Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DÖRT 24 Kasım 1962 s «IIIIIIIIIIMIMIIIIItll ııııniıınıniHnınıı I Şimşir kedl Mağaraya doğru Züppelere ders Şimşir kedi: Jlister Winston Churehill, ge çen haziran ayında, Monte Carlo'da düçüp ayağını kırdık tan sonrs 56 gün yatakta yattı. le;e yerleştifmiş. Boynuna da, davetli gibi bir peçste bağlatnıış. O günden beri, «Kaspar» adlı bu şimşır kedi kulübün her ziyafetınde hazır hem de baş köşelerden birinde. in bu naıariyesine hak veriyor. dünyanın ilk insanları olan ma ğ»ra adamlannın hastalık Ttfdir bilmediklerini misal diye zikrediyor. Doktorların bu inançlrtrı, ma ğara adamlığına doğru koşar adım yaklaşan atom devri b»jeriyeti için acaba bir nevi ha zıfhk ve teselli mi dersiniz? Atomun elinden kurtarscağımız bir nefes sıhhati mağaraıa ra borçlu kalacağımıza gore. mağara hayatım bize simdiden hoş göstermeye çalışıyorlir di yeceğim geliyor. Anasına «Saray Ebesi» derlerdı, lâkabının geniş çöhreti o l»»dının hat adını unutturmuştur; anasının yetiştirmesi olarak yirmi yajlarında ebeliğe başladıktan »onra kendisıne de cGüzel Ebe» likabı takıldı, asıl adı Hicer Dudu'dur. 1783 de Fatihte Çukurhamam ı o kağında ıki kath bir ahşap evde doğmuştu, otuzdört yıllık kısa ömrü bu evde geçti. Bir yeniçeri kızıydı, babasına 51 inci Ortanın Odabaşısı Hasan Beçe derlerdi; onüç yaşınd» ıken yine aynı ortanın neferlerinden Kara Mustafa adında güzel bir deliknnlı i l e evlendirilmışti. Kara Mustafa kışlada Hasan " Beşenin mahbub civeleği idi, bir gun odabaşının akhna esmiş, güzel kızını mahbubuna vermişti. Hâcer tezine bir erkek çocuk doğurdu, oğlana Süleyman adını koydular. Guzeller bahtsız olur demişler, Hâcer Dudu da ömrü boyunc» bedbaht oldu. Babası Hasan Beşe son yeniçerilerin hezele v e hayta güruhundan, şehir eşkiyâstndandı. Eve haftada bir uğrarâa, Saray Ebesmden para almak için uğrardı. Bütün emsâli gibi, her sabah kışlada şöyle bir boy gösterir, sonra bıçkın Kara Mustafası ve bir kaç ayakdaşı ile, belli saatlerinde ve zamanlarında kahvehânelerin, mey hânelerin, hamamlarm hay huy âlemine dalar, zorba haracı. dalaverelerı peşinde koşardı. Hepsinin elleri ikide bir palalannm kabzasında, itlik dalaş'.an yolunda taba n te"perlerdi. Hâceri evlâdım diye bir defâcık bağnna basmamış, opüp koklamak değil, bir seftrcik yanağını, saçını bile okşamamış, çocuğa bir güler yüz göstermemişti, eve kaşları çatık girmiş, kaş'.an çatık çıkmıştı. Hâcer, henüı çocuk yaşında evlendikten sor.ra Kara Mustafayı koca olarak koynunda ancak dört gece gormuştü. j «Venireri karısı, kahbe cilvesi ile kocasmın boynuna s«rılm«ı onan It babasının yetiştirmesi, bıçlcııun ; ayağını öper.» nazarında kadın, ana ve kızkardeş ve kan, erkeğin hizmetkârıy | tokmak kapıya tek fakat sert bir lan nefret kapısı ardına kadar adı; ana oğlunun karşısında eı pen ; darbe indi mi, Hâcer Dudu koca çıldı, ve o günden sonra kapıya çe divan durur, kızkardeş ağasınm ! sının geldiğini anlar, elindeki i*i koştu, fakat ayak öpmedi, memlekorumadığı elini öper, k a n da kocasınm aya ni bırakır, derhal kapıya koşar, a ketinde kanunların ğını öper, sonra emir beklerlerdi. çar, genç