Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 lemmuz 1S55 CUMHURÎYET 22 Ağustos 1951 sabahj Paris hapi neticeyi vermiştir: tJoanovici odasından, telefo»anesinden şişman bir adam çıkmış, tekrar hürriyete kavuşmuştu! Bu a nun başından hiç bir yere kıpırdam, uzun zaman Fransız gazeteleri damamakta, günlerce, haftalarca onin ( (M. Joseph) diye bahmsettiği [ rada kalmaktadır. Hurda demir üp) y ğ nıyarak vakit geçirmisti. Her hal mış, tekrar yakalanarak dört yıl Joanovıci idi. Polis, dolandırıcılık zerinde 1 yapanlan, gene telefonu 5 de, evinden en az «lli sokak ötede mahpus yatmıştı. yaptığı, karanlık bir çok işlere bur il», birbirlerin* tanıştırmakU, is olan Woodlawn mezarlığına asla Polise «istenildiği gibi» :fade nunu soktuğunu tesbit etmis, ya zeminini hazıriamakta ve komisyoRÖPORTAJI YAPAN: YAŞAR KEMAL Kendi ifadesine göre Hauptmann gitmemiş, orada ne doktor Con vermiş olduğunu iddia eden sanı ] ı de onu hapse nunu da almaktadır. O kadar. Ayka amlş> m a hk*me sıkl halde olan tomarları «gevşet don'la, ne de bir başka birisile. ne rmş» ve sıkarak mümkün mertebe o akşam, ne de başka herhangi bir ğın, zabıtlar mahkeme huzuruna j göndermişti. Fakat bu, kolay olma nı zamands devlete, muntazam bir ; ceîbolunduğu zaman daha dyadc mıştı. Çünkü harb içinde de bu ka şekilde veıgı ödedığı de görülmüssuyunu çıkarmış ve sonra bir ıco gün kat'iyen buluşmamıştı. kendi istediği gibi cevab /ermiş. ranlık işlerine devam etmiş olan tür. Polis diyoı ki: vaya doldurarak bu «emanet» paşeyler Joanovici «Fransız mukavemet ha «Joanovici tekrar zengin olDoktor Condon'un «John» a 50 birbirini kat'iyen tutmaz rayl garaja götürmüştü. Garaıda, para tomarlarını kovadan bır se bin dolan vermiş olduğunu ifade söylemiş olduğu anlaşıldı. Bu tfa reketi» ne para yardımında bulun du? Nasıl oldu? Ankyamıyoruz. pete aktarmış. sonra, bu sepeti al ettiği 2 nisan 1932 akşamı da gene delerle biraz evvelki cevablar:nın muş, sağda solda destekler sağla Fakat bütün hesabları, işleri namus iu!» ifade da birbirini tutmadığı belirti'diği mıştı. tından iki tahta parçasile destek bir cumartesi idi. Yeminle **• ltyerek garaj tavanına çıvilemiş. ettiğine göre Hauptmann o gün sa zaman Hauptmann hiç sıkılmadan Joanovici, 1951 yılında hapisten kapak olarak da üstüne bir başka at yediden on ikiye kadar, birden vaktile hakikatin «ancak bir kısmı çıktığı zaman borclu vaziyette idi. Fransız dergisi diyor ki: sepet geçirerek olduğu gibı fcırak de beşe kadar bütün günü işinde nı.> söylemiş olduğu cevabını. ver Onun, yarım milyon Türk iirası çalışmıştı. Işinden çıkınca. yeraltı di. «Fransız telefon işçileri grev ilân rmştı Hauptmann, söylediğ'ne göre, trenile dosdoğru evine dönmüş ve ettikleri gün, Joanovici ıflâs edeEl yazısı mütehassıslarına tevdi borcu olduğu biliniyordu. paranın ne miktarda olduğunu ilk saat altl sularında evine varmışt!. edilmis olan v<9sikalarm dışmda po cektir!» ağızda merak etmemiş, Ancak araHürriyetine tekrar kavuştuktan Aralarında senelerdenberi asla oo lisin elinde Hauptmann'ın evinden Bu sözlerle, eskicinin nasıl bütün dan epey zaman geçtikten sonra zulmadan devam edegelmiş )lan almmlş olan not ve muhtıra def tam 3 sene sonra tesbit edilmiştir faaliyetini bir telefona bağladığı parayı saymış, fakat hiç bır zaman an'ane icabı. her ayın ilk cumarki, Joanovici bütün bu borcunu anlatılmak istenmiştir. Joanovici, karısma bu' »keşfinden» bahset tesi gecesi Hauptmann ile yakm ar terleri de vardı. "Imza» kelimesini siimiş ve tekrar zengin olmuştur! telefonu başmdan ayrıldığı zaman memışti. Gene Hauptmann'a göre. kadaşları evlerden birinde topla ve diğer bir yığın imlâsı yanlıs Bu hâdise, Fransada bir çok kimse odasınm penceresine kadar yürükelimeyi sırf polis sopasınm terr lerı hayretler içinde bırakmısür. Fi?ch 1934 yılı nisanının sonlarına narak bir «müzik gecesi * «rtib didi altında yazmış olduğunu idmekte, biraz temiz hava almaktadır. doşru. Almanyada ölmüştü. Polis, gene neler döndü diye tahki i 'ö'^"""' "'.'"" v c '""."""","""?" l °T" ederlerdi ... , , . ! Butun vucud hareketı de bundan dia eden ve meselâ İngilizce keli , Evinde bulunan fidyei necat pakat üz«nne tahklkat yapmi} fakat ibarettır. Doktorlar kendisini son 2 Nisan akşamı da sıra Haupt melerde «n» harfinin yahud yerini hiç bir sey bulamamıştır. rasının men^ejni böylece anlattıkgünlerde muayene etmişler ve bu «ght» harf terkibinin sıra?ım tataiı sonra, Reilly'nin mahirane bir mann'larda idi, ve bu toplantı'.snn Paris dergilerinden biri Joanovı (telefonla penoere arasındaki yüşekilde tertiblemiş olduğu suallere j daimî azalanndan Hans Kloeppen yın etmekte güçlük çektiğmi as:a kabul etmiyen sanığa. norrral şart ci'nin tekrar, bu kadar kısa zaman rüyüş) kâfi olamıyacağını, dışarı cevaben n.? vak'a gecesi ne daha burg o akşam gelenlerin ilki ol lar altında yazmış olduğu bu defda ,nasıl zengin olduğunu |öyle an çıkıp biraz yürüyüş yapması lâzım evvel, ne de daha sonra Hope mustu. geldiğini anlatmi|lardır. terlerdeki notlarında mümasil an latmaktadır: Saat yedide gelmi; olan Hans'tan well'e (yani Lindberghlerin malihslar gösterildi. Bu notlarda «yet «Joanovici, iş hayatın» eskici • ** kânesinin buiunduğu yere) asla git gayri galiba soyadmı hatırhyama miş» mukabili "seveNtyn kelim??i mediğıni, L;ndbergh'lerin oğlunu dığı njimmyn isminde bir diğer «seNvety» seklinde yazllmıs 'ght« olarak atılmıştı. Bilhassa paçavr» Urfada Halilüırahman gölü 1951 yılında hıpishaneden çıkan ömrunde görmemiş. oiduğunu sövıe arkadaş daha da vardı. Bu »müz k terkibinin içinde bulunduğ'j Curtis üzerinde çalışmıştı. Hapisaneden «Canım hazine olanı yıksınlar, de güçlü olur. Çocuk ceylinların 2 di. Aynı şekilde, polis tarafından geceleri» nde Kloeppenburg kitar, WriGHT isimleri ise CurtısWrı çıkınca gene bu mesleğine döndü Joanovici yarım milyon Türk İirası süduyle büyüyor. Büyüyüp oa altı ötekine de dokunmasınlar.» Fakat sermaye yoktu. Kardeşi borclu bulunuyordu! Eskicilik yapyüzieştiriiinceye kadar doktor Con Hauptmsnn da mandolin çalarlardı. HGT şeklini almıştı. yaşına geliyor. Geüyor ku vakti Urfanın en hoş, insanın kolay koSalih Efendi: Mordhar ile bir iki tanıdığı kendi mağa .başhyan bu (iş adarru) nın don'u da hiç bir yerde, hiç bır şe 2 Nban gecesi, böylece, cala eğ «Yağma yok» dedi. «Yagma geldi, diyor kendi kendine, bıx geBunlara rağmen Haputmann ken sine biraz yardım ettiler. Fakat 1954 yılında bu borcu t&sfiye ettiği lay ayrılamıyacağı yeri, göller kılene saat on bir buçuğa kadar neşe küde görmemiş olduğunda ısrrar disinin olduğunu. ale!â'"e şartlar Joanovici, başkalarının parası (!) ve parı kazanmağa, vergi vermeğe yısı. Ağacları, akpak csmileri, sıkır yok O hazineyi oraya koyan, o sihri ce mağarasından çokıyor. Gucünt etti. Tabiatile kendi ifadesine gö içinde vakit geçirmişler, sonra şıkır suları... Sabah öğle hep Halil yaçan ahmak mı? Hazınenn hangi guç yetmez. Ceylân südüyle rrüyilaltında yazmış olduğunu itir=tzsız ile sığıntı halinde yaşıyacak bir başladığı resmen ilân edilmişti. re çocuğun gecelik tulumunu da Hauptmann yakm arkadaşı Kloepİbrahim camİ5İndeyim. Camiin içi ma'ncınıkta olduğu belli değil. Ya muş herif. Varıyor mâbedlerine. n« kabul ettiği bu notlardaki hıtalar adam değildi, eskici olarak hayatm Eskicilikle 3 sene içinde yarım görmemişti. Tulumun sarıh olduğu penburg'u otomobilile yeraltı trela fidyei necat pusulalannda rast atılmış zengin olmuş, hapse gınni| mılyonu nasıl kazandı? Bundan son ne oturup düşünüyorum. Strin hazine var diye kıyamet mancığını kadar put varsa hepsini kırıyor Bal kâğldın nereden ahndığından b'ha ni istasyonuna götürmüştü. Doktayı da en büyük putun boynuna : Dört bir yanımdan, camiin du\artor Condon'un bahsettiği mezariık lanan aynı çeş d hatalar arasmdaki ti. Tekrar eskici olarak başlamayı ra da tekrar zengin olmak için ne ları dibinden, odalan içinden sular yıkarlarsa... Onun için kims« ha asıyor. Sabah oluyor, güa ışıyor, berdi. zine aramağa cesaret edemez. O benzerliği ve münasebeti asla ka kararlaştırdı.» yaptı? ' «İlmik gibi boynuna dolanan» ise Hauptmann'ın ev:nden kilomet bul etmedi. akıyor. Çok da güzel bir yapıîi var hazine orada öyle kalır. Kıyamet putpereatler gelip görüyorlar ki na Verilen izahata bakılacak olursa, Fransız basınmm verdiği tafsilâü Bu eamide İnsanın içine bir p?rıb gününe kadar kalır. Mancınıkları görsünler, bütün putlar tuz buz t.lmerdivene gelince, sanık, bu mer relerce ötede idi. AHı sene kadar (Arkası var) Jonovıcı hapıshaneden çıktıktan bir eksik görenler çoktur. Bunlar Joa lik. bir karanlık çökmüyor Bu ö yıksak. şimdi şimdi, hemencecik kı muş, kim yaptı bunu? Bakıyorlar diveni mahkemede delil mahiye evvel bir cenaze münasebetiıe bu kaç gün sonra Marvejols'da toptan novici'nin (büyük çapta) islerle lüm havası çökmüyor. mezarhğa gitmişti ama, o îece <attinde gösrerilinceye kadar kat'iyen Aydınhk. yamet kopuverir. Ne Alamam kalır, ki balta büyük putun boyuunda agörmemişti. Merdiveni kendi yap iyen o taraflara gitmemişti. Ha Jandarmalann elnden kaçan cı bir (eskici) kendisine telefon et meşgul olduğunu ve hattâ beynel Camide ak sakallı yaşlı adamlar da ne Fransızı. Dünya yekten an ufak sıh. Acaba? Bu arada çocugTi da uptmann 26 kasım 1933 günü Green mâbedin bir koşesınde buluyorlarmiş ve tavsiye istemiştir. Bu hâdise : m j] e ] münasebetlerini de sağladığını var. Salih Efendiyle ahpab olduk. tığı idriıasına gelince gülünçtü: dolandırıcı, Konyada olur » wich Village'd» sinemaya gitmış «Ulan sen mi kırdm bunları's diye Joanoviciye bir fikir vermişti. Lo ] söylemektedirler. Fakat bu iddia Her Urfah gibi, o da Urfas nı sevi «Böyle derme çatma merdi olduğu idd asını da kat'iyetle redSonra başladı uzun uzun man soruyorlar. «Yok» diyor, • b n kır<e zere'de küçük bir oda kiralamış ve ları destekieyecek hiç bir ipucu yor. Boyyna Urfadan konuyayor. yakalandı ven?" diyordu. oBeni meıangoz! cınıklar niçin, nasıl kurulmuş, o madım. Bakın o büyük put kumıj. detti. (Dikkat edilirse, bu tarih. saLt Konya IV (Telefonla) İki ay j bir de telefon almıştır. İşte diyorlar mevcud değildir. Öğle sıcağı çatır çatır ederken bi? nun hikâyesini söylemeğe. Ne kaUsta marangoz. Almanyada teknik Balta onun boynunda asılı.» Diyornığın CFisch'in kendisine içi para yeniden kazandığı milyonlar bu te Joanovici, harb içinde para ka camiın aydınllğında, serin suların kadar evvel İstanbulda mevkuf buokul bitirdi ben. Hıç böyle merdidolu kutuyu emanet etmiş olduğu lundugu s.rada Cerrahpasa hasta l e f o n «>' e s i "de gelm.ştir! Son za zanırken, (Fransız mukavemet ha başında keyif çatıyoruz. Urfaya dar karşılaçtıksa camide Sal'h B lar ki, <sen delisin çocui. O cansız ven yaplyor ben?» fendiyle hep mancınık ;\ikâyesmi put, putları nasıl kırabilir!» Çonu söylediği tarih ile bu kutu iç.n™«1««»« Londradan Belçıkadan reketi) ne para yardımında bulu dair her şeyi en iyi Salih Efendi bıKendi yapmadığıru ve ilk defa de para bulunduğunu «keşf» ettiği nesine girerken jandarmalann ejin v< h a t t anlattı. cuktur bu, kızıyor oğui. Bır kızıden kaçan ve izini kavbettiren ma; ^ Amerikadan b.le Joanovı narak,. dostlar teminine çalııırdl. liyor. mahkemede gördüğünü iddia ettiği tarihten «vveldir.) 26 kasım Haupt «O zamanlar buralarını Nern yor Ama ne kızıyor! Beney .aıanMo e d i h o r v • > « kendisın Şimdi de aynı adamın kazandığı pa ruf doland.rıclardan Adnan Güler, jj« ' >'« * * bir merdiveni, tabiatile. otomobiUrfa kalesinde minare *«'.:!ı'..ğ.n rud idare ediyormuş Zulmünün iıs sızlar diyerek, onlara vuruyor. • Sz •i mann'ın doğum yıldönümüydü. Her diğer adile BitlisH Sülevman Ş eh IId e n ilk'r alın.yormuş. Eskı dolan ranın bir kısmını, (yardım cemiyetle lıle taşımış nlmasına da imkân yokdırıcı da bu tavsıyelerine mukabıi ri) ne gönderdiği tesbit edilmiştir. da, uzun iki sütun vardır. K?'F yı tüne zulüm yokmuş. tn^ancrı diri neden cansız b:r puta tapıyorsunua d b t l i kbi halde böyle bir günde evinden ki rimizde bir tüccarı dolandrurken d tu. Maringoz âletlerine gelnce, teş kılıp harab olmuş, onlar dy'.e dim diri ateşe atıp ya''tırıyorm i= Yer öyleyse? Hak dınıne gelin.» İji " küçük bir komisyon alıyormuş! lometrelerce ötedeki bir sinemaya. polisler tarafından yakalanmıştır. Eskici loendisinde.i dik duruyorlar. Sütunlar lek parça tere de. rende de, keskiler de ken'ii. yeryüıü oldu olalı hüküm Nemrud duyuyor. Aradığımızı buihem de yalnız başına gidecek yerBöylelikle para kazanmağa başh şüphe edenler için diyor ki: Konyada ayrıca 6 kişiyi dolandisinindi. Fakat, Lindberghlerin taştan yapılmış değil, duva' gib darın böyle zalıminı görmemiş. duk diyor Yakalatıyor Halil İbrahi «Hesablarım ortada, yaptığım parça parça taşlardan örmüşleı Bu Halk amanallah demiş şerrinden. mi. Asıyor asılmıyor. Boğdujuyor duvarı dibinde bulunmuş olan çey de, o günü evinde karısile ve ar diidığı anlaşılan Adnan Güler, dün yan Joanovici daha sonralan (hurkadaslarile '<utl>mış olmasl çok da akşam iki jandarma muhafazasında da demir) ticaretine atılmıştır. Po i | ortada. Daha ne ıstiyorlar?» rey pusluk keski ile en uiak bir karşihkh iki kocaman süt'ira Ur Yıllarnan bir yıl, günlcrden bir gün boğulmuyor. Kestiriyor, kesilmiyor. İstanbula gönderilmiştir. I lis tarafından yapılan tahkikat şu Hâmi S. fa'alar «Mancınık» diyorıar. alâkası yoktu. O firmanın yaptığı ha akla yaklndı Nemrudun sihirnazları remil armış. Hiç bir şey kâr etnliyor. Yerın aike?kiİPrin tek müşterisi değıldi ya! Hauptmann Kendi avukatının Salih Efendiye: bakmışiar ki, işler kötü. karanhk... tına gömüyor, çocuk gülerak geri 1 Mart 1932 gününü nerede ve suallerine verdiği cevablarını po "Kale yıkılmış bitmış de bu Bir çocuk doğacak bu yıl. Nemru çıkıyor Yağma mı bu, ceylân sütü nasll geçirmiş olduğu sualine ver lisi ithamla tamamladi. 'fadesine gö sütunlar nasıl öyle dimdik kalmış?» du öldürecek, halkı da hak dinine emmiş çocuk. Nemrud edenuyor, diği cevaba göre o günü sabahın re polis kendisini dovmüş. uykudan diye sordum. davet edecek. Bunu Nemruda söy kalenin dibine günlerce, küçük bir sekızinen akşam üzerinın geç saat da mahrum ettrek suretile serye «Evvelâ çok sağlam yap:l«Tuş lemişler. Nemrudun öfkesi basından tepe kadar odun yığdırıyor. Odun lerine kadar New York'ta iş ara me çevirmişti. Eüne b r kalem tutır. Sonra kaleyi taşları için insan çıkmış, demiş varın bu yıl ne ka ateş alınca tabü yanına yaklaşılmaz. makla geçirmi^ti. Akşam karanlı ruşturup mütemR^iyen yaz, yaz, lar harab etmiştir. Halhuki efendim dar gebe ksdın varsa öldürün Düş Onun için de kaleye bu mancınığl ğında ev.ne dönmüş, sonra, saat yaz demişlerdi. İTstfHk neyi ııasıl manclnıklara kimse el süremez.» müşler ortallğa ne kadar gebe ka dikiyor. Odunlara ateş veriyorlar. sekiz nuçuk sulannda. karısımn ça yazacağını da onlar sövlemişti. «İm «Neden?» dın, ne kadar yeni doğmuş çocuk Alevler gökyüzünü tutuyor. Be^ lışmskta olduğu Fredericksen lo za» yerine «imzma» yaz diyen po «Süremezler. Çok çok tehlikt varsa öldürmüçler. Bunlar aıa.ınna yuz metreden yanına yakiaşümıyor. kanta ve pastaneine gitmişti Ora îisti. •Gazete" yerine «gazeîteı vaz lidir. Amanallah.. O mancınlklar yı Zeliha adında bir gene kız varmış Mancınığa koyuyorlar Halil Irjrahida dükkân sahibi Fredericksen'i gör diyen polîti Bu iskenceden sonra kılacak olsun... Felâket. Felâketi o Kocası yok. O da gebe olacak değil mi savuruyorlar atjin ortasın»... muş, beraber kahve içmişler. sonsavcı ve sorgıı hâkiminin karş'.s'na zaman gör. Dünya nasıl un şji^ı sav ya. Zelihamn gebeliği de bell: de Nemrud seviniyor. Bir de bakıyorra da patıonun kurd köpeğini biraz çıktığı zaman öyleine knrku iç'nruluyor o zaman gör. Atoın borr> ğil. Sonra da Zeliha kaçtmş bır lar kı iş başka, ter;ine. Ne görsündolaştırmağa çıkarmıştı. Bunu iyide idi ki. aynı çeşid muameleye bası neymiş. Mancınıklar y.kılsın mağaraya saklanmış. İşte bu ma ler! Parmakları ağızlarında kalıyor ce hatırlamasının sebebi, köpeğ Ateşin ortasında bır cennet b*hç«da atom bombalarını o zaman gör.» ğara.» dolaştırırken yanına tanımadığı bi maruz kalmıyayım ciye soruan;ara si... Aievler 0 anda parıl oani bir hep onların istediği gibi cevüb vçr Camiin içinde ayrı bir oda var. Salih Efendinin dilinin altmda hır risinin yakjasıp keındisini köpek su olmuş. Odunlar da bakk olmuşmişti. Kapısı kapalı. İmam geldi açtlrdık şey vardı hakkında sıgaya çekmiş olmasıydı. lar. Çiçekler açmış, bülbüiıeı otüT «Nesi var bu mancınik'a'ın? Önce bir su gördük. Gölün suyu yor. Halil İbrahim de cennet bahÖgrenrliğine göre yabancmln köŞahid \ ahud sanık mukibıl «or oradan akıp gidiyor. Sonra uzayıp Atom neresinde bunların? Büdiğipeği çahnmış. adam da, lokanta pat gulanma için iddia makamıia devçesinde yan gelmis yatıyor. Kejfıgiden bir mağara. Nemli, Önüne miz basbayağı iki sütun ..» ronunun köpeğini kendi köpeğıne redildiği zaman başsavcı VVilentz ne bakıyor. Bunu gören ialK Hali! "Öyle değil arkadaşım. övle parmakhklar gçr'lmiş. Yeşil bo ibrahim dogrudur, Nemrud münabenzetmişti. bütün gücü ile Hauptmann'ı t,u]değil. Kazın ayağı öyle de§i! Hey yalı. landı. fıktır, yalandır, diyor. Nemıudu ölDaha sonra Hauptmann hep ken bire osul. dünyada neler var. her «İşte Zeliha çocuğunu buraya düryorlar. Halile inanıyorlar Halil «Basit bir hata» diye Bec'stıril:dı ifadesine göre tekrar lokantaya doğuruyor. Dallardan bir beşik yabir taşın altında neler \rır. Ki'inİbrahim peygamberliğıni ilâa edidönmuş ve saat dokuz civannrta. o vermis olan hâdi=enin. hİ7zat Haupt mez. Dünya bilinmezlerle dolu. Bak pıp içine yatırıyor. Çocuğu bırakıp yor. Sonra da Kâbeye gidip Kâbeyi mann'ın da kabul ve itiraf eıtici tomobilile karısını alarak evine sana söyliyeyim, bu mancınıklar gidiyor. Çocuğun sesine gelenler o kuruyor İste bra Halilrihman göolnn'feı geimiş ve kan koca. ikisi de yor üzere pek öyle "ba5İt» neden yıkılmamışlar da bu zamana luyor, onların gelip mağaraya bak lü o ateç suyudur. O balıkîar da, gun oidukları ıçm, hemen yatmış meydana çıktı. Usta marangozun kalmışlar. Yıkılmıyacaklar da. Kı tıklarında hiç bir şey göremiyor odun ballkları, bu balıklardır. SıttAlmanyada hapse tıkılmasına srheb lardı. yamet gününe kadar öyle kalacak lar Sular çocuğun dallardan be larında daha o günden kaıma yanıJc Esıatengiz «John» un doktor olan hâdiseler arasında pencere kılar. Bu mancınıklardan birisinin şiğini alıp tâ mağaranın öteki ucu izleri vardır. Kanadlarını gordün Conrion'la ilk defa konuşmuş oldu rarak karmanyolacılık maksadıie ealtında yeryüzünün en büyük ha na, karanlıklara götürüyor. Derken mü? Kanadlarının, kuyruk'.arının ğu 12 mart gününe gelince, o gün ve girmek ve parkta çocukiannı azinesi var. Eğer çıkarırlarsa altınl efendim, çocuk bu kuru mağarada yarısı yanıktır.» bir cumartesi idi ve her hafta cu raba ile gezdirmekte olan ki an İNGİLIZLERIN TECRÜBE DENİZALT1S1 Yarbay W. ü Scott'un idaresındeki R. W. tecrübe denizaltısı bütün dünyayı donatır. Ama çıka acından ölecek değil ya... Süt gemsrtesi sünleri itiyad edindiği ü rteyi. tabanca tehdidile soymak da bugünlerde I^ondrayı ziyaret edecektir. Tecrübe için kuilanılacağından dolayı denizaltının boyu uzatllmış, ramazlar. Mancınıklardan biri yı rek. Bu sefer. her gece bır dişi ceyzere. o gün de, eğer yanllmıyorsa. vardı Sonra Hauptmann iddia et şekl; leğiştirilmiştir. Geçenlerde doğu Hindistan doklarında görülen denizaltıyı ve acayib yarım küresini kılırsa kıyamet kopar, birinde de lSn gelip memelerini ağzına daya nPeki Halilrahman golü atajyıp. çocuğu emziriyor. Ceylân sütü evinde arkadsşlarile iîkambil oy tiği gibi arfedilmemiş fakat caç I görüyorsunuz. Arkast Sa. 7, Sü. 3 te dünyamn en büyük hazinesi...» Urtalıların meşhur Hauptmann ifadesinde j s o n r a t e k r a r zengin olan eskici "Mancınık,, efsanesi polisi itham ediyor 4srın En Büyük Cînayeti fJRMİU riR DAVALAR Dtinya Hâdiseleri Hapisten çıktıktan Yazan: Tevfik Sadullah "İsl nemrud duyuyor... Yakalatıyor Halil İbrakİMİ asıyor, asılmıyor, boğdtırnyor, boğutauyor. Kestiriyor, kesilmîyor,, «CUMHURİYET» in Tefrikası: HAMDI VAKOGLU Dünkü kısmın hülâsası Mıırice Gentrain. çah^nıa o dasında. yazı masa^mın gözlcrini yerleştirmekle meşgulken, koridoıda kansının a.vak scsiııi duyar. Onun eve bu Kadar geç geiışine ve \ atak odaMna girmeHen evvel vanına ıığrama>ışına «aşar. Yatak odasına g>der. karısı o sırada banyo odasına (firer!. Maurice'in. karısına itimadı vardır. ihanetinden şiiphe etmez. Sadere, onun aksi hııy larından şikâyetçidir. O akşam bir ahbab evine vemeğe davetli oiduklarını karısına hatırlatır. Clıarlotte hazırlanmağa başlar.. Oiderekleri cvin sahibi olan Kaoulx. e>ki <;apkınlardandır. şimdi tevhekar olmuş, evine dönmüştür. Gor.tıainle karısı şeldikleri ta" man. methîlde oda hizmetçisi kadın tarafından karşılandıUr. Kadın, Gontrain'in perdesüsürü aldı. Eonra Madam Raoulx sol taraftan gözüktü. Uzun sıska kollarını uzatarak, boynunun damarları şişe" rek onları püriltifat karşıladı Nerelerdesmiz, kuzum? dedi. Bugün buraya geleceğinizi acaba unuttunuz mıı diye düşünüyorduk. Gontrain: Hayır, diye cevab verdi. Yal" ınz tam sokağa çıkacağımız zaman. Charlotte'un başağrısı tuttu. Vah yavnım. vah! Madam Raoubc. Chaıiotte'u kendi yatak odasına götürdü, maotosumı çıkarttırdı. O sırada. Raoulx da, sağ taraftaki kapıdan salona girmiş, kalın boğuk, acı s«sile: Haydi çabuk olun. yemek yiyelim. Breton açlıktan geberiyor. demişti. Sonra. hiç kimseye merhaba demeden salona döndü. Gontrain, pembe. mütebessim yüzile, gayet keyifli. peşisıra geliyoıduSalonda altı kiçi vardı: Breton'la | kırısı, Mathiez ile karısı, bir de l uzun boylu gene bir kadınla, zarif, giyinmiş. küçük kafalı; tavırları Alman subayını andırar., kırk yaşiannda kadar bir erkek. Gontrain, Breton'larla Mathiez'leri tanıyordu. EU^rini sıktı. Onu gene kadma takdim ettiler. Adı Madam Nedelec'di. Madam Raoulx'nun da meşgul olduğu bır hayır cemiyetine mensubdu. Kocası beraber gelmemişti. Çünkü boşanmak üzereydiler. Raoubc: Kocası mendeburun biridir, dedi. Gene kadın güldü. Raoulx, Gon" train'i kolundan, dirseğinin biraz yu karısından tutuyordu. Otda güldü. bütün kocalar mendeburdur zaten, malum bir şey, dedi. Gene kadın cevab vermedi Çok uzun boylu idi, kuyruklu piyanoya yaslanmış, boyunu o kadar UZUÎI göstermiyecek dalgalı bir poz anyordu. Ne güzeldi, ne çirkin; hareketieri acemice olmakla beraber, daha ziyade jehveti tahrik eden hir taraf vardı. Pek de zeki gözükmüyordu. oynatarak sahna sahna bir yürüyü için için pek memnundu. Gururu, Kırk yaşlarındaki erkek, bir şü vardı Kadınlar, bu yürüyüşü memnuniyetini belli etmesine mâFash idi, yani Fasta oturuyordu. bayağı görüyorlardı; erkekler de nidi. Kutuyu aldı, şöminenin üsOrada, bir ziraat ofisinin, yahud belki biraz bayağı görmekle bera tündeki yerine bıraktı. Contrain'e: ona benzer bir şeyin idaresme ba" çirkin bulmuyorlardı E, daha başka ı*e var, ne yok? kıyordu. İsmi Dumontier idi. Ter Raoulx, Gontrain'e: diye sordu. biyeii adamdı zekiydi, akıllı, uslu Gelin, dedi. Bu teçrifat daha İyilik, güzellik. idi. beş dakika sürer. Vaktimiz var, Karınız bu akşam biraz ke* Gontrain: size en son aldığım enfiye kuru yifsiz göriinüynr. Bize belli etme Fasta mı otuıuyorsunuz? di" sunu göstereyim. meğe çalışıyor ama... y« sordu. Çok talihli adamsınız! Ne Evet, dedım ya,, o başağrısı Onu kendi odasına gc£ürdü. harikulâde memleket! Kırkıncı Gontrain, kendisini, enfiye kuru" yüzünden... yaşımı kutlamak için, iki sene ev ları koleksiyonu karsısında buldu. Haydi yemeğs gidelim... vel, karımla birlikte, Marakeş'teki Şöminenin üstünde, yazı masasının Tekrar salona girdiler; öteki daMamuniye'ye gittim... Dünyada üstünde, bütün eçyanm üstünde vetliler o sırada yemek odasına bu kadar güzel yer görmedim... enfiye kutulan dolu idi. geçiyorlardı. Sofrada, Charlotte'un Ocak ayı ortasında, bizim buradaki yeri, Raoulx ile Breton'vm arasına Gontrain: temmuz güneşine benzer bir gü başlarında, çok Vay, vay, vay! dedi. Şimdi düş'ü Yemeğin neş... Portakal ağaçlarında koskoca kaç tane oldu? konuşru, çok içti, istakozun pek portakallar... nefis olduğunu söyledi. Raoulx Raoulx: Raoulx: Altmış üç. diye cevab verdi. az yiyor, az içiyor. daha cfa az konu Anladık, anladık, dedi. He En sonuncusu işt« şu. Cumartesi şuyordu. Yalnız, arada sırada iki çift lâf ediyor, bütün kocaların yecanlanmayın! Fas, Allahın cezası günü, Bitpazarmdan aldım. Kutuyu ona uzattı. Gontrain al boynuzlu olduğunu, her tarafta bir yerdir.. Lyautey babanın hedi" yelerinden biri, böyle islerde yek' dı, muayene efcti, kutunun ü« salaklarla haydudlar dolu olduğutünde narin yapılı, iki gene kadın nu, memleketin ahmaklar tarafıntadır... dan idare edildiğini söylüyordu. Gontrain, Dumantier'ye döndü, resmi vardı. Direktuar devrinin merveyöz denilen züppe kadın Charlotte ^ülüyor, biraz zoraki bir gülümseyerek: kötümserliği ifade eoVsn bu sözleri Kulak asmayın, dedi, bilmem, ları kıyafetinde sokakta geziyormasaya yayıyordu. Breton, Mesa" Raoulx'yı tanıyor musunuz? Te" lardı. Bir tanesinin eteğini köpek kapmış, kumaş yırtılmış. kadının jeri Maritim kumpanyasında, sezadlaria dolu adamdır. yahat servisi şefi idi. Minimini O sırada Madam Raoulx ile kaba eti gözüküyordu. gözlü, kavruk, sıska, ekşi suratlı; Charlotte salcna giriyorlardı. Char Cemilekârlık fırsatlannı hiç kakara kuru bir adamdı; Toulonlu lotte. hiç ağlamışa benzemiyordu. çırmıyan Gontrain: idi. Berbad bir Toulonlu şivesile, Gayet neşeıi gözükiiyordu. Kapı Çok şirin şey! dedi. Bunda cırlak. tırmalayıcı bir sesle konu" nın öte tarafınds başladığı bir öyle bir nükte, öyle bir zarafet şuyoıdu, lâfını «sirgcmiyordu; ercümleyj hltirmekle meşguldü. Bıç var ki... kçk kar^Fşinin bekim nH'isunu kın bahriveli edasile, kalcalanr' Baniı1x bir ş^y sövlpmerti. fakat söylüyor, hekim hastayı öldürmez lümseme, hiç bir ytunuşak ifade ss, mantık icabı, kendisinden başka belirmeksizin konuşuyor, burjuhiç bir şey beklememek lâzımdır. vaziyi, köhneleşmiş metodlan, bas* diyordu. Moliere taklidi bu köh" makalıb usuller içinde pinekleyen nemiş tokerlemeler, Charlotte'u, mutedil partileri yerden yere vuRaoulx'nun acı sözleri kadar eğ" rarak korkucç nükümler vermeğe lendirdi. Gene kadın, iki, üç defa, yelteniyordu. Yakasındaki Lejyon arkasına yaslana yaslana kahkaha donör rozetinden, bsş altı yüz bin ile güldü, hattâ bir keresinde, ka" frank iradından dolayı Madam dehini masaya bırakırken şiddetle Raoubc'mın sağına oturtulmuştu. çarptığı için kadehin kınlmagına Karısı Madam Mathiez de, Mösyö ramak kaldı. Raoubc'nun sağında oturuyordu. Sofraya kızartma gsldiği zaman, Çok çirkin bir kadındı. Ufacık, Charlotte'un neşesi yavsş yavaş yuvarlak bir bası uzun bir bursöndü. Charlotte, iskemlesine azar nu vardı, saçlarını kırmızıya boazar göçtü, derken, Raoulx ile yuyordu. Üstelik de iddialı bir giBreton'un sözlerine, hafif kısa gü yinişl vardı. Alelâcayib bir rob | lüşlerle mukabsle etmeğe başladı. giymiş, parmaklantıa koskoca yüBoğazınm tâ derininden gelen bu zükLsr takmıştı. Seyahat meraklısı j gülüşler sahte, donuk gülüşlerdi; idi, tek bajma dolaşırdı. Sozlerini j Charlotte'un, kendisine söylenen nazik bir tebessümle dinleyen Du| şeyi işitmiemiş bile olduğu kana montier'ye, son Norveç seyahatini, atini uyandırıyordu. Sofranm etra Orada, geceleyin, fyorlann karanfına sıralanmış bütün bu insanlara lık, buz gibi soğuk, dibi bulurıraıbakıyordu. Onlara, yüzünün tinir" yan sularında, çınlçıplak yaptığı leri gerilerek bakıyor, göılerinin banyolan anlatıyordu. içinde, azar azar ıstırab vermeğe Madam Raoulx'nun solunda otubaşlayan, telâşa ve korkuya ben ran Gontram' in sol tarafındaki zer bir ifade peyda oluyordu. iskemleye de Madam Breton tesaHavaiyatla zerre kadar alâkası düf etmişti. Madam Breton, sarıolmtyan, denildiği gibi kavrayışlı, şın, uzun boylu. sevımli bir kadınçabuk intıbak eder. zeki bir çocuk dı. olduğundan daha cana yakm olan Mathiez bilgiç bilgiç, deva olmak istiyor, çok kırıtıyor, yaşalüasyon işlerınden, devletleştirme maktan pek memrmn gözüküyor, meselelerinden bahsediyordu. İki şirin, tabü bir sokulganlıkla heryumruğunu masaya dayamış, öne fesle doEt olmağa, tek'ifsiz olmaja dcErıı iğilmiş, gözlüğünün arkasın çalışıyc/rdu. d=ki şaşıca föîl»rinde hiç bir gü" (Arkası var)