Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHTTRTYIÜT 9 Temmuz 1953 MAU MAU lar İ> dehşet geceleri Hivarında ^ < KESSEL Iki inamlmaz tesadüf neticesi ögrendiklerim Yanımdaki arkadaş. her halde sükutundan dolayı özür dileme makamında, bana Fransadan bah«etti. Kurtuluş sıralarında orada bulunmuş. Parisi seviyordu. Paris... Bu isim bana yabancı, afakî, hakikat dışında, manadan tnahnun gibi geliyordu. Dünya projektörlerden, karargâhın aydınhk, larından, karanhktan daha kara eskerlerin yüzlerinden ve karanhkta. o tatlı, ahengi kadın sesile karışan poüslerin sert. telâşlı ses lerinden ibaretti. Birden, daha telâslı, daha aceleci bir ses duyuldu: Allo, kontrol? Allo. kontrol? Burası, Kurd! Burası. Kurd! Batakhkta, sinema salonu yakınında beş kişilik bir grup gördük. Kovabvoruz. Bitti. Ksdın sesi, rahat ve tath, cevab verdi: Bahtmız açık olsun. Kurd! Sittp, Kaplanı yardımcı gönderiyorura! bitti. O andan itibaren. muhavereler. daha hızlı bir tempo ile birbirini takib ettl: Allo, John! AIlo. John! Fenerini b?taklığa çevir ! Allo. Gilbert, Allo. Gilbert! Onları ışığır. içine aldım. Görüyor musun? Evet, John. görüyorum. Ateş ediyoruz. Onlar da... Öte tarafa geç, Gilbert. İki ateş arasına alahm. Sonra, başka bir ses: Allo, kor.trol7 Allo, kontrol? Burası, Kaplan... İkisini öldürdük. Tath kadın sesi mukable etti: Aferin Kaplan. Acele rapor yapın. Arkasından gene bir ses: Allo, kontro!? Allo, kontrol? Burası Kurd. Bir yarahmız var. Kadın sesi gene duyuldu: Yerinizde durun. Kurd. Hastane arabasmı gönderiyoruz. Bir kaç dakika sonra: Allo, Manda' AIlo, Manda? Gidin, Madam Gilberfi evinden alın, hastaneye götürün, kocasıru karşılasm. Bitti. Radyo, hışırdadı, susru. Bu eşi, emsali olmıyan radyofonik drarn bitmişti. Vahşi hayvanlar parkı Yanımdaki arkadaş: Bir bittidir gidiyor, diye söylendi. Bu yılan yuvalan, bu âsi inleri sağlam kaldıkça, hiç bir şeyin biteceği yok. Kızıl bir fişek, daha yükselen ovayı elile göstererek devam etti: Şunlar çoktanberi tahrib edilmiş olmalıydı. Ötekileri de, bütün ötekileri de, içlerindekl melun Kikuyu'larla beraber yakmah. Binlerce ve binlerce Kikuyuiarla bera ber. Sakın ha, günahsız olduklarıru iddia etmeyin. Yüzde doksanı o menfur yemini etmiştir. Bilerek söy lüyorum ben. Bu öfke uzun zaman devam etti. Çünkü subayın bir eski arkadası ysralanmıştı, belki de ölüm halinde idi. Vakit geçiyordu. Projektor ıjığını hâlâ aynı noktada tutuyordu. Radyonun seslenmeleri ayru tecapoda devam ediyordu. Kendimi avutmak, yüreğimi kap hyan kasveti gidermek için, çok giizel ve çok yeni bir hâtırayı andıra. Aynı gün öğleden sonra, hemen hemen Nairobi kapılartna yakın bir yerde bulunan vahşi hayvanlar parkını gezmiştim. Orada, Afrikanın göbeğinden başlayıp Kıxıl Denize kadar giden yüce Rift vâdisinin tepeleri ortasmda. otlar ve çahlar arasında, dağ çiçeklerile ceylânlann zıpladıklarını, devekuslarının dolaştıklarını, zürafelerin nazlı nazh gezindiklerini görmüştüm. Orada, yavrularile oynaşan yaban kedileri vardı. Sık fundalıklar arasından arslanlar geçiyordu. Cennet bahçesinl andıran o güeel yere tekrar ulaşmak, içinde bulunduğum araba ile gitmek çartile. pek 82 bir zamanda mümkün olurdu. Fakat araba, uğursuz ovayı göz hapsinde rutan projektörün JOSEPH Şehir =haberleri Vnlhıiıı Çatalcada tetkikleri Vali ve Belediye Reisi dün sabah beraberinde Şehir Meclisi azalannj dan Ziya Göktürk ve Ihsan Yurt' oğlu, Eyüb ve Çatalca Kaymakam| lan, Emniyet Müdür muavini Orhan Eyüboğlu, Çatalca jsndarma komutanı olduğu halde Çatalca ilçesine gitmiştir. Vali ve Belediye Reisi, önce Arnavudköye uğramış. kenHi?ini karşılayart köylülerle görüştükten sonra Çilingir köyüne hareket etmiştir. Vali Çilingir köyünde köylülerle hasbıhalde bulunmuş ve dilek lerini diniemistir, Vali ve beraberindeViler daha ion ra Yassıviran kövüne gitmişler. başta bando olmak üzere kalabalık bir halk kütlesi tarafından karjılanmışlardır. Vali, Yassıviranda da köylülerle konuşmus, düeklerini dinlemiş köy camiini ve şehidliğini ziyaret et^Tiiş tir. Vali daha sonra Kızılcaali. Orcünlü, Kestanclik knvlerine uâramış, köylület, öğrenciler ve yavrukurtlar tarafından karsılanmıştır. Burada da dilîkleri dinleyen Vali Gökay, Çatalcaya gelmiş ve hükumet kcnaftmda kaymakam ve ilçe ileri gelenlerinden ilçenin dıırumu ve çeşidli faaliyetler hakkında izahat almıştır. I K Ö Ş E M D E N Adam tanımak!... Kuyumculuk, kuşçuluk, cambazlık gibi bir zenaat... Kıymetli bilinen bir taşı eline aldığı vakit kaç kıratlık bir pırlanta, veya şu kaj dar eder bir yakut, bir zümrüd. yahud iki para etmez yalancı elmas olduğunu söyliven bir kuyumeu: bu can^'z maddelere nasıl rrıana verir? Bu küpenin altını on dort, bu broşun altını yirmi dört nyar diyiveren kalantor Agobu takdir etmez misiniz? Kuscu da öyledir. Bu sakada i? yok. Onu böyle bir hükme götüren. uzun yıllann jjörüsü. tecrübesi ve dikkatidir. Gagaya bakar. 1;'ıni muayene eder, tüylerini elter ve sonra bu menfi neticeyi çıkprır. YahuH Ha «bu ispinoz ivi söycr», • b fvilür>'e çok ötücüdür.s, »Şu <u Cermen kanarvesi her zsman ele pecmez. sjitt av «onra 5 ? M ' s n PVde kimsevi uvutma7 » de^iŞj ^arnan bu hükümlere inanırsanız aldsnmazsınız. Adam tanımck HASAS Yazan: ÂLl YUCEL lamak şartıle... Bu ilk güçlüğü kabil olduğu kadar yenmek lâzımdır. Kendini tanımak; söylemesi kolay, yapması en zor şey. Kahramanlann en bü/üğü. ken line hücum adebilendir. Çünkü bize, bizden Jaha fena düşman olamaz. Atina sokakiannda yıpranmış harmanisi, çıpiak ayaklarile dolaşıp «Kendini tanı!» diye vatandaşlannı uyarmaya çalışan Sokrates, derin bir hınçla hüküm verenlerin elinde kendini öldürme cezasına bu yüzden uğvamadı mı? İnsan, tanıdıkları içinde en az kendisine tahammül edebil.r. rlayatımızda kusurlannı kendinizmki kadar kolayhkia affettiğiniz k:m vardır? Maneviyetimizi bütün içtimaî knmıetler ve süslerden s'vınp karşımıza aldığımız zaman Vuzur içinde bu resme bakaıi'en kaç kişi çıkar? Dorian Gray'ın portresi. yalnız Oscar Wilde'in hayalinde mevcud sanılmpnal^'r Hepimizin hakkımızda aynı şey vardır. FenalıK'anmız arttiKça tasvirimizin boyalan renk değ.ş'irir. Kendimizi kötülüklerden çekemez, irademizi iyiliğe yöneltmezsek, portremiz o hale gelir ki, iğrencligi midemizi bulandınr. Akıl muvazenesini bozmıv3rak kendi ruhumuzla meşgul olmak, vatan ve insanbk vazifelprinin basında gelir. Hattâ din ve Allah c"avası da bu esasa dayanır. «KenHini bilmiyen Tannyı bilemez» ksidesi, Müslümanlığın ana prensip'dir. İbadet, kendini Hakka ulaştırmak; varlığını onun varlığına kavuşturmaktır. Kılman namazlar, tutıılan oruclar; yapılmış ve yapılacak kötülüklerin karşılığı olamaz. Bu türlü bayağı alışverlşlere girenlerin tuttuklan yol, din sayılamaz, ancak dalaveredir. Bilnıelidir ki, Ailah aldatılamaz. Kendimizi tanıma temrinleri, bizi başkalannı tatıımağa da alıştınr. Tarih şuuru, bununla başlar. Çünkü gecmişleri dolduran olay'ar, kendiliğinden olmus şeyler değildir. Her olayda. müessir bir taktm insanlar vardır. Kosova muharel'esi diyince Muradı Hüdavenfiigân. Niğbolu divince Yıldınmı hatırlamaz mıyız? Fatihsiz. İstsnbul <ethi düşünülebiür mi? Atatürksüz İstiklâl Mücadelesi tasavvur oluıvuı mu? Demek tarih, olaylar ve ol*ylan yapan ferdlerin tetkiki ve tah Tanzim satışları bütün şehre teşmil edilmelidir yanında, yere mıhlanmış gibi kaskatı duruyordu. Öte yanda, devriyeler, kin ve korku içinde ürtir titriyerek yaşıyan şehrin içinde dolaşmalarına devam ediyorlar; tek tük gece kulüblerinde de. erkek kadın herkes, belinde veya kemerinde asılı dolu bir tabanca ile, çifter çifter dans ediyordu. Kikuyu'lar, öteki kabilelere men sub zencilerden daha zeki olmakla beraber, onlardan daha ihtiyatlı, daha sinsi ve daha gizli kapaklıdırlar. Engin, geniş ovalardan ezeldenberi korkagelmişlerdir. Ormanların gölgesinde, oımanlann himayesi ve esrarı altında yaşamışlardır Bundan dolayıdır ki Mau Mau suikasdi Kikuyu'ların arasında bu kadar muvaffakıyet kazanmıştır. Bundan dolayıdır ki en sadık gene uşak, yahud en yaşlı hizmetkâr, efendisinin boğazım kesebilir. Kikuyu'lara hiç bir zaman güvenilmez. Kikuyu'lan tanıyan ve en fazla seven kımseler onlar hakkında işte böyle diyorlar. Afrika doğusundaki bütün yerlilerle, beyazlann konuştuklan bir nevi esperanto olan Sevahili dilinin cahili olan bir seyyah alelacele yola giden bir yolcu, bu kadar kapalı kalblerin, bu kadar sinsi nıhların derinine, velev bir an olsun, nasıl nüfuz edebilir? Fakat bana öyle geliyor ki, iki defa, hem de istemiyerek. buna muvaffak oldum. Acaba aHa'.ıdım mı? Yoksa memleketin yabancısı olduğum için zenciler, insiyaklarile derhal bunu anladılar da i sayede mi bu mazhariyete erdim? Bilmiyorum. İki taksi şoförile o!an maceramı okuyup hükmüniizü siz verin. İmtiyazlı bir Kikuyu Bu iki taksi şoföründen bir tanesini, bir ikindi üstü, şehrin ortasmda çağırmıştım. Daha ilk bakışta, adam dikkatimi çekti. Gsyet tabiî şekilde, bir Avrupah gibi giyinmişti. Çehresinde hiç bir zencilik alâmeti yoktu. Yüzü uzunluğuna beyzî, burnu ince, ağzı biçimli idi, Kırpık bıyıklan vardı. Elmacık kemiklerine doğru çekik gözlerinin içinde son derece dikkatli ve azimli bir ifade okunuyordu: Oldukça fasih bir ingilizce ile: Nereye gideceksiniz efendim? diye sordu. Şey mahallesine... Şey mahallesine... Dilim dolaşıyordu. Yerli ve zenci kelimelerini bir türlü •öyley*. miyordum. Şoförün çözlerind* müstehzi bir ifade görür gibi oldum. Herhald* Afrikalı «ntrirint gitmek Utiyorsunuz, değil rai? Tamam, oraya dedlm. Şoför b«ni tepeden tımağa süzdü. Mutad olarak, Avrupalüar, yanlannda muhafız bulundurmadan bu bölgelere gitmiyorlaraı. Ben is«, «ilihlı bile değüdim. Şoför, tarife nğmaz bir tebeasümle: Peki efendim, dedi. Bu adanun her hali, kendilerile temas ettiğim öteki «encilerden öyle farkh idi ki, su suali lormaktan kendimi alamadım: Siz Kikuyu musunuz? Ebette, efendim. Otomobili bildiği gibi götürmekte onu serbest bıraktım. Evvelâ beni, Rindu mah«llelerini geçtikten sonra, çimenlikler ve çiçekli ağaçlar ortasında, tngiliz usulii yapılmij, çok cici, küçük köşklerin bulunduğu bir yere götürdü. Taksisini durdurdu: Ben burada oruruyorum, dedi. İnanmadım, yüzüne şüphe iHe baktım. O, gene o tarife sığmaz tebessümile: Bunları, zenciler için, son zamanlarda yaptılar, dedi, Evimde bir yatak odasile bir banyo var. Ama buna berızer ev çok azdır, kiralar da gayet pahalı. (Arkası var) Cambazlann gözünde at böyle degil midir? Cılız, haşan bir tpy. Anası kısrağın yan'Vıa?mda otlarken onun birinci sınıf bir kisu atı Dİacasını kesfediverişine bir kaç yıl sonra sah'binin on bin lira kazaııdıgını gördüŞünüz zaman havret etmez misiniz? Yahuri b=is tutusı. kuyruk döküsfl, ince boynu, WHPnk yelesi, sağlam ftövdesi, dolı;un sağrısı ve haşmetli bakıslarüe ^sil. zarif bir hayvan... Fakqt attan t n lamıyana göre bövle . Bir de "flrrbaz eözile baktmız mı. tık neie". Dünya Üniversiteler ser\isi tımaklar bozuk, dizkanaklan Hkongresine 65 temsilci iştirak tumsuz. sah : b'ni b ; le rift«lemek1eTi edecek eekinmiven kötü huvlu. haran Hir 12 tenımuı pazar gunü çehrimiîde hsvvan... Arabahk veya sürüoüyap.lacak olan Vu» . Dünya Üniversi. lük... teler Servisl korgresine iştirak edecek 20 memleketin 65 kadar temsılctsl eeh. Kıymetli taslar için kuyumeu rimize gelmiye baslamıştır. Yarın Vus sekreterleri top'anarak. Aaob. kuşîar için kuşcu Yrısuf. atlardır. 11 teıtımuı cnmirtesi günü ya. lar için meshur cambaz Molla Bepılacak olan Vus icra komitesi toplan. kir. birer otoritedir. lısını müteakıb. kongre faallyetine Ya bizler için?... Ya insanlar için bsşlıycaaktiT. Kongrede Türkiye delegesi, taleb* hangi kuyumeu. hangi kusçu. hansağhğı. bilhassa talebe ssnatoryomu gi cambaz var ki. ona şidip (tfilânmevzuu üzerinde duracaklardır. Kon. ca nasıl adamdır; onunla evlenecegr* nihayetinde de Beykoz Gencllk «a. ğim», «filân evimi istiyor, ona kinatoryomu açılacakttr. Vus teşkilâtı sanatoryoma maddi yardımlarda bulun. rava vereb'lir miyim?», «Şu ak saçlı, kâmil zatın evini tutacağım. mııştur. Delegelerimiıin üzerinde duracakları acaba kiracıl>nna hos m'iamr'e diğer meseleler Talebe Bankası ve lo. eder mi?», cBelediye, yahud millet kanlaları olacaktır. vekili secimindı? filân beye oyumu Vus Genel Sekreteri Mr. D. Aitken, bu pm saat 14.30 da Gazeteciler Cemiy». vereceğ'm; acaba yerinde bir 'itihab yarvyor muyum: seçildikten tinde blr basın toplantısı yapacaktır. sonr» vekilleri bulur.dueunu hatırTeknik Ünivresiteye girmek layacak kadar vefpsı var mıdır?Ti istiyen öğrenciler için kurslar dive soralım ve şifa verici bir ceaçüacak Teknik Onlversite Taleb» Birliit önü. vab alalım. müzdekl ders yılı İçin aday olacak Garb memleketlerinde test'er. talebelere kolayhk olmak uzere aguatos psikolojik muayenelerle türlü mes »yı nihayetinde kurslar açacaktır. Blrlik üyeleri bu kunlarda. gltif hn. leklere en uygun tiplerin seçilmesi tlhanlarırda çıkmatı muhtemel clan ilmt metodlara söyle'böyle bağlansonılar. Çniversltenln çalıjmalan. fa. mıştır. Fakart söyfedigimiz k()fiu%ırVfllte faallyetleıi hakkında Izahaf vere. da malumat verecek merciler heceklerdtr. nüz oralarda da yok. Belki bir gür Blrlik ayrıca, aday talebeye rehbtr olmak üıere blr kltab çıkarmak İçin gerek halk hayatmda, gerek f?rd münasebetlerinde psikanaliz ve defamliytU geçmlstir. Edebiyat Fakültesi Dekanının bir neyli psikoloji merkezleri kurılacak; evlenecek bir kız, buralardan gtatte mesulleri aleyhine alınmıs müsbet raponı olmıyan bİT açtıği dava erkeğe varmıyacak; vesikasız kim •Ttnkld» Ulmll gazetede yazdıkları yasılarla Edebiyat Fakü!tesl profeeör. seler parti idare heyetlerine, b'lp: lerlne hakarette bulundukları lddiaslle diye üyeliklerine ve milleti terr? ' gazetenln aahlbl Rauf Tanır v« Neşrl. eden her türlü topluluklara «eç^lyat Müdürü Mehmed Cora aleyhine De. miveceklerdir Fakat, belki... k«n Macld Gökberk tarafından açılan davay» dün toplu basın mahkemesln. Böyle de olsa ne Ç'kar? İnsan c d* devam edllmijtlr. kadar kısa zamanda bozulm.ı*' Gecen eclsede «anıklar reddl hâkim müstaid bir varlıkür ki yazın l"f' taleblnde bulunmuslardır. Mahkeme dolabı olmıyan evlerde kokutmadar bu celsede kararını bildirmişllr. Sanıklar tarafından tlerl «ürülen red et bulundurabi'.mek kaHar eüç bi sebeblerinln hiçblrl kanunt olmadığı itina ile onun durumunu sık sık halde mahkeme. kararlaıından çüpheye takibe, varlığım sık sık koklanıag? düşülmemesi Içln talebl kabu! etmiştir. mecburçıınuz. Mümkünse hersü r Savcılıkça vazifeletıd'.rilecek yenl bir bir rapor aldırmahsınız. Senelerce heyet davaya bakmağa baçhyftcaktır. sadakatle karılık, kocalık etmiş oTürk Biyoloji kon^resinin dünkii çalışmalan lan'ar; emekli olmağa bir kaç se3, Türk Blyclo)! kongTfsi dün de ça. nesi kalmış memurlar; ya zevkli lışmalarına devaım etmljtir. bir kaç dakika veva mukaverneti Dün. kongreye ijtirak eden delege. püç bir menfaat için, veya ihtiyalere, Tarım Bakanlığının Adapazarı Zira cın dayanılmaz baskısile şeytans at Mücadele Enstltününün gaye ve ça. uyuvermiyorlar mı? Ne çoluk, ne lısnıaları lzah edi'.miştir. Zeki Akko>unlu Teke' Eıı^tittiIeTİnin çocuk, ne mevki. ne şöhret, ne ifkunıluj ve faaliyetlnl. Dr. Pektaj da fet; bir anda gözleri döhüp Bütür İstanbul Bcğazındakl su hareketlerini hayatlarını ayaklan altmda ezm aniatmıştır. öğleden lonra Bogazda bir gezinti yorlar mı? Öyle günahkârlara t?sadüf edilir ki. merhamet. hiddetinizi yapılmıştır. geride bîrakır. Hareketlerine hak TEMMUZ 9 ŞEVVAL 27 vermezsiniz, fakat acırsmız. Bu kadar zavsllı bir mahluku, yani insanı kimden soracaksınız? Sorsanız kim size doğru cevab verebilecek? Bu işte en yakm, size V. | 4.37 12.19 16.19jl9.43i21.43j 2.20 mümkün merteba en doğruyu söyliyecek hakem, gene sizsiniz; muE. ] 8.4Î; 4.36| 8.36; 12.00] 2.00 «37 rakabe ve teftişe kendinizden baş GÂLÂTA elediye, meyva ve sebre tanzim satışlarma devam ediyor. Bu satışlar, biri Üsküdar, diğeri Kadıköy iskeleleri civannda, ötekiler ise İstanbul ve Beyoğlu taraflannda olmak üzere 15 yerde yapılıyor. Halk lilidir. Olaylan anlıyabilmek için, sebze ve meyvanın bol olduğu bu yapanlan tanımalıyız. mevsimda göz göre fahiş fiatlar Buna da çağdaşlanmızdan başlaödemekten kurtulduğuna memnun mamız aerekir. Beraber yaşadığıınız dur. Tanzim satışlan yapılan yerinsanlan doğru dürüst tamyamazlerdeki zerzevatçılar ve manavlar sak yüz'erce, binlerce yıl önce aeda bu rekabet karşısmda, fiatlan lip geçmiş olanlann hakikatlerini indirmek lüzumunu hissediyorlar. sekiz on sahife yazile nasıl meydaBelediyenin iyi netice vermekte na çıkarabiliriz? Hergün adını dıolan tedbirleri teşmil ve takviye limizden düşürmeHiğimiz in??n!?.edilirse daha müessir olacağına rımızı bile ne kadar az, hattâ ne şüphe yoktur. İstihsal bölgelerinkadar yanlış tanınz. İîeri milletleden bol sebze ve meyva getirtmek, rin, her sahadaki mühim adamlamüstahsilin malını bilâvasıta dcğnnı resmî ve hususî hayatlarile orrudan doğnıya Hal'de sahn almak, taya koymak için sarfettikleri müstahsile kredi açmak Hal'dekl emek, bir fantazi degHdir. Yeni bir muamelelerde sürat ve intizam teders. yeni bir tecrübe. yeni bir anmin etmek gibi daha esaslı iktisndi layış hamlesidir. Biyosrafi, uiz'm tedbirler de ahndışı takdirde. bu hal tercümesi dedifimiz bu "îii'm davayı kökiinden hallermek joludalı, baş!ıbasma bir m?rifet şubesi na girilmiş olur. olmustur. «Nerede doğdu, kaç tarib;~de dogdu. hanei eserleri vnrŞimdilik Belediyenin âcilen yadır?s a inhisar eden edebiyat ve pacağı işlerden biri tanzim s.ıiışkültür tarihimiz eibi siyasî tar'nilannı şehrin sayfiyelerine de teşmiz de hâlâ tamtakır. kuru bakırmil etmektir. Mevsun yazdır. İsdır. Bi> iki ufak istisna Hismda h£tanbul halkının mühim bir krmı lâ esaslı metodlarla obüyük» dediBoğaziçinin her iki kıyısında. Adağim'Z acîamlarımız'n eercek kisiîıklarda, Bakırköyde, Yeşilköyrie, lerini meydana çıkarmış değiliz. Fioryada, ayn bir şehir haline gelBunun baslıca sebebi. öğretım miş olan Anadolu yakasmda olurhayatim'zın bueün de düsündüıücü maktadırlar. Herkes sebze ve meyve araştıncı bir ge'.enek kuram^.ma î vasını, İstanbul ve Beyoğlu tarafında, Kadıköyünde, Üskiidarda İlkokul ders vasıtalan ve çocuk Mülî Talehe Fcderasyonunun açılan tanzim satış yerlerinden alıp • kuruluş yıldönümü kitabkın sergisi taşıyamaz. Fındıklı Türkiye M T. F. Kurulusunun 5. yıl. ilktıkullarla Namık Kemal ilkokulunda. Boğaziçine gidip gelirken vavasıtalorı. dBnümü münaiebetile bugün saat 16 da nı ve çocukilgili esya. derslhti\ra eden purda, otobüste şahsî dostlanm ve kltahlarını Beyp.zırida Marmara lnkaünde btr kut. bir sergi cumartesi günü saat 17 de jrazeteci olduğumu bilen gıyabî lama törenl tertib edilmiştir. torenle açılacaktır. Tfirer.de Milll Egl. Törene. Vali. rektörler. dekanlar, basır. t'm Bakanı Rıfkı Sallm Burcak da ı dostlarım. Boğazm kalabalık köyve federp.îyon mensub!arı çağırılmıştır. hazir bulunpacktır. lerinde de tanzim satış yerleri açılması için sayın Vali ve BelediBasın Teknisyenleri Sendikası Temizlik kontrollan devam ye Reisimizin dikkatini çekmeml bir sünnet düğiinü tertib ediyor ediyor istiyorlar. Evvelki gün CağaloJIunBelediye Temlzltk İşleri Müdürlüğü daki tanzim satış yerinde 80 Uu'iış Basın Teknisyenleri Sendikası, 25 temmuz cumartesi günü «aat 20 den murakıbları tarafmdan ana caddeleTİe sabaha kadar Çiftesaraylar bahçesin. tali cadde'.erdeki dükkânlardan sabah. olan kayısılar, Biiyükdereele 10'^, de bir sünnet dügünü tertib etmiştir. ları. akçpmları çöpleri ve pis suları cad. hattâ 130 kınuştu. Bu itiharla s.yÇocuklarını sünnet ettirmek İstiyen delere atan ve dökenler isddetle takib fiyelerde de tanzim satış yerleri sendika mensubları 23 temmuza kadar edilmketedir. Böyle hareket edenlere bir saat 14.19 arasında Türbedar sokağın. defaya mahsus olmak ürere ihtar veril açılmalıdır. daki sendika merkezine başvuracak. rr.ekte, tekerrüründe lse para cezası Halkm ikinci b?r dileği de gıda tatblk edilmektedir. lardır. maddeleri satan dükkânlaı Ha rr>a!lann üzerine etiket knnulma^'rın teminidir. Filvaki esnafın bir kısmı etiket koydujju halde. bir k'.smı AHo I ... Yazı t*l*ri Müdürunu rica buna riayet etmiyorlar. Etiket koyediyorum ... Bey«(endi, çok rica mak mecburiyeti, ihtikâra karşı • darim bu ^ T T "edif ? alınan tcdbirlerde h?lk:n Belfdiyeye ynrdtmını sajlavacaktır. Knymakamlıklara ve belediye subeleHanıme'cndl, 6z0r di'erlm . Cevsbı rine tekiden emir vcrilir de ıımumıhrem olarsk yannki gazelemizd* mi.^etle cl'ıket konuîması *eniin egöreceksinlz I .. dilirse, hem murakıblann kontrol işl kolaylaştırılmış. hem de hsltnn bizzat fiatlan kontroT etmesi sağlanmış olur. Ciddiyetle ele alinmış o'an bu mücadeleyi gev^etmeden, bP?kis ?ünd?n giinc rfaha iyi teşVilâ*l'>nHırarak devam ettirmek. muvaf'aUıvetin «'TI ve âmili olduğunu söy îemeğe lüzum yoktur. sıdır. cHoca anlatır, talebe dinler.» Usulü, medresedenberi böyle gelmiş, böyle gider. Susturup söyietmiyen, not aldınp yazdırrmıyan tembel öğretim metodu, hâlâ gencliğin tecessüsünü katletmektedir. «Roman okuma, ayıbdır.», «Felsefe okuma, kâfir olursuns korkutmalîvı, bizim çocukluğumuzun umacılan idi. İyi muhakeme edenIere düşmeseydi Mesnevii Şerifin bazı açık ve uyandıncı hikâye'eıi, azkalsın bir kaç yıl önce müstehcen hükmünü yiyecekti. Düşünmeye hudud, düşündürücü vasıtatara yasak olamaz. Onünde, sonunda ferd, bu türlü baskıların altından kalkar. Çünkü insan «düşünüyorum. öyleyse vanm.» diyen bir yaratıktır. «Düşünme, yok olursun.» tehdidlerini, hiç bir adalet merciine muhtac olmadan zaman, Hama mahkum etnrstir. Henüz bu n'ikmün infaz edümediği yer'er varsa sıra oralara da bir gün mutlaka gelecektir. Adam tanımak, kültürle, kültür de okumak ve yazmakla olur. «Yazıyorum, o halde okuyorum. Okuyorum, o halde düşünüyonım. Düsünüyorum, o halde varım.» düs ruru, bizim de i'erleme, gelişme ve adam olma kaidemiz haline ;e.ecektir. Elbette bizim de insanlan öğrenmede ve adamlanmız: tanımada kuyumeu Agoblarımız, kuşçu Yusuflanmız ve cambaz Molla Bekirlerimiz yetişecektir. BUGÜN HİZMETE GİRDl Bu Şubemiz için 500 Her ALT1NLIK Hususî keşide 150 liraya bir iştirak hakkı Açtıracağınız hesabla Her ay yapılmakta olan umuml ikramiye keşidelerine ve yıl sonunda Bir kişiye verilecek olan I Galata Karaköy Palas karşısı 9294 Telefon: 44782 44783 2000 A K B A N K ALTINLIK İkramlyeye de iştirak edebilirsinlz. Söz müdafaanındır. Nihayet, heyecanlı ve ateşli sözler söyleyeceği, kuvvetli bir müdafaa yapılacağı umulan Limaille, müdafaaların en kiâsiğıni ve en tadsızını ortaya attı: Jüri azası baylar, dedi, yann bir şantaj gazetesinin karınıza, kızınıza tecavüz ettiğini farzedin... Öldürülen adam, siyasi sebeblerle, şehrin en namuslu ailelerinden birine tecavüz etmek istiyordu; dolayısile, müdafaa etmekte olduğum şu adam, otuz senelik çalışma hayatından sonra, sanık iskemlesine oturmuş bulunuyor... Telmih gevşekti. Sanıktan, daha başka şekilde de bahsedilmedi. Bundan başka, Baillet'nin bir portresini çizmek kalıyordu ki, fuzuli idi. Çünkü, adamcağızın vaziyeti zaten kim olduğunu anlatmağa kâfi geliyordu. Savcuıın şu kanaati izhar etmesi, dinleyiciler üzerinde hiç bir hayret, hattâ hiç bir heyecan uyandırmadı: Kanunun tatbikını istiyorum: fakat sanığın hafifletici sebeblerden faydalanmasuıa hiç itirazım yoktur. *** Philippe, Olsen'le ve Madam Donadieu ile biefikte çalışma odasında bulunuyordu. Az konuşuyorardı. Philippe'in metin ve güvenli durumuna rağmen, ötekiler sinirli idiler. Telefonun zili çaldı, fakat ahize İsfanbul Vöylerinin ihtiysr'an için hükuınf'tten 3 milyon lira isteniyor Şehir Meclisi üyelerinden SeHm E"*en. gil, Ziyi Gökturk, Seyfi Göker ve Se. lâmi Oğuzdan mütesekkil blr h?"et orümüzdeki hsfia Ankarava gidecok'.ir, Heyet Bayınriırlık Bakanhğı ile te. masa geçerek İstanbul köylerlntn yol ve su ihtiyaclarını karsıUmak için 3 müyon liralık yardım tale'j edecekttr. Bu para temin edildiğl takdirde İ6. tanbul köylerlnde yarım kaltnis yol ve su tesislerinin tamamlanması kabil cla. caktır. Heyet Başbakanı da ziyaret ederek İftanbul köylerinin ihltyacları etrafm. cia gör\i«p>cekTir. CUMHURİYET Nüshası Abone şeraiti SeneUk Altı aytık Oç aylık Bir aylık 15 kunıştur Türkiye Lira Kr. 42.00 a? 50 12 00 450 Haric Lira Kr. 81.00 43.50 24.00 9.00 DİKKAT Gazetemlze gönderilen evrak ve yazılar I neşredilsln edllmesln lade olunmaz. flânlardan mesiillyet kabul edilmez. «ClIMHURhrET» Tefrikası: 4 O Yazan: GEOKGES SrMENON Çeviren: HAMUİ VAROfiLL I yüzüne bakıyordu. Avukatı da bir J yandan, yavaş sesle, ona gayret ve metanet veriyordu. O zaman, ağzında geveleyerek: Evet, başkan; hayır başkan, diye cevablar veriyordu. Kasketi yanında olmadığı, onu elleri arasında evirip çevirmediği için nasıl bir tavır takınacağını bilemiyordu. Doktor Lamb'ın üstüne saldırmış, çekiçle vurmuşsunuz. Evet, başkan... Bu çekiçi biçare adama otuz bir defa indirmişsiniz.. Mahkeme salonunda her zaman görülmesi mutad bir heyecan ürpertisi oldu. Evet, başkan... Çekici yanınıza. doktor Lamb'ı öldürmek için mi aldınızdı? Evet, başkan .. Dip tarafta oturanlar, susunuz! Bazı anlar, sanığın sakin halini haya ' fına vermek mümkündü. Fakat böyle bir şey yoktu. Bizzat O günün en mühim şahsiyeti avukat Limaille'di. Cübbesinin geniş kolları savrula savrula, uzun zaman koridorlarda dolaşıp dur muştu. Araba ne söyleyecekti? Vallin nht <mdaki kaleye cepheden hücuaıa cesaret edebilecek miydi? Sanık, iki muhafızı arasında sa lona girdiği zaman, herkes şaştı, hattâ umumî bir hayal sukutu oldu, çünkü sanıklara mahsus bölmede, alelâde yüzlü, bakışlan bezğinlik ifade eden. korkak tavırlı, ufak tefek biı adam oturuyordu. Sırtında siyah renkü yabanhk kostümü vardı. Fazia bevaz gömleğile, kolah kolluklan, hazır kıravatile, bir köy düğününe yahud bir cenaze törenine gitmek için hazırlanmışa benziyordu. Sualler başladıgı zaman iş büsbütün berbad oldu. Sanık, başkanın her sualinde, acaba sual kendisine mi soruluyor diye bir tereddüd geçiriyor. akıl danışmak istercesine arkasına dönüp muhafızlann mahkeme reisi bile şaştı. KarşısınOdette'in sesi işitilmedi, yalnız, da, dar kafalı bir biçare adam bu başı ile menfi bir işaret yaptığı lunduğu besbelli idi. Asıl şaşılacak görüldü. Reis suallerine devam etşey, bu bön adamın, bir akşam, ci ti: nayete kadar yükselebilmiş olma Şimdi bu yanyı okumuş busıydı! lunuyorsunuz. İçindeki iddialann *** doğru olup olmadığını bize söyle Şahidi çağırın. yebilir misiniz? O sırada, mahkeme salonu tıklım Bu müddet zarfında, Baillet sertıkhm dolu idi; bütün boyunlar semlemiş gibi görünüyordu; belileri doğru uzanmıştı. Odette Bail ki de, mahkemenin heybeti altmda iet, stilo defteri elinde, patronunun ezilmişti, orada, bu kadar çok inyanma girer t>ibi sükün ve vakar sanın bakışlarına hedef teşkil eiçinde, içeri girdi. I derek, tek başına oturmaktan uta Suçlunun akrabası olduğunuz nıyordu. için size yemin ettiremem. Ba Hayır! banızın adam öldürmeğe niyetli Ne demek istediğimi anlıyorolduğundan haberiniz var mıydı? sunuz, değil mi? Dava ile ilgili baSalonun nihayetüıden sesler gel zı kimselerin isimlerini burada zik ü: retmek istemiyorum. La Lessive Daha yüksek seslel gazetesinin iddialan yerinde midir, Mahkeme reisi tekrarladı: diye soruyonım. Daha yüksek sesle! Jüri azası Hayır! baylara doğru dönün. Babanız aizi Bütün iddialan... görmek için Bordeuax'ya geldiği Hayır! zaman, aranızda La Lessive gaze Şimdiki işinizden, velev mutesinin makalesi bahis mevzuu ol vakkaten de olsa hiç ayrümadınız du mu? mı? Hayır, efendim. Hayır! Babanızın sizi ziyaretine saş Bordeaux'ya patronlannız hemadınız mı? sabına gıtmıştiniz, orada bazı a Bilmem .. hatırlamıyorum... raştırmalar yapıyordunuz, öyle mi? Hâlâ. daha yüksek sesle diye ba Evet! ğıranlar duyuluyordu. Odette, saReis, savcıya döndü, jüri azalalonun dip tarafına doğru döndü. rına döndü, avukat Limaille'a sitemli nazarlarla baktı. döndü: O sırada, bu makaleyi oku Şahide sual sormak isteyen ımış muydunur? kimse yok mu? diye sordu. Sonra, alelacele, Odette'e: Teşekkür ederim, madmazel dedi. Gidebilirsiniz. Hepsi bundan ibaretti. Dinleyiciler, ne de olsa, hayal sukutuna uğramışlardı, garib bir heyecan içinde idiler. Faciaya, felâkete şöyle bir dokunulup geçilmişti; bir kelime daha fazla veya eksik söylenseydi, rezalet patlak verecekti, bir aile yıkılacaktı, La Rochelle murdar bir isin içine dalıp boğulacaktı. Öteki şahidi çağınn... Müdafaa şahidleri, şimendiferciler geçid yapmağa başladılar. Bunlar, Baillet'nin çok yumuşak huylu, namuslu bir adam olduğuna şahadet ediyorlardı. Adalet tabibi, kendisine sorulan suallere cevab verdi: Sanığı muayene ettim; namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim ki, hareketi hafifletici sebeblere bağlanabilir... Doktorun şahadeti hepsinden daha acı oldu; çünkü Baillet, mes lek sırnnı açığa vurmak hususunda kendisine salâhiyet vermiş olduğu için, adam, sanığın vaktile bir hastahğa rutulmus, bu hastalığın bazı eserler bırakmış olduğunu açıklamıştı. Salonda bir parça boğucu bir hava vardı. Facia çok örtülü izah ediliyordu. Bu bulanık havaya, bu aşağılık usullere herkes, daha vüzuhlu bir durumu tercih ediyordu. , Halk, bu hükmü beklemiyor de, Michel'in, ta SaintRaphael'den telefon edip malumat isteyen en gibiydi. Herkes bir şey anlamadan bakıyordu. Zannederim herkes mü dişeli sesi duyuldu. teessirdi. Buna mukabil, bir avuPhilippe: Daha bir şey yok, diye cevab katın sövle mınlrlandığım isittim: Doğrusu, iyi idare edilmiş bir verdi. Ben seni çağırırım... Tam o sırada, bir tesadüf eseriyPhilippe, sinsi bir gülümsemeyle: miş gibi, içeriye Frederic girmişti. Mahkemeye gitmişti, oradan geli Ha şunu bileydin! dedi. yordu, mahkeme salonunun havası Babasile arasında açıktan açığa kendisine öyle tesir etmişti ki. yü dargmlık yoktu. Fakat aralannda züne bakan fena bir haber getirdi derin bir uçurum var gibi gözüküsanırdı. Sadece şöyle dedi: yordu. Kabahat kimdeydi? Belli Beraet etti. değildi. Belki de, Frederic'in, oğPhilippe'e değil, Madam Dona luna, daima kuşkulu gözlerle bakdieu'ye hitab ediyordu. Terlemişti, I masm?lan dolayı böyle olmuştu. mendilile terlerini siliyordu. gayPhilippe, yavaş yavaş, bütün Dori'btiyarî sigara anyordu. nadieu ailesi efradım az çok kenOlsen: disine bağlamıştı. Madam Dona Beraet mi etti, diye sordu. dieu onu eve tamamen kabul etSonra garib bir hâdise cereyan mişti, bu gene adama olan itimadı, etti. Hepsi, gayriihtiyarî, kapıya belki kendi çocuklarına olan itibaktılar. Sanki, Baillet'nin, intikam madından da fazla idi. almağa gebnesini, o aralık içeri girMarthe, henüz Philippe'le aramesini bekliyorlardı. sında bir takîm mesafeler muhafa Ne yaptı? za etmekle beraber. en müşkül an Hiç! Âdeta anlamamış gibi larda soğukkanhhğını muhafaza duruyordu. Limaille gitti, kızmı, ettiği için ve kepazeliği önlediği şahidler odasından alıp getirdi. Oiçin ona minnettardı. Hette ağlaya ağlaya babasmın kolBizzat Olsen. Philippe'in, iş bahlarına atıldı. sinde kendisi kadar kuvvetli, MiSakin gözükmeğe çalışan Frechel'den çok daha kuvvetli olduderic'in gözleri yaşarıyordu; başını ğunu kab'il etmek zorunda kalıöteye çevirmişti. Philippe sordu: yor, fakat Frederic gibi o da, her Halk ne yaptı? halde daha başka sebeblerle olaB.b^sı du^aV büktü. Bu dudak cak, kuşkulu davranıyordu. büküşte (seni ilgilendiren bu, te Arkası var bü!) manası vardı Cevab verdi: