19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İT N a y n 1954 CUMHURÎYOT I Tarihte Çapkm Kadınlar: 2 j Lady Hamilton Derleyen: Hamdi Hayata Emma ismil» adım atan ve buyuk Inglız Amıralı Nelson adı ile yanyana ısmı ebedileşen Lady Hamilton, 1761 senesınde. Ingüterenın Chester kontluğunda dunyaya gehnişü. Annesı bır aşçı kadındı. Evinde hizmet ettığı bir lord, kadını baştan çıkarrruş, Emma bu gayrımeşru manasebetin mahsulu olarak doğmuştu. Sonra. bu gıoı munasebetlerin çoğunda goruldugu gıbj, Lord. metresıni yuzustu bırakmış, çocuğunu mkâr etmıştı. Aşçı kadın çok guzeidi. Lordun evmden ayrıldıkıan sonra kapıiandığı Kont Ha!hax'ın konağnda da ev sahibının dıkkatinı çekmekten geri kalmadı. Kont Haiıfax, Lord gıbi katı yüreklı bır adam değildi. Âşık olduğu aşçı kadının kızını ıhmal etmedı, o tanhte altı yaşına gırrmş bulunan Emma'yı yatıh mektebe verdi. Kız mektebde, yalnız dğretmenlerinin değı] arkadaşlarının. hattâ talebe ve'ılennın sevcısım ve denn aLkasını çekecek deıecede zekı. çshşkan. huncrlı bır çocuk olduğunu gosterdı. Bılhassa resme ve tıyatro\a olan iatıdadı goze çarpıyordu. Tek kusuıu beğenılmek merakı ıdı. Dalıa on yaşında ıken kendım kuv.etle gostermeğe Daşlayan süs ıptılâsı. Emma'mn hayatıtıı dolduran maceralann başlıca kaynağıdır. Kont Halıfax'ın öliimü, Emma için olvusüz bir felâket oldu O zamana kadar genc kızı bir baba gıbı koruyan bu adam, vasiyetnamesıne ana, kız için bir madde ilâvesını unuimuştu. Göz açıp kapayacak kadar kısa bir zaman içinde, ikısi de sokak ortasında kaidı. Emma, artık yatıh mektebın ücretinı verecek k.mses; olmadığmdan. mektebden çıkarıldı. Kızcağız, mavi b:r fıstanla bir hasır şapkadan ıbaret servetını çıkın yapıp elıne aldı, mekteb* \eda ettı. çıktı. Anncsi. artık lordlarm, kontlann beğenebileceğı guzel kadın olmaktan çıkmıştı. Ilerleyen yaşı, yenı b:r âşık bulmasına, kendisine ve çocuğuna bakacak bir hîminin koltuğu altına sığmmasına nıânıydi. Hayatını kazanmakta guçluk çekiyordu. Kızını, gene Chester kontluğu bölgesinde bır çıftliğe yanaşmalığa verdı. Yaptığı resimler, mektebdeki arkadaşlarının mensub olduklan kıbar muhıtlerde takdirîer uyandıran, törenlerde aldığı roHerle sayısız alkış toplavan hvinerlı Emma, şırndi, çıftI.kte koyun çobanlığı edıyor, ahır temizliyor, inek sağıyor, bulaşık yıkıyordu. Günün bırinde, annesinin öldüğünu haber aldı. Butün geceyı, ahırdakı yatağında ağlamakla geçirdı. Şafak sokerken, karannı vermişti. Cebınde, aylıklaundan birıktırdıgı Deş on kuruştan ıbaret para ıle, Londıaya doğru yola çıktı Orada, eskı mekteb arkadaşlarından bırinın annes; delâlet ettı, kızı kıbar bır aile vanına hızmetçilığe verdı. Emma, kendmi cabucak sevdırdi. Ne çare kı. hamaat ve becenklı olduğu kadar da bılgili ve hunerli idi. En az evin kuçuk hanımı kadar ıyi terbiye görmuş olması, kitab okumağa ve tıyatro seyıetmeğe duşkünlüğü, hcle günün birınde aktris olabümek için beslediği şiddetli arzu, bir \andan efendilenn bır yandan hizTietkârîarın hoşuna gitmivordu. İşıne son verdıler. Genc kız, b^şka bır yere kapılarrnak içın fazia dolaçmadı. Fır: satı nımet b ,!dı, en büyük ıptılâsı olan tiyatro âlemine sokulmak kararile, sahne sanstkâdannın devam ettik'erini biıdığı meşhur bır tavernaya müracaat etti. Müessese sahibi, o tarıhte henüz on dört yaşında bulunan Emma'nın guzeılığj ve z"flıği karsısında hnyran ka!ClMHl'RIYETİn Macera Romanr: LONDRA MEKTUBLARI Varoğlu rakıyordu. Bu seanslardan birlne ressam Romney de gelıvennijti. Büyak bir artıst olarak gormek ıstediğı Emma yı. rezılce sahneler temsd eden alelâde bır manken vazıyetınde bulunca üzulmüş, Emma'yı bu kötü muhıtten çekip çıkarmak Utemışü. Genc kadın bu tekhfı sevıncle karşıladı. O günden iübaren Emma, yalnız ressam Romney'e modellık «tmefe başladı. Munasebetlerı bu kadarla kalmamıs. hâdiselerin mukadder kıldıeı şekle dökülmuş, genc kadın ressamm metresi olmuştu. Lâkin Emma çakkuşundan farksıı bır mahluktu. Hayatınm her safhası bır tunekten farksızdı. Romney'in atolyesi de bu sayısız tunekleıden bırı oldu: atolyenın müda\ ımlerınden biri olan sır Grevüle ısımh zengın bir asılzade, Emmayı deLce sevdı, onu kaçırdı, Emma'ya üç sene suren zevkü bır şato hayatı geçırtti. Uçüncü senenin sonunda, sir Grevılle sıfın tüketmı? bulunuyordu. Jîali vaziyetinin son derece bozuîması. onu. Napolide elci olarak bulunan amcası Lord Hamilton a müracaat zorunda bıraktı. Bu işe de, Emma'yı memur etti. Genc olsun, ihtiyar olsun, güzelLğı ve şuh.uğu karşısında hıç bir erkeğin mukavemet edemedıği Emma, Lord Hamılton'u elbette ba»tan çıkaracaktı. Lord, yeğeninin rıcasını reddetmemiş. istedıği mal! yardımı yapm!?, fakat mahvuıı sebeb olan kadınm şatoya avdeti caiz olmıyacağını düşünüp Emma'yı Napoli'de ahkoymuştu. Kısa bır zaman sonra. aşk ateşi, ihtiyar diplomatm yüreğini tutuşrurdu. Kıskançhk da yardım edınce, Lord Hamilton, Emma'yı eünden kaçırmamak için, nikâhlanmaktan başka çare bulamadı. Aşçı kadının, babası meçhul kızı, eski koyun çobanı, eski model, doktor Graham'ın eski mankeni Emma hiç akı'.da yokken sefıra oluvermiş. lay Hamilton tarihî adını takuımıştı. Yajı her.üz otuzdu. Bu şanlı şerefli vaziyet, Emma'yı Napoli sarayı ile temasa getirmiş, kraliçe Caroline'l» başlayan resml münasebetleri. çok geçmeden son derece sıkı fıkı hale gelmişti. Carohne çok güzel kadındı. Emma, elçılik binasmdan ziyade saravda vakit geçiriyor kendlsi kac'ar ?uh ve çapkm bır kadın olan Carolme'in muhitinde, muhteşem sefahet âlemleri yaşıyordu. Kraliçe ile Emma'nın ftalvan asilzadelerden, müşterek âşıklan vardı. Sonra, bu âşıklardan hiç birinin iştirak etmediği, yalnız ikisinin paylaştığı, kimseve itiraf etmemelerine rağmen tarıhın gozunden kaçmıyan, müşterek sapık zevkleri de vardı. İşte lady Hamilton. bahriye miralayı Horace Nelson'la o tarıhte tanıştı. Birbırlerinı ılk görüşte ^1gınca sevdıler. O gunden itıbaren. ikisinin göründ* de, aşklanndan baçka değerli şey kalmamıçtı. ,mış, genc kızı derhal işe almıştı. Hattâ Emma'dan pek hoşlandığım hıç vakıt geçırmeden isbata bile kalkıştı, kız bu teşebbuse guçlüklo karşı koyc.bildi Taverna'nın devamlı müşterıleri arasmda Miss Asebell isımlı çok mejhur, çok güzel bir aktris vardı Genc kız önce onun dikkatını çekti, sonra onun deUletile, meşhur ressam Romney'le tanıştı. Romney, kızın resme olan ıstidadmı görmuş, jonu yetiştırmeği kararlaştıımıştı [Aynı zamanda, yüz ve vucud güzelll.ğıne âzamî derecede sahıb bu genc kızdan. model olarak da faydalan! mağı duşünuyordu. I Emma. tam ıki sene, Romne\'le i beraber yaşadı. Çoğu zaman baçıbaşa ka!ı\oı!ardı, genc kız, çıplak i olarak poz veriyordu. Buna rağ\ men Romney fırsattan ıstıfadeve 'hıç bır zaman tesebbü^ etmerr.:sti ı Fakat atölyesı dolup dolup boş«, lan bu meşhur adamm erkeklı kajdınlı ahbab'an, genc kıza, heruz ibılmediğı br.zı tabıat sırlarını oğret(mekte gecıkmedıler. Ressam Romney''n atolyesınde geçırdığı yınr.i dort ayl'k devreden sonra. tesa^üfun karşısına çıkardığı Yüzbaşı John Payne ısımli bir bahriye subayı. Emma'nın ref'am a»o!\esinde, şundan bundan bolük borçuk aldığı cınsi tprbıveyı tamamladı. Emma. bu bahriye subavı ile iki sene yaşadı. Artık ne Chester kontluğundaki çiftliğin masum ve zavallı koyun çobanıyd'. ne de ressam Romney'ın atölyesinde çırılçıplak poz verdiği halde, etraftnda uyandırdığı g:;li arzuların mâna'inı anlıyamıyan saf model. Şimdi o. gü zel gözlennin derin bakışlarıle, guzel vücudunün kıvrak hareketlenîe erkcklerı çıldırtma hünerine tam mânasıle sahıb, juh bir genc kaKaptan John Payne, iki sene sonra, Emma'dan usanmıştı. Onu Şövalye Fcatherstonehaugh isımlı bır arkadaşına devretti. Bu şövalyenin j aşkı daha süreksız oldu Emma, ı onun kolları arasmdan sıyrılmca, ı bır başka arkadaşının himayesine girdi Bu ücüncü erkek. Emma'yı, l sefahet âlemlerinde dolaştırmağa başladı. Bu muhitleri dolduran insanlar, genc kadımn sanat kabiliyetlerinden zıyade, yirmi yaşının göz kamaştıran güzelliğile alâkadar oluyorlardı. Onun için, yeni âşıkı da çabucak usanıp kendisini parasız pulsuz, yüzü^stü bıraktjğı zaman, Emma, bu insanlar .arasmda, kendiSjine bir dordüncü. bijjjeşinci, bir 'altıncı hâmi bulmakta güçlük çekmedi. | Emma, güzelliğile ve cazibesile | her erkeğin başını döndürüyor, faıkat para sıkıntısından, geçım zorluğundan da kuıtulamıyordu Atolyeden meşhaneye dolaşıyor. ressamlara poz verıyor, sarhoslara arkadaşhk ediyor, her gecesıni bir bdska erkeğin kolları arasmda geçiriyordu. Mucize kabilinden bir tesadüf, bu sefahet âlemlerinden binnde karşısına doktor Graham'ı çıkarmasaydı, Emma, gozü kapab, jkenarında dolaştığı uçurumun dibine çabucak yuvarlanacaktı. Bu doktor Graham, cinsıyet iln.i jmütehassısı geçinen. yan şarlatan bir adamdı. Cinsî arzuları arttırmak jiçın bir usul icad etmışti. Müştejrılerini, tertib ettıği müstehcen sahnelerle dokı seanslara davet ediyor, onlara cinsî arzuları kamçılayan manzaralar seyrettiriyor, bir vandan şöhret. b:r yandan bol para kazanıyordu. Emma'yı. bu seanslara bir başka çeşni verecek canh manken rolü oynamak üzere vanına aldı. Genc kadın, sevircılerin karşısmda çınlçıplak soyunup, şehveti tahrik edîci pozlar alıyor. doktor Graham'ın salonuna devam eden müşten'IeTi 3Üzelli*ii° mrftun bı Yazan: Ftyyız Tokar Seçimlerin hâdisesiı sükunet v« olgunluk havası içinde geçtiğini, memleketten bınlerce kilometre uzakta ve tngiltere gibi batınm örnek bir demokrasisine sahib memleketin en ağırbaşh gazetelerinde o kumak doğrusu buradaki Türkler için müstesna bir zevk teskil ediyor. 2 mayıs tarihinde Ikmal ettiğimiz umuml seçimler hakkmda Ingıliz matbuatuıın neşriyatını ajansların günü gününe yetiştirmiş olduklannı hesaba katarak bu nesriyatın tafsilâtma girişmiyecegim Ancak Times ve Manchester Guardian gazetelerınin bu mevzua dair neşriyat lanndan ıki paragrafı vermeyi faydalı buluyorum. Times'in Istanbul muhabin seçim günü Türkiyede esen ılık bahar havasını tasfırle başladığı yazısmda neticeye }öyle giriyor: «Bu seçimler. 950 seçimlerinde reyini Demokrat Parti lebinde kullanan Türk milletinin eski iktidardan kurtujmak pahasına bu işi yap mayıp o zaman da şuurla DJ*. yi tercih ettiğinl ortaya ko.vmuştur.» Manchester Guardian ise başmakalesinde yer verdiği Türkiye sei çimlerinin uzunboylu tahlilıni yap j tıktan sonra demokrasilerde çok kuvvetli ekseriyetler karşısmda zayıf muhalefetler bulunmasmm demokrasinin selâmeti bakımından hoş bir sey olmadığını, avnı seçim sistrmine sahib bulunan Yunanistanda Papago» partisinin dağılmak tehhkesıle karşı karşıya bulunduğunu izah ederek yazuına ju cümle ile nihayet verıyor: «Fakat bu Türkıye gibi lnkılâblan yerleşmis prensıplerl ls tikrar bulmuş bir memleket için mevzuu bahis olamaz.> Ornek bir hava içinde geçen teçimlerimizin yabancı matbuatta hu Rule getirdiğı bu musbet neşriyata kısaca işaret ettikten sonra, ana vatandan uzakta bulunan Turklerin o günler arifesindekı hissiyatım ve seçimi müteak'b neticeyi oğrenebilmek için geçırdıkleri leyecan lı günlere işareti faydalı ve enteresan tmluyorum. *** Blr çok arkadasianm Anadoluvu kanş kanş dolaşırken vatandaOann nabzını yoklarken doğrunınu isterseniz tngılteredeki Türklerin nazbını voklamak aklımdan ceçmedi degil Fakat «aman» dediler, neremizı yoklarsan yokla yalnız şu seçim arifesinde nabzımız' yoklama » Sebeb' dıyecek oldum, va dedıler bir kaç muhalif çıkıp da muhalefet lehinde konusacak olursa ? Arkasını da getirdiler. «zaten güçlükle döviz temin ediliyor, bir de haricdekiler muhalif diye ismimiz çıkarsa halimiz tamamdır.» ! Londrada samimî bir Türk ahpa| b:m var. Benim gibi kendisini bü! tün tanıyanların da sevdıkleri bir j zat. Gelgelelim bizim sevgıli dostun tek za'fı müthiş bır Milîet Partıli oluşu. Millet Partısının nzasi i deöıl de taraftarı. Fakat kendisini murteci falan zannetmevin. belki | iiık>lâbl?n, onun müdafii geçinen bır çok kimseden daha fazla benim semiş bır zat. Esasen Millet Partisi için de, bu parti mürteci değıldir diye yırtmıp duruvor . Seçim ari1 feîerinde, «Ah M:l!et Partisi bir kaç mebus çıkarabilseı dive vanıp rutuşuyor ve bir yandan da kendisine softa diye takılan arkadaslarına cevab yetisti'm^ğe cslışırken Ar/vası Sa 6 Sü 6 da Seçimlerin İngüteredeki akisleri ATOM INFILAKLARI tnsanlar, kontrol imkinııu bulamadıklan her şeyden kaçınırlar. i Bunda yaşama »evki tabiisinin, mev i cudiyetlerinl tehdid eden tehlikenin dizginlerirti elden kaçırmak gibi bir korku kompleksi vardır. Çünkü zaptedilemıyan her şey kor j ku uyandıncıdır. j Bu itibarla atom çıktı çıkalı, daha doğrusu patlatıldı patlatılalı hava' nm radyoaktiv zerrelerle zehırl*! nebileceği endişesile teneffüs ettikI leri havadan bilt korkar olmuşlar, <iır. Haklan da yok değıldir. Çünkü ! hava cereyanlarına tâbi olarak bu ! zerrelerin bir gün dünyayı saracağını düsünmektedirler. Şıkagolu Profesör Leo Szillard'a göre •infiiaklann husule gttirdifi zehirleyid maddeler, bir zaman gelecek, yeryüzünü kaplaya n bir kılıf halinde cağhgı tehdid eder mahiyet alacaktır. Şu halde öldürücü kılıf, insan, hayvan ve nebatlar üzerınde şimdilik derecesi bilinml yen, zararlan hakkmda bir fikr» sahib olamadığımız etkller yapacakür. Havaya dağılan öldürücü zerreler kontrol ediliyor» I Bu günden, tehlikeyi bertarmf edici tedbirlere tevessül etmek lâzımdır. Dünyayı, bütün kıt'alarile bırlikte toptan zehirlemeye dofru adımlar atılmış ve atılmaktadır. Vâkıa ilk atom bombaıı patlatıldığından bugune kadar geçen zaman zarfında buna dair her hangi bir emareye rastlanmış defiİM dt teerübelerin de\'amı halinde r e uzun süreli bir gelecekte insanlıgı tehdid eden bir tehlike karjısmdayız. Hele hidrojen bombalannın meydana ge tirdiği ışmîar. zehirlenme ihtirna!leunı daha da artırmaktadır. Meselâ 1 martta patlatılan hidrojen bombası, Nagasaki'ye atılan ilk atom bombasınuı yaptıgı taairden bin kat fazla teairli olmuştur. Iste bu tesirler henüz kontrol imkârundan mahrumdurlar.» BuffünkU halil* kalırsa tıb. radyoaktiv ııınlann verebileceği zararlann Kiderilmesi, gerek zehir; lenme «uretil» ve gereksa yanma ' şeklinde olsun. vücudde göriilen şbrulmıyen yaralann tedavıj ve\a ' «ıne kosamaz. Buna Hiro^ima ile Rhzjrâr Istikamerinde dağılma jollarını gosteren barita jKagasaki misal olabilir. Gene geçenlerde patlatılan hidrojen bom mahrum bb ilmini bir yetersizlik ! 1000 kilometre uzakta olan yerlerin • tünd» bir netic* vermiştlr. Bunun basmın Japon balıkçılan üzerinde ve çaresizlik karşuında bırakmıştır. | havası günlerce zehirli kalnuştır. | manası şudur ki o günlerde havada ki tesirleri tedavi ünkânlanndan Iaınlardan zarar goren yalnız in j Norraal tipte bir hidrojen bombası ' bulunan raclyoaktiviteyi havl san v« hayvan organumaları, canlı 113,5 kilograro ağırhğında olan nor «Aerosol» zerreleri, bu tarihlerda uzvıyetler değıldır Onlar aynı za mal bir atom bombasından 140 defa çoğalmış ve bu, o tarihten beş on 'manda maddeye, cısme de tesır et daha ağırdır. Yani atom bombası gun evvel yapJan tecrübelere atfeimektedııier. Zıncirleme reaksiyon nın 13^ kilo'.uk zehirleyici madde dılmiştir. Aynı şey Amerikada Helan dolayısile ışmların etkilerinde sine mukabil hidrojen bombasında lena şehri müşahede istasyonu tabulaşıcı bir huviyet saklıdır. 1890 kilo öldürücü madde vardır. rafmdan da kaydedilmiştir. Misal olarak tarlalarda ekili mah onun dağılmasından tevellüd Bunun Almanya üzerinde hissesulü zehirlemek suretile hububatı edecek radyoaktif zerreler de o dılmesini ilim adamlan ş.u şekild» jyenmez hale getırebılirler Tabiıdir nısbette fazla olacakhr. Bıılun izah etmektedirler: hu rvt «jtub ki boyle bir buğday veya undan Radyoaktiv zerreler, kuvvetli Şimdi ilim, \%t bir düzen vermeyapılacak ekmeğuı zehirleyici va ğe, tehlikeyi kontrola çalışıyor. hava cereyanlarma kapılarak deni» sıflan olacakür. 1949 da başlayan faalıyet havada leri aşmışlar ve kıt'alararası bir yol Bxı hususta bılınen bir şey varsa muhtevi radyoaktiviteyi her an katettikten sonra Avrupaya kadar o da bombanm infilakı ile husule | ölçmek kaygısındadır. Bu babda gelmişlerdir Göriinmez bulutlann gelen radyoaktiv zerrelerin atmos I Almanya, ilim adamlanndan mü takib ettiği yol yapıian hesablar» j P fere dağılmasıdır. Bunlardan «Aero teşekkil bır ekiple çalışmaktadır. göre infilak rr.erkezinin nerede olsoles denilen kukürdü hav: daha j Hidrojen bombası küçük çapta bir duğunu da pö?termiştlr ki burası | haftf maddeler. havada tutun giıneş olduğuna göre. güneşın yer Hımalaya'nin kuzey batısuıda Sov [ mak imkânır.a sahibdır. Hava ce yuzune saldığı kozmik şualar. pro yetlerin atom bombası patlattıklan ı reyanlanna tâbi olan bu hafif zer tonlar, atom nüveleri onda da var yerlerden biridir. relerin uzak me^afeleri bombala dır. Bunlar. atmosferin bizatıhi ıhFilhakfka o günlerde o dvar, •rnaması için sebeb yoklur. I Hazi rana k»da r tiva ettıği atomlarla çarpışmakta tom infilaklanna iahne olmuştur. Gerci onlaı zamanla kuvvettn [ ve bu vüzden tahavvül ve tagavyür cuzdan alanlar bu Radyoaktivitenin kontrolu işinda den. öldüıücü vasıflanndan çok ]lere uğramaktadırlar. Her bomv^^rkura\a da çırr»kr. fızık, meteorolojl ve radyoloji illm ! şeyler kaybederlers» dc ı?eniş me j dımanın havada bıraktığı rr • oleri elbirlıği ediyor. Onlar sayesinI safelerde hava tabakalarına girdik aktiv izler hususi atletlerle ölçulUUULB. de atmosfer muntazaman kontrol leri de muhakkaktır. Infiiakların mektedirediliyor; atom infilaklanndan doI sık sık tekenür etmesi halinde 1»S1 ekim ayının 18 1 İle 20 si a ğan çeşidli hâdiselerin zaman r« dünya etra&nda teşckkül edecek rasında yapılan ölçme'.er o vakte mekânı tesbit edilebiliyor. ölduriıcü kıhf şu halde kalınlasa kadar tesbit edilen rakamlann üsTolun Alpteida cak demektir. Nevada çölünde yapılan tecrüb*ler göstermiştir ki tecrubeleri takib !jUUAJL!JULIUl eden günlerde infilak merkezınden 9 EYLÜLDE Lord Hamilton. İngiltere Hariciye«i tarafmdan Londraya geri çağırıldığı zaman, Nelson. Napolıdeki donanmanın kumandanlığını terkedip kan kocayı takıb etmiştı Lady Hamilton, mazismi dolduran maceralardan dolayı ilk defa olarak nedamet ve utanc duyuyordu Nelson'un aşkı hayatını oyle kavramıştı ki, ancak. gızli münasebetlerinin semeresi olarak bir kız evlâH öoğurduğu zamandır kı Tiazıve sumullü vıcdan azabını bir parça unutabildi lerin arasında yaşayamıyacağını anNelson'un ölümünden sonra tn ladı. Fransaya sığındı, Calaıs cıvagilizler, şanlı amırallannın hayatı rinda bir kasabaya verleşti. Orada, ra ö'lçüsüz bir iptılâ sokan bu ka hayata nasıl başladıysa öyle, müdını asla affetmedıler. Lady Ha tevazı bir çiftlikte. yan köylü gibi mıiton, havatmı zeh^plon ö!dü Eib dort vpiır.rfa idı. 10 DÖŞELİ EV BİRDEN YAPI ve KREDİ BANKASI O hslde? O halde bazı şeyîer var ki; anlamıyor. göremiyoruz. Biz beikı de asıl hâdiselerı ortmek ve nazârlarımjzı sabıt '.jrafa cevirmek çın tertib edilmis vak'alarm tesiri altında ipnotze edilmi^ bir hildevız Hıl'on ayaça Kalkıp buronuıı öbur taıafma geçti. Daha açık tzah edemez misiniz? Vallahi. benım kanaatime °öre nıslzeme denosıında bana hıicum edtn ıki alevli herıfin nıvetleri beni termzlpmek detfıMı Eğer bbvle ol?a\dı bu kadar külfete. mızansene nacet kalmadan i^inaı bıtirebı]ırl.> li Havır. msl'ss'^ları beni sadect kork'jtmpktan ıbaretti. .Vıçin? KenHi kanaat'crine söre üzerin'e vazıfe olmıvan bir takım iflere bumumu soktuğum icin. bu musahedem. herıflerin bçnım hsk'kî huvivetımi bılmedıklerinm delılıdır Orlan bu kanaaf'° r ini takvij'e için fazia Uerı gitmedun. Yani korktuğunuzu mu göstermek istedmız? Ko r ktum mu. korkmadım m1 tereddüd icınde kalsınlar ist •' m. Hılton bir sigara vaktı Yüzunde sert b'.v ifade vardı. Ne düşundüğunü aplamak euçtü. Sız kendi bKdıji.uz gibi hareket edıyorsunuz; at diyeyimî bıl bır kutu C vıtamini vardı. Hubert sordu: Buıadakılere C vitaminı tayınını ne şekılde dağıtırsınız? Haftada bıı defa. tevzıatı kolbaşıları veya şube âmırlerı yaparlar Şov.er'in n« zaman C vitamini alması lâzım geldiğıni oğreneoılir miyım? Turfcçesi: B P. Neden sordunuz? Ben bu Şovver'i dün akşam Tabıî kendı biidığım gibi har reket ederim. Başka türlüsü oluı Pıktufık bulvarındaki ba da gördüm Sizı kat'iyen temin edebilimu? Sız dosyaları cetırttiniz mi? rım ki; dün aksam çocuğun kutu Hangi dos\aları<> Plaster ve Şov.er'in dosj'ala sunda bir tek C tabletı bıte kalmamışü. Hattâ ben kendisine benunrım? küerden alnıasmj teklif ettim de Evet, burada! Buıonun üstvnde duran dosyalar; reddetnıışıı. Halbuki şimdi uzeiuıde çıkan eşya arasında \2 tabletlık bır ahp Hubert'e uzattı. kutu C vıtamini çıktığır.ı eşya lis Eşya listelerı içinde. Hubert hiç cevab vermeden Plas tesmden oğrenıyoruz. ter'in dosvasını açtı ve Bıl! Bos | Haal Bu 15 haddınden fazla ford imzalı listenin orada olduğunu I ciddıleşmeye başladı. Saat kaçta gordü Aldı. dikkatle okudu: İki se> t ölmüş, raporda yazılı mı? eksiti. Çıplak kadın resimlerile oto 1 Geceyarısmdan sonra saat iki|de. büs bıletlen! aabahları Bu liste sonradan tekrar ya 1 Tevziat alelumum zılmıs ve altındaki benim imzam i saat sekizde yapıldığına göre sızın taklid edilmis Alttakı askeri polis 1 kendisini gorduğunuzden ölümune imzasmın hakıkî veva takMd oldu kadar vitamin tevzıatı almasına imğunu araştırmak, polisin de bu sah kân yok. tekârlıkta ortak olup olmadığını O halde birisi eşya arasma bu mevdana çıkarır. vıtamınlerı koymuş. bu muhakkak; fakat oeden koymuş acaba*1 Sebeb? tieih eksık olan? Hilton omuzlarını kaidırdı. Bir kaç kadın fotografıl» bir Bu hıKâye gerçekten adarru otobus bıleti. Anlamadım. Bunlar ın ne ehem şafirtıyor. btrikninl* ölmüş, sizm Betty miyeti var? Şimdıük ben de bir şey bil Donovan a goocisrmış olduğunuz n.ivorum, dıyerek sarısm onbaşı çikolatalarda da İstriknin v^rdı. Ben kımseye çıkolata falan Sower'in flosyasını actı B?=hpkimın raporu adammstriknin ile zeHrlen göndermedım.. miş olduâunu söylüvoıdu Cpble Bıliyorura, bıliyorum, yani o rinden çıkan eşya arasında. Hu şekılde gonderiimiş olan çikolatabert'ın gdzıle eorduğu otobus bi lar da İıtrıkninlı idı. Thuled* bir letlert yok olmuftu. Buna muka adama da hiç {uphelenmeden ıs trıknın başka nasıl yutturulur? Işte böyle ya çikolata ile yahud C vıtamini imiş gibi. Hılton, elıie saçlaıını taradıktan sonra yorgun çehresıle konuştu: İyi ama Şiwer'in de bır düzine C vitamini arasından zehirüsini seç mi» olması ıçın sahıden çok talıhsız olması lâzım gelmez mı? Yok öyle değıl. Bu haplan ona veren adam, evvelâ avcunun içine bir tanesıni, zehirlısini koymuş yutturmuş, sonra da temız C vitamini tableti dolu kutuvu eline vermiştır Hı'.ton: Akla yakın tahmin! di\e tasdik etti. O sıra telefon çaldı. Albay mikrofonu alıp: Alo! dedi Bir müddet gri gözlerini Hubert'e dıkeıek dmledı ve sonra teşekkür edip telefonu kapadı. Üstune benzm attığınız herifin huvıyetıni tesbit kabil değıj. Ellerı tamamen yandığı ıçm parmak ızlerını alamamışlar. Suratı"5 Perışan Ateş. maskeyi yüzüne \apı?tırmış.. Yanı görujecek şey değıl. dıyorlar Maamafih adamı kurtarmaktan ümıdlerinı kesmemişler. Amaan AUah saklasın! Maamafih *teçle oynamağı ogrensın budala! Hilton tekrar bir sigara yakarak ilâve etti: Ne olursa olsun, biz herifi teşhıs ederİ2. Yakmda ko!Vwşı kendı adamlarınJan han^ısınin eksık oldufeunu elbet haber velecektir. Öyle olsun. Lâkin herif konuşacak halde olmazsa? Korkmayın! Yakında konu» tururlar. Bızimkiler bunun yolunu bulurlar. Hubert kalkarken: Ya? Dedıkten sonra ilâve ettı: Şu Jimmy BeUows çok dikkatımi çekiyor biliyor musunuz? Ya? Hakkmda bir jey biliyorsanız oğrenmek ısterim. Ben bu çocuk hakkmda kat'î bır fıkır edinmek ıstıyorum. Bıldıklerimi söylemekte bır mahzur yok. Jimmy 2 kasım 1928 te Ne\vYcrkt'a doğmuştur. Ebeveyni hâ'ıâ hayattadır ve zannederım 48 inci caddede oturuyorlar. Kendinden küçuk bır erkek kardeşi var, talebedır. Bellows evli midir? Boşanmıştır; hern de bir skandal netıcesi. Zaten pek de pariak olmıyan bu durum üzerine Thulede hizmete angaje olmuştur. Neden istihbaratta kullanıyor Hukuk tahsilini bitrrmişti. Baska nereye koyabilirsiniz? Bence bu adam yerinde değıldir. msan baktı mı kızgın bir boğa gdrmuş zannedıyor. Albay acı bir tebessümle gülümsedı: îyi tasvir ettiniz. Hakkınız var. KaUr gibi inadcıdır. Pek beğenildığini sandığı kadınlara karaı da son derece kabadır. Hakikatte hâlâ eski karısını sevmekte v« bunu belli etmek isiememektedhr. Pek ?eki bir adam olmamakla beraber dos>üşkenf»ir ve bılhasea gülünç ol•naktan çok korkar. İzahatınıza tesekkür ederim. Bemhsıdt için ne dersıniz? İyi bır tiptir. RabıtaİJ hix adamdır. Buraya neden düşmüş? Mesleği icabı. Kutub üslerı mütehassısıdır. Mesleğinı de çok sever. Öyle ise neden geri ahnmasını istedıniz? Dinlenmeye ihtiyacı olduğunu hissettim. Eve«* Ya O burada menküb bir haldedir. Birini döğdüğü için buraya sürgün edilmişür. Davak attığı adam sakat kalmıj. Dedecker zavallı bir mahluktur. Otoritesi olan ıptidaî bir herıf... Çok dela bu otontesini suiistimal eder. Louisianad'a doğmuştur. Babası meçhuldür. Anası aşiftemsi bir şeymiş Bütüu bunlan biür ve bir türiü hazmedemedıği için kompleksier ıçindedir. Durny? İyice bir hekimdir, işte o kadar Cinsî hislerine mağlubdur. On üç yaşında bir kızcağıza tecavüzden dolayı Sanfransisko'dan kaçmağa mecbur olmujtur. Hâdise nüiuzlu bir amcası tarafından bu i raya gelmeyi kabul etmek şartile örtbas edilmistir. Anladım. Acaba müteveffa Stanley Norman da bu kabil bir adam mı idı? Hılton omuzlannı kaidırdı: 36 yaşında olan Norman İki sene evvel Şikago'da doktor binbajşısı idi. Karşıîıksız bir çek verme| si yüzünden rütbesi refedılmîştir. gönüllü olarak ve teğmen t Buraya rütbesüe geldi. Yüzbaşıhğa terfiıri T ıstedımdi Fakat çocuk dayanamadı. Hubert acı acı gülerek: U N L A R I Ana sütünden sonra en besleyici Gıdadır SATILIK FABRİKA ARSASI İbıahim Etnem Ulugay İlâc Fabııkası arkaiında 5.0OO M2 lik iki parça m» capı, elektrik va suyu vardır. Tel: 86339. Beyoğlu İstiklll Cad. 354 Ayhajı 16 A. TÜRKAY. . 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle