Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DflRT CUMHURÎYET 24 Ekim 1962 CKURLARLA Değerlerde ayarlama konusu Beylerbeyi'den M. C«mil Şencan Yaz: Zaman zaman bazı eşya fiatlarında ayarlama yapılacağı söylentileri dolaşıyor. Eskfden, güdülen enflâsyonist îktisat politikasmın tabii bir sonucu olarak, gıda maddeleriyle eşya fiatlari alabildi|:ne yükselffiiş, paramızm değeri de durmadan düşmüştü. Çok şükür bu durumun önüne geçildi,"fiat »rtışı durdu, paramızm değeri yükselmeye rraşladı. îşte tam bu sırada oduncuların teşebbüsü üzerine odun fiatlarında artırma olacağı, odunun eekisinin 40 lıraya çıkacağı söylentileri ortalığa yayılmaya başladı. Paramızm değerlendiği, aJtm fiatlarının 150 liradan 100 liranm altına düştüğü bir sırada yeniden yıkıcı enflâsyonıst iktisad siyasetine baj vurularak bazı eşya ve gıda maddeleri fiatlarında bir artırma»a gidileceğine ihtimal »ermjvor, böyle bir tutumun korkunç sonuç•an üzerine ilgililerin dikkatinl çekmek istiyoruz. ı bır okuma isteğınin uyandığını, her gün bu konu ile ilgilı gelen mektuplardan sevinerek öğreniyoruz. Okurlarımızın, karınca kaderince, yardımlarını esirgemiyeceklerini umanz. Ortaokulı çocuk hayatında önemli bir dönüm noktasıdır Koca Orîos Yazan: Selçuk M. KASKAN Bakımsız bir mezarlık Bu konu ile ilgili olarak gazetemizde çıkan bir sikâyet mektubu üzerine. Istanbul Belediyesi Basın ve Turizm Müdürlüğünden aşağıdaki açıklayıcı yazı alınmıstır: «Kozlu mezarlığımn su saatmden başka 9 adet de su musluğu gece hırsızları tarafından çahnmış, keyfiyet Emniyet Müdürlüğüne bildi" rilmekle beraber muslukların yerine yemleri takılmış ve su saatinin , de takılması için gerekli formalite ikmal olunarak bedeli Sular tdaresi Müdürlüğüne tesvive edilmistir Dijer taraftan bu mezarlıktaki fidan ve çiçeklerin kurumaması için mevcjjt büyük havuzdan ve vakınmdaki Merkezefendi mezarhgır.daki sudan istifade suretiyle gerekli tedbirler alınmış ve zayiata meydan verilmemiştir. Semtin etı mutena mezarlıklannın başında gelen Kozlu mezar1 ı*ı dahilinde yapılmakta olan bir kısım kazı dolayısiyle, tozların kalktıgı vâki ise de hafriyatın bitmesiyle bu mahzur da yakında ortadan kalkmış olacaktır.» ilkokulda metreleri, bakkaldan alınan yiyecekleri hesaplaması istenen çocuk, ortaokulda görünmez değerlerin problemleri ile karşılaşır, bocalar. Bu dönüm noktasında anne ve babaya düşen görevler her bakımdan önemli ve ağırdır. İlkokulda başarı gösteren çocuk, ortaokula giderken içimiz rahattır. Onu başardı ya, bunu da nasıl olsa yürütecektir. Muvaffak olmaması için hiç bir sebep yoktur, sanırız. Oysa mesele gölfündüğü kadar basit değildir. Bir nokta var ki çokluk unutuluyor, üzerinde düsünülmüyor. O da su: Ortaokul çocuk hayatında bir dönüm noktası, bir kökten değişmedir. Sadece okul süresinin üç yıl daha uzaması, çocuğun bit üst smıfa geçmesi değil. Ortaokulun ilkokuldan çok farklı bir yönü vardır: Yeni bir dünya, bir mantı^ dünyası açar çocuğun önüne. tlkokul bir bellemeye, öğrenme ye dayanır. öğrenci yazı yaz mayı, okumayı basit hesapları beller. Ortaokulda i»e birden bire mantık girer işin içi» ne. Tarih, matematik, biyoloji, bütün bu dersler o yaslarda bir çocuğun üzerlerinde ayn ayrı düsünmesi gereken konulardır. İlkokulda, ondan metreletri hesaplamak, bakkaldan ahnan şeyleri toplamak gibi «somut» şeylerin hesabı istenmişti. Şimdi, gözle görülmez degerlerin problemlerini çözecektir. Çocuk, birden bunu yadır«ayabilir, intibak etmekte güç IüSe düşehilit Anlatılanların esasını kavrayamaz, ya da kav ramaya yanaşmaz. Çünkü bu garip ve hayattan uzak kavram ları öğrenmenin neye yarıyacağına akıJ erdiremez. llkokul dakı metre, litre hesaplanna aJcıl eriyordu ıma, ya bu «Pisagor bağmtısı» ne içe yarıyor du bu?.. Belki çocuk Jsendı kendine bu mantığı kuramıyacaktır. El !e tutulabilenden ve ezbeıden, görünmiyene ve mantığa geçis onun hayatında büyük değişikliklere yol açmıştır. Bu yolda tek başına kalırs a ilerlemekte güçlük çekecektir. Siz, hiç değilse, onun işini ko laylaştırmalısınız. Çocuğunüz belki de zeki, kavrayışh olduğu halde zihni ortaokuld^ıki bu yeni öğretim tarzına, konu lardaki bu mantık değişikliği ne hazırianmış değildir. Bir şey daha var, belki de o e.ski iç ahengi tedirgin olmustur bu değişiklikten. Eskiden hep aynı öğretmenle karşı karjıya idi. Onun kendisini anladığın, sevdiğini biliyordu. Bu durumda size düşen is, hayli önemli ve ağırdır. Şimdi tam vakti bu ise başlamanın. Sene sonunda çocuğunuzun tjrtaokulda neden ilkokul gibi başarı karanamadığını düşünüp yok yere üzülmmek için tedbir almanın tam zamanı. 1) Işe, en eğlence gibi görü 2 yıldır elektrik bekHyen ev lütanbnl'dan Okan B«şttpe Tsz: Dişimizden, tırnağımızdan artırdığımız bir kaç kuruşla ÜsSriidar, Çamlıcada, dededen kalma bir aıazi üzerine bir ev yapabildik. Evimiz tamamlanalı 2 yıl olduğu halde. bir çok müracaatlerimize rağmen hâlâ elektrik alamadık. Sevgiii o k u y u c u l a n m ; glzlere, bundan evvelki birkaç yazımda, Sinarit segirtmesini ve bnnunla avlanma sckillerini anlattım. Bu hafta sizlere, bir balıkçılık amatörü olarak çok sevdiğim, bu konuya temas eden hikâyelerden bir tanesini, yazılarına Halikarnas Balıkçısı diye imza atan ve büyük bir tabiat ve deniz âşığı olan Sayın Cevat Şakir'in KOCA ORFOS isimli hikâyesini vereceğim. Orfos, Eıre Denizine ve Akdenize mahsus, Hanl balığı cinsinden bir balık olup, yerinde sırtı veya sirti, yani »ejjirtme oltası ile tutulmaktadır. Oltaların ipten yapıldığı tünlerde> yazılan ve motorla dejil de yeikenle idare edüen bir balıkçı teknesinde yapılan bu avın hikâyesini, amatörlüSün bütün psikolo.jisini ve zevklerini içinde taşıdıjını yürekten duydu^um için. siz amatör okuyucularıma tattırmadan geçemedim. KOCA ORFOS . üç arkadas balık avına çıkmışlardı. Rüzgârını bulmuş olan kayık, havaya fırlıyacakmış gibi hız alıyor, dalga, püskürme, serpinti, savruntu, kbpük halinde paidır küldür ilerliyordu. Adaiar, kıyılar, orman lar .uourumlar, hep arda dogru kovalaşarak birbirinin üzerine abana sbana kaçışıyorlardı. Lçe Denizinde «Sirti» diye anılan, sürütme avı ipini Veli tutuyordj. Rakı şişeleri Deliye, dümen de Tepeliye emanet edilnıişti. Birden Vcli neşeli bir nara attı. Tcpeli kayı£ın yolunu kesmek için orsa etti. Çünkü. orsa cderek yol kesmiyecek oKaydı hızla, balıiiın voltaya takılmış olan yerini, ıneselâ çencsini koparacaktı, \ eli a l a b i l d i | i n e ipi çekiyordu. Tâ arkada, dört beş karış uzunluğunda canlı bir gümüş parçası ycşil denizden sıçradı. Cç balıkçı birden gırtlaklarını koparırcasına «Sinagrit» diye haykırdılar. Uoğrusu, kaçırmağa gelmezdi. Dcli hem süvüp sayıyor, hcm de yalvarıp dua ediyordu. Tepeli de aman şöyle edin, böyle edin, diye boyuna nasihat!er fdivor, tavsi.velerde bulunuyordu. Veliye gelince, o hem küfür ediyor, hem dua ediyor, hem de bol keseden nasihatler vcriyordu. tşte hemen oracıkta ^•akıta bir seylcr oldu. Ya zı\anasından, yayından boşanarak ve alabildiğine uçarak. bir asırlık zamanı bir saniyede tüketip attı, veyahut zıngıldak yerinde saplanıp kaldı. Her nc hal ise, hakikatte bir dakika bile sürmiyen, fakat balıkçılara göre yiız yıldan fazla ıızayan bir zaman zarfında, onlar, küfür, dua ve ö*üt verrrfkteıı başka bir şey yaptnadılar Nihavet, öfkesinden kızitrıp bozarzn, afzından sular piisküren balıU, k u y r u j u ile tckme ata ata çüm diye kayıgm çüvcrtesine düsürüldü. Üç a\cı birhirine sarıldılar, »eviııçlcrinden bir Ralkan sirtnsu, bir hora tepişi gibi bir dansla gııverlcyi davul gibi eümbürdettiler. Kayık yine yol aldı. Bu sefer Tepeli sirtiye, Vell de dümene ?eçti. Derken Tepeliniıı kolu sar'aya t u t u l m u ş îibi sarsılmaya başladı, Herhalde bu sefer takılan nesııc, bir balık degil fakat bir alâraet, bir ada olacaktı. Tepelinin yüzü kıpkırmızı ke sUdi, lesi keaildi. Veli telâşından Delinin istif ettiği rakı şişelerinin üzerinde zıp ııp hoplıyarak çognnu patlattı. Te peli her nasılsa »esini bnldu «Orsa alabanda hire herifler!» diye j ü r l e d i . Veli gövdeıinin bütün yüküyle dümenln yekesine dayandı. Kayık ebediven dünyadan ay rılacakmı? gibi göğe doğru atıldı. Sonra rüısSra dojru yükselirken, giivertesini dimdik bir kiremit damı fibi afıp yasladı. EHerivle güç beİS ambar tavanına tutnnabilen VeÜnin a y a k l a n altından farşlar kayboluverdi. O. orada a r m u t gibf s a r k m i ' havayı tekmeliyordn. Veli elieriyle a y a k l a n üzerine eelmii. denizf has aşaçıva d a ' a n l a r çihl ardı havaya kîlkmıştı. Olanca kuvvetiyle skntava asılıyordn Geminin sancak punyaları hat tâ küpesteleri, adam akıllı denize batmıştı Tepeli. «Aman korkmayınız. batarsak batalım Kocaman bir Orfos yahu, aman k a ç ı r m ı v a l ı m S diye avaz avaz yalvarıyordu Yelken yırtıldı ve bir sürii kordelâ halinde. rüzeârda van raklandı. Kayık hızla dönerek provasını riizçârın sörüne dayadı ve durdu. Balık asılınca ipi kopanp kaçmasın diye Tepeli yavas yavaş balığa kaluma. yani ip veriyordu. Tepelinin avucu ipi sarmaktan kırmızı bibere dönmüstü. Fakat o an, kolu ht le k o p a n l m ı ş olsaydı duymıya caktı. Tepeli her ne kadar cimri davrandıvsa da, bahk eldeki ipin topunu da çckip ?8tür müştü. Artık balığa verileoclip Ualmamıstı. Ne var ki tam o sırada. balık asılmaktan, ip almaktan vazgeçti. Tepeli ipi harıl h a n l geriye alıyordu. Ve eeriye aldığı her karis ipi. Tanrının büyük bir iltlfatı, ve büyük bir iriayeti sayıyordn. Dünyada hinbir çeşit muvaffakiyet vardır. Fakat acaba hangi başarı. t u t u l a n bir balı^ın götürdüğü ipten, gerisin ge riye karış k a n ş çalınan ip kadar hostur. tşte t a m o sırada Hazrcti Allah, Tepeliye karşı, sekiz kollu bir Hint Mâbuduna davrandığından çok daha çömert davrandı. Tepelinin kol ları, mintarifillâh bini bile aş mıştı. Ourmamacasına bin kol la ipi çekiyor. Etraftaki çamlar, denizler, koylar, burunlar, başında fırıl fırıl dönüyordu. Tepeliye yardım için Veli, bir a r a h k ipi elinden almak Istedi. Tepeli oracıkta, ölüvermis olss bile ipten vaz geçmi yeceğini kızçın kızçın haykırdı. Veli ağ kepçesiyle yardıma kosayım derken pantolonunun paçası, güvertede serili duran t a k ı m l a n n birisinin iğnesine takıldı. Güverteden tepe taklak kayığın ambarına devrildi. Başı yarıldı. Ayağa kalkınca ilk işi, «Nasıl? Balık geldi mi?» diye sormak oldu. Bu sefer yakalanan ayı gibi bir Orfos balığı idi. Üstü kah ve renkli, Iâcivertli hâreli, kar nı turuncu mavi benekli bir azraandı. Teşll sular arasından geüyordu, F a k a t kayıjı eörünce, blr torpito destroyeri gibi yana fırladı. Tepeli az kaisın, yürek çarpıntısından patadak guverteye cansız düşecckti. Orfosun dana gözleri k ı z n n kız?ın bakıyordu. Kulakları koskocaman bir demirci köruğü gibi üfleyip püflerken, kuvrnğu güvreteyi şap gap dövüyor ve onu Bağdat kösü gibi ffürletiyordn. Murculuk propagandası Konyadsn Ynrdaknl Alpay yazıyor. Bir takım kötü gayelerle yayınlanclıfı muhakkak olan inkılâplarımıza, Atatürk prensiplerine aykırı nurculuk risaleleri, p^osta ile veya dijer vasıtalarla yurdumuzun her yanına dağıtılmaktadır. Resmi makamlarm, bu davranışlara karşı hiç bir tedbir almadıgını görmekle. Türk gençliği olarak çok üzülüvoruz. Eminönü Meydamnın hâli Topkapı otobüs yolcalan Taz: Ebinönü Meydanındaki otobüs durağınm halı pek fecidir. Meydanı is«al eden seyyar sat>cılann •ediyeler ile otobüs durağını ışgal etmeleri yetmiyormuş gibi, çürük meyvalarla ve kabuklarla meydamn manzarasını da çirkinleştirmek tedirler. Biz Topkapı otobüs yoleulan bu durumdan ve bu çirkin manzaradan çok şikâyetçiyiz!. Sivrlsinek istilâsı Her gün artan okuma isteği Pozantl Tukarı Yirikler K«yfi tlk. Ok. dan YazıliTfrr: Okulumuz öğrencileri maddl imkânsızlık ıçinde olduklarından, kendilerıni yakmdan ilgilendiren yayımları bile sağlayamamaktadırlar. «Çumhuriyet» okıırlarının kitap, dergi, gazete göndermekle bu konuda bize yardım etmelerini «on?uz saygılarımızla rica edoriz. CEVABIMIZ: Yurdun en üera kBselerinde bilo Bu konu ile ilgili bir yazımız üzerine, l*tanbul Belediyesi Basın ve Turizm Müdürlüjünden aşajıdaki mektup alınmıştır: «Şisli mıntakası dahilinde bulunan gazetecl evlert ve Zincirlikuyu civan dere ve bahçeleri sinek mütfadelesl esnasında ilâçlanmıştır. Eylul ayında sivrisineklerirı daha fazla görülmesi sebebi ile daha sıkı bir şekilde ilâç yapılmıjtır.» CEVABIMIZ: Buna rağmen bahis konusu semtlerde üvrisinek istilâsınin önü hâlâ alınamamijtır. Mücadeleye de ' vam edilmesi gerekiyor. ; Çocuk küçiikken, hele ilkokula yeni başladığı sıralarda daha kolay anlaşıhr. İstenilen istikamete daha kolay yöneltilir. Fakat Orta okul baslaymca, ij değijir. Bu devrede anne babanuı çocuğa daha çok ihtimam goıtermesi gerekir. nen, ama ona çok kolayhk sağlıyacak olan bir şeyle başlayınız: iri bir karton üstüne haftahk ders programını çiziniz. Her dersi belli bir renge boyayınız. Örneğin matematiği kırmızıya, biyolojiyi yeşile, tarihi sarıya!.. Sonra her dersın sırasına onunla birlikte götüreceği şeyleri not ediniz: matematik için cetvel, gönye. renkli kalem,. resim için boyalar, fırçalar, resim kâğıdı... Sonra hazırladıŞınız programı odasında, çalıştığı odada, gözunün önünde bir yere asınız. 2) Çantasını geceden rahat rahat hazırlamaya alıshnmz. Alışana kadar yardım ediniz. 3) Çocuğun ev ödevlerinden yılmaması için rahatça çalışabileceği bir yer ayırınız. Yemek mas^sının bir köşesinde ödev yaptırmaya kaikarsanız her yemekte kitapların yeri değişe değişe bir yılgınlık gelır çocuğa. Ayrı bir masa verilirse rahat ettiği gibi kendini büyük adam olmuş gibi görmenin zevkini de tadar. 4) Çalışmasını y a n m bıraktırıp çarsıya yollamayınız, ufak tefek yardımlar istemeyiniz. Bunlar çocuğun çalışma hevesini kırabilir. 5) Kitaplarmı sevdirmenin yolunu arayınız. Özellikle lugatleri. Başı sonu belirsiz gibi görmekten uzaklaştırınız, o kul boyunca kendisine doğruyu »öyliyecek yardımına yetişecek birer doıt olduklarını anlatınız. 6) Bir vakit ev ödevlerini sız ayarlayınız. Bunları, veri lecekleri günün gecesine sıkıştırmaktansa öğretmenin verdiği gün hazırlamanın çok daha iyi olacağını gösteriniz ona. 7) Hiç bır zaman onun yerine ödevıni yapmayınız. Içinden çıkamıyorsa, nereye takıldıgını araştırıp gösteriniz. Elinizden geliyorsa yeni baştan o konuyu anlatınız ama ödevi kendisine bırakımz. 8) Okula gönderirken, elinizden geldiğince, üstüne başına dikkat ediniz. Arkadaşlarının yanmda kılığından utanan çocukta asağılık kompleksı başlar. Yalnız bugünü değü, yarını da gölgelenir o zaman. 9) Bütün ö j r e t i m sorumlulu ğunu öğretmene bırakmayınız. Okulla ışbirliğı yapmak boş söz değil, bir ıhtiyaçtır. öğretmenini ona karşı tenkid etmeyiniz. Gözünden düşürmüş olursunuz. Bir daha değer vermez ufak eleştirmesine isyan eder. 10) Bırakımz, okulundan istediği kadar çok söz etsin. An cak o vakıt ileride bir güçlük çıkmca da size açıiabilecek, okul konusunda sizi yabancı gi bi saymıyacaktır. 11) Cesaretini kırmayınız. O toriteyi ayarlamak önemli olduğu kadar da nazik bir iştir. Zekânızı kullanmahsınız. Kırık bir not evde bir dram olmamalıdır. Okul hayatı bu. Tıpkı gerçek yajayış gibi onun güneşli ve gölgeli günleri olacaktır elbette. 12) Okuluna gittiğiniz günler önem vererek giyininiz. Ar kadaşlarının sizı tenkidi çocuğu bütün o çevreden soğutabilir, yıldırabilir. BAY OSCAR: PROF. NİMBÜSDN MACERALARI: JANETN KIZJ 298 Tiyafrolar İSTANBUL tW ŞEHIR TİYATROLAR1: FATtH 22 01 71 . Saat 21 de «Tank», her cumarte?l ve Pazar 15.30 da «Blraz Gellr mlslnlz?». KADIKÖY 3 06 82 H «Sekiz Kad:n» saat 21 de. Matine Cumartesl. Pazar 15.30. IPerşembe tatil). TLPEBAŞI 44 21 57 • «Macbeth» saat 21 de. Matine Paz?r 15.30. (Perşembe. Cumartesi. Pazar Opera) ÜSKÜDAR «Mum Söndü» saat 21 de. Matine Pazar 15.30 da. (Cuma tstil! YEN't TtYATRO 44 04 09 Her gün "l8 de. (Cumartesl, Pazar matine 15.30 da) «Scapin'ln Dolaplan», Suare 21 de «Çalıkusu» (Salı tatil). ŞKHİR OPERAS1 442157 (Tepebası Tlyatrosunda) Yalnız Perşembe ve Cumartesl. Pazar »aat 21 de «Rlgoletto». ÖZEL TtYATROLAR: ALPAGO 21 57 22 «Hiyat Tatlıdır» saat 21.15 te. Matiae Çarşamb». Cumartesl, Pazar 1B.15 te. (Pazartesl tatll). AZAK 22 S2 46 «Uyiin Süleyman» sa:it 21.15 te. Matlr.e Çanjamba, Cumürtesi, Pazar 16.15 t. (fazartesi tatil). DORMEN «Ayı Manalı» Saat 21.15 te. Matine Çarşamba. Cumartesl. Pazar 15 te.(Pazartesi tatil). ISTANBUL 44 22 3fi «Canbazoğlu» taat 21 de. Matine Çarşamba. Cumartefl. Pazar 13 te. KARACA 44 66 66 «LÜKS HAYATi) Her ge. ce 21.30. (Çarşamba. Cumartesl, Paznr Matine 18 KENT OYÜN'CULARI (Sus Tlyatrosunda) . «San d.TlS'eltr ve Dors» Hcrgün saat 18 de. Pazartesi gecclerl 21.15 te. KÜÇÜK SAHNE 49 56 52 sajt 21.15 te «Çlkolata Sev. gillır.» (Bugün 18 de temsil yoktur). ORALOGLU 4» 49 35 «Karanlıgrın Içlnden» saat 18 ve 21.15 te. Matine Cumartesl. Pazar 15 te (Pazartfsl tatil) Sinemalar ATLAS 44 08 35 «Korkunç Kumpanya» S. Lo. ren A. Qulnn (t). ÎNCİ 48 45 95 tTo»forlu OjTina Gelmez» O. Günsiray, N. Köksa] (Suarede). KONAK 48 26 06 «Rom»da Blr Aşk» (F) M. De. mongeot, E. Martinelli. LÜKS 44 03 80 . «Kanun Kanundur» L. Oraloğlu. LEVENT «Tehlikell Tuzak» R. Wldmark (t). SARAY 44 16 56 . «Şarkıcı Kır» Efgan Efekan. StTE 47 77 62 «Kahramanlsr Şeftri» J. Wayne, D. Martln (1) (Suarede). ŞAN 48 67 92 «Çıkar Yol» E. Kolçak. E. Fer. TAN 48 07 40 . 1 «Herkül'ün Intikamı» F. Crawford (1), 2 lYaraın Hafiye» J. Lewls <î). ÜNAL 44 93 06 1 «Okyanusa Karşn (T), 2 «Ben Kimim?» (T). YENİ AR 44 28 51 «Ka dın Korsan Olunca» L. Gastonl. J.Courtland (T). YENİ MELEK 44 42 89 «Suç Klmln» A. Gulnnes . B. Davles (1). YENİ TAKSİM 44 31 91 «Foafnrhı Oyuna Gelmez» O. Gunşlray. YILD1Z 47 63 42 . 1 ftKanun Kanundur» L. Oraloğlu. 2 . «99 Mustafa» G. Beyhan. ZAFKR 44 93 0S 1 «Cenglz H»ntn H.ızlncVri» (T), 2 . «Senl KaybederMim (T). «l'l'IVIHUKÎYET ın EdebJ Tefrikası: 151 ~ ^azan: PEKIDE CELAL Yusuf efendi çekilitken onun sesi gurler kapıda : « Hanıraefendi nerede?» Hanım her zaman orada. ateş ba şında kendisini beklediğimi çok iyi bı'.dığı halde neden her zaman aynı so.uyu sorar eşikte bilmem. Kendisini yorgun, tasalı karsılardı bakışlarım, isteksiz gülüşüm karşısında öfkesini yenmeye, gülIrıeye çabalayan sarı gözlerini görür gibı oluyorum Evııı ıçinde ikimizin de en, sevdığımi/. yer, o çahşma odasıydı saııınm. Bütün bir kışı oraya sığınıp geçirdım villâ Işık da. Nermin Hanımın hayaline kapardım kapıyı. Onun sevmiyeceği, hoşlanmıyaca ğı kadar sade, rahat tertiplenmişti oda Gizli hazinelerin doldurduju bu yerdi ayrıca. Amerikadan gelmış, her köseden ses veren pi" kâplsr güzel resimler, raflan bir boydan bir boya dolduran bulunmaz kitaplar, hepsi oradaydı. Cihangirin usta, artist eli, Nermin Hanımdan arta kala'n, çok şeyleri süip süpürmü=tü bıle. « Oturmak, yaşamak için bir yer, gosterış ıçın vıtrin değil!» demiştı bir gün Vıllâ Işığin merdı venınden, tavanlarına kadar yal nız gösteriş olduğunu söyleyıp, ağabeysinin tuberosoiarı, çıçek serlen, Nermin Hanımın goblenleri, vitrınleri dolduran antikaları ile alay eriecek kadar kürkusuzdu sırasında. Bütün o güzelükierın. varlığın ortasında yorgun. bezgin, kuşku da bir kadın bulmak akşamları! Kâzım Işık buna kızardı en çok Villâ l^ık, onun başansının bir a nıtı, elle tutulan, gözle görülen gerçek yapısıydı Belki de o yüzden bağiıydı Öylesine oraya Mektup olayındaki tutumu bile bana yetişmek ıçın değil. o evi elden çıkar • mamak ıçın bıılduğu en kolay dav ranıştır. aslında. !STe yapardım bütün gün o ko ctman evin içinde berı? Onu riüfünürdüm! Boyuna, sabahtan »k?«1 ma kadar! Boşa akardı saatler çoğunca. Nadia'nın gevezelikleri bitip tükenmezdi. Sonra Serra gelirdi. Akşama kadar yeni sevdaları nın, çok önem verdiği kaymak takımın dedikodularını «Aman kim se duyrr.asın Kırpiciğim!» diye anlatır, boşahrdı. Bir de peşinden ay rılmıyan Cihangir vardı. Sinsice yüreğime gjrmeye, beni kendisi ne kötülük ortağı yapmaya çaba laa;ğını az zamanda anlayıvermiştim onun. Nermin Hanımı yormaya bayılırdı. «O hasta kadın!» diye başJardı söie. Ağabeysini be n:m gibi elde tutup, baskıya ala madığını söylerdı. Bunu başaran birinin gizli bir giicü, bir başka artamı olmalıydı Sır vermıyen ka palı yüzünün gerisinde asıl Macirieyi arayıp bulmaya, tanımaya çabaiadığım, yan alayla söylerdi Vorucu>du bütün bur.lar. Ams hep Mndcn yoniL'u yalnızlı^ım, fayda • «ızlığımriı Sevdanın yatışıp, uyudııfu ânlarda ccrçekler çıkıyordu y»va? yava? yüze? Hüsnü Bey arîlayışh, yorgun bakışları, iyi insan yüzü ile tekrar yaklaşmaya, hayallerime, düşün celerime karışmaya baçhyordu. Orada ateşin karşısında gerekü bir insan olmaktan çıktığımı ve bır daha hıçbir zaman olamıyacağımı düşünmek, işte en çok yoran buydu beni. Onun işlerine ortak olamıyacağımı anlamıştı'm az za manda. Birbirine bağlı bütün o vapurculuk, yapı şirketleri banka lar. bunun aşırı tutkusu, bir ku mar gibi oynadığı hayatı için ge reklı araçlardan başka bir şey değildir. İsteği, para kazanmaktan çok, gücünü sürdürüp ezmek, yen mekti insanları. Benim varlığım, benim çocukca hayallerim, inatlarım, coşkunluklarım, bunlar küçük çerezlerdi gündelik yaşayışımın :çinde. Küçük ışıklardı parlayıp sö nen hayatında. Biraz Sevda oyalan ma. büyük yorgunluğunu dinlen • dirirdi. însan. sevdiği ile atıçm•ca kavganın bile tadı başkaydı Barışmak daha tath olurdu hem.. Bunlar, benim düşüncelerim, kuş kularım değil Onun sözlerinin arasında parhyan gerçekler açık ca! • Eğer, işleri temelinden değiştirip, sonsuz bir sevda içinde, dün yaya yararlı olmayı, Kâzım Işığı iteleyip. elie ettiğim güçten, varlıktan başkaları yararına, toplum için faydalanmayı kuruyorsam ben!..» ALEMDAR 22 36 83 «Çkar Yol» E. Kolçak. AYSU 21 18 17 1 . «Nilüfer» G. Arsoy, 2 «Tatlı Günah» A. I«ık. BIJLVAR 21 35 78 «Fisforlu Oyun» Gelmez» O. Günsiray, N. Kttksal. CEMBERLİTA» 22 25 131 «Kızım U4runa)v E. Constantlne (T), 2 «Plâ). da Bulusalım» D. Modugno (T). MARMAKA 22 38 B O «Kahramanl»r Şehrt» J. Wayne D. M»rtln. MELEK (Eyüp) 21 58 761 «Fosforlu Oyuna Gelmez» O. GUnşiray, N. Kök. sal. 2 «Ya Ben ya O» A. Işık. ŞIK 22 35 42 «Fostorlu Oyuna Gelmezn O. Gün?lray. N. Köksal. YENt 22 58 92 . 1 «Kızım Ugnına» (T1*. 2 «Plâj da Buluşalım» (T). YENt (Bakırköy) 71 88 25 1 «Metellksiz Açıklar» M. Nur, 2 «Cafer Çocuk Hırsızı» S. Kaıjer. OPERA 36 03 21" «Fos. forlu Ovuna Gelmez» O. Gunşiray. SUNAR 36 03 69. 1 nBerlln Esran» V. Johnson (T), 2 «Tobi Cambazha. ne Çocugu» W. Disney (T). SÜREYYA 36 06 82 «Affedllmeyen» Burt Lancaster (î). YCRT 36 97 68 «Ateşll Kan» ö . Çellk. G. Yazar. ne 15 tc. (Cuma tatil). ODA TtVAROSU «Ame rikan Rüyası» ve «Kargalar» saat 18 de (Pazarte?l tatil). ÜÇÜNCÜ T. «Rr,5e Berrd» saat 20.30 da Pazar matl. ne 13 te (Cuma tatil). ÖZEL TİYATROLAR: MEYDAN 8AHNESİ «Aceleci Kalb» Suare saat 21.15 te. Matine her gün 18.15 te. . (Çarşamba tatil). KCLÜP «KUçük Hanımın Kısmeti» Belgin Donık TAYYARE «Kızım Uğ. runan E. Costantine (F). BURSA AHMET VEF1K PA$A (DEVLET TİYATROSL) «GBç» her gece 20.30 da (Pazartesi tatil) ALEMDAR 1 cıAşkın Kanunu» R. Schnclder (T), 2 «Prensesln Macerasıa S. Loren (T). ANKARA «Kanh tntikam» J. Chandler, S. Hay\vard. (t). BÜYÜK «Büvük Taar. ruz» Anita Ekberg (T)' . GÖLBAŞI «Çöp Çatan» F. Glrilc, E. Knlçak. RENKLİ «Portoflno Aşıkları» M. Morgan, M. Mastroianl (t). l'LUS «Safo Cengâver Kıraliçe» K. Matyhe\vs, T. Louise (I). Sinemalar DllLK ı f.l)S.vaü Ctnnetten çıkmadır:> Allki Yu\Taklakl (T). 2 «Ca. suslar çarpışıyon» D. Adams (.T). TAYYARE 1 «Çift.Nikâh» A. Işık, L. Sayar 2 . «Kezban» G. Arsoy. M Nur. ADANA İZMİR ŞLl'llt , . ! A i;.":.L" «Cengizhan'ın Blsikletl» caat 20.30 da. (Pazartesl tatil). ANKARA DEVLET TIYATROSll «Ağaçlar Ayakta öltir» saat 20 30 da. Matine Pazar 15 te (Pazarîcsi tatil). DKVLET TİYATROLARI: BÜYÜK TİYATRO Saat 20.30 d» «Vişne Bahçesl». KÜÇÜK TİYATRO «Mor Cefter» saat 20.30 da Pazar n:atine 15 te (Pazarteii tatil). YENİ SAHNE «\Voyzeck . Leonee İle Lena» saat 20.30 da. Pazrfr Mati BÜYÜK 1 «lntikam A. levl» A. Işık. 2 «Sokak Kızı» F. Hakan. ELIIAMRA «Plâ.id» Bu. luşahnrj D. Modugnn (t) İKBAL 1 cTchlikeii Tuzak'» R. Wldn:ark (T). 2 «Korkunç Kumpanya» A. Qulnn (T). ALSARAY «Macera Bö.i le Ba^laciı» S. Loren, C Gable (T). ERCİYEŞ «Vahşi Aşk). G. Cooper, M. Schell (T). LÜKS 1 «Kahraman Kılavuz» T. Martin (T). 2 . «Korr.andclar Savaşı» D. Andrews (T). K1SALTM.\I.\K: (T) Türk çe, (F) Fran^ızca. (I) tngılizce. (İta) italy<<nra. (A) (Almanca, <H) Hintçp (Y) Yunanca. 'Arkası var)