yeniçerinin ayaklarmdan mazlum kadınlığının haracını önKı/. evlâdınm '*ibarı ise, kapı ar fiiarlarmı çıkanr, ayak öper ve ceden hazırladı, kapıyı açar açmaz dmdakı süpürge kadardı. Yeniçe terlik çevirirdi. Koşması korkusun para çıkınmı uzattı, bıçkın da alri için sevilecek, öpülecek, kokla dandı, ayak öpmesi de tenbihti, e dı gitti 1808 de, tarîhimize Alemdar Panacak, özlenecek, aranacak, arada mirdi, Koca sevgisi? Kara Mustafa güzeldi, çok gü?a Vak'ası diye geçen yeniçerileoynatılacak, kaba etleri bıçakla çentilecek, ve yolunda pala ile ciö zeldi. Onu, Eski Yunanın mitolo rin Babıâlî baskınmda yeniçeri vüşülecek, zamanı gelince de ya;i şâirlerinin ağzı" ile târif eder düşmanı sadrâzamın sığındığı kâtırılıpkıTır kıtır kesilecek, hulâ«a sek başı Apollon başı, gövdesi A gir mahzenin ü?tündeki kubbeyi onunla uğraşılacak kadın, fâhişe. donis'in gövdesi, kalçaları Diyo delmeye çıkmış ocaklılar arasın j nisos"un kalçaları, bacakları Pol da kaynata damat, Hasan Beşe ile kapatma avrattı. luks'un bacakları, ve elleri ayak Kara Mustafa da bulunuyordu, Süleynianı doğururken bile ne ları da Ermes'in elleri ayaklarıy Pasa barutlan ateşüyerek mahzekocası ne de babası evde idi; odı. Ama Hâcer Dudu onu sevecek. nin kubbesini havaya uçurduğunğul müjdesini kahvehâneye gb'n ona kocamdır diyecek imkânı bu da ikisi de param parça olarak ölderdiklerinde şöyle bir gülümse lamamıştı; bir sefer boynuna sa düler. Ayakdaş'.arı bu kara haberi dikleri haberi geldi, kendileri kal rılacak oldu, bıçkın: Çukurhamam sokağındaki eve ukıp gelmediler. Kara Mustafa kollaştırdıklarında Güzel Ebenin mâ Ben kahbe cilvesi istemem!. temine hayran oldular: tuklannı kabartmış, «Yiğitin çocuğu oğlan olur!» demisti, evine diye gürleyerek kadını bir tokatta Işte yeniçeri kızı ve yeniçeri koşup da Hâcer Dudunun alnın yere serdi. karuı böyle o'.mak gerektir!. deKüçük bir ümitle aralık duran dan öpmeyi düşünmemişti. diier. sevgi kapısını bu tokat kapamış, Güzel Ebenin içince bir şafak Anası, dert ortağı, tek !*tinat hattâ kapamamış da horasanla örgâhı Saray Ebesini kaybettikten müştü. Ama nefret kapısı açılmış penbeliği belirdi, misk kokulu bir sonra Hâcer, henüz e/neklemeye ve gün günden ardına doğru açıl rüzgâr esdi, artık hürdü!. başlamış Süleymanla büfbütün makta idi. Güzel Ebe o kapı tok 1808 yılında Süleyman onbir yayalnız kaldı. Bu oğlanı bir tÜTİü m»ğı sesine nefretle koşuyordu. şında koca oğ'an clmuştu. Anas» ?evemiyordu, sadece bakıyordu, Kara Mustafa karısmın evinde bir tarafından tarr.amen ihmal edilbüyütüyordu. Evine can yoldaîi o kahve içimi oturuyor, emekleyen, miş, günleri yahn aya'k. hırpanl larak fakir bir dul kadın aldı. Ve «onra yürüyen, sonra konuşan, ba sokaklarda geçiyordu. Kiminle koyıllar geçmeğe başladı. ba diyen oglunu da bir it nüma nuşuyor, kiminle düşüp kalkıyor, kadm ilgüenmiyordu. Boy atmış, Haftada bir, on pünde bir lıarç vişi kasalaklığı ile seyrediyordu. çıkmladığı karaca yavrusu fiibi oynak ve kıvlık almaya artık kocası Kara Mus Kadmın bir çevreye rak güzel bir oğlan olmuştu. Aktafa gelmiye baçladı. Ağır demir harçlığı alıp selâm bile vermeden gidiyordu; adı, koca idi. i şamları yorgun v e perişen eve döndüğünde anasının kafasına bir Bir gelişinde palasım oğlunun çivi saplanıyordu: «Bir de şu piçi e'.ine verdi, Süleyman henüz dobaşımdan atjam..» Attı diyelim, o£kuz yaşınd» idi, Hâceri gösterelan kayboldu, ne yapacaktı?. Orarek: ıım henüz bilmiyordu. Sehbtzım.. kes |U k«rıyı!.. dedi. Oğlan. kaldıramıyarak ancak sürüklediği ağır paîa ile anasını kesmeye j'ürüdü. Güzel Ebe ilk defa olarak isyan etti, oğium diyemedi: $ehbaz:m.. beni kesersen babsna harçlığı kim verecek?.. dedi. Kara Mustafa bu hakareti anlamıyacak kadar iz'ansız değildi, suratına inen elsiz sillenin karşilığı Hâceri kendi kesebilirdi, ama kadın haklıydı, harçlığı kim verecekti? O gün Hicer Ebenin kocasına oİlâncıhkâ: 8291/16179 Civeleğin karısı Kitap kurtları Yazan : Muzaffer GÖKMAN Tmvanmd»n yerler» k»dsr nıanan lrlll, nfakh bornlar. M«tor gürültüleri. Tehlike Ievhalan. Beyaı gomlekler giymi? te»»»ıce çalışan insanlar. Bir fabrikada bnlnndtıjıınuzu düşünmeyiniı. Modern bir kütüphanenin kitap temiıltme servisindeyiz. Bu motor güriil tüleri hayali de dejildir. încelemek imkânını bnlabilfliğim VVashington, D. C. de dünyanın en büyük kütüphanesi, 35 milyon kitabiyle bir dev gi bi i!im dünyasında başlı başı na yeri olan Congress Kütüpbanesinin lemin katındaki temizleme istasyonn burası. Dofada bnlnnan ajanları vâ sıtasiyle büyük. kolleksiyonlar satin alan, dünyanın her tarafına nıanan bu kütüphanenin temizleme servisinde iki çeşit çalışma mevcnt. Hastalıklı kitabı müesse»ye sokmamak, hastahğı tesbit edilenleri de bir nevi karantinaya alarak tedavl yolUrv» araştırmak. Çajımızda kitapları delen ve içerilerine girereu yerleşen yüılerce kurt cinsi sayılabiliyor. Kitabın sırtı, bunlar için en emin bir çalışma yeri. Çeşitli yapıştırıcılarla hazırlanmış cilt sırtı, bir bakıraa da bir nevi gıda deposa. Bilhassa sark yaımaları, kâ?ıJiyle de. cildiyte dc, bnnların cn emin saklanma v e beslenme yeri oluveriyor. Asyadan, Mlbassa Hindistandan gelen kitaplarda mahakkak bir şeyler bulnnabiliyor diyorlar. Knrt çe«itleri arasında Anobiums (halk dilindc Vrilette) dir ki, en tehlikelisi Vrilette du pain kitabı burgu gibi deliyor ve ardından çelecek bir tehlikeyi önlemek için de sirdiçi ve yfirfidiifü drliçi itina ile kapatıyor. Mfmleketimizde çok tesadüf edilen parazit ptilinns pecticornis denilen «kitap delicisi»dir, Sırtından baslıvarak kâğıdı birçok verlerinde metne zarar verecek şekilde yer, sahifalar <;ev rilirken yeııikli varaklardan küçük parçalar kopar ve mev eut tahribat daha da çenişler, Anobium poniceum cinsin den bir dişi. yılda 800 bin yav ru çıkarmak snretiyle rekora nu bir diSerine bırakmyor. DDT müstahzarlannın kullanılan nevilerinin kitap knrt larına karşı tesirsiz olduğn ya pılan tecrübelerden kesin ola rak teshit edilmistir. Çeşitli müradele yolları içinde potassium c.vanur çazivle yapılacak kitap gazlaraasında, küçük kitaplıkları'n şterek memur ve gerek okuyuculan irin öiüm tehlikesi mtvcuttur. Ö»el «larak yaptmlmıs madeni sandıklarda yapılacsk g u lama dahi başlı ba$ma bir ihtisas isidir. Büyük kütüpbanelerd> para zitler için fenni tedbirler alın tnası gerektiği raman; '• 70 nispetinde lormaHn, sülfür dö karbon veyahnt acid chabhydrlqne knllanılmaktadır. Sözii edilen üç raaddenin ilk ikisinin yazmalara tatbikinin bir takım aksi tesirleri beklenildiğinden, üçüncü madde tercih edilmektedir. Büyük çapta kitap satın alan Cojress Kütüpbanesinin temizleme laboratuvannda, sö zünü ettiğim çeşitli makinalar arasında 8 insanın rahatça girebileceği çelik bir höcre var. özellikle diğer kıtalardan getirilrniş, el değiştirîlraiş kitaplar bu hocreye konuluyor. Höcrenin içindeki hava, âni oIarak çekiliyor v e belirli fâsılalarla verme ve alma şckliyle tekrarlanıyor. Lzmanların üövlediklerine göre: belli bir hava basıncına alışık olan parazitler bu işleme dayanamıyarak çatlıyor. Cildin içine saklanmış olsalar dahi. Kitapların çeşitli kapalı yeılerinde canlı kalmıs, sersemleroiş, ba sınç degişikliklerine dayanmış parazitler için de b a defa böl meye, potassium cyannr e nalaran daha mülayim ve daha kollanıslı bir gaz basılarak. höcre bir süre kendi haline bı rakılıyor. Bilâhare havalandır ma kısmına gönderilerek. yük sek hava cereyanına bırakıldıktan sonra islenmek üzere servisine sevkediliyor. Küçük kürüphar.çmizde basit ve masrafsız bir roücadele ile nasıl başarıya ulaşabiliriz? En sade çare, yalnız kitap ve dolapların sık sık elden ge çirilmek suretiyle temizlenme sidir. Kitaplar sıra ile raf, raf çıkarılır, evvelâ dısından ternizlenir, sonra içinde araştır ma yapılır, haşarat sürfeleri bnlnnup bnlunmadığı çörülür. Cilt arkası ve her bir yap rak itina ile temizlenir. Tcsadüf edilen sürfeler hemen o anda imha edilir. Bu esnada boşalan r ı f • 40 nispetinde • (ormaldehyd ile fırçalanır. Ba ilâcın* tesirini çoğaltmak için dezenfeksiyon sırasında pencereler kapalı bnlundurulmaIıdır. Ba asal çok a ı masraflıdır. Mnntazam frekrar edilirse kitaplar yalnız hastalıktan defil, yüzde yüze yakm bir kesinlikle hastalıjı dofnran parazitten de knrtulmnş bulunaeaktır. Bn tarz temizliğin, şimdiye kadar oldnga gibi «elecekte de maksadı temine kâfi çelec e | i mnhakk&ktır. Mağaraya doğru: Ünlü İngılız profesörü doktor Charles Quarrel, yeni bir nazanye ortaya atıyor. Fikırle ri bu nazariye etrafmda toplamaya uğraşıvor Nazariye ş u : İnîanlar, kürenin üst kısmın. da yaçamaya uğraşacaklan yerde arz kabuğunun içind e yaşa maya alışsalar, sağlıkları bak: rr.ır.dan daha hayırlı bir iş gör müş olurlar. Geçen hafta ilk defa olarak evden çıkmış ve Savoy otelindeki an'anevi yılhfc bir yemck te costlariyie buluşmak üzere Other Club'e gvtmiş. Hazret, bu yaşta yine maaşallah dimdik, gümüş saph bastonuna dayana rak tıpış tıpış yürümüş. asanscre binraiş otelin «Pinafre room» denilen kısmma kadar tıkmış. Orada kendisini bekleyen Harold MacMillan ıle bu pek mahrem ve pek seçkin kulübün dığer kırk üyesine müla ki olmuş. Hızlı adımlariyle iierlemiş, alkışlarla, yaşa nid«Iaiiyle karşılanmıç.. Doktor Ouarrel'in kanaatince, şimdiye kadar mevcut inan cın v e iddıarnn hilâfına. günün biiyük bir kısmı yer yüzü yeTİne yeT altmda, mümkün mer tebe derin bir mağarada geçirilse, bazan yüzde seksenden fazlayı bulan rutubetten ve yediden îazlaya nâdiren yükse len ısı detrecesinden dolayı sıh hatlerimiz çck daha sağlam olacaktır. Züppelere ders: Bayan Eleanor e Rooseveltin r.e kadar kültülrlü, o nispette mütevazi, doğru özlü, doğru sözlü bir kadın olduğunu kâir.at bilir. neye bir tepsi içinde soğuk iç kiler buzlar, bardaklar taşıyan bit u?ak, ayağı basamağa takılmca, boylu boyunca yrıe serildj. Kıraliçenin ne rcbu kalmıçtı, n e yaldızh iskarpıni, bütün üttii bafi berbat olmuşBundan otuz sene evvel, dâtu. vetliler yine böyle bir yemekErtesi gün, bayan Roosevelt'te toplandıklan bir gün, bir de in «May D»y» adlı günlük yabskmışlar ki, bir kişinin Reiroe zısını okuy«n yüzden fazla mesi yürunden sayılan on üce inmiş. Sir Winston Churchill, gazetenin »boneleH. onun kaHurafeye inanan b i t adam. lender bir eda ile k«Iem e alUsursuzluk gelmesin (üye hedığı o ıkçamki aksilikleti bümen bu on ücü on dirde çıksr tün teferruatiyle gazetelerinde manın çaresini bulmaj. Bu çicn okudular. Beyaz Evdeki «kançir kedi, salonda bir masa üsManchester Üniversitesi pro dsllerden zevk almak için fırtünde duruyormuş. Onu der fesörletinden doktor sat kollayan züppelere sermaHerbert hal getirtmij, yanındaki iskem ie kalmamıçtı. John Fleure, doktor Quırrell'• i m M I M M t l l H I I I İ I M I I I I I M I t f i n i M l t l l l l l M M I M M M I I ••••••• I I l l l l l I I 111II11IIII1111111 • l l l l l I I • IIIIIMMIIIIMIIIIHII Other Kulüp, 1911 yılında, bizzat Wicston Churehill ve bi rınci kont de Birkınhead tarafiarından kurulmuştur. Kulübün bir t«k prensipi ve belli baçh bir tck kaidesi vardıt'. «Ağız tadıyle mutena içkiler ıç mek, ağız tadıyla yemek yeınek ve nutuklardan kaçınmak.» ö y l e yapmışlar. Churehill de lrgilterede Kent dükalığınkulübün bu kaidesine uyarak Ha Chislehirst da, deniz seviye bol bol yemiş içmiş. Yanında•inden 36 metre derinde, 34 ki ki iskemlede, boynunda peçelometrelik bir labirent v»r. Buraya dürzilet mağaratı deniyor. Geçen harbdeki hava bom bardımanlarmda, gırintili çıkın tılı dehîizlerle dolu bu yer altında pek çok insan barınmıjtı. Bir müddet sonra kimi tük lü türlü goğüs darhklan çeken, kimi bir türlü ilâcım bulamadıfii romatizmalardan tnuz tarip bulunan, kimi karaciğerden, böbtekten, kan dolaşımı bozukluklarıcdao çıkâyetçı olan bu ınsanlar bir de bakmıjte bajlı bir kedi oturuyoraıus. Ama sahici kedi değil. Tabii lar ki, hastalıkları mücize deni büyüklükte bir kedi ı m etten Iecek bir şekilde geçraiş pırüve kercikten değil de çr r » pak olmuşlar. ğacından. Bu kedınin, v hun hetr yemeğinde, hem de Churehıll'ın yanı başmda oturtnası eelenek ieabı imıç. Bir m i s i l : îngiliı Kıral > t Kırılıçesı, 1938 arifesirıde Ame riktya gelroişlerdi. Beyaz Ev biribihne girdi. Girdi ama yi ne de iş'.er pek yolunda gitmed:. Hükümdarlar îerefine vsrilen ilk resmi ziyafette, kırahn gözü önünde, yemek masalarından biri devrildi, tstlısıyla tuzlusu ile bütün yennekler yer lere serildi, ortalık berbat oldu. Bırkaç saat sonra, kütupha PEOF. NtSIBÜS'ÜN MACEEALARL VASİTA SATIS ILÂNf Kilimli Belediye Reisliğinden 1 Belediyemize aıt Skoda marka Otobüs açık artırma suretiyle satışa çıkanlmıştın. 2 Muhammen bedeli 16 Dİn iira olup geçici teminatı 1200 lira dır. 3 Ihale 7/12/1962 tarihinde «aat 15.30 da B e l e d i y e Encümenı huzurunda yapılacaktır. 4 tsteklilerin mezkur tarih ve ihale saatinde teminat mektupları i l e birlikte m ü r a c a a t l a n ilân olunur. k/Kemalın r^uçenın 'KEcfİTf """' EKSİOĞLU JANE1N 1023 329 (Basuı 19932/16163) İSTANpUL «C'l'IVIHl'RtYET. in Edebi Tefrikası: « Bakın simdi benim yüz, nat »ıl kaymak deyil ama? Ne n m ? i ben rejim yaptı çok fena, maymun hemen!. Ne zaman var yemek, neşe, amour, ben kaymak!..> Gerçekten de yüzü günden güne geriliyor, yuvarlaklaşıyor, çekik yeşil gözleri oyluklarında kaybolup çizgileşmeye başhyordu. « A n sokmuşa döndün, sana burası yaradı, pek lop lop oldun l&zan: PEKIDE C £ L İ L kokona! Kıçm büyüdü, yere düşeBabasının, köye evlendirtneye lan yengemin, ne parasını! Tam ! çok yorucudur. Birçoğu oldukça sı cek nerdeyse..» diye eğlendikçe götürdüğünü, kızı beşyüz lira Rivoli'nin köşesinde, mendilcinin kıcı, üstelik hepsinin sayfalarını pek alınırdı Cihangire. açmak lâzım. Onun için Macidenin Serranın beni incelmiş bulmasıya amcasının oğluna sattığını yanında...» Ecııe Nadia anlatmıştı. Yerine Pans'to. Rivoli'nin köşesindeki okuduklarmı ahyorum ben. Okun na, beğenmesine de kızardı biraz. «Yok Serra hanum, değil öyle!. b3«Ka oda hizmetçisi ' edınmemek kitapçı cıukkânını, genç kitapçıyı muş kitapta ne de olsa umut variçin direnıp engel olmuştum. hayal etmeye çabalardım. Nermin dır. Hem biliyor musun, onun adı Çok çok çok zayıf hanumefendum. Çoğu Ingilizce olan o birbirinden hanımla karşüaşmalan, konuşma na gelen kitapları senin okuduğu Hem o bir şey oldu. öyle baçkalık bir garibime gidiyor var! Ben doğru söyîer bilirsiz, deberaber kitap araştırmaları nu görmek «ieğerlı, güzei kitaplan dünyanın lan, ğil öyle ama!..» ıızak bir köşesinde. vabancı bir kı gehrdii gözümün önüne. Nermin ki!» Kitapların birçok tasalardan, dü « Çok komik konuşuyor, ondan tap satıcısının seçip bulduğunu. hanımın ince uçucu güzelliği karşıdÜ7.en!edi5inı dü^ünmek garibime sında çocuğun şaşkın, sevinçli gu şüncelerden, hattâ kendisinden be dayanıyorum bu kokonanın saçmalüşünü KÖrür gibi olurdum. ni koruduğunu bilmezdi Cihangir. Iıklarına» diye, arkasından alay egırîer hâlâ. parladığı, derdi Serra. c K'ıâsikleri ona aldıran, eski Bah;e güneşin altmda « Bizim Nermine biraz âsık oli çamların yeşilı, denizin mavisi ayDeğiştiğimin ne zaman farkına duftnnu sanıyorum oğlanın.> diye, kıispçılarda araştırmalar yapan, dınlığa çıktığı zaman, kitaplar da vardı Kâzım Işık? Kış sonu, bahaanlatııdı Kâzım Işık. «Her uğradı bütün listelerını hazırhyan hep o tutmaz olurdu beni o evde. ra doğruydu sanırım. sı şehirde kendine birkaç hayran çocuktur.» derdı Serra. c Vallayi siz iyi yapmıyor ha« Çok' okuyorsun, kitaplar seni bulmak adetiydi. î ş olsun diye, 6Zavallı oğlan bütün o kitapların ğünmek için!» çoğunun açılmadan raflarda sarar numefendum ama!» diye, başlardı yoruyor, neşeni, İştahvnı kesiyor..» Nadia.. «Siz nah böyle yüz, nerde diye başladı söylenmeye. Karısının ktndisinden başkasınd dıklarını nerden bilecek! ba'sabilecegi hiçbir zaman aklıni: Aldırmaz. gülerdim : « Renklerine. derilerin güzelli var beyfendu siz güzel, nerde yok siz nah maymun gibi! gelmemiştir ?anıyorum. Kcndinc çine bak şu kıtapiarın!» derdi Ser beyfendu « Bu kitaplar bana çok şeyler güveni her şeyde olduğu gibi bun ra. Kıtaphkta onu ılgilendiren tek Danlmayın ama ben hakika söyler öğreüyor, olgunlaşıyorum. Serrada da öylesıne büyüktü. nın salon davranışlarını, oturup şey > alnız bu renk düzeniydi sanı hep öyle değü ama!» Serra : yorum. Şişmanlamam, saçlanm, yüzüm. kalkmayı öğreneyim diye verdiği « O dükkânı ben de iyi bilirim» Cihaneir alayla gülerdi. gözlerim için bildiği güzellik re;c kitaplardan daha faydalı bunlar..» (Arkası var ı derdi. «Ne parasını çekmiştir o og« Yen£emin kitaplarını okumak I telerini sıralardı. 183 KARACA 44 btj t,b IISAL 44 S3 06 . 1 sLÜKS HAYAT» Her pe. cSokak Km» F. Girlk. 2 ce 21.30 (Çarşamba. Cu«Açk Yarası» G. Arsoy, m»rte«t, Pazîu Matine 18 Peri Han. , KENT OYUNCU1.ARI YTNt AR 44 28 51 (Ses Tlyatrosunda) «Na«Balcn île De\Tiâlem» lınlant Pazartesi 13 ve 21.15 Marshal TJıomscn (1). ' T1Y ALIUILAKl: te, dlğer günler 18 de YEJil MELEK 44 42 89 FATİH 22 01 71 Her (Çarşamba tatil). 1 «Dajjır.ın Şansı/ Sophla gün s»at 21 de ve Pazar KCÇÜK OTERA 21 57 22 1 Loren. Cary" Grant (1). 15.30 da «TARIK». Milnlr özkul toplu'.uğa I YILDIZ. 47 63 42 1 (Pazartesi tatll). Her çar«Generaltn Aşkı». 21.15 | «Tehlikell Tuzak, R Wldşamba 14.30 da ve Pazar te. Matine Çarşaır.ba. Cu. mark (T), 2 . «Toy Bir 11 de Çocuk Temsilleri. martesi, Pazar 15.15 te. Dellkanlı» J. P. Belmondo KADIKÖY 36 06 82 KÜÇÜK SAHNE 49 56 52 (T). «Seklı Kadın» «aat 21 de. Salı, Çarşarr.ba, Perşeırbe ZAFER 44 93 06 1 Matine Cumartesi, Pazar 18 ve 21.15 te «TÜTÜN «Aşka Karçı Gelinmez», ÎS.3C (Perşembe tatil). YOLU». Cuma, Cun:artesi, 2 «Yaçlt G«zler» (T). TEPEBAŞ1 44 21 57 Pazar 18 ve 21.15 te «ÇİALEMDAR 22 36 83 «Biraz Gellr mlsiniz?» (Pa KOLATA SEVGİLİM» «Aşk Orada Baçladı» T. zartesi. Salı. Çarşamba. SlTE 47 69 47 CahjtHakan, G. Ok. Cuma saat 21 de ve Pazar ler topluluğu «OCAK» AYSU 21 19 17 1 15.30 da. Her gün 21.15 te (Çar «Bir Demet Yasemen» G. t'SKüDAR «Murn Sönçamba, Cumartert. Parar Arsoy, B. Doruk. 2 »Yadü» saat 21 de. Matlne Pamatlne 18 de) Pazartesi şamak Hakkımdır» T. Seyzar 15.30 da. (Cuma tatil). tatü. fioğlu. Her Çarsamba 14.30 da ÇoBULVAR 21 35 78 «Le cuk temsilleri. ORALOĞLU 49 49 35 kell Kadın» N. Kökal. YENt TİYATRO 44 04 00 Her gece 21.15 te. CumarÇFMBERLİTAŞ 22 25 23 Her gun 18 de (Cumartetesl ve Pazar matlne 15 te 1 «Kadın tçin» (T). 2 si, Pazar 15.30 d») «Sca«Yalancı Bili». Pazartesi tKaybolan Olke» (T). pln'in Dolaplan». Suare dışmda her güri 18 de KULÜP 22 71 83 «Aşk 21 de «Çalıkuşu» (Her «Karar.lığın îçinden». Orada Başladı» T. Hakan. Çarşamba 14.30 da, Pazar MARMARA 22 38 60 11 de Çocuk temsüleri. «Dadının Şanaı» L. Loren. ŞF.HtR OPER.AS1 442157 C. Grant. (Tepebaçı Tlyatrosunda) MELEK1 (Eytlp) 21 58 76tRlgoletto» Perşembe. Cu1 «Lekeli Kadın» N. Kök marteal ve Pazar 21 de. ATLAS 44 08 35 . «Jerry sal, 2 «Dikenli Yollar» ÖZEL TÎYATROLAR: LewU Korede» (I) J. LeO. Gtlnşlray. AREVA 44 07 04 Matiwls. SIK 22 35 42 . «Lekell ne 18, Suare 21.15 te (Salı İNCt 48 45 95 «Lekell Kadm» N. Köksal. tatll). «ÜBÜ». Kadın» N. Köksal. YENt 22 58 92 1 AZAK 22 62 46 «Uyan KONAK 48 26 0« cVah «Kaybolan Olke» (T). 2 Süleyman» saat Jt.lS te. «ı Mâsumlara A. Quinn (1) «Kadın için» (T). Matlne Çarşamb*, CumsrL\LE 44 35 95 YEN1 (Batarköy) 71 68 2« • tesi. Pazar 16.15 te «Egede Tatil» A. Vuyuk«Allah Sevinlz Dedl» A. B U L V A R ^ 21 35 76 «Gar Işık. «oniyer» saat 21.15 te. lakl. OPERA «Lekell Kadın» Çars.amba, Cumartesi, P». LÜKS 44 03 80 «Lekell N. Köksal. zar matine 16.15 te. <PaKadm» N. Köksal. SUNAR 36 03 69 «Vahzartesl tatlO. LEVENT «Kaybolan Ülşî Masumlanı A. Quinn. DORMEN tAyı Masalı» ke. (Atlantis) A. Hael (1). SÜREYYA 36 O 82 S Saat 21.15 te Matine Çar. SARAY 44 16 56 «Vah «Kaa v e Gül» Mell Ferşamba, Cumartesl, Pazaı Ji Mâsumlar» A. Quinn :t) rer. A. V&dim. 15 te.(Pazartesi tatil). SİTE 47 77 62 «DadlYURT 36 ^7 68 . «ŞeyİSTANBUL 44 22 36 . nın Şansn C. Grant. S. fanm Kılıc:» F. Hakan. «Canbazoğluîi Pizartest, Loren. Sah hariç diğcr geceler ANKARA ŞAV 4S 67 H . «Ark O2 21 15 te (Matine Çarşamrada Başladı» F. Hakan, ba, Cumartesi, Pazar 15 TAKSİM 44 31 91 «Kur tc). şun yağmuru» Eçref Kol6 OYUNLAR1 (Saim Alpaçak. • go trjpu) cHayat Tatlıdını Her gün 13 de PaTAN 48 07 40 . «TorpeDfcVLEI TİYATROLARII zartesi v e Salı 21.15 te. dolar Hücumda» G. Ford. BÜYÜK TİYATRO Saat Tiyatrolar 2030 da «Vlşne Bahçesi». KÜÇÜK TÎYATRO «Mol Defter» saat 20^0 da Pazar matine 15 te (PazarteBi tatil). YENİ SAHNE «Woyzeck . Leonse ile Lcnan saat 20.30 da. Pazar Matlne 15 te. (Cuma tatil). ODA TİYATRÖSU «Ams rikan Rüyası» ve «Kargalar» saat 18 de (Pazartesl tatl!). ÜÇÜVCÜ T. Saat 20.30 cRose Bernd» «Cuma tatll». ÖZKL TIYATROLAR: MEYDAN SAHNESİ Saat 18.15 te «Acelecl Kalbs, Saat 21.15 te «Fare İKBAL 1 «K.«ı.vgusuzlar» L. Carcn (T). 2 «Kaybolan Ülke» A. HU1 (T). KCLÜP 1 . «Zor'.u Damat» A. Irık, 2 «Arslan Yavnınu» L. Sayar. TAYYARE cKaygusuzlar» L. Caron (t). BURSA AHMEl VtFlK HAŞA (DEVLET TtYATROSU) «Göç» heT gece 2 . O da O" fPazartesl taiUN ALEMDAR 1 . piâjda Buluşalım» 2 «Kanlı Kervan» (T). ANKARA «Aşk Peçinde» Doris Day, Richard Widmark (t). BtîYÜK «Kan Dâvasının Sonu» K. Douglas, A. Qulnn (I). GÖLBAŞI «Gençlik Hülyalan» G. Arsoy, N. A j dan. REKKLt JYÜZ Çehreli Sahtekar» V. Gassmann (F) TJLTJS «Polyanna Küçük Meleto J. Wyman (1). D1LEK 1 kfiomad» Aşk» M. Demongeot, E. Martinclli (T). 2 «Masiftln trıtikamı» G. Scott, Y. Toni (T.) TAYYARE 1 «Plâida Buluşalım» D. Modugno. 2 cAzraili Kandtrsn Adam» A. Diffrent (T.) ADANA TiyaJrölarf SjtlllK Tl\ VI t;or.l 18 de «ephede Piknik Pusuda». 20.30 da «Tuzak». İZ1VÜR DEVLEl TtYATROSO cAğaçlar Ayakta ölür» saat 2030 da. Matlne Pazar 15 te (Pazartesl tatil). AJ.S.İKAY vMaceralat ^ı Yolunda» Y. Brynm îrynner, D. f. Kerr. (T). ERClYEŞ «Kahraman f lar Şehri» J. Wayne (T). t LÜKS 1 rTobi Cam f bazhane Çocuğu», 2 «Va â zite Uğruna» (T). (f K1SALTMALAR: (T) Türk '[' çe, (F) Fran*>zca, (1) ln ('ı gilizce, (tta) italyancA. ( | (A> (Almanca. (H) Hint^e i'\ (Y) Yunanca. m "% " ^ " ^ *% "^. m m XL "<. X ^ . %'"'' Tiy.aJrolar BÜYÜK 1 . «Ne Şeker Şey» G. Arsoy. 2 • «Namus Ugrunda» E. Kolçak. ELHAMRA «Maeeralar Yolunda» Yul Brynner (I).