Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1953 CUMHURÎYET Tarihten Meraklı Sahifeler Tiyatro: 3 Tiyatromuzda merhaleler Yazan: 1. Galib Arcan Türk tiyatrosunun geçirdıği merhaleler üstünde yapılacak bir hayalî tenezzüh bize, ister istemez onun yüz yılı dolduranuyan mütevazi tarihinin kuru yapraklarını da çevirtecektir. Ne yazık kı bu çeşid bir etüdün mahsulünü boyle bir sütun köşeciğine sığdırmak imkânsızdır. Eski tâbirle milli temaşamızın prensipal teır.elleri ne olursa olsun. tiyatro mefhumu, «bir cemiyetin hayahna ve esprisine mâkes olan terbiye ve eğlence müessesesi» manasına geldiğıne gore tiyatromuzun, Osmanh devletlerinin hükümran olduğu devrelerdeki ilk maskelerinı gene meddah ve aileler içinde yapılan helva sohbetleri, karagöz ve orta oyununda görmemiz pek tabiidir. Şuphesiz ki tiyatronun bedıi bir çer çeveden rrütalea etmek şartile hem yazı, hem de icra tekniği bakımlanndan terkioî bir sanat olarak Avrupai manasile benimsemeğe Tanzinıat devrile baş!amış,ız. Bu görüsü Şinasi: Ferde perde sanat izhâr etmcğe üstadı*un' Bir tiyatrohane yapmi} sonra âlem koymuş ad beytile ne güzel ifade etmiî. Bence tiyatromuz bugune kadar bellibash ju bes, merhaleden geçmiştir: I Gedikpaşa Osmanh tiyatrosu (1867) Güllü Agob. Bu devrenın en karakteristik hâdisesi; üyatronun bir sanat ve" edebiyat nev'ı olarak telâkkiye başlanması ve zamanın en »eçkin edıblerinin elbirhğıle piyes yazmağa koyulmu$ olmalarıdır. Hattâ denilebilir ki o çağda yazılmış olan telif eserlerle bugünküler arasında kemiyetçe bir mukayese yapsak o devrin iptidat şartlarile, tiyatrormızun her yönden enştıği bugunkü gelişmelerini unutmamak uzere, elde edeceğımiz netice her halde tiyatro edebiyatımızın lehine çıkmaz sanırım. Gerçı o gunkü müelliflerden Âli Beyin (Bıçare) süe, bugünkulerden mese'.â Reşad Nuri Güntekinin (Harman sonu) piyesini ne muhteva, ne de teknık bakımlarından mukayese edemeyiz, ama bunu bir başlangıç devrinin acemıliğıne bağışlamak gerekmez rni? II Tu'.uât. ortaoyunu, sonraları Minakyan kumpanyası, Benli ' yan vesaire (1882) den Meşrutiyete kadar. Bu merhale bir bocalama devridir. Mejrutiyete kadar devam eden bu merhaleye panayır tiyat ı roları melodramlar, farslar ve bilhassa kantocular hâkimdi. . III Meşrutıyet devri Saray tiyatrosu Pandomim Ortaovunu (Kavuklu Hamdi, Büyük ve Küçük İsmaıl Efendıler) Kel Hasan, Şevki ve Minakyanın devamile komiki şehîrler devri! Bu merhaleve intikal devri denilebilir. Tiyatro amansız bir ^ansürün elinde esirdi. YalTiiz bir tek hayırlı hareket (Muhadderatı İjlâmiye) ye mahsus yalnız kadmlar için gunduz temsıllerinin baslaması idi. IV Işte feyizli bir merhale, Hürriyet ve Cumhuriyet devri. Burhaneddin Tepsinin Fransadan gelip Hâmidden manzum klâsik eserlerle modern ve moda olmus. piycsleri oynamağa başlaması. Müslüman Türk genclerinin sahneye heveslenmeleri. Kadınlarımıztn erkeklerile beraber ailece tiyatroya gelmeleri Ilk Müslüman Türk kadınının (Bedia Muvahhid Hanım) sahneye çıkması. Mürebbii hissiyat. Darülbedayıi Osmaninin tesisi, Donanma cemiyeti. Yeni tiyatro, Milli sahne, Yeni sahne, Abdürrazak ve Naşid kumpanyaları, Süreyya opereti . Halkevi sahneleri.. Yerli eserlerin çoealması ve nihayet tiyatromuzun rönesans mahiyetınde olan Ferah tivatrosu (Muhsin ve arkadasları) nın yeni bir anlayış,la giriştikleri faaliyet bu devrenin mühim hâdiseleridir. V (Darülbedayi) in (Şehir tiyatrosu) na istihale etmesi Dram. Komedi ve Çocuk kısmı Ankarada Türk Ocağı olarak yapürılan Bü>uk Tiyatro, Konservatuar, Tatbikat Sahnesi, Devlet Opera ve Tiyat ı rosunun, Bale mektebinin kurulması. Küçük Sahne, Halk, Ses ve Muammer Karaca operetleri ve nihayet Taksim meydanında Belediyenin basladığı ve Müll Eğitimin bitirdiği büyük opera binasının açılış tdreni. İste kısaca bes merhale v« mühim htdueleri.. YANLIŞLIKLAR Müsabakanın şekli ve ş a r t l a r ı Elll gfin muddetie yukanda mak, faraza hem tarih, hem Hgorduğünuz şekilde hergün fcır yatroya müt«allık hkralardaki fıkra neşredeceğız Tanınmış irc yanhşlan bulmak, bu suretle rnüzalar tarafından yazılacak olan sabaka neticesi tertib edilecek bu fıkralar on ayn mevzua kuı'aya iki şans ile iştirak etnıek taalluk edecektir Yani edebi ksbildır. Ancak bu takdirde her vat, tiyatro musiki, dığer gü bahse müteallık 5 fıkrayı ve 5 zel sanat fubeleri, tarih, iJim kuponu ayn bir zarfa koyup yolve fen, tıb, ziraat, spor mev ı lamak icabedecektir. zuUrının her biri için be I Müsabaka neticesinde yanhs5er tane yazı konacaktır. Ve her yazıda muharrır'.îrı laratu, lan bulanlar arasmda çekılerek din kasden bırakılmış oeşer tsne kur'ada 1 kişiye İstanbul Maryanlış bulunacakhr. Bu mevzu siiya gıdip gelme vapur bıieti, lardan hangisinin meraklısı ise bir kişiye Amerikan G. E. buznız o mevzua aid 5 vazıyı iku dolabı (6 ayak), bir kişiye Ameyacak, yanlışlan bulacak, altla rikan G E. çamasır makinesi, 5 nnı çizecek, sonra yukanda mev kişiye 7 lâmbah Siemens radvocud kuponu dolduracak ve müsa su. 5 kişiye 6 lâmbalı S emens b?ka hitamında yanlışlan ışaret radyosu, 5 kişiye 5 lâmbah S>>edılmiş 5 yaa ıle 5 kuponu bir mens radyosu, 2 kişiye Sıemfns zarfa koyup gazete^ize vollaya biıyuk boy elektrik süpürgesi, 5 caksınız. Sızden 50 fıkradaki kişiye Siemens Rapid tipi elekyankşlan bulmanızı değıl, bir tek trik süpürgesi, 15 kişiye otomamevzua muteallık 5 yazıdaki tik Moraphy ütüsü, 15 kişive S : e vanlışlan bulmanızı ıstıvT*uz. mens fırınh ekmek kızartıcı, 20 maamafıh birden fazla mevzua ' kişiye Sheffears altm mürek'^eblı rrvıeallik fıkralar 3 a!Aka l»r ü' I ko'Tni verileoektir. Rus çarı Birinci Aleksandr, 12 ağustos 1825 tarihınde, bir kaç kişıden ıbaret maiyeti ile birlıkte, Taganrog'a gitmek üzere Sen Petersburg'dan yola çıkmıştı. Maiyet adamlan arasında, iki de hususî doktoru vardı. Bıri doktor Wılkie isimli bir İngılız, öteki de doktor Tarassof isimli bir Rustu. Ayın on üçüncü günü, Taganrog'a varıldı. Çariçe tedavi maksadıle, daha önce oraya gitmişti. Çar Birinci Aleksandr muammasının ılk saihası o sırada başladı. Çarla çariçe arasında geçımsızlik mevcud olduğunu bilmıyen yoktu. Halbuki, kan koca, bu Taganrog seyahati sıratmda. bir buçuk ay muddetle yeni bir balayı geçirırmişçesine mes'ud gözüktüler. İkinci garibe, Taganrog seyahatıne iştirak eden beş on kişiiik maiyet erkânmın bile dikkatme çarpmaktan geri kalmamıştı. Çariçe, Azov kıyılannda tedavi gcrmesıni ıcab etürecek kadar hasta olduğu halde, daha oraya vanr varmaz ıyıleşmi}, sıhhatinden hiç şıkâyeti kahnamıştı. Hattâ çarın, Don kazaklannı ziyaret için yaptığı uzun seyahate bile iştirak etmışti. Buna mukabil, Birinci Aleksandr bir sene evvel ölen canciğer dostu meşhur mistik madam Krudenerın mezarını ziyarete tek başına gitmişti. Bu mezar, ^zov denizı kıyısında, Karasu Pazar denılen mevkide idi. Çar bu ziyaretten ddnüşte, Kırımdaki Balaklava cıvarında mola vermiş, Sen Jorj manastırına uğramış, manastırdan gece geç vakıt çıkmıştı. Hava çok soğuktu. Çann arkasmda kaput yoktu At sırtında seyahat ediyordu. Soğuk aldı, yattı. iki gün sonra iyıleşıp kalkmıştı; fnkat on gün kadar daha odadan çıkmadı. Gömüldükten 40 sene sonra ölen Çar Avrupanın İlk Gangsterleri P. GORDEAUX Çevlren: MAZHAR KUNT Çar Birinci Aleksandr 13 mart 1912 tarihinde polis, Da^id Beioni isminde birini yakaladı. 27 yaşmda olan bu adam Amsterdam'dan dönmekte idi. Beline sa^dığı bir kemere tahsildar Kabi'den çaldığı tahvillerin bir kısmı yerieştirilmis, bulunuyordu. Aynı zamanda l i l Sehrinde de Beloni'nin arkadaşlarmdan kalpazan Rodrige* tevkif edildi. Bir kaç mahkumiyeti olan Rodrigez çaldığı tahvilleri Belçika ve Hollandada sattığını kolayca itiraf etti. Romenvil anarşistlerile münasebette olduğunu da saklamadı. Bununla beraber kalpazan, arkadaşlarını överek onlann kolay kolay tutulmıyacaklarını bildiriyor Y« içlerinden Jül Bono'yu en «nlılan olarak zikrediyordu. Bono'yu vmktile Liyon şehrindt Kontes takma adı altında tanımıştı. 1876 senesınde Pondönıad'da doğan Bono otomobil hırsızıydı. Yirmi mart günü Emniyet Müdurune şu mealde bir mektub geldi: «Sayın Gılber, Gişar ve şurekâsma: <'Bir muddettir sizlerin beyanatma dayanan matbuat, naçız şahsımın yakında tutulacağını yazmakla heyecanh roman meraklısı kapıcılan memnun etmeğe koyulmuştur. Mahud cinayeti ben işledim: Diyödone'nün masum olduğunu sizler de bilıyorsunuz. Sakm memurlarıruzdan kaçtığımı sanmaymız. Doğrusunu söylemek lâzıra gelirse galiba onlar benden ürkuyorlar. Bunun bir sonu olacağıru elbette biliyorum. Cemiyetle aramda açılan mücadeleden elbette mağlub çıkacağım, çunkü ben zajafım. Fakat zaferiniz sıze pahahya mal olacak. Sızlerle yakmda karşılaşmak umidile imzanu atıyorum: Garniye.» Mektubun kendisi tarafmdan yazıldığuu tevsik için Garniye bir kâğıda da parmak izlerini basmıştı. Mütehassıs Bertıyon bunları tetkik ettikten sonra izlerın hakikaten Garniye'ye aid olduğu anlaşıldı Bu yazıda beş yanlış vardır Galib Arcanın yukarıdaki yazısmda, muharriri tarafından kasden yapılmış beş yanlış vardır. Tiyatro meraklısı iseniz yînhşhkları pek kolayca bulabilirsinız. Buhnaya çalışın ve sonra sa* taraft?ki çerçeve içinde yazılı şartları okuyun. ŞEHİRDEN RÖPORTAJLAR dralınde bır ay teşhır edildi. Fakat bu teşhirın, halk arasında dolaşan rıvayetlerı onlemek bakımından hıç faydası olmamıştı. Çarı yakından gormuş olanlar, teşhir edılen bu cenazenin çarın cenazesı olmadığmı söyluyorlar, bilhassa, buınun, çann burnuna hiç benzemedığıni iddia edıyorlardı. Cenazenin Taganrog'dan Sen Petersburg'a naklı sırasında r.lınan fevkalâde tedbırler de, bu şayialan kuvvetlendırecek mahıyette idi. Tekmil yol boyunca, silâhlan dolu yığın yığın asker bulundurulmuş, halkın bütün isteklerine ve ıtirazlarına rağmen, tabut bir kere bile açılmamıştı. Yalnız martın birinci gunü son bır teşhis ıçm, cesed, ÇarskoyeSelo kılısesmde teşhire konuldu. Orada da, toren bolüğune kumanda eden Albay İvanof, tabutta yatan cenazenin Çar BirinCJ Aleksandr'ın cenazesı oîamıyacağmı, çara hiç benzemedığıni soylemıstı. Sonra, ana çançenin, cesedi gprür görmez: «Evet, oğlumdur^ sevgıli Aleksandr'ımdır. Ne kadar zayıflamıj!t gıbi, oğlunun olusunü ilk defa gdren bır ananm ağzına yakışmıyacak kadar soğuk Çann bu hastahgı zarfında, m«lyetınde bulunan ve tedavisi ile bir cümle sarfetmesı, aynca d.kkameşgul olan iki hekirn, günü EU te çarpmıştı. nüne bülten hazırlıyorlardı. ÇaBir de, butün bu hâdıselerle doriçenin de, hastahğm seyrini gu layısıle ilgüı bir başka haber çalnu gününe kaydettıği bir hâhra kandı. Birinci Aleksandr'ın cesedefteri vardı. Fakat çarıçenin not di Taganrog'dan Sen Petershurg'a lan ile doktorların bultenleri ara getırıldıkten az bir zaman sonra, sında büyuk bir tezad mevcudiu. Taganrogd'an takriben 80 milometÇariçenin: «Çar, verilen ilâçlan si re mesafedeki Yalta şehrınde omak ıstemedi. Ateşi de düştü» turan ıhtıyar bir kadına, ulak elidiye yazdığı gün, İngıliz doktorun le bir mektub gelmışti. Bu mekbultenınde: «Çar, hasta olmadığı tubda, kadının Semenorskı alanı soylüyor, fakat görunduğün yında askerden uç haftadanberi den çok fazla muztaribdır» eum askeri hastanede tedavi altında bulesi okunuyor; Rus doktoru da fu lunan oğlunun, çarla aynı gunde kaydı düşuyordu: «Çar iştahh ye olduğu bıldırihyor, çarıçenin emmek yedi ve çok neşe'lı gözuktu. rile. bu asker anasına, senelik yüz Bıçağıyla, bardağının kenarına nıble maas tahsis edıldiği haber vura vura tempo tutarak bır lca verılıyordu. zak şarkısı söyledi * Çar Birinci Aleksandr'ın ölümüÇariçe, başka bir gün' <rAl?ksandr şarın yataktan kalkacak. ne ınanmıyanlar, teşhır edıl<en ceArtık oksurmuyor. Ata bınmek ıs sedın o Semenorski alayına menaskerin tıyor. mutaleasını jazıyor: Inaı subken hastanede ölen lız doktor, aynı gunku muşahede cesedi olduğunu, çar için hazırlalerinı: «Çar çok ha'sız Prens nan mezara onun gomülduğunü Volkonskı ıle konuştu, bu konus iddıa edıyorlardı. Bırmci Aleksandr'ın tacını tahmadan sonra harareti birdenbııe ölmüş yukseldı» diye anlatyor; Rus dok tını terkederek. kendısını toıu da şu cumleleri yazıyordu: gostermeğe ve butun bu mizanse«Çar ıyıleşmiş sayılabilır. Pıens nı tertib etmesine sebeb olarak da, Volkonskı'yi çağırdı, onunla çok çarın ermişlık derecesme kadar goturduğu mistikhği ıleri sürulüneşe'lı konuştu». yordu. Hakıkaten Çar Birinci A16 kasım tarihınde, Çarıçpn.n leksandr, en genc yaşındanberi, defteri şu satırları ihtıva ediyordu: hattâ daha tac gıymeden çok ev«Bugun çarla ciddi konvştuk. Al vel had mistıklık nobetlerı geçirlahm uadesı yerine gelslıı'» Ça mıştı. Daha yırmi yaşında iken, riçe bu cumleyı yazdıktan sonra i çocukluk arkadaşı Serj Nıkolayedefterıni kapamış, bır daha hiç aç ' v:ç Volkonskı'ye, iktıdardan, salmamış, o deftere tek satır yazı ılâ tanattan nefret ettığini hükumve etmemışti. Halbutu, ertesı gun darlık etmek istemediğini, ınziku 17 kasım tarıhınde, Birinci \adan ve başını dinlemekten basAleksandr'ın hayatından ümid ke ka arzusu olmadığını söyler, dusıldığıne daır etrafta söylentıler rurdu Daha o zamandan, keşiş olduyulraağa başlamıştı. 18 kasım mak, târıkı dünya hayatı yaşamak gunu saat on bırde de, Rus çarı yegâne emehydi. Çar, 1825 senesinBirinci Aleksandr, son nefesini de, nihayet, tahtını bırakıp çekılverdi. Doktor Wılkie ve doktor meğe karar vermiş, butun bu ölüm Tarassof, saat on bir buçukta, son kcjnedyasını gerçekten de kendisi sağlık bultenını kaleme aldılar. tertib etmis olabilırdi. Çarıçenin Bade prensesi olan annesine, çarın oîunıünü haber vermek uzere yazdığı mektubda şu Tarih bu muammayı henüz çöalelâcayıb cümleler okunuyordu: zememış olmakla beraber, Çar Bi«Aleksandr ıstırahat ediyor, me5 rıncı Aleksandr'ın, kendisini öluddur. O burada bulunduğu mud muş gosterdiğı tarıhte ölmediğini, detçe ben de kalacağım. Gidecek senelerce sonra, bir başka hâdise olursa, imkân bulduğum takdirde isbat etmış gıbıdır. ben de gideceğim. Gidebıldiğım 1836 senesi sonbahannda bir gün, muddetçe onu takib edeceğım. Ha Ural bölgesinde, Perm eyaleti ciyatımın yegâne hedefi olan bu a j varında, Dvorınask kasabası podamla beraber gitmeğı o kadar is lis karakoluna, Fedor Kusmiç isimtıyorum ki!» li. altmış yaşlarında kadar bir köyÖlüm haberinden sonra, halk a luyü getirmışlerdi. İri yan, gürrasmda dedikodular alıp yürüme buz yapılı, çok güzel gözlü, ıpek gibı yumuşak bembeyaz sakallı bir ğe başlamıştı. Herkes: Çarın ölüsünü niçin göstermi adamdı. Bindiği atı gorenler kuşyorlar? diye soruyordu. Doktor kulanmışlar, köyluyd at hırsızı lan zehir vermışler denılıyor. Ne sanmışlar, tutunca pohse teslım etsaçma lâf! Doğrusunu ıstersenız, mişlerdı. Adam, atın kendi mah çar vebadan olmus. Sirayet kor olduğunu soylüyor, fakat fakir bır kusu ıle cesedıni yakmışlar. Hai koylünün bu kadar guzel bir ata buki bana «orarsanız çar olmedi. sahıb olabileceğine kimseyi inanÇarların öluleri her zaman ttshir dıramıyordu. edilir. Polis komiserinin: «Nereden geGerçekten de, çarın cesedi üze lip nereye gidıyorsun?» sualine: rinde önce bır otopsi yapılması, Allah beni nereye gönderirse sonra cesedin tahniti, en nihayet oraya gidiyorum. Allah beni nerede teşhiri gelenek icabı idi. ye çağırdıysa oradan geliyorum, Bu otopsi meselesnide bir takım cevabını verdi. yolsuzluklar olmuşru. Doktor TaKomıser bu cevabı alınca büs rassof, çara karsı bir evlâd »evgi bütun köpürmüştu. si beslediği, ona son derece hür Yıkın şunu! Yırmi kırbaç vumetkâr olduğu için otopside hazır run, emrıni verdi. bulunamıyacağı bahanesıle, İngılız İhtıyar, bu tehdsdi sükunetJe doktoru bu işte yalnız bırakmıştı. karşıladı. Yalnız, | u mukabelede Nitekiro, otopsi ve tahnlt raporun bulundu: da, Rus doktorun imzan yoktu. Dikkat et! AUahtan cezanı Halbuki rapor Sen Petersburg'a bulurcunl vardığı zaman, İngiliı doktorun thtiyar kSylöyü 5nc« kırbaçtan imzasıma yanına, doktor Taras geçirdiler, sonra zindana attılar. sof un imzasmın da atılmi! olduğu Aynı günün akjamı, durup dugörüldü. Bunun sahte bir imza ol rurken, Perm eyaleti valisı granduğu muhakkakb. dük Mişel, maiyetinde altı kazakTahnitten sonra, Birinci Alek la beraber kasabaya gelmistl. KaSa. S, Sü. 6 da sandr'ın cesedi, Taganrog kat* Türkiyeye gelen turistler niçîn para bırakmazîar? • "»», 24 mart günü Lost garajı önünden geç«n Bono, aradaki i | çilerin bir konuşmasma jahid olmuştu. İsçiler, 18 beygir kuvI vetinde De Dion Bouton markah bir «rabanın ertesi günü l Kont Ruje'ye teslim edıleceğini, arabaıun iki toför tarafından ı Ferra'ya götürüleceğini soyluyorlardı. 1 Turinn işile tığras.anlara gbre, tkinci Dünya harbi sonrasının turisti ga.Tet hesabidir Erkek koshimü ile İstanhul umumhanelerini gezen güzel Fransız kadıru Kapalıçarşıda kansmın beğendiği altın bileziği alamıyan Injriliz Lordu Istanbulun en muazzam bux dolabı Yerebalan sarnıcını aşk magarası japan sevdalılar *: Yazan: Reşad Enis Tur^st Türkiyede niçln p»ra bıral .UdZinış? Bunun srfbeblerini Beıedıye Turizm ve Propaganda Mudürü Semuh Yesarioğlu'dan dın lıyelım : Ingilterede v« Amerikada büyük turıst acentaları vardır <3unlar, bilhassa yaz aylannda rıırıst gezıleri tertib eder Her turlü konforu, eğlencesi bulunan bir transatlantık kıraianır. Gemınin uğrayacağı lımanlar, günleri ve îaatlerile» tesbıt edıLı Yılhk t.tii.ni böyle bir gez de geçirmek istiyen Amerikah, kumpanyanın programını ınceler; içıı.e gelırse istenen parayı öder. Artık o, turist acentasınm cmrindedır. Uğranılan hmanlarda yarjm saat fazla kalınmaz. Gezilecek yerler, gorulecek aBifl?l?r programda tayin edılmiştir. Bu turiıt kafıleleıının memlekete bırakacağı dovız. hemen hemen taksilere öd?nen T^aya murıhasır kalır juphssız .. Bunun sebebi ds şu: Amerika!ı tv«,":t, seyahat sırasında harcayacağı parayı santimıne kadar hesablamışür. Ne yazık ki, İstanbul, transatlantiğ n son uğrağsdır ve burada bırakicak parası kalmamıştır. Ingilız seyyahı ise memlfketinden fazla dovız çıkaramaz. Sıze bir vaka: Geçenlerde bir İngıhz lo.du ıle eşi kapahçarsıyı eezdüer. Mısters, bir kuvumcu dukkârunda gcrdağü altın bılezığı pek beğendı. Fakat, Lord. memkketinin kanunlanna tam manasıle riayetkâr bir İnjıüzdi jMtm bileziği almak için h leli yollan araştıımadı bile .. O gün sabahleyin Garniy», Vale, âlim Ismil* marui KalI men, Sementof ve Sudi Senar onnasında pusu kunzruf bulujnuyorlardı. Soyguncularm bulunduklan yer ' i r H ' En yaJbn . ev 500 metre mesafede idi Haydudlardan bir kısmı bir kulfi' bede saklanırken bUkiler yolu gözlüyorlardu istanbul limanmda bir seyvah kafilesi gencliği, Türkiyeyt gelen turiste memleketin propagandasını yapacak ehıl tercuman'.ar bulunmadığını ıleri surer, yanlış! Bir Kınst acentasının emıınde olan seyyahı siz, modem Turkıye hakkmda fıkır verecek bir sahaya ve mevzua nasıl çekebıhrsiniz? Ayasofyayı gezmekte olan turistlere: «Mosyoler, madamlar, misterler, mıstersler; Türkiye Lir Cumhuriytiti'. Demokrasi ıle idare ed:lir. Giyiniş ve yaşayış tamamıle AvrupaiJır. Erkeklerımiz ne çalvar giyer, ne de başla'inda kavuk taşır Kariıiılanmızın ıırtmda çarşaf, yüzünde peçe yoktur J derseniz suratını ekşıtır. »Ayasofya, Ayasofya» diye *ö zünuzu keser ve siz bılmecburiye başlarsınız: Bay Semuhun fıkrine gbre, tuliiti kendı halıne bırakmalı Ya, çarşı pazarda aldatılırsa? Guldu: Ben, otuz senelik meslek hayatımda, üç liralık bir mah otuz Kraya aldığı için üzülen turisti gormedım. Bırakınız kazık'.ansınlar ca nım! Memlekete ne kadar fazla dövız kalırsa kârdır. Gerçekten de öyle .. İlgili makamlann asıl önune geçmesi gereken şey, birbirimizi kazıklamak! Bay Semuh handiyse, hediyesi 5 j lira olan bir Kuı'an kitabını Hazretı Muhammedın el yazısı diye 500 üraya satan kurnaz esnafı madalya ıle taltıf edecek! Yesarıoğlu: İkıncı Dunya Harbtnden 6nee, diye devam etti; orta Avrupadan ufak gruplar halind» turist gelirdi. Bunlar ıstedıkleri kadar kahr ve para bırakırlardı. Meselâ Polonyadan, Çekoflovakyadan çok leyyah gelirdi. Dedim ki: 2030 ıcne tvvtl Törldytye gtlcn turüt nereleri görmek ister, memîeketimize aid neleri merak ederdı? Bugun neleri merak ediyor ve gezmek istiyor? Hıç bir fark yok Eskiden de, bugun de âbideleri, mâbedleri, bilhassa Bizanstan kalan eserleri göımek isterler. Kapahçarşıyı çok severler. Dikılitaşı, Burmataşı ^Ajasofyayı, Mavi camii (çinilerinin mavimüak akisleri dolayısile bütün dünyada Mosque bleue diye şohret alan Sultanahmed camiini) gezerler. Turistler arasmda nadir de oîsa, bazı ekzantrıkler çıkıyor. On beş sene evvel ben bunlardan bırıni tarumıştım. Otuz bej yaşlarında, güzel bir Franaız kadınıydı. Turk umumhanelerinı merak etmişti. Ona bir erkek kostumü buimuj, arzusunu yerine getirmiştik. Fransız kaduıuı tedaisile haürıma geldi: ArkadMİudan ögrenlyoruı: Fransa, Avrupanın en b** turiat merkezi olmus. Bay Semuh clddilejtl: Azizim, dedi; »iz evinlzin bir Arkan Sa. 6, Sü. S U I Saat sekizi çeyrek geçe uzaktan bir otomobilin gehnekta olduğu duyuldu. Haydudların bekledıkleri araba bu idi. Di)ı reksıyonda eski bir makinist olan 35 yEşlarında Lui Matile bulunuyordu. Yanma 19 yaşmda genc bır muavin vermışlerdl. Soygunculardan üçü arba yaklajmca durması için ijaret verdiler. Bir de bİ7im turistleıimizi düşününüz: Yüz lirayla memleket dışına çıkıu binlerce lira değernde eşva ile dönen turistlerimizi .. İklnci Dunya Harbi sonrasınm tunsti gavet he'abl imiş. Meyelâ Canskkalede gemıve binen Mprkez Bankası memurlanndan parasım Turk parasıle dejıştiren Arnerıkalı veys Ingıüz, harcıyaraadığı ellı kuruşu gıderken banka memurlarına Bu gördüğrlnüz dördüneu Ayaverir, karşılığmda kendi paraıını sofyadır. Üçüncü Ayasofyanın yan •hrmif. mssından sonra Bizans İmparp.toru Uiz olsâk, dlyor Semuh Ye»« Jüstinyerı târtfmdan inşa »ttirilrioğlu; uğradığımi2 bir yab^ncı miştir. memleketin parası diye habrm olaYejil somakl | u 8 sütun Efes rak laklanz. fehrındeki Diyana mâbedinden ge• *• tirilmUtir. Kırmızı porfır «ütunlar Z«mtn rımAn, Üniv«nit« da guney mibedint alddir... Hiç bir seyın farkmda olnuyan Lul, arabayı durdurdu. I Fakat o anda üç haydud t»b»no«lanru zavallınm fistün* bo| şaltmağa basladı... Aıkaa n r Türkivede ncşri hakkı yalnız 'gazetemue aiddir.