24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMUURlVKf HABERLERt Katil Sadullah teslim oldu Kansmı keserie öîdüren adam, cinayctini itiraf etti ve sebebini anlattı Evvelki gün Sılivrikapıda vuku buıan fecı cınajetın faili dün saat 14.xo da savcılığa bizzat gelerek tes lim olmiLjtur. Sadullah Gündur, geac kansı Tevhideyi başından keserle parçalamak suretile öldürdüğü'iü ıtiral etmış ve $u üadeyı vertni'tir(i Bir sene evveline kadar çok sevdığim karım ve çocuklanmla gr. et mesud ıdık. Geçen yıl kanmın teşvikıle, içinde oturduğumuz evı satın aldık ve bir kaç arkadasa hayli borclandık. Borclarımızın kısa vadeleri sona erince ailemude geçım sıkıntısı başgösterdi Bu vüzden karımla 3ik sık münakaşa edivorduk. Nihayet ikı gün evvel Mahmudpaşadan 12 kilo iplik alarak evime geldim Işçilere verecek paramız olmadıgı için kanma ertesi sabah birlikte makinelerın başına geçıp çorab orecegimizi söyleHım. O işlerinin çokluğundan bah sederek fikrime muhalefet etti ve bir kaç saat süren bir münakasava başladık Bu arada çok sinirlenen kanm, başını, yattığı karyolanın demirine vurarak bayıldı ve vü zükoyun uzandı. Benim de âsabım çok bozulmuştu. Ço'cuklanmızın oynarken odada bıraktığı keseri kaparak Tevhidenin kafasma vurdum ve kaçtımBu ana kadar Bahçelievlerin arka tarafındaki tuğla harmanlanndaydım Teslira olmavı daha dogru bularak buraya geldim.» Katil Sadullah Gündur ifad?sini müteakıb tevkif edilmistir. Tahkikata devam olunmaktadır | 1 İstanbul Konservatuarının kararları vesilesile j c IHEM NALINA M1HINA 2. Elmalı bendi 1954 teıtımuzunda bitecek Sular İdaresinin 16 milyon lira sarfile yapacaip tesisler arasında Adalara su verecek tesisat da var Vali ve Belediye Başkanı Frhreddin Kerim Gökay dün beraberinde milletvekilleri, Şehir Mecliai üyeleri ve gazeteciler olduğu h&ldo ikinci Elmalı bendi inş^atım gezmıs, tetkiklerde bulunmuştur. Bendde toplanacak sulan tutacak on beş baraj duvanndan üç muj azzam sütun inşa edilmiş nlup diğer üç sütun da yapılmaktadır. Diğer taraftan, bunlan yan duvarlara ekliyecek inşaat da devam etmektedir. Fransız rnühendis'erinin verdikleri malumata göre hütün inşaat 1954 temmuzuna kadsr tamamlanacaktır. Ancak Belediye, ikinci Elmah bendinin Mayısa kadar ikmalini arzu etmektedir. 800 kadar işçi büyük lâmbalann ışığında gece dahi çalışmaktadır. flci ay sonra, diğer barajlann k&ide kısımlanrun ikmali ile kışın dağlardan inecek suların burada durdurulacağı, icabında buradan eski bende *u verilebileceği umulmaktadır. İnşaatta havaî hatlar, muazzam taş kırma ve beton yapma âletleri kullanılmaktadır. Vali ve Belediye Başkanı, inşaatın il^ililere ve halka gösterilmesi ıçın otobüs seferleri tahsisini alâıcnlılara emretmiştir. Şehir Meclui üyeleri, basın mensublan, Boğa7ın Anadolu yakası köy muhta'ları ve halk otobüslerle burava goturü'erek yapılan işler gösterilecektir. Aynca burasının filme alınarak sinemalarda gösterilmesi de kararlaşmıştır. Sümerbank satış şubelerinin sayısı 15 i buldu Sümerbank Elâztgda bir satlj jMbesi acmıştır. Dun faaltyete geçen bu jube İle Sıımerbank Alım . Satım MUesse. seslne baglı satıı jubelerlnin sayısı on beşi bulmuştur. Banka dlger vllâyetlerde de bu çe. şid şubeler açılm&sı ijlnl tetklk et. mektedir. Halkın Sümerbank mallarına karşı ggeterdiğl rajbet, bu müeuesenin jube açmasmı larurl kılmaktadır. Sümerbank yılbajından dün ak;ama kadar 204 milyon 589 bln 165 Hralık sntış yapmıştır İçki âleml. kanlı bir kavga ile sona erdi Patlh. Itfalye caddeti Kendlr sokak 20 1 sayılı evde oruran »abıkalılardan Fahrl Karatık, Arabacı Saml. tsa ve Sabrl cömerd »dlı jahıs'.ar »ralarında bir içki âleml tertlb eimljlerdlr. Geç vakitlere kadar bir hayll lçen «abıka. Iılar, geceyansına do£ru kadın yüıün. den münak«^«ya ba«lamı«Iar ve tsa, Fahrîyl bıçakla koltuk altmdan yarmla. mıştır. Bundan »onrm kavga tteşientnls, kar. gacıları ayırmak lsteyen Sabrlnin ka. rısı Zehra da Saml tarafından kolun. dan bıçaklanrni5tır. Kavga ancak hSdlse mahalllne ge. len pollsler tarafından bastırılabllmtş. sanıklar karakola, yaralılar Cerrahpasa hastRneslne kaldırılmıştır. Motoslklet kamyonla çarpışh, bir polis öldü Kartalda bir polis memurunun 81ü. mile netlcelenen fecl blr tasıt kauuı olmuştur. Üskiıdardakl arab» vapunı lskelesln. de seyrJ^efer memıırluğu yapan Osman Kur İle arkadaşfl Mahmud Ehıl. 142 plika sayılı mntosikletle Kartal lstika. metine gitmekte iken. karşıdan gelmek. te olan «Maltepe 584» plikalı kamyonl» çarpısmıslardır. Musadem» neticeslnde motörü ldare etmekte olan Osman Kur kaşmdan agır.ve Mahmud Dul da h». flf furett» varalanmıjlardır. Yarahlar Haydarpasa NUmune haı. taneslne götüriilürken pollı memuru Osrc.an Kur ölmujtür. Hâdtseye tebeblyet veren kamyonun soförü Yusul Tajkın yakalanarak tah. klkata bojlanmıştır. Dl£er taraftan, yanuı haflf olan Mah mud hastaneden taburcu edllnvljtlr. Garib bir intihar sebebi Sular tdaresi Umum Müdürü Cahid Çeçen'ia verdiği malumata nazaran halen 16 milyon lira sarfile şu işler yapılmaktadır: 1 Anadolu yakası baraj ısale hattı, 2 Altunîzadede 850 metre uzunluğunda tünel, 3 Terşih havuzlan. İstanbul tarafında: 1 Kâğıdhane Baltalimsnı isale hattı, 825 metre uzuaıugunda bir tünel, 2 Terkos gölü ile fabnka ars>suıda 1.70 genişliğinde boru doşenmesi ve betonarme 'nşaa«ı. (Buradan 150.000 metre küb su isale edilecektır.) 3 Alibey deresi üzennde köprü, 4 Kâğıdhane üzerinden 7500 metre uzunluğunda çelik boru inşası, 5 Terkos fabrikasmda 190 000 metre küb su verebilecek btş pompa. Bu inşaat üıaJeye konmus bulunmaktadır. Kâğıdhane terşih havuzlan 800 000 liraya, havuzlar 3.500 «(»0 liraya eksiltmeye çıkanlmı^tır. Adalara su verecek denız altı tesisat da aynca eksiltmeye çıkarılmıştır. Oğrendiğimize göre, Sular İdaresi, Anadolu yakası için koyduğu münavebeyle su tevzii usulünü bir iki güne kadar kaldııncaktır. lirnanımızdan yapılan ihracat Son 24 saat zarfında llmanımızdan yapılan İhracat yekunu 624 bin llrayı bulmuştur. Sevkedtlen mallar arasında Iç fındık. «lgara, yap«4ı. tiftik, haşhas tohumu. ham afyon. gramofon plağı. kereste. salep. zeytin ve tığ vardır. Süt Müstahsilleri Derneği ilk toplantısını yaptı Yenl teşekkül eden Sut Mustahsllleri Dernegl İlk toplantısını dun Slrkecide. kl lokallnde yapmiftır. Muvakkat ldare heyetlnin hazırladığı blr raporun se. çlmlerden »nce umuml heyete dagıtıl. ması kararlaşmıştır. Bu raporda. pas. törtîe »ut ve yag lmali İçin azaya mü. zaharet gösterilmesi ve imkânlar sağ. lanmasının derneğln kunılus gayeleri arasında bulunduğu, en kısa zamanda sehrlmizde bütün süt ve yağlann pas. törize olarak aatılmasının mümkün oUcafı bellrtllmektedir. Esrar satıcısı bir kadın yakalandı Uzun (Oren taklb ve tahkikat netlce. slnde uyujturuen rnadde »atıeılıgı ya. pan bır kadın suçustü yakalanmıştır. Afyon v« esrar satıcılanndan Kor Altnin karıaı Makbule Bayrağın. Top. hsned* fırsat buldukça afyon sattığı Bgrenilml} ve hareketleri tarassud al. tına alınmijtır. Evvelki akşam, kaçakçılık bürosuna mensub blr eklpin aldığı tertlbatla, numanüarı tesblt edilen iki 10 lirahk kıyafet dejlstlrml} İki sivil pollse ve. rilerek 40 gram afyon satın almaları temln edilmlştir Bilâhare Makbulenln evine baskın yapılmıı, evveice numaraları tesblt e. dilmlş 10 lirahklar kadın üıeıinde bu. lunmustur. Makbule hakkında tanzim edilen ev. r»k ile birlikte dün savcıhja verilmlş. tir. Dün Güzel sanatlar içinde mimari, resim, heykel, hat, raks hep göze hitab eden hacimler veya şekillerdir. Kulağa söyliyen şiir. edebiyat, hitabet ise hacim ve şekil değilseler de onlarda dahi mana denen bir mefhum bulunur. Bu sonuncu zümreye giren musiki ise mananın da üstünde, madde olmaktan busbütün sıyrılmış bir ihsas olup, Şarkta, garbda, nerede olursa olsun cins bir musiki, söylendiği dil bilinmeden de hüviyetimize sızarak içimizde bir iklim yaratır Onun için musiki güzel sanatların en çok beşerî olanıdır. Hattâ hayvanlann bile güzel sanatlardan tek nasibi musiki olsa gerek. Hayvanlir âİ3mının en soğuğu olup yerde sürünmeğe mahkum vılan bile ancak musikinin biiyüsile ayağa kalkirak raksa başladığı zamandır ki gövde kıvraklığırun şiirli bir ahengi haline gelir. *** Mimarhğımız, hattımız, çirıiciliğimiz, şi'rimiz, minyatürlerımiz, ve işlemelerimiz gibi musikimız de medeniyetimızin bir şerefidir. Bakinin Kanunî mersiyesi ile Sinanın Süleymaniyesi. Nedimin şiirlerile Üçüncü Ahmed çeşmesi nasıl aj'nı hizada ise Itriler ve Dedeler de mazimizin en endamlı devleridirlfcr. Kül olan medeniyet parçalanamaz. Bu medeniyetin bir tarafını beğenip diğer tarafını yermek onu »nlamamaktır. Onun için olacak ki Yahya Kemal: Çok insan an.yamaz eski musikimizdcn Ve ondan anlamıyan bir şey anlamaz bizden Dedi. Dedi ve doğru söyledi. 1934 Avrupa seyahatinde bir kaç hafta Berlinde kaldığım zaman öğrendimdi. Meğer yetmiş milyon Alman içinde Bethoven, Vagner gibi gerçek dehalan anlıyanlar dört beş milyonu geçmtzmiş. Kültürlü sanat güç anlaşılır. Eski musikimiz uzun Türk musikisindeki mesud gelişmeler ISMAIL Yazan: *^ HABIB SEVUK ı emek istıyen bir çetinlikti. Bunun öğrenilmesi için saraylar, vüzera konakları, dergâhlar, hele mevlevihaneler birer musiki konservaUısrı gibiydi. Daha ondördüncü asırda ilk hükümdar şairimız olan o yamanlar yamaru Kadı BurhanedUnin aynı i3nıanda musikimizin bütün mEkamlanna aşina olduğunu divanmdaki şjirlerinden biliyoruz. Eski musikimizin son büyük cîevi İsmail Dede Üçüncü Selim ve İkinci Mahmudun huzur fasıllarında bir rr.usiki kutbu heybetile hürmet görürdü. Sultan Mecid onu «Müezzinbaşı» lıkta bırakmakla beıaber iyi fransızca öğrenen o padişah saraya garb bandolarile alîfran ga musikiyi de getirince içinde bir şey kırılan İsmail Dede Hac için Mekkeye gitti ve vebadan öldü. O gidiş rr.usikimizde öksüzlüğün başlayışıdır. *** Gittikçe öksüzlüğü artan Türk musikisi kendine kanad gerecek ne saray, ne konak bulamamağa başlarken nihayet dergâhlar da kapanınca musikimiz büsbütün piyasaya ve meyhaneye düştü. Sazendelerin masalara gelip müşterilerle kadehdaşlık yapması ve hanendelerin, humar ve buharlar içinde «yaşa» diye bağıranlann nâralarını bastırmak zaruretile hançerelerini yırtarcasına haykınşları .. Tamburî Cemil Beyin en kodaman meclislerinde bile en ufak bir lâubaliliğe tahammül edemiyerek saznu aldığı gibi çıkıp gidişleri nedendi? O, bu hareketlerile musikimizin asaletini müdafaa ediyord,u. Sanatkân kâselislikten ve eği'mekten kurtaran bir asalet mücahidiydi o. Sanayileşme hamlemizde mülî sermaye O çinde bulunduğumuz eylul ayı II ^ eni bir sanayileşme hamlemize II başlangıc teşkil eden uğurlu bir ay oldu. 6 eylulde Balıkesirde bir iplik fabrikasının temelini atmakla başlıyan bu hamle, son günlerde Amasya, Konya, Kütahya Şeker Fabrikalarmın temelatma törenlerile hızlandı. Başbakanımızın ve Bakanların nutuklaruıdan öğrendimize göre 10 şeker fabrikası ile 15 çimento fabrikası kurulacaktır. Yeni çimento fabrikaları işlemeye başladıktan sonra bu en mühim yapı ve inıar malzemesinin fiatı yanyanya düşecektir. Dünkü Vatan refikımız Edremldde, sahilde bir demir fabrikası kurulacağını ve imalâtını çok ucuza maledeceğini, ajiıı zamanda Karabük Demir ve Çelik fabrikalarmın da tevsi edilerek istihsal kapasitesinin bir misli arttınlacağını müjdeliyordu. Muhterem Devlet Reisimiz Kütahya Şeker Fabrikasının temeli atılırkcn: «Bugün medeniyet sanayi demektir. Medeniyet ve sanayi mefhumlaruıı birbirinden ayırmaya irnkân yoktur. Biz işte böyle bir medeniyet yolunda yürümekte, milletimize böyle bir nurlu istiktal tebşir eden yeni yeni maddî eserleri de hergün gözlerimizle gö' mekteyiz.» Sozlerile 5u iki hakikati açıklamışlardır: Muasır medeniyetin teraeli sanayidir ve aziz yurdumuz bu medeniyet yolunda ilerlemektedir. Bunun delilleri. kurulmağa başlıyan yeni yeni fabrikalardır. Bu ilerle\işi inkâr etmek rr.ümkün değildir. İnkâr edenler varsa gaflet içindedirler. Cumhur Başkanımız, İktisad Vekili iken Londrada milletlerarası bir iktisad konferansına iştirak etmişti. O konferanstaki Alman temsilcisi, Türkiyenin sana>i'eşmesine itiraz ederek bizim münhasıran bir ziraat memleketi olarak kalmamızı istemişti. Bu, tamamile egoist bir düşiınce idi ve hedefî, Türkiyeyt başta Alman sanayii olmak üzere, Batı sanayiinin haracçiizan hir pazar haline getirmekti. Biz, bu diişünceye kulak asmadık ve sanayileşme yolunda yürümeğe devam ettik. Türkiyenin iktisadî istik'âlini sağlamak. memleketimizi Alman ve diğer Batı sanayiinin baz'esi olmaktan kurtarmak için yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. Başbakanımız da son sanayi ıemizin millî sermaye ile çerçek'e? (irümekte olduğuna i^aret ederek şdyle demiştir: «Sanayiin sadece bir kolu olan şeker sanayiinde attığımız adım, 10 şeker fabrikasının birden, bir ay içinde inşa halinde olması gibi fevkalâde bir manzara arzetmektedir. Tîü 10 şeker fabrikasının lüzum gös terdiği sermaye 220 milyon liradır. Bunun içinde Sanayi Kalkınma Bankasının sermayesi bir tek kuruş değildir. Bütün teşebbüslerimizde manzara aynıdır.» Sanayileşme yolundaki gayretlerimizde yabanct scrmayenin yardımından istiğna edecek değiliz; bilâkis bu sermayeye kapılaruıuzı geniş ölçude açmak kararile lüzum lu tedbüleri alıyoruz. Fakat bütün ümidimizi de yabancı sermajeye bağlamış değiliz. Balıkesir ipük fabrikası, şeker fabrikaları hep millî sermaye ile kurulmaktadır. Çalışkan ve zeki Türk milletinin alın terile gittikçe zenginleşen millî sermaye sanayi hamlemizin velud anası ohnakta devam edecektir. Âmme İdaresi Seminerinin çalışmaları Birleşmiş Milletler âmme idaresi seminerine. Türkiye ve Ortadoğu Âmme Enstitüsü Genel Müdürü »fatile baskanlık eden Prof. Yavuz Abadan, kendisile görüşen bir arkadaşımıza seminer faaliyeti ve dekanı bulundufu Siyasal Bileiler Fa kültesinin b=zı meseleleri hakkmda şunları sövlemiştir: t « Fakültemizin Birleşmiş Milletlerle isVnrliği yaparak geçen sene kurduŞu Dış Münasebetler Ensti. tüsü. ilk senesinde 3 Avrupalı ekjperle çalıştı. Milletlerarası olan bu en=titü bu sene tam kadrosile faalivete aeçecektir. Enstitünün gayesi i i m e idaresindeki gelismeyi etüd etmek, dğretmek ve tatbikini sğlıvacak elemanlar yetiştirmektir. Birleşmiş Milletler. Ortadogu memleketleri için Enstitüye 50 burı yerivor. Bu bursa Yunanistan ve Yugo=!avya da dahildir. Kadroda çahşacak olan 3 Amerikalı eksper de memleketimize mü teveccihen hareket etmiştir. Enstitü 3 servis halinde çalışacaktır. Bunlar araştırma, öğretim ve kültürel münasebetler servisleridir Halen devam etmekte olan seminer, geçen sene açılacaktı; fakat konareden sonra açüması uygun gö. rüldü. Seminerde bugflne kadar «bütçe, bütçenin tatbiki, idarî plânlaşürma meseleleri, siyasî otoritelerle idarî makamlar arasındaki münasebet me eeleleri, idarede organizasyon jjekilleri ve idarenin vazifesl» gibi mevKular münakasa edilmlstir. Her memleketln hal şekli v» usullerini lhtiva eden müzakereler seminerden •onra ortaya konacaktır.» Emniyet 6. Şube Müdüriüğünün kadrosu kımretlendhilecek Çehrlmlzd» motörlü tajıt «ayısı 18 bl. n* yUkıelmljtlr. Bun» mukabll »eyru. Mfer meznuru sayısı 12 yıl «wel ol. dugu glbl 118 dlr. Bclediyc feyrüjefer kadrorurra Ukviy» lçtn tetklkler» bas. lamıstır. iMiııııuılHllllllllinilllllllllinillllllllllllllllllllllllUillHlıııııınıuı»»"» Çeyrek asır önce Ataturk Sarayburnundaki nutkunda: «Bu musiki bizim değildir» dedi. O ki musikimizin, yalnız seveni değil, makamları bilecek derecede aşinası idi ve düzgün şarkılar söylerdi, o akşam yatla tenezzühe çıktığı zaman hep bizim musiki bestelerini söyletti durdu. Aradaki tezadı hatırlatanlara karşr «Orada söyledıdiğün garblılaşmanın icabıydı, bu*** rada dinlediğim kendi içimizin seO şahsi konserler ne olsa senesidir.» dedi. Onun bu sözünde Dİz de bir iki defa verilebiliyordu. İsolanla garblı olanm birleşmesi var. tr.nbul Konservatuannm Türk mu*** sikisi icra heyeti tarafından her Cemil Bey merhum Türk musi pazar Taksim gazinosunda konser kisinin şerefini tekbaşına müdafaa verdumeğe başlaması istanbul haliçüı kendini kemiriyordu. Kader kına her hafta bir bayrama kavuşonun oğlu Mesud Cemile bu mu manın neşesıni veriyordu. Pek yasikiyi millete maletmek yolunda en kmımda olduğu için bilirim, koca geniş çaph bir hizmet imkânuıı ver gazinoyu iki bin kişî, çoğu merdidi. Ankara Radyosu onun himme • ven basamaklarına kadar ayîkta ile bir mekteb haline gelmişti. Ye kalarak doldurduktan sonra, bir o tişürdiği yeni elerrıanlarla musi kadan da geri dönmek zorunda kakimizi «fasıl tarzı» ndan koro tar lıyordu. Tabiî gazinoda numarah zının zengüı sesli payesine yük koltuklar olamadığı için on birde seltti. Halk musikisini de koro ha başlıyan konsere halk, yer bulayırn linde derleyip toplayan oydu. Tek diye, sekizden, dokuzdan itibaren hançerelerin besatatinde tek na'Ji doluyordu Herşey sa Opera binaçöl atının yeknesak usandırıcılığını smın bitmesine bağlı. Çok şükür veren o basit ses Mesud Cemiıın bugünlerde sevimli Valimiz Gökidare ettiği halk türküleri koro ayın tebşirile Opera binasının 'hasunda klasik musikimizle yanyana le edildiğini öğrendik. O bitinoe, oturan hacimli bir varlığuı sevim yalnız tiyatrolarunızın değil, musikimizin de nasıl canh bir hayata liliğini kazanıvermişti. kavuştuğunu göreceğiz. Münir Nureddin ilk defa, sırtınYersizlik derdi yalnız konserler da simokini, elinde programı, konser vermeğe başlayıncî *edir için değil. Konservatuaıırmzın Türk deki musikimizin Avrupa sahnesi musiki kısmmda ancak 120 taleje ne yükseldiğıni gördük Onun san Arkası Sa 5 Sü b te atı nasıl hüneriyse bu tarlnnrnazhariyet de muaiki gelişmelerimizin başında bir nirengi şerefi gibi dikilip duracaktır. Gerek onun, gerek ondan sonra N^cmi Rızanın konserlerinde göğüs kabartan şu hakikati de gördük: Kadınh erkekli salonlan ağzına kadar dolduran seçkin halkın, tıpkı garb âleminde olduğu gibi, belki oradakilerden Je fazla, sanki bir mabeddeymişlercssıne sonsaz b'r huşu ile, hiç bir tıs bile işitilmeden dinleyişlerindeki c edebli heybet: Yok camm, hem bu halk o asaletli musikiye, hem o musiki bu ei=ndi halka lâyıktır. TURKIYEIŞBANKASI 120 nci KUTAHYA Şubesi Açıluı. EMNİYET TURK EKSPRES BANK KÜÇÜK HABERLER^ • tTALYANIN Tiırklye Buyük Elçl. «i Luca Pletromarkl Pıcchl, hukumeti İle lstijarede bulunmak uzere dun saat 16 da uçakla Romaya giüniştir • SURİYENİN İstanbul Başkonso. losu Müeyyed Azem dun sabah uçakla Suriyeden jehrimlze gelmlştlr • AVRUPADA tetkiklerde bulunan kulak . bogaz . burun mi.tehassısı ope. ratör Dr. Orhan Toros dun şehzimize dSnmüştür. SAFİYE VEGÜLün vefatının kırkıncı gunune rastla. yan eylulun 17 nci perşembe gunu lbug\;n) öBİeden sonra saat 2.30 da Turk Ticaret Bankası Müdürü Saim Göknarın Modaciaki evlnde Mevlidl Şerif oknnacaktır. Akra. balarmın ve kendlsini seven ve tanıyanların teşriflerlni rica ede. rlm. Eşl: Fazlı Yegül Adres: Moda Kız Eı^titusu karşı. sında Gündoğdu sokak No. 12/2 tklndl ile AYHAN HANKU9 Nikâhlandılar. Kadıköy 15.9.953 tmsalt I EMNİYET SANDIGI İKRAMİYE APARTIMANLARIHIH Bır daıresini kazanabılirsiniz. CANA ÖZÜTÜRK Hucklde blr genc, garlb bir sebebden I Eylul 17 Muharrem 8 ' intlharm tesebbü» etmlfUr. Çukurçeşm* «okak 9/î «ayılı evd* I oruran Salfthaddln GUven, sevdiit ka. | ! dının kocasll* yaptıgı mün&kajadan (3 müteesıir olmuf v« tentürdlyod lçcrek üıtlhar» tesebbü* etmlstir. V. | 5.42112.08 15.38| 18.16,19.50| 4.01 Salâhaddtn Orrahpas» hasUncdnc E. ]11.26j 5.52 9.22 12.00| 1.32 9.44 yatırılmıjtır. 1 27 EKİM Çekilişine istirak için (5 EKİM) akşamına kadar hesab açtırmayı unutmayınız. ( Cunfihuriyet'ın EDEBÎ TEFRİKAS1 : 31 17 Eyluj 953 pg Şaşkın şaşkın etrafına bakındı. Demek rüya görmüştü. Ne oluyordu? Çok geçe kadar mı uyuya kalmıştı da onu uyandırıyorlardı? HİÇ bır zaman giyüımeaen, saçlarını düzeıtmeden odasından çıkmıyan yenSesi, başmda bigodiler, üstünde rob dö şambrla ona doğru iğiliyordu: Feyza, çocuğum... Efendim? Ne var yenge?! Bir şey yok, telâşlanma. Raaıb beyin hanımı genc kızm b3şı ucuna, yatağın kenarına ilişti: Şımdi Nebil bey telefon etti. Baban... Feyza yaylanmış gibi birden doğruldu. «Baban. demişlerdi. Babası .. Ne olmuştu babasına?!.. Emin ol, korkacak bü şey değil. Baban biraz hastalanmış. Hafit ateşi varmış, o kadar. Tabii Nebil bey de iş güç sahıbi adam. Kendi b?kamaz. Onu yalnız, hizmetçiye bırakmağa da gönlü razı olmamış, «kızı yanında bulunsun» diye düşünmüs. Senı istiyor. Çocuğun gözleri dehşetle açılmıştı: Yoksa bir kaza mı? Yoksa .. Yoksa... «Öldü m ü ' . kelimesini ağzındsn çıkarsrruyordu. Feriha hanım onu teskir.e çılışıyordu: Yemin ederim kı bir şey yok. Yalnız ufak bir rahatsızlık geçiriyormuş. Basit bir grip. Bunun için bu kadar merak edilir mi? Hay. di. kalk da hazırlan. Dayın da içeride giyuııyor. Birlikte gidersimz. Yatağından fırladı. Babası onu çağırıyordu. Ona ihtiyacı vardı. Acele, çok acele gitmeliydi. Daha fazla suallerle vakit kaybetmek ıstemivordu. Biliyirdu zaten: Nasıl olsa. ona doğruyu söyl^mıveceklerdi Yeneesi. Marik^yı kallırayım da kahvaltı hazırl sın Hıyerek odadan çı«arken, Feyza. pr.rcılar aıbı üstunden ı?eceliğinı attı Sırtına bir eömlek bir entari gtçırdı. Gözü, karşıdakı S3ate iliştı Henıu 7 yı çevrek geçiyordu Bu kadar erken onu çağırmaları için mühım bü: sebeb olmalıydı. Çabuk yeüşmeliydL Elbisesini alırken, bir gün ev\rel ütülediği keten robu askısından sıyrılıp yere düşmüştü. İğilip onu kaldırmadı. Varsın düşsün. Artık hiç bir şeyin ehemmiyeti yoktu. İsterse dünya yıkı.sm, mahvolsun! Odadan çık3rken, bir an kendisini topladı: Yol içuı para lâzımdı. Çekmecedeki eşyaları dağıtarak portmonesini aldı. Dolabın kapısı ardına kadar sçık kalmıştı. Terliğuıin bir teki yatağın yanında, öbür teki komodinin altındaydı. Dışarıya fırladı. Merdivenden uçar gibi üıiyordu. Dayısı arkasmdan: «Dur, bekle ben de geliyorum. diye bağırıyordu. Üstünde hâlâ pijamaları, elinde traş fırçası, yüzü sabudnlu idi. Feyza onu işitmiyordu bile. Allahım, Allahım, acı bana Allahım... Koşuyordu. Sokakta, oradan oraya seğirtiyor, tramvay durağuıa gidiyor, orada beklivemiyor, başka bir vasıta tfrıyor, çırpımyordu. Nihayet bir köşe içinde bir taksi buldu. Çabuk, Kadıköy iskelesine. Çabuk, çok çabuk. Bu, kâbus gibi bir yolculuktu. Evvelâ otomobil, vapur. sonra tekrar Köprüden başka blr otomobile atladı Hiç bir şey düsünemiyor, düşünmek istemiyordu. Sanki bır otomattı. İcab ettikçe çantasını açıyor, para çıkarıyor, veriyor, sonra tekrar sonsuz bir nakarat gibi mütemadiyen: «Allahım bana acı, beni babasız bırakma» diye söyleniyordu. Bazan kendini unutuyor, kelüneler yüksek sesle sğzırdan çıkıyor, dönüp bakıyorlardı. Etrafmda hiç bir şey görmüyordu. Yalnız arasıra münferid bir resim, küçük teferruat, bir numara, bir yazı, çok net bir fotoğraf plâğına 'ilınmıs gibi zihnine yerleşiyordu. Meselâ, vapurda karşısında oturan >damı belki ömrü oldukça unutmıyacak, bu yayvan, kaba, esmer çehre daima bu ıstırablı dakikalartn hâtırasile birleşecekti. İşte, şimdi, 275 numarah tramvayın önüne geçmişlerdi. Kenarda iki çöp arabası arka arkaya gidiyordu. Köşebaşındaki büyük apartımanın ismi «Uğur aparürrıanı» idi. . Vaktin çabuk geçmesi için, içinden sayı sayıyordu. Makineleşmiş zihni ile kâh: tAllahım, Yârabbi, Allahım» diye tekrarhyor, kâh durmadan, birden yüze kadar adedleri sıralıyor, bitince yeniden başlıyordu. Kalbi şiddetle atıyor, kulakları uğulduyordu, Aynı zamanda da, korkunç bir tevekkülle her şeye hazudı. Şoföre yalvarıyordu: Ne olur, daha çabuk, daha çabuk... Nihayet Pangaltıya vardılar. Artık âşina yerlerden geçiyorlardı. Soldaki köşe... Tâ uzaktan korku ile oturdukları eve baktı: Acaba önünde bir ka. labalık, bir telâş var mıydı? Hayır, her taraf sessizdi. Soğukkanlılığıru muhafaza etmeğe çalışarak otomobilin parasuıı verdi: Dükkânın yanındaki san aparüman. * Yârabbi acaba ne ile karşılasacakü?! Kapıyı hlzmetçi açtı. Feyza heyecanlı, bütün dikkatini gözlerlnde tekslf ederek, onun yuzünden vaziyeti anlamağa çalıştı. Kadırun halinde hiç bir fevkalâdelik yoktu. A .. Geldiniz mi küçükhanım? derken gülüyordu, Babam? Babam? Odasında. Biraz rahatstz da bugün, erkenden doktoru çağırdılar. Onu artık dinlemeden içeriye koştu. Evet, baban yatağında idi. Sakin, yatıyordu. tşte, her lamanki tebessümile gülümsüyordu. Ağır hasta görünmüyordu. Yanına yaklaştı: Baba, nasılsınız? Onun: «İyiyün, merak edecek bir şeyim yok. Seni boşuna telâslandırmışlar» demesini istiyor, bütün geçenlerin, bir Korkulu rüya gibi artık sona ereceğini ümid ediyordu. Fakat o, böyle bir şey söylemiyordu. Yalnız tekrar kızma bakıp gülümsüyor, «geldiğüıe memnurj oldum» diyordu. O zaman, onun renginin çok soluk olduğunu farketti. Yüzü âdeta kâğıd beyazlığında idi. Tekrar, ümidle bir teselli kelimesi bekledi: Şimdi biraz daha iyi misiniz? Kâzım bey gözlerile «bilmem» der gibi müphem bir işaret yapta. Hırıltı ile nefes alıyordu. Ateşiniz var mı? * Hayır, yoktu. Feyza anhyamıyordu: Bu ateşsiz hastalık." bu birdenbire gelen rahatsızlık ne olabilirdi? Daha bir gün evvel hab^si1" telefonda görüşmüştü. Sıhhati yerindeydi. Dire^inde i=ile meşguldü. Ondan imdad ister gibi, yat3ğm obür ta: 3l:nda, elinde ilâc şişesile ayakta duran Nebil beye döndü: Ne zaman hastalandı? Birdenbire mi oldu? Nesi var? Söyleyin. Bugün sabaha karşı kendisinde biraz fenahk hissetmiş. Hizmetçiye beni çağırmasmı söylemiş. Hemen doktor getirttık. Enjeksiyon yaptı. Peki, doktor ne dedi? Her haHe mider^n. Vea h'r frivnn ânz^sı .. Sükunetle konuşuyondu. Fakat enrli li görür.üyorJu. Kapıya doğru yürüdü: , Artık sen burad?frı. Kâzım bey v»!n:z değil. Sizi bırakabilirim. Benim biraz işim var. Bir yere k dqr uğrayıp ddneceğim. Genc kıza, arkasındsn gelmesi için işaret etti. Dışarıda, onu bir köşeye çektı: Baban bir kalb krizi geririyor, Feyza. Vaziyet cir'IHir. Ama fl. mid?iz değil lir. Birazc'an ssb^hki doktor tehrar uğıvac^k. Fakat ben ivi Wr müteh's^ıs'n Ha ee'm<":ini istivoum. D«min, si?e KaUmışa haber verdi^irn zp^an, proferör .X. <ia tl°fon e»r:;tim. .Yarım saat sonra. demişti. Hâlâ göıünmedi. Şimdi bir otomobile atlayıp onu almağa gidiyorum. (Arkası var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle