki »opayı «av.ının basına vurarak leraemletip iş görür ler ki, bu bfr nevi gangster'iğe yaklaşmaktadır. Evtât Sevgisi H!mHmım.mın.ııiHHHHHmı.ı.ıiMiııumııııiMUH azatc habtr başlıkları asında aık tık bazı poı tâbirlerine raıtlarsınız. İşte bunlardan basılan: «Ha babameılık suretiyle SOO iırasır.ı çarptırdı.» «Otobüsten inince bir tahıı (V»y babacığım) dedi Te parajmı çaldı.» «Pandoflacı çocuk yakalandı» «Jilet atan yankesici 23.000 lira çaldı.» «Tükürükçülük suretiyle 1.500 lirasını aldılar;» cüç kaldırımcı yakalandı.» «Kapkaç sııtetiyle çantasını çaldılar.» «Bir tüccar söğüjlendi.» «Zarfçılar yine türedi.» • Tırnakçıhk suretiyle pars çaldı.» Şimdi de bunları teker teker inceleyelim: Şehrimizde bu çeşit yankesicilik olaylarına sık sık rastlanmaktadır. Bu usul eekiden tramvaylarda tatbik edillrken, şimdi otobüs ve troleybüslere sirayet etmiştir. Kadınlardan müteşekkil bir kaç kişilik yankesici grupları tarafından tatbik edilen bu usulde en önemli husus, «Tavcı»nın iyi «Av» seçmesidir. Tavcı daima genç ve güzel kır veya kadmdır. Otobüse bındifi limın avı olan erkeğin önüne geçer. Yardımcıları da avın e*afında halkalanır. Parası oldugu lannedılen av, önünde bulunan tavcıya aban maya baslar. tjte yardımcı kadınların beklediği dt budur. Av genç kadınla ilgil«ndiği sırada, yardımcı kadınlar cebini yoklar ve çok defa beraher bulunan küçük bir çocuâa avdan ahnan cüzdanı veIrip en yakın durakta otobüsten irıdirirler. «Ha babam» kadına abanan jahu, bir müddet »onra çarpıldıgını farkeder ama iş işten geçmiştir. Yankesici nasıl çalışır, insanı nasıl aldatır? Ha babameılık, «Vay babacığım», dızdızcılık, zarfçılık, pantolon cebinden yankesicilik, kaldırımcıhk, söğüşçülük, pandoflacıhk, jiietle yankesicilik, tükürükçülük. Dfzdızcılık B«zı saf kimseleri pats bts ma makinesi lcat ettijini söyliyerek do'.andıran kimselere «Dızdızcı» denmektedir. Bu kimseler basit bir demir parçasımn içine 500 veya 1000 lirahk koymakta, birkaç gün sonfa açtıklan zaraan içinden bir ikinci 500 veya 1000 îiralıfın daha çıktıfım bu ktm«elere göstermekt«dirler. Para basan makine, » f kim selerin dikkatini çekmekte ve bu kimselere verdikleri palra mukabili bu makineler satılmaktadır. Bir hayli para sızdı rılan saf vatandaşa birkaç ma kine verildilrten sonra nas:l isleyeceği de göstetilmekte, bv kimseden alınarak içine pa ra konan demir parçalan «I çabukluğu ile degiştirilerek. «Sakın üç gün açma Sonra bozu:ur» denilmektedir. Daha Snceden hazırlanan ve içi'ide eksetivetle yanraıs filimlerin palra büyüklügünde kesllmis olan kâg:t!arı havi demir makine açıldığı zaman gerek konulan paranın, gerekse çıkması beklenen ikinci paranm yerinde siyah kiJıtlar görülmektedir. Dızdızcı ists bu zaman kızıp bağıtmaya, «Sen bunu açmıssın» demeğe başlar. Bu tecrübeler bir kç defa tekrarlanır ve niheyet avın sotaya düştüğünü anladıjı zaman da, «Dızdızcı» ortadan kaybolur. Ev düzmek Yazkanlar: Seba ve Şeref Öztürk Ev düzmeyi, evi dekore etmek aıılaraına kullanıyoruz, Çryiı düzmek gibi deyişlerden birisi bn da. Teni bitmiş bir evi oturulabilir dnruma gctinnek, yeni kiralanrmş bir evi • ^şansbilir dnruma getirmı ıv düzmek oluyor. \3iı;i»r. insanların yaşama kabu .iarıdır. Her yapı çeşidi ln»aı;,n defişik yajama bölüm lerinden birini ifine alır. ÇaIışma, e$Ienme, dinlenme edinıleri deıfisik kaboklar içindedir. Bo kabnklardan birisi de evdir. Evin belirgiu niteliği cbireysel» olnşndnr. Tanl evler bir bakıma kişilerin kendileri için yaşadıkları kabck • lardır, Kirada da otnrulsa bu böyle. Bu yüzden ev, İçinde yasıyaııların dilc|ine göre biçimlenir, dözene girer. Ev düzmcde ayrı anlamda Iki iş vardır : 1 l'apı üzerindeki ialer (Duvar, döşeme, tavan, bahçelerde), 2 Eşyalar üzerindeki ijler. Bu iki iş birbiriyle bagıntılı olduğo oranda başarıya nlaaır. Tani kabuğa uypun eşyayı yerleştirmek, ya da kabuğn efyaya uydarmak. tki durumda da uygutılukia varılmak istenen atnaç, o yerde yaşıyacak insanUrın ;ereksinMie (ibtiyaç) ve be£eni$ini karşılamaktır. Cünüroüzfin kaç saati ve fiderek hayatımızın kaçta kaçı evim;zdr, eşyalanmızla bir arada gerer? Bnnu düsündünüz mii? Kai>ara bir hesapla ortaya şo rakamlar çıkıvor: Dışarda bir işte çalışan erkek ya da kadının 31 saatte H13 saati evde, ev kadınıuınsa ti gaatte 18 20 sa3ti evde geçer. Vyku da bu saatlcrirı içinde. Bunu oranlarsak: tşi ev dışında olan ların hayatının yarısı, ev kadınlarınııı bayatlarının dörtte iıçü. Taşadığı evi dar, ııkııık karanlık ve sıkıcı bulan insan bütün bu siireyi severek nasıl yasamaiıdır. Gereksinnıeierimize (ihtiyaç). be|cnimi/e (zevk) uygun bir ev ve ışya özleriz. Hepimiz temiz, tath. hos vc düzeuli bir ynva peşindeyiz. Paramız çoğnnlukla bunların tümünü blze sağlıyamaz. Az parayla olsun isteriz bu yüzden. Elimize geçen parnnın harranacaği yerler arasmda belki de en eon bu konu ıjelir. îcme, Içme, giyirn, taşıt ve sonra eklnsel (kültüre!) edimlerin ardından ev düzmeyi düşünüyornz. 8onuç: Kalan para niceyse bu iş de onca oluyor. Onnn İçin en aı parayla bu işl başarma yolları arıyoruz. Eşyası olmıyan eve eşya koymak, eskiyrn eşyayı enarmak ya da degiştirmek parasıı yapılacak iş dpfil. Ama bn işler aı parayla yapılabilir. Kendi elimizden gelen işleri, baaarabilecegimiz işleri kendimiz yaparak bunu gaglıyablllriz. Zaman, basit birkaç alet ve yer. Gerek ve yeter olan bunlar.. ATIKLAMAK Evi eekilmez dnrnma getiren nedecîerin başında gereksiz eşya çrüyor. Evlcrimizde atmıia kıyamadıitımız. ama gerçckte knllanılmıvan eşyalar vardır. Bunlar yer kaplamasınlar diye delikten delije »oknlur. Ama yine de ycr kaplarlar. Kullanılacnk bavayı azaltırTar. Bir aiıkîama vanmak birinci koşul (şart). Kiracıysak, çıktı^ımiz evden tuttn^nmuza taşıııırken bu işi bitirmeliyiz. Yeni evimiücle de fırnat baldukça \apılacak işlerden birisi «;ıyı!ili.ır:a)>. t v sabibiysek vı'ııc tyle. Küçük evleriınirde. dar odaîaıımızda, delap ların ı'vindeki havayı bile kullandıgıuiizı diişünmeliyiz. Ve hemeıı ayıkîamaya girişmeliyiz. L.skımiş kumaş ve gereksiz kâğıt kal:ıbalığ>, yeııiden yapılacak esya içiıı kullanılamaz. Ama buamı yanında ahşaptan yapılmıs ma.sa. iskcmle, dolap, kiisplık, raf gibi şeyler, kurt yenisi > oksa yeni >apılacak eşyalnr için az buiunur raalzemedir. Yeuisiui aimaktansa bu eskimiş ahşah: kullanmak tercihe de*or. Çiinkü piyasadau aiınacak ahsap çoğanlukla fırınianmış bıle olsa, suyunun tümüıın kaybetmemiştir. Incelikle yapılmıs eşyaların pek to'"u hıı vüzden daha sonra bozulınalıtadır. Derz'.er açılır, yüzeyleriü düzştünlüjü bozulnr. Buna zhssbııı «yılması» ya da «çVıişnıası» drnir. Ab.şabın çaI, nıımiM için öldürülmesi gerekir. Bunun çeşitli yolları var dır. Vnkın yrllara defin bizde bu iş beklctilerek yapılırdı. Yıüarca özel yerîerde bekletllen ahsap suyunu kaybeder. Çu!ıs:ıni3z durunıa ı;elince de kuüaaılırıiı. tvlcrde kalmış eski abşap eşyalar beklediji içitı süyunu kaybetmiştir. AvıMama yapılırken bunların ise yarar ötçü ve hiçimde olanları sâkülerek aynlmaiıdır. Kurt veniŞi olnp olmadığını anlanıal; <la kolay. Bir aletle vurulunra ahşsp tozu dökülmüvorj.ı. üstiinde küçük delikler çörülmü.vorja kurt yeniği yok dem'ktir. Çıralı v»rn, meşe gibi siısap cinslerineyse kurt ıatcıı işliyemez. (iereksiz eşya kalabalıfı lcinde isimİ7e yanrabilecek bir de madeni olanlar var. Fakat madeni olanlar çokçası özel biçimlerde ulduğundan biçimlerini ricîistirmek güçtür. O yüzden yainız yuvarlak ya da köşeii düz demirler, borular, 1Smalar, korniyerler ve (T) demirteri i?e ys>nyabllir. Ayıklamanın gonunda yarar1. ,.amıyacak!anmızı atmalı, ya da satmalıyız. Ayırdıklarımızla en k'sa zamanda yeni eşyalarımızı yapmzga başlamalıyız. Çünkü kullanılabilir eşya hallne gctirilmedi^i sürece bnnlar da gereksiz eşyalar gibi bosuna yer kaplarlar. (tkinci yazı: 5 mart pazartesiye) Ha babameılık y y y v Dikkatti olmalıyız Yazan: Ozer OZTEP Evet öyl» bir şey vardı araa, ısmini hatırlayamadım. Hah i«te, iitnini hatıriayamariı^ın benim. tsmat.. Senin geleceğini öğrendim. Bu nun burası tstanbul, lana yar tjım edeyım. Gel benimle berabpr bEkahm. Yainız br. ana kadar her ?ey olmu?, sabıkalı yankesici daha «Vay babacığım» dediği anda para cü?danım çoktan cebine indirmiştir. Fakat bu kadar konuşma onu hissettirmemek içindir. rette yaptırdıkları jiletin bir tarafı keskin değildifr de ondan. y Pantalon cebinden yankesicilik "Ağlarsa anam ağlar | gaynsı yalan ağlar,, Analann evlâtlanna olan dttşkilnlügü Törkler ilk çadın kurduklan gündenberi vardır. «Aglana anam ağlar, gayrisi yalan ağlar» sözii Tiirklerin oturduklan gö'kkubbenin aKmda yöz yıHardır »oTİenir dtrrnr. Evlât aaasnu, ana evUdını özler tnım; gön bir gün ohjr da oalardan birini Tanrı kendi yanına alrverine, bu özlem ne olur? İjte yurdumuzun Errincan ittnde yasıyan 115 ya^mda 32 tonm v» tornn çoeuğu tahlbi bir anne bonknn drçında kalıyor. Erzineanm Üzümlü bueajbndan olan Safire Çöpiir 9 evlâdı arasmda en fazla Şerlfi se\rerml$. Onu görünün önanden ayırmaz, akgamlan yolunu beklcrmij «junma alm yazısı böyle şey dinler mi? Serif Çöpiir armesini yabıız koyup; bu dünyadan fföçüp gitmij .. O goçüp gitmi) ama Erzineanm tun ortasmda ŞerU Çepür geai* onruzları giir kıyıkları ve farkık salvan !)• dimdik durmaktadır. B« jirin Anadaln sehri büyük bir depremle yerle bir oldvktan •onra halknt tek tek derdini sormağa gelen o zamanın Ctımhurbaçkatıı İsmet İnönüniin bu büyiiklüğüae karşılık, şehrin en güzel yerine Erzincanlılar 1947 de 12 metrelik bir anrt dikmişler. Heykeltraş Ratip Ajir Acudoğn, İnönü heykeIinin onünde halktan birkaç kisiyi canlandıran bir tophıluk nturtuvermiş. Bu grupun en heybetli ferdinin modelliğini yapmak Şerif Çopüre düjmüş .. 115 yaşında olmasına rağmen sabahtan ak$ama kadar çalışaa. mali vaziyeti hie de iyi olmayan Safiye Nine, Şerifini <izledikce gelir, büyük parkın içindeki anıtın dibinde oturur. Hiç kunıldamadan ufuklara bakan oğlunu uznn unın seyreder «onra, ajn afır oradan nzaklaşır... Erdoğan ARIPINAR Pandoflacılık Kadr.iscın çantalarını acarak içindeki cüzdanı almanın, poli^e göre tabiri «Pandoflacı!ık>tır. Bu usul için daha ziyarie yaşları küçük olan çocuklar yetiştîrilmektedir. Vitrindeki ayakkabı veya R İ yim eşyalarını seyreden bilr kadın, pek tabii olarak çanta»ını aşağıya doğru tutar. «Par. doflacı» çoruk, çantanın kilidini hafif bir darbede açar ve içindeki cüzdanı ahp, uzaklaçıı. Boyu ufak olduğu için çok defa kadın, çantasının açıldıJının farkına bile vsrmaı. «Pandoflaculardan kendilelrini kurtarmak isteyen hanımlarımızm mümkün mertebe kilitli çanta yerine, kapakh çanta kullanmalatı tavsiyeye şayandır. f = E t E İ (Vay babaeığım» t = tstanbula yeni gelen taştalı vatandaşları gerek trenden gerekse otobüsten indikleri zaman bazı kimseler ktrçılarlar. «Vny babacıjım» diye taşralı vatandaşlara sanlan bu kimselelr arasında şöyle de bir konusma geçer: Babacığım beni tanıdın mı? Hayır oğul Nasıl olur babacıjım. Söy le bakayım sen hangi köyden Tuncelinin Pülümür ilçe«ine bajh Ocaklı köyündenim. Gordün mii, tamsm. Peki soyle bakayım, muhtarın ismi ne? Memiş Ağa. Memiş Ağanın hani tstan bula tidfr'1 akrabası vardı, tanıd.n mı? Bu uıül de her yankesicinin başaracağı iç değildijr. Çünkü, avını «Sota»ya düşüren yankesicinin sağ elini pantolon ce bine sokarak astarı yukarı çek mesi icap etmektedir. Astar yukarıya çekildifi müddetçe cebin dibi de yukarıya çıkar ve böylece yankesici iki parmajı ile parayı al*. Yankesicilerin, «Baş parmağım olmasa haberin olmadan ciğerini söker alırım» demesi, pantolon cebine el soktuğu 7a man ekseriyetle başparmajm kendilerine zararı olduğunu ifade etmek maksadına mâtuf tur. Bir zamanlar, sırf mâni olmaması için baş parmağını kestiren yankesicilere rastlanmıssa da, şimdi böyle bir ame liyeye tevessü! edenler yoktur. Takunıkşaluk Bu çesit suçların azalmış o!masına rağmen yine de az da olsa rastlanmaktadır. A*7.ında leblebi unu bulunduran sâbıkalı, avının yüzüne unu üfler. Gözüne un kaçan «ahıs, gözlerinl silmeye çahsırken sabıkalı çoktan cüzdanı alıp kaçmıştır bile. e yankesicilik Usta yankesiriler tarafından tatbik edilen bu çejit yankesicilik. yankesiciliğjn ideta • Ordinaryüslüğü» dür. Zira, ava hisset'irmeden ceketinin ctbini kesip cüzdanı almak, gerçekten diŞerleri gibi basit bir iş değilditr. Bugüne kadar jiietle ceket keserken elini kesmi? bir yan kesiciye de rastlanmamıştır. Çünkü bu kimselerin özel su * E E Dükkân önünde teşhir ms'<sadiyle konulmuş bulunan e.şyaları çalıp kaçmanın polis ismi «Kaldırımcılık»tır. Bilhassa kalabahk iş muhitlerinc!e, hususiyle Mahmutpasa ve KapalıçafşKİa bu suç neviine çok sık rajtlanmaktadır. «Kaldırımci'lann hişmına ugra=nın önüne koydukları veya as Zltıklan mallanm ayrıca iple =baslamak lüzumunu duymakEtadırlalr. Kaldınmcıhk Ijtanbulun tası, toprağının altın olduğunu zannederek, köyündeki mahnı, mülkünü satıp gelen tajralı vatandaşlar, «Zarf çılar» tarafından soyulup 10Jana çevriürler. Bu suç çeşidi, daima 2 kişi taraf:ndan mizansenlenir. Zarfçı ilk iş olarak üzerine ve altına 50 ser veya 100 er lira koydufu, fakat içınî kâ|ıt parçasiyle doldurduğu, i!k bakısta bir tomar para oiarak görülebilecek «Zarfı» hazırlar. • Sotaya düşürülecek av» BOkaktan geçerken, rollerin icrası başlar: Önden fitmekte olan fahıs, bir ara cebinde bulunan «Zarfı» sözde düsürür ve yoluna devam eder. Arkadan gelmekte olan saf vatandas, önce bagırarak para düşüren şahs: ikaz etmek ister. Fakat sesinı dııyuramayınca da, «Istanbulun taşı toprafı hakikaten altınmıj» di.'e para tomarını cebine atar. î«te bu sırada ikinci şahsın rolü başlamıştır. Saf vatandaşm yanına gelerek, «Parayı paylaşalım» der. Hiçbir seyden haberi olmıyan saf vatandaş, bu talebi kabul eder. Işte o Eirada, parayı düşüren sahıs ortaya çıkar ve arkadaşı para tomarını cebine koyar. Aralarmda çöyle bir konuşma cereyan eder : Ikinizi de polise verecefim. Vallahi ben size bağırdım, ama duyuramadım. Üzerlerinizi arıyacagım. Saf vatandas bu talebi kabul eder, cüzdanmı verir, heyecan içinde olduğundan. «Zarfçı» nın cuzdanındaki parayı bosalttığının farkına bile varamaz. Sabıkalı, cüzdanı vatandaşa iade ettikten sonra ikinci lahsa, yani arkadaşına döner. Onun üzerini ararken tomarı bulur. sille tokat polise götüreceğini söyliyerek arkadaşının kolundan çeker ve köjeyi döner, giderler. îşi böylece atlattığını zanneden saf vstandaş, bir de cüzdanını açıp bakar ki, bir iı tutmak için sattığı mal ve mülkünün bedelleri çoktan uçup gitmiştir. Zarfçılık BAT OSCAR: )<& PROF. NİMBÜS'ÜB MACERALARI: ar/ ımı €>^>« Memleketimizde ve bilhassa = tstanbulda «Söğüşçülük» olaySları, söğüîleneıı şahsın polise Emüiracaattan çekinmesi netice Esinde daima zabıtaca meçhu! •^kalmaktadır. = Anadoludan yeni gelmiş bir şahıs, hele bir hayli de içki Siçtikten sonra yaşları küçük ~olan «horr.oseksüeller» tarafm Eden «tavlanmakta» ve tenha ^bir yere götürülmektedir. Buhomoseksüelle buluşma u sırada, ortaya daha ön~ceden o civarda gizlenmiş buE'unar. sögüşçü'nün arkadaşı çık ^maktadır. Arkadan gelerek ŞŞavın başına vurarak sersem'eSten ikinci şahıs, avı sotaya düE?üren atkadaşıyla birlikte cüzEdanı ve diğer ceplerindeki pa rayı alıp kaçmaktadırlar. E «Söğüşlenen» kimse. hele bir ŞŞde hulunduğu vilâyette bir J^mevki sahibi ise, soyulmasınt jZsineye çekmekte polise müraI ~caat etmemektedir. Sö^üscülük JANE'İN KIZİ 76 «Kaçkaç» diye kısaltılmı.ş ^ tâbir, bir şahsın elinde ^buiunan her har.gi bir şeyin ka pıp kaçılması mânâsına gel^mektedir. Kapkaççılar ekseEriyetle geceîerin geç saatini ve Etenha «okakları tercih ederler. ^Me?e!â sabaha karst çantasım ^takmış ve yanında kocası olan =bir kadın, kapkaççılar için en "bulunmaz bir «Av» dır. Hele Eher ikisi de içkili olursa. E Bazı kapkaççılar da ellerin Kap kaç Bankaların veznelerir.de veya büyük ticarl müesseselerde vukubulan bu olaylarda, »anık daima iyi giyinmiş kimsedir. Daha önceden kolunun içine lâstik takan ve ucuna da balık oltası koyan bu kimse, elinde 500 veya 1000 lira olduğu halde müesseseden içeriye girer, ya paranın bozulmasını ister veya ucuı bir mal alır. Paranın üstünü aldığı ıırada, ustalıkla bir 100 lüğü veya 50 ligi bahk iğnesine takıp kolunun içine atıveren sanık, veznedarın veya kasadaki şahem parayı eksik verdiğini ileri §ürer. Ayrıca, üzerinde başka paraıı olmadığını «öyliyerek ceplerini boşaltır, bağırmağa başlar. Temiz giyimli olması karşısında veznedar veya katadar itimad tderek paranın ekıi£ir.i tamamlar, bir de özür diler. Tırnakçıhk Fıiııııııııııııııııııiiiıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııınn M;\"1 TIVATKO: Her gece saat 21 de 1V1 SAATTE OLSL'NIAR Cunıarttrsi, Paz.ır 1530, «air günler 18 de İÇİMİZUF.Kİ A8LAN. Salı günleri t^mcil ynktur TEPEB\ŞI TİYATROSU: İKTİDAR Her gün ssat 21 de OPKRA: I.A. TRAVİATA. Pcrçembe ve Cumarteti 21 d c 44 21 57. FATİH TtVATROSr: Her gece «aat 11 de ve Cumartesl. Fazar taat 15.30 cia MOR DEFTF.R Pazartesi günleri tenıEil yoktur. Tel: 22 01 71 KAMIhOV TlY\TRr)Sli: Her gece 21 dc ve Cumartesı • Pazaı 15.30 d.ı YESİL M RBAC.A Perçembe giln'.eri tem?il voktur. Teîefon: 38 06 82. CSKCIDAK BOLCMt*: Hel gün Baat 21 dr ve Cumartrsl • Pazaı 15.30 da SAHtl.DEKİ KANAPE ve PÜ8UDA Pazar günlerl «aat 11 de çarşamba günleri saat 1430 da MÎLYONLUK YEĞEN (Çocuk Ti•yatrci=ıO ruma günleri tpmsil yoktur. tSTANBUL TtYATROSU Pazarteel harlç hergece 21.15 te, Çarçamba Cumartesi Pazar 15 te ClCt BEY. Yalnız Pazartesi gcoelerl 11.15 te Salı hariç hergün " da KAPANAN noSY4. SİTE TlYATKOSt): CiÖVÜL AVC1S1 Her akşr.ın saat 21.15 te Çarşamba, Cumartesi Pazaı matine 18 dc KÜVÜK SAHNE: Pazartesi. Salı Çarçamba ŞAİRlN MEKTCPLAR1 Per?embe Cur.:a. Cumartesi, Pazar OYUVCAKC1 DÜKKANI Mntineler Sah. Cuma. Cumartesi. Pnrar 17 de KENT.OYUNClil.AKl (Karaca Tlyatrcl 44 6e 6fi. 2y 1 !y«2 den itibartn Suvare 21.15 BÜvCK SF.BASTİYAN'LAR. Matine lti 00 \PTAI KIZ Pazartesi oyun yoktur OPERA Aksaray: TEVHtT BtLGE. KONGRE EGLENİVOR Gaz^nfer özcaıı. AMAN İDARE ET; pazartPsi. sah. çarşamba suvare 21.15 m.itine 16.15. Tel:: 21 57 22 BUI.VAK TİYATROSU: Pazjrtesl harlç het goee 21 15 te I.EYLB GİN OMRİ.V Çarşamba. Cumartesl,Pazar matine lfi.15 de TFI 2) 35 7fi AZAK TİYATROSU (Beyazıt): Muammor Karaca SENATCR. Her akşsm 21.15. Matineler çarşamba. cumartefi. pazsr 16.15 te Tel: 22 62 4fi Kesimli Roman: 112 MEL'ÜN KIZ Çizen: YVES SAYOL Çeviren: Mazhar KUNT Otelci Lucile'i bırakmak ifttemiyerek: Ca tum sizinkisi delilik dedi. Tamnııda bir çocukla Aralık ayında çecp yola çıkılır mi hiç.. Fakat genç kadın söz dinlemiyordu. O mutlaka kabristana gitmek karannda idi. Kimseye rastlamamak için i* fece gidiyordn. Havs çok lofnktn. Kar başlamjştı. Kadıncağız karanlıkta kabristana girerek nihayet Edmoııd'utı mfzarını bnldu ve ağlıyarak oraya yığıldı. Mezarın ba^ında uzun müddet dna etti. sonra annesinin mtzarını da ziyaret etti. Kar durtnuyordu. Küçük çocuk üçümüştü... Nihayet Lncile çocuğun titrediğini görerek kolları arasına aldı ve Terroist'e doğru gitti. Bir an için gtce Terroisc'de kalmayı aklındaıı jeçirdi fakat tanınmaktan korktu. Onun için köyde durnıadı. Bir saat kadar sonra. ÇOCURU yerr bırakmak istedi fakat yavrunun ayakları üsümüştü. (Arkası var) Mrs. Allerton, lâfa kanştı. «Pİ! CUMHURİYET'in Tefrikası: 22 kat et, sakın başkalarına bırakma, ramitleri, Partenonu, güzel lâhit «KSğıt keseceğini unutma» leri ve nıabetleri seyretmektense,; Tren yolculuğu kısa surdü. On o zamanki halkın günde üç öğün dakika içinde, Karnak'm ken'lileyemek yeyip, rahat yataklarında ölmüş oldukları düşüncesini mi rini beklemekte olduğu iskeleye tercih ederdıniz?» varmışlardı. Otterbtıurne'ar vapuGenç aciam, bu sefer o ters kora çoktan binmiçlerdi. nuşmasını Mrs. Allerton'dan taraKarnak, Assuan barajını, büyükfa yöneltti. Çevirenler: Mete Ergin Ganı iener «Herhalde insanlar taş parçala • j lükleri sebebiyle geçemıyen Fapirından daha kıymetlidir. «Bugünkü gezintiniz bu mu, Mat malla, bavulları trene yükliyen rus ve Lotus adlı Dirinci şelâle vaHercule Poirot, «Fakat, onlar mazel? Eh, bien, görmeğe değer lerle çarpışıp duruyordu. : purlarmdan daha ufakU Yulcu bu taşlar gibi bugüne kadar kala yerlerdir, ama sakın yerli antikaNihayet Poirot kendini r.efes ne j lar.vapura bindiler ve kamaraları mazlardı ki» dedi. lara fazla para harcamayın.» fese, kendi eşyası, AUerton'ların «Bu, süzde sanat eserlerini gör«Avrupadan getirtilen" yerlileri' kininbir kısmı ve yabancı oır ta' n » götürüldüler. Gemi, dolu olma nıektense, sıhhati yerinde bir işçi mi? Yok, ben öyle kolay kolay alJ kım bavullarla dolu bir kompar • dığı için, yolcuların çoğu güvrvten . i görmeği tercih ederim. Önemli danmam.» i timanda buldu. Tim'le annesi, eş | de oturuyordu. Bu güvertenin ön olan gelecektir geçmiş değil!» Jacqueline de Bellefort, hafif bir | yanın geri kalanı ile başka bir tarafı boydan boya bir seyir saloArtık bu kadarına da tahammül baş selâmı ile, dıçarıdaki parlakj jerdeydiler. nuydu. Her taralı carala k^piıynı; edilemezdi. Senyör Richetti birPoirot'nun girdiği bu kompârti öyle ki. yoicular orada o'urup, önden öyle hararetli ve hızlı konuş gune? ışığına çıktı. Poirot eşyasını topladı. Bu basit manda, buruşuk yüzlü, kaba be lerinde akıp gıde?) nehrı rahatça mağa başladı ki, söylediklerinin bir meseleydi, çünkü ejyası dai yaz çoraniı, bir hayli elmas takış | se y re debilirlerd:. Alttaki güvertede çosu anlaşılamadı. bir intizam içinde tırmış, insanlardan üstün bir varGenç adam meseleyi, onlara ka ma kusursuz bir sigara salonu, bir de k'.:çuk opitalist sistem lıakkında neler dü dururdu. Sonra yemek salonun» lık olduğuna inanmı^a benzeyen turma salonu vardı. Onun a!t:n geçti, vakitlice bir yemek yeui. ihtiyar bir kadın vardı. ündüğünü soyleyerek kapattı. Son dakinde de yemek salonu Yemekten sonra, onlan îkinci Poirot'ya aristokratik br eria ile • v.7. l)ir nefretie knnuştıyordu. Poirot, eşyasmın kamarasına yer ve elindeki bir Amerikan leştirilmesiyle alâkadar olduktan Münakaşa bitîişinde otelin rıhtı Şelâle'ye ve oradan da Şel:al'e yö baktı türecek eksprese yetişmek üzere, mecmuasının arkasında kaybuidu. nıına varmışlardı. sonra, tekrar güverteye, sahilden Aîrs. Allerton. eğıenceli bir tarz otelin otobüsüne bindiler. Bütün, o t u z yaşlarında, iri yarı, becerik ayrılanları seyretmeîe çık'ı. ILüj'Oİcuları, Allerton'lar, Poirot, kir siz göıünüşlü bir kadın o.ıun karda, «Ya. işte böyle,» diye mırıldapeşteye dayanmış duran Basalie narak sahile çıktı. Genç adam, o li pantolonlu genç ve Italyan teş şısında oturuyordu. Merakiı, kah Otterbourne'un yanına gıt'i kil ediyordu. Mrs. Otterbourrie'la vereng! gözleri vardı. Saçları, bir na hasin bir nazarla baktı. «Eh, işte Nübye'ye seyaha' ediOteiin holünde Poirot, Jacque!i kızı baraj ve filo gezintisine çık köpeğir.kiler gibi katmakarışıktı. artık. Memnun mu<unuz, ne de Bellefort'a rastladı. Kızın mışlardı. Vapura Şellal'de bine Karşısındakini memnun etmek i yoruz çin büyük bir gayret sarfettıâı f;o Matmazel?» üs'ünde, onu ilk gördüğü zam^nkı ceklerdi. kıyafeti vardı. Poirofyu soğuk bir KIT, derin bir nefes aldı. Kahire ve Lüksor'dan gelen tren ze çarpıyordu. ihtiyar kadın, îkı baş cğişiyle selân'lîidı. «Evet. Nihayet birısınin de .ıkin yirmi dakika rötarlıydı. Nihayet. de bir mecmuanın üzerinrien ona j tıdan kurtulabileceğini hisseıliyo «Merkep gezintisi yapacağım; her nasılsa gelebildi; her zamanki bakıp, kısa emirler vcrıyordu. «Cornelia, küimleri topla,» «Var rum.» tavsiye erîebilerovMiiz köyier var telaşlı hareket sahnesi tekrarlandı. Bavulları trenden indiren ha dığımızda elbise bavuüarına dlk 1 (Arkası varj mı, Mösyö Poirot?» NiL CiNAYETi CHHİSTIE.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle