22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtrET 12 Aralık 1953 f İ K T İ B A S L A R >t Meden bazt icıktorları hapse tıkmak lâzımdır? Yazan: Howard VVhifmann 1 tkide birde doktor simsarh tabi 300 dolarlık hesabı da «takğtndan şikâyet eder dururuz. En dim» de kusur etmez. Bu hesabrn şerejli mesleklerden btri olan xa 150 doları simsar durumundaki dababete bezirgânlann, bir çeşıd hiliyecinindir. sağhk kaTaborsacılarının kcttş Dr. Blodgett'in hemşerilerınden mış olması hep mizin yüziinü kı diğer bir doktor «hasta payUşnıa» zartır, hep birlikîe feryad ede tekniğinin başka bir şeklini anlatb. riz. Ne acıdır ki bizlerin şar'ia Gene alelâde bir dahiliyeci, g'îhâs bir illet sandığımız bu >ğrenç cenin saat meselâ 10.30 anda opsçtban, dünyamn en ileri cemıyet ratöre telefonu açar ve: «Daha evlerimden btri olmak durumunda vel telefon edecektim ama, ış ı*üç kı Birleşik Amerikayı da ıçin malum, unutuveTTnişim. Mrs. Faiçin kemirmekte imı$. Amerika lan'ı Filân hastanesine yatırdım. lılar, daha da ileri giderek. hcs Safra kesesi ameliyatı lâzırn. Ametayı bir sağmal inek gibi payla liyathane de yarın sabah saat 8.00 şıyorlar, bir doktor elme düşen ] için tertiblendi. Bu ameliyatı sen zavalhdan bütün hempalanna • yapıverir misin?. Bu sözlerin manssı operatör için hisse çıkanyormuş. Tabiatile fimsar kullanan doktorlar Tür pek sarihtir. Dahiliyecinin son dakiyemizde ekseriyeti teş'cıl et kikada telefon etmesi unutmaktan medikleri gibi, hasta paylaşan ileri gelmsmektedir. ••Unutma» sasdoktorlar da Amerikada efcseri dîdir. Maksadı operatöre hastayı yette değildir. Nitekim, Amerika iyiden iyiye muayene ederek bir Etıbba Cerrf.yeti btı iiletle datma ameliyatın gercekten lüzumlu olup miicadele etmiş ve ilkini aşağıda olmadığını anhy?.bilmek imkânmı okuyacağınız yazı serisini tamn | vermemektir. Bu telefonun manası mile tasvib etmi$\r. Ameri.fı kısaca: «İleride benim sana hasta Etıbba Cemiyeti tımıımi kâtibı DT. havale etmemi istiyorsan, kolunu Georçje F. iuîl «hasta paylaşma sıvar yarın sabah bu ameliyatı yanın hasîcmm emniyetinı smisti parsm!. dan ibarettir. Tabiî amemal demek oldvğu gibi mesle liyat ücretinin yarı yarıya paylaşığin de ahlâki bünyesini zedele lacağını ilâveye lüzum yok! Bu vaziyet karşısında operatör: yici bir hareket tarzı» olduğunu • Pekâlâ!. der. alenen ilân etmiştir. Ertesi sabah sözü geçen hastaneBütün Amerikayı bir avuç ahlâksrza karşı mücadeleye davet ye gittiğinde dahiliyeci hastasıru eden bu ibret verici yazı serisini çoktan «meliyata hazırlatmış beklemektedir. Hastanın bütün yakınsütunlarımıza geçiriyoruz: Bugün, Amerikada meslek haygiyetine değer veren doktorlar ki bunlann ekseriyeti teşkil ettikleri muhakkaktır nasılsa aralarma kaüşmış olan dalaverecileri temizlemek arzusundadırlar. Fakat bunun için büyük yardıma ihtiyacları var dır. «Hasta paylaşmak» ületinin muhtemel kurbanlan bizler olduğumuza göre bu yardım davetine hepimizin koşmamız lâzım. Zira. «has ta paylaşmak» itiyadında olan doktorun eline düştüğümüz zaman gelecek faturalar bizim kesemize dokunacak, hiç lüzumu yokken beceriksiz cerrahların eli altınrla ameliyat masasma yatırıMığımız zaman belki de sakatlanacak olan gene biz leriz. bir futbol topu ffibi, doktordan doktora dolaştırılacak olan hep bizleriz. «Hasta paylaşma» nın ne demek olduğunu ve neden bazı doktorların hapse tıkılmaları lâzım geldiğini öğrenmek istiyorsanu bunun en emin yolu gene doktorlara müracaat etmektir. İşte bu düşünce ile ben de New York'ian San Fran,T cisco'ya, Amerikanın bir ucundan öteki ucuna kadar her tarafta namuslu, şerefli. haysiyetli cjoktorUn Dijlarak' delil tdpiaîfîm/"" ; r " " * ' Detroit cerrah! cemiyetinin yeni başkanı Dr James B. Blodgett. «hasta paylasma» rna ne demek olduğunu anlatabilmek için şu misali verdi: Mrs. Smith. alelâcele blr dahiliyeciye muayeneye gider ve doktor rahimde bir urdan şüphelendiğini söyliyerek Mrs. Smith'i derhal, aralannda ötedenberi anlaşma mevcud olan bir operatöre gönderir. Bunun manası şudur: «Bu hastayı sana berı gönderdim. sen ameliyafa yaptıktan sonra ücretinin yarısını bana verirsin!» Mrs. Smith daha dahiliyeclnin nuıayenehanesinde iken, ve kendi tasvibile operatöre telefon edilip randevusu alınıverdiği için soluğu operatörün muayenehanesinde ahr. Operatör de, muayene yaptıktan sonra, hastada ameliyat icab ettirecek zararlı herhangi bir ur bulamamasına rağmen Mrs. Smith'e verdiği cevab gayet kat'îdir: «Derhal ameliyat lâzım!» Zira Dr. Blodgett'in izahatına göre operatörün ameliyata lüzum yoktutr demesi mümkün değildir. Ameliyat yapılmadığı takdirde hastayı kendisine göndermiş olan dahiliyeci pay alamıyacak, dolayısile operatörle arası açılarak ona bir daha hasta göndermiyecektir. Böylece operatör, artık sivilce mi olur, basit bir yağ kisti mi olur, Mrs. Smith'te kesilip atılacak ne bulursa onu keser atar ve bit«Cl MHjJRIVET» in Tefrikası !an da oradadır. Bunlar zaten çoktan hastalarının ameliyata muhtac olduğuna inandırılmışlar, hattâ ameliyat ücretini tedarik yoluna dahi gitmişlerdir. Yani ameliyatın yapılacağı artık kaçınılmaz bir vâkıadır. Operatör, ancak bütün bu tertibler ahndıktan sonra çağırıl•nıştır. Bu vaziyette tertibi açığa vurmak ihtimalini düşünemiyeceği için, artık ona söyliyecek söz kalmamıştır. Onun tek işi kesip dikmekten ibarettir. Bunun nedenini, ne içinini düşünecek durumu yoktur. Kesme, biçme ve dikme bittikten sonra operatörün tam lâstik eldivenlerini elinden çıkaracağı sırada dahiliyeci yamna sokulacak ve «ne olur, ne olmaz, belki benim payımı yer!» düşüncesile: «Hesabı siz mi gönderirsiniz? Yoksa ben mi göndereyim?» demek suretile operatörün «kulağını büküverecektir». Yahud meselâ: «İkimizin birden hesab göndermesine lüzum yok. İstnseniz ben göndereyim, ameliyat İ^cretİBİ df. Jaenira, faturama, dahil "ifrim» diyecektir. Eğer iki doktor arasında «hasta paylaşma» hususunda evvelceden bir anlaşma var8fe, ertesî sa'bâh operaforün hastanedeki posta kutusuna 100 dolarlık bir çek bırakıverecek ve yazacağı fatursda kısaca «senin hissen!» divecektir. En nihayet paranın doğrudan «loğruya operatöre de verilmesi muhtpmeldir. Bu takdirde operatör, aMığı ücretin yarısını vakit peçirmeden dahiliyeciye gönderecektir. =haberleri Dün sabahki kesif sis Saat 12 ye kadar vapur »eferlerinde aksakbklar eldu 1 S O H B E T IHEM | Ormanlarımızı NALINA M1HINA Bir gün gelip de ruhunun maziDün saat 5 ten itibaren Haliç, Mannara ve Boğaz mıntakasını kap de yajamak ihtiyacı olacağını evlayan sis, deniz münakalesini sek velden duymıyanlar ve bu duyguteye uğratmıştır. Eu sebeble Ha suzluktan dolayı mazide karıştıkliçte ilk ve ikinci sefeTden sonra lan hayat sahnelerine aid yazı, rehiç bir posta işleyememıştir. Hay sim, mektub gibi vesikaları sakladarp£|a Kadıköy yolcu %'apurla mıyanlar ne kadar ihtiyatsız ve rile Sirkeci Kadıköy ve Üsküdar tedbirsiz hareket ettiklerini sonraKabataş araba vapuru seferleri dan anhyorlar. Bu çaresizlik içinde 10 20 dakikalık gecikmelerle fa onların tek tesellisi hafızlarına osıialı olarak yapılsbilmiştir. Bo Jan itimadlarıdır. Fakat bu ne sağazda ise yukarı taraflarda si» kat itimaddır; hafıza zayıflar, vaK'afazla olduğundan, vapurlar Anado lar söylene söylene mahiyeaııi ya luhisanndan öteye ışletilmemiştir. jyiye veyahud kötüye doğru deYakın iskelelere ise seferler inti ğiştirir. Diline, kalemine vicdam zamsız olarak gecikmelerle postalar hâkim olanlar bu değişmeleri dügönderilmiştir. Saat 10.40 ta Haliç şündükçe söyliyemez, yazamaz ove yukarı Boğaz postaları gayri lurlar. Aynı devri idrak ederek muntazam arahklarla çalışmaya vak'alan kendisile beraber yaşarmş başlayabilmiştir. Sis saat 12 de ta j olanlar birer birer onu bırakıp ne mamile açüdıktan âonra vapurlar ' mektubla, ne teleforda kendisine seslenemiyeceğimiz bir diyara göç tarife üzere işleyebilmiştir. Gene sis sebebile Karadeniz sefe I ettikleri için onlardan sorup vak'arinden dönen «Giresun» vapuru nın çatısındaki yarıkları doldurmak Boğazdan içeri grirememiştir. «Et da kabil olmaz. rüsk» vapuru da üç buçuk saatlik Halbuki tedbirii hareket edeıek bir gecikme ile Bandırmadan saat her günkü vak'alan bir jurnala 8,30 da limanımıza gelebilmiştir. Ay kaydedecek kadar ihtiyath insantarrıca, revizyon görecek olan «Kasta dan tutunuz da yalruz ehemmiyet monuı şilepi de köprü açılmadığl verdiği hâdiselere dair iddiayı daiiçin Halice ^eçememiştir. ma ispst edecek resim, mektub, resOkullarda yapüan .Kahramanlık günü» toplantılan Çamhca Kız Lls«si ve Şişli 19. llko. kulunda dün «Kahramanlık Günü» yapılmıstır. Li«ede yapılan tören sonunda. rjğren. ciler tarafından blr de konser verll. miştlr. İlkolnıllarda yapılan topiantıda. Kor» harblne içtlrak eden bir tubayımır hâ. tıralarını anlatmıs ve Japonyadakl okııllar hakkında izahat vermiştlr. M. T. A. tarafından yabancı memlcketlere gönderilecek öğrenciler Maden Tetklk Arama Enstitüsü hesabına 21 ögrencl, yabancı memleketlere tahsil için gönderilecektlr. Mü'abaka lmtlhanı. 16 aralık çarjamba günü Teknlk Önlversitede yapılacaktır. Seçim lmtihanına girmek İFtiyen Sftrencile. rin. 15 aralık salı günü Galatasaray Liseslnde sa£lık muayenelerinl yaptır. maları fcab etmektedlr. İkrisad Fakiiltesinde dünkü toplantı Istanbul Onlversitesi tktisad Falröl. tesi Dekanı Dr. Prof. Refil Şükrü Suvla geçen sene talebelerle yapmış olduSu • Derdleşme ftünü» nu: dün saat 15 te Fakültenin 2 numaralı anflsinde tekrar etmiştir. Böylece an'ane sekline eetlrll. ml| rjlajı bu toplantıda: FakülteT||n Cftretim ve Idare organları, ejTenclleri hazır bulunmuîtur. Bulçaristana narenciye ihracatı Tlcarat. Vekaletinden aUkadnrlaap gelen bir sirkülerde Buigsristana ahfll takas çerçevesi içinde 35.000 sanrfık Ilmnn. 16 b!n sandık portakal. 1500 sandık mandalina ve 3000 grepfruuın lhrncı uvjnıp gfirîilmüştür. Muamele vcrgisinden muaf tuhılacak tıılumba ve motopomplar Haber verildiSine göre arazl gula. maSa mahnı» riizgârla ve motörle ls. letilen rulırmb.ılar. santrifü) ve mo topompların muamele vergisl muafiyetlnln Tarım Bakanlıgının müsaadesl. ne baglanmnsı knrarlaştırılmıjtır. Bundan böyle ithalât ve Imalit rmı. amele verglsi muafiyetl mevzuunda bu 5'olda muamele yapılacaktır. Rasadhane bir zelzele kaydettl KandUll Rassdhane<iinden verilen malumaU göre dün Türklye Mati İle 1 1 55 dakika 11 saniye geçe merkez ii*. siinün Rasadhaneden uraklıjı 1*0 kl. lometre olarak hesablanan jiddetlice blr zelzele kaydedilmiçtir. ide yaşamak, de yaşamak A. ADNAS ADIVAR yerek müsamahakâr bir nükte yapü. Onun asıl severek tertib ettiği içtimalar her sene bir hafta süren Synthese haftalan idi. Durmadan çahşan bu ihtiyar âlimin asıl mesieğini öğrenmek istemiş ve o vakit kütübhanede arkadaşhk ettiğimiz rahmetli P. Brunet'ye «ormuştum. Belâğat hocalığı etmis olduğunu söylemişti. Haibuki sonradan öğrendim ki felsefe ağrege'si imiş ve bütün hayatını tarihte Synthese'e hasretmiştir. İşte bu Henri Berr bugün doksan yaşındadır. Ama nasıl doksan yaş! Onun dimağının, vücudünün üzerinden yürüyüp geçen seneler hiç de derin izler bırakmıyor ki.. Geçende kendisini ziyaret eden bir muhabir, yüzünün buruşuksuz, sakalının ancak kıf ve gözlerinin bir genc gözü kadar aydınlık ve canlı velhasıl çehresinin nuranî kaldığını söylüyor. Onu on beş sene evvel gördüğüm zaman çehresini gene böyle görmüştüm. O halde dediğim gibi seneler onun ü kurtarmak için üyük Millet Meclisinin yeni Orman Kanunu ^ .. tasansını müzakereye başladığı gu sıralarda Ankaradan verilen bir haberde, bozkırları ağaçlandırmak üzere ağaç bayramlan yapılacaği bildiriliyor, bu hususta tafsilât veriliyordu. Memleketimizde eskidenberi ağaç bayramlan yapılır, fidanlar dikilir, fakat bu bayramlarda dikilen fidaalarla ormanlar, korular şöyle dursun §öyle btr kaç yüz metrekarelik bir ağaçlık bile yetiştiğini görmedik. Dikilen fidanları bekleyen âkıbet şudur: Tutmamak, kurumak, kırılmak, başıboş hayvanlara yem olmak, kökünden sokulmek ve kısa bir müddet sonra tamamile yok olmak! Uzun yıllardanberi İstanbul kırlannda yapılan ağaç ba>Tamlarında dikilen fidanların yarısı ağaç olabilseydi, bir hayli yeşil koruya sahib olmak bahtiyarlığını idrak ederdik. Büyük Millet Meclisinde yeni Orman Kanunu tasansının mıızakeresi sırasında, keçinüı en büyük orman düşmanı olduğu ileri sürulerek ormanlara civar köylerden keçinin sürgün edilmesi istendi. Orman servetimizi her gün biraz daha imha eden ârniller yalnız genc fidanlara musallat olan keçiden ibaret değildir. İki ayaklı keçi, drirt ayaklı keçiden ziyade ormanları tahrib etmektedir. Zanıri yakacak ihtiyacını temine çahşan iki ayaklı keçinin elindeki balta, fidanları kemiren dört ayaklı keçinin dişine nisbetle koca govdeli ağaçları devirdiği gibi, bazan dikkatsizce atılan bir sigaradan veya yakılan ateiten, bazan da tarla sahibi olmak için kasden sokulan kundaktan çıkan yangmlar binlerce yetişmiş ağarı kül etmektedir. Memleketimizin her tarafında, koylcrde, kasabalarda, hattâ büyük şehirleıimizde dahi mahnıkat olarak hâlâ odun yakıhyor. Oeaklarda, sobalarda, fırınlarda, hamamlarda, askeri birliklerde odun yakmak mechuriyeti devam ettikçe ormanlarımızı tahtihden kurtamıak nasıl mümkün olur? Aziz >~urdıımuzda pek çok linyit vardır. Bu linyitlerin çoğu uyuklayıp duıurken ormanlarımızın yakılmaM çuk aııdır. Marien kömürü havzamızdan çıkarılan krimürler. Karabiıkte ve mahdud gazhanelerde istihsal eılilen koklar, yalnız bir kaç büyük şehrimizin yakacak ihtiyacını hi'e güçlükle karşılamaktadır. 40 Ol fO kuyümiizün ve kasabalarımızın hemen hemen hepsi odun yakmaktadır. bu vatandaşlar elbette kışın ısınmak ve Allahm günü yemfik ptsirmek için mahrukata mııhtacdırlar. Kıimiir veya kok bulamayınca plbette ormsnlardaki ağaçlan İMSİp yakacaklarrtır. Boğnktan donacak ve sıcak bir ^orba içmeden açlıktan rilecek değiller ya. Meselâ Mala'.yada kayısı ağaçlannı yakmazlar ya, elbette etraftaki ormanlardan odun kesip onu yakacaklar. Köylerimizin ve kasabalarımızın, maden kömüründen ve koktan vazgeçtik, linyit kullanmalan imkâm bulunmadıkça ormanlarunız odun olarak yanmaya ve tahrib edibneye mahkumdıırlar. Köy ve kasaba halkını linyit yakmaya alıştırmak kolay bir iş değildir. Çok duman çıkaran bu yakıtı hususî bir sobada yakmak lâzımdır. En büyük güçlük de bund3n gelmektedir. Henüz şehirlerde bile halk linjite pek az rağbet ediyot. bununla beraber linyitin bol bol bulunduğu yerlerde bu yakıtı da, ona mahsus sobaları da çok ucuz olarak istihlâke arzermek ve halkı alıştırmak lâzımdır. Bu husüsta yapılacak mali fedakârlığı ormanlarımızı kurtarmak için bir «ridyei necat» olarak kabul etmek zarurcti vardır. bu vakur ihtiyar merdivenleri yava? yavaj çıkarken biraz göz aşinalığı olduğu için beni selâmlardı. Bir gün bir dostunun refikasına selâm gönderirken «Mettezmoi aux pieds de Madame» (:= Madamın hâkipâyine yüz sürerim) formülünü kullandığını işatince eski asırlardan bir ses duyar gibi olmuştum. Sonra günün birinde benim yaptığım bir konuşmaya riyaset etti. Konferanstan sonraki bir kaç güzel sözün, bir kaç takdir kelimesinin her vakit mutad olan beylik sözler olduğunu bilmez değildim. Fakat bu muhterem ihtiyarm ağzından pek ölçülü bir dille dökülen o sözlerden ne olursa olsun keyıflendiğimi unutamam. Bir gün bir Rumanyalı arkadaj pek güzel bir fransızca ile bir konferans verirken zühul eseri olarak echafauder masdarını idam etmek manasına kullandı. Ufak gülüşmelerin farkına varan bu muhterem ihtiyar birdenbim! vesikaları saklıyan nice bahti re •zarar yok dilimizin bu kelimesi yarlar vardır ki ihtiyarlık günlerin bir yeni mana daha kazandı.» dide evlerinin bir köşe minderine geçerek, kapınm her çalınışında bir dost çehrenin aksak adımlarının sesine hasret çektikleri vakit eski defterleri arşivleri, hâtıraları içinde maziye dönüp orada saatlerce yaşarlar. Bu ihtiyarlann gözlerinln önünde dirilttikleri mazi konuşmalar ve yazmalar sayesinde yalnız kendilerini fayd;ilandırmakla kalmaz, dinliyenlerin, okuyanların da faydalandıkları olur. Yalnız ne yazıktır ki bu güzel hâtıralar ekseriya oda köşelerinde canlanıp canlanıp tekrar ölür ve defnolunur. Onları bir daha dinlemek için ihtiyarm oturdugu köşe minderinin ucuna tekrar ilişmek ve onu söyletmek lâzımdır. Çünkii kafadan kalem rutan ele kadar nlnn yol. ağ/a kadar olan yoldan daha uzun ve daha çetin olduğıı için o ırüzel hâtıralar nadiren kâtrıd üzerine döktilur. zerinden kayıp gitmiş. Yetmiş iki sene evvel Parisin edebiyat fakültesini ve yüksek muallim mektebini bitiren bu âlim, fikir işlerile meşgul olduğu bir sırada masasının başmda muhabiri kabul ediyor. Doksan yaşında bu faaliyet, muhabiri şaşırtıyor. Fakat M. Berr hemen diyor ki: «Bana bazı kere dostlar veyahud ziyaretçiler «yetmiş iki (yahud yetmiş beş, yahud seksen) yaşında oldukları için üzerlerine bir iş almayı gözlerine kestiremediklerini ve artık yan gelip keyif çatmaktan başka bir sey yapamıyacaklarını söylerler. Ne yanlış söz! Descartes, iîme dayanan kimscnin yüz el'i sene yaşıyacağmı söyledi. (Halbuki zavallı büyük filosof, İsreç Kraliçesi Christina'nın kendisinden ders almak için Isveçin en müthiş bir kışında sabahın saat beş buçuğunu intihab etmek gibi mecnunane bir kaprisinin kurbanı olarak 54 yaşında zatürrieden vefat etmişti). O halde bu yolumuzu gona vardırmadan neden mücadeleden çekilelim?» Bu sözler pek doğrudur. Nitekim kendisi mücadeleden çekilmiş değildir. Zamdnın en ileri gelen müellifleriae yazdırdığı cild cild, türlü tarih kitablarınm hepsinin başına uzun mukaddemeler yazarak kitabın mevzuunu bir Synthese halinde belirtmekten hâlâ fariğ olmamıştır. «Beşeriyetin Tekâmülü» umumî unvanını taşıyan bir koleksiyon aUmış cildde elbette bitmez. Demek ki Berr'in de işi henüz bitmemiştir. İşte işinin bitmediğine inanan bu ihtiyar hâlâ çalışıyor ve mazisi içinde değil, tıpkı gencler gibi halde ve hattâ istikbalde yaşıyor. Elski arkadaşlnrından ayrı düştüğü muhakkaktır. Onunla beraber yüksek tahsilini bitiren ancak bir kişi hayatta imiş. Eğer maziyi ihya etmek ve mazi üzerinde konuşmak isterse o halde ancak bu tek arkadaşının onu ziyarete gelmesini bekliyecek. Fakat ihtiyar âlimin ne merdiven başında eski zamanlar arkadaşlarım beklçmeğe, ne de o eski zamana aid hâtıralar, vesikalar biriktirme'iiğine teessüf etmeğe vakti vardır. O bütün terakkiye, tekâmüle inanmış âlimler gibi bu terakki ve tekâmülün tarihini kurcalamsk ile meşguldür. Ne güzel meşguliyet ve doksan yaşını bu meşguliyet ortasında atlayıp geçmek de büyük TÜRKİYE İS BANKASI 19 * 5 3 Yılının Son Çekilisi | 30 Arahtt 6 EV Los Angele? Etıbba Cemiyetinin Ücret Tesbit Komitesi eskl başkanı Dr. Eugene Hoffman'ın anlattığına göre, operatörün ameliyat ettiği hastanın yüzünü bile görmediği vâkidir. Alelâde hekimden bir telefon: «Apandisiti iltihabh bir hastam var. Yarın sabah 8.00 de ge tiriyorum» cümiesi kâfidir. Eski anlaşmaya göre bu «ameliyat ücretinin yarısı benim» demekten ibarettir. Ertesi sabah operatör hastaneye vardıgında, »apandisiti iltihablı hasta» çoktan ameüyat .Tias'.sma yahrılmıştır. Operatör ?dmleğini eiyip eldivenlerini geçirirKen de hastaya narkoz verilmeğe bagl^nmıştır. Bu vaziyette cer?h:n kirri ameliyat ettiğinden bile *ıaoeri o!amaz. (Devamı var) Tren durmadan atlıyan bir şehsın feci âkıbcti Sultanahmed Akbıyık Donuk snkak 2 numaralı cvde oruran Aklf Güngör lsmtnde yaşlı bir adam Süreyya Plâjı L«:tasvonunda trefi durmadan atlamış ve tekerlekler altına düşmü=tür. tki bacağı kesllen Akif, Nümune hastane. «ine ka'dırilmıç tahkikata ba=1anmıştır. 14 Bu acıklı düşünceler zihnimden KeçtİRİ bir sırada Pariste tanıdığım bir ihtiyar âlim ve mütefekkire dair bir yazı elime değdi. Bu ihtiyar âlim'bugün doksaa yagj»d«|dır. Onun ismi bir kısım okuyuculara malumdur sanınm: Henri Berr. Çünkü o bugün ilim âlemine Blo!iotheque de Synthese hlstorlque adı altında ve Evolution de l"Humanite umumî unvanile kapıp salıverdiği türlü türlü isimler taşıyan 63 evlâdile bir çok münevverlerin kütübhanesine sokulmu^ bir zattır. Çok sene evvel Pariste simdi alü katı İlim Tarihi kütübhanesi, üst katı Contre de synthese olan Nevers konağının merdivenlerinde onu görürdüm. Eski Fransız terbiyesini daima muhafaıa eden 150 liralık bir küçük cârî : hesab açtırınız 1 9 5 4 de Bahceli 30 Ev . . . * . .• Bir Buçuk Milyon Lira Başka Takvim almakta acele etmeyiniz! Tiryakisi olduğunuz Saatli Maarif Takfimini bekleyiniz. Her sene sanatkârane yapılmış bir toblo gibi duvarlarımzı süsliyen, en doğru şekilde hesaplanmış saatlerile işinizin uygun gitmesine sebep olan, güzel hikâyeleriyle neşenizi arttıran, veciz öğütlerile molumatınizı tazeliyen, dinî, millî ve kurtuluş günlerini bildiren SAATLİ MAARİF DUVAR TAKVİMLERİ bu yıl daha büyük bir titizlikle hazırlanmıştır. Vakında çıkıyor. Merkezi: İstanbul Mtarlf Kitaphanesi di size ikram edeceğim mütevazi yemeği benimle paylaşırsnnız, sofrada güzel bir hikâye anlatınmSiz de bu tedavinin nerede ve na?ıl başladığıru öğrenirsiniz. Elinizde Ramlo'nun kitabını eörüyorum. Bu gece uyumadan evvel onu okuyunuz. Haydi gelin yemek yiyelim. Saat bire yaklaşıyor, hastalanm ikide eelmeğe başlarlar. Şantal yemek odasma geçti. Konuşmuyordu Genc kadın bir gün evvel bir şey yemediğinden epey acıkmıştı. Biraz karnmı doyurduğunu anlayınca, doktor söze başladı: Bu hastalığın tedavisinin esaSJ, çolmuğra yağıdır. Bu vahşi ve acayib isim sakın sizi korkutmasm. Cüzamı en iyi tedavi eden bu ilâcın hikâyesi oldukça garibdir. Size tam izahatta bulunabilmem için çok eskilere, geriye dönmem lâzım. Eski bir Hind masalına nazaran, Budhadan çok evvel yaşamış olan Benares Kralı Rama, cüzama tutulmuştu. Görüyorsunuzya, meğer krallar bile bu hastalıktan muaf de ğillermiş. Tabibleri, Rama'yı tedavi etmekten âciz kalınca, zavallı kral, bir ormana gitmiş ve bin senelik ihtiyar bir ağacm kovuğuna sığınmıştı Yemiş, yaprak ve «kalavi) isminde garib bir ağacm köklerile kamını doyuruyordu Bu reİim hastalığına iyi gelmiş ve bir müddet sonra da eskisi kadar sıhhatli olmuştu. Bir gece. Rama, bir kaplanın parçalamak üzere olduğu bir genc kızın feryadlnrile uyanmış, seslerin geldiği yere doğru ilerlemiş, orada bir mağnra görmüş ve kaplandan kaçmağa çaîışan Kral Oksagarit'in kızını bulmuştu. Genc kız da aynı hastalığa yakalnnmış olduğundan insanlardan uzaklaşmış ve ormana saklnnmıştı. Rama kaplanı öldürmüş, genc kızı da kendi kovuğuna götürerek onu tedavi etmiştir. İyi leştikten sonra onunla birleşerek otuz iki oğula sahib olmuştu. Bir müddet sonra ormanda avlanan avcılar Krallannı görmüşler, onu tanıyarak kansı ve çocuklarile birlikte memleketine götürüp tahbna tekrar geçirtmeyi teklif etmişlerse de, Rama, ormanda kalmayı tercih etmiş ve orada Kalavagora jehrini kurmuştur. Hindliler asırlardanberi bu masala inanırlar ve ormanda, cüzamı kökünden geçiren bir ilâcın bulunduğuna kanidirler. Birçok sihirbazlar ve hattâ doktorler, bazı nebat vasıtasile pek çok insanı feci bir akıbetten kurtarmışlardır. A\rrupalı doktorlar, bu tecrübeye müstenid, nesilden nesle intikal eden ilâcların nelerden vücude geHiğini uzun uzun tetkik etmişlerdir. Nihayet esas maddenin, tabii ismini hiç işitmemiş olduğunuz nflakursiase» fasilesine mensub bir ağacdan çıkarıldığı snlaşılmıştır. (Arkası var) smemada Diın ögleden sonra Şehzadehssında. Turan sinemasında bir hadlse cereyan etmlştir. Film seyretmekte olan b'.r şahsın bıçak taşıdığı İhbar edilmi? ve Tevfik Çevik i.«imli blr polis bu şahsı aramak istemiştir. Polisl gören genc bıçağını Baklamağa kalkmı; ve bu arada polia memuru da ise mOdahMe etmlstlr. Kısa blr mü. ccdeleden =nnra polis. gencin bıçağını elindrn almışsa da bu arada bıçak Tevfiğin kamına batarak çok hafif blr jekilde yaralanmasına sebeb olmuj. tur. . Bıçaklı ffencin Fenerde oturan şoför mııavini Mesud Özcan olduğu anlaşıl. mıs ve hakkında taklbata g«;ilml«tir. Kok kömürjj çalarken yakalandı Mecldlyeköy Karkuyusu gecekondu. iarında oturan Ferlha Niçancı İsminde bir kadın, evs'eiki gece Kervangeçmez sokağında. Ziya Altınardanın bahçe. sinden kok kömürü çalarken yakalan. mıstır. Feriha hakkında adll takibat yapılmaktadır. f ^ HABERLER"^ * ÇAMLICA Kız Li«esl. ders yılının 19 uncu tetkik gezisin! «Çırçırsuyu» ve «Anadoluhisarına» giderek yapmı«tır. • PAŞABAHÇE Cam fabrikasmda çahşan Ali Ceük ismlnde bir \şçl. Ali îlk isminde blr sahıs tarafından i« bul. ma bahanesüe 300 Ura dnlandırıldığlnı iddia etmiş. tahkikata başlanmıştır. 1 1 Aralık 12 Rebiülâhır 5 3 GELİR VERGİSİ Mıikclleflorin tutacakları o V. E. ] 7.16 12.06 14.28 16.41 18.201 529 | 2.35 7.27 9.47 12.00 139 12.48 s | ImsaK â c 3 > Serbest Meslek, Kazanç Defterleri Maliye Vekâleti nümunelerine uygun olarak iyi kâğıda basılmıstır. Umumî Satıs Yeri: I İNKILÂP KİTABEVİBfl İşletme Hesabı T. H. K. İstanbul şubesi kongresi Türk Hav» Kunımu tstanbul Şubesi kongresi bugün toplanmış ve geçen «e. neye »Id faaliyet raponı okunmuj ve idare heyetl çahsmalarından dolayı ibra edilmistir. Daha sonra dilekler tesblt edilmlş ve yeni idare heyet! se. çilmiştlr. Yeni heyet asağıda isimlerl yazılı üyelerden teşeklrül etmlstlr: Mükerrem Saroî (İfitanbul mllleU^e kill), Murad Güden (Şehir Meclisl üyesi). Basrl Alev (Pilot öğretmen). A.skan Boncuk (Tüccar). Mtmtekim Okar (Pilot öğretmen). Alber Katalan (TUecar), Kemal Şansal (Memur). murakıbhga Ömer Köprülü (Avukat) se. çilmlstir. resmî ve hususl yerlerin önünden geçtiğini söyledi Velhasıl modern bir şehirde ne aramak mümkünse orada olduğunu ilâve etti. Bu heyecanlı tarifinize rağmen bana pek cazib gelmedi, doktor. Belki hakkınız var. Kendimi yerinize koyuyorum Ama ne çare ki bir kar^r almak icab ediyor. Paristen mümkün olduğu kadar uzağa gitmek istiyorum. Tedavi ¥a*an: (H Y UES CARS Çevircn: BEKİN BÜKTAŞ olacağım yerle: iyileşmiş olarak geleceğim yer arasında aşılmaz me Şımdiiik hiç bir tehlike yok. 1 kânsız bir şey. Insan üç ay sak O halde Brezilya, meselâ San safe olsun. Sarî değilsiniz. Maamafih. ne his lanabilir ama beş sene olacak şey ta Izabel'e. veya Filipin adalanna Bu arzunuz aklıma bir çey geBettiğinİ7İ çok iyi anlıvorum. Bütün değil. Her an Jak'la, Madam Ruaya gıtmeniz Jâzım. Binalar modern«Misyoner gece, sizi. en kısa zamanda. en iyi veya her hangi bir tanıdıkla karşı dir Kulion'da, altı bin hastaya ba tirdi. Son zamanlarda dö Mari» teşkilâtınm müdiresile tedavi edehilecek yerleri tetkik et laşmam ihtımali var. Ayrıca beni kılan bir hastane vardır. tanışmıştım. Kendisine verilmek ütim. derhal; ismim ve adresimle beledi Kim bilir ne korkunçtur?. zere, size kısa bir mektub vereyim. Kısa demekle ne kasdediyor ye ve polis müdürlüğüne ihbar et Yok. Öyle zannetmeyin. Sizin Sizi kabul eder ve Makogai'ye gimeniz lâzım. Paristen • en kısa bir dunuz? gibi genc ve akıllı bir kadın için debilmeniz için lâzım olan maluzamanda uzaklaşmam şart Eğer Dört, ilâ beş sene... orası geniş bir tetkikat sahası ola Demek otuz yaşında iyileşmiş çabuk gidersem ihbar etmiyebüir j bilir. Dün akşam, çok seyahat et matla. size yardım eder. O da neresi? olabileceğim öyle mi? i siniz değil mi? Başka yerde bence miş bir meslekdaşıma telefon ettim. Pasifikte, tam arzunuza uy Tabiî .. Kadınların da en gü ehemmiyetı yok ama burada iste Kulion yd3sında bulunmuş bir zat. gun, kücük bir ada. Fici takımadaze) zanvnlanclır... I mem. I Bu adada. muhtelif idare servisîeri i pına baglı bu küçük yerde cüzam O kariar beklemek kuvvetini Fran=ada, Paris haric. sizi te i için iki vüz bina. hastaneler, müş i tedavi edilir. Doktorlan umumikenHimrle bııljımıvorum... davi edecek yer görmüyoram. Vâ i terek pavıyonlar, hastalann yaptır yetle İngilzdir. Fakat onlara yar Lâzım Ikı çrei hal görüyorum kıa Marsilya fakültesi profesörle mış oldukları bin kadar villâ, en eden rahibeler Fransızdır. Ya Pariste ksimak ve Profesör rinden birısinin idare ettiği Valbon aşağı yüz dükkân, olduğunu söy dım Böylelikle daha az yabancılık hisŞarden gibi bir mütehassıs tarafın Şartrözü var ama tavsiye etmem. ' ledi. Kulion şehrinin dört kilometsedersiniz. Hem orada sizi kimsedan tedavi eriümek... Ya haricrle? | re uzunluğunda yollan varmış. nin bulmasına imkân yoktur. Dev Kat'iven . Cüzamiılar pavivn Avruoada. Norveç müstesna Dostum. eski limana gitmek için. riâlem seyahatine çıkıyormus «ibi nu be'ni nltiist etti Zaten fazla teh hiç bir vfr vok Soğuk memleketleri on bes hastane. ve klinikten maada, gider. bir müddet sonra iyilesmis likeli bir ig .. Vaziyetimin »arihli s e v r misınİ7? posta. telefon. radyo hükumet ma olarak dönersiniz. Tedavi usulleri ğini l.= rıHa lolcrar edehiN'eek ha j Pek sevmern Zater bana ba ğüzalan, adliye sarayı. okullar, potabakın veya hasta'.ar olabi jkın. ben guneşe muhtac bir kadı lis merkszi, fırın. kiliseler, sinema çok serttir Ne gibi? Ur. Hem Pariste kalmak im |nımve tiyatrolar, ne bileyim bir çok Eğer uslu olursaau, yani şim HER ÇEŞİD ÖKSÜRÜĞÜ ledavi Için mullaka ATOL Şiir okuma müsabakası Kandilll Kız Lisesi Kültür kolu tara. fından hazırlanan «Şiir Okuma Müsa. bakası» dün okul salonunda yamlmış ve müsaheka neticesinde derece alan üç öğrenciye hedlyeler verilmlştlr. Öksürük tabletleri kullanınıı. f YILI SON İKRAMİYESİ 1953 50 BAHÇEÜ EY YERİ KEŞÎDE TARİHİ 31 Aralık ı Son para yatırma günü 25 Arahk CUMA SİZDE KATILINİZ DOĞUBAMK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